Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20ŞUBAT1996SALI
8 DIŞ HABERLER
Türkiye, PKK lideri Öcalan'm iadesi ve silah yüklü TIR'lar için Suriye'den yanıt bekliyor
am terör sonılamıa sessizSERKANDEMİRTAŞ
ANKARA - Suriye. Türkiye'nin 23
ocakta verdıği "PKK lkterini bir an önce
yakalayarak iade edin" içerüdi resmi is-
teme henüz bır yanıt vermedi. Daha önce
yaptığı açıklamalarda PKK lıderi Abdul-
lah Ocalan'ın loprakJannda bannmadığı-
ru belirterek terör örgütüne herhangi bir
destek sağlamadığını savunan Şam yöne-
timi, lran'dan yola çıktıktan sonra Suri-
ye'ye giderken Türkiye'de yakalanan si-
lah yüklü 6 TIR kamyonu konusundaki
Ankara'nın bılgı ıstemine de henüz yanıt
göndermedı.
Türkiye, ABD'nin inisiyatifinde sür-
dürülen Ortadoğu banş süreci görüşme-
lerinde Suriye 'nin teröre verdiği destek-
ten vazgeçirilmesi ıçin daha yoğun baskı
yapılmasını istedi. VVashington ve Tel-
Aviv de, Suriye ile bir banş anlaşmasının
imzalanması için Şam'm sadece Hizbul-
lah veya Hamas değil PKK'ye sağladığı
desteğe de son vermesi gerektiğini bildir-
diler. Suriye'nin teröre verdiği desteğin
dışında, iki ülke arasındaki en önemli di-
ğer sorunlann "Hatay ve su"konulan ol-
duğu belirtildi.
Hatay SOrunu. Fransa, 1936 eylü-
lünde Suriye'ye ve 1936 kasımında da
Lübnan'a bağımsızlık verdi. Suriye ile
Fransa arasında ittifak kuran 1936 eylül
anlaşmasında, Iskenderun Sancağı (Ha-
tay) hakkında hiçbir hüküm yoktu. Yani
Fransa, Suriye'den çekilirken sancak üze-
rindeki yetkilerini Şam yönetimine dev-
retti. Türk hükümeti bu durumu kabul et-
medi. 9 Ekim 1936'da Fransa'ya verdiği
resmi bir notada, Suriye'ye yapıldığı gibı
Iskenderun Sancağı 'na da bağımsızlık ve-
rilmesını istedi. Türkiye, Fransa'nın, ko-
nunun Milletler Cemiyeti 'ne gönderilme-
si önerisini kabul etti. Milletler Cemiyeti
konuya 14 Aralık 1936'dan itibaren el
koydu. Tartışmalardan sonra ve özellikle
Ingiltere'nin de arabuluculuğu ile konsey,
27 Ocak 1937'de sancak için bir statü ka-
bul etti. Böylece Iskenderun Sancağı, içiş-
lennde tamamen bağımsız, dışişlerinde
Suriye'ye bağlı, kendine özgü bir anaya-
sa ile idare edilen "ayn bir varhk" oldu.
Sancağın bir Fransız aracılığıyla, Millet-
ler Cemiyeti'nin gözetimi altında olması-
na karar verildi. Bundan sonra sancak
"Hatay" adını aldı. Türkiye ile Fransaara-
sında Hatay'ın toprak bütünlüğünü ortak
garanti altına alan anlaşma imzalandı. Ha-
tay Anayasası'nın 29 Kasım 1937'de yü-
rürlüğe girmesi ve hemen seçimlerin ya-
pılması öngörüldü. Fakat olumsuz koşul-
lar içinde seçimler yapılamadı. 1938 ma-
yısı başından itibaren seçmen listelennin
hazırlanmasma başlandı. 1938 ağustos
ayında yapılan meclis seçimlennde Türk-
ler, 40 milletvekılliğinden 22'sini kazan-
dılar. Meclis. 2 Eylül 1938'de ilk toplan-
tısını yaptı ve bağımsız devlet için "Ha-
tay Cumhuriyeti" adını kabul etti. Hatay
devletiyle Türkiye arasında yakın ilişkiler
kuruldu. Hatay yöneticileri devamlı ola-
rak Türkiye'ye katılmak isteginde bulun-
dular. Türkiye de bu isteğe sempati ile
baktı. Ancak 29 Mayıs 1937 anlaşması ile
Hatay, Türkiye ile Fransa'nın ortak ga-
rantisi altında bulunuyordu. Bu nedenle
Hataylılar'ın anavatana katılma ıstekleri
iki devlet arasında yeniden sorun oldu.
Fransa Türkiye'nin ve Hataylılar'ın istek-
lenni kabul etmek zorunda kaldı. 23 Ha-
ziran 1939'da iki devlet arasında yapılan
bir anlaşmayla Fransa, Hatay'ın Türki-
ye'ye kanlmasını kabul etti. Buna karşı-
lık Türkiye de Suriye'nin bağımsızlık ve
toprak bütünlüğüne saygı gösterecekti.
ABD,Kıbns
ieiıı atakta^REŞATAKAR
LEFKOŞA - Ege'de Kardak krizinin devam etme-
si ve en ufak bir çatışmanın aynı anda Kjbns'a da
yansıması endişesinde bulunan ABD, yeni bir giri-
şim başlattı. Türkiye-Yunanistan ve Kıbns'ın da da-
hil olduğu Güney Avrupa Masası sorumlusu Carey
Cavanaugh'ı adaya gönderen ABD, taraflar arasın-
da yeni bir diyalog başlatmayı amaçlıyor.
Cavanaugh. dün Rum Yönetimi Başkanı Giafkos
Klerides ve K.KTC Cumhurfoaşkanı Rauf Denktaş'la
ayn ayn göriişerek sorunun çözümü için iki lider
arasında yeni bir zirve olasılığını araştırdı. Kjbns
sonınunun banşçı yollarlaçözümlenebilmesi için iki
liderin daha fazla zaman harcamadan bir araya gel-
mesi gerektiğine inanan ABD yetkilisi, "Liderlere
herhangi bir beige sıuıdunuz mu" şeklındekı sorula-
ra "Kesinlikle hayır" yanıtını verdi.
Kıbns 'ta 4 gün süreyle temaslarda bulunacak olan
ABD Güney Avrupa Masası Sorumlusu, sadece li-
derlerle değil, her iki toplumun da çeşitli kesimler-
le temaslarda bulunacağını açikladı. Carey Scavana-
ugh, dün Denktaş'la yaptığı görüşmeden hemen son-
ra ABD Büyükelçısi'nin Lefkoşa'nın Türk kesimin-
de kiraladıgı evde Türk gazetecileriyle bir araya gel-
di.
Cavanaugh, bu toplantıda görüş açıklamaktan çok
çözüm ve son siyasi gelişmeler hakkında fikır top-
lamaya çalıştı. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Ric-
hard Holbrooke'un Ankara-Atina ve Lefkoşa ziya-
retlerinin Türk-Yunan ilişkiierindeki gerginlık ne-
deniyle ertelenmesini bir talihsizlik olarak nitelen-
diren ABD yetkilileri, Kıbns'ta iki toplum arasında-
ki görüşmeleri yeniden başlatmak için AB ile uyum
içerisinde çalıştıklannı gizlemiyorlar. ABD yetkili-
leri, AB'daki görüşün de "önce çözüm, sonra Kıb-
ns'ın iki toplumlu AB üyeUğT şeklinde olduğunu
saklamıyorlar. Denktaşile Klerides'in bir araya gel-
mesi gerektiğine inanan ABD yetkilileri, "Zirve için
gerekli her şeyin masada olduğu " görüşünü koruyor.
Türk-Yunan sorunları
Fransa'dan
Türkiye'ye destek
PARİS (AA) - Fransa, Ankara'ya, "Türk-Yu-
nan sorunlarının Ankara-Avrupa Birliği ilişkile-
rini olumsuz etkilemesini kabul etmeyeceği" me-
sajı verdi. Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardım-
cısı Deniz Baykal, dün akşam, Fransa Dışişleri Ba-
kanı Herve de Charret ile görüştü. Fransa Dışiş-
leri Bakanlığı'nda gerçekJeşen ve bir saat süren gö-
rüşmede De Charret'in, "Türkiye'nin Akdeniz böl-
gesi güvenliği ve dengesi
için son derece önemli bir
ülke olduğunu vurguladı-
ğj" öğrenildi. Edinilenbil-
giye göre, De Charret görüş-
mede, "Türk-Yunan sorun-
larının Ankara-AB ilişkile-
rini olumsuz etkilemesini
kabul edemeyiz, buna izin
vermeyiz" şeklinde konuştu.
Fransız Bakan aynca, Türk-
Yunan sorunlannın diyalog
yoluyla çözümünden yana
olduklannı belirterek, "Bu
ko'nuda Fransa ve AB ola-
rak üstlerine düşen bir so-
rumluluk varsa, yerine ge-
tirmeye hazır olduklannı"
ifadeetti.
Dışişleri Bakanı ve Başba-
kan Yardımcısı Baykal ise gö-
rüşmeden sonra yaptığı açık-
lamada, De Charret ile Türk-
Avrupa Birliği ilişkileri ve
tkizce Adacıklan kriziyle il-
gili Türkiye'nin tutumunu
ele aldıklannı belirterek,
"Verimli bir görüşme oldu''
dedi. Fransa'nın, Türkiye'nin
(Ege'de olası yeni krizlerin
engellenmesine yönelik bir
anlayış ortamının doğması)
isteğini memnuniyetle karşı-
ladığını vurgulayan Baykal,
"Fransa için sorunlann di-
yalog ve müzakereler yo-
luyla çözümü büyük önem
taşıyor. Umarım bu konu-
da somut ilerlemeler olur"
seklinde konuştu. Baykal,
Fransa'nın "Gümrük Birliği
mekanizmasının aksaksız
işlemesi" şeklindeki görüşü-
nü de memnuniyetle karşıla-
dığmı ifade etti.
Baykal bu görüşmenin ar-
dından. Roma'ya uçtu. Bay-
kal, bugün Roma'da AB Dö-
nem Başkanı ftalya'nın Dı-
şişleri Bakanı Suzanna Ag-
nelli ile görüşecek. Baykal
Roma temaslannı tamamla-
dıktan sonra bu akşam Tür-
kiye'ye dönecek.
'Genç
kızbaşı'
StPetersburg'da
Russkiy Müzesi'nin
açüışına 'Genç Kız
Başı' adlı tablosuyla
kablan Alman sanatçı
Gotfrid Heinwin,
eserini müzeye
bağışladı. Müzeyi gezen
bir poILs 'Genç Kız
Başı'nın etkisinden
kurtulamanıış olacak ki
resmin önüne takıhp
katanış.
A Çı 0 A V Y A \\ I GöRÜŞ/
Temmuzda Hatay Türkiye sınırlan içine
katıldı. Suriye, bu karan hiçbir zaman ka-
bul etmedi. Hatay'ı haritalarda kendi top-
rağı olarak göstermeye devam etti.
35 yülık su sonınu
Sll SOriinU: Türkiye-Suriye arasın-
daki su sorunu. Keban Barajı'nın yapım
çalışmalan zamanında başladı. Fırat neh-
ri kıyıdaşlan olan Suriye ve Irak, Türki-
ye'nin Fırat ve Dicle üzennde yapmış ol-
duğu bütün su tesislenne şiddetle karşı
çıktılar. Suriye ve Irak, barajlann su mık-
tannı azaltacağı gerekçesiyle yapılan iti-
razlar kapsamında, 1960 ve 1970'lerde
Keban ve Karakaya barajlanndan kendi-
lerinin zarar göreceğini belirtüler. Aynca
Suriye, Türkiye'ye, Birleşmiş Milletler
(BM) Uluslararası Hukuk Komisyo-
nu'nun (UHK) henüz bağlayıcı nitelik lca-
zanmamış taslak maddelerde yer alan hü-
kümleri ileri sürerek ilgili ülkelerin bir su
yolu üzerinde yapmayı planladıklan su te-
sisleri hakkında belirli bir süre.önceden
birbirlerini bilgılendirme kuralına uyma-
dığı yolunda suçlamalar yöneltti. Suriye,
Türkiye'nin yaptığı barajlara yönelik iti-
razlardan en önemlisini, Atatürk Bara-
jı'nın ilkdolumaşamasısırasındagerçek-
leştirdi. Barajın dolum aşamasında bir ay
süreyle su tutulması. özellikle Arap çev-
relerinde "kasıtiı olarak su bırakılmıyor"
yorumlanna neden oldu. Türkiye, 1987
yılında iki ülke arasında yapılan bir pro-
tokolle Sunye'ye saniyede 500 metreküp
su bırakmayı garanti etti. İki ülke arasın-
da son dönemlerde su sorununu tırmandı-
ran olay Türkiye'nin Güneydoğu Anado-
lu Projesı (GAP) kapsamında Fırat üzerin-
de Birecık Barajf nı inşa etmesiyle başla-
dı. Suriye, aralık ayı içinde verdiği nota ile
Türkiye'nin Fırat'a daha çok su bırakma-
sı gerektiğini ve nehır sulannı kirlettiğı
iddiasını gündeme getirdı. llu ülke arasuı-
dakı bır su sorununun da Hatay sorunu ile
ilgili olan Ası nehn olduğu belirtildi. Su-
riye'nin, Hatay'ı kendi toprağı olarak ka-
bul ettiği ıçin Ası sulannın yüzde 90'ını
kendi topraklan içinde kullandıgı belir-
lendı. Türkiye, Fırat ve Dıcle sulan konu-
sunda bir çözüm ıçin "üç aşamab plan"
adı altında bır öneri getırdi. Sunye, bu
öneriyı görüşmeyı de kabul etmedi. Su so-
rununu uluslararası platforma taşımayı is-
teyen Suriye, Arap Birliği'nin gündemi-
ne suyu soktu. Arap Birliği, aralık ayında
toplantıda, Türkıye'yi uyararak Suriye ve
Irak'a daha fazla su bırakması gerektiği-
ni bıldirdı. Bunun üzerine Türkiye. Arap
Birligi'ni "muhatap"almadığını bildırdi.
Irak ve Suriye 10 şubatta Şam "da bır ara-
ya gelerek Türkiye'ye karşı "ortak tavn-"
almaya çalıştıiar.
Şam'dan PKK'ye tam destek
Terör SOrunU: Türkiye-Suriye ara-
sındaki cıddi sorunlardan birinın de
Şam'ın PKK'ye destek vermesi olduğu
kaydedildi. Suriye'nin, Hizbullah ve Ha-
mas gibi şeriatçı terör örgütlerine de des-
tek verdiği ve ABD'nin "teröre destek ve-
ren ülkeier" Iistesinde olduğu belirtildi.
PKK, 1980'li yıllann başından bu yana
Şam'da ve Suriye denetimindeki Bekaa
Vadisi'nde üstlendı. PKK'nın lideri Ab-
duDah Ocalan'ın ve üst düzey yöneticile-
rinin de Şam'da oturdugu, Suriye yetkili-
leri ile ılişki kurduklan basına yansıdı.
Türkiye, son olarak 23 ocakta Suriye'ye
verdiği bir nota ile Öcalan'ı resmen iade
edilmesi gerektiğini vurguladı. Türkiye,
1992'de Ortadoğu banş görüşmelenne ka-
tılma karan alan Suriye'ye "teröre verdi-
ği desteği kesmesi" yönünde ABD ve Is-
rail nezdındeki girişimlerine hız verdi.
Türkıye, su ve terör konusunun birbiriyle
ilişkilendinlemeyeceğini belirtırken, Dı-
şişleri Bakanı Deniz Baykal, "Teröre bu-
laşan eDer, suyla yıkanmaz" demişti.
BM-IRAK GÖRÜŞMELERİ
Irak petrolü için
anlaşma yok
FUAT KOZLUKLU
NEVVYORK-BMİlelrak
arasında Nevv York'ta devam
eden kontrollü petrol satışıy-
la ilgili görüşmelerin dün so-
na eren ilk bölümünde. mü-
zakerelerin teknik konulara
yönelik olduğu, sonuca yö-
nelik hiçbir karar ahnmadı-
ğı açıklandı. Petrol satışına
ilişkın kebin karann, BM
Güvenlik Konseyı ile istişa-
relerden sonra verileceği bil-
dirildi. Müzakerelerin ilk
bölümünün tamamlanma-
sından sonra, iki heyete baş-
kanlık eden Abdülamir Aİ-
Anbari ve BM Genel Sekre-
ter Yardımcısı Hans CoreU.
"müzakerelerin teknik ko-
nulan kapsadığını, si\ asi ka-
rann üstkri tarafindan veri-
leceğini'' belirtmekle yetin-
diler.
Al-Anbari, Bağdat'a dö-
nerek ve Saddanı Hüseyin'e
vanlan sonuç hakkında bil-
gi vereceğı. Hans Corell'in
ise Genel Sekreter Butros
Gali'yi bilgilendireceği öğ-
renildi. BM Genel Sekreter
Yardımcısı Hans Corell, ga-
zetecilere açıklamada bulu-
nurken hiçbir konuda aynn-
tılı açıklama yapmadı Yap-
tıklan işin "sadece toprağı
hazırlamak" olduğunu ifa-
de eden Genel Sekreter Yar-
dımcısı, "Basın, 'Taraflar
arasında anlaşma oldu' diye
yazarsa, bu dognı olur mu"
şeklindeki bir soruva. "Doğ-
ru ounaz. Çünkü ortada bir
anlaşma var ya da yok diye-
mem. Bize veriien görev an-
laşmaya varmak değil, top-
rağı haarlamaktj" cevabını
verdi.
Müzakereleri "oiumlu ve
israii
iş göriişmesir
olarak nitele-
yen Hans Corell, ele alman
konular arasında petrol satı-
şı, elde edilecek paranın
emanet hesabına alınması,
gıda maddesi ve ilaç satın
alınması ve bunlann dağıtı-
mı gibi "teknik hususlann"
bulunduğunu bıldirdii. Ge-
nel Sekreter Yardımcısı, gö-
rüşmeler sırasında petrolün
yandan fazlasının Türkiye
üzerinden akıtılması konusu
üzerinde de durduklannı,
ancak bunun önemli bir ko-
nu oluşturmadığını sözleri-
ne ekledi. Corell, yeni gö-
rüşme yapılıp yapılmayaca-
ğına da siyasi mercilerin ka-
rar vereceğinı, bunun, Nevv
York pazarlığında ulaşılan
noktanın Bağdat ve BM'de
değerlendirilmesınden sonra
ortays çıkacağinı kaydetti.
BM Güvenlik Konseyi, 14
Nisan 1995'te 986 sayılı ka-
rarla, Bağdat hükümetının, 6
aylık birsüre içinde 2 milyar
dolar tutannda petrol satma-
sma izin verilmesini öngör-
müştü. Karara göre satıştan
sağlanacak gelirin yüzde
30'u BM Tazminat Fonu'na,
yüzde 15'i (130-150 milyon
dolar tutannda) Kuzeyl-
rak'ta yaşayan çoğunluğu
Kürt olan sivil halkın ıhti-
yaçlannın karşılanmasma
aynlacak. Yüzde 5'i ise
BM'nin bu amaçla yapacağı
masralar için harcanacak.
Geri kalan yüzde 60'lık ge-
lirle de Irak halkının ihtiya-
cı olan gıda ve ilaç alınacak.
BM Güvenlik Konseyi,
Irak'ın ihraç edeceği petro-
lün enaz yüzde 61 'inin Ker-
kük-Yumurtalık petrol boru
hattından akıtılmasınıda ön-
görüyor.
FKÖ merkezine
giriş yasaklandıDış Haberler Scrvisi - Is-
raıl, konuk yabancı bakanla-
nn Filistın Kurtuluş Örgü-
tü'nün (FKÖ) Doğu Ku-
düs'deki siyasi merkezını zi-
yaret etmelerini yasaklayaca-
ğını bildirdi.
Iç Güvenlik Bakanı Moşe
Şahal,yasaklamanın lsraıl'in
Filistinliler'in Doğu Ku-
düs'de diplomatik faaliyet
göstermelerini yasaklayan
politika ile uygunluk içinde
olduğunu söyledı.
Şahal, Israil televızyonuna
yaptığı açıklamada "Yaban-
ci bakanlann Doğu Evı 'ni zi-
yaretini yasaklıyoruz" dedı
lsrail, FKÖ karargâhı Doğu
Evi'ni, Filistinliler'in baş-
kentleri olarak gördükleri
Doğu Kudüs'de Arap ege-
menliğinin kurulması çaba-
lannın en belirgin göstergesi
olarak görüyor.
"Bizim rutumurnuz açık.
Kudüs, lsrail egemeıüiği at-
bnda birleşmiştir ve tsrail'in
başkenti olacakbr" dıyen Şa-
hal, Kudüs'ün nihai statüsü
konusundaki görüşmelerle
ilgili olarak da"FKO'yeher-
hangi bir şev vermck zorun-
da olduğiımuzu sanmıyo-
rum. Vermck zorunda oldu-
ğumuz, herhangi bir yerde
vazmıyor. Bizim tutumumuz
budur"dedı.
El-Haül'de çatışma
Bah Şeria'dakı El-Halil
kentinde lsrail askerleri ile
Filistinliler arasında çatışma
meydana geldiği bildirildı.
Görgü tanıkJarı, çatışma-
nın lsrail askerlennin arala-
nnda anlaşmazlık bulunan
Filistınli ailelere müdahale
etmesiyle başladığını kaydet-
tiler. Görgü tanıklan, lsrail
askerlennin Filistinlilerin
üzerine göz yaşarhcı bomba
attıklannı, en az 60 Filistin-
linin solunum zorluğu nede-
niyle hastaneye kaldınldığı-
nı söylediler.
Dr. HASAN DİLAN (Sivaset bılimci)
İLHAN SELÇUK
YAPITLARI
duvannüsfândeta
tilki
DUJUNUYORUM OYLEYSE VURUN
23. BASI
120.000 TL
GÖRÜUMÜŞTÜR
8. BASI
100.000 TL
AÖLAMAK GÜLMEK
10. BASI
120.000 TL
DUVARIN ÜSTÜNDEKI TİLKİ
3. BASI
230.000 TL
JAPON GÜLÜ
7. BASI
120.000 TL
ZİVERBEY KÖJKÜ
13. BASI
100.000 TL
YÜZBAJI SELAHAnİN'İN R0MANI
(İKİ CİLT)
6. BASI
320.000 TL
Ingiliz îşçi Partisi ve 'Yeni SoPYeni Sol, ingılız lşçi Partisı Labo-
ur'ın lıden Tony Bbirtarafından savu-
nulan partı görüşlendir.
'Yeni Sol' fikırlenn ne olduğuna
değinmeden önce kısaca Labour'm
konumu ve ideolojık altyapısı üzerin-
de durmakta fayda görüyorum. Çün-
kü tüm sosyal demokrat partileri aynı
potada eritme hastalıgından belki kur-
tulmuş olabılıriz.
lngiİLZ lşçi Partisi 'Labour', Kıta
Avrupası'ndan farkJı Anglo-Sakson
degerler üzenne oturmuş siyasal par-
tı olup kendine özgün model oluştur-
muştur.
Bilindiği gibi lngiltere'de sosyalist
hareketın gelişmesı ışçilenn sendika
örgütlenmesiyle başlamıştır. Kaçınıl-
maz olarak sendikalann kurulması
hızlı sanayileşmenin sonucu olmuş-
tur. Bu örgütlenmeyle beraber lşçi Par-
tısi (Labour Party) ortaya çıkmıştır.
Mücadelenin başından ben siyasi
bırortaklık ilişkisi süregelmiştir. Ingi-
lız sosyalizminin ıyi anlaşılabılmesı
ıçin sendika ve parti ilişkilerine bera-
ber yaklaşmakta fayda vardır.
1868 yılındaişçi sendikası 'Trades-
Union' (TUC) ortaya çıkarken teme-
linde doktrinden yoksun 'Lonca (Gu-
ıld)Sosyal Hareketi'ni beraberinde ge-
tirmiştır. Ortaçağ korporasyonlanna
kadar dayanır. sosyal örgütlenme bi-
çımidir; değişık meslek gruplannın bir
arada toplandığı 'dayanışma' birim-
lendir.
ldeolojik yanı olmayan, yalnızca
pragrnatik yanı ağır basan bu hareket
bugüne dek Labour'a yön vermıştir.
1883 yılında kurulan 'Fabıan Soci-
ety'nın (1) amacı ise TUC'a sızıp ele
geçırmek. siyasal partıleşme sürecinı
başlatmaktır. Fabıan sosyal hareketi
ise Lonca'nın tersine ideolojık yanı
ağır basan sosyalist ve reformıst eği-
limlı gruptur. Marksi7m nasıl sosya-
list bır doktrin olarak ortaya çıkmış ve
şekillenmişse Fabian de aynı şekilde
bır doktrin olarak Ingiliz sosyalızmı-
ne yaşam vermıştir.
J.Stuart Mill, W.S. Jevons, Rus-
kin'in savunduğu sosyalizm anlayı-
şıyla, Bentham'ın savunduğu 'fayda-
cı sosyalizm' birleştınlerek derneğın
adını aldığı Romalı General Fabıus
Cunctator'un 'en ıyi zamanı kollama'
sıyasetiyle bır sentez oluşturması so-
nucu Fabian doktrinı ortaya çıkmıştır.
Faydacı sosyalizm; en iyi zamanı
kollama siyaseti; TUC'un süregelen
pragmatik reformculuğuyla bütünle-
şince Labour'ın ideolojık altyapısı
oluşmuş, parti doktnıu olarak karşımı-
za çıkmıştır.
Fabian'ın 1906"da TUC'a egemen
olmasıyla 'Labour Party' resmen ku-
rulmuştur.
Fabian sosyalizmi, ışçi sınıftnın ta-
rihi belirleyici rolüne yani determinız-
mine karşı çıkarken bunun yenne
'sosyal transformasyonun reformlar-
la etap etap zamanı en ı>i şekilde kul-
lanarak gerçekleşeceğını kabul edı-
yordu. Sosyal transformasyonun te-
melindeyse 'Darvvtn'in Sosyal Evnm'
kanunu yatmaktaydı. Fabıancı ente-
lektüeller işçi smıfını devnmcı sınıf
olarak görmeme fikırierinı Labour'a
daaşılıyorlardı. Labour, Ingiliz toplu-
mundakı tüm değerlerin işçi sınıfı ta-
rafindan yaratılması ilkesıne karşı çı-
karken toplumsal degerlenn doğal ev-
rim sonucu olarak oluştuguna, bunla-
nn devlet aracılığıyla topluma yeniden
verilmesinin kaçınılmaz olduğunu sa-
vunuyordu.
Işte Tony Blair, bu bağlamda Labo-
ur'ın yeni politikasını tanımlarken ifa-
de etmeye çalıştığımız ıdeolojik altya-
pısmın üstüne 'Yeni Sol' fikirlennı şe-
killendınyordu.
Şimdi kısaca Tony Blair'ın 'Yeni
Sol' programma yer verelım:
"Munafazakârlar döneminden sü-
regelen ekonomik resesyoa,fiyatarüş-
lannı, çalışma vasamındaki iflaslan ve
vannmlann durmasını beraberinde
geürnıiştir. İlk yapıiacak iş ekonomik
istikran, denge>i sağlamaktır. Ekono-
mik konjonktürdeki bütün dalgalan-
malan yok etmek mümkün değikür,
ama ekonomidcki dengesizliğin riskle-
rini >üWk enflasvonu azaltarak. ya-
tınmlardaki fınans malhetlerini dü-
şürerek, bınük yabnmlan daha çeld-
cihalegctirçbiliriz."
Ekonomıdeki büyüme hız trendini
orta vadelı hedef olarak belirlıyoruz.
Düşük ve dengeli enflasyon ise kesin
hedefimizdir.
Mali polıtıkalara gelince: 'Kamu
yannmı için borç al, tüketim ıçin as-
la' kaidesine sıkı sıkıya bağlı kalaca-
ğız. Kamu borçlannın milli gelıre ora-
nıru işçi hükümeti sabit tutacaktır.
Giderek önem kazanan. açık ve so-
rumlu şekilde fonksiyonlannı yenne
getırebilmesı ıçin Merkez Bankası'nı
(Bank of England) reforme edeceğiz.
Bankaya daha çok operasyonel so-
rumluluk venrken kayıtlannı da ınce-
lemeye alacağız.
Hedefimız daha 'açık ekonomi"
sağlamaktır. Bntanya'nın açık ekono-
mıye kesın bağhlıgı, taahhüdü olma-
lıdır. Ticarettekı duvarlardan kaçın-
mak ve dahilı yatınmlara hoşgeldın
demeliyiz. 'Açık Ticaret' sistemı, tü-
keticılere açık kazançlar ve perfor-
mans arttıncı dürtülü iş imkânı sağla-
yacaktır. Britanya pazannda adıl, dü-
rüst rekabete dıkkat ederken ihracat
yapan Britanyalı şırketJere de adıl ba-
şan şansı dıleyecegiz. Avrupa Birli-
ği 'nde, 'açık rekabet' için bulunan bir-
çok engelleri kaldıracağız.
Eğitimi geliştınp reforme edeceğiz.
Dünya zorlaştıkça Britanya daha ka-
bilıyetlı, zekı olmalıdır. Çünkıi düşük
beceriklilik rekabete engel oluyor. Bri-
tanya dünya işgücü beceriklilik sırala-
masında yirmıdördüncüdür. Düşük
becenklılik, şırketlen yatınmdan tam
kâr etmeye engel oluyor; çalışanlan
değişikliİden kabul etmeye isteksiz
yapıyor. Okul ve ünıversıtelenmızde,
eğitimde ılerleme sağlamak için aci-
len efor harcamamız gerekiyor. Genç
ınsanlan, çalışma yaşamına geçış ıçin
gereken mesleki beceriklilikle donat-
mak ıçin programlar yapmalıyız.
Sosyal konuyu imzalayacağız. Bu
tartışma konusunu iş dünyası ihtilaflı
buluyor. Britanya için 'sosyal konuyu'
ımzalamak ıyi olacaktu-. Bntanya'nın
rekabetçıliğine zarar vermeyecektır.
'Sosyal Konu' sosyal ve istihdam ko-
nulannı içeren ve bunlarla ilgili kaıde
ve vollardır.
fşçı hükümeti asgan ücreti getire-
cektir. lşçi ücretlennin belli bır seviye
altına düşmemesi için taban oluştura-
caktır. (2)
tkı partinin egemen olduğu siyasal
sıstemde. tşçı Partisi onaltı yıllık mu-
halefetten sonra ıktidar mücadelesıne
'Yenı Sol' programıyla hazırlanırken
ideolojık yanı gözükmeyen, yalnızca
'pragmatik' yanı ağır basan reformla-
rını tutarlı biçımde uygulamayı savun-
maktadır. Fabıan doktnnınin Labo-
ur'daki egemenliğı ise gözlenmekte-
dır.
Sınırlı zamanı en ıyi şekilde kulla-
narak Bntanya topluma 'faydacı sos-
yalizm' anlayışını sunan parti, 'yeni
sol' programında AB'yedestek verir-
ken tam entegrasyonu da hedeflemek-
tedır.
(1) 1883 yılında Londra'da Edvvard R.
Pease tarafindan Fabıan Society kurul-
muştur. demek üyeleri arasında B.Shaw,
H.G.Wellsgıbı yazarlarve Sıdney Webb,
Beatnce Webb, O.Lodge gibi ıktısatçılar
vardır
(2) The World in 1996 'A Labour
Britaın's promise', s. 53 Tercümede
mümkün olabıldiğince aslına sadık kal-
maya çalıştık.