23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 ŞUBAT1996 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER İşçi ve işveren temsilcilen, emeklilik yaşı ve SSK sorununu tartışıyor İstanbul Haber Servisi - Sosyal Güvenlik JCurumu'nun yaşadığı kriz; emeklilik ^yaşının yûkseltilmesi tartışmalan ve jjarlamenter-bürokrat çekişmesiyle bir lcez daha anımsandı, ancak sorunun çözümü için henüz bir adım atılmadı. Kükümetin ILO uzmanlanna hazırlattığı raporda, SSK emekJilerinin ortalama ömrü 61 yaş olan Türkiye'de, emeklilik altyaşının "acflen" kadınlarda 55, erkeklerde 60'a yûkseltilmesi önerildi. F*nm ödeme gün sayısının ise 10 bin 800'e çıkanlması, 2001 yılında lcadtnlann emeklilik yaşının 60, erkeklerin 65'e yûkseltilmesi öngörülen raporun uygulamaya konması beklenirken şimdi gözler ILO'nun hazırladığı yeni rapora çevrildi. Birden çok model önerilen yeni raporun önümüzdeki günlerde tamamlanarak açıklanması bekleniyor. Bu yıl bütçesinin 210 trilyon lira açık vermesi beklenen, emeklilere kendi kaynaklanyla maaşlannı ödeyemeyen SSK'nin krizden kurtanlabilmesi için çözüm önerilerini işveren ve işçi temsilcilerine sorduk: Metal Sanayii Işverenieri Sendikası MESS Genel Başkanı Erdoğan Karakoyunlu ve DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak, konuya ilişkin eleştirilerini ve çözüm önerilerini açıkladı. MESS BAŞKANI KARAKOYUNLU 'Çözüm sigorta matematiğinde' GÜNNURtLHAN Türkiye Metal Sanayici- leri Sendikası'nın (MESS) Yönetim Kurulu Başkanı, Erdoğan Karakoyunlu, SSK krizinin aşılması için sunulan "EmekHlik yaşı yükseltttsin" önensının tek başına ele alınamayacağını belirtti ve "Yaş konusu, bü- rünü hasta bir vücutta ba- demdk gibi bir şeydir" de- di. Karakoyunlu, emeklilik yaşı sorununun "sigorta matematiği" yöntemiyle çözülebileceğini, bu yön- temle çalışanların zaten geç emekliye aynlmak isteye- ceklerini savundu. MESS Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan Karako- yunlu, SKK'nin iflas ettiği- ni, Hazine'den kaynak al- madan emeklı maaşlannı ödeyemedigini, prim öde- yen çalışanlara ise yeterli sağlık hizmeti sunmadığını vurguladı. Kurumu "yeni- den" yapılandır- mayı öneren Er- doğan Karako- yunlu, tek başına emeklilik yaşının yükseltilmesınin çözüm olmadığı- nı vurgulayarak "Konu tümüyle ele alnunalıdır. Masaya yannla- rak ameliyat edrt- metidir. Yaş ko- nusu, bademcik gibi bir şeydir. Oysa bötün vü- cut hasta" dedi. 'Sorumlu hükümetier' • MESS Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan Karakoyunlu, SSK bunahmının aşılmasında "emeklilik yaşının" tek başma ele alınamayacağını tınlan işçilerin, sigorta kap- samı içine alınmasını ise "çözüm için kullanılacak yoUardan" birisi olarak de- ğerlendiren Erdoğan Kara- koyunlu. bu uygulamanın prim gelirlerini arttıracağı- nı, ancak prim çıkışlannın yeniden düzenlenmemesi halinde "geleceğinyarasınuı büvütülmüş," olacağını dile getirdi. 'Fon yönetimi' MESS Yönetim Kurulu Başkanı'nın SSK'de radikal değişim önerisi ise sigorta- cılığın "bir fon idaresi, fon idaresinin ise bir matematik işlem olarak" algılanması- na dayanıyor. Karakoyunlu, "Bubirak- tüaryaldengedir". "Sigorta matematiğinin bize stındu- ğu neyse, öniem odur" diye- rek anlatmaya çalıştığı al- ternatif sisteminde, çalışan- lann kendiliğinden geç emekli olmak isteyecekleri- ni savundu. Erdoğan Ka- rakoyunlu, öne- risini şöyle açıkladı: "BirtaMoya- püsın. İnsanlar 40 yaşında da emekliye aynla- büsin, bu yaş 70'e80'e kadar daçıksın.40\a- şında emekliye aynlabilirsiniz, aiacağuıız para 50 liradır. Başka bir insan 50 ya- şında emekliye aynlmak ister, o zaman sigorta matematigi işler ve 70 lira aür. Çalışanlar ken- disi için hangisi- nin uygun olaca- SSK'nin için- de bulunduğu du- rumdan hükü- belirterek, kurumun guıa kendisi ka- metlen sorumlu yeniden rar versin. Si- yapılandınlmasını gorta matemati- ve devletin gi, 40 yaşında yönetımden elini emekliye aynlan çekmesini istedi. birisinin eüne derece dü- rutan Karakoyun- lu, SSK'nin kay- naklannın çarçur edildiğini, popü- list politikalar iz- lendiğini, fonda biriken paranın verimsiz yerlerde kullanıldjğı ve KlT gibi görüldüğünü söyledi. MESS Başkanı, "Devİet bu roMen çekflmeli, sosyal si- gorta, sosyal güvenlik kav- ramlanna sahip bir düzen- leyiei rolü üstlenmeUdir" di- ye konuştu. Kurumun prim ödeyen işçi ve işveren tem- silcilerinden oluşan bir ku- rul tarafından yönetilmesi gerektiğine değinen Kara- koyunlu, devletin görevinin "nezaret etmek, teknik ça- hşmalannı yapmak. organi- zasyonun sağhkh işlemesini sağUyacak tedbirkr almak" olduğunu söyledi. Erdoğan Karakoyunlu, Türkiye'de devletin tüm dünyadaki uygulamalardan farklı olarak sosyal güven- lik kurumlanna hiçbir kat- kıda bulunmadığını da anımsatarak "Bir devlet be- nim sosyal niteliğim var di- yorsa dünyadaki diğer ör- nekleri gibi katkıda bulun- maİKur" dedi. Kaçak ve sigortasız çalış- son şük paralar gececeğini gös- teriyor. Onunla hayat geçir- mek mümkün olmayacak- ür. Yaş fazlalaştığı zaman aJacagınız para artacakûr. Bütün dünya bunu yapnuş. İnsanlar erken emekliye ay- nldığında o kadar az para alabilmtş ki, kimse bunu is- temenûş; 'Emeklilik yaşı- nın yûkseltilmesi daha doğ- rudur' noktasına geuniş in- sanlar ve vaş sının vukanya çekümiş'" Tahsilat sorunu Erdoğan Karakoyunlu, SSK'nin işveren borçlannı tahsil edememesini de "yö- netim probJemi" olarak de- ğerlendirdi ve şunlan söyle- di : "Ben hatayı venneyende değiL alamayanda buhırum. Yaptınmı güçlendirsinler. Ödenmemesi halinde ne ya- pılacağı aslında bellidir. An- cak deviet bunu işlefmiyor. İdare bugün politik anlayış- lan bir kenara bıraksın, elindeki orduyu doğru dü- rûst kuilansın, bu borçlann vüzde 75'ini tahsil eder." SSK'YE BORCUNU Özetsektör STFA Inş. AŞ Ecelnş. Müth.veTiaAİ TETAAŞ İMSA ÇobanMad.Tıc.AŞ MeysuAŞ ENKA(nşSan.AŞ MensucatSan.Tic.AŞ SOYAKİnş.veTîc.AŞ ARCAİnş.AŞ 93.758.903.722 ? 91.758.421.130 82.435.389.994 79.619.218.651 76.259.162.183 69.785.535.527 68.678.772.785 68.849213.345 64.849.213.345 56.477.002223 ÖDEMEYEN KİRER Sümerbank Türk Gemi San. AŞ Aksantaş EBK Çay-Kur SİDAŞ Ülfet Gda Sabun SAGEM TCDD KURUMLARDAN BAZILARI 3200.224.480.491 624.130.465.527 561.273.232.550 34.570.606.060 22.467.454.437 18.596.764.618 9.123.687.679 7.965.575.365 5.742.961.629 Bdediveter Gaziantep Büyükşehir 218.412.114.546 Küçükçekmece lETTKadıköy Beyoğlu Denizli 130.415.566,656 96.557.199.836 92.208.840.358 86.266.661.639 DÎSK Genel Başkanı Rıdvan Budak'tan siyasi iktidarlara eleştiri 'Kaynak ve örgüdenme yetersiz' • SSK sorununun çözümü için köklü değişiklikler gerektiğini belirten DlSK Genel Başkanı Rıdvan Budak, hükümetin önerdiği yeni emeldilik yaşı ve prim ödeme sisteminin; işsizliğin, işten atnıalann. geçici ve mevsimlik işçiliğin son derece yaygın olduğu Türkiye'de emeklilik hakkının ortadan kaldınlması anlamına geleceğini söyledi. İstanbul Haber Servisi-DlSK Ge- nel Başkanı Rıdvan Budak, sosyal güvenlik sisteminin sorunlannın "emeklilikyaşı" ile sınırlandınlma- sının mümkün olmadığını belirterek köklü değişimlere ihtıyaç bulundu- ğunu söyledi. Sosyal güvenlik siste- mindeki uluslararası bir ölçüt olarak kabul edilen aktif-pasif oranının 4/1 "in çok altına düşrüğünü ifade e- den Budak, krizin kökeninde "kay- nak ve örgütlenme yetersizügi" ı'le "siyasi iktidann konuya yaklaşı- mı"nın bulundufunu söyledi. Sorunun çözümü için hazırlatılan raporun ve hükümetin IMF ile Dün- ya Bankası'na vermiş olduğu taah- hütlerin yerine getirilmesinin, devle- tin sosyal güvenlik alamndan tü- müyle çekileceğinin habercisi oldu- ğunu vurgulayan Rıdvan Budak. ra- porun yeni emeklilik yaşı ve prim ödeme gün sayısına ilişkin şu eleşti- ri leri yöneltti: "Bu uygulama, işsizliğin. isten at- malann, geçici ve mevsinılik işçiliğin son derece yaygın olduğu bir ülkede, emeklilik hakkının ortadan kaldınl- ması anlamına gelir. Özellikle vılın birkaç ayı çalışan mevsimlik işçiler emeldilik hakkından asla yarariana- mavacaklardır." SSK'nin içinde bulunduğu krizin çalışanlar aleyhine çözülmeye çalı- şıldığını kaydeden Rıdvan Budak. sosyal güvenliğin öncelikle "devlet politikası" haline getırilmesi gerek- tiğini kaydetti. Sosyal güvenlik ku- ruluşlanna kâr amaçlı bakılmaması ve gerekirse kamu kaynaklanyla ma- li açıdan desteklenmesini söyleyen Budak, "Nedeni ne oiursa olsun,sos- yal güvenlik kuruluşlannın zarar ediyor gerekçesiyte kapatılması veva özelleştirilmesi düşünülemez. Bu alanda özeUeştirmc insan haklan ih- lalidir" dedi. 19% bütçesiyle sigortalılann mu- ayene olurken ve ilaç alırken öde- dikleri katkı payının arttınldığını, röntgen, laboratuvar, protez, diş vb. gibi hizmetlerde yüzde 20 katkı pa- yının yüzde 50'ye çıkanldığını anımsatan Rıdvan Budak, katkı pa- yının sigorta mantığına aykın oldu- ğunu söyledi. t Demokratik yönetim' SSK'nin yönetiminin özerk ve de- mokratik olması gerektiğini belirten Budak, tümüyle işçi ve işveren prim- leriyle faaliyetlerini sürdüren SSK'de yönetimin daha demokratik bir yapıya kavuşturulması için taraf- lann tümünün yönetime katıldığı bir yapının kurulmasını istedi. Rıdvan Budak. dev letin sosyal si- gortanın fınansmanına işçi ve işve- ren gibi prim ödeyerek katkıda bu- lunması gerektiğini vurguladı. Sos- yal güvenlik sistemine finansman katkısı bulunmayan tek Avrupa ülke- sinin Türkiye olduğunu da anımsa- tan Budak, sorunun çözümü için en kritik konulardan birinin de kayıt dı- şı sektörün kayıt altına alınması ol- duğunu söyledi. Budak şöyle konuş- tu. "Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba- kanlığı'nın verilerine göre Türki- ve'de 4 miryon, Devlet İstafisrik Ens- titüsü'nün Maliye Bakanlığı verileri- ne göre ise 10 miKon 500 kişi kay ıt dı- şı çalışmaktadır. Kurum geliıierini artürmanın tek yolu, yeni sigortalılar ka/anmaktir. Kayıt dışı ekonominin denetlcıımesi vigortalı savısının art- tınlması açısından zonınludur. Bu amaçla > asal düzenlemeler vapılma- lıdır. I latta bazı ülkelerde oİduğu gi- bi tüm çalışanlar için sendika seçme zorunluluğunun getirilmesi sorunun çözümüne büyûk ölçüde yardımcı olacakür." Budak. SSK'nin karşılığında pri- mi almadığı sosyal risklerden so- rumlu tutulmamasını, bugüne kadar SSK'nin ödediği sosyal yardım zamlannın da Hazine tarafından ku- ruma geri ödenmesini istedi. DlSK Genel Başkanı Rıdvan Bu- dak. emeklilik yaşının kayıt dışı eko- nomı daraltıldıktan sonra ortalama yaşam süresı göz önündc bulundu- rularak beiirlenmesini istedi. Cumhurbaşkanı, Sabancı ailesine başsağlığı ziyaretinde bulundu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, konferans salonuna dönüştûrülen Lütfi Kırdar Spor Salonu ve İTÜ Taşkışla binalannı ziyaret ederek çalışmalar hakkında bilgi aldı. Demirel, konferans salonlannın 15 nisanda bitirilmesi rkasında bulundu. (Fotoğraf: UĞUR GÜNYÜZ) Demirel, HABITAT-n için ^seferberlik 9 istedi İstanbul Haber Servisi-Cumhur- başkanı Süleyman Demirel, haziran ayında lstanbul'da gerçekleştirile- cek olan Birleşmiş Milletler Insan Yerleşimleri Konferansı HABITAT- II Kent Zirvesi'nin, Türkiye için büyük bir tanıtım olanağı olduğu- nu söyledi. Konferansın toplanma- sına 100 gün kaldığına dikkat çeken Demirel. "Seferberlikte gibi çalışa- rak bu süreyi iyi değeriendirmeti- yiz" dedi. Demirel, eşi NazmiyeDemirerie birlikte dün sabah, 8 ocak günü öl- dürülen Özdemir Sabancı'nın eşi SevdaSabancı ile ağabeyi Sakıp Sa- bancı'\ a başsağlığı ziyaretinde bu- lundu. Gazetecilerin izleyemedıği ziyaret sırasında Demirel'in, Sakıp Sabancı"ya. "Bu acı, sadece sizin degiL tüm Turkiye'nin, tüm mı'He- tin acısıdn-" dediği bildirildi. De- mirel'in, Sabancı ailesine yaptıfı başsağlığı ziyaretlerine, İstanbul Vali Vekili Rjdvan Venişen ve eşi Nesrin Yenişen ile Cumhurbaşkanı • Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, HABITAT-II'nin, Turkiye'nin tanıtılması için büyük bir olanak olduğunu belirterek "Önümüzde 100 gün var. Seferberlikte gibi çalışarak bu süreyi iyi değerlendirmeliyiz" dedi. Dernırel, eşi Nazmiye Demirel ile beraber Özdemir Sabancf nın eşi Sevda Sabancı ve Sakıp Sabancf ya başsağlığı ziyaretinde bulundu. Demirel'in kayınbiraderi AliŞener ve eşi katıldi. Cumhurbaşkanı daha sonra, Hil- ton Oteli'nde, BM Kent Zirvesi HABITAT-II'yle ilgili olarak top- lantılann organizasyonunu üstle- nen Toplu Konut İdaresi Başkanı Yigit Gülöksüz'den brifıng aldı. Gülöksüz, konferans salonlan, ser- gi ve konferans vadisinin altyapı çalışmalanyla toplantı sırasında ya- pılacak hizmetleri anlatrı. Cumhurbaşkanı Demirel ise bri- fingten sonra yaptığı konuşmada, HABITAT-II'nin Türkiye için çok önemJi olduğuna dikkat çekti. Tur- kiye'nin tanıtılması için turizmin bir yol olduğunu. ancak yetersiz kaldığını dile geriren Demirel. bu nedenle uluslararası konfcranslann önem kazandığını söyledi. Dünya- nın, 21. yüzyılın eşiğinde sınır ta- nımayan nüfus, çevre, kadın. çocuk gibi sorunlan bulunduğunu anım- satan Demirel. HABİTAT-H'nin, bu sorunlardan insan yerleşimi konu- suna çözüm arayacağına işaret etti. Demirel, böylesine önemli bir ko- nunun 'dünya kenti' lstanbul'da gerçekleşmesi şansının iyi kullanıl- ması gerektiğini vurguladı ve şun- lan söyledi: "Birleşmiş Milletlerin bu son konferansına ev sahipliğini üstlene- rek altına girdiğimiz \ükü ve so- rumluluğumuzu biliyoruz. Bura- dan yüzümüzün akıvla çıkacağız. Önümüzde 100 gün var. Bu süreyi iyi değerlendirmeliy iz. Kaynak so- run degil. Ben şahsen olayı takip edeceğim. Seferberiikte gibi çalışa- rak bu süreyi iyi değerlendirmeli- yiz.'' Demirel daha sonra konferans salonuna dönüştûrülen Lütfi Kır- dar Spor Salonu ve İTÜ Taşkışla binalannı ziyaret ederek çalışma- larla ilgili bilgi aldı. Demirel, ziya- ret sırasında 1 trilyon 84 milyar lı- raya mal olacağı hesaplanan konfe- rans salonlanndaki çalışmalann 15 nisanda bitirilmesi ricasında bulun- du. Demirel. Taşkışla'dan aynlır- kenbirgazetecinin. "Size bugünkü ziyaretinizde Sabancı ailesinin bir sitemi oldu mu acaba? Failler belü oldu, ama şu ana kadar yakalana- madı" sözleri üzerine şunlan söy- ledi: "Cinayet olmuş, kiıne sitem ede- cek ki? Yani bir kişi cinayete k urban giderse, dev lete sitem mi etmek la- nm? Allah rahmet eylesin, bu çeşit olavlar tekrarlannıamalı." ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Değişen Türkiye Bugün Şeker Bayramı'nın birinci günü. Tüm okurlarımın bayramlannı yürekten kutluyorum. Bi- zim kimi dinci çevrelerde bu bayramın adının Ra- mazan Bayramı olduğundan bahisle, Şeker Bay- ramı adına kızılıyor. Oysaki ortada kızacak hiçbir şey yok. Şeker Bayramı ismi de çok "tatlı" bir şey. Gençliğimizde kimi köşe yazarlarına çok kızar- dım. "Efendim, bizimzamanımızda..."diye birbaş- larlardı, günlerce okurduk. "Yahu bu adamlannya- zacak başka bir şeyleriyok mu ?" diye düşünürdüm. Ama şimdi bakıyorum, ben de "Bizim zamanımız- da... " diye kalem oynatıp duruyorum. Demek ki in- sanlarıngeçmişi sürekli irdelemeleri, "dağarcıklan- nın" boş olmasıyla değil, eskiye duyulan özlemle açıklanmalıymış. istanbul günlerdir "hayalet şehir" havasına bü- ründü. Yollar boşaldı, mağaza ve işyerleri önemli öl- çüde kapandı. İnsanlar artık bayramı bir "ziyaret" ve "görüşme" vesilesi olarak degerlendirmiyorlar. Kaçıp grtme ve belkı de dinlenme vesilesi olarak gö- rüyorlar. (Artık nasıl bir dinlenmeyse...) Bir başbakanlık genelgesiyle pazartesi ve cuma günleri de tatil ilan edilince, on günlük bir "uzun bayram" ortaya çıktı. Böyle bir komedi ve rezillik dünyanın hiçbir yerınde görülmemiştir. Biryandan "devlet çarkları işlemiyor" diye şikâyetler dile ge- tirilirken, bir yandan da devleti on gün "durdur- mak" hangi akla hızmettir? Devlet bankaları kapalı, okullar kapalı, kamu ku- ruluşları kapalı, hastaneler kapalı, mahkemeler ça- lışmıyor, emnıyet görevlilerinin bir bölümü izinde... Hiç böyle şey olur mu? Aynı şey KlT'ler için söz ko- nusu. Beş güne beş gün katarak çalışması gere- ken kamu ekonomik müesseseleri tatilde. Böyle- sine mantıksız bir karar kimin işine yarayacak aca- ba? Kime, ya da kimlere yaranmak için böyle bir karar alındı acaba? Türkiye'deki memur ve kamu kesimindeki işçiler düşünüldüğü zaman, iki günü tatil ilan etmek, ne- resinden bakarsak bakalım 10 milyon işgününün üzerinde bir "işgünü kaybı" ortaya çıkartıyor. Kimi özel kuruluşların da buna (zorunlu olarak) ayak uy- durmasıyla yitirilen işgünü 14 milyona kadar yük- selebiliyor. Türkiye'yi böylesine zarara sokmaya ki- min hakkı var? Türkiye'de 1980-1996 arasında grevlerde yitiri- len işgünü sayısı ounun çok altındadır. Ve üç ku- ruşluk zam alabilmek için grev yapan emekçiler, "milli servef'e zarar veriyor diyerek en ağır bir bi- çimde eleştirilırken, böylesine manasız bir tatil ilan etmek. milli servete hiç zarar vermiyor... Allahım sen aklımızı koru. Özellikle dinsel bayramların toplumumuzda belir- li bir işlevleri vardı. Yaşamın günlük gailesi içinde bir- birini göremeyen akrabalar btrbirterini ziyaret eder, aramızdan ayrılmış olanlar mezarian başında anılır, konu-komşu dostluk tazelerdi. Bu arada ziyaret edi- len aile büyükleri mutlu edilir, çocuklar sevindirilir- di. Yeni bir şeyler alınır ve giydirilirdi. Atalarımız "Deliye her gün bayram" demekle, herhalde içinde yaşadığımız günlerin işaretlerini vermişler. Artık toplumumuzun kimi kesimlerinde hiç kimse çocuğunu sevindirmek için bayramı bek- lemiyor. Sürekli eski şeyler atılırken, bunların yeri- ne yeni şeyler alınıyor. Toplumumuzun kimi kesim- leri içinse bayram bir türlü gelmiyor. Onların çocuk- ları hep mahzun, hep yeni bir şeylerin özlemi için- de. Ve sonra da kimi "akl-ı ewe/"lerimiz, "Refah Partisi'nin oy oranı neden yükseliyor" diye teoriler üreliyor. Dinsel bayramların bir işlevi de fukaralann sevin- dirilmesi, mümkün olduğunca yardım edilmesiydi. Şimdi bu özellik de önemli ölçüde unutulmaya baş- landı. "Nemeiazımcılık" bir ur gibi toplumumuzu sardı. Herkes her şeyi devletten bekler oldu. Oysa ki devletimiz iki yakasını bir araya getiremiyor. Bizleri bu güzel geleneklerımizden kopartan ge- lişmelenn ne olduğunu net bir biçimde açıklamak- ta çok zorlanıyorum. Evet, kent yaşamının getirdi- ği kimi davranış kalıplan, insanların gündelik yaşam içindeki yorgunlukları, gelenekleri sürdürmenin ge- tireceği zahmet ve masraflar, toplumumuzun kimi kesimlerindeki yüksek tüketim kalıpları gibi deği- şik açıklamalar getirmek mümkün. Ama tüm bu açıklamalar da durumu net bir biçimde ortaya ko- yamıyor. Garip bir toplum olduk. Bankaya ya da devlet bo- nosuna 1 milyar lira yatıranlar, bu bayram tatilinde geziptozarken, paraları onların yerine çalışacak ve 35-40 milyon lira faiz getirecekmiş. Nerede çalışa- cak bu para? Hiçbir yerde çalışmayacak. Ama bir avuç "rantiyemiz" gezip tozsun diye bu paralan eninde sonunda toplumumuzun fukara kesimleri ödeyecek. Ya enflasyon olarak ödeyecek ya da doğrudan doğruya ödeyecek. Büyük kentlerimizde en kötü dairenin fiyatı 1 mil- yar lira. Bir milyar liranın getirdiği faiz, neredeyse ayda 100 milyon lira. Ama enflasyon korkusuyla in- sanlar başlarını sokacak bir daire alıyorlar. Böyle ekonomi mi olur? Böyle bir ekonomi nereye kadar gider? Aslında çoktan deniz tükendi, ama insanlar bunun pek farkında değiller. Neyse, bayram günü böyle can sıkıcı şeyleri bir kenara bırakalım. Geçen gün de yazmıştım, biz bu sorunları aşanz. Ama gene de insan zaman zaman isyan ediyor. Fen fakültesinde kurs bilmecesi HAIİL NEBİLER İstanbul Cniversitesi Fen Fakülte- si'nde üç yıldır, bir yılda dört dönem açılan bilgisayarprogramlama veope- ratörlük kurslan, çözülmesi zor bir bilmeceye benzeyen sonuçlar doğu- ruyor. Kursu düzenleyenın kim oldu- ğunu, fakültenin bu işin ne kadar için- de olduğunu, döner sermayenin bu kursla ilgisini. sertifikalan kimin ver- digıni anlayabılmek için bilgisayar Deep Blue'yu satrançta yenen Gariy Kasparov kadar çaba harcamak gere- kiyor. _ ÎÜ Fen Fakültesi'nde "TC tstanbuJ Üniversitesi Fen Fakültesi Bilgisavar Programlama veOperatörlük Kursu " adı altında üç yıldır bilgisayar kursu dûzenlenıyor. Kurs, fakültede Prof. E>r. Sevim Akyüz'ün başkanı olduğu Atom ve Molekül Fıziği Anabilim Dalı binasının ikinci katındaki iki bü- yûk laboratuvarda yapıhyor. Aynı kat- ta aynca kursa ait bir seİcreterlik oda- sı da bulunuyor. Bilgisayar kursunda üçer aylık programlar halinde yılda dört dönem bilgisayar öğretiliyor. Kurs ücretleri ise iki ayn grupta belir- lenmiş. Öğrenci olmayanlar. kurs için 14 milyon 850 bin, öğrenciler ise yüz- de 25 indirimlı fiyat ödüyorlar. Kurs müdürü kim? Buradan ıtibaren de bilmece soru- lan başlıyor. - Bilgisayar kursunu 1Ü Fen Fakü[- tesi veriyor. Kurs sertifikasında. 'tC Fen Fakültesi Bilgisayar Programla- ma ve Operatörlük Kİırsu Kurs Serti- fikasT yazıyor. Sertifıkada, fakülte de- kanı Prof. Dr. Çetin Bokal'ın imzası- nın yanında kurs müdürü sıfatıyla bir imza daha var. Bu kim? Bu sorunun yanıtını bulabılmek için Fatih, Macarkardeşler Caddesi 46/31 -32 numaralı adrese gitmek ge- rekiyor. Kapısında Tay Bilgisayar Eği- tim Danışmanlık ve Ticaret Ltd. Şti. tabelası bulunan şirket, Fatih Vergi Dairesi'nde 8329940026 numarasıy- la kayıtlı. Şertifikada adı geçen Ah- met Yücd Ürüşan ise şirketin ortağı. Fakültede öğretim ya da idari görevi olmayan Ürüşan, nasıl oluyor da kurs müdürü oluyor? - Fen fakültesinin kursunu bitiren öğrenciler, kurs ücretlerini Tay Bilgi- sayar Ltd. Şti.'ye ödüyorlar. Faturayı şirket kesıyor. Neden?' - Daha da önemlısi, kurs ne zaman başladı? Öğrencilere ve öğretim üye- lerine göre kurs üç yıldır sürüyor. Fa- kültenin kurs duyurusuna göre 10 Temmuz 1995 tarihinde başlamış. Eli- mizde bu kurstan mezun olanlardan bir kursiyere Tay Bilgisayar tarafından kesılen bir fatura var ve 20 Aralık 1994 tarihini taşıyor. Fatura tarihin- den üç ay geri gıttiğimizde Eylül 1994 tarihine geliyoruz. Demek ki 1994 yı- lında da kurs var. Yok mu? Bu fatura neden kesilmiş? Hangi tarih doğru, insan şaşınyor. -Basitbirhesapyapalım. Yılda dört dönem. Birdönemde 10'arkişıden 30, dört dönemde 120 kursiyer. 1995 yı- lının ücreti normal 12. öğrenci 9 mil- yon 600 bin. Fazla uğraşmayıp ortala- ma ücret olarak 10 milyonu kabul ede- lim. Onçarpı 120, eşittir 1 milyar 200 milyon lira... Pekiyi bu para nerede olur? Döner sermayede, değil mi? Yok... 26 Eylül 1995 tanh ve 37 nolu fa- külte yönetim kurulu toplantısmda oy- birliğiyle kabul edilen gelir bütçesin- de, 1995 malı yılı bütçesinin kurs ge- lirleri bölümünde tek kuruş gelir yok!.. 1996 mali yılı bütçe teklifinde kurs gelirlerinin 150 milyon lira ola- cağı hesaplanmış. -Acaba, kurstan kazanılan para, dö- ner sermaye yerine başka bir yere mi aktanlıyor? Yasaya göre bu mümkün değil. Örneğin Dekan Prof. Çetin Bol- cal'ın başkanı olduğu derneğeaktanl- mış olabilir mi? Olamaz. çünkü yasa- lara göre bu bir suç ve aktanlmaya kalkılsa bıle dekan kabul etmez. Peİci, nerede bu para? - Kursu aslında Tay Bilgisayar mı düzenliyor? O düzenliyorsa sertif ika- ya neden Dekan Prof. Bolcal ımza atı- yor? Peki, özel şirketin düzenlediği bir şirkete fen fakültesi kursu demek, Tüketici Haklannı Koruma Yasası'yla ne kadar bağdaşıyor? Huzur ve barış içinde, sevgi dolu bir Türkiye dileğiyle tüm yurttaşlarımızın Ramazan Bayramı'nı kutlar, sağlık ve esenlikler dileriz. Partililerimizle bayramlaşma, 21 Şubat 1996 Çarşamba günü, Saat 12.00-14.00 arasında CHP Genel Merkezi'nde (Çevre Sok. No: 38 ÇANKAYA)yapılacaktır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle