Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 ŞUBAT1996 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
İşçi ve işveren temsilcilen, emeklilik yaşı ve SSK sorununu tartışıyor
İstanbul Haber Servisi - Sosyal Güvenlik
JCurumu'nun yaşadığı kriz; emeklilik
^yaşının yûkseltilmesi tartışmalan ve
jjarlamenter-bürokrat çekişmesiyle bir
lcez daha anımsandı, ancak sorunun
çözümü için henüz bir adım atılmadı.
Kükümetin ILO uzmanlanna hazırlattığı
raporda, SSK emekJilerinin ortalama
ömrü 61 yaş olan Türkiye'de, emeklilik
altyaşının "acflen" kadınlarda 55,
erkeklerde 60'a yûkseltilmesi önerildi.
F*nm ödeme gün sayısının ise 10 bin
800'e çıkanlması, 2001 yılında
lcadtnlann emeklilik yaşının 60,
erkeklerin 65'e yûkseltilmesi öngörülen
raporun uygulamaya konması
beklenirken şimdi gözler ILO'nun
hazırladığı yeni rapora çevrildi. Birden
çok model önerilen yeni raporun
önümüzdeki günlerde tamamlanarak
açıklanması bekleniyor. Bu yıl bütçesinin
210 trilyon lira açık vermesi beklenen,
emeklilere kendi kaynaklanyla
maaşlannı ödeyemeyen SSK'nin krizden
kurtanlabilmesi için çözüm önerilerini
işveren ve işçi temsilcilerine sorduk:
Metal Sanayii Işverenieri Sendikası
MESS Genel Başkanı Erdoğan
Karakoyunlu ve DİSK Genel Başkanı
Rıdvan Budak, konuya ilişkin
eleştirilerini ve çözüm önerilerini
açıkladı.
MESS BAŞKANI KARAKOYUNLU
'Çözüm sigorta
matematiğinde'
GÜNNURtLHAN
Türkiye Metal Sanayici-
leri Sendikası'nın (MESS)
Yönetim Kurulu Başkanı,
Erdoğan Karakoyunlu,
SSK krizinin aşılması için
sunulan "EmekHlik yaşı
yükseltttsin" önensının tek
başına ele alınamayacağını
belirtti ve "Yaş konusu, bü-
rünü hasta bir vücutta ba-
demdk gibi bir şeydir" de-
di.
Karakoyunlu, emeklilik
yaşı sorununun "sigorta
matematiği" yöntemiyle
çözülebileceğini, bu yön-
temle çalışanların zaten geç
emekliye aynlmak isteye-
ceklerini savundu.
MESS Yönetim Kurulu
Başkanı Erdoğan Karako-
yunlu, SKK'nin iflas ettiği-
ni, Hazine'den kaynak al-
madan emeklı maaşlannı
ödeyemedigini, prim öde-
yen çalışanlara ise yeterli
sağlık hizmeti sunmadığını
vurguladı.
Kurumu "yeni-
den" yapılandır-
mayı öneren Er-
doğan Karako-
yunlu, tek başına
emeklilik yaşının
yükseltilmesınin
çözüm olmadığı-
nı vurgulayarak
"Konu tümüyle
ele alnunalıdır.
Masaya yannla-
rak ameliyat edrt-
metidir. Yaş ko-
nusu, bademcik
gibi bir şeydir.
Oysa bötün vü-
cut hasta" dedi.
'Sorumlu
hükümetier'
• MESS Yönetim
Kurulu Başkanı
Erdoğan
Karakoyunlu, SSK
bunahmının
aşılmasında
"emeklilik yaşının"
tek başma ele
alınamayacağını
tınlan işçilerin, sigorta kap-
samı içine alınmasını ise
"çözüm için kullanılacak
yoUardan" birisi olarak de-
ğerlendiren Erdoğan Kara-
koyunlu. bu uygulamanın
prim gelirlerini arttıracağı-
nı, ancak prim çıkışlannın
yeniden düzenlenmemesi
halinde "geleceğinyarasınuı
büvütülmüş," olacağını dile
getirdi.
'Fon yönetimi'
MESS Yönetim Kurulu
Başkanı'nın SSK'de radikal
değişim önerisi ise sigorta-
cılığın "bir fon idaresi, fon
idaresinin ise bir matematik
işlem olarak" algılanması-
na dayanıyor.
Karakoyunlu, "Bubirak-
tüaryaldengedir". "Sigorta
matematiğinin bize stındu-
ğu neyse, öniem odur" diye-
rek anlatmaya çalıştığı al-
ternatif sisteminde, çalışan-
lann kendiliğinden geç
emekli olmak isteyecekleri-
ni savundu.
Erdoğan Ka-
rakoyunlu, öne-
risini şöyle
açıkladı:
"BirtaMoya-
püsın. İnsanlar
40 yaşında da
emekliye aynla-
büsin, bu yaş
70'e80'e kadar
daçıksın.40\a-
şında emekliye
aynlabilirsiniz,
aiacağuıız para
50 liradır. Başka
bir insan 50 ya-
şında emekliye
aynlmak ister, o
zaman sigorta
matematigi işler
ve 70 lira aür.
Çalışanlar ken-
disi için hangisi-
nin uygun olaca-
SSK'nin için-
de bulunduğu du-
rumdan hükü- belirterek, kurumun guıa kendisi ka-
metlen sorumlu yeniden rar versin. Si-
yapılandınlmasını gorta matemati-
ve devletin gi, 40 yaşında
yönetımden elini emekliye aynlan
çekmesini istedi. birisinin eüne
derece dü-
rutan Karakoyun-
lu, SSK'nin kay-
naklannın çarçur
edildiğini, popü-
list politikalar iz-
lendiğini, fonda
biriken paranın verimsiz
yerlerde kullanıldjğı ve KlT
gibi görüldüğünü söyledi.
MESS Başkanı, "Devİet bu
roMen çekflmeli, sosyal si-
gorta, sosyal güvenlik kav-
ramlanna sahip bir düzen-
leyiei rolü üstlenmeUdir" di-
ye konuştu. Kurumun prim
ödeyen işçi ve işveren tem-
silcilerinden oluşan bir ku-
rul tarafından yönetilmesi
gerektiğine değinen Kara-
koyunlu, devletin görevinin
"nezaret etmek, teknik ça-
hşmalannı yapmak. organi-
zasyonun sağhkh işlemesini
sağUyacak tedbirkr almak"
olduğunu söyledi.
Erdoğan Karakoyunlu,
Türkiye'de devletin tüm
dünyadaki uygulamalardan
farklı olarak sosyal güven-
lik kurumlanna hiçbir kat-
kıda bulunmadığını da
anımsatarak "Bir devlet be-
nim sosyal niteliğim var di-
yorsa dünyadaki diğer ör-
nekleri gibi katkıda bulun-
maİKur" dedi.
Kaçak ve sigortasız çalış-
son
şük paralar gececeğini gös-
teriyor. Onunla hayat geçir-
mek mümkün olmayacak-
ür. Yaş fazlalaştığı zaman
aJacagınız para artacakûr.
Bütün dünya bunu yapnuş.
İnsanlar erken emekliye ay-
nldığında o kadar az para
alabilmtş ki, kimse bunu is-
temenûş; 'Emeklilik yaşı-
nın yûkseltilmesi daha doğ-
rudur' noktasına geuniş in-
sanlar ve vaş sının vukanya
çekümiş'"
Tahsilat sorunu
Erdoğan Karakoyunlu,
SSK'nin işveren borçlannı
tahsil edememesini de "yö-
netim probJemi" olarak de-
ğerlendirdi ve şunlan söyle-
di : "Ben hatayı venneyende
değiL alamayanda buhırum.
Yaptınmı güçlendirsinler.
Ödenmemesi halinde ne ya-
pılacağı aslında bellidir. An-
cak deviet bunu işlefmiyor.
İdare bugün politik anlayış-
lan bir kenara bıraksın,
elindeki orduyu doğru dü-
rûst kuilansın, bu borçlann
vüzde 75'ini tahsil eder."
SSK'YE BORCUNU
Özetsektör
STFA Inş. AŞ
Ecelnş. Müth.veTiaAİ
TETAAŞ
İMSA
ÇobanMad.Tıc.AŞ
MeysuAŞ
ENKA(nşSan.AŞ
MensucatSan.Tic.AŞ
SOYAKİnş.veTîc.AŞ
ARCAİnş.AŞ
93.758.903.722
? 91.758.421.130
82.435.389.994
79.619.218.651
76.259.162.183
69.785.535.527
68.678.772.785
68.849213.345
64.849.213.345
56.477.002223
ÖDEMEYEN
KİRER
Sümerbank
Türk Gemi San. AŞ
Aksantaş
EBK
Çay-Kur
SİDAŞ
Ülfet Gda Sabun
SAGEM
TCDD
KURUMLARDAN BAZILARI
3200.224.480.491
624.130.465.527
561.273.232.550
34.570.606.060
22.467.454.437
18.596.764.618
9.123.687.679
7.965.575.365
5.742.961.629
Bdediveter
Gaziantep Büyükşehir 218.412.114.546
Küçükçekmece
lETTKadıköy
Beyoğlu
Denizli
130.415.566,656
96.557.199.836
92.208.840.358
86.266.661.639
DÎSK Genel Başkanı Rıdvan Budak'tan siyasi iktidarlara eleştiri
'Kaynak ve örgüdenme yetersiz'
• SSK sorununun çözümü için köklü
değişiklikler gerektiğini belirten DlSK
Genel Başkanı Rıdvan Budak, hükümetin
önerdiği yeni emeldilik yaşı ve prim
ödeme sisteminin; işsizliğin, işten
atnıalann. geçici ve mevsimlik işçiliğin
son derece yaygın olduğu Türkiye'de
emeklilik hakkının ortadan kaldınlması
anlamına geleceğini söyledi.
İstanbul Haber Servisi-DlSK Ge-
nel Başkanı Rıdvan Budak, sosyal
güvenlik sisteminin sorunlannın
"emeklilikyaşı" ile sınırlandınlma-
sının mümkün olmadığını belirterek
köklü değişimlere ihtıyaç bulundu-
ğunu söyledi. Sosyal güvenlik siste-
mindeki uluslararası bir ölçüt olarak
kabul edilen aktif-pasif oranının
4/1 "in çok altına düşrüğünü ifade e-
den Budak, krizin kökeninde "kay-
nak ve örgütlenme yetersizügi" ı'le
"siyasi iktidann konuya yaklaşı-
mı"nın bulundufunu söyledi.
Sorunun çözümü için hazırlatılan
raporun ve hükümetin IMF ile Dün-
ya Bankası'na vermiş olduğu taah-
hütlerin yerine getirilmesinin, devle-
tin sosyal güvenlik alamndan tü-
müyle çekileceğinin habercisi oldu-
ğunu vurgulayan Rıdvan Budak. ra-
porun yeni emeklilik yaşı ve prim
ödeme gün sayısına ilişkin şu eleşti-
ri leri yöneltti:
"Bu uygulama, işsizliğin. isten at-
malann, geçici ve mevsinılik işçiliğin
son derece yaygın olduğu bir ülkede,
emeklilik hakkının ortadan kaldınl-
ması anlamına gelir. Özellikle vılın
birkaç ayı çalışan mevsimlik işçiler
emeldilik hakkından asla yarariana-
mavacaklardır."
SSK'nin içinde bulunduğu krizin
çalışanlar aleyhine çözülmeye çalı-
şıldığını kaydeden Rıdvan Budak.
sosyal güvenliğin öncelikle "devlet
politikası" haline getırilmesi gerek-
tiğini kaydetti. Sosyal güvenlik ku-
ruluşlanna kâr amaçlı bakılmaması
ve gerekirse kamu kaynaklanyla ma-
li açıdan desteklenmesini söyleyen
Budak, "Nedeni ne oiursa olsun,sos-
yal güvenlik kuruluşlannın zarar
ediyor gerekçesiyte kapatılması veva
özelleştirilmesi düşünülemez. Bu
alanda özeUeştirmc insan haklan ih-
lalidir" dedi.
19% bütçesiyle sigortalılann mu-
ayene olurken ve ilaç alırken öde-
dikleri katkı payının arttınldığını,
röntgen, laboratuvar, protez, diş vb.
gibi hizmetlerde yüzde 20 katkı pa-
yının yüzde 50'ye çıkanldığını
anımsatan Rıdvan Budak, katkı pa-
yının sigorta mantığına aykın oldu-
ğunu söyledi.
t
Demokratik yönetim'
SSK'nin yönetiminin özerk ve de-
mokratik olması gerektiğini belirten
Budak, tümüyle işçi ve işveren prim-
leriyle faaliyetlerini sürdüren
SSK'de yönetimin daha demokratik
bir yapıya kavuşturulması için taraf-
lann tümünün yönetime katıldığı bir
yapının kurulmasını istedi.
Rıdvan Budak. dev letin sosyal si-
gortanın fınansmanına işçi ve işve-
ren gibi prim ödeyerek katkıda bu-
lunması gerektiğini vurguladı. Sos-
yal güvenlik sistemine finansman
katkısı bulunmayan tek Avrupa ülke-
sinin Türkiye olduğunu da anımsa-
tan Budak, sorunun çözümü için en
kritik konulardan birinin de kayıt dı-
şı sektörün kayıt altına alınması ol-
duğunu söyledi. Budak şöyle konuş-
tu. "Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba-
kanlığı'nın verilerine göre Türki-
ve'de 4 miryon, Devlet İstafisrik Ens-
titüsü'nün Maliye Bakanlığı verileri-
ne göre ise 10 miKon 500 kişi kay ıt dı-
şı çalışmaktadır. Kurum geliıierini
artürmanın tek yolu, yeni sigortalılar
ka/anmaktir. Kayıt dışı ekonominin
denetlcıımesi vigortalı savısının art-
tınlması açısından zonınludur. Bu
amaçla > asal düzenlemeler vapılma-
lıdır. I latta bazı ülkelerde oİduğu gi-
bi tüm çalışanlar için sendika seçme
zorunluluğunun getirilmesi sorunun
çözümüne büyûk ölçüde yardımcı
olacakür."
Budak. SSK'nin karşılığında pri-
mi almadığı sosyal risklerden so-
rumlu tutulmamasını, bugüne kadar
SSK'nin ödediği sosyal yardım
zamlannın da Hazine tarafından ku-
ruma geri ödenmesini istedi.
DlSK Genel Başkanı Rıdvan Bu-
dak. emeklilik yaşının kayıt dışı eko-
nomı daraltıldıktan sonra ortalama
yaşam süresı göz önündc bulundu-
rularak beiirlenmesini istedi.
Cumhurbaşkanı, Sabancı ailesine başsağlığı ziyaretinde bulundu
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, konferans salonuna dönüştûrülen Lütfi Kırdar Spor Salonu ve İTÜ Taşkışla binalannı ziyaret ederek
çalışmalar hakkında bilgi aldı. Demirel, konferans salonlannın 15 nisanda bitirilmesi rkasında bulundu. (Fotoğraf: UĞUR GÜNYÜZ)
Demirel, HABITAT-n için ^seferberlik
9
istedi
İstanbul Haber Servisi-Cumhur-
başkanı Süleyman Demirel, haziran
ayında lstanbul'da gerçekleştirile-
cek olan Birleşmiş Milletler Insan
Yerleşimleri Konferansı HABITAT-
II Kent Zirvesi'nin, Türkiye için
büyük bir tanıtım olanağı olduğu-
nu söyledi. Konferansın toplanma-
sına 100 gün kaldığına dikkat çeken
Demirel. "Seferberlikte gibi çalışa-
rak bu süreyi iyi değeriendirmeti-
yiz" dedi.
Demirel, eşi NazmiyeDemirerie
birlikte dün sabah, 8 ocak günü öl-
dürülen Özdemir Sabancı'nın eşi
SevdaSabancı ile ağabeyi Sakıp Sa-
bancı'\ a başsağlığı ziyaretinde bu-
lundu. Gazetecilerin izleyemedıği
ziyaret sırasında Demirel'in, Sakıp
Sabancı"ya. "Bu acı, sadece sizin
degiL tüm Turkiye'nin, tüm mı'He-
tin acısıdn-" dediği bildirildi. De-
mirel'in, Sabancı ailesine yaptıfı
başsağlığı ziyaretlerine, İstanbul
Vali Vekili Rjdvan Venişen ve eşi
Nesrin Yenişen ile Cumhurbaşkanı
• Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, HABITAT-II'nin,
Turkiye'nin tanıtılması için büyük bir olanak olduğunu
belirterek "Önümüzde 100 gün var. Seferberlikte gibi
çalışarak bu süreyi iyi değerlendirmeliyiz" dedi. Dernırel, eşi
Nazmiye Demirel ile beraber Özdemir Sabancf nın eşi Sevda
Sabancı ve Sakıp Sabancf ya başsağlığı ziyaretinde bulundu.
Demirel'in kayınbiraderi AliŞener
ve eşi katıldi.
Cumhurbaşkanı daha sonra, Hil-
ton Oteli'nde, BM Kent Zirvesi
HABITAT-II'yle ilgili olarak top-
lantılann organizasyonunu üstle-
nen Toplu Konut İdaresi Başkanı
Yigit Gülöksüz'den brifıng aldı.
Gülöksüz, konferans salonlan, ser-
gi ve konferans vadisinin altyapı
çalışmalanyla toplantı sırasında ya-
pılacak hizmetleri anlatrı.
Cumhurbaşkanı Demirel ise bri-
fingten sonra yaptığı konuşmada,
HABITAT-II'nin Türkiye için çok
önemJi olduğuna dikkat çekti. Tur-
kiye'nin tanıtılması için turizmin
bir yol olduğunu. ancak yetersiz
kaldığını dile geriren Demirel. bu
nedenle uluslararası konfcranslann
önem kazandığını söyledi. Dünya-
nın, 21. yüzyılın eşiğinde sınır ta-
nımayan nüfus, çevre, kadın. çocuk
gibi sorunlan bulunduğunu anım-
satan Demirel. HABİTAT-H'nin, bu
sorunlardan insan yerleşimi konu-
suna çözüm arayacağına işaret etti.
Demirel, böylesine önemli bir ko-
nunun 'dünya kenti' lstanbul'da
gerçekleşmesi şansının iyi kullanıl-
ması gerektiğini vurguladı ve şun-
lan söyledi:
"Birleşmiş Milletlerin bu son
konferansına ev sahipliğini üstlene-
rek altına girdiğimiz \ükü ve so-
rumluluğumuzu biliyoruz. Bura-
dan yüzümüzün akıvla çıkacağız.
Önümüzde 100 gün var. Bu süreyi
iyi değerlendirmeliy iz. Kaynak so-
run degil. Ben şahsen olayı takip
edeceğim. Seferberiikte gibi çalışa-
rak bu süreyi iyi değerlendirmeli-
yiz.''
Demirel daha sonra konferans
salonuna dönüştûrülen Lütfi Kır-
dar Spor Salonu ve İTÜ Taşkışla
binalannı ziyaret ederek çalışma-
larla ilgili bilgi aldı. Demirel, ziya-
ret sırasında 1 trilyon 84 milyar lı-
raya mal olacağı hesaplanan konfe-
rans salonlanndaki çalışmalann 15
nisanda bitirilmesi ricasında bulun-
du. Demirel. Taşkışla'dan aynlır-
kenbirgazetecinin. "Size bugünkü
ziyaretinizde Sabancı ailesinin bir
sitemi oldu mu acaba? Failler belü
oldu, ama şu ana kadar yakalana-
madı" sözleri üzerine şunlan söy-
ledi:
"Cinayet olmuş, kiıne sitem ede-
cek ki? Yani bir kişi cinayete k urban
giderse, dev lete sitem mi etmek la-
nm? Allah rahmet eylesin, bu çeşit
olavlar tekrarlannıamalı."
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Değişen Türkiye
Bugün Şeker Bayramı'nın birinci günü. Tüm
okurlarımın bayramlannı yürekten kutluyorum. Bi-
zim kimi dinci çevrelerde bu bayramın adının Ra-
mazan Bayramı olduğundan bahisle, Şeker Bay-
ramı adına kızılıyor. Oysaki ortada kızacak hiçbir şey
yok. Şeker Bayramı ismi de çok "tatlı" bir şey.
Gençliğimizde kimi köşe yazarlarına çok kızar-
dım. "Efendim, bizimzamanımızda..."diye birbaş-
larlardı, günlerce okurduk. "Yahu bu adamlannya-
zacak başka bir şeyleriyok mu ?" diye düşünürdüm.
Ama şimdi bakıyorum, ben de "Bizim zamanımız-
da... " diye kalem oynatıp duruyorum. Demek ki in-
sanlarıngeçmişi sürekli irdelemeleri, "dağarcıklan-
nın" boş olmasıyla değil, eskiye duyulan özlemle
açıklanmalıymış.
istanbul günlerdir "hayalet şehir" havasına bü-
ründü. Yollar boşaldı, mağaza ve işyerleri önemli öl-
çüde kapandı. İnsanlar artık bayramı bir "ziyaret"
ve "görüşme" vesilesi olarak degerlendirmiyorlar.
Kaçıp grtme ve belkı de dinlenme vesilesi olarak gö-
rüyorlar. (Artık nasıl bir dinlenmeyse...)
Bir başbakanlık genelgesiyle pazartesi ve cuma
günleri de tatil ilan edilince, on günlük bir "uzun
bayram" ortaya çıktı. Böyle bir komedi ve rezillik
dünyanın hiçbir yerınde görülmemiştir. Biryandan
"devlet çarkları işlemiyor" diye şikâyetler dile ge-
tirilirken, bir yandan da devleti on gün "durdur-
mak" hangi akla hızmettir?
Devlet bankaları kapalı, okullar kapalı, kamu ku-
ruluşları kapalı, hastaneler kapalı, mahkemeler ça-
lışmıyor, emnıyet görevlilerinin bir bölümü izinde...
Hiç böyle şey olur mu? Aynı şey KlT'ler için söz ko-
nusu. Beş güne beş gün katarak çalışması gere-
ken kamu ekonomik müesseseleri tatilde. Böyle-
sine mantıksız bir karar kimin işine yarayacak aca-
ba? Kime, ya da kimlere yaranmak için böyle bir
karar alındı acaba?
Türkiye'deki memur ve kamu kesimindeki işçiler
düşünüldüğü zaman, iki günü tatil ilan etmek, ne-
resinden bakarsak bakalım 10 milyon işgününün
üzerinde bir "işgünü kaybı" ortaya çıkartıyor. Kimi
özel kuruluşların da buna (zorunlu olarak) ayak uy-
durmasıyla yitirilen işgünü 14 milyona kadar yük-
selebiliyor. Türkiye'yi böylesine zarara sokmaya ki-
min hakkı var?
Türkiye'de 1980-1996 arasında grevlerde yitiri-
len işgünü sayısı ounun çok altındadır. Ve üç ku-
ruşluk zam alabilmek için grev yapan emekçiler,
"milli servef'e zarar veriyor diyerek en ağır bir bi-
çimde eleştirilırken, böylesine manasız bir tatil ilan
etmek. milli servete hiç zarar vermiyor... Allahım
sen aklımızı koru.
Özellikle dinsel bayramların toplumumuzda belir-
li bir işlevleri vardı. Yaşamın günlük gailesi içinde bir-
birini göremeyen akrabalar btrbirterini ziyaret eder,
aramızdan ayrılmış olanlar mezarian başında anılır,
konu-komşu dostluk tazelerdi. Bu arada ziyaret edi-
len aile büyükleri mutlu edilir, çocuklar sevindirilir-
di. Yeni bir şeyler alınır ve giydirilirdi.
Atalarımız "Deliye her gün bayram" demekle,
herhalde içinde yaşadığımız günlerin işaretlerini
vermişler. Artık toplumumuzun kimi kesimlerinde
hiç kimse çocuğunu sevindirmek için bayramı bek-
lemiyor. Sürekli eski şeyler atılırken, bunların yeri-
ne yeni şeyler alınıyor. Toplumumuzun kimi kesim-
leri içinse bayram bir türlü gelmiyor. Onların çocuk-
ları hep mahzun, hep yeni bir şeylerin özlemi için-
de. Ve sonra da kimi "akl-ı ewe/"lerimiz, "Refah
Partisi'nin oy oranı neden yükseliyor" diye teoriler
üreliyor.
Dinsel bayramların bir işlevi de fukaralann sevin-
dirilmesi, mümkün olduğunca yardım edilmesiydi.
Şimdi bu özellik de önemli ölçüde unutulmaya baş-
landı. "Nemeiazımcılık" bir ur gibi toplumumuzu
sardı. Herkes her şeyi devletten bekler oldu. Oysa
ki devletimiz iki yakasını bir araya getiremiyor.
Bizleri bu güzel geleneklerımizden kopartan ge-
lişmelenn ne olduğunu net bir biçimde açıklamak-
ta çok zorlanıyorum. Evet, kent yaşamının getirdi-
ği kimi davranış kalıplan, insanların gündelik yaşam
içindeki yorgunlukları, gelenekleri sürdürmenin ge-
tireceği zahmet ve masraflar, toplumumuzun kimi
kesimlerindeki yüksek tüketim kalıpları gibi deği-
şik açıklamalar getirmek mümkün. Ama tüm bu
açıklamalar da durumu net bir biçimde ortaya ko-
yamıyor.
Garip bir toplum olduk. Bankaya ya da devlet bo-
nosuna 1 milyar lira yatıranlar, bu bayram tatilinde
geziptozarken, paraları onların yerine çalışacak ve
35-40 milyon lira faiz getirecekmiş. Nerede çalışa-
cak bu para? Hiçbir yerde çalışmayacak. Ama bir
avuç "rantiyemiz" gezip tozsun diye bu paralan
eninde sonunda toplumumuzun fukara kesimleri
ödeyecek. Ya enflasyon olarak ödeyecek ya da
doğrudan doğruya ödeyecek.
Büyük kentlerimizde en kötü dairenin fiyatı 1 mil-
yar lira. Bir milyar liranın getirdiği faiz, neredeyse
ayda 100 milyon lira. Ama enflasyon korkusuyla in-
sanlar başlarını sokacak bir daire alıyorlar. Böyle
ekonomi mi olur? Böyle bir ekonomi nereye kadar
gider? Aslında çoktan deniz tükendi, ama insanlar
bunun pek farkında değiller.
Neyse, bayram günü böyle can sıkıcı şeyleri bir
kenara bırakalım. Geçen gün de yazmıştım, biz bu
sorunları aşanz. Ama gene de insan zaman zaman
isyan ediyor.
Fen fakültesinde kurs bilmecesi
HAIİL NEBİLER
İstanbul Cniversitesi Fen Fakülte-
si'nde üç yıldır, bir yılda dört dönem
açılan bilgisayarprogramlama veope-
ratörlük kurslan, çözülmesi zor bir
bilmeceye benzeyen sonuçlar doğu-
ruyor. Kursu düzenleyenın kim oldu-
ğunu, fakültenin bu işin ne kadar için-
de olduğunu, döner sermayenin bu
kursla ilgisini. sertifikalan kimin ver-
digıni anlayabılmek için bilgisayar
Deep Blue'yu satrançta yenen Gariy
Kasparov kadar çaba harcamak gere-
kiyor.
_ ÎÜ Fen Fakültesi'nde "TC tstanbuJ
Üniversitesi Fen Fakültesi Bilgisavar
Programlama veOperatörlük Kursu "
adı altında üç yıldır bilgisayar kursu
dûzenlenıyor. Kurs, fakültede Prof.
E>r. Sevim Akyüz'ün başkanı olduğu
Atom ve Molekül Fıziği Anabilim
Dalı binasının ikinci katındaki iki bü-
yûk laboratuvarda yapıhyor. Aynı kat-
ta aynca kursa ait bir seİcreterlik oda-
sı da bulunuyor. Bilgisayar kursunda
üçer aylık programlar halinde yılda
dört dönem bilgisayar öğretiliyor.
Kurs ücretleri ise iki ayn grupta belir-
lenmiş. Öğrenci olmayanlar. kurs için
14 milyon 850 bin, öğrenciler ise yüz-
de 25 indirimlı fiyat ödüyorlar.
Kurs müdürü kim?
Buradan ıtibaren de bilmece soru-
lan başlıyor.
- Bilgisayar kursunu 1Ü Fen Fakü[-
tesi veriyor. Kurs sertifikasında. 'tC
Fen Fakültesi Bilgisayar Programla-
ma ve Operatörlük Kİırsu Kurs Serti-
fikasT yazıyor. Sertifıkada, fakülte de-
kanı Prof. Dr. Çetin Bokal'ın imzası-
nın yanında kurs müdürü sıfatıyla bir
imza daha var. Bu kim?
Bu sorunun yanıtını bulabılmek
için Fatih, Macarkardeşler Caddesi
46/31 -32 numaralı adrese gitmek ge-
rekiyor. Kapısında Tay Bilgisayar Eği-
tim Danışmanlık ve Ticaret Ltd. Şti.
tabelası bulunan şirket, Fatih Vergi
Dairesi'nde 8329940026 numarasıy-
la kayıtlı. Şertifikada adı geçen Ah-
met Yücd Ürüşan ise şirketin ortağı.
Fakültede öğretim ya da idari görevi
olmayan Ürüşan, nasıl oluyor da kurs
müdürü oluyor?
- Fen fakültesinin kursunu bitiren
öğrenciler, kurs ücretlerini Tay Bilgi-
sayar Ltd. Şti.'ye ödüyorlar. Faturayı
şirket kesıyor. Neden?'
- Daha da önemlısi, kurs ne zaman
başladı? Öğrencilere ve öğretim üye-
lerine göre kurs üç yıldır sürüyor. Fa-
kültenin kurs duyurusuna göre 10
Temmuz 1995 tarihinde başlamış. Eli-
mizde bu kurstan mezun olanlardan
bir kursiyere Tay Bilgisayar tarafından
kesılen bir fatura var ve 20 Aralık
1994 tarihini taşıyor. Fatura tarihin-
den üç ay geri gıttiğimizde Eylül 1994
tarihine geliyoruz. Demek ki 1994 yı-
lında da kurs var. Yok mu? Bu fatura
neden kesilmiş? Hangi tarih doğru,
insan şaşınyor.
-Basitbirhesapyapalım. Yılda dört
dönem. Birdönemde 10'arkişıden 30,
dört dönemde 120 kursiyer. 1995 yı-
lının ücreti normal 12. öğrenci 9 mil-
yon 600 bin. Fazla uğraşmayıp ortala-
ma ücret olarak 10 milyonu kabul ede-
lim. Onçarpı 120, eşittir 1 milyar 200
milyon lira...
Pekiyi bu para nerede olur? Döner
sermayede, değil mi? Yok...
26 Eylül 1995 tanh ve 37 nolu fa-
külte yönetim kurulu toplantısmda oy-
birliğiyle kabul edilen gelir bütçesin-
de, 1995 malı yılı bütçesinin kurs ge-
lirleri bölümünde tek kuruş gelir
yok!.. 1996 mali yılı bütçe teklifinde
kurs gelirlerinin 150 milyon lira ola-
cağı hesaplanmış.
-Acaba, kurstan kazanılan para, dö-
ner sermaye yerine başka bir yere mi
aktanlıyor? Yasaya göre bu mümkün
değil. Örneğin Dekan Prof. Çetin Bol-
cal'ın başkanı olduğu derneğeaktanl-
mış olabilir mi? Olamaz. çünkü yasa-
lara göre bu bir suç ve aktanlmaya
kalkılsa bıle dekan kabul etmez. Peİci,
nerede bu para?
- Kursu aslında Tay Bilgisayar mı
düzenliyor? O düzenliyorsa sertif ika-
ya neden Dekan Prof. Bolcal ımza atı-
yor? Peki, özel şirketin düzenlediği
bir şirkete fen fakültesi kursu demek,
Tüketici Haklannı Koruma Yasası'yla
ne kadar bağdaşıyor?
Huzur ve barış içinde,
sevgi dolu bir Türkiye dileğiyle
tüm yurttaşlarımızın Ramazan
Bayramı'nı kutlar, sağlık ve
esenlikler dileriz.
Partililerimizle bayramlaşma, 21 Şubat 1996
Çarşamba günü, Saat 12.00-14.00 arasında
CHP Genel Merkezi'nde (Çevre Sok. No: 38
ÇANKAYA)yapılacaktır.