Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 ŞUBAT 1996 SALI
12 KULTUR
Fotoğraf dünyası, hâlâ onun eksikliğini duyuyor... Sami Güner aramızdan aynlalı beş yıl oldu
Fotoğraflarmda tııtkıısu okıımırdıı
MEHMET BAYHAN
Beş yıl oldu aramızdan aynlalı. San-
ki o çok sevdiği yurt gezilennde bir
yerlerde kalıvermış gibi. Çalışmalar
için listeleri tararken onun adına gelin-
ce takılıp kalıyorum her seferinde Yo-
gun ışlenne karşın ilk yanıtlayan olur-
du, çogunluk hiç kımıldamazken. Be-
raberliklerdeki coşkusu, sevecenliği.
Soran, anlatan, gûlen gûldüren, dert-
leri paylaşan. Sıra ülke sevgisine ge-
lince sesı gürleşen.
Sami Güner'i sızler de özlemedi-
niz mi? söz aramızda, fotoğrafımızda
bir boşluk bıraktı. Yeri doldurulama-
dı. Belkı de birdönemın sonuncusuy-
du.
Fotoğraf, gelişen sosyal düze-
yin artan gereksinmelerini karşı-
layabılmek ıçin yeni teknolojıler
arayışmın bir sonucuydu. Her
tekiıoloji gibı zayıftı başlangıçta.
Geliştikçe yeni fotoğraf alanlan
açıldı ve uzmanlaşan fotoğrafçı-
lar yetişti. Böylece elde edilen
görüntûler toplumun algılayış ve
düşünüşünü derinden etkiledi.
Daha yeni görüntûler arandı ve
teknolojilergeliştirildi. Ki bu ge-
lişim bazı fotoğraf konulannın
geride kalmasını veya fotoğrafta
dönemleri getirdi. Varacağı nok-
ta ise fotoğrafın yok oluşudur.
1960'lann başında ülkemizde
renkli fotoğraf yaygınlaşmaya
başladı. Beraberinde matbaacı-
lıkta gelışmeler oldu. Kitlelere
dağıtılacak renkli baskılaT için
yurt görünümleri aranıyor ve ye-
ni bir fotoğrafçı tipi gerekiyor-
du: lyimser, guzellikleri arayıp
bulan. dünyaya sevgi ile bakan.
Sami Gûner'in profesyonel ya-
şamının başladığı dönemdi ve
aranan tipi tam karşıladı. Üstüne
kendi değerlerini ekledi: Büyük
bir coşku ve çalışkanlık. Işıni, ya-
şarnayı, ülkesini, insanlan ve doğayı
tutku ile sevış. Çalıştıkça, köşe bucak
dolaştıkça daha çok sevdi. Duygusal
bakışını fotoğraflanna aktardı. Iki- üç
nesil onun fotoğTaflanyla yetişti. Son-
ra de beklenmedik şekilde çekildi sah-
neden, âşığı olduğu güzelliklere ka-
nşö.
Uygarlığın işleyişi acımasızca hız-
lanmakta her geçen gün. Insan deği-
şimlerden geçmekte. Korkanm duy-
gusal boyutunu yitırmekte. Artık ge-
zip dolaşmaya, sevip okşamaya zaman
yoktur. Isteİc de yoktur, daha doğrusu
böyle bir gereksinme yoktur. Güncel
deyişle. programdaki bu kayıt silin-
mektedir. lyi de yerinı ne doldurmak-
tadır?. Sami Güner kendisini şöyle an-
latıyordu: "Ney sesleriyle Mevla-
na'ya, bir başka gün martıların pc-
şinde Bebek'ten Kalamış'a akar yıl-
dız gibi. Guruba dalar Salacak'ta,
sonra Akdeniz'in sıcaklığında, hüz-
nö yaşar Bolu'nun sonbaharında.
Çiçekleri koklar bahçelerde, bur-
kulur yüreği şu evin kapısında, yo-
rulduğunda çeşme başında, iftar
vakti gözleri minarelerde öylesine
mahzun dalıp gitmiştir. Güneş do-
ğarken Ağrı yamaçlarında, üzüm
koparır Manisa bağlarında, susuz-
luktan yandığında önüne çıkıveren
çağlayana şaşıp kalmıştır."
Çocukluğumda çok yolculuk ettik.
Yirmi beş kişılik burunlu otobüslerle
tozlu yollarda kıvnlarak. Tepeyi dö-
nünce önümüze çıkıveren çınann se-
rinliğindeki çeşmede yüzümüzü yıka-
yıp, uzayıp giden yeşilliğin din hava-
sını ciğerlenmize doldurarak. Şimdi
çınar da yok çeşme de ikı yanı demir-
de sınırlanmış yolda durmak yasaktır.
Bakmak, dokunmak: Suyun serinliği-
nı. böğürtlenin, dikenin, başka bir kal-
bin atışını algılamak da yoktur. Hep bir
yerlere yetişilecektir Bir an önce va-
nlmalı, bilgisayann başına oturulma-
lı, sanal ortamda tüm ilişkilerden ko-
pulmalıdır. Birileri ile karşılaşıldığın-
da ise görsel alanımızdan hemen uzak-
laşmalan gereken bulanık lekeler ol-
duklannı varsayarak. Aynntılannagı-
rilmesi gerekmeyen. Kaşı, gözü, bakı-
şı, sesi. endamı, sıcaklığı, duygulan.
öyküsü bizi hiç ilgilendirmeyen. Pekı
biz başkalannı neden ilgilendireüm
ki?. işte bütün bu nedenlerle Sami Gü-
ner bir dönemin son fotoğrafçısıydı.
Onunla berbaber o dönem de kapan-
dı.
Doğal güzellikleri arayıp bulmak
pek de gerekmiyor şimdi. Tüm zaman-
lan kapsayan yücelik değildir vanl-
mak istenen, anlık "Wrating"lerle
yetinilmektedir. Ekranın karşı-
sında tuşlara basmak yeterlidir.
Görünüm içindeki ağaç beğenil-
miyorsa değiştirilır veya şu tara-
fa kaydınlır. "Alanya'nın çivit
mavisi," Hahç'e yamanır. Ba-
caklannız güzel değilse de olur,
bilgisayar sizin için güzelleştirir.
Hanri Cartier Bresson'un "su-
yun üstünden atlayan"fotoğrafı-
nı herkes yaratabilir. Hem de to-
puğu suya daha yaklaştırarak.
Yedigöller'dekı yapraklar sarar-
mamışsa veya dökülmüşse ne
gam. Artık duvara asılacak tab-
lo-fotoğraflar değil işlenecek
malzemeyi ıçeren CD-Rom'lar
gereklidir. Oturur biçimlersiniz.
Ancak insan ruhunun derinli-
ğındeki boşluklan dolduracak
zenginliklerin sonsuz çeşitleme-
si dışanda kalabilir. Bir gün ruh-
sal arkeologlarca yeniden bu-
lunmayı bekleyerek ve üstlerini
hüzün örterek. Aletinize yükJü
programın ve elinizdekı malze-
menin sınırlan içinde, gerçekte
çok dar ve duygu yoksunu bir
koridorda, çeşitliliğe sahip olun-
duğu yanılgısı yaşanır. Sayısal
teknolojinin 0-1 dizilişindeki
olasılıklarla yetinerek bilimsel katıli-
ğın, duygusallığm naif sıcaklığını yok-
samasına aldırmayarak. Belki de bu-
nun için hiçbir alanda sorunlar çözü-
lemez artık ve insanlığın kaderi de yok
olmaktır. Belkı bunun için Köroğlu
"Delikli demir icad oldu mertlik bo-
zuldu" diye yakınmaktadır.
Kendısi için yazdığı şiiri şöyle bitir-
mişti: "İşte böyle geçti günlerim ge-
celerim / Velhasıl ömrüm. / Sizlere
biraz olsun tattırabildiysem / Bu
doyulmaz lezzeri, / Hatırlarsınız bel-
ki bir gün / Dostunuz Sami Gü-
ner'i..
oğal güzellikleri arayıp
bulmak pek de
gerekmiyor şimdi. Tüm
zamanlan kapsayan yücelik
değildir vanlmak istenen
Ekranın karşısında tuşlara
basmak yeterlidir. Görünüm
içindeki ağaç beğenilmiyorsa
değiştirilir. 'Alanya'nın çivit
mavisi' Haliç'e yamanır.
Bacaklannız güzel değilse de
olur, bilgisayar sizin için
güzelleştirir... İşte bütün bu
nedenlerle de Sami Güner bir
dönemin son fotoğrafçısıydı.
Bu yıl 15-24 mart
tarihleri arasında
düzenlenecek Ankara Film Festivali 8 yaşında
Küttür Servisi - 8.Ankara Uluslararası
Fılm Festıvalf nin programı bellı oldu. Dört
yanşma böiümün yer aldığı festıvalin ulus-
lararası sanatçılara açık yanşması Canlan-
dırma Filmleri dalında gerçekleştınliyor.
Diğer yanşmalı bölümler ise 'Ulusal Uzun
Fflm Yanşmasr. 'Ulusal Kısa Fılm Yanş-
masT ve 'Ulusal Beigesel Film Yanşması'
olarak belirlendı.
Festival'in yanşma dışı gösterimlennde
'Dünya Kısa Fimden Örneklcr', 'Asya- Av-
rupa Buiuşması' 'Macar Panoraması".
'Türk Sinema Tarihinden', 'Avrasya Film-
leri- Türk Dünyası Sinema Günü ' başlık-
lan altında toplanıyor.
Yıne bu yıl Ankara Uluslararası Film
Festivali Yürütme Kurulu dört özel ödül
veriyor. Daha önce sinemaya uzun yıllar
hiznet etmiş sanatçılara ve çalışanlara
"Onur ÖdüM" adıyla verilen ödül "Aziz
NesüıOnurÖdülü" olarak değiştirildi. Yü-
rütme Kurulu sinema yazan ve araştırma-
cısı olarak sinemamıza ve hatta dünya sı-
nemasma önemii kitaplar. araştırmalar, bel-
geler, çevinjer ve yorumlar armağan etmiş
ola:, Nijat Özön ve Giovanni Scognamil-
lo'ya vermeyi kararlaştırdı.
UlusalUzun Metrajlı Film YanşjnasTnın
değerlendirmesmde değişiklikler yapıldı.
Festivalde bu yıl, En lyi Yönetmen Ödü-
lü'nün En lyi Yönetmen ve Yapımcı ola-
rak iki ayn kurum ya da kişiye verilmesi,
öte yandan En lyi Senaryo Ğ>dülü'nün bun-
dan böyle "Onat Kuüar Senaryo Ödülü"
olarak adlandınlmasına karar venldi. Bu
bölüme katılacak fılmler ve yönetmenler:
"Sekizinci Saat"(Cemal Gözütok), "Öz-
lem« Düne_Bugûne«Yanna_" (Tülay Era-
talay), "Düş..G€rçek_ Bir de Sinema" <Jü-
lay Eratalay)," Böcek"(Ümit ElçiX "Bir Ka-
düun Anatomisi" (Yavıız Özkan), "Sokak-
taki Adam" (Biket llhan), "Soguk Gece-
ler" (Kadir Sözen), "SOAdım" (Tomris Gi-
ritüoglu), "Kanayan Yara Bosna" (Yücel
Çakmaklı) \e "İstanbul Kanaüanmm Al-
tmda"(Mustafa Alnoklar), "GerOla" (Os-
man Sınav). Ulusal Kısa Film Yanşması
başlığı altında gerçekleştirilen draınatik,
deneysel ve canlandırma olmak üzere üç
dalda yapılan yarışmaya ise toplam 48 fılm
katılıyor. Festival'in Ulusal Beigesel Film
Yanşması'na 12 film yanşıyor.
Festivalin yanşma dışı gösterimleri aja-
sında bulunan 'Dünva Kısa Fflmden Ör-
"Shangai Üçlüsü"
nekler' bölümünde Avrupa ülkelerinden
çok sayıda kısa fılm, beigesel ve canlandır-
ma filmı katılacak. Bu bölümdeki filmle-
rin sayısı da seksen kadar._
'Dünya Sinemasından Örnekler' in adı
'Asya-ÂVnıpa Buiuşması' olarak değiştınl-
miş. Asya ve Avnıpa Buluşması'nda yer
alan diğer filmlerden bazılan ise şunlar:
"Sevdiğim Mevsim" Andre Techine
(Fransa), "Yüzyüze" Ingmar Bergman
(lsveç),"Carmen" Francesco Rosi (Ital-
u
Düş, Gerçek bir de Sinema"
ya-Fransa), "Shangai Triad" Zhang Yi-
mou (Fransa-Çın), "TürkTutkusu" Vin-
cente Aranda (Ispanya). Festival 'Türk
Dünyası Sinema Günü' olarak ilan ettığı
16 mart 1996 tarihinı Avrasya Filmlenne
ayırdı. Bu bölümde yeralan bazı fılmler ve
yönetmenleri şöyle:
"Yıkhzımı Bana Ver Asman" Ferit Dev-
letsin (Özbekistan), "Şampiyon" IMuham-
met Soyunhanov(Türkmenıstan), "Tahmi-
ne" Rasim Ocage>
T
(Azerbeycan>.
Festivalin Türk inemasıyla ilgılı düzen-
iediği etkinliklerden Güben'I\uıcertarafuı-
dan hazırlanan 'Yeşilçam'ın Beş Ustasma
Güzelleme' bölümünde Türk sınemasının
beş emektar oyuncusu; Kadir Savun, Ha-
yati Hamzaoğlu. Aliyu Rona. Muhterem
Nur ve ErolTaş'a festıvahn açıhş gecesın-
de düzenlenecek bir törenle anma plaketı
verilecek. Festivalin diğer etkınlıklen ara-
sında video art gösterileri ve söyleşiler ye-
ralıyor.
Festivalde
Macar riizgân
Kültür Servisi - 8. Ankara Uluslara-
rası Fılm Festivalı'nin Asya-Avrupa
Buiuşması bölümünde ilk anda göze
çarpan filmler "Macar Panoraması"
adı altında toplanıyor. Bu bölümde Ma-
car sınemasının hemen hemen bütün
büyûk ustalanna yer verilmiş: Zoltan
Fabri. MiklosJancso. KaroK Makk,lst-
van Szabo, Ferenc Kosa, Peter Bacso ve
Pleter Gardos'un 1956-1994 yıllan ara-
sındakı çektiklen toplam dokuz fılm
yeralıyor.
Panorama'da yer alan fılmler arasın-
da. Zoltan Fabn'nın ilk önemii fılmi
"Profesör Hannibal" (1956) var. Film
1957 Karlovy Vary Fılm Festivali'nde
büyük ödülü kazanmıştı. Fabri'nin di-
ğer önemii fılmlen arasında "Cehen-
nemde Iki Devre" (1961), "Gündüzün
Karanlığı" (1963), "Pal Sokağı Çocuk-
lan" (1968) ve "Agrt" (1981) yer alıyor.
Macar sinemasınm dünyaca ünlü yö-
netmenı Miklos Jancso, panoramaya iki
fılmle katılıyor.
Yönetmenın ilk fılmi olan "Kanun-
suziar". 1960'larda geçen bir karaçal-
ma ve öç öyküsünü konu almış. tkrncı
Jancso filmi olan 1971 yapımı "Knıl
İlahi". tanm kökenli ilk sosyalist eylem
olarak tarihte yerinı alan bir yüzyıl ba-
şı dırenişinı anlatıyor.
Panorama'nın en ıyi fılmlennden bı-
n de Karoh Makk'ın yönettığı 1970
yapunı olan "Aşk\ 1971 yılında Can-
nes'da jüri özel ödülünü, Chicago'da
"Gümüş Hugo" ödülünü kazandı.
Macar sınemasının belkı de en tanın-
mış yönetmeni olan Istvan Szabo'nun
1966 yapımı olan "Baba" ve Ferenc
Kosa'nın ilk uzun fılmi olan "On Bin
Güneş" de programda yer alıyor.
Festivalin konuğu olan Peter Bac-
so'nun yönettıği iki filmle program
tamamlanıyor-. 1969 yapımı "Tanık"
ile 1987 yılında Troia, Budenz ve Ve-
vey film festıvallennde büyük ödüller,
Chicago Film Festivali'nde de "Altın
Hugo" ödülünü kazanan "Boğmaca".
Karagöz Avrupa turuna çıkıyor
Kültür Servisi - Shovv Tiyatro, klasik
Karagöz oyunlanndan derlediği
"Dünyayı Sev, Yeşili Koru" adlı Karagöz
oyununu bu ay Fransa'da sergiliyor.
Fransa'da Lyon, Grenoble ve Paris'te
yapacaklan gösterimleTden sonra.
Finlandiya, Macaristan. Malta,
Almanya, Belçıka, lsveç, Noneç ve
Danimarka'da göstenler sunacak Show
Tiyatro, 1993 yılında CengizÖzek
tarafından kuruldu. Tiyatroyu geleneksel
Türk Tiyatrosu türüklerinden hareketle
çağdaş oyunlar sergilemeyi ve kukla
tiyatrosu ile ilgili oyunlar sahnelemeyi
hedefleyerek kurduğunu belirten Özek,
tstanbul Belediye Konservatuvan
Tiyatro Bölümü mezunu. Konservatuvar
eğitiminin yanı sıra Mimar Sinan
Üniversitesi'nin Geleneksel Türk
Süsleme Sanatlan Bölümü'nde ve Pıof.
Dr. Süheyl Ünver'in açtığı kursta
tezhip, minyatür, kalem-işi, restorasyon
üzerine eğitim gören Özek, birçok
uluslararası festivallerde Karagöz
oyunları oynatan, sergiler açan ve
seminerler veren bir sanatçı. Özek, aynı
zamanda UNIMA'ya (Uluslararası
Kukla ve Gölge Oyunu Birliği) da üye
bulunuyor. "Dünyayı Sev Yeşili Koru"
Karagöz'de az değinilen "Şamanizm ve
Budizm" konulanndaki oyunlara bir
örnek teşkil ediyor. Özek her gösteriden
sonra, kaybolmaya yüz tutmuş olan bu
sanatla ilgili olarak uygulamaiı
seminerler veriyor. Yurtdışı
gösterimlerinden sonra mart ayından
itibaren Kenter Tiyatrosu ve
Karikatürcüler Derneği'nde göstenlerine
devam edeceklerini belirten Cengiz
Özek, gösterimlerden elde edecekleri
gelirlerle bir Karagöz müzesi kurmayı
amaçladıklannı söylüyor.
YAZI ODASI
SELİM İLERİ
Bayram Yazısı
Dostum Ali Saydam'ın TRT 2 deki Ne Var Ne Yok
programında bayram üzerine söyleşmeye giderken
karmakarışık duygulann etkisi altındaydım. Kırk kü-
sur yıl öncesinin bayramlanndan günümüzünkilere
bir iç gezide yol aldım.
Aklımda hep Ziya Osman Saba'nın içli hikâyesi:
O hikâyede duyarlı Ziya Osman annesini, babasını,
büyükannesini, büyükbabasını birçok uzaklıklarara-
sından tekrar görür ve onları bayram sabahlannda
hatırlar. Yaşlı hanımlar beyaz entarilerini giymişler,
beyaz köşe minderterinde oturmuşlardır. Alçakgö-
nüllü evlere konuklar bayram ziyaretine gelir, alçak-
gönüllü başka evlere bayram ziyaretine gidilir...
Alçakgönüllü evler dediğimi, Ziya Osman bir tüm-
ceyle tanımlayıveriyor: "Neden, o evin herodası öy-
le yeni yıkanmış keten, öyle temizlik, öyle iyilik ko-
kardıL"
Doğumumdan iki yı! önce, 1947'de yazılmış bu
öykü.
Kim dergisınin 1996 Ocak sayısında "Gençlerin Si-
nir Olduklan" saptanmış. Yeşim Demirci'nin ilginç
araştırmasında "en sinirgelenek" bayram ziyaretle-
ri: "Gençler hangisinin sinir olduğu konusunda her-
halde en çok gelenekte zorlanmadılar. Zaten onla-
ra neredeyse her gelenek saçma ve boş geliyor. Ve
art arda sıralıyoriar: Kız ısteme, yeni evlenen çiftle-
rin çarşaflanna bakma, gerdek gecesi, kına gecesi,
çeyiz biriktirmek gibi bir sürü gelenek..."
Sayılanlar arasında en sinir bozucu da dediğim gi-
bi, bayram ziyaretleri. Gelenekler elbette eskir, dö-
nüşüme uğrar, değişimlerte donanır. Zaman bazıla-
nnı büsbütün siler. Geçmiş çağların anlayışlan yeni
günlerin isterieriyle sönüp gider.
Bununla birlıkte, her şeye "sinir olmak", öyle sa-
nıyorum ki, yeniyetmeliğin, gençliğin doğal tutumu-
dur. Çocukluğumda değilse bile, ilkgençliğimde bay-
ram ziyaretlerinden bunalırdım. Şimdi bambaşka ha-
tırlıyorum.
Sonra, geleneklerin değişmesı, dönüşüme uğra-
ması konusunda sanatın yordamına ihtiyaç duyulur.
Kim'deki soruşturmada "çeyiz biriktirmek" köhne-
miş gelenekler arasında sayılıyor. Türk hıkâyesinde
yaşanmamış, hayatın kılgısına geçirilmemiş çeyiz hi-
kâyeleri vardır. Ornekse, Halid Ziya Uşaklıgil'in
"Ferhunde Kalfa"s\ bir başyapıttır. Benim "Gelinlik
Kız" da, ne saklayayım, pek rena sayılmaz. Selçuk
Baran "Konuk Odalan"nda evlerimizin, bir zaman-
lar, hemen hiç yaşanmadan solup gitmış misafır oda-
lannı, kullanılmamış çeyizler kadar acıklı anlatır. Bu-
gün konuk odalan yok. Gelenek anlamını değiştirmek
zorunda kalmış. Ama Selçuk Baran'ın öyküsü, an-
lam değişikliğine kııavuzluk ediyor. Gençler keşke
okuyabilseler Halid Ziya'yı. Selçuk Baran'ı...
Evet, bayram ziyaretleri; dün bunaldığım bayram
ziyaretlerini şimdi birer banşma vesilesı olarak hatır-
Iryorum. Her şeyden önce banşma, büyüklerimiz,
akrabalanmız, ahbaplanmız arasında dargın olanlar
bayram günlerinde ılle banştırılırdı. Şimdi size gülünç
gelebilir ama, kendiliğinden bir iyi kalplilik doğardı.
Halamızın ipek mendilleri
Bayramlar, bız çocuklar için, birer armağan alma
fırsatıydı. Geceden, bız uyuduktan sonra, yatağımı-
zın altına bırakılmış gıctr gıcır yeni ayakkabılar, bay-
ram sabahının büyük sevincı değil mrydi? Israf eko-
nomisinin çılgınlığına kapılınmamış o günlerde, yeni
bir ceket, yeni bir pantolon, kazak, gömlek, bayram-
dan bayrama alınırdı.
Artık Laleli'ye taşınmış Bursalı Nezihe Hala'mıza
gittiğimizde, her bayram Bursa ipeklisı bir mendili-
miz olurdu. Halamızın elini öperdik; o da bizi yanak-
larımızdan öper, sonra cebimize dörde katlanmış
ipek mendili koyardı. İpek mendiller, bayram sabah-
ları Füruzan ın "Edirne'nin Köprüleri" öyküsünde
çoktan kaleme geçmiştir.
Resimler geliyor gözümün önüne; diğer zamanlar
kucaklaştıklannı hiç göımediğim annemle babam
bayram sabahı kucaklaşıyorlar. Bayramın ilkziyaret-
çisi, üstelik sabahın hayli erken saatinde, Cihan-
gir'den komşumuz terzi Rum madam. Ah, onun adı-
nı niye hatırtayamıyorum? Yalnızca, fileye geçirilmiş
siyah topuzu canlı kalmış. Dul madamın bayram teb-
riği erkenden olacağı için kahvaltı sofrası apar topar
kaldınlıyor...
Şeker Bayramı pastanelerin, hele Hacı Bekir'in
şeker donanmasıydı. Nisan ayında ise paskalyanın
çikolatatavşanlan, kırmızı kurdeleti çikolata yumur-
talan çıkagelirdi. Melek Pastanesı'nin vitrininde kos-
kocaman bir çikolata yumurta ikiye bölünmüş, için-
den, rengârenk, hepsi yusyuvarlak, irili ufaklı şeker-
ler görünüyordu. Şeker Bayramı'nın şekerleri lokum,
badem şekeri, badem ezmesiydi. Ezmelerin ustası,
Kadıköy'ündeki Cemilzade'ydi. Oradan badem ez-
mesinden başka, fıstık ezmesi, kavun, çilek, porta-
kal, çikolata, kayısı ezmesi alırdık. Her biri küçücük
küplerdi.
Likörier vardı, ev likörlen, onlar hep vişneydi. Te-
kel likörlen, çoğu kez nane ya da muzdu. Bazen tep-
side, ince kristal kadehte üçü yan yana görünür, bir
renk şöleni akardı.
Bir medeniyet çizgisi olan bunlar hepsi bitmiş ola-
bilir mi?
Koyu gelenekçi geçinen sahtekâr günümüzde
kaybettiğimizi Ziya Osman Saba söylüyor: "Şimdi
düşündükçe anlıyorum ki, onlann ruhlannı birgünah
işleme korkusu ile bir sevap yapma sevinci paylaş-
mıştı."
Bosna için kitap kampanyası
Kültür Servisi - 1992 yılında bombalanarak
yakılan Bosna Milli Kütüphanesi ve Şarkiyat
Enstitüsü'nün yeniden kurulması için düzenlenen
Bosna İçin Kitap Kampanyası Komitesı, çalışmalannı
genişleterek sürdürüyor. 6 Kasım 1995 tarihinde
TÜYAP Kitap Fuan'nda 'Bosna'da Medeniyete Karşı
Barbarhk' konulu oturum ile başlatılan kampanyaya şu
ana dek 3 bin kitap bağışlandı. 22 kuruluş ve 49
yürütme kurulu üyesinden oluşan Bosna tçin Kitap
Kampanyası Düzenleme Komitesi, kampanyanın
Şubat 1996 sonuna dek uzatılmasını kararlaştırdı.
En kitapsever ülke Hollanda
BASEL (UBA) - Avrupa'nın en çok kitap okuyan
ülkesini belirlemek için yapılan istatistik çalışmasında
Hollanda yüzde 74'lük oranla birinci olurken, Italya
yüzde 50'îik oranla sonuncu sırada yer aldı.
Hollandalılann günde 82 dakikalannı kitap okumaya
ayırdıklan ortaya çıktı. Avrupa'nın tanınmış - <
yayınevlerinden Bertelsman AG'nin düzenlediği
araştırma Ingiltere, Almanya, Hollanda, Italya,
Ispanya, Macaristan ve Fransa'yt kapsıyordu.
Araştırmada, kadmlann erkeklere oranla daha fazla
kitap okuduklan belirlendi.
DUZELTME
Gazetemizin dünkü sayısında 15. sayfada yer alan Nec-
mı Sönmez imzalı yazıda Maçka Sanat Galerisi'nde
Dagmar Demmıng'in fotoğrafı yennc "Seven" filmmin
fotoğrafı yayımlanmıştır. Düzeltır, özür dileriz.