Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 19 ŞUBAT 1996 PAZARTESİ
HABERLER
Diyanet
'Camide
ayine
izinyok'
• Diyanet tşleri Başkanı
Yılmaz, 'Aczmendi'
ayinlerine karşı bir genelge
yayımladı: Camiler, tekke
ve dergâh değil.
ANKARA(Cumhuriyet
Bürosu) - Diyanet Işleri
Başkanı Mehmet Nuri
Yılmaz, Aczmendi
tarikatına mensup bir
grubun Kadir Gecesi
Kocatepe Camisi'nde
yaptığı zikir ayini üzerine,
müftülüklere bir genelge
göndererek bu gibi
hareketlerin engellenmesi
uyansında bulundu.
Camilerin tekke ve dergâh
olmadığma dikkat çeken
Yılmaz, "Camiler, topiu
halde ibadet yaptian bir
yenür. Tef çahp gösteri
yaparak halkın huzurunu
bozmak, İslam'm nıhuna
aykmdır" dedı. Diyanet
Işleri Başkanı Yılmaz, Din
Işleri Yüksek Kurulu
öncesinde dün düzenlediği
basın toplanttsında,
camilerin "sükun" içinde
ibadet yapılan yerler
olduğunu vurguladı.
Yılmaz, Toplu halde, aleni
şekilde zikir, camilerde
hiçbir zaman yapılmamışür.
Tef gibi alederin camilere
sokulmasj djnimize
ajlandır" uyansında
bulundu. Müftülüklere
camilerde bu gibi
gösterilerinin yapılmasının
engellenmesini öngören bir
genelge gönderdiğini de
bildiren Yılmaz, şu
görüşleri dile getirdi:
"Camiler her zaman sûkun
içinde ibadetterin yapddığı
yerlerdir. "Tef çalınmasın'
demiyorum, ama bu
«letierin camiye sokulmas,
dini yönden sakıncalıdır.
Camileri dergâh ve tekke
batine getirmeye kimsenin
hakkı yokhır." Diyanet Işleri
Başkanı Mehmet Nuri
Yılmaz, basın toplantısında
aynca, Türk
cumhuriyetlerinde 30 cami
ve 4 ilahiyat fakültesinin
yapımınının Türkiye
tarafından üstlenildiğini
açıkladı. Türkistan'ın
başkenti Aşkabat'a 40
kilometre uzaklıkta ve
Türkmenistan
Cumhurbaşkanı
Saparraurad Niyazov
TürkmenbaşTnın köyü olan
Kıpçak'a yaptmlacak
camınin açılış törenini
Ramazan Bayramf nın ilk
günü gerçekJeştireceklerini
belirten Yılmaz, caminin
400 bin dolara mal
olduğunu açıkladı. Yılmaz,
bu ülkede kuracaklan
ilahiyat fakültesinin de
yaklaşık 2 milyon dolara
mal olacağıru ve bu
projelerin Türkiye Diyanet
Vakfı'nca üstlenildigini
söyledi.
Papa'dan mektup
Yılmaz, Vatikan
Büyükelçisi'nin kendisıni
ziyaret ederek Papa 2. Jean
Paul adına kardinali
tarafından yazılan mektubu
ilettiğini söyledi. Papa'nın
mesajında, ramazani
övdüğünü, islam'm kutsal
bir din olduğunu
belirtmesinden duyduğu
memnuniyeti dile getiren
Yılmaz, "Çağımızda en
bûyük gereküKk dinler araa
yakmlaşmadır" dedi.
Yılmaz, Ramazan
Bayramı'mn 20 şubatta
başlayacağını vurgularken
diğer Islam ülkelerindeki
belirlemelere itibar
edilmemesi gerektiğini
söyledi. Ramazanın zekât ve
fıtre verilmesine bir araç
oluşturduğunu anımsatan
Yılmaz, memurlara fitre
verilip verilmeyeceğinin
sorulması üzerine, fitre
veremeyecek durumda olan
herkese fitre
verilebileceğini belirtti.
Yılmaz, Ramazan
Bayramı'nın bir dinlence
günü olarak değil, kişilerin
bir araya gelerek sevgi ve
sohbetin oluştuğu günler
olarak değerlendirilmesi
gerektiğini vurgulayarak şu
mesaj ı verdi: "Birlik ve
beraberliğe her
zamankinden daha fazla
ihtiyaç duyduğumuz bir
zamanda, asıriardır bizkri
birbirimize bağlayan manevi
ımsuriannuzdan biri olan
mübarek Ramazan
Bayramı'nın hayıriara vesfle
olması niyazıyla; başta aziz
miDetimizin, Türk
cumhuriyeöeri ve diğer
ûlkderdeki soydaş ve
Müslüman kardeşlerimizin
Ramazan bayramlannı
yürekten kumıyor,
bayramın ülkemiz ve tslam
âleminin sükun ve
huzuruna, tüm insanhğın
banş ve hidayetine vesfle
ohnasını Cenab-ı Hakk'tan
niyaz ediyorum."
Insan Haklan Vakfı, işkenceleri somut verileriyle kanıtlamayı sürdürüyor
îşkence belgelenîyorASUMAN ABACIOGLU
tZMİR - Insan Haklan Vakfı'nda bir
işkence daha belgeleniyor. Işkence
görmüş bir kişiye "Darp izi voköır" diye
rapor veren doktorlann "görevüıi
yapmadıklan" da bir kez daha
kanıtlanıyor. Mehmet Sıddık Doğru, 13
şubat günü Çorlu'da yapılan DHKP-C
operasyonlan sırasında gözaltına alındı.
Ayru gün götürüldüğü Tekirdağ Emniyet
Müdürlüğü'nde "elektrik, kaba dayak,
kfifür, hakaret ve göz bağfauna"
uygulamalanna maruz kaidı. Kendı
anlahmına göre 14 şubattaEmniyet
görevlilerince götürüldüğü Tekirdağ'da
Çınarlı Mahallesi'ndeki Sağlık Ocağı'nda
doktorlar Doğnı'nun muayenesi
sonucunda "Darp izi göriilmemiştir"
raporu verdiler. Doğru, muayene sırasında
polislerin dışanya çıkanlması isteğinin
geri çevrildiğini, sağlık ocağından
çıktıktan sonra polislerin doktorlann
yanında bir süre daha oyalandığım
söyledi. Doğru, 15 şubatta çıkanldığı
savcılık tarafından serbest bırakıldı ve bu
sırada sağlık raporunun sonucundan da
haberdar oldu. Gözaltuıda işkence
gördüğüne ilişkin yakınması ıse gözardı
edildi. Mehmet Sıddık Doğru, işin peşini
bırakmadı. Çorlu Cumhuriyet Savcılığı'na
çıkarak yeniden muayene istedi.
Savcıkğın muayene için sevk ettiği Çorlu
Hûkümet Tabipliği'nde ise kendisine "10
günlük rapor" verildi. Doğru, bu raporun
üzerine Çorlu Emniyeti'nin kendisini
Çorlu Devlet Hastanesi'ne götürdüğünü
ve noter huzurunda "heyet karşısına
çıkardıklannr belirterek "Polis ile
doktorlann konuşmaianndan raporun
sonucunu tahmin ediyordum. Bu sonucu
beklemeden, daha önceden biküğim İnsan
Haklan Vakfi'na başvurmayı
kararlaşûnhnî'' diyor. 17 şubatta Insan
• Çorlu'da DHKP-C
operasyonunda gözaltına alınan
Mehmet Sıddık Doğru, işkence
gördüğü için ÎHV'ye başvurdu.
IHV Izmir Temsilcisi Dr. Veli
Lök, Doğru'nun ellerindeki
yaralardan alınacak dokular
üzerinde "histo- morfolojik
inceleme" yapılacağını,
biyopsinin yanı sıra Doğru'ya
"scihtigrafi" uygulanacağını
belirterek, bu yöntemle de
"kemiklerde ince çatlaklar ve
mikrotravma bulgulan"nın
ortaya çıkanlacağını söyledi.
Haklan Vakfi'nm Izmir'deki
temsilciliğine başvuruda bulunan Mehmet
Sıddık Doğnı'nun burada görevli
doktorlar tarafından yapılan ilk
muayenesinde "her iki dinin
başparmağındaki küçük elektrik yanığı
izierinden elektrik işkencesi gördüğü''
belüiendi. Bunun bilimsel yöntemlerle
kanıtlanması amacıyla hemen işlemlere
başlandı. Insan Haklan Vakfı îzmir
Temsilcisi Dr. VfeH Lök, Doğru'nun
ellerindeki yaralardan alınacak dokular
üzerinde "histo morfolojik inceteme"
yapılacağını ve 3 gün sonra alınacak
sonuçlarla "Kesin elektrik işkencesi
yapilnuştn-" denılebıleceğını söyledi. Dr.
Lök, biyopsinin yanı sıra
Doğru'ya"scintigrafi" uygulanacağını
belirterek bu yöntemle de "kemiklerde
mce çatlaklar ve mikro travma
bulgulanr
'nın ortaya çıkanlacagını.bunun
da eklemlere düzenli darbelerin
yapıldığını belirleyeceğini söyledi.
Bu bulgular ile işkencenin kanıtlanacağını
vurgulayan Dr. Lök, sözlerini şöyle
sürdürdü: "Bizim yapbğnnız çahşmalaria
daha önceden işkence oimadığuu belirten
raporlar değişebilir. İşkence gören kişilerin
raporunun verilmesi sırasında nonnal adü
np muayenesi yöntemlerine ek olarak
bizim uyguladığunız ileri bilimsel
yöntemier de yapılmabdır. Ancak biyopsi
yöntemi işkenceden 3 hafta sonraya kadar
uygulanmalıdır, daha geç kalınması sonuç
vermez. Mahkemeler, bizim vakıf olarak
verdiğimiz raporian. bilimsel yöntemiere
dayandığı için deül olarak tanımaktadır."
Mehmet Sıddık Doğru, ışkence
gördüğünü kanıtlayan belgeleri aldıktan
sonra mahkemeye başvuruda
bulunacağını belirtiyor. Savcılıktaki
ifadesinde işkence gördüğünün yer
aldığını anımsatarak "Bu işin peşini
bırakmayacagını" diyor.
Sıvas'ta devleti, sağ basın ve bir yerel televizyon yönlendirip yönetiyor
Valinin 'devekuşu' politikasıMtYASE tLKNUR
Merkeze yakın olan Ulaş ilçesinde
konuştuğumuz köy temsilcileri, valinin
yaşanan olumsuzluklarda büyük payı
olduğunu düşünüyor. Son seçimlerde
RP'den milletvekilı seçilen eski Belediye
Başkanı Temel Karamollaoğlu ile yakın
dostlugu olan Vali Aydın Güçlü'yü sağ
basının özellikle de yerel bir gazeteye ve
TV kanalma sahip Sirer Doğan'ın
yönlendirdiği iddası oldukça yaygın. Vali
Aydın Güçlü'nün CHP'nin iktidar ortağı
olduğu bir dönemde atanması bir gaflet
olarak değerlendiriliyor. Sıvas inceleme
heyetinın Ulaş'tan sonra ikinci durağı
Kangal'a bağlı Yellice Köyü. Bir
zamanlar 130 hanelik bir nahiye imiş.
Şündi hane sayısı 70. Koçgiri Isyanı'nı
anlatan tarihi belgelerde de Yellice Köyü
nahiye olarak geçiyor. lsyanın ilk hazırlık
toplantısı Yellice Nahiyesi'nin Hüseyin
Abdal Tekkesi'nde gerçekleştiriliyor.
Yellice Köyü'nde güvenlik güçleri 11
Aralık 1995 'te bir operasyon
gerçekJeşürerek muhtann da aralannda
bulunduğu 14 kişi gözaltına alınıyor.
Sıvas Jandarma Alay Komutanlığı'nın
bodrumunda 8 gün kalıyorlar. Kaba
dayağa tabi tutulan köylüler PKK'lilerin
iki keze gece yansı köye gelerek bakkalı
zorla açtınp erzak aldıktan sonra
gittiklerini belirtiyorlar. Muhtar Ahmet
Torun, PKK'lilerin köye gelmesinden
sonra en yakın karakola başvurarak
dunımu bildirdiklerini, ancak buna
rağmen gözaltına alınarak hakaretlere ve
dayağa maruz kalmalannın ağınna
gittiğini söylüyor.
*8 gfin betona yatırdılar'
Muhtar Tonın, yakınmasmı şu sözlerle
aktanyor:"Bizi betonun üzerinde 8 gün
boyunca yatırdılar. Sivil güvenlik
güçleri şâhsımıza ve kimligimize
yönelik ağır hakaretlerde bulundular.
En ağınma giden de bu. Oysa biz zaten
teröristlerin köyümüze gelip bizi tehdit
ederek erzak aldıklarım bildirmiştik"
Gözaltına alman köylülerden Ali Abbas
Sönmez de "beni feci şekilde dövdüler.
dayağı hak edecek bir şey
yapmadığımızı onlar da biliyor. Yoksa
savcüık bizi serbest bırakır mıydı?"
diye soruyor. Biz köyden aynldıktan bir
gün sonra Vali Güçlü, yanına TRT,
Anadolu Aajansı ve kendince sakınca
görmediği baa gazeteciler ile güvenJik
güçlerini alarak Yellice'ye gidiyor. Hayret
Ertürk Yöndem'i unutmuş. Bize işkence
ve hakaret gördüğünü anlatan köylüler
doğal olarak bu kez inkar yolunu
seçmişler. Köylülerin yaşadıklannı bu
koşullarda inkar etmeleri eleştirilemez.
Sonuçta inceleme heyeti bir gün sonra
Sıvas'tan aynlacak, onlar orada bir başına
kalacak. Yellice'den sonraki durağırruz
ÇOCUKTAN AL HABERİ - tğdeli Köyü tlkokulu'nda gündüzleri öğrencfler gece-
ieri özel tim mensuplan kalıyormuş. Oğretmen "Özel tim köyümüze hk; uğramadı"
derken öğrenciler aksini söylüyor. 8 yaşındaki Musa Kazun Kocataş, kendinden bü-
yük ablave ağabeylerini doğrulayarak "^Dkulda geceteri silahlı amcalar kalıyor" diyor.
Divriği'nin HöbekKöyü. Yol boyunca
karşılaştığımız köylerin birçoğu
ekonomik nedenlerle terkedilmiş. Bacalar
tütmüyor. Höbek Köyü'nün girişınde
bulunan Karayollan Bakım Onanm Bölge
Müdürlüğü askeri kışlaya dönüştürülerek
asker konuşlandınlmış. 5 tank, 5 karyer
ve 10 kadar da askeri kamyon görüyoruz.
Diğer köylere oranla Höbek Köyü'nün
durumu iyi. Köyde ikâmet eden hane
sayısı 30'un üzerinde. Köyün arkasındaki
kutsal Höbek Baba Dağı ziyaretcilere
yasaklanmış. Köye yakın bir arazide üç ay
önce 1 PKK'li terörist ölü olarak ele
geçirilmiş. Bu olayla birlikte Dumluca
Madeni'nde 19 araçın yakılması gerekçe
gösterilerek Muhtar Kamber Yılmaz ile
benzin istasyonu sahibi Yusuf Koçkaya ve
oğlu Hasan Koçkaya gözaltına alınıyor.
Araçlann benzinle yakılması nedeniyle
güvenlik güçleri akaryakıt istasyonu
bulunan Yusuf Koçkaya'dan
şüphelenmiş. Gözaltuıda 6 gün kalmışlar.
Muhtar Kamber Yılmaz, esprili biri. Olayı
anlatırken önce gülerek göz kırpıyor
sonra da "Devlet-i âliyemiz bizi kendi
usul ve erkanınca ağırladı" diyor.
"Dört köyün arasmda bir PKK'li
vurulmuş. Köyümüzde vurulmadı ki.
Bu olay nedeniyle dört köyün muhtan
da gözaltına alındı. Uçaklar köyün
üstünde alçaktan uçmaya başladı"
diyen muhtann sözlenni gözaltına alınan
akaryakıt istasyonu sahibi Yusuf Koçkaya
tamamlıyor: "Güvenlik güçleri önce
'sizi vuracaklardı, o yiizden gözaltına
alıyoruz' dediler. Sivas'a götürölürken
gözierimiz bağlıydı. KangaPda yakıt
almak için mola verildi. Bu sırada
KangaPdaki BBP ve MHP yandaşları
bulunduğumuz arabaya küfür ederek
taş atmaya başladı. Linç edilme
tehlikesiyle karşı karşıyaydık. Sıvas
Jandarma Aiay Komutanlığı'nın
bodrumunda bize işkence yaptılar.
Oysa askerle köyümüzün diyalogu
iyiydi. Odunlannı ve yakıtlarını bile
bizden temin ederlerdi. Devletin
eksikliğini bile biz gönüllü olarak
giderirken bize yapılan muameleye
bakın." Höbek köylüleri geleneksel
konukseverliklerini göstererek heyet
üyelerini beşer onar paylaşıp evlerinde
ağırladılar. Evlere girilince özel
sohbetlerde güvenlik güçlerinden
şikâyetler daha da arnyor. Askerler
geceleri sık sık arazide ateş edip köylüyii
rahatsız edince durum muhtar kanalıyla
komutanlığa iletilmiş ve ateşler bir süre
sonra kesilmiş. Höbek'ten aynldıktan
sonra sık sık gözaltılann yaşandığı tğdeli
Köyü'ne uğruyoruz. Yolu çamur
nedeniyle araç trafiğine kapalı. Uzaktan
bakınca köy terkedilmiş gibi. Canlı bir
varlığa rastlamak mümkün görünmüyor.
Köyün girişindeki okulun camlan ve
kapısı kınk. Içeride öğrencilerin
bulunacağı kimsenin aklına gelmiyor.
Kapıyı iteleyerek açıyoruz. Çocuklar
korkup kaçışıyor. Oğretmen tahtada 15
öğrenciye ders veriyor. Tam bir sefalet
tablosu. Beş sınıf birarada. Sadece iki
öğrencinin sırtında önlük var. Sıralar ve
tahta kınlmış. Bir süre önce köy muhtan
ile 7 kişi gözaltına ahnmıştı. Oğretmen
köyde asayışin normal olduğunu, özel tim
ve askerin köye hiç uğramadığını
söylüyor. Ancak çocuklar kulaklanmıza
özel timin geceleri okulda konakladığını
ve sıralan da onlann kırdığını
söylüyorlar. Özel tim ısınmak için sıralan
parçalayarak sobada yakıyormuş. 8
yaşındaki Musa Kazım "Geceleri
okulda başka silahlı amcalar kalıyor"
diyor.
'Stvas'tagöç ve
işkence dursun'lstanbul Haber Servisi-
Sıvas Yöre Halkıyla
Dayanışma Platformu,
Sıvas'ta meydana gelen
köy boşaltma ve göçe
zorlama olaylanyla ilgıli
olarak Bakırköy'de
protesto toplantısı yaptt.
Özgürlük Meydanı'nda
yapılan açıklamada,
Sıvas'ta 63 köyün
boşaltıldığı, Drvriği'de
lll,Zara'da63
ilkokulun kapatıldığı.
birçok yurttaşm
gözaltına alındığı
belirtildi. Açıklamada;
Sıvas halkı üzerindeki
baskılann sona
erdirilmesi, ekonomik
amborgonun
kaldınlması, gözaltına
alınanlann serbest
bırakılması, Vali Aydın
Güçlü'nün görevden
alınması ve köylülere
yapılan işkencenin sona
erdirilmesi ıstendı.
Sıvas'taki olaylara dikkat
çekmek için Istanbul'da
başlaülan açlık grevinin
8. güne ulaştığı da
belirtilerek Alevi-Sünni
aynmı yapılmaması
istendi. "Susma,
sustukça sıra sana
gefecek", "tnsanhk
onuru işkenceyi yenecek"
sloganlan atan topluluk
daha sonra sessizce
dağıldı. (Fotoğraf:
KEREM DLGAZ)
BEBEE
ERDAL ATABEK
İpükNeyse
Kumaş Odur...
Uzun bir bayram tatili başladı bile. Tatillerin "kaçış
psikolojisi" harekete geçti. Işlerden, evlerden, yaşa-
nan sorunlardan, değişmeyen mekânlardan, bildik
kalabalıklardan "kaçış". Birkaç günlüğüne bile olsa,
gene dönüp gelineceği bilinse de "herşeyden kaçış".
Bedeli giderek yükselen fiyatlarla ödense bile, vere-
cek gücü olanlann göze aldığı bir "kaçış." Tatillerde
bir yertere "kaçıvenvek" artık bir sosyal prestij ölçü-
tü. Gidemiyorsanız, ya bir yazlık sahibi olamamışsı-
nız ya da butçenizin deliği büyük. Tüketim toplumu
insanlardaki değişiklik istegini de tüketecek, yolu yok.
Ne ki trafik canavarı da uyanıveriyor. Yollarda
uzayan araç kuyruklannı, bunların arasında zikzak
yapan asfalt kovboylannı görünce bu canavar da-
yanamıyor, kazalar, yaralılar, ölüler. Şöyler misiniz,
kim bu canavar? Bir türlü makine kültürüne geçe-
meyen insanlanmız değil mi? Direksiyonun başına
geçince hayatının bütün doyumsuzluklannın acısını
çıkarmaya çaiışan, kendini bir türlü bulamamış so-
rumsuzlar değil mi? "Neden böyle?" diye düşünü-
yorsunuz.
Iplik neyse kumaş odur da ondan.
•••
Son günlerde gençlerle iki söyleşim oldu. Birisi
Kabataş Erkek Lisesi'nde, ötekisi Izmit'te Etken
Dershanesi'nin düzenlediği bir toplantıda. Gençter
dikkatle dinliyorlar. Merakla dinliyorlar. Sevgiyle
dinliyorlar. Kabataş Erkek Lisesi'nin gerçekten gu-
rur verici yeni "Kültür Merkezi"nde 21. yüzyıl uy-
gariığının "tüketim uygartığı" olmayacağını, insan-
lara tüketerek uygar olacaklarını söyleyen "tüketim
toplumları"n\n yanıldığını, insana değer verecek
olan yeni bir uygarlığın yaşanacağını, bunu da in-
sanın kendisinin yaratacağını söyledim. Izmit'te
"başannın nasıl bir yoldan geçtiğini, başannın ne
olduğuna da insanın doğru karar vermesi gerekti-
ğini" söyledim.
Gençlerin sorulan hep toplumun sorgulanmasın-
dan geçiyordu. Çok güzel, çok anlamlı, hem gün-
cel, hem kalıcı bir sorgulamaydı bu. Ama üzülerek
görüyorum ki toplum kendi gençlerinin farkında
değil. Bu toplum gençlerini anlamıyor, gençlerini
sevmiyor, gençlerini yetiştiremiyor. Genç insanlar
da toplumun şablonu olan "daha çok para-daha
çok prestij" ekseniyle kendi kişilikleri arasında bir
denge kurmaya zorlanıyorlar. Karşılanndaki engel,
hiyerarşik yapıyı sürdüren, sömürüyü kabullenmiş,
bu sömürü ortamında kendi küçük çıkarlannın pe-
şine düşmüş, insanlann toplumsal baskısıdır. Son-
ra da aynı toplum, gençlerinin "daha iyi, daha ba-
şanlı" olmasını istiyor.
Iplik neyse kumaş odur.
•••
ANAP-Refah iktidan kurulmak üzere.
Dönüşümlü iktidar, dönüşümlü başbakan pazar-
lıklan sürüyor.
Içinize sinen bir başbakan var mı? Içinize sine-
cek bir başbakanınız olacak mı?
"Bilinç", nicedir bu toplumda bir coşku yarata-
mıyor.
Toplumda coşku yaratan kaynak artık "inanç'Ur.
Inançla coşup bilinçte donuklaşan toplumlarda
demokrasi olamaz.
Bu yaşananlar demokrasi falan değildir, kimse
yanılmasın.
Çünkü, iplik neyse kumaş odur. •
•••
Yeni bir kumaş için usta dokumacı değil, yeni bir
iplik gerekiyor.
Yeni bir iplik, yeni bir insandır.
Akılcı, bilinçli, özgür, sorumlu, cesur yeni insan.
Bunu yaratamazsak, bunu yaşatamazsak bekle-
necek yeni bir şey yoktur.
Iplik neyse kumaş da o olacaktır.
RP'li başkan
Atatürk düşmanı
ÖZCANGÜNEŞ
ŞANLJURFA-RP'li Bele-
diye Başkanı Ahmet Bahct-
van, Şanlıurfa kent merke-
zindeki Kasaptaşı Parkı'na
dıkılmesı planlanan Atatürk
heykelini iki yıldır itfaiyenin
bahçesinde bekletiyor.
Nihat Ünal adlı yurttaşın
1993'te Şanlıurfa Beledıye-
si'ne armağan ettiği Atatürk
heykelinın, belediye tarafın-
dan yaptınlan Kasaptaşı Par-
kı'na konulması planlanmış-
ü. Dönemin DYP'li Beledi-
ye Başkanı l'gur EsatAkgöL
heykeîin Güneydoğu Anado-
lu Bölgesi'nin en büyük par-
kı olan 75 bin metrekare ala-
na kurulu Kasaptaşı Parkı'na
dikileceğıni açıklamış, bu-
nun için parkın tamamlan-
masını bekleyeceklerini bil-
dirmişti.
Ancak.27 Mart 1994 yerel
seçünleri sonucunda beledi-
ye başkanlığma RP'li Ahmet
Bahçıvan'ın gelmesiyle Ata-
türk heykeli, Itfaiye Müdür-
lüğü'nün araç parkı olarak
kullanılan bahçesinde bıra-
kıldı. Kasaptaşı Parkı'nın ya-
pımınm tamamlanmasına kar-
şın, heykeîin itfaiye bahçe-
sinde kâlacağı öğrenildi. Be-
lediye Başkan Yardımcısı
Uğur Bevazgül,heykeîin Ka-
saptaşı Parkı'na diİcilmesinin
söz konusu olmadığını belir-
terek "Atatürk heykeli itfa-
iye bahçesinde kalacakur"
dedi. Beyazgül, gerekçe ola-
rak da heykeîin itfaiye müdü-
rüne armağan edilmesini gös-
terdi.
Dönemin DYP'li Beledi-
ye Başkanı, şımdiki ANAP Ü
Başkanı Ugur Esat Akgöl ise
heykeîin Kasaptaşı Parkı'na
dikilmesinin kararlaştınldı-
ğını anımsatarak "Belediye
başkanfcğmdakabsydmı,At*-
türk heykeiiniparkm bhimiv-
le birlikte oraya dikecektik.
Ancak buna zatnanımız ol-
madi Atatürk heyketinin Ka-
saptaşı Parkı'na dikümesige-
reİdr" diye konuştu.
Cumhuriyetin kurucusu uhı
önder Atatürk'ün heykelinın
itfaiye bahçesinde kaderine
terk edılmış bir halde bırakıl-
masına yurttaşlar tepki gos-
terdi. yurdun birçok bölgesin-
de RP'li yönetimJer tarafin-
dan Atatürk düşmanlığı yapıl-
masına kayıtsız kalınmasını
daeleştiren yurttaşlar, Ata'ya
gereken saygının gösteril-
mesıni ve heykeîin Kasaptaşı
Parkı'na dikümesini istediler.
Sınırdan mayınlar
kaldmlıyor
AHMET BARUTÇU
KİLİS - Suriye sınınnda
bulunan mayın tarlalannın
temizlenmesi çahşmalanna
başlandı. Bölgeye gelen 5.
Zırhlı Tugay Komutanlı-
ğı'ndan uzman bir isuhkâm
birliği, mayın tarlalannı tara-
yarak antı-tank ve anti-perso-
nel mayınlannı çıkarmaya
başladı. Yetkilıler,sırunnter-
mal kameralarla gözlenip ko-
runması nedeniyle mayınla-
nn stratejik öneminin kalma-
dığını, bundan dolayı mayın
tarlalannın temizlenmesinin
kararlaştınldığını bildirdiler.
Yaklaşık 720 kilometre
uzunluğunda, 500 metre ge-
nişliğinde, toplam 3.5 mil-
yon dönümlük bir alanda (iki
Kıbns adası büyüklügünde)
gömülü bulunan mayınlann
temizlenmesi çalışmalannın
iki yılda tamamlanması bek-
leniyor, Sınır güvenliğinin
sağlanması ve kaçakçıhğın
önlenmesi amacıyla 1950 yı-
lında oluşturulan mayın tar-,
lalannın bugüne dek geride'
9104 ölü, 12.158 yarah ve
sakat bıraktığı behıtiliyor.
Küis'te son olarak geçen
günlerde 1. Piyade Tabu-
ru'nda görevli Erhan Demir
adlı er, nöbete giderken üze-
rine bastığı mayının patlama-
sı sonucu ağır yaralanmış,
devlet hastanesıne kaldınlan
erin sağ ayağı bilekten kesil-
mışti.