Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
tmtiyaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayrn Yönetmem. Orhan Erinç •
Genel Yayın Koordınatörü: Hikmet
Çetinkaya 0 Yazıişleri Mudürlerı
tbrahjm Vıldız (Sorumlu), Dinç Tayanç
9 Haber Merlcezı Müdürû: Hakan kara
9 Görsel Yönetmen. Fikret Eser
D\ş Haberler. ErgunBakı#İstıhbardt:Cenziz
Yıldırım 0 Ekonomı Bülent Kızannk
9 Kültür: Handan Şenköken • ŞP°
r:
Abdülkadir Yücelman w Makalelcr Sami
karaörtn # Düzeltmc Abdullah Ya/ıcı
# Fotograf' Erdoğan Köseoğlu • Bılgı-Belge
Edibe Buğra • Yurt Haberlen. Mehmet Faraç
YaymK.unıiu.tlı»nSeiç«k<Bajkan\.
Orhan Erinç. Oktay Knrtböke.
Hikmet Çetinkay», Şâknn Sooer.
ErgunBalcı,DinçTayMif, tbrahim
Yıldız, Orhan Bvrcah, Mustafa
Balbay, Hakan Kın.
Ankara Temsılcısı. Mustafa Balba> 9 Haber Müdürü.
Doğao Akın Atatüık Bulvan No 125, fCat 4, Bakanlıklar-
Ankara Tel 4195020 (7 hat), Faks 4195027 • Izmır
Temsılcısı Serdar Kmk, H. Zıya Bh 1352 S 2 3 Tel
4411220. Faks: 44191 n^AdanaTemafcısı-.ÇeÖnVıgeoopıı,
tnönüCA 119S Noi Kafl.Tel- 3522550, Faks: 3522570
MüesseseMüdüriLErolErkut» MEDYA C: • Yöneüm MEDYA G : •
KoonJmatör .4hmet Korulsan 9 Kurulu Başkanı-Genel Yönetım Kurulu
Muhasebe Bülent Yener#ldare' Müdûr Gülbin Erdnran Başkanı - Genel
Hüe>1nCûrer01;letnıe. Önder • Koordmator Reha Mudür Üıtin
Çetik • Bılgi-tşlem: Nail lnal • I<Aman • Genel Mûdür Akmen • Murahhas
Bilgısayar Sıstem. MnrfivetÇUer Yardımcısı MSne Aluiağ üye.
y y M ve Basıo: Yenı Gün Haber Ajansı, Basın %e Yayıncılık A.Ş
Tnrtocagı Cad 39 41 Cafcıloğlu 14334 Ist PK 246 Istanbu! Tel (0.212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0(212)513 85 95 19ŞUBAT1996 Imsak: 5 23 Güneş: 6.48 Öğle: 12.25 tkindi: 15.19 Akşam: 17.49 Yatsı: 19.08 MEDYACTel 51407 53 - 513 95 80 - 513 84 60-61. Faks 5118466
Zeus Sunağı için
görüşme
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Almanya'da bulunan
Bergama-Zeus Sunağı ile
Troya eserleri ve daha
önce bu ülkeye ödûnç
verilmiş olan Boğazköy
Sfenksi konulannda
uzmanlar dûzeyinde
yapılacak görüşmelerin
nisan ayında başlayacağı
bildirildi. Kültür
Bakanlığı'ndan yapılan
yazılı açıklamada,
Dışişleri Bakanlığı kanalı
ile yapılan girişimler
sonucunda, Zeus Sunağı
ile ilgili olarak bulunan
belgelerin incelenmesi ve
bilgi alışverişinde
bulunulması amacıyla iki
ülke uzmanlannın bir
araya gelerek
değerlendirme yapacaklan
kaydedildi.
Vespa'nın
50. yılı
• Çeviri Servisi - Savaş
sonrası ttalyasf nın ayağını
yerden kesen, caddelerin
yaşlanmayan maskotu
Vespa, ellinci yaşgününü
kutluyor. Italyanca
'eşekansf anlamına gelen
Vespa, 1946 yılında Enrico
Piaggio tarafından
yaratıldı. 50'li yıllarda
altın çağını yaşayan Vespa,
pek cok gence Avrupa'yı
dolaşma olanağı sağladı.
Birleşmış Milletler'deki
işinden aynlan serûvenci
Georgio Bettinelli ise
Vespa'sı ile çıktığı dünya
tunınun Asya etapını
tamamlamak ûzere. Eylül
ayında Roma'da
düzenlenecek olan ellinci
yaş galası için yeni bir
Vespa modeli tasarlanıyor.
Ama insanlar hâlâ eski
Vespa'yı çok seviyor.
"Vespista"lar, Japonya'dan
Finlandiya'ya. tam yirmi
üç Vespa hayran kulübü
kurmuş
'Sağhk Bakanlığı
geciktf
• ANKARA (ANKA)-
Türk Tabipleri Birligi
(TTB) Başkanı Ata Soyer,
Sağlık Bakanlığı'nın Tabii
Afet Sağhk Koruma
Merkez (TASKOM)
projesinin gecikmış bir
proje olduğunu savundu.
Projenin hayata
geçinlmesinin mümkün
olamayacağını savunan
Soyer, bakanlık
bünyesinde projeyi
yürütecek insan
birikiminin olmadığına
dikkat çekti. Soyer,
"Dinar'da sorunlar halen
sürüyor. En temel sorumlu,
Sağlık Bakanlığı'dır. Bu
proje, iş yapar
gözükmekten öte bir şey
ifade etmez" dedi.
taternetle
intikam
• NEWYORK(AA>-
Aınerikalı kızgın bir âşık,
kendisini terk eden
sevgilisinin yan çıplak
fotoğraflannı Internet'e
koydu. Fotoğraflan
koymakla yetinmeyen âşık,
sevgilisinin adını ve
adresini de açıklayınca,
New Jersey'li genç kadına
"Sevgililer Gûnü"nde
uygunsuz teklif mektuplan
yağmaya basladı. Olaydan
şaşkma dönen Stephany
Willman adlı genç kadın,
kimliğini açıklamaktan
kaçındığı eski sevgilisinin
bir "bilgisayar hastası"
olduğunu belirterek
"kendisini tecavûze
uğramış gibi hissettigini"
söyledi. Olaya el koyan
New Jersey polis
yetkilileri, sanık hakkmda
nasıl bir işlem
yapacaklannı
bilemediklerini ifade
ettiler.
Nevnız
kutlamatapı
• IĞDIR(AA)-Iğdır'da,
uluslararası boyutta bu yıl
ikincisi düzenlenecek
nevruz kutlamalan için
hazırhklara bir ay
öncesinden başlandı. Iğdır
Belediye Başkanı Ali Asker
Aşınm, nevruzun başka
çevreler tarafindan zaman
zaman aslı ve amacına
uygun olmayarak
saptmldığım ve istismar
edildiğini vurgulayarak
gerçek nevruzu görmek
isteyen herkesi 17 martta
Iğdır'a davet etti. Aşınm,
bu yılki kutlamalara
Azerbaycan, Tûrkmenistan,
Kazakistan, Kuzey Kıbns
Türk Cumhuriyeti ve öteki
Türk cumhuriyetlerinden
heyetlerin katılacağını
bildirdi.
Ulkemizde her yıl doğanl milyon 400 bebeğin çoğu geleneksel usullerle hazırlanan mamalar yiyor
Bebelder lıazır mamadan habersizGUNDÜZ İMŞtR
Ulkemizde her yıl doğan yaklaşık 1 mıl-
yon 400 bebekten sadece 60 bini mama ile
beslenebiliyor. Anne sütü ile beslenemeyen
çocuklarda, zihinsel ve bedensel sağlık ile
gehşimi arttırdığı tüm uzmanlar tarafından
kabul edilen mama tüketiminin son derece
düşük olmasının ana nedenlerinden biri
olarak ithal mamalardan alınan yüzde 15'lik
KDV oranı gösteriliyor. Mama ithalatçıla-
n yûksek oranlı gümrük vergisinin kaldı-
nlması ile daha sağlıkh bir toplum için
önemli bir adım atılacağını belirtiyor.
Bebek için en ideal gıdanın anne sütü ol-
duğunu belirten uzmanlar, bunun gerçek-
leşmemesi durumunda sağlıklı beslenme-
de mamalann tek alternatif olduğu konu-
sunda birleşiyorlar. Yapılan araşnrrnalara gö-
re ulkemizde her yıl, doğan 1 milyon 400
bin bebekten 70 bini daha 1 yaşını doldur-
madanölüyor. Yıllık yüzde 1.8'liknüfusar-
• Gıda maddelerine uygulanan yüzde 8'lik
KDV oranına karşılık ithal mamalardan yüzde 15 KDV
alınması bu alanda tüketimin artmamasına neden oluyor.
tış hızına karşın mama tüketimindeki dü-
şük oran, anne ve babalann pirinç unu, mu-
hallebi gibi gıdalara yöneldığıni ortaya ko-
yuyor.
Dünya Sağhk Teşkilatı verilerine göre
ulkemizde tüketilen 1200 ton mama, nüfu-
su 1 milyonu bile bulamayan lsviçre ile eşit
oranı oluşturuyor. Italya, Fransa ve Ingil-
tere gibi gelişmiş ülkelerin yanında Türki-
ye'de yıllık doğum sayısının yüzde 4'ünü
oluşturan bu oran, son derece düşük kabul
ediliyor. Suudi Arabistan, Yemen ve Ku-
veyt'teki tüketim oranlan ise ülkemizdeki
tüketimi birkaç kat aşıyor.
Uzmanlar, sağlıksız bir beslenme uygu-
lanan bebeklerde diğer hücrelerin aksme be-
yin hücrelerinin ömür boyu yenı lenemeye-
ceğine dikkat çekerek şunlan söylüyor
a
lnsanbe>Tiininorganikgelişimi,vaşanun
ilk yılında yüzde 80 oranında tatnamlanır.
Ve istisnasız bütün hücrelerin optimal geH-
şimi dengeli ve yeterii bestenmeye bağhdır.
Endüstriyel sütîerin önemi qte bu ilk yüda
ortaya çıkmaktadır."
Mama sektörü
Türkiye'de mama tüketimi halen 30 mil-
yon dolarlık bir pazara sahip. Ithalat serbes-
tisi sonucunda ülkemize Avrupa ve Ame-
rika'dan biberon, kaşık. diyet, metabohk
mama ve çay olmak üzere toplam 63 çeşit
mama getiriliyor. Mama ithalatçılannın
Türkiye pazanndaki paylan incelendiğin-
de ise ilk sırayı yüzde 65'lik oranla Milu-
pa ürünleri satan Çarmoşan A§ alıyor. tkin-
ci sırada yüzde 12'lik satış oranı ile ABD
menşeli, ancak Fransa üzerinden SMA mar-
ka mamaian getiren Wyeth Lab. AŞ görü-
lürken üçüncü sırada yüzde 9'Iuk pay ile Nut-
ricia marka mama ithalatçısı Impex AŞ ge-
liyor. Yine Makmsal AŞ, ithal ettiği Huma-
na adlı mamada yüzde 9'luk pazar payına
sahip. Son sırayı ise Prodalın AŞ'nin lşviç-
re'den ithal ettiği yüzde 5'lik satış payına
sahip Nestle adlı ürünü alıyor.
Türkiye'de mama ithalinde en büyük so-
run ise vergi oranlannda ortaya çıkıyor. Cl-
kemizde halen geçerli uygulamaya göre bi-
beron mamalanndan yüzde 15 'lik bir KDV
alınıyor. Ancak gıda maddelerine uygula-
nan yüzde 8'lik KDV oranının yaklaşık iki
katının mamalara niye uygulandığı konu-
sunda hükümet sessiz kalıyor. Mama itha-
latçılan, mama pazannm büyümesi sonu-
cu gelişecek rekâbet ile ürün kalitesinin ar-
tacağına dikkat çekiyor. Tûrkiye'yeAvrupaveABD'den 63 çeşhmamagetiriliyor.
Spor karşılaşmalannın TV'den şifreli yayını yerleşiyor:
Parayı öde,• Doksanlann başından bu yana sporun sahalardan
çıkıp çok güçlü bir endüstri halini alması, başta medya
olmak üzere birçok sektörü de tıka basa beslemesi,
sporseveri ürkütmeden yeni ekonomik girdiler sağlayacak
projeleri gündeme getirdi. Özellikle futbolun yarattığı
dev pazann kaymağını yiyebilmek için
televizyoncular çok ince politikalar üretiyorlar.
CUMHUR CANBAZOĞLU
'öde ve Seyret'; televizyon sektöründe ileri gitmiş
ülkelerde bu slogan sürekli gündemde. Geçen hafta
gazetemizde yayunlanan Zafer Arapldrfi imzalı
haberde Ingiltere'de Lordlar Kamarası ve Avam
Kamarası nda şifreli yayınlarla ilgili önemli
tartışmalann yaşandığı, spor karşılaşmalannın
şifreli yayımının antidemokratik bir uygulama
kabul edildiği anlatıhyordu. Aynı tartışma
Hollanda'ya sıçradı, Ajax ve Feyenoord
kulüpleri futbol canlı yayımlannın şifreye
bağlanmasına karşı çıktı. Ardından rugbiyi
ulusal spor kabul eden Güney Afrika ve Yeni
Zelanda şifreye teslim oldu, Almanya'da da
canlı futbol şifre çözücü dekoderin içine girdi.
Doksanlann başından bu yana sporun sahalardan çıkıp çok
güçlü bir endüstri halini alması, başta medya olmak üzere
birçok sektörü de üka basa beslemesi, sporseveri
ürkütmeden yeni ekonomik girdiler sağlayacak projeleri
gündeme getirdi. Televizyonculann şu sözlennde her şey
saklı: 'Spor arnk dünyanın en önemli ettdnliği. Sporun
seçldn örneklerini izlemek isteyen, aynı mega konser V'a da
süper film gibi para ödemeli. Bir olimpiyat 100 metre
finalinde yaşanan heyecanı verebilecek başka bir olay var
mı?_' Özellikle futbolun yarattığı dev pazann kaymağuu
yiyebilmek için televizyoncular çok ince politikalar
üretiyorlar. Yapılan araştırmalann sonucu sık sık basına
yansıtılıyor. Bunlara göre iki tip futbol tutkunu var: Maçlan
sürekli stadyumda izleyenler ve hiç stada gitmeyenlerle
arada sırada uğrayanlar. Şifreli yaymlar ikinci gruba
seslenecek ve on alü kameranın yaratacağı görüntü ağıyla
futbolu adeta ev içinde oynatacaklar. Buradan gelen parayla
statlardaki bilet fiyatlannda indirim yapılabilecek.
Raporlarda, örneğvn bir Ankara takımının maçlanna abone
olmak isteyen Sıvaslıya şifreli yayınla maçlann
izlettirilebileceği, ama Ankara'dan gelecek abone talebinin kabu.
edilmemesi gibi diğer çözümler de yer alıyor.
TV'cilerin sloganlan hazır: '100 binUk stat yerine 60 milyonluk stat
kuruyoruz', 'Tribünde şiddet ve kötü tezahürat, evinizde huzur
var'_ Dikkat çeken bir nokta da 'şifreciler'ın ulusal maçlara pek
dokunmak istememeleri. Büyük şampiyonalann, ulusal duygulann
futbolun popülaritesinin artmasına katkı sağlayacağını düşünüyorlar,
ama kulüpler dûzeyinde piyasada satılabilecek ne varsa topluyorlar
ve vitrini zengin düzenlemeye özen gösteriyorlar. Örneğin
tngiltere'de Arsenal'in Ber^vamp'ı, Newcastle'ın Asprilla'yı
ttalyanlardan alması futbol çevrelerinde dünya sahnesinin şifreli
yayımlann getirdiği parayla Ada'ya kaymaya başladığı şeklinde
yorumlanıyor. Bu arada Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin
(CIO) aldığı bir karar çok dikkat çekti. Komıte'nin, 2000'den
2008'e kadar olimpiyatlann televizyon haklannı şifresiz yayım
yapacak Eurovison'a vermesi ve şifreli yayım yapan SKY
TV'nin patronu Murdoch'un yaklaşık iki kat fazla verdiği halde
teklifi kabul etmemesi ilginç. Bu iş aslında bir bakıma politik
çevrelerle endüstrinin savaşı haline dönüşüyor. Politik çevreler
sporun her kitlenin seyrine açık olmasını savunurken endüstri böyle
bir gücün havaya uçup gitmemesini istiyor. Kulüpler ise genelde
şifreli yayından yana. Bossman'ın çıkışından sonra futbolculann
transferlerinden hiç para alamamalan gündeme geldiği için televizonu
en etkin gelir aracı olarak görmeye başladılar. Ufukta sporun TV
macerasının bundan böyle şifreli yaşanacağı görülüyor.
Futbol
okadar
büyük bir
pazaryarattı
kiartık
kulüpler,
oyunculann
şortianna
bilereklam
alryoriar.
Pakistan'da
tecavüz ve
cinayetler
arttı
Çeviri Servisi - Sekiz
yasındaki HasinaZainab
ve arkadaşı Saima Irum
okula gitmek için evlenn-
den çıkmışlardı. Bir daha
geri dönmediler.
Ertesi gün Zainab'ın
aklı başından gitmiş baba-
sı, bir çuval taşıyan bisik-
letli biradamla karşılaştı.
Onu gören adam çuval ı
fırlatıp hızla oradan uzak-
laştı. Çuvalın içinde, kız-
lann bıçak yaralan içinde-
ki cesetleri vardı. Otopsi
raporuna göre tecavûze
uğramışlardı.
Pakistan'ın 2.2 milyon
nüfuslu üçüncü büyük
kenti Faysalabaddayaşa-
nan bu acı olay halkı aya-
ğa kaldırmıştı. Küçük kız-
lar, kenti sarsan tecavûz
ve cinayetlerin ne ilk ne de
son kurbanlanydı.
Son üç yıldır kentte bu
tür suçlann oranı giderek
artıyor. 1995 yılında 4-15
yaş arasında 51 kız çocu-
ğu hastanelere getirilmiş.
15 yaşın üstünde ise yüz-
den fazla kadın ve yedi
erkek çocuk tedavi edıl-
miş.
Olayın üstüne
gjdümiyor
Tecavüz kurbanlann-
dan kan ve sperm örnek-
leri alan doktorlar bunla-
n polise veriyor, ancak po-
lis bunlan suçlularla kar-
şılaştırmıyor. Çünkü Pa-
kistan'da sperm örnekle-
rini karşılaştırma tekno-
lojisi yok ve polis tecavüz
olaylannın üzerine gitmi-
yor.
Eski bir Ulusal Meclis
üyesi olan NargisNaeeın,
polisin sorumsuzluğu, top-
lumsal tutumlar ve güve-
nilir istatistiklerin yoklu-
ğu nedeniyle tecavüz ve
cinsel taciz olaylannın ger-
çek boyutunu saptayabil-
menin olanaksız olduğu-
nu belirtiyor. İnsanlar kor-
kulanndan ve utançlann-
dan polise başvurmuyor.
Tutucu bir kent olan Fay-
sabbad'da tecavüz olayla-
n artık günlük olay hali-
ne gelmiş. Ülkenin deği-
şik yörelerinden pek çok
erkek çalışmak üzere bu
kente geliyor. Ailelerini
getirmeyen bu adamlar,
yirmi otuz kişi birleşip ev
tutuyor. Bu erkekler çıkış
yolu olarak tecavüzü
görüyorlar.
SEYAHATNAME YAVUZGÖR
Mexico City'de bir yıl...
T
ürkiye Elçiliği, kentin doğu tepe-
lerinden birinde azıcık bahçesi
olan bir villa... Asıl bina, elçinin
ikametgâhı.. Garajın üstündeki iki oda-
dan biri benım. Öbürü de, bir Ispanyol
markizi olan, çok saygın sekreter ha-
nımın... Ismini yazmaya kalkışsam, üç
satırtutabilir...
Orta Amerika ve Karaib Denizi'nde-
ki cumhuriyetlen de dahil on ülkede
daha "akredîte" bu elçilikte, yapılacak
işler, parmaklasayılacak kadar kısıtlı...
Kent merkezinde, Hilton Oteli'neya-
kın bir apartmanın üçüncü katını kira-
ladım...
Her günkü mesai, saat 10'00'dan
14.30'a kadar. sonra bütün kent, "s/-
esfa'ya yatıyor. 2400 metre yüksek-
likte olan bu kentte, bu tarz yaşam, bir
sağlık sorunu çünkü...
Saat 19.00'a doğru, kent ve insan-
lar uyanıyor... Bariar, kumarhaneler, lo-
kantalar, genelevler, ışıklannı yakıyor-
lar...
•••
Apartmana yakın, büyük bahçeli bir
otel var. Oraya "dadanıyorum" gece-
leri... Bahçede büyük bir amerikan bar
var. Yemekler iyi.. Ve kaçınılmaz Mek-
sikalı müzisyenler... Nerede isetuvalet-
te bile peşinizden gelecekler..
Birinci hafta geçmeden, bir akşam,
yanıma genç, iyi giyimli, sarışın bir
adam geliyor, masama...
"Siz kimsiniz" diye acayip bir soru..
Biz de kim olduğumuzu açıklayıp ay-
nı soruyu kendisine soruyoruz.
"Ben CIA ajanıyım.." diyor bu genç
adam. "Bu_ otelde bizim Küba operas-
yonunu yönettiğimiz karargâh... "diye
sürdürüyor... Açık sözlülüğü beni etki-
liyoramma öğrenmek istemediğim şey-
leri öğreneceğim kuşkusu da var..
"Siz, dost bir ülkenin diplomatısınız.
Onun için herkesin bildiğini, saklama-
ma lüzumyok. Buraya birkaç gece üst
üste geldiğiniz için öncelerişüpheien-
dik.. Küba diktatörü Batista'nın adam-
lanndan bin sandık" diyor.
Sonra, "operasyonu" açıklıyor. Olup
bitenlerden biraz haberi olan herkesin
bildiği şeyleri söylüyor:
"Laf/n Amerika 'da artık bu diktatör-
lük rejimlerine bir son verip yavaş ya-
vaş da olsa 'dernokrasi'ye geçmenin
zamanı geldi diye düşûnüyonız. Bu
nedenle, bize en yakın olan Küba'da,
Oriente eyaletinde başlayan ayaklan-
mayı ve bu ayaklanmanın lideri Fidel
Castro 'yu destekliyonjz. Kuzeyden
Florida'dan, güneyden Yucatan'dan
yardım gönderiyonız Castro veadam-
lanna.." diye sürdürüyor sözü...
Şimdi, 1995 yılında, ben bu yazılan
yazdığım sırada, Birteşmiş Milletler'in
50. Kuruluş Yılı kutlandı New York'ta..
Castro, Hartem'de bir otele atıldı. Be-
lediye başkanınm devlet başkanlanna
verdiği yemeğe de çağrılmadı...
•••
Temmuz ayının 17'si.. Yıl 1957.. Sa-
bah saat 02.30'da uyanıyorum. önce-
leri olup biteni anlamak zor. Bir şeyler
oluyor... Apartman beşik gibi sallan-
maya başladı... Pencereden, yandaki
yapının parça parça yere düştüğünü gö-
rüyorum. 8 şiddetinde birdeprem bu...
Yanılmıyorsam 40 sanıye sürdü ve bir
yüzyıl kadar uzun bir süre bu.
Yalınkat bir garajda duran Checro-
let'yi zor bela kapıdan çıkanp elçiliğe
gidecegim. Elektrik kabtoları, tetefon te*-
leri sarkıyor her yerden... Bağırtılar, in-
lemeler, haykırmalar ve sonra koşuşan
insanlar ve ambulanslar...
Bir meydanda, yüksek bir kolonun üs-
tünde duran "Angel de Independen-
cia" (Bagımsızltk Meleği)
devrilmiş; parçalan, asfâl-
tın üstünde yatıyor mele-
ğin..
Halk bunu, güç bela ve
bu kadar kan bahasına el-
de ettikleri bağımsızlıkla-
nnın sona erdıği yönünde
algıladı... Bu parçalanan
heykelin etraftna toplanıp
ağlayan, hıçkıran, istavroz
çıkaran köylüleri kentlileri
unutmak olanağı yok...
•••
Apartman oturulmaz ha-
le geldi. Elçiliğe yakın bir
evin alt katını kiraladık. Bi-
razötesi, "Deserto de Los
Uones"... Aslanlar Çölü... Bu tepeden
seyretmiş aşağıdaki "Altın Kenti", Cor-
tez'in askerleri ve birçoğu, damlan som
altınla kaplı bu Aztek şehrini görünce
çıldınp koşmaya başlamışlar, ellerin-
deki MusketlerMe. Zordurdurmuş Cor-
tez bunlan...
Meksika'da geçen bu on ayın sonu-
na doğru, eski şube müdürüm Semih
Günv«r'den bir mektup alıyorum. Özet-
le, bana "Kâbil Büyükelçiliği"nde bir gö-
reve gidip gitmemek konusundaki ka-
ranmı soruyor.
"Giderim..." diye telgraf gönderiyo-
rum...
On beş gün geçmeden, tayin emri-
mi bildiriyoıiar. Bir de PAAbürosundan,
bana üst üste katlanmış bir sürü uçak
bileti geliyor Mexico City - New York
- Paris - Roma - Ankara - Tahran - Kâ-
bil...
Yine yolculuk var ufuklarda...
Yarın: Sierra Madreler'den
Hinduku$'a
Uzmanlar, küçük yaşlarda yapılan zekâ testlerinin sakıncalannı anlattılar
'Üstün zekâh çocuğa faıklı davranınanıah
9
SAADET USLU
Son yıllarda çok popüler olan zekâ
testlerinin, Çocuğun zekâ düzeyini
öğrenmede ölçüt olamayacağı bildirildi.
Psıkiyatrist Müjen İlnem zekâ testlerinde
çocuğun o andaki performansının büyük
önem taşıdığını belirtirken Doç. Dr.
Ümran Tüzün, sadece çocuğun ruh
sağlığmın gerektirdiği durumlarda test
yapılması gerektiğıni söyledi. Yeni
Ufuklar Koleji Genel Müdürü Dr. Gülten
Ulgen de "Okulumuzda yapüğmıız testin
sonuclannı çocuklara ve aiİeierine
söylemryoruz" dedi.
Psıkiyatrist Müjen İlnem.
u
Her çocukta
test başka sonuç gösterir. Yüksek
zekâdaki bir kişi, çeşitli etkenler
yüzünden herhangi bir test sonucunda
performans göstcrmeyebilir. Buna karsın
Dormal zekâya sahip bir kişi üstün
performans gösterebilir" diye konuştu.
Ne kadar zeki olursa olsun çocuğu daima
çocuk olarak kabul etmek gerektiğıni
vurgulayan İlnem, şunlan söyledi:
"Çocuk, daima normal akranlanyla
iletişim içinde olmalı. Çocuk, 'Ben
farklıyım'derse ruh sağlığı bozulabilir.
• Psikiyatrist îlnem, "Her çocukta test başka sonuç gösterir.
Yüksek zekâdaki bir kişi, çeşitli etkenler yüzünden herhangi bir
test sonucunda performans göstermeyebilir. Buna karşın normal
zekâya sahip bir kişi üstün performans gösterebilir" diye konuştu.
Bence karma sınıflar çocuğun egosu
acısından daha iyi olur. Ayncahkh insan
imajı verilirse Idşilik bozukluğu oluşur."
tlnem, zekânın 6 ayhk ya da 1 yıllık
deneyim ve gözlemler sonucunda
belirlenmesi gerektiğini söyledi.
Çocuğun ruh sağlığı gerektirirse zekâ
testi yaptıklannı söyleyen Çapa Çocuk
Psikiyatrisi Bölümü doktorlanndan
Ümran Tüzün de aile başvurdu diye test
yapılamayacağını belirtti. Birimlerinde,
test sonucunun aileye söylenmediğini
ifade eden Ülgen, sözlerini şöyle
sürdürdü: "Çocuğu etkikmesin diye biz
gerekli olduğu zaman test yapma
eğilimindeyiz. Ama İstanbul'da bu tesöeri
yapan o kadar çok kişi var ki insanlar özel
>
j
erierde yaptu-ryor. Olaya sadece fıziksel
olarak bakmak yanlış. Biz duygusal
yanını da hasaba katıyoruz. Mesela bir
çocuğun /ekâsı 140'tır, ama duygusal
açıdan gelişmemişse o zekâyı kullanamaz.
Yine toplam zekâ olarak normal olan bir
çocuğa Sen üsrün zekâlısın" diye ö\1e bir
baskı yapılnuş ki, test sonucunda normal
zekâh çıkınca çocukta ve ailesinde yeni
durum hayal kınküğı yaratnuş. Çocuk
psikolojik olarak büyük yara almış. Böyle
olaylar çok görülüyor. Bu yüzden
gerekmedikçe test yaptırmak kadar. bunu
aileye ve çocuğa söylemek de yanlış."
Bu testlerde, klinik görüşme, standart
testler ve çocuğun performansmın rol
oynadığını söyleyen Tüzün, ailelere
"Onlan olduğu gibi kabul edüT
tavsiyesinde bulundu. Yeni Ufuklar
Koleji Genel Müdürü Dr. Gülten Ülgen
de yapılan zekâ testi sonuçlannın
çocuklara, ailelere ve ögretmenlere
söylenmesinin yanlış olduğunu
vurguladı. Ülgen, bunun nedenıni "Bu
puanlar çocuğun o andaki durumunu
gösterir. Sene içinde oynamalar olabiHr"
diye açıkladı. Koleje alınan çocuklarda
115 zekâ sınınnm arandığını belirten
Ülgen, zekâ sınırlannı da şöyle sıraladı:
"Normal 85-105, pariak 105-115, normal
üstü 115-130 veüstünler 130 üstü olarak
sıralanır. Bizim okulumuzda eğitim gören
300 öğrencinin yüzde 9O'ı 130-160
arasında zekâya sahip. Pariak çocuk
grubunda yanıuna payı olduğu için
aunıyoruzT
Milli Eğitim programmı uygulayan
okullarda. program dışına çıkmanın
mümkün olmadığını, üstün zekâh bir
çocuğun bu programa ayak
uyduramadıgına dikkat çeken Dr. Ülgen,
okullarda karma sınıflara kesinlikle karşı
olduğunu vurguladı. Dr. Ülgen, şunlan
söyledi:
"Normal okullardaki program bcllidir.
Oğretmenlerin anlatmasında belli bir hız
olduğu için bu çocuklara yavan geliyor. Bu
çocuklar çabuk kavTarlar. Bu yüzden
mutiaka ayn suuflarda okumaular. Asla
kanşık olmamaular."
Ülgen, ailelerin de bu çocuklardan her
şeyi Einstein gibi beklememeleri
gerektiğini, üstün bir çocuğun da her
zaman başanlı olmasının mümkün
olamayacağını ifade etti.