30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet tmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayrn Yönetmem. Orhan Erinç • Genel Yayın Koordınatörü: Hikmet Çetinkaya 0 Yazıişleri Mudürlerı tbrahjm Vıldız (Sorumlu), Dinç Tayanç 9 Haber Merlcezı Müdürû: Hakan kara 9 Görsel Yönetmen. Fikret Eser D\ş Haberler. ErgunBakı#İstıhbardt:Cenziz Yıldırım 0 Ekonomı Bülent Kızannk 9 Kültür: Handan Şenköken • ŞP° r: Abdülkadir Yücelman w Makalelcr Sami karaörtn # Düzeltmc Abdullah Ya/ıcı # Fotograf' Erdoğan Köseoğlu • Bılgı-Belge Edibe Buğra • Yurt Haberlen. Mehmet Faraç YaymK.unıiu.tlı»nSeiç«k<Bajkan\. Orhan Erinç. Oktay Knrtböke. Hikmet Çetinkay», Şâknn Sooer. ErgunBalcı,DinçTayMif, tbrahim Yıldız, Orhan Bvrcah, Mustafa Balbay, Hakan Kın. Ankara Temsılcısı. Mustafa Balba> 9 Haber Müdürü. Doğao Akın Atatüık Bulvan No 125, fCat 4, Bakanlıklar- Ankara Tel 4195020 (7 hat), Faks 4195027 • Izmır Temsılcısı Serdar Kmk, H. Zıya Bh 1352 S 2 3 Tel 4411220. Faks: 44191 n^AdanaTemafcısı-.ÇeÖnVıgeoopıı, tnönüCA 119S Noi Kafl.Tel- 3522550, Faks: 3522570 MüesseseMüdüriLErolErkut» MEDYA C: • Yöneüm MEDYA G : • KoonJmatör .4hmet Korulsan 9 Kurulu Başkanı-Genel Yönetım Kurulu Muhasebe Bülent Yener#ldare' Müdûr Gülbin Erdnran Başkanı - Genel Hüe>1nCûrer01;letnıe. Önder • Koordmator Reha Mudür Üıtin Çetik • Bılgi-tşlem: Nail lnal • I<Aman • Genel Mûdür Akmen • Murahhas Bilgısayar Sıstem. MnrfivetÇUer Yardımcısı MSne Aluiağ üye. y y M ve Basıo: Yenı Gün Haber Ajansı, Basın %e Yayıncılık A.Ş Tnrtocagı Cad 39 41 Cafcıloğlu 14334 Ist PK 246 Istanbu! Tel (0.212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0(212)513 85 95 19ŞUBAT1996 Imsak: 5 23 Güneş: 6.48 Öğle: 12.25 tkindi: 15.19 Akşam: 17.49 Yatsı: 19.08 MEDYACTel 51407 53 - 513 95 80 - 513 84 60-61. Faks 5118466 Zeus Sunağı için görüşme • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Almanya'da bulunan Bergama-Zeus Sunağı ile Troya eserleri ve daha önce bu ülkeye ödûnç verilmiş olan Boğazköy Sfenksi konulannda uzmanlar dûzeyinde yapılacak görüşmelerin nisan ayında başlayacağı bildirildi. Kültür Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, Dışişleri Bakanlığı kanalı ile yapılan girişimler sonucunda, Zeus Sunağı ile ilgili olarak bulunan belgelerin incelenmesi ve bilgi alışverişinde bulunulması amacıyla iki ülke uzmanlannın bir araya gelerek değerlendirme yapacaklan kaydedildi. Vespa'nın 50. yılı • Çeviri Servisi - Savaş sonrası ttalyasf nın ayağını yerden kesen, caddelerin yaşlanmayan maskotu Vespa, ellinci yaşgününü kutluyor. Italyanca 'eşekansf anlamına gelen Vespa, 1946 yılında Enrico Piaggio tarafından yaratıldı. 50'li yıllarda altın çağını yaşayan Vespa, pek cok gence Avrupa'yı dolaşma olanağı sağladı. Birleşmış Milletler'deki işinden aynlan serûvenci Georgio Bettinelli ise Vespa'sı ile çıktığı dünya tunınun Asya etapını tamamlamak ûzere. Eylül ayında Roma'da düzenlenecek olan ellinci yaş galası için yeni bir Vespa modeli tasarlanıyor. Ama insanlar hâlâ eski Vespa'yı çok seviyor. "Vespista"lar, Japonya'dan Finlandiya'ya. tam yirmi üç Vespa hayran kulübü kurmuş 'Sağhk Bakanlığı geciktf • ANKARA (ANKA)- Türk Tabipleri Birligi (TTB) Başkanı Ata Soyer, Sağlık Bakanlığı'nın Tabii Afet Sağhk Koruma Merkez (TASKOM) projesinin gecikmış bir proje olduğunu savundu. Projenin hayata geçinlmesinin mümkün olamayacağını savunan Soyer, bakanlık bünyesinde projeyi yürütecek insan birikiminin olmadığına dikkat çekti. Soyer, "Dinar'da sorunlar halen sürüyor. En temel sorumlu, Sağlık Bakanlığı'dır. Bu proje, iş yapar gözükmekten öte bir şey ifade etmez" dedi. taternetle intikam • NEWYORK(AA>- Aınerikalı kızgın bir âşık, kendisini terk eden sevgilisinin yan çıplak fotoğraflannı Internet'e koydu. Fotoğraflan koymakla yetinmeyen âşık, sevgilisinin adını ve adresini de açıklayınca, New Jersey'li genç kadına "Sevgililer Gûnü"nde uygunsuz teklif mektuplan yağmaya basladı. Olaydan şaşkma dönen Stephany Willman adlı genç kadın, kimliğini açıklamaktan kaçındığı eski sevgilisinin bir "bilgisayar hastası" olduğunu belirterek "kendisini tecavûze uğramış gibi hissettigini" söyledi. Olaya el koyan New Jersey polis yetkilileri, sanık hakkmda nasıl bir işlem yapacaklannı bilemediklerini ifade ettiler. Nevnız kutlamatapı • IĞDIR(AA)-Iğdır'da, uluslararası boyutta bu yıl ikincisi düzenlenecek nevruz kutlamalan için hazırhklara bir ay öncesinden başlandı. Iğdır Belediye Başkanı Ali Asker Aşınm, nevruzun başka çevreler tarafindan zaman zaman aslı ve amacına uygun olmayarak saptmldığım ve istismar edildiğini vurgulayarak gerçek nevruzu görmek isteyen herkesi 17 martta Iğdır'a davet etti. Aşınm, bu yılki kutlamalara Azerbaycan, Tûrkmenistan, Kazakistan, Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti ve öteki Türk cumhuriyetlerinden heyetlerin katılacağını bildirdi. Ulkemizde her yıl doğanl milyon 400 bebeğin çoğu geleneksel usullerle hazırlanan mamalar yiyor Bebelder lıazır mamadan habersizGUNDÜZ İMŞtR Ulkemizde her yıl doğan yaklaşık 1 mıl- yon 400 bebekten sadece 60 bini mama ile beslenebiliyor. Anne sütü ile beslenemeyen çocuklarda, zihinsel ve bedensel sağlık ile gehşimi arttırdığı tüm uzmanlar tarafından kabul edilen mama tüketiminin son derece düşük olmasının ana nedenlerinden biri olarak ithal mamalardan alınan yüzde 15'lik KDV oranı gösteriliyor. Mama ithalatçıla- n yûksek oranlı gümrük vergisinin kaldı- nlması ile daha sağlıkh bir toplum için önemli bir adım atılacağını belirtiyor. Bebek için en ideal gıdanın anne sütü ol- duğunu belirten uzmanlar, bunun gerçek- leşmemesi durumunda sağlıklı beslenme- de mamalann tek alternatif olduğu konu- sunda birleşiyorlar. Yapılan araşnrrnalara gö- re ulkemizde her yıl, doğan 1 milyon 400 bin bebekten 70 bini daha 1 yaşını doldur- madanölüyor. Yıllık yüzde 1.8'liknüfusar- • Gıda maddelerine uygulanan yüzde 8'lik KDV oranına karşılık ithal mamalardan yüzde 15 KDV alınması bu alanda tüketimin artmamasına neden oluyor. tış hızına karşın mama tüketimindeki dü- şük oran, anne ve babalann pirinç unu, mu- hallebi gibi gıdalara yöneldığıni ortaya ko- yuyor. Dünya Sağhk Teşkilatı verilerine göre ulkemizde tüketilen 1200 ton mama, nüfu- su 1 milyonu bile bulamayan lsviçre ile eşit oranı oluşturuyor. Italya, Fransa ve Ingil- tere gibi gelişmiş ülkelerin yanında Türki- ye'de yıllık doğum sayısının yüzde 4'ünü oluşturan bu oran, son derece düşük kabul ediliyor. Suudi Arabistan, Yemen ve Ku- veyt'teki tüketim oranlan ise ülkemizdeki tüketimi birkaç kat aşıyor. Uzmanlar, sağlıksız bir beslenme uygu- lanan bebeklerde diğer hücrelerin aksme be- yin hücrelerinin ömür boyu yenı lenemeye- ceğine dikkat çekerek şunlan söylüyor a lnsanbe>Tiininorganikgelişimi,vaşanun ilk yılında yüzde 80 oranında tatnamlanır. Ve istisnasız bütün hücrelerin optimal geH- şimi dengeli ve yeterii bestenmeye bağhdır. Endüstriyel sütîerin önemi qte bu ilk yüda ortaya çıkmaktadır." Mama sektörü Türkiye'de mama tüketimi halen 30 mil- yon dolarlık bir pazara sahip. Ithalat serbes- tisi sonucunda ülkemize Avrupa ve Ame- rika'dan biberon, kaşık. diyet, metabohk mama ve çay olmak üzere toplam 63 çeşit mama getiriliyor. Mama ithalatçılannın Türkiye pazanndaki paylan incelendiğin- de ise ilk sırayı yüzde 65'lik oranla Milu- pa ürünleri satan Çarmoşan A§ alıyor. tkin- ci sırada yüzde 12'lik satış oranı ile ABD menşeli, ancak Fransa üzerinden SMA mar- ka mamaian getiren Wyeth Lab. AŞ görü- lürken üçüncü sırada yüzde 9'Iuk pay ile Nut- ricia marka mama ithalatçısı Impex AŞ ge- liyor. Yine Makmsal AŞ, ithal ettiği Huma- na adlı mamada yüzde 9'luk pazar payına sahip. Son sırayı ise Prodalın AŞ'nin lşviç- re'den ithal ettiği yüzde 5'lik satış payına sahip Nestle adlı ürünü alıyor. Türkiye'de mama ithalinde en büyük so- run ise vergi oranlannda ortaya çıkıyor. Cl- kemizde halen geçerli uygulamaya göre bi- beron mamalanndan yüzde 15 'lik bir KDV alınıyor. Ancak gıda maddelerine uygula- nan yüzde 8'lik KDV oranının yaklaşık iki katının mamalara niye uygulandığı konu- sunda hükümet sessiz kalıyor. Mama itha- latçılan, mama pazannm büyümesi sonu- cu gelişecek rekâbet ile ürün kalitesinin ar- tacağına dikkat çekiyor. Tûrkiye'yeAvrupaveABD'den 63 çeşhmamagetiriliyor. Spor karşılaşmalannın TV'den şifreli yayını yerleşiyor: Parayı öde,• Doksanlann başından bu yana sporun sahalardan çıkıp çok güçlü bir endüstri halini alması, başta medya olmak üzere birçok sektörü de tıka basa beslemesi, sporseveri ürkütmeden yeni ekonomik girdiler sağlayacak projeleri gündeme getirdi. Özellikle futbolun yarattığı dev pazann kaymağını yiyebilmek için televizyoncular çok ince politikalar üretiyorlar. CUMHUR CANBAZOĞLU 'öde ve Seyret'; televizyon sektöründe ileri gitmiş ülkelerde bu slogan sürekli gündemde. Geçen hafta gazetemizde yayunlanan Zafer Arapldrfi imzalı haberde Ingiltere'de Lordlar Kamarası ve Avam Kamarası nda şifreli yayınlarla ilgili önemli tartışmalann yaşandığı, spor karşılaşmalannın şifreli yayımının antidemokratik bir uygulama kabul edildiği anlatıhyordu. Aynı tartışma Hollanda'ya sıçradı, Ajax ve Feyenoord kulüpleri futbol canlı yayımlannın şifreye bağlanmasına karşı çıktı. Ardından rugbiyi ulusal spor kabul eden Güney Afrika ve Yeni Zelanda şifreye teslim oldu, Almanya'da da canlı futbol şifre çözücü dekoderin içine girdi. Doksanlann başından bu yana sporun sahalardan çıkıp çok güçlü bir endüstri halini alması, başta medya olmak üzere birçok sektörü de üka basa beslemesi, sporseveri ürkütmeden yeni ekonomik girdiler sağlayacak projeleri gündeme getirdi. Televizyonculann şu sözlennde her şey saklı: 'Spor arnk dünyanın en önemli ettdnliği. Sporun seçldn örneklerini izlemek isteyen, aynı mega konser V'a da süper film gibi para ödemeli. Bir olimpiyat 100 metre finalinde yaşanan heyecanı verebilecek başka bir olay var mı?_' Özellikle futbolun yarattığı dev pazann kaymağuu yiyebilmek için televizyoncular çok ince politikalar üretiyorlar. Yapılan araştırmalann sonucu sık sık basına yansıtılıyor. Bunlara göre iki tip futbol tutkunu var: Maçlan sürekli stadyumda izleyenler ve hiç stada gitmeyenlerle arada sırada uğrayanlar. Şifreli yaymlar ikinci gruba seslenecek ve on alü kameranın yaratacağı görüntü ağıyla futbolu adeta ev içinde oynatacaklar. Buradan gelen parayla statlardaki bilet fiyatlannda indirim yapılabilecek. Raporlarda, örneğvn bir Ankara takımının maçlanna abone olmak isteyen Sıvaslıya şifreli yayınla maçlann izlettirilebileceği, ama Ankara'dan gelecek abone talebinin kabu. edilmemesi gibi diğer çözümler de yer alıyor. TV'cilerin sloganlan hazır: '100 binUk stat yerine 60 milyonluk stat kuruyoruz', 'Tribünde şiddet ve kötü tezahürat, evinizde huzur var'_ Dikkat çeken bir nokta da 'şifreciler'ın ulusal maçlara pek dokunmak istememeleri. Büyük şampiyonalann, ulusal duygulann futbolun popülaritesinin artmasına katkı sağlayacağını düşünüyorlar, ama kulüpler dûzeyinde piyasada satılabilecek ne varsa topluyorlar ve vitrini zengin düzenlemeye özen gösteriyorlar. Örneğin tngiltere'de Arsenal'in Ber^vamp'ı, Newcastle'ın Asprilla'yı ttalyanlardan alması futbol çevrelerinde dünya sahnesinin şifreli yayımlann getirdiği parayla Ada'ya kaymaya başladığı şeklinde yorumlanıyor. Bu arada Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin (CIO) aldığı bir karar çok dikkat çekti. Komıte'nin, 2000'den 2008'e kadar olimpiyatlann televizyon haklannı şifresiz yayım yapacak Eurovison'a vermesi ve şifreli yayım yapan SKY TV'nin patronu Murdoch'un yaklaşık iki kat fazla verdiği halde teklifi kabul etmemesi ilginç. Bu iş aslında bir bakıma politik çevrelerle endüstrinin savaşı haline dönüşüyor. Politik çevreler sporun her kitlenin seyrine açık olmasını savunurken endüstri böyle bir gücün havaya uçup gitmemesini istiyor. Kulüpler ise genelde şifreli yayından yana. Bossman'ın çıkışından sonra futbolculann transferlerinden hiç para alamamalan gündeme geldiği için televizonu en etkin gelir aracı olarak görmeye başladılar. Ufukta sporun TV macerasının bundan böyle şifreli yaşanacağı görülüyor. Futbol okadar büyük bir pazaryarattı kiartık kulüpler, oyunculann şortianna bilereklam alryoriar. Pakistan'da tecavüz ve cinayetler arttı Çeviri Servisi - Sekiz yasındaki HasinaZainab ve arkadaşı Saima Irum okula gitmek için evlenn- den çıkmışlardı. Bir daha geri dönmediler. Ertesi gün Zainab'ın aklı başından gitmiş baba- sı, bir çuval taşıyan bisik- letli biradamla karşılaştı. Onu gören adam çuval ı fırlatıp hızla oradan uzak- laştı. Çuvalın içinde, kız- lann bıçak yaralan içinde- ki cesetleri vardı. Otopsi raporuna göre tecavûze uğramışlardı. Pakistan'ın 2.2 milyon nüfuslu üçüncü büyük kenti Faysalabaddayaşa- nan bu acı olay halkı aya- ğa kaldırmıştı. Küçük kız- lar, kenti sarsan tecavûz ve cinayetlerin ne ilk ne de son kurbanlanydı. Son üç yıldır kentte bu tür suçlann oranı giderek artıyor. 1995 yılında 4-15 yaş arasında 51 kız çocu- ğu hastanelere getirilmiş. 15 yaşın üstünde ise yüz- den fazla kadın ve yedi erkek çocuk tedavi edıl- miş. Olayın üstüne gjdümiyor Tecavüz kurbanlann- dan kan ve sperm örnek- leri alan doktorlar bunla- n polise veriyor, ancak po- lis bunlan suçlularla kar- şılaştırmıyor. Çünkü Pa- kistan'da sperm örnekle- rini karşılaştırma tekno- lojisi yok ve polis tecavüz olaylannın üzerine gitmi- yor. Eski bir Ulusal Meclis üyesi olan NargisNaeeın, polisin sorumsuzluğu, top- lumsal tutumlar ve güve- nilir istatistiklerin yoklu- ğu nedeniyle tecavüz ve cinsel taciz olaylannın ger- çek boyutunu saptayabil- menin olanaksız olduğu- nu belirtiyor. İnsanlar kor- kulanndan ve utançlann- dan polise başvurmuyor. Tutucu bir kent olan Fay- sabbad'da tecavüz olayla- n artık günlük olay hali- ne gelmiş. Ülkenin deği- şik yörelerinden pek çok erkek çalışmak üzere bu kente geliyor. Ailelerini getirmeyen bu adamlar, yirmi otuz kişi birleşip ev tutuyor. Bu erkekler çıkış yolu olarak tecavüzü görüyorlar. SEYAHATNAME YAVUZGÖR Mexico City'de bir yıl... T ürkiye Elçiliği, kentin doğu tepe- lerinden birinde azıcık bahçesi olan bir villa... Asıl bina, elçinin ikametgâhı.. Garajın üstündeki iki oda- dan biri benım. Öbürü de, bir Ispanyol markizi olan, çok saygın sekreter ha- nımın... Ismini yazmaya kalkışsam, üç satırtutabilir... Orta Amerika ve Karaib Denizi'nde- ki cumhuriyetlen de dahil on ülkede daha "akredîte" bu elçilikte, yapılacak işler, parmaklasayılacak kadar kısıtlı... Kent merkezinde, Hilton Oteli'neya- kın bir apartmanın üçüncü katını kira- ladım... Her günkü mesai, saat 10'00'dan 14.30'a kadar. sonra bütün kent, "s/- esfa'ya yatıyor. 2400 metre yüksek- likte olan bu kentte, bu tarz yaşam, bir sağlık sorunu çünkü... Saat 19.00'a doğru, kent ve insan- lar uyanıyor... Bariar, kumarhaneler, lo- kantalar, genelevler, ışıklannı yakıyor- lar... ••• Apartmana yakın, büyük bahçeli bir otel var. Oraya "dadanıyorum" gece- leri... Bahçede büyük bir amerikan bar var. Yemekler iyi.. Ve kaçınılmaz Mek- sikalı müzisyenler... Nerede isetuvalet- te bile peşinizden gelecekler.. Birinci hafta geçmeden, bir akşam, yanıma genç, iyi giyimli, sarışın bir adam geliyor, masama... "Siz kimsiniz" diye acayip bir soru.. Biz de kim olduğumuzu açıklayıp ay- nı soruyu kendisine soruyoruz. "Ben CIA ajanıyım.." diyor bu genç adam. "Bu_ otelde bizim Küba operas- yonunu yönettiğimiz karargâh... "diye sürdürüyor... Açık sözlülüğü beni etki- liyoramma öğrenmek istemediğim şey- leri öğreneceğim kuşkusu da var.. "Siz, dost bir ülkenin diplomatısınız. Onun için herkesin bildiğini, saklama- ma lüzumyok. Buraya birkaç gece üst üste geldiğiniz için öncelerişüpheien- dik.. Küba diktatörü Batista'nın adam- lanndan bin sandık" diyor. Sonra, "operasyonu" açıklıyor. Olup bitenlerden biraz haberi olan herkesin bildiği şeyleri söylüyor: "Laf/n Amerika 'da artık bu diktatör- lük rejimlerine bir son verip yavaş ya- vaş da olsa 'dernokrasi'ye geçmenin zamanı geldi diye düşûnüyonız. Bu nedenle, bize en yakın olan Küba'da, Oriente eyaletinde başlayan ayaklan- mayı ve bu ayaklanmanın lideri Fidel Castro 'yu destekliyonjz. Kuzeyden Florida'dan, güneyden Yucatan'dan yardım gönderiyonız Castro veadam- lanna.." diye sürdürüyor sözü... Şimdi, 1995 yılında, ben bu yazılan yazdığım sırada, Birteşmiş Milletler'in 50. Kuruluş Yılı kutlandı New York'ta.. Castro, Hartem'de bir otele atıldı. Be- lediye başkanınm devlet başkanlanna verdiği yemeğe de çağrılmadı... ••• Temmuz ayının 17'si.. Yıl 1957.. Sa- bah saat 02.30'da uyanıyorum. önce- leri olup biteni anlamak zor. Bir şeyler oluyor... Apartman beşik gibi sallan- maya başladı... Pencereden, yandaki yapının parça parça yere düştüğünü gö- rüyorum. 8 şiddetinde birdeprem bu... Yanılmıyorsam 40 sanıye sürdü ve bir yüzyıl kadar uzun bir süre bu. Yalınkat bir garajda duran Checro- let'yi zor bela kapıdan çıkanp elçiliğe gidecegim. Elektrik kabtoları, tetefon te*- leri sarkıyor her yerden... Bağırtılar, in- lemeler, haykırmalar ve sonra koşuşan insanlar ve ambulanslar... Bir meydanda, yüksek bir kolonun üs- tünde duran "Angel de Independen- cia" (Bagımsızltk Meleği) devrilmiş; parçalan, asfâl- tın üstünde yatıyor mele- ğin.. Halk bunu, güç bela ve bu kadar kan bahasına el- de ettikleri bağımsızlıkla- nnın sona erdıği yönünde algıladı... Bu parçalanan heykelin etraftna toplanıp ağlayan, hıçkıran, istavroz çıkaran köylüleri kentlileri unutmak olanağı yok... ••• Apartman oturulmaz ha- le geldi. Elçiliğe yakın bir evin alt katını kiraladık. Bi- razötesi, "Deserto de Los Uones"... Aslanlar Çölü... Bu tepeden seyretmiş aşağıdaki "Altın Kenti", Cor- tez'in askerleri ve birçoğu, damlan som altınla kaplı bu Aztek şehrini görünce çıldınp koşmaya başlamışlar, ellerin- deki MusketlerMe. Zordurdurmuş Cor- tez bunlan... Meksika'da geçen bu on ayın sonu- na doğru, eski şube müdürüm Semih Günv«r'den bir mektup alıyorum. Özet- le, bana "Kâbil Büyükelçiliği"nde bir gö- reve gidip gitmemek konusundaki ka- ranmı soruyor. "Giderim..." diye telgraf gönderiyo- rum... On beş gün geçmeden, tayin emri- mi bildiriyoıiar. Bir de PAAbürosundan, bana üst üste katlanmış bir sürü uçak bileti geliyor Mexico City - New York - Paris - Roma - Ankara - Tahran - Kâ- bil... Yine yolculuk var ufuklarda... Yarın: Sierra Madreler'den Hinduku$'a Uzmanlar, küçük yaşlarda yapılan zekâ testlerinin sakıncalannı anlattılar 'Üstün zekâh çocuğa faıklı davranınanıah 9 SAADET USLU Son yıllarda çok popüler olan zekâ testlerinin, Çocuğun zekâ düzeyini öğrenmede ölçüt olamayacağı bildirildi. Psıkiyatrist Müjen İlnem zekâ testlerinde çocuğun o andaki performansının büyük önem taşıdığını belirtirken Doç. Dr. Ümran Tüzün, sadece çocuğun ruh sağlığmın gerektirdiği durumlarda test yapılması gerektiğıni söyledi. Yeni Ufuklar Koleji Genel Müdürü Dr. Gülten Ulgen de "Okulumuzda yapüğmıız testin sonuclannı çocuklara ve aiİeierine söylemryoruz" dedi. Psıkiyatrist Müjen İlnem. u Her çocukta test başka sonuç gösterir. Yüksek zekâdaki bir kişi, çeşitli etkenler yüzünden herhangi bir test sonucunda performans göstcrmeyebilir. Buna karsın Dormal zekâya sahip bir kişi üstün performans gösterebilir" diye konuştu. Ne kadar zeki olursa olsun çocuğu daima çocuk olarak kabul etmek gerektiğıni vurgulayan İlnem, şunlan söyledi: "Çocuk, daima normal akranlanyla iletişim içinde olmalı. Çocuk, 'Ben farklıyım'derse ruh sağlığı bozulabilir. • Psikiyatrist îlnem, "Her çocukta test başka sonuç gösterir. Yüksek zekâdaki bir kişi, çeşitli etkenler yüzünden herhangi bir test sonucunda performans göstermeyebilir. Buna karşın normal zekâya sahip bir kişi üstün performans gösterebilir" diye konuştu. Bence karma sınıflar çocuğun egosu acısından daha iyi olur. Ayncahkh insan imajı verilirse Idşilik bozukluğu oluşur." tlnem, zekânın 6 ayhk ya da 1 yıllık deneyim ve gözlemler sonucunda belirlenmesi gerektiğini söyledi. Çocuğun ruh sağlığı gerektirirse zekâ testi yaptıklannı söyleyen Çapa Çocuk Psikiyatrisi Bölümü doktorlanndan Ümran Tüzün de aile başvurdu diye test yapılamayacağını belirtti. Birimlerinde, test sonucunun aileye söylenmediğini ifade eden Ülgen, sözlerini şöyle sürdürdü: "Çocuğu etkikmesin diye biz gerekli olduğu zaman test yapma eğilimindeyiz. Ama İstanbul'da bu tesöeri yapan o kadar çok kişi var ki insanlar özel > j erierde yaptu-ryor. Olaya sadece fıziksel olarak bakmak yanlış. Biz duygusal yanını da hasaba katıyoruz. Mesela bir çocuğun /ekâsı 140'tır, ama duygusal açıdan gelişmemişse o zekâyı kullanamaz. Yine toplam zekâ olarak normal olan bir çocuğa Sen üsrün zekâlısın" diye ö\1e bir baskı yapılnuş ki, test sonucunda normal zekâh çıkınca çocukta ve ailesinde yeni durum hayal kınküğı yaratnuş. Çocuk psikolojik olarak büyük yara almış. Böyle olaylar çok görülüyor. Bu yüzden gerekmedikçe test yaptırmak kadar. bunu aileye ve çocuğa söylemek de yanlış." Bu testlerde, klinik görüşme, standart testler ve çocuğun performansmın rol oynadığını söyleyen Tüzün, ailelere "Onlan olduğu gibi kabul edüT tavsiyesinde bulundu. Yeni Ufuklar Koleji Genel Müdürü Dr. Gülten Ülgen de yapılan zekâ testi sonuçlannın çocuklara, ailelere ve ögretmenlere söylenmesinin yanlış olduğunu vurguladı. Ülgen, bunun nedenıni "Bu puanlar çocuğun o andaki durumunu gösterir. Sene içinde oynamalar olabiHr" diye açıkladı. Koleje alınan çocuklarda 115 zekâ sınınnm arandığını belirten Ülgen, zekâ sınırlannı da şöyle sıraladı: "Normal 85-105, pariak 105-115, normal üstü 115-130 veüstünler 130 üstü olarak sıralanır. Bizim okulumuzda eğitim gören 300 öğrencinin yüzde 9O'ı 130-160 arasında zekâya sahip. Pariak çocuk grubunda yanıuna payı olduğu için aunıyoruzT Milli Eğitim programmı uygulayan okullarda. program dışına çıkmanın mümkün olmadığını, üstün zekâh bir çocuğun bu programa ayak uyduramadıgına dikkat çeken Dr. Ülgen, okullarda karma sınıflara kesinlikle karşı olduğunu vurguladı. Dr. Ülgen, şunlan söyledi: "Normal okullardaki program bcllidir. Oğretmenlerin anlatmasında belli bir hız olduğu için bu çocuklara yavan geliyor. Bu çocuklar çabuk kavTarlar. Bu yüzden mutiaka ayn suuflarda okumaular. Asla kanşık olmamaular." Ülgen, ailelerin de bu çocuklardan her şeyi Einstein gibi beklememeleri gerektiğini, üstün bir çocuğun da her zaman başanlı olmasının mümkün olamayacağını ifade etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle