Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 ŞUBAT 1996 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Beş GenelBaşkanın Seçtiği Meclis
Genel başkanlann bovlesıne sımrsız yetkı kullanmalan, 1983 'te
yenı kurulan partılerde bıle görülmemıştır
RAHMİ KUMAŞ Hukukçu, Eskı Parlamenter
E
skıden parlamentolann
toplanma ve dağılmalan
kralın ısteğıne göre olmuş-
tur Ikıncı Ingılız Devn-
mı'nden sonra (1688) mec-
lısler bellı ve duzenlı sure-
lere kavuşmuşlardır Once 3 Yıl Yasası
(Tnennial Act), daha sonra Parlamento
Toplanü Yasası (The Meeting of Parü-
amentAct)çıkanlarak parlamentonun en
çok 3 yıl sureyle varlığını surdurmesı
sağlanmıştır Bu duzenlemelerden yakJa-
şık 200 yıl sonra ılk kez parlamentoya ka-
vuştuğumuzda 1876 Anayasası Heyet-ı
Mebusan'ın seçımlennın 4 yılda bır ya-
pılmasını ongormuştur (m 69)
24 Aralık 1995 gunu uğurladığımız
parlamentomuz, 120 yıllık parlamento
yaşantımızın en uzun parlamentosu ol-
muştur Bır bakıma 1640-1648 yıllan
arasında tngıltere'nın vaşadığı Uzun Par-
lamento (LongPariiament)gıbı olmuştur
19 dönem parlamentomuz Anayasada
parlamentonun suresının 5 yıl olduğu ya-
zılı ıse de, yıne de geç kalmış bır erken
seçımle kuitulduğumuz bu uzun parla-
mentoyu arayacak mıyız dıye duşunme-
denedemedım Çunku 12Eylulsonrasın-
da her geien Meclis, bir öncekini arabr ol-
du.Gerçı her donem parlamentolar eleş-
tınlır Sıyasetın doğasından gelır bu du-
rum Sıyasette en ıyıye varmak bır amaç-
tır Bu bakımdan en ıyıyı yakalamak ıçın
varolan iyiyı ırdelemek gerekır Ama hıç-
bır zaman da en ıyıye ulaşılamaz
Sıyasette en ıyıye varmak ıçın nitelik-
lisjyasetçiözlenır Nevarkıpolıtıkacının
nıtelıklı olması ıçın nelenn olması ge-
rektığı goz ardı edılır Varsa da yoksa da
yuksekoğrenım ya da bürokratık bır nı-
tem aranırnıtelıkh sıvasetçı ıçın Oysasi-
yasetçinın venstigı duzlem, siyasal parti
duzlemıdir.
Benzeriikler: Bılındığı gıbı 1981'de
darbecı generaller bır Danışma Meclısı
kurrruşlardır (1) Bu Meclis'ın uyelen-
nı 5 orgeneral belırlemıştır 20 donem
mılletvekıllennı ıse 5 genel başkan seç-
mışlerdır Oyle kı, bır Danışma Meclısı
uyesı uzennde 5 kışı soz ve oy hakkına
sahıpken, bır mılletvekılı ûzennde 1 kı-
şı son söz ve oy hakkına sahıp olmuştur
Kaldı kı 1981'de darbecıler adaylarda
aradıklan nıtelıklen açıklamışken,
1995 'te demokrasımızın 5 yetkılısı aday-
larda aranacak ozellıklen sıralamamış-
lardır Çünkuenonemlınıtelık genel baş-
kana bağhlık olmuştur denırse abartı ol-
maz Kımımıllervekıllenprofesördeol-
sa genel başkanlanna bağlılıkta eksıklık
ışlemeyeceklenduşunülrnuştür(2) Dar-
becıler, Danışma Meclısı'ne gırmek ıçın
başvuran 11 bın 640 kışı>ı açıklamamış-
lardır Bunu 59 sayılı kararlanyla belırt-
mışlerdır
Genel başkanlar ıse bır karar olmaksı-
zın partılenne başvuranlan kamuoyuna
bıldırmemışlerdır (3) Basında çıkan ha-
berlen bır arada değerlendınnce seçıme
gıren 12 siyasal partıye mılletvekıllığı
adaylığı ıçın başvuranlann yaklaşık 13
bın kışı olduğu anlaşılmıştır Danışma
Meclısı'ne ve 20 dönem TBMM'yeuye-
lık ıçın böylesıne çok başvuru yapılma-
ARADA BIR
Doç. Dr. DURSUN KIRBAŞ
Tutarlılık ve Değişim
Insan kışılığı ılk çocukluk donemınden ıtıbaren ge-
lışmeye başlar Hem genetık ozellıkler hem de çev-
resel etmenler (faktorler) kışılığın oluşumunda etkın
rol oynarlar Materyalıst oğretı çevresel etmenlerın
kışılığın oluşumunda baskın karakterde olduğunu
ılen surer
ûğrenılmış ya da ıçgudusel bazı davranış kalıpla-
n, kışılığın dışa yansıyan goruntulendır Davranışla-
nmızın kokenınde ılk çocukluk donemınden ben olu-
şan, şekıllenen ve gelışen kışılığın yattığını bır genel-
leme olarak soyleyebılınz
Yazımızın ana başlığı olan "tutahılık" kışılıkle son
derece yakın ılışkılıdır Insan neye gore tutarlı olabı-
lır? Doğaldır kı kendı ozgeçmışıne, yanı ınsan, nor-
mal koşullarda (işkence ve baskı altındakı davranışı
bunun bıraz dışında tutuyorum) kendı ıçınde tutartı
otmalı ve surece uygun, kendı ıç tutariılığını koruya-
rak (yanı kendısıne aıt temel ılkelerı değıştırmeden)
değışıme uğramalıdır
Medyanın metamorfozuna uğramış toplumlarda
neyın tutariı, neyın tutarsız olduğunu anlamak pek
kolay değıldır Geçmıştekı goruşlerını aynen savunu-
yor olmak tutarlılık olarak ılen surulebılır Hele buna
bır de toplumumuzun en gereksenım duyduğu şey
olan durustluğu ekleyınce akan sular durur
Durustluk, "sözunun en" olmaktır Başkalarının
haklanna saygı duymaktır, ama, toplumumuzdakı
anlamı, suyun başında durup da suyu kendı değır-
menıne gondermemektır
Yazımızın ıçınde anlatılanlara bır prototıp olarak
"Ecevit kımlığı" ılen surulebılır
Tutarlılıktan neyı anladığımızı anlatabılırsek, Ece-
vıt kımlığı ıle ortuşenın ne olduğunu daha açık ola-
rak soylemış oluruz Goruş ve davranışlarında tutar-
lı ınsan, kendı temel ılkelennın eksenı etrafında de-
ğışen koşullara uygun davranandır Eğer temel ılke-
lennde bır değışıklık soz konusu ıse ozeleştın yap-
malıdır Ulkemızde olduğu gıbı bu kışı bır savı temsıl
edıyorsa "haın", "donek"suçlamalan başlayacaktır
Oysa başkaları boyle soylese de, o kışı kendı ıçınde
tutarlıdır Ulkemızde genel geçerlı kural, "dun dün-
dür, bugun bugundur" Insanlanmızın (belkı de po-
lıtıkacılann) hem dun savunduğu sâvların en dogru,
hem de bugun tam tersını savunurken en doğruyu
temsıl edıyor olmalan kolay açıklanabılır gıbı değıl
Bunu açıklayan tek bır sozcuk var kı bunun adı
"oportunızm"û\r (Oportunızmın bır davranış kalıbı
olarak Turkıye ınsanının pratığınde onemlı bır yen
var Konumuzun dışında olduğu ıçın oportunızme
gırmeyeceğız)
Dunya hızla değışıyor Dunyanın harıtası değışı-
yor Çıtf kutupluluk, yerını tek kutupluluğa bıraktı
Emperyalızm kavramlan değıştı Yennı "globalleş-
me"ye, "kureselleşme"ye, daha teknık bır kavram-
la "Yenı Dunya Duzenı"ne (YDD) bıraktı Bunca de-
ğışımler olurken (somurgen ve yutturmaca da olsa)
ınsanın değışıme uğramamış olması tutarlılık olabı-
lır mı? "Dün dûndür, bugun de dündur" gıbı soz dı-
zesıyle kankatunze edebıleceğımız bır ılkel tutarlılık,
toplumsal bazda ılgı gormeye devam edıyor
Yeterlı toplumsal ve bıreysel kımlığın oluşamadığı
toplumlarda bu tarz bır tutarlılık doğru gıbı gozuke-
bılır Hele de bu, medya tarafından devamlı pompa-
lanıyorsa Ama bu bır tutarlılık olçusu olamaz Işte
şımdı burada şapkasıyla, mavı gomlegıyle, beyaz
guvercınıyle "Ecevit kımlığı"nın ılkel tutarlılıkla ortuş-
tuğunu gorebılınz llkesızlığın kol gezdığı, kışılerın
erozyona uğradığı toplumsal yapımızda bunun bır dı-
ğenne yeğleneceğı duşunulebılır Ama bınnı dığen-
ne yeğlemememız gerekır Zıra ılkesızlık ne kadar tu-
tarsızlıksa, ılkei tutarlılık da o kadar tutarsızlıktır
Çağdaş ınsanın tutarlılığı, kendı temel ılkelennı ko-
ruyarak, gelışen ve devınen hayatı gorerek değışımı
savunmaktır Yoksa hepımız dunde kalırız
BİSMtL KADASTRO MAHKEMESt'NDEN
EsasNo 1989/20
Bısmıl ılçesı Yenıce Köyü'nde yapılan kadastro tespı-
tıne davacı tarafından davalılar aleyhıne ıtıraz edılmekle
yapılan açık yargılama sırasında, Da\a konusu 49, 159,
71,98,169,112.110,111,238,106,82,131 ve241 no'lu
parsellenn tespıt malıklerı olan ölu davalı Rabıa Yaşar ve
Vetha Yaşar mırasçılan ve mırasçılannın açık adreslen
tespıt edılemedığınden 7201 sayılı Teblıgat Kanunu'nun
28 ve devamı maddelen uyannca davaya dahıl edılmelen
ıçın duruşmanın atılı bulunduğu 16 4 1996 gûnü saat
09 00'da ölü davalı vanslennın mahkemede bızzat hazır
bulunmalan veya kendılennı bır vekılle temsıl ettırmelen,
aksı takdırde yokiuklannda karar venleceğı davetıye yer-
ıne geçmek uzere ılanen teblığ olunur 3101 1996
Basın 71225
sı, kolay yoldan pariamenter olma ozle-
mının sonucu olmuştur Bunun bır ıpucu
da Turkiye milletvekilliği gıbı anayasaya
aykın bır duzleme başvuru olmasıdır ve
bunlar arasında anlı şanlı profesorler de
gorulmuştur (4) Darbecıler, adaylardan
para ıstememışler, genel başkanlar ıse
haklı olarak resnu bır para almışlar, ama
bır de adav çızelgelennın ılk sıralanna
yerleştırdıklennden ek para almışlardır
En durust genel başkan 300-500 mılyon
almışken, otekıler mılyarlan almışlardır
partılenne (5) Danışma Meclısı'ne baş-
vuranlar 60 gunluk bır bekleme sancısı
çekmışler, oysa şımdıkı mılletvekıllen
15 gunlûk bır seçım gezısıyle Yasama
Kurumu'na gırmışlerdır Böylesıne sı-
kıntısız bır bıçımde polıtıkacı bugune
dek olunmamıştır, bugunden sonra da
olacağını sanan olmaz
Genel Başkan Diktası: Genel başkan-
lann bo> lesıne sınırsız yetkı kullanmala-
n, 1983'te yenı kurulan partılerde bıle
görülmemıştır Yurûrluktekı kurallara
gore partılenn mılletvekılı adaylannı
merkez karar yonetımlen belırler, ama,
ne yazık kı uygulama boyle olmamıştır
Sozde partı yetkılı kurullan genel baş-
kanlannın onlenne koyduğu ve kendıle-
nnın ya hıç olmadığı ya da arka sıralara
ıtıldığı aday çızelgelennı onaylama bağ-
lılığı göstermışlerdır Çünkü genel baş-
kanlanna ters düşmekten yıne de kork-
muşlardır Açikça genel başkanlannı dık-
taya alıştırmışlardır Bu arada kımı mıl-
ietvekıllen son bır çıkış olarak Meclıs'ı
toplantıya çağınnca adlan "mızıkçr ol-
muştur Elbette TBMM'yı olağanustfl
toplantıya çağıranlar olumsuz bır görün-
tü ıçıne gırmışlerdır Ama genel başkan-
lar ya da onlann uydusu olmaktan ılen
gıdemeyen genel merkez yonetıcılen çok
mu olumlu gorüntu sergılemışlerdır Bu
genel başkanlardan kımılen bırbırlennı
partı kadrolannı bıçıp doğramakla eleş-
tırecek olçude yetkı sarhoşluğundan ne
dedığını anlamaz duruma dûşmuşlerdır
Işte bu aşamada unlu Fransız sıyaset bı-
lımcısı Maurice Duverger'nın Seçimle
Gelen Krallaryapıtında yazdığını anım-
samıştım Hanı Roma Cumhunyetı'nde
Capıtol tepesıne çıkan her konsulün ya-
nında kendılenne "Unutma.sendebirin-
sandan başka bir şey degilsin" dıye soy-
leyen görevlıler gıbı bır görevlıyı partı-
lenn merkez yonetım toplantılanna ka-
tıp genel başkanlara boyel seslendırme-
yı yasallaştırmanın zorunluluğunu yaşa-
maktayız gıbı gelıyor bana
Sonuç
1980 oncesınde önseçim eleştınlırdı
Bugûnku uygulamalan gorunce, halk ağ-
zıyla "Kurban olsunlar önseçime" dıye-
sı gelıyor ınsanın Genel başkanlar, ken-
dılennın en yakın yanşçısı olan genel
başkanın partısınden son anda gelenlen
aday çızelgelennın kazanılacak yerlen-
ne oturtup siyasal donekliğe en yuksek
primi vererek siyasal ahlakı "doğrultu tu-
tarlıl ıgı "yle çokertmekten kaçuımamış-
lardır! Oysa eskıden adaylık ıçın bır par-
tıye başvuran, bırakın başka partının
aday çızelgesıne çızelgesıne konmayı,
bağımsız aday olamazdı Bu siyasal ah-
laksızhklara karşı yapılan başvurulan
Yuksek Seçım Kurulu'nun gen çevırme
gerekçesını oğrenemedım Oysa eskıden
bu yondekı YSK. kararlan Resmı Gaze-
te'de yayımlanırdı Demek oluyor kı "Ya-
salarla ahlak sagianmaz" demek ne olçu-
de dogruysa "Yasasız ahlak sağlanamaz
demek" de o olçude doğrudur 1945 yı-
luıdan bu yana Ingiftere'de parti değişti-
ren bir mıUetvekıiinın seçım kazandığı
gorulmemışör. 1983 yılında Stratfordu-
pon - A\on mıllletvekılı seçılen eskı Eğı-
tım Bakanı Alan Hovvarth'uı Muhafaza-
kâr Partı'den aynlıp Işçı Partısı'ne gelışı
(Bak 9 Ekım 1995, Cumhunyet, s 8)
olay olmuştur
Şu ünlü televizyonlar ve gazeteieri
TBMM'nın oluşumuyle hıç ılgılenme-
dıler Onlann ılgılendığı, TansuÇiUerya
da Mesut Yılmaz'ın partısının çoğunlu-
ğu almasıydı Mılletvekıllennın seçılış
yontçmı çıkarlannı hıç ılgılendırmıyor-
du Önemlı olan, çıkacak ıktıdardı Bu
bakımdan seçım sonunda bu televizyon-
lar ve gazetelen ıle ruttuklan genel baş-
kanlar > enıldıler Şımdı de ıktidar arayı-
şma çıkarak iktidan hizmetlenne sokma-
ya başladılar bıle Odul (promosyon) da-
ğıtımında KDV 'nın devletçe odenmesi
bunlara saglanan ilk çıkar obnuştur. Bu
açıkça bır yağmadır.
TBMM'nın demokrasının en yuksek
oranda sağlanarak oluşturulması, bu ıle-
tışım araçlannı hıç mı hıç ılgılendırme-
mektedır Mılletvekıllendıplomalıolsun
ya da önemlı bırburokratolsun, yeter Bır
de sandık1
Oysa oyle sandığı dıktatörler
bıle halkın karşısına çıkanyorlar 1995'te
halkın onune konan sandığa atılan oy, 50
yıllık demokrasımızın en demokratık ol-
mayan oyudur Eskıden hıç olmazsa seç-
men, adaylar uzenne tercih koyarak se-
çım sonucunu etkıleme olanağına sahıp-
tı
O halde ne yapmalı9
Eğer partıler ge-
nel başkanlann elınde boyle araç olacak-
sa parrılere gerek yoktur Kendıne güve-
nen çıkıp aday olmalı Hıç olmazsa ça-
lışmasının karşılığını alabılır Ama şım-
dıkı gıbı olursaçalışmaya gerek yok Ge-
nel başkan ısterse kazanırsın, olursun ge-
nelbaşkaırvekUi. 1980 oncesınde detege-
vekili denıyordu mılletvekıllenne Han-
gısı ıyı"»
Kimi Gerçekleri Göremeyenlere...
Doç. Dr. OKTAR TUREL ODTUIktısat Bolumu Oğretım Uyesı
S
ayın baylar, TC Başbakanlık Hazıne
Musteşan ve TC Merkez Bankası
Başkanı Sızlere bu mektubu, buna-
lım kehanetlenne bır yenısını ekle-
mek ıçın yazmıyorum Turkıye eko-
nomısınde bunalım yıllardır süre-
geldığı ve neredeyse evcılleştığı ıçın boylesı ke-
hanetlere artık kımse kulak asmıyor Kaldı kı
ekonomık yaşamın nabzını ellennde tutan sızler,
1995 Sonbahan'ndaIMFgorevlılenTurkıye'ye
geldığmde ve Başbakan Çilter, "Ekonomik kriz
bitmiştir!" duyurusunu yaptığında 1993/94 buna-
lımının sona erdığıru, ancak yenı bır bunalımın
fılızlendığını bılmekteydınız 1995/96 bunalımı
nın ne zaman tırmanışa geçeceğını en ıyı kestıre-
bılecek olanlar da yıne sızlersınız
Benı olası bır bunalımdan daha çok kaygilan-
dıran şey, mesleksel ehlıyetlennden hıç kuşku
duymadığım uzman kad rolannızın ilgi ve çaba-
bnnı sadece kullandıkJan araçlar uzerinde yo-
ğtmlaştınp kimi temel gerçekleri göremez duru-
ma gehnelen tehhkesıdır Takım sandığı, zana-
atın yardımcısıdır, ancak zanaatın kendisi değıl-
dır Borç ıdaresının ve para pıyasası ışlemlennın
araç ve teknik'lennı bılmek, bunlan usta ca uy-
gulamak önemlıdır, ama Malıye ve para polıtı-
kalan salt bu araç ve teknıklerden ıbaret değıl-
dır Araç'lan amaç sanma yanılgısının ardında ya-
tan temel neden ıse, ulkemızde piyasa mekaniz-
maa'nınherderdedevaolduğuınancıdır Bırdu-
şünce uıanç konumuna yucelüldığınde artık tar-
tışılmazolur Nıtekımon beş yıldır tartışılmıyor
da
Piyasa mekanızmasının nelen başanp nelen
başaramayacağını sorgularken, 1996 Türkıye-
sı'nde bıreylenn ve şırketlenn oz-çıkar ya daka-
zanç dûrtusüyle gudulenmedıklennı ılen surecek
değılım Tam tersıne, gelışmış ülkelerdekı hem
cınslennden farksız ve basbayağı "aküa" dav-
randıklan or tada Ne var kı, çok lasavade'run öte-
sını goremeyen, eksık bılgılenmış ve bekJeyışle-
n Turkıye ekonomık yönetımının yuz kızartıcı
basansızlıklan ıle şekıllenmış bireyler ve şirket
ler'ın akılcılıkJan, bütün'ü akılcı kılmaya yetıru-
yor Ekono mık gızılgucü (potansıyelı) herkesçe
kabul edılen bır ulke, ıçıne suruklendığı bunalım
psıkozunu yıllardır aşamıyorsa, bütün'un ışleyış
kurallannı tartışmanın odağına getırmek gerek-
mez mı
9
Alın size ikinci bir vanügı: Sunu ve istem (arz
vetalep) miktarlannı eşraeyen 'denge'nın alıcılar-
la sancılar arasında, alıcılann kendı aralannda, sa-
tıcılann kendı aralannda gınştıklen amansız bır
yanşmanın sonucu değıl, tatmın edılmemış alıcı
ve satıcı bu^kmayan bır ekonomık Nırvana ola-
rak algılanması Bugun parasal baskılar altında
bunalmış Hazıne'nın fınans kesımı ıle gınştığı fa-
ız pazarlığı, alanın da satantn da hoşnut kaldığı
bır mutluluk tablosu değıl, çaresızlığın ve boyun
eğmenın resmıdır Ekonomının yönetımınde top-
lum sal sorumluluk taşıyan bır ortakgıbı algıla-
maya eğılunlı olduğunuz banka ve fınans kesımı,
pıyasadakı alım-satım ış lemlen ardına gızlenmış
ve genış toplum kesımlennın sonuç lanna katla-
namayacaklan bır boluşum mücadelesının tara-
fi'dırlar Kötû nıyetlı olduklanndan değıl, "eşya-
nın ta biati" dolayısıyla Özçıkarlannı kolluyor-
lar'
Gelelim üçüncû yanılgıya: Ekonomık yaşamın
kuçuk Cmarjinal") ınış çıkışlarla rayına oturaca-
ğı ınancına Natura non facit saltum (Doğada
sıçrama olmaz)' Oyle mı acaba
7
Dıyelım kı bır
derenın uzenne kuçuk bır baraj kurmuşsunuz, ba-
şına koyduğunuz teknısyen de barajın su kapak-
lannı bıraz açıp bıraz kapayarak tarlalara salınan
su mıktannı du zenlıyor Suyun gelışı "istikrar-
h" ıse sorun yok, ancak dere bır gun susuzluk-
tan kuruyor, bır gun delı dolu akıyorsa, umudu-
nu su kapaklannın 'ince ayar'ına bağlamış ganp
tek nısyen ne yapsın
9
Orneğın, taşkın sulannın
barajıaşaraktarlalardakı ürunu çurutmesını hat-
ta barajı yerle bır etmesını belkı de dere yatağı-
nın değışmesını nasıl onlesın
0
Dağlara kaçıp
"Ben doğanın işüıe kanşmam, doğa neyterse gü-
zel ey lerî" mı desın
9
Benzetıden ıktısat dunyasına dönelım Dışa
açık, sermaye hareketlennı serbestleştırmış ve
Malıye polıtıkası açık fı nansman lımıtlenne ta-
kılarak ışlemez duruma gelmış bır ekonomıde
enflasyon, faız haddı dovız kuru ve dovız re
zervlennınaynıandadenetlenemeyeceğıne, bun-
lardan sadece ıkısıne egemen olunabıleceğıne
nıcedır dıkkat çekmeye çalışıyonım (1) Kamu
otontesı elındekı araçlarla dövız kunı ve faız had-
dını denetlemeye çalışsa fiyatlar ve dovız re zerv-
len başını alıp gıdıyor, dövız kurunu ve rezerv-
lennı yonlendırmeye çalışsa fiyatlara ve faız had-
lenne egemen ola mıyor Boyle bır ortamda de-
falarcadenedığınızşey faizhaddi/dövizkurutah-
terevalBsi'dır, onun da ölçusu kaçtığında, denetım
dışı kalmış dış sermaye gınş-çıkışlan ve TL/ dö-
vız ıkamesı bütun denge arayışlannızı boşa çı-
kanyor 1993'tenbuyananet dışsermaye hare-
ketlennın ızledığı çev nme ve para ıkamesının bo-
yutlanna bakın, bana hak vereceksınız
Faiz haddi/döviz kuru tahterevallisi, masum ve
yansız (notr) olsa ıdı, dışa açık ekonomımızde
bunun yarattığı ıstık rarsızlığa katlanılmasını sa-
vunabılırdınız Ancak 1996'nınkoşullan çok baş-
ka 1996 Türkıyesı, bugunkü ıç borç stoku ve fa-
ız hadlennde ulusal gelınnın 1 /6-1 /7'sı çevresm-
de (neredeyse ulkenın tanmsal hasılası kadar) bır
tutan (meblağı) Hazıne ve Merkez Bankası ış-
bırlığıyle bu yıl fınans kesımıne transfer etmeye
hazırlanıyor
Turkıye tanhınde benzen görülmemış bu bo-
yutta bır transfer hane halkfanmn, şırketle nn ve
devletın servet ve/ya da gelırlennın koklü bır ye-
nıden paylaşımı ıle sonuçlanır Yakın geçmışte
kûçuk çaplı orneklennı yaşadık bu tur gelışme-
lenn Çoğu kez TL cınsınden fınansal varlık (pa-
ra, tahvıl, mevduat, hısse senedı ) tutanlar ser-
vetlennı kısmen yıtırdıler, kımı zaman servetle-
nnı dövıze bağlamış olanlar sermaye kaybına
uğradı, kımı zaman da gaynmenkul pıyasası çök-
tu, kazançlan enflasyona uyum gösteremeyen
emekçıler, çıftçıler, esnaf ve kûçük uretıcıler re-
el gelır kayıplanna uğrarken fînansal aracılar pa-
lazlandı ve uretıcı kârlannın bır kısmı ranhyele-
re aktanldı Aslında, malı bunalımın ardındakı
ıtıcı gucü tûketen de bu soy gelışmelerdır İnce
aletler ınceldıklen yerden kopar, savunmasız ka-
lan çöker Toplumsal "doğa"nın kor guçlenne
teslım olunduğunda, tanım gereğı, bunalım dıye
bır şey yoktur zaten Yaşam, yıne de sûrer, ınsan-
lar doğar, yaşar ve ölurler, ınanılacak gıbı değıl
ama bazılan hâlâ tasarruf eder, yatınr ve uretır,
kımılen de tûketır Sız bu durumu topluma piya-
sa mekanızmasının ışleyışınden kaynaklanan
yansız "operasjt>n"lann sonucu olarak sunma-
ya çalışırsanız, temsıl ettığınız kurumlann butun
guvenılırlığını \e ınandıncıhğını ortadan kaldı-
nrsınız Iş bununla da kalmaz, akıl, sağduyu ve
uzlaşmanın yerlennı gıderek cehalete, ılkelhğe ve
şıddete bırakmasına katkıda bulunmuş olursu-
nuz
Sızlen, sırf bugunu kurtarmak ıçın geleceğı
yaşanmaz duruma getırmekte olan siyasal karar
organına bazı gerçeklen soylemeye çağınyorum
ı) Kamu kesımının ıçınde bulunduğu finans-
man açmazuıdan kurtulmanın ıkı yoiu var Bınn-
cısı, teslım olacağınız "doğal" yasalann (daha
doğrusu orman yasalannın) telkın ettığı yoldur
Kamu borcunu para basarak oder ya da kamu ke-
sımını borç odeyemezlığe ıtersınız Baraj çoker,
dere yatağı değışır, ekonomık hayat altta kalan-
lann çıkan canlan üzennde yenıden kunılur Bu
acımasız çözûmun sızı vebal altında bırakacağı-
nı duşünuyorsanız seçeceğıruz ıkıncı yol bellıdır
Kamu borcuna makul (bugunkü gıbı % 100'ler de
ğıl, %1 - %2'ler dolayında) bır reel faız odeye-
rek, reel stok değen az çok sabıt kalan kamu bor-
cunun anapara ödemelennı zamana yaymak
Böylesı bır uygulama, ıktısat mantığı na da aykı-
n duşmez, kuramda ve uygulamada (teonde ve
pratıkte) nsksız sayılan ve lıkıdıtesı çok yuksek
fînansal araçlara yuksek getın (faız) sağlama tu-
haflığını ortadan kal dınr
Uygulamanın adını koymak ve uygulama araç-
lannı seçmek kışısel tercıhlere bağlıdır Kralın or-
talıkta çıplak dolaştığını soylemekten çekınme-
yecek kışılenn boyle bır derdı yok (dupeduz kon-
solıdasyon) Nezaket kurallanna uymaktan yana
ısenız, bankalar kesımı dovız varlıklannm Hazı-
ne' ye ödünç venlmesını, yanı ıç borcun dovıze
endekslı ıç borca dönuştürûlmesını onerebılırsı-
nız (utangaç konsolıdasyon) Aranızda anlaşıp
Hazıne'nın borcunu Merkez Bankası'na aktar-
mayı onerenlen destekleyebılırsınız (ortulu kon-
solı dasyon) Seçınız ve seçımınızı savununuz
ıı) Latm Amenka'da olduğu gıbı Turkıye'de de
dış sermaye hareketlen serbestleşmesının yatı-
nmlan değıl dış borçlan ve dolayısıyla dış faız
ödemelennı arttırdığını, ıç tasarruflann yenne
geçtığını, ulusal paranın değennde ıstıkrarsızlı-
ğa yol açarak ekonomıdekı genel ıstıkrarsızlığa
katkıda bulun duğunu gosteren ışaretler çoğal-
maktadır
Turkıye'de sanayıcılere yakın çevreler de bu
durumun farkında (2) Sermaye hareketlennde
Ağustos 1989 sonrası serbestleşmenın sap lantı-
lardan uzak bır muhasebesını yapmakta ve kısa
bır soluklanma dönemı ıçm bıle olsa bu serbest-
lığe sınırlamalar getırmekte yararlar vardır "Biz
yapük, oldu; genye döneme viz" dıyerek gerçek-
lerle uıatlaşmaktan artık vazgeçelun
Bır kapanış notu Kamu ıç borçlan sorununun
çözûmünü lutfen dışta (yanı ıç borcun dış borçla
ıkamesınde) aramayınız Bunun siyasal faturası
bır süre sonra toplumumuza da yatıldığında sız-
ler ve bugunun hukumeh gorevde bulunmayabı-
lu^mız Faturayı odeyecek olan gelecek kuşak-
lardır, çocuklanmızdır, gençlenmızdır Lutfen
unutmayınız
(1) O Turel, "Türkıve'de 1993/1994 Bunalımı Üz-
erine Düşünceler'. Mulki)eiıler Bırlığı Dergısu Hazı
ran 1994 ss 4-16
(2) E Cansen, "Dövız, Faız, Knz", Hurmet, 30
Arahk 1995
PENCERE
TARTIŞMA
Çıkara Bağlı Parti Değiştirenler...
- ^ ^ - aık ve
• demokratık
• cumhunyetm
• vazgeçılmez
• j kurumlan
JLım^m olan siyasal
partılenmız yatınm
yapılacak tıcan şırketler
gıbı kullanılamaz Partıler,
değışık yollardan mıllete
hızmet kurumlandır
Partılenn goruş, ılke ve
programlan ıncelenerek
kabul edılerek mensubu
olunur ve gerçekleştırmek
ıçın çalışılır Venlen gorev
beğenılmeyınce partı terk
edılıp, tamamen değışık
programlara sahıp başka
partılere kışısel çıkar ıçın
geçılemez Bu gıbı haller
guveru ve ınancı sarsar
Mıllete de yararlı olmaz
En sade vatandaş bunu
anlar, mutlaka oyu ıle onu
cezalandınr Onümüzdekı
seçımler mılletımız ıçm
daha büyuk bır sınav
olacaktır
Mılletımız, ıyıce
aydınlatılamadığı ıçın sol
sözcüğunden ve
aşınhklardan pek
hoşlanmıyor 1973 ve 1977
seçımlennde altı aşm sol
partı ve kısmen ıktıdardakı
aşın sağ partılerden altı
aşın sol partı yuzde l'ı ve
ıkı aşm sağ partı yuzde
10'ugeçemedı AP ıle
CHP oylan paylaştı
Genış halk kıtlelennı
ıçeren partıler one
çıkmaktadır Partılenn her
kurultayında kaybedenler
aynlıp bır partı kurarsa,
bugün vardtğımız spor
lculubu gıbı 20'den fazla
partı enflasyonuna uğranz
Seçıldığı partıden ıstıfa
edenler, mılletvekılhğınden
de ıstıfa etmelıdu-
Çûnku, seçmen onu ıstedığı
partıden olduğu ıçın
seçmıştır Seçmenm
onayını almadan partı
değıştınlmemelıdır
Bunun omeğını,
rahmetlı buyük ınsan tsmet
tnönfl artık yaşlanıp
partısuiden ıstıfa
edınce, Malatya
mılletvekılhğınden ıstıfa
ederek vermıştır
O zaman bu kadar çok partı
de olmaz Mucadelesını
kendı partısı ıçınde
vermelıdır
Demokrası, hoşgorü,
anlayış ve dıyalog
rejımıdır tmama kızıp
camı terk edılır mı
9
Bu
memleketı Atatûrk
duşunce, goruş ve
ılkelenne en yakın olan
partı kurtaracaktır O
sermaye ıle emeğı
bırbmnın tamamlayıcısı
olarak kabul eden, sosyal
adalet ıçensınde mıllı
gelınn dağılımını hedef
alan ve hıçbır zûmreye,
sınıfa ustunlük tanımayan,
bırbınnı somurmesını
kabul etmeyen, ozel gınşım
bızım ıçın esastır
Ancak bız halkın
yapamadıği kadar
devletçıyız dıyen sermaye,
emek, devlet uçlüsunun
bırbınnı somürmeden
denge ıçınde kalması gorüş
ve duşüncesı butun
dunyanın özledığı, bugun
muhtaç olduğu en ılen bır
goruş ve duşüncedır
Işte bu ılkelerle yurtta ve
dünyada banş
sağlanabılu- Batı
uygarlığından
yöntem ve teknık
alabılınz, Ataturk'un
dedığı gıbı Turklüğun
büyuk medenı vasfi ve
büyuk medenı kabıhyetı
hıçbır zaman
unutulmamalıdır
MithatT\ıygun
Bankacı-yazar
Tansu Hanım
Laikleniyor...
Tansu Hanım, DYP Meclis Grubu'nda acıklı ko-
nuşmuş, neredeyse ınsanı ağlatacak
"Mesut'
Sakın ola Erbakan'/a koalısyon yapma*
Turkıye'yı karanlığa gomme*
Buna musaade etmezleri
Turk gencı,
Tün\ kadını,
Bu ulkenın aydınlığa gonul vermış ınsanlan buna
musaade etmezler
Buıhanettıri "
Ah, bu laflan kesıp çerçevelemelı, resmı daıreler-
de duvara asıp keyfıne bakmalı1
Dostlar Tansu'ya hem kızıyorlar, hem de "Kuran ve
ezan nutku atıp ımam okulu açma rekonı kıran bu
hanım, koltuk sevdasıyla neler soyluyor" dıye alay
edıyorlar
Olsuni
Tansu Hanım koltuk sevdasıyla da olsa laıklenıyor-
sa, bunda bır ış var demektır
Demek kı laıklık rant getınyor, borsada değen yuk*-
selıyor ıktidar yolunda pnm yapıyor
Yoksa Tansu Hanım laıklenır mıydı'?
•
Son yıllarda "Cezayır sendromu" dıye bır deyım
ortaya çıktı Bılındığı gıbı bu Islam ulkesınde seçım
sandığından çıkıp ıktıdara oturmak ısteyen dıncıîer-
le sılahlı kuvvetlenn başı derttedır Turkıye'de epey
tartışması yapıldı, Cezayır dekı durum sorgulandı
- Şenatçı, seçımlen kazanıp sandıktan çıkarsa ne
yaparsınız?
Yanıt ne olmalı?
- Yenm onu1
- Kanımın son damlasına kadar mücadele edenm,
- Ordu ıcabına bakar1
Yada
- Ne yapalım? Demek kı yazgımız buymuş, de-
mokrasının gereğını yenne getınr, seçım sonuçlan-
na saygı duyar, susup otururum
- Pekı, ama şenatın hukuk düzenıne donûştüğu bır
toplumda demokrası olurmu">
- Olmaz'
- öyleyse sandıktan çıksa da şerıat ıktıdara otur-
du mu demokrasıye paydos
1
Evet, "Demokrasının Anayasası" uluslararası bel-
gelerde yazılıdır, ınsan hakları bıldırılen ve sozleşme-
lerınde ılkeler ve koşullar bellıdır Bır toplum ya ev-
rensel demokrası hukukunu devlet duzenı yapar ya
da sandıktan şerıatı çıkaracak kadar gen bır duzey-
de yaşıyorsa oturup yazgısına mum yakar
•
Batı uygarlığının geçmışınde uç yuzyıllık bır eğıtım,
oğretım, aydınlanma bılım geçmışı var Atatürk 1923
Devnmı'nı gerçekleştırıp cumhurıyetı kurduğu za-
man, bu atılımın temelını oğretımle pekıştıımek ıste-
dı Çunku sandıktan ıktıdann başı olarak padışahı ve
halıfeyı çıkaracak bır dunya goruşunun yaygın oldu-
ğu toplumda, demokrasının lafı olamazdı
Bugun bır mılyar nufuslu Islam dunyasında bır tek
demokratık rejımlı ulke gosteremezsınız
Turkıye'de dıncıler tum guçlenyle oğretıme sanl-
dılar, gelecek kuşaklan yetıştınyorlar, boyle gıderse
kımsenın kuşkusu olmasın 21 'ıncı yuzyıl Anadolu'da
şenatçılanndır
Ulkemızde gelecekbılımcı olmak ısteyen kışı, oğ-
retım ve eğıtım duzenımıze bakmalı
•
Ataturk ne guçlu bır temel atmış kı Tansu Hanım
bıle sonunda laıklenmek zorunda kaldı
Bılmem kı bu laıklenmesı onun koltuğunu kurtara-
bılır mı, ama, benım hoşuma gıdıyor
Soyle Tansu Hanım soyle
1
"Turkıye ya laık olacak, ya laık olacak" dıye bağır,
bağır, bağır
ERDEMLİ KADASTRO
MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN
DosyaNo 1994/55
Davacılar Malıye Hazınesı ve Halım Evlık vs
tarafından davalı ölu Ümmü ve olu Mustafa aleyhıne
açılan ışbu kadastro tespıtıne ıtıraz davasının yapılan
vargılamasında,
Davalılar Erdemlı ılçesı Aydınlar Köyü'nden ölu
Ummu ve ölu Mustafa'nın tum aramalara rağmen mı-
rasçılan bulunamamış ve teblıgata yarar açık adreslen
tespıt edılememış ve dava dılekçesının ılanen teblığıne
karar venlmıştır
Davalılar olu Ummu ve ölü Mustafa'nın mırasçısı
olduğunu ıddıa edenlenn 12 03 1996 günü saat
09 00'dakı duruşmaya bızzat gelmelen veya kendı-
lennı kanunı bır vekılle temsıl ettırmelen, aksı takdırde
duruşmanın yokiuklannda yapılıp karar venleceğı
HUMK'nın 509 ve 510 maddelen gereğınce dava
dılekçesı yenne geçerlı olmak uzere ılanen teblığ ol-
unur
Basın 71233
DENİZLİ KADASTRO
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo 1994/1
Karar No 1995/47
Davacı Orman tşletme Müdürlüğü vekılı ve Hazıne
vekılı tarafından davalılar Eşe Özmet ve arkadaşlan
aleyhıne açılan ıtıraz davasında
Mahkememızce 13 111995 tanhınde venlen karar-
da davacı orman ıdaresının davasının reddıne, mudahıl
davacı Hazıne'nın davasının kabulü ıle Denızlı Merkez
Akdere Koyu nde buiunan 1166 parselın vergı kayıt
mıktar fazlası olarak Hazıne adına tapuya tescılıne daır
venlen karar, orman ıdaresı vekılı tarafından temyız
edılmıştır
Işbu karar ve temyız dılekçelen Safure Olgun, Sü-
leyman Uysal, Salıh Uysal, Nacıye Kocadurdu, Zekı
Uysal, Abdullah Uysal, H Ah Uysal, Şakır Uysal, Zıya
Uysal, Mahmut Uysal, Isa Uysal, Osman Uysal, Şevket
Uysal, Izzet Uysal, Şakure Doğan, Halıl Uysal, Gulden
Uysal, Adıle Uysal, Safıye Uysal ve Eşref Uysal'a
yapılan tum araşhrmalara rağmen teblığı mümkun ol-
madığından gazete yolu ıle ılanına karar venlmış ol-
makla ışbu karar ve temyız dılekçelen teblığ yenne
kaım olmak uzere ılan olunur
Basın 71242
Romanlarınız ve ansiklopedileriniz
yerınizden alınır.
Tel.: 554 08 04