05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 ŞUBAT 1996 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Beş GenelBaşkanın Seçtiği Meclis Genel başkanlann bovlesıne sımrsız yetkı kullanmalan, 1983 'te yenı kurulan partılerde bıle görülmemıştır RAHMİ KUMAŞ Hukukçu, Eskı Parlamenter E skıden parlamentolann toplanma ve dağılmalan kralın ısteğıne göre olmuş- tur Ikıncı Ingılız Devn- mı'nden sonra (1688) mec- lısler bellı ve duzenlı sure- lere kavuşmuşlardır Once 3 Yıl Yasası (Tnennial Act), daha sonra Parlamento Toplanü Yasası (The Meeting of Parü- amentAct)çıkanlarak parlamentonun en çok 3 yıl sureyle varlığını surdurmesı sağlanmıştır Bu duzenlemelerden yakJa- şık 200 yıl sonra ılk kez parlamentoya ka- vuştuğumuzda 1876 Anayasası Heyet-ı Mebusan'ın seçımlennın 4 yılda bır ya- pılmasını ongormuştur (m 69) 24 Aralık 1995 gunu uğurladığımız parlamentomuz, 120 yıllık parlamento yaşantımızın en uzun parlamentosu ol- muştur Bır bakıma 1640-1648 yıllan arasında tngıltere'nın vaşadığı Uzun Par- lamento (LongPariiament)gıbı olmuştur 19 dönem parlamentomuz Anayasada parlamentonun suresının 5 yıl olduğu ya- zılı ıse de, yıne de geç kalmış bır erken seçımle kuitulduğumuz bu uzun parla- mentoyu arayacak mıyız dıye duşunme- denedemedım Çunku 12Eylulsonrasın- da her geien Meclis, bir öncekini arabr ol- du.Gerçı her donem parlamentolar eleş- tınlır Sıyasetın doğasından gelır bu du- rum Sıyasette en ıyıye varmak bır amaç- tır Bu bakımdan en ıyıyı yakalamak ıçın varolan iyiyı ırdelemek gerekır Ama hıç- bır zaman da en ıyıye ulaşılamaz Sıyasette en ıyıye varmak ıçın nitelik- lisjyasetçiözlenır Nevarkıpolıtıkacının nıtelıklı olması ıçın nelenn olması ge- rektığı goz ardı edılır Varsa da yoksa da yuksekoğrenım ya da bürokratık bır nı- tem aranırnıtelıkh sıvasetçı ıçın Oysasi- yasetçinın venstigı duzlem, siyasal parti duzlemıdir. Benzeriikler: Bılındığı gıbı 1981'de darbecı generaller bır Danışma Meclısı kurrruşlardır (1) Bu Meclis'ın uyelen- nı 5 orgeneral belırlemıştır 20 donem mılletvekıllennı ıse 5 genel başkan seç- mışlerdır Oyle kı, bır Danışma Meclısı uyesı uzennde 5 kışı soz ve oy hakkına sahıpken, bır mılletvekılı ûzennde 1 kı- şı son söz ve oy hakkına sahıp olmuştur Kaldı kı 1981'de darbecıler adaylarda aradıklan nıtelıklen açıklamışken, 1995 'te demokrasımızın 5 yetkılısı aday- larda aranacak ozellıklen sıralamamış- lardır Çünkuenonemlınıtelık genel baş- kana bağhlık olmuştur denırse abartı ol- maz Kımımıllervekıllenprofesördeol- sa genel başkanlanna bağlılıkta eksıklık ışlemeyeceklenduşunülrnuştür(2) Dar- becıler, Danışma Meclısı'ne gırmek ıçın başvuran 11 bın 640 kışı>ı açıklamamış- lardır Bunu 59 sayılı kararlanyla belırt- mışlerdır Genel başkanlar ıse bır karar olmaksı- zın partılenne başvuranlan kamuoyuna bıldırmemışlerdır (3) Basında çıkan ha- berlen bır arada değerlendınnce seçıme gıren 12 siyasal partıye mılletvekıllığı adaylığı ıçın başvuranlann yaklaşık 13 bın kışı olduğu anlaşılmıştır Danışma Meclısı'ne ve 20 dönem TBMM'yeuye- lık ıçın böylesıne çok başvuru yapılma- ARADA BIR Doç. Dr. DURSUN KIRBAŞ Tutarlılık ve Değişim Insan kışılığı ılk çocukluk donemınden ıtıbaren ge- lışmeye başlar Hem genetık ozellıkler hem de çev- resel etmenler (faktorler) kışılığın oluşumunda etkın rol oynarlar Materyalıst oğretı çevresel etmenlerın kışılığın oluşumunda baskın karakterde olduğunu ılen surer ûğrenılmış ya da ıçgudusel bazı davranış kalıpla- n, kışılığın dışa yansıyan goruntulendır Davranışla- nmızın kokenınde ılk çocukluk donemınden ben olu- şan, şekıllenen ve gelışen kışılığın yattığını bır genel- leme olarak soyleyebılınz Yazımızın ana başlığı olan "tutahılık" kışılıkle son derece yakın ılışkılıdır Insan neye gore tutarlı olabı- lır? Doğaldır kı kendı ozgeçmışıne, yanı ınsan, nor- mal koşullarda (işkence ve baskı altındakı davranışı bunun bıraz dışında tutuyorum) kendı ıçınde tutartı otmalı ve surece uygun, kendı ıç tutariılığını koruya- rak (yanı kendısıne aıt temel ılkelerı değıştırmeden) değışıme uğramalıdır Medyanın metamorfozuna uğramış toplumlarda neyın tutariı, neyın tutarsız olduğunu anlamak pek kolay değıldır Geçmıştekı goruşlerını aynen savunu- yor olmak tutarlılık olarak ılen surulebılır Hele buna bır de toplumumuzun en gereksenım duyduğu şey olan durustluğu ekleyınce akan sular durur Durustluk, "sözunun en" olmaktır Başkalarının haklanna saygı duymaktır, ama, toplumumuzdakı anlamı, suyun başında durup da suyu kendı değır- menıne gondermemektır Yazımızın ıçınde anlatılanlara bır prototıp olarak "Ecevit kımlığı" ılen surulebılır Tutarlılıktan neyı anladığımızı anlatabılırsek, Ece- vıt kımlığı ıle ortuşenın ne olduğunu daha açık ola- rak soylemış oluruz Goruş ve davranışlarında tutar- lı ınsan, kendı temel ılkelennın eksenı etrafında de- ğışen koşullara uygun davranandır Eğer temel ılke- lennde bır değışıklık soz konusu ıse ozeleştın yap- malıdır Ulkemızde olduğu gıbı bu kışı bır savı temsıl edıyorsa "haın", "donek"suçlamalan başlayacaktır Oysa başkaları boyle soylese de, o kışı kendı ıçınde tutarlıdır Ulkemızde genel geçerlı kural, "dun dün- dür, bugun bugundur" Insanlanmızın (belkı de po- lıtıkacılann) hem dun savunduğu sâvların en dogru, hem de bugun tam tersını savunurken en doğruyu temsıl edıyor olmalan kolay açıklanabılır gıbı değıl Bunu açıklayan tek bır sozcuk var kı bunun adı "oportunızm"û\r (Oportunızmın bır davranış kalıbı olarak Turkıye ınsanının pratığınde onemlı bır yen var Konumuzun dışında olduğu ıçın oportunızme gırmeyeceğız) Dunya hızla değışıyor Dunyanın harıtası değışı- yor Çıtf kutupluluk, yerını tek kutupluluğa bıraktı Emperyalızm kavramlan değıştı Yennı "globalleş- me"ye, "kureselleşme"ye, daha teknık bır kavram- la "Yenı Dunya Duzenı"ne (YDD) bıraktı Bunca de- ğışımler olurken (somurgen ve yutturmaca da olsa) ınsanın değışıme uğramamış olması tutarlılık olabı- lır mı? "Dün dûndür, bugun de dündur" gıbı soz dı- zesıyle kankatunze edebıleceğımız bır ılkel tutarlılık, toplumsal bazda ılgı gormeye devam edıyor Yeterlı toplumsal ve bıreysel kımlığın oluşamadığı toplumlarda bu tarz bır tutarlılık doğru gıbı gozuke- bılır Hele de bu, medya tarafından devamlı pompa- lanıyorsa Ama bu bır tutarlılık olçusu olamaz Işte şımdı burada şapkasıyla, mavı gomlegıyle, beyaz guvercınıyle "Ecevit kımlığı"nın ılkel tutarlılıkla ortuş- tuğunu gorebılınz llkesızlığın kol gezdığı, kışılerın erozyona uğradığı toplumsal yapımızda bunun bır dı- ğenne yeğleneceğı duşunulebılır Ama bınnı dığen- ne yeğlemememız gerekır Zıra ılkesızlık ne kadar tu- tarsızlıksa, ılkei tutarlılık da o kadar tutarsızlıktır Çağdaş ınsanın tutarlılığı, kendı temel ılkelennı ko- ruyarak, gelışen ve devınen hayatı gorerek değışımı savunmaktır Yoksa hepımız dunde kalırız BİSMtL KADASTRO MAHKEMESt'NDEN EsasNo 1989/20 Bısmıl ılçesı Yenıce Köyü'nde yapılan kadastro tespı- tıne davacı tarafından davalılar aleyhıne ıtıraz edılmekle yapılan açık yargılama sırasında, Da\a konusu 49, 159, 71,98,169,112.110,111,238,106,82,131 ve241 no'lu parsellenn tespıt malıklerı olan ölu davalı Rabıa Yaşar ve Vetha Yaşar mırasçılan ve mırasçılannın açık adreslen tespıt edılemedığınden 7201 sayılı Teblıgat Kanunu'nun 28 ve devamı maddelen uyannca davaya dahıl edılmelen ıçın duruşmanın atılı bulunduğu 16 4 1996 gûnü saat 09 00'da ölü davalı vanslennın mahkemede bızzat hazır bulunmalan veya kendılennı bır vekılle temsıl ettırmelen, aksı takdırde yokiuklannda karar venleceğı davetıye yer- ıne geçmek uzere ılanen teblığ olunur 3101 1996 Basın 71225 sı, kolay yoldan pariamenter olma ozle- mının sonucu olmuştur Bunun bır ıpucu da Turkiye milletvekilliği gıbı anayasaya aykın bır duzleme başvuru olmasıdır ve bunlar arasında anlı şanlı profesorler de gorulmuştur (4) Darbecıler, adaylardan para ıstememışler, genel başkanlar ıse haklı olarak resnu bır para almışlar, ama bır de adav çızelgelennın ılk sıralanna yerleştırdıklennden ek para almışlardır En durust genel başkan 300-500 mılyon almışken, otekıler mılyarlan almışlardır partılenne (5) Danışma Meclısı'ne baş- vuranlar 60 gunluk bır bekleme sancısı çekmışler, oysa şımdıkı mılletvekıllen 15 gunlûk bır seçım gezısıyle Yasama Kurumu'na gırmışlerdır Böylesıne sı- kıntısız bır bıçımde polıtıkacı bugune dek olunmamıştır, bugunden sonra da olacağını sanan olmaz Genel Başkan Diktası: Genel başkan- lann bo> lesıne sınırsız yetkı kullanmala- n, 1983'te yenı kurulan partılerde bıle görülmemıştır Yurûrluktekı kurallara gore partılenn mılletvekılı adaylannı merkez karar yonetımlen belırler, ama, ne yazık kı uygulama boyle olmamıştır Sozde partı yetkılı kurullan genel baş- kanlannın onlenne koyduğu ve kendıle- nnın ya hıç olmadığı ya da arka sıralara ıtıldığı aday çızelgelennı onaylama bağ- lılığı göstermışlerdır Çünkü genel baş- kanlanna ters düşmekten yıne de kork- muşlardır Açikça genel başkanlannı dık- taya alıştırmışlardır Bu arada kımı mıl- ietvekıllen son bır çıkış olarak Meclıs'ı toplantıya çağınnca adlan "mızıkçr ol- muştur Elbette TBMM'yı olağanustfl toplantıya çağıranlar olumsuz bır görün- tü ıçıne gırmışlerdır Ama genel başkan- lar ya da onlann uydusu olmaktan ılen gıdemeyen genel merkez yonetıcılen çok mu olumlu gorüntu sergılemışlerdır Bu genel başkanlardan kımılen bırbırlennı partı kadrolannı bıçıp doğramakla eleş- tırecek olçude yetkı sarhoşluğundan ne dedığını anlamaz duruma dûşmuşlerdır Işte bu aşamada unlu Fransız sıyaset bı- lımcısı Maurice Duverger'nın Seçimle Gelen Krallaryapıtında yazdığını anım- samıştım Hanı Roma Cumhunyetı'nde Capıtol tepesıne çıkan her konsulün ya- nında kendılenne "Unutma.sendebirin- sandan başka bir şey degilsin" dıye soy- leyen görevlıler gıbı bır görevlıyı partı- lenn merkez yonetım toplantılanna ka- tıp genel başkanlara boyel seslendırme- yı yasallaştırmanın zorunluluğunu yaşa- maktayız gıbı gelıyor bana Sonuç 1980 oncesınde önseçim eleştınlırdı Bugûnku uygulamalan gorunce, halk ağ- zıyla "Kurban olsunlar önseçime" dıye- sı gelıyor ınsanın Genel başkanlar, ken- dılennın en yakın yanşçısı olan genel başkanın partısınden son anda gelenlen aday çızelgelennın kazanılacak yerlen- ne oturtup siyasal donekliğe en yuksek primi vererek siyasal ahlakı "doğrultu tu- tarlıl ıgı "yle çokertmekten kaçuımamış- lardır! Oysa eskıden adaylık ıçın bır par- tıye başvuran, bırakın başka partının aday çızelgesıne çızelgesıne konmayı, bağımsız aday olamazdı Bu siyasal ah- laksızhklara karşı yapılan başvurulan Yuksek Seçım Kurulu'nun gen çevırme gerekçesını oğrenemedım Oysa eskıden bu yondekı YSK. kararlan Resmı Gaze- te'de yayımlanırdı Demek oluyor kı "Ya- salarla ahlak sagianmaz" demek ne olçu- de dogruysa "Yasasız ahlak sağlanamaz demek" de o olçude doğrudur 1945 yı- luıdan bu yana Ingiftere'de parti değişti- ren bir mıUetvekıiinın seçım kazandığı gorulmemışör. 1983 yılında Stratfordu- pon - A\on mıllletvekılı seçılen eskı Eğı- tım Bakanı Alan Hovvarth'uı Muhafaza- kâr Partı'den aynlıp Işçı Partısı'ne gelışı (Bak 9 Ekım 1995, Cumhunyet, s 8) olay olmuştur Şu ünlü televizyonlar ve gazeteieri TBMM'nın oluşumuyle hıç ılgılenme- dıler Onlann ılgılendığı, TansuÇiUerya da Mesut Yılmaz'ın partısının çoğunlu- ğu almasıydı Mılletvekıllennın seçılış yontçmı çıkarlannı hıç ılgılendırmıyor- du Önemlı olan, çıkacak ıktıdardı Bu bakımdan seçım sonunda bu televizyon- lar ve gazetelen ıle ruttuklan genel baş- kanlar > enıldıler Şımdı de ıktidar arayı- şma çıkarak iktidan hizmetlenne sokma- ya başladılar bıle Odul (promosyon) da- ğıtımında KDV 'nın devletçe odenmesi bunlara saglanan ilk çıkar obnuştur. Bu açıkça bır yağmadır. TBMM'nın demokrasının en yuksek oranda sağlanarak oluşturulması, bu ıle- tışım araçlannı hıç mı hıç ılgılendırme- mektedır Mılletvekıllendıplomalıolsun ya da önemlı bırburokratolsun, yeter Bır de sandık1 Oysa oyle sandığı dıktatörler bıle halkın karşısına çıkanyorlar 1995'te halkın onune konan sandığa atılan oy, 50 yıllık demokrasımızın en demokratık ol- mayan oyudur Eskıden hıç olmazsa seç- men, adaylar uzenne tercih koyarak se- çım sonucunu etkıleme olanağına sahıp- tı O halde ne yapmalı9 Eğer partıler ge- nel başkanlann elınde boyle araç olacak- sa parrılere gerek yoktur Kendıne güve- nen çıkıp aday olmalı Hıç olmazsa ça- lışmasının karşılığını alabılır Ama şım- dıkı gıbı olursaçalışmaya gerek yok Ge- nel başkan ısterse kazanırsın, olursun ge- nelbaşkaırvekUi. 1980 oncesınde detege- vekili denıyordu mılletvekıllenne Han- gısı ıyı"» Kimi Gerçekleri Göremeyenlere... Doç. Dr. OKTAR TUREL ODTUIktısat Bolumu Oğretım Uyesı S ayın baylar, TC Başbakanlık Hazıne Musteşan ve TC Merkez Bankası Başkanı Sızlere bu mektubu, buna- lım kehanetlenne bır yenısını ekle- mek ıçın yazmıyorum Turkıye eko- nomısınde bunalım yıllardır süre- geldığı ve neredeyse evcılleştığı ıçın boylesı ke- hanetlere artık kımse kulak asmıyor Kaldı kı ekonomık yaşamın nabzını ellennde tutan sızler, 1995 Sonbahan'ndaIMFgorevlılenTurkıye'ye geldığmde ve Başbakan Çilter, "Ekonomik kriz bitmiştir!" duyurusunu yaptığında 1993/94 buna- lımının sona erdığıru, ancak yenı bır bunalımın fılızlendığını bılmekteydınız 1995/96 bunalımı nın ne zaman tırmanışa geçeceğını en ıyı kestıre- bılecek olanlar da yıne sızlersınız Benı olası bır bunalımdan daha çok kaygilan- dıran şey, mesleksel ehlıyetlennden hıç kuşku duymadığım uzman kad rolannızın ilgi ve çaba- bnnı sadece kullandıkJan araçlar uzerinde yo- ğtmlaştınp kimi temel gerçekleri göremez duru- ma gehnelen tehhkesıdır Takım sandığı, zana- atın yardımcısıdır, ancak zanaatın kendisi değıl- dır Borç ıdaresının ve para pıyasası ışlemlennın araç ve teknik'lennı bılmek, bunlan usta ca uy- gulamak önemlıdır, ama Malıye ve para polıtı- kalan salt bu araç ve teknıklerden ıbaret değıl- dır Araç'lan amaç sanma yanılgısının ardında ya- tan temel neden ıse, ulkemızde piyasa mekaniz- maa'nınherderdedevaolduğuınancıdır Bırdu- şünce uıanç konumuna yucelüldığınde artık tar- tışılmazolur Nıtekımon beş yıldır tartışılmıyor da Piyasa mekanızmasının nelen başanp nelen başaramayacağını sorgularken, 1996 Türkıye- sı'nde bıreylenn ve şırketlenn oz-çıkar ya daka- zanç dûrtusüyle gudulenmedıklennı ılen surecek değılım Tam tersıne, gelışmış ülkelerdekı hem cınslennden farksız ve basbayağı "aküa" dav- randıklan or tada Ne var kı, çok lasavade'run öte- sını goremeyen, eksık bılgılenmış ve bekJeyışle- n Turkıye ekonomık yönetımının yuz kızartıcı basansızlıklan ıle şekıllenmış bireyler ve şirket ler'ın akılcılıkJan, bütün'ü akılcı kılmaya yetıru- yor Ekono mık gızılgucü (potansıyelı) herkesçe kabul edılen bır ulke, ıçıne suruklendığı bunalım psıkozunu yıllardır aşamıyorsa, bütün'un ışleyış kurallannı tartışmanın odağına getırmek gerek- mez mı 9 Alın size ikinci bir vanügı: Sunu ve istem (arz vetalep) miktarlannı eşraeyen 'denge'nın alıcılar- la sancılar arasında, alıcılann kendı aralannda, sa- tıcılann kendı aralannda gınştıklen amansız bır yanşmanın sonucu değıl, tatmın edılmemış alıcı ve satıcı bu^kmayan bır ekonomık Nırvana ola- rak algılanması Bugun parasal baskılar altında bunalmış Hazıne'nın fınans kesımı ıle gınştığı fa- ız pazarlığı, alanın da satantn da hoşnut kaldığı bır mutluluk tablosu değıl, çaresızlığın ve boyun eğmenın resmıdır Ekonomının yönetımınde top- lum sal sorumluluk taşıyan bır ortakgıbı algıla- maya eğılunlı olduğunuz banka ve fınans kesımı, pıyasadakı alım-satım ış lemlen ardına gızlenmış ve genış toplum kesımlennın sonuç lanna katla- namayacaklan bır boluşum mücadelesının tara- fi'dırlar Kötû nıyetlı olduklanndan değıl, "eşya- nın ta biati" dolayısıyla Özçıkarlannı kolluyor- lar' Gelelim üçüncû yanılgıya: Ekonomık yaşamın kuçuk Cmarjinal") ınış çıkışlarla rayına oturaca- ğı ınancına Natura non facit saltum (Doğada sıçrama olmaz)' Oyle mı acaba 7 Dıyelım kı bır derenın uzenne kuçuk bır baraj kurmuşsunuz, ba- şına koyduğunuz teknısyen de barajın su kapak- lannı bıraz açıp bıraz kapayarak tarlalara salınan su mıktannı du zenlıyor Suyun gelışı "istikrar- h" ıse sorun yok, ancak dere bır gun susuzluk- tan kuruyor, bır gun delı dolu akıyorsa, umudu- nu su kapaklannın 'ince ayar'ına bağlamış ganp tek nısyen ne yapsın 9 Orneğın, taşkın sulannın barajıaşaraktarlalardakı ürunu çurutmesını hat- ta barajı yerle bır etmesını belkı de dere yatağı- nın değışmesını nasıl onlesın 0 Dağlara kaçıp "Ben doğanın işüıe kanşmam, doğa neyterse gü- zel ey lerî" mı desın 9 Benzetıden ıktısat dunyasına dönelım Dışa açık, sermaye hareketlennı serbestleştırmış ve Malıye polıtıkası açık fı nansman lımıtlenne ta- kılarak ışlemez duruma gelmış bır ekonomıde enflasyon, faız haddı dovız kuru ve dovız re zervlennınaynıandadenetlenemeyeceğıne, bun- lardan sadece ıkısıne egemen olunabıleceğıne nıcedır dıkkat çekmeye çalışıyonım (1) Kamu otontesı elındekı araçlarla dövız kunı ve faız had- dını denetlemeye çalışsa fiyatlar ve dovız re zerv- len başını alıp gıdıyor, dövız kurunu ve rezerv- lennı yonlendırmeye çalışsa fiyatlara ve faız had- lenne egemen ola mıyor Boyle bır ortamda de- falarcadenedığınızşey faizhaddi/dövizkurutah- terevalBsi'dır, onun da ölçusu kaçtığında, denetım dışı kalmış dış sermaye gınş-çıkışlan ve TL/ dö- vız ıkamesı bütun denge arayışlannızı boşa çı- kanyor 1993'tenbuyananet dışsermaye hare- ketlennın ızledığı çev nme ve para ıkamesının bo- yutlanna bakın, bana hak vereceksınız Faiz haddi/döviz kuru tahterevallisi, masum ve yansız (notr) olsa ıdı, dışa açık ekonomımızde bunun yarattığı ıstık rarsızlığa katlanılmasını sa- vunabılırdınız Ancak 1996'nınkoşullan çok baş- ka 1996 Türkıyesı, bugunkü ıç borç stoku ve fa- ız hadlennde ulusal gelınnın 1 /6-1 /7'sı çevresm- de (neredeyse ulkenın tanmsal hasılası kadar) bır tutan (meblağı) Hazıne ve Merkez Bankası ış- bırlığıyle bu yıl fınans kesımıne transfer etmeye hazırlanıyor Turkıye tanhınde benzen görülmemış bu bo- yutta bır transfer hane halkfanmn, şırketle nn ve devletın servet ve/ya da gelırlennın koklü bır ye- nıden paylaşımı ıle sonuçlanır Yakın geçmışte kûçuk çaplı orneklennı yaşadık bu tur gelışme- lenn Çoğu kez TL cınsınden fınansal varlık (pa- ra, tahvıl, mevduat, hısse senedı ) tutanlar ser- vetlennı kısmen yıtırdıler, kımı zaman servetle- nnı dövıze bağlamış olanlar sermaye kaybına uğradı, kımı zaman da gaynmenkul pıyasası çök- tu, kazançlan enflasyona uyum gösteremeyen emekçıler, çıftçıler, esnaf ve kûçük uretıcıler re- el gelır kayıplanna uğrarken fînansal aracılar pa- lazlandı ve uretıcı kârlannın bır kısmı ranhyele- re aktanldı Aslında, malı bunalımın ardındakı ıtıcı gucü tûketen de bu soy gelışmelerdır İnce aletler ınceldıklen yerden kopar, savunmasız ka- lan çöker Toplumsal "doğa"nın kor guçlenne teslım olunduğunda, tanım gereğı, bunalım dıye bır şey yoktur zaten Yaşam, yıne de sûrer, ınsan- lar doğar, yaşar ve ölurler, ınanılacak gıbı değıl ama bazılan hâlâ tasarruf eder, yatınr ve uretır, kımılen de tûketır Sız bu durumu topluma piya- sa mekanızmasının ışleyışınden kaynaklanan yansız "operasjt>n"lann sonucu olarak sunma- ya çalışırsanız, temsıl ettığınız kurumlann butun guvenılırlığını \e ınandıncıhğını ortadan kaldı- nrsınız Iş bununla da kalmaz, akıl, sağduyu ve uzlaşmanın yerlennı gıderek cehalete, ılkelhğe ve şıddete bırakmasına katkıda bulunmuş olursu- nuz Sızlen, sırf bugunu kurtarmak ıçın geleceğı yaşanmaz duruma getırmekte olan siyasal karar organına bazı gerçeklen soylemeye çağınyorum ı) Kamu kesımının ıçınde bulunduğu finans- man açmazuıdan kurtulmanın ıkı yoiu var Bınn- cısı, teslım olacağınız "doğal" yasalann (daha doğrusu orman yasalannın) telkın ettığı yoldur Kamu borcunu para basarak oder ya da kamu ke- sımını borç odeyemezlığe ıtersınız Baraj çoker, dere yatağı değışır, ekonomık hayat altta kalan- lann çıkan canlan üzennde yenıden kunılur Bu acımasız çözûmun sızı vebal altında bırakacağı- nı duşünuyorsanız seçeceğıruz ıkıncı yol bellıdır Kamu borcuna makul (bugunkü gıbı % 100'ler de ğıl, %1 - %2'ler dolayında) bır reel faız odeye- rek, reel stok değen az çok sabıt kalan kamu bor- cunun anapara ödemelennı zamana yaymak Böylesı bır uygulama, ıktısat mantığı na da aykı- n duşmez, kuramda ve uygulamada (teonde ve pratıkte) nsksız sayılan ve lıkıdıtesı çok yuksek fînansal araçlara yuksek getın (faız) sağlama tu- haflığını ortadan kal dınr Uygulamanın adını koymak ve uygulama araç- lannı seçmek kışısel tercıhlere bağlıdır Kralın or- talıkta çıplak dolaştığını soylemekten çekınme- yecek kışılenn boyle bır derdı yok (dupeduz kon- solıdasyon) Nezaket kurallanna uymaktan yana ısenız, bankalar kesımı dovız varlıklannm Hazı- ne' ye ödünç venlmesını, yanı ıç borcun dovıze endekslı ıç borca dönuştürûlmesını onerebılırsı- nız (utangaç konsolıdasyon) Aranızda anlaşıp Hazıne'nın borcunu Merkez Bankası'na aktar- mayı onerenlen destekleyebılırsınız (ortulu kon- solı dasyon) Seçınız ve seçımınızı savununuz ıı) Latm Amenka'da olduğu gıbı Turkıye'de de dış sermaye hareketlen serbestleşmesının yatı- nmlan değıl dış borçlan ve dolayısıyla dış faız ödemelennı arttırdığını, ıç tasarruflann yenne geçtığını, ulusal paranın değennde ıstıkrarsızlı- ğa yol açarak ekonomıdekı genel ıstıkrarsızlığa katkıda bulun duğunu gosteren ışaretler çoğal- maktadır Turkıye'de sanayıcılere yakın çevreler de bu durumun farkında (2) Sermaye hareketlennde Ağustos 1989 sonrası serbestleşmenın sap lantı- lardan uzak bır muhasebesını yapmakta ve kısa bır soluklanma dönemı ıçm bıle olsa bu serbest- lığe sınırlamalar getırmekte yararlar vardır "Biz yapük, oldu; genye döneme viz" dıyerek gerçek- lerle uıatlaşmaktan artık vazgeçelun Bır kapanış notu Kamu ıç borçlan sorununun çözûmünü lutfen dışta (yanı ıç borcun dış borçla ıkamesınde) aramayınız Bunun siyasal faturası bır süre sonra toplumumuza da yatıldığında sız- ler ve bugunun hukumeh gorevde bulunmayabı- lu^mız Faturayı odeyecek olan gelecek kuşak- lardır, çocuklanmızdır, gençlenmızdır Lutfen unutmayınız (1) O Turel, "Türkıve'de 1993/1994 Bunalımı Üz- erine Düşünceler'. Mulki)eiıler Bırlığı Dergısu Hazı ran 1994 ss 4-16 (2) E Cansen, "Dövız, Faız, Knz", Hurmet, 30 Arahk 1995 PENCERE TARTIŞMA Çıkara Bağlı Parti Değiştirenler... - ^ ^ - aık ve • demokratık • cumhunyetm • vazgeçılmez • j kurumlan JLım^m olan siyasal partılenmız yatınm yapılacak tıcan şırketler gıbı kullanılamaz Partıler, değışık yollardan mıllete hızmet kurumlandır Partılenn goruş, ılke ve programlan ıncelenerek kabul edılerek mensubu olunur ve gerçekleştırmek ıçın çalışılır Venlen gorev beğenılmeyınce partı terk edılıp, tamamen değışık programlara sahıp başka partılere kışısel çıkar ıçın geçılemez Bu gıbı haller guveru ve ınancı sarsar Mıllete de yararlı olmaz En sade vatandaş bunu anlar, mutlaka oyu ıle onu cezalandınr Onümüzdekı seçımler mılletımız ıçm daha büyuk bır sınav olacaktır Mılletımız, ıyıce aydınlatılamadığı ıçın sol sözcüğunden ve aşınhklardan pek hoşlanmıyor 1973 ve 1977 seçımlennde altı aşm sol partı ve kısmen ıktıdardakı aşın sağ partılerden altı aşın sol partı yuzde l'ı ve ıkı aşm sağ partı yuzde 10'ugeçemedı AP ıle CHP oylan paylaştı Genış halk kıtlelennı ıçeren partıler one çıkmaktadır Partılenn her kurultayında kaybedenler aynlıp bır partı kurarsa, bugün vardtğımız spor lculubu gıbı 20'den fazla partı enflasyonuna uğranz Seçıldığı partıden ıstıfa edenler, mılletvekılhğınden de ıstıfa etmelıdu- Çûnku, seçmen onu ıstedığı partıden olduğu ıçın seçmıştır Seçmenm onayını almadan partı değıştınlmemelıdır Bunun omeğını, rahmetlı buyük ınsan tsmet tnönfl artık yaşlanıp partısuiden ıstıfa edınce, Malatya mılletvekılhğınden ıstıfa ederek vermıştır O zaman bu kadar çok partı de olmaz Mucadelesını kendı partısı ıçınde vermelıdır Demokrası, hoşgorü, anlayış ve dıyalog rejımıdır tmama kızıp camı terk edılır mı 9 Bu memleketı Atatûrk duşunce, goruş ve ılkelenne en yakın olan partı kurtaracaktır O sermaye ıle emeğı bırbmnın tamamlayıcısı olarak kabul eden, sosyal adalet ıçensınde mıllı gelınn dağılımını hedef alan ve hıçbır zûmreye, sınıfa ustunlük tanımayan, bırbınnı somurmesını kabul etmeyen, ozel gınşım bızım ıçın esastır Ancak bız halkın yapamadıği kadar devletçıyız dıyen sermaye, emek, devlet uçlüsunun bırbınnı somürmeden denge ıçınde kalması gorüş ve duşüncesı butun dunyanın özledığı, bugun muhtaç olduğu en ılen bır goruş ve duşüncedır Işte bu ılkelerle yurtta ve dünyada banş sağlanabılu- Batı uygarlığından yöntem ve teknık alabılınz, Ataturk'un dedığı gıbı Turklüğun büyuk medenı vasfi ve büyuk medenı kabıhyetı hıçbır zaman unutulmamalıdır MithatT\ıygun Bankacı-yazar Tansu Hanım Laikleniyor... Tansu Hanım, DYP Meclis Grubu'nda acıklı ko- nuşmuş, neredeyse ınsanı ağlatacak "Mesut' Sakın ola Erbakan'/a koalısyon yapma* Turkıye'yı karanlığa gomme* Buna musaade etmezleri Turk gencı, Tün\ kadını, Bu ulkenın aydınlığa gonul vermış ınsanlan buna musaade etmezler Buıhanettıri " Ah, bu laflan kesıp çerçevelemelı, resmı daıreler- de duvara asıp keyfıne bakmalı1 Dostlar Tansu'ya hem kızıyorlar, hem de "Kuran ve ezan nutku atıp ımam okulu açma rekonı kıran bu hanım, koltuk sevdasıyla neler soyluyor" dıye alay edıyorlar Olsuni Tansu Hanım koltuk sevdasıyla da olsa laıklenıyor- sa, bunda bır ış var demektır Demek kı laıklık rant getınyor, borsada değen yuk*- selıyor ıktidar yolunda pnm yapıyor Yoksa Tansu Hanım laıklenır mıydı'? • Son yıllarda "Cezayır sendromu" dıye bır deyım ortaya çıktı Bılındığı gıbı bu Islam ulkesınde seçım sandığından çıkıp ıktıdara oturmak ısteyen dıncıîer- le sılahlı kuvvetlenn başı derttedır Turkıye'de epey tartışması yapıldı, Cezayır dekı durum sorgulandı - Şenatçı, seçımlen kazanıp sandıktan çıkarsa ne yaparsınız? Yanıt ne olmalı? - Yenm onu1 - Kanımın son damlasına kadar mücadele edenm, - Ordu ıcabına bakar1 Yada - Ne yapalım? Demek kı yazgımız buymuş, de- mokrasının gereğını yenne getınr, seçım sonuçlan- na saygı duyar, susup otururum - Pekı, ama şenatın hukuk düzenıne donûştüğu bır toplumda demokrası olurmu"> - Olmaz' - öyleyse sandıktan çıksa da şerıat ıktıdara otur- du mu demokrasıye paydos 1 Evet, "Demokrasının Anayasası" uluslararası bel- gelerde yazılıdır, ınsan hakları bıldırılen ve sozleşme- lerınde ılkeler ve koşullar bellıdır Bır toplum ya ev- rensel demokrası hukukunu devlet duzenı yapar ya da sandıktan şerıatı çıkaracak kadar gen bır duzey- de yaşıyorsa oturup yazgısına mum yakar • Batı uygarlığının geçmışınde uç yuzyıllık bır eğıtım, oğretım, aydınlanma bılım geçmışı var Atatürk 1923 Devnmı'nı gerçekleştırıp cumhurıyetı kurduğu za- man, bu atılımın temelını oğretımle pekıştıımek ıste- dı Çunku sandıktan ıktıdann başı olarak padışahı ve halıfeyı çıkaracak bır dunya goruşunun yaygın oldu- ğu toplumda, demokrasının lafı olamazdı Bugun bır mılyar nufuslu Islam dunyasında bır tek demokratık rejımlı ulke gosteremezsınız Turkıye'de dıncıler tum guçlenyle oğretıme sanl- dılar, gelecek kuşaklan yetıştınyorlar, boyle gıderse kımsenın kuşkusu olmasın 21 'ıncı yuzyıl Anadolu'da şenatçılanndır Ulkemızde gelecekbılımcı olmak ısteyen kışı, oğ- retım ve eğıtım duzenımıze bakmalı • Ataturk ne guçlu bır temel atmış kı Tansu Hanım bıle sonunda laıklenmek zorunda kaldı Bılmem kı bu laıklenmesı onun koltuğunu kurtara- bılır mı, ama, benım hoşuma gıdıyor Soyle Tansu Hanım soyle 1 "Turkıye ya laık olacak, ya laık olacak" dıye bağır, bağır, bağır ERDEMLİ KADASTRO MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo 1994/55 Davacılar Malıye Hazınesı ve Halım Evlık vs tarafından davalı ölu Ümmü ve olu Mustafa aleyhıne açılan ışbu kadastro tespıtıne ıtıraz davasının yapılan vargılamasında, Davalılar Erdemlı ılçesı Aydınlar Köyü'nden ölu Ummu ve ölu Mustafa'nın tum aramalara rağmen mı- rasçılan bulunamamış ve teblıgata yarar açık adreslen tespıt edılememış ve dava dılekçesının ılanen teblığıne karar venlmıştır Davalılar olu Ummu ve ölü Mustafa'nın mırasçısı olduğunu ıddıa edenlenn 12 03 1996 günü saat 09 00'dakı duruşmaya bızzat gelmelen veya kendı- lennı kanunı bır vekılle temsıl ettırmelen, aksı takdırde duruşmanın yokiuklannda yapılıp karar venleceğı HUMK'nın 509 ve 510 maddelen gereğınce dava dılekçesı yenne geçerlı olmak uzere ılanen teblığ ol- unur Basın 71233 DENİZLİ KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN EsasNo 1994/1 Karar No 1995/47 Davacı Orman tşletme Müdürlüğü vekılı ve Hazıne vekılı tarafından davalılar Eşe Özmet ve arkadaşlan aleyhıne açılan ıtıraz davasında Mahkememızce 13 111995 tanhınde venlen karar- da davacı orman ıdaresının davasının reddıne, mudahıl davacı Hazıne'nın davasının kabulü ıle Denızlı Merkez Akdere Koyu nde buiunan 1166 parselın vergı kayıt mıktar fazlası olarak Hazıne adına tapuya tescılıne daır venlen karar, orman ıdaresı vekılı tarafından temyız edılmıştır Işbu karar ve temyız dılekçelen Safure Olgun, Sü- leyman Uysal, Salıh Uysal, Nacıye Kocadurdu, Zekı Uysal, Abdullah Uysal, H Ah Uysal, Şakır Uysal, Zıya Uysal, Mahmut Uysal, Isa Uysal, Osman Uysal, Şevket Uysal, Izzet Uysal, Şakure Doğan, Halıl Uysal, Gulden Uysal, Adıle Uysal, Safıye Uysal ve Eşref Uysal'a yapılan tum araşhrmalara rağmen teblığı mümkun ol- madığından gazete yolu ıle ılanına karar venlmış ol- makla ışbu karar ve temyız dılekçelen teblığ yenne kaım olmak uzere ılan olunur Basın 71242 Romanlarınız ve ansiklopedileriniz yerınizden alınır. Tel.: 554 08 04
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle