Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 ŞUBAT 1996 CUMARTESİ
12 HABERLER
Koalisyona hazırlanan ANAP ve RP'nin kentsel sorunlara yaklaşımı çok farklı
İstanbul'da ANAREFAH çeBşkisi• RP'li ve ANAP'lı deneyimli kadrolann Istanbul'daki kent
yönetimi ve uygarlık anlayışlan arasındaki görüş farkhlıklan,
açık bir şekilde planlama ve imar sürecinde yaşanıyor. îktidar
için gözlenen yakınlaşma ise bu temel çelişkilerle "çelişen"
bir bulanıklık içinde.
OKTAY EKİNCİ
Genel seçımlerden bu yana süren uzun
koalisyon görüşmelerinde Türkiye'de
"hükümet etmek" için sadece iki şeyin
önemli olduğu, daha doğrusu "önemsen-
diği" ortaya çıktı:
Birincisı, ille de TBMM'nin salt çoğun-
luğundan onay alabilmek. (Bu elbette ana-
yasal zorunluluk.)
fkincisi ise (belki de birincisi) başbaka-
nın kim olacağına karar \erebilmek. (Bu
ise galiba "feodal" bir zorunluluk.)
Oysa bu siyasi partilerin tümü, ashnda
ülkeyi yönetme konusunda az ya da çok
değişik görüşleri ve anlayışlan savunu-
yorlar. Bu nedenle de toplumdan oy ister-
ken. hep bu "farklı politikalannı" anlat-
maya çalıştılar.
Ama şimdı. iş iktidar koltuğuna otur-
maya ve bakanlıklan paylaşmaya geldı-
ğinde. adı ıster "dönüşümlü" olsun ister
"böhışümlü" olsun, bu farklı anlayışlar
nedense kolayca unutuluveriyor. lşin ga-
ribi, toplum da ve hatta "oy verenler" de
bunu artık hiç önemsemıyor. Herkes,
Meclis aritmetiğını yakalamanın ya da
başbakanın kım olacağı konusundaki uz-
laşmanın, deyiş yerindeyse "büyüsüne"
kapılmış, gidiyor.
Bu sürecin. hiç kuşkusuz en ılgınç ya-
kınlaşmasi RP ile ANAP arasındakj "gö-
rüş birükteliği" olsa gerek. tki tarafta da
"Biz zaten birçok konuda beıuer düşünü-
yoruz; örneğin milliyetçiyiz, muhafazakâ-
nz_" diyenler çoğunlukta görünüyor. RP
lideri Erbakan da "ANAP'ta deneyimli
kadroiar var, bizde ise inanmış kadrolar
var; bu işin en iyisini yapanz"dıyerek ik-
tidar uğruna kendi adamlannın "becerik-
sizliğini" ilan edecek kadar hırsli ve karar-
lı görünüyor.
Görüşler farkb
Oysa, yine bu iki partinın kadrolanna
baktığımızda, her iki taraftaki "deneyim-
li kadrolann" ashnda hiç de öyle benzer
görüşleri taşımadıklan, tam tersine, dene-
bilir ki ''en zrt fildrleri'"bile savunduklan
açikça ortada. Bu avnlığın belli başlı "tur-
nosol kâğıdT ise İstanbul'dakı son yerel
seçimler sürecinde de açıkça yaşandığı
üzere. "kentfeşme ve imar" konulannda-
kı farklı yaklaşımlar.
Örneğin, RP'nin deneyimli kadrolan.
temelde "karayolu yerine demiryohı" po-
litıkasını savunuyorlar. Bunun için de İs-
tanbul'da artık kent içi otoyollar yenne
"metroya" önem veriyorlar. Ama ANAP,
öteden beri bunun tersini savunan ve uy-
gulayan bir parti. Son zamanlarda yine
"yuvaya dönen" eski Beledıye Başkanı
Dalan'ın lstanbul'a Şikago kımlıği öneren
imarpolıtıkalanyla. şimdiki RP'li beledi-
yenin Osmanlı dönemine öykiinen imar
söylemi arasındaki "uztaşmaz çelişkiler"
ortada değil mi?
Benzer şekilde yine ANAP'ın kurmay-
lanndan tlhan Kesid,27 Mart 1995 yerel
seçimlerinde belediye başkanlığı'na aday-
ken "Boğaziçfnin kuzeyine 3. bir köprü
kurmaya" ve dahası, yine kentin kuzeyin-
deki ormanlık alanlardan ve su havzala-
nndan "3.çevreyolu" geçirmeye, hatta bu
yol güzergâhmda da aynı doğal çevre için-
de "uydu kentkr" kurmaya söz vermişti.
Recep Tayyip Erdoğan ise bunun artık
"tstanbuTuyok etmek" anlamına gelece-
ğinı söyleyerek seçıldı. Şimdi yeni nazım
planda, Kesici'nin bu düşünü önlemeye
yönelik kararlar yürürlüğe girmiş durum-
da ve 3. köprü yerine demiryolu tüp ge-
çiş, geçmişte Sözendöneminde olduğu gi-
bi şimdi de RP'li belediyede "temel nazım
plan ilkesi"olarak savunuluyor.
Aynı gözlemı, örneğin "gökdelenler"
ıçın de yapabiliriz. Belediyedeki anakent
imar kadrolan kimi RP'li ilçe belediyele-
rindekı kaçak ve plansız imar yağmasına •
engel olamıyorlar; ama, tstanbul'daki
ANAP döneminden miras kalan yağma
projelerini durdurmak yönünde çaba için-
deler. Nazım planda emsal sınırlaması ge-
tirerek gökdelenleşmeyı frenlemede
önemli adımlar attılar. Buna karşın örne-
ğin Mesut Ydmazise tstanbul'daki en gör-
kemlı açılış törenıni Balmumcu'dakı tar-
tışmalı birgökdelenin kurdelasını keserek
yaptı.
Bu bınanın kente vereceği zararlan hiç
düşünmeden... iki partinin hizmet kadro-
lan arasında bu tür "kente bakış," konula-
nndaki ciddi görüş aynlığı, son zamanlar-
da daha farklı bir çizgide ANAP'lı Fatih
Belediyesi ile RP'li Büyükşehir Betediye-
si arasında da yaşanıyor.
Örneğin Fatih Belediyesi, gerçekten
kent kimliğıne karşı yüksek bir duyarlılık
göstererek Tarihi Yanmada'da kendi ilçe
sınırlan içindeki tüm "Bizans ve Osman-
lı kuhflrûne ait" mimari mirasa "aynı de-
ğerivererek"korumayaçalışıyor. RP'liler
ise surlarla ilgili tartışmadan da anımsa-
nacağı gibi, Istanbul'un uygarlık biriki-
minde "aynıncılık" yapıyorlar. Dahası,
2600 yıllık yerleşme merkezi olan tarihi
yanmadanın SlT karannı bile kabullene-
miyorlar.
Benzer şekılde, yine Fatih Belediyesi,
tarihi Sangûzei Caddesi'nin adını değiş-
tirip yerine bir "tarikat liderinin" adını
veren RP'li Büyûkşehir Belediyesi'ni
mahkemeye verdi. Recep Tayyir Erdoğan
ve ekibi de Fatih Belediyesi'nin Zey-
rek'tekı tarihi çevreyi koruma projesine
"siyasi nedenlerle" destek vermiyor.
Evet. RP ile ANAP arasında iktidar kol-
tuklan için gözlenen yakınlaşma, aslına
bakılırsa "yaşamın içinde" hiç de öyle de-
ğil ve tersine (haklı nedenlere de daya-
nan) "uzaklaşma" var. Üstelik bu örnek-
ler, sıradan ve "uzJaşabttJr" görüş aynlık-
lan da değil. Çünkü, Türkiye'yı rutsak
alan rant ekonomisine karşı farklı tutum-
lardatı ve anlayışlardan kaynaklanıyor.
Görünüyor ki bu tür koalisyon yakınlaş-
malan, ashnda ülke için değil, "başka
beklentiJer" için olsa gerek. Türkiye za-
ten ne çektiyse. hükümet olmayı, hizmet
yerine "iktidarın nimetterinden yararlan-
ma" şeklinde gören yaygın siyaset anla-
yışından çekti. "ANAREFAH" çabalan
da bunun doruktaki örneği olarak tarihe
geçiyor...
DUNYA HAVA OYUNIARI
Eniyfler
Türkiye'de
uçacak
• 12-21 Eylül 1997 tarihinde Türkiye'dekı 8
bölgede gerçekleştirilecek olan Birinci
Dünya Hava Oyunlan'na 17 dalda yaklaşık 4
bin sporcu katılacak.
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Dünya Hava
Oyunlan'nın ilkinin Türki-
ye'de yapılacağı bildirildi.
Türk Hava Kurumu
(THK) Genel Başkanı Prof.
Dr. Attila Taçoy, THK'nin
71. kuruluş yıldönûmü dola-
yısıyla düzenlediği basın
toplantısında, Uluslararası
Havacılık Federasyonu
(FAI) tarafından düzenlenen
ve organizasyonu Türki-
ye'ye verilen 1. Dünya Ha-
ran ayında, Montreal'deki
FAI toplantısında yapılan
oylamada benimsendi.
Fransa ve Belçika'nın 2
olumsuz oyuna karşılık 43
kabul oyu ile organizasyonu
Türkiye üstlendi.
THK Genel Başkanı Ta-
çoy, ekonomi, turizm ve ta-
nıtım açılanndan Türki-
ye'ye büyük katkılan olaca-
ğını vurguladığı oyunlann
sponsorlar ve devletin yar-
dımlan ile destekJeneceğini
vaOyunlan'nın 12-21 Eylül bildırdi. Toçay "Böyle bir
1997 tarihinde yapılacağını ' organizasyonu \apmak için
k l d d i sağjam biraltyapıvezengin
yğ
açıkladı. Taçoyun verdıği
bilgiye göre 17 -Jalda yakJa-
şik 4 bın sporcunun katılımı
ile düzenlenecek oyunlar
Ankara-Etimesgut; Antal-
ya; Aydın; Denizli-Honaz;
Kapadokya; lzmir-Efes; ts-
tanbul-Samandıra ve Eski-
şehir-lnönü olmak üzere
Türkıye'deki 8 bölgede ger-
çekleştinlecek.
Uzun mesafe yanşı
Yamaç paraşütü, balon,
akrobasi gibi dallann yer al-
dığı oyunlarda bir "uzun
mesafe hava yanşı" da dü-
zenlenecek. Yanşçılar, lz-
landa'dan başlayıp Batı Av-
rupa'yı, Akdeniz'i, Afri-
ka'yı dolaşıp İsrail'den ge-
çerek Trabzon'a ulaşacak-
lar. Yanş Antalyada son bu-
lacak.
Kara ve deniz olimpıyat-
lanna üçüncü bir boyut ge-
tirecek olan "hava oyunla-
n" projesi ilk kez 1990 yı-
hnda FAI tarafından günde-
megetirildı.
Önceleri Fransa ve Yuna-
nistan'ın üstlenmek istediği
organızasyondan, Fransa
yeterli de\ let desteğini ala-
madığı için, Yunanistan da
gereklı altyapıya ve kamu-
oyu ilgisme sahip olmadığı
için çekildiler. Daha sonra
Türkiye, Avustralya ve Gü-
ney Âfrika'nın üstlenmek
istediği oyunlann Türki-
ye'de yapılması. geçen hazi-
M
bir bilgi birikimi gerekir. Bu
ikisi de Türki\e'de var. Kök-
lü havacılık geleneğimiz ve
zengin bir biigi birikimimiz
var. Aynca FAI'nın özelükle
aradığı devletdesteğinesahi-
biz. Halkdesteği de arkamız-
da" dedi.
Toçay, aynca, kuracaklan
uçak fabrikası hakkında da
bilgiler verdi. Tanmsal ilaç-
lama, gübreleme ve yangına
havadan müdahale uçaklan-
na Türkiye'nin büyük ge-
reksinimi oldugunu beliten
Taçoy, bu konudaki ılk
adımlann Atatürk ile atıldı-
ğını söyledi. Taçoy, bu
amaçlara yönelik uçak fab-
rikasının ilk kez 1939-1941
dönemınde yapılmasına
karşın 1950'li yıllarda kapa-
tıldığını anımsattı.
Demird'in kabulü
Cumhurbaşkanı Süley-
man Demirel de, dün THK
Yönetim Kurulu'nu kabu-
lünde, Dünya Hava Oyunla-
n organizasyonunun çok iyi
yapılacağından emin oldu-
gunu kaydetti ve devletin
her kademesinin bu konuda
gerekli desteği vereceğini
söyledi.
Siyasi parti genel başkan-
lan ile Atatürkçü Düşünce
Derneği Genel Başkanı
Suphi Giirsoytrak da, THK
Başkanı Taçoy 'a birer kutla-
ma mesajı gönderdiler.
İstanbul Arnavutköy'de eylem
Bozıık yol, halkı
sokağa indirdi
İstanbul Haber Servisi -
Gaziosmanpaşa Arnavut-
köy'de yaklaşık bin kişı, Eski
Edırne Yolu'nu "bozukvecan
aküğT gerekcesiyle 8 saat tra-
fığe kapattı. Habibler'de ge-
çirdikleri bir trafik kazasında
ailesıni kaybeden ışadamı
Ferhat Gedikso>'un yolun
düzenlenmesi için 4 gün ön-
ce ölüm orucuna başlaması
ve yerel Arnavutköy Radyo-
su'nun yayınlan, binlerce ki-
şiyi sokağa döktü. Arnavut-
köy beldesi halkının aldığı
kafarla dün kimse işine git-
mezken çocuklar da okula
göndenlmedı.
Arnavutköy'de halk, dün
sabah saat 05.00 sıralannda
Ferhat Gediksoy'un ölüm
orucu için Boğazköy'de kur-
duğu çadınn önünde toplan-
dı. Halk, çevredeki inşaatlar-
dan topladıklan rnalzemeler-
le yolu keserken araç sahiple-
n de bırer kilometre aralıklar-
la otobüs, minibüs ve otomo-
billennı park ederek trafiği
kılitledi. Uzun bir süre bekle-
yen, ancak kalabalığın azal-
madığını görenjandarma bır-
likleri, saat 13.00 sıralannda
park eden araçlan çekerek yo-
lu tarafığe açtı. Halkın RP'li
beledıyeye yönelik suçlama-
lannı yanıtlayan Arnavutköy
Belediye Başkanı Bahtiyar
Sağlam, "Yolua durumunu
çeşitü kez KarayoUan'na bil-
dirdik. Hatta 1992 \ıhnda is-
tenmeyen durunüara yol açı-
labileceginL yol kapama ve
oturma eylemlerinin beklen-
diğini beürttik. Bizi Ödenek-
ler kısıtlf diyerek geri çe\ir-
düer" dedı.' (Fotoğraflar:
ALPER TURGLT)
jVHUi Eğîtiın Müdiirü'ne suçlama
• Afyon Milli Eğitim Müdürü Rıza Kültür hakkında, haksız
çıkar sağladığı ve atamalarda usulsüzlük yaptığı gerekcesiyle
Afyon Cumhuriyet Savcıhğı'na suç duyurusunda bulunuldu.
istanbul Haber Servisi - Uzun bir
süredir hakkında "usulsüz atama,
haksızçıkarsağlamave benzerişikâ-
yetfcr" bulunan Afyon Milli Eğitim
Müdürü Rıza Kültür için Afyon
Cumhuriyet Savcıhğı'na suç duyu-
rusunda bulunuldu. Eğitim-Sen tara-
fından öncekı gün savcılığa verilen
suç duyurusu dilekçesinde, Kül-
tür'ün "Usulsüz para topladığı" be-
lırtildi.
Afyon'a geldiği günden bu yana,
yaptığı atamalar. topladığı yardım-
larla veli ve öğretmenlerin tepkisine
neden olan Kültür, son olarak Eği-
tim-Sen Afyon şubesi Mali Sekrete-
ri Nedim İşkorur'u gerekçe göster-
meksizin ilçe ilkokulundan köy il-
kokuluna atadı. tşkorur'un katıldığı
Afyon TV isimli yerel bir televiz-
yonda yayımlanan "Hedefe Adım
Adun" adlı programda, Rıza Kül-
tür'ün usulsüzlüklerini anlattığı ve
programdan sonra görev yennın de-
ğiştirildiği öne sürüldü.
Afyon Milli Eğitim Müdürü Rı-
za Kültür'ün daha önce de 13 okul
müdürü için keyfi atamada bulun-
duğu iddia edildi.Ataması yapılan
okul müdürlerinin kabul ettiği kitap
listelerine bakıldığında Milli Eğitim
Komisyonu'nun ve değişik yayınev-
lerinin kitaplannın görüldüğünü be-
lirten ve adının açıklanmasını iste-
meyen bir öğretmen, şunlan söyle-
di:
"Haklaruıda hiçbir atama karan
çıkmayan müdürlerin,göre> yapnk-
lan okullann kitap listeleri incelendi-
ğinde hep aynı yayınevinin adını gör-
mek olanakh. Bu yayınevi ise Rıza
Kültür'ün eşi Suna Kültür'ün karde-
şi ve Ozgün Matbaacılığın sahibi Ün-
sal Gündoğan'a ait İlginçtir ki Ün-
sal Gündoğan'ın eşi Elife Gündoğan
da bu kitaplann yazar kadrosunda
bulunuyor."
Rıza Kültür ile ilgili bir başka id-
dia ise makbuzsuz para toplamasına
yönelik. Konuyla ilgili görüş bıldi-
ren veliler. 'seviye tespit sınavTnın
yılda üç kez \ apıldığını ve sınav ba-
şına kendilerinden 20.000 TL. top-
landığın belirttiler. Veliler toplanan
para karşıhğında, makbuz alamadık-
lannı öne sürdüler.
Dosyalama sistemine geçmek
amacıyla dosya alımı için her öğret-
menden 240'ar bin lıra toplandığını
belirten bir öğretmen, dosyalann
Devlet Malzeme Ofisi yerine Af-
yon'da bulunan ve Özgün Matbaacı-
lık'ın Afyon bayisi olan Erdem Kır-
tasiye'den alındığını söyledi.
OTLAR /ORAL ÇALIŞLAR
/
sveç'in başkenti Stockholm'de geçen
günlerde bir hafta boyunca kadınlann
iktidar üzerindeki etkilerini araştırma
olanağını buldum. lsveç Parlamento-
su'nun yüzde 41.8'ini kadınlar oluşturu-
yor. Hükümet üyelerinin ise tamı tamına
yanii kadın. Isveçli kadınlar, kadınla er-
kek arasındaki eşitlik sorununun hâlâ çö-
zülemediğı inancındalar ve çabalanru sür-
dürüyorlar. Gezim boyunca. lsveç'in baş-
ta kadın erkek eşitliğinden sorumlu kadın
bakanı olmak üzere çok sayıda önde ge-
len Isveçli kadınlagöriiştüm. Önümüzde-
ki günlerde kadınlann bu ülkedeki müca-
delesini ve kazandıklan mevzileri anlata-
cağım.
Bütün bunlan neden anlatmak gereği-
ni duyduğumu sorabilirsiniz. RP ile
ANAP'ın iktidar valsi, bana birden tsveç'i
ve bu ülkenin kadınlannı anımsattı.
RP'nin hiç kadın millervekili yok. Zaten
adayı da yoktu. ANAP'ın ise iki kadın
millervekili bulunuyor. Yani ANAP-RP
koalısyonu kurulursa iki partinin toplam
292 milletvekilinden yalnızca 2 tanesi ka-
dın olacak. ANAP-RP koalisyonunun bir
bovutu bu
RP iktidanna alıştınlıyor muyuz?
lkı parti arasındaki işbirliğinin bir baş-
ka boyutu ise Nakşibendilik. İki parti için-
de çok sayıda Nakşibendi mılletvekili
yer alıyor. Necmettin Erbakan başta ol-
mak üzere RP'nin kuruculan ve önde ge-
len milletvekıleri Nakşibendi. ANAP'ta
ise başınıKorkutÖzal'ınçektiğı bir Nak-
şibendi grubu, koalisyonun çatılmasında
köprü rolü oynamaya çalışıyor.
tçinde binde 7 oranında kadın bulunan.
Nakşılerin çattığı koalisyon, ülkemızın
bugünkü koşullanna çok uygun. Düşün-
celere yönelik her türlü ceza hükmünün
geçerliğini koruduğu, aydınlann mahke-
me kapısından kurtulamadığı, erkek ege-
men bir ülkenin meşrebine uygun hakiki
bir koalisyon. Bozdurup bozdurup harca-
yabiliriz.
Mesut Yılmaz, ortalıkta dolaşan söy-
lentileıe göre önceki bir yıllık başbakan-
lığı karşıhğında Erbakan'a üç yıllık baş-
bakanhk önermiş. 1970'li yıllarda genç-
lerin MSP mitinglennde Erbakan'ı kız-
dırmak için "Erbakan Başbakan" diye at-
tıklan sloganlar, artık alay konusuolmak-
tan çıkıp gerçeğe dönüşüyor. 1997 yılın-
dan itibaren Erbakan'ın başbakanlığına
hazırolmamızgerekiyor. Sağolsun Mesut
Yılmaz.
Gerçekten ne oldu da Türkiye bu nok-
talara geldi? Asıl bunun üzerine kafa yor-
mak gerekiyor. Türkiye, nasıl siyasi Is-
lamcılığın birinci parti olduğu bir ülke ha-
hne dönüştü? Nasıl oldu da merkez sağın
iki partisi birleşemedi ve Yılmaz, Erba-
kan'ın kapısını çalmak gereğini duydu?
Türkiye, demokrası arayışıyla, yani
çoksesli yeni bir toplumsal arayışla, 12
Mart \e 12 Eylül askeri darbelerinin ka-
tılaştınp despotikleştirdiğı devlet anlayı-
şının arasına sıkışıp kalmış durumunda.
Gözünü kırpmadan her türlü zorbalığı ya-
pabılen kafanın yönlendirdiği bir yöne-
tim biçimiyle, eskisi gibi yaşamak iste-
meyen milyonlarca insan karşı karşıya.
RP, devletin halka iyıce yabancılaştığı
ve her gün onlarca insanın canını yitirdi-
ği bir ortamda güç kazanmaya başladı. Si-
ırt'in Güçlükonak ilçesinde 11 yurttaşm
yakılarak öldürülmesinde ortaya çıkan ye-
ni gerçekler, Türkiye'de devletin hangi
noktaya geldiği göstermesi bakımından
ibret vericidir. 11 kişinin bazı devlet gö-
revlilennce yakıldığını, inceleme yapan
heyet üyeleri kesin birdille açıklıyor. Ola-
yın biraz gerisine gidersek yakılma eyle-
minin hemen ardından Genelkurmay Baş-
kanlığı 'nın bir uçakla gazetecılen Güçlü-
konak'a götürdüğünü ve eylemın PKK'ce
yapıldığının açıklandığını hatırlayabiliriz.
Bazı devlet görevlilerince yapıldığı araş-
tırma sonucu neredeyse kesinlik kazanan
biryakmaolayında, gözlemcilerin iddıası-
na göre kamuoyu yanıltılmıştır.
Daha da acı olanı. bazı devlet görevli-
lerinın sırf kamuoyunu yanıltmak ama-
cıyla 11 insanı gözünü kırpmadan yak-
ması şüphesidir. Böyle bir devlet anlayi-
şının nelere yol açabileceğini düşünmek
bile korkunçtur.
tşte RP'yi iktidara taşıyan, bu zorbalı-
ğın sistemleşmiş olması ve devlet kurum-
lannın içine kalıcı bir şekilde sinmiş bu-
lunmasıdır. Demokrası olmayan, yurttaş-
lan yakılıp evlen yıkılan insalann yaşa-
dıgı birülkede her türlü gericiliğin boy at-
ması kaçınılmazdır.
Mesut Yılmaz'la Erbakan iktidar valsi-
ni sürdürüyorlar. Düşünüyorum, aralann-
da başka ne gibi benzerlikler var dıye. tki-
si deTerörle Mücadele Yasası'nın 8.mad-
desinde yapılacak küçük bir değişikJiğe
karşı çıktılar. İkisi de 1982 Anayasası'nın
demokratikleşmesı amacıyla atılacak her
türlü adımm karşısına birlıkte dikıldiler.
İki partide de çok sayıda erkek Nakşiben-
di millervekili bulunuyor. Aynı günlerde
karakollarda ışkence ile ınsanlar öldürü-
lüyor, yargısız infazlar sürüyor ve bazı
devlet görevlileri sırf PKK yaktı diyebıl-
mek için köylüleri yakıyorlar.
Türkiye acıh bir süreçten geçiyor. Ku-
rumlar çöküyor, pis kokular dört bir yani
sanyor.
Sonra hep birlikte neden RP güçleniyor
sorusunu soruyoruz.
POLİTÎKA VE ÖTESt
MEHMED KEMAL
Ya İran'a Dönersek...
Şimdi parti başkanlarına lider deniyor.
üder aşağı, lider yukarı.
"Lider böyle istiyor" dendi mi, akar sular dunjyor.
Ebedi Şef, Milli Şef dönemi kapandıktan sonra;
Ya "Köşk böyle istiyor" denirdi.
Yada "Paşa!.."
Demokrat Parti döneminde Menderes'in adı 'öe-
yefend/'ydi. "Beyefendiböyle istiyor" dendi mi kimin
ne istediği kolayca anlaşılırdı.
Beyefendinin emirleri böyle, beyefendinin buyruğu
şöyle..
Tek parti döneminde parti genel sekreteri Recep
Peker"di. Paşa ne ıstiyorsa Recep Peker'in buyru-
ğuyla isterdi.
Gazeteler eski yazıdan yeni yazıya geçince bizim
meslekte de bir bunalım başlıyor. Ahmet Rasim üs-
tadımız bunalımı atlatmak için kalkıp Ankara'ya dü-
şüyor. Üstadı Köşk'ün Umumi Kâtibi Ismail Müştak
Mayakon görüyor.
"Hayrola üstadım?"
"Ekmekleh yuvarlak yapmışlar, alayım dedim, yu-
variandı buraya kadar geldi. Ben de ardından koş-
tum."
O dönemin konuşma biçimi imalı, mecazlı, üstü
örülüydü. Bu zarif söyteniş;
"Işsiz kaldım" demekti.
Ismail Müştak Mayakon. akşam köşkte günün ha-
berini verir. Ahmet Rasim, Gazi Paşa'nın öğrencilik
yıllannda tiryakisi olduğu yazardır. Üzülür, çevresine
bakar:
"Recep Peker nerede?"
"Burdayım Paşam."
"Nerede boş milletvekilliği var?"
Peker şöyle bir düşünür:
"İstanbul'da Paşam!"
"Ahmet Rasim Bey üstadımızı ilk ara seçimlerde
ordan aday gösterelim" der.
Ahmet Rasim ölümüne değin İstanbul milletvekili
olur.
Son seçimlerde aday listeleri epeyce başağnsı ol-
du. Ön sıralarda bulunanlann sesi çıkmadı, ama ar-
ka sıralarda bulunanların gürültüsü dört yani kapla-
dı. Bunların başında da Baki Tuğ geliyordu.
Günümüzde adaylıklar eskisi gibi olmuyor. Bayan
Tansu'nun yakınları alındı. Bunlann arasında bürok-
ratlar (Emniyetçiler) ön sırayı doldurdular.
"Ne oluyor"
"Lider böyle istiyor."
Başbakanlık partiler arasında bir batağa saplanma
olduğu gibi parti içinde de oldu. Kime (ihale) edilece-
ği anlaşılamadı. istifalar bu yüzden oldu. Parti lider-
leri, "Sen başbakan olacaksın, ben başbakan olaca-
ğım" kavgasını sürdürdüler. Başbakan olma kavga-
ya dönüştüğü gibi, elden çıkınca dostluğa dönüştü.
Dönüşümlü mü olsun? Bölüşümlü mü olsun? Baş-
bakanlık bir elmanın yarısıydı. Yarısı birine gidiyor,
yansı ötekine... Anlaşma olunca bu kez de "Kim ön-
ce ısıracak?" kavgası çıktı. Isınk kimin?
"Senin mi?"
"Benim mi?"
Bu kaçıncı buluşma, bu kaçıncı halvet?
Refah Partisi rejimin içinde mi, dışında mı?
Oy verdiğine, seçildiğine göre içinde. Anayasaya
bir aykınlık yok, Ecevit'le ilk koalisyonu yaptığından
beri rejimin içinde görünüyor. Ancak iktidar oluşu kor-
kutuyor. İktidar olup da bütün güçleri elinde toplayın-
ca korku başlıyor.
"Hadi bir iktidar olsun da görelim."
Korku o zaman başlıyor.
Ya Iran'a dönersek?
Evet, ya Cezayir'e dönersek?
BULMACA SEDAT YAŞAYA\
1
2
3
:
;
:
1 2 3
I I
iI
4 5 6
LJ
|
I I
7 8 9
•
i+L
SOLDANSAĞA:
1/ El yazması kı-
tapların sonuna,
güveden koruya-
cağına inanılarak
yazilan ve tılsımlı
sayılan sözcük. 2/
İki üç yaşındakı
erkek koyun... İçi-
ne sulu şeyler ko-
nandennceçanak.
3/ Eskıden Roma
kentine verilen
ad... Meyve kuru-
su. 4/ Ölmüş kim-
selerle cınsel bır-
leşme eğilimi şeklinde kendi-
ni gösteren cınsel sapıkhk. 5/
Ses... 'Irlanda Cumhunyet
Ordusu'... EvTensel alıcı olan
kan grubu. 6/ Yurdumuzun
güneybatısında bir körfez. II
lyı bakım ve ilaç tedavısı...
lslam dinınde, kabirde ölüle-
n sorguya çektiklenne ınanı-
lan iki melekten bın. 8/ Bir
ışe gönlü olma... Istanbul'un
bir semtı. 9/ Bir konu üzerin-
de, bellı kural ve yöntemlere uyularak yapılan tartışma.
YUKARIDAN AŞAĞrYA:
1/Cinsel istek. şehvet... 'Gurbet ilde haberim duyar-
san / Başının çaresinı bul kara gözlüm' (Karacaoğlan). 11
Konut... Ankara'nın eski adı. 3/ Sert. katı. . Eski yapı ya da
kent kalıntısı. 4/ Yatak doldurmaya yarayan yün. pamuk, kı-
tık gibi şeyler... Su. 5/Zekâ bölümü 50-70 arasında bulunan
kimse. 61 llave... Görülen âlemın ötesi. 7/ Eski ve usta ge-
mici... Kıraya verilerek gelir getiren mülk. 8/Afrika ile As-
ya'yı birbınne bağlayan yanmada... Cstü kapalı olarak an-
latma. 9/ Genellıkle Uzakdoğu ülkelerinde B vitamini ek-
sıklığınden doğan bir hastalık.
İSTANBUL ASLİYE 2. TİÇARET
MAHKEMESİ BAŞKANLIĞPNDAN
1995/372
Commercial Union Sigorta A.Ş. vekılı tarafından Ek-
naş Ekspres Kuryecilık Nak. ve Tıc. A.Ş.- Mikri Incıler
aleyhıne açılan tazminat davasında Dav^cı vekıli dava
dilekçesinde: müvekkilı şirketin 2101405419 numaralı
kıymetlı evTak naklıyatı sigorta poliçesı ile Fınansbank
A.Ş. tarafından Hazine bonolan nakliye nzikolanna kar-
şı sıgortalandığını, Finansbank A.Ş. tarafından Ankara
şubesıne ulaştınlmak üzere davalılardan Eknaş'a teslim
edılen Hazine bonolanndan 3.820.0OO.0O0.-TUlik kısmı-
nın çalındığını, davalılardan Eknaş'ın bu tür taşımalarda
ahnması gereken tedbirleri almadığını, sıgortalıyna bu
mıktann ödendiğini, bu sebeple müvekkilı şirket sıgor-
tahsına 3.400.000.000.-TL ödemek suretıyle bu mıkta-
nn rücu yoluna gidilmesi ve davalılardan tahsılıne karar
verilmesmi dava etmiştir. Davalı Mikri Incıler (Fırat So-
kakNo: 71 2 Bahçelievler/Ankara) adresıne yapılan teb-
lıgat bıla tebliğ iade edılmiş, Urfa-Merkez Pınarbaşı Mah.
094 hane c. 437 s. 086 nüfusunda kayıtlı davalının emnı-
yet ve savcılık tahkıkatından da adresının meçhul kaldı-
ğı anlaşılmakla dava dilekçesınin ve davetıyenın ılanen
teblığıne karar verilmıştır. Karar gereğince davalıya bel-
lı gün ve saatte (29.3.1996 günü saat 14.00'te) mahke-
memızde hazır bulunmanız, hazır bulunmadığınız veya
bir vekıl tarafından temsil edilmediğiniz takdırde 3136
sayılı yasayla değişik 213-2. mad. uyannca yargılamaya
yokluğunuzda devam olunacağı hususu davetiye yerine
geçerlı olmak üzere ılanen tebliğ olunur. 12.2.1996
Basın: 71806