05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 ŞUBAT 1996 CUMARTESİ 12 HABERLER Koalisyona hazırlanan ANAP ve RP'nin kentsel sorunlara yaklaşımı çok farklı İstanbul'da ANAREFAH çeBşkisi• RP'li ve ANAP'lı deneyimli kadrolann Istanbul'daki kent yönetimi ve uygarlık anlayışlan arasındaki görüş farkhlıklan, açık bir şekilde planlama ve imar sürecinde yaşanıyor. îktidar için gözlenen yakınlaşma ise bu temel çelişkilerle "çelişen" bir bulanıklık içinde. OKTAY EKİNCİ Genel seçımlerden bu yana süren uzun koalisyon görüşmelerinde Türkiye'de "hükümet etmek" için sadece iki şeyin önemli olduğu, daha doğrusu "önemsen- diği" ortaya çıktı: Birincisı, ille de TBMM'nin salt çoğun- luğundan onay alabilmek. (Bu elbette ana- yasal zorunluluk.) fkincisi ise (belki de birincisi) başbaka- nın kim olacağına karar \erebilmek. (Bu ise galiba "feodal" bir zorunluluk.) Oysa bu siyasi partilerin tümü, ashnda ülkeyi yönetme konusunda az ya da çok değişik görüşleri ve anlayışlan savunu- yorlar. Bu nedenle de toplumdan oy ister- ken. hep bu "farklı politikalannı" anlat- maya çalıştılar. Ama şimdı. iş iktidar koltuğuna otur- maya ve bakanlıklan paylaşmaya geldı- ğinde. adı ıster "dönüşümlü" olsun ister "böhışümlü" olsun, bu farklı anlayışlar nedense kolayca unutuluveriyor. lşin ga- ribi, toplum da ve hatta "oy verenler" de bunu artık hiç önemsemıyor. Herkes, Meclis aritmetiğını yakalamanın ya da başbakanın kım olacağı konusundaki uz- laşmanın, deyiş yerindeyse "büyüsüne" kapılmış, gidiyor. Bu sürecin. hiç kuşkusuz en ılgınç ya- kınlaşmasi RP ile ANAP arasındakj "gö- rüş birükteliği" olsa gerek. tki tarafta da "Biz zaten birçok konuda beıuer düşünü- yoruz; örneğin milliyetçiyiz, muhafazakâ- nz_" diyenler çoğunlukta görünüyor. RP lideri Erbakan da "ANAP'ta deneyimli kadroiar var, bizde ise inanmış kadrolar var; bu işin en iyisini yapanz"dıyerek ik- tidar uğruna kendi adamlannın "becerik- sizliğini" ilan edecek kadar hırsli ve karar- lı görünüyor. Görüşler farkb Oysa, yine bu iki partinın kadrolanna baktığımızda, her iki taraftaki "deneyim- li kadrolann" ashnda hiç de öyle benzer görüşleri taşımadıklan, tam tersine, dene- bilir ki ''en zrt fildrleri'"bile savunduklan açikça ortada. Bu avnlığın belli başlı "tur- nosol kâğıdT ise İstanbul'dakı son yerel seçimler sürecinde de açıkça yaşandığı üzere. "kentfeşme ve imar" konulannda- kı farklı yaklaşımlar. Örneğin, RP'nin deneyimli kadrolan. temelde "karayolu yerine demiryohı" po- litıkasını savunuyorlar. Bunun için de İs- tanbul'da artık kent içi otoyollar yenne "metroya" önem veriyorlar. Ama ANAP, öteden beri bunun tersini savunan ve uy- gulayan bir parti. Son zamanlarda yine "yuvaya dönen" eski Beledıye Başkanı Dalan'ın lstanbul'a Şikago kımlıği öneren imarpolıtıkalanyla. şimdiki RP'li beledi- yenin Osmanlı dönemine öykiinen imar söylemi arasındaki "uztaşmaz çelişkiler" ortada değil mi? Benzer şekilde yine ANAP'ın kurmay- lanndan tlhan Kesid,27 Mart 1995 yerel seçimlerinde belediye başkanlığı'na aday- ken "Boğaziçfnin kuzeyine 3. bir köprü kurmaya" ve dahası, yine kentin kuzeyin- deki ormanlık alanlardan ve su havzala- nndan "3.çevreyolu" geçirmeye, hatta bu yol güzergâhmda da aynı doğal çevre için- de "uydu kentkr" kurmaya söz vermişti. Recep Tayyip Erdoğan ise bunun artık "tstanbuTuyok etmek" anlamına gelece- ğinı söyleyerek seçıldı. Şimdi yeni nazım planda, Kesici'nin bu düşünü önlemeye yönelik kararlar yürürlüğe girmiş durum- da ve 3. köprü yerine demiryolu tüp ge- çiş, geçmişte Sözendöneminde olduğu gi- bi şimdi de RP'li belediyede "temel nazım plan ilkesi"olarak savunuluyor. Aynı gözlemı, örneğin "gökdelenler" ıçın de yapabiliriz. Belediyedeki anakent imar kadrolan kimi RP'li ilçe belediyele- rindekı kaçak ve plansız imar yağmasına • engel olamıyorlar; ama, tstanbul'daki ANAP döneminden miras kalan yağma projelerini durdurmak yönünde çaba için- deler. Nazım planda emsal sınırlaması ge- tirerek gökdelenleşmeyı frenlemede önemli adımlar attılar. Buna karşın örne- ğin Mesut Ydmazise tstanbul'daki en gör- kemlı açılış törenıni Balmumcu'dakı tar- tışmalı birgökdelenin kurdelasını keserek yaptı. Bu bınanın kente vereceği zararlan hiç düşünmeden... iki partinin hizmet kadro- lan arasında bu tür "kente bakış," konula- nndaki ciddi görüş aynlığı, son zamanlar- da daha farklı bir çizgide ANAP'lı Fatih Belediyesi ile RP'li Büyükşehir Betediye- si arasında da yaşanıyor. Örneğin Fatih Belediyesi, gerçekten kent kimliğıne karşı yüksek bir duyarlılık göstererek Tarihi Yanmada'da kendi ilçe sınırlan içindeki tüm "Bizans ve Osman- lı kuhflrûne ait" mimari mirasa "aynı de- ğerivererek"korumayaçalışıyor. RP'liler ise surlarla ilgili tartışmadan da anımsa- nacağı gibi, Istanbul'un uygarlık biriki- minde "aynıncılık" yapıyorlar. Dahası, 2600 yıllık yerleşme merkezi olan tarihi yanmadanın SlT karannı bile kabullene- miyorlar. Benzer şekılde, yine Fatih Belediyesi, tarihi Sangûzei Caddesi'nin adını değiş- tirip yerine bir "tarikat liderinin" adını veren RP'li Büyûkşehir Belediyesi'ni mahkemeye verdi. Recep Tayyir Erdoğan ve ekibi de Fatih Belediyesi'nin Zey- rek'tekı tarihi çevreyi koruma projesine "siyasi nedenlerle" destek vermiyor. Evet. RP ile ANAP arasında iktidar kol- tuklan için gözlenen yakınlaşma, aslına bakılırsa "yaşamın içinde" hiç de öyle de- ğil ve tersine (haklı nedenlere de daya- nan) "uzaklaşma" var. Üstelik bu örnek- ler, sıradan ve "uzJaşabttJr" görüş aynlık- lan da değil. Çünkü, Türkiye'yı rutsak alan rant ekonomisine karşı farklı tutum- lardatı ve anlayışlardan kaynaklanıyor. Görünüyor ki bu tür koalisyon yakınlaş- malan, ashnda ülke için değil, "başka beklentiJer" için olsa gerek. Türkiye za- ten ne çektiyse. hükümet olmayı, hizmet yerine "iktidarın nimetterinden yararlan- ma" şeklinde gören yaygın siyaset anla- yışından çekti. "ANAREFAH" çabalan da bunun doruktaki örneği olarak tarihe geçiyor... DUNYA HAVA OYUNIARI Eniyfler Türkiye'de uçacak • 12-21 Eylül 1997 tarihinde Türkiye'dekı 8 bölgede gerçekleştirilecek olan Birinci Dünya Hava Oyunlan'na 17 dalda yaklaşık 4 bin sporcu katılacak. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Dünya Hava Oyunlan'nın ilkinin Türki- ye'de yapılacağı bildirildi. Türk Hava Kurumu (THK) Genel Başkanı Prof. Dr. Attila Taçoy, THK'nin 71. kuruluş yıldönûmü dola- yısıyla düzenlediği basın toplantısında, Uluslararası Havacılık Federasyonu (FAI) tarafından düzenlenen ve organizasyonu Türki- ye'ye verilen 1. Dünya Ha- ran ayında, Montreal'deki FAI toplantısında yapılan oylamada benimsendi. Fransa ve Belçika'nın 2 olumsuz oyuna karşılık 43 kabul oyu ile organizasyonu Türkiye üstlendi. THK Genel Başkanı Ta- çoy, ekonomi, turizm ve ta- nıtım açılanndan Türki- ye'ye büyük katkılan olaca- ğını vurguladığı oyunlann sponsorlar ve devletin yar- dımlan ile destekJeneceğini vaOyunlan'nın 12-21 Eylül bildırdi. Toçay "Böyle bir 1997 tarihinde yapılacağını ' organizasyonu \apmak için k l d d i sağjam biraltyapıvezengin yğ açıkladı. Taçoyun verdıği bilgiye göre 17 -Jalda yakJa- şik 4 bın sporcunun katılımı ile düzenlenecek oyunlar Ankara-Etimesgut; Antal- ya; Aydın; Denizli-Honaz; Kapadokya; lzmir-Efes; ts- tanbul-Samandıra ve Eski- şehir-lnönü olmak üzere Türkıye'deki 8 bölgede ger- çekleştinlecek. Uzun mesafe yanşı Yamaç paraşütü, balon, akrobasi gibi dallann yer al- dığı oyunlarda bir "uzun mesafe hava yanşı" da dü- zenlenecek. Yanşçılar, lz- landa'dan başlayıp Batı Av- rupa'yı, Akdeniz'i, Afri- ka'yı dolaşıp İsrail'den ge- çerek Trabzon'a ulaşacak- lar. Yanş Antalyada son bu- lacak. Kara ve deniz olimpıyat- lanna üçüncü bir boyut ge- tirecek olan "hava oyunla- n" projesi ilk kez 1990 yı- hnda FAI tarafından günde- megetirildı. Önceleri Fransa ve Yuna- nistan'ın üstlenmek istediği organızasyondan, Fransa yeterli de\ let desteğini ala- madığı için, Yunanistan da gereklı altyapıya ve kamu- oyu ilgisme sahip olmadığı için çekildiler. Daha sonra Türkiye, Avustralya ve Gü- ney Âfrika'nın üstlenmek istediği oyunlann Türki- ye'de yapılması. geçen hazi- M bir bilgi birikimi gerekir. Bu ikisi de Türki\e'de var. Kök- lü havacılık geleneğimiz ve zengin bir biigi birikimimiz var. Aynca FAI'nın özelükle aradığı devletdesteğinesahi- biz. Halkdesteği de arkamız- da" dedi. Toçay, aynca, kuracaklan uçak fabrikası hakkında da bilgiler verdi. Tanmsal ilaç- lama, gübreleme ve yangına havadan müdahale uçaklan- na Türkiye'nin büyük ge- reksinimi oldugunu beliten Taçoy, bu konudaki ılk adımlann Atatürk ile atıldı- ğını söyledi. Taçoy, bu amaçlara yönelik uçak fab- rikasının ilk kez 1939-1941 dönemınde yapılmasına karşın 1950'li yıllarda kapa- tıldığını anımsattı. Demird'in kabulü Cumhurbaşkanı Süley- man Demirel de, dün THK Yönetim Kurulu'nu kabu- lünde, Dünya Hava Oyunla- n organizasyonunun çok iyi yapılacağından emin oldu- gunu kaydetti ve devletin her kademesinin bu konuda gerekli desteği vereceğini söyledi. Siyasi parti genel başkan- lan ile Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı Suphi Giirsoytrak da, THK Başkanı Taçoy 'a birer kutla- ma mesajı gönderdiler. İstanbul Arnavutköy'de eylem Bozıık yol, halkı sokağa indirdi İstanbul Haber Servisi - Gaziosmanpaşa Arnavut- köy'de yaklaşık bin kişı, Eski Edırne Yolu'nu "bozukvecan aküğT gerekcesiyle 8 saat tra- fığe kapattı. Habibler'de ge- çirdikleri bir trafik kazasında ailesıni kaybeden ışadamı Ferhat Gedikso>'un yolun düzenlenmesi için 4 gün ön- ce ölüm orucuna başlaması ve yerel Arnavutköy Radyo- su'nun yayınlan, binlerce ki- şiyi sokağa döktü. Arnavut- köy beldesi halkının aldığı kafarla dün kimse işine git- mezken çocuklar da okula göndenlmedı. Arnavutköy'de halk, dün sabah saat 05.00 sıralannda Ferhat Gediksoy'un ölüm orucu için Boğazköy'de kur- duğu çadınn önünde toplan- dı. Halk, çevredeki inşaatlar- dan topladıklan rnalzemeler- le yolu keserken araç sahiple- n de bırer kilometre aralıklar- la otobüs, minibüs ve otomo- billennı park ederek trafiği kılitledi. Uzun bir süre bekle- yen, ancak kalabalığın azal- madığını görenjandarma bır- likleri, saat 13.00 sıralannda park eden araçlan çekerek yo- lu tarafığe açtı. Halkın RP'li beledıyeye yönelik suçlama- lannı yanıtlayan Arnavutköy Belediye Başkanı Bahtiyar Sağlam, "Yolua durumunu çeşitü kez KarayoUan'na bil- dirdik. Hatta 1992 \ıhnda is- tenmeyen durunüara yol açı- labileceginL yol kapama ve oturma eylemlerinin beklen- diğini beürttik. Bizi Ödenek- ler kısıtlf diyerek geri çe\ir- düer" dedı.' (Fotoğraflar: ALPER TURGLT) jVHUi Eğîtiın Müdiirü'ne suçlama • Afyon Milli Eğitim Müdürü Rıza Kültür hakkında, haksız çıkar sağladığı ve atamalarda usulsüzlük yaptığı gerekcesiyle Afyon Cumhuriyet Savcıhğı'na suç duyurusunda bulunuldu. istanbul Haber Servisi - Uzun bir süredir hakkında "usulsüz atama, haksızçıkarsağlamave benzerişikâ- yetfcr" bulunan Afyon Milli Eğitim Müdürü Rıza Kültür için Afyon Cumhuriyet Savcıhğı'na suç duyu- rusunda bulunuldu. Eğitim-Sen tara- fından öncekı gün savcılığa verilen suç duyurusu dilekçesinde, Kül- tür'ün "Usulsüz para topladığı" be- lırtildi. Afyon'a geldiği günden bu yana, yaptığı atamalar. topladığı yardım- larla veli ve öğretmenlerin tepkisine neden olan Kültür, son olarak Eği- tim-Sen Afyon şubesi Mali Sekrete- ri Nedim İşkorur'u gerekçe göster- meksizin ilçe ilkokulundan köy il- kokuluna atadı. tşkorur'un katıldığı Afyon TV isimli yerel bir televiz- yonda yayımlanan "Hedefe Adım Adun" adlı programda, Rıza Kül- tür'ün usulsüzlüklerini anlattığı ve programdan sonra görev yennın de- ğiştirildiği öne sürüldü. Afyon Milli Eğitim Müdürü Rı- za Kültür'ün daha önce de 13 okul müdürü için keyfi atamada bulun- duğu iddia edildi.Ataması yapılan okul müdürlerinin kabul ettiği kitap listelerine bakıldığında Milli Eğitim Komisyonu'nun ve değişik yayınev- lerinin kitaplannın görüldüğünü be- lirten ve adının açıklanmasını iste- meyen bir öğretmen, şunlan söyle- di: "Haklaruıda hiçbir atama karan çıkmayan müdürlerin,göre> yapnk- lan okullann kitap listeleri incelendi- ğinde hep aynı yayınevinin adını gör- mek olanakh. Bu yayınevi ise Rıza Kültür'ün eşi Suna Kültür'ün karde- şi ve Ozgün Matbaacılığın sahibi Ün- sal Gündoğan'a ait İlginçtir ki Ün- sal Gündoğan'ın eşi Elife Gündoğan da bu kitaplann yazar kadrosunda bulunuyor." Rıza Kültür ile ilgili bir başka id- dia ise makbuzsuz para toplamasına yönelik. Konuyla ilgili görüş bıldi- ren veliler. 'seviye tespit sınavTnın yılda üç kez \ apıldığını ve sınav ba- şına kendilerinden 20.000 TL. top- landığın belirttiler. Veliler toplanan para karşıhğında, makbuz alamadık- lannı öne sürdüler. Dosyalama sistemine geçmek amacıyla dosya alımı için her öğret- menden 240'ar bin lıra toplandığını belirten bir öğretmen, dosyalann Devlet Malzeme Ofisi yerine Af- yon'da bulunan ve Özgün Matbaacı- lık'ın Afyon bayisi olan Erdem Kır- tasiye'den alındığını söyledi. OTLAR /ORAL ÇALIŞLAR / sveç'in başkenti Stockholm'de geçen günlerde bir hafta boyunca kadınlann iktidar üzerindeki etkilerini araştırma olanağını buldum. lsveç Parlamento- su'nun yüzde 41.8'ini kadınlar oluşturu- yor. Hükümet üyelerinin ise tamı tamına yanii kadın. Isveçli kadınlar, kadınla er- kek arasındaki eşitlik sorununun hâlâ çö- zülemediğı inancındalar ve çabalanru sür- dürüyorlar. Gezim boyunca. lsveç'in baş- ta kadın erkek eşitliğinden sorumlu kadın bakanı olmak üzere çok sayıda önde ge- len Isveçli kadınlagöriiştüm. Önümüzde- ki günlerde kadınlann bu ülkedeki müca- delesini ve kazandıklan mevzileri anlata- cağım. Bütün bunlan neden anlatmak gereği- ni duyduğumu sorabilirsiniz. RP ile ANAP'ın iktidar valsi, bana birden tsveç'i ve bu ülkenin kadınlannı anımsattı. RP'nin hiç kadın millervekili yok. Zaten adayı da yoktu. ANAP'ın ise iki kadın millervekili bulunuyor. Yani ANAP-RP koalısyonu kurulursa iki partinin toplam 292 milletvekilinden yalnızca 2 tanesi ka- dın olacak. ANAP-RP koalisyonunun bir bovutu bu RP iktidanna alıştınlıyor muyuz? lkı parti arasındaki işbirliğinin bir baş- ka boyutu ise Nakşibendilik. İki parti için- de çok sayıda Nakşibendi mılletvekili yer alıyor. Necmettin Erbakan başta ol- mak üzere RP'nin kuruculan ve önde ge- len milletvekıleri Nakşibendi. ANAP'ta ise başınıKorkutÖzal'ınçektiğı bir Nak- şibendi grubu, koalisyonun çatılmasında köprü rolü oynamaya çalışıyor. tçinde binde 7 oranında kadın bulunan. Nakşılerin çattığı koalisyon, ülkemızın bugünkü koşullanna çok uygun. Düşün- celere yönelik her türlü ceza hükmünün geçerliğini koruduğu, aydınlann mahke- me kapısından kurtulamadığı, erkek ege- men bir ülkenin meşrebine uygun hakiki bir koalisyon. Bozdurup bozdurup harca- yabiliriz. Mesut Yılmaz, ortalıkta dolaşan söy- lentileıe göre önceki bir yıllık başbakan- lığı karşıhğında Erbakan'a üç yıllık baş- bakanhk önermiş. 1970'li yıllarda genç- lerin MSP mitinglennde Erbakan'ı kız- dırmak için "Erbakan Başbakan" diye at- tıklan sloganlar, artık alay konusuolmak- tan çıkıp gerçeğe dönüşüyor. 1997 yılın- dan itibaren Erbakan'ın başbakanlığına hazırolmamızgerekiyor. Sağolsun Mesut Yılmaz. Gerçekten ne oldu da Türkiye bu nok- talara geldi? Asıl bunun üzerine kafa yor- mak gerekiyor. Türkiye, nasıl siyasi Is- lamcılığın birinci parti olduğu bir ülke ha- hne dönüştü? Nasıl oldu da merkez sağın iki partisi birleşemedi ve Yılmaz, Erba- kan'ın kapısını çalmak gereğini duydu? Türkiye, demokrası arayışıyla, yani çoksesli yeni bir toplumsal arayışla, 12 Mart \e 12 Eylül askeri darbelerinin ka- tılaştınp despotikleştirdiğı devlet anlayı- şının arasına sıkışıp kalmış durumunda. Gözünü kırpmadan her türlü zorbalığı ya- pabılen kafanın yönlendirdiği bir yöne- tim biçimiyle, eskisi gibi yaşamak iste- meyen milyonlarca insan karşı karşıya. RP, devletin halka iyıce yabancılaştığı ve her gün onlarca insanın canını yitirdi- ği bir ortamda güç kazanmaya başladı. Si- ırt'in Güçlükonak ilçesinde 11 yurttaşm yakılarak öldürülmesinde ortaya çıkan ye- ni gerçekler, Türkiye'de devletin hangi noktaya geldiği göstermesi bakımından ibret vericidir. 11 kişinin bazı devlet gö- revlilennce yakıldığını, inceleme yapan heyet üyeleri kesin birdille açıklıyor. Ola- yın biraz gerisine gidersek yakılma eyle- minin hemen ardından Genelkurmay Baş- kanlığı 'nın bir uçakla gazetecılen Güçlü- konak'a götürdüğünü ve eylemın PKK'ce yapıldığının açıklandığını hatırlayabiliriz. Bazı devlet görevlilerince yapıldığı araş- tırma sonucu neredeyse kesinlik kazanan biryakmaolayında, gözlemcilerin iddıası- na göre kamuoyu yanıltılmıştır. Daha da acı olanı. bazı devlet görevli- lerinın sırf kamuoyunu yanıltmak ama- cıyla 11 insanı gözünü kırpmadan yak- ması şüphesidir. Böyle bir devlet anlayi- şının nelere yol açabileceğini düşünmek bile korkunçtur. tşte RP'yi iktidara taşıyan, bu zorbalı- ğın sistemleşmiş olması ve devlet kurum- lannın içine kalıcı bir şekilde sinmiş bu- lunmasıdır. Demokrası olmayan, yurttaş- lan yakılıp evlen yıkılan insalann yaşa- dıgı birülkede her türlü gericiliğin boy at- ması kaçınılmazdır. Mesut Yılmaz'la Erbakan iktidar valsi- ni sürdürüyorlar. Düşünüyorum, aralann- da başka ne gibi benzerlikler var dıye. tki- si deTerörle Mücadele Yasası'nın 8.mad- desinde yapılacak küçük bir değişikJiğe karşı çıktılar. İkisi de 1982 Anayasası'nın demokratikleşmesı amacıyla atılacak her türlü adımm karşısına birlıkte dikıldiler. İki partide de çok sayıda erkek Nakşiben- di millervekili bulunuyor. Aynı günlerde karakollarda ışkence ile ınsanlar öldürü- lüyor, yargısız infazlar sürüyor ve bazı devlet görevlileri sırf PKK yaktı diyebıl- mek için köylüleri yakıyorlar. Türkiye acıh bir süreçten geçiyor. Ku- rumlar çöküyor, pis kokular dört bir yani sanyor. Sonra hep birlikte neden RP güçleniyor sorusunu soruyoruz. POLİTÎKA VE ÖTESt MEHMED KEMAL Ya İran'a Dönersek... Şimdi parti başkanlarına lider deniyor. üder aşağı, lider yukarı. "Lider böyle istiyor" dendi mi, akar sular dunjyor. Ebedi Şef, Milli Şef dönemi kapandıktan sonra; Ya "Köşk böyle istiyor" denirdi. Yada "Paşa!.." Demokrat Parti döneminde Menderes'in adı 'öe- yefend/'ydi. "Beyefendiböyle istiyor" dendi mi kimin ne istediği kolayca anlaşılırdı. Beyefendinin emirleri böyle, beyefendinin buyruğu şöyle.. Tek parti döneminde parti genel sekreteri Recep Peker"di. Paşa ne ıstiyorsa Recep Peker'in buyru- ğuyla isterdi. Gazeteler eski yazıdan yeni yazıya geçince bizim meslekte de bir bunalım başlıyor. Ahmet Rasim üs- tadımız bunalımı atlatmak için kalkıp Ankara'ya dü- şüyor. Üstadı Köşk'ün Umumi Kâtibi Ismail Müştak Mayakon görüyor. "Hayrola üstadım?" "Ekmekleh yuvarlak yapmışlar, alayım dedim, yu- variandı buraya kadar geldi. Ben de ardından koş- tum." O dönemin konuşma biçimi imalı, mecazlı, üstü örülüydü. Bu zarif söyteniş; "Işsiz kaldım" demekti. Ismail Müştak Mayakon. akşam köşkte günün ha- berini verir. Ahmet Rasim, Gazi Paşa'nın öğrencilik yıllannda tiryakisi olduğu yazardır. Üzülür, çevresine bakar: "Recep Peker nerede?" "Burdayım Paşam." "Nerede boş milletvekilliği var?" Peker şöyle bir düşünür: "İstanbul'da Paşam!" "Ahmet Rasim Bey üstadımızı ilk ara seçimlerde ordan aday gösterelim" der. Ahmet Rasim ölümüne değin İstanbul milletvekili olur. Son seçimlerde aday listeleri epeyce başağnsı ol- du. Ön sıralarda bulunanlann sesi çıkmadı, ama ar- ka sıralarda bulunanların gürültüsü dört yani kapla- dı. Bunların başında da Baki Tuğ geliyordu. Günümüzde adaylıklar eskisi gibi olmuyor. Bayan Tansu'nun yakınları alındı. Bunlann arasında bürok- ratlar (Emniyetçiler) ön sırayı doldurdular. "Ne oluyor" "Lider böyle istiyor." Başbakanlık partiler arasında bir batağa saplanma olduğu gibi parti içinde de oldu. Kime (ihale) edilece- ği anlaşılamadı. istifalar bu yüzden oldu. Parti lider- leri, "Sen başbakan olacaksın, ben başbakan olaca- ğım" kavgasını sürdürdüler. Başbakan olma kavga- ya dönüştüğü gibi, elden çıkınca dostluğa dönüştü. Dönüşümlü mü olsun? Bölüşümlü mü olsun? Baş- bakanlık bir elmanın yarısıydı. Yarısı birine gidiyor, yansı ötekine... Anlaşma olunca bu kez de "Kim ön- ce ısıracak?" kavgası çıktı. Isınk kimin? "Senin mi?" "Benim mi?" Bu kaçıncı buluşma, bu kaçıncı halvet? Refah Partisi rejimin içinde mi, dışında mı? Oy verdiğine, seçildiğine göre içinde. Anayasaya bir aykınlık yok, Ecevit'le ilk koalisyonu yaptığından beri rejimin içinde görünüyor. Ancak iktidar oluşu kor- kutuyor. İktidar olup da bütün güçleri elinde toplayın- ca korku başlıyor. "Hadi bir iktidar olsun da görelim." Korku o zaman başlıyor. Ya Iran'a dönersek? Evet, ya Cezayir'e dönersek? BULMACA SEDAT YAŞAYA\ 1 2 3 : ; : 1 2 3 I I iI 4 5 6 LJ | I I 7 8 9 • i+L SOLDANSAĞA: 1/ El yazması kı- tapların sonuna, güveden koruya- cağına inanılarak yazilan ve tılsımlı sayılan sözcük. 2/ İki üç yaşındakı erkek koyun... İçi- ne sulu şeyler ko- nandennceçanak. 3/ Eskıden Roma kentine verilen ad... Meyve kuru- su. 4/ Ölmüş kim- selerle cınsel bır- leşme eğilimi şeklinde kendi- ni gösteren cınsel sapıkhk. 5/ Ses... 'Irlanda Cumhunyet Ordusu'... EvTensel alıcı olan kan grubu. 6/ Yurdumuzun güneybatısında bir körfez. II lyı bakım ve ilaç tedavısı... lslam dinınde, kabirde ölüle- n sorguya çektiklenne ınanı- lan iki melekten bın. 8/ Bir ışe gönlü olma... Istanbul'un bir semtı. 9/ Bir konu üzerin- de, bellı kural ve yöntemlere uyularak yapılan tartışma. YUKARIDAN AŞAĞrYA: 1/Cinsel istek. şehvet... 'Gurbet ilde haberim duyar- san / Başının çaresinı bul kara gözlüm' (Karacaoğlan). 11 Konut... Ankara'nın eski adı. 3/ Sert. katı. . Eski yapı ya da kent kalıntısı. 4/ Yatak doldurmaya yarayan yün. pamuk, kı- tık gibi şeyler... Su. 5/Zekâ bölümü 50-70 arasında bulunan kimse. 61 llave... Görülen âlemın ötesi. 7/ Eski ve usta ge- mici... Kıraya verilerek gelir getiren mülk. 8/Afrika ile As- ya'yı birbınne bağlayan yanmada... Cstü kapalı olarak an- latma. 9/ Genellıkle Uzakdoğu ülkelerinde B vitamini ek- sıklığınden doğan bir hastalık. İSTANBUL ASLİYE 2. TİÇARET MAHKEMESİ BAŞKANLIĞPNDAN 1995/372 Commercial Union Sigorta A.Ş. vekılı tarafından Ek- naş Ekspres Kuryecilık Nak. ve Tıc. A.Ş.- Mikri Incıler aleyhıne açılan tazminat davasında Dav^cı vekıli dava dilekçesinde: müvekkilı şirketin 2101405419 numaralı kıymetlı evTak naklıyatı sigorta poliçesı ile Fınansbank A.Ş. tarafından Hazine bonolan nakliye nzikolanna kar- şı sıgortalandığını, Finansbank A.Ş. tarafından Ankara şubesıne ulaştınlmak üzere davalılardan Eknaş'a teslim edılen Hazine bonolanndan 3.820.0OO.0O0.-TUlik kısmı- nın çalındığını, davalılardan Eknaş'ın bu tür taşımalarda ahnması gereken tedbirleri almadığını, sıgortalıyna bu mıktann ödendiğini, bu sebeple müvekkilı şirket sıgor- tahsına 3.400.000.000.-TL ödemek suretıyle bu mıkta- nn rücu yoluna gidilmesi ve davalılardan tahsılıne karar verilmesmi dava etmiştir. Davalı Mikri Incıler (Fırat So- kakNo: 71 2 Bahçelievler/Ankara) adresıne yapılan teb- lıgat bıla tebliğ iade edılmiş, Urfa-Merkez Pınarbaşı Mah. 094 hane c. 437 s. 086 nüfusunda kayıtlı davalının emnı- yet ve savcılık tahkıkatından da adresının meçhul kaldı- ğı anlaşılmakla dava dilekçesınin ve davetıyenın ılanen teblığıne karar verilmıştır. Karar gereğince davalıya bel- lı gün ve saatte (29.3.1996 günü saat 14.00'te) mahke- memızde hazır bulunmanız, hazır bulunmadığınız veya bir vekıl tarafından temsil edilmediğiniz takdırde 3136 sayılı yasayla değişik 213-2. mad. uyannca yargılamaya yokluğunuzda devam olunacağı hususu davetiye yerine geçerlı olmak üzere ılanen tebliğ olunur. 12.2.1996 Basın: 71806
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle