Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 ŞUBAT1996 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Renault'nun, ulusal sanayiine destek vermek için Türk yan sanayiine yüz çevirdiği öne sürülüyor
Fransa'dald kriz Türldye'yi vurduAHMETÇELİK
Avrupa'da pazann daralması ve işsiz-
liğin artması. Türkiye'deki yabancı serma-
yenin "miUiyetçiük" damannı kabaıttı.
Uzun yıllardır, Türkiye otomobil pazan-
nın iki biiyük üreticisinden biri olma avan-
tajmı kullanan Fransız Renault'nun, Fran-
sa'da yaşanan kriz nedeniyle, ulusal üre-
timini desteklemek amacıyla, Türk yan sa-
nayiine yüz çevirme eğilimine girdiği be-
lirtiliyor. Faturası Türkiye'ye çıkıyor.
Özellikle çoğunluk hisselerin merkeze
geçmesinden sonra üretim polirikalann-
da değışiklik yaptığı kaydedilen OYAK Re-
nault'nun, Türk yan sanayicileri ile çalış-
mak yerine yedek parça ve yan sanayiı
ürünlerinde Fransa'dan ithal etme yönte-
mini benimsedıf i ilen sürülüyor OYAK
Renault'dakı Türk müdürlerin, "Yerli ürün
fiyatlan daha ucuz" şeklındeki ıtirazlan-
na rağmen Fransız Genel Müdür Jacqu-
esChauvet tarafından, ana fırmadaki eko-
nomik kriz ilen sürülerek bazı yerli yan
sanayiı şirketleriyle yapılan anlaşmalânn
süresi bıttikçe kesilmesi talimatı venldi-
ği de öğrenildi
Gelişmeler OYAK Renault Ürün Plan-
lama Dış Ticaret ve Tamtım Direktörü
Levent Taylan tarafından yalanlanırken
konuyla ilgili olarak bilgı veren piyasa
çevreleri, Türkiye'de üretildiği halde Re-
nault tarafından ithal edilen pek çok mal-
zeme bulunduğuna dikkat çekti.
Renault'nun çalıştığı yerli firmalardan
biriyle herhangi bir nedenle anlaşmazlı-
ğa düştüğünde ürün ne olursa olsun ihtı-
yacını direkt olarak ithalatla karşıladığı-
nı belirten Onur Otomotiv ortaklanndan
Salih Yücel, "Buradaki üretici firmalan
kârtıkk açBuıdan asgari şardarda hattaza-
• Avrupa otomotiv
sanayiinin, talep
darlığı ve işsizliğin
nedeniyle önemli bir
üretim darboğazından
geçmesi Türkiye'deki
yabancı sermayenin
milliyetçilik
duygulannı kamçıladı.
• Fransızlann
sermaye payını
arttırdıklan Oyak
Renault'da, Genel
Müdürü Jacques
Chauvet'nin, Türk
müdürlerin "maliyet
artar" uyansına
rağmen. Türk yan
sanayii ürünlerinin
ithali talimatı verdiği
öğrenildi. Renault'nun yedek parça ve yan sanayii ürünlerinin Fransa'dan ithali ağır basıyor.
rar seviyelerinde çalıştırma düşünceieri
var. Bu şartiar yerine getirflmezse bemen
itfaalata dönüyorlar" dedi. Salih Yücel
şöyle konuştu.
"Örneğin Renault taranndan 6 aya ka-
dar bir mala 100 bin lira flyat tayin edil-
di. Ancak maiiyet artışlan nedeniyle aynı
malı üretici firma 120 bin liraya \ermek
istiyor. Renault bu paray ı bemen vermiyor.
Adeta firmalan süründürüyor ve alter-
natif olarak da ithaJatı kullanıyor."
OYAK Renault'nun Türkiye'deki hiç-
biryerli yan sanayii firmasına bağlı olma-
dan çalışır hale gelmeye çalıştığını belir-
ten Yücel, uygulamanm hisselerin çoğun-
luğu Fransız Renault'ya geçtikten sonra
ağırlık kazandığını söyledi. Yücel, motor-
yağı olarak Elf'in kullanılması zorunlu-
luğu gibi uygulamalann söz konusu po-
litikalann bir sonucu olduğunu kaydetti.
Halen Renault'nun kaporta konusunda
yan sanayii firmalannın üretimlerini ta-
mamen durdurduğunu ifade eden Yücel,
bunun. "Dizaynı Renaulttaranndan yapı-
lan mamullerin üretim ve satışı Rena-
ult'nun kontrolündeolmalıdır'' fıkrinden
hareketle yapıldığını duyduklannı belirt-
ti. Şu anda özellikie Renault 9'lann kapor-
talarının yan sanayiı üretımınintamamen
durdurulduğunu belirten Yücel. "Tofaş'ın
Opar vasıtasıylayedek parça veservis hiz-
metlerinde Renault'ya karsı üstünlügü
var. Renault ise Mais'le bu kontrolü elde
edememiştir. Bunu elde etmenin mücade-
lesini veriyorlar. Opar'ın kaporta satışla-
nnı öğrendikten sonra geri olduklannı
fark ederek kaporta konusunda söz konu-
su kısıtlamayı \aptilar" dedı.
Konuyla lİgılı olarak Cumhunyet'ın so-
rulannı yanıtlayan OYAK Renault Ürün
Planlama Dış Ticaret ve Tamtım Direk-
törü Levent Taylan, böyle bir poiitika uy-
gulanmadığını söyledi. "Her şeyden ön-
ceortada bir ekonomik gerçek var" diyen
Taylan söyîe konuştu:
"Renaıilt marka ürünlerin belii bir ka-
lite vefiyata tekabületmesigerekiyor. Eger
yerli yan sanayiide bu kaliteve fiyadara uy-
gun mal bulabiliyorsak her zaman önce-
likJcvcrii tedarik daha avantajlıdır. Ancak
yerli üreticflerin bazılan bu şardara uya-
mıyor."
5 yıldan beri çalıştıklan yan sanayi fir-
malannı kalite üretimine yatkınlık dene-
timinden geçirdiklerini belirten Taylan,
hedeflennin kısa vadede sadece en iyiler-
le çalışmak olduğunu kaydetti. Amaçla-
nnın da Renault'nun uluslararası düzey-
de kalite standardına uygun parça tedarik
edebilmek olduğunu kaydeden Taylan,
"Bu,asılmevyeleriniRamıltl9'davenne-
yebaslayan bir poiitika. Renault 19,bugün
Fransa'da üretildiği fabrikadan neredey-
se daha yüksek kalite standardında üreti-
Kyorve bu da yerli sanayiciden alınan par-
çalarla yapıhyor"dedi.
Orijinal Fransız ürünlerle yerli ürünle-
rin oranının otomobilden otomobile de-
ğiştiğini belirten Taylan, Renault 12 ve 9'un
Fransa'da parçasının üretiimediğini belir-
terek şöyle konuştu:
H
Renault 12 ve 9 son derece yüksek bir
yertiük düzeyine sahip. Bunlann parçala-
nm Fransa'da zaten bulama>iz. İ9'da ise
maliyederi düşürmek açısından yeıii yan
sanayiine doğru gidiyoruz. 19'daki yerli-
lik oranı büyük oranda arttı. Ama bir Re-
nault 19'un enjektoriü 1800 motorlusunu
de aldığınız zaman. bundaki yerlilik ora-
nı daha düşüktür. En azından komple mo-
toru \e enjeksiyon sistemi ithal; ama bu-
nun dısında kaporta, koltiık,gösterge pa-
neli,jantlan yerli.*'
Avrupa Birliği yardımlan hayal kınklığı yaratmca Ankara Sanayi Odası sesini yükseltti
'Hiîkümet, sanayicileri kanchrdı'
CANAN SOYSAL
• ASO Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Çağlayan, hükümetin özel
sektörün karşılaşacağı sorunlan bildiği halde, bunlan gizleyip gerekli
müzakereyi yapmadığını savundu. Çağlayan. kısıtlı AB yardımlannın
KOBl diye tanıtılan bazı KlTlere aktanldığını da iddia etti.
anlaşılması. özel sektörün sabnnı
taşınnca, ilk tepki Ankara Sanayi
Odası'ndan geldi. Ankara Sanayi Odası
Yönetim Kurulu Başkanı Zafer
Çağlayan, Cumhuriyet'e yaptığı
açıklamada hükümetin, gümrük
birliğınin Türk ekonomisinde ortaya
çıkacak olan oiumsuzlukJan bildiği
halde gerekli miizakereleri yapmamasını
büyük bir hata olarak nitelendirdi.
Çağlayan, Türkiye'deki politikacı ve
bürokratlann gümrük birliğinin ne
olduğu ve neler getirip neier götüreceği
Bir buçuk aylık gümrük birliği
macerasındân umduğunu bulamayan
Türk sanayicisi, sonunda hükümete
isyan ettı. Hükümetin politık çıkarlan
uğruna kendilenni aldattığını öne süren
sanayıciler, gümrük birliğiyle birlikte
ortaya çıkan olumsuzluklann devam
etmesiyle yaratılan pembe tablonun bir
kâbusa dönüsebileceğini ifade ettiler.
Hükümet tarafından şişınlen AB
yardımı iddialannın doğru olmadığının
konusunda sanayiciyi
bilgilendırmedığını belirterek gümrük
birliğiyle birlikte boyle olumsuzluklann
ortaya çıkacağının bilindiğini, ancak
hiçbirönlem alınmadığını kaydetti.
'Altyapı yok'
Çağlayan, sözlerini şöyle sürdürdü'
"Türkiye'nin büyük altyapı eksildikleri
var. Bizi. kendimizden daha güçiü bir
boksörie aynı ringe koydular >e
kazanmamızı bekJiyorlar. Hükümetin
politik çıkarlannm kurbanı okluk. Bizi
okyanusa attılar, can simidi vermeden
kurtulmamızı istiyorlar."
Zafer Çağlayan. Türkiye'ye tam üyeliğin
neredeyse bütün yaptınmlannın
yüklendığini; ancak AB'nin mali
imkânlanndan çok sınırlı ölçüde
yararlanma olanağı tanındığını
belirterek aynca Türk işadamlanna
Avrupa ülkeleri tarafından uygulanan
vızenın de bır an önce kaldınlması
gerektığıni dile getirdı.
Çağlayan, bu durumun haksız bir
rekabet oluşturduğunu da ifade ederek
gümrük birliğinin«geıektirdiği eşitlik ve
ortakJık anlayışına hiç uygun oltnadığinı
söyledi.
Çağlayan, aynca Türkiye'de son
günlerde KOBl seferberliği
başlatıldığını da hatırlatarak bazı hantal
ve hassas KlT'lenn KOBl kılıfina
sokularak AB'nin verdiği proje
kredilerinden yararlandmlmaya
çalışıldığını sözlerine ekledı
İSCİNİNEVTIENINDEN
ŞÜKRAN SONER_
Barutsan
ASO Başkanı Zafer Çağlayan.
Sanayiyi geliştirecek eylem planı. Yeşil Kitap
Avrupa rekabet gücü peşinde
Ekonomi Servisi- Avrupa Bırlıği Komis-
yonu. açıkladığı "Yeşil lütap" ile üye ülke
endüstnlerinde yenılık üretme konusunu
tartışmaya açarak bir eylem planı hazırlaya-
cak. Yeşil Kitap'ta yenılik üretmeyı, "hiz-
metlerin, işletmenin ve üretimin düzenkn-
mesL ticari metotlar ve eğifim konulannda-
Id degişikliklerin başan 0e üretilerek kulla-
mbnası" bıçirrunde tanımJayan komısyon,
araştırmacılar, bankalar. yatınmcılar, eği-
timciler ve sosyal ortaklan bu konuda fikir
üretmeye davet etti.
AB'nin yeniIikJerin venmlılığı konusun-
da rakiplerinden daha başansız olduğunun
belirtıldiği kitapta, son 20 yıl ıcerisinde Ar-
Ge faalıyetlerine en fazla yatınmı yapan
Avrupa"daki işletmelenn en fazla ıstıhda-
mı da sağlayan işletmeler olduğu ve bu ger-
çegin yenılik ile rekabet ve istihdam arasın-
dakı bağı ortaya koyduğu vurgulanıyor.
Hukuki ve finansal yetersizliklerrn yeni-
liğin önünde önemli birengel olduğunu da
öne süren komisyonun. başan ıçin önerdi-
ği 13 eylem alanı ıçinde "teknolojinin yeni-
lenmesi, arastırmalann >eniliğt yönlendirfl-
mesi, öğrenci ve araştırmacılann karşılıklı
değişiınintn teş\ iki, ycnüiğe uygun > ergi ya-
pısının yerleştirümesi, özellikle KOBİ'lerde
yenılik üretinıinin desteklenerek böigesel bo-
yutunun güçlendirilmesi, yenılik üretme ya-
ranna olan kamu cylcmkrinin günceüeşti-
rflmesi,eğitimingeliştirümesi'' deyeralıyor.
AB Komısyonu'nun 1995 ekim ve kasım
ayian için hazırladığı bir araştırmanın so-
nuçlan da sanayi sektöründeki yatınm hac-
mınin geçen yıl yüzde 11 arttığı, 1996 yı-
lında ise kapasite kullanım oranlanndaki
durgunluk nedeniyle bu oranın yüzde 4'te
kalacağı belirtılıyor. AT IstatıstikOfisı Eu-
rostat'ın yayımladığı rakamlarda işsizliğin
geçen yıl AB'de yüzde 0.4 gerilediğini gös-
teriyor. Geçen yıl Almanya ve lsveç'tetüm
yaş gruplannda, Fransa'da ise gençlerde iş-
sizlik oranı arttı.
Birikmiş navlun ödemeleri, cari kur üzerinden yapılacak
nıraeatçı, istediğiııi aldı
BinıtK aiııısı
Ekonomi
Servisi-Ihra-
catçılann 42
trilyona ula-
şan navlun
alacaklannın
hangı kurdan
ödeneceği tartışmasında kazanan, ihra-
catçılaroldu. Önceki gün yapılan Tür-
kıye Ihracatçılar Meclisi (TlM) lcra
Komitesi toplantısına katılan Dış Tica-
ret Müsteşan Nejat Eren ile Hazine
Müsteşar V'ekili Ne\'zatSaygılıoglu. nav-
lun ödemelerinin cari kurdan yapılma-
sı yönünde Başbakan Tansu Çiller'den
talimat aldıklannı açıkladılar. TlM Baş-
kanı Okan Oğuz, ödemelerle ilgili so-
runun "'göriişmeler yoluyla" çözülme-
sınden dolayı memnunluk duyduklan-
nı dıle getirdı.
Başbakan Tansu Çiller'ın önceki
gün Ankara "dagerçekleştirdiği Ekono-
mik Kurul Toplantısı'na katılan Nejat
Eren ve Nevzat Saygılıoğlu, TİM lcra
Komitesi toplantısının akşam bölümü-
ne katıldılar. Toplantıya, ihracatçılann
navlun alacaklanna ılişkın sorunun çö-
zümü yönüne ilışkin karan açıklamak
üzere geldiklerinı belirten Saygılıoğlu,
navlun ödemelerinin. ihracatçılann ta-
leplerindc belirtıldiği gibi cari kurdan
yapılması konusunda Başbakan Tansu
Çiller'den talimat aldıklannı bildirdı.
Para Kredi Kurulu'nun son karannda 31
Aralık 1994 tarihli kurun ödemelerde
esas alınacağını hükme bağladığını ha-
tırlatan Saygılıoğlu, bu karara göre dev-
letin ihracatçıya olan borcunun 41.6
trilyon lira olduğunu, ancak cari kurdan
ödenmesi karan ile birlikte rakamın 65
trilyon 338 milyar lira olarak revize
edildiğini belirtti.
DT Müsteşan Nejat Eren de bu ka-
rann Para Kredi Kurulu'nda birkaç gün
ıçinde imzaya açılacağını ve ödemele-
rin belirlenen takvim doğrultusunda
gerçekleştirileceğini söyledi. TlM Baş-
kanı Okan Oğuz ise ödernelerie ilgili so-
runun görüşmeler yoluyla çözümlenme-
sinden memnuniyet duyduklannı be-
lirterek "Sorunun çözümünde bürok-
ratlann yogun çabasını gördülc Siyasi-
lerevebürokratlarateşekkür borçluyuz'"
şeklinde konuştu.
KONUKYAZARı
Refah-ANAP koalisyon pazarfığrnın sonucuna ilışkin
ipucu verebilecek haber-yorumlarla yatıp kalkarken Kı-
nkkale Barutsan AŞ'de 12 fşçinin sendikaya üye olma
çabasından söz etsem ne dersiniz?
Barutsan, Kınkkale'de MKE'ye bağlı 370 kadar işçi-
rıin çalıştığı bir kamu işyeri. Çalışanlann 270'i Petrol-lş
Sendikası üyesi ve toplu pazaıiık hakkından yararlanı-
yorlar. 100 yakın işçi ise aynı işyerinde, aynı işverenler
yönetiminde çalıştıklan haJde, kâğrt üstünde bır başka
özel işletmenin işçisi konumunda gösterilıyorlar.
Bu işçılerin de ücreti sonuç oiarak MKE den çtkıyor.
Ancak işçi başına ücret ödemesi, yapılan bır anlaşma
çerçevesinde taşeron şirkete verilerek işçiye aktarmalı
ulaşıyor. Böylece toplu sözieşme dışında, asgari ücret-
ten ve kimi zaman sigorta primleri bile yatınlmayarak sen-
dıkasız, çok düşük ücretle İŞÇİ çalıştınlmış oluyor.
Özel sektörde hep yapılan bu haksız, yasadışı işçi
sömürüsüne, taşeron uygulamasma karşı zaman za-
man işçiler ve sendikalar başkaldınyor. Yargı yoJu ile hak
aranıyor. Yargı aynı işyerinde, aynı işverene bağlı, asıl işin
devamı niteliğindeki işlerde çalışanlann, kâğıt üstünde
başka şırketlerde gösterilseler de o işyerinde uygulan-
makta olan toplu sözleşme, ücret haklanndan yararlan-
maları gerektiği yolunda kararlar veriyor. Uygulanmıyor.
Barutsan'da bakım onanm, dinamit işlerinde, diğer ar-
kadaşlannın 4-5 katı daha düşük ücretle çalışmaya mah-
kûm edilen 100 işçiden 12 kadan, sonunda her şeyi gö-
ze alarak Petrol-lş Sendikası'na üye olmuşlar. Sendika
aracılığıyla yargı kararlanna da dayanarak toplu pazar-
lık hakkından yararlanmak istediklerini işverene duyur-
muşlar.
Yanrt: "Ya sendikadan ıstifa edin ya da işten atılırsı-
nız!"
Petrol-lş Sendikası Kınkkale şube yöneticilerinin ver-
dikleri bilgiye göre iş, işçilerin sendikadan istifa etme-
mekte, MKE yönetiminin de istifa etmezlerse işten at-
makta direnmesi aşamasında.
Olayı anlatan sendika şube yöneticileri, MKE yöneti-
minı etkileyebileceği umudu ile sorunun kamuoyuna
yansıtılmasını ıstediler. Bir kamu işyerinde, yasalara ay-
kın bır hak gaspının kamu oyuna yansıtılması ile önle-
nebileceği umudunu taşıyorlar. Daha açıkçası bireysel
ahlakına güvendikleri işletme yönetiminı etkilemeyi umu-
yorlar.
Bir kamu işyerinde bile verdiğımız örnekte olduğu
üzere apaçık, işçi haklanna, yasalara aykın uygulanan
taşeronlaştırma ne yazık ki Barutsan'da çalışan 100 iş-
çinin ve sendika üyesi olmayı göze alabilmiş 12 işçinin
sorunu değıl. Bu yasa, hukuk dışı sendikasızlaştırma, iş-
çi ücretlerini aşağı çekme uygulaması kamu işletmele-
rinde bile binlerce, on binlerce işçıyı kapsıyor ve her ge-
çen gün biraz daha yaygınlaşıyor.
Özel sektörde ise sendikalı işçi çalıştırma bir aynca-
lık, asgari ücretli çalışanlar çok büyük çoğunluk. Milyon-
lar sendıkasız, bır-iki yüz bin sendikalı ve sendikanın, top-
lu pazarlık hakkının olduğu ışyerlerinde bile işletmeler
işçilen sözleşme dışı tnrakmak üzere, taşeronlar eliyle
sayısız parçaya bölünmüş.
Sendikalar değil örgutlenmek, yeni işyerleri kazanmak;
eski örgütlü olduklan işyerlerinden bu yo\\a kovulmala-
nna seyirci konumda. Arada bir yerlerde konuşma fır-
satı elde ettiklennde yakınmaktan öte, olup biteni sey-
rediyorlar. Şimdilik üye işçi sayısının düşmesi ile sendi-
kacının saltanatında, gelirierinde, keyfi iktıdannda na-
sılşa bir eksilme olmuyor.
Üye işçilerini kaybettikçe şube kapatarak, ezilen ço-
ğunluğun muhalefetinden sıyırtıyorlar. Üstelik geçen yıl
sendikalarda genel kurullaryılıydı. İşçinin haklannın doğ-
ru dürüst savunulmamasının ödülü olarak da sendıkal
yasaklar durun<en sendikacılara bir yıl fazladan yöne-
timde kalma hakkı rüşvet olarak verilmiş, genel kurullar
dört yılda bire çıkanlmıştı. Özeti sendikacılanmızın koi-
tuklan 4 yıllığına garanti görülüyor. Dört yıl sonrasi da
Allah Kerim.
İşten atılma tehdidi ile karşı karşıya olan işçi ile yüz
yüze olan sendika şube yönetimi, işçinin yasal hakkının
aklına gele gele gazetede bir haber çıkarabilmek ancak
gelebiliyor. Kendi sendikasmdan, Türk-lş'ten bir şey
bekleyemiyor. Daha acısı sendikal savaşımla hakkının
savunulabileceği umudundan daha çok, yasadışı uygu-
lamanm teşhir edilmesi ile rahatsız olacak işveren vic-
danına umut bağlar bir konumda oluyor.
Onlar büyuk başkanlann, ancak sabarilan makam
koltuklanna öncelikle hava yapmak, gelen gideni ağır-
lamak üzere gelip oturmayı sevdiklerini, başlanna bela-
lıfcşçıkarmayı hiç sevmediklerini çok iyi biliyoriar. Işsiz-
güçsüz, dedikodudan da sıkılınınca, arka odalara, ge-
nellikle kumar oynamak üzere çekilinir. Arada konukla-
nn yemeğe götürülmesi fasıllan vardır. Tabii günlerin
önemli bir bölümü de yurt içi ve hele de yurtdışı seya-
hatlerle geçecektir.
Büyük başkanlar bunca yapacak güzel şeyler varken
işleri yok da işverenlerin taşeronlaştırma uygulamalan-
na karşı çok zor, çok belalı bir savaşım mı verecekler?
Oradan üç, buradan 5 üye daha kazanmak uğruna bir
sürü derde, belaya mı bulaşacaklar?
Ne dersiniz, bu yazı, Barutsan'ın 12 işçisinin sendi-
kadan istifa etmeden işlerinde kalabilmeleri, yasal hak-
lannı kullanabilmelerini sağlamak üzere MKE yönetici-
lerinin vicdanını sızJatabilmek üzere yeterli olabilir mi?
Uluslararası tekeller hükümeti indirime zorluyor
İthal tütüne vergi baskısı
MERİHAK
İZMTR- Gümrük birliği
ilk olarak tütünü vuruyor.
Yabancı sigara tekelleri.
Türkiye'nin ithal tütüne uy-
guladıgı yüzde 25'lik güm-
rük vergisi ve fonun. AB
standardı olan yüzde 6'ya
çekilmesi için hükümete
yönelik baskılannı arttır-
dı. Ithalat fonunun düşü-
rülmesiyle sadece Virginia
ve Burley tipi değil, orien-
tal tütün ithalatının da ya-
pılacağını belirten üretici-
ler tedırgin. Üreticiler,
ABD'nin tütün ithalatına
uyguladığı kotayı örnek
göstenyor ve fonun arttınl-
masını istiyor.
Hükümetin stratejik
ürünleri belirlememesi ve
gümrük birliği çalışmalan
sırasında bu ürünleri AB
Konseyi'nde korumaya al-
dırmamasının sıkıntılan,
ortaya çıkmaya başladı.
Türkiye'nin bu konudaki boşlukla-
nnı iyi değerlendiren yabancı sigara
tekelleri, gümriik birliğinin gerçek-
ieşmesinin ardmdan tütüne aynı oran-
da gümriik fonu uygulanmasını istiyor.
Türkiye'nin Virginia ve Burley tipi
tütün ithalatına uyguladığı yüzde 25 'lik
ithalat vergisi ve fonunun, AB'nin
üçüncü ülkelere uyguladığı yüzde 6'lık
orana indirilmesi isteniyor.
Tütün Eksperleri Demeği'nın yayım-
ladığı "TürkTütüneülügü Hakkında
Bildiriw
de, uygulanan yanlış politika-
lar sonucu Türk tütüncülüğünün ona-
Gümrük birliği tütün üretkisini de vurdu.
nlması imkânsız bir krize sürüklendi-
ği bildirildi.
Bildiride, gümrük birliğine girilme-
den önce AT OrtakJık Konseyi'ne baş-
\urularak tütüncülüğün korunması
şansının kullanılmadığı da vurgulan-
dı. Yayımlanan bildiride, Avrupa'yla
gümriik birliğine girilmesıyle sigara ile
sigara üretiminde kullanılan kıyılmış
tütünün bundan sonra gümrük vergi-
si ve tütün fonundan muaf olarak it-
hal edileceği belırtilerek şöyle denil-
di:
"Önceki verilere dayanan bu tah-
Philsa'dan
ithalat tehdidi
Ekonomi Servisi - Amerikan tü-
tününden alınan yüzde 25 gümrük
vergisinin kaldınltnasını isteyen Phil-
sa, ithalat silahını çekti. Hükümeti
gümrük vergisinin sıfırlanmaması
halinde üretimi durdurarak ithalata
yönelmekle korkutan Philsa,Alman-
ya'dan 30 milyon adet LM getirerek
bu doğrultudaki ilk adımı attı.
Pbilip Morris Sabancı Pazarlama
ve Sattş AŞ Genel Müdürü Tiırhan
Talu, dün düzenlediği topantıda
amaçlannın Türiaye'yi ithalatçı bir
ülke haline getirmek ofmadığını be-
lirterek, "Biz sadece istediğimiz za-
man ithalat yapabileceğimizi kanrt-
lamak isoyoruz" dedı Hammadde-
lerinde kilo başına4 dolarlıkbir yük
buiunduğunu belirten Talu, "10 bin
toa tütünithaletöğfaniz zaman bu 40
mîKon dolar eder. Biz 'Dört dolan
sihn bize verin' demiyonız, Yukûn
hanunaddedenkakbrdarakiçverg^-
ye yanatıbnasıni istiyoruz" dedi.
minin gerçekleşmeyeceğini >e tüketim
yapısının oriental tip sigaralar aleyhi-
ne değişeceğini kabul etmek gerek-
mektedir. Buna göre Türk rütünieri
adına yapılabilecek en iyimser tahmin.
toplam tüketimin en çok yüzde 50'si-
nin oriental tip sigaralardan oluşaca-
gıdır. Bu verilere göre ülkemizde üre-
tilecek orientaltip\e blend sigara har-
manlannda kullanılacak toplam Türk
tütünü.60 bin ton düzeyine inecek. Bu
nedenie 'ütün üretimimizin ciddi oran-
da kısıtlanması zorunlu hale gelecek-
tir."
MEBUSE TEKAY (A>^at)
Ereğli Demir Çelik'te son perde
E
reğli Demir Çelik Fabrikala-
rı'ndaki kamu hisselerınin
satışa sunulması karannın
ıptalı ıçın Başbakanlık ve
Özelleştirme Idarea Başkanlığı aley-
hıne açtığımız davanın duaışması brt-
ti. Karar yakında açıklanacak.
Üretim kapasitesı yılda 3 milyon
ton olan Erdemir, liman ve doklar, kok
fabnkası, yan ürünleri, yüksek fınn-
lar, çelikhane, sıcak ve soğuk had-
dehanelerden oluşan dev bir kuru-
Juştur. Ülkenin tek yassı çelik üreti-
cısidır. Türkıye pazannın yüzde 60'ına
hâkimdir. Sanayiye hammadde sağ-
lama gibi temel bır ışlevı vardır.
Işte bu dev tesıs, kısa vadelı çı-
karlar için piyasaya sunulmaktadır.
Ben genel olarak özelleştirme kar-
ş/tı değilim. Her KlTin durumunun
tek tek değeriendirilmesinden yana-
yım. Erdemir'deki kamu hisseleri-
nın blok olarak satışının ise yasaya
ve kamu yarannaaçıkça aykın oldu-
ğu kanısındayım. Bu aykınlık o ka-
dar açık ki, Özelleştirme Idaresı, açı-
lan ıptal davasında bu karann yasa-
ya uygun olduğunu söyleyememiş,
satışı, özelleştirmenin mantığı ile
açıklamaya çalışmıştır.
Davada iptal gerekçeleri olarak
gösterilen nedenler şunlardır:
- Erdemir'in satışa sunulmasıyla
ilgili karar, özelleştirmeyle ilgili 4046
sayılı yasanın "Amaç ve Kapsam"
maddesine aykındır.
- Erdemir'in satılması halinde özel
tekel oluşacaktır ki bu, anayasaya
ve Anayasa Mahkemesı kararlarına
aykındır.
- Stratejik önemi olan Erdemir'in
satılması, kamu yaranna aykındır.
- Satışa sunma karannın ve sap-
tanan değerin ilan edilmemesi ya-
saya aykındır.
Şımdi kısaca bu iddialara ve Özel-
leştirr.e Idaresı'nın savunmalarına
değinmek isfıyorum.
Özelleştirme ile ilgili 4046 sayılı
yasanın "Amaç ve Kapsam" başlık-
lı 1/A maddesinde, yasa kapsamın-
daki kuruluşlardaki kamu paylannın
ancak "ekonomide verimlılik" artı-
şı ve kamu gidertennde azalma sağ-
lamak amacıyla "özelleştirilebilece-
ği" hüküm altına alınmıştır.
4046 sayılı yasadan önce yapılan
özelleştirme uygulamalannda karar
organı olan Kamu Ortaklığı Yüksek
Kurumu'nun 6.5.1994 tarihli karann-
da da özelleştirmede takip edilecek
önceliklersırası, "önce zaran nede-
niyle bütçeye yük olanlar, sonra bü-
yükyatnm gerektirenler"'olarak be-
lirienmiştir. Oysa Erdemir, bütçeye
yük olmayan, yatırımlannı kendi fi-
nanse eden, Türkiye'nin en kâriı ku-
ruluşlanndan biridir. Erdemir'in ve-
rimlilik oranı da yüksektır. Ürün ba-
zında kapasite kullanımı, yüzde yü-
zün üzerindedir. Kâriı, venmliliği yük-
sek, devlete yük olmayan bir kuru-
luştaki kamu hisselerinin mülkiyeti-
nin devri, bizatihi özelleştirmeyle il-
gili yasanın amacına aykındır.
Özelleştirme Idaresi ve Başba-
kanlık da ıptal davasına verdikJeri
cevap dilekçesinde ve duruşmada,
Endemir'in kâriı ve devlete yük olma-
yan bir kuruluş olduğunu doğrula-
mışlardır. Idarediyorki: "Evet Erde-
mirbugün kârediyor, amayannza-
rar etmeyeceği ne malum? Üstelik
kâr ederken satmak, özelleştirme-
nin mantığıaçısından daha uygun."
Bu, tam bir tüccar mantığı. Bunu
devlete yakıştırmak gerçekten zor.
Ekonomınin mantığı, özelleştirme
kapsamındaki kuruluşlann kâıiıyken
satılmasını gerektinyor ve bu doğ-
ru bır mantıksa o zaman yasayı de-
ğiştirmek gerekiyor. Hem özelleş-
tirmenin ne zaman, hangi koşullar-
da yapılacağına ilişkin yasa çıkara-
caksın, hem de buna önce kendin
uymayacaksın. Bu, kabul edilebilir,
açıklanabilir bir durum değildir.
Diğer yandan, elbette hiçbir iş-
letmenin yann zararetmeyeceğinin
bir garantisi olamaz. Ama yasa, ge-
lecekteki riski değil, mevcut zaran
aramıştır. Kaldı ki Erdemir, özellikle
Ukrayna'nın fBkabetıne rağmen kâr-
lılığını rekor düzeye çıkarabılmiştir.
Bu, gelecek açısından da Erdemir'in
sahip olduğu potansiyeli göster-
mektedir.
Özelleştirme Idaresi ve Başba-
kanlık, devletin tekel oluşmasını ön-
leme görevini kabul etmişlerdir. An-
cak "Erdemir'in satışıyla özel tekel
oluşmaz, çünkü Türkiye'de yassı
çelik ithalatı yapılıyor, bir mal ithal
ediliyorsa tekel de oluşamaz" gibi
anlaşılmaz, tuhaf bir itirazla literatür-
deki tekel tanırruna yeni unsur ek-
lemişlerdir. Bu açılımla zaten hiçbir
alanda tekel oluşamayacağını da
kabul etmek gerekmektedir.
Idarenin her eyleminin kamu ya-
ranna uygun olması zorunludur. Er-
demir'deki kamu paylannın satılma-
sı, kamu yaranna aykındır. Erdemir,
milli savunmadan gemi sanayiine,
madencilikten beyaz eşyaya kadar
ekonominin çeşitli sektörlerine ham-
madde sağlamaktadır. Demir çelik
sektörü genel olarak dünyada süb-
vanse edilen bir sektördür. Bu sek-
törün üretim ölçüsü sanayileşme
düzeyinin, tüketılen çeliğin cins ve
miktan, gelişmişliğin ötçüsü sayıl-
maktadır.
Erdemir'in ürettiği yassı çelik ise
Türkiye'ye yetmediği ıçin aradaki
açık ithalatla kapatılmaktadır. Diğer
yandan 4046 sayılı yasanın 13. mad-
desi, ekonomi ve güvenlik açısından
stratejik kuruluşlardaki kamu pay-
lannın özelleştirilmesınde gerekli ön-
lemlenn alınması zoaınıuluğunu ge-
tirmektedir. Davalı idare, hiçbir ön-
lem alnmayışının nedeni sorulduğun-
da, "ihale sonrasında yapılacak sa-
tış düzenlemesine konulacak hü-
kümlehe gerekenin yapılacağı" gi-
bi kendinden menkul bir yanıt ver-
mektedir. Bu önlemlerin ihaleden
sonra nasıl sağlanacağı belirsizdir.
4046 sayılı yasada, özelleştirite-
cek kuruluşun değer tespitı yönte-
mi ve sonucunun aleniyet içinde ka-
muoyunaduyurulacağı öngörülmüş-
ken Erdemir için nasıl, neye göre, ne
kadar değer biçildiği gizlenmekte-
dir. Idare "Saptanan değer açıkla-
nırsa borsada Erdemir'in hisseleri
düşer"yar\\X\n\ vermektedir. Bu ya-
nrt, Erdemir'in birilerine hediye edi-
leceği kuşkusunun haklılığını göster-
mektedir. Hisse senedı sahıpleri ya
da ahcıları, Erdemir'e kendi verdik-
len değerin venlmediğini görürierse,
düşük değer saptanırsa hisseleri
düşer, aksi halde neden düşsün?
Yasaya göre özelleştirme, kamu
paylannın mülkiyetinin ya da işlet-
me hakkımn devri yoluyfa yapılabil-
mektedir. Erdemir gibi Türkiye hal-
kının geleceğini ilgilendiren bir ku-
ruluştaki kamu paylarının işletme
hakkının değil de mülkiyetinin dev-
nnin açıklanan nedenlerle 4046 sa-
yılı yasaya, anayasaya ve herkes
ıçın bağlayıcı olan Anayasa Mah-
kemesı kararlanna aykın olduğu dü-
şüncesindeyim. idare, iptal davası-
na da/anarak yapılan tüm iddialan
hukuten kabul etmiştir.
Siyasi iktidar, Erdemir yetki dava-
sına coğrudan müdahale ederek
özelleştirmeye uygun sendikayı eliy-
le masaya oturttu. Finalde daha ba-
şat birrole soyunacağını tahmin et-
mek gjç değil. Ben yine de her şe-
ye raç-nen yargının ve yargıçlann
bağırsızhğına olan güvenimi
koruyorum.