05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 ŞUBAT1996 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Renault'nun, ulusal sanayiine destek vermek için Türk yan sanayiine yüz çevirdiği öne sürülüyor Fransa'dald kriz Türldye'yi vurduAHMETÇELİK Avrupa'da pazann daralması ve işsiz- liğin artması. Türkiye'deki yabancı serma- yenin "miUiyetçiük" damannı kabaıttı. Uzun yıllardır, Türkiye otomobil pazan- nın iki biiyük üreticisinden biri olma avan- tajmı kullanan Fransız Renault'nun, Fran- sa'da yaşanan kriz nedeniyle, ulusal üre- timini desteklemek amacıyla, Türk yan sa- nayiine yüz çevirme eğilimine girdiği be- lirtiliyor. Faturası Türkiye'ye çıkıyor. Özellikle çoğunluk hisselerin merkeze geçmesinden sonra üretim polirikalann- da değışiklik yaptığı kaydedilen OYAK Re- nault'nun, Türk yan sanayicileri ile çalış- mak yerine yedek parça ve yan sanayiı ürünlerinde Fransa'dan ithal etme yönte- mini benimsedıf i ilen sürülüyor OYAK Renault'dakı Türk müdürlerin, "Yerli ürün fiyatlan daha ucuz" şeklındeki ıtirazlan- na rağmen Fransız Genel Müdür Jacqu- esChauvet tarafından, ana fırmadaki eko- nomik kriz ilen sürülerek bazı yerli yan sanayiı şirketleriyle yapılan anlaşmalânn süresi bıttikçe kesilmesi talimatı venldi- ği de öğrenildi Gelişmeler OYAK Renault Ürün Plan- lama Dış Ticaret ve Tamtım Direktörü Levent Taylan tarafından yalanlanırken konuyla ilgili olarak bilgı veren piyasa çevreleri, Türkiye'de üretildiği halde Re- nault tarafından ithal edilen pek çok mal- zeme bulunduğuna dikkat çekti. Renault'nun çalıştığı yerli firmalardan biriyle herhangi bir nedenle anlaşmazlı- ğa düştüğünde ürün ne olursa olsun ihtı- yacını direkt olarak ithalatla karşıladığı- nı belirten Onur Otomotiv ortaklanndan Salih Yücel, "Buradaki üretici firmalan kârtıkk açBuıdan asgari şardarda hattaza- • Avrupa otomotiv sanayiinin, talep darlığı ve işsizliğin nedeniyle önemli bir üretim darboğazından geçmesi Türkiye'deki yabancı sermayenin milliyetçilik duygulannı kamçıladı. • Fransızlann sermaye payını arttırdıklan Oyak Renault'da, Genel Müdürü Jacques Chauvet'nin, Türk müdürlerin "maliyet artar" uyansına rağmen. Türk yan sanayii ürünlerinin ithali talimatı verdiği öğrenildi. Renault'nun yedek parça ve yan sanayii ürünlerinin Fransa'dan ithali ağır basıyor. rar seviyelerinde çalıştırma düşünceieri var. Bu şartiar yerine getirflmezse bemen itfaalata dönüyorlar" dedi. Salih Yücel şöyle konuştu. "Örneğin Renault taranndan 6 aya ka- dar bir mala 100 bin lira flyat tayin edil- di. Ancak maiiyet artışlan nedeniyle aynı malı üretici firma 120 bin liraya \ermek istiyor. Renault bu paray ı bemen vermiyor. Adeta firmalan süründürüyor ve alter- natif olarak da ithaJatı kullanıyor." OYAK Renault'nun Türkiye'deki hiç- biryerli yan sanayii firmasına bağlı olma- dan çalışır hale gelmeye çalıştığını belir- ten Yücel, uygulamanm hisselerin çoğun- luğu Fransız Renault'ya geçtikten sonra ağırlık kazandığını söyledi. Yücel, motor- yağı olarak Elf'in kullanılması zorunlu- luğu gibi uygulamalann söz konusu po- litikalann bir sonucu olduğunu kaydetti. Halen Renault'nun kaporta konusunda yan sanayii firmalannın üretimlerini ta- mamen durdurduğunu ifade eden Yücel, bunun. "Dizaynı Renaulttaranndan yapı- lan mamullerin üretim ve satışı Rena- ult'nun kontrolündeolmalıdır'' fıkrinden hareketle yapıldığını duyduklannı belirt- ti. Şu anda özellikie Renault 9'lann kapor- talarının yan sanayiı üretımınintamamen durdurulduğunu belirten Yücel. "Tofaş'ın Opar vasıtasıylayedek parça veservis hiz- metlerinde Renault'ya karsı üstünlügü var. Renault ise Mais'le bu kontrolü elde edememiştir. Bunu elde etmenin mücade- lesini veriyorlar. Opar'ın kaporta satışla- nnı öğrendikten sonra geri olduklannı fark ederek kaporta konusunda söz konu- su kısıtlamayı \aptilar" dedı. Konuyla lİgılı olarak Cumhunyet'ın so- rulannı yanıtlayan OYAK Renault Ürün Planlama Dış Ticaret ve Tamtım Direk- törü Levent Taylan, böyle bir poiitika uy- gulanmadığını söyledi. "Her şeyden ön- ceortada bir ekonomik gerçek var" diyen Taylan söyîe konuştu: "Renaıilt marka ürünlerin belii bir ka- lite vefiyata tekabületmesigerekiyor. Eger yerli yan sanayiide bu kaliteve fiyadara uy- gun mal bulabiliyorsak her zaman önce- likJcvcrii tedarik daha avantajlıdır. Ancak yerli üreticflerin bazılan bu şardara uya- mıyor." 5 yıldan beri çalıştıklan yan sanayi fir- malannı kalite üretimine yatkınlık dene- timinden geçirdiklerini belirten Taylan, hedeflennin kısa vadede sadece en iyiler- le çalışmak olduğunu kaydetti. Amaçla- nnın da Renault'nun uluslararası düzey- de kalite standardına uygun parça tedarik edebilmek olduğunu kaydeden Taylan, "Bu,asılmevyeleriniRamıltl9'davenne- yebaslayan bir poiitika. Renault 19,bugün Fransa'da üretildiği fabrikadan neredey- se daha yüksek kalite standardında üreti- Kyorve bu da yerli sanayiciden alınan par- çalarla yapıhyor"dedi. Orijinal Fransız ürünlerle yerli ürünle- rin oranının otomobilden otomobile de- ğiştiğini belirten Taylan, Renault 12 ve 9'un Fransa'da parçasının üretiimediğini belir- terek şöyle konuştu: H Renault 12 ve 9 son derece yüksek bir yertiük düzeyine sahip. Bunlann parçala- nm Fransa'da zaten bulama>iz. İ9'da ise maliyederi düşürmek açısından yeıii yan sanayiine doğru gidiyoruz. 19'daki yerli- lik oranı büyük oranda arttı. Ama bir Re- nault 19'un enjektoriü 1800 motorlusunu de aldığınız zaman. bundaki yerlilik ora- nı daha düşüktür. En azından komple mo- toru \e enjeksiyon sistemi ithal; ama bu- nun dısında kaporta, koltiık,gösterge pa- neli,jantlan yerli.*' Avrupa Birliği yardımlan hayal kınklığı yaratmca Ankara Sanayi Odası sesini yükseltti 'Hiîkümet, sanayicileri kanchrdı' CANAN SOYSAL • ASO Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Çağlayan, hükümetin özel sektörün karşılaşacağı sorunlan bildiği halde, bunlan gizleyip gerekli müzakereyi yapmadığını savundu. Çağlayan. kısıtlı AB yardımlannın KOBl diye tanıtılan bazı KlTlere aktanldığını da iddia etti. anlaşılması. özel sektörün sabnnı taşınnca, ilk tepki Ankara Sanayi Odası'ndan geldi. Ankara Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Çağlayan, Cumhuriyet'e yaptığı açıklamada hükümetin, gümrük birliğınin Türk ekonomisinde ortaya çıkacak olan oiumsuzlukJan bildiği halde gerekli miizakereleri yapmamasını büyük bir hata olarak nitelendirdi. Çağlayan, Türkiye'deki politikacı ve bürokratlann gümrük birliğinin ne olduğu ve neler getirip neier götüreceği Bir buçuk aylık gümrük birliği macerasındân umduğunu bulamayan Türk sanayicisi, sonunda hükümete isyan ettı. Hükümetin politık çıkarlan uğruna kendilenni aldattığını öne süren sanayıciler, gümrük birliğiyle birlikte ortaya çıkan olumsuzluklann devam etmesiyle yaratılan pembe tablonun bir kâbusa dönüsebileceğini ifade ettiler. Hükümet tarafından şişınlen AB yardımı iddialannın doğru olmadığının konusunda sanayiciyi bilgilendırmedığını belirterek gümrük birliğiyle birlikte boyle olumsuzluklann ortaya çıkacağının bilindiğini, ancak hiçbirönlem alınmadığını kaydetti. 'Altyapı yok' Çağlayan, sözlerini şöyle sürdürdü' "Türkiye'nin büyük altyapı eksildikleri var. Bizi. kendimizden daha güçiü bir boksörie aynı ringe koydular >e kazanmamızı bekJiyorlar. Hükümetin politik çıkarlannm kurbanı okluk. Bizi okyanusa attılar, can simidi vermeden kurtulmamızı istiyorlar." Zafer Çağlayan. Türkiye'ye tam üyeliğin neredeyse bütün yaptınmlannın yüklendığini; ancak AB'nin mali imkânlanndan çok sınırlı ölçüde yararlanma olanağı tanındığını belirterek aynca Türk işadamlanna Avrupa ülkeleri tarafından uygulanan vızenın de bır an önce kaldınlması gerektığıni dile getirdı. Çağlayan, bu durumun haksız bir rekabet oluşturduğunu da ifade ederek gümrük birliğinin«geıektirdiği eşitlik ve ortakJık anlayışına hiç uygun oltnadığinı söyledi. Çağlayan, aynca Türkiye'de son günlerde KOBl seferberliği başlatıldığını da hatırlatarak bazı hantal ve hassas KlT'lenn KOBl kılıfina sokularak AB'nin verdiği proje kredilerinden yararlandmlmaya çalışıldığını sözlerine ekledı İSCİNİNEVTIENINDEN ŞÜKRAN SONER_ Barutsan ASO Başkanı Zafer Çağlayan. Sanayiyi geliştirecek eylem planı. Yeşil Kitap Avrupa rekabet gücü peşinde Ekonomi Servisi- Avrupa Bırlıği Komis- yonu. açıkladığı "Yeşil lütap" ile üye ülke endüstnlerinde yenılık üretme konusunu tartışmaya açarak bir eylem planı hazırlaya- cak. Yeşil Kitap'ta yenılik üretmeyı, "hiz- metlerin, işletmenin ve üretimin düzenkn- mesL ticari metotlar ve eğifim konulannda- Id degişikliklerin başan 0e üretilerek kulla- mbnası" bıçirrunde tanımJayan komısyon, araştırmacılar, bankalar. yatınmcılar, eği- timciler ve sosyal ortaklan bu konuda fikir üretmeye davet etti. AB'nin yeniIikJerin venmlılığı konusun- da rakiplerinden daha başansız olduğunun belirtıldiği kitapta, son 20 yıl ıcerisinde Ar- Ge faalıyetlerine en fazla yatınmı yapan Avrupa"daki işletmelenn en fazla ıstıhda- mı da sağlayan işletmeler olduğu ve bu ger- çegin yenılik ile rekabet ve istihdam arasın- dakı bağı ortaya koyduğu vurgulanıyor. Hukuki ve finansal yetersizliklerrn yeni- liğin önünde önemli birengel olduğunu da öne süren komisyonun. başan ıçin önerdi- ği 13 eylem alanı ıçinde "teknolojinin yeni- lenmesi, arastırmalann >eniliğt yönlendirfl- mesi, öğrenci ve araştırmacılann karşılıklı değişiınintn teş\ iki, ycnüiğe uygun > ergi ya- pısının yerleştirümesi, özellikle KOBİ'lerde yenılik üretinıinin desteklenerek böigesel bo- yutunun güçlendirilmesi, yenılik üretme ya- ranna olan kamu cylcmkrinin günceüeşti- rflmesi,eğitimingeliştirümesi'' deyeralıyor. AB Komısyonu'nun 1995 ekim ve kasım ayian için hazırladığı bir araştırmanın so- nuçlan da sanayi sektöründeki yatınm hac- mınin geçen yıl yüzde 11 arttığı, 1996 yı- lında ise kapasite kullanım oranlanndaki durgunluk nedeniyle bu oranın yüzde 4'te kalacağı belirtılıyor. AT IstatıstikOfisı Eu- rostat'ın yayımladığı rakamlarda işsizliğin geçen yıl AB'de yüzde 0.4 gerilediğini gös- teriyor. Geçen yıl Almanya ve lsveç'tetüm yaş gruplannda, Fransa'da ise gençlerde iş- sizlik oranı arttı. Birikmiş navlun ödemeleri, cari kur üzerinden yapılacak nıraeatçı, istediğiııi aldı BinıtK aiııısı Ekonomi Servisi-Ihra- catçılann 42 trilyona ula- şan navlun alacaklannın hangı kurdan ödeneceği tartışmasında kazanan, ihra- catçılaroldu. Önceki gün yapılan Tür- kıye Ihracatçılar Meclisi (TlM) lcra Komitesi toplantısına katılan Dış Tica- ret Müsteşan Nejat Eren ile Hazine Müsteşar V'ekili Ne\'zatSaygılıoglu. nav- lun ödemelerinin cari kurdan yapılma- sı yönünde Başbakan Tansu Çiller'den talimat aldıklannı açıkladılar. TlM Baş- kanı Okan Oğuz, ödemelerle ilgili so- runun "'göriişmeler yoluyla" çözülme- sınden dolayı memnunluk duyduklan- nı dıle getirdı. Başbakan Tansu Çiller'ın önceki gün Ankara "dagerçekleştirdiği Ekono- mik Kurul Toplantısı'na katılan Nejat Eren ve Nevzat Saygılıoğlu, TİM lcra Komitesi toplantısının akşam bölümü- ne katıldılar. Toplantıya, ihracatçılann navlun alacaklanna ılişkın sorunun çö- zümü yönüne ilışkin karan açıklamak üzere geldiklerinı belirten Saygılıoğlu, navlun ödemelerinin. ihracatçılann ta- leplerindc belirtıldiği gibi cari kurdan yapılması konusunda Başbakan Tansu Çiller'den talimat aldıklannı bildirdı. Para Kredi Kurulu'nun son karannda 31 Aralık 1994 tarihli kurun ödemelerde esas alınacağını hükme bağladığını ha- tırlatan Saygılıoğlu, bu karara göre dev- letin ihracatçıya olan borcunun 41.6 trilyon lira olduğunu, ancak cari kurdan ödenmesi karan ile birlikte rakamın 65 trilyon 338 milyar lira olarak revize edildiğini belirtti. DT Müsteşan Nejat Eren de bu ka- rann Para Kredi Kurulu'nda birkaç gün ıçinde imzaya açılacağını ve ödemele- rin belirlenen takvim doğrultusunda gerçekleştirileceğini söyledi. TlM Baş- kanı Okan Oğuz ise ödernelerie ilgili so- runun görüşmeler yoluyla çözümlenme- sinden memnuniyet duyduklannı be- lirterek "Sorunun çözümünde bürok- ratlann yogun çabasını gördülc Siyasi- lerevebürokratlarateşekkür borçluyuz'" şeklinde konuştu. KONUKYAZARı Refah-ANAP koalisyon pazarfığrnın sonucuna ilışkin ipucu verebilecek haber-yorumlarla yatıp kalkarken Kı- nkkale Barutsan AŞ'de 12 fşçinin sendikaya üye olma çabasından söz etsem ne dersiniz? Barutsan, Kınkkale'de MKE'ye bağlı 370 kadar işçi- rıin çalıştığı bir kamu işyeri. Çalışanlann 270'i Petrol-lş Sendikası üyesi ve toplu pazaıiık hakkından yararlanı- yorlar. 100 yakın işçi ise aynı işyerinde, aynı işverenler yönetiminde çalıştıklan haJde, kâğrt üstünde bır başka özel işletmenin işçisi konumunda gösterilıyorlar. Bu işçılerin de ücreti sonuç oiarak MKE den çtkıyor. Ancak işçi başına ücret ödemesi, yapılan bır anlaşma çerçevesinde taşeron şirkete verilerek işçiye aktarmalı ulaşıyor. Böylece toplu sözieşme dışında, asgari ücret- ten ve kimi zaman sigorta primleri bile yatınlmayarak sen- dıkasız, çok düşük ücretle İŞÇİ çalıştınlmış oluyor. Özel sektörde hep yapılan bu haksız, yasadışı işçi sömürüsüne, taşeron uygulamasma karşı zaman za- man işçiler ve sendikalar başkaldınyor. Yargı yoJu ile hak aranıyor. Yargı aynı işyerinde, aynı işverene bağlı, asıl işin devamı niteliğindeki işlerde çalışanlann, kâğıt üstünde başka şırketlerde gösterilseler de o işyerinde uygulan- makta olan toplu sözleşme, ücret haklanndan yararlan- maları gerektiği yolunda kararlar veriyor. Uygulanmıyor. Barutsan'da bakım onanm, dinamit işlerinde, diğer ar- kadaşlannın 4-5 katı daha düşük ücretle çalışmaya mah- kûm edilen 100 işçiden 12 kadan, sonunda her şeyi gö- ze alarak Petrol-lş Sendikası'na üye olmuşlar. Sendika aracılığıyla yargı kararlanna da dayanarak toplu pazar- lık hakkından yararlanmak istediklerini işverene duyur- muşlar. Yanrt: "Ya sendikadan ıstifa edin ya da işten atılırsı- nız!" Petrol-lş Sendikası Kınkkale şube yöneticilerinin ver- dikleri bilgiye göre iş, işçilerin sendikadan istifa etme- mekte, MKE yönetiminin de istifa etmezlerse işten at- makta direnmesi aşamasında. Olayı anlatan sendika şube yöneticileri, MKE yöneti- minı etkileyebileceği umudu ile sorunun kamuoyuna yansıtılmasını ıstediler. Bir kamu işyerinde, yasalara ay- kın bır hak gaspının kamu oyuna yansıtılması ile önle- nebileceği umudunu taşıyorlar. Daha açıkçası bireysel ahlakına güvendikleri işletme yönetiminı etkilemeyi umu- yorlar. Bir kamu işyerinde bile verdiğımız örnekte olduğu üzere apaçık, işçi haklanna, yasalara aykın uygulanan taşeronlaştırma ne yazık ki Barutsan'da çalışan 100 iş- çinin ve sendika üyesi olmayı göze alabilmiş 12 işçinin sorunu değıl. Bu yasa, hukuk dışı sendikasızlaştırma, iş- çi ücretlerini aşağı çekme uygulaması kamu işletmele- rinde bile binlerce, on binlerce işçıyı kapsıyor ve her ge- çen gün biraz daha yaygınlaşıyor. Özel sektörde ise sendikalı işçi çalıştırma bir aynca- lık, asgari ücretli çalışanlar çok büyük çoğunluk. Milyon- lar sendıkasız, bır-iki yüz bin sendikalı ve sendikanın, top- lu pazarlık hakkının olduğu ışyerlerinde bile işletmeler işçilen sözleşme dışı tnrakmak üzere, taşeronlar eliyle sayısız parçaya bölünmüş. Sendikalar değil örgutlenmek, yeni işyerleri kazanmak; eski örgütlü olduklan işyerlerinden bu yo\\a kovulmala- nna seyirci konumda. Arada bir yerlerde konuşma fır- satı elde ettiklennde yakınmaktan öte, olup biteni sey- rediyorlar. Şimdilik üye işçi sayısının düşmesi ile sendi- kacının saltanatında, gelirierinde, keyfi iktıdannda na- sılşa bir eksilme olmuyor. Üye işçilerini kaybettikçe şube kapatarak, ezilen ço- ğunluğun muhalefetinden sıyırtıyorlar. Üstelik geçen yıl sendikalarda genel kurullaryılıydı. İşçinin haklannın doğ- ru dürüst savunulmamasının ödülü olarak da sendıkal yasaklar durun<en sendikacılara bir yıl fazladan yöne- timde kalma hakkı rüşvet olarak verilmiş, genel kurullar dört yılda bire çıkanlmıştı. Özeti sendikacılanmızın koi- tuklan 4 yıllığına garanti görülüyor. Dört yıl sonrasi da Allah Kerim. İşten atılma tehdidi ile karşı karşıya olan işçi ile yüz yüze olan sendika şube yönetimi, işçinin yasal hakkının aklına gele gele gazetede bir haber çıkarabilmek ancak gelebiliyor. Kendi sendikasmdan, Türk-lş'ten bir şey bekleyemiyor. Daha acısı sendikal savaşımla hakkının savunulabileceği umudundan daha çok, yasadışı uygu- lamanm teşhir edilmesi ile rahatsız olacak işveren vic- danına umut bağlar bir konumda oluyor. Onlar büyuk başkanlann, ancak sabarilan makam koltuklanna öncelikle hava yapmak, gelen gideni ağır- lamak üzere gelip oturmayı sevdiklerini, başlanna bela- lıfcşçıkarmayı hiç sevmediklerini çok iyi biliyoriar. Işsiz- güçsüz, dedikodudan da sıkılınınca, arka odalara, ge- nellikle kumar oynamak üzere çekilinir. Arada konukla- nn yemeğe götürülmesi fasıllan vardır. Tabii günlerin önemli bir bölümü de yurt içi ve hele de yurtdışı seya- hatlerle geçecektir. Büyük başkanlar bunca yapacak güzel şeyler varken işleri yok da işverenlerin taşeronlaştırma uygulamalan- na karşı çok zor, çok belalı bir savaşım mı verecekler? Oradan üç, buradan 5 üye daha kazanmak uğruna bir sürü derde, belaya mı bulaşacaklar? Ne dersiniz, bu yazı, Barutsan'ın 12 işçisinin sendi- kadan istifa etmeden işlerinde kalabilmeleri, yasal hak- lannı kullanabilmelerini sağlamak üzere MKE yönetici- lerinin vicdanını sızJatabilmek üzere yeterli olabilir mi? Uluslararası tekeller hükümeti indirime zorluyor İthal tütüne vergi baskısı MERİHAK İZMTR- Gümrük birliği ilk olarak tütünü vuruyor. Yabancı sigara tekelleri. Türkiye'nin ithal tütüne uy- guladıgı yüzde 25'lik güm- rük vergisi ve fonun. AB standardı olan yüzde 6'ya çekilmesi için hükümete yönelik baskılannı arttır- dı. Ithalat fonunun düşü- rülmesiyle sadece Virginia ve Burley tipi değil, orien- tal tütün ithalatının da ya- pılacağını belirten üretici- ler tedırgin. Üreticiler, ABD'nin tütün ithalatına uyguladığı kotayı örnek göstenyor ve fonun arttınl- masını istiyor. Hükümetin stratejik ürünleri belirlememesi ve gümrük birliği çalışmalan sırasında bu ürünleri AB Konseyi'nde korumaya al- dırmamasının sıkıntılan, ortaya çıkmaya başladı. Türkiye'nin bu konudaki boşlukla- nnı iyi değerlendiren yabancı sigara tekelleri, gümriik birliğinin gerçek- ieşmesinin ardmdan tütüne aynı oran- da gümriik fonu uygulanmasını istiyor. Türkiye'nin Virginia ve Burley tipi tütün ithalatına uyguladığı yüzde 25 'lik ithalat vergisi ve fonunun, AB'nin üçüncü ülkelere uyguladığı yüzde 6'lık orana indirilmesi isteniyor. Tütün Eksperleri Demeği'nın yayım- ladığı "TürkTütüneülügü Hakkında Bildiriw de, uygulanan yanlış politika- lar sonucu Türk tütüncülüğünün ona- Gümrük birliği tütün üretkisini de vurdu. nlması imkânsız bir krize sürüklendi- ği bildirildi. Bildiride, gümrük birliğine girilme- den önce AT OrtakJık Konseyi'ne baş- \urularak tütüncülüğün korunması şansının kullanılmadığı da vurgulan- dı. Yayımlanan bildiride, Avrupa'yla gümriik birliğine girilmesıyle sigara ile sigara üretiminde kullanılan kıyılmış tütünün bundan sonra gümrük vergi- si ve tütün fonundan muaf olarak it- hal edileceği belırtilerek şöyle denil- di: "Önceki verilere dayanan bu tah- Philsa'dan ithalat tehdidi Ekonomi Servisi - Amerikan tü- tününden alınan yüzde 25 gümrük vergisinin kaldınltnasını isteyen Phil- sa, ithalat silahını çekti. Hükümeti gümrük vergisinin sıfırlanmaması halinde üretimi durdurarak ithalata yönelmekle korkutan Philsa,Alman- ya'dan 30 milyon adet LM getirerek bu doğrultudaki ilk adımı attı. Pbilip Morris Sabancı Pazarlama ve Sattş AŞ Genel Müdürü Tiırhan Talu, dün düzenlediği topantıda amaçlannın Türiaye'yi ithalatçı bir ülke haline getirmek ofmadığını be- lirterek, "Biz sadece istediğimiz za- man ithalat yapabileceğimizi kanrt- lamak isoyoruz" dedı Hammadde- lerinde kilo başına4 dolarlıkbir yük buiunduğunu belirten Talu, "10 bin toa tütünithaletöğfaniz zaman bu 40 mîKon dolar eder. Biz 'Dört dolan sihn bize verin' demiyonız, Yukûn hanunaddedenkakbrdarakiçverg^- ye yanatıbnasıni istiyoruz" dedi. minin gerçekleşmeyeceğini >e tüketim yapısının oriental tip sigaralar aleyhi- ne değişeceğini kabul etmek gerek- mektedir. Buna göre Türk rütünieri adına yapılabilecek en iyimser tahmin. toplam tüketimin en çok yüzde 50'si- nin oriental tip sigaralardan oluşaca- gıdır. Bu verilere göre ülkemizde üre- tilecek orientaltip\e blend sigara har- manlannda kullanılacak toplam Türk tütünü.60 bin ton düzeyine inecek. Bu nedenie 'ütün üretimimizin ciddi oran- da kısıtlanması zorunlu hale gelecek- tir." MEBUSE TEKAY (A>^at) Ereğli Demir Çelik'te son perde E reğli Demir Çelik Fabrikala- rı'ndaki kamu hisselerınin satışa sunulması karannın ıptalı ıçın Başbakanlık ve Özelleştirme Idarea Başkanlığı aley- hıne açtığımız davanın duaışması brt- ti. Karar yakında açıklanacak. Üretim kapasitesı yılda 3 milyon ton olan Erdemir, liman ve doklar, kok fabnkası, yan ürünleri, yüksek fınn- lar, çelikhane, sıcak ve soğuk had- dehanelerden oluşan dev bir kuru- Juştur. Ülkenin tek yassı çelik üreti- cısidır. Türkıye pazannın yüzde 60'ına hâkimdir. Sanayiye hammadde sağ- lama gibi temel bır ışlevı vardır. Işte bu dev tesıs, kısa vadelı çı- karlar için piyasaya sunulmaktadır. Ben genel olarak özelleştirme kar- ş/tı değilim. Her KlTin durumunun tek tek değeriendirilmesinden yana- yım. Erdemir'deki kamu hisseleri- nın blok olarak satışının ise yasaya ve kamu yarannaaçıkça aykın oldu- ğu kanısındayım. Bu aykınlık o ka- dar açık ki, Özelleştirme Idaresı, açı- lan ıptal davasında bu karann yasa- ya uygun olduğunu söyleyememiş, satışı, özelleştirmenin mantığı ile açıklamaya çalışmıştır. Davada iptal gerekçeleri olarak gösterilen nedenler şunlardır: - Erdemir'in satışa sunulmasıyla ilgili karar, özelleştirmeyle ilgili 4046 sayılı yasanın "Amaç ve Kapsam" maddesine aykındır. - Erdemir'in satılması halinde özel tekel oluşacaktır ki bu, anayasaya ve Anayasa Mahkemesı kararlarına aykındır. - Stratejik önemi olan Erdemir'in satılması, kamu yaranna aykındır. - Satışa sunma karannın ve sap- tanan değerin ilan edilmemesi ya- saya aykındır. Şımdi kısaca bu iddialara ve Özel- leştirr.e Idaresı'nın savunmalarına değinmek isfıyorum. Özelleştirme ile ilgili 4046 sayılı yasanın "Amaç ve Kapsam" başlık- lı 1/A maddesinde, yasa kapsamın- daki kuruluşlardaki kamu paylannın ancak "ekonomide verimlılik" artı- şı ve kamu gidertennde azalma sağ- lamak amacıyla "özelleştirilebilece- ği" hüküm altına alınmıştır. 4046 sayılı yasadan önce yapılan özelleştirme uygulamalannda karar organı olan Kamu Ortaklığı Yüksek Kurumu'nun 6.5.1994 tarihli karann- da da özelleştirmede takip edilecek önceliklersırası, "önce zaran nede- niyle bütçeye yük olanlar, sonra bü- yükyatnm gerektirenler"'olarak be- lirienmiştir. Oysa Erdemir, bütçeye yük olmayan, yatırımlannı kendi fi- nanse eden, Türkiye'nin en kâriı ku- ruluşlanndan biridir. Erdemir'in ve- rimlilik oranı da yüksektır. Ürün ba- zında kapasite kullanımı, yüzde yü- zün üzerindedir. Kâriı, venmliliği yük- sek, devlete yük olmayan bir kuru- luştaki kamu hisselerinin mülkiyeti- nin devri, bizatihi özelleştirmeyle il- gili yasanın amacına aykındır. Özelleştirme Idaresi ve Başba- kanlık da ıptal davasına verdikJeri cevap dilekçesinde ve duruşmada, Endemir'in kâriı ve devlete yük olma- yan bir kuruluş olduğunu doğrula- mışlardır. Idarediyorki: "Evet Erde- mirbugün kârediyor, amayannza- rar etmeyeceği ne malum? Üstelik kâr ederken satmak, özelleştirme- nin mantığıaçısından daha uygun." Bu, tam bir tüccar mantığı. Bunu devlete yakıştırmak gerçekten zor. Ekonomınin mantığı, özelleştirme kapsamındaki kuruluşlann kâıiıyken satılmasını gerektinyor ve bu doğ- ru bır mantıksa o zaman yasayı de- ğiştirmek gerekiyor. Hem özelleş- tirmenin ne zaman, hangi koşullar- da yapılacağına ilişkin yasa çıkara- caksın, hem de buna önce kendin uymayacaksın. Bu, kabul edilebilir, açıklanabilir bir durum değildir. Diğer yandan, elbette hiçbir iş- letmenin yann zararetmeyeceğinin bir garantisi olamaz. Ama yasa, ge- lecekteki riski değil, mevcut zaran aramıştır. Kaldı ki Erdemir, özellikle Ukrayna'nın fBkabetıne rağmen kâr- lılığını rekor düzeye çıkarabılmiştir. Bu, gelecek açısından da Erdemir'in sahip olduğu potansiyeli göster- mektedir. Özelleştirme Idaresi ve Başba- kanlık, devletin tekel oluşmasını ön- leme görevini kabul etmişlerdir. An- cak "Erdemir'in satışıyla özel tekel oluşmaz, çünkü Türkiye'de yassı çelik ithalatı yapılıyor, bir mal ithal ediliyorsa tekel de oluşamaz" gibi anlaşılmaz, tuhaf bir itirazla literatür- deki tekel tanırruna yeni unsur ek- lemişlerdir. Bu açılımla zaten hiçbir alanda tekel oluşamayacağını da kabul etmek gerekmektedir. Idarenin her eyleminin kamu ya- ranna uygun olması zorunludur. Er- demir'deki kamu paylannın satılma- sı, kamu yaranna aykındır. Erdemir, milli savunmadan gemi sanayiine, madencilikten beyaz eşyaya kadar ekonominin çeşitli sektörlerine ham- madde sağlamaktadır. Demir çelik sektörü genel olarak dünyada süb- vanse edilen bir sektördür. Bu sek- törün üretim ölçüsü sanayileşme düzeyinin, tüketılen çeliğin cins ve miktan, gelişmişliğin ötçüsü sayıl- maktadır. Erdemir'in ürettiği yassı çelik ise Türkiye'ye yetmediği ıçin aradaki açık ithalatla kapatılmaktadır. Diğer yandan 4046 sayılı yasanın 13. mad- desi, ekonomi ve güvenlik açısından stratejik kuruluşlardaki kamu pay- lannın özelleştirilmesınde gerekli ön- lemlenn alınması zoaınıuluğunu ge- tirmektedir. Davalı idare, hiçbir ön- lem alnmayışının nedeni sorulduğun- da, "ihale sonrasında yapılacak sa- tış düzenlemesine konulacak hü- kümlehe gerekenin yapılacağı" gi- bi kendinden menkul bir yanıt ver- mektedir. Bu önlemlerin ihaleden sonra nasıl sağlanacağı belirsizdir. 4046 sayılı yasada, özelleştirite- cek kuruluşun değer tespitı yönte- mi ve sonucunun aleniyet içinde ka- muoyunaduyurulacağı öngörülmüş- ken Erdemir için nasıl, neye göre, ne kadar değer biçildiği gizlenmekte- dir. Idare "Saptanan değer açıkla- nırsa borsada Erdemir'in hisseleri düşer"yar\\X\n\ vermektedir. Bu ya- nrt, Erdemir'in birilerine hediye edi- leceği kuşkusunun haklılığını göster- mektedir. Hisse senedı sahıpleri ya da ahcıları, Erdemir'e kendi verdik- len değerin venlmediğini görürierse, düşük değer saptanırsa hisseleri düşer, aksi halde neden düşsün? Yasaya göre özelleştirme, kamu paylannın mülkiyetinin ya da işlet- me hakkımn devri yoluyfa yapılabil- mektedir. Erdemir gibi Türkiye hal- kının geleceğini ilgilendiren bir ku- ruluştaki kamu paylarının işletme hakkının değil de mülkiyetinin dev- nnin açıklanan nedenlerle 4046 sa- yılı yasaya, anayasaya ve herkes ıçın bağlayıcı olan Anayasa Mah- kemesı kararlanna aykın olduğu dü- şüncesindeyim. idare, iptal davası- na da/anarak yapılan tüm iddialan hukuten kabul etmiştir. Siyasi iktidar, Erdemir yetki dava- sına coğrudan müdahale ederek özelleştirmeye uygun sendikayı eliy- le masaya oturttu. Finalde daha ba- şat birrole soyunacağını tahmin et- mek gjç değil. Ben yine de her şe- ye raç-nen yargının ve yargıçlann bağırsızhğına olan güvenimi koruyorum.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle