Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13ŞUBAT1996SALI
OLAYLAR VE GORUŞLER
Türk Devrimi ve İslama Bakışı
Türk devnmı hıçbır aşamasında dının ve dınsel ınançlann
karşısmda olmamıştır. Cumhunyetımızın kurucusu büyük
Ataturk de, d ne karşı olmadığı bır yana, dınsel duygu ve
ınançlara karşı hıçbır tutum göstermemıştır
BAHİR M. ERÜRETEN Hukukçu
lındekı akıl almaz, saptınlmış yalan yan-
lış soylemlerdır
Işın asıl acı yanı, butün bu bağnazca
soylemlere ve eylemlere karşın, kendını
devnmcı kımlıkîe anayasal düzenden ya-
na sayanlann akıl almaz suskunluğudur
Anayasal duzenı korumakla gorevlı res-
mı kuruluşlann başında bulunan yetkılı-
lenn aymazlığıdır
Dın. Allah ıle kul arasındakı tınsel
(manevı) bır bağdır Devlet duzenı ıse
hukuksal bır tuzelkışılıktır Bu nedenle
dın, gerçek kışıye ozel olup, devletın dı-
nı olmaz Laıkiık, dunyamızın çağdaş ya-
şam koşullannı kapsayan, ınsan akıl ve
mantığının unınu olan kurallar butunu-
dür Bu kurallar dınle doğrudan ılgılı ol-
madığı gıbı, asla dıne karşı da değıldır
Tam tersıne, laıkiık, bır yönu ıle dın ve
vıcdan özgurluğünun yanı sıra onun yad-
sınamaz bır güvencesıdır Modern, çağ-
daş vedemokratık olan bır devlet iaikol-
mak zorundadır Bu nedenle de laıkiık.
koktendıncılığe, dının sıyasal aracı yapıl-
masına, halkımızın kutsal dın duygulan-
nın bu amaçla somürulmesıne, devletın
dınsel yontemlerle yönetılmesıne karşı-
dır
1
92} De\nmı ozgun adı ıle
Atarurk Devnmı, Turk de\ le-
tını uluMiveulkesıylebolun-
mezbırbutunolarak çağdaş
bağımsiz \e özgurlukçu nıte-
lıkle yenıden yaşama geçıren
etkınlıkler bütûnudur
Buyuk olçude. Batı nın Aydınlanma
Çagı felsefesının urünu olan devnmlen-
mız kul un vatandaş a, cemaat'ın
ulus'a. kişiselvönetim'ın ulusal egemen-
lik'e donuşturuldügü laık bır devlet du
zenınınvaratıcıgucunuoluşturmaktadır
Sonradan atoükeolarak somutlasan bu
ılkelerden cumhuriyetçilik saltanat yö-
netımıne, ulusçuluk ummetçılığe, hâlk-
çılık seçkıncılıge laiklık şenata. de\rim-
«rilik de tutuculuga karşı bır tepkı olarak
ortaya çıktığı ıçın bu venılıklere ayak
uyduramayanlar. eskıye ozlemı olanlar
ile ozellıkle dınsel du>gulan sıyasal so-
muru aracı yapmakta >aran olanlar tara-
fmdan vadsınmaya kalkışılması doğaldı
Anayasamızda geçerlılıgını koruyan
devnm ılkelen. son zamanlarda kokten-
dıncı sıyasal kuruluşlann hedefı halıne
gelmışbulunuyor Kullandıklan araç ıse,
sözdedevnmlenn dıne karsı olduğu şek-
Batı'nınl8 yuzyıl çağdaşlaşma felse-
fesı duşunurlennın çoğunluğu da dıne
karşı değıldı Onlar sadece dın ıle dev let
ışlennın aynlması gereğını savunuyor-
lardı Turk devnmı de hıçbır aşamasın-
da dının ve dınsel ınançlann karşısında
olmamıştır
Cumhunyetımızın kurucusu büyuk
Ataturk de, dıne karşı olmadığı bır yana.
dınsel duygu ve ınançlara karşı hıçbırtu-
tum göstermemıştır Devnmı gerçekleş-
tırmek ıçın çıkanlan yasalann, ıçenk ola-
rak dıne karşı bır yonü sözkonusu değıl-
dır Koktendıncı bağnaz kesım, dınle
doğrudan hıçbır ılgısı olmayan yasalan,
orneğın fes yasağı ıle ışlevını çoktan yı-
tırmış tekkelenn kapatılmasını, ezanın
Turkçe okutulmasının serbest bırakılma-
sını, Arap harflennın bırakılışını, öz
Turkçeye donüşu. saltanatın kaldınlma-
sını, ulusal egemenlığı v b hep dıne kar-
şı yasaiarmış gıbı göstermektedırler
Bunlann hıçbınnın dının kıtabında yen
olmadığı gıbı, hıçbınsı dının ozune kar-
şı değıldır Buna karşın sosyal yaşamın,
uygarlığa enşmenın kaçınılmaz gerekle-
ndır
Devnmlenn, ozellıkle de buyük Ata-
turk'un, dıne karşı olmayıp, tam aksıne,
dını en lyı ozumseyenlerden bın olduğu-
nu göstermek uzere, O'nun ağzından çe-
şıtlı zamanlarda soyledığı sozlerden, bu-
gunun dılı ıle aktarmalar yapmak ıstıyo-
ruz
Ataturk, kendısıne, halıfelığı kabul et-
mesı ıçın gelen Hınt delegelenne şu ya-
nıtı vermıştır "İslamnete yapılacak en
büyük hizmet, dini devietten ayırmak ve
once bağımsjz bir dev lete sahip olmaktır.
İşte bız onun kavgasını vaprvoruz. L'tku
nasip olacak, işgaicüeri kovacağız. Ve di-
ni devletten ayırarak onun bir vicdan ve
iman variığı olarak kalınasını saglavaca-
ğız."
"Din, gerekli bir kurumdur. Dinsiz
uluslann devamı olanaksızdır. Din, Allah
ile kul arasındaki bir bağhlıktır."
"Din vardır ve gereklidir. Temeli sağ-
lam bir dinimiz var. Gereçleri iyi,fakat bi-
nası uzun yuzyıllar gozardı edilmiş."
"Turk uİusu daha dindar olmalıdır. Ya-
ni bütun valınlığı ile dindar olmalıdır de-
mek ısfivorum. Dininıc. iuşısel gerçeğe
nasıl inanıyorsam oyle inanıyorum."
Buyuk Ataturk, 7 Şubat 1923 tanhın-
de Balıkesır'de Paşa Camıı'nde mınber-
den halka yaptığı uzun konuşmasında
ozetle şov le dıyordu
"İnsanlara feyz (ongunluk) ruhu ver-
miş olan dinimiz, son dindir. Oigun din-
dir. Çunku dinimiz. akla, mantığa, haki-
kateeriştirici olmasaydı, bununla, öbur fi-
zik yasalar ilearasında zıtlık olması gere-
kirdi." (Ataturk'un Soylev ve Demeçle-
n 1989 bas c 2, s 98)
Cumhurbaşkanı Ismet lnonu, 28 Nı-
san 1967 tanhınde CHP olağanüstu ku-
rultayında yaptığı bır konuşmada laıkiık
ve dın somurüsu konusunu şoyle dıle ge-
tınyordu "Biz laikiz. Toplumcular ara-
sında ise laiküği aşıp dinı ilke olarak red-
dettikleri için bûden avn olanlar bulun-
duğu gibi, din esasına davanan. toplum-
cu olduklan ıçın bızden aynlanlar da var-
dır. Demek kj biz, cumhuriyetçi. millivet-
çi, laik ilkelerimize, demokratik olan ve-
ya olmayan toplumcu partilerdcn çok da-
ha kesin ve karaıiı olarak bağuyız."
îsmet lnonu, başka bır toplantıda, par-
tı meclısının toplantısında, "Ben, Al-
lah'ın adını ve şeriatın dilini kullanan bir
eğitim sisteminden geldim. Bunun âlâsı-
nı bilirim ben. Hocalann bilmedığı ka-
dar ben bunu ulkeve dev Jetışlenndedin-
sel bakımdan değerlendirebilinm. \ma
siyasette bir defa buna basladım nu siva-
sal yaşamı bu vanşa sokmuş olurum.
Onun için yapamam bunu ben, vapma-
dım" şeklındekı uslubu ıle dını sıyasal
amaçla kullanmak ısteyenlere en ozlü
(vecız) yanıtını venyordu
Bugun geldiğimiz noktada ise hemen
bütun poütıkacılanmız soy lemlerinde, bu
dinsd üslupta yanş içinde bulunuyorlar.
Halk dalkav ukJuğunun en çarpıcı ornek-
lerini ortaya koyuyorlar.
Dınıne ve ınançlanna bağlı olmak ıle
dınsel bağnazlığın, sıyasal dının aynı şey
olmadığı gereğı gıbı anlaşılıp özumsen-
medıkçe laık yasalar, laık toplum oluştur-
maya yetmeyeceğı gıbı, Batı ıle ne tur
anlaşmalar yapılırsa yapılsın gerçek bır
butunleşme sağlayamayacağı unutulma-
malıdır
Bu kutsal gunde, Türk ulusuna tam ba-
ğımsız bır vatanda Tannsına ozgurce yo-
nelmeyı sağlayan buyuk Ataturk'u son-
suz sevgı, saygı ve rahmetle anıyoruz
ARADA BIR
ANIL İLKİN IŞIK
Yağrz Oğlan - Kara Oğlan!
Solun bırleşmesıne engel olarak sol oyların sandık-
ta bolunmesıne yol açanların bu tutumlarıyla bugu-
ne kadarkı, seçımlerde sağ partılere kaç mılletvekıl-
lığı ve kaç beledıye başkanlığı (ve bu yolla solu etkı-
sızleştırerek sağ kesıme hangı gucu ve fırsatlan) ar-
mağan ettıklerını bılemıyoruz Yerel ve merkezı yone-
tımde solun gıttıkçe zayıflamasıyla ulkemızın ne du-
rj ıma geldığını ve geleceğını de teror orgutlen ve dev-
let. 'n estırdığı son gunlerdekı terorle bır kez daha gor-
duk
KUÇUK olsun, ama benım olsun mantığıyla partı ıçı
demokrası'vı rafa kaldıran Yağız Oğlan'ın bu tavrı yu-
zunden bır -kısım tepkı oylan sağ partılere gıtmıştır
Toplam sol o\ t\ann yuzde 30'lardan yuzde 25'lere ge-
nlemesınde, ıktıdar ortaklığı donemınde sağın koltuk
değnekhğı y.apılmasının yanı sıra Yağız Oğlan'ın bu
tavırlarının d;a etkısı yadsınamaz
Yağız Oğlan'ın partısı belkı de sadece Hikmet Çe-
tinkaya'nın feryatlarına kulak veren duyarlı Ataturk-
çuler sayes ınde (kı bız aılece bunlardanız ve 4 oyu-
muz vardı) Turkıye barajını kıl payı aştı Barajı aşama-
saydı, sağ partılere armağan edecekten mılletvekıİK
sayısı 49 oiacaktı
Bır zarnalar kendısıne "bırbolen" denmesıne bu-
yuk tepkı gosteren Kara Oğlan, "Sol oylan bolmek
şöyle dursun, sağ partılenn tabanlanna ıtılen de-
mokratik solculardan da oy almak suretıyle sol oy-
lan arttırdığını" ılerı suruyordu Bu ıddıa doğru olsay-
dı ortaya şu sonuç çıkacaktı "Sağ partılerden oy alı-
naraksolcu mılletvekılı seçtırılecek " Sağ partılere oy
veren seçmenler de enayı ya, bu numarayı yutacak-
lar
1
Toplam sol oylar yuzde 20 cıvarında azaldığına
gore bu ıddıa geçersız Tersıne "Aşınm "ın ıstıfasıyla
ortaya değışık bır sonuç çıkmıştır Aşırım, sol oylarla
mılletvekılı seçılmış ve sağcı bır partıye geçmek uze-
re partısınden ıstıfa etmıştır
Kara Oğlan'ın partısının mılletvekılı başına aldığı
oy 52 OOO'dır Aşırım'ın ıstıfasıyla soldan alınan
52 000 oy, bu mılletvekılının geçeceğı sağ partıye ak-
tanlmuş olmaktadır
Kara Oğlan tarafından sağ partılere mılletvekılı ar-
mağan etmek ıçın soldan alınan oy toplamı onumuz-
dekı gunlerde yenı ıstıfalarla ortaya çıkacaktır
Sol oyların sandıkta bolunmesıne yol açan aymaz-
lann (bu nıteleme yeteriı mı bılemıyorum), sağ partı-
lenn ve dolayısıyla gencılığın ve demokrası karşıtla-
nnın hızmetkârlıklannt yaptıklan her geçen gun daha
net bır şekılde ortaya çıkmaktadır
Yağız Oğlan, partısının tabanını kustuaıp sağ par-
tılere ıterek, Kara Oğlan aldığı sol oylarla sağcı mıl-
letvekılı seçtırerek sol tabanı sağ partılere peşkeş
çekmeyı bır kez daha başarmışlardır Bu tutum, sola
ıhanettır Oyle goruluyor kı bu "oğlanlara oy veren-
ler ve bu manzara karşısında tınmadıklarına gore bu
oyuna gelmeye devam edeceklerdır
Ne dersınız Kara Oğlan'cılar ve Yağız Oğlan'cılar
Bır daha seçım yapılır da sandık başına gıdersenız
enayı yenne konmadan oyunuzu kendı elınızle sağ
partılere versenız daha iyi olmaz mû Sızın açınızdan
değışen bır şey olmadığına gore1
Kımbılır, şu gunlerde sağ partılenn koltuk değnek-
lennı ve payandalığını bırbınne ıkram eden / " l
nn akıllan da belkı o zaman başlanna gelır
CAĞDAS YAYINLARI
Necati Cumalı
VİRAN DAG1AR
Makedonya 1900/2.Kitap
Toptaşı Bimarhanesi
Doç. Dr. M. EMİN CEYLAN
B
akırkoy Akıl Hastanesı, Toptaşı
Bımarhanesı'nın devamı olarak
kuruluşunun 69 yılı ıçınde Has-
tanenın geçmışını bılmek, gelece-
ğının yenıden duzenlenmesıne
ışık rutacaktır
Toptaşı Bimarhanesi, Uskudarsemtındekurul-
muş ve Mazhar Osman tarafından 1927'de, Ba-
kırkoy'dekı Reşadıye Kışlası'na taşınmıştır Bı-
marhaneye, Abdulhamit donemınde ancak padı-
şah ıznıyle gınlebılırmış Unlu psıkıyatnst Kra-
epeünın dahı hastaneyı zıyaret ıçın ızın alama-
dığı soylemr Bunu, Dr Rasim AdasaL hastala-
nn ılen derecede "sefil, zayıf ve çıplak" olmala-
nna bağlar Oysa Fatih zamanında Fransız tımar-
hanelennce ornek alınmış, çıçek bahçelen ıçın-
de, saz heyetlennın fasıllarduzenledığı Amasya,
Suleymanıye, Kaysen ve Manısa şıfahanelen bu-
lunmaktaydı Abdulhamıt'ın bu gızleyıcı tavn-
nın altmda. kardeşı Murat'ın ruh hasta.sı olması
nedenıyle duyduğu ıçsel korku da bulunsa gerek-
tır
Fatıh devnnın şıfahanelen. toplumla ıç ıçe
olan, hastayı toplumun bır parçası olarak kabul
eden, çağdaş tedavı anlayışına daha yakın kuru-
luşlardı Sonralan Avrupa'da başlayıp ulkemız-
de de kabul goren değışıklıkle hastalar toplum-
dan aynlmaya ve dışanya kapalı yapılar ıçınde
tutulmaya başlandı Bımarhane, ışte bu anlayışa
denk dusen bır kuruluştu Anlayış değışıklığı,
bımarhanenın Toptaşı'ndan Bakırkoy'e taşındı-
ğı ılk cumhunyet yıllanna rastlar Değışıklığın
mıman Mazhar Osman'dır
Mazhar Osman, bıryazısmda eskı bımarhane-
yı şoyle anlatır "Vakıa müessesede hijven pek na-
kıstı,idare kotûydü, u> uz ve bit kadrov a dahil da-
imi misafirkrdi ve içeriye henuz ilim girmemiş-
ti." Uzun sure uğraştıktan sonra, Ataturk'un ıs-
teğı ıle Toptaşı Bımarhanesf nın kapanmasını ve
hastanenın, o gunlenn Zuhuratbaba semtınde
yaptınlmış, ama kullanılmamış olan Reşadıye
Kışlası'na taşmmasını sağlar Kışla bınalannda
Mutareke yıllannda bır Fransız zencı bırlığı, son-
ra da alkolıkler bannmıştır
Mazhar Osman, karamame çıktıktan hemen
sonra burasının ımarına gınşır Unlu psıkıyatnst
o gunlerı şoyle anlatır "Alaturka on bes kurna-
lı bir hamam yaptırdık ve mutbakta yemek pişer-
ken ıvınan sulan borularla buraya vererek mas-
rafsız gunde y uz kışinin yıkanmasını temin ettik.
Her servise uçer beşer abdesane yaptırdık." Dr
Osman'ın hasta rehabılıtasyonu ıle ılgılı olarak
soyledıklen ıse şoyle "Bin donüm araziden bir
kanşyer boşbırakılmamakta; buğday.sebzeekil-
mekte. Bin kiıtuk bag, enginaıiık, kavun-karpuz
bostanlan Bakırkoyu'nu bir çiftlik haline sok-
muştur." Bugunlerc de ışık tutan bu sozlenyle
Mazhar Osman, Turk psıkıyatnsının kurumsal-
laşmasında ve çağdaşlaşmasında en onde gelen
ısımdır Getırdığı yontemlerle o gunun hastane-
sını, geçmışınden ve bugununden daha fazla top-
lumla kaynaştırmıştır
Ondan sonrakı yıllar. Bakırkoy'un yoğun has-
ta baskısı altında kaldıgı, bır yatakta bırkaç has-
tanın bırden yattığı, çağdas tedavı anlayışının ko-
reldığı, rehabılıtasyon hızmetlennın hasta ıçın
değıl, populızm ıçın yapıldığı yıllaroldu Budo-
nemde, hastalann hıçbır boşluk bırakmaksızın
yerlerde çökmus olduklan, ayağa kalktıklannda
tekrar çökmek ıçın yer bulamadıklan, hastalann
ıçıne hıçbır hekım ve hemşırenın gınnedığı an-
latıhr
Abdulhamit donemının bımarhanesını hatır-
latan bu koşullar, bıryonuyle yıllaronce Dr Yü-
dırun Aktuna tarafından azaltıldı Ancak hasta-
ne, son yıllarda yenıden eskı koşuüanna donme-
ye başladı
Belkı hastanenın dışa donuk yuzu her zaman
olduğundan daha gostenşlı, ama ne yazık kı has-
talara sağlanan koşullar aynı duzeyde değıl Öte
yandan hastane, henuz coğrafı temele dayalı bır
organızasyon gelıştıremedığı gıbı, hastanm reha-
bılıtasyonu ve toplumsal entegrasyonuna donuk
adımlar da atamamış dunımda Buna bağlı ola-
rak ılk ataktakı hastalar henuz yeterlı yoğunluk-
ta Bakırköy'un kapısını çaJmıyor ve doğal ola-
rak ayakta tedavı hızmetlennın etkısı zayıflıyor
Çunku ayakta tedavıyı yuruten ekıpler, "dönen
kapı sendromu" denen durumu yaratan ve bugun
taburcu olup, arkasında guçlu aıle desteğı olma-
dığı ya da hastalığı artık bır yaşam bıçımı oldu-
ğu ıçın yenıden yatan hastalar nedenıyle etkın bır
tedavı yaklaşımı kuramaz oldular
Sonuç olarak, suregenleşmış hastalıgı olan, te-
dav lye değıl, bakıma gereksınımı olan bırkaç psı-
kıyatnk hastalığı aynı anda taşıyan ya da psıkı-
yatnk hastalığının yanında adlı sorunu da olan
hastalar topluluğu Bakırköy'un uzerını bır cam
fanus gıbı kapattı
Bakırkoy bu havasız ortamı kaldırmak ıçın çok
çaba sarfettı, kendını topluma
l
*sevdirme"nın çe-
şıtlı yollannı denedı Bu uğurda adını bıle değış-
tırdı Ama temeldekı nedenı değıştıremedı ya da
ona eğılmedı Bunun sonunda hastane, hastala-
nnı ağır tedavılerle bastırmak zorunda kalan,
anestezısız elektroşok uygulamalannı ılk tedav ı
seçeneğı olarak sunan, aynı hastanm 10, 20, 30
kez yatışlannı onaylayan, yenı başlamış bır has-
talığı sureğenleştınp, sonra da o hastaya mahkûm
kalan bır duruma geldı Bakırkoy, şuphesız Maz-
har Osman'dan oncekı yıllara genleyecek değıl
Ama yenı reform paketlermın ustunu açmama-
nın toplumu ağır bedeller odemekle karşı karşı-
ya bırakacağını da konunun ılk elden sahıplen-
ne hatırlatmakta yarar göruyorum Çunku Tur-
kıye, heryıl 500 bın şızofTen hastası ıçın doğru-
dan ve dolaylı malıyet olarak en az 1 mılyar do-
lar oduyor
Tüm psıkıyatnk hastalan duşunduğumuzde
ıse malıyet hızla yukselıyor Toplum bu yuksek
malıyetı, ekonomık ve sosyal olarak oduyor ve
gelecek kuşaklara aktanlacak değerlennde su-
reklı kayıplarvenyor O, ödemeyı reddettığmde.
otomatık olarak hastasına yabancılasacak ve onu
ıçınden çıkanp atacaktır Bundan kımsenın şup-
hesı olmamalıdır İşte o zaman bız konunun ıl-
gılılen, hastalanmızı tekrar topluma kabul ettır-
mekte becenklı yenı bır Mazhar Osman bulabı-
lecek mıyız
9
O gune kalmadan ve 69 yılda durumumuzu
saklamadan ıçtenlıkle saptayıp cesaretle değış-
meyı önenyorum
PENCERE
TARTIŞMA
...Ve Sarah ve Musa ve Medya...
G
Necati CumaJi
VIRAN DAGLAR
CUMALI ıüz\ılm başında \aşanan gerçek bır
MAKEDONYA DESTAN1 sunuvor bu romannla
350 000 TL (KDV ıçınde) 478 savfa
ucunu
gösterdı ve
gundemı
belırledı
yıne
medya
Nıcedır "Sarah ve
Musa'nın aşkı" ıle yatıp
kalkıyor msanımız, güne
onunla başlıyor, geceye
onunla gınyor Altında
ezıldığı sorunlara bır
yenısını daha ekledı Nasıl
noktalanacak bu seruven9
Olayı meraklı bır tefnkaya
donuşturmeyı başardı
çunkü medya Kerem ıle
Aslı'ya, Ferhat ıle Şirin'e
gondermeler yaparak
13'unde bırçoculda
18'ınde bırgencın
seruvenını soylence katına
çıkanverdı Sunuluş bıçımı
sunulanın onune geçtı,
olayın sorgulanmasını
engelledı. dahası konu
çarpıtıldı
Çarpık haber ınsanımızı
etkıledı Artık Sarah'la
Musa ılışkısının doğruluğu
ya da yanlışlığı uzennde
durulmuyor Medenı
Kanunu yok sayarak 13
yaşında bır çocuğu "imam
nikâhıyla" eş durumuna
getırmeyı meşrulaştırmaya
çalışan anlayışın olası
sonuçlan üzennde
duşunulmuyor Sunuluş
bıçımı sunulanın onüne
geçerek bu olanağı yok
edıyor medya Tam bu
noktada medyanın
tutumunu ve yenne
getırdığı ışlev ı sorgulamak
ve yargılamak kaçınılmaz
oluyor
Aslında soruna haber-
yorum ılışkısı çerçevesınde
bakmak gerekır Ama
medyanın objektıf
habercılık anlayışını uzun
sure once reddetmesı,
boyle bır tartışmayı
anlamsız kılıyor Bu
yuzden tartışma haber-
yonım ılışkısınden
sunulanla sunulus bıçımı
arasındakı ılışkıye kayıyor
Sunulus bıçımınde hangı
etık kaygılar goz onune
alınmalı Sunuluş bıçımı
sunulanın onune geçerse
gerçek çarpıtılmış olmaz
mı
9
Haben ızlenır, dınlenır,
okunur kılmak amacıyla
yapılan duzeltmelen
konunun dışında
tutuyoruz tzlenmeyen,
dınlenmeyen, okunmayan
haber ışlevsızdır çunku
Burada vurgulamak
ıstedığımız, ızlenır kılma
uğruna habenn gözden
kaçması, daha da öteye
gıderek çarpıtılması
Bazen bılınenlen tekrar
etmek zorunlu Medyada
haber mala ozdeş
Uretılıyor ve tuketılıyor
Değennı de ızlenırlığı,
dınlenırlığı, okunurluğu
belırlıyor İzlenırlığın,
dınlenırlığm. okunurluğun
göstergesı de reklam.Bu
nedenle haben yakalamak
yetmıyor Onu pazarlamak.
yanı paraya donuşturmek
gerekıyor Boylece etık
kaygılar bır yana
bırakılarak muhabırden
edıtore, edıtorden patrona
kadar herkes daha çok
ızletmenın, dmletmenm,
okutmanın peşınde
koşmaya başlıyor Amaca
ulaşmak ıçın her yol
mübah goruluyor Sunuluş
öncelenıyor Sunuluş daha
çekıcı hale getınlıyor Sık
sık halkın duygulan
okşanıyor Arabesk
mesajlar venlıyor
Tek kaygisı ızlenılırlık olan
medyanın amacına enşmek
ıçın sunuluşu önceleyerek
sunulanı gölgelemesı,
gıderek de çarpıtması
çokluk gozden kaçıyor
Ancak onca çabaya karşın
kandılsız yakalanmaktan
kurtulamadığı da oluyor
Sarah'la Musa aşkmda
olduğu gıbı
"Sarah ile Musa'nın
aşta"soylence katına
çıkanlıp meraklı bır
tefnkaya donuşturulmeden
sunulsaydı, uzennde
durulması, dusunulmesı
doğruluğu, yanlışlığı
tartışılması gereken bır
olay olarak algılanacaktı
Oğretmen Hep Sıkıntı Çekmiştir
gretnıen,
duvan ve
duyuran
ınsandır O,
toplumun
gözudur,
kulağıdır KLısaca oğretmen
du>arlı ınsandır
Eğıtımın ana oğesı,
oğretmendır
Teknık yöntemler ne denlı
gelışım dûzeyıne ulaşırsa
ulaşsın, oğretmenın yennı
alacak duzenek kesınkes
yoktur Oğretmen,
karşısındakıne bılgı
aktaran bınsı değıldır
Tum bunlann otesınde
kışılıkoluşmasını
sağlayan. eğıten, davranış
kazandıran ve kendı
davranışlany la omek olan
kımse demektır
O, yurdunun en kımsesız
koşesınde görev yapmış ve
yapmaktadır
Bır başka deyışle koyde
mezan olan ya da koyde
canını veren tek aydın
yıne oğretmendır
O, tum güçluklere göğus
gererek amacı uğrunda ve
Atatürkçü tutumuyla
onurun da ınsanlığın da
sevgının de doruğuna
ulaşmıştır
Ulkesının korunması ve
ılerlemesı uğrunda
duşunce bakımmdan,
bılım bakımmdan ve yapı
bakımından >uksek
karaktere sahıp
koruyucular yetıştırme
gorevını yenne getırerek
başoğretmenıne karşı
aldığı gorev ı başarma
mutluluğuyla başbaşa
olmuştur
Oğretmen, ozvenlı
ınsandır Insanca ve özgür
yaşama uğruna savaşımlar
vermış, çağcıl olma
yolunda canını bıle
esırgememıştır
Karanlığı aydınlığa,
bılgısızlığı bılgıye,
ılkellığı çağcıllığa
yeğlemıştır O hep sıkıntı
çekmış. ancak ınandığı
yoldan donmemıştır
Uretkenlığın,
hoşgoruşun, banşın,
kardeşlığın ve
dayanışmanın savunmasını
yapmıştır
Oğretmen, kaderde,
kıvançta, tasada ve
mutlulukta ülkesı uzennde
yasayan tüm ınsanlarla
aynı duyguyu paylaşır
Acısıyla yanar ınsanının
Şenlığınde sevınır, mutlu
olur, duğununde halay
çeker, coşar, nara atar
O memleketinı sevmenın
suçlusu olmuştur
13 'unde bır çocukla
18'ınde bır gencın boyle
bır ılışkıyı taşıyıp
taşımayacağı ırdelenecektı
Bundan yola çıkılarak da
bazı sonuçlara ulasımın
olanağı doğacaktı Ancak
boyle yapılmayınca bu tur
bır ılışkının doğal
sayılmasına kapı aralanmış
oldu. Aralanan kapıdan da
ustaca gırenler. 13 yaşında
bır çocuğun ımam
nıkâhıyla resmen eş
olabıleceğı anlayışın
meşruluk kazanmasma
çalıştılar
Medyanın şartlandıncı
etkısı uzenne bırkaç soz
Temel İçgüdü fılmmın
Amenka'dakı, hatta
Turkıye'dekı yansımalannı
gorduk Yanlış omekler
toplumu fazlasıyla ajıte
edebılıyor Onumuzdekı
gunlerde de reşıt olmayan
çocuklann bu tur
taklıtlennı beklemelıyız
HülyaErgün
Iktısatçı
Bu sevgı suçluluğunun
cezasını da çekmiştir yer
yer O, tum bunlardan
yılgınlığa kapılmayıp, bır
gun muzaffer olacağı
ınancını taşımıştır
Oğretmen duyarlığını
şıırleştıren oğretmen
InciTürkmen'ın
dızelennı anımsıyorum
Tüm bu anlattıklanmın
üstundedır
Onu da burada
yayımlama olanağı
olsaydı keşke
Muhsin Dunıcan
Eğıtımcı-şaır ve
yazar
Sorunumuz Yapısallaştı...
Kaçıncı gun oldu''
Hukumet kurulamadı
Bu gıdışle kurulması guç1
Sorunların ustesınden
gelebılecek bır hukumetın oluşması ıse bugunku ko-
şullarda ancak bır duş
Polıtıkacıya kızıyoruz?
Oysa polıtıkacı da balık gıbı ıçınde yuzduğu suda
yaşamak zorunda olan bır yaratık...
•
Polıtıkacı, Turkıye'nın bugunku toplumsal ve eko-
nomık ortamında nasıl sıyaset yapacak? Cemaat
başının elını mı opecek'' Tarıkat reısının eteğıne yuz
mu surecek"? Holdıng babasının sofrasında evet
efendımcılık mı yapacak? Mafya babalanyla al tak-
ke ver kulah ış mı bıtırecek9
Son çeyrek yuzyılda Turkıye nasıl bır "yapısalyoz-
laşma" surecıne gırdı?
Dıncılık -dındarlık değıl- aldı başını yurudu, camı-
ler sıyasal partı şubesıne donuştu, laık oğretım yoz-
laştınldı, sendıkacılık yok edıldı, buyuk kentler kon-
dularia kuşatıldı, koşe donmecılık devlet zoruyla res-
mı ıdeolojıye donuşturuldu Turkıye çok değıştı Gu-
neydoğu bır yana, tum ulkede teror sektoru oluştu,
bu ışten ekmek yıyenler çoğaldı
Kondular kesımınden gokdelenlere değın mafya-
cılık yayıldı Artık her buyuk şehrın yuzde 60'ını kon-
dular oluşturuyor, sıyaset hemşerılık uzenne yapılı-
yor, etnık çelışkıye oturtuluyor, dınsel polıtıkaya sa-
nlan sarılana1
Kışı başına ulusal gelırı 2000 dolan aş-
kın bır ulkede sanayıleşme rafa kaldırılmış, rantıye
toplumu yaratılmış, devlet zengınden tefecı faızıyle
para toplayıp hukumet ışlennı gormeye çabalıyor
Medya tekelleşmış, kırlenmış, para bağımlısı olmuş,
uretım dışlanmış, toplum tuketıme bağlanmış, borç-
lanarak yaşamak marıfet sayılmış Demokratik kıtle
orgutlennın esamısı okunmuyor, aydınlann etkısı kal-
mamış, demokrasıyı ara kı bulasın' Partıler parça-
lanıp bolunmuş, koyler yakılıp boşaltılıyor, kentlerde
otobusleryakılıyor, polıste gazetecı dove dove oldu-
ruluyor, mafya adaletın yerıne ahkâm kesıyor, enflas-
yon göstergesı bır ayda yuzde 10 atıyor
Toplumsal yapı bozuldu
Su bulandı...
Hangı polıtıkacı gelse, bu suda kulaç atmak zorun-
da kalmayacak mı?
Yapı oylesıne bozuldu kı çoplukte karnını doyur-
maya çalışan çocukları renklı televızyonlarda sey-
rettıkten bırkaç dakıka sonra hep bırhkte gobek at-
maya başlıyoruz, bır ondan bır bundan, yavrum aşa-
ğıdan kes'
Servet ıle sefalet arasındakı uçurum, hepımızı dı-
be çekmeye başladı
•
Bır toplum bırdenbıre bozulmaz
Bırdenbıre de duzelmez
Yapısal bozukluk gunden gune, yıldan yıla, ust us-
te koyarak, uzun bır sureç ıçınde oluşur, ama bır kez
oluştu mu, herkes bozulan yapıya gore yaşamını du-
zenlemeye bakar
Bozulma surerse, Turkıye'de toplum 21 'ıncı yuz-
yılda kurtuluşunu islamcılıkta arayacaktır Şerıatçı
ışını bılıyor Bozulma, şerıatçının ışıneyanyor, halkte-
mız bır soluk almak ıçın Allah'a sığınmaktan gayn bır^
yol bulamıyor, dıncının kucağına duşuyor Şenatçr
genç kuşaklar kesımınde eğıtım yontemıyle yandaş-
larını hazırlıyor, Orta Asya'dan Anadolu'ya dek oğ-
retım seferberlığı ıçındedır
•
Hukumet kurulamıyormuş..
Kurulsa ne yazar?.
Turkıye'nın sorunu yapısaldır Yuzeysel sıyâsetle
bu sorun çozulemez
ÇAĞDAŞ YAYINLARI
TOKTAMIŞ ATEŞ
DÜŞÜNCE
PARLAMENTOSU
Toktanıış Ateş
DÜŞÜNCE
PARLAMENTOSU
ToktamışAteş, bu kıtabında 1995'lerın Turbve'smı
bırkaçfırça darbesıvle resmetmeğe çalışıvor
Fıyatı 100 000TL(KDV ıçınde)
Cumhuriyet Kitap Kuliibü Çağ Pazarlama A.Ş.
Türkocağı Cad. 39/41 (34334) Cağaioğlu-İstanbul Tel:512 05 05
1*141
İNGİLİZCE-ALMANCA
DILTEMDIL OGRETİMİ BİZİM İŞİMİZ
|*BASLAM«IC TAJtİHLIftJ:
•ÖlfBOZ-AKSAaı 42.M «UfAT
MAFTA •ONV : 10.17 SIMMIT
Hlya C«*. N«14 TtL V» PAX:
tofcty (C>w—•! y—t) 57» 7t 29-21
"TEKERLEKLİ SANDALYE KAMPANYASINA
KATKTDA BULUNMAK BlR INSANLIK GOREVİDÎR"
Ziraat Bankası Sırkccı Şb. 304420/718-5
Bedensei Eng. Dayanışma Der.
Td: (0216) 370 81 66 - 441 08 34
Romanlannız ve ansıklopedılerınız
yennızden alınır Tel.: 554 08 04