06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13ŞUBAT1996SALI OLAYLAR VE GORUŞLER Türk Devrimi ve İslama Bakışı Türk devnmı hıçbır aşamasında dının ve dınsel ınançlann karşısmda olmamıştır. Cumhunyetımızın kurucusu büyük Ataturk de, d ne karşı olmadığı bır yana, dınsel duygu ve ınançlara karşı hıçbır tutum göstermemıştır BAHİR M. ERÜRETEN Hukukçu lındekı akıl almaz, saptınlmış yalan yan- lış soylemlerdır Işın asıl acı yanı, butün bu bağnazca soylemlere ve eylemlere karşın, kendını devnmcı kımlıkîe anayasal düzenden ya- na sayanlann akıl almaz suskunluğudur Anayasal duzenı korumakla gorevlı res- mı kuruluşlann başında bulunan yetkılı- lenn aymazlığıdır Dın. Allah ıle kul arasındakı tınsel (manevı) bır bağdır Devlet duzenı ıse hukuksal bır tuzelkışılıktır Bu nedenle dın, gerçek kışıye ozel olup, devletın dı- nı olmaz Laıkiık, dunyamızın çağdaş ya- şam koşullannı kapsayan, ınsan akıl ve mantığının unınu olan kurallar butunu- dür Bu kurallar dınle doğrudan ılgılı ol- madığı gıbı, asla dıne karşı da değıldır Tam tersıne, laıkiık, bır yönu ıle dın ve vıcdan özgurluğünun yanı sıra onun yad- sınamaz bır güvencesıdır Modern, çağ- daş vedemokratık olan bır devlet iaikol- mak zorundadır Bu nedenle de laıkiık. koktendıncılığe, dının sıyasal aracı yapıl- masına, halkımızın kutsal dın duygulan- nın bu amaçla somürulmesıne, devletın dınsel yontemlerle yönetılmesıne karşı- dır 1 92} De\nmı ozgun adı ıle Atarurk Devnmı, Turk de\ le- tını uluMiveulkesıylebolun- mezbırbutunolarak çağdaş bağımsiz \e özgurlukçu nıte- lıkle yenıden yaşama geçıren etkınlıkler bütûnudur Buyuk olçude. Batı nın Aydınlanma Çagı felsefesının urünu olan devnmlen- mız kul un vatandaş a, cemaat'ın ulus'a. kişiselvönetim'ın ulusal egemen- lik'e donuşturuldügü laık bır devlet du zenınınvaratıcıgucunuoluşturmaktadır Sonradan atoükeolarak somutlasan bu ılkelerden cumhuriyetçilik saltanat yö- netımıne, ulusçuluk ummetçılığe, hâlk- çılık seçkıncılıge laiklık şenata. de\rim- «rilik de tutuculuga karşı bır tepkı olarak ortaya çıktığı ıçın bu venılıklere ayak uyduramayanlar. eskıye ozlemı olanlar ile ozellıkle dınsel du>gulan sıyasal so- muru aracı yapmakta >aran olanlar tara- fmdan vadsınmaya kalkışılması doğaldı Anayasamızda geçerlılıgını koruyan devnm ılkelen. son zamanlarda kokten- dıncı sıyasal kuruluşlann hedefı halıne gelmışbulunuyor Kullandıklan araç ıse, sözdedevnmlenn dıne karsı olduğu şek- Batı'nınl8 yuzyıl çağdaşlaşma felse- fesı duşunurlennın çoğunluğu da dıne karşı değıldı Onlar sadece dın ıle dev let ışlennın aynlması gereğını savunuyor- lardı Turk devnmı de hıçbır aşamasın- da dının ve dınsel ınançlann karşısında olmamıştır Cumhunyetımızın kurucusu büyuk Ataturk de, dıne karşı olmadığı bır yana. dınsel duygu ve ınançlara karşı hıçbırtu- tum göstermemıştır Devnmı gerçekleş- tırmek ıçın çıkanlan yasalann, ıçenk ola- rak dıne karşı bır yonü sözkonusu değıl- dır Koktendıncı bağnaz kesım, dınle doğrudan hıçbır ılgısı olmayan yasalan, orneğın fes yasağı ıle ışlevını çoktan yı- tırmış tekkelenn kapatılmasını, ezanın Turkçe okutulmasının serbest bırakılma- sını, Arap harflennın bırakılışını, öz Turkçeye donüşu. saltanatın kaldınlma- sını, ulusal egemenlığı v b hep dıne kar- şı yasaiarmış gıbı göstermektedırler Bunlann hıçbınnın dının kıtabında yen olmadığı gıbı, hıçbınsı dının ozune kar- şı değıldır Buna karşın sosyal yaşamın, uygarlığa enşmenın kaçınılmaz gerekle- ndır Devnmlenn, ozellıkle de buyük Ata- turk'un, dıne karşı olmayıp, tam aksıne, dını en lyı ozumseyenlerden bın olduğu- nu göstermek uzere, O'nun ağzından çe- şıtlı zamanlarda soyledığı sozlerden, bu- gunun dılı ıle aktarmalar yapmak ıstıyo- ruz Ataturk, kendısıne, halıfelığı kabul et- mesı ıçın gelen Hınt delegelenne şu ya- nıtı vermıştır "İslamnete yapılacak en büyük hizmet, dini devietten ayırmak ve once bağımsjz bir dev lete sahip olmaktır. İşte bız onun kavgasını vaprvoruz. L'tku nasip olacak, işgaicüeri kovacağız. Ve di- ni devletten ayırarak onun bir vicdan ve iman variığı olarak kalınasını saglavaca- ğız." "Din, gerekli bir kurumdur. Dinsiz uluslann devamı olanaksızdır. Din, Allah ile kul arasındaki bir bağhlıktır." "Din vardır ve gereklidir. Temeli sağ- lam bir dinimiz var. Gereçleri iyi,fakat bi- nası uzun yuzyıllar gozardı edilmiş." "Turk uİusu daha dindar olmalıdır. Ya- ni bütun valınlığı ile dindar olmalıdır de- mek ısfivorum. Dininıc. iuşısel gerçeğe nasıl inanıyorsam oyle inanıyorum." Buyuk Ataturk, 7 Şubat 1923 tanhın- de Balıkesır'de Paşa Camıı'nde mınber- den halka yaptığı uzun konuşmasında ozetle şov le dıyordu "İnsanlara feyz (ongunluk) ruhu ver- miş olan dinimiz, son dindir. Oigun din- dir. Çunku dinimiz. akla, mantığa, haki- kateeriştirici olmasaydı, bununla, öbur fi- zik yasalar ilearasında zıtlık olması gere- kirdi." (Ataturk'un Soylev ve Demeçle- n 1989 bas c 2, s 98) Cumhurbaşkanı Ismet lnonu, 28 Nı- san 1967 tanhınde CHP olağanüstu ku- rultayında yaptığı bır konuşmada laıkiık ve dın somurüsu konusunu şoyle dıle ge- tınyordu "Biz laikiz. Toplumcular ara- sında ise laiküği aşıp dinı ilke olarak red- dettikleri için bûden avn olanlar bulun- duğu gibi, din esasına davanan. toplum- cu olduklan ıçın bızden aynlanlar da var- dır. Demek kj biz, cumhuriyetçi. millivet- çi, laik ilkelerimize, demokratik olan ve- ya olmayan toplumcu partilerdcn çok da- ha kesin ve karaıiı olarak bağuyız." îsmet lnonu, başka bır toplantıda, par- tı meclısının toplantısında, "Ben, Al- lah'ın adını ve şeriatın dilini kullanan bir eğitim sisteminden geldim. Bunun âlâsı- nı bilirim ben. Hocalann bilmedığı ka- dar ben bunu ulkeve dev Jetışlenndedin- sel bakımdan değerlendirebilinm. \ma siyasette bir defa buna basladım nu siva- sal yaşamı bu vanşa sokmuş olurum. Onun için yapamam bunu ben, vapma- dım" şeklındekı uslubu ıle dını sıyasal amaçla kullanmak ısteyenlere en ozlü (vecız) yanıtını venyordu Bugun geldiğimiz noktada ise hemen bütun poütıkacılanmız soy lemlerinde, bu dinsd üslupta yanş içinde bulunuyorlar. Halk dalkav ukJuğunun en çarpıcı ornek- lerini ortaya koyuyorlar. Dınıne ve ınançlanna bağlı olmak ıle dınsel bağnazlığın, sıyasal dının aynı şey olmadığı gereğı gıbı anlaşılıp özumsen- medıkçe laık yasalar, laık toplum oluştur- maya yetmeyeceğı gıbı, Batı ıle ne tur anlaşmalar yapılırsa yapılsın gerçek bır butunleşme sağlayamayacağı unutulma- malıdır Bu kutsal gunde, Türk ulusuna tam ba- ğımsız bır vatanda Tannsına ozgurce yo- nelmeyı sağlayan buyuk Ataturk'u son- suz sevgı, saygı ve rahmetle anıyoruz ARADA BIR ANIL İLKİN IŞIK Yağrz Oğlan - Kara Oğlan! Solun bırleşmesıne engel olarak sol oyların sandık- ta bolunmesıne yol açanların bu tutumlarıyla bugu- ne kadarkı, seçımlerde sağ partılere kaç mılletvekıl- lığı ve kaç beledıye başkanlığı (ve bu yolla solu etkı- sızleştırerek sağ kesıme hangı gucu ve fırsatlan) ar- mağan ettıklerını bılemıyoruz Yerel ve merkezı yone- tımde solun gıttıkçe zayıflamasıyla ulkemızın ne du- rj ıma geldığını ve geleceğını de teror orgutlen ve dev- let. 'n estırdığı son gunlerdekı terorle bır kez daha gor- duk KUÇUK olsun, ama benım olsun mantığıyla partı ıçı demokrası'vı rafa kaldıran Yağız Oğlan'ın bu tavrı yu- zunden bır -kısım tepkı oylan sağ partılere gıtmıştır Toplam sol o\ t\ann yuzde 30'lardan yuzde 25'lere ge- nlemesınde, ıktıdar ortaklığı donemınde sağın koltuk değnekhğı y.apılmasının yanı sıra Yağız Oğlan'ın bu tavırlarının d;a etkısı yadsınamaz Yağız Oğlan'ın partısı belkı de sadece Hikmet Çe- tinkaya'nın feryatlarına kulak veren duyarlı Ataturk- çuler sayes ınde (kı bız aılece bunlardanız ve 4 oyu- muz vardı) Turkıye barajını kıl payı aştı Barajı aşama- saydı, sağ partılere armağan edecekten mılletvekıİK sayısı 49 oiacaktı Bır zarnalar kendısıne "bırbolen" denmesıne bu- yuk tepkı gosteren Kara Oğlan, "Sol oylan bolmek şöyle dursun, sağ partılenn tabanlanna ıtılen de- mokratik solculardan da oy almak suretıyle sol oy- lan arttırdığını" ılerı suruyordu Bu ıddıa doğru olsay- dı ortaya şu sonuç çıkacaktı "Sağ partılerden oy alı- naraksolcu mılletvekılı seçtırılecek " Sağ partılere oy veren seçmenler de enayı ya, bu numarayı yutacak- lar 1 Toplam sol oylar yuzde 20 cıvarında azaldığına gore bu ıddıa geçersız Tersıne "Aşınm "ın ıstıfasıyla ortaya değışık bır sonuç çıkmıştır Aşırım, sol oylarla mılletvekılı seçılmış ve sağcı bır partıye geçmek uze- re partısınden ıstıfa etmıştır Kara Oğlan'ın partısının mılletvekılı başına aldığı oy 52 OOO'dır Aşırım'ın ıstıfasıyla soldan alınan 52 000 oy, bu mılletvekılının geçeceğı sağ partıye ak- tanlmuş olmaktadır Kara Oğlan tarafından sağ partılere mılletvekılı ar- mağan etmek ıçın soldan alınan oy toplamı onumuz- dekı gunlerde yenı ıstıfalarla ortaya çıkacaktır Sol oyların sandıkta bolunmesıne yol açan aymaz- lann (bu nıteleme yeteriı mı bılemıyorum), sağ partı- lenn ve dolayısıyla gencılığın ve demokrası karşıtla- nnın hızmetkârlıklannt yaptıklan her geçen gun daha net bır şekılde ortaya çıkmaktadır Yağız Oğlan, partısının tabanını kustuaıp sağ par- tılere ıterek, Kara Oğlan aldığı sol oylarla sağcı mıl- letvekılı seçtırerek sol tabanı sağ partılere peşkeş çekmeyı bır kez daha başarmışlardır Bu tutum, sola ıhanettır Oyle goruluyor kı bu "oğlanlara oy veren- ler ve bu manzara karşısında tınmadıklarına gore bu oyuna gelmeye devam edeceklerdır Ne dersınız Kara Oğlan'cılar ve Yağız Oğlan'cılar Bır daha seçım yapılır da sandık başına gıdersenız enayı yenne konmadan oyunuzu kendı elınızle sağ partılere versenız daha iyi olmaz mû Sızın açınızdan değışen bır şey olmadığına gore1 Kımbılır, şu gunlerde sağ partılenn koltuk değnek- lennı ve payandalığını bırbınne ıkram eden / " l nn akıllan da belkı o zaman başlanna gelır CAĞDAS YAYINLARI Necati Cumalı VİRAN DAG1AR Makedonya 1900/2.Kitap Toptaşı Bimarhanesi Doç. Dr. M. EMİN CEYLAN B akırkoy Akıl Hastanesı, Toptaşı Bımarhanesı'nın devamı olarak kuruluşunun 69 yılı ıçınde Has- tanenın geçmışını bılmek, gelece- ğının yenıden duzenlenmesıne ışık rutacaktır Toptaşı Bimarhanesi, Uskudarsemtındekurul- muş ve Mazhar Osman tarafından 1927'de, Ba- kırkoy'dekı Reşadıye Kışlası'na taşınmıştır Bı- marhaneye, Abdulhamit donemınde ancak padı- şah ıznıyle gınlebılırmış Unlu psıkıyatnst Kra- epeünın dahı hastaneyı zıyaret ıçın ızın alama- dığı soylemr Bunu, Dr Rasim AdasaL hastala- nn ılen derecede "sefil, zayıf ve çıplak" olmala- nna bağlar Oysa Fatih zamanında Fransız tımar- hanelennce ornek alınmış, çıçek bahçelen ıçın- de, saz heyetlennın fasıllarduzenledığı Amasya, Suleymanıye, Kaysen ve Manısa şıfahanelen bu- lunmaktaydı Abdulhamıt'ın bu gızleyıcı tavn- nın altmda. kardeşı Murat'ın ruh hasta.sı olması nedenıyle duyduğu ıçsel korku da bulunsa gerek- tır Fatıh devnnın şıfahanelen. toplumla ıç ıçe olan, hastayı toplumun bır parçası olarak kabul eden, çağdaş tedavı anlayışına daha yakın kuru- luşlardı Sonralan Avrupa'da başlayıp ulkemız- de de kabul goren değışıklıkle hastalar toplum- dan aynlmaya ve dışanya kapalı yapılar ıçınde tutulmaya başlandı Bımarhane, ışte bu anlayışa denk dusen bır kuruluştu Anlayış değışıklığı, bımarhanenın Toptaşı'ndan Bakırkoy'e taşındı- ğı ılk cumhunyet yıllanna rastlar Değışıklığın mıman Mazhar Osman'dır Mazhar Osman, bıryazısmda eskı bımarhane- yı şoyle anlatır "Vakıa müessesede hijven pek na- kıstı,idare kotûydü, u> uz ve bit kadrov a dahil da- imi misafirkrdi ve içeriye henuz ilim girmemiş- ti." Uzun sure uğraştıktan sonra, Ataturk'un ıs- teğı ıle Toptaşı Bımarhanesf nın kapanmasını ve hastanenın, o gunlenn Zuhuratbaba semtınde yaptınlmış, ama kullanılmamış olan Reşadıye Kışlası'na taşmmasını sağlar Kışla bınalannda Mutareke yıllannda bır Fransız zencı bırlığı, son- ra da alkolıkler bannmıştır Mazhar Osman, karamame çıktıktan hemen sonra burasının ımarına gınşır Unlu psıkıyatnst o gunlerı şoyle anlatır "Alaturka on bes kurna- lı bir hamam yaptırdık ve mutbakta yemek pişer- ken ıvınan sulan borularla buraya vererek mas- rafsız gunde y uz kışinin yıkanmasını temin ettik. Her servise uçer beşer abdesane yaptırdık." Dr Osman'ın hasta rehabılıtasyonu ıle ılgılı olarak soyledıklen ıse şoyle "Bin donüm araziden bir kanşyer boşbırakılmamakta; buğday.sebzeekil- mekte. Bin kiıtuk bag, enginaıiık, kavun-karpuz bostanlan Bakırkoyu'nu bir çiftlik haline sok- muştur." Bugunlerc de ışık tutan bu sozlenyle Mazhar Osman, Turk psıkıyatnsının kurumsal- laşmasında ve çağdaşlaşmasında en onde gelen ısımdır Getırdığı yontemlerle o gunun hastane- sını, geçmışınden ve bugununden daha fazla top- lumla kaynaştırmıştır Ondan sonrakı yıllar. Bakırkoy'un yoğun has- ta baskısı altında kaldıgı, bır yatakta bırkaç has- tanın bırden yattığı, çağdas tedavı anlayışının ko- reldığı, rehabılıtasyon hızmetlennın hasta ıçın değıl, populızm ıçın yapıldığı yıllaroldu Budo- nemde, hastalann hıçbır boşluk bırakmaksızın yerlerde çökmus olduklan, ayağa kalktıklannda tekrar çökmek ıçın yer bulamadıklan, hastalann ıçıne hıçbır hekım ve hemşırenın gınnedığı an- latıhr Abdulhamit donemının bımarhanesını hatır- latan bu koşullar, bıryonuyle yıllaronce Dr Yü- dırun Aktuna tarafından azaltıldı Ancak hasta- ne, son yıllarda yenıden eskı koşuüanna donme- ye başladı Belkı hastanenın dışa donuk yuzu her zaman olduğundan daha gostenşlı, ama ne yazık kı has- talara sağlanan koşullar aynı duzeyde değıl Öte yandan hastane, henuz coğrafı temele dayalı bır organızasyon gelıştıremedığı gıbı, hastanm reha- bılıtasyonu ve toplumsal entegrasyonuna donuk adımlar da atamamış dunımda Buna bağlı ola- rak ılk ataktakı hastalar henuz yeterlı yoğunluk- ta Bakırköy'un kapısını çaJmıyor ve doğal ola- rak ayakta tedavı hızmetlennın etkısı zayıflıyor Çunku ayakta tedavıyı yuruten ekıpler, "dönen kapı sendromu" denen durumu yaratan ve bugun taburcu olup, arkasında guçlu aıle desteğı olma- dığı ya da hastalığı artık bır yaşam bıçımı oldu- ğu ıçın yenıden yatan hastalar nedenıyle etkın bır tedavı yaklaşımı kuramaz oldular Sonuç olarak, suregenleşmış hastalıgı olan, te- dav lye değıl, bakıma gereksınımı olan bırkaç psı- kıyatnk hastalığı aynı anda taşıyan ya da psıkı- yatnk hastalığının yanında adlı sorunu da olan hastalar topluluğu Bakırköy'un uzerını bır cam fanus gıbı kapattı Bakırkoy bu havasız ortamı kaldırmak ıçın çok çaba sarfettı, kendını topluma l *sevdirme"nın çe- şıtlı yollannı denedı Bu uğurda adını bıle değış- tırdı Ama temeldekı nedenı değıştıremedı ya da ona eğılmedı Bunun sonunda hastane, hastala- nnı ağır tedavılerle bastırmak zorunda kalan, anestezısız elektroşok uygulamalannı ılk tedav ı seçeneğı olarak sunan, aynı hastanm 10, 20, 30 kez yatışlannı onaylayan, yenı başlamış bır has- talığı sureğenleştınp, sonra da o hastaya mahkûm kalan bır duruma geldı Bakırkoy, şuphesız Maz- har Osman'dan oncekı yıllara genleyecek değıl Ama yenı reform paketlermın ustunu açmama- nın toplumu ağır bedeller odemekle karşı karşı- ya bırakacağını da konunun ılk elden sahıplen- ne hatırlatmakta yarar göruyorum Çunku Tur- kıye, heryıl 500 bın şızofTen hastası ıçın doğru- dan ve dolaylı malıyet olarak en az 1 mılyar do- lar oduyor Tüm psıkıyatnk hastalan duşunduğumuzde ıse malıyet hızla yukselıyor Toplum bu yuksek malıyetı, ekonomık ve sosyal olarak oduyor ve gelecek kuşaklara aktanlacak değerlennde su- reklı kayıplarvenyor O, ödemeyı reddettığmde. otomatık olarak hastasına yabancılasacak ve onu ıçınden çıkanp atacaktır Bundan kımsenın şup- hesı olmamalıdır İşte o zaman bız konunun ıl- gılılen, hastalanmızı tekrar topluma kabul ettır- mekte becenklı yenı bır Mazhar Osman bulabı- lecek mıyız 9 O gune kalmadan ve 69 yılda durumumuzu saklamadan ıçtenlıkle saptayıp cesaretle değış- meyı önenyorum PENCERE TARTIŞMA ...Ve Sarah ve Musa ve Medya... G Necati CumaJi VIRAN DAGLAR CUMALI ıüz\ılm başında \aşanan gerçek bır MAKEDONYA DESTAN1 sunuvor bu romannla 350 000 TL (KDV ıçınde) 478 savfa ucunu gösterdı ve gundemı belırledı yıne medya Nıcedır "Sarah ve Musa'nın aşkı" ıle yatıp kalkıyor msanımız, güne onunla başlıyor, geceye onunla gınyor Altında ezıldığı sorunlara bır yenısını daha ekledı Nasıl noktalanacak bu seruven9 Olayı meraklı bır tefnkaya donuşturmeyı başardı çunkü medya Kerem ıle Aslı'ya, Ferhat ıle Şirin'e gondermeler yaparak 13'unde bırçoculda 18'ınde bırgencın seruvenını soylence katına çıkanverdı Sunuluş bıçımı sunulanın onune geçtı, olayın sorgulanmasını engelledı. dahası konu çarpıtıldı Çarpık haber ınsanımızı etkıledı Artık Sarah'la Musa ılışkısının doğruluğu ya da yanlışlığı uzennde durulmuyor Medenı Kanunu yok sayarak 13 yaşında bır çocuğu "imam nikâhıyla" eş durumuna getırmeyı meşrulaştırmaya çalışan anlayışın olası sonuçlan üzennde duşunulmuyor Sunuluş bıçımı sunulanın onüne geçerek bu olanağı yok edıyor medya Tam bu noktada medyanın tutumunu ve yenne getırdığı ışlev ı sorgulamak ve yargılamak kaçınılmaz oluyor Aslında soruna haber- yorum ılışkısı çerçevesınde bakmak gerekır Ama medyanın objektıf habercılık anlayışını uzun sure once reddetmesı, boyle bır tartışmayı anlamsız kılıyor Bu yuzden tartışma haber- yonım ılışkısınden sunulanla sunulus bıçımı arasındakı ılışkıye kayıyor Sunulus bıçımınde hangı etık kaygılar goz onune alınmalı Sunuluş bıçımı sunulanın onune geçerse gerçek çarpıtılmış olmaz mı 9 Haben ızlenır, dınlenır, okunur kılmak amacıyla yapılan duzeltmelen konunun dışında tutuyoruz tzlenmeyen, dınlenmeyen, okunmayan haber ışlevsızdır çunku Burada vurgulamak ıstedığımız, ızlenır kılma uğruna habenn gözden kaçması, daha da öteye gıderek çarpıtılması Bazen bılınenlen tekrar etmek zorunlu Medyada haber mala ozdeş Uretılıyor ve tuketılıyor Değennı de ızlenırlığı, dınlenırlığı, okunurluğu belırlıyor İzlenırlığın, dınlenırlığm. okunurluğun göstergesı de reklam.Bu nedenle haben yakalamak yetmıyor Onu pazarlamak. yanı paraya donuşturmek gerekıyor Boylece etık kaygılar bır yana bırakılarak muhabırden edıtore, edıtorden patrona kadar herkes daha çok ızletmenın, dmletmenm, okutmanın peşınde koşmaya başlıyor Amaca ulaşmak ıçın her yol mübah goruluyor Sunuluş öncelenıyor Sunuluş daha çekıcı hale getınlıyor Sık sık halkın duygulan okşanıyor Arabesk mesajlar venlıyor Tek kaygisı ızlenılırlık olan medyanın amacına enşmek ıçın sunuluşu önceleyerek sunulanı gölgelemesı, gıderek de çarpıtması çokluk gozden kaçıyor Ancak onca çabaya karşın kandılsız yakalanmaktan kurtulamadığı da oluyor Sarah'la Musa aşkmda olduğu gıbı "Sarah ile Musa'nın aşta"soylence katına çıkanlıp meraklı bır tefnkaya donuşturulmeden sunulsaydı, uzennde durulması, dusunulmesı doğruluğu, yanlışlığı tartışılması gereken bır olay olarak algılanacaktı Oğretmen Hep Sıkıntı Çekmiştir gretnıen, duvan ve duyuran ınsandır O, toplumun gözudur, kulağıdır KLısaca oğretmen du>arlı ınsandır Eğıtımın ana oğesı, oğretmendır Teknık yöntemler ne denlı gelışım dûzeyıne ulaşırsa ulaşsın, oğretmenın yennı alacak duzenek kesınkes yoktur Oğretmen, karşısındakıne bılgı aktaran bınsı değıldır Tum bunlann otesınde kışılıkoluşmasını sağlayan. eğıten, davranış kazandıran ve kendı davranışlany la omek olan kımse demektır O, yurdunun en kımsesız koşesınde görev yapmış ve yapmaktadır Bır başka deyışle koyde mezan olan ya da koyde canını veren tek aydın yıne oğretmendır O, tum güçluklere göğus gererek amacı uğrunda ve Atatürkçü tutumuyla onurun da ınsanlığın da sevgının de doruğuna ulaşmıştır Ulkesının korunması ve ılerlemesı uğrunda duşunce bakımmdan, bılım bakımmdan ve yapı bakımından >uksek karaktere sahıp koruyucular yetıştırme gorevını yenne getırerek başoğretmenıne karşı aldığı gorev ı başarma mutluluğuyla başbaşa olmuştur Oğretmen, ozvenlı ınsandır Insanca ve özgür yaşama uğruna savaşımlar vermış, çağcıl olma yolunda canını bıle esırgememıştır Karanlığı aydınlığa, bılgısızlığı bılgıye, ılkellığı çağcıllığa yeğlemıştır O hep sıkıntı çekmış. ancak ınandığı yoldan donmemıştır Uretkenlığın, hoşgoruşun, banşın, kardeşlığın ve dayanışmanın savunmasını yapmıştır Oğretmen, kaderde, kıvançta, tasada ve mutlulukta ülkesı uzennde yasayan tüm ınsanlarla aynı duyguyu paylaşır Acısıyla yanar ınsanının Şenlığınde sevınır, mutlu olur, duğununde halay çeker, coşar, nara atar O memleketinı sevmenın suçlusu olmuştur 13 'unde bır çocukla 18'ınde bır gencın boyle bır ılışkıyı taşıyıp taşımayacağı ırdelenecektı Bundan yola çıkılarak da bazı sonuçlara ulasımın olanağı doğacaktı Ancak boyle yapılmayınca bu tur bır ılışkının doğal sayılmasına kapı aralanmış oldu. Aralanan kapıdan da ustaca gırenler. 13 yaşında bır çocuğun ımam nıkâhıyla resmen eş olabıleceğı anlayışın meşruluk kazanmasma çalıştılar Medyanın şartlandıncı etkısı uzenne bırkaç soz Temel İçgüdü fılmmın Amenka'dakı, hatta Turkıye'dekı yansımalannı gorduk Yanlış omekler toplumu fazlasıyla ajıte edebılıyor Onumuzdekı gunlerde de reşıt olmayan çocuklann bu tur taklıtlennı beklemelıyız HülyaErgün Iktısatçı Bu sevgı suçluluğunun cezasını da çekmiştir yer yer O, tum bunlardan yılgınlığa kapılmayıp, bır gun muzaffer olacağı ınancını taşımıştır Oğretmen duyarlığını şıırleştıren oğretmen InciTürkmen'ın dızelennı anımsıyorum Tüm bu anlattıklanmın üstundedır Onu da burada yayımlama olanağı olsaydı keşke Muhsin Dunıcan Eğıtımcı-şaır ve yazar Sorunumuz Yapısallaştı... Kaçıncı gun oldu'' Hukumet kurulamadı Bu gıdışle kurulması guç1 Sorunların ustesınden gelebılecek bır hukumetın oluşması ıse bugunku ko- şullarda ancak bır duş Polıtıkacıya kızıyoruz? Oysa polıtıkacı da balık gıbı ıçınde yuzduğu suda yaşamak zorunda olan bır yaratık... • Polıtıkacı, Turkıye'nın bugunku toplumsal ve eko- nomık ortamında nasıl sıyaset yapacak? Cemaat başının elını mı opecek'' Tarıkat reısının eteğıne yuz mu surecek"? Holdıng babasının sofrasında evet efendımcılık mı yapacak? Mafya babalanyla al tak- ke ver kulah ış mı bıtırecek9 Son çeyrek yuzyılda Turkıye nasıl bır "yapısalyoz- laşma" surecıne gırdı? Dıncılık -dındarlık değıl- aldı başını yurudu, camı- ler sıyasal partı şubesıne donuştu, laık oğretım yoz- laştınldı, sendıkacılık yok edıldı, buyuk kentler kon- dularia kuşatıldı, koşe donmecılık devlet zoruyla res- mı ıdeolojıye donuşturuldu Turkıye çok değıştı Gu- neydoğu bır yana, tum ulkede teror sektoru oluştu, bu ışten ekmek yıyenler çoğaldı Kondular kesımınden gokdelenlere değın mafya- cılık yayıldı Artık her buyuk şehrın yuzde 60'ını kon- dular oluşturuyor, sıyaset hemşerılık uzenne yapılı- yor, etnık çelışkıye oturtuluyor, dınsel polıtıkaya sa- nlan sarılana1 Kışı başına ulusal gelırı 2000 dolan aş- kın bır ulkede sanayıleşme rafa kaldırılmış, rantıye toplumu yaratılmış, devlet zengınden tefecı faızıyle para toplayıp hukumet ışlennı gormeye çabalıyor Medya tekelleşmış, kırlenmış, para bağımlısı olmuş, uretım dışlanmış, toplum tuketıme bağlanmış, borç- lanarak yaşamak marıfet sayılmış Demokratik kıtle orgutlennın esamısı okunmuyor, aydınlann etkısı kal- mamış, demokrasıyı ara kı bulasın' Partıler parça- lanıp bolunmuş, koyler yakılıp boşaltılıyor, kentlerde otobusleryakılıyor, polıste gazetecı dove dove oldu- ruluyor, mafya adaletın yerıne ahkâm kesıyor, enflas- yon göstergesı bır ayda yuzde 10 atıyor Toplumsal yapı bozuldu Su bulandı... Hangı polıtıkacı gelse, bu suda kulaç atmak zorun- da kalmayacak mı? Yapı oylesıne bozuldu kı çoplukte karnını doyur- maya çalışan çocukları renklı televızyonlarda sey- rettıkten bırkaç dakıka sonra hep bırhkte gobek at- maya başlıyoruz, bır ondan bır bundan, yavrum aşa- ğıdan kes' Servet ıle sefalet arasındakı uçurum, hepımızı dı- be çekmeye başladı • Bır toplum bırdenbıre bozulmaz Bırdenbıre de duzelmez Yapısal bozukluk gunden gune, yıldan yıla, ust us- te koyarak, uzun bır sureç ıçınde oluşur, ama bır kez oluştu mu, herkes bozulan yapıya gore yaşamını du- zenlemeye bakar Bozulma surerse, Turkıye'de toplum 21 'ıncı yuz- yılda kurtuluşunu islamcılıkta arayacaktır Şerıatçı ışını bılıyor Bozulma, şerıatçının ışıneyanyor, halkte- mız bır soluk almak ıçın Allah'a sığınmaktan gayn bır^ yol bulamıyor, dıncının kucağına duşuyor Şenatçr genç kuşaklar kesımınde eğıtım yontemıyle yandaş- larını hazırlıyor, Orta Asya'dan Anadolu'ya dek oğ- retım seferberlığı ıçındedır • Hukumet kurulamıyormuş.. Kurulsa ne yazar?. Turkıye'nın sorunu yapısaldır Yuzeysel sıyâsetle bu sorun çozulemez ÇAĞDAŞ YAYINLARI TOKTAMIŞ ATEŞ DÜŞÜNCE PARLAMENTOSU Toktanıış Ateş DÜŞÜNCE PARLAMENTOSU ToktamışAteş, bu kıtabında 1995'lerın Turbve'smı bırkaçfırça darbesıvle resmetmeğe çalışıvor Fıyatı 100 000TL(KDV ıçınde) Cumhuriyet Kitap Kuliibü Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad. 39/41 (34334) Cağaioğlu-İstanbul Tel:512 05 05 1*141 İNGİLİZCE-ALMANCA DILTEMDIL OGRETİMİ BİZİM İŞİMİZ |*BASLAM«IC TAJtİHLIftJ: •ÖlfBOZ-AKSAaı 42.M «UfAT MAFTA •ONV : 10.17 SIMMIT Hlya C«*. N«14 TtL V» PAX: tofcty (C>w—•! y—t) 57» 7t 29-21 "TEKERLEKLİ SANDALYE KAMPANYASINA KATKTDA BULUNMAK BlR INSANLIK GOREVİDÎR" Ziraat Bankası Sırkccı Şb. 304420/718-5 Bedensei Eng. Dayanışma Der. Td: (0216) 370 81 66 - 441 08 34 Romanlannız ve ansıklopedılerınız yennızden alınır Tel.: 554 08 04
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle