Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
fmtiyaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmeni: Orhan Erinç #
Genel Yayın Koordinatörü. Hikmet
Çetinkaya • Yazıişlerı Müdürleri:
S l Di T
Haberler Ergun Balcı 0 Istıhbarat Cengiz
Ekonomı. Bülent Kızanlık
Çetinkaya • Yazıişlerı Müdürleri: 1^=,,.",,;,. Yücelm.n fc Makaleler
fbrahim Yıldız (Sonjmlu), Dinç Tayanç Karâörfn MakaJeler.
• Haber Merkezı Müdürii: Hakan Kara
9 Görsel Yönetmen: Fikret Eser
ı5
r
ıld
Kultür Handan Şenköken 0 Ş,Por
Sami
Düzeltmo: Abdullah Yazıcı
• Fotoeraf Erdogan Köseoğhı • Bilgi-Belge:
Edibe Buğra • Yurt Haberlen: Mehmet Faraç
Yaym Kurulu. İiıan Sdçuk(Bsjkant.
Orhan Erinç, Oktav Kurtböke.
Hikroel Çetinkaya, Şûkruı Soner.
Ergun Balcı. Dinç Tayanç, tbrahim
Yıldız. Orhan Bumlı, Mıutafa
Balbay, Hakan Kara.
Ankara Temsılcısı. Mustafa Balbay 0 Haber Mudürü
Doğan Akın Atatürk Bulvan No 125, Kat.4. Bakanlıklar-
Ankara Tel: 4195020 (7 hat), Faks 4195027 • Izmır
Temsılcısı. Serdar Kıak, H. Zıya BK 1352 S 2 3 Tel
4411220, Faks; 4419117»Adana Temalcısı: Çetin Yiğenoğhı,
InönüCd. 119S.No.l Kafcl, Tel. 3522550. Faks. 3522570
Müessese Vlûduriı ErolErkut* MEDVAC:«Yönetım MEDYA G : •
ICoordüiaıcJr Ahmet Korulsan • Kurulu Başkanı-Genel Yönetım ıCurulu
Muhasebe BülentVener#ldare MûdürGfilbinErduran Başkanı - Uenel
HüseyinGürer#Ljletme Önder • Koordmator Reha Müdür Üjtfin
Çeiik"• Bılgı-tşlem: Nail Inal • l?»tman • Genel Mudür Akmeo •Murabhas
Bılgısavar Sıslem: Mûrüvel Çiler Yardımcısı MineAkdağ uye Bora Ginenç
YayımUyan vc Basan: Yenı Gûn Haber Ajansı. Basın %e Yaymcılık A Ş
TûrkocağıCad 39 4! Cagalogiu J4334 Isl PK 246 Istanbul Tel (0/212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0 212)513 85 95
11ŞUBAT1996 Imsak: 5.32 Güneş: 6.58 Öğle: 12.25 lkindi: 15.12 Aksam 17.39 Yatsı: 18.59 MEDYACTel 514 07 53 - 513 95 80 - 513 84 60-61, faks 5118466
taıternefte
erkek
egemenliği
• NEVV YORK(UBA)-
Dünya genelinde bulunan
40 milyon Internet
kullanıcısının yüzde
88'inin erkek olduğu
belirtildi. ABD'de bir
bilgisayar kuruluşu
tarafından yapılan
araştımıa sonuçlanna göre
dünyanın bilgi ağı
Internet'in 40 milyon
kullanıcısının olduğu, bu
sayının 2002 yılında 200
milyonun üzerine çıkacağı
bildirilerek Interaet
kullanıcılannın yalnızca
yüzde 12'sini kadınlann
oluşturduğu vurgulandı.
Deniz taşrtJarı
fuarı
• fstanbul Haber Servisi -
Yat, tekne, bot ve motor
gibi deniz araçlan üretimi
yapan yerli ve yabancı 210
fırmanm katıldığı, 15.
Uluslararası Boat Show
Fuan, Istanbul Dünya
Ticaret Merkezi'nde açıldı.
Fuann açılışına katılan eski
Devlet Bakanı ve Istanbul
Milletvekili Yıldınm
Aktuna, deniz araçlan
sektöründeki gelişmeleri
olumlu bulduğunu
söyleyerek, "Denizcilikten
sorumlu Devlet Bakanlığı
kuruldu, ancak teşkilat
kanunu henüz çıkmadı. Bu
bakanlığın icraat açısından
da etkin bir hale getirilmesi
gerekir" dedi.
Demokrasi için
karikatür
• tstanbul Haber Servisi -
Gazetemiz
karikatüristlerinden Musa
Kart ile Leman dergisinin
yayımladığı karikatür
çalışmalannın
orijinallerinden oJuşan
"Demokrasi tçin Karikatür
Sergisi", Karikatûrcüler
Derneğı Galerisi'nde
açıldı. Sergide. derneğin bu
yılki "Demokrasi tçin
K.ankatûr" ödülüne layık
görülen Musa Kart ile
Leman dergisinin 43
çalışması yer alıyor. Sergi,
29 şubata kadar açık
kalacak
tan'dan iftar
• Istanbul Haber Servisi -
lran Başkonsolosluğu, Iran
Islam Devrimi'nin 17.
yıldönümü nedeniyle bir
iftar yemeği düzenledi.
Davetlilerin haremlik-
selamlık oturduğu iftar
yemeğinde bir konuşma
yapan Iran Başkonsolosu
Muhammed Rıza Raşit,
Iran tslam Devrimi'nin
Iranlılara iyi bir yasam
sunduğunu söyledi. Iran
Islam Cumhuriyeti'nin şu
anda yeniden bir yapılanma
dönemi geçirdiğini belirten
Raşit, sosyal, siyasal ve
ekonomik alanlarda yeni
atılımlann
gerçekleştiri leceğini
savundu.
Bulgaristan'a
tepki
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Bulgaristan
Tûrkleri Kültür ve
Yardımlaşma Derneği
Genel Başkanı Ibrahim
Efendioglu, Bulgar
milliyetçi gruplann
Bulgaristan'da yaşayan
Türklere karşı çeşitli
provokasyon içinde
olduklannı belirterek,
"Bulgaristan hükümeti,
aşın milliyetçi gruplann
taşkınlıklannı kontrol
altına almalıdır" dedi.
Meclis'te çok
çocuğa ppim
• ANKARA (ANKA)-
Çok çocuklu
milletvekilleri lojman
sahibi olmada öncelik
kazanıyor. Meclis
lojmanlannm dagıtımında
koruma öncelikli olanlar,
bayan milletvekilleri ve
4'ten fazla çocuğu olan 20
milletvekili kura dışı
bırakıldı. Seçilemeyen
milletvekillerinin şimdiye
kadar boşalttığı
lojmanlardan 10'u koruma
öncelikli milletvekillerine,
7'si bayan milletvekillerine,
20'si de çok çocuklu
milletvekillerine tahsis
edildi. Yeniden seçilen 168
milletvekili de kura dışı
kalarak lojmanda oturmayı
sürdürecek.
M O P A
Cemil Ipekçi tstanbul
dışında oldugundan
yazılanna bir süre ara
vermiştir.
Eski eser ticareti ve müzayedelerde yasalann hiçe sayılması, kaçakçılığı özendiriyor
'Belgesiz• Uzmanlar, eski eser koleksiyonculuğunun,
yasalardaki boşluklar nedeniyle kaçak kazılan ve
tarihi eser kaçakçılığım teşvik eder hale geldiğini
belirterek Eski Eserlerin Belgelenmesi
Yönetmeliği'nin zaman geçirilmeden yürürlüğe
girmesini istediler.
satdmasnı'
ASUMAN ABACIOĞLU
İZMIR - Eski eser koleksiyon-
culuğu, yasalardaki boşluklar ne-
deniyle kaçak kazılan ve eski eser
kaçakçılığım teşvik ediyor. Arke-
oloji ve Arkeologlar Derneği ile
Anadolu Sanat Tarihçileri Derne-
ği yöneticileri, koleksiyonculuk,
eskı eser ticareti ve müzayedeler-
deki uygulamalann var olan yasa
ve yönetmeliklen hıçe sayarduru-
ma geldiğini, bazı müzayedelerde
arkeolojik eserlenn de satışa sunul-
duğunu bildirdiler.
Eski eser koleksiyonculuğu.
1984'te yürürlüğe giren bir yönet-
melik çerçevesinde gerçekleştiri-
liyor. Eski eserlerin alım satımı da
yine aynı yıl çıkanlan 'Taşınır Kül-
tür Varuğı Ticareti' ile ilgili bir
yönetmeliğe dayandmlıyor. 2863
sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklan-
nı Koruma Kanunu'nun 27 ve 30.
maddeleri çerçevesinde yürütülen
müzayedelerin ise bir yönetmeli-
ği bulunmuyor. Kültür Bakanlı-
ğı'nın bu konuda ortaya çıkan so-
runlara ılişkin açıklaması şöyle:
"2863 sayılı kanunun 25. mad-
desine göre devlet müzelerinealın-
masına gerek görülmeyen eseıier
bir belge ite sahibine iadeedflmek-
tedir. Bu belgeli eserlerin ticaret
alım satımı 27. madde doğrultu-
sunda yapılabilmektedir. Ancak
belgelendirme sistemi tam oturtu-
lamadığından piyasada belgesiz
eserierbulunabitaııektedir. Bu prob-
lemin çözümü için yeniden düzen-
lenen koteksiyonculuk yönetmeü-
ği De belgelendirme sistemine iş-
lerlik getirilmişti. Fakat söz konu-
su yönetmelik henüz Resmi Gaze-
te'de yayımlanmamıştır.'"
Bdgesoranyok
Müzayedelerde sanlacak eserle-
rin, sahibi tarafından önce müze-
cilerin denetiminden geçirilmesi
gerekiyor. Ancak bu alandaki uy-
gulamalar, zaten yetersiz olan ya-
sa ve yönetmeliklen bile ihlal eder
duruma gelirken, diğer yandan bu
eserlerin 'nereden gekliğine' iliş-
kin belge aranmaması, kaçak ka-
zılann yoğunlaşmasma yol açıyor.
Arkeoloji ve Arkeologlar Der-
neği yöneticileri, "Kaynağı beür-
siz pek çok arkeolojik eser, medya
sayesinde kamuoyunun da yakıîı-
dan tanıdtğı bazı ünlü koleksiyon-
culann evlerini suslemektedir. Ko-
leksiyonculuk, eski eser ticareti ve
müzayedeierdeki güncel uygula-
malar, var olan yasa ve yönetme-
ükleri hiçe sayar halegeimiştir" di-
yorlar.
Koleksiyonculuğa karşı olma-
dıklannın altmı çizen Arkeologlar
Demeği Başkanı Doç. Dr. Ahmet
Tırpan, amaçlannın eski eser ka-
çakçılığım ve kaçak kazılan önle-
mekolduğunusöylüyor. Eski Eser-
lerin Belgelenmesi Yönetmeli-
ği'nin hazır olmasına karşın en-
gellendiğini vurgulayan Doç. Dr.
Tırpan, u
Şu anda eski eser alım
saturu Kültür BakanhğTnın bilgi-
si dışında gerçekleşmektedir. Eski
eserlerin nereden gekliği belli de-
ğüdir" dedi.
Anadolu Sanat Tarihçileri Der-
neği Başkanı Fahriye Bayram da
ülkemizdeki eski eser yağmacılı-
ğında eğitimsizliğin yanı sıra ko-
rumacılığı resmi olarak yüklen-
miş bulunan Kültür Bakanlığı 'nın
da tutumunun etkiii olduğunu be-
lirterek "Lüks müzayede salonla-
nnda etnograflk eserlerin, Bizans
ve daha çokda Selçuklu ve Osman-
h dönemi eserlerinin haraç-mezat
saühnasına seyirci kalmıştır" de-
di.
Bayram, GB'yegirildiği şugün-
lerde arkeolojik ve tarihi eserlerin
bu şekilde serbest dolaşımına ve
müzayedelerde satışına izin veren
çelişkili ve yetersız mevzuatla söz
konusu eserlerin yurtdışma
çıkışının nasıl engelleneceğinin de
önemli bir sorun olarak gündeme
geldiğini sözlerine ektedi.
Takılar doğayla bezendi...
Ayşe Ünaydın: Takı bir sanattır. îşlevi, takana olduğu kadar bakana da zevk vermesidir
SERPtLGÜNDÜZ
Dans eden yapraklar...Ama sonbahar yaprak-
lan değil bunlar... Hüzün yok! Sadece ilkyaz ve
yaz.
Ayşe Ünaydın 'Yapraklann Dansı' adını ver-
diği 96 koleksiyonunda doğadan aldığı esinleri
takılanna yansıtıyor. Takılann herbiri sanki bi-
rer "mini-neykeL''
Nişantaşı 'ndaki takı galerisinde 5 şubatta açı-
lan setgjsinde ko-
nuşuyoruz
Ünay-
1980 vThnda DGSA'ya bağb Uygulamah Endüstri Sanadan Yüksek Okuhı'ndan
mezun oian Ünaydm,çahşınalarııuNew York'tasürdürüyor. (KAAN SAĞANAK)
dın'la... "Takı dekoratif bir sanatbr.
Bence en büyiik işlevi takana olduğu
kadar bakana da zevk vermesklirT
'dı-
yor.
Ayşe'nın yaprak takılanna bakar-
ken Isadora Duncan gibi, Pavktva gi-
bi zarif, güvercin elli ve ayaklı bale-
rinleri ya da Baryshnikov ve Nureyev
gibi baş döndüren bir hızla sahneyi bir
baştan bir başa uçarak geçen; balerin-
leri sevecenlikle sarmalayan baletleri
gözlerinizin önüne getirmekten ken-
dinizi alamıyorsunuz.
"hkbaharda otgunkşan. rüzgârda in-
celikk' titreşen, firtınada birbirterine
hoyratça çarpıp aynlarak bir balenin
nnalini andıran görkemle dans eden
yapraklar bunlar" dıyor Ünaydın.
Pekı takılann yapım aşamalannı ne-
ler oluşturuyor?
"Önceelbette hayal gücü, çizim, not-
lar, kâgırJa, kartonla deneme, mumla
ana modei çıkarma, döküm, tcsviye,
kaynak ve cUa. Aynca takılann bede-
ne uygunhığunun saptanması da gere-
kiyor.''
Takılann esin kaynaklannın malze-
meleri kadar sonsuz olduğuna inanı-
yor Ünaydın. Yani, birheykel detayın-
dan tutun da yere düşmüş sonbahar
yaprağına, fısİuyeden çıkan su dam-
lalanndan, doruktaki karlara kadar her
şey bir takının doğuş nedeni olabili-
yor. Bu yüzden konulannı her yıl de-
ğiştiriyor Ünaydın. Geçen yıl takıla-
nnı 'kuşlar'oluşturmuş. Daha ön-
ceki yıl ise FridaKahlo'nun mücevher-
lerinden yola çıkmış. Hani şu acı-
nın ve hastalığın egemen olduğu
bir yaşam süren kadın ve res-
sam Kahlo. Korkunç fıziksel
acılarla, yaratıcı gücü ara-
sında parçalanmış 47 yıllık
kısa bir ömür süren Kah-
lo'dan çok etkilenmiş Ayşe
Ünaydın.
Takılannın ana malze-
mesini gümüş, bronz ve
altın oluşturuyor Ay-
şe'nin. "Mücevher
yapmıyor, yapnk-
lanna duygula-
ruıı katıyor."
Takının
başlangı-
cının
Adem ve
Havva'nın
asma yap-
rağına da-
yandınla-
Ünaydın'ın 'Yapraklann Dansı' adını verdiği koleksiyo-
nunda yer alan takılar küçük bir heykelcik güzeluğinde.
bileceğini söyleyen sanatçı "Asma yaprağı ge-
reksinim sonucu ortaya çıkmış olsa da, dekora-
tif bir görünüm sergilediğini yadsıyamayız. llke)
kabilelerde süslenme, vücut boyamayla kendini
gösteriyor. Sonradan bunun yerini hayvan dişle-
ri, tüy gibi av ürünleri, tas, ağaç ve deniz kabuk-
lan gibi maizemeterden \apılmıştakılar ahyor
rı
cü-
yor.
1980 yılında DGSA'ya bağh Uygulamah En-
düstri Sanatlan Yüksek Okulu'ndan mezun olan
Ünaydın, 1978 yılından başlayarak sürdürdüğü
Urart Galerisi'ndekı takı dizayncılığını bırakıp
1980 yılında New York'a gidiyor. Orada metal
işçiliğı de öğrenen Ünaydın o yıldan beri çalış-
malannı New York'ta sürdürüyor. 1981 yılın-
dan başlayarakMew York ve VVashington'da ser-
giler açıyor. Takılan ünlü Knıger Galerisi'nde
satışa sunuluyor.
Türkiye'de ilk kez 1988 yıjında Istanbul ve An-
kara Artisan'da sergi açan Ünaydın, 1989 yılın-
da kendi galerisini kuruyor. Ortaköy'deki bu ga-
leride takı kurslan açarak 20'den fazla kişiye ta-
kı teknikleri öğretiyor. Ünaydın'ın takılan New
York'ta Eileen Fisher Stores, Felissimo ve Ob-
ject&Images mağazalannda sergilenip satılıyor.
^ - . "
SEYAHATNAME YAVUZGÖR
Bizler ve Amerika...
T
ürk-Amerikan ılışkılerını baştan so-
na, saptırmalar ve yanlış değerlen-
dirmelerden anndınlmış, duygusal-
lık ve çıkarcılıktan sıynlmış, gerçeklen
yansıtmaya özen gösteren bir çalışma
ile Türk kamuoyuna anlatmak görevini,
tarih ve politika alanında uzmanlaşmış
kişilere bırakarak, şimdi, yazı hacminin
müsaadesi oranında kısa bir özetle ye-
tinmek zorunluluğu var...
ilk Osmanlı temsilcisi Emin Bey,
1850'de Vaşington'a grtmtştir. Yırminci
yüzyılın başlannda Osmanlı-ABD ılışki-
leri çerçevesi içinde, il-
ginç bir olay, 1914 yılın-
da ortaya çıkıyor
Osmanlı sefiri, Baş-
kan Woodrow Wilson
tarafından, Beyaz Sa-
ray'a çağnlıyor... VVilson,
kendilerine ulaşan ha-
berlerden rahatsız ol-
duklannı, Türkiye'de, Hı-
ristiyanlara ve özellikle
Enmenilere ağır baskılar
yapıldjğını söyleyerek,
Bâibı Âli'nin uyanlması-
nı ıstiyor. Sefir Ahmet
Rüstem Bey Osmanlı
devletinin, din veya ırk
acısından hiçbir zaman
tebaası arasında ayınm
yapmadığını, bu konuda
alnının açık olduğunu,
buna eleştiri yönelten
devtetlerin kendi dosya-
lannı incelemelen gere-
keceğini ifade ile galiba
Amerika'daki zenci so-
rununa dair sözler de
sarf ediyor. Sefir'in bu
tutumu, Btanbul'dakı hü-
kümete şıkâyet ediliyor.
Bâbı-ÂIİ, sefırini destek-
liyor. Sonuç olarak, A.
Rüstem Bey Vaşing-
ton'dan aynlıyor.
İlk "Cumhuriyet Büyûkelçisi" Ahmet
Murrtar Bey'in 1927 yılında ABD'ye gel-
mesine değin, yanı 13 yıl (1914-1927),
Vaşington'da Türk diplomatik temsilci-
liği, maslarıatgüzar seviyesinde yürütü-
lüyor. Bınnci Dünya Savaşı sırasında ve
daha sonralan, Türk menfaatlerine, Is-
panyol büyükelçiliği bakıyor.
1950'li yıllara kadar geçen süre içeri-
sinde, düzenlenen ilişkilerin süreci için-
de, kuşkusuz en önemlisı, büyükelçi
Münir Ertegün'ün, kordiplomatik duaye-
ni olarak uzun yıllar (1934-1944) süren
görevi sırasında rahmetli olması, ve Ame-
rikan hükümetinın, sade Ertegün'ün ki-
şiliği için değil, Türkiye'ye olan ilgisıni de
göstermek amacı ile rahmetli Ertegün'ün
cenazesini Missouri zırhlısı ile Türkiye'ye
i
getırmesı ızlıyor...
II. Dünya Savaşı sonunda ve onu iz-
leyen ilk yıllarda, Sovyetler'in malûm ta-
leplen ile gerginleşen Türk-Sovyet iliş-
kileri sürecinın başlannda, ABD'nin, bu
sorunla olan ilgısi taraf tutmayan bir gö-
rünüm verıyor...
• Boğazlar hakkındaki Sovyet taleple-
rini, ingilizler kadar "ciddiye almayan"
Amerika'nın, bu tutumlannı, daha son-
ra yavaş da olsa değıştirdikleri görülü-
yor. Sovyetler'in Kuzey Iran'a gınşleri, Yu-
nanistan'da yürütülen gerilla savaşı vb.
gelişmeler karşısında,
Beyaz Saray'a geçmiş
olan Başkan Truman yö-
netimi, bir "Soğuk Sa-
vaş"ın ufukta beliımeye
başladığını görerek
Marshal Planı, Türkiye
ve Yunanistan'a yardım
gibi "önlemler" almaya
karar veriyor. 1950 yılın-
da Türkiye'de yapılan
seçimler, Türkiye'de tek
parti devrinin kapanma-
sı ve çok partilı sürecin
başlaması, Amerikan ka-
muoyunu ve Kongre'yı,
Türkiye'ye daha ılımlı ba-
kılması platformunage-
tınyor. Nihayet, Kore Sa-
vaşı gelip çatıyor ve bu
noktada Türk-Amerikan
ıhşkilen, yepyenı bırdö-
neme giriyor. O zamana
değin, Türkiye'nin han-
gi krtada bulunduğu ko-
nusunda berrak bir fik-
ri olmayan Amerikan ka-
muoyu, kendi askerleri
ile biriikte çarpışan bu
kahraman askerterin ne-
reden gelip nereye grt-
tiğini araştırmaya başlı-
yor.
1952 yılında, Was-
hington'da göreve başladığım zaman
Kore'de savaş devam ediyordu. Bu sü-
reç içerisinde ve daha sonralan Ameri-
ka'daki "/î/toar"ımız, bugünkü medya
deyimi ile "Top-Grade" idi. Bu "itibar"\,
Kore'de şehrt olan askerlerimizin dök-
tüğü kanla sağlamışızdır.
Bu "rating" daha sonralan, 6-7 Eylül
1955 olaylan ile epey zedelenmiş; iler-
leyen yıllarda da Kıbns olaylan ve "Am-
bargo", "Johnson Mektubu" safhala-
nndan geçmiş, "Midnight Expres", Er-
menı propagandası, Yunan lobisi vb.
ters gelişmelerden geçen dalgalanma-
larla, bugünkü güncel cîuruma gelınmiş-
tir.
Yarın: washlngton D.C.
SAK ÜSTÜNDE MÜJDATGEZEN
Tales
T
ales, kendi boyunun 1.70 m.
olduğunu biliyordu. Elinde
sadece kendi boyu
uzunluğunda
birsopa
vardı. Bir
öğleden
sonra
Mikerinos
Piramidi'nin
yanına geldi,
tam
hizasında
durdu ve
kendi gölgesi
1.70 m.
olduğunda
piramidin
gölgesini
ölçtü. Bu, ilk
kez onun aklına gelmişti.
Bir hentbol takımının pivotu, ne
marka raket kullanmalı? Yanlış
soruya doğaı yanıt bulamazsınız.
Bukalemun çok değişik bir hayvan.
Kendini korumak içinrenktenrenge
giriyor. Yukandaki üç ayn bölümün
sanki birbirleriyle
bir ilgisi yokmuş
gibi gelebilir ilk
bakışta. Oysa var.
12 Eylül faşizmi ile
direkt ilgili bu
tümceler. Kenan
Evren, hiçbir
zaman piramidin
boyunu merak
etmedi.
Hep yanlış'
yunluş sorular
sorup
durdu.
"Asmayalım da
besleyelim mi?"
gibi. Ve günümüzde de kendini
korumayı biliyor. Ama o hiçbir zaman
Tales gibi anılmayacak, unutulup
gidecek. Nefena...
Y
ıllar sonra Cumhuriyet'te yazarken
unutulmuş gitmiş biri için, Kenan
Evren için bir yazı yazmak istemezdim.
Ama insanın yaşamında yaralar açan olaylar
vardır. Bu olaylardan birinin kahramanı adı
geçen kişi ise onu da hasretle anmak fena
olmaz...
"Dam üstünde saksağan, vur beline
kazmayı", saçma şeyleri vurgulamak
amacıyla söylenmiş, gene bizatihi saçma bir
tümcedir. "Sak üstünde damdağan, kaz
beline vurmayı" ise bu saçmalığı ikiye
katlayan bir durum. Saçmalıklara dokunmak
istiyorum pazar günleri. Arada bir akla yakın
bir iki olay anlatırsam hoş görürsünüz.
MEDYAtik
Ekran gafiarı
'Pazarlık ve duvarlık sözler:
Kendinle laubali olma.
*
Zam gelecek yerden kaz esirgenmez.
Geçen hafta
eski bir Türk
filmi
oynuyordu:
Filminjönü
genç kıza,
"Seni
öMürürüm"
deyince kız,
u
Eğer böyie bir
şey yaparsan
intihar ederim"
dedi.
Büyük kutulann içine girip küçük kutuların
içindeki aptallıklan izliyoruz.
T
ürk sanat
müziğinde 'Yeni
Zeki Müren' veya
'Bülent Ersoy' diye bir
genç çıkardılar. Sıfır
numara pencere camı
gözlük ve Zeki Müren'in
ilk çıktığı yılları
anımsatan saç modeli
ile fızik olarak Zeki
Müren'e,
ses olarak
da Bülent
Ersoy'a
benzetilmek
istenmiş.
Gazetelerin
ciddi
sanat
köşelerinde
bile bu
genç
destekleniyor.
Ben de rastlantı sonucu
müziğin içinde doğup
büyümüş biri olarak "Bu
balonun aslı nedir?"
diye bir araştırayım
dedim. Çocuğa bu imajı
bızim Perran Kutman'ın
kocası Koral Sarrtaş
bulmuş. Genç aslında
uzun süredir bir çıkış
yolu arar dururmuş, ama
bir türlü değişik bir imaj
yakalayamamış.
Sonunda basından da
bazı kişiler arkasına
geçince,
genç, bir
anda şöhret
oluvermış.
Bu medya
denen şey
gerçekten
etkiii mi txı
işlerde?
Kırk yıldır
içindeyin,
bir türlü
aklım ermiyor. Tabak
çanak, göğüs bacak
derken, şimdi de imajlı
sanatçı dağıtımı
başladı.
Haydi hayırlı işler.
Bana sorarsanız...
Bana sormayın, ben
bir şey bilmiyorum...
Ama bana
yazabilirsiniz.
ZiveriDey Durağı, No:
48,
Kadıköy/lstanbul.
Acayip
şiirlerden:
Herkes şiir yazar
Al-sana saatte üçyüz
şiir vereyim
Hüner, şiiri kötü
yazabilmekte
Yoksa ben Baudelairç
miyim?
Bugünün
anlamlı lafi:
Okuyun: Brando.
Izleyin: Gürültülü Patırtılı Bir Hikâye, Istanbul
Büypkşehir Tiyatroları.
Sevin: Aziz Nesin
Ayıya orkide
vermişler,
yemiş.