06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 11 ŞUBAT1996PAZAR Bursa Söylevi ya da Bursa Konuşması M. İSKENDER ÖZTURANLI Ataturkçü Duşünce Derneğı Izmır Şubesı Başkam 1 4 ve 23 ocak tanhlı "Ankara 20 Mart 1923 tanhmde Konya gençle- Nodan"nda sevgılı Ekmekçi. nne soyledıklen de bu doğrultudadır Dı- Atatürk'un "BursaSoylevi"nı nı, kendı tutkulanna araç yapan "hocalo- yenıden gundeme getırmışve üklı valancı büginkr"den soz ederken 'bu söylevi sık sık okuyacağı- şunlan vurgulamıştır Mustafa Kemal nuzgünlerdeyaşadığımızı'ek- "Onlann olumsuz doğrultuda atacaklan 4 ve 23 ocak tanhlı "Ankara Nodan"nda sevgılı Ekmekçi, Atatürk'un "Bursa Soylevi"nı yenıden gundeme getırmış \e 'bu söylevi sık sık okuvacağı- nuzgûnlerdeyaşadjgımıa'ek- lemıştir sozlenne Sami N. Özerdim ın an Turkçesiyle de aktarmıştır okuyucu- lanna BursaSoylevı'nın Ataturktarafin- dan soylendığıni belgelenyle kanıtlamış- tır Ekmekçı'yı desteklemek amacıyla ko- nuya başka bır açıdan yaklaşmak ıstıyo- rurn Bugune değın gündeme gelmeyen bırmahkeme karan ıle bırgazete keseğın- den (kupurûnden) söz edeceğım Bılındığı gıbı kunı kışıler, yıllardan be- n "Bursa Söylevi"nın Ataturk'e değıl, Le- nio'eaıtoldugunu ılen surmuşlerdır Gu- numuzde de bu gıbı aymazlar vardır Bu- nun nedenlennden bıri bağnaz bır duşun- ce bıçımıyse otekı de soz konusu konuş- manın halka açık bır alanda değıl, bır top- lantı sırasında yapılmış olmasıdır Bu ne- denle de resmı yayınlarda yeralmamıştır Ne var kı dünyanın her yennde bazı gerçekler yıllar ve yuzyillar sonra ortaya çıkrnış ya da çıkanlmış degıl mıdır9 Kal- dı kı "Bursa Söylevi", tanıkJann yaşadı- ği bır zamanda su yuzûne çıkanlmışnr Aynca bu söylev, Atatürk'un daha önce- kı sozlenne ve konuşmalanna aykın da değıldır Ozdeş doğrultudadır Orneğın " Devrimiıı yasalan. öteki yasalann üsriın- dedir. Bizi oldunmedikçe, bizim kafalan- nuzdaki akunı bognıadıkça. başlarbğımız devrim veyenilik bir an biJe durmayacak- tır. Bizden sonraki dönemkrde de böyle olacakür" bıçımındekı konuşması. he- men hemen "Bursa Söylevi" düzlemınde- bir adım, yalnız benim kişisel inancıma değiL yalnız benim amacımadeğiL o adun benim ulusumun yaşamıyla ilgili, o adun ulusumun yaşamına karşı bir kasrt,o adım ulusumun yüreğine yoneitilmiş zehirli bir hançerdir. Benim ve benimle ozdeş düşün- cede olan arkadaşlarımın yapacağı şey, kesinlikk \e kesinlikle o adımı atanı tepe- lemektir. Kuşku yok ki arkadaşlar, ulus birçok özveri, birçok kan degerine, en sonekle et- tigi yaşamsal ılkesine kimseyi saMırtma- yacakOr. Bugunku hukumetin, MecKs'in, anavasanın niteliğı ve nedeni hep budur. Sizlerv bunun da ustunde bir şe> sö\le- yeyim. Olamaz \a, eger bunu sağlayacak yasalar olmasa, bunu sağlayacak MccJis olmasa, oyle olumsu/ adım atanlar karşı- sında herkes cekilse ve ben kendı başıma kalsam, yine tepeler ve yine oldüruriim.'" Mustafa Kemal, çogu konuşmalannda "degjşmez yasa yapmaya kalkışan bir yö- netimin zulüm yönetimi oldugunu" be- lırtmıştır Bu nedenle de ulusal egemen- lığe karşı herhangı bır davranış olduğu takdırde. "Bunun karşısında millet sussa, Vleclis sinse ve ben tek başıma kalsam, bu eylemi yine tepeler ve yine oldürürümr> dıye konuşmaktadır Buradakı "tepete- mek ve öidünnefcn sozcuklenne çok dık- kat etmek gerekır Bılındıgı gıbı Mustafa Kemal, özgur- lukten, uygarlıktan ve banştan yana bır dev let adamıdır Dünyanın her yennde dır Ve 1933 yılında soylenmıştır "Bur- "anayasacı başkan" olarak tanınmıştır sa Sövlevr'nın tanhı de 1933'tur Hıçbır zaman da "Bcn askerim, ben bir strateji u/manıyım. benim halkım benim sözlerimden çıkmaz" dememıştır Yalnız ve yalnız bırey olarak zulme, bağnazhğa ve yobazlığa dıreneceğını belırtmıştır Boylesınebırdırenışınsanhaklannınba- şında yer alır Çünkü tanh boyunca dün- yadakı tum kotulukler, kımı zaman "Tan- n" adına, kımı zaman "ulus" adına orta- ya konmuştur O nedenle Mustafa Ke- mal'ın bu sözlen hıçbır zaman kuvvet kullanarak "tepetemek ve ökJürmek" bı- çımınde yorumlanamaz Bu tutum ve davranış, ıster Tann, ıster ulus, ıster va- tan, ısterse emek adına değışmez yasalar çıkararak egemenlığın ulusun elınden alınmasına karşı bıreysel tav ır koymaktan başka bır şey değıldır Boylesı bır durum- da bırey olarak davranış bıçımını belırt- mek ıstemıştır Mustafa Kemal Kışı ola- rak ne yapacağını soylemıştır "Bursa Söylevi''nde de Turk gencının bıre> ola- rak yapması gereken eylemi ortaya koy- muştur Yargıtay'ın karan Bağımsızlık Savaşı'ndan sonra gencı- lık kol gezmektedır Nakşibendiler ve Nurcular ulkeye goz açtırmamaktadır Ama devnmın gucu bu karanlık guçlen devre dışı bırakmıştır Ne var kı Ataturk ılkelennden odunlervenlmesı sonucunda, bağnazlann ve yobazlann tumu çıkmıştır gun ışıgına Bu nedenle de Yargrtav Ge- nel Kurulu'nun karanyla 20 Eylûl 1%5 ta- rihinde Nurculuk hiiküm giymiştir. Gı>- mıştır ama, bu karar gencı basın tarafın- dan vakıt geçınlmeden bılımsellıkten uzak bıçımde eleştınlmeye başlanmıştır O yıllarda tmran Öktem, Yargıtay baş- kanıdır 1966 Adalet Yılı'nı açış konuş- masında bu eleştınlere yanıt vennış, Yar- gıtay karannı buyuk bıryetenekle savun- muştur Karardan alınttlar yaparak Nur Rısalelen'nden şuparçaları getırmıştır gundeme "Devlet, Islamın siyasal ilkele- ri doğruirusunda kurulmalıdır". "\fiislu- manlara Kur'an dışında bir anayasa ge- reksizdir". "Şeriat ilkelerine ve İslami esaslara göre duzenlenmiş ve merkezi Mekke olmak ûzere bir Islam devleti ku- nılması \e bu devlette Araplann hâkim unsur haline gelmesi gereklidir." NurRısalelen,açıkçalaıkdevletınkar- şısındadır Bazı geleneksel ve mukadde- satçı kışıler ve çevreler, laıklık ılkesının Turkıye'dekı uygulanış bıçımıne karşı ol- duklan halde, Saidi Nursi ve Nurcular, la- ık duzenı tûmden yadsımakta, Yargıtay karannı da hukuka ve bılıme yakışmaya- cak bıçımde eleştırmektedırler Işte İmran Öktem, 1966 yılında bu hak- sız davranış karşısında sesını yukseltmış, laık cumhunyetı savunmuş, duşuncesını Yargıtay karan ıle de pekıştırerek konuş- masını, "Tıirk genci devrimin ve rejimin sahibi ve bekçisidir" dıye başlavan "Bur- sa Söylevi"nı okuyarak tamamlamıştır Bunun uzenne gencı basın yaylım ate- şegeçmıştır "Öktenu Turk Ana> asası' nı ihlal etmişfir". "Konuşma. Turk adeletı- nin bu\uk bir skandalıdır". "Komuniz- me karşı tek silah, İslamıvet \c N urculuk- tur". "Yargıtay Başkam suç işlemiştir". "Sanık, ayağa kalk". Ve buna benzer bır yığın söz ve yazılar Ama sonra ne olmuş- Şu cumhuriyet savcısına bakın 1966 yılında Atatürk'un "BursaSöyte- vi"nı çoğaltarak unıversıte kampusunda dağıtan Ege Unıversıtesı Fıkır Kulubu yo- netıcılen hakkında BornovaSavcılığı'nca TC Yasası'nın 141 ve 142 maddelenne aykinlıknedenıyledavaaçılmıştır Savcı- lık, soz konusu soylevın Lenın'e aıt oldu- ğunu ıddıa etmektedır Fıkır Kulubü yo- netıcılen suç ışleınışlerdır Ne var kı Bornova Aslıye Ceza Mahke- mesı'nın 1966/89 esas sayılı dosyasıyla gorulen dava sonucunda kulup yonetıcı- len hakkında akiama karan venlmıştır Çeşıtlı kuruluşlardan, ozelhkle TTK'den goruş ısteyen ceza mahkemesı, soylevın Ataturk'e aıt olduğu sonucuna varmıştı Bu suretle gerçek, Bornova Aslıye Ceza Mahkemesı'nın karanyla da kanıtlanmış- tır tzmtr Barosu 10-15 Kasım 1971 gun- len arasında bır Ataturk Haftası duzenle- mıştır Konuşmacılar arasında Afet tnan da vardır 10 Kasım'da bıldınler sunul- muş, 11 kasımda halka açık bır tartışma gerçekleştınlmıştır Bu arada bır gazete- cı, Afet Inan'a şoyle bır soru yoneltmış- tır "Bursa Nutku hakkında ne diisünü- yorsunuz? Sizin bu nutku inkâr ettiğiniz söyleniyor. Ne dersiniz?" Afet Inan'ın bu soruya verdığı yanıt ay- nenşoyledırve 12 Kasım 1971 tanhlı De- mokrat Izmır gazetesınde de soylendığı bıçımıyle \ ayımlanmıştır "Bu bir mıtuk değil. konuşmadır. \e kabksız gerçektir. Bu konuda girişilen tarbşmalar versizdir. Çunku belgeler >eyanında bulunanlarbu- nu doğrulamaktadır. Benim bu konuşma için uvdurmadir dtdığımi sö\lemek ise be- nim kışiliğimın, bugıine kadar olan dav ra- njşlanmuı ve konuşmalanmın dışındadır ve uydurmadır. Benim Bursa Konuşma- sı'nı inkâr ermem, kendi kişiliğimi inkâr etmem demektir. Konuşma kesin olarak Atarurk'undür.'" Afet lnan, Atatürk'un birçok konuşma- sını olduğu gıbı aktaran değerlı bır tanh- çımızdır Aktardıkları bugane değın her- hangı bır tdrtışma konusu olmamıştır Hepsı de benımsenmış ve resmı yayınlar- da yer almıştır Bu gerçeğın ışığında ra- hatça soyleyebılınz kı, "Bursa Söytevi"ya da "Bursa Konuşması", Ataturk 'undür Ekmekçı'nın de çok doğru olarak nıtele- dığı gıbı bu konuşmayı ulusça sık sık oku- mamız gereken gunlerde yaşıyoruz Ca- nımıza okunmaması ıçın de her gun oku- mak ve anımsamak zorundavız Yeşil Bayrak Yanşı ve Müşrikler ARÎFÇAVDAR ATASEVBaşkam T eokratık yonetımlerde dınsel guçle des- teklenen siyasal guç ya da siyasal güçle desteklenen dınsel guç sahıplen (papa, papaz, rahıp, halıfe. molla, şeyh, çelebı vb) bıreysel ve ulusal ırade ıle ulusal egemenlık kavramını yok saymışlar, sı- yasal yapı ve organlann ya başında ya da ıçmde yer al- mışlar ve yasama, yürütmc ve yargısal yetkıJere ya Tann adına bızzat sahıp olmuşlar ya da bu yetkılen si- yasal güç sahıplenyle paylaşmışlardır Böylece, son ha- lıfe Sultan Vahdettin'ın, RaufBev le vaptıgı goruşme sırasında soyledığı gıbı "Millet dediğin surudür, ben de o süriınün çobamyun" bıçımındekı nıtelemesı, te- okratık devlette toplumlara yakıştınlan değer olçutu- nun en belırgın tanımını oluşturmuştur Turkıye Cumhunyetı'nın kurucusu Mustafa Ke- mai'ın Turk ulusuna yaptıgı en buyuk hızmetlennden bınsı, Tannsal ıstenç (ırade) ıle Tannsal egemenlıgı, Tann adına ve fakat kendı keyıflenne gore kullanan- lann elınden alarak ulusuna mal etmesı ve Tann adı- na ışlenen cmayetlere ve despot yonetımlere son v ere- rek Müslumanlığı, Tann ıle kullan arasında kalması gereken, ınanç ve ıbadetle sınırlı, en ust duzeydekı sayguı yenne oturtmasıdır Osmanlı lmparatorluğu'nun son dönemının mede- nı yasası nıtelığındekı Mecelle-i Ahkâmn Adlive adlı yapıtın yazan, tanh bılgını ve Islam duşunuru Alunet CevdetPaşa,Müslumanlığı seçen bır Alman bılgınıne yazdığıbıryanıtmektubunda(l)aynen "_Birçokdin- ieri inceledikten sonra tslamiyetin hak dini olduğuna inandığınızı be>an edivor ve bu dine kabul olunmanız için ı/ın ıstıyorsunuz. Ulu Tann'nın hidayetini kazan- dığınızdan dolayı sizi tebrik edfrim... Bizim borcumuz, halka nasihat ile biimedikleri şeyi oğretmektır. Yoksa onlar. doğum, nikâh. ibadet ve olumlerinde bır ımama yaput bir hocaya muhtaç degiUerdir." Bızım bır bu- yukşehır beledıyesının "koktendinci" başkanının, ık- tıdara geldıkJennde. evlenme akdmın, bır ımam aracı- lığıyla bağıtlanacağına ılışkın "vecizesi" nedenıyle ku- laklan çınlasın ve merhum Ahmet Cevdet Paşa'nın gerçek vecızesını okuyup öğrensın Ahmet Cevdet Paşa devamla "._ Memleketimizde seyahat eden Avrupahlann çoğu. bızdekı sanklılan pa- pazlarla kanştırmaktadıriar. Bu, fahış bır hatadır. İs- lamiyette Rab ıle kulu arasına kımse gıremez. Bızım il- mine değer vererek mevkı sahibi kıldıgmıu kımseier, bilgin olan kımselerdir. llmin şerefini ispata hacet yok- tur. En hakıki murşit ilımdir." ".. Ehli İslam. Çin'de deolsa ilmi öğrenmeye memur- dur. Bunbnn gorevi ilmi oğretmektir. Yoksa İslamlar ibadetlermde. 41lah ile olan alakalannda daima baş ba- şa kalııiar. Kimse Tannsı ıle kulu arasına gireme/. Gir- mek istevenler kâfir sa> ılırlar_" "Dindariık ancak. Allah üe kullan arasında bir key- fiyettir." "_ İslam dininin temeli iki sozden ibarettir, birisi la- ılaheıllallah kelamıylaeda olunur. Diğeri, pevgambe- rimiz efcndimu IMuhammed hazrenerinin Resulallah olduğunu tasdik etmektir ki. Arapça Vfuhammed'ın- resulallah kclamıvla eda olunur." "Bızûn Hınstivanlarla aramızdaki anlaşmazlık, an- cak bu ikı sozdedir. Bu iki kelamı kalben tasdik eden Cenab-ı Hakk'ın biriiğine ve Hz. Muhammed'in pey- gamberhğine iman e>le>en kimse mumindir..." "_. Kalbındeki itıkadın hilafını so\ lemekinsanfağa ya- kışmaz. Işte bunun ıçindır ku bır adanıa Musluman ol- mak için cebretmek bızce memnudur.." dıyerek hem kendılennı Musluman sayanlara ve hem de Müslu- manlığı hak dını olarak seçen Alman bılım adamına anlamlı bır oğut vermıştır (1) Gunumuzun uyanık polıtıkacılan, kolay seçım ka- zanmak ıçın, halkımızın kutsal ınançianna olan duş- kunluğunu somurmekte ve ınanç tıcaretı savesınde, cahıl tankat şeyhlennın dızlennın dıbınde masal dın- leven, muntleştınlmış(edılgınleştınlmış)kışılenkan- dırarak halkımızı, inançlılar - inançsızlar dıye ıkıye ayırmakta ve ıstedıklen yonde oy verenlen inançlılar sınıfına sokarak kendılennı de Tann katına çıkararak Kuran'da "muşrik"lık (2) dıye tanımlanan büyuk gu- nahı ışledıklennın ayırdma bıle varamamaktadırlar Bunlar, ustun becenlen sayesınde, kendılen ıçın hem bu dunyada ve hem de obür dünyada "muemmen" bı- rer yer hazırladıklannı sanmaktadırlar Bu uyanık po- lıtıkacılann karşısında yer alanlar ıse yeterlı bılgı ve yureklılığe sahıp olsmamışlardır Demokrasınm, de- mokrası karşıtı koktendinciler tarafından yıkılmasını seyreden dıngın, yılgın, suskun ve demokrası konusun- da asgan bılgıden yoksun polıtıkacılann akıllannı ba^- lanna toplamalan gerekır Demokrasmın, demokratık ozgurluklennın kotuye kullanılmasr yolu ıle yıkılma- sına ızın venlmemelıdır Demokrasılenn de kendını koruyacak vaptınmlar ıçeren yasal koruma olanakla- n vardır Ashnda, teokratik yönetimlerle demokrasi bağdaşmaz Manevı nıtelığıni yıtınp eylem planına çıkan her ınanç sı>asaliaşmaktave boylece, kutsal ınançlarlado- natılan siyasal güç ıse sınırsız ve ınsafsız dıktatorlük- len oluştûrmaktadır Tanh boyunca, Tannsal egemen- lıgı yeryuzunde kullanan hdlıfe-sultanlar yanında, adı- na din uleması denilen cahil /umre,tekellcnne aldıkla- n eğıtım ve yargı hızmetlenyle, sınırsız vakıf gelırle- nnı, her turlü denetımdcn uzak olarak ku'lanmakta ve böylece bıreylere ve kıtlelere ıstedıklen bıçımı ver- mekte ve onlann özgür düşünme ve davranma ufkunu ve yeteneğını sınırlayarak toplum ûzennde, Tann adı- na egemenlık kurmakta ve sonunda katı ve kanlı re- jımlen oluşturmaktadırlar Emsalsız bır tanh bılıncıyle, geçmış deneyımlerden en ıyı bıçımde yararlanan Atatürk'un kurduğu Turkı- ye Cumhunyetı'ne gelınceye kadar, hıçbır Islam ulke- sınde, demokratık katılıma açık bır uygar devlet anla- yışına rastlanmamıştır Özgürlukçu demokrası yönunden sorun. "Ozgtir- :• ? ~ • -*<• '.:- \ " • lüklerin olabildiği oranda kullanılabüdiği bir ortamda, ozgiırluklerin tumu ile vitirilebileceği bir rejimin geti- rilmesıne olanak venlmelı mıdir?" noktasında duğum- lenmektedır Aslında, demokratık hak ve özgurlukle- reyaşam hakkı vermeven komunıst ve faşıst devlet du- zenlerı gıbı, koktendinci (teokratık) devlet duzenı de Ataturk'un buyuk zorluklarla kurduğu, laık, demok- ratık Turkıye Cumhunyetı'nın yenne. karanlık ve ka- palı siyasal rejımlenn getınlmesıyle eşanlamlıdır Almanya'da demokrasıyı dıktatorluğe donuşturebı- lecek siyasal partı oluşumlan ve etkınlıklen yaiaklan- mıştır (Orneğın, Nazı partısının etkınlıklen, anayasa maddesı hukmü ıle komunıst partısının etkınlıklen de Anayasa Mahkemesı kararlanylayasaklanmıştır) Hıç kımse kalkıp da Almanva'da demokrasmın yokluğun- dan soz edememektedır Ne yazık kı, ulkemızdekı koktendinci siyasal partı- ler ya da dın ve kutsal ınançlanmızı somurerek oy top- lamayı adet haline getıren ve böylece, anayasamızın 14 son, 24/son ve 68 4 maddelen hukumlen yanında, Siyasal Partıler Yasası ve devnm yasalannın ılgılı hu- kumlenni süreklı olarak ıhlal edenler. ölkemizdeki O - taçağ karanlıklanna ve tutsaklığa goturen yolda hızla ılerlemektedırler Çağdaş ve uygar Turkıye'yı Osman- h'nın da gensıne götünmek ısteyen ve Panıslamıst yön- de ummetleştırmeyı ve sonunda Araplaştırmayı adeta kutsal bır amaç edınen, tankatçı ve koktendinci kad- rolar, ulkemızı etnık ve mezhepsel bölunmelere doğ- ru gotürmektedırler Boylesıne hoşgoru ve toplumsal banştan yoksunbır eylem, 'demokrasi've ve toplumu- muza karşı ışlenmış, ağır bır "feror cürümü"nu de oluşturur ve yasal kovuşturmayı gerektınr Son pışmanlık yarar getırmeyebılır' (1) Ahmet Cfi det Paşa nın Alman bılım adamına \azdı ğı mektubun aslı halen fnkılap Muzesı ndeolup örneğı Fa- lıhRı/kı4ta\ Ataturk \e tdı (Ist 196H) S0 56 (2) Muhammed Hamdı Yafir Hak Dını Kur an Dılt Ye- nı Kteaüt Türkçe Tefiır (Ist 1935) Cılt II s 1365 Omer RızaDogrul Ilahı Bır Hujde Inkılap Kıtabevı (tst 1952) s 113 PENCERE Balcrtıın Peteği... Ergun Balcı bırsureden ben ne koşesınde go- runuyordu, ne de gazetenın labırente benzeyen korıdorlannda dolanıyordu, Allah'ın belası bır say- nlıkla başı derde gırmıştı, ustesınden gelmeye ça- lışıyordu. Sağdan soldan dostlar, uzaktan yakından okur- lar, merak edıp soruyoriardı - Balcı ne zaman yazacak?.. - Durun hele!. Ozlemıştık Ergun'un gazetedekı ızduşumunu, upuzun boyuyla yazıışlerınde dolaşacağı gunlen beklıyor; dış polıtıkaya ılışkın yazılarını ıple çekı- yorduk Neden?.. Hıç kuşkusuz her şeyın bır nedeni var, Ergun'un yazı bıçımının ne eskı Babıâlı'de bır eşı vardı, ne de Ikıtellı'de benzerı goruldu. Ovgu değıl, bır saptamadır bu1 . 'Doğru' ıle 'gerçek' arasındakı bağıntının çıft- leşmesınden ortaya çıkan mantık, Ergun'un yazı yontemının ıçenğinı oluşturur • 'Doğru' ıle 'gerçek' ıkı zengın sözcukL Anlam zengınlığının bır ucu gunluk yaşama, ote- kı ucu felsefeye uzanıyor Doğru nedır? Alıntennı savunmak doğrudur, somuruye karşı çıkmak doğrudur, kadın erkek eşrtlığını benımse- mek doğrudur, her çeşıt baskıya dırenmek doğ- rudur. Ya gerçek? Sen doğruyu ne kadar benımsersen benımse, gerçeğın doğruyu ezdığı zaman dılımlen vardır. Somurunun bugunku dunyamızda ağır bastığı gerçek değıl mı? Alınterının değennı hıçe sayan dunya goruşu, karşısındakı doğruları Duldozerle ezıp geçmıyor mu? Egemenlenn dedıklennın dedık otturduklennın duduk olduğu bır dunya duzenınde, duşleme ka- pılmadan ve duş kınklığına pabuç bırakmadan doğruları savunmak, ınsan olana yakışır Ne var kı yalnız soyut doğrulan savunmak da yeterlı sa- yılmaz. Yaşadığımız zaman dılımının gerçeklennı denn- lemesıne kavrayıp tanhsel koşullan da gozeterek olasılıklan tartıya vurmak, gerçeklenn ardındakı "gerçeW/ğ/''ozumsemek, doğruların ıçenğinı bıl- gılenn terazısınde değerlendırmek herkesın har- cı değıl1 21 yuzyılın eşığınde ınsanlığın tepesınde boza pışıren egemenlenn 'Yenı Dunya Duzenı'nı öa- yatmalan, karşılarındakı guçlenn eksıklığı yuzun- den kolaylaşıyor. Ergun Balcı'nın yazıları, dış sıyasette olan bıten- lerı "nedenlenyte bırlıkte" oğrenmede tartışmasız bır değer taşır, onyargıya takılmadan derınleme- sıne analız yontemını koruyarak gerçeklığı kavra- mak, yuzeysellığın aşılmasını ongorur. Gerçeğı doğruya kurban etmeden yazmak sa- natının ustalığında, alınterı felsefesının peteğıne bal ureten bır an gıbı çalışır Balcı Dış ile iç polıtıkanın bırbınne kanştığı bır Turkı- ye'de yaşıyoruz Osmanlı'dan kalma mırasla Turk kokenlı halk- lann coğrafyası, Anadolu halkını 'Mıllı Mısak' sı- nırlannın otesındekı olaylara çekıyor Ne var kı bu genış hantanın renklen çoğu za- man zehır zakkum nıtelıkler taşıyor, ıç polıtıkada ummetçılıkten başlayıp şovenlığe uzanan bır yel- pazeyle yellenmenın tehlıkesını Turkıye'ye taşıyor. Ergun'un ışı guç1 Doğruları soyut laflann dışında savunmak ne zaman kolay olmuş kı!.. En îyisi, enuygun şartlarla (Üstelik şimdi 170(yü aşkın yetkili satıcıda.) K A M P A N Y A Y A O A H İ L O L A N Ü R U N L E R I M I Z SM3 2422 • Normal programda 20 It su 15 kWh elektnk harcaması • Ftsıltı sessuiığı SMS5082TR Konfor Sınrtı • Tasarruf programında 20 It su 13 kWH elektnk harcaması • On panelde tuz göstergesı • Fsıltı sessızlığı SMS6042 "Slı Star" • Hızlı programda 20 11 su 13 kWh elektnk harcaması • On panelde tuz ve parlatıcı gostergelen • Fısıft sessızlığı 8MS47I2 *T*o-to-OM" • Istendığınde sadece ust sepette bulaşık yıkama olanağı • Tasarruf programında 19 It su 12 kWh elektnk harcaması • On panelde tuz göstergesı • Fısıltı sessızlığı tmtm -TM-ift-OM- • Istendığınde sadece ust sepette bulaşrt yıkama olanağı • 4 farklı yıkama ısısı (70 65 55 ve 40°C) • Sadece ust sepette yıkama yapıldıgında 16 It su 0 9 kWh elektnk harcaması • On panelde tuz »e partatıcı gostergelen • Fısıltı sessızlığı Bosch un tum bulaşık makınelen elektnk kesıntısınde dahı çatışan 'AQUA STOP* su taşma koruması ıle donatılmıstır B O S C H B U L A Ş I K M A K I N E I E R I S U B A T K A M P A N Y A F ÜRÜNLER SMS2422 3pf og PEŞİN r 34 590 000 1 PEŞİN 6Takstt 5 960 000 TOPLAM . 41 720 000 1 PEŞİN 10 Taksit 4 420 000 i TOPLAM t- I i 48 620 000 1 PEŞİN 12 Taksit 4 030 000 TOPLAM 52 390 000 SMS 5082 TR (5 prog) 43 400 000 j 7.470 0001 52 290 000 5 540 000 60 940 0001 5 050 000 65 650 000 SMS6042(6progî 46 340 000 ı 7 980 000 \ 55 860 000 5 920 000 ' 65 120 000 j 5 390 000 70 070 000 51 540 000 8 870 000 62 090 000 6 580 000 72 380 000, 6 000 000 78 000 0001 SMS 6702 (6 prog) 57 370 000 , 9 880 000] 69 160 000 ı 7 330 000 ı 80 630 000 6 670 000 86 710 000 Fıyatlara KDV dahıUır KDV ve dığer vergılerdekı öeğışıklık ttyaltara yansttıtacaktır Kampanyamız 01 02 1396 tanhmde başlayıp 29 02 1996 tanhınde sona ereceklır Bu kampanya BSG Gnmberg Ev Aletlen Tıcaret A Ş ICemal Sahır Sokak 26/28 MecıdıyekSy Istanbul) tarattndan duzenlenmıştır Unjnienmız BOSCH AEG yetkılı satıcılannda teslım edılecektır Sanayı ve Tıcarel Bakanhğı nca 25 05 1994 tarth ve 21940 sayth Resmı Gazete de ılan adılen teblığe uygunöur LMınlenmız stok mıktatiarı ıle sınırtıdır Perakende satış tıyatından peşmat duşuldukten sonra 1 peşın 6 taksıtte %5 78 + KDV I peşın 10 laksıtte %6 86 * KDV 1 peşın 12 taksıtte %727 * KOV oranmda aylık basır faız uygulanmıştır FıyaVarımız Turk Lırası dır %) | w ^f ^OSCH 0 8 0 0 2 1 1 4 0 2 9 0 800 211 40 24 0 800 211 40 25 BOS
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle