Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
'3O ARALIK 1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
ICoç Grubu ve TİSK'ten
yeniyıl mesajlan
*Temiz
toplum,
temiz
siyaset'
tstanbul (AA) - Koç Topluluğu Yürüt-
ifne Kurulu Başkanı İnan Kıraç. gümrük
bırliğınin ilk yılından beklentılerin aksıne,
Koç Tdpluluğu'nun büyüyerek çıktığını,
1997 ıçin de büyümeyı hedefledıklerini bil-
dırdi tnan Kıraç, Susurluk kazasıyla ılgıli
olarak. "Bu kadar kanşık işle hem halkı te-
dirgin ettik hem de hükümet Ue devlet gü-
ciinü tahrip ediyoruz. Yapılması gereken
âmeliyat nasıl \apüacaksa çabukyapüıp top-
luma, "Beyler bunlar bitmiştir, amelıyat da
yapılmıştır' denilmesi gerekir" dedi.
~ Kıraç. şöyle de\am etti. "Koç Gru-
bunun. Fiziki bmijmesi >üzde 15'i geçti.
3995 \e 1996daki bü> üme> le 1993 > ılıru >a-
fcaladık. Koç ailesinin 1993'teki nüfusu 42
trin kişivdi. TOFAŞ kazamız olnıasına kar-
şın bu sene 42 bine yine ulaştık."
- İnan Kıraç. bu yıl cirolarmın 13 miiyar
dolara yaklaşacağını. brüt kânn ise yüzde
8-9 civannda olacağmı belirttı.
- Kıraç. "Memleketiınizde huzur ortamı
onırursa. 1997 yılı Koç Grubu için iyi bir yıl,
büyüycn biryılolabilir. Hedefimiz biiyüme-
dir. Hiçbir zaman küçülme hedefi vermiyo-
ruz. Ama Tiirkhe sıkısırsa. ihracatla ve dış
pazariatia büyümeye çaJışacagız" dedı
TİSK Başkanı Baydur
- Türkıve tş\eren Sendikalan Konfede-
rasyonu Başkanı Refik Baydur. ekonomik
sorunlann. kamu vicdanmda derin şüphe-
ler bırakan konulann, siyasetın gölgesinde
Jcalmaması gerektığini bildırerek. "Ekono-
mik gelişrae siyasi kirlenmeyi önler
r
dedi.
Refık Baydur yayımladığı yenı yıl me-
şajında, genel seçimierin yapılmasmdan bu
yana bır yıl geçtigini anımsatarak. geçen
bir yıl içinde siyasi çekışmelerden ötiirü
ekonomik sorunlara yeten kadar çözüm bu-
İunamadığını savundu.
Türkiye'nin bir numaralı gündem mad-
desının ekonomı olduğuna dıkkat çeken
Refik Baydur. "Elbette ülkeninçözüm bek-
feyen başka sorunlan da \ardır. Ancak hiç-
bir konu ekonomiyi gündemden düşürme-
melidir" dedi.
Baydur Türkiye'nin siyasi gündemıni
uzun süredir işgal eden. 'temiz toplum, te-
miz siyaset' arayışına destek verdiklerinı,
ancak kendilennin gündeminde öncelikle
'ekonomi' bulunduğunu vurguladı.
Yılbaşmda esnafın yüzde 50'ye varan indirimleri bile alışveriş piyasasını canlandıramadı
Dar gelirliler tüketemiyor• Mahmutpaşa'da seyyar
satıcılar, satışlanndan
memnun değil. Onlara göre
yılbaşı öncesi son ümit günleri
olan dün de Mahmutpaşa
sokaklannın boşluğunun
nedeni, soğuk hava ve kara
bağlanabilirse de "her sene
bir önceki seneyi aratıyor."
FİLİZGÜMÜŞ
Yılbaşı öncesi esnafın beklediği alışve-
riş gerçekleşmedı. "Yılbaşı özel indirimle-
ri" bile alışveriş talebinı arttırmaya yetme-
di. Halkın yılbaşı ıçin ayırdığı bütçe. esna-
fın gözlemlerine göre hediyelik eşyadan
çok gıda malzemelerine yöneldi. Gelır or-
talaması yüksek kentlerdeki alışveriş mer-
kezlerinde bile beklenen ilgıyi göremeyen
esnafın beklentısi "bayrama" kaldı
Esnafa göre "ahm gücünün düşmesi,
ekonominin kötü olması. işçinin memurun
zaten kamını zor dov urması. hükümetin
zam yağmuriarT gıbi nedenlerle halk. ge-
çen yıllara oranla yılbaşı alışverişını azalt-
tı.
Yılbaşı öncesi beklenen satışı ise eğlen-
ceyi daha çok "gönlünce yemek ve içmek"
olarak yaşayacak olanların "özel" ve
"lüks" bulduğu v ıyecekleri satan esnaf ger-
çekleştirdı Onlara göre 15 gün öncesın-
den yılbaşı satışlarına başlayan. hediyelik
eşya ve giyım satış yerlenne oranla daha
çok son bırkaç güne sıkışan işleri. istedik-
len gibi olmasa da "kötû denilemeyecek
düzeyde." Süpermarketler ise yılbaşı önce-
sını "en kârh" geçiren satış yerleri olarak
görülüyor.
Alt gelır grubundan halkın alışv enş yap-
tığı Mahmutpaşa"da seyyar satıcılar da sa-
tışlanndan memnun değıl. Onlara göre yıl-
başı öncesi son ünııt günlen olan dün de
Mahmutpaşa sokaklannın boşluğunun ne-
deni. soğuk hava ve kara bağlanabilirse de
"her sene bir önceki seneyi araüyor."
Mahalle aralarındakı esnaf. yılbaşı tati-
linın 5 gün olması nedenıyle müşterilerinin
memleketlerine gittığini. bu nedenle alış-
veriş ümidinin zaten olmadığını belırtıvor.
Bunu otogardakı otobüs şırketlen de tüm
bıletlerinm satıldığını ve aşırı bir taleple
karşı karşıya kaldıklannı anlatarak doğru-
luyor. Üsküdar'da bakkal »ahibı HasanYıl-
dırun. "Yılbaşı için halk zaten meyve. seb-
ze alışverişini pazardan karşılar. Diğer ihti-
yaçlannda da fi\ at eriketlerini gördüğü için
süpermarketleri tercih ediyor. Bakkallann
işleri bu süpermarketler yaygınlaşmaya
başladığından beri durdu" dıye konuşuyor.
Yaygınlığı bakımından süpermarketle-
nn başında sayılabilecek Mıgros'un Genel
Müdürü Bülent Özavdınu. yılbaşı öncesi
Mağazalardaki erken indirim bile piyasalara hareket getireınedi. Mahmutpaşa'da da dün durgunluk hâkimdi.
Tek Cıda-İş'in hesaplamalarına göre yılbaşı sofrası asgari 9 milyon lira
İşçi-memura sofra donatmak hayal
MLTLU GÜNEŞ SÖNMEZ
Tek Gıda İş Sendikası'nın
\erilerinden derlenen rakamla-
ra göre dört kişilik aile için mü-
tevazı donatılmış bir sofra 9
miryon liradanbaşlıyor. Dolayı-
sıyla işçi \e memuraileleri ıçin
yılbaşında özel sofra kurmak,
hayalden öteye geçemiyor. Tek
Gıda-lş Sendıkası Gehel Baş-
kanı Orhan Balta, yaphklan he-
saba göre dört kişıîik bıraılenin
lüks donatılmış sofrasının orta-
Iama42 milyon lıraya çıktığını.
ışçi ve memurlann hesabına gö-
re hazırlanan bir sofranın da en
az 9 milyon lıralık bir masraf
gerektirdiğmi söyledi.
Işçi ve memur aileleri için bu
yılbaşında özel mönü hazırla-
manın tam bir hayal olduğunu
vurgulayan Balta. "Emekçi ai-
leleri yeni yua her zaman oldu-
ğu gibi kurufasutve ve soğanla
jpreeek"
1
dıye konuştu. işçt ve
memur aılelerinm renksiz yıl-
başı gecesine karşın, bütçesi
geniş aileler ıçin eglence seçe-
neği oldukça fazla. Otellerde
geçırilebilecek biryılbaşı gece-
sinin fıyatı da seçilen eğlence
türüne göre değişiyor. Ceylan
Inter-Continental Pazarlama
iletişim Direktörü NurselErde-
ner'in verdiği bilgiye göre yıl-
başında 5 yıldızlı bir otelde se-
çilebilecek eglence, 40 dolar-
dan başhyor, 250 dolara kadar
çıkjyor Lüks gazino ve resto-
raniarda geçirilecek bir yılbaşı
gecesi ise kışı başma 6 miryon
liradan başlıyor \e programm
zenginliğıne göre 25 milyon li-
raya kadar çıkabiliyor. Tatil
merkezlerinde kişi başına üc-
retler 5 günlük yılbaşı tatili için
39 milyon liradan başlıyor. Çe-
şitlı tatîl merkezlenndekı eğlen-
ce programiann(Ja tam pansi-
yon konaklamah bir yılbaşı ge-
cesi ise seçilen yere görV kişi
başına 12 milyon liradan başlı-
yor.
Yılbaşı dolayısıyla düzenle-
nen yurtdışı geziler ise en paha-
lı eğlenceyi oluşturuyor Bu ta-
tiller yinc seçilen yere ve gün
sayısınagöre 199 dolardan baş-
lıyor 3 bm dolara kadar çıkıyor.
alış\erışlennın bekledıklen gıbı yürüdü-
günü söylüyor Yılbaşı ıçin özel ürünlerı.
özel fiyatlarla satışa sunduklannı anlatan
Özaydınh. "Geçen yıllarda nasıl bir trend
görüldüyse bu >d da aynısının yaşandığını
görüvoruz. Bizim için bir değişiklik olaca-
ğını da s»anmı\onım'" dıyor.
Akmerkez. Gallena. Carousel, Capitol
gibi büyük alışvenş merkezlennde görüş-
tüğümüz esnaf, alışveriş yen tercihınde.
ulaşım \e şehır merkezınde olma gıbi et-
kenlenn dıkkate almmasından dolayı alış-
\eriş oranı konusunda aralannda bir fark-
lılık olduğunu. ancak buna karşın yıne de
beklenılenın gerçekleşmedığıni anİatıyor.
Yılbaşı için iç ve dış mekân düzenleme-
sine günler öncesinden hazırlanan bu alış-
venş merkezlerinin gözalıcı görüntüleri,
içlerindekı esnafa göre "işeyaramadı". An-
cak birkaçı hariç. bütün aiışvenş merkez-
lerinin yönetıcilen. "çok>oğun,inanılmaz
yoğun" yorumlannda bulunuyor.
Görüştüğümüz bütün esnafın, durgun-
luk konusunda aynı görüşte olduğu Galle-
ria'da, alışvenşler. kımine göre geçen yıla
oranla yüzde 100. kimine göre yüzde 150
oranında düştü. Çoğu esnaf bunda. müşte-
rılerin Gallerıa'nın hemen yakınında bulu-
nan Carousel ıle böiüşülmesının payının
büyük olduğunu düşünüyor
TEDAŞ Karadeniz işletmeleri için Rumeli ve Bayındır gruplannın da dahil olduğu holdingler teklife hazırlanıyor
Holdingler TEDAŞ ihalesi için kapışacak
• Sinop, Samsun.
Ordu, Giresun,
Trabzon Rize, Artvin,
Gümüşhane ticaret ve
sanayi odalan
özelleştirmede ortak
hareket edilmesi için
ilke karan aldılar.
AHMETŞEFİK
TR.ABZON - Yeni yılla birlıkte
özelleştirilecek kuruluşlar arasında
olan TEDAŞ Karadenız lşletmelen
için şımdiden büyük bir yarış başla-
dı. Rumeli ve Bayındır Holdıng gibi
büyük kuruluşlann satın almak iste-
diği TEDAŞ işletmelerine Karade-
nizlı yerel sermaye talıp olmak için
hazırlık yapıyor. Özellıkle Trabzon,
Rumeli Holding'e kaptırdıgı Trab-
zon Çımento Fabnkası örneğını bir
daha yaşamak istemiyor Şınop'tan
Art\ in'e bütün ticaret ve sanayi oda-
lan bu kuruluşlann jerel serma\e ta-
rafından alınması yolunda hemfıkır
olduklannı açıkladılar.
TEDAŞ'ın Karadeniz dağıtım şir-
ketlerinin yenı yılla birlıkte ılk özel-
leştirilecek işletmeler arasında olma-
sı Karadeniz'de hareketlilık ve he>e-
can yarattı. Bu işletmelerin özelleş-
tırileceginın açıklanması ile Şinop.
Şamsun, Ordu, Giresun, Trabzon Rı-
ze. Artvin, Gümüşhane ticaret ve sa-
nayi odalan özelleştirmede ortak ha-
reket edilmesi için ilke karan aldılar.
Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası
Başkanı Mazhar Afacan'ın girişim-
leri ile yeni yılın ilk günlen ıçınde bır
araya gelmeye karar veren Karade-
nızli işadamları. özelleştirmede stra-
teji belirlemeye çalışacak ve oluştu-
rulacak heyetlerle Ankara nezdinde
de gırişimlerde bulunacak.
Ortak ginşim "KaradenizTED.4Ş
KaradenizlilerirKİir" sloganı ile hare-
ket edecek. Ancak TEDAŞ'ın Kara-
denız işletmelerinin özelleştirilme-
sınde yerel sermaye hiç de rahat de-
ğil. Özelleştirmede en kârlı kuruluş-
lar arasında sayılan TEDAŞ işletme-
lenne ülkenin en büyük holdinglen
talip oluyor. Bunlar arasında
Uzan"lann Rumeli Holdıng'i ile Ba-
yındır Holding geliyor. Daha önceki
özelleştırme örneklennde olduğu gı-
bi bu kuruluşlann özelleştırilmesin-
de çok ortaklı, geniş tabanlı girişim-
lerden daha çok holdınglere öncelik
verildıği bıliniyor. Ancak özellikle
Trabzonlu iş kesimlen bu özelleştır-
meye bir anlamda hesaplaşma olarak
bakıyor.
DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ / ERGtN mpızoĞm LONDRA
- Kore'de hükümet, geçen perşembe
günü sabaha karşı, muhalefet partile-
rine haber vermeden meclisten alela-
cele ikı yasa geçirdi. Hem çalışma ya-
şamını düzenleyen hem de Ulusal
Planlama Ajansı (CIA ile MGK karışı-
mı bir örgüt) yetkilerini arttıran bu ya-
salara karşı, aynı gün, önce otomotiv
sektöründe ve doklarda, 100'den faz-
la büyük işletmede 150 bin işçinin
başlattığı grevler (Intemational Herald
Tribune 27/12/96), cuma günü, ülke-
nin ikinci, fakat henüz yasal olmayan
Kore Sendikalar Konfederasyo-
nu'nun (KSK) çağrısı ile bir genel gre-
ve dönüştü. Cuma günü kamu hiz-
metleri sektörünü de bünyesine ala-
Fakyaygınlaşan, ülkenin ilk genel gre-
vine yaklaşık 1.5 milyondan fazla iş-
çinin katıldığı bildiriliyor (IHT
28/12/96). Yeni yasanın, KSK'nin ya-
sallaşma tarıhini 1997'den 2000 yılına
ertelemesi üzenne, konfederasyonun
temsilcileri 'yasa KSK'yi tasfiye etme-
yi amaçlıyor' derken (Korean Herald
27/12/96); Işveren Konfederasyonu
Başkan Yardımcısı Cho Nam-Hong
"Ulusal ekonominin canlanması için
gerekli" diyerek (Korean Times
27/12/96) yasayı savunuyor. Devlet
başkanının ise başbakana "Yasadışı
grev yapanlara (KSK-EY) karşı en sert
önlemleri" alması için talimat verdiği
bildiriliyor (KT).
Fatura işçilere...
ı Bir taraftan, geçen 15 yılda sınrf şe-
idllenmesi gelişen işçi sınıfının ve di-
ğertaraftan refah düzeyi artan orta sı-
nıfların siyasi yaşamda daha etkin ol-
ma talebınin yarattığı basınç, 1980'le-
rin sonunda Kore'de siyasi ve ekono-
.rnik sistemi zorlamaya başlamıştı.
*1990'larda bu basınca bir de yönetici
felit arasında. birbiri ardına patlak ve-
ren mali skandallar eklendi. Böylece
hem çalışma yaşamı hem de siyasi
rejim giderek istikrarını kaybetmeye
başladı. Geçen 35 senede, yılda orta-
|ama yüzde 9 büyüyerek, bu gün dün-
yanın 12. büyük ekonomisı haline ge-
ien Kore, 1990'larda artık yorgunluk
işaretleri veriyordu. Bu sene dış tica-
Kore'de G^enel Grev
ret açığı ikiye katlanırken ekonomik
büyümenin 1995'te yüzde 9'dan
1996'da yüzde 6.8'e gerilemesi bek-
leniyordu (Wall Street Journal
28/12/96). Son grevlerin etkisiyie, Ko-
re'de ekonomik büyüme, Daeweoo
Ekonomik Araştırma Enstitüsü'ne gö-
re yüzde 5'lere kadar gerileyebilir (C-
NN 26/12/96). Ekonomik analistler di-
ğer Asya kaplanlarında olduğu gibi
Kore'de de ücretlerin üretkenlikten
hızlı yükselmesıne karşılık, emek pa-
zannın yeterince esnek olmamasının
(Business Week 2/12/96) ekonomik
yavaşlamaya ve dış dengelerde bir
bozulmaya yol açtığını savunuyorlar.
Hükümetin perşembe günü alelacele
geçirdiği yasalar, Kore'de büyük ser-
mayenin ve çoku- (
yı amaçladığını gösteriyor, küreselleş-
menin etkisi ile ekonomisi basınç al-
tına giren birçok ülkede olduğu gibi...
Bir kaplanın öbür yüzü
Bugün bir genel grevle karşı karşı-
ya olan Güney Kore'nin, birçok azge-
lişmiş ülkenin kendine örnek almaya
çalıştığı, Türkiye'de de Turgut Özal
gibiierinin ağzının suyunu akıtan eko-
nomi mucizesine bakınca iki önemli
etken dikkati çeker. Biri II. Dünya Sa-
vaşı sonrasında muazzam bır ABD
yardımı, ikincisi işçi sınıfına nefes al-
dırmamak üzere birbirini izleyen, son
derece de baskıcı askeri rejimler. Bu-
na rağmen işçi hareketinin geliştiğini,
her 10 senede bir siyasi ekonomik sis-
luslu şirketlerle
devlet yönetimin-
den sorumlu bü-
rokrat (devlet kapi-
talisti) sınıfın bu
duruma bir tepkisı
olarak gündeme
geldi.
Yeni yasa, işve-
renin işçi çıkarma-
sını kolaylaştırıyor,
grev sırasında dı-
şarıdan işçi getir-
me hakkını verir-
ken işçilere, grev-
de geçen süre için
işverenden üc-
ret/tazminat iste-
meyi yasaklıyor. Yeni yasa işverenle-
re 56 saatlik bir hafta içinde, esnek iş
planlama olanaklan sağlıyor. Giderek
bozulan ekonomik koşullara karşılık
işçilerin örgütlenme, orta sınıflann da
siyasi özgürlük isteğine karşı ise as-
keri diktatörlük döneminde, iç güven-
liği ve çalışma yaşamına ilişkin yasa-
ları meclise bırakmayarak kendisi dü-
zenleyen Ulusal Planlama Ajansı'mn
güçlendirilmesi ise yöneticilerin ve iş
çevrelerinin faturayı işçilere çıkarma-
temi sarstığını, bu yüzden de her on
senede bir işçi haklarına bir saldırı dü-
zenlendiğini görüyoruz: 1961'de ve
1980'de iki askeri darbe, 1971 'de ise
işçi haklarını, özellikle yabancı serma-
yeli işyerlerinde, daha da kısıtlayan
'Sendikalar Üzerine Olağanüstü Ya-
sa.'
Bugün genel greve çıkan işçi sınıfı-
nın gelişmesi, 1961 darbesinden son-
ra askeri rejimin sultası altında uygu-
lanmaya konan planlı sanayileşme
döneminde başladı. 1944, 47 ve
48'de yaygın grev hareketleri bastırıl-
dıktan sonra kurulan bir Amerikancı
sendikal konfederasyon tarafından
kontrol edilen işçi hareketi, esas ola-
rak 1960'tan sonra sayısal ve örgüt-
sel olarak gelişmeye başladı. Sendi-
kalı işçi sayısı 1960'ta 100.000'den,
1970'te 470.000'e ve 1979'da da 1
milyona yükseldi. Bu gelişmenin de
basıncı ile siyasi rejim, bir döviz krizi,
devlet başkanının bir siyasi cinayete
kurban gitmesi ve sokak gösterileri
arasında çöktü. 1980 askeri diktatör-
lüğü sendikal harekete karşı muaz-
zam bir saldın başlattı. 1970'lerde iş-
çi hareketinin gelişmesine paralel ola-
rak ortaya çıkan Demokratik Sendika
Hareketi dağıttı, li-
derlerini hapse attı.
Ülkenin yönetimi, fi-
ilen, bugün tekrar
canlandırılmaya ça-
lışılan Ulusal Planla-
ma Ajansı'nm elin-
deydi. 1980'lerin
başında işçi hare-
keti tümüyle sustu-
ruldu. Ancak
1987'de Temmuz-
Eylül döneminde iş-
çi hareketi, orta sını-
fın da katılmasıyla
ani bir patlarnayla
tekrar canlandı. Bu
mücadelelerin etki-
siyle sendikaların
sayısı, 1986'da 2.675'ten, 1989'da
7.883'e yükselirken sendikalı işçi sa-
yısı aynı dönemde 1.036.000 den
1.932.000'e yükseldi. Daha önce de
devletten ve sermayeden bağımsız,
demokratik bir sendikal hareket var-
dı, ancak bu hareket esas olarak 1987
mücadalelerinden sonra güçlendi ve
istikrar kazandı. Demokratik Sendika
Hareketi, siyasi ve demokratik talep-
lerin yanı sıra, Kore'de egemen olan
işyeri temelli sendika örgütlenmesini
kırarak işkolu temelli bir sendika ör-
gütlenmesi kurmaya da çalışıyordu.
Demokratik Sendika Hareketi, anti de-
mokratik ve devlet işbirlikçisi olarak
niteledikleri Kore Sendikalar Federas-
yonu'ndan (KSF) bağımsız kalmayı
seçen işyeri sendikalannı bir araya ge-
tirmeye çalışarak. 1994'te, bugün ge-
nel grevi örgütleyen Kore Sendikalar
Konfederasyonu'nu oluşturmaya
başladı. KSK kurulduğu yıl toplam
sendikalı işçilerin yüzde 30'undan faz-
lasını bünyesindetoplamıştı ve sendi-
ka başına üye sayısı, 3.764 ile ulusal
ortalama olan 230'un çok üstündey-
di. Ideolojik olarak KSK kapitalizmin
varlığını ve ücret ılişkisini kabul etmek-
le birlikte, emek ve sermaye arasında
bir işbirliğini reddediyor, kendisini eko-
nomik görevlerinin yanı sıra toplumsal
reformcu bir güç olarak da görüyor. K-
SK iki Kore'nin birleşmesini de hedef-
leri arasına almış.
Eğer şıddet yoluyla bastırılmazsa,
bugünkü grevler de Kore sendikal ya-
şammda özelikle KSK'nin örgütlen-
mesinde. aynı 1987'deki gibi bir sıç-
rama yaratacaktır. Genel grevin başa-
nyla sonuçlanması halinde ise muha-
lefetin güçlenmesine ve Kore halkının
ciddi demokratik haklar kazanacağı-
na garanti gözüyle bakılabilir. Ulusla-
rarası mali sermayenin hemen her yer-
de emek pazarında esneklik dayattı-
ğı bir dönemde, Fransız işçi sınıfının
mücadelesi gibi Kore işçi sınıfının mü-
cadelesı de, uluslararası bağlamda
büyük birönemesahip. Diğer taraftan
Güney Kore'nın askeri diktatörtükler-
le üç defa yaralanmış tarihi bize, ça-
ğımız toplumlannda, demokratik ge-
lişmelerin motorunun esas olarak işçi
sınıfı olduğunu bir kere daha gösteri-
yor. Çünkü çağımızda gerek uluslara-
rası, gerekse de ulusal düzeyde ol-
sun, egemen olan mali oligarşilerin
karşısındaki en örgütlü ve en etkin sı-
nıf işçi sınıfı. Küreselleşme fırtınası
içinde zincirlerinden boşanmış bir mali
sermeyenin ortalığı kırıp dökmesini
engelleyebilme şansına sahip olan da
bu sınıf. Yoksa... Bakınız: Bu yüzyılın
başı...
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Değerlendirme
Yılbaşı ve bayram günleri, bir şeyleri "anma"
özellikleri yanında, "değerlendirme" günleridir; ki-
şisel ve toplumsal "hesaplaşmalara" olanak verir.
Bu tür değertendirmelerin "sürekliliği" gerekir de-
nilebilirse de 1996'nın Türkiye için özellikle değer-
lendirilmesi gerekiyor.
Hangi bakımdan? Ekonomik? Siyasal? Toplum-
sal? Bunların bir "ortak" noktada "birleştikleri" gö-
rülüyor. Örneğin Çin gibi kimi kültürlerde, yıllar hay-
vanlar ile anlatılır. fil, maymun, öküz gibi. 1996
Çin'de "fare" yılıymış. Türkiye'de 1996 yılının tek
bir hayvansal karşılığı olabilir; 1996 "köpekyılı"yd\.
Köpekleşme bir süreçtir, büyüklüğünü ölçecek
bir aygıt yoksa da 1996'da köpekselleşme çok yay-
gınlaştı denilebılir.
Sürecin nedenlerine geçmeden "köpeklerin en
belirgin ortak özelliği nedir" sorusuna yanıt araya-
lım. Sorunun yanıtı açık olmalı. Köpek dediğin hiz-
met verirken "sahibinin niteliğine" bakmaz. Sahi-
binin, mesleği, işi, geliri, toplumsal konumu, hırsız
ya da dürüst, ahlaksız ya da erdemli olması köpek
için fark etmez. Köpek sahibi, eşkıya ya da çete ba-
şı özelliği taşıyabilir; yalıda ya da gecekonduda da
oturabilir; çoban ya da toprak ağası olabilir; çocuk
da olabilir yetişkin de ana ya da baba olması da yur-
tiçinde ya da dışında yaşaması da konumunu de-
ğiştirmez. Köpek köpeklığini yapar.
Köpekliğin, "tarihsel" konumu, şanlı tarihimizde
ve yazınımızdaki yeri ayrıca incelenmeye değer.
Geçen yüzyıldan Namık Kemal'in
Edepsizlikte teklenz
Kimi görsek etekleriz
Hak'tan da yardım bekleriz
Ne utanmaz köpeklerız
dörtlüğünü yinelemek, konunun geçmişini anım-
satmada yeterli olacaktır. Demokrasimizin geçen
yüzyıla göre nasıl görkemli bir gelişme gösterdiği
bu sözlerle bir kez daha kanıtlanmış olmuyor mu?
Her neyse, "köpek köpekliğiniyapar" kanısı yay-
gınsa da köpekler arasında bir farklılaşmanın var
olduğu yadsınamaz. Bu durumda köpeklerin "ayı-
rıcı özelliği"ned\r7 Aynı soruyu değişik sözcükler-
le soralım. "Köpekselleşmenin" nedenleri neler-
dir?
Bu konuda yeterli araştırma yok. Kimi gözlemler
kültürel ve toplumsal nedenlerin varlığını gösteri-
yor. Köpekselleşme nedeni olarak aklınıza, "yük-
selme dürtüsü" bir yere "atanma " ya da "seçilme"
özlemi gelebilir. Konuyu dağıtmayın, bu sorunun
yanıtı tektir: Köpekselleşmenin kökeni "ekonomik-
tir".
"Köpekliğin büyüklüğünü" ekonomik getirisi be-
lirler. Kendisine atılan ya da "atılacağını umduğu"
kemik büyüdükçe, köpeğin gözü daha çok döner,
saldırganlığı da aynı oranda tırmanır.
Dilbilimciler kemik ile ekonomik sözcüklerinin ay-
nı kökten gelmediğini savlamaya uğraşsa da aldır-
mayın, aralarında genetik bir akrabalık bulunduğu
açıktır. Kural olarak kemik devletin kaynaklarından,
yani halkın parasından sağlanır. Köpekleşme hal-
kın yoksullaştırılması, yanı "soyulması" üzerineku-
rulmuştur ve öyle işler. Çarkın dönüşünün ve kö-
pek-sahip ilişkilerinin sayısal olduğu kadar nitelik-
sel yönleri de bulunmaktadır. Köpek sayısı arttıkça
demokrasinin azaldığı eski Yunan'dan bu yana bi-
linen bir gerçektir. Sayısal çoğalma sonucu ulaşı-
lan niteliksel sıçrama ise faşizme geçiş anlamına
gelir.
Köpekselleşen, kemiği elde etmek için doğru ve
dürüst olanlara, erdemlilere saldırır; köpekliğini ya-
zan ve söyleyenlere, basın yayın çalışanlarına, sen-
dikacıya. öğrenciye ve öğretmene saldırır; kısaca
köpekleşmeyerek "hak arayanı", insan olarak ka-
labileni döver, söver, bunlar yetmezse silahla sal-
dırır, yani öldürür.
Bilimin aydınlığı ve sanatın yaratıcılığı ortamında
"yaşayamayacağı" için köpekleşen, bilim adamla-
rına saldırır, müzikten sinemaya, resimden heyke-
le dek sanat ürünlerine düşmandır.
Bu işleyişin önemli özelliklerinden biri de sahip-
ler ve köpekler arası ilişkılerdir. Sahipler birbirinin
ayağına basmaz, al gülüm ver gülüm ilişkileri için-
de çok uyumlu çalışan bir düzen kurmuşlardır. Ör-
neğin toprak ağası, siyaset ağası, çete ağası, bü-
yük ihale ağası.. köpeklerıne "yurt ve ulus sevgi-
siyle yanıp tutuştuklarını" haykırarak uyum içinde
birliktelik sergiler. Aynı olgu köpekleri için de geçer-
lidir. Sahipleri gibi arada bir "dalaşsalar da" kural
olarak köpek köpeği ısırmaz.
Çin'de 1997 "güç koşullarda ça//şma"anlamın-
da "öküz" (kimilerince boğa) yılı sayılıyormuş: oy-
sa bizde yalnızca köpekleşmeyenler "güç koşullar-
da çalışmanın" anlamını biliyor; bu bakımdan dile-
riz 1997 yılı "artık" köpeklerin yılı olmaz.
Yeni yılınızı kutlarım.
Zorunlu izinlerden sonra
TOFAŞ'ta işten
çıkarma gündemde
BURSA (Cumhurijet) -
Otomotiv sektörünün iki
önemli kunıluşu OYAK
Renaultve TOFAŞ'ta
çalışanlara 13 Ocak
İ997'ye kadar zorunlu
izin verilirken, izın
dönüşü TOFAŞ'ta toplu
işten çıkarmanın yeniden
gündeme geleceği öne
sürüldü. Bursa'daki yan
sanayiciler, TOFAŞ ile
pazarlık yapan Fiafın
baskısıyla ocak ayı içinde
fabrikanın devrinin
gerçekleşeceğini
savunuyorlar.
Bursa'daki yerel
gazetelere de yansıyan
iddialara göre, Koç
Holding Fiat'tan yeni
model üretim izni
alamayınca ipler koptu.
Bunun üzerine Fiat.
TOFAŞ'ı devralabilmek
için koşullannı yineledi.
Fiat'ın işçi sayısını
azaltmak için TOFAŞ'a
baskı yaptığı ve bu baskı
sonucu 1200 kişinin işten
çıkanlması kararlaştınldı.
İşçi çıkarmayla ilgili
olarak tatil dönüşü
Bursa'da çok hareketli
günler yaşanacağını
savunan yan sanayiciler,
"1200 işçinin
çıkanlmasının ardından
fabrikanın TOFAŞ'a
satılacağı yönünde ciddi
duyumlar söz
konusudur" dedı.
(WH0) Dünya Sağlık Teşkilatı
kalp ve damar hastahklannı
"Dünyanın 1 Numaralı
İnsanlık Düşmanı" ilan etti. .
TÜRK KALP VAKFI
Tel.: (0.212) 212 07 07 (PBX)
Faks:(0212)212 6835