Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İ KASIM 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ
REFAHYOL, ihracat teşviki adı altında büyük şirketlere, fondan muaf ithalat yapma olanağı sağladı
Buğday ithalatmda fon vurgunu
HÜLYAGENÇ
Pivasa çe\releri, devletin uyguladığı yanlış tanm politi-
kalan nedeniyle buğday ithalatının Tanm Bakanlığı'na
yakın bazı çe\releri zengin edeceğini ileri sürdüler.
• REFAHYOL hükümeti önce buğday ithalatındaki yüzde
3'lük vergiyı yüzde I5'lik tbn kesintisine dönüştürerek ithalatı
pahalı hale getirdi. Böylece iç piyasada fiyatlann
yükselmesinin ardından, 1 yıl içinde ihracat yapmayı taahhüt
eden firmalara fonsuz ithalat olanağı sağladı. Ardından da
piyasadan yüzde 20 düşük maliyetle yüklü miktarda buğday
alan şirketler, bunu iç piyasaya satıp büyük kazanç sağladılar.
Küçük kuruluşlann ithalatı da engellenmiş oldu.
arasındasattılar. De\letin uyguladı-
ğı yalnış tanm politikalan nedeniyle
buğday ıthalatmın Tanm Bakanlığı'na
yakın bazı çevreleri zengin edeceği-
ni ileri süren pıyasa çevrelen. geçen
a> SOkilolukbirçuval unun I milyon
500 bin liradan satıldığını hatırlata-
rak, piyasadakı denetimsızliğin bir
çuval unun fiyatını 2 milyon 100 bin
liraya tırmandırdığını söyledıler.
Küçüklerin gücü yetmiyor
"İhracat kaydıyla" buğday ithal
eden finmalann vergıden muaf tutul-
masının bazı çevrelere yeni rant ka-
pılan açtığını söyleyen Marmara Böl-
geşı Un Sanayicileri Derneği Başka-
nı Öksel Demir. devletin küçük ve or-
ta ölçekli işletmeleri gözden çıkart-
tığını. büyük işletmelere ayncalık ta-
nıdığını iddia ettı. Buğdayın ulusla-
rarası piyasalarda satıldığı fiyattan
ithal edilmesi ve iç piyasada satılma-
sı gerektiğini savunan Demır, eylül
ayında buğday ıthalatından yalnızca
yüzde 3'lük vergı alındığını anımsa-
tarak, "Ekim ayı başında REFAH-
VOL hükümeti aldığı ani bir kararla
buoranıyii/delSvükstftti. Bunakar-
şınihracatı teşviketmek gerekçesi al-
tında ihracat yapmayıvaat eden fir-
REFAHYOL hükümeti, geçen ay
ihracat yapmak kaydıyla ithal edilen
buğdayda fonu kaldırarak. yeni "ge-
ce yansı zenginleri" yarattı. Daha ön-
ce buğday ıthalatından alınan yüzde
3'lük vergiyı, yüzde 15'lik fon kesin-
tisine dönüştürerek ithalat malıyeti-
ni yükselten hükümet, az sayıdaki fir-
mayı fonsuz ıthalattan yararlandıra-
rak v urguna yol açtı. Büyük şirketler
bu uy gulama ile pivasa fiyatının yüz-
de 20 altında maliyetle büyük miktar-
da buğday getirme olanağına kavuşa-
rak, milyarlarca lıralık kazanç sağ-
larken, hükümet bunu ihracatı teşvik
adına yaptı.
REFAHYOL hükümetinin ekım
ayı başında aldığı karardoğrultusun-
da, ihracat kaydıyla vergisız ithalat ya-
pan firmalar, çoğunu iç piyasada sat-
tıklan buğdaydan ton başına yaklaşık
35-40 dolar haksız kazanç elde etti-
ler. Dış pıyasalardan tonunu 140 ile
190 dolar arasında satın aldıklan buğ-
daya, yüzde 15 oranında fon, rcsım ve
harç \ ergisi malıyetıni eklemeyi de ıh-
mal etmeyen ıthalatçılar, küçük ve
orta ölçekte üretım yapan işletmele-
re buğdayın tonunu 235 ile 270 dolar
malan vergiden muaftuttu. Bu hata-
lı uygulama spekülatörlerin ekmeği-
neyağsürdü" dıye konuştu.
Herkesın buğday ithalatı yapabı-
leceğinı söyleyen Demır. bankalar-
dan alınacak teminat mektubunun it-
halat için yeterli olduğunu anlatarak,
ihracat kaydıyla ithalat yapan firma-
lara tanınan kolaylıklan şöyle sırala-
dı: " Firmalar, ithal ettikleri buğda-
yın dolarbazındaki tutannın yüzde 10
fazlasını ihraç edmeyi taahhüt eder-
lerse vergiden muaftutulacaklar. 6ay
içinde un olarak ihraç etmek zorun-
da kalacaklar. Şavet firmalar 6 aylık
süre içinde ihracatı gerçekleştiremez-
se. ithalatçılara ek bir 6 ay lık süre da-
ha tanınacak. Ancak 1 yıl içinde vaat
ettiği ihracatı gerçeklestiremeven fir-
malardan>üzde 15'likfonve gecikme
faizi talep edilecek"
İhracat kaydıyla buğday ithal eden
büyük ölçekİi işletmelerin uluslarası
piyasalardan buğdayın kalıtesine gö-
re tonunu 140 dolar ile 190 dolar ara-
sında aldığını kaydeden Demır. söz
konusu firmalann iç piyasada denet-
leyici bir mekanızma olmadığı için,
235 dolar ile 270 dolar arasında sat-
tıklannı vurguladı. Küçük ve orta öl-
çekli işletmelenn uluslararası piyasa-
lardakı 10-20 bin tonluk ihalelere te-
minat bulma güçlüğü nedeniyle gire-
mediklerini ifade eden Demir, bu ne-
denle ithalat yapan büyük ölçekli iş-
letmelerden buğday almak zorunda
kaldıklannı söyledı Avrupa'dan yük-
lenen 10 bin tonluk buğdayın 2 mil-
yon dolarlık bir sermaye gerektırdı-
ğine değinen Demır. "Bizler bu temi-
natlan kendi başımıza sağlayamayız.
Bu nedenle küçük ve orta ölçekli fir-
malar olarak güç birliğine gitmcmtz
gerekiyor'" dedi. Güç birlığını sağla-
maları halınde Tanm Bakanlığı'na
buğday ithalatı yapmak için başvura-
caklannı söyleyen Demir, "Dünyapi-
yasalan fıyatı üzerinden buğday satın
almak istiyoruz" dıye konuştu.
TMO'nun elinde buğday olmadığı
için iç piyasayı denetleyemediğinı
kaydeden Demir, devletin piyasada
regilatör görevi gören bir kuruluşu
devre dışı bırakmasının çok büyük
bir hata olduğunu vurguladı. Buğda-
>ın çok önemlı bir gıda hammadde-
sı olduğuna değinen Demir, devletin
TMO'yu devre dışı bırakması halin-
de yenne aynı ışlevi gören başka bir
mekanızma geliştirmesı gerektiğini
savundu. Tanm Bakanlığı'na başvu-
ruda bulunarak, TMO'nun buğday it-
hal etmesı ve satması için öneride bu-
lunduklannı açıklayan Demir, "TMO
Mersin, İzmir ve Samsun limanlan-
na yanaştırdığı gemilerdeki buğday-
lan, gerekirse üzerine kâr marjı ko-
yarak iç pivasada satsın" önensı ge-
tirdı.
İhracat kaydıyla ithalat yapan fir-
malann buğday pıyasasındaki dalga-
lanmalardan faydalanarak bugünkü
rantı yedıklerini söyleyen Istanbul Fı-
rıncılar Odası Başkanı Fahri Özer,
buğday ithalatının belli başlı fırma-
lann tekelınde toplandığını dıle ge-
tirdi. Küçük ve orta ölçekli işletme-
lerin ise ithalata gücü yetmedığını bil-
diren Özer. "Zonınlu olarak söz ko-
nusu firmalann iç piyasada sattıkla-
n buğdav lan sann almak zurunda ka-
üyorlar" dı>e konuştu.
1997 yılı sonuna kadar programlanan satışlann önünde hukuki engel var
• •
Ozelleştirmeden REFAHYOCa hayır yok
CANAN SOYSAL
Oluşturduğu denk bütçenın
açık vermemesı için özelleştır-
meye bel bağlayan REFAHYOL
hükümeti "dereyigörmedenpa-
çalan smyor*.
Petlas, Petkim, Etibank, De-
niz Nakliyat, Türk Telekom,
Tüpraş ve Petrol Ofisi gibı
KlT'leri 1 yıl içinde satmayı
planlayan hükümetin yasal en-
geller nedeniyle bu hedefinı
gerçekleştirmesı imkânsız gö-
züküyor. Hükümetin özellıkle
Anayasa Mahkemesi'nin T'nin
özelleştirilmesiyle ilgili karar-
nameyi iptal etmesinden sonra.
eli kolu bağlanmıs. durumda
Özelleştirme Idaresı Başkanlı-
ğı iptal karannın alındığı mayıs
ayından bu yana iptal korku-
suyla hiçbir ihaleye çıkmazken,
en son açılan Petlas ve Türkıye
Denizcilik Işletmeleri'ne bağ-
lı lımanlarla ilgili ihalelerin ip-
taline geçen haftalarda açılan
davalar sonucunda kesin gö-
züyle bakılıyor.
Anayasa Mahkemesi'nin
T'nin satişıyla ilgili mayıs ayın-
da aldığı karann bundan sonra
yapılması muhtemel özelleştir-
me uygulamalan için de bağla-
vıcı olduğunu kaydeden Kamu
Işletmelerini Gelıştirme Vakfı
(KİGEM) Genel Sekreteri İl-
ter Ertuğrul. ÛlB'in yeni bir
kanun hazırlanmadan ihale aç-
masının. değer tespitinde bu-
lunmasının ve değer tespit ko-
mısyonu kurmasının yasal olrna-
dığını kaydetti. Ertugrul. en son
açılan Petlas ve Türkıye Deniz-
cilik Işletmelen'ne bağlı 8 liman
için açılan ıhalenın iptali ıçın
Anayasa Mahkemesi'nebu doğ-
rultuda iptal davası açıldığını
hatırlatarak, "Buradandaiptal
karan çıkarsa. bu iptal bundan
sonraki ihalelerin sonucu için
örnek olacak" dedi.
Eskı KOİ Başkanı ÜstûnSan-
\er de hükümetin özelleştirme
hedeflerinin gerçekleşmesinin
imkânsız olduğunu belirterek,
ozellikle yasal altyapının müsa-
it olmadığını kavdettı. Sanver.
gündemdeolan KlT'ler arasın-
da satişıyla birlikte tekel yara-
tabılecek özelhğe sahıp olan-
lar bulunduğuna dikkat çeke-
rek, bütün bu nedenlerden do-
layı özelleştirmede beklenen
başannın imkânsız olduğunu
ifade ettı. Özelleştırmedeen ba-
şanlı dönemde bıle 1.5 yılda
1,4 mılyar dolarlık satış gerçek-
leştığıni v urgulayan Sanver, "1
yıl gibi kısa bir sürede ve böyle
yasal altvapı eksiklikleri göz ö-
nüne alındığında 7-8 milyar do-
larlık bir gelir hedefine ulaşmak
mümkün değir dedi.
TUPRAŞ
VE PETROL
OFİSİ
'17' amuoyunda son
J\_Ataş olayından
sonra Tüpraş'ın
stratejık önemi daha
fazla değer kazandı.
Halen 4 rafınerısi
bulunan Tüpraş'la
Petrol Ofısı'nın
satılmasıyla sektörde
bir tekel oluşacağı
endışesı var.
Türkıye'nın 2000'li
yıllarda akaryakıt
tüketimınde önde
gelen ülkelerden bıri
olacağı yönündeki
araştırmalar. her ikı
kuruluşun da en
büyük güvencesi
özelleştirmede
tekelleşme
yarattlmaması
yönündeki kanunlar.
PETKİM
TJetkim 9yıldır
özelleştirme
kapsamında olan
Petkim'e son yıllarda
hiçbir yatınm
yapılmadı. Petkim'in 1996yılından
önce yüzde 80 olan pazar payı son bir
yılda yüzde 54'e geriledı. Yurtiçi talebe
tamamen karşılık veremeycn firma,
ıthalatla gelen ürünlere yenık düşüyor.
Ozellikle Yanmca Kompleksi ciddi bir
yatınm ısterken, bunun ıçın kuruluşun
o/elleştirme kapsamından çıkanlması
ısteniyor.
ERDEMIR
Ge
[
eçen ay içinde
Ereğli'de bir araya
gelen muhalefet partilennı
9 temsilcilerı. hükümetin
gündemındekı Erdemir
fornıülünü eleştırdi. Halen yüzde 49'u
borsada ışlem gören Erdemir"ın, devletin
elinde kalan yüzde 30'luk bölümü de
satış gündeminde. Ancak bu hısseleri
alanlar, yönetimin de yüzde 100'üne
sahip olacaklar. Ereğli'dekı sendikalann
ve sanayi odalannın yoğun tepkıleri
nedeniyle hükümet bu konuda da gerı
adım atabilir.
DENIZ
NAKLİYAT
Thale açılmadan
Aönce bırçok
armatör tarafından
filoya bağlı
gemılerin
payUşıldığı öne
sGrutdu. İhale
açıldıktan sonra
Deniz Nakliyat
çalışanlan bir araya
gelerek, ortak teklif
verdiler. Teminat
tutan birkaç kez
yükseltıldı ancak '
çalışanlargen adım
atmadılar. ıhalenın
açıklanması
durumunda
çalışanlann
kazanması
beklenıyor. Ancak
ÖlB'm böyle bir
sonuç yerine ihaleyi
iptal ederek, yeni bir
ihale açacağı
bclirtiliyor.
TURK TELEKOM VE CSM
Hükümetin
bütçeye gelir
elde etmek için umut
bağladığı KlT'lerin
başında. Anayasa
Mahkemesi'ne sık
sık giden Türk Telekom'la ilgili yasal
düzenlemeler yapılmadığı takdırde yeni
bir iptal kaçınılmaz gözüküyor. Takvime
göre 1997 yılında T'nin yüzde 10-15'i
satılacak. Bu arada T ile birlikte GSM
lisansının satışı da yasal olarak söz
konusu değil
PETLAS VE LİMANLAR
Petlas ıçın açılan
son ıhalenın
başvuru süresı 4
kasımda sona
eriyor. Petlas'la
birlikte Türkiye Denizcilik Işletmeleri'ne
bağlı 8 liman için açılan ihaleler için iptal
başvurusu Anayasa Mahkemesi'ne
yapıldı. Bu arada Petlas'a son ıhalede de
teklif çıkmadığı takdirde kapatılması
gündemde. Petlas'ın kapatılmayıp
rehabilite edilerek çalışmaya devam
etmesi gerektiği vurgulanırken, birikmiş
borçlann da bir defaya özgü tasfiye
edilmesi gerektiği öneriliyor.
1997 bütçesine 'göstermelik' yama hazırlığı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Hükümet. kaynak elde edebılmek için
Özelleştirme Yasası'ndakı KİT
satışlannın gelırinin bütçeye
aktanlamayacağına ilişkin hükmün
iptali için yeni bır yasa taslağı hazırlıyor.
Hükümetin, Dünya Bankası'nın bu ay
Ankara'da yapacağı incelemeler
öncesınde "parlak" bir özelleştirme
programı hazırlığına giriştiğıni
vurgulayan yetkililer, "Ancak RP
özellestirme uygulamalannı sürekli
gedktiriyor. Bu program ancak
•göstermelik" diye adlandınlabilir"
değerlendirmesini yaptılar.
1997 bütçe yasa tasansına PTT'nın
T'sinden 600 trilyon lirahk, diğer KİT
arsa ve tesis satışlanndan da 70 trilyon
liralık özelleştirme geliri yazan
hükümet, hedefini gerçekleştiribılmek
ıçın Özelleştirme Yasası'nı değiştırecek.
Hükümetin. Özelleştirme Yasası'nın
KİT satış veya kiralanması yöntemiyle
elde edilecek gelirlerin bütçeye
aktanlmamasını öngören hükmün iptali
için bir yasa taslağı üzerinde çalıştığı
bıldırildi. Yapılan çalışma içinde DYP
Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı
Tansu Çüler'ın Özelleştirme Yüksek
Kurulu'nda (ÖYK) oy sahibi olabilmesı
için kurulda Başbakan Yardımcısf nın
bulunmasına ve üye sayısının 6ya
çıkanlmasına ilişkij bir düzenlemenın
de olacağı bildırildı.
Özelleştirme Yasası'nda ÖYK'nin
Başbakan. Maliye Bakanı. Sanayi ve
Ticaret Bakanı, ozelleştirmeden
sorumlu bakan ve bir devlet bakanından
oluşması öngörülüyor. Yasaya göre.
kurulda kararlar oybırlığı ile
almabiliyor.
"Göstermelik program'
Devlet Bakanı L'fukSöylemezin önceki
gün özelleştirmenın hızîandınlacağı.
uygulamalann arka arkaya başlatılacağı
yönündeki açıklamalan Dünya Bankası
için mesaj olarak değerlendinldı.
Özelleştirme Idaresı Başkanlığı'nda.
uygulamalara vereceği 100 milyon
dolarlık kredıyı onaylamak üzere bu ay
Ankara'ya geİmesı beklenen Dünya
Bankası 'na sunulmak üzere "parlak"
bir program hazırlandığı öğrenildı.
Yetkililer, programın Etibank'ın
ardından, PTT'nin T'sinin. Ereğlı
Demir-Çelik Fabnkası'nın (Erdemir)
ihale çalışmalan ile rafineriler, Petrol
Ofisi ve Petkim'in özelleştirme altyapı
hazırlıklannın hızlandınlmastnı
öngöreceğıni vurguladılar. Bu
programın yaklaşık 6 aydır gündemde
olduğuna dikkat çeken yetkililer, şu
değerlendırmeyı yaptılar: "Ancaksorun
program hazırİamak değiL Erdemir' in
altın hisse uvgulaması. PTT'nin T'si için
damşman firma seçilmesi, Petrol
Ofısi'nin hisselerinin halka arzı için
hazırlanan karariar yaklaşık 3 aydır
ÖYk'de imzalanmıyor. Başbakan
Necmettin Erbakan imzalan bekletiyor."
Yetkililer. RP'nin kamuoyuna ve
uluslarası piyasalara karşı özelleştirmeyi
hızlandınlacağı mesajı verirken,
gereken uygulamalan geciktirdiğini
belirttıler Yetkililer. Erdemır'in
ihalesinin açılabilmesi için öncelikle
satıştan sonra devletin altın hisseye
sahip olmasını, kurumun dış borç
ödemelen ile yatınmlann
sürdürülmesınin garanti altma
alınmasını öngören bir ÖYK karan
çıkması gerektiğini belirttiler.
Erdemir'in ihalesinin ancak bu karardan
sonra açılacağını belirten yetkililer,
"RP'nin bu tavnna göre uy gulama en az
1.5 >ıl içinde tamamlanabilir" dedıler.
PTT'nın T'sinin satışı için de uluslarası
bir danışman rırma seçilmesi gerektiğini
beiirten yetkililer, "Yalnızca seçilecek
danışman firmanın çalışması 8 ay
sürecek. Hisselerin satışı 14 avdan önce
yapılamaz. Daha danışman rirmanın
seçilmesi için gereken ihale bile
açılmadı" değerlendirmesını yaptılar
Japonlar da
; Türkiye'ye
program önerdi
Ekonomi Servisi- Japon sermayesı,
Türkiye'de yatınmlannı arttırmak için po-
litik ve ekonomik ıstikrann sağlanmasını
şart koşarak, orta vadeli ekonomik istik-
rarpaketi uygulanmasını ıstedi. Türk özel
sektörünü dinamik bularak öven Japonlar.
kamu kesiminin ıse yeniden yapılanmaya
ihtıyacı olduğunu belirttiler. Türk-Japon
lş Konseyı'nin. geçen hafta Tokyo'daya-
pılan 10'ncu ortak toplantısındaTürkeko-
nomisini masaya yatıran Japonlar. Türk
finans pıyasasının Türkiye'deki ortak gi-
; rişimleriçinelverişliolmaklaberaber, eko-
nomideki ıstikrarsızlık konusunda endı-
şelerini ortaya koydular. Türk v e Japon ta-
' rafından yaklaşık 100 işadamının katıldı-
ğı toplantıda şu görüşler dile getirildi:
- Bütçe açığı, enflasyon, Gayri Safi
Yurtiçi Hasıla/tasarruf oranı gibi gös-
tergelerini düzeltmesi gerekmektedir.
-Orta veuzun vadeli ekonomik istikrar
programlannın uygulanması ve enflasyo-
nun düşürülmesi ile iki ülke işbirliğinde
somut gelışmeler sağlanacaktır.
- Kamu sektörü borçları ancak yeni-
den yapılanma ile giderilebilir.
Hükümet, sözleşme feshi için ihtar çekmeyi geciktiriyor
ATAŞ ortaklarına 6
uyarı9
gelmedi
ATAŞ'taki kriz, otomatik fiyattaadırma şartına bağlanıvur.
TAHSİN AKÇA
ATAŞ Rafinerisi ortaklannın zararlan-
nı azaltacak önlemlerin alınması yönünde-
ki çağnlanna yanıt vermeyen REFAHYOL
hükümeti, üretimın durdurulması sonrası ış-
letme belgesini iptale kadar varabilecek ya-
sal prosedürü uygulamıyor. Petrol Kanu-
nu'nun 132. maddesınde yapılan düzenlemey-
le Petrol İşlen Genel Müdürlüğü'ne, üre-
tim de dahil olmak üzere yükümlülüklerini
yerine getirmeyen kuruluşlan uyararak 90
gün süre tanıma yetkısi verilmesıne karşın.
genel müdürlüğün şu ana dek bu yetkisıni
kuljanmadığı öğrenildi.
Üretımı durdurma aşamasına gelinceve
kadar Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlı-
ğı'na sürekli faliyet durumlanyla ilgili ra-
porlar verdiklerini belirten ATAŞ Genel
Müdürü Bülent Pasin, Petrol İşleri Genel Mü-
dürlüğü'nünherhangı bıruyandabulunma-
masının üretımi durdurma gerekçelenni hak-
lı görmelerinden kaynaklandığını ılen sür-
dü.Stoklar nedeniyle satışlannhenüz durma-
mış olmasının da uyanda bulunulrnamış ol-
masında rolü bulunabıleceğini kaydeden Pa-
sın. "Rafineriler, genel müdürlüğün ver-
diği işletme belgesiyle faaliyet gösterir-
ler. Üretimin durması halinde genel mü-
dürlük yetki çerçevesinde düzeltmeye ça-
ğınr. Belli süreler koyar. l yulmadığı tak-
dirde işletme belgesinin feshine kadar va-
rabilir. Ancak devlet de sıkıntıların hak-
lı gerekçelere dayandığının farkında" dedi.
Yasagereğı genel müdürlüğün uyannın ar-
dından üretımi durdurma gerekçesinı haklı
görmemesı halınde 90 günlük süre tanıdı-
ğını. birdeğişiklik olmaması halinde ise ba-
kanlığa işletme belgesinin iptali için başvu-
rabildiğini belirten BP Dış İlişkiler Müdü-
rü Deniz Cüzelöz ıse şöyle konuştu,
"AFİF'in düşürülmesi yeterli bir önlem
değil. Daha önce de belirtildiği gibi kalı-
cı ve dünya fiyatlarına uygun otomatik fi-
yatlandırma sisteminin getirilmesi şart."
"Yasal prosedüre gerek kalmadan her-
şey normale dönecek" diyen Mobil Genel
Müdürü Ertugrul Tuncer ise rakamlarla
somut konuştuklannı ve günü kurtarmaya
yönelik kararlar ıstemediklennı ifade etti.
IŞÇEVIN EVREMNDEN
ŞÜKRAN SONER
Şeriat Cumhuriyeti
Şeriatçılar demokrasiden sonra cumhuriyete de
sahip çıkrnaya başladılar. Tabıi ki demokrasi gibi, cum-
huriyet kavramı da şeriat iktidarına araç olarak bol
bol kullanılmaya çalışılıyor.
Biz istedığimız kadar "Hile yapıyorlar, demokra-
si ve cumhuriyetın gerçek anlam ve kavramlannda
şeriat iktidarına yeryoktur. Şeriatın ıktıdara gelme-
sı, devlet yönetiminde kullanılması doğrudan dik-
tatörlüktür" diyelim. Onlar, "Yavuz hırsız ev sahibi-
ni kovalar" örneği "laik diktatöıier" kampanyası ile
kitlelen henüz tam etkileyemeseler de kafaları ka-
nştırmakta bence başarılı yol almaktalar.
iştebuortamdaAhmet Altan'ın "Cumhunyet, şe-
riat korkusu ve tehlıkelen uzerıne" yazısında yaptı-
ğı kimi saptamaların altını çizmekte yarar var: Attan,
cumhuriyete sahip çıktıklannı söyleyenlerin, laiklik
savunuculannın aslında bir yaşam biçimini sahıplen-
diklerini ve onu kaybetme korkusunu yaşadıklarını
anlatıyor. Islamiyeti kabul ettikleri tarıhlerden bu ya-
na, kendine göre yorumlamış ve şerıatı hiçbir dönem
tam uygulamamış bir ulus için şenat korkusunu bi-
raz yersız buluyor. Asıl şeriat korkusu ile yapılanla-
nn şeriatı da güçlendiren tehlikeyı oluşturduğunu
savunuyor.
insanların korumak ıstedikleri bir yaşam bıçimi-
ne, kazanılmış haklarına yönelik bır tehdit söz ko-
nusu olduğunda bundan korkmaları kadar doğal bır
şey olamaz. Korku ile gelen ılkel tepkinin, içgudü-
sel savunmanın sıkça hakların savunulmasına zarar
verdiği de yadsınamaz. Turkiye'de PKK ve şenat teh-
didinin, ulus kavramını aşarak şovenist Türk milliyet-
çıliğini beslediği ve başta devlet terörü, önemli in-
san haklan ihlallerine kaynak oluşturduğu yaşadığı-
mız gerçekler.
Sonuç olarak PKK teröründen, şeriattan ne ka-
dar korkuyorsak, insan haklan evrensel olçülerinden
her tür sapmadan aynı ölçüde korkmamız gerekti-
ği tartışılamaz. Ancak korkunun yanlış tepkılerinden
korkarken, korkunun asıl kaynaklanndan, odakların-
dan korkmamayı, en azından yeterınce cıddiye al-
mamayı da hiç anlayamıyorum.
Hele de ırkçılığın mikro milliyetçılik duzeymde, din-
cıliğın sadece Müslümanlıkta değil, bütün dinlerde,
mezhepler, tarikatlar boyutunda fanatik bir gelişme
süreci yaşadığı yeni dünya sömüru duzeninde. Akıl
almaz bir hızlı yoksullaşma, ışsızlik, en yaşamsal in-
san haklarından, sağlık, eğitim hızmetlerinden ya-
rarlanamama, ınsanlann alışmış olduklan yaşam bı-
çimlerınden hızla geriye sürüklenmelerı ile uğradık-
lan şok, kimlik erozyonunda.
Çok değil, on-on beş yıl öncesinde Türkiye ve dün-
ya düzeyinde ırkçılığın, tarikatçiliğin, onlarla atbaşı
vurgun, mafya düzeninin, değerler erozyonunun,
sonuç olarak ınsan haklan ihlallerinın bu boyutlar-
da yaşanabileceğini düşünebilir miydik?
Turkiye'de bunca acı olaya, yaşam hakkının el-
den gitmesıne karşılık, hâlâ komşular birbirlerine
"şeriatçı-f laıkçi, Türk-Kürt" diye saldırmıyorlarsa,
elbette Altan'ın altını çizdığı kültür ve geleneklerımi-
zin, geçmışımızin payı çok buyük. Kesınhkle en çağ-
daş geçinen Avrupa'lıdan daha az ırkçı ve inançla-
ra yaklaşımımızda da çok fazla hoşgorulü olduğu-
muza ve bizi bugüne kadar daha kötü gelişmeler-
den bu sağlam köklerimizin koruduğu yargısına ka-
tılıyorum. Ancak mutlak koruyucu olabileceğini de
asla düşünmüyorum.
Dünya düzeyinde ve gerçekten çok köklü sos-
yo-/ ekonomik nedenlerden kaynaklanan ve yeni dün-
ya sömürü düzenı odaklanndan yönlendırilen oyun-
larla beslenen parçalanma süreci ne yazık ki ülke-
mizde de özel sorun ve boyutları ile egemen. İnsa-
na yönelik kaygı taşımayan düzenın sonucu, ideolo-
jik ürünü her tür ayırımcılık, parçalanma bu güçlerin
çıkariarı ile de çakışıyor. Insanlarda, toplumlarda dü-
zene karşı çıkacak güç bırakmıyor.
Ne Turkiye'de ne de dünyada bu tehlikeli oyuna,
parçalanmaya karşı, bırakınız örgütlenme, düşünce
düzeyinde dahı ciddi önlemlerden henüz söz ede-
miyoruz. O nedenle de gerek ırkçı, gerekse dinci her
tür ayırımcılıktan çok fazla korkuyorum.
Şeriata ve Kurt sorununa sağlıklı bir çözüm üre-
temedığimiz sürece PKK terörünü Türkiye özelinde
aynca çok tehlikeli bir gelişme içinde görüyorum. Bel-
ki arkadaşım Ahmet Altan'dan daha fazla korkmak
için özel nedenlerim de var. Gerçi Altan'ın kadın
haklarına en azından benim kadar duyarlı olduğu-
nu bılıyorum. Ama ne de olsa bır kadın olarak şeri-
at duzeninde benim kaybedebileceklerim daha faz-
la.
Ve çok kültüriü toplumun, dunyada en gelişmiş
örnek uygulamalanndan birinin gerçekleştirildiğiTi-
to'nun Yugoslavyası'nda doğup ilkokulu orada oku-
dum. Ayn din ve mezheplerden, halklardan çocuk-
ların aynı binalarda kendi dillerinde okuyup, bahçe-
de birbirine düşman olmadan oynayabılmelenni ya-
şadım. Sonra aynı okulda sulara zehir katılıp ço-
cukları zehirlemeye kalkışılacak kadar fanatik olay-
laryaşandı. Doktorlar karşı din ve ırktan kadınlan kı-
sırlaştırdı. Tito'nun Yugoslavyası paramparça, kan
gölü, ınsanlar işsiz ve açlık çekiyor. Akıl almaz, bu
çağda düşünülmeyecek, insan haklan ihlalleri, gad-
darlıklar, kadınlaratecavüzolaylarını ızledik. Dünya,
anlamı "halkların, inançlann kardeşliğı, birtiği" olan
Yugoslavya'nın paramparça edilmesıne, seyirci kal-
maktan öte, katkıda bulundu.
Her gün dünyanın bir başka köşesinde ırk veya
dine dayalı katliamlann yenileri sahneleniyor. Insan-
lann büyük geriye gidişi, düzen dışına atılmayı ya-
şadığı, ırkçı ve dinci ayınmcılıklann boşluk doldura-
madığı yerierde ise mafya, vurgun düzeninin acıla-
n öne çıkıyor. Ya da bizde olduğu gibi hepsi birden
sahnede yer alıyor. Düzenin, siyasal, toplumsal ör-
gütlenmelerin çözüm üretemediği, umut olamadığı
birortamda, ınsanlar için en ilkel, gen, ıçgüdüsel tep-
kiler öne çıkıyor.
Sonuç olarak ben Ahmet Altan gibi, şeriat korku-
su ile gelen yanlış tepkıler kadar, belki de ondan da-
ha fazla. şeriatçı güçlerden, hızla örgütlenmelerin-
den, demokrasiyi, en son da cumhuriyeti kendilerine
kalkan olarak kullanmalanndan korkuyorum.
ŞIRKETLERDEN HABERLER
• GÜNEŞ SİGORTA bilgisayar performansını
yükseltti. lBM'in son ürünlerinden olan AS 400
Advenced Series Povver PC 530 modeile. bilgisayar
performansının 25.7'den 37'ye yükseltildığı
belirtildı.
• DJGİTAL bu yıl ilki verilen "Business on the
Internet" ödülünü kazandı. Ödülün. Internet ve
Intranet teknolojisini farklı iş olanaklan yaratmakta
kullanan kuruluşlara verildiği açıklandı.
• NOKİA 9000 Başan Elektronık tarafından
ülkemize ithal ediliyor. Faks, telefon, bilgisayar.
databanka ve bunlarla sağlanabilecek Internet dahil
tüm haberleşme ihtiyaçlanna cevap verdiği belirtilen
NOKİA 9000'in fiyatı ise. 3200 Alman markı.
• SÜMERBANK Ankara Bölge
Koordınatörlüğü'ne ÜnverGültemır getinldi. 27
yıllık bankacılık deneyimi olan Gültemir. son olarak
Toprakbank Genel Müdür Yardımcısı gürevinde
bulundu.
• CITIBANK Singapur'da, tnüşterilerine kolay
ulaşılabilır güvenli bankacılık servisi sunan ve 24
saat hızmet veren telefon bankacılığı çözümü ıçın
Tandem Computers'ı seçti.