04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İ KASIM 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ REFAHYOL, ihracat teşviki adı altında büyük şirketlere, fondan muaf ithalat yapma olanağı sağladı Buğday ithalatmda fon vurgunu HÜLYAGENÇ Pivasa çe\releri, devletin uyguladığı yanlış tanm politi- kalan nedeniyle buğday ithalatının Tanm Bakanlığı'na yakın bazı çe\releri zengin edeceğini ileri sürdüler. • REFAHYOL hükümeti önce buğday ithalatındaki yüzde 3'lük vergiyı yüzde I5'lik tbn kesintisine dönüştürerek ithalatı pahalı hale getirdi. Böylece iç piyasada fiyatlann yükselmesinin ardından, 1 yıl içinde ihracat yapmayı taahhüt eden firmalara fonsuz ithalat olanağı sağladı. Ardından da piyasadan yüzde 20 düşük maliyetle yüklü miktarda buğday alan şirketler, bunu iç piyasaya satıp büyük kazanç sağladılar. Küçük kuruluşlann ithalatı da engellenmiş oldu. arasındasattılar. De\letin uyguladı- ğı yalnış tanm politikalan nedeniyle buğday ıthalatmın Tanm Bakanlığı'na yakın bazı çevreleri zengin edeceği- ni ileri süren pıyasa çevrelen. geçen a> SOkilolukbirçuval unun I milyon 500 bin liradan satıldığını hatırlata- rak, piyasadakı denetimsızliğin bir çuval unun fiyatını 2 milyon 100 bin liraya tırmandırdığını söyledıler. Küçüklerin gücü yetmiyor "İhracat kaydıyla" buğday ithal eden finmalann vergıden muaf tutul- masının bazı çevrelere yeni rant ka- pılan açtığını söyleyen Marmara Böl- geşı Un Sanayicileri Derneği Başka- nı Öksel Demir. devletin küçük ve or- ta ölçekli işletmeleri gözden çıkart- tığını. büyük işletmelere ayncalık ta- nıdığını iddia ettı. Buğdayın ulusla- rarası piyasalarda satıldığı fiyattan ithal edilmesi ve iç piyasada satılma- sı gerektiğini savunan Demır, eylül ayında buğday ıthalatından yalnızca yüzde 3'lük vergı alındığını anımsa- tarak, "Ekim ayı başında REFAH- VOL hükümeti aldığı ani bir kararla buoranıyii/delSvükstftti. Bunakar- şınihracatı teşviketmek gerekçesi al- tında ihracat yapmayıvaat eden fir- REFAHYOL hükümeti, geçen ay ihracat yapmak kaydıyla ithal edilen buğdayda fonu kaldırarak. yeni "ge- ce yansı zenginleri" yarattı. Daha ön- ce buğday ıthalatından alınan yüzde 3'lük vergiyı, yüzde 15'lik fon kesin- tisine dönüştürerek ithalat malıyeti- ni yükselten hükümet, az sayıdaki fir- mayı fonsuz ıthalattan yararlandıra- rak v urguna yol açtı. Büyük şirketler bu uy gulama ile pivasa fiyatının yüz- de 20 altında maliyetle büyük miktar- da buğday getirme olanağına kavuşa- rak, milyarlarca lıralık kazanç sağ- larken, hükümet bunu ihracatı teşvik adına yaptı. REFAHYOL hükümetinin ekım ayı başında aldığı karardoğrultusun- da, ihracat kaydıyla vergisız ithalat ya- pan firmalar, çoğunu iç piyasada sat- tıklan buğdaydan ton başına yaklaşık 35-40 dolar haksız kazanç elde etti- ler. Dış pıyasalardan tonunu 140 ile 190 dolar arasında satın aldıklan buğ- daya, yüzde 15 oranında fon, rcsım ve harç \ ergisi malıyetıni eklemeyi de ıh- mal etmeyen ıthalatçılar, küçük ve orta ölçekte üretım yapan işletmele- re buğdayın tonunu 235 ile 270 dolar malan vergiden muaftuttu. Bu hata- lı uygulama spekülatörlerin ekmeği- neyağsürdü" dıye konuştu. Herkesın buğday ithalatı yapabı- leceğinı söyleyen Demır. bankalar- dan alınacak teminat mektubunun it- halat için yeterli olduğunu anlatarak, ihracat kaydıyla ithalat yapan firma- lara tanınan kolaylıklan şöyle sırala- dı: " Firmalar, ithal ettikleri buğda- yın dolarbazındaki tutannın yüzde 10 fazlasını ihraç edmeyi taahhüt eder- lerse vergiden muaftutulacaklar. 6ay içinde un olarak ihraç etmek zorun- da kalacaklar. Şavet firmalar 6 aylık süre içinde ihracatı gerçekleştiremez- se. ithalatçılara ek bir 6 ay lık süre da- ha tanınacak. Ancak 1 yıl içinde vaat ettiği ihracatı gerçeklestiremeven fir- malardan>üzde 15'likfonve gecikme faizi talep edilecek" İhracat kaydıyla buğday ithal eden büyük ölçekİi işletmelerin uluslarası piyasalardan buğdayın kalıtesine gö- re tonunu 140 dolar ile 190 dolar ara- sında aldığını kaydeden Demır. söz konusu firmalann iç piyasada denet- leyici bir mekanızma olmadığı için, 235 dolar ile 270 dolar arasında sat- tıklannı vurguladı. Küçük ve orta öl- çekli işletmelenn uluslararası piyasa- lardakı 10-20 bin tonluk ihalelere te- minat bulma güçlüğü nedeniyle gire- mediklerini ifade eden Demir, bu ne- denle ithalat yapan büyük ölçekli iş- letmelerden buğday almak zorunda kaldıklannı söyledı Avrupa'dan yük- lenen 10 bin tonluk buğdayın 2 mil- yon dolarlık bir sermaye gerektırdı- ğine değinen Demır. "Bizler bu temi- natlan kendi başımıza sağlayamayız. Bu nedenle küçük ve orta ölçekli fir- malar olarak güç birliğine gitmcmtz gerekiyor'" dedi. Güç birlığını sağla- maları halınde Tanm Bakanlığı'na buğday ithalatı yapmak için başvura- caklannı söyleyen Demir, "Dünyapi- yasalan fıyatı üzerinden buğday satın almak istiyoruz" dıye konuştu. TMO'nun elinde buğday olmadığı için iç piyasayı denetleyemediğinı kaydeden Demir, devletin piyasada regilatör görevi gören bir kuruluşu devre dışı bırakmasının çok büyük bir hata olduğunu vurguladı. Buğda- >ın çok önemlı bir gıda hammadde- sı olduğuna değinen Demir, devletin TMO'yu devre dışı bırakması halin- de yenne aynı ışlevi gören başka bir mekanızma geliştirmesı gerektiğini savundu. Tanm Bakanlığı'na başvu- ruda bulunarak, TMO'nun buğday it- hal etmesı ve satması için öneride bu- lunduklannı açıklayan Demir, "TMO Mersin, İzmir ve Samsun limanlan- na yanaştırdığı gemilerdeki buğday- lan, gerekirse üzerine kâr marjı ko- yarak iç pivasada satsın" önensı ge- tirdı. İhracat kaydıyla ithalat yapan fir- malann buğday pıyasasındaki dalga- lanmalardan faydalanarak bugünkü rantı yedıklerini söyleyen Istanbul Fı- rıncılar Odası Başkanı Fahri Özer, buğday ithalatının belli başlı fırma- lann tekelınde toplandığını dıle ge- tirdi. Küçük ve orta ölçekli işletme- lerin ise ithalata gücü yetmedığını bil- diren Özer. "Zonınlu olarak söz ko- nusu firmalann iç piyasada sattıkla- n buğdav lan sann almak zurunda ka- üyorlar" dı>e konuştu. 1997 yılı sonuna kadar programlanan satışlann önünde hukuki engel var • • Ozelleştirmeden REFAHYOCa hayır yok CANAN SOYSAL Oluşturduğu denk bütçenın açık vermemesı için özelleştır- meye bel bağlayan REFAHYOL hükümeti "dereyigörmedenpa- çalan smyor*. Petlas, Petkim, Etibank, De- niz Nakliyat, Türk Telekom, Tüpraş ve Petrol Ofisi gibı KlT'leri 1 yıl içinde satmayı planlayan hükümetin yasal en- geller nedeniyle bu hedefinı gerçekleştirmesı imkânsız gö- züküyor. Hükümetin özellıkle Anayasa Mahkemesi'nin T'nin özelleştirilmesiyle ilgili karar- nameyi iptal etmesinden sonra. eli kolu bağlanmıs. durumda Özelleştirme Idaresı Başkanlı- ğı iptal karannın alındığı mayıs ayından bu yana iptal korku- suyla hiçbir ihaleye çıkmazken, en son açılan Petlas ve Türkıye Denizcilik Işletmeleri'ne bağ- lı lımanlarla ilgili ihalelerin ip- taline geçen haftalarda açılan davalar sonucunda kesin gö- züyle bakılıyor. Anayasa Mahkemesi'nin T'nin satişıyla ilgili mayıs ayın- da aldığı karann bundan sonra yapılması muhtemel özelleştir- me uygulamalan için de bağla- vıcı olduğunu kaydeden Kamu Işletmelerini Gelıştirme Vakfı (KİGEM) Genel Sekreteri İl- ter Ertuğrul. ÛlB'in yeni bir kanun hazırlanmadan ihale aç- masının. değer tespitinde bu- lunmasının ve değer tespit ko- mısyonu kurmasının yasal olrna- dığını kaydetti. Ertugrul. en son açılan Petlas ve Türkıye Deniz- cilik Işletmelen'ne bağlı 8 liman için açılan ıhalenın iptali ıçın Anayasa Mahkemesi'nebu doğ- rultuda iptal davası açıldığını hatırlatarak, "Buradandaiptal karan çıkarsa. bu iptal bundan sonraki ihalelerin sonucu için örnek olacak" dedi. Eskı KOİ Başkanı ÜstûnSan- \er de hükümetin özelleştirme hedeflerinin gerçekleşmesinin imkânsız olduğunu belirterek, ozellikle yasal altyapının müsa- it olmadığını kavdettı. Sanver. gündemdeolan KlT'ler arasın- da satişıyla birlikte tekel yara- tabılecek özelhğe sahıp olan- lar bulunduğuna dikkat çeke- rek, bütün bu nedenlerden do- layı özelleştirmede beklenen başannın imkânsız olduğunu ifade ettı. Özelleştırmedeen ba- şanlı dönemde bıle 1.5 yılda 1,4 mılyar dolarlık satış gerçek- leştığıni v urgulayan Sanver, "1 yıl gibi kısa bir sürede ve böyle yasal altvapı eksiklikleri göz ö- nüne alındığında 7-8 milyar do- larlık bir gelir hedefine ulaşmak mümkün değir dedi. TUPRAŞ VE PETROL OFİSİ '17' amuoyunda son J\_Ataş olayından sonra Tüpraş'ın stratejık önemi daha fazla değer kazandı. Halen 4 rafınerısi bulunan Tüpraş'la Petrol Ofısı'nın satılmasıyla sektörde bir tekel oluşacağı endışesı var. Türkıye'nın 2000'li yıllarda akaryakıt tüketimınde önde gelen ülkelerden bıri olacağı yönündeki araştırmalar. her ikı kuruluşun da en büyük güvencesi özelleştirmede tekelleşme yarattlmaması yönündeki kanunlar. PETKİM TJetkim 9yıldır özelleştirme kapsamında olan Petkim'e son yıllarda hiçbir yatınm yapılmadı. Petkim'in 1996yılından önce yüzde 80 olan pazar payı son bir yılda yüzde 54'e geriledı. Yurtiçi talebe tamamen karşılık veremeycn firma, ıthalatla gelen ürünlere yenık düşüyor. Ozellikle Yanmca Kompleksi ciddi bir yatınm ısterken, bunun ıçın kuruluşun o/elleştirme kapsamından çıkanlması ısteniyor. ERDEMIR Ge [ eçen ay içinde Ereğli'de bir araya gelen muhalefet partilennı 9 temsilcilerı. hükümetin gündemındekı Erdemir fornıülünü eleştırdi. Halen yüzde 49'u borsada ışlem gören Erdemir"ın, devletin elinde kalan yüzde 30'luk bölümü de satış gündeminde. Ancak bu hısseleri alanlar, yönetimin de yüzde 100'üne sahip olacaklar. Ereğli'dekı sendikalann ve sanayi odalannın yoğun tepkıleri nedeniyle hükümet bu konuda da gerı adım atabilir. DENIZ NAKLİYAT Thale açılmadan Aönce bırçok armatör tarafından filoya bağlı gemılerin payUşıldığı öne sGrutdu. İhale açıldıktan sonra Deniz Nakliyat çalışanlan bir araya gelerek, ortak teklif verdiler. Teminat tutan birkaç kez yükseltıldı ancak ' çalışanlargen adım atmadılar. ıhalenın açıklanması durumunda çalışanlann kazanması beklenıyor. Ancak ÖlB'm böyle bir sonuç yerine ihaleyi iptal ederek, yeni bir ihale açacağı bclirtiliyor. TURK TELEKOM VE CSM Hükümetin bütçeye gelir elde etmek için umut bağladığı KlT'lerin başında. Anayasa Mahkemesi'ne sık sık giden Türk Telekom'la ilgili yasal düzenlemeler yapılmadığı takdırde yeni bir iptal kaçınılmaz gözüküyor. Takvime göre 1997 yılında T'nin yüzde 10-15'i satılacak. Bu arada T ile birlikte GSM lisansının satışı da yasal olarak söz konusu değil PETLAS VE LİMANLAR Petlas ıçın açılan son ıhalenın başvuru süresı 4 kasımda sona eriyor. Petlas'la birlikte Türkiye Denizcilik Işletmeleri'ne bağlı 8 liman için açılan ihaleler için iptal başvurusu Anayasa Mahkemesi'ne yapıldı. Bu arada Petlas'a son ıhalede de teklif çıkmadığı takdirde kapatılması gündemde. Petlas'ın kapatılmayıp rehabilite edilerek çalışmaya devam etmesi gerektiği vurgulanırken, birikmiş borçlann da bir defaya özgü tasfiye edilmesi gerektiği öneriliyor. 1997 bütçesine 'göstermelik' yama hazırlığı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükümet. kaynak elde edebılmek için Özelleştirme Yasası'ndakı KİT satışlannın gelırinin bütçeye aktanlamayacağına ilişkin hükmün iptali için yeni bır yasa taslağı hazırlıyor. Hükümetin, Dünya Bankası'nın bu ay Ankara'da yapacağı incelemeler öncesınde "parlak" bir özelleştirme programı hazırlığına giriştiğıni vurgulayan yetkililer, "Ancak RP özellestirme uygulamalannı sürekli gedktiriyor. Bu program ancak •göstermelik" diye adlandınlabilir" değerlendirmesini yaptılar. 1997 bütçe yasa tasansına PTT'nın T'sinden 600 trilyon lirahk, diğer KİT arsa ve tesis satışlanndan da 70 trilyon liralık özelleştirme geliri yazan hükümet, hedefini gerçekleştiribılmek ıçın Özelleştirme Yasası'nı değiştırecek. Hükümetin. Özelleştirme Yasası'nın KİT satış veya kiralanması yöntemiyle elde edilecek gelirlerin bütçeye aktanlmamasını öngören hükmün iptali için bir yasa taslağı üzerinde çalıştığı bıldırildi. Yapılan çalışma içinde DYP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çüler'ın Özelleştirme Yüksek Kurulu'nda (ÖYK) oy sahibi olabilmesı için kurulda Başbakan Yardımcısf nın bulunmasına ve üye sayısının 6ya çıkanlmasına ilişkij bir düzenlemenın de olacağı bildırildı. Özelleştirme Yasası'nda ÖYK'nin Başbakan. Maliye Bakanı. Sanayi ve Ticaret Bakanı, ozelleştirmeden sorumlu bakan ve bir devlet bakanından oluşması öngörülüyor. Yasaya göre. kurulda kararlar oybırlığı ile almabiliyor. "Göstermelik program' Devlet Bakanı L'fukSöylemezin önceki gün özelleştirmenın hızîandınlacağı. uygulamalann arka arkaya başlatılacağı yönündeki açıklamalan Dünya Bankası için mesaj olarak değerlendinldı. Özelleştirme Idaresı Başkanlığı'nda. uygulamalara vereceği 100 milyon dolarlık kredıyı onaylamak üzere bu ay Ankara'ya geİmesı beklenen Dünya Bankası 'na sunulmak üzere "parlak" bir program hazırlandığı öğrenildı. Yetkililer, programın Etibank'ın ardından, PTT'nin T'sinin. Ereğlı Demir-Çelik Fabnkası'nın (Erdemir) ihale çalışmalan ile rafineriler, Petrol Ofisi ve Petkim'in özelleştirme altyapı hazırlıklannın hızlandınlmastnı öngöreceğıni vurguladılar. Bu programın yaklaşık 6 aydır gündemde olduğuna dikkat çeken yetkililer, şu değerlendırmeyı yaptılar: "Ancaksorun program hazırİamak değiL Erdemir' in altın hisse uvgulaması. PTT'nin T'si için damşman firma seçilmesi, Petrol Ofısi'nin hisselerinin halka arzı için hazırlanan karariar yaklaşık 3 aydır ÖYk'de imzalanmıyor. Başbakan Necmettin Erbakan imzalan bekletiyor." Yetkililer. RP'nin kamuoyuna ve uluslarası piyasalara karşı özelleştirmeyi hızlandınlacağı mesajı verirken, gereken uygulamalan geciktirdiğini belirttıler Yetkililer. Erdemır'in ihalesinin açılabilmesi için öncelikle satıştan sonra devletin altın hisseye sahip olmasını, kurumun dış borç ödemelen ile yatınmlann sürdürülmesınin garanti altma alınmasını öngören bir ÖYK karan çıkması gerektiğini belirttiler. Erdemir'in ihalesinin ancak bu karardan sonra açılacağını belirten yetkililer, "RP'nin bu tavnna göre uy gulama en az 1.5 >ıl içinde tamamlanabilir" dedıler. PTT'nın T'sinin satışı için de uluslarası bir danışman rırma seçilmesi gerektiğini beiirten yetkililer, "Yalnızca seçilecek danışman firmanın çalışması 8 ay sürecek. Hisselerin satışı 14 avdan önce yapılamaz. Daha danışman rirmanın seçilmesi için gereken ihale bile açılmadı" değerlendirmesını yaptılar Japonlar da ; Türkiye'ye program önerdi Ekonomi Servisi- Japon sermayesı, Türkiye'de yatınmlannı arttırmak için po- litik ve ekonomik ıstikrann sağlanmasını şart koşarak, orta vadeli ekonomik istik- rarpaketi uygulanmasını ıstedi. Türk özel sektörünü dinamik bularak öven Japonlar. kamu kesiminin ıse yeniden yapılanmaya ihtıyacı olduğunu belirttiler. Türk-Japon lş Konseyı'nin. geçen hafta Tokyo'daya- pılan 10'ncu ortak toplantısındaTürkeko- nomisini masaya yatıran Japonlar. Türk finans pıyasasının Türkiye'deki ortak gi- ; rişimleriçinelverişliolmaklaberaber, eko- nomideki ıstikrarsızlık konusunda endı- şelerini ortaya koydular. Türk v e Japon ta- ' rafından yaklaşık 100 işadamının katıldı- ğı toplantıda şu görüşler dile getirildi: - Bütçe açığı, enflasyon, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla/tasarruf oranı gibi gös- tergelerini düzeltmesi gerekmektedir. -Orta veuzun vadeli ekonomik istikrar programlannın uygulanması ve enflasyo- nun düşürülmesi ile iki ülke işbirliğinde somut gelışmeler sağlanacaktır. - Kamu sektörü borçları ancak yeni- den yapılanma ile giderilebilir. Hükümet, sözleşme feshi için ihtar çekmeyi geciktiriyor ATAŞ ortaklarına 6 uyarı9 gelmedi ATAŞ'taki kriz, otomatik fiyattaadırma şartına bağlanıvur. TAHSİN AKÇA ATAŞ Rafinerisi ortaklannın zararlan- nı azaltacak önlemlerin alınması yönünde- ki çağnlanna yanıt vermeyen REFAHYOL hükümeti, üretimın durdurulması sonrası ış- letme belgesini iptale kadar varabilecek ya- sal prosedürü uygulamıyor. Petrol Kanu- nu'nun 132. maddesınde yapılan düzenlemey- le Petrol İşlen Genel Müdürlüğü'ne, üre- tim de dahil olmak üzere yükümlülüklerini yerine getirmeyen kuruluşlan uyararak 90 gün süre tanıma yetkısi verilmesıne karşın. genel müdürlüğün şu ana dek bu yetkisıni kuljanmadığı öğrenildi. Üretımı durdurma aşamasına gelinceve kadar Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlı- ğı'na sürekli faliyet durumlanyla ilgili ra- porlar verdiklerini belirten ATAŞ Genel Müdürü Bülent Pasin, Petrol İşleri Genel Mü- dürlüğü'nünherhangı bıruyandabulunma- masının üretımi durdurma gerekçelenni hak- lı görmelerinden kaynaklandığını ılen sür- dü.Stoklar nedeniyle satışlannhenüz durma- mış olmasının da uyanda bulunulrnamış ol- masında rolü bulunabıleceğini kaydeden Pa- sın. "Rafineriler, genel müdürlüğün ver- diği işletme belgesiyle faaliyet gösterir- ler. Üretimin durması halinde genel mü- dürlük yetki çerçevesinde düzeltmeye ça- ğınr. Belli süreler koyar. l yulmadığı tak- dirde işletme belgesinin feshine kadar va- rabilir. Ancak devlet de sıkıntıların hak- lı gerekçelere dayandığının farkında" dedi. Yasagereğı genel müdürlüğün uyannın ar- dından üretımi durdurma gerekçesinı haklı görmemesı halınde 90 günlük süre tanıdı- ğını. birdeğişiklik olmaması halinde ise ba- kanlığa işletme belgesinin iptali için başvu- rabildiğini belirten BP Dış İlişkiler Müdü- rü Deniz Cüzelöz ıse şöyle konuştu, "AFİF'in düşürülmesi yeterli bir önlem değil. Daha önce de belirtildiği gibi kalı- cı ve dünya fiyatlarına uygun otomatik fi- yatlandırma sisteminin getirilmesi şart." "Yasal prosedüre gerek kalmadan her- şey normale dönecek" diyen Mobil Genel Müdürü Ertugrul Tuncer ise rakamlarla somut konuştuklannı ve günü kurtarmaya yönelik kararlar ıstemediklennı ifade etti. IŞÇEVIN EVREMNDEN ŞÜKRAN SONER Şeriat Cumhuriyeti Şeriatçılar demokrasiden sonra cumhuriyete de sahip çıkrnaya başladılar. Tabıi ki demokrasi gibi, cum- huriyet kavramı da şeriat iktidarına araç olarak bol bol kullanılmaya çalışılıyor. Biz istedığimız kadar "Hile yapıyorlar, demokra- si ve cumhuriyetın gerçek anlam ve kavramlannda şeriat iktidarına yeryoktur. Şeriatın ıktıdara gelme- sı, devlet yönetiminde kullanılması doğrudan dik- tatörlüktür" diyelim. Onlar, "Yavuz hırsız ev sahibi- ni kovalar" örneği "laik diktatöıier" kampanyası ile kitlelen henüz tam etkileyemeseler de kafaları ka- nştırmakta bence başarılı yol almaktalar. iştebuortamdaAhmet Altan'ın "Cumhunyet, şe- riat korkusu ve tehlıkelen uzerıne" yazısında yaptı- ğı kimi saptamaların altını çizmekte yarar var: Attan, cumhuriyete sahip çıktıklannı söyleyenlerin, laiklik savunuculannın aslında bir yaşam biçimini sahıplen- diklerini ve onu kaybetme korkusunu yaşadıklarını anlatıyor. Islamiyeti kabul ettikleri tarıhlerden bu ya- na, kendine göre yorumlamış ve şerıatı hiçbir dönem tam uygulamamış bir ulus için şenat korkusunu bi- raz yersız buluyor. Asıl şeriat korkusu ile yapılanla- nn şeriatı da güçlendiren tehlikeyı oluşturduğunu savunuyor. insanların korumak ıstedikleri bir yaşam bıçimi- ne, kazanılmış haklarına yönelik bır tehdit söz ko- nusu olduğunda bundan korkmaları kadar doğal bır şey olamaz. Korku ile gelen ılkel tepkinin, içgudü- sel savunmanın sıkça hakların savunulmasına zarar verdiği de yadsınamaz. Turkiye'de PKK ve şenat teh- didinin, ulus kavramını aşarak şovenist Türk milliyet- çıliğini beslediği ve başta devlet terörü, önemli in- san haklan ihlallerine kaynak oluşturduğu yaşadığı- mız gerçekler. Sonuç olarak PKK teröründen, şeriattan ne ka- dar korkuyorsak, insan haklan evrensel olçülerinden her tür sapmadan aynı ölçüde korkmamız gerekti- ği tartışılamaz. Ancak korkunun yanlış tepkılerinden korkarken, korkunun asıl kaynaklanndan, odakların- dan korkmamayı, en azından yeterınce cıddiye al- mamayı da hiç anlayamıyorum. Hele de ırkçılığın mikro milliyetçılik duzeymde, din- cıliğın sadece Müslümanlıkta değil, bütün dinlerde, mezhepler, tarikatlar boyutunda fanatik bir gelişme süreci yaşadığı yeni dünya sömüru duzeninde. Akıl almaz bir hızlı yoksullaşma, ışsızlik, en yaşamsal in- san haklarından, sağlık, eğitim hızmetlerinden ya- rarlanamama, ınsanlann alışmış olduklan yaşam bı- çimlerınden hızla geriye sürüklenmelerı ile uğradık- lan şok, kimlik erozyonunda. Çok değil, on-on beş yıl öncesinde Türkiye ve dün- ya düzeyinde ırkçılığın, tarikatçiliğin, onlarla atbaşı vurgun, mafya düzeninin, değerler erozyonunun, sonuç olarak ınsan haklan ihlallerinın bu boyutlar- da yaşanabileceğini düşünebilir miydik? Turkiye'de bunca acı olaya, yaşam hakkının el- den gitmesıne karşılık, hâlâ komşular birbirlerine "şeriatçı-f laıkçi, Türk-Kürt" diye saldırmıyorlarsa, elbette Altan'ın altını çizdığı kültür ve geleneklerımi- zin, geçmışımızin payı çok buyük. Kesınhkle en çağ- daş geçinen Avrupa'lıdan daha az ırkçı ve inançla- ra yaklaşımımızda da çok fazla hoşgorulü olduğu- muza ve bizi bugüne kadar daha kötü gelişmeler- den bu sağlam köklerimizin koruduğu yargısına ka- tılıyorum. Ancak mutlak koruyucu olabileceğini de asla düşünmüyorum. Dünya düzeyinde ve gerçekten çok köklü sos- yo-/ ekonomik nedenlerden kaynaklanan ve yeni dün- ya sömürü düzenı odaklanndan yönlendırilen oyun- larla beslenen parçalanma süreci ne yazık ki ülke- mizde de özel sorun ve boyutları ile egemen. İnsa- na yönelik kaygı taşımayan düzenın sonucu, ideolo- jik ürünü her tür ayırımcılık, parçalanma bu güçlerin çıkariarı ile de çakışıyor. Insanlarda, toplumlarda dü- zene karşı çıkacak güç bırakmıyor. Ne Turkiye'de ne de dünyada bu tehlikeli oyuna, parçalanmaya karşı, bırakınız örgütlenme, düşünce düzeyinde dahı ciddi önlemlerden henüz söz ede- miyoruz. O nedenle de gerek ırkçı, gerekse dinci her tür ayırımcılıktan çok fazla korkuyorum. Şeriata ve Kurt sorununa sağlıklı bir çözüm üre- temedığimiz sürece PKK terörünü Türkiye özelinde aynca çok tehlikeli bir gelişme içinde görüyorum. Bel- ki arkadaşım Ahmet Altan'dan daha fazla korkmak için özel nedenlerim de var. Gerçi Altan'ın kadın haklarına en azından benim kadar duyarlı olduğu- nu bılıyorum. Ama ne de olsa bır kadın olarak şeri- at duzeninde benim kaybedebileceklerim daha faz- la. Ve çok kültüriü toplumun, dunyada en gelişmiş örnek uygulamalanndan birinin gerçekleştirildiğiTi- to'nun Yugoslavyası'nda doğup ilkokulu orada oku- dum. Ayn din ve mezheplerden, halklardan çocuk- ların aynı binalarda kendi dillerinde okuyup, bahçe- de birbirine düşman olmadan oynayabılmelenni ya- şadım. Sonra aynı okulda sulara zehir katılıp ço- cukları zehirlemeye kalkışılacak kadar fanatik olay- laryaşandı. Doktorlar karşı din ve ırktan kadınlan kı- sırlaştırdı. Tito'nun Yugoslavyası paramparça, kan gölü, ınsanlar işsiz ve açlık çekiyor. Akıl almaz, bu çağda düşünülmeyecek, insan haklan ihlalleri, gad- darlıklar, kadınlaratecavüzolaylarını ızledik. Dünya, anlamı "halkların, inançlann kardeşliğı, birtiği" olan Yugoslavya'nın paramparça edilmesıne, seyirci kal- maktan öte, katkıda bulundu. Her gün dünyanın bir başka köşesinde ırk veya dine dayalı katliamlann yenileri sahneleniyor. Insan- lann büyük geriye gidişi, düzen dışına atılmayı ya- şadığı, ırkçı ve dinci ayınmcılıklann boşluk doldura- madığı yerierde ise mafya, vurgun düzeninin acıla- n öne çıkıyor. Ya da bizde olduğu gibi hepsi birden sahnede yer alıyor. Düzenin, siyasal, toplumsal ör- gütlenmelerin çözüm üretemediği, umut olamadığı birortamda, ınsanlar için en ilkel, gen, ıçgüdüsel tep- kiler öne çıkıyor. Sonuç olarak ben Ahmet Altan gibi, şeriat korku- su ile gelen yanlış tepkıler kadar, belki de ondan da- ha fazla. şeriatçı güçlerden, hızla örgütlenmelerin- den, demokrasiyi, en son da cumhuriyeti kendilerine kalkan olarak kullanmalanndan korkuyorum. ŞIRKETLERDEN HABERLER • GÜNEŞ SİGORTA bilgisayar performansını yükseltti. lBM'in son ürünlerinden olan AS 400 Advenced Series Povver PC 530 modeile. bilgisayar performansının 25.7'den 37'ye yükseltildığı belirtildı. • DJGİTAL bu yıl ilki verilen "Business on the Internet" ödülünü kazandı. Ödülün. Internet ve Intranet teknolojisini farklı iş olanaklan yaratmakta kullanan kuruluşlara verildiği açıklandı. • NOKİA 9000 Başan Elektronık tarafından ülkemize ithal ediliyor. Faks, telefon, bilgisayar. databanka ve bunlarla sağlanabilecek Internet dahil tüm haberleşme ihtiyaçlanna cevap verdiği belirtilen NOKİA 9000'in fiyatı ise. 3200 Alman markı. • SÜMERBANK Ankara Bölge Koordınatörlüğü'ne ÜnverGültemır getinldi. 27 yıllık bankacılık deneyimi olan Gültemir. son olarak Toprakbank Genel Müdür Yardımcısı gürevinde bulundu. • CITIBANK Singapur'da, tnüşterilerine kolay ulaşılabilır güvenli bankacılık servisi sunan ve 24 saat hızmet veren telefon bankacılığı çözümü ıçın Tandem Computers'ı seçti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle