Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 KASIM 1996 CUMARTESf
12 DIZIYAZI
YABANCI BASIN GÖZÜYLE
LAİK 4
CUMHURÎYEJfl
DOĞUYORJİC. • A . •••••••'
HAZ1RLAYAN: CÜNEYH
Rumlarve
Ermenilerkaçmıyor'
F
ranklın Bouıllon Turkıye
Cumhunyetı'nın
kuruluşunda rol oynayan
bir Fransız diplomattır. F
Bouillon. Fransa'nın
temsılcısi olarak geldiğı Ankara'da
>apıcı bir rol oynadı. Türkıye ıle
Fransa'nın aralanndaki sorunlan
çözmclerine katkıda bulundu. Sonunda
F. Bouillon'un Fransaadına ımzaladıgı
Ankara İtilarhamesı (2ü Ekım 1921)
ile Batılı bir dev let ılk kez Türkivc
C'umhunyeti'ni tanımış oldu.
Franklın-Bouıllon. Fransız ba.sınının \e
yabancı basının temsılcılerıne. Mustafa
Kemaf ne/dınde gösterdığı kışisel
cabalan ve Mudanya Konferansı"nın
koşullannı bırsunuı? biçimınde ılettı.
Mustafa Kemal'e telgraf çekme
girişimi 18 evlülde Franklın
Bouillon dan geldi
"Hakkınızda bildiklerimi \eö/ellikle
bizi bir araya getiren \c güç günlerde
sınanan dostfuğu anımsatarak. benimle
görüşmeden önce herhangi bir askeri
harekâtta bulunnıamanı/ı. diplonıatik
planda hcrhangi bir karar almamanı/ı,
sizden kişisel olarak rica ediyorum."
Bouillon üç gün sonra şu vanıtı aldı:
"Si/i bekliyorum ama çabuk geliniz.
Dostunuz. Kcmal.*1
Bouillon. bu
telgrafı alır alma/ >ola çıkîı.
"İzmir'e vanr varnıaz. Kemal. sivil ve
askeri yönericilerle bir araya geldim.
l'lusal hükiimetin, Mudanya'da
generaller bir araya gelinceye kadar
bülün askeri harekâtları tümüy le
durdurma kararını almış olduğunu
duvmak. beni çok nıutlu etti. Bu arada
Trâkya'nın Türklere geri vcrilmcsi
yolundaki miittefîk karan vasıl
ulu>ordu.
"Böy lece otu/ altı saat içinde. salt kişisel
girişimlerimle, askeri harekâtın
durdurulmasının yanı sıra Türklerin,
tıpkı Kilikya'da olduğu gibi. Trakya'yı
tedrici olarak işgal etmelerinı sağlayan
dü/enlemelerin ana hatlannı İ/mir'de
kabul ettirmeyi başarmıştım.
"Mudama protokolünü ele alırsanız.
bunun temelde İ/mir dikenlcmcsine
dayandığını görürsünüz.'"
Franklın Bouillon daha sonra bizatihı
Mudanya'da çıkan güçlükler hakkında
açıklamalarda bulundu.
"İletişim güçlükkrri görüşmelerimizi
günlerce kesintiye uğraltı. Dahası. dil
farklılıkları \e askeri görüşmecilerin
ruh hali göriişmeleri daha karmaşık
hale getirdi. Sonunda, mürtefîk
hükümetler büyük bir içtenlikle
İzmir'de ha/ırlanan düzenlemenin en
kiiçük ay nntılanna kadar
rartışüabileceğine inanmışlardı; oysa
Dogulular, Batı diplomasisinin
yöntemlerini büyük bir çekingenlikle
karşılarlar. Onlara yeni metinlerin
farklılıklarımn açıklandıği /snnan
süresi içinde, gmenden çok güvensizlik
doğdu. Doğu'da sorunların hepsi
psikolojiktir...
"Karşı karşıya olduğumuz durumu
tahayy ül etmeve calışın. İşte, on beş gün
içindc düşnıanı yok eden, başkentten
yalnızca kırk kilometre u/aklıkta
bulunan birlikJer; bu anda. nüfuzuna
güvenen Fransa onlara şunları
söylüyor: "Durun! Dertlennız olabılır
ama dünya savaştan usandı; haklı
olsanız btle. muzaffer ordularınızı
durdunnalısıni7 çünkü dünyava savaşı
dayatmaya hakkınız yok.'
"Sonra, iiç gün bo> unca, görüşmeler
'Şimdi en iyisi
padişahla
ilgilenmektir'
Bu kargaşa ıçinde, bu kaosta,
padışaha ne oldu? Bu soru sürekli
soruluyor.
Bu konuda Vakit bu sabah şunlan
yazıyordu: "Kamuoyu Vıldu'da
bulunan kişinin durumuyla boşu
boşuna uğraşıyor. Bu konuda kafa
uırmanın bir anlamı yok. Birim
gözümüzde bu kişi. ulusun bir
birc\idir. Onun hakkında gerekli
şe>leri vapmak, hükiimetin
yetkisindedir. En iyisi, şu an için
onunla ilgilennıemektir."
Düne kadar çok güçlü biri olan
padışahtan bugün nasıl küçümseyici
bir ifadeyle söz edildiğini
görüyorsunuz. Yıldız Sarayi'na
kapanmış düşük padişah kadinlan ve
gizlilık nedenleriyle Saray'dan
çıkmalanna bir süreden beri izin
verilmeyen sınırlı sayıdaki sadık
adamıyla kaçmaya hazır durumdadır.
Ingilızler kaçışına destek oluyorlar ve
padışahı Hındistan'agötürecekleri
!>öyleniyor. VI. Mehmed bundan
önce tahttan çekilecek mi? Kimse bir
şcy bilmiyor; çünkü özellikle
Saray'da bulunan hazinelerin bir
bölümünü kaçarken götürmek üzere
hazırlık yaptığına inanılıyor.
15.11.1922 tarihli Le Journal 'den
alınmıştır.
talimatlar olmadığı için de kesildi. Bu
mu/afTer birlikler arasında sabırsı/Jık.
gerginlik hatta is>an nasıl ortava
çıkmazdı?"
Franklın Bouillon devam ederek
^unlan söyledı "Size burada iki
çarpıcı şc> sunuyorum: Her şeyden
önce dünya banşı, varlığını Türk
ulusunun başındaki kişinin, Mustafa
kemal Paşa'nın ha>ran olunası bilge
ta\nna borçludur. Doğal olarak
muzafler ordusu tarafından ters yöne
çekilmek istenen Mustafa Kemal Paşa,
biriiklerinin hızını kesme>i tercih erti.
Bunun tanığıyım \e kimse tersini iddia
edemez. Sonra, gözlemci sıfahvla
izlediğinı Mudama görüşmeleri
sırasında, Türkjer taahhütlcrini asla
ihlal etnıediler, İzmir'deki ilk
konuşmalar sırasında zorunlu
gördüklerini belirtmiş oldukları
koşullara uygun düşmeyen yeni
iddialar öne sürmediler. Bu vüzden
sadakat ve iyi niyet konusunda kimse
onlara herhangi bir serzenişte
bulunama/." Mudanya görüşmelerinin
güçlüklerinı böylece ortaya koyan
Franklın Bouillon sonuçian şöyle
nctle^tirdi- "Cephedeön sıradaki
150.000 kişilik gücü> le ve bir o kadarlık
ihtiyatıyla Türk ordusu, tam iki yıl
boyunca uğrunda savaşmış olduğu
başkentinin 40 km. uzağında durdu.
Trak\a kendisine vaat edildiği için.
Türkiye A\Tupa'ya güven duyuyor ve
Ik)ğa/lar'ın öteki kryısına tek bir asker
dahi göndermemeyi kabul ediyor.
\iha\et, fngiliz dostlarunızın son
derece tehlikeli bir durumda oldukları.
savılan yü/ binlere ulaşmadıkça
kahramanlıkla turunmanın imkânsı/
olduğu Çanakkale'de, Türkler >alnı/ca
isleğimiz iuerine bülün çatışmalan tek
taraflı olarak durdurdular."
"Ha\atımın en kötü günlerini
Mudama'da geçirdim"dıve so/ünü
bağladı Franklin Bouillon, "'Korkunç
bir sorumluluğun daha da ağırlaştırdığı
çetin güçlüklerin kı<«kacında>dım;
günümü/de her şev yoluna girdi fakat
savaş 48 saat boyunca bir biçhmde
vasandı. Şunu belirtmek istiyorum,
general Harrington banşa emek verdi.
Protokolün imzası sırasında gelip İsmet
Paşanın elini sıkarken şunlan sövledi:
'Buraya düşman girdik, buradan dost
çıkıvoruz.'
Şimdi birinci kriz sona erdiğine göre
konferans banş için toplanacak. Buna
ulaşabilmek için sa\aşçı ruh hali ile
konuşmamak gerekir. Olası iki sivascl
vardır: Cüce davanan sivaset va da akla
ve adalete davanan si>aset; bunları
sonuçian ile değerlendirmek gerekir.
Türklerin güç karşısında bo> un cğdiği
söylendi. Eğer tek bir ulus güce
başvuraıak istese>di, adalet adma
görüşmelerde bulunmak isteyen başka
giiçier olmasaydı, Türkler İstanbul'u
işgal etmiş. ve dünyada yeni bir savaş
başlamış olacakh. Fransa, sözüne
sadakat ve eşitlik vanlısı polirikalan ile
Doğu'da sağladığı moral desteği
müttefiklerin emrine tahsis ederek,
banşı kurtardı.
V üz bin e\ ateşe verilmiş olduğu için.
Anadolu'da kış aylan vaklaşırken, bir
mihvon Türk bannaksızdır. Bunun için
Türkler. aynı vahşetin \aşanmaması
için, Trakva'nın vakit geçirmeden \a
Mütteflk Kuv-vetlerce >a da Osmanlı
jandarmasınca işgal ediimesini
istediler." Son olarak, Fransız
askerlcrinin Kilikya'dan kendi
yönetimi altmda nasıl çekıldiği
sorulduğunda. Franklin Bouillon şu
açıklama>ı vaptı:
"Kilikva'vı kendi irademizle terfc -J^J-IC
ertiğimi/de. kesinlikle galip taraftık.
BizJm i>i nivetimizi islisnıar etmiş olan
issatistiklerin tersine. bölgenin Türk
oiduğu bi/e kanıtlandı; orada kalnıak
istemedik. Bu bölgevi Türkive'ye geri
verdik. Bu adil davranıştan. dün
Mudama'da barışın korunması
amacıvla kullandığımız manevi gücii
eldeettik."
İstanbuFda Panik
İstanbul, 7 kasım - Dünyada halkın
görüşlennin bu kadar bölünmüş
olduğu bir ba^ka >cr olamaz. Korku.
tcrör. akıldı^ı bir güven duygusuyla.
sarhoşluğa dönüşen bir heyccanla karşı
karşı\a geliyor; ba^kentin küçük bir
bölümü vakınırken, öteki bölümü,
görebıleceğı acılara aldırmadan
sevınçten uçuyor.
Hâlâ kazandıklan askeri ba^annın
etkısinde olan mılliyetçiler, Yunanlılan
denize dökerken, Anadolu'da yaptıklan
gıbi, gemıleri yakarak Türkı>e"yı
veniden canlandıracaklarını öne
'Ankara Bab-ıAtt'yesaldınyor'31 ekim tarihinde Ankara'dan gelen bir telgrafa göre,
Bab-ı AIi'>'e karşı izlenecek politika ile ilgili bir di/i
karar. MiÜet Meclisi'nin özel oturumunda kabul edildl
Bu kararlarla şunlar amaçlanıyor:
(t) Banş Konferansı ile ilgili olarak, Saravın uygunsuz
davranışlannı ve Bab-ı Ali'nin entrikalannı kınamak.
(2) İstanbul'u idari bir bölge statüsüne indirgemek.
(3) Sadra/amın telgrafina >anıt vermemek (Banş
Konferansı hakkında)
(4) tstanbui'un bu telgrafını Bakaniar Kurulu'na
gondermenin suç olduğu saptanıasından >olıi çıkarak,
cjlemin sorumİMİannı cezalandınnak.
Mecüs daha sonra Sultan'ın starüsü ve Sallanatın
Hilafetten aynbnası tarnşmasına geçti. Bu konuda
Rıza Nur Be> ve 76 mJllervekili tarafından inualanmış
olan bir önerge şiddedi taroşmalara yol açtL Fethı Bey,
Kâzım Karabekir Paşa v* Ali Fuat Paşa avn ayn
konuşmaiar yaparak. önergeye destek verdiler. buna
karşılık muhatefetin önde gelen isimlerindcn Mersin
Millehekili Selahaddın Bey karşı çıkh. O>lama,
tasannuı 132 kişinin desteğini aldığını ortaya ko\du.
bu ise yeterli sayınuı alondaydı. Doğuhı miİlervekiUeri
bu tasânya şiddefle karşı çıktılar ve birçoğu orurumu
terketti.
Ankara'dan I kasımda gelen başka telgraflara göre,
görüşmeler daha da şiddetlenen tartışmalarla
sürmüştü. Rıza Bey'in tasansına aşağıdaki cümle
eklenmişti: "Büyük Millet Meclisi Hilafeti esaretten
kurtaracaktır."L'zun süren ve harareth geçen
tartışmalardan sonra, tasan hukuk komısyonuna
havale edildi. Birçok mılletvekili konunun Banş
Konferansr'na kadar ertelenmesınden yanaydı. Bunun
üzerine Mustafa Kemal uzun bir konuşma yaptı,
argümanlannı. hükümdar ile halifenin
özdeşleşmesinin yarattığı sakıncalan kanHlamak ve
tasannın yeniden tartışılmasının gereğinde tsraretmek
üzere Islam tanhıne dayandırdı.
3.11.1922 tarihli The Times 'den (İngiliz büyük
sermayesinin sözcülüğünü yapan gazete) ahnmiitır.
sürüyorlar. Bütün engelleri a^arak
zafere ulaşan kişiler, otokratık sıyasal
adetlerini değiştirerek vatanlannı
yeniden organize etmeyi ve onu her
türlü yabancı katkıdan annmış bir
refaha doğru yöneltmeyı düşünüyorlar.
Fakat reformlannın gözüpekligi
yurttaijlanndan bırçoğunun gözünü
korkutuyor. Egemenliğın ve ulusal
ıradenın iktıdann tek ve mutlak sahibi
Bü yük Millet Meclisi tarafından
temsil edilecegini vurgulayan yeni
Türkıye'nin örgütsel statüsünün
açıkianması. birçok eleştiriye neden
oldu. Mılliyetçilenn gelecekte halifeyi
seçme hakkını kendilenne ayırmalan,
bir bölünmenin Islam dünyasını
zayıflatmasından kaygılanan Türkleri
de çok tedirgın ettı.Gümrük
vergısindeki. yüzde 11 'den yüzde 55'e
çıkan beklenmedik artış hemen etkisinı
gösterdi. Bugün hiçbir yerde şeker ve
tuz yoktu. Fınnlann çoğu kapalı kaldı
ve un stokunun birkaç günlük tüketime
ancak yettiği İstanbul'da, ekmek kısa
sürede yoklara kanşacak. Öteki besin
maddelerini ellerinde bulunduranlara
gelınce. yeni gümrük vergisi
kesinleşinceye kadar bunlan ellerinde
bulundurmaktan gen durmayacaklar.
Peki ama müttefikler buna izin verecek
mi?.. İsmet Paşa ve onunla birlikte
Ankara'dan buraya gelen şahsiyetler,
başka birdilden konuşuyorlar. Ankara
tarafından son zamanlarda alınan
kararlan müttefiklerin protesto
edebılecekleri hususunu anlamıyodar.
Onlara göre durum açık. Muzaffer.
düşmanı topraklanndan söküp atan
Türkiye kendı evinın hâkimi olmak
istiyor; ne yabancı sınırlama ne de
yabancı denetim istiyor ve kendi
ülkesıni yeniden örgütlemeye
koyulurken, kimseden alacağı bir
ta\sıye olmadığına inanıyor.
"Kapitülasyon" kelimesi telaffiız
edılınce, insanlar sıze gülerek
bakıyorlar ve tebessüm ediyorlar...
Müttefiklerin temsilcilerinin görüşleri
kuşkusuz bu yönde değil. Bununla
birlikte general Pelle(Fransız temsilci;
>.n.) ve marki Garoni, (Italyan
temsilci; y.n.) olaylann kötü bir
mecraya sürüklenmesine engel olmak
için ellerinden geleni yapıyorlar. Buna
karşılık, İngiliz Yüksek Komiseri aynı
kaygıyı paylaşmıyor. İngiliz askeri
çevrelennde ortaya çıkan sorunlu
durumlardan memnuniyet duyuluyor
ve Kemalisrlerin kibri yüzünden
çatışmalann şiddetleneceği umudu
taşınıyor. Düşünün ki, en sinir bozucu
haberler böylesi bir ortamda yayılıyor.
Kesin olan şudur: Kentte, büyük bir
panık hüküm sürüyor. Yalnızca Rumlar
ve Ermeniler kaçmıyorlar;
milliyetçilerin tasanlanna engel olan
birçok Türk de kaçmanın biryolunu
anyor. Son kırk sekız saatte, neredeyse
hepsi Liberal itilaf'a mensup (Hürn'yet
ve İtilaf Partisi yandaşlan; y.n.) iki yüz
siyasetçi İngiliz elçiliğine sığındı;
burada bu kişılenn gızlice Mısır'a
yollanmalanna uğraşılıyor. Bu kişilerin
kaygılannın bir temelı de var; çünkü
onlar gibi vapmak istemeyen
arkadaşlanndan sekizi tutuklandı.
Bunlann arasında. Ferit Paşa
kabinesinde İçisjeri Bakanı olan
Mehmed Ali Bey de buiunuyor. Onlan
nasıl birgelecek beklıyor
11
Tam da bu
sorunun yanıtı aranıyor. Ali KemaPin
bu sabah İstanbul "a ulaşan trajık sonu
haben, havayı daha da gerginleştirdi.
15.11.1922 tarihli Le Journal'den
(Paris 'te yayımlanan günlük gazete)
ahnmıştır.
Sürecek
POLİTİKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Paşa'nın Dediği Olur...
Birkaç haftadır göründüğü yoktu, karşılaştığım-
da:
"Nerelerdesin?" diye sordum.
"Koşulardaydım." dedı, gülerek.
"Kazandın mı?"
"Ne gezer, eldeki avuçtakini verdikten sonra
borçlandık bile.."
At yanşları yapılırdı. İstanbul'da nasıl Veli Efendi
varsa, Ankara'da da Hipodrom olacaktı. Atatürk,
Selanik'te gençliğinde ne görmüşse Ankara'da on-
lan görmek istemiştir.
Çiçekçi yoktur Ankara'da, öyleyse olacaktır. Baş-
ka bir yerde okumuştum ama, Beyoğlu dergisinde
Zeynep Yücel'in yazısında daha derli toplu gör-
düm.
Ünlü Ankara Valisi Nevzat Tandoğan, Yorgo Sa-
buncakis'i Ankara'ya götunir, Ata'nın karşısına çı-
karır. Ata emir verir, bir hafta ıçinde bir çiçekçi açıl-
masını ister. Ankara'da o yıllarda sebzeci dükkânı
yoktur ki çiçekçi dükkânı olsun! Zaten çiçekçi de
koskoca istanbul'da bir taneciktir.
"Derhal bir çiçekçi dükkânı açacaksın."
"Dükkânı açmaya açayım da çiçekleri kime sa-
tacağım Paşa Hazretleri?"
"Bana satarsın."
Çok iyi anımsanm Ulus'ta Şehir Bahçesi'nin ön
kapısı önünde kocaman levhalı "Sabuncakis" açıl-
mıştı.
Böylece ilk kez çiçek sosyeteye girmişti.
Zamanla çiçek yetiştıren bir bahçıvanlık okulu
açıldı. Çiçek alanlar Sabuncakis'i çiçek adı sanır-,
lardı.
Atatürk döneminde Cumhuriyet baloları da çok
görkemli olur ve başta gelirdi. Cumhuriyet'in 73. yı-
lında yapılan balolar eski günleri aratmadı. Balolar
gösterişli oldu ama, Cumhuriyet'in düşmanlan da
kendilerini göstermeden geri kalmadılar. Düşman
her uygun gördüğü yerden başını gösterdi. Olen-
ler, öldürenler, pusu kuranlar, çarşaflı kadın kılığına
girerek cinayet işleyenler de boş durmuyorlardı.
Anıtkabirde toplanan 75 binlik kalabalık Atatürk
sevgisinin bir ölçeğiydi. Bir yandan gelip ziyaret
ederek, öte yandan süzulüp gıdıyorlardı.
Balo olunca özel giysı de olacaktır. Gelsin smo-
kin, frak, jaketatay...
• ;•
"Atatürk 'ün ardından gelenler de karşısında olan-
lar da vardı. Koca bir imparatorluğu parçaladılar.
Devleti mıiyonlarca borca soktular. Lozan'da Ca-
vit, devletizarara sokuyordu. ismet Paşa yüz bın-
leri küçümsedi. Yalnız ülke çıkanna çalıştı. Geçen
yıl San Remo'da görüştüğum zaman her şeyi Pa-
dişah'a anlattığını söyledi."
Bunlar da muhaliflerden birkaç satır. ,
• î
O gece Çankaya'da toplandılar. Bütün yakın ar-
kadaşları yanındaydı. Hazırlıklar tamamdı. Anaya-
sanın değiştirilecek maddelerini son defe gözden
geçirdiler:
"Arkadaşlar yann cumhunyetı ilan ediyoruz" de-
di. Cumhuriyet'in ilan edilecegini çok az kişi biliyor-
du. Bu, sonra çok eleştirildi. Ama Cumhuriyet ilan
edilmıştı. j
Cumhuriyet uzun yıllar tartışılmadı. - - |
Şimdi şeriatla karşı karşıya geliyor. Karşılaşma
nasıl sonuçlanacak. Bir yana bel verecek.
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAIV
SOLDANSAĞA:
1/ \er"ın bıçım ve
boyutlannın belır-
lenmesı ve ince-
lenmesıyle ilgili
bilim dalı. 2/ As- 3
ya'da bir ülke...
Afrıka'da yaşayan
bırantılop. 3/Tür-
kıye'nin plaka işa-
retı... Terlemekten
ya da sıcaktan vü-
cutta görülen kü-
çük pembe kabar- 8
tılar. 4/ Parlak kır- g
mızırenktebirsüs
taşı... Tokyo'nun eski adı.
5/Hinduizm'de hiçbir var-
lığı ıncırmeme ılkesı... Yi-
yecek bulamayan, yoksul
kimse. 6/Ortodoks kilise-
si başkanı. 7/ Yakın arka- 4
daş... " kaşlann ça-
tar'Gamzesı sıneme batar"
(Karacaoglan). 8/ "Vur-
6
gun, kâr" anlamında argo
sözcük... Bir peygamber.
9/Düzen vermek.
YUK.\RIDA.N ASAĞIYA:
1/ Danımarka anakarasını oluşturan yarımada. 2/Bın "Er-
zurumlu", diğeri "Ercışlı" lakabıyla anılan ıkı halk şairi-
mizin ortak adı... Düz ve geniş arazi. 3/Kemıklerin yuvar-
lak ucu... Yüzgeçlennde zehırlı dıkenler bulunan bir balık.
4/"Daveteden, çağiran" anlamında eski sözcük... Gazel ve
kasidenın ılk beytı. 5/ Aralanndaki akrabalık ılışkıleri ne-
deniyle yasalar ya da gelenekler tarafından ev lenmeleri ya-
saklanan kışıler arasındaki cinsel liışkı... Parola. 61 Yöne-
tim. II Eskimolar'ın buzdan kulübelerine verilen ad...
Kemıklerin içmdeki yağlı madde. S'Nıkelin simgesi... Metin
Toker tarafından yayımlanmışhaftalıkhaberdergısı. 9/Şef-
talı, kayısı gıbı meyvelenn çekirdeklennın sert kabuğu...
Yerçatlağı.
İLAN
T.C.
ANKARA ASLÎYE 24. HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
1996 410
Davacı Başbakanlık vekili Av. Gönül Atalay tara-
fından davalı Oğuz FındıJdı hakkında açılan alacak da-
vasına esas olmak üzere:
Davalı, Oğuz Findiklı adına çıkanlan tebligat bila
ikmal iade edılmiş. zabıta tahkikatında da adresi meç-
hul kaldığından, dava dilekçesinin ve duruşma günü-
nün ilanen tebliğine karar venlmiş olup; davacı veki-
li tarafından açılan alacak davası ile; Başbakanlık ele-
manı iken, ıstifa etmesi nedenıyle peşin ödenen ma-
aştan Hazine borcu 5.566.000 TL'nun 15.4.1994 tari-
hinden tahsıl tarihine kadar işleyecek %30 kanuni fa-
izınin. fazlaya dair dava haklannın saklı kalmak kay-
dı ile, davalıdan tahsilini talep etmiş olduğundan, bu
dava ile ilgili ibraz etmek istediğiniz belgeleri duruş-
manın bırakıldığı 26.11.1996 günii saat 09.45'e ka-
dar göndermenızveya durusmaya getirmeniz gerek-
tiği, durusmaya gelmediğinız veya bir vekil tarafın-
dan kendinizi temsil ettirmediğıniz takdirde
HUMK'nun 213. ve 377. Md'si gereğince yargılama-
ya yokluğunuzda devam edilip, hüküm verileceği, da-
va dilekçesi ve duruşma günü yerine kain olmak üze-
re ilanen duyurulur.
Basm: 114338