13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı Orhan Erinç 0 Gcncl Ya\ın Koordınatörü' Hikmet Çetinkaya 9 Yazıışlerı Müdurlcrı Ibrahim Yıldı/. DinçTayançlSorumlul # Haber Merkezi Müdürü' Hakan Kara 0 Görsel Yönetmen. Fikret Eser üış Haberler Şinasi üanışoğlu 0 Ktıhbarat Cengiz V ıldırım 0 Fkonomı Bülenl Kı/anlık 0 Kültıir Handan Şenköken 0 Spor. Abdülkadir > ücelman 0 Makaleler Sanıi Karaören 0 Duzdtmc Abdullah Ya/ıcı 0 Fotoğrat" Erdoğan Köseoğlu 0 Bılgı-Belge Edibe Buğra 0 Yurt Hahcrlcn: Vlchmet Faraç YjvınKurulu İlhanSelçukl Başkan). Orhan Erinç. Ok(a> Kurtbökc. Hikmet (, ctinka>a, şükran Soner, Ergun Bakı. Dinç Tavanç. İbrahinı Vıldı/. Orhan Bursalı. Mustafa Balba\. Hakan Kara. <\nkaraTemMİcısı: MustafaBalba\ 0 HaberMudürü. Doğan Akın Autürk BuKan No. 125. Kaf4. BakanlıkUr-AnkaraTel 4145U20 C hat). Fa^ 414502" 0 İzmır Temsılcısı Serdar Kı/ık. H Zı>a Blv 1352 S. 2 3 Tel- 441 1220. Fdkv 44141 P 0 Adana Tcmsıleisr Çetin Yiğenoğlu, InonuCti 1 19 S No 1 Karl.Tel 3522550. Faks 3522570 Muessese Müdürü. Erol Erkut 0 Koordınatür Ahmet Korulsan 0 Muhasebc Bülent ^ ener 0 Idare Hüse\in Gürer 0 l^letme Önder Çetik'0 Bılgı-Ulem Nail İnal 0 Bılgısavar Sı^tcm Mürü\et ÇUer MEDVV C: • Yonetım Kurulu Başkanı - (ienel Mudür Gülbin Erduran V Koordınator Reha Işırman • Genel Mudür YardımciM Minc Akdağ Tel 514 07 53 - 51395 80-513S46O41.Faks 5118466 \aytmta-an .« B a s u : Yoı Gün Haber Ajansı, Basın \e Yayınalık A S TJrko<3öCaj : 9 4. Cagal. 21u 34334 tst PK 246 istantml Tel |0 2121 512 05 05 ı2ü hatl Fak» (0 2 [2) 5 1 ' H5 2KASIM 1996 İmsak:5O3 Güneş: 6.29 Oğle: 11.55 İkindi: 14.40 Akşam: 17.06 Yatsr. 18.27 Eczacıbaşı Tıp Teşvik Ödülii • ANKARA(AA)-1996 tczac.başı Tıp Teşvık Ödülü'nü kazanan bilim adamı. 5 <asın salıgünü açıklanacak. Eczacıbaşı Bilimsel Araşnrma ve Ödül Fonu Yönetim KunJu, bu yıl 7 araştırma projesine parasai desiek sağlamayı kararlaştırdı. Hacetepe Üniversitesı'nde düzenlenecek ödül rörenine TBMM Başkarı Mustafa Kalemli ce katılacak. Çalışan Çocuklar Komitesi • İZMİR (AA) - İzmir'de, Tü"rk-!ş3 Bölge Temsilciliği bünyesrnde, çalışma hayatındaki çocuk işçilerin sorunlannın çözümü amacıyla "Çalışan Çocuklar Komitesi'" oluşturulacağı bildirildi. Türk-lş 3 Bölge Temsilcisi Mustafa ICundakçı, komitenin lzmir'de çalışan çocuklann çalışma ortamlan ve koşullannı yerinde inceleyerek çocuklann sorunlannın çözümü doğrultusunda çeşitli kampanyalar düzenleyeceklerini söyledi. Sınav takvimi • A:\KARA (ANKA)- Milli Eğitim Bakanlığı 1996-1997 öğrenimyılı çalışma programını belirlcdi. Buna göre Anadolu liselerinegiriş sınavı 1 haziran pazar günü yapılırken 1996-1997 öğretim yılı 20 haziran günü sona erecek. Fen liseleriyle Anadolu öğretmen liseleri sınavı 14 haziranda yapılacak Öğrenci seçme sınavı 6 nisan. öğrenci yerleştirme sınavı da 22 haziran günleri gerçekleşecek. Anadolu Teknik ve Anadolu Meslek liseleri öğrenci ve yerleştirme sınavı 3 mayıs günü gerçekleştirilecek. ÇÜ'de şenlik • ADANA (Güney İlleri Bürosu) - Çukurova Üniversitesi öğrencileri 'Üniversiteler bizimdir' adıyla 5 kasım günü bir şenlik düzenliyorlar. ÇÜ Balcalı Kampusu'nda. saat 12.00'debaşlayacak şenlikte şiır ve müzik dinletilerinin yanı sıra çeşitli sivil toplum kuruluşlannın temsilcileri de konuşmalar yapacak. Özel televizyonlarda giderek dozu artan şiddet içerikli programlar aileleri isyan ettirdi Çooııldamııız şiddet kurbaııı HÜLYA KARABAĞLI ANKARA-Özel televizyonlarda giderek dozu artan şiddet içerikli program ve görün- tüler aileleri isyan ettirdi. Radyo ve Tele- vizyonü'st Kurulu'ndan(RTÜK)yapımla- ra müdahale isteyen çok sayıda aile, duy- duklan korku nedeniyle çocuklannın uyu- maktan çekindiklerini ve yatağa girmedik- lerini dile getirdi. Özel TV 'lerin haber, haber program, Re- ailty Shovv, çizgi fılm yayınlannın şiddet yö- nünden incelemeye alındığını belirten RTUK Başkan Yardımcısı Fatih Karaca. kuru- luşlann yöneticilerini sorumsuz davran- makla eleştırdı. özel TV'lerin toplumda yaşanan şiddet olaylannı başka bir şiddetle kurgulayıp de- falarca yayınladıklanna dikkat çeken Ka- raca, "Toplumsal cinnetin alt yapısını med- ya hazırlıyor" dedi. lstanbul Esenyurt'ta 10 kişinin ölümüy- le sonuçlanan facia, kesikbaş ve üniversite öğrencisinin öldürülmesine ilişkin cinayet- ler, ünlü işadamı Vehbi Koç'un naaşının ça- lınmasıyla mezann başından yapılan canlı yayınlarilecinsel ilişkilerdeki çarpıklıkla- • Çocuklannın uyumaktan çekindiklerini ye gece korku içinde uyandıklannı dile getiren çok sayıda aile RTÜK'e başvurdu. RTÜK Başkan Yardımcısı Fatih Karaca. "Toplumsal cinnetin altyapısını medya hazırlıyor"dedi. nn işlendiği programlar yurttaşlann isya- nına neden oldu. Devlet Bakanı Işılay Say- gın, RTÜK'e başvurarak. masum çocukla- nn özel televizyonlartarafından "boyhede- fi" yapıldığınadikkat çekti. RTÜK'tendu- ruma müdahale etmesini isteven Saygın"ın önerisine çok sayıda ailenin katıldıöı bildi- rildi. 'Repeıtuvara şiddet yöntemleri' Ankara Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bi- lim Dalı ögretim üyesi Doç. Dr. MehmetSun- gur, ABD'delisedüzeyinde yapılan birça- lışmada. erkek öğrencilcrin yüzde 28'inin. kızlarda yüzde 7'sinin bir önceki ayda fi- ziksel şiddet olaylarına kanştıklarının be- lirlendiğini söyledi. Olaylara kanşanlann yüzde 35'inde tıbbi müdahale yapıldığına işaret eden Sungur, 15-24 yaş grubu arasın- da ikinci ölüm nedenı olarak şiddetin gös- terildiğine dikkat çekti. Şiddetin yakın iliş- kilerde daha yoğun görüldüğünü kaydeden Sungur. "Şiddet olaylan daha çok sosyo- ekonomik düze>i düşük ülkelerdeyaşanıyor" dedi. Televizyonlarda yayınlanan şiddet ya- pımlannın izleyen çocuklarda saldırganlık- lan arttıncı özellik taşıdığını \urgulayan Sungur. bunun çocuklann "davranışreper- tuvarianna zarar verme yöntemlerTolarak eklendiğine dikkat çekerek şunlan söy- ledi: "Medyanın oluşturduğu şiddeti gö/lem yoluyla öğrenme, bu tür vapımlan izlcyen- lcri daha öncc kendi davranış repertuvaria- nnda olmayan yeni zarar vcrme yöntemle- ri eklemesine neden oluyor. Bu tür görüntü veyapımlan se>retmeoranı arttıkça baa in- sanlarda agresifdavTanışlara karşı ortaya çı- kan duygusal duyarlılık azabyor. YanL, kur- banın lehine ü/ülme azalıyor. Belirii nokta- dan sonra bireyierde,söz konusu olaylara kar- şı duv gusal tcpki vermede azalma olabiliyor. Agresif tepki \erme>le ilgili engellevici me- kani/malar. yani kontrol ortadan kalkıyor. Başkalannı görmesi. kendisini daha az kont- rol etınesine neden oluvor." Toplumda \ aşanan şiddet olaylannın med- ya tarafından yansıtılış biçiminin önemini vurgulayan Sungur."Medya, uyan yada top- lumsal sorunu ortaya koymak yönünden aktanyorsa bu dogru. ancak bu sınıriann dı- şına çıkıyorsa tehlikeli" diy e konuştu. RTÜK Başkan Yardımcısı Fatih Karaca, şiddet olaylannın yansıtıhşındamedyanın, dozu arttırmak için yeni bir keşifte bulun- duğuna dikkat çekti. Karaca. Cumhuriyefe yaptığı değerlen- dirmede, şiddet olaylannın yeni bir olayla yeniden kurgulandığını vurguladı. Kan, ke- sikbaş ve ceset görüntülerinin özel scs ve efektlerle kurgulandığını ve defalarca ek- randan yinelendigine işaret eden Karaca. "Toplumsal cinnetin alt yapısını medya ha- zırüyor" diye konuştu. Av rupa Konseyi bün- yesinde oluşturulan medya bölümünün önü- müzdeki günlerde medyada şiddet sınınnı belirleyen tavsiye kararlan alacaSı bildiril- di. Jet-Pa ilanı için RTÜK'e başvuru • TÜRKKENT Genel Başkanı Oğuz Soydan, reklamlann rekabet ahlakına aykın olduğunu ileri sürdü. RTÜK yetkilileri, haksız rekabetten çok, ağlayan çocuk görüntüleri nedeniyle "çocuk istisman açısından' konuya yaklaşılabileceğini söylediler. ANKAR.4 (Cumhuri- yet Bürosu) - TÜRKKENT, Kadirİnanır'ındarolaldı- ğı Jet-Pa reklamlannın ya- saklanması için Radyo Te- levizyon Üst Kurulu'na (RTÜK) başvurdu. TÜRK- KENT (Türkiye Kent Ko- operatifleri Birliği) Genel Başkanı Oğuz Soydan rek- lamlar için "rekabet ahla- kına aykın olarak pazar- dan pay kapma kavgası" değerlendirmesini yapar- ken RTÜK yetkilileri, 6 ay- n versiyonu olan reklam- Çevreci köyliilerin çöp toplama yarışı ÖZCAN ÖZGÜR MUĞLA - Bodrum Gö- nüllüleri'nin 'çöp seferi' yaygınlaşıyor. Bodrum "dan Gökova Körfezi "ne dek koy- lann •turistikcöpkrini' çe\ - reciler toplarken, şimdi de köylüler aynı işlevi yerine getıriyor. Muhtar Abdur- rahman Keser öncülüğün- de harekete geçen Ekincik köylüleri ile tekne sahiple- ri, düzenledikleri 'çöpsefe- ri'nde, Marmaris-Dalyan arasında kalan tüm koylan tarayarak 4 tekne dolusu çöp topladı. Muhtar Keser. konuyla ilgili olarak. "Yat turizminden ekmek yiyen- ler, çöpün attına elini koyma- II Herkes kendi kın unu ken- di temi/Jemeli" dedi. Muğla kıyılannda "Ma- vi \bkuluk" sezonunun bi- timine doğru koylardan tek- nelerle 'turistikçöp' temiz- leme çalışması başlatıldı. Yıllardır Bodrum'dan Gö- kova Körfezi'ne tüm koyla- n Bodrum Gönüllüleri ön- e-posta : tan (5 vol. com. tr cülüğünde çevreciler top- luyor. Özel Çevre Koruma Bölgesi içinde bulunan bu koylaraÖÇEK'in ilgisizli- ği sürerken her koy gönül- lüleri bekliyor. Bodrum Gö- nüllüleri Genel Sekreteri Saynur Gelendost. "'Bizim gücümüz ancak Bodrum- Gökova koylanna yetiyor, hatta zor yetiyor" dedi. llk kez bu yıl Marmaris- Dalyan koylanna da köy- lüler sahip çıktı. Dalyan'a bağlı Ekincik Köyü Muhta- n Abdurrahman Keser. köy- lüleri ve yöredeki tekne sa- hiplerini harekete geçirdi. Böylelikle 'Ekincik Köyü Muhtariığı 1. Çöp SeferT Ekincik'ten ba^layarak Dal- yan kanalına dek sürdürül- dü. 4 tekne dolusu turistik atığın toplandığı etkinlik- te, en çok çöpün Dalyan ka- nalındaki sazlıklardan çık- ması dikkat çekti. Muhtar Keser, bunun sorumlusunu. "yatlardan rurlsleri atap ka- nalda gezdiren tekneler" olarak açıkladı. "Bu işten ekmek yemeye de>am edeceksek, \at turiz- minden ekmek yiyenJer çö- pün altınadini koymalı, her- kes kendi koyunu kendi te- miziemeli. Asıl önemlisi. bu güzelim koylann kiıietUme- mesi ama İdrienme yaşan- dığına göre birilerinin de te- mizlik yapması gerekiyor. \ ıllardır bu işi Gökova'da çevreciler yapıyor. Onlar- dan ders alınacağına, bii- tün koylan onlann temizle- mesi bekkniyor" diyen Ab- durrahman Keser. sözlerini şöyle sürdürdü: "Bölgedeki bütün koylar Özel Çevre Koruma alaru içinde. Yani burada dene- tim ÖÇEK'in. Ama onlar bölgede yapılann şekli şe- mali ile uğraşıyorlar. Ko> la- nn bir biçimde temizlenm^ sigerekiyor. Dalyan Kanalı özel çevrenin yetkisinde ol- makla biriikte Dalyan Bete- diyesi'nin sorumluluğunda. Onlar da bir şe> yapmıyor. Biz de madem ki buradan ekmek yiyoruz. bizim de so- rumluluğumuz var deyip kollan sıvadık. Çöpleri top- lamak yetmiyor, imha et- mek gerek. Hiç olmazsa bu iş için bize destek olunma- ü." i /7 .. y\ 7 Ünlü rock Ayrııık ruzgarları ^^, •/ < J Jagger'ın manken eşi Jerry Hall. önceki gece Ro>al Court l'heatre'ın kunıluşunun 4O.vıldönümü nedeniyle verilen gala yemeğine iki bayan arkadaşıyla geldi. Yemekte aynı masava oturan ünlü çift, gece bovunca birbiriy ke göz göze gelmemeye ve konuşmamaya özen gösterdi. Geçen günlerde basına bir açıklama yapan Hall, Mick Jagger'ın bitmez tükenmez çapkınlıklanna daha fazla tahammül edemeyecegini ve en kısa zamanda boşanma işlemlerine başlayacağmı duyurmuştu. (Fotoğraf: REUTERS) Karadeniz'de Türk-Rus rekabeti CEM L'LUTAŞ Birleşmiş Millctler Karadeniz Çevre Progra- mı (BSEP) 1992'debaşlattığı çabalarla kurufdu- ğundan beri inisiyatifi elinde tutan Türkiye ile Rus- ya Federasyonu arasında rekabete neden oluyor. Bu rekabet. son olarak İstanbul'da önceki gün Karadeniz Çevre Programı'na taraf 6 ülkenin. Stratejık Eylem Plam'nı bakanlardüzeyındeim- zaladığı toplantıda ortaya çıktı. Programınev sa- hipliğini. dolayısıyla da uygulanacak planın ini- siyatifini elinde tutmak isteven Türkiye'ye kar- şı Rusya Federasyonu, Karadeniz Koıni>vonu"na yetki vermeyen tek ülke ûlduğundan 'E\ Sahibi Ülke' anlaşması imzalanamıyor. Daha önce de yine İstanbul'da eylülün ortala- nnda toplanan Karadeniz Çevre Programı alt ko- misyonunda da, "Ev Sahibi Ülke' anlaşma met- ni hazır olduğu halde. yine Rus yetkililerin iti- razlanyla ertelenmek zorunda kalmıştı. Ruslar. "Ev Sahibi Ülke' olması durumundaTür- kiye"de çalışacak Rus uzmanlara diplomatik ay- ncalıklar verilmemesini gerekçe göstererek, an- laşma imzalanmasını savsaklıyor. Türktarafı ise • Ülkemizde çalışacak uzmanlan için diplomatik ayncalık isteyen Rusya. Türkiye"nin Karadeniz Çevre Programf nda 'Ev Sahibi Ülke' olacağı anlaşmayı imzalamıyor. Türk cumhuriyetlerinde ve petrol boru hatlarında süregelen Türk-Rus rekabeti. çevre ile ilgili programlarda da kendisini gösteriyor. programda çalışacak Karadeniz ülkelerinin uz- manlannabelliayncalıklarverileceğini. ancak bu- nun diplomatik düzeyde olmasının mümkün ol- madığını bildirdi. Rus manevrası Istenen bu ayncalığın da program çahşmalan için bir zorunluluk olmayıp. Rusya'nın inisiya- tifi ele geçirmek için yaptığı zaman kazanma manevrası olarak nitelendi. Ancak Karadeniz Çevre Programı'nın oluşumunda önemli katkı- lan olan Türkiye'nin rolünün değişmesinin artık mümkün olmadığını kaydeden yetkililerin verdi- ği bilgiyegöre. 'Ev Sahibi Ülke' anlaşmasının ya- pılabilmesi için Çevre Bakanlığı Dış tlişkilerDa- ire Başkanlığ\ taraf olan diğer 5 ülkeden görüş istedi. Ancak hiçbirinden anlaşma metninin oluşma- sına katkı anlamında bir görüş gelmediğinden. Çev- re Bakanlığı da Dışişleri Bakanlığı ile biriikte met- ni ha7irladı. Daha önce görüş bildirmeyen Rusya Federas- vonu. bu kez eylülde İstanbul'da yapılan toplan- tıda hazırlanan metne itiraz etti. Önceki gün İs- tanbul'da bakanlardüzeyinde yapılan toplantıda "E\ Sahibi Ülke' anlaşması, daha önce planlan- masına karşın ertelenmek zorunda kaldı. Çünkü Rusya Federasyonu Çevre Bakanlığı Müsteşan .\lexey Poryadin, hükümetinden yetki belgesi getirmediğini bildirdi. Ancak tüm engel- lemelere karşın Rusya'nın da aralık ayında yapı- lacak toplantıda yetki belgesini vermek zorunda kalacağı belirtildi. Izlenecek yola göre. taraf ül- kelerden oluşan Karadeniz Komisyonu'nun Tür- kiye ile anlaşma imzalayabilmesi için 6 ülkenin de komisyona yetki belgelerini vermeleri gerekiyor. lann incelendiğini, haksız rekabetten çok ağlayan ço- cuk görüntüleri nedeniyle "çocuk istisman açısından* konuya yaklaşılabileceğini söylediler. Jet-Pa, "Kiraödergibi,60 ay sabit taksit ödeyerek bir yılda evinizesahip olun"çag- nsını gazete ilanlan ve te- levizyon reklamlan ile du- yurdu. Kadirlnanır'ındarolal- dığı televizyon reklamla- nnda "kooperatifçilesi" te- masıişlendi. TÜRKKENT Genel Merkezi ile bağlı tüı.ı birlikler bu reklamlann ya- saklanması için RTÜK'e başvurdu. TÜRKKENT Ge- neİ Başkanı Oğuz Soydan, Sanayi ve Ticaret Bakanlı- ğı ile ticaret odalanna da başvurduklannı belirterek şunlan söyledi: " Reklamlar çok ahlaksı/- ca. Bir sistemi bütünüyle ka- ralayarak, rekabet ahlakı- na aykın olarak pazardan pay kapma kavgasına gir- düer. Bu reklamlar nedeniy- le, Kadir İnanır'dan mctin yazanna kadar hepsi sorutn- İudur, suçludur. Bunun pro- fesyonellikle de ilgisi yoktur. Manevi tazminat davalan da açacağız. Maddi tazminat davası açılabilir mi. onu da araştınyoruz." RTÜK yetkilileri ise baş- vurulann incelendiğini be- lirterek şu değerlendirmeyi yaptılar: "Reklamın 6 ayn versiyonu var, hepsi bütün kanallarda yayımlannuyor. Farklı kanallarda, fartdı \<er- siyonlar yayımlanıvor. Tek tek inceleniyor. İlk izlenime göre haksız rekabete yol aca- cak bir durum görünmü- yor. Ancak ağlayan çocuk görüntüsü var. Bu nedenle, çocuk istisman açısından bakılabilir." Türk otelcinin Uzakdoğu başansı JAKARTA (AA) - An- talyalı Çetin Şeker'in yönet- tiği Jakarta'nın en lüks ote- li Şangri-La bu yıl Uzakdo- ğu'nun en başanlı oteli se- çildi. Çetin Şeker. otelciliğe gö- nül vermiş Antalyalı bir ai- lenin çocuğu. 36 yaşındaki genç otel müdürü. lstanbul Işık Lisesi'ni bitirdikten son- ra, 1977'de, otelcilik eğitimi görmek üzere Ingiltere'ye gittiğini belirterek şunlan söyledi: "Okulu bitirdikten sonra Fransa, İsviçre, İtah a'da bu- laşıkçılıktan başlayarak her kademede çalıştım. 1988'de Türkiye'ye döndüm. .\nka- ra Hilton Oteli'nde Ziyafet Müdürü olarak görev yap- üm. 19%'da Swissotel'in açt- lışında bulundum." Şeker'in. Türk turizmi ile ilgili görüşleri şöyle: "Türkiye''de çok güzelotel- ler var. Türk insanı çok ve- rinıli. Ancak bunu iyi değer- lendirmek gerekiyor. Ciddi biçimde otelcilik eğitimi ve- ren kurumlann sayısı da az, verilen eğitim de yetersiz." MESELA DEDİK ERDAL ATABEK 'D ilimiz" deyince aldımıza ön- ce 'Türkçemiz' geliyor, ama ona olanlar oluyor. Buradaki 'dili- miz', şu ağzımızdaki organ. Ağzımız- daki 'dil'le pek ilgilenmiyoruz. Her organımızlailgileniyoruzdaen önem- li organımıza dönüp de bakmıyoruz. Oysa 'dilimiz'le ne çok iş yapıyoruz da haberimiz yokmuş gibi davranıyo- ruz. Dilimiz çalışmasa en başta ko- nuşamayız. Şimdi "Konuşuyonız da ne oluyor" diyenlerimiz olacaktır. Böyle diyenlerin de haklan yok de- ğil. Konuşuyoruz da.. ne konuşuyo- ruz? Ama dilimizin tek işi bu değil ki. Ağzımıza aldığımız her lokmayı di- limizle çeviriyoruz. Dilimizle tadıyoruz, dilimizle ya- lanıyoruz. Sıcak bir şey içince dilimiz yanıyor. Korkunca dilimizi yutuyoruz. Yanlış bir şey söyleyince dilimize kı- zıyoruz. Söylenmemesini istedikleri şeylerde 'dilimizin koparılması'yla tehdit ediliyoruz. Dilimizle başımız derde giriyor, dilimizle başan kaza- nıyoruz. Yani dilimizle çok işimiz var. Bütün bunlar bir yana, 'dilimiz' de zamanla aşmıyor. Herkesin tutu- muna göre de 'dil aşınması" çeşit çe- şit oluyor. Bu hafta şu 'dil aşınması'na bakalım diyoruz. Dili doğrularla aşınanlar... K^imi insanlann dili 'doğrulansöy- A lemekten aşuııyor'. Bu insanlar ne yapsanız ne etseniz doğrulan söy- lemeden duramıyor. "Kardeşim, gel bir daha düşün, doğrulan söylemek sana mı kaldı? Şu dilini tutsan da ra- Dilimize Neler Oluyor?.. hat etsen'Miyorsunuz. dinlemiyor. Dokuzköyden kovuluyor. onuncu kö- ye gidip gene doğrulan söylemeyi sürdürüyor. Dinleseniz de söylüyor, dinlemeseniz de söylüyor. Doğrusu in- sanlar da güç durumda kalıyor. Din- liyorsunuz, söylediklen haklı. Şimdi ona hak verseniz siz de sıkıntıya gi- riyorsunuz. Hakvermeseniziçinizde bir şey kınlıyor. "Konuşma karde- şim" diyorsunuz. "konuşma,bakba- şın beladan kurtulmuyor." Ya da doğ- ruyu konuşuyor. ama dinleyen yok. "Boşuna dilini zora sokuyorsun, bak dinleyen yok, neden boşuna konuşu- yorsun" diyorsunuz. anlamıyor. Bir kez bellemiş ya ille de doğruyu söy- leyecek. Bakın böylelerinin başına ne geli- yor? Sonuçta bu 'doğnıcu da>Tit'la- nn dilleri aşmıyor. 'Dil aşınması'na uğ- ruyorlar ki hiçbir çaresi yok. Peki, söylediklen işe yanyor mu? Kimine göre hiçbir işe yaramıyor, söyledik- lerini kimselere anlatamıyor. Kimile- rine göre de çok işe yanyor. Söyle- yene faydası olmasa da dinleyenlere faydalan oluyor. Birilerine faydası olsa da doğrulan söyleyenlerin ken- dilerine pek hayTi dokunmuyor. Ne ya- pacaksınız ki böylesi de var. Dili yalanlarla aşınanlar... r^imileri de var ki dilleri yalan söy- A lemekten aşınıyor. Bunlar da çe- şit çcşit. Öylc usturuplu yalan söyle- yenler var ki söylendiği zaman yalan olduğu hiç anlaşılmıyor. Sonradan yalan olduğu ortaya çıkıyor, ama ar- tık atı alan Üsküdar'ı geçmiş oluvor. Bu yalancılann kendilerine sağladı- ğı çıkarlar da yanına kâr kalıyor. Siz şaşıp kalıyorsunuz. "Şunlann söyle- diği her sözün yalan olduğunu bile bi* le insanlar nasıl inanıyor" diyorsu- nuz. Ama şaşmanın hiç faydası olmu- yor, insanlar yalan olduğunu bile bi- le bu yalancılan dinliyor, dahası bir itibar gösteriyorlar ki parmağınız ağ- zınızda kalıyor. "Demekki"diyorsu- nuz. "bumemleketteepeyceyalanse- ver\ar". Demek ki bir memlekette "ya- lansever'ler oldukça yalancılar da ek- sik olmuyor. Böylece çeşit çeşit ya- lancılar ortaya çıkıyor. En usta ya- lanlan söyleyenler en çok sev ilenler. en itibar görenler oluyor. Yalanse- v erler çoğaldıkça doğrulan söyleyen- lerin dili daha çok aşınıyor, ama na- file. Yalancılann kazanma şansı hep dahayüksekoluyor. Bunlaryalan söy- ledikçe başarıyor. başardıkça yalan- lan daha da ustaca oluyor. Eh. marifet iltifata göredir ya. ya- lancının kazandığı yerde doğrular ne işe yarar? Dili yalamaktan aşınanlar... ili yalamaktan aşınanlar en ka- zançlı çıkanlar. El etek öpmek- ten çanak yalamaya kadargeniş bir *ya- lamaperspektifleri' var. Sonunda 'ya- lak' mertebesine ulaşıyorlar ki orası artık zirve. Bunlar kimin eli güçlüy- se onu yalamaya başlıyorlar. Güçlü el- ler. yağlı etekler bunların işi gücü oluyor. Böyle elleri. böyle etekleri bulurbulmaz başlıyorlar yalamaya. Bu yalama da boşuna olmuyor. O eller- den. o eteklerden ne ihsanlar akıyor, ne ganimetler dökülüyor. Dilleri ya- lamaktan aşınıyorsa da bir elleri yağ- dan, bir elleri baldan çıkmıyor. Baş- ka yerlerde burunlanndan kıl aldırmı- yorlar ya yalaklık ettikleri yerde he- men sürünmeye başlıyorlar. Yaladık- lan elin gücü. eteğin yağı bitince he- men yeni güçlü eller, yağlı etekler aramaya başlıyorlar. Burunlan da bu kokulan alacak biçimde geliştiği için hiç sıkıntı çekmeden yenilerini bulu- yorlar. Dil aşınması da bir hastalık. ama ne yapalım ki doktoru yok.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle