04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 KASIM 1996 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Cehalet, Fanatizm, İhtirasın Çığlıklan... Prof. Dr. KEMAL ONEN Y il 1807. Çökmekte bulu- nan iilkeyi. giiniin koşıılla- rı ve olanaklan ölçüsünde düzeltmeyi. ılerlemıey i he- defleven'Padışah IIİ. Se- lim'in. tarihlerinıi7de "ni- zanncedid"(veni dü/en) dive adlandınlan ve askerı. ıdari. eğıtiınsel \ e ayrıca üıtueıı ıılemanın nufıi7unu kırnıav a yönelık ıslahat cabalan. bır süre sonra. karşısında: cehalet, ihtiras ve fanatızmı tenısilen Patrona Halil veyandaşlannı bulurve IM. Selim'in tahlın- dan mdırilıp öldürülmesi ile facialaşır. Asi- lerin sloganlan "Din elden g»di)or"\e istek- leriısesankıvokmıışgibı. "*şeriat*"tır Aslın- da ıstedikleri "iktidar"dır. Alemdar Mustafa Pa$a \ o ku\\etleri bu mcş'um olav ı bertaraf eder \ e Mahmut H'yi tahta çıkanrlar. Ama cehalet ihtiras vefana- lızmin çjlgınlıklan bu ileri sjöriirıüslii venı djzencı padışaha karşı da bir süre sonra "şe- riatın mtıhafa/asr bahanesiyle boy göster- treye>eltcnir. Sultan Mahmut II \e destek oıan dc\ let adamlarının kararlı tutuınlan ile başkaldın sadece bertaraf edilmekleyetınil- mez, Yenieeri ocakları da kaldınlır. Tarihı- mizde "YAKAİ Ha>ri>e" denilen olay yaşa- mr. Izleyen dönemlerde, Tanzimat (1839). Is- lahat Fermanı (1856): eğitımde. idarede. as- kerlikte yenileşme, değişme ve modernleş- meyeyönelık birtakim çaba vegirişimlersü- rer. Giderekedebiyat. sanat, teknoloji veçok dar bir çevıede kalsa da tefekkiirde skolas- tık, donuk kalıplardan kurtulma ve topluma çağdaşbirbenlik kazandırmaçabalan vehe- \eslen sınırlı şekılde gözlenir. AKSuavi'ler. Zi>a Paşalar. Namık Kemal'ler daha sonra Mithat Paşa"lar, vb. bu gelişmenin. değiş- tnenın kismen saikleri ve ürünleridir. 1876 da "anayasa"tesisedilir. Kuşkusuz fa- natik teokratik yapı veyönetimin hâlâ biröl- çüde sürdüğü Türk-Osmanlı toplumunda bu. önemli bir aşamadır. Ama, bir bölümün ce- haleti. bir kısmının iktidar hırsı \e ulemanın desteği ile anayasa kisa bir süre sonra rafa kaldınlır. Mithat Paşa sürgünde öldürülür. \rtık ıstibdada \e birbakıma *irticai"'bırdö- nemegirilir. Hürriyet ve Islahaf taraftarlannın giderek artması, uluslaşma şuurunun gelişmesi. Ba- tı daki dÜ7en ve fikirlerle tanısmanın yaygın- laşması ile sonuçta ilk Meşrutıyet tesis edi- lebilır (I9Ü7 ). Artık kargaşa bıtse ya. hayır bıtme7. Genecehalet, fanatizm vcmevkı ih- tirası. "Din elden gidiyor, şeriat terk edildi" çığlıklan ile ülkede 31 Vfart irticaı başkal- dınsını yaratır. Bu haile de başlıca ordunun müdahalesi ile bertaraf edilir. Türk-Osmanlı toplumu. Birinci Dünya Harbi'nden parçalanmış olarak çıktıktan sonra yeniden bir mücadeleye atılır. "Türk- k'ri Av rupadan - Küçük Asya'dan kmma ve eski Vünan'ı bu topraklarda ihva etme" tıe- vcs ve hayalleri ile ıneşbu yedi düvelle kar- şı karşıyadır. Tiirk milletinin bagımsızlık veegemenlik hakkına vürekten inanan. onda bu güciı gö- ren, modernlesme veavdınlıga yönelık, mö- tefekkirkafalı büvük bir kumandanın, Mus- tafa KenıaPın önderliğınde ınillet: koca bir imparatorluk kuran ve yaklaşık 150 yıldır Batıhlaşma çabası içinde olan bu toplumun yok edılemeyeceğıni yedi düvele karşı ver- diği savaşımlagöstererek heveslerini kursak- lannda bıraktr. Dininahlak, iman veibadeteilişkin vchu- rafeden anndınlmış esaslanna saygılı. ras- yonel-ilericı. pozitif bilim. irfan ve de tefek- kürü Batılılaşma ve çagdaşlaşmayı hedefle- yen laik Türkıye Cumhumeti kurulur. Ne çare ki yine cehaleı. fanatızm. kör ih- tiras ve hıyanetler. geçirilmi> onca sıkıntıva karşın. çeşıtli çevre ve düzeylerde siirer Yi- ne başkaldınlar, "din. şeriaL dKanet elden gi- divor,hilafet kaMınkJı"avazeleri ile gündeın- dedir. Bugırişimler elbetteyinedevleteebas- tırıl(r. Ama biter mi cehalet. ihtiras ve hıva- net? Menemen'de boy göstermeye kalkar. Hem de düşnıan ışgal ve esaretını görnıüş bır kasabada. Çığlıklar yine aynıdır: "Şeriat is- teriz!" Birkaçsehitverilirvebıtirilir. Devrinı- ler gelişir. saygın bir dev let eıkar yenjden sahne\e. Bu arada lwın bır olav gözlenir: Günümüzde bazı ki^i. grup ve kesimlerin kendisine nispetten medet umduklan, ogün- lerin basbakanı. Mustafa Kemalci olarak gir- diği TBMM'de 1955te "Sizistersenizhilafe- ti de getirebilirsinfo'" der. Bu aslında siyasal hedefli bir kandırmaca ve duygu oksama^ı- dır. aına istennıeverek de olsa irticai bir ifa- dedir Son VM(I > ıllık dönemde laik demokratik \e modernlcşmeyi hedef alan Türkiye Cum- hurivetiniıı bu özelliklerinin > ıpratilması k;in artık eski sloganlaryerine. ~sessiz v« derinden giderek tabana, eğitime-öğretime, ıtıües$ese- lere sızma" yöntemi uygulanır. Özellikle ik- tısadi sıkıntılar ve dıni duygular işlenerek "irtkaayön»eyııl" verilmektedir. Böylecedi- nin bezirgânlığı ve polıtızasyonu ve bu yol- la mevkı ve güç kazanma bir yöntem halini alnııştır. Bu afledılmeztutum.siyasal iktidar- lar ve onlann basıııdakilerin. çok az istisna- sı ılezanıanzamanbaşvurdııklanbiryöntem olageldi Cehalet.fanatizmveçıkaralığaka- palı ve ilerlemeye, av dınlanmava açık olan İs- lam dininc u>mavan vc ona zarar veren, va- kın veu/akçevremi/deki kötii Islam' imaj- It ba/j Müslüman ülkeler arasında, bir ' Isla- mivet vahası' gibi duran saygın. akılcu geli- şen lürkjveC umhurivetLvalııı/camilletinii- le değiL İslama da en hiiyük hi/meti vernıis ve vernıev i sördürmektedir. Bunun tersinı dü^ünen siyasetçi. sözde ulema vebirkısım islaincıC.')düsünürvd. ile uzlaşma. dı\alog esasen olanaksızdır. Zira oturduğumıız zemin ve konuşrugumuz di I v e hedetlerimi7 farklı. tefekkür \e personalite yapımız ayndır Bunlar mevki sahıbi de ol- salar. ilim ve irfan iddiasındaki ulemadan da sayılsalar ve hatta üniversitelerde hasbelka- der hoca da olsalar ya da olmuş da bulunsa- lar dıyalog zor. olanaksız ya da boşunadır. BugünlerdevineSelim III. Mahmut II dö- nemlenndekileri. 31 Mart, Şeyh Saıt, Mene- men başkaldınlannı çağnştıran gösteriler ve mütarekedöneminin birkısım İstanbul bası- nındakı havaya benzer yayınlar ve hevesler gözden kaçmıvor. Bu arada içte ve dışta, ül- keninaydınlığa, mutluluğayöneliktemelfel- sefe ve politikalannı, bütünlüğünü, onurunu hedef alan. karalayan. saptırmaya. parçala- maya yeltenen girişimlere ve bunlara karşı bazen teslimiyetçi ve bazen işbirlikçi davra- nışlan da hayret ve ibretle izliyoruz. Ama iç ve dıştaki sakim hevesler, saptırma gay retleri vedüşmanlıkJar. onlan düşünenlerin kursak- lannda kalacaktır. Vedi düvele karşı gücünü ve onurunu göstermiş, aydınlığa vönelnıiş Türk toplumu, bu yoldaki kararlılığını elbet- te muhafaza vc müdafaa etnıesini bilecektir. Bazen musibetler, ınsanlargibi. uluslarada doğruyu bulmakta yardımcı olabilir. Yazımı bir ayetin bir bölümü ile baglıyorum (Baka- ra2l'6): "ASA EN TEKREHÜ şe> en v« hüvcha>- rün leküm." (Sızce hoş olmayan bir şey, ha- vırlı olabilir.) ARADA BIR VEDAT GUNYOL • ••Ölümün Yaraşmadığı Ölüm, aklıma sığdıramadığım bir olgu. Büyük şair Dağlarca'nın, başkası ölürama ben ölmem di- yen bir dizesi aklımdan hiç çıkmıyor. Başkalarının, yakınlannın ölümüne insan zamanla ahşıyor ve bu- nu doğal karşılıyor. Ben, nice ölümlere, yadırgaya yadırgaya, sonunda alışa alışa geldim bu yaşa. Bir tek ölüm var, 1953'ten bu yana unutamadığım: Or- han Burian'ın ölümü. N e denlı bağlıydım ki ona (hâlâ bağlryım anısına) bir türlü hazmedemiyorum yokoluşunu. Montaigne'ın çok bağlı olduğu dos- tu, kendinden önce ölüyor. Ortarılmaz bir acı çö- küyor yüreğine, tıpkı benim Orhan Burian'ın kaybı karşısında duyduğurn ve hiçbir zaman dindireme- diğim acım gibi. Şimdi bugünlerde, bir yeni ölüm, derinlerden vur- du yüreğimi. Can dostum Halit Çakır, üniversite hocası, çeviri ustası, şakanın en incesinden, nük- tenin en zarifine kanat açan, güler yüzü, işlek ka- fasının ınanılmaz sıcaklığıyla çevresine mutluluk saçan can dostum Halit Çakır da yok artık. Yıllarca önce, Yücel dergisinde, dil ustüne eği- len yazılarıyla yayın yaşamına başlayan Halit Ça- kır, T. VVilliams'ın Arzu Denen Tramvay adlı yapı- tının çevirisiyle, Muhsin Ertuğrul'un hayranlığını kazandıktan sonra, Türkçeye var gücüyle sarılıp, çeviri alafTtndabifbirınden güzel veyetkin atıhmlar yaptı. Bir minibüs yolculuğunda, araç kapısının birden açılmasıyla başı üstüne düşüp can verdiğini, sev- gili eşi bana telefonda bildirdiğinde, inanın, çarpıl- dım. Olacak şey değildi bu. Tıpkı Albert Ca- mus'nün, hani o, "Yaşam saçma bir şeydir" diyen Camus'nün, arabasını bir ağaca çarparak saçma bir ölümle yaşamdan ayrılması gibi saçma bir ölüm Halit Çakırcığımın ölümü. Halit Çakır'ın dostları arasında Dağlarca ile ben vardım diyebilirim. Dağlarca'nın Yücel dergisi çev- resinde tanıyıp çok sevdiği Halit'in ölümünü ben- den telefonla öğrendiği zaman sesinin titreyişlerin- de, gözyaşlarının ıslakhğı vardı. Dağlarca, geçen gün beni telefonla aradı, Halit için yazdığı bir şiiri sundu bana. Yakında çıkacak olan kitabına koyacağı bu şiiri istediğim gibi değer- lendirme yetkisini bana verirken, yine kirpikleri ıs- lak ıslaktı. Günlerce düşünüp düşünüp yazdığı "Kımılda- masızlık Ağıdı" başlıkh bu şiiri sunuyorum sizlere: Tahtalıköy'ü anımsadım ürküyle öldüğünü söyleyince Vedat Günyol Bilesin, eşit karanlıktadır şimdi Yürüdüğümüz sokak, gördüğün yol Kapandı açılmamak üzere kapısı evin Çıkan ne bilir ne anlar Binlerce kez dövünecek ayrılığa Içerde kalanlar Atatürkçüydü devrimciydi Türkçe'yle süslüydü Halit Çakır Ûlüler çırılçıplak gömülüyor ya Kimlere btrakabilir eşsiz güzelliğini o, nasıl bıra- kır Çevirmendi de titiz mi titiz Yaşama 'yı ölüm 'e dönüştürürken eli ayağı kas- katı ak Bütün kaskatı kesilmişlerle Evrendışı kımıldamasızlık ülkesini kuracak. Fazıl Hüsnü Oağlarca ALEVCOŞKUN KUVAYI MİLÜYE'NİN KURULUŞU ... Kıtabın yazarı yapılını hazırlamak ıçın ılgınç bır zamanı seçmiş: Turkıyede bugun "Yenı Mandacıların seslen duyuluyor. ulkenın parçalanmasından soz açılıyor. Sevr yandaşlan Lozan'a karşı çıkıyor. Kuvayı Mılliye ruhu ile alay edılmeye çalışılıyor. Sanırım onümüzdekı günlerde ''Kurtuluş" tarihimıze her zamankınden daba çck başvurmak zorunda kalacağız. İLHAN SELÇUK 500.000 TL (KDVdahıiı Çağ Pazarlama A.Ş. Yerebatan Caddesi Safkımsöğüt Sckak No: 9/8 Cağaloğlu- İstanbul Tel:514 01 95/96 Posta çeki no.: 666322 K4YJ WLLİYE\\İ\ KIRILIŞI TARTIŞMA ADD'ye Saldın 2 0 ekım pazar akşamı Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Kartal ŞubesTnin bulunduğu iş merkezine giren kişiler. camlan kırıp derneğe zarar verdikten sonra tekbir getirerek kaçıyorlar. Bu arada üç el silah sesi duyuluyor. ama onlardan mı, yoksa o giinkü ınaçla tnı ilgili; belli olmuyor. Eh, artık kuraldandır; "filozofça" bildirılerini de bırakıyorlar kapıya. Şimdi İslamın hoşgörü ('.') sınırları içinde gerçekleştirilen bu cylemi birkaç soru ile irılelcyclinı: - Kimdir bunlar1 ' 1930'da Kubila\"ın başını kesenlerle: IMuammer Aksoy, Bahriye İJçok, l'ğur JVlumcu ve daha nice aydınımızı katledenlerle, Sıvas'ta 37 aydınımızı yakanlarla bir akrabalıkları var nııdır? Parayı pulu nercdcn bulurlar? Dev letin kollıık görevlilcri bunları tanır mı. i/ler mi'.' Kınıı dev let kuruluşlannda yuvalandıkları doğrıı ımı? - Amacları nedir'.' Bir siyasal paıiide örgütlenerek dcmokrasinın kurum ve kurallan içinde erke mi gelmek isterlcr: yoksa hcrkesin gö/ü öııünde. deınokrasinin sağladığı olanaklar içinde demokrasiyi yok etnıeye yönelen örgiitlü bir devinim mı karsımı/daki'.' F.ğer ikincisi geçerli ıse yetmiş yıllık a) dınlanma döneminin sorumluluğunu tasıyan (umhuriyet kuşağı ile nasıl hesaplaşmayı düşüııüyorlar: kanlı mı. kansız mı? Uu arada kendi aralarındaki hesabı nasıl görecekler; Afganistan vc benzeri örneklerdeki gibi mi'.' Laikliğe kar>ı oldugunu gizlemeyen bir siyasal parti erkte bulunduğuna ve neredeyse elli yıldır istekleri adım adım gerçekleştiğine göre nedcn zora bas,v uruyorlar'.' Parti ile göriiş ayrılıklan mı var; yoksa bunlar birbirini tamamlayan sıyasalar mı? Tekil olmaktan çıkan bu saldınlar şeriatın kendisini tehlikede gördüğünü mü simgeliyor? Yoksa takıyye ustalan ambalajlama işleminde yeterince başanlı olamıyor mu? Bir soru daha: - "Ülkesi ve milietiyk bölünmez bütünlügü" konusunda çok titiz davranan devlct, bunlar hakkında ne düşünüyor' Yoksa bunlar "onlar" değil mi? Kaya Çerin Kğitimci, V'azar Bilgi için: Buyükdere Caddesi No- lUEsentepe. 80280 Istsibul Tel (212)211 66 61'303 Faks f212l 2'1 65 58 BANKAPİTAL PENCERE öüDönüm Noktası!.. Güneydoğu sorununda bir çıkış noktaa var... Bir de dönüm noktası. Çıkış noktası PKK'nın 1984'teki ilk eylemidir... Dönüm noktası 1991 Körfez Savaşı. ilk eylemi körükleyen, 12 Eylül faşizminin özellik- le Diyarbakır'daki akıl almaz aymazlığı ve zulmüdür. Aymazlık 1980li yıllarda sürdü, 1991 'de Körfez Sa- vaşı'ndan sonra Irak ordusunun elinden çıkan silah- lar PKK'ye nasip olunca, terörün ivmesi çarpıcı bi- çimde yükseldi. Şimdi yeni bir dönüm noktasındayız. Nedir o?.. Bütün göstergeler. 'terör' sözcüğünün 'umutsuz- luk' ile anlamdaşlığını sergiliyor. • Başlangıçtaki hesaba göre PKK, Güneydoğu'da ilk 'kurtarılmışbölge'yisağlayacak, Türkiye'nin bö- lünmesi 'fiilen' gerçekleşecekti. Bu hayale kapılan- lar kimlerdi? . 'öao/â/fnin 'Ikitelli'ye dönüşme su- recinde, hem 'tekelci' hem de 'marjinal' yayın or- ganlarının köşelerinde epey tohumlandı bu fikir... Ama tutmadı. 'En iyi istihbarat' bütün gazeteleri inceden ince- ye gözden geçirmekle yapılır. PKK'nin Güneydo- ğu'da yenilgiye doğru sürüklenişinin göstergeleri, şimdi haber ve yorumların satıraralarında izleniyor. Yurtseverlerin üstünden de bir karabasanın örtü- sü yavaş yavaş kalkıyor. Önemli bir dönüm noktasındayız. Çünkü bu sorunun çözümü, her şeyden önce, as- keri alandaki sonuca bağlıydı. • Güneydoğu'daki 'Olağanüstü Ha/'in kaldırılma- sına ilişkin ilk küçük adım atılıyor. PKK bölgede OHAL'in sürmesi için elinden gela- ni ardına koymayacaktır. Yıllardan beri o yörelerd^ oluşan savaş lobileri de barışı canı gönülden iste- mezler. Şehit yakınlannın akıttığı gözyaşlarının ku- ruması kimilerinin işine gelmeyecektir. Ancak Kürtlerin demokratik haklarını elbirliğiyle yaşama geçirebilmek umudu, terör bastırıldıkça gerçekliğe dönüşebilecek. PKK'nin yenilgisine dö- nük yolda 'dönüşü olmayan' bir noktaya varılmış- sa, Türkiye'nin genelinde demokratikleşmeyi en- gelleyecek bir gerekçe -ya da bahane- kalmıyor. Neydi o bahane?.. Diyorlardı ki: "Kürtçülere özgürlük tanımak, terörü yüreklen- dirmek anlamma gelir." PKK'nin amaçlarına ulaşmadaki olanaksızlığı or- taya çıkıp kanıtlandıktan sonra demokrasi yolları daha kolay döşenir. Demokrasi herkese gereklidir... Yalnız Kürtlere değil... Türklerin günahı ne?.. • Ülkemizin tam anlamında demokrasiye kavuş- ması, kaçınılmaz bir hedef... iki yüzyıldan beri Türkiye yüzünü bu hedefe çe- virmiştir. Batılılaşmanın öteki adı demokratikleşme değil mi!.. Avrupa Birliği'ne neden girmek istiyo- ruz?.. Hem 21 'inci yüzyılın bütün dünyada 'İnsan Haklan Yüzyılı' olacağı dile getirilmiyor mu?.. Demokratikleşme yolunda ilk adımlar ne olmalı?.. Kürtçe yayın yapacak televizyon, Kürt kültürünü araştıracak ve tarihini inceleyecek kurumlar, Kürt- çede tam özgürlük!.. Kürtçülerin cezaevlerinden kurtarılması!.. Vb... • Terör olayında meydan muharebesi yoktur; çok geniş bir alanda egemenlik kurup denetimi sağla- dın mı, uzun sürede örgütü bitirmek vardır. PKK örgütünün terör meydanında bitirilmesi, Tür- kiye'de demokratik sürecin hızlandırılmasıyla eşan- lamlı bir değer taşımaktadır. Türk ile Kürdün barış sürecinde birlikte demokratik savaşını yürütmesi, süreci hızlandıracak en etktli birliktir. Bir dönüm noktasına yaklaşılıyor PAZARCIK ASLI\T HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1995-620 Davacı Hazine tarafından davalı Ibrahim Çamkıran. Halil Çamkıran. Elif Çamkıran aleyhineaçılan tapu ipta- li ve tescil davasının yapılan yargılaması sırasında dava- lıya ilanen tebliğe karar verilmış olmakla; Davalı Halil-lbrahim-Elıf'in duruşma günü olan 5.12.1996 günü saat 9'da mahkememizde hazır bulunma- sı veya kendisini bır vekılle temsıl ettirmesi. aksi takdir- de yokluğunda karar verileceği dava dilekçesi tebliği ye- rıne geçerli olmak üzere ilan okmur. Basın: 114095 Kadınlar Pazartesi koltuğunda konuşuyor. 1-10 Kasım arasında her gün, Tüyap Kitap Fuarı Pazartesi Dergisi standında.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle