Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 OCAK 1996 PAZAR
12 KÜLTÜR
Akdeniz halkları arasındaki kültürel
bağlan giiçlendirmek amacıyla düzenlenen
toplantı TelAviv 'de gerçekleştirildi
6
Beram Banşmı'DİKMEN G İ RÜ.N UÇARER
Uluslararası İsrail Akdeniz Enstitü-
sü'nün 1995'in son günlerinde Tel
Aviv'de düzenlediği "Benim Banşım"
başlıklı toplantı, çeşitli Akdeniz ülkele-
rinden temsilciJeri biraraya getirdi. Mo-
ritanya'dan Yunanistan'a. Sırbistan'dan
Hınatistan'a. ftalya'dan Fransa'ya, Ar-
navutluk'tan Bulgaristan'a, lspanya'ya,
Avusturya'ya. Fas ve Cezayir'e dek uza-
nan ülkeler yelpazesine Türkiye"den de
Zeynep Oral ve ben çağnlıydık. Israilli
ve Filistınli sanatçılann da katıldığı kon-
feransta gündemi "banş". "banş için egi-
tim". "hümanizma" gibi konular oluş-
turuyordu.
Toplantının amacını Akdeniz Enstitü-
sü Başkanı şair Erez Biton şöyle özetle-
di: "Akdeniz insanlan arasında kültürel
bağlan güçlendirerek bu bölgelerde ba-
nşın sağlanması \ olunda politik girişim-
lerin ötesinde adımlar atmak. Kültür ve
sanat insanlannın teke tek kuracaklan
ilişkiler hükümetler düzevindeki temas-
lardan daha az önernli değildir. Aksine,
bu tür beraberiikler zorunluluktur. Çün-
kü. bu ilişkilerin temelinde yatan insan
faktörüdür." Erez Biton, İzak Rabin"in
öldürülüşünün "banş" için atılacak
adımlann kaçınilmazlığını bir kez daha
vurguladığını söylerken "dostluk" \e
K
hoşgörü" ka\ramlannın tüm toplum-
larca benimsenmesinin gerekliligini de
vurguluyordu. Ilk gün toplantıya Büyü-
kelçiliğimiz adına Konsolos Beyza Un-
tunakatıldı. Üçüncügün Kudüs'teki top-
lantıya da Büyükelçi Baıias Özener'in
gelmesi memnunediciydi. Büyükelçilik
tarafından göstenlen bu hassasiyet kon-
ferans kapsamında sık sık değinilen
'karşıhklı Uişkiler* açısından önemliydi.
Banşa söylenecek çok şey var
Pek çok konuşmacının yer aldığı ilk
gündeöncelikle Israil ve Filistinli sanat-
çılann banş üstüne söyleyecekleri çok
şeylervardı. İsrail'inünlükadınoyuncu-
lanndan Onıa Porafın "Benim Ban-
şım'" tanımı. Hitler Almanyası'na dek
uzanıyordu. "Benim banşım Alman-
ya'dabaşladrdivordu Porat, "butürko-
nulann asla tartışıimadtğı bir burjuva ai-
ledc. Sadece sa\ aşın önemini biliyordum.
Sinagogda isedünya yüzünde banşın iba-
detle sağlanacağını öğrenivordum! Bü-
yüdükçe dünva > üzünde banş olmadığı-
nı gördiim. Banş için dua etmeyi bir ya-
na bırakarak savaşın bitmesi için dua
eder oldum. Israü'e banş için geldim, ba-
nşı bulmak için, banş içinde yaşanıak
için. Ama, burada da banş yoktu, savaş
vardı. Şimdi, her şeye karşın yine de ba-
nşı yakalama şansımız var. Bu şansı yi-
tirmeyelim." Filistinli şair Salam Joub-
ran ise kürsüye çıktığında ilk olarak şu
soruyu soruyordu: "Neden bu konferans-
ta Arapça çeviri yok?" Yıllardır gerek
Filistin"in gerekse îsrail'in karanhk bir
tünelde olduğuna değinerek üç çeşit "ba-
nş"tan söz ediyordu Joubran. Politik,
İzak Rabin'in kızkardeşi Raşel Rabin Şair Erez Bitan ve Raşel Bitan
Antik Yunan TıyatrosuAraştırma
ve UygulamaMerkezi (DESMl)
Yunanlı sanatçı Aspasia PapathanastoıTvu Delfı
Festivali'nde görmüştüm. Euripides ıle Sofokles'ın
*Elektra"lan üzerine yaptıgı konuşma ve ünlü Japon
yönetmen TadashiSuzuki'nin Elektra yorumunu adeta
dıdikleyen eleştirisı dikkatimı çekmışti. 7O'lı yıllann içinde
olan bu değerli sanatçıyla Tel Av iv 'de tanışma olanağı
bulduğum gibi zengin dünyasından da yararlanabildim.
Alman işgali sırasmda hiç durmaksızın tıyatro yapmış
Papathanasiou. I957'de Peiraiko Tiyatrosu'nun kuruculan
arasma katılmış ve pek çok ülkeyi gezmış. Ankara Devlet
Tiyatrosu'nun konuğu olmu$.
Askerı cunta döneminde Londra'da yaşamış \e Covent
Garden'da Berlioz'un "Tnıvaiılar"ında Andromak rolünö
oynamış. I986'da Japonya'nın ünlü Togo Topluluğu'nca
davet edilerek Sofokles'in "Oidipus Rex"inde Jokasta
rolünü kendı dilinde yorumlamış. Medea. Antıgone ve
Elektra repertuvannın baş köşesmdekı roller. Şu srralarda
Eleanor Duse'un hayatmı oynayacak olan sanatçının ödüllen
saymakla bıtme>ecek kadarçok.
Aspasia Papathanasiou. bugün üzerinde önemle durduğu:
Antik Yunan Tiyatrosu Araştırma ve L'ygulama Merkezi
"DESMİ*nın başkanı. DESMl. 5-8 Ekim 1995 tanhlen
arasında Atına'da önemlı bir toplantı düzenliyor; Dünya
Dillennde Antik Yunan Tıyatrosu. Antik o>unlann çeviri
sorunlan üzerine vogunlaşan bu toplantının çagrılı ülkeler
listesıne bakıvorum. Japonya'dan Hındıstan'a. Amerika'dan
lngıltere">e. Çın'den Iran'a, Izlanda'dan Brezılya">a.
Fılıpınler'e kadar akla gelecek her ülke katılmış. bizim
dışımızda..."Neden Türkiye yok?" sorusunu cevaplarken ılk
etapta bızım temsılcılıgimızden kaynaklanan ılgisizlıkten.
ardından uzadıkça uzavan vazışmalardan ve son anda
aldıkları "katılamıyoruz" vanıtından söz edıvor.
Toplantı ile ılgılı olarak kapanış bıldirısını \eriyor Aspasia
Papathanasiou. Bildırıde kısaca ^u noktaların altı çiziliyor:
Sayıları kısıtlı olan antik metınler asırlardır medenivetleri
besliyor. ınsanlığı büvülüvor. çe\ırmenlert zorluyor. Bu
metınler her dıle çe\ rılmelı, dünyanın her kö^esınde
okunnıalı \e ınsanlığı etkılemelı. Antik Yunanca bir kodlar
bütünüdür. Etık \e politik değerlerı krıstalıze eden karmaşık
bir kodlar bütünü. Çevırmenler bu kodlarla hesaplaşmak.
bunları kendı dillerıne taşjmak konumundadırlar. Dilde
şıırsellik. kültür. ıdeolojı. Çevırmenın haylı güç olan görevı
bu sorunların üstesınden gelerek orıjınal metnın dennlığinı
kendı dılıne aktarabılmektır.
durduğu bir başka konu da üniversitenin
tolerans konusundaki genişliğinin du-
yarsızlık sınırlannı zorlamasıydı. **Hoş-
görüsüzlüğe hoşgö'rii ile karşı çıkılamaz"
diyordu genç kadın.
Ikinci gün Suriye sınınndaki Manera
Kibutzu'na gidildi. izak Rabin'in kız
kardesı Raşel Rabin dıkenli tel örgüler-
le çevrilmis. bu kibutzun kuruculanndan
biriydi.
Bavan Rabin. savaştan sonra terörist
saldınlardan korunmak için tel örgüler
ve sığınaklar oluşturdukiarını anlatıyor
ve "Buraya 53 yıl önce geldik*1
diyordu,
"bu tepelerde ne bir ağaç vardı ne de bir
ev. Çorak bir araziydi. En vakın köve git-
nıek için saatlerce \ ürürdük. Ama mis-
yonumuz buvdu. \Ierke/den uzak alan-
İara >erieşmek- Eğer biz ve bizim gibiler
olmasaydı İsrail haritası degişebilirdi.
I942'de \ahudi ırkının vaşadıklarından
sonra bu toprakları onlar için haziria-
makla vükümlüvdük." Ra>cl Rabin. "İn-
sanlann birbirierinden nefret etmelerine
gerek >ok. Nefret nefreti doğuruvor'"dı-
yordu.
Ama. kibutzda onunla aynı fikirde ol-
mayanlar ve Golan Tepeleri'nden çekil-
mek zorunda kalışlannı kabullenmek is-
temeyenler de vardı: "Buralan biz ye-
şerftik. Biz ektik biçtik. Biz mücadele ver-
dik. Şimdi banş adına vazgeçmemizi is-
tiyorlarr
Ejğitim ve kültürün bütçesi
yuzde 74 artünlmış
ekonomik ve kültürel düzlemde banş.
fnsanlann yıllardır karşı kesimi belirle-
yen işaretlerden bile nefret ederek yaşa-
dıklannı vurgularken artık sanat ve kül-
tür insanlannın görevlerinin bilincinde
kişiler olarak ortak noktalarda brrleşme-
leri gerektiginin altını çiziyordu.
'Banş ancak banş için
savaşmakla ektei
Bir başka Filistinli şair Samih El Ka-
sım ise barışın ancak banş için savaş-
makla elde edileceğini belirtirken aynı
noktaya halen Paris'te yaşayan \e
UNESCO Kadın Kuruluşl'arı Başkanı
olan Cezayirli Vassila Tamzali de deği-
niyor: "banşı savaşmakta buluvorum,
banş için mücadele etmekte" diyordu
Hoşgörüsüzlüğe karşı savaşmak. sömür-
geciliğe karşı savaşmak. eşitsizliğe kar-
şı savaşmak...
Banş kültürünü özümsemeden barışın
elde edilemeyeceği. pek çok Akdeniz ül-
kesinin yaşanan gerçeğiydi. Uluslarara-
sı Akdeniz Tiyatro Enstittisü Başkanı Jo-
se Monleon savaş ve banş kültürleri ara-
sındaki hassas ilişkiye değinirken 'za-
fer' ve 'banş' sözcükleri arasındaki
uyumsuzluğa dikkat çekiyordu
Günün ilgi çeken konuşmalanndan bi-
rıııı ise Bar llan Üniversitesi öğretim
üyesi JulietteHassinyaptı. Hassin. sanat
ve banş arasındaki bütünleşmenin altını
çizerken "İgal Amir de İzak Rabin'in
okuduğu bu üniversitede okudu, ama
onun aldığı egitimde hümanistdünya gö-
rüşüne ver yoktu. O. ne Vünan klasikle-
rini ne Tolstoy u ne Dostoyev ski'ji tanı-
yor. tanımak gereksinimini de duymu-
yordu. Çünkü aldığı tekyönlü eğitim onu
övle şartlandırmıştr diyordu. Hassin'e
göre zaman içinde eğitim sistemi eroz-
vona uğramış. venlen siyasal ödünler hü-
manist degerleri yıpratarak din olgusu-
nu öne çıkarmı^tı. Hassin'in üzerinde
Üçüncü gün. kutsal topraklara aynl-
mıştı. Kudüs'ü ziyaretten sonra yenilen
ögle yemeğınde Eğitim ve Kültür Baka-
nı'nın yaptıgı konuşmada dikkatimi en
çok çeken nokta. son üç yılda bütçeden
eğitim ve kültüre ayrılan payın yüzde 74
arttınlmış olmasıydı. Zaten Milli Savun-
ma'dan sonra en büyük paya sahip olan
Eğitim ve Kültür Bakanlıgı artık Milli
Savunma ileeşitlenmişdurumda. Nedi-
yelim? Dansı başımıza...
Bu konferansın düzenlenmesinde
Erez Biton ile birlikte çalışan eşi Raşei
Biton'un kapanı^ konuşmasından önce
Tunus. Ispanya. Italya ve Türkiye temsil-
cileri de barış ve hümanizma üzerine bil-
dirilerimizi sunduk. Arnold NVesker ve
Dante'den sonra Yunus Emre'nın felse-
fesine değiniş de sanıvorum Anadolu
topraklannda hümanızmanın çekirdegi-
ni oluşturması ve bugünlere uzanması
açısından ilgi çekiciydi.
Gün. Yunanlı ünlü tragedya oyuncusu
Aspasia Papathanasiou'nun şu sözlenv-
le noktalandı:
"Akdeni/ ülkelerinde hapishanelerde
özgüıiük uğruna. demokrasi ugruna. in-
san haklan için mücadele eden pek çok
insan yatnor. Bu insanlar için birleşelim.
İsrail'de bugün 6000 kişi özgür bırakıklı,
ama daha 5000 kişi yatıyor. Ya diğer ül-
kelerdeki düşünce suçlulan? Bu insanla-
nn özgiir bırakılmalan için siz sanat in-
sanlannı etkin bir güç oluşturmava da-
vet edivorum."
1995 GRAMMY ÖDÜLLERİ
Morisette ve Carey
6 dalda aday
Kültür Servisi- Grammy
ödülleri 2% şubat günü
dünya çapında > ayımlan»-
cak bir törenle açıklana-
cak.
Ödül kazananlar Ulusal
Bilimler ve Sanat Akade-
misi'nin 7500 üyesinin
mektupla yapacağı ikinci
tur oylama sonucu belirle-
necek. Kadın sanatçılann
açık bir egemenliğinin gö-
zeçarptıg^ı 1995ödüllerin-
de Alanis Morisette v e Ma-
riah Carev 6'şar. Joan Os-
borne 5 dalda aday.
En iyi sanatçı dalında
Morisette. Osborne, Sha-
nia Twain. Brandv and Ho-
otie v e Bknvfish' in aday o1-
duğu Grammy ö'düllennün
diğer dallardaki ada>ları
şöyle:
En İyi Pöp Albümü: Ma-
riah Care> (Daydream).
Eagles* Hell Freezes Over).
Annie Lennox (Medusa).
Madonna (Bedtime Stori-
es). Joni Mitchell (Tribu-
lent lndiao)
Kadın Rock Şarkıeısı:
Toni Childs (Lay Dovvn
Your Pain), PJ. Harvey
(Dovvn By The VVater),
Alanis Morisette (You
Ought Know). Joan Os-
borne (St. Teresa). Liz
Phair (Don't Have Time)
Erkek Rock Şarkıeısı:
Bob D>lan (Knockin" On
Heav en's Door). Chrislsa-
ac(Somebody's Crying).
Lenny Cmvitz (Rock And
roll l"s Dead). Tom Pet-
tyi You Don "t (Cnovv Hovv [t
Feels). Neil Young (Peace
And Love)
Metal: Gvvar, Megadeth.
Metaliica. Nine Inc Nails,
VV'hite Zombie
Rvthm And Blues: Mary
Blige. D'Angelo, Prince.
TLC. Barry VV'hite
En İvi Rap Gnıbu: Bo-
nes fhugs-N-Harmony.
Cypress Hill. Method
Man, Naughry By Nature,
The Dogg Pound
Country Albümü: Juni-
or Brovvn, The Mavericks.
John Michael
Montgomery,
Shania Tvvain. Tr-
ish Yearvvood,
Dvvight Yoakum
Enstrümantal
Jazz: Kenny Bar-
ron ve Roy Hay-
nes, Hank Jones,
Joe Henderson,
Fred Hersch, My-
coy Tyner Üçlüsü
ve Michael Brec-
ker
Tropikal Latin:
Marc Anthony.
Cachao, Wille
Colon ve Ruben
Makers. Shaggy,
Skatalites, Third
World
KlasikMûzHc:
Pierre Boulez ve
Karl-August Na-
egler. Charles
Dutoit ve Ray
Minshull, Martin
Neary ve David
Mottley, Maxim
Vengerov ve Fri-
edmann Engelb-
recht.
Neruda.
se\digi kızın
gönlünü
çalabilmesi
için dizeierini
Mario'ya
ödünç veriyor
vegenç
postacı
muradına
erivor. Ancak
güzel günler
çabuk
bitiyor:
sürgündeki
günleri sona
eren Neruda
ülkesine
dönüyor ve
Mario pek
aniayamadığı
bir yalnızlığın
içine
düşüyor_.
11 eruda'nınpostacısı Oscar'a yürüyor
CUMHUR CANBAZOĞLU
Sezon boyunca tek tük gösterime
çıkan Av rupa sineması
örnekleriyle 7. sanatın tadına
varanlar, Postacı(ll Postino)adlı
filmde tskoç yönetmen Michael
Radford'la Italya'nın savaş sonrası
yetiştirdigi en önemli
komedyenlerden Massimo
Troisi'nin ilginç işbirliginden
büyük zevk alacaklar.
Postacı, özetle Şilili ünlü ozan
Pablo Neruda ile Mario adlı genç
birpostacının öyküsü. Film
Italya'da Napoli yakınlanndaki bir
adada geçiyor. Sürgündeki
Neruda'ya dünyanın dört bir
yanından gelen mektuplan en kısa
sürede ulaştırabilmek amacıyla
ada halkı seferber oluyor. Bu iş
balıkçılık yapmak istemeyen.
adadaki birkaç okuryazardan biri
Mario'ya düşüyor.
Ozanla postacı dost oluyorlar kısa
sürede. Neruda, sevdiği kızın
gönlünü çalabilmesi için dizeierini
Mario'ya ödünç veriyor ve genç
postact muradma eriyor. Ancak
güzel günler çabuk bitiyor:
sürgündeki günleri sona eren
Neruda ülkesine dönüvor ve
Mario pek aniayamadığı bir
yalnızlığın içine düşüyor...
Şilili yazar Antonio Skarmeta'nın
Ateşli Sabır(Ardiente Patiencia)
adlı ronıanından beyazperdeye
aktarılan filmin konusu
sinemaseverlere pek yabancı
değil; yıllar önce yine
Skarmeta'nın yönettiği bir film
aynı adla Türki>e sinemalarında
gösterilmişti.
Filmin cekim aşamasında
Neruda'yı canlandıran Philippe
Noiret ile Troisi'nin adları sinema
basınının dikkatini sete
yöneltmişti. ama sansasyona
meraklı gazeteciler ancak çok kötü
birolay sonrası filmin varlığından
haberdar olmuştu. Çekimlerin
bitiminden bir gün sonra 41
yaşındaki Massimo Troisi (1953-
94) kalp krizi geçirerek ölünce
magazincilerde filmi >ere göğe
koyamamışlardı...
Ital>anlar birkaç ay sonra çok
sevdikleri Napolili Troisi'nin son
filmini izleyebilmek için sinema
salonlanni doldurdular.
Canlandırdığı tipleri fazla
karikatürize etmeden yorumlayan.
Mastroianniyleoynadığı Ettore
Scola ınızalı Splendor. Saat Kaç
(Venedik'te En İyi Erkek Oyuncu
Ödülünü kazandt) gibi
çalışmalarla uluslararası ünü
yakalayan Troisi bu filmi çok
istiyordu. Senaryonun yazımına
katılmış. ön yapımcılığı
yüklenmişti. Kalp hastası
olduğunu biliyordu, ameliyat da
gerekivordu. ama sinema aşkı her
şevı bastırmıştı.
Ameliyat tarihi filmden sonraya
atılabilirdi...
Seyirci belki de Postacı'da baştan
sona gülmeyi umuyordu. Ancak
Troisi'nin birkaç esprili çıkışı
dışında. bugün yaşamayan bir
Italya'nın melankolik hali vardı
filmde. İtalya'ya AnotherTime
Another Place'i vönettiği günlerde
aşık olan Michael Radford'un
gönlündeki görüntülerdi
beyazperdedeki. Deniz mavi,
insanlar neşeli, komünistler hala
komünistti. Büyük ozanın adaya
gelmesi heyecan yaratmıştı...
Eleştirmenler halkla içiçe
yaşamayı seven Neruda'yı
oynayan Noiret'nin filmi
benimseyemedigi için fazla
yözeysel kaldıgını. Troisi'nin ise
basit. utangaç. dürüst bir köylü
genci başanyla canlandırdığını
yazdılar.
Yapımcı şirket. bir yıl gecikmeyle.
Türki>e'yle aynı günlerde
Postacı'yı ABD'de gösterime
çıkartarak Oscar adayı yapmaya
çaiışıyor.
250 salonda gösterilecek 'yabancı'
film bu alanda bir rekor kırıyor.
Italva'yı Tornatore'nin L'lomoDi
Stelleadlı filminin temsil edeceği
Yabancı Film Oscarı kategorisine
katılamayan Postacı. ingilizce
normal filmler kategorisinde
Akademiadaylannın dikkatini
çekmeye çaiışıyor.
Anımsadığımız kadanyla bugüne
dek yabancı film olarak
Hollyvvood yapımlan arasından
sıyrılıp valnız CostaGavras'ın
Z'si (1969) ile Bergman'ın
ÇığJıklar \e Fısıltılar'ının (1973)
almayı 'başardıgı' adaylık
konusunda Postacı'nın da şansı
hayli fazla. Doksanh yıllarda
Cennet Sineması ile Akdeniz adlı
nostaljik Italyan filmlerinın ABD
piyasa.sindaki başansı Postacı'nın
yapımcılannı umutlandırıyor.
KOŞEBENT
ENİS BATUR
Entel'ektüel
Belki önce, binlerce kez yapılmış da olsa, bir en-
telektüel tanımı yapmakta yarar var: Entelektüel'in
bilgi birikiminden ve ufuk genişliğinden destek ala-
rak eylem yapan bir cemaat üyesi olduğunu söyle-
yebilirim. Demek ki, marjinal biri değil o. Ama, mer-
kezde, yani iktidarda da değil: Merkez ile sınır ara-
sındaki bir bölgede yerini aramak gerekiyor: Bir
yandan herkes gibi; bir yandan da cemaatin gene-
linden ayrılıyor: Çünkü bumunu sokuyor her şeye,
resmen böyle bir görev verilmediği halde. Entelek-
tüelin eyleminden bunu anltyorum: Görevi değil de
işlevi var. Üstelik doğrudan kendisini ilgilendirme-
yen konularda - hatta kişisel çıkarlarına ters düşse
de. Bir kolektif namus, ölçü, denge arayışı içinde:
Onun için de ikide bir çıkış yapıyor, tavır alıyor.
Bütün bunlar entelektüeli ortak konularda önce-
likle kişisel seçimlerini yapmaya iter: Egemen giyim-
kuşam anlayışı, evlilik kurumu, zorunlu askerlik, ha-
pishanelerde yaşama koşulları... Rasgele seçtiğim
bu örneklerden anlaşılacağı gibi, bireyi ve cema-
atimeşgul eden her konuda bir duruş arar. ille de
aykınyı benimseyecek, bete gidecek, tersyüz ede-
cek diye bir şey yoktur. Yanlış anlaşıhyor bu: Ente-
lektüel muhakkak farklı, garip, egzantrik sayılıyor.
Yok öyle şey: Entelektüeli tuhaf giyinen, davranan,
akıl yürüten biri sananlar onu öyle tahmin edenler-
dir: Sanki başka bir gezegende yaşadığı varsayılan
bir canlı için ET çeşitlemeleri yapıyor.
' Bana öyle geliyor ki, "entel" kategorisi bu yanlış
anlama kavşağında dogdu. Kime "entel" deniyor?
Galibasakal bırakan, kravattakmayan, baragiden,
tek eş/iliği sevmeyen, evinde maymun besleyen,
şehirde bisiklete binen, yazın Bodrum köylerine gi-
den, pipo içen, yüksek sesle ilginç fantezilerini çev-
resindekilere ileten insanlara "entel" deniyor. Bu
metropol üyesi aslında 2 bin metre karelik bir alan-
da, kendisine benzeyen birzincirleme mekânda ya-
şıyor. Özel hayatı yok: Çünkü hayatı paylaşılıyor.
Kendi duruşu, seçimleri, kararları, tavırları da yok:
Çünkü bunların hepsi ortak.
Şimdi, entelektüel ile entel arasında toplumun
genel ortalamada bir temel fark görmesi mümkün
değil. Dışarıdan bakıldığında örtüştükleri düşünü-
lüyor. Oysa, olsa olsa kesiştikleri noktafar var. En-
tel, entelektüelin herbakımdan kısaltılmışı: Ona ba-
kıp 'birşeyler
1
kapmış, yarım yamalak anladığı 'bir
şeyler'e özenmiş, benzemeye çalışırken öyle oldu-
ğuna bile inanmıştır.
Bir toplumun önyargısını yenmek güçtür, şart da
değildir. Şunu kime anlatabilirsiniz: Bir entelektüel
gece erken yatıp sabah erken kalkabilir; pek ender
içki içebilir; evli ve çocuklu olabilir; sakal bırakmak
ve maymun beslemek zorunda değildir; televizyon
seyredebilir; yaşadığı metropo>ün ara sokaklannda
görünmeden dolaşabilir. Bir "entel" çıkarlarını çığ-
neme pahasına tavırlar alamaz, hayatında yüzünü
görmediği insanlar için kendi canını anlatabilecek
seçimler yapamaz, basmakalıp olandan bir başka
basmakalıbın cenderesine sıkışmak üzere kaçmak-
tan kurtulamaz.
Entelektüel, kafasmı değirmenlerle bozmuş kişi-
dir; başka çaresi yoktur. Entel, çareyi bulur hep: Bir
yan iş olarak, değirmenleri turizm sektöründe kul-
lanır.
Toplumlann yargısını yenmek de güçtür. Entelek-
tüel'i entel'den ayıramamak neyse ne, herikisine de
sonuç olarak gereksinme duymadığına, duymaya-
cağına çarçabuk karar verebilir. Ardından da soru
işaretlerıyle kuşatıh. bocalamaya koyulur. Gümrük
Birliği tam olarak nedir; laik devlet-laik insan ayrımı
nasıl aydınlanır; hangi partiye oy vermeyelim: Gü-
ney-Doğu sorunu hangi yöntem ya da yaklaşımla
çözülür... Son aylarda Türk toplumunun yanıtlarını
bulmakta güçlük çektiğini her davranışıyla göster-
diği sorulardan birkaçı. Entelektüelleri olsaydı, on-
lara kulak verebilseydı, aralarında diyalog yolları
açılabilseydi bu çaresiz şaşkınlık bir ölçüde olsun
hafiflemez miydi?
Toplum ile Entelektüel'in anlaşmasından. seviş-
mesinden söz etmiyorum burada. Günter Grass ile
Almanya arasında bir sevgi bağı aramak boşuna
olur sözgelimi. Ama, birbirierini dikkatle dinlemeye
çalışmışlardır. Entelektüel'in hayatını her şeye bur-
nunu sokacak biçimde örgütlemiş olmasından ya-
rarlanamayan toplumlar bir sürü kıble arasında pu-
sulasız dönüp duracaklardır.
Hâmiş: insan. kendi kendisinın kuklası.
'Karacaoğlan'dan Onat Kutlap'a
Költür Servisi - "Karacaoğlan'dan Onat Kutlar'a"
başlıklı toplantı. bugün saat 17.00'de BEKSAV Kültür
Merkezi"ndegerçekleştirilecek. The Marmara
Oteli'ndeki bombalama olayı nedeniyle geçen yıl
yaşamınt yitiren >azarOnat Kutlar'ı anmak için
düzenlenen etkinlik çerçevesinde. ismail Sanoğlu'nun
yöneteceği, Onat Kutlar'ın ailesınin yanı sıra Seza
Akso>. Dursun Özden ve Mete Akalın'ın katılacağı bir
söyleşi yapılacak. Toplantıda aynca. Darüşşüfaka
Lisesi Kültür Etkinlikleri Komisyonu'nun düzenlediği
bir Onat Kutlarpiyesi izJenebilecek. (İlgilenenler için
adres: BEKSAV Kültür Merkezi. Kırtasiyeci ^ok. No:
21 Kadıköy - CHP binası >anı)
'Sîgapa ve Sağlık' karîkatür
yarışması
Kültür Servisi - Toraks Dernegı ve Karikatürcüler
Derneği, "Sigara ve Sağlık" konulu biryarışma
düzenliyor. Sigaranın sağlık üzerine etkileri. sigara
fırmalannın reklam, promosyon etkinlikleri gibi
dallann olduğu yanşmanın seçici kurulunu Turhan
Selçuk. Doğu Ergil. Bülent Becan. İsmail Gülgeç.
Muhittin Köroğlu. Necati Abacı. Mahınut Akgün.
Kamil Yavuz. Raşit Yakalı oluşturuvor. Amatör.
profesyonel tüm karikatürcülere açık olan yarışmada
hertürlü çizim tekniği serbest. Y'anşmaya gönderilecek
yapıtlann daha önce hiçbir yarışmada ödül almamiş.
olması gerekiyor. Son katılma tarihinin I N'isan 1996
ofduğu yanşma hakkında daha fazla bilei için Tel: 0
216 326 65 51
İstanbul Kiev Oda Orkestrası
konseri
Kültür Merkezi - istanbul Kiev Oda Orkestrası. 11
ocak perşembe günü saat 19.30'da. şef Saim Akçıl
yönetiminde CRR Konser Salonu'nda bir konser
veriyor. Konsere solist olarak Ukraynalı Ivan Kuçer
(çello) ve devlet sanatçısı Ayhan Baran (bas) katılıyor.
Ukrayna Türkiye Müzık Merkezi ile CCR işbirliği
çerçevesinde gerçekleştırilecek bu ilk konserde
orkestra; Tartini. Vivaldi. Bruch, Bartok. Çaykovski ve
Massne'nin vanıtlannı seslendirecek.