25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 OCAK 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Multimedia• Multimedia '96 • Uygulamalar • Ürünler / BIOS'UN İNCE AYARLABI Sisteın performansını bedavaya artırmanın yollar CHIPUCU: Ufak kurrıazlıklar Wincî verimini artırabilir İLETİŞİMDE ERİŞİLEN SON NOKTA INTERNET• Yeni Başlayanlar Için Rehber • Internet Sokaklarında Yok Yok! "Internet için Herşey" tek bir C hem de herkese... Bilgisayar dünyasında sınırlar kalkıyor. .j . . . -J înÂAliJ "Jİ \^J .li.^., Amacmız, bilgisayar dünyasında doğru adımlar atmak, en kısa zamanda en yüksek verimi almak ve başanh sonuçlara ulaşmaksa, Chip'le tanışmanın zamanı geldi. Chip Türkiye'nin en yeni bilgisayar dergisi. Derginiz Chip'te bilgisayar dünyasındaki en son gelişmelerden, piyasaya çıkmış yeni ürünlere, yazılım-donanım konulannda detaylı bilgilerden, Interaet, on-line, netsurfing fflj ~ m * " hakkında araştırmalara, Satın *''• ^•^*- Alma Danışmam'nden, o)ian, haber ve testlere kadar bırçok bölüm yer alıyor. Aynca, uzmanlar tarafından hazırlanan özel sayılarda çeşitli konular ele alımyor, her se\iyedeki bilgisayar kullanıcılanmn yararlanacağı türden bilgiler, konuyla ilgili demo'lar içeren CD-ROM'larla birlikte veriliyor. C h i p B i l g i s a y a r K ü l t ü r ü VOGEL Yönetim, işten çıkarma yapılmayacağına dair protokol imzalamadı ÇEAŞ'ta işçiler istifa etti SAMİH AZMİ EZER ADHNA-Çukurova Elektrik AŞ (ÇE- AŞ) işçileri, Istanbul'da yapılan genel kurulla göreve gelen Uzan yanlısı yö- netimin işten çıkarma yapılmayacağı ve sözleşmelere uyulacağına ifişkin bir protokol imzalanmaması üzerine top- luca istifa ettiler. ÇEAŞ ana giriş kapısında protoko- lün imzalanmaması durumunda ÇE- AŞ 'tan istifa edecekJerini açıkkyan iş- çilerin iki gün önce başlayan bekJeyi- şi dün de sürdü. Sabah saatlerinde, Adana Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı Cemll Eryürek'in, bazı yöne- tici arkadaşlanyla birlikte mühendis ve işçilereyaptığı destek ziyareti alkış- larla karşılandı. Bu arada, Tes-İş Sen- dikası Genel Başkan Yardımcısı Mah- mut Özonur, sendikanın 2 No'lu Şube Başkanı AB Örk ve diğer yöneticiler, Uzanlar, tarafından şirkete gönderilen ternsilcilerle görüştüler Özonur, *Onlara,3kasımdansonra işe gircnler de dahı'L kapsam içi ve kap- sam dışı hiçbir personelin kılına doku- nulırtavacağı \e hem stndikavla hem de kapsam dışı işverenleyapılan sözJeş- melere harfiyen u\ ulacağma iljşkin bir protokol imzalanmasının şart oiduğu- nu büdirdik" dedi. Şube Başkanı Ali Örk de şöyle ko- nuştu: "Hepimizin istifa mektubu cebimiz- de. Protokol imzaiamayı kabul etmez- lerse trafo merkezleri, santrallar ve di- ğer işyerierinin anahtarlaruu, yetkisiz yetkiiilere teslim edeceğiz, Hepimiz is- tifa edeceğiz.'' Görüşmeler Adana Vali Vekili Ke- mal Durukan'ın arabuJuculugunda dün gece saatlerine kadar sürdü. "Elektrik üretimini asla durdurma>acagız" açık- lamasını yapan Durukan, Adana Em- niyet Müdürü MehmetCündoğdu, Jan- darma Alay Komutaıu Albay Ihsan As- lan ve Tes-Iş Genel Başkan Yardımcı- sı MehmetÖzonur'uçağırarakbirtop- lantı yaptı. Sendikacılar çark etti Yaklaşık yanm saat süren toplantı- dan sonra Özonur, Durukan'ın, Kemal Uzan ile telefonla görüştûgünü belir- terek şunlan söyledi: "ValiVekili Durukan, Kemal Uzan'n, toplu iş sözleşmesinin degıstirilmeyece- ği garantisi ve iş güvenliği konusunda teminat verdigini. sadece son yönetim döneminde işe alınanlann durumlan- nın görüşüleceğini söylcdiğini iletti." Özonur, VaJı Vekili Durukan'ın is- teği üzerine eylemi, Uzanlar ile proto- kol imzalanıncaya kadar bir hafta sü- reyle erteleme karan aldıklanru kaydet- ti. Vilayetten aynlan Özonurve Örk, da- ha sonra işçilerle görüşmek üzere ÇE- AŞ tesislerine gittiler. İşçilerden ret Özonur, işçılere hitaben yaptığı ko- nuşmada, Vali Vekili Durukan'a, "bir hafta süre" verdiklerini ifade ederek, "Memleket, bizim memleketünizdir. Amacımrz,toplu işsözieşmesinin uygu- lanmasuu ve iş giivencesini saglamak- ü. Bu sözü de validen aldık" dedi. Özo- nur'un konuşmasından sonra, bir haf- talık süreyi kabul etmediklerini bildi- ren işçiler, sloganlarattılar ve önceden hazırladıklan istifa dilekçelerini 2 No'lu Şube Başkanı Ali Örk'e teslim ettiler. işçiler, istifalannın tespiti amacıyla te- sislere bir de noter çağırdılar. Bu arada, araJannda, Tes-lş 2 No'lu Şube Başkanı Ali Örk'ün de bulundu- gu 7 işçi fenalık geçirdi ve çeşitli has- tanelerde tedavi altına alındı. Bunun üzerine Sami Durukan, Çu- kurova Elektrik AŞ'de (ÇEAŞ) yaşanan gerginligi sona erdirebilmek amacıyla sendika yöneticileri ile işveren temsil- cilerini gece bir araya getirdi. Bu gö- rüşmeden sonra bir açıklama yapan ÇEAŞ Genel Sekreteri Seçkin Civan, 3 Kasım 1995'ten sonra işe alınan 85 kişinin iş akitlerinin feshedildiğini, bu karann noter kanalıyla işçilere bildiril- diğini kaydederek, bu tarihten önceki kadroyla devam etmek istediklerini ifade etti. ÇEAŞ'ta denetim kuruluna Cem Uzan'ın iki sekreteri seçildi h sekreteri denedeyecek HACER GEMİCİ Çukurova Elekt- rik'inmaliyapısını Cem Uzan'ın sek- reterteri denetleye- cek. Sanayi Bakanlı- ği'nın Sermaye Pi- yasası Kurulu'nu (SPK) hiçe sayarak atadığı hususi mu- rakıbın çalışmalanyla 24 Ocak ta top- lanan Çukurova Elektrik AŞ'nin(ÇE- AŞ) olağanüstü genel kurulunda denet- çi olarak belirlenen Serra Tekand ile Lütn.ve Güçyetmez'in Cem Uzan'ın sekreterleri olduğu belirlendi. Uzan Ai- lesi'nin ilgili yasanın sadece şirket yö- neticileri ile kan bağı olan kışilenn de- netıci olamayacağı yönündeki hükü- münde, denetçilerin nitelikleri konu- sunda detaya girilmemesi nedeni ile do- ğan boşluktan yararlandığı ileri süriilü- yor. Böylece ÇEAŞ'ın 7.6 trilyon lirasını kendi şirketlerine aktararak küçük ya- tırımcıyı zarara uğratmakla suçlanan Uzan ailesinın "yönetim anlayışını" bir kez daha ortaya koyduğu belirtiliyor. Küçük ortaklar adına hareket eden Avukat 2^fer Saka, ÇEAŞ'ın genel ku- rulunu "aile toplanösı" olarak nitelen- dirirerek ne yeni yönetimi ne de denet- çileri kabul ermediğini ifade ederken, SPK de denetçi adı altında gösterilen iki sekreterin niteliklerini araştırmaya baş- ladı. Halka açık bir şirket olan Çukurova ElektrikIdehukuksavaşı devam ederken Uzanlar'ın iki sekreterinin denetçi ola- rak görevlendırilmesi denetçilerin ni- telik veyetkileri konusunugündemegi- tirdi. Türk Ticaret Kanunu'n un 347. maddesine göre seçilmelerine aykın bir hüküm olmasa bile konuyla ilgili uzman- lardenetçilerin " biiançolan inceleye- bilen, gelir ve giderleri kontrol ede- bilcn, şirketin gelirlerinin bilançoya yansımasını sağlajabilen bir yeterli- likte olması" gerektigıni ileri sürüyor- lar. Aylık kazancı 25 milyon dolar civa- nnda olan bir şirkette bu paranın usu- lüne uygun olarak bilançoya intikal edip etmeyeceğinin Cem Uzan'ın sekreter- leri denetleyecek olmasının rahatsızlık verici olduğunu ifade eden Avukat Za- fer Saka "ipin ucunun kaçtığıoı" kay- dediyor. Denetçilerin her şeyden önce "bağunsz" olması gerektigini kaydeden Saka, "Şirket yöneticilerininemrineça- bşan bir denetçinin ne ölçüde etkili oîa- cagı belli. L nıanm bu iki arkadaş ne ka- dar agır bir sorumluluk albna girdikle- rinin farkındadırlar. Eğer bu denetçiier görevlerinin s e r e â' Kİhi \apma/Jar ve daha önce olduğu gibi iştiraklere para akıtılması gibi olavlar cereyan ederse müşreteksorumfulugu da üsdenmiş olu- yorlar"dcdı. SPK inceliyor Öte yandan SPK de ÇEAŞ'taki yeni yönetimi inceleme altına aldı. SPKBaş- kan Vekili Aydın Esen, yönetim kuru- lu ve denetçilerin kendilerine sadece isimlerinin geldiğmı belırterek, * Denet- çi olarak getirilen kişilerin niteliklerine bakacagı/- Arkadaşlanmı/dan biri bu konu üzerinde duruyor. İlgili kanunda çok kesin bir ııitelik tanımı otmadığı için atanabilirler. Ancak işin mahiyen* açı- sından baktığımı/da bu kişilerin o şir- ketin mali taMosunu incetemesi. takip et- mesi ve toplantılara kanjması gerekiyor. Bu sırada ydsa>a,m^ zuata aykın bir du- rum varsa bunun raporunu hazıriar. Bi- zim kanımızgetirilen arkadaşiann bu ni- teliklere uymadıgı yönündc"dedi Refah'ın ANAP'Ia flörtüne İslamcı sanayici de destek verdi MÜSİAD'ın çözümü 'ANAREFAH' Ekonomi Servisi- Refah Partisi'nin ANAP ile yapmayı planladığı koalisyon formülüne kendine ya- kın olan iş çevrelerin- den de destek geldi. Is- lami çevrelerin TÜSİ- AD'ı olarak tanımla- nan Müstakil Sanayici ve Jşadamlan Derneği (MUSlAD), ülkenin içinde olduğu ekono- mik, sosyal ve siyasal sorunlann ANAP-RP kolisyonu ile rahatlık- la çözümlenebileeğıni ifade etti. MÜSİAD Genel Başkaru Erol Ya- rar, 1995 yılı değerlen- dirmeleri ile, 1996 yı- lı beklentilerini açıkla- dığı basın toplantısın- da MÜSÎAD'ın gön- lünden geçen hükümet formülünü açıkladı. Ekonomik sorunlann ortadan kaldınlmayol- lannın yanı sıra, güm- rük birliği ve Güney- do|u sorunu hakkında ANAP ve RP'nin aynı çözüm yollannı üret- tiklerini belirten Yarar, sözlenni şöyle sürdür- dü: "RP, tabanı olduk- ça ku\Tetli olan ve so- kağa hakim olan bir partkfir.ANAPise yurt- dışında çok iyi tanınan bir parti. Bu iki parti- nin oluşturacağı hükü- met, bu nedenle başan- i k \ P R deki artıştan kaynak- landığını belirten Ya- rar, Türkiye'de en kısa zamanda bir fiyat is- tikran sağlanması ge- rektiğini dile getirdi. Dış Ticaret Bakanlı- ğı'nın hükümet tarafin- dan kurulması gerekti- gini de söyleyen Yarar, diğer önerilerini ise şöyle sıraladı: "Kısmi monetizasy«na0diln>e- ti, rant gelirleri vergi kapsamına alınmalı, gerçekçi döviz kuru be- Brlenmeli.kDVoranla- n indirimeJi,emlak>w- güerigözden geçiribne- li,özeileştiriunegözden geçirilmeli, GB anlaş- ması yeniden müzake- reyeaçılmalı, KOBİ'le- re destek sağlanmaiı." MÜSİAD'IN 1996 YILI TAHMİNLERİ kümctinin aynı başan- yi göstereceğini sanmı- yorum." 1995'te yaşanan y üz- de 7.6'lık büyümenin aşın ithalat ve tüketim- GÖSTERGELER 1.SBMRY0 İSTİKRARTEDBİRLERİ AUNİRSA 2.SENARYO MEVCUT EKONOMİK POÜTİKASÜRERSE BLTrtJMEHIZl{%) ENFLASYON ORANİ (%} D^dZKURLARI 1/«ODolan(Arahk1996) 1 Aiman Markı (Araftk 1996) - İHRACAT (Miiyar Dolar) -fTHAUTpiyarE)olar) - DŞ TİCARET (Miiyar Odar) -BUTÇEAÇIĞirjnlyonTİL) - İÇ BORÇ STOKU (Trilyon TL) -DtŞBORÇSTÛKU (Miiyar Dote) 3 55 105.000 TL. 72.000 TL 27 38 t1 400 2.500 77 5 75 95.000 TL 65.000 TL 25 40 15 600 3.000 82 İŞÇİMNEVRENİNDEN ŞÜKRAN SOIVER DİSK'te Zor Dönemeç DlSK'in toparlanması, "işçi sınıfının gereksinimleri- neyanıtverilebilmesi, sendikalönceliklerin, sendikalsa- vaşım çizgisininyeniden tanımlanabilmesi" amacı ile I.5 yıl arayia yeniden toplanan genel kurulu, örgüt için zor bir dönemeç noktası. Yönetim, görevde kalabileceği 1.5 yılı daha varken ve olağanüstü genel kurul için görünen bir zorlama gün- demde değilken hem de aylar öncesinden kabul gör- müş, Türkiye gündemi ile baglantılı ertelenmek zorun- da kalınmtş bir eğilimle seçimli genel kurulu istedi. Ülkemizde sendikacının koltuk tutkusunun, hele de Türk-lş örneginde yaşanan boyutlan ile, belki de "kay- bedecek şeylerin çok fazla olması" ile baglantılı, siya- setçiyi de aştığı bilinirken bu gönüllü sınavdan geçme- yi DİSK yöneticileri açısından önemli bir özveri olarak değerfendirmek gerek. Gerçekşuki, DISKçokzorgünleryaşjyor. 12Eytül'ün yaralan sanlamadı. DlSK'in fiilen kapatılması, yönetici- lerinin ağır işkence görmeleri ve hapis yatmaları, üye- lerinin 1984 sonrası toplu pazarlık düzeni içinde, ağır- lıklı Türk-lş içinde başka sendikalarda örgütlenmek zo- runda bırakılmalanndan sonra yeniden açılabilmesi, DlSK'in gerçekten açılması anlamına gelmiyor. 18 Ocak 1992'de, 12 yıllık bir aradan sonra, yapılan genel kurul, uzaktan DlSK'in yeniden sendikal yaşam- da var olması gibi yanıltıcı bir görüntü verebilir. Yakın- dan baktığınızda eski üyelerinin, sadece toplu pazarlık hakkını kullanabilmek gibi bir zorlama ile de olsa baş- ka sendikalarda örgütlenmiş, işyerleri değişmiş, dağıl- mış, önemli bir çoğunluğu da işçilikten kopmuş, emek- li oîmuş kadrolar olduğunu görürsünüz. Doğal olarak genel kurul delegelennden başlayarak taban ve tavan yönetim kadrolan, DlSK'i var eden, kim- liğini veren her kademeden militan kadrolan için de ay- nı sonuçlar geçerlidir. DİSK belki moral anlamda açıl- mış, ama örgüt olarak yeniden ve yeni daha da zorlu koşullarda sil baştan örgütlenmek, kimlik kazanmak dunjmundadır. Türkiye, DlSK'in mirasına haz/rdan konmuş, örgüt olarak büyümüş, güçlenmiş konumdaki Türk-fş'in sa- dece gücünden, moral değerierinden değil; örgütlülü- ğünden bile çok şeyler yitirdiği bir süreç yaşıyor. 12 Ey- lül öncesinde 2.5 milyon sendikalı işçi varken 1.5 mil- yonunun sendikalı olduğu bir noktadan, bugün 5 mil- yona varan sigortalı içinde sadece 900 bin kadannın sen- dikal haklannı kullanabildiği ürkütücü bir gerileme nok- tasına gelınmiş bulunuyor. 12 Eylül öncesinde örgütlenmenin kapılannın açık ol- duğu kamuda ağırlıklı Türk-lş vardı. Işyeri işyeri çok ağır bedeller ödenerek, büyük savaşım verilerek örgüt- lenılen özef sektörde ise DİSK çalışmış, ışçiye sendikal haklannı kullandırma kavgasını vermişti. Kamuda sendikalı işçi sayısı yine tüm çalışanlan kap- sıyor, ancak sayı, çalışan sayıstnın düşmesi ile baglan- tılı bır-iki yüz bin kadar eksilmış bulunuyor. DlSK'in ağıriıklı özel sektörde 500 bm kadar olan sen- dikalı işçi sayısı ise yarı yarıya bir eksilme ile 250 bin ci- varında sayı/ıyor. Özel sektörde 1980'den bu yana si- gortalı çalışan sayısı, iki katından fazla artmışken Türk- Iş'ın DlSK'ten aldığı mirası da yitirmesi ile birlikte yan yarıya eksilerek sigortalı her bir işçiye sendikalı işçi sa- yısı üçte birden, 9'da birlere kadar gerilemiş oluyor. DlSK'in açılması ile bu ürkütücü sendikal boşluğun doldurulabileceğini umanlar, şimdi büyük bir düş kınk- lığı yaşıyor. 12 Eylül öncesınin sadece anayasa ve ya- salar açısından var olan özgür sendikal ortamının de- ğil, sendikal haklar anlamında tüm moral değerlerin de yok olduğu atlanıyor. En ileri teknolojiyi, yabancı ortaklığı seçen en büyük işletmeler dahi bugün 12 Eylül öncesinden çok daha bilinçli, örgirtlü olarak sendikalara kapılannı kapatmış konumdalar. Yeni sömürü düzeninin tek ideolojisinin egemenlığinde, üçlü üçgenin içinde sendikalara yer vermemek kararlılığmdalar. Devletin küçültülmesi, özel- leştirme, sosyal devlet ilkelerinden ve sendikal haklar- dan vazgeçme, keyfi yönetim ve çoğunluk kıtleleri yok- sullaştırarak uluslararası sermayenin çıkarlannı kollama, tek ideoloji olarak yutturulmaya çalışılan bir paket mo- del. DİSK, genel moral değerlerin yitirildiği bir ortamda, sil baştan, yeniden örgütlenmeye, eksik kadrolarla yo- la çıktığında sermaye cephesinin örülü duvarları ile kar- Şilaştı. Yeniden örgüt\enmenın yapılmaya çalışıldığı her işyerinde, büyük bir işçi kıyımı ile karşılaşıldı. Sendikal hakları kullanmaya çaJışma, işten atılma ile eşanlamlı oldu. Türk-lş özel sektörde yeniden örgütlenmede tüm- den havlu atmış, yıllardır değil örgütlenme, yeni işyeri kazanma, varolanlann kaybedilmesine seyirci konuma gelmişti. DlSK'in böylesine acımasız bir kavgaya daya- nacak, destek olacak ne üye tabanı ne de yönetim kad- rolan kalmıştı. Bir kısırdöngü, birkaç yılda büyük umırt- . lan, umutsuzluğa dönüştürdü. Buna, yorgun kadrolann, 12 Eylül sonrası yaşanan kim- lik bunalımından, değerler erozyonundan pay almalan eklendi. İşin içine, olmayan örgütlülüğün tabela iktida- nnın bireysel, kimi küçük çıkar kavgalan da katılınca DlSK'in imajı, kimlik mirası hızla erozyona uğradı. Işte DlSK'in dün olağanüstü toplanan genel kurulu, bu geriye gidişe karşı "dur" diyebilmenin birçırpMmşı ola- rak değerlendirilmelidir. Sorunlann boyutlan, gerçekçi bir gözle görülüp öncelikler, savaşım çizgisi doğru ta- nımlanabilir, DİSK ilkeleri, var olan bütün güçler bırleş- tirilerek yaşama geçirilebilirse DİSK yeniden var olma- nın ancak ilk ciddi adımlarını atabilir. Genel kurulda, bunu başarmak yerine, küçük çıkar- lar, iktidar kavgası egemen olursa DlSK'in sona gidişi- ne, tarihe gömüHüşüne, kuruluşundatırnaklan ile savaşım vermiş kimi kadrolar bile katkıda bulunmuş olabilir. il tasarımı O tomobillerin dış gorünüşü son on yıl içinde gittikçe birbirine benzemeye başladı. işin kötüsü, hepsi birbirinden monoton "düz" tasarımlar yaygınlaşmaya başladı. Bu durjm 90'lann ilk yansında geçici bir eğilim olarak görülse de bunun öyle olmadığı sonradan anlaşıldı. Artık öyle bir duruma gelındi ki arabaların üzerindeki marka ışaretleri ve yazılan çıkanldığında arabanın markasını bilmek pek öyle kolay değil. Batı Avrupalı modeller Japonlara benziyor. Japonlar birbirine benziyor, Amerikalılar ise diğerlerine çok az benzese de zevksiz tasanmları nedeniyle kaybediyor. 80'li yıllardan rtibaren otomobillerin hava dırencini azaltmak için tasarımlar daha yuvarlak yapılmaya ve köşeli hatlardan kaçınılmaya başlandı. Girinti çıkıntı azalınca da otomobillerin birbirine benzemesi kolaylaşıyor. Birbirlerine benzemesi bir yana, genelde ayrı ayn da iyi görünmüyoıiar. Dış görünüş olarak yeterince yeni, taze, heyecan verici otomobil üretitememesinin çeşitli nedenteri var. Birincisı, çok satılan modeller geniş bir hedef kitlesine sahip olduğu için "anoriım" dış tasanma sahip olmalan gerekiyor. Yani, ınsanlann çoğuna hoş görünecek ya da en azından çoğunluk için itici olmayacak bir dış görünüşe. Böyle olduğu zaman tasanmda önemli yeni öğeler ancak büyük tartışmalar ve elemeler sonucunda kullanılabiliyor. Sonuçta genelde tasanm olarak "suya sabuna dokunmayan" otomobiller ortaya çıkıyor. Bir ingiliz dergisinde bu tür tasanmlar için "otomobil dünyasının McDonalds'lan" nitelemesi kullanılmıştı. Yanı, karnınızı doyuruyor ama lezzetli bir yemeğın yerini de tutmuyor. Uzun yıllardan beri çok satan otomobillerin çoğu bu sınrfa giriyor. Otomobil tasanmındakı tutuculuk da tasanmlardaki yenilikleri sınırlıyor Otomobil firmalan bütün modellerinin birbirine benzemesini istiyor. Yani mıni sınrfındaki bir otomobil ile en büyük sınrftaki otomobilterinin aynı aileden olduğunun anlaşılmasını ıstiyoıiar. Aynı markanın diğer modellerinde görülen tasanm öğeleri yeni bir modele fazlasıyla (daha çağdaş bir şekilde yorumlanarak) taşınıyor. Sonuçta birbirinden izler taşıyan ve daha çok boyutlanyla ayırt edilen otomobil tasanmlan ortaya çıkıyor. Pek çok insanın otomobili dış görünüşünü beğendiği için aldığı bir gerçek. Bu nedenle son birkaç yıldır çok fazla olmasa da sürüden ayrılan farklı tasanmlar göriJlmeye başlandı. Bu tasanmlar herkesin beğenisini kazanmıyor belki ama en azından diğerlerinden ayırt edılebılir olmalan, farklı bir otomobil isteyenleri çekiyor. Bu arada örneğin Japonlar, bazı spor otomobilleri tasarlarnadan önce gazetecileri çağırıp bir spor otomobilden hem teknik hem de tasanm olarak ne beklediklerini soruyor, ona göre otomobil üretiyorlar; örneğin Toyota Supra. Otomobil üreticileri önce tasarımlarını hedef müşteri krtlesıni temsil eden gruplara göstererek tasanma nasıl tepki gösterıleceğini bulmaya çalışıyor, son olarak da bütün çabalarına rağmen sundukları otomobiller bekledikleri ilgiyi görmediğinde çok çabuk yeniliyortar. Son on yıldır gittikçe sıradanlaşan tasanmlarda birkaç yıldır "uçukluk" moda. • ERKAN ALTtNSOY MZ motosikletleri artık Türk malı D ünyaca ünlü Alman MZ motosikletleri artık sadece TünViye'de üretilerek dünyaya ihraç ediliyor. Daha önce MZ motosikletlerinin Türkiye dağıtıcısı olan Kanuni Motorlu Araçlar, 1990'dan itibaren ülkemizde bu motosikletlerin montajına başlamış. Doğu ve Batı Almanya'nın birleşmesinden sonra Almanya'daki fabrika özelleştırme kapsamına alınınca, Kanuni Motorlu Araçlar A.Ş. ve Kombassan Holding, MZ markasının patent hakkı ve tesislerini almış. 19 ocakta açılan fabrika şu anda dünyada MZ'yı üreten tek fabrika durumunda. 300 kişinin çalıştığı fabrikada motosikletlerin yüzde 9O'ı yerii olarak üretiliyor. Türkiye'de şimdiye kadar 50 bınin üzerinde satılan MZ motosikletlerinin 275 yetkili satıcısı, 210 yetkıli servisi ve 75 yedek parça bayii bulunuyor. 1995'te 9000 adet üretilen MZ'lenn 5000'i ihraç edilmiş, 4000 adedi ise iç piyasaya verılmiş. Şu anda iki temel modeli bulunan MZ'lerin fiyatlan 106 milyon ile 146 milyon lira arasında. • Erol Yarar 'Herkes haddini bilmeli' Ekonomi Servisi - MÜ- SLAD Başkanı Erol Yarar, başkanhğinı Bülent Eczacı- başı'mn yaptığı Türkiye Eko- nomik veSosyal Etüdler Vak- fı'nın (TESEV) yapmayı planladığı Kürt Konferansı ile ilgili sert eleşnrilerde bulun- du. Yarar, sanayicinin haddi- ni aşarak, siyasi sorunlara çözümbulmasının yanlış ola- cağını belirterek, Türkiye'de Kürt sorunu olmadığmı, böy- le bir sorun olduğunu söyle- yenleri esefle karşıladığını kaydettı."Böyle konuşanlar Türkiye'de yaşı>or olamaz" diye konuşan Yarar, sözleri- ni şöyle sürdürdü: "Tûrld- ye'dc azuıbklar hiçbirsaman ırk faktörüyle belirlenme- miştir. Irklar, din faktönine göre orta>a çıkar Aksi Tür- ki\e'de bÖlüome>e yol açar, bunu isteyenlerin ckmeğine yağ sürer." Kürt konferansı yapmanın, Kürtlerle savaş yapıldığını kabul etmek ol- duğunu öne süren Yarar, bu- nu söyleyen işadamlannın, sözlenni ılerde nasıl yuta- caklarını merak ettiğini de kaydettı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle