Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27 OCAK 1996 CUMARTESJ
12 HABERLER
TBMM Faili Meçhul Siyasi Cinayetleri Araştırma Komisyonu üyesi Hüsamettin Korkutata
'DemiraL, soruşturmayı engefledTERGÜN AKSOY
ANKARA - Görev süresi dolan
TBMM Faili Meçhul Siyasi
Cinayetleri Araştırma Komisyonu
üyesi RP Bingöl Milletvekili
Hüsamettin Korkutata, gazetemiz
yazarı UğurMumcu'nun
katledilmesine yönelik soruşturma
konusunda dönemin Ankara Devlet
Güvenlik Mahkemesi (DGM)
Başsavcısı Nusret Demiral'ı eleştirdi
Korkutata, Demiral'ın, cinayetin tek
tanığı olan Ayhan Aydın'ı "yalancı
tanık' konumuna düşürdüğünü öne
sürerek "Bu işin IdJit ismi Nusret
Demiral'dır. Demiral, bir şeyler
biliyordu ki. soruşrurmayı engeUeme
çabası içine girdi" dedi. Insan
haklanndan sorumlu Devlet Bakanı
Adnan Ekmen de faili meçhul
• Korkutata, Demiral'ın, cinayetin tek tanığı olan Ayhan Aydın'ı 'yalancı tanık'
konumuna düşürdüğünü öne sürerek "Bu işin kilit ismi Nusret Demiral'dır. Demiral,
bir şeyler biliyordu ki soruşturmayı engelleme çabası içine girdi" dedi.
cinayetleri çözmenm devletin asli
görevi oldufunu söyledi.
Gazetemiz yazan Uğur Mumcu'nun
katledilmesinin ardından 3 yıl
geçmesine karşın ciddı bir ilerleme
kaydedilemeyen soruşturmanın
savsakJandığını kanıtlayan TBMM
Faili Meçhul Siyasi Cinayetleri
Araştırma Komisyonu'nun raporu rafa
kaldınldı. Görev süresi sona erdikten
sonra uzatıimayan TBMM Faili
Meçhul Siyasi Cinayetleri Araştırma
Komisyonu'nun üyesi RP Bingöl
Milletvekili Korkutata, dönemin
Ankara DGM Başsavcısı Demiral'ın,
soruşturmayı engellemek için elinden
gelen tüm çabayı gösterdiğıni iddia
etti. Mumcu cinayetinin tek tanığı
Ayhan Aydın'ın, olayı aydınlatacak
önemli bir ısim olduğu kanısına
vardıklannı belirten Korkutata,
" Demiral, bu olayın tek taıuğuu yalancı
tanık konumuna düşürdü ve a
kaybettirdi" diye konuştu. Korkutata,
Cumhuriye<'e şunlan söyledi:
"Komisyon olarak bu kişivle göriişmek
istedik ve güvenlik birimlerine
başvurduk. Ancak emnivct Aydın'ı
adresindc bulamadığını bildirdi. Bu
bildirimi bi/e vaptıklan güniin akşanu,
Aydın'ı TV'ye çıkanırak yalancı tanık
konumuna düşürdüler. Yalancı tanık
konumuna düşen Aydın'u daha sonra
bizimle görüştürdüİer. Aydın hakkında
da savcdık, bir süre sonra yalancı
tanıkiıktan soruşturma başlattı. Bu işin
kilit ismi Demirardır. Demiral bir
şeyler biliyordu ki, soruşturmayı
engelleme çabası içinde girdi. Cinayeti
soruşturan kurumlardan bilgi istedik.
Ancak Demiral, bu kurumlara gizli bir
yazı yazarak bu bilgiierin komisyona
verilmemesini istedi. Bu olayda büviik
bir hedef saptırma var.
Olavın başından beri bazı kişiler,
ortaya bir şeyler atarak hedef
saptınyorlar."
Korkutata, olayda devletin kusuru
varsa bunun kabul edilmesi gerektiğini
vurgulayarak "Devlet, kendi içindeki
insanlaruun da yanüş yapabileceklerini
hesaba katmalıdjr" diye konuştu.
Devletin bu anlayışla kendisini
sorgulaması gerektiğini aniatan
Korkutata, aksi takdirde faili meçhul
olaylann aydırüatılamayacağını
sözlerine ekledi. însan haklanndan
sorumlu Devlet Bakanı Adnan Ekmen
de dün düzenlediği basm
toplantısında, Uğur Mumcu'nun
öldüriilmesinin ardından 3 yıl
geçtiğini anımsatarak şöyle dedi.
"Onur dendi, namus dendi, umutlar
yaraOldı. 1yi sözler söylendi, teminatlar
verikli. Ancak katiller hâlâ
yakalanamadL Bir bakan olarak
bunun üzüntüsü içindeyim. Faili
meçhulleri çözmek, devletin asli
görevidir.''Adnan Ekmen de faili meçhul soruşturmayı engellemek için elinden konumuna düşürdüler. Yalancı tanık Korkutata,
'Niçin Uğur Mumcu?' konulu panelde çeşitli sorulara yanıt arandı
Vlıuııcıı^ıııuı öliimü sorgulandıANKARA (CumhııriyetBürosu)
- Yazanmız Uğur Mumcu'nun kı-
şıliği, neden araştırmacı gazetecı
olarak Türkiye'de var olduğu ve ni-
çin öldürüldüğü sorulanna yanıt
arandı. Ankara Deneme Lisesi Me-
zunları Derneğı'nın düzenlediği
"Niçûı Uğur Muracu?" konulu pa-
nelde, Mumcu'nun neden öldürül-
dügünün yanıtının bulunması du-
rumunda. "demokrasinin düzlüğe
çıkabilecegT vurgulanarak TBMM
Faılı Meçhul Siyasi Cinayetlen
Araştırma Komisyonu Raporu'nun
genel kurulda ele alınmasının sağ-
lanması ıstendı. Mumcu'nun yanı
sıra çok sayıda faili meçhul siyasi
cinayetin soruşturmasını karanlık-
ta bırakan eski Ankara Devlet Gü-
venlik Mahkemesi Başsavcısı Nus-
ret Demiral'a TBMM tarafından
"şükran" plaketı sunulmasının
eleştın konusu olduğu panelde, bu
plaketi veren ve içine sındiren par-
lamenterler kınandı.
Tıyatro sanatçısı Metin Akpınar.
Mumcu'yu öldürenlerle ılgılı ola-
rak yaptığı değerlendirmede,
"UğurMumcu'nun karşısındaolan
herkesten ve her kurumdan, her
şejden şüpheieniyonım. Hepsi ya-
pabilir. Müştereken vapabiiir. Hat-
ta, adı geçen globalizasyon. dolaşan
200 trilyon paranm nerelere akaca-
ğını avariavan, uvuşturucu ticareti-
ni. silah tkaretini avarlavan güçler,
başka tetikler bularak da bir şey va-
pabiiir. Bütün bunlar olabilir, ama
ben net ve açık bir katil söylemeye-
ceğim. Katiller. göriinüyor" dedi.
Mumcu'nun yaşaması durumunda,
böyle bir olay karşısında parlamen-
tonun "çok ciddi bir çalışma yap-
masını" bekleyeceğine dikkat çe-
ken Akpınar, şunlan söyledi:
"Rapor, TB.VlM'degöriişülerne-
di. Acaba seçün, sadece bir neden
miydi raporun görüşülememesi
için? Yöksa, Uğur Mumcu'nun ba-
şından beri olmadığım savunduğu
kuvveder ay nlığı prensibinin işkv
memesi miydi? Yürütme, acaba ya-
samaya bir başka gözle nıi bakıyor-
du? Yargıya, bir başka gözle mi ba-
knordu da. istenmedi tarüşılmasL
Muhalefet şerhi koyacağun diye,ay-
larca düşünmek fikri. kimin fikriy-
di? Muhalefet şerhi konulması uza-
dığı için, genel kunıla gelmeyen bu
raporda, kimler, neleri saklamak is-
tiyorlardı? Acaba. yürütmenin için-
de, yürütmenin de hâkim olmadığı
birileri mivardı? Ya dayürütmenin
dışında. yürütmeye hâkim olan bi-
rileri mi vardı? Milletin denetk-diği
bir parlamento,parlamentonun de-
nettediği bir yüriitme niçin yoktu?
Bütün bunlan birleştirirsek bu işin
içinde baa gizlflikler, bazı saklıkk-
lârve baa pislikJer olduğu ortada."
Yazar AH Sirmen de Mumcu'nun
niçin var olduğunu konuşmadan,
öldürülme nedeninın anlaşılamaya-
cağına dikkat çekti. Sirmen, Mum-
cu'nun katillerinin bulunması için
namus sözü verenlerin, kavramla-
nn ıçmi boşalttıklannı kaydederek
"Namusun anlamı kalmayınca, na-
mus sözünün ne anlamı kalır?" de-
di.
Prof. Alparslan Işıkb da Mum-
cu'nun eğilmeyen. bükülmeyen ka-
rakterinin, mizah gücü ile bütün-
lendiğini vurgulayarak "Döneklik
hastahğınaçok uzaklarda oldu.As-
la egilip bükülmedi. Yükselen de-
ğerler modasına, kendisiııi kapor-
madı. Tam aksine, Uğur Mumcu,
yükseieni değern' saymak noktasın-
da. hiçbirzaman olmadı. Buna kar-
ştlık. değerlinin >ükselmesi için, de-
ğerii olduğuna inandıklannın yiik-
seunesi için >aşamını, gözünü kırp-
madan tehlikeye sokmasını bikü*'
diye konuştu. Işıklı, Türkiye'de
"Egetnenlik kayrtsız şartsız ulusun-
dur" dıyen Mustafa KemaJ'ın çiz-
gisıyle çelışen ve "Egemenlik ka-
yıtstz şartsz ulusiararası serma\e-
nindir" yönünde bir özlemın varlı-
gına değinerek şunlan söyledi:
"Bazuannın. bu değerleri dinozor-
luk olarak ifade etmelerine şaşma-
mak gerekir. Ama bu arada düşü-
nülmesi gerekir ki bunlann dino-
zorluk olarak ifade ettiği bu değer-
lerin yerine ikame edüecek şeyler
daha ileri bir çözüm değildir. Vani
ulusal devletin yerine, vani demok-
rasinin yerine, bir evrensel kardeş-
lik ve dayajuşma mı getirilmek iste-
niyor? Bunun sonılması gerekiyor.
Burada onlaruı getirmek istediİde-
ri, ulusiararası sermayenin kayıtsız
şartsız egemenliği üzerine kunılu
ve demokrasive yer tanunayan bir
tür imparatoıiuktur."
Turgut Kazan da Mumcu'nun
öldürülmek ıçın seçılme nedenıne
verilecek yanıtın, "demokrasiyi
düzlüğe çıkarmak" açısından
önemli olduğunu savundu. Kazan,
olay tarihinde Içışleri Bakanı olan,
Ismet Sezgin'ın TBMM Başkanı
olduğu dönemde Ankara Devlet
Güvenlik Mahkemesi Başsavcısı
Nusret Demiral'a plaket vermesini
eleştirerek Sezgin'ı ayıpladı. Ka-
zan, TBMM Başkanlığf nca Demi-
ral'a şükran plaketı venlmesinin
nedeninı sorarak şöyle konuştu:
"Şimdi herhalde çalışmasını da
çok beğendikleri için o onur ve na-
mus sözü türküleri söyleyenlerden
birisi, Nusret Bey cmekli olurken
ona TBMM adına plaket vermeji
ihmal etmedi. Şimdi gerçekten bu
inanrlma/ biroJaydır. ıçişleri Baka-
nı olan. sayın o günkü İsmet Sezgin,
TBMM Başkanı sıfatıyla Demiral'a
TBMM'nin şükran plaketini sun-
muştur. Bir sa\cı. sa>cıdır. Türki-
ye'de başsavcı sayısı yaklaşık
100'dür. Yani.böyle birgelenek yok-
rur, bö>le biralışkanlık yoktur, böy-
lebir usuldeyoktur. Hermemurgi-
bi başsa\cı da cmekli olur. Olabilir.
Ancak, TBMM niçin bu jesti yap-
mışür. Ve. TBMM üyeleri, böyle bir
jesti. nasıl içlerine sindircbilmişler-
dir. Bu sorunun ce\abı \crikbilme-
lidir. Bu sorulan cevaplayabilmek
için 'Demiral ne yaptı' sorusunu
sormak gerekir. Ne >aptı da bir şey
verdiniz. Bütün başsavcüardan a\-
n nıtup bir şey >erdik. Bunu verme-
ni/j gerektiren ne yaptı? Arkadaş-
lar, şimdi, temel ö/elüği, bir yerler
için çözümsüz kalması gereken her
-oruş(urma\ı başamla karanlığa
iömmenin ötesinde hiçbir şey yap-
ııamışür. \iani, Turgut Özal suikas-
11ndan başlamak üzere nerede. ne ki
karanlıkta kalsın. hepsini karanlık-
ta bırakmışdr. Hangi faili meçhulü
çözmekte başanlı olmuşrur ki bü-
tün TürkKt'deki başsavcılara fark
atıp bir başsa>cıva emekli oturken
TBMM plaket vermiştir."
Adalet ve Demokrasi Haftası et-
kinlikleri kapsamında, dün de Ad-
liye Sarayı'nda Uğur Mumcu ve
Prof. Muammer Aksoy anısına
"Hukuk Devleti'' konulu panel ya-
pıldı. Anayasa Mahkemesi Başka-
nı Yekta Güngör Ozden, panelde
yaptığı konuşmada, hukuk devle-
tinde dinsel yansızlığın korunması,,.
hiçbır ınanca ye tankata ayncajık
tanınrnaması geFektTğTnı vurgulâ-
yarak. "Yönetim başka şeylere de-
ğil, yalnu hukuka dayamp guven-
melidir. BaroUnn bağımsızuğını da
icerecek biçimde vargı bagunsıziığf-
nı ve yargıç güvencesini göigeleyen
durumlar kaldınlmalı, ulusiarara-
sı anüaşmalara uyumu sağlayacak
anayasa değişiklikleri gerctkleştiril-
meüdir" dedi. Eskı Türkıye Baro-
lar Bırlıği Başkanı ve CHP Grup
Başkanvekili Önder Sav da, bazı
çevTelerin devlet ışlerinde dmi ege-
men kılmaya çalışnklanna dikkat
çekerek, "Teokratlan yazılannda
eleştiren Aksoy, Mumcu gibi aydın-
lanmız, öldürülerek susruruluyor,
kimiayduıianmızyinesusuyor. Din,
devleti vetoplumun yapısını güçten-
diren bir mihrakgibi gösteriüyorsa
ve ayduıianmız susuyorsa, tehlike
büyüktiir" dedi.
Gützazetemız yazan Işık Kan-
su'nun konuşmacı olduğu "Uğur
Mumcu'yu Anlamak" konulu söy-
leşi de dün gerçekleştirildı. Sanat
Kurumu ve Türk Devrim Kuru-
mu'nun düzenledikleri "Atatürk
Fotoğraflan Sergisi" de Artosfer
Sanatevrnde (Kuleli Sokak 33/15
GOP) açıldı.
ADD GECEStNDE DEVLET SUÇLANDI
Mumcu, Aksoy ve
Göktepe anıldı
ESKİŞEHİR / SrVAS
(Cumhuriyet) - Atatürkçü
Düşünce Derneği (ADD) Es-
kışehır Şubesi tarafindan dü-
zenlenen "Uğur Mumcu ve
MuammerAksoy'u unutma-
dık™ gecesinde konuşan ga-
zetemiz yazan Mustafa Bal-
bay, "Bir ülkenin aydmlan
yok ediliyor ve katilleri bulu-
nanuyorsa suç. devieti yöne-
tenlerdedir" dedi. Mumcu
için Sıvas'ta düzenlenen pa-
nelde de yazanmız Abmet
Taner Kışlalı konuştu.
Eskişehir'de Yunus Emre
Kültür ve Sanat Merkezi'nde
düzenlenen Lğur Mumcu ve
Muammer Aksoy'u anma
gecesinde konuşan gazete-
miz yazarlanndan Mustafa
Balbay, Türkiye'de artık po-
lislerin sorgulamalannda bi-
le işkenceden söz edilmeye
başlandığına dikkat çekerek
"Bjr ülkenin aydınlan yok
ediliyor \« katilleri bulunamı-
yorsa suç, devleti yönetenler-
dedir. Polis teşkilaö zan alün-
dadır. İki bûıeyakın faili meç-
hul cinayet yaşandı. failleri
bulunamadr dedi.
L'ğur Mumcu'nun kardeşi
Ceyhan Mumcu da yapuğı
konuşmada. "Faili meçbulci-
na>etlerin sayısının belli ol-
madığı devlet, ciddi devlet
olabilir mi? Caziosmanpa-
şa'da kim kime laydı, bilmek
istiyorum. Bu cinayeder hâlâ
Meclis gündemine alınamı-
vor" d)\c ->ordu. Eskı sena-
törlerden Suphi Karaman da
katledılen aydınlann tümü-
nün 'laiklikyanbsı' olduğunu
belirterek "Bütün faili meç-
hul cinayeder aydınlatilmab-
dır.Genç gaztteci Metın Gök-
tepe katJediliyor, devletin yet-
kili agızlan, 'duvardan düş-
tü' ve "sandalyeden düşrû' gi-
bi gülünç açıklamalarda bu-
lunuyorlar" dedi. Gecede
ADD tıyatro toplulugu 'U-
mutTiyatro', Kemal Ozer'in
şıırlennden oyunlaştırdığı
"Oğullan Öldürülen Ana-
lar" isimli oyunu sergiledi.
Gecenin onur konuğu Kemal
Özer, oyundan sonra yaptığı
konuşmada, "Acılanmızı
pavlaşmak durumundayız.
Bu tür topiannlar ve gösteri-
ler de acüanmızın pav laşıldı-
ğı yerler oluyor" dedi.
Uğur Mumcu'nun ölüm
yıldönümü nedenıyle ADD
tarafindan Sıvas'ta düzenle-
nen "Kemalizm, demokrasi
ve laiklik" konulu panelde
konuşan gazetemiz yazan
Ahmet Taner Kışlalı. Os-
manlı dönemindeki şeriat uy-
guiamalanna değindi. Kışla-
lı, "Kanuni Sultan Süley-
man'ın bile kendi yapüğı ka-
nunlarortadadır. Şeriatyeri-
ne akılcı kanunlar yapılmıs-
tir" dedi. Gecede konuşan
ADD Genel Başkan Yardım-
cısı Tevfik Kırankaya ıse şe-
natçılann amacınm cumhun-
yetin temellennı \ıkmak ol-
duğunu söyledi.
İHH bildirisi, Genelkurmay Başkanlığı'nı harekete geçirdi
'Doktorlar polk baskısmda9
ALPER BALLI
ANKARA - Antalya'da jn-
san Haklan için HekimlerÖr-
gütü'nce (IHH) düzenlenen
bir toplantıda sunulan ve iş-
kence uygulamasının saptan-
ması sırasuıda hekimlerin po-
lis baskısı altında olduğu sa-
vını ıçeren "Türkiye'deınsan
Haklan thlallerinin Belgelen-
mesinde Adli Tıbbın Rolü"
başlıklı bildın, Genelkurmay
BaşkanJığı'nı harekete geçir-
di. Genelkurmay Başkanlığı,
Dışişleri Bakanlığı'na gön-
derdiği yazıda, konunun araş-
tuılması için girişimde bulu-
nulmasını istedi.
IHH Yönetim Kurulu üye-
si Viflcentlacopino tarafindan
sunulan bildıride, 60 adli tıp
doktoru arasında yapılan an-
kette, Türkiye'de şüphelı sa-
nıklara yaygın işkence yapıl-
dığı; siyasi tutuklulara işken-
ce yapılmasının da "adeta ev-
rensel bir uygulama" olarak
nitelendinldığınin ortaya çık-
tığı iddıa edildi.
Antalya'da 19 Ekım 1995
tarihinde düzenlenen adli tıp
çalışmalannın ele alındığı bir
toplantıda sunulan bildıri, Ge-
nelkurmay Başkanlığı tarafin-
dan Dışişleri Bakanlığı'na u-
laştırılarak, ıddiaların ınce-
lenmesi istendi. Dışişleri Ba-
kanlığı da konuyu Sağlık Ba-
kanlığı'na iletti. Sağlık Ba-
kanlığı Dış Ilişkıler Daıresı
Başkanlığı'na göndenlen ya-
Hasta mahkûma tahliye istemi
İstanbul Haber Servisi- Insan Haklan
Demeği (tHD) İstanbul Şubesi, örgût
üyeliği suçuyla 15 yı! hapis cezasına
mahkûm edilen ve halen Üsküdar E tipi
Cezaevi'nde bulunan Ahmet Ep'in
kalbinden rahatsız olduğunu, tedavi
edilmesi için tahliye olması gerektiğini
belirtti.Insan Haklan Derneği'nde basm
toplantısı düzenleyen eşi Şefika Ep ile
babası Hüseyfn Ep, Ahmet Ep'in
kalbinden rahatsız olduğunu söyledi.
Ep'in avukau Eren Keskiıı de Ahmet Ep'is
AJB Dalga adındakı PKK ttirafçısının
ifadesi nedenıyle 24 Ocak 1992 yılında
"orçut üyesi ofanak'' gerekçesıyle
tutuklandîğını belirtti. Ep'in kalbinden
rahatsız oiduğunu ve yüzde 60 çahşamaz
raporu olduğunu söyleyen Keskin, "Biryıl
BayTampaşa Cezaevi'nde tutuklu kaian
Ahmet Ep, rahatsızlığı nedeniyie bu süre
içerisinde cezaevinin hastanesinde yatn.
Daha sonra tahSye oldu. Ancak davası
sonuçlandı ve 15 yü ceza akü. 1995 vıü
AraJık ayuıda tekrar cezaevine girdi Sağkk
durumu çok körü olmasuta karşın
kendisint' cezaevinde Lşkence jaJMİdı" dedi.
Ep'in tedavi olabilmesi için CMUK'un
399. maddesi gereğince cezasının
ertelenmesi talebiyie savcılığa
başvurduklannı ifade eden Keskin,
" Ep'in tahlhe olnıasuu istiyoruz. Aksi
takdirde içeride ölebûır'' diye konuştu.
zıda, toplantıda sunulan bil-
dınnin İstanbul, Ankara ve
Diyarbakır'da iki aylık bir
araştırma sonucunda hazır-
landığı iddiasına yer verilerek
işkence uygulamalanna iliş-
kın bazı değerlendirmeler ya-
pıldığı anlatıldı. Yazıda, 19
Ekim 1995'te Antalya'da bu
tür bir toplantıdan bakanlığuı
ılgili birimlerinin bilgısı ol-
madığı belırtılerek "Bu ne-
denle, anılan tarihte Antal-
ya'da bövie birtoplantının dü-
zenlenip düzenlenmediği, dü-
zenlenmiş ise toplantıya kim-
lerin iştirak ettiği ve ulusiara-
rası düzeyde katılım olup ol-
madığı konulannda bilgi>eih-
tiyaç duyulmaktadır. Söz ko-
nusu tebliğin doktorlanmızı
ağır irham altında bıraknğı
görülmektedir. Savcılanmız
da işkence iddialannı araştır-
mamakla suçlanmaktadır-
lar" denildı. Bıldınyı sunan
Vincent lacopino, IHH'nın
ulusiararası insan haklan ve
insancıl hukuk ihlailenni
araştırmak için tıp bılimıni
kullanan hekimlerin ve dığer
sağlık çalışanlannın kurduğu
bir örgüt olduğunu anlattı ve
örgütün Türkiye'dekı ılk ça-
lışmasının 1994 yılında ger-
çekleştirılen bir değerlendir-
me gezisıyle başladığını kay-
detti. lacopino, 1995 Ocak
ayında. gözaltındakilere adli
muayene yapan 60 hekime
anket formu dağıtıldığını kay-
dederek anketı vanıtlavan bu
hekımienn hazırladıklan top-
lam adli rapor sayısının 1994
yılı için 15 bin ile 45 bin ara-
sındaolduğunun belirlendiği-
ni söyledi. lacopino, hekimle-
rin yaptığı "işkence*tanunıy-
la ilgıîı olarak şunlan söyledi:
"Hekimlerin yüzde 93'ü ağır
fiziksel ve ruhi yaralanmalan
işkence olarak tanımladı. An-
cak, anketi cevaplayanlann
yüzde 57'si fiziksel yaralan-
manın oluşmadığı durumlar-
da. kendi başına korkutmave-
ya incitmetehditierini veva ka-
ba dayağı işkence olarak gör-
mediklerini de ifade ettiler."
Ankete katılan doktorlann
yansından fazlasının gözaltı-
na almanlann işkence gör-
düklenne inandığını ıleri sü-
ren lacopino, "Doktorlann
yüzde 13'ü siyasi nedenlerie
gözaitma almanlann vaklaşık
bepsinin, ankete karjJanlann
yüzde İS'İ ise bazılannın iş-
kencegördüğüne inanıyordu"
dedi. lacopino, ankete katı-
lanlann yüzde 55'inin daha
önce verilen bir doktor rapo-
ru ile rapor yazdıklannı bil-
dirdiğini savlayarak, burapor-
lann yüzde 40'ının işkence
kanıtiannı gösterdiğıni ileri
sürdü. lacopino, diğer bulgu-
lan da şöyle açıkladı:
- Hekimlenn yüzde 40'ı
muayene sırasında, polisin,
odanın içinde bulunma girişi-
minde bulunduğunu söyledi-
ler. Doktorlann sadece yüzde
16'sı polisin varlığının mu-
ayeneyı ve yazılı raporu etki-
lediğini ifade ettiler. Ancak,
doktorlann yüzde 53'ü bu so-
ruyu cevapsız buaktı.
- Cevap verenlerin yüzde
40'ı yasal kısıtlamalann, bul-
gulannı doğru biçimde yo-
rumlamalannı önlediğini ifa-
de ettiler. Bunun nedenleri
aşağıdaki gibi verihnişti: Bu
türsonuçlara varmam benden
ıstenmiyor: yüzde 25. Yasa
beni kısıtlıyor; yüzde 13. Ce-
zalandınlmaktan, tepki gör-
mekten korkuyorum; yüzde
13. Cevap vermeyenler; yüz-
de 52.
- Yüzde 83 'ü güvenlik güç-
lennin adli muayene sırasında
içeride ofmaması gerektiğini
söyledi.
POLİTİKA VE ÖTESİ
MEHMED KEMAL
İlginç Siyasetçi...
Kasım Gülek doğumundan ölümüne ilginç bir
adamdı. Önce ölümünden başlayalım. Cenaze na-
mazının Fethullah Hoca tarafindan kılınmasını iste-
miş. Anlamı? Sanki Gülek bir nâzır, Fethullah Hoca'
daşeyhülislam... Şatafatlı olmasmt istemiş. Cenaze-
de kimler yok... Eski yeni bütün siyaset adamlan var.
Namazı kıldıracak olanın öne geçmesi lazım. Fet-
hullah Hoca öne geçebilmek için Demirel'den izin is-
temiş, o da vermiş. Çakılmayan bir Osmanlı gelene-
Yaşamöyküsünü verirlerken "Güneyde doğmuş,
yoksulbir köylü çocuğu" dediler. Oysa bir köylü ço-
cuğu değil, "ağa çocuğu"ydu. Bir köylü çocuğu ol-
sa Galatasaray'da, Robert Kolej'de, Cambridge'de,
Colombia'da, Berlin'de okuyabilir miydi? 7-8 yaban-
cı dili hem yazar, hem okur muydu? Kore Komisyo-
nu'na gittiğinde Korece de öğrenmişti. Yabancı dil öğ-
renmede özel bir yeteneği vardı.
CHP'de siyasete atılmıştı. Çok partili dönemde mil-
letvekili olmuş, parti içinde muhalefete de geçmiş, ar-
dından da bakan olmuştu. Partisi 1950'de ve 1954'te
seçimleri yitirince, uzun yıllar genel sekreterliği üst-
lenmişti.
İlginç bir genel sekreterliği vardı.
Bir eşeğe binmiş, yanına da kaval ve heybeyi al-
mış, köy köy dolaşmıştı. Kolej kıyafetinden ötürü,
"sünnetsiz" demişlerdi. O da tutmuş, hamamda ba-
sın toplantısı yapmıştı. Amerikanvari bir toplantı.
Siyasetçiler için rüşvet söylentileri çalkanınca, "A/e-
reden buldun?"yasasını önermişti. Bugünkü rüşvet
söylentilerine bundan 40 yıl önce parmak basmıştı.
1957 seçimlerinde parti büyük bir hız kazanmış,
karşrtlan Gülek'i çekemez olmuşlardı. İsmet Paşa'yla
"Ya benya o"diyecek kadar arası açılmıştı. Gerçek-
ten de durum "Ya ben ya o" şekline girmişti. Paşa
şöyle diyordu:
"Sabahleyin erken kalkanlann kongreleri, hatta ku-
rultayı basmalannı kabul edemiyorum. Omuzlarda
kongrelere koşanlar var. Onu dinleriz, ama çoğunlu-
ğun dediği olur. Emaneti bırakır giderim."
Gülek, genel sekreteriikten istifa etti.
Yıllarca ününü korudu, ama siyasetteki eski çizgi-
sini bir daha koruyamadı. Uzun yaşamı boyunca tür-
lü görevlere özendi ise de dilediği olmadı. Büyülü kuş
bir kez elden uçmuştu.
Gülek tabutta yatarken, cenazeye gelmiş olanlann
bir gösterisi vardı. Fethullah Hoca, fırsat ele geçmiş-
ken Ecevrt'ı öpüyor, Demirel Fethullah Hoca'y'a kar-
şılaşmamak için yan çiziyor. Alparslan Türkeş, Os-
man Bölükbaşı'yla kol kola giriyor, kimileri de cami
avlusunun tenha yerierine sığınıyordu.
Gençler Bölükbaşı'na soruyorlardı:
"Eski arkadaşınız mı?"
"Uzun yıllar."
"Bir anınızı anlatır mısınız?"
"O kadar çok ki hangi birisini anlatayım?"
Gerçekten de 1960 askeri hareketinden sonra po-
litikacılar öylesine birbirine kanştılar ki ayırt etmek
kolay değil! Darbeyi yapan da darbeyi yiyen de böy-
le cenazelerde karşılaşıyorlar.
Bugün nelerle uğraşıyoruz: Tansu Çiller, kabine-
yJ kuracak mı kuramayacak mı?"
.P.lllSini j
"Bazar bozuldu yığ bisatın
Bu kafileden kes irtibatın."
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ Çarpışma sonu-
cu ortaya çıkan 1
kanşık durum. 2/ _
Denizcilik dilinde ^
"alt, aşağı" anla- 3
mında kullanılan
sözcük... Tahıl. 4
kepek ve keten to- g
humu kanşımın-
dan oluşan at ye- 6
mi. 3/ Güzel bir
görünüş, bir dü-
şünce karşısında
kendinden geçer-
cesine sessiz bir
1 2 3 4 5 6 7 8
coşkuya dalma... Bir göster-
me sıfatı. 4/ Bir zaman bin-
mi... Keseli ayı da denilen ve
Avustralya'da yaşayan bir
hayvan. 5/ Duvar içinde bıra-
kılan oyuk bölüm... Bir sıvı-
nın içindeki alkol derecesı. 6^
Halk arasında negatif fotoğ-
rafa verilen ad... Utanç duy-
ma. 7/Kazak başkanlanna ve-
nlen ad. 8/ Iris Murdoch'un,
dilimıze de çevrilmış bir ro-
manı... Büyük zoka. 9/ Ser-
sem, budala... Kastamonu'nun bir ilçesı.
YUKARIDAN AŞAĞrYA:
1/ Müzikte bir cümlenin. bir parçacığm ya da bütün bir bes-
tenın sonunu belirten formül... tlenme, beddua. 2/E1 doku-
ması yünden yapılan üst gıyeceği... Zehir. 3/ Akciğerleri
dinlerken hekimin duyduğu patolojik ses... Sığ sularda ağır
yüklen taşunak için kullanılan altı düz tekne. 4/ "Ne şair
yaşa döker, ne — ağlar / Tarihe kanştı eski sevdalar" (Fa-
ruk Nafiz Çamlıbel)... Türk müziğinde bir makam. 5/ Te-
keşlilik. 61 Anadolu'da yüzyıllardan bu yana göçerler ara-
sında dokunan bir tür ensiz dokuma. 7/Kemiklerin yuvar u-
cu... Bir nota... Bir meyve. 8/ Yapraklan sezbe olarak kul-
lanılan bir bitkı... Eski Misır'da güneş tannsı. 91 Saka Türk-
leri'nin ünlü destanı... Sıfat gibi kullanılan eylem soylu söz-
cük.
İLAN
T.C.KARŞIYAKA
ASLİYE
TİCARET MAHKEMESİ
BAŞKANLIĞI'NDAN
DosyaNo: 1995/53
Davalı: S.S. Tayfun 86 Konut Yapı Kooperatifi Ma-
mak Muhabere Okulu ve Eğitim Merkez Kom. Bila
No.
Davacı Hasan Sezer vekiii tarafından davalı S.S.
Tayfun 86 Konut Yapı Kooperatifi aleyhine, Yapı Kre-
di Bankası Eşrefpaşa şubesine ait 617800 seri nolu
240.000.000.- TL'lik çekten dolayı borçlu olmadıkla-
nnın tespiti ve çek iptali talebiyie açıian davanın du-
ruşmasında;
Davalı S. S. Tayfun 86 Konut Yapı Kooperatifi'nin
adresine çıkanlan tebligat bila tebliğ iade edilmiş olup,
yeni adresi tespit edilemediğinden, mahkemece ilanen
tebligat yapılmasına karar verilmiştir.
Karar gereğince duruşmanın atılı bulunduğu 13.2.
1996 günü saat 09.30'da davalı S. S. Tayfun 86 Konut
Yapı Kooperatifi'nin yetkiliierinin mahkememizde ha-
zır bulunması, duruşmaya gelmedikleri takdirde
HUMK'nin 3156 S.Y. ile değişik 213/2. maddesi
gereğince yargilamaya yokluklannda devam olunacaği
hususu, davetiye yerine kaim olmak üzere işbu ilan
tebfiğ olunur. 16.1.1996
Basın: 67606