Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27 OCAK 1996 CUMARTES
14 KÜLTÜR
İyi ambalajlı,
şıkmüzik
"GJam rock"ın en görkemli döne-
mini yaşadığı 70'li yıllarda Roxy
Music ve bugün 50'sini geç'miş li-
derlen Brian Ferry önemli bir yere
sahipti. 1972'de yola çıkan Roxy
Music, Brian Ferry ve Brian Eno
'glam rock'ın en gözde taraftarlan
olmalannın yanmda elektroniğe de
ilgi duymuşlardı.
1973'te Brian Ferry ilk solo albü-
münü yapmış; Hard Rain's A Gon-
na Fall adlı parçanın da içinde oldu-
ğu bu cover çalışma hayli tutulmuş-
tu. Sonra yollar aynldi ve Ferry bir
"fenomen" olarak devam etti...
Dün pıyasaya More Than This -
The Best of Brian Ferry+Roxy Mu-
sic adlı albüm çıktı. Roxy Music'in
22 yıllık tarihini bugüne taşıyan bu
yapım 20 parçadan oluşuyor. Parça-
lann hepsi Ferry stilinin bırer anah-
tan. Hava olarak teknolojik yanı
yüksek pop hâkim albüme; şık mü-
zik, ambalajı da iyi, ama tam doyur-
mayan bir türü var Ferry ve ortakla-
nnın. Geniş diskotek meraklilannda
buiunması gereken albüme Ferry ve
Roxy Music'in kariyerinden şu par-
çalar seçilmiş: Vlrginia Plain, A
Hard Rain's A. Gonna Fall, Street
Life, These Foolish Things, Love Is
The Drug,SmokeGefs In Your Eyes,
Dance Away, Let's Stick Together,
AngeJ Eyes, Slave To Love, Oh Yeah,
Don't Stop The Dance, Same Old
Scene, Is Your Love Strong Enough?,
Jealous Guy, Kiss and Teli, More
Than This, I Put A Spell On You,
Avalon, Your Painted Smile.
Waters
opera yazdı
Efsanevi grup Pink Fkyd'un ku-
ruculanndan Roger Wrters'ın uzun
süredir sesi soluğu çıkmıyordu.
Kalitesizlflde suçladığı üç eski grup
arkadaşımn Pink Floyd imzasıyla iyi
şeyler yapmasından sonra gözönün-
den uzaklaşmak istediği söylentileri
dolas.tı müzik çevrelerinde. ;
Waters'la ilgili ajanslardan ilginç
birhabergeldi geçen hafta. Haberde
VVaters'ın rock'a sırtını dönüp
Fransız Devrimi'ni anlatacak Ça Ira
adlı bir opera yazmaya basjadığı an-
latılıyordu. 80'li yıllann ortalannda
Pink Floyd'dan kopan Waters, oper-
anın librettosuna da genç Fransız
şairi Etienne RhodagıTi seçmişti.
Sonra Waters'tan açıklama geldi:
Opera CD halinde bu yıl sonunda
pıyasaya çıkacak ve olanak bu-
lunursa sahneye konacak.
Bu grupta
hayat var
AKce In Chains bugüne dek hep iyi
şeyler yapmış, kendini sürekli aşmış
bir grup. Bizde de yayımlanan ve
grupla aynı adı taşıyan albümleri Ali-
ce In Chaıns, geçmişteki işlere göre
daha olgun, orkestrasyonu dört dört-
lûk, sert ama dağınık olmayan bir ça-
lışma. Özellıkle berrak soundlan ce-
surca aramalan dikkat çekiyor.
Alice In Chaıns'ın öyküsü 80'Ierin
ortasında başlıyor. O gûnlerde çoku-
luslu müzik şırketlen Madonna, Mk-
hael Jackson, Phfl Collins gibi isimle-
ri desteklerken rock dünyası, tribünde
seyırci rolüne soyunuyor. Ama ıçten
içe bir hazırlık da sezıliyor ve '80'le-
rin sonlanna doğru bombalar patla-
maya başlıyor.
Alice In Chains Jerry CantreD (gi-
tar), MikeStar(bas), SeânKinney(da-
vul) ve Layne Stsky'li (vokal) kadro-
suyla 1989'da Faceüft albümünü ya-
pıyor, turneler başlıyor. Grup, bu al-
bümle altın plak alıyor ve Amerikan
Müzik Ödülleri yanşmasında en iyi
heavy metal grubu adaylıgı kazanıyor.
Sonra Dirt albümünü yapıyorlar.
Grubun beyni haline gelen Staley ve
Cantrell' in uyuşturucunun pençesinde
yaşadıklan ölüm temalan şeklinde al-
bümlere yansıyor. 1993 'te yedi parça-
lık Jar of Fbes'le şasırtıcı bir şekilde
klasik 'rock'a yaklaşıyorlar ve Billbo-
ard listelerinde birinci sıra>'a yükseli-
yorlar. 1994'ün sonunda Staley, Pearl
Jam'den Mike McReady ve diğer mü-
zikçilerle Mad Season'ı kuruyor ve
Aboveadh bir çalışma yapıyor. Geçen
yıl da tekrar eski dostlannın yanına
dönüp yan akustik Alice In Chains'i
çıkanyorlar. Öykü böyle; gelelim ye-
ni albüme. Yine Cantrell'in gürültülü
elektrikli gitan belirliyor soundu. Hu-
zursuzluk, kadercilik, acı yine var;
ama eski albüm Dirt'teki gibi mideye
bir yumruk gibi inmiyor.
Başlangıç parçası Grind, Heaven
Beside You, içinde cehennemi taşıyan
blues Sludge Factory, Shame You,
Over Now iyi besteler. Alice In Cha-
ins'in geleceği belli değıl, söylentile-
rebakılırsaherandağılabilir. Gerçek-
ten iyi 'çalan' bu ekibin yok olması
şüphesız '90'ların eldiven giymiş
'rock'ına çok şey kaybettirecektir.
Solmüzik melodiyi mıııttıı
CUMHUR CANBAZOĞLU
ol müzik, iyi müzik
mi? Doksanlı yıllarda
sol tnüziğin ulaştığı
noktaya bakıldığında
bu soruya olumlu ya-
nıt vermek zor. Ulkede politik,
ekonomik, sosyal, kültürel baskı-
nın sürdüğü bir dönemde sol mü-
ziğin tirajının düşmesini, sol oy-
lann oranına baglamak ya da
medyanın başka tür müzigi kafa-
lara çakmasını öne sürmek bizce
önemli bir yanılgı olur.
Bugün sözleri örtemeyen mü-
zikleri üretirken bir bağlama,
klavye, davulla yetınen, melodi-
ye hiç önem vermeyen, sırtlannı
çeşitli politik grupiara dayayarak
belli birtirajdademiratan müzis-
yenler kısırdöngü içindeler.
Bir zamanlar sol kesimin dışı-
na taşıp çok geniş kitlelere mal
olabilen Aldırma Gönül ya da
Eşkıya Dünyaya Hükümdar O\-
maz gibi sıcacık melodili beste-
ler çıkmıyor so! müzikçilerden.
Artık, Alevi tüketici de eskisi ka-
dar her üriine destek vermiyor,
kendini tekraredenin albümünü almıyor. 80'li
yıllarda müzik piyasasının yaklaşık yüzde
10'luk bölümünü elinde tutan sol müzik, bu-
gün yüzde 2'lerde geziniyor. Melodiye önem
verilmediği sürece kısa süre sonra bu satışın
da haya! olacağı anlaşıhyor. Sol görüşü be-
nimseyen insanlar, yeni bir şey üretilmedi-
ğinden, bugün türkü dinliyor ya da eski al-
bümlere geri dönüyor.
Sol müziğin geldiği noktayı müzik adam-
lanyla değerlendirdik:
Edip AKBAYRAM: Sol müziğe üç büyük
darbe indi; birincisi 12 Eylül'ün getirdiği yı-
kım, ikincisi devietin yönelttiği bir müzik tü-
rünün dayatılmaya baslanması ve gençliğin
Zûtfü LJvaneli uzun yıllar sözü kadar metodisi de nitetikü besteleriyk" geniş kideleri etkiledL.
okumaması, dinlememesi için ipe sapa gel-
mez müzik türlerinin ortaya çıkrnası. üçüncü-
sü RahmiSaltuk,SadıkGürbüzgibi meydan-
Iarda koşuşturan ınsanlara sahip çıkılmama-
sı. Bu arada sol müzigi tamamen tıcaret ola-
rak düşünen birtakım insanlar da türedi. Te-
melde politik ve akademik yapılan gelişme-
diği için bunlar, sonra yavaş yavaş yok olma-
ya başladı. Diğer yanda sol gruplar sorunlan
anlatırken sözlerin üzerine iskelet olarak gü-
zel müzikler oturtamadı, ucuz şeylere kaçıl-
dı. Oysa bir Sabahattin Ali'yi verirken güzel
müzik bulursanız insanlar, onu sahiplenecek-
lerdir.
Fikret KIZILOK: Iki türlü şarkı var; mesaj
veren şarkılar, diğerleri de mesajı olmayan,
aşk. meşk şarkılan. Mesajı ele alırsak solun
bütün mesajlan sağcılar tarafından gasp edil-
miş durumda. Dolayısıyla politik olarak so-
lun başansızlıgı sol müziğede yansıyor. Bu or-
tamda Kürt problemiyle ortaya çıkan Ahmet
Kaya şimdi medyatik bir tip oldu. Büyük ih-
timalle köylülük sürecini tamanıJamakla meş-
gul; herhalde bitirince daha evrensel konula-
ra girecek.
Hasan SALTIK (Müzik Yapımcısı-Kalan
Yapım): Son yıllarda tekrarlardan bıktıran sol,
kendi dinleyicisini tüketti. SöylemJerbirbiri-
ne benzeyince, insanlar halk müzigi dinleme-
ye başladı; artık Daimi, Mahzuni türküleri
LeventYüksel'inZdoğuşuLevent Yüksd '93 Mart'ında Medcezir adlı
ilk albümünü çıkardığında büyük hayal kınk-
lığı yaşamış, kaset hiç satmamışti; o dönemde
videoklip modası başlamadığından TV ekra-
nından da kasedi destekleyememişti.
Ancak, kulaktan kulağa yayılan Yeterki
Onursuz Olmasın Aşk, haziran başında kasedi
yattığı yerden kaldırıpadeta yüzmetre koştur-
maya başlamıştı. Bizce bu gecikmış başannın
nedeni, Uzay Hepan'nm düzenlemelenndekı
farklılıktı. Alışılmışın dışındaki sound dınleye
dinleye kulaklara yerleşti; Medcezir, Istanbul,
Kaâatan, Tbana, l'çurfma Ba> ramJan, Dediko-
du art arda patladı. 'Temiz suratlıçocuk', 'aile
şarkıası' ımajıyla güzel şarkılar birleşti ve bır-
çok yayın organınca yilın şarkıcısı seçildi Le-
vent Yüksel.
Sonrası hayli kanşık; hastahklar, dedikodu-
lar, bir türlü gelmeyen albüm derken bir firma
olma yolutıda ilerleyen Yüksel'in kariyerinde
önemli bir erozyon oluştu...
Şimdi Levent Yüksel'in 2. Kaseti adıyla pı-
yasaya çıkan yeni albümüyle, moda deyimle
yeniden doğmaya hazırlanıyor Yüksel. Merak-
lısına hemen söyleyelim, CD'nin üzerine de
Levent Yüksel'in 2. CD'si yazı lacakmış.
AIbümü Ben Seıtin Biki^in Erkeklerden Oe-
ğflim adlı kendi bestesinin klibıyle tanıtıyor sa-
natçı.
Başka da bestesi yok albümde. Yaptığimız
söyleşide beste konusunda üretken olmadığını
söyleyen Yüksel bir de Necati Cumah'nın ya-
pıtı Abanoz'daJdEmine'yeSezen Aksu'ylabır-
likte müzik yazmış.
Levent Yüksel'in 2. Kaseti'nde bestelerin
büyük kısmı Sezen Aksu'nun, düzenlemelerde
Onno Tunç'un Hayat Zaten Zor, Yas, Ali Ek-
ber Çiçek'in bağlaması eşliğinde Haydar dik-
katimizi çekti. Albümün genelinde Onno
Tunç'un düzenlemeleri müziksevere sürekli
tersköşeler yapıyor. Doğu ezgileriyle ilerleyen
bir parçanm içinde aniden karşınıza rock tını-
lan çıkabiliyor. Tunç'un doksanlann başından
bu yana geliştirdiğı Doğu destekh yerli popun
'96'da geldiği yeri çok iyi yansıtacak bir çalış-
ma Yüksel'in yeni kasedi.
- İlk albümdeki Tuana adlı parçadan sora sc-
sinizin flamenco')a yatkın olduğu ve türün üze-
rine gitmeniz gerektiği tarbşıldı. Ikinci albüm-
de neden flamenco'ya >er vcrmedinH?
Flamenco türü besteler var mı diye uzun sü-
re araştırdık, ama denk düşmedi ve bulamadık.
Flamenco'dan vazgeçmedim, ancak olması için
de fazla ısrarcı davranmadım.
- Yeni albümde yaptığınız müzik, popun kla-
sik ahşkanhklanndan uzakta, ama çizgi olarak
da belli bir şey söylenemiyor. Neden belirü bir
soundun üzerine gitmotliniz?
Evet, albümde Türk halk müziğınden funka,
arabeskten başkalanna dek birçok tarz var; bu-
ralann insanı olarak birçok kültürden etkilenı-
yorum.
Aynca bir tarz oturtabilmek için öncelikle
poptaki kargaşanın sona ermesı gerekıyor. Bu
kargaşa bitmeden fazla yenilik yapmanın ım-
kânı da yok. Solıstin sesı önemli aslında; sesim-
dekı renkle ne söylersem söyleyeyim aynı ka-
pıya çıkıyor.
Levent
Yüksel'in 2.
Kaseti adıyla
pıyasaya
çıkan yeni
albümüyle,
modadevûnle
yeflMen "
dogmaya
hazırlanıyor
^ükseL
Meraklısına
hemen
söyleyelim,
CD'nin
üzerine de
Levent
Vüksel'üı 2.
CD'si
yazüacakmış.
- tlk albümde Uzay Hepan'nm elinden çık-
mış hayli degişik ve modem bir sound varken
bu albümde piyasa işi darbuka kullandıgınız
görülüyor. Saöş için darbuka gerekiyor mtı mut-
lak?
Onno'yla darbukalar konsun mu konmasın
mı diye birçok kez konuştuk, tartıştik. Olması-
na karar verdık, bu sesi seviyor insanlar.
- Geçirdiğiniz hastalığın albümün bazırlan-
masına olumsuz etkisi oldu mu?
Sürenın uzaması dışında gecikmenın fayda-
sını gördük. daha sıkı çalıştık. Yaşadığımız acı-
lar ortada, bunlar bızı birbırimize daha da ya-
kınlaştırdı.
- Akustiğe dönüş başladı müzik dünyasında.
Bilgisavardan neden uzaklaştınız bu çauşma-
da?
Bilgisayarlagelıpgeçıci şeyler yapılıyormuş
gibi gelıyor bana. Yalnız bir parçada mekanik
davul kullandık. Akustik davulu kaydetmek,
miks etmek hayli zor iş, ama zoru seçıp her şe-
yı akustik yaptık.
£j sözleri
örtemeyen
müzikleri
üretirken
bir
bağlama,
klavye,
davulla
yetinen,
melodiye
hiç önem
vermeyen,
sırtlannı
çeşitli
politik
grupiara
dayayarak
belli bir
tirajda
demir atan
müzisyenler
kısırdöngü
içindeler.
söyleniyor. RuhiSu'nun satışlannda artış var,
sol grup ve sanatçılann satışlannda da büyük
düşüşleryaşanıyor. Şu anda en iyi üretimi ya-
pacak ortam oluşmuş durumda, yoğun baskı
var; ama soldan iyi bir sanatçı, beste ve vir-
tüöz çıkmıyor. Çünkü ajitasyon peşindeki mü-
zisyenler hâlâ müzik adına bir şey ortaya ko-
yamıyor, 80 öncesi solcularda genelde Sezen
Aksu ve Çökertme dınliyor.
Ruhi Su'yu taklit ediyorlar'
ZöMü LtVANELİ: Ruhi Su'yla kendini gös-
termeye başlamıştı bu müzik. Ondan sonra
Rahmi Saltuk geldi ve sonra da bizim yaptı-
ğımız müzik. Karlı Kayın Ormanı gibi çok
seslendirilmiş parçalarla biz sol kitlenin de dı-
şına taştık, yenilik aradık. İnsanlar değişiyor,
dünya değişiyor, yeni soundlar geliyor. Açı-
lımı düşünmek, yeni şeyler yaratmak lazım.
Hâlâ Ruhi Su'nun yirmi yıl önce yaptıklannı
taklit ediyorlar. Oysa bu iş besteden geçiyor,
iyi beste olmadığı zaman da kriz doğuyor.
Sloganla, sözlere güvenip kötü telafruzla şar-
kı söylemekle müzik olmuyor. Müzisyen her
zaman aynı cizgiyi tutturamaz, ama en azın-
dan arayış içinde olmalıdır.
Serkan SEYMEN (Nokta Müzik Yazan):
Bir müzik eserinin ancak niteliği olabilecek,
ama asla bir tarzın adı olamayacak özgün mü-
zik tanımlamasıyla yola çıkan bu müzik tar-
zı miyadını doldurmuş görünüyor. Bence
bunda en büyük sebeplerden biri, bu tarzi uy-
gulayanlann müziklerini ve düşüncelerini sa-
vunurken gösterdiği gözüpekliği müzikte ba-
zı kalıplan kırmak için göstermemiş olmala-
n. Devrimci müzik adına sadece içerik olarak
toplumsal sözler yazarak ön plana çıkarma-
lan da bunda etken oldu. Devrimci müzik kav-
ramı. sadece sözlerdeki politizasyona endeks-
lenip müzikal anlamda devrimci olunmadı-
ğından bugün tıkanma noktasına geldi. Artık
sol müzik, protest müzik gibi kavramlar hak-
kında tekrar düşünmeleri gerekiyor.
GRUP YORUM: 12 Eylül sonrasında Ana-
dolu müziğini temel alarak muhalif saflarda
yer alan sanatçılar, giderek çizginin dışına
düşmeye ve bu saflardan kopmaya başladı lar.
Kitlelerin yaşamlannın dışında, elit ve küçük
buıjuva bir yaşam içinde olmalan beraberin-
de Anadolu müziğinden kopmayı ve kitlele-
rin talebi olacak nitelikte ürünler ortaya çıka-
ramamalannı getirdi.
Bu süreçte üretememe sıkmtılannı caza ve
rock'a yönelerek gidermeye çalışsalar da mar-
jinallikten kurtulamadılar ve kitlelerin gözün-
de kısmen de olsa varolan itibarlannı kaybet-
tiler.
Üretünsizlik, örgütlü olduklannı ifade eden
bazı sanatçılara da yansıdı. Sanat-politika ara-
sındaki denge kavranamayınca ürünlerde ka-
balık ve bayağılaşma kaçınılmaz hal aldı.
Ortam sol, muhalif, devrimci müzik vb. adı
altmda öz-biçim üzerine kafa yorulmamış,
emek harcanmamış yer yer piyasa kaygısınm
öne çıktıği ürunlerden geçilmez oldu. Kitle-
ler, ana hatlanyla kendi taleplerine cevap ver-
meycn bu sanatçılardan uzaklaştılar.
'Black music'in
seyir defteri
Quincy Jones. 62 yaşında ama pek
göstermiyor; hâlâ kafasındakileri ya-
pacak dinamizme sahip. Tüm müzik
türlerine hâkim, cani isteyince bunlar
arasından seçme yapıp albümlenni
oluşturuyor.
15 yaşmdayken arkadaşı Ray Char-
ks'Ia grup kuran, sonra trompetini ala-
rak grup grup dolaşan,
Dizzie Gülespie'den Mi-
les Davis'e dek birçok
caz ustasına düzenleme-
leryapan, sinema fılme-
lerine müzikler yazan,
50'li yıllardan bu yana
Dinah VVashington,
Aretha Franklin, Ray
Chartes, Frank Sinatra,
Michael Jackson gibi
ünlülerle çalışan Jones,
yeni albümü için bir
"dream team"le (rüya
takım) karşımızda.
Yeni albüm Q's Jook Joint sanatçı-
nın eski çalışması Back on the Block
PartTwo kadar zengin bir çalışma de-
ğil, ancak tanınmış solistleri, yetenek-
li müzisyenlerden çıkan ensrrüman
yorumlan, funk, caz, soul, rap ile bir-
leşmiş pop parçalanyla tüketiciyi ko-
lay etkileyebilecek bir albüm.
Son dönemde durağanlaşan "Mack
music"te bu türün dünü ile bugününü
bir araya getiren Quincy Jones. albü-
münün satış şansını Ray Charles, Ste-
vie Wonder, Bono, Phi) Collins, Barry
White, Gloria Estefan, Chaka Khan,
Herbie Hancock, Tamia. Shaquille
O'NeaL Take 6. Joshua
Redman, Queen Lati-
fah, Aaron Hole gibi 83
ünlü isimle arttırmak is-
temiş...
Let The Good Times
Roll'la yola çıkıyor al-
büm, bu parçayı S. Won-
der, Bono ve Ray Char-
les seslendiriyor... Albü-
Tiün bazı parcalannı çok
ustaca düzenlemiş Qu-
incy Jones; ama her par-
çada aynı kaliteyi ve yo-
rumu bulmak zor. Örne-
ğin Moody's Mood For Love'daki vo-
kaller harika; Do Nothin' Tül You
From Me, Siovv Jams, Stomp, Rock
VVith You ve You Put a Move On My
Heath da iyi çalışmalar. Gerisi Jo-
nes'un sihirbazlığıyla belli birdüzeye
getirilmiş vasat parçalar.
Luca Carboni 'nin dünyası
"Ben fazla Botognalıyım. sen faz-
la Napolill O fada Torinoiu, siz faz-
laBariIL" Şarkı devam ediyor: "Faz-
la faşLsttik, fazla da vurdumduy-
maz; sonra fazla komünist olduk ve
fazla Hjristiyan demokrat" Ve şöy-
Je bıriyor; "Zaman geçiyor ve biz
hâlâ fazla İtaiyanız."
On yıldır Italyan popuna damga-
sını vurmuş, melodik yanı güçlü aşk
şarkılan söyleyen Luca Carboni,
Türkiye'de de piyasaya sürülen ye-
ni albümü Mondo (Dünya) albü-
mündeki hıt parçası Inno Naziona-
le'de (Milli Marş) ınsanlığı kardeş-
liğe davet ediyor. Parça sözlennı In-
gilizce, Fransızca ve Almancaya da
çevnlıp kaset kapagına yazdıran
Carboni, fazla şairane olmayan,
gençlere basıt ve direkt mesaj veren
sözlerle oluşturmuş albümünü.
Altbaşlık olarak VVorld, Welt,
Mondekelimelerini seçen Carboni,
Inno Nazıonale'nin sürükledifı al-
bümünü bir söyleşide şöyle tanıtı-
yor: "Yıllar geçiyor ve hiçbir şey de-
ğişmiyor. Her hafta stadyumlarda
aynı görüntuler. Bir kentin taraftar-
lan diğerlerine düşman gibi davra-
nıyor. kavgaiar çıkıyor, insanlar ya-
raİanıyor. Ertesi gün televizyonda
sosyologiar ay nı yorumlan yapıyor-
lar. Vetkililer, olaylardan sonra orta-
ya çıkıp bir daha kötü olay olmama-
sı için tedbir alacaklannı söylüyor-
lar. Herkes birbirine düşman, dün-
ya kutuplaşıyor. milli duygular yük-
seüyt)r. fnsanın insanı sevmesi, işbir-
ligi yapması için öbürdünyadan kö-
tü yaranklann mı gelmesi gereki-
yor?''
Italyan pop müziğı Türkiye'de ta-
lihsiz bir rota izliyor. Yerli piyasa-
da ErosRamazzotti,Zucchero, llm-
bertoTozziTotoCutugnogibi ısim-
lerden başkasının albümlerini bula-
bilmek hayli zor, tabıi bir de artık
hangı tür müzik yaptığı pek anlaşıl-
mayan Pavarotti var. Oysa Ital-
ya'dan kendi dillerinde müzik ya-
pıp da uluslararası piyasada ileri gi-
den çok müzisyen çıktı son yıllar-
da. Şimdi kaset ithaliyle Italyan mü-
ziğinin ömeklerinde de biraz kıpır-
danma oldu, örneğin Ligabue'nın
albümünü getırdiler, ancak hâlâ Gi-
anna Nannini'in son çalışması ya-
yımlanmadı. Luca Carboni'nin
Mondo'su da Italyan müziğindeki
farklı yollan tanunak isteyenler için
ilginç bir örnek bizce.
Ancak albüm, Carboni'nin en iyi
çalışması değil şüphesiz. 1984'te
Intanto Dustin Hoffman Non Sbag-
lia Un Fflm adlı albümle kariyerine
başlayan Bolognah sanatçı; ardın-
dan Forever ('85), Luca Carboni
('87), PersoneSuenziose('89), Car-
boni('92), DiarioCarboni('93)ad-
lı güzel çahşmalara imza atmıştı.
On üç parçalık Mondo'un sound
olarak geniş iki yelpazesi var. Elekt-
ronikten 'rock'a kayan Carboni,
'rock'ın üzerine reggae, Latin, rap
ritimlerini bindirmiş. ilk kez bu de-
rece kara mızah yapan sanatçı, in-
sanın hangi noktaya geldiğini bir
parçada şöyle anlatıyor: "Bazı gece-
ler yatakta hayatimı düşünüyorum
ve hiçbir şeyin yolunda gitmediğini
göriiyorunı. Daha fazla şeyler yap-
mak, dünyayi degiştirmek istivo-
nım; ama uykuya yenik düşü-
vonım."
S E L M İ
ANDAK
CRR'de Aülımlar
ve "Arşın Mal
Alan"
1996 Ocak ayı ile birlikte Cemal
Reşıt Rey Konser Salonu (CRR) et-
kinliKleri kapsamında, 1995'teger-
çekleştirilen "çeşitli ve değışik sa-
nat türlerinin ve gösterilerin sunul-
duğu ve yeni ürünlerin ilk sahne-
lend'ği porgramların sürekliliği ile
birlikte, yepyeni ve olumlu atılım-
lar iılemekteyiz. CRR'nin Genel
Sanat Yönetmeni Arda Aydo-
ğan'm ilenye yönelik, titiz, gayretli
görüşleri ve çabalan ile aynı za-
manda CRR'nin sanatsal, teknik
ve idari kadrosunun ve Program
Koofdinatörü Murat Gürol, Genel
Yayın Yönetmeni Esra Yıldız ve di-
ğer elemanlann oluşturduğu "ekip
çalışması" sayesinde "yeniliklere
açık" etkinlikler yer almaktadır.
Özellikle "yeni ürünlerin ilk tanıtım
gösterilerine ve çeşitli festivalle-
re "olanak sağlanmasına da önem
verilrnektedir.
CRR'nin bu yeni yıl ile gerçekleş-
tirdiğı ve fazlasıyla övgüye değer
atılımı, Arda Aydoğan'ın girişimi ve
emeğiyle kurulan "CRR Konser
Salonu Opera ve Orkestrası "n\n
çalışmaya başlaması ve böylece
Istanburun yeni bir "Opera Sahne-
si" kazanmış olmasıdır. Hacıbe-
yov'la "Arşın Mal Alan'. Dünyanın
en popüler bestecilerinden sayılan
ve 18 Eylül 1885'te Azerbaycan'ın
Şuşa ilinde doğan, babası köy ya-
zan olan Üzeyir Hacıbeyov çocuk
yaşta müziğe atıldıktan sonra kla-
sik Batı ve Rus müzik türlerini öğ-
renmiş, müzik eğitimeni Moskova
ve Şt.-Petersburg'da tamamlamış-
tır. Üzeyir Hacıbeyov'un geniş izle-
yici tarafından sevilen, dünyanın
sanat merkezlerinde sahnelenen,
çeşitli dıllere çevrilen ve 1937'de
Hollyvvood'da fılme alınan "Arşın
Mal Alan" adlı müzikal- komedisi-
ni bestecisi Rusya'da St. Peters-
burg'da bestelemiş.
Tam adı Abdül Hüseyin Üzeyir
Hacıbeyov olan bestecı, özel.'ikle
Azeri halk ezgilerinden esinlenerek
ama evrensel ve çağdaş biçimde
eserier bestelemiştir. 1908 yılında
Fuzuli'nin eserinden "Leyla ile
Mecnun" operasının da yaraflcısı-
dır... CRR Opera ve Orkestrası'nin
Hacıbeyov'un "7 70. Doğum Yılı
Anısına" "Arşın MalAlan"ı başarry-
la sahneye koyarak icra etmesı,
1996'nın bence en önemli sanat
olaylanndan biridir. Ve medyanın
bu olaya gereken önem ve yeri ver- .
meyişine üzülmemek elde değildir!
Orkestrayı yoneten Fahrettin Ke-
rimov'u, sahneye koyan Hüseyi-
nağa Atakiş/yev ı, koreograf Son-
ja Arslan'ı, başkemancı Pelin Hal-
kacı'yı ve rol alan tüm sanatçılan
içtenlikle alkışlarız. Hacıbeyov'un
bu eserine, orkestrasyon uygula-
masında Niyazi Tağızade gibi
Azerbaycan'ın dünya çapında ve
ülkemizi de bılen birotoritenin adı-
nın buiunması apayn bir müzikal
renktir...
Yerli popta geçen hafta Haluk Le-
vent, Bir Gece Vakti adlı albümüyle
1 numaraya çıktı. Rafel EI Roman,
Gençliğin Gözyaşı'yla üst sıralarda
dolasmaya devam ediyor. Emel Ru-
hun Duymaz'la üçüncü.
Türk sanat müzığınde Bülent Er-
soy, Benim Dünya GüzeUerün adlı al-
bümle birinciliğini sürdürüyor. Mu-
azzez Ersoy ise Nostalji 1 'le ikinci,
Yümaz MorgiU, Elveda İstanbul'la
üçüncü.
Türk halk müziğinde Hülya Süer
ileSongülKarhyerdeğiştirdıler. Sü-
er, Gönlüm Anadolu*da ile zirveye
yükseldi. Karü,DokunsalarAğiava-
cağımla ikınciliğe ındi. Güler Du-
man, Bu Devran'ia yine üçüncü.
Yabancı popta yeni lider Greatest
Hits 1985-1995'le Michael Bolton.
Geçen hafta Shaggy, Boombastic'le,
bir sıra indi. Queen de Made in He- i
aven'la üçüncü sırada kaldı.
- The Isle of View - Pretenders
- Showgiris - Soundracks
- Ston Area - Sofia Arvaniti
- The Collection - Chuck Berry
-TheBestofLouRed
- The Best of B. Ferry + R. Music
- Power of a VVoman - Etemal
- DeUiah Blue - Joshua Kadison
- Amor - John Secada
- It's A Man's WorW - Cher
- The PresidentsofThe L nited Sla-
teof America
- Mondo - Luca Carboni
- II Cielo Della Vergine - Marco
Masini
- Fogarete - Juan Luis Guerra
- Exit The Dragon - Urge Overkill
- Garbage - Garbage
- American Recordings - J. Cash
- Fresh Horses - Gart Brooks
- Washing Machine - Sonic Youth
- Kürdili Hkazkâr Şarkılar
- Rast Şarkılar
- Levent Yüksel'in 2. kaseti - L.
Yüksel
- Beni Anneme Götürün - Burhan
Çaçan
- Vunılduk Ey Halkun - Fikret
Kızılok