27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 OCAK1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Yılhk beyanname uygulamasıyla gettrilen sınırlar ve denetim eksikliği, ücretlileri yasadışı yollara itiyor Vergi iadesine naylon faturaCANAN SOYSAL Geçen yıl alelacele devreye sokulan yıl- lık vergı iadesi uygulaması, uzun süredir sessiz sedasız iş gören "naylon fatura mafyası"na bu yıl yeni bir vurgun kapısı açtı. Maliye Bakanlığı'nın vergi iadesine konu olan harcamalann kapsamını sınır- lıtutması veçalışanlan yıllıkgelirlerinin üzerinde harcama belgesi toplamaya zor- laması, "sahte satış belgesi pazan" ya- rattı. Ücretliler, maaşlanyla orantılı en yûksek vergi iadesini alabilmek için, pi- yasaya sürülen sahte fîş ve faturalan, ko- misyon ödeyerek satın alıyorlar. Türkiye Gemi Sanayii'ne ait tersane- lerde çalışan bir grup işçinin, kendilerine sahte satış belgesi teklif eden kişilere tep- ki göstermesi, vergi iadesinde naylon fa- tura vurgununu ortaya çıkardı. Tersane iş- çilerinin Cumhuriyet'e yaptıklan açıkla- malara göre, sistem şöyle çalışıyor: Devlet nasıl dolandırılıyor? • Hayali şirketler adına sahte faturalar düzenleniyor. • Bilgisayar aracılığıyla, sahte faturalar imal ediliyor. • Yasal olmayan ve gerçeği yansıtmayan kira sözleşmesi hazırlanıyor. • Iflas etmiş şirketlere ait faturalar kullanıhyor. • Kapsam dışı olan belgeler, gerçek dışı beyanlarla bildirime kaydediliyor. 1 Neler vergi iadesi kapsamına giriyor? 1 1-Eğitim giderleri * Eğitim amacıyla yapılan ödemeler * Servis giderleri * Kırtasiye ve kitap giderleri 2-sağlık giderleri * Tahlil ve diş protez ücreti * Gözlük ve lens alımlan 3-Gıda giderleri * Sigara, alkollü içkiler ve hayvanlann tûkettiği gidalar dışındakiler * llaç, hastane giderleri, doktor 4-Cİyfm giderleri ücreti 5-Konut klra giderleri "Yıilık vergi iadesinden faydalanabil- mek için gerekli rutardaki faturayı topla- •vamayan ücretli çevresinde saüş belgesi aramaya başbyor. Naylon fatura pazarla- macılan, burada devreye giriyor. Ücretfi- lere. para karşılığında fatura satan bu ki- şilcr,yüzde 2 oranında komisyon alıvorlar. 100 milyonluk fatura için 2 milyon lira ko- misyon ödeyen ücretli,bu faturalan özel gi- der üıdirimine ait bildirime iştivor." Tersane işçileri, verilen faturalann fa- aliyet göstermeyen şirketlere ait olduğu- nun anlaşıldığını belirttiler. Böylece mü- kellef sahte faturalara para ödeyerek kay- ba uğrarken yasal sorumluluğu da üstlen- me ve cezai müeyyide riski altına giriyor. Ancak Maliye etkin bir denetim sistemi- ne sahip olmadığı için trilyonlarca liralık zarar, kamunun hanesine yazılıyor. Yetkililer, özel gider indiriminden ya- rarlanmak için başka yollara da başvurul- duğunu kaydettiler. Yetkililerin verdikJe- ri bilgilere göre, bu yollardan biri yasal olmayan kira sözleşmeleri. Genellikle ev sahibinin haberi olmadan ve kiracmındol- durduğu sözleşmelerde yıllık ve aylık ki- ra ücretleri olduğundan çok görünüyor. Bir başka yol da iflas etmiş şirketlere ait faturalann kullanılması. Bu arada bilgisa- yar aracılığıyla düzenlenen sahte fatura- lann da kullanıldıgı ifade ediliyor. Istanbul Serbest Muhasebeci ve Mali Mûşavirler Odası Başkanı Yahya Ankan, ücretlilerce hazırlanan özel gider indirimi- ne ait bildirimlerin ancak bir ihbar olursa Maliye Bakanlığı'ncadenetlendiğinedik- kat çekerek eskiden aylık olarak toplanan beyannamelerin yıllüc düzenlenmesi ve kapsamın daraltılmasıyla bu tip sorunla- nn ortaya çıktığını ifade etti. Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Mü- şavir ve Yeminli Mali Müşavir Odalan Birliği Genel Başkanı MusUfa Özyûrek ise Türkiye'de naylon fatura kullanımınm oldukça yaygın olduğunu, ancak bunun ilk kez vergi iadesinde kullanıldığını söy- ledi. Tüm belgelerinin yüzde 3'ünün de- netlendiğini söyleyen Ozyürek, geçen yıl yürürlüğe giren yeni sistemle bu tip sah- teciliklerin teşvik edildiğini vurguladı. Maliye Bakanlığı Özel Gider Indirimi Şube Müdürlüğü yetkilileri ise herhangi bir açıklama yapmadılar. TÎSK'TEN REKABET GÜCÜ ARAŞTIRMASI Türk işadaım riski seviyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye Jşveren Sendikalan Konfederasyonu' nun hazırladığı (TİSK) "Türkiye'nin Rekabet Ğücü" konulu araştırmada, rekabet gücünün arttınlması için büyümeye öncelik verilmesi, üretimin ve ihraeatın hızlandınlması önerildi. Araştırmada, Türkiye'nin girişimcilik ve risk alma oranında, 20 OECD ülkesi arasmda 5., AB ülkeleri arasında da 3. sırada yer aldığı belirtildi. Araştırmada, çalışma hayatının, taviz verilebilecek siyasi biralan olarak görülmesının.uluslararası rekabet gücünü azalttığı bildinldi. TlSK'in Avrupa Birliği ülkeleri, Japonya ve ABD ile karşılaştırmalı olarak yaptığı araştırmasında, girişimcilik ve risk almada • Türkiye Işveren Sendikalan Konfederasyonu' nun yaptığı araştırmada, rekabet gücünün arttınlması için büyümeye öncelik verilmesi, üretimin ve ihraeatın hızlandınlması önerildi. yakaladığı bu avantajın, yatınmlann arttınlmasında büyük önem taşıdığını belirtti. Türkiye'nin rekabet gücünün, Avrupa ülkelerine göre çok belırli alanlarda olduğu belirtilen araştırmada "Çalışma hayatı her zaman en kolay siyasi taviz verilen alan olarak göriilmüş, geçmişte bu yolda izlenen popülist politikalar ve verilen tavizler, zaralı sonuçtar doğurmuş, uluslararası rekabet gücümüz zayıflamışör. Rekabetin hızlanması için önündeki engeller kakJınlmahdır'' denildi. Araştırmada, rekabet gücünün arttınlması için devletin ekonomideki rolünün küçüimesi, işgücü piyasasının esnekleşmesi, teknoloji ve yeniliklere önem verilmesi, kârlılığın arttınlması, ABD'nin yüzde 65.3'lük oranla yönetsel tekniklerin geliştirilmesi, birinci sırada yer aldıgı, ABD'yi girişimciliğin teşviki gibi önerilere yüzde 62.3 ve 60.1 'lik oranlarla Almanya ve Isviçre'nin izlediği bildinldi. Türkiye'nin, yüzde 57.8'lik oranla 20 OECD ülkesi arasında 5., AB ülkeleri arasında 3. sırada yer aldıgı bildirildi. TİSK, girişimcilik ve risk alma konusunda Türkiye'nin y_erverildi. Urerim ve ihraeatın arhşmın özel sektör yatınmlannın arttınlmasma bağlı olduğu belirtilen araştırmada, dünya ekonomileri ile rekabet edilebilmesinin, devletin özel sektör yatınmlannm önünü açmasma bağlı olduğu belirtildi. Ş p a Z a r t e S l - t ş ç i emeklilerinin ocak ayı maaşları, 22 ocak pazartesi ve 24 ocak çarşam- ba günleri ödenecek. ÎSSK Cenel Müdürlüğü'nün konuyla ilgili açıklamasında, kurumdan emekJi aylıği alanlara ödemelerin her ayın 21 ve 23'ünde yapılması gerekriği, ancak bu ay 21 ocağın pazar gününe rastlaması nedeniyle ödeme tarihlerinin birer gün kaydırıldığı belirtildi. Buna göre, tahsis numarasının son rakamı tek olanlara 22 ocak pazarte- si günü, çift olanlara ise 24 ocak çarşamba günü emekli maaşı ödemesi yapılacak. KIT saüslarına hız verîldi AJSKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yeni hükümet kuruluncaya kadar geçici olarak görevde olan DYP-CHP hükümeti, KlT'le- rin satış karannı arka arkaya devreye soku- yor. Başbakan Tansu ÇUJer başkanlığında- ki Özelleştirme Yüksek Kurulu (OYK) dünkü toplantısında, Orman Işletmeleri AŞ'nin 6, Sümer Holding'in 7 ve Tur- ban'ın 2 işletmesinin satış karannı onayla- dı. Dört tersanenin satışına ilişkin karar ise iptal edildi. 24 aralıkta yapılan genel seçimlerin ar- dından yeni hükümet için görüşmeler sü- rerken geçici olarak görevde olan DYP- CHP koalisyonunun oluşturduğu 52. hükü- met giderayak KtT'leri satıyor. ÖYK'nin dünkü toplantısında, ORÜS'ün 6, Sümer Holding'in 7 ve Turban'ın 2 işletmesinin • Özelleştirme Yüksek Kurulu, ORÜS, Sümer Holding ve Turban'ın satış karannı onayladı. Dört tersanenin satışına ilişkin karar ise iptal edildi. satış kararlannı onaylandı. Buna göre, ORUS'ün Antaiya Işletmesi 211 milyar li- raya Özmutlu Madencilik AŞ'ye; Ayancık işletmesi de 200 milyar liraya, Belediye ve Şoforler Odası'ndan oluşan ortak girişim grubuna satıldı. Bafra İşletmesi 201 milyar liraya Kuirpa Pazarlama AŞ'ye verilirken Devrek İşletmesi Zeki Hacıkulaoğlu adlı girişimciye 86 milyar lira beddelle satıldı. ORUS'ün Düzce Işletmesi'ni Yılmaz Trans AŞ 151 milyar liraya, Vezirköprü İş- letmesi'ni de Vezirköprü Orman Ürünleri AŞ 364 milyar liraya satın aldı aldı. Aynca ORÜS'ün 75 milyar lıranın altın- da teklif verilen 3 işletmesinin satış kara- n, Özelleştirme Idaresi Başkanlığı'nca onaylandı. ÖYK'nin geçen yıl nisan ayın- da aldıgı karara göre, idare 75 milyar lira- nın altında yapılan özelleştirme uygulama- lannı onaylama yetkisine sahip. Buna gö- re, ORÜS'ün Ardanuç tşletmesi 12 milyar liraya Nihat Anadlı bir girişimciye, Pazar- köy İşletmesi 11 milyar liraya Mehmet Ali Yüceeradlı bir girişimciye, Ulupınar İşlet- mesi de 23 milyar 110 milyon lira bedelle Çevik Orman Ürünleri AŞ'ye satıldı. Türkiye'deki şirketlere yatmm yapan îslam Kalkınma Bankası, yıllık raporunda ihracat potansiyeline dikkat çekti 6 Türldye, rekabet gücü en yüksek îslam ülkesi' Ekonomi Servisi - Islam Kalkınma Ban- kası, yıllık raporunda, Türkiye'nin, Islam ülkeleri arasında önemli ihracatçı ülkeler arasında yer aldığına işaret etti. Islam Kal- kınma Bankası'nın (İKB) 1994-1995 faali- yetlerini kapsayan yıllık raporunda, son yıl- larda ihracatında arhş görülen üye ülkeler arasında Türkiye de yeralırken Türkiye'nin üye ülkelere ihracatında ise düşüş yaşandı- ğı kaydedildi. Raporun dünyada ticaretin serbestleşti- rilmesinin üye ülkelere etkilerinin ince- Iendiği bölümünde, Türkiye, Tunus, Bangladeş, Mışır, Fas ve Pakistan gibi pek çok üye ülkenin önemli birer tekstil ve hazır giyim ihracatçısı olduğuna yer veril- • Eczacıbaşı ve Albaraka Türk'e yatınm yapan Islam Kalkınma Bankası, Türkiye'nin uluslararası ticaretin serbestleştirilmesi ile başja gıda olmak üzere pek çok sektörde rekabet avantajı yakalayacağını savundu. di. Tanmsal ticaretin serbestleştirilmesin- den ithalatçı konumdaki pek çok üye ülke- nin zarar göreceğinin ifade edildiği rapor- da, Türkiye'nin bu gelişmelerden kazançlı çıkacağı savunuldu. Raporda, şu görüşler yer aldı: "Uruguaytunıçerçevesindetanm- sal ihracat teşvikierinin kaldınlması. gıda- da ithalata bağunlı pek çok üve ülkenin it- halat faturalannın artmasuıa yol açacaknr. Ancak Fas ve Türkiye gibi önemli gıda ihra- catçısı ülkelerin, tanmsal ürünlerin ticareti- nin serbostleştirilmesinden kazançlı çıkma- sı bcklenmektedir." Eczacıbaşı ve Albaraka Bankanın raporunda, Hazıran 1994 - Ma- yıs 1995 tarihleri arasında, toplam tutan 15.57 milyon dolar olan 8 projeye hisse alı- mı yoluyla katılınıldığı belirtilirken Türki- ye'den de Eczacıbaşı Yapı Sanayii ve Tica- ret AŞ ile Albaraka Türk'ten de hisse alm- dığı ifade edildi. Eczacıbaşı Holding ise yaptığı açıklama- da, Islam Kalkınma Bankası'nın Türkiye Sı- nai Kalkınma Bankası aracılığıyla 1982 yı- lında EYAP Yapı Gereçleri Sanayii ve Tica- ret AŞ, "Artema Armatür Grubu"nun yüz- de 25 hissesini satın aldığını, ancak bugün bu payın binde 7.1 'e düştüğünü kaydetti. Yapı- lan açıklamada, ;u ifade yer aldı: "Islam Kal- kınma Bankası, 1982 yüından bugüne kadar yapılan sermaye artışlanna katılmamıs ve 11.01.1996 itibanyia ortaklık payi binde 7.1 'e düşmüştür. Bugün EYAP'ın toplam 1 trilyon TL olan sermayesi içinde İslam Kalkınma Bankası'nın payı 7.1 milyar TUdir." IŞÇEMNEVREIMNDEN ŞÜKRAN SONER 'Büzel ve İlham Verici' Televizyon kanallan Avrasyagemisinin Istanbul'a varışını naklen yayımlamakta yarışıyorlar. Spiker "güzel ve ilham verici!" görüntüleri aktarmanın övüncünde. Yazmaya çalıştığım çok farklı bir ko- nunun notlannı bir yana atıp "güzel" görüntüyü ka- çırmamak üzere televizyonun önüne koşturuyo- rum. Spikerter, "tarihian, tahhekılavuzluk!"gib\akı\a\- maz abartılı sözcüklerie, kıyıda Çeçen ve Türk bay- rakları i\e bekteşen bir grupla geminin görüntüsü- nü veriyorlar. Geminin zincir atmasına ilişkin uzun uzun yorumlar, varsayımlar yapılıyor. Pervaneler hareket ediyor mu? Bacadan duman çıkıyor mu? Akıntı mı gemiyi kıyıdan uzaklaştırıyor?.. Yaşamsal önemi olan ayrıntılar gibi bize sunulu- yor. Biz de spikerlerin heyecanlı, kanlı-canlı anla- tımlarının esiri olmuş, ekran karşısında saatleri öl- dürüyoruz. Hâlâ şiddetle karşısında olunması ge- reken bir terör eylemi ile karşı karşıya bulunduğu- muz vurgulaması yok. Bu nasıl aymazlık? Bu nasıl çifte standart? Biz ki terörden çok canı yanmış, başka ülkelerin verdiği destek ya da hoşgörünün çok ağır bedellerini öde- miş, deneyimli birtoplumuz. Başımızayeni çorap- lar örülmesi için elimizden geleni ardımıza koymu- yoruz. Türkiye'nin başına yeni yeni çoraplarördüren te- rör eylemine odaklanmış medyanın gündeminin dı- şına çıkabilmek için televizyonun sesini kesip ma- samın başına, notlarıma dönüyorum. Nakliyat-lş Sendikası tarafından hazırlanmış dosyada, medya- mızın birkaç dakikasını bile ayırmadığı bizim insan- lanmızın öyküsü var... Sendikadan verilen bilgiye göre^ras Kargo'nun, 420 şubesinde 3000 kadar çalışanı var. Ancak bü- yük çoğunluğu sigortasız. Haftalık yasal çalışma süresinin nerede ise iki katına kadar zorunlu ve üc- reti ödenmeksizin fazla çalıştırma yapılabiliyor. So- nuç olarak ücretler asgari ücretin altında bir düzey- de kalırken, 6 yıl sigortalı çalıştığım sanan işçinin ancak 180 günlük sigorta priminin ödenmiş oldu- ğu ortaya çıkıyor. Aras Kargo işçileri sendikalaşarak yasal haklan- nı aramaya çalışıyor. 1993 yılında DISK Nakliyat- iş'te, Istanbul, Ankara ve Izmir'de başlayan sendi- kal örgütlenmeye karşı, işveren bu merkezleri ta- şeron şirketlere devrediyor. Yüzlerce sendika üye- si olan işçi, işten atılıyor. Işçiler 1994 yılı boyunca çeşitli pasif eylemleri de koyarak, sendikalaşmak için yeniden direniyor. Ye- niden yüzlercesi işten atılıyor. Medyamızın asla il- gisini çekmeyen sayısız eylem, direniş sonunda Denkar adlı taşeron şirkette 7.11.1994 tarihi ile ge- çerli olmak üzere toplusözleşme yetkisi alınıyor. Aras, taşeron şirketi feshederek yetki iptali için yar- grya gidiyor, ancak davayı kaybediyor. Aylar toplu- sözleşme masasına oturmaya çalışan sendika ile işverenin açtığı yeni yeni davaların savaşımıyla ge- çiyor. Sendika masaya oturamadan grev aşamasına geliniyor. işveren, polis gücünü de arkasına alarak, bir yasal grev yaptırmıyor. Ikincisinde 110 işçiden ancak 4'ünün katılabildiği grev oylamasında, 3 oy- \a greve "hayır" karan çıkartılıyor. Ancak sendika, yasal süresi içinde grev karan alarak75.6.1995 ta- rihi itibarı ile greve çıkıyor. 30 civarında işçi greve katılıyor. Greve çıkıldıktan sonra her gün greve ka- tılan işçi sayısı artıyor. 70'i, 100'ü geçiyor. Greve ka- tılmalar yoğunlaşınca, işçiler ve ziyaretçilerinden gözaltına alınmalar başlıyor. Greve çıkan işçiler ye- rine, yasal yasağa rağmen yeni işçiler alınıyor. Sendika suç duyurusunda bulunuyor. Müfettiş- lerin sendika lehine ve işverenin yasadışı grev kırı- cılık yaptığı raporları ile yargıya gidiliyor. Yargı, iş- Çiler lehine sayısız karariar veriyor. Ancak, yargının, işveren aleyhine ihtiyati tedbir kararları uygulanmı- yor. Hukuk dışı uygulamaların sonu gelmiyor. Grev- deki işçiler ve işyerleri yerine başka merkezlerde bir, bir daha taşeron şirketler kuruluyor. Yine sendika yargıya gidip davalan kazanıyor. Ancak bu kararla- rı uygulatacak polis, savcılık, devlet gücü bulamı- yor. Aras Kargo'da işçiler ve sendikanın hak kavga- sı, hukuk savaşı ve grevleri, dikkatinizi çekerim, tam 190 gündür sürüyor. Medya, binlerce işçinin yaşamını etkileyecek, yıllann hak-hukuk kavgasını 190 gündür süren grevi, yasadışı grev kırma eylem- lerini, yargı kararlarının işletilmemesini yok sayıyor. Medya bizi bize, çıkarlanmıza, haklarımıza yaban- cılaştınyor. Bilincimizi "güzel ve ilham ı^e/7c/"gönjn- tülerle yok etmeye çalışıyor. ÇİFTÇt DOSTU SADULLAH USÜMİ Tütün üreticisinin sabn taşıyor!.. T ekel, tütün tespit çalışmalannı bitir- mek üzere... Tüccann çalışmalan ise hâlâ sürüyor. Bu nedenle Ege Ekici Tütün Piyasası'nın açılışı şubat ayının ortalannı bulacak. Ocak ayından son- ra geciken her gün üreticinin aleyhine, tüc- carvedevletin lehinegelişecek!.. Türkiye'nin tütün rekoltesinin 200 bin ton olması hemen hemen kesinleşmiş gibi. Ege'de 120 bin ton, diğer bölgelerde ise 80 bin ton civannda tü- tün bekleniyor. Kalite ve verim oldukça iyi. Ancak, geliş- melere bakılırsa üretici, geçmiş yıllarda oldu- ğu gibi gene umduğunu bulamayacak. Çün- kü, değişen hiçbirşey yok... Üreticilerin bek- lentisinin hiçbiri degerçekleşmedi... Eski ha- mam, eski tas... Yasası 1969'da çıktığı hal- de, tütün kooperatifleri birtürlü kuoılamıyor. Açık arttırmalı satışlara henüz başlanamadı. Tütün piyasalan gene alıştığımız biçimde il- kel metotlaria yürütülecek. Tütün, üreticinin elinde gerçek degerini bulamayacak... Ürün bedelleri gene geç ödenecek!.. Buna rağmen, gene üreticilere boi paralar verildiği, tütün bedellerinin zamanında öden- diği, üreticilerin de bu alışverişten memnun kaldığı ilan edilecek... Bir Allah'ın kulu da gi- dip köylerde araştırma yapmayacağı için, üreticilerin şikâyetleri, fiyatlan beğenmediği, devleti de tüccan da protesto ettiği köy hu- dutlannın dışına taşamayacak!.. Sonuçta, gene üretici bir yıllık emeğinin karşılığını alamadan, yeni yıl için çalışmala- ra başlamak zorunda kalacak... Tütün üreten diğer ülkelerin hepsinde "mil- li politika"\ar vardır. Bu politikalar, hem ülke ekonomisinin hem de üreticilerinin yararlan- na göre hazırianmıştır. Herkes memnundur. Hiçbir üretici veya tüccar "Acaba bu yıl na- sıl bir politika izlenecek" diye fal bakmaz. Hükümetlere gidip de yalvanp yakaran üre- tici veya tüccar görülmemiştir. Sistem, ken- di içinde yasalara uygun olarak çalışır gider!.. Türkrye'de ise "milli bir tütün polftikası" yoktur... Senelerden beri hiçbir hükümet cid- di bir politika oluşturmaya yanaşmamıştır. Üreticilergece-gündüz tütünfiyatlaniçin ha- yaller kurarken, tüccar da belirsizlik yüzün- den bir plan ve program yapamaz!.. Hükümetlerimiz serbest pazar ekonomisi- ni savunurlar ama, uygulamaya gelince oto- ritersistemlerden vazgeçemezler. Hatta, ye- ni yeni uygulamalaria kendi üreticilerinin ve tüccannın başını derde sokariar... Aslında tüccar da üretici de bizim insanı- mızdır. Devlet ve Tekel de... Ancak, bugün- kü sistemde çıkarlan çakışıyor. Biri çok ka- zanınca, diğeri zarar ediyor. Diğer ülkelerde olduğu gibi her kesimin hakkını rahatlıkla ala- bileceği sistemler olmadığı için her yıl kızılca kıyamet kopuyor... Üstelik, artık aramıza yabancılar da kanş- tı. Aynı pastaya onlar da ortak. Biz birbirimi- ze düşünce, pastadan en büyük payı yaban- cılar alıyor!.. Tüccanmız giderek eziliyor... Üreticilerimiz yavaş yavaş batıyor... Bu ne- denle, her kesimin ülke ekonomisine zarar vermeden hakkını alabileceği bir "milli tütün politikası" oluştunvak zonındayız... Her yeni gelen hükümetin veya bakanın te- mel değişiklikler yapmadan, uygulamada işi kenanndan köşesinden çekmesi yarar yeri- ne zarar getiriyor... Ancak, hükümetler tü- tünden tamamen elini çekmemelidir. Orne- ğin, destekleme ve denetleme hükümetlerin işidir. Yabancı sigara sanayii, tütün ithalatı, ih- racatı başıboş bırakılamaz!.. Yabancı şirketler tütün piyasalanmızda et- kin hale geldiği için hükümetlerimizin Türk ih- racatçısına da sahip çıkması gerekir. Zira ih- racatçımız piyasadan silinirse, ileri yıllarda yabancı firmalar rakipsiz kalır ve bundan da en büyük zararı tütün üreticilerimiz görür... Hükümetin kurulması geciktikçe tütün böl- gelerindeki sıkıntı da artıyor. Zira üreticiler ancak güvenoyu almış güçlü bir hükümetin kendilerini koruyabileceğine inanıyori.. Ayn- ca tütün piyasalannın biranönceaçılabilme- si de gene hükümetin kurulmasına bağlı... Bu nedenle hükümetin kuruluşu geciktikçe üre- ticilerin de sabn taşıyor... Tütün üreticileri aralık, ocak ve şubat ay- lanndaparasızlıktan kınlırlar. Piyasa açılıp tü- tününü satmadan da paraya kavuşması mümkün değildir. Bu nedenle ocak ayı gel- diği zaman, piyasanın açılabilmesi için gün saymaya başJar. Nitekim üreticiler, bu yıl da Ege Ekici Tü- tün Piyasası'nın en geç şubat ayı başında açılmasını ve satış işlemlerinin büyük bir kıs- mının bayramdan önce bitirilmesini istiyor!.. Ama tüccar çok rahat... Geçmiş yıllarda ol- duğu gibi, bu yıl da piyasalann açılışını ge- ciktirebilmek için her fırsatı değerlendiriyor. Daha önceleri ocak ayı sonunda bitireceği- ni açıkladığı tütün tespitlerinin 7 şubata ka- dar süreceği bildiriliyor... Manisa'nın Akhisar ilçesi Türkiye'nin ve Ege'nin en yoğun tütün bölgelerinden biri... Akhisar'ın Ziraat Odası Meclis Başkanı Ab- dullah Binboğa da tecrübeli bir tütün üreti- cisi... Abdullah Binboğa üreticilerin beklen- tisini şöyle dile getiriyor: "Üreticiler, birinci kalite tütün için 300 bin lira fiyat bekliyor. Piyasanın açılışı çok gecik- ti. Hükümetin kuruluşunun gecikmesi üreti- cileri sıkmtıya sokuyor. Biran önce kurulma- sını istiyoruz... Zira, en büyük güvencemiz hükümet... Tüccann tespitleri 7şubattabite- cekmiş. Bu takdirde en geç 10 şubatta Ege piyasası açılabilir. 1980 yılından sonra tütün üreticileribüyüksıkınblaryaşadı. Çoğu borç- lu ve paraya ihtiyacı var. Yeni ürününü eke- bilmesi için para gerek. Bu nedenle tütün bedellerinin ödenmesine mart ayı başında başlanmalı ve aysonuna kadarbitirilmelidir...' Abou: Türkiye tam üyelikte Kıbns'ın gerisinde kalacak ANKARA (Cumiıuriyet Bürosu) - Başba- kan Tansu Çüler, Türkiye'nin Avrupa Birli- ği'ne (AB) 3 yıl içinde tam üye olacağını öne sürerken birliğin Türkiye Masası Sorumlusu Serge Abou, bu konuda karamsar bir tablo çizdi. Abou, AB'ye tam üyelik için gereken koşullan taşımadığını bildirdiği Türkiye'nin, bu konuda Kıbns ve Malta'mn gerisinde ka- lacağının "bir gerçek" olduğunu vurguladı. Kıbns sorununda çözüm için kendilerinin de de\Teye girmesinin yanJış olmadığını sa- vunan Abou, bu konuda yöneltilen eleştiri- lere, "ABD, 'Adada çözüm için girişjmierde bulunacağım' deyince niye Idmse kanşmı- yor?" sözleriyle tepki gösterdi. Abou, Avrupa Topluluğu Araştırma ve Uygulama Merkezi'nde (ATAUM) dün ver- diği konferansta, bir soru üzerine, Kıbns'ta kalıcı bir çözüm için Avrupa'nın katkı yap- maya çalışacağmı belirtti. Abou. AB'nin adada çözûm çahalannın yanlış olmadığını savunarak ABD'nin de ay- nı konularda girişimleri olduğunu. ancak kimsenin söz konusu girişimlere kanşmadı- ğını kaydetti. "Bay Holbrooke'un (ABD Dı- şişleri Bakan Yardımcısı) adaya geieceği, bir a\ içinde sorunu çözümleyeceği söyleniyor. Buna Idmse ses çıkarnuyor" diye konuşan Abou, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kıbns sonınunun çözümü için bir tekeK leşmeolmamalı. Herkes bu sorunuçözmekis- tiyor. Niye biz de bu sorunun çözümüne ka- nşm^alun?" Türkiye, adadaki bir çözümün Bırleşmiş Milletler (BM) platformunda olmasında ıs- rar ediyor. AB'nin Kıbns'ın tam üyelik başvurusunu kabul ermesini "haksuhk" olarak nitelendi- ren Türkiye, adadaki taraflara eşit davranıl- madığını bildirdi. AB'nin, Kıbns'ta olası bir çözüm içm tam üyeliği bir araç olarak kullanmak istediğini vurgulayan Ankara ise adanın. Türkiye ve Yunanistan'm birlikte üye olmadıklan ulus- lararası bir kuruluşa üye olamayacağını kay- detti. Serge Abou, Kıbns ve Malta'nın AB'ye tam üyeliklerinin, Türkiye'ye oranla daha hızlı gerçekleşeceğinin bir gerçek olduğunu söyleyerek Türkiye'nin tam üyeliği için ge- rekli koşullann oluşmadıgını kaydetti. Abou, "Maltave Kıbns, Fransa'daki birşehir kadar. Onlan ekonomik açıdan sindirmek için bü- yük bir çaba harcamanuz gerekmiyor. Unut- mayın ki siz 65 mihonsunuz. \> nca Türldye, birtik ülkeleriyle karşılaşnnldığında, en fakir ülke aynı zamanda" dedi. 'Türkiye, yüksek bedei ödedi' Türkiye ile AB arasındaki gümrijk birliği- nin başanlı olacağını savunan Abou, 1992'de Türkiye'de bir "çöl manzarası" olduğunu öne sürdü. Abou, taraflar arasında imzalanan gümrük birliği anlaşmasının "eşit ve denge- li" olduğunu ileri sürerek şu görüşlerini ilet- ti: "tmzalanan anlaşma, eşit bir anlaşmadır. Türkiye'de anlaşmaji protesto cdcnler, 'Da- ha fazlası ahnamaz mıydı' diye soruyoriar. Tabii ki alınabilirdi. Ama içinde bulunulan koşullar bunu öngörmüyordu. Avnca, Türki- ye'nin gümrük birliğine girmesi bedeisiz ot- madı. Makro ekonomik disiplinlere uyum sağlanması,gümrük duvarlanmn sınrianma- sı yüzünden Türkiye yüksek bir bedel ödedi. Ancak bu, Türkiye'deki ekonomik sistemin modernizasvonu. \vnilonmesi için ödenen be- del olarak görülmelidir." Gümrük birliğinin Türkiye'ye verilen bir ceza değil, bir şans olduğunu belirten Abou, "Yeni Avrupa mimarisindeTürkiye'nin yeri- ni oturtmanui güç olduğunu biliyorum. An- cak Türkiye'nin sabit bir yeri vardır, bu da gümrük biriiğJdir" diye konuşru.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle