Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 OCAK 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Kültür Bakanı Fikri Sağlar, demokratik standartlann Avrupa boyutuna ulaşması gerektiğini vurguladı
6
Uyum yasaları bir an önce çıkmah'
Kültür Servisi- Kültür Bakanı Fikri
Sağlar, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne
geçiş sürecinde demokratik standartlan-
nı Batı boyutuna ulaştırması gerektiğini
belırterek. uyum yasalannın hiç zaman
yitirmeden çıkanlmasının bir zorunlu-
luk olduğunu vurguladı. Bakanlık ola-
rak, gümrük birliği çerçevesinde kültü-
rel altyapının temellerini şimdiden attık-
lannı söyleyen Sağlar. "Eğer Türkiye
Avrupa Biıiiğî'ne kısa sürede girmcyi he-
defliyorsa. aynı süre içersinde, yürürlük-
teki kendi normlaruıı bu ortak normlar-
la bağdaştırmak zorundadır. Ancak, bu
çalışmalann etkili olabilmesi için gerekli
olan altyapı, özcllikle ülkemizdeki de-
mokratik standartlann Avrupa standart-
lanna ulaştınlmasıdır"dedı.
Kültür Bakanı Fikri Sağlar, Avrupa
Birliği "ne geçiş sürecinde Kültür Bakan-
lığı'nın faaliyetleri konusunda bir basın
toplantısı düzenledi. Kültür ve sanat et-
kinliklerinin söz konusu etkinlikler için-
de ağırlıklı bir yer tutacağına değinen
Bakan Sağlar, Kültür Bakanlığı olarak,
Dışişleri Bakanlığı başta olmak üzere,
diğer kurum ve kuruluşlarla eşgüdüm ve
işbirliği içersinde. her türlü ön hazırhğı
yaptıklannı, bu amaçla da bu hafta so-
nunda Almanya'da. Avrupa'daki kültür
müsavırleriyle bir araya gelerek yeni pro-
jelerbelirleyeceklerini açıkladı.
Türkiy e'nın .gecikmeyle de olsa Güm-
rük Bırlıgi'ne girdiğini, böylelikle ama-
ca ulaşma doğrultusunda çok önemli bir
basan gerçekleştirildiğini söyleyen Fik-
ri Sağlar, bu aşamanın, ekonomik açı-
dan en azindan kısa vadede, Türkiye için
ciddi güçlükleri de beraberinde getirdi-
K
ğine de değindı ve Avrupa Birliği 'ne gir-
me sürecinedikkati çekerek, şunlan söy-
ledi: "Önümüzdeki bir iki yıl yaşamsal
bir önem taşımaktadır. Bu süre içerisin-
dc Türkiye, Avrupa Birliği üyesi olmayı
hakettiğini Avı-upa kamuoy una kabul et-
tirmek durumundadır. A\rupa Birliği,
salt ekonomik birlikteliğe yönelikhirnlu-
şum değikiir. \\rupa Birliği, ekonominin
yanısıra siyasaL sosyaL, hukuki ve bilim-
sel değerleri de kapsayan bir birlikteliği
ifade etmektedir. Bu birtiktelik kapsaya-
cağı coğrafyada, her ülkenin kendine öz-
gü ulusal degerlerini ve özellikle kültür-
lerini dışlamadan, yozlaştırmadan. her
alanda işbirliği ve iletişimi sağla>acak or-
tak normlan zonınlu kılmaktadır.""
Kültür Bakanlığı olarak. 1991 yılı so-
nundan itıbaren bu oluşuma öncülük
edecek yasal düzcnlemeleri içeren çeşit-
li çalışmalar yaparak. Başbakanlık ve
TBMM'ne sunduklannı anlatan Sağlar,
"Aralannda Fikir ve Sanat Eserleri Ya-
sası, Sinema ve Video Eserleri Yasası,
Muzır Yasası. kültür ve Tabiat Varhkla-
nnı Koruma Yasası gibi yasalann bu ça-
lışmalardan ne yazık ki, sadece Fikir ve
Sanat Eserleri Yasası TBMM'de kabul
ültür Bakanı
Fikri Sağlar,
Avrupa
Birliği'ne geçiş
sürecinde kültür ve
sanat etkinliklerinin
ağırlıklı bir yer
tutacağına
değinerek, bu
amaçla bugün
Almanya'da,
Avrupa'daki kültür
müşavirleriyle bir
araya gelerek yeni
projeler
belirleyeceklerini
açıkladı.
edilerek, yürürlüğe girebilme olanağmı
bukhı" dedi. Türk halkının çok büyük bir
bölümünün ve onlan temsil eden siyasi
partilerin yüzde sekseninden fazlasının,
ilke olarak Türkiye'nin Avrupa Birli-
ği'ne katılmasını istediğini söyleyen
Sağlar, önümüzdeki dönem içersinde
Türkiye'yi yönetecek siyasi iktidarlann,
Avrupa Birliği üyeliği için, birlik üyesi
ülkelerde geniş çaplı tanıtım etkinlikle-
rini gerçekleştirmelerinin beklendiğini
vurguladı. Önümüzdeki dönem içinde
kesinleşen projelerden de söz eden Sağ-
lar, şubat ayında Paris'te Expolangu-
es'96'ya katılacaklannı, 1997'de Belçi-
ka'da yapılacak olan Europalia için ha-
zırlıkların sürdürüldüğünü, nisan ayında
Paris'te Pompideu Kültür Merkezi'nde
kapsamlı bir Türk filmleri gösterisi dü-
zenleneceğini belirtti. Sağlar, kasım so-
nunda Strasburg Türk Sinema Günle-
ri'nin gerçekleştirileceğini. bu fılmlerin
Fransa ve öteki Avrupa kentlerinde gös-
terileceğini ve Istanbul Devlet Opera ve
Balesi'nin "Satome" operasını Kopen-
hag'da sergileyeceğini söyledi.
Demokratik standarüar
Türkiye'nin demokratik standartlannı
Avrupa standartlanna uygun duruma ge-
tirmesi gerektiğini bildiren Sağlar, bu-
nun için uyum yasalannın öncelikli ola-
rak çıkanlmasının bir zorunluluk oldu-
ğunu kaydettı. Bunlann yapılmaması du-
rumunda nitelikli tanıtım etkinliklerinin
bir işe yaramayacağını vurgulayan Sağ-
lar, şöyle konuşru:
"Eğer ülkenizde yazarlar, aydınlar dü-
şünceterini açıkladıklan için cezalandın-
lryorsa, gazeteciler yazdıklan yazılar için
yüzJerce yıllık hapis cezalanna çarpbn-
lıyorsa, bir gazeteci polisin elindey ken öl-
dürülebiHyorsa ve bu tüm dünyaya duyu-
ruluyorsa, kim Türkiye'nin Avrupa stan-
dartlanna ulaştığına inanabilir ki?"
Kültür Bakanı Fikri Sağlar, bakanlık-
la ilgili fikri mülkiyet haklan, kültürel
mallann ihracı ve serbest dolasımı ve ül-
kemizden, Avrupa Birliği üyesi ülkelere
yasadışı yollarla kaçınlan kültürel obje-
lerin iadesi konulanndaki idari düzenle-
meler üzerinde çalışıldığını da sözlerine
ekledi.
Onno Tunç, toprağa verildi
Küçümen hiç büyümesın!
Karikatür sanatçısı Haslet Soyöz 'ün yıllann birikimi olan çizgilerinden bir derleme kitabı çıktı
Diıstlanndan oluşan orke>tra. Onno Tunç'un 'Işık Doğudan
Y ükselir'adü parçasını scslendirdL (DEVRİM BARAN)
'Müziğin
derinliklerine
yücelmiş bir insandı'
Kültür Servisi - Bursa ya-
kınlannda geçen hafta geçir-
dığı uçak kazası sonucu yaşa-
mını yitıren ünlü mûzısyen
Onno Tunç için dün Atatürk
Kültür Merkezi'nde bir tören
düzenlendi. Törene, Kültür
Bakanı Fikri Sağlar ve
Tunç'un ailesinin yanı sıra Se-
zen Aksu, Garo Mafyan, Nilü-
fer,Ajda Pekkan, Sezen Cum-
hurOnal.Kayahan,CemKa-
raca, Ayşegül Aldinç, Erol Ev-
gin, Hümeyra, Zuhaj Olcay.
Rahmi Saltuk. Atilla Özdemi-
roğiu. Bedri Baykam, Hüsa-
mettin Koçan, Gani Müjde,
Ferhan Şensoy, Uğur Yücel
gibı sanat ve müzık dünyasın-
dan pek çok isim katıldı.
AKM Büyük Salonu'nda
gerçekleştirilen törende ilk
sözü alan müzısyen Garo
Mafyan, "Onno. müziği ola-
ğanüstü boyutlara ulaştıran,
hiç kimseyi kırmayan, kızar-
ken gülebilen bir insandı. CM-
dükten sonra hatırlanmak.
sanatçılann kaderi. Ama On-
no, yaşarken de değeri bilinen
bir sanatçı olduğu için şans-
lıydı. Muhterem, sana elveda
demeyeceğim. Günün birinde
buluşacağımız yerde görüs-
mek ü/freşimdilik boşçakal"
dıye konuştu.
Kültür Bakanı Fikn Sağlar,
son derece üzüntülü olduğu-
nu söyleyerek "Hepimizin
kalbimize gömdüğümüz bu
acıyı dile gerirmek çok zor._
Onno Tunç. ülkemizde eşi oJ-
mayan bir sanatçıydL Türki-
ye'nin şansıy dı. Yaraülan, ya-
şamanın zevkini anlattrdı. O
bir klasik. o bir çagdaş. o bir
gelecekti. Bir isyanı dile getir-
mek istiyorum: Neden iyüer,
daha yapacaklan pek çok sey
varken çabuk ölüp gkfiyor?"
dedi. Kültür Bakanlığı olarak
Onno Tunç adına bir 'Hafîf
MüzikBesteYanşmas' açtık-
lannı belırten Sağlar. Tunç'un
anısinı sonsuza dek yaşata-
caklannı söyledi.
Onno Tunç'un yakın arka-
daşlanndan müzisyen Atilla
Özdemiroğlu. "canı gibi sev-
digi arkadaşı"nın ardından
yaptığı konuşmada "Onno,
müziğin derinliklerine yücel-
miş bir insandı. Hepimiz on-
dan feyz aidık... Tutkulann in-
sanıydı. Son merakı göklerdi,
yine göklerde yüceldi. gitti.
Ama onun o güzel eserleriyle
her an içimizde olacagına ina-
nıyorum" dıyerek Onno
Tunç'un, Sezen Aksu'nun son
çalışması ıçm bestelediğı "Ex
Oriente Lux" (Işık Doğudan
Yükselir) adlı parçayı Onno
Tunç'un dostlanndan oluşan
orkestrası ile seslendirdi.
Tunç'un ABD'de yaşayan
kardeşi müzısyen Arto Tunç
ise duygulannı "Bugün On-
no'nun en mutlu günlerinden
biri. Onun da bizi bir yerler-
den izledigine eminim. Bera-
berliğimi/j, yakın dostlan çok
i>i bilir. Ara sıra tartışırdık.
bana kızardı. Her zaman ken-
dimi en iyi şekilde temsil et-
memi ısterdi. Bugün onun el-
bisesini giy iyorum_. Arük ba-
na kızmayacak_. Ona allaha-
ısmarladık demeyeceğim,
çünkü Onno hepimizin içinde
sonsuza dek yasayacak" söz-
lenyle aktardı. Törende daha
sonra Onno Tunç için bir da-
kikalık saygı duruşunda bu-
lunuldu. Törenden sonra sa-
londa fenalaşan Onno
Tunç'un annesı. Kültür Baka-
nı Fikri Sağlar" ın da yardı-
mıyla AKM'nın kulisıne gö-
türüldü. Onno Tunç'un cena-
zesi. Balıkpazan Ermeni Ki-
lısesı'nde yapılan dinı tören-
den sonra Şişli Ermeni Me-
zarlığı'nda toprağa verildi.
•"Her konunun
anlatımında sonsuz
alternatifler vardır" diyor
Haslet Soyöz, "Önemli
olan konulann nasıl
ânlatılabileceğini
kestirmektir. Dünyanın en
kapalı ve baskıcı
rejimlerinde bile,
sanatçılar çeşitli semboller
kullanarak düzene kafa
tutabilmişlerdir."
AHU ANTMEN
"İnsanlar öldükten sonra cennete
gftmek isriyoriar... Ama
yaşadıklan cenneti cehenneme
çoiriyorlar!" dıyordu Küçümen,
yıllar öncesinin çizgi bantlanndan
birinde. Galiba üzerinde siyah
ılkokul önlüğü vardı. Büyümüş de
küçülmiiş bir çocuktu Küçümen.
Ya da hiç büyümemiş. dünyaya
kirlenmemış çocuk gözleriyle.
yitmemış umutlarla bakan, ufak
tefekbiradamdı.
Duyarlı, düşünen bir kafaydı
Küçümen'in o kocaman kafası.
( "Günlük çizgi bantı Küçümen.
Aziz Nesin 'in 'Şimdiki çocuklar
harika' dediği tipin ta kendisidir..
Oturduğu yerden pek kalkmaz,
hoplamaz, zıplamaz ama boyundan
büyük laflar eder, günlük sivasete
bikbulaşır. 'BABA'lan. 'ÂNA'lan
eleştirir... Kim bilir helki de
gelecekte Aziz Nesin 'in. Rıfat
llgaz 'm bırahığı boşlugu
dolduracaktır ablcı Küçümen..."-
Turhan Selçuk) 1978 yılında
Cumhuriyet gazetesinde 'doğan'
Küçümen tıplemesinin babası,
şimdi Milliyet gazetesi
çizerlerinden Haslet Soyöz'ün
yıllann bırikiminı bir araya
getirdiği kitabı, "Haslet" çıktı.
Kıtapta yalnız Küçümen yok,
kuşkusuz. 1970'li yıllann ikinci
yansmdan itibaren Vatan,
Politika, Cumhuriyet. Dünya gibi
gazetelerde çizgileriyle yer alan
Haslet Soyöz'ün ilk çizgilerinden
son çizgilerine dek bir derleme bu
kitap. Soluğu tükenmeyen bir
çizerin dünyası. Haslet Soyöz'ün
günlük olaylardan çıkanp,
yıllardır kendine özgü bir
yaratıcılıkla çerçevesini
çizdiği bu dünyanın
kimi adalannı
görüyoruz bu
^«taptarböyte»"
toplu haldc bir
bakış da ortaya
çıkanyor ki
aslında 'hüzünlü
Soyöz'ünki.
Siyah-beyaz
bir tstanbul
kaosunun ortasında
yeşil bir mezarlık,
soluklanacak yeri
kalmayan. eciş bücüş bir
kent halısının altına
süpürülen gecekondular.
beşyıldızlı otellerin
açıldığını 'müjdelcyen'
gazete sayfasıyla
soğuktan korunan,
yıldızlann altında
uyuyan evsizler, şehre
göçün hüznü... kirlenen
kentlere. kirlenen
dünyaya, kirlenen insana
bakıyor Haslet Soyöz.
"Konulan aktarma biçinıimdeki
hüzünlü gültimseyiş, dünyayı
algılama ve yorumlama
anlayışımdan kaynaklanryor"
diyor "Bunun bclirii bir amacı da
yok. Ancak, ele aldıgun konunun
realitesinde fazla abartıya
kaçmamam. işlediğim konulann
yaşamın içinden oluşu
kendiüğinden bir 'hüzünlü
gülümseyiş'e dönüşüyor.
Konulanma unsur olarak
'komiklık'katmayı tercih
etmiyonıın.'"
Soyöz'ün öyküleri
Kitaba bir önsöz yazan Ergm
Ünal, Haslet Soyöz'ün kişiliğini
en iyi yansıtan çizimlerinin "çizgi
hikâyeleri"olduğunu söylüyor.
Aslında Soyöz'ün bütün
çizimlennde, belki
hikâyelerinde daha
belirgin olarak
ortaya çıkan bir
özelliği -
duygusallığı -
hep ön planda.
Kitapta yer alan
İlkAskınT,
u
Yaşh Balıkçı"
yada
"tnsanlannne
kadar soğuk
olduklannı, onun
sıcak bakışlanndan
hissettiği" Yılmaz
Güney hikâyeleri,
bunlara birer örnek.
Günlük yaşamak
Türkiye gerçekleri,
çizgi lerden okunuyor
Haslet Soyöz'ün
kitabında. Özellikle son
bölümde yer alan günlük
siyasi karikatürler,
eğer deyim yerindeyse,
bir gazete çizerinin
'gündem sanatçısı'olma
zorunluluğunu akla getiriyor.
Gazete çizerlerinin günlük
yaşadığını yadsımıyor Haslet
Soyöz. "Ama"diyor, "günlük
yaşamalan onlann evrensd
boyutlardan uzaklaşmalan
anlamına gelmez. Insan birçok
şeyi bir anda yapmak zonında
kalınca, güncellik ve evrensellik
dengesi zaman zaman
bozulabiliyor. Bence önemli olan
bir çizerin kapasitesidir. KJtabıma
girmeyen, sağa-sola vcrilmiş,
kaybolmuş, hatırlayamadtğım
yığuıla evrensel işlerim de var. Bu
Idtabtm, benim çeşitli atanlardaki
i^lerimin küçük bir göstergesidir."
Türkiye'nin, bir karikatür
sanatçısı için 'malzeme cenneti'
olduğundan söz edilır hep.
"Gülelim, aglanacak hafimize"
başka çaresi yok, gibi,
alışılagelmiş bir söylemimiz
vardır. Oysa pek gülünesi bir
halimiz yok, uzunca bir süredir.
Haslet Soyöz, Türkiye'nin
karikatürcüler için bir malzeme
cenneti olduğu düşüncesine
katılmıyor: "Bana göre, dünyanuı
berhangi bir yeri de malzeme
cenneti olabiÛr. Bu iş, sanatçının
kendi gözlemlerine ve
yeteneklerine bağndır." Bir de
özgürlük meselesı \ar ki akla
önce sansürü, sonra otosansürü
getiriyor. "Her konunun
anlatımında sonsuz alternatifler
vardır" diyor Haslet Soyöz.
"Önemli olan konulann nasıl
ânlatılabileceğini kestirmektir.
Dünyanın en kapalı ve baskıcı
rejimlerinde bile sanatçılar çeşitli
semboller kullanarak düzene kafa
tutabilmişlerdir."
Düzene kafa tutmak... Bir
Küçümen çizimi var böyle,
kitapta; kafasında saçlan yerine
sıkı bir yumrukla duran, öfkeli
gözleriyle dünyayı süzen, siyah
önlüklü bir küçük adam.
Şimdilerde Milliyet'in ufak bir
köşesinden seslenen, eskisi kadar
duyulmayan o sağduyulu sese ve
onun gibi seslere, aslında her
zaman olduğundan daha da çok
ihtiyacımız olduğunu
düşünmeden edemiyor insan,
çizgilerin ötesine bakıp,
Küçümen'i çıldırtan o gerçeklerle
yüzleşince.
'Sanatçılar, siyasetçilereyol gösterirler'
Kültür Servisi- Zülfü Livaneli,
UNESCO Genel Dırektörü
Federico Major tarafından özel
müzik danışmanlığına seçilmesi
ve bugüne dek sanata yaptığı
katkılardan dolayı Kültür
Bakanlığı tarafından
ödüllendirildi. Sanatçıya onur
ödülünü, kuruluşunda büyük
emeği geçtiği Istanbul Devlet
Modern Folk Müzik
Topluluğu'nun verdiği konserden
sonra Kültür Bakanı Fîkri Sağlar
verdi. Sağlar, önce Zülfü
Livaneli'den ve tüm aydınlardan
devlet adına özür diledi. Kültür ve
sanat adamlanmızın evrenselliğe
ulaşabileceğini kanıtladığını
belirten Sağlar, Zülfü Livaneli'nin
Türk sanatçısının da, kültür
adammın da evrensele
ulaşabileceğini, uluslararası aileler
içersinde saygın bir yer
alabileceğinı gösterdiğini
vurguladı. Ayrıca Livaneli'nin son
derece mütevazi olduğuna da
değinen Sağlar, sanatçıyı;
*yapûğıyia övünmeyen,
ülkemizdeki bütün aydınlar gibi
açoğı yolun ne denli ışıklı
olduğunun bilindnde ama bununla
yetinmeyen, sadece görev veriküği
zaman görevi üstlenen ve hiçbir
görev den kaçmayan bir aydın, bir
sanatçı, bir kültür adamı" olarak
tanımladı. Sağlar, konuşmasını
şöyle sürdürdü: "Ben bu salonda
nke UvanelOeri görüyorum. Nice
u\
kültür adamlanmta, yazarlannuzı
göriiyonım. Biz yönetidler,
siyasetciler sanatçılan bugüne
kadar hep kullanmaya çalışük.
Sanatçılan kullanmak niyeh'nde
olan siyasetçilerin ülkeyi düzlüğe
çıkarmadıklannı gördük.
Sanatçılar kullanılmazlar, aslında
sanatçılar yöneticilerc. siyasetçilere
yol gösterirler. Siyasetciler bunun
bflincine varmış olsa, inanıyorum
NESCO
özel
müzik
danışmanlığına
getirilmesi ve
kültürel alandaki
yaptığı
çalışmalardan
dolayı Zülfü
Livaneli'ye
Kültür Bakanlığı
tarafından onur
ödülü verildi.
Tören öncesinde
Istanbul Devlet
Modern Folk
Müzik
Topluluğu bir
konser verdi.
ki ülkemiz. çağdaş bir ûlke olma
doğrultusunda çoktan belli noktayı
aşmış olurdu."
Bu ödülün alışık olmadığı bir şey
olduğunu belirten Zülfü Livaneli,
"Biziın deviene ilişkimiz
ödüllendirilme biçiminde olmaz.
Devlet sanatçıyı ce/alandırmak
için vardır. O bakımdan biraz
şaşkınım doğrusu. Çünkü
Türkiye'dc, Fikri Sağlar'ın
övgülerini taşıyabOecek, bunu
hakedebilecek çok sanatçı var.
Ülkemiz sanatçısı bol bir ülke,
sanatçı bakımından kıthğımız yok.
Biam bütün kıthğımız, bu
sanatçılan takdir edebilecek bir
devlet adammın eksikliği. Bu
bakımdan Fikri Sağlar gibi devlet
adamı ounası gerek" dedi.
Livaneli, bu ödülün devletin
verdiği bir ödül olarak algilamanm
çok zor olduğunu belirtti:
"Çünkü başından beri bihyonız ki,
yıllardan beri Sayın Fikri
Sağlar, bu ülkede devletin
sanatçıdan özür dflemesi
bağtamında çok iş yapn. Bakan
oluşunun ertesi gününden
başlamak üzere, bütün Türkiyeli
sanatçılan onore etmeye, devlet
adına oniardan özür dilemeye
çalışü. Sonra ilketeriyle
bağdaşmadığını gördüğü anda,
istifa edebilmek. bakanhğı
bırakmak gibi erdemler gösterdL
Bizim bütün ihtiyacımız bugün, bu
güzelim ülkede yöneticflerde
katiteyi arttirarak, dürüst ve
halkıyla büiikte çarpan yüreklerin
bu ülkeyi yönetmesi."
Fikri Sağlar'ın büyük desteği
olmasa bu orkestranın da
kurulamayacağıru söyleyen Zülfü
Livaneli. konuşmasını "Bütün
yüreğimte teşekkür edıyorum.
Yıllarca Kültür Bakanhğı hatta
Başbakanhk Fikri Sağlar'ın oteun
inşaBah" dileğiyle tamamladı.
DUŞUNCEYE SAYGI
Kimlik kartımı yitirdim,
hükümsüzdür.
MEYRANLİMAN
MEMET FUAT
Cezaevleri
Cezaevlefinin iyileştirilmesi, yargının hızlandınlma-
sı gerekirmiş toplumun rahat bir soluk alması için...
Demek ki cezaevleri gene tıklım tıklım dolup taşa-
cak, ama dağlar gibi yığılan davalar daha çabuk ka-
rara bağlanacak, kısacası, bu düzen böyle sürüp gi-
decek...
Cezaevleri iyileştirilsin, yargı hızlı işlesin, tamam,
ama biri de çıkıp suç oranı neden bu kadar yüksek
bu ülkede diye araştırmasın mı?
Kimler yatıyor cezaevlerinde?
Nedir bu üst üste yığılan davalar?
Niye bu kadar çok suç işleniyor memleketimizde?
Hangi koşullarda yaşayanlar suç işliyor?
On sekizinci yüzyılın sonlarında ortaya çıkmış bir
bilim dalı var: Kriminoloji.
Suç işlenmesine yol açan, toplumsal, tutumbilim-
sel, ekinsel, ruhbilimsel vb nedenleri araştınyor. Is-
tatistikler oluşturmak, bunlan yorumlamak, örnek-
olay incelemeleri yapmak gibi çeşitli araştırma yön-
temleriyle suçluları tanımaya, suç türlerini ayırmaya,
suç oranlannı bulmaya çalışıyor, dolayısıyla yargıç-
lara, savcılara, avukatlara, cezaevi görevlilerine bü-
yük oranda yardımcı oluyor.
Türkçesi: Suçbilim.
Suçbilimin çok önemli bir yönü ise suçların önlen-
mesinin yollannı araştıran bir bilim dalı olması...
Demek ki toplumlan biçimlendiren kimselerin, bu
arada siyasacıların da suçbilimin verilerinden yarar-
lanmalan gerekli...
Ama, sanırım, ülkemizde, yargıçlar, savcılar, avu-
katlar, cezaevi görevlileri, onlann da bir bölümü dı-
şında, bu iki yüzyıllık bilime pek önem veren yok. Ya-
sa koyucular, toplumumuzun biçımlenmesinde en
etkili olanlar, suçbilimle ilgilenmiyorlar.
Insanlan suça itecek koşullara yol açar mı, açmaz
mı diye hiç düşünmeden aldıklan kararlarla ülkeyi
cehenneme çevirenler, çareyi cezaevlerini lyileştir-
mekte, yargıyı hızlandırmakta arıyorlar.
Oysa ilk sormaları gereken soru şu:
"Neden bu kadar çok suç işleniyor?"
Yanıtını suçbilimcilerden alacaklar...
Hemen arkasından sormalan gereken ikinci soru:
"Bu kadar çok suç işlenmesine yol açan nedeni,
ya da nedenleri nasıl ortadan kaldırabiliriz?"
Bu sorunun yanıtını arayanlar arasında da, top-
lumbilimciler, tutumbilimciler vb ile birlikte, gene suç-
bilimcilerolacak...
Insanların düşüncelerinden dolayı yıllarca cezaev-
lerinde yattıkları bir ülkede, alay eder gibi olacaksa
da, haydi söyleyelim:
Amaç cezaevleri olmayan bir ülke yaratmaktır...
Evet, bir düş, ama bir toplumsal düzenin yapısı, da-
ha baştan, insanın içinde böyle bir düşü taşımasına
bile engel oluyorsa, o düzenin hiçbiryere varamaya-
cağı, çekişmeler, çatışmalar içinde, bir şiddet batak-
lığına dönüşeceğı kesindır.
"Bize çok cezaevi gerekli, eldekilen de iyileştırmek
zorundayız, yûz kişilik koğuşlarda ikiyüz kişiyatıyor,"
diyorsanız, sorununuza cezaevlerinin içinde değil,
dışında çözüm aramalısınız.
Suçbilimcilere başvurursanız bütün istatistikleri
önünüze sererler: Hangi ülkelerde, ne oranda, ne tür
suçlar işleniyor? Cezaevlerini boşaltmanın yolları ne-
dir? Insanlannı suça zorlamayan, uygar bir ülke ol-
mak için neler yapılmalı?
Kanıtlara dayanan bir saptama değil, ama bana öy-
le geliyor ki, bugün dünyanın birçok yerinde yaşa-
nan sorunlar tutumbilimcilerin suçbilimcilerte işbirli-
ği yapmamalanndan, ya da yapıyorlarsa bile onlann
önerilerini dinlememelerinden doğuyor.
Bizde de, örnekse şu son günlerde yaşanan ceza-
evi olaylan, tutuklulann insansal haklarını aramak için
eylem yapmak zorunda kalmalan, suçbilimcilerin ko-
laylıkla önceden saptayıp çözebilecekleri bir sorun,
ne büyük çekişmelere yol açtı...
Dört genç insan öldürüldü...
Siyasacılar cezaevlerimizin durumunu suçbilimci-
lerie, ama bu konuda bir iki kitap karıştırdığı için uz-
man sayılan sallabaşlarla değil, doğrulan olduğu gi-
bi sergilemekten çekinmeyen gerçek bilginlerle bir-
likte gözden geçırirlerse, yanlışlarının nerede oldu-
ğunu görür, iyileştirmeleri öncelikle toplumsal dü-
zende yapmalan gerektiğini anlariar...
Metin Göktepe için dinleti
Kültür Servisi- Güzellikler Evi Oyunculan bugün
Muammer Karaca Tiyatrosu'nda saat 18.30'da
"Türkülerde ve Mısralarda Sevda" adlı bir dinleti
sunacaklar. Dinletinin tüm geliri Evrensel gazetesi
muhabiri Metin Göktepe'nin ailesine vcrilecek.
(Tel:244 33 17)
Mumcu, Lülebupgaz'tla anılacak
Kültür Servisi - Atatürkçü Düşünce Derneği
Lüleburgaz Şubesi, gazetemiz yazan Uğur
Mumcu'nun öldürülüşünün yıldönümü olan 24 ocak
çarşamba günü 19.30'da bir anma programı
düzenliyor. 2 bölümden oluşan programm birici
bölümünde Türkülerimiz adlı müzik dinletisi; ikinci
bölümde ise Lüleburgaz Gençoyuncular'ın
oynayacağı "Ada" adlı oyun sergilenecek.
Cumartesinin kârlı öğütleri:
h Başanya giden yolun yansı
istemektir. Kalan yansmda
gerekeni yapın.
2. Çarşı'da indirim devam ediyor,
sık sık hatırlayın.
L A R I
«*<ARA. CSKKS • Kıaa,
Çarş§ indirimi her gece 22:00'a kadar sizi
bekliyor. Kalite her zamanki kadar yuksek,
fiyatlar çok daha uygun. Kaçırmayın!