26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 OCAK 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER jîağımsız yüksekokullar ve enstitüler kurulabilmesi için yasa değişikliği gündemde Ozel iiniversite kapısı aralaınyorEMt.NE KAPLAN ANKARA - Yûkseköğretimde akade- - rnik yükselmeler, yurtdışına ögrenci gön- * derilmesi ve doçentlik eğitiminin yeni ıl- kelere bağlanması yönündeki çalışmala- nyla dikkatı çeken Yüksek Öğretım Ku- rulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Kemal Gü- rüz, kâr amacı gütmeyen vakıf ve kişile- rin üniversıtelerin dışmda bağımsız yük- ' sekokul ve enstıtü açabilmesi ıçin yasa değişikliğine gıdıleceğini söyledi. Öğre- - tim Üyeleri Demeği Genel Sekreteri Prof. Dr. Tahir Hatipoğlu. Kemal Gü- rüz'den üniversıteleri demokratik ve ka- r itıhmcı bir yapıya kavuşturmasını bekJe- diklerini belirterek "Yapılanlar mıntıka temizJiginden başka bir şey değfl" dedi. YÖK. Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz, Cumhuriyet'e yaptığı açıklamada, 2547 ,sayılı YÖK Yasası'nın yeniden gözden ^eçirildiğinı kaydederek yasanın günün koşullanna göre düzenlenmesi gerekti- gini söyledi. Gürüz, son yıllarda üniver- • YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz, Cumhuriyet'e yaptığı açıklamada, 2547 sayılı YÖK Yasası'nın yeniden gözden geçirildiğini kaydederek yasanın günün koşullanna göre düzenlenmesi gerektiğini söyledi. Gürüz, son yıllarda üniversitelere büyük bir talebin olduğuna, ancak vakıflann dışmdaki kişilerin üniversite kuramadığına dikkat çekti. sitelere buyuk bir talebin olduğuna, an- cak vakjflann dışındaki kişilerin üniver- site kuramadığına dikkat çekti. 7. Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda 02e) üniversi- telerin desteklenmesinin öngörüldüğünü anımsatan Gürüz, bu doğrultuda yenı bir düzenleme yapılması gerektiğini söyle- di. Yeni bir üniversite kurulmasının dev- let ve vakıflara çok pahalıya mal oldugu- nu kaydeden Gürüz. şunlan söyledi: u Bugün,devletin destegi oJmadan üni- versitelerin yaşamlannı sürdürmesi mümkün değil. Bütün organlanyla bir üniversite oluşturulmasınınzor olduğunu dikkate alarak kâr amacı gütmeyen kişi ve vakıflann bagımsız v üksekokul ve ens- titü kurabiinıcleri için çalışıtıa yapıyoruz. İstanbui Sana>i OdasTnın tkaret enstitü- sü \an Burada vüksek lisans yapılsa kötci mii olur?" Devlet üniversitelerinin mali ve idari açıdan yazışmalar ıçinde boğulduğunu kaydeden Gürüz, bu alanlarda yetkı dev- rinin söz konusu olabileceğini söyledi. Gürüz. "Bize düşen görev de kamu kay- naklannın dağıtımında dengenin sağlan- ması ve kalite kontrolünün yapılması ola- eakür" dedi. Kamuoyunda "korsan üniversiteler'' olarak bilinen yabanci üni\ersitelerin Türkiye'de şubelennı açan kurumlarla il- gili de yenı bır düzenleme yapılması ge- rektiğini kaydeden Gürüz, "Geçen gün- Jerde kendileriyie bir toplanti yapök.' Kâr amacı güderek bu işı vapamazsınız' de- dik. Ancak, şu anda bu kurumlann du- rumlan hcili değil, birtakıın boşluklar var. Bunlaria ilgili bir yorum yapınak tstemi- yorum. Ancak, Amerikan ve Japon iini- \crsiteJerinin ortak çalışmalan var" diye konuştu. Öğretim Üyeleri Derneği Genel Sek- reteri Prof. Dr. Tahır Hatipoğlu, YÖK Başkanı Gürüz'den ünıversiteleri demok- ratik ve katılımcı bir yapıya kavuşturma- sıni beklediklerini belirterek şu ana ka- dar yapılan çalışmalann "mın&katemiz- KğTnden öteye gitmediğini söyledi. Ha- tipoğlu, öğretim üyelerinin bir partiye üye olabilmesine karşm, hâlâ bir deme- ğe üye olabilmesi için rektörden izin al- ması gerektiğine işaret ederek üniversite adını taşıyan kurumlann devlet tarafın- dan açılması gerektiğini, ancak meslek yüksekokullannın özel sektör tarafindan kurulabileceğini anlattı. Öğrenci ve öğ- retim üyelerinin fakülte kurullannda temsil edilmesi gerektiğini vurgulayan Hatipoğlu, şu görüşleri dile getirdi: "l'ni\wsitelerdeakademik\aşamla il- gili diizenlemeler yapılıyor. ama YÖK sis- teminin öziinde değişen bir şey yok Do- çentlik eğitiminin değiştirilmesi düşünü- lüyor. Ancak, doçentiik için doktora bit- tikten sonra 4 yıl beklenmeüdir. Ameri- ka'da 25-30 yaşlannda doçent olunabiü- yor. Ama, Türkiye'nin koşulian çok fark- İL Koşullarda birtakım /orlasürmalar va- pılmalı ve ciddi jüriler oluşturulmalıdır.'" Ramazan bugün başlıyor 'Hutbelerde siyaset yasak' s, ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Diyanet tşleri Başkanı MehmetNuriYıl- maz, ramazan ayı boyıınca verilecek vaaz ve hutbeler- de siyaset, siyasi kişileri ''hedef alan iç ve dış politi- "Tcayı içeren hertürlü konuş- ! ma ve yorumun yasaklan- -'dığını söyledi. Ramazan ayında müftü • ve vaızi buiunmayan Doğu ve Güneydoğu'da 70, yurt- .dışında toplam 314 ek per- sonelin görevlendirildiğini kaydeden Yılmaz, görevli Mesailerde ramazan Yıırt Haberleri Scrvisi -Cumartesı gecesibaşla- yacak ramazan ayı nede- niyle yurdun büyük bölü- tnünde valiier mesai saat- lerinde değişiklige gitti- ler. Ayduı'da valiğin me- sai saatlerinde yaptığı de- ğişiklik tepkiler üzerine iptaf ediidi. Vaiilerin öğ- le arası yemek ıznini ya- ran saate indinneîeri dik- kat çekti. Yurdun büyük bohlmündekj kcntlerde valiler ramazan ayının başlaması nedeniyle kjş mesaisinde değişiklige gittiler. Adana'da Vali Vekılı Sami Durukan, ra- mazan ayının başlaması nedeniy le mesai saatleri- ni iftar öncesine denk ge- tirdi. Valilik. genelgesini 6. Kolordu Komutanlığı ile diğer tüm kamu kuru- luşlanna gönderdi. Erzu- rum. Trabzon, Mardin, Samsun, Ordu. Malatya ve Gaziantep'te de rama- zan mesaisi uyguiaması- na 22 ocaktan ıtıbaren başlanacak. Bukentlcrde de mesaüer 16.30'da so- sa erecek. Valiliklerin mesai saatlerini ramazan nedeniyle bir saat erkene alması bazı kentlerde tepki çekti. Aydın'daki uygulama bu yüzden ikinci bir genelge ile ip- tal ediidi. Bazı kentlerde de valiliklerin kamu ku- ruluşlanna gönderdilüeri genelgelerde mesai saat- lerini yöneticilerin inisi- yatiflerine bırakması dik- kat çekti. Kamu çalışan- lan bu yöntemJe oruç tut- rnaya zorlandıklannı be- lirtiyoriar. göndermek için Rusya Fe- derasyonu ve Bulgaris- tan'dan haber bekledikleri- ni söyledi. Diyanet Işleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, 20 ocak cumartesi gecesi baş- layacak ramazan ayma iliş- kin bir basın toplantısı dü- zenledi. Iftann bu yıl çalışanla- nn mesai saatine rastladı- gını kaydeden Yılmaz, yurttaşlann yatsı ve teravih namazma yetişmeyecekle- rinin göz önünde bulundu- rularak akşam ile yatsı na- mazı süresinin 2 saate çıka- nldığını bildirdi. Ramazanda il, ilçe müf- tülükleri ile camilerde uy- gulanacak vaaz ve aydın- lahna programlannın belir- lendiğini kaydeden Yıl- maz, programlara uyulup uyulmadığinın yakın taki- be alınacağını söylerfi, Vaaz ve hutbelerjde, top- lumun dini, ilmi ve ahlaki konularda bilgi ve kültürü- nün arttınlmasının hedef alındığını, insan hakları. sosyai dayanışma ve yar- dımlaşmanın önemi ile ulusal birliği güçlendirici konulara öncelik tanmdığı- nı kaydeden Yılmaz, şunla- n söyledi: "Hutbe. vaaz, konferans ve semüierlerdo samimi, duygulu. topiumun içinde bulunduğu manevi hasta- iıklan tedm i edki, ölçülû, yapıcı. uyancı, teşvik edici, sevdirici ifadeler kullanıia- cak; aşın,kıncı, itham ede- ci, bıktıncı ve mesnetsiz sözterden dini ve ilmi bilgi- lere uymayan görüşlerden kaçmılacak. Siyaset ve şab- siyet yapmaktân kaçınıla- rak konu bütünlüğü sagla- nacak; iç ve dış politik ko- nulara kesinlikfe giribneye- cektir." Yılmaz, Batı Trakya'da- ki Türk toplumuna din hiz- metleri sunmak üzerc 3 va- iz görevlendirildiğini, an- cak her türlü işlemleri ta- mamlanmasına rağmen Yunan makamlan tarafin- dan bu görevlilerin sınır- dan sokulmayacağının Dı- şişleri Bakanlığı'na bildi- rildiğini kaydetti. Dışişleri Bakanlığı da Yunanistan'ı bu tutumun- dan dolayı kınadı. Yılmaz, ramazan ayı ne- deniyle yayımladığı mesaj- da. sosyai çözülmelerin toplumu tehdit eden bir hastalık olduğunu belirte- rek dayanışmanın önemine işaret etti. Basında ramazan 'Promosyon savaşı'nın ramazan aşaması Haber Merkezi - Basın- da her geçen gün şiddetini arttırarak süren 'promos- yon savası', ramazan nede- ni>le 'a>ın mana ve ehem- miyeti'ne uygun şekil aldı. Âylardır çatal-kaşık, ten- cere-tava, bardak-tabak, te- levızyon, buzdolabı, müzik set vb. her türlü mutfak ge- recinden beyaz eşyaya ka- dar eşya dağıtan gazeteler. şimdi de 'dinsel promos- yon'a başladılar. Gazetelerin büyük bir bölümü her ramazanda ol- duğu gibi bu yıl da yine seccade, tespih, imsakiye. Kuran tefsiri. ezan seslı ça- lar saat, ramazan özel say- falan vermeyanşınagirdi- ier. Çok satışlı bazı gazetele- rin 'promosyon savaşı'nı ra- mazan aytnda dinsel alana taşıması, öteden beri 'anti- laik' yayın organlan tara- findan şiddetle eleştiriliyor. Şeriat yanlısı yayın organ- lan, söz konusu gazeteleri 'halkın dini duygulanndan yararlanmak, ramazanı su- iistimal etmek'le suçluyor- lar. Ramazanla birlikte ga- zetelerde Islam tarihinde önemli yeri olan kişilerin yaşamlannın ele alındığı yazi dizileri ve dinsel bilgi- lerin verildiği ramazan özel sayfalan hazırlandı. Bazı yayın organlan ise okurlanna ücretsiz im- sakiye dağıtıyor. STFA yetkilileri 'inşaat bitti' derken, Karayollan 'eksiklikler var' diyor Galata Köprüsü hâlâ bilıııeee ÜçyüöncehiznıeteaçılanköpriinünyapınKisı STFA'ıun yetkilileri, köprünûnTürk mühendisliğinin erişmiş olduğu teknotojik düzeyi gösterdiğini öne sürdüler. HÜLYATOPCU Yeni Galata Köprüsü'nün yapımı 7 yıldır tamamlanamadı. Yapımı Türk-Alman ortak konsorsiyumunca gerçekleştirilen köprünün eksiklikleri bir türlü giderilemiyor. Karayollan 17. Bölge Müdürlüğü yetkilileri, müteahhitlerin hukuktaki boşluklardan yararlandığını belirterek "Köprünün bazı yerterini projeye göre ve yeterli kalitede yapmadılar. Düzeitmelerini istcdiğimizde ek para istiyorlar" dcdı. STFA yetkilileri ise iş teslimini yeniden talep ettikleri halde Karayollan 'ndan bir yanıt alamadıklannı savundular. Türk STFA-Alman Thyssen fırmalannın oluşturduğu konsorsiyumun üstiendiği yeni Galata Köprüsü inşaatı, projedeki ve şartnamelerdeki eksiklikler tamamlanamadıgı için teslim alınamıyor. 1985 yılında ihale edilen proje, finansmanın sağlanamaması nedeniyle 1988 yılında başlayabilmişti. STFA'ya sözleşmeye aykm olarak yaklaşık 30 milyon mark fazla ödeme yapıldıgı iddialan üzerine ise olay yargıya intikal etmişti. Iddialar üzerine dönemin Bayındırlık ve Iskân Bakanı Onur KumbaracıbaşL soruşturma başlatmış, Karayollan'nda 13 üst düzey yetkilinin bu ödemelerde sorumluluğu bulunduğu ortaya çıkmıştı. Yeni Galata Köprüsü inşaatında en önemli eksikliğin dükkânlann teslim edilmemesı, asfaltının yapılmaması olduğu belirtiliyor. Karayollan 17. Bölge Müdürlüğü yetkilileri, köprünün eksikliklerinin mahkeme tarafindan tespit edildiğini, bu nedenle eksikler tamamlanmadan teslim alınamadığını belirrtiler. Eksikliklerin uzun bir listesi olduğuna dikkat çeken yetkililer, köprünün yapimınm tamamlanması konusunda STFA'nm tutumu yüzünden oldukça umutsuz olduklannı vurguladılar. Köprünün yapımı sırasında STFA fırmasına Karayollan tarafindan fazla para ödendiğinin ortaya çıktığını da anımsatan yetkililer, şu bilgileri verdiler: "Müfettişler ve Sayıştay murakıplan geldiler, STFA'ya fada ödeme yapıldığınj tespit ettiler. Fazla ödemeler nedeniyle STFA'ya her hak edişte ödenecek paranın >iizdc 20'suıin kesilmesini uygun gördüler. Ancak daha sonra yargı, STFA lehine karar verdi. STFA, köprünün bazı yerierini m yapamadı. Yeniden yapmasına koşul olarak tekrar para \crilmesini istiyor. Örneğin, asfaltını ve korkuluklannı tekrar yapması gerekryor. Dtikkânlann tamamlanması gerekiyor. Zaten STFA'ya ödenen fazla para ortada. Bir de bu masraflar için tekrar para verilmesi düşünülemez. Müteahhitier hukuktaki boşluklan dolduru>orlar." STFA yetkilileri ise yeni Galata Köprüsü'nün, Türkiye mühendisliğinin erişmiş olduğu teknolojik düzeyi gösteren bir anıt olduğunu öne sürdüler. Köprünün 3 yıl önce hizmete açıldığını söyleyen yetkililer, "Eksik kaian cüzi işler için 'nam ve hesabımıza açılan yeni ihale' de bu geçergtz ve haksız fesih karannın bir uzandsMÜr" dediler. CHP'nin eski genel sekreteri, bir süredir ABD'de tedavi görüyordu Kasım Gülek, Washingtoıı9 da öldü BM Asamblesi üyeliği, senatörlük, Bayındırlık, Ulaştırma ve Devlet Bakanlığı, Başbakan Yardımcılığı görevleri yapan Kasım Gülek, CHP Genel Sekreterliği görevinde de bulundu. VVASHINGTON (Cumhuriyet) - CHP'nin eski genel sekreterlerin- den Kasım Gülek, tedavi gördüğü ABD'nin başkenti Washington'daki VValter Reed askeri hastanesinde öl- - dü. Kasım Gülek, nefes darlığı so- runu nedeniyle tedavi görmek ama- cıyla bir süredir ABD'de bulunuyor- du. Gülek'in cenazesi THY'ye ait bir uçakla bugün Türkiye'ye gön- Yaralanan 4 kişi, Cöztepe SSK'de tedavi altına alındı Tuzla'da asfaltgemisiyandı: 3 ölü tstanbul Haber Servisi - Tuzla Çelik Trans Tersanesi'nde bakım \e onanm çalrşmaîan yaptlan bir gemide çıkan yangında 3 kişi öldü. 4 kişi yaralandı. Tuzla Çelik Trans Tersanesi'nde onanm için bulunan İhsan Kalkavan'a ait w Yeşflköy-l" adlı asfalt gemisinde dün öğle saatlerinde makine dairesinde yapılan kaynak çalışmalan sırasında yangın çıktı. Yangında, bakım onanm çalışmalannı yürüten Gözde Denizcilik AŞ personeli Cengiz Çınar(30) \e İsmet Dalkılıç( 19) ile geminin aşçıbaşısı Recep Irmak(35) yaşamlannı yitirdiler. Bakım onanm çahşmalannı yürüten Mehmet Ay (42), Banş Kurul (20), Miinir Işık (46) ve Sezgin Atilla Halilhacıoğlu (35) yaraiı olarak Göztepe SSK Hastancsı'ne kaldınlarak Kdavi altma alındılar. Makine dairesinde büyük maddi hasara neden olan yangın. itfaiye ekiplerinin müdahalesiyJe başka bölümlere sıçramadan söndürüldü. derilecek. 1910 yılında Adana'da doğan Kasım Gülek, Galatasaray Lisesi, Robert Kolej, Paris Siyasi BilimlerOkuIu'nda öğrenim gördü. Gülek, Harvard Üniversiteşi'nde iş- letme masteri. Kolombiya Üniversi- tesi'nde doktora, Cambridge Üni- versitesi Kings Kolej ve Berlin Üni- versitesi 'nde postdoktora yaptı. BM Asamblesi üyeliği, TBMM üyeliği ve senatörlük de yapan Gülek, Ba- yındırlık, Ulaştırma ve Devlet Ba- kanlığı, Başbakan Yardımcılığı gö- revlerinin yanı sıra CHP Genel Sek- reterliği görevinde de bulundu. Gülek, BM Kore Komisyonu Başkanı, Kuzey Atlantik Asamble- si Başkanı, Avrupa Konseyi Parla- mento Asamblesi Başkan Yardımcı- sı, NATO Parlamenterler Konferan- sı Başkan Yardımcısı, Atlantik Ens- titüsü Guvernörü olarak da görev yapmıştı. Evli ve iki çocuk babası olan Gülek, 8 yabancı dil biliyordu. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirei, Başbakan Tansu Çiller ve CHP Ge- nel Başkanı DenizBaykal,Gülek'in ailesine başsağlığı mesajı gönderdi. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Kavganın Zamanı Ne kadar kolay şey insanları mutlu etmek... Fethul- lah Hoca ile el ele resim çektirmemize içerleyen ya da bunu bahane eden bir grup ınsanın iki haftadan beri. kimi zaman bayağılaşan ve terbiye sınırlannın çok öte- sine geçen karalamalanna şahit oldum. Birileri pek mut- lu oldu. Bu arada, karalayanlann katbekat fazlası kut- lama ve destek mesajı geldi. Sağolsunlar Önceleri bu karalamalara kulak asmarnaya, yanıt ver- memeye karar vermiştim. Ama sonra iş öyle bir nokta- ya geldi ki sessızlığim, suçlamalan kabul ettiğim anla- mına çekilmeye başlandı. Zaten atalanmız da "Sükût ikrardan gelir" dememişler mi? Özel bır televızyon kanalında "yan canlı" bir program- da tartıştığımız bir köşe yazan; daha önceleri de dile ge- tirdıği ve hak ettıği bir biçimde yanıtladığım kimi haksu suçlamalan öylesıne seviyesiz ve terbiyesiz bir biçim- de dile getirdi ki gülmekten başka yapacak bir şey bu- lamadım. Üstelik gülmeme de sinirlenmez mi... Bir başka yazanmız, benı "gelmiş geçmiş en med- yatik hoca" ilan ettikten sonra, kendisıne hiç yakıştıra- madığım bir üslup içinde ve benden "adam" dıye söz ederek ve kendince aşağılayarak sataştı. Saygı duydu- ğum bir yazar idi. Şimdıye dek, benim yazılanmdan da zaman zaman alıntılaryapmış ve hak etmediğim kadar övmüştü. Doğru bulduğunu övme hakkına ne kadar sahipse yanlış bulduğunu eleştin hakkına da o denli sa- hip elbette. Fakat eleştinsınde kendıne yakışır bır üslup kullanabilirdi. Sorunlann dennlerine inmeyip "Gözucu "y'a bakma- yı huy edinmiş bir hanımefendi, "uçuklukla ikinci cum- huriyet arasında gidip gelirken" birdenbire Atatürkçü kesilmiş olacak ki aklınca bir "dokundunna" yapmadan geçemedi. Bir başka hanımefendi, köşesinde bu insanlann ne denli ikiyüzlü olduğundan dem vurdu. "Allah Allah" de- dim. "Yahu bu hanımefendi, o ödül töreninde değil miydi? Mikrofona çıkıp benim de çok beğendiğim bir- kaç cümleyle toplantıya katkıda bulunarak ve alkışla- narakyerine oturmadı mı?" insan böylesine ikıyüzlu insanlann toplantısına neden katılır? Neden çıkar konuşur? Peki bunlan yaptı, sonra neden eleştınr? Bir başka köşe yazanmız, "Pardonyani" dıyerekAta- türkten bir alıntı yapmış ve bana Atatürk'ün kimlere kar- şı hoşgörülü olduğunu öğretmek istemiş. Atatürk'ün tüm konuşmalannı bilirim. Soylev ve demeçlennin beş cildi başımın ucunda durur. Ve tüm yaşamım boyunca, "O gün ve o koşullarda bunlan söyleyen Mustafa Ke- mal, bugün ve bugünün koşullannda acaba ne söyler, nasıl davranırdı?" diye düşünmüşümdur. Yaşamımın gıdasını oralardan almış, yönümü oralardan belirleme- ye çalışmışımdır. Bu konuda, hiç kimseden öğrenece- ğim bir şey yok. Eski hikâyelerini çok sevdığim, fakat gündelik yazıla- nnda aynı lezzeti bulamadığım bir başka yazanmız da bir yazısını buna ayırdı. Onunla da aynı yolun yolcusu olduğumuzu düşünürdum. Yanılmışım. Bu arada zevkle okuduğum eleştinler de oldu. Örne- ğin Atilla Dorsay, Ahmet Cemal, Ahmet Taner Kış- lalı ve Mahmut Tali Öngören sevıyelı eleştinler yaptı- lar. Saygı duydum. Fakat ben onlafdan farklı düşünü- yorum. Benim farklı düşünmem, elbette seni eleştiriden "mü- nezzeh" kılmaz. Ben nasıl kendımde herkesı eleştiri hakkı görüyorsam; herkesın beni eleştirmeye, hem de en sert biçimde eleştirmeye hakkı vardır. Bundan mut- luluk duyanm ve elbette kendi görüşlerimi de savunu- aım. Fakat "ikna'ya da açığım. Hiç yüksünmeden "Yan- lışyapmışım, yanlış düşünmüşüm "derim. Bu konular- da hiçbir kompleksim yok. Fakat eleştlriyle hakareti ve terbiyesizliği kanştıranlara da hak ettikleri yanıtı veririm. Bu toplumda bir arada yaşayacaksak hoşgörülü ve uzlaşmacı olmak durumundayız. Ama binlerce ve bin- lerce kez yazdığım ve söyledığim gibi; ne hoşgörülü ol- mak temel ilkelerden ödün vermektir, ne de uzlaşmacı olmak teslimiyettir. Her düşünce ve inanç, o düşünceye ve inanca gonül veren insanlar açısından doğru, haklı, meşru ve iyidır. Ve bana çok aykın da gelse, çok farklı da düşünsem, o insanlann bu düşünce ve inançlan özgürlük içinde dile getirme haklan olduğunu düşünür ve savunurum. Bugün özgürlüğü savunan bazı insanlann, yann güç- lenirterse, benim özgürlüğumü ortadan kaldırmak iste- yebileceklerini elbette tahmin ederim. Ama iş bu nok- taya gelene kadar; kendim için istediğim özgurlüğü, başkalanndan esırgemek ısteyemem. Buna hakkım ol- madığını düşünürüm. Ben kendi düşüncelerini "haklı" ve "doğnj" bulan, bunlara ve kendine "güvenen" bir ınsanım. Atatürk'ün kurduğu çağdaş ve laik cumhunyetin sağlam temelle- n olduğuna inanıyorum. Kimi suratsız, hoşgöfüsüz ve sevgisiz "Atatüri<çülere" (!) rağmen, Türk halkının Mus- tafa Kemal'e ve onun eserine sahip çıkacağını düşünü- yorum. Birileri "demokrasiyi ve özgüriükleri suiistimal eder" ve Atatürk'ün laik cumhuriyetini bir islam şeriatı devle- tine dönüştürmek isterse, bu ülkede kaçınılmaz olarak bir kardeş kavgası çıkar ve bu kavganın sonunda elbet- te biz, yani çağdaş ve laik olanlar kazanınz. Ben belki de bunun güven ve rahatlığı içindeyım. Fakat bu zafer, ancak bir "Pirus zaferi" olabilir. Ve bu nedenle laiklerle şeriatçılararasındaki birkavga; ısteyebileceğim en son şey, düşünebileceğim en büyük felakettir. Fethullah Hoca'nın elini tutmakla "Fethullahçı" ol- madım. Sanınm Fethullah Hoca da benim elimi tutmak- la Kemalist olmamıştır. Üzerınde hiç konuşmamıştık a- ma, bu tutumumuzla topluma bir mesaj verdik. "Her- kes kendi inancı çevresinde kalarak bir arada yaşaya- biliriz" dedik. Kimileri "olmaz" diyor "Biz bunlaria bir arada yaşa- yamayız. Sonunda bunlar bizi keser." Sağ "cenahta" böyle bir hesabın içinde olanlar mutlaka vardır. Ama sen adam ol, kendini kestirme, onlara bu fırsatı verme. On- lar nasıl özveriyle çalışıyoriarsa sen de çalış. Onlar na- sıl uzun vadeli düşünüyorlarsa, sen de düşün... Birileri kavga istiyor ama, böyle bir kavga çıksa ilk on- lar sıvışır gibıme geliyor... uçak enkazı aramaya gitmişlerdi 2 amatör dağcı 5 gündür kayıp LEVENTGENCELLİ BURSA - Bursa'nın Ar- mutlu ılçesı yakınlannda meydana gelen ve bestecı- aranjör Onno Tunç ile pılot Hasan Kanık'ın ölümü ile sonuçlanan uçak kazasından sonra, uçağın enkazına ulaş- mak amacıyla bölgeye hare- ket eden iki amatör dağcı- dan 5 göndür haber alınamı- yor. En son nazartesi akşamı köylûler taraftndan görülen dağcılann bulunması için dag komandolannın arama çalışmalan sürüyor. tstanbullu amatör dağcı- lar Emrah Çelebı ile Selçuk Sorguç, pazar günü meyda- na gelen uçak kazasından sonra uçak enkazına ulaş- mak amacıyla pazartesi gü- nü bölgeye geldiler. Armut- lu Kaymakamı Fuat Ergün, dağcılann bölgeye geldikle- rinde resmi makamlara bil- gı vernıedıklerini belirterek. u Dağcılardan 4 gündür ha- ber alamayınca aileleri kay- bolduklannı bildirdiler. Bu- nun üzerine hemen çalışma- lara başladık" dedi. Yalova İl Jandarma Alay Komutanı Kıdemli Albay Teoman Barutçuda dağcıla- nn havadan ve karadan aran- dıgını belirterek operasyon- lar çerçcvesınde. Uludağ Dag Komando Bırlıği ekip- lcrı.jandarma. Istanbul Sıvıl Dağcıiık Kulübü ve köylü- lerden oluşan toplam 70-80 kışılik ekibin arama çalış- malannı sürdürdügünü söy- ledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle