25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 AĞUSTOS 1995 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER Cumhuriyetimizin Temeli 30 Ağustos Başkomutanhk Meydan Savaşı, Atatürk'ün önderliğinde Türk Devrimi'yle süren Ulusal Kurtuluş Savaşı'mn utkuyla sonuçlanan bir evresidir ve cumhuriyetimizin temelidir. YEKTA GÜNGÖR ÖZDEN Hukukçu T arih, toplumun belleğidir. Yansıtıp değerlendirdiği "dûn"ün bilimsel öyküsü değil, "bugünT> ün aynası, "yann"ın öğretisidir. Ulu- sal kimliğin en gerçekçi, en sağlıklı bilgilerini içeren bu kaynağı yadsıyıp dışlayarak göriiş ve düşünce açıkJayanlar, yanhştan ve yanılgıdan kur- tulamazlar. Kötü niyetle, önyargılı ve ko- şullanmış biçimde eleştiriye kalkışanlar ise kendi karanlıklannda unutulur, yiter- ler. 1. Dünya Savaşı sonunda toprakJannın önemii bölümûnü dûşmanlara kaptıran (bırakan), siyasal alanda parçalanma aşa- masına gelen, kendisinin ve çevresinin güvencesinden başka bir şey düşünme- yen Padişah-Halife'yle birlikte davrana- rak her kötü oluşuma katlanan Damat Fe- rit Paşa Hükümeti yönetimindeki Os- manlı devleti, işgale karşı çıkmak yerine boyun eğmek zorunda kalmıştı. Yıtahş vediriBş Azınlıklann sapkınlıklan (ihaneti), din ve gelenek bağlanyla yönetimin doku- nulmazlığına saygılı kimilerinin yanında yikılışm ayırdında olmayanlann aymaz- lığı (gafleti), bilgisizlik nedeniyle olay- lan izlemek durumunda kalanlann bağ- nazlığı (cehaleti), dış güçlerin ülkeyi par- çalama amaçlanyla birleşince fngilte- re'nin koruyuculuğu, Amerika'rnn gü- dümü, birkaç ile çekilip küçülerek yaşa- ma önerileri tartışılırken Mustafa Kemal, bagsız-koşulsuz ulusal egemenliğe da- yalı, tam bağımsız bir Türk devleti kura- rak Türk ulusunun onurla yaşamasından başka bir çözüm olamayacağını açıkla- mıştı. Tarihin yönünü değiştiren karan: ne ölçüde varhklı ve gönençli olursa ol- sun bağımsızhktan yoksun bir ulusun, uygar insanlık gözünde uşaklıktan ötede bir değer taşıyamayacağı düşüncesine dayanmaktaydı. Yabancılann güdümünü (mandayı) ya da korumasını istemek in- sanlık niteliklerinden yoksunluğu, güç- süzlüğü. uyuşukJuğu benimsemenin aşa- ğılığından başka bir şey olmadığı inan- cındaydı. Onuru ve yetenekJeri çok yük- sek ve çok büyük olan Türk ulusu tutsak yaşamaktansa yok olsa daha iyiydi. Bu anlayışla "Ya bağnnsızlık, ya öJüm" di- yerek her evresi aynntılanna değin düşü- nülmüş Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın ilk adımını 19 Mayıs 1919'da attı. Amasya Genelgesi, Erzururn Kongresi, Ulusal And (Misak-ı Milli) karanru alan Sıvas Kongresi, TBMM'nin açılışı. hukuksal evreleri, 9 Ocak 192 l'de Birinci tnönü ve 31 Mart 1921'de lkinci tnönü Savaşf yla başlayıp 13 Eylül 1921 'de Sakarya Sava- şı'yla sürüp 30 Ağustos 1922 Başkomu- tanlık Meydan Savaşf yla utkuya ulaşan destanlar, askersel evreleri; saltanatın yı- kılması. cumhuriyetin ilaru. hilafetin kal- dınlması ve Lozan Banş Antlaşması. devletin kuruluş evreleri; Atatürk'ün ön- derliğindeki Türk Devrimi de aydınlan- ma ve çağdaşlaşma bölümleridir. Tarih- sel gelişim, devrimin sürekliliğine uygun olarak sonsuza akışın her aşamasında ulusal bilince işlenmektedir. Mustafa Ke- mal "Ulusal smırianmız içinde özgür ve bağımsız yaşamaktan başka bir şey iste- miyoruz" (Eylül 1921)diyerekaçıkladı- ğı en doğal insanlık gereklerini "Onftı- lar! tlk Hedefiniz Akdeniz'dir! 1leri!" bu>Tuğuyla savaşarak sağlamıştır. lşgali kaldınp vatanı kurtaran bu savaşa, Baş- komutan olarak planlayan. 4. Kolor- du'nun birinci hatta karşı saldınya geçen 11. tümenini bölgesinde yöneten Mare- şal Mustafa Kemal'e ordulannın saygı, bağblık ve güveninin belirtisi olarak "Başkomutaıthk Meydan Savaşı" adının verildiğını Batı Cephesi Komutanı lsmet İnönü 3 Eylül 1922'de komutanlıklara gönderdiği yazıda duyurmuştur. Amacı, anlamı ve değeri Ulusal Kurtuluş Savaşı, 19 Mayıs 1919 'da "bağsK-koşulsuz ulusal egemen- liğe dayanan yeni bir Türk de\ leti kur- mak" kararının gerçekleşmesine olanak tanıyan atılımlar dizisidir. Savaş sonra- sında toplum ve devlet her yönden yeni- lenecekti. Yeniden doğuş, yükseliş ve yü- celiş, cumhuriyetle ve Kurtuluş Sava- şı'nın ikinci aşaması sayılan devrimler- le gerçekleşmiştir. Ulusal Kurtuluş Sava- şı böylece amacına ulaşrruştır. Bu nedenle Türkiye Curnhuriyeti'nin kanla, canla, onurla örülü gerçek temeli- dir. Ölüm fetvalan, idam fermanlan, güç- lükler ve yoksunluklarla duraksamayan, rütbe ve makamlan, ünleri ve sanlan ite- rek, hiçbiretnik ve dinsel aynm gözetme- den vatanı için yaşamını adayan ulusu- nun başında başanya koşan Atatürk "Cumhuriyeti kuran halka Türk ulusu denir" sözüyle tarihsel gerçeği vurgula- mıştır. Atatürk'ün, 20 Mart 1923'te "Kurtu- luş Savaşı, Türklerin din toplumu duru- mundan ulus yaşamına geçişidir" sözü çok anlamlıdır. Ulus, ulusal devlet, çağ- daş toplum bu savaşın kazanımıdır. Ata- türk "Dumlupmar Meydan Savaşı Türk ulusu için önemii bir dönüm noktasmı oluşturur. Ulusal tarihimiz çok büyük ve çok parlak zaferlerie (utkularla)doludur. Bu utku yalnı/ bizim tarihimize değil, dünya tarihine yön veren kesin etkisiyle özgündür. -Her evreiy ie düşünülmüş, ha- zırianmış, yönetilmiş ve utkuyla sonuç- landınlmış bu eser, Türk ordusunun, Türk subay ve komutanlannın yüksek kudret ve kahramanhğını taribe geçiren büyük bir başandır. Bu eser, Türk ulusu- nun özgürtiik ve bağımsızlık diişüncest- nin ölümsüz bir anındır-. Bu büyük zafe- rin türlü sonuçlannuı en önemüsi ve de- ğerlisi Türk ulusunun bağsız-koşulsuz egemenliğini eline almış olmasıdır. Bu oia- yın tarihimizde ve bütün dünyada ne bü- yük, ne verimli bir devrim okluğunu açık- lamayagerekgörmem1 ' sözleriyle değer- lendirdiği bu ölüm-kalım savaşını unu- tanlar var. Özgürlük savaşının demokra- si uğraşlannın tarihsel kaynagmı, usçu dayanaklannı gözardı ederek, yapay so- runlar, etnik aynmcılık, din ve mezhep kavgalan yaratmaya çalışarak kalkınma- rnızı istemeyen dış güçlerin oyunlanna araç olanlar. haklan ve özgürlükleri kö- tüye kullananlar, yalan-dolanla çıkar ba- tağma saplananlar, Sevr özlemcilerine katılıp Lozan'ı karalayan kendini bilmez- ler çabalannı yoğunlaştırdılar. Nitelik- siz, düzeysiz, kişiliksizler, düşmanlıktan çekinmeyen uydular, uşaklar ve kukJalar düşünceye, inanca saygılı olmayı ve onursuz yaşanamayacağını öğrenmeli- dir. Şehit kanlanyla yoğrulmuş vatan bi- zim her şeyimizdir. Devletin tekliğini, ülkenin tümlügünü, ulusun birliğini dilek ve dualarla değil, canla kazandık. Bu ko- nularda ödün vermek ölümdür. Bugün- leri, 30 Ağustos'u kazananlara borçlu- yuz. Vatan kurtanp devlet kuranlara el ve dil uzatanlar, ne olduklannı, onlar ol- masaydı ne olacaklannı her an yeniden düşünmelidirler. Varhklannı cumhuriye- te borçlu olanlar 30 Ağustos'u unutamaz. Bu savaş, Türk ulusunun banş özlemle- rinin, özgürlük tutkusunun doğrulanma- sıdır Türk devrimi. "milli mücadele nı- hu"nun cumhuriyetle yansıyan uygar ya- nıdır. 30 Ağustos, siyasal utkulann ana- sıdır. Bize emanet edilen bu görkemli ve kutsal yapıyı, gereken özen ve duyarlık- la koruduğumuz söylenemez. Tersine, ki- mi alanlarda her gün geriye gidildiği üzüntüyle ve acıyla izlenmektedir. Laik- liğe bağlı kalma andı içenlerden kimile- rinin davranışlan, Sıvas ve Samsun olay- lan, Gümüşhane Baro Başkanı'nın laik- lıği koruduğu için öldürülmesi... fşteor- man yangınlan, orman ve arsa kolaylık- lan, af yasalan... Işte Öğrenim Birliği Yasası... Işte medyanın bir kesimi.. işte kimi kuruluşlar, kimi belediyeler, kimi üniversiteler ve okullar... İşte kimi ay- dınlar... İşte kimi kentler, sokaldar... iş- te... İşte... Toplumsal doku bozulmuşça- sına toplumsal banş yara almış, insanlar yakılıp öldürülmüş, inanç adına gözdağı ve baskı usalmaz boyutlara varmıştır. Ki- mi sorumlu ve yetkililerle kimi siyaset- çilerin aldatıcı konuşmalan, çelişkili tu- tumlan, kayırmalan. içtenlikli uyanlara aldırmaksızm oy için her gün verdikleri ödün ve destekle, yasama organı başta. girmediği yer kalmayan cumhuriyet-Ata- türk-laıklik, özetle Türkiye karşıtlan, ki- mi yerlerde ağırlık ve egemenlik sağla- yıpetkilı olsalardaözellikle Silahlı Kuv- vetler ve yargı -zaman zaman kimi umut ve düş kıncı durumlara ve olumsuzluk- lara karşm- güven kurumlan olduğun- dan Türk ulusunun sağduyusunun, öz- lemlerinin doğrultusunda onurlu görevi- nin gereklerini bilınçle yerine getirmek- tedir. Sonuç Savaş ortamında yaşamamış, kötü ko- şullarda aç-susuz, bakımsız bırakılma- rruş, anasmı-babasını yitirmemiş, vatan- sız kalmamış sözde ilerici, sözde demok- rat, sözde özgürlükçü ve sözde bilimden yana kimileri kutsal değerlere, ulusal var- lıklara karşı değişık biçim, kılık ve adla saldınya kalkışmışlardır. "Çağdaşkk''tan söz eden "çağdışı'* göstericiler, çok yüz- lüler, Türk-lslam sentezcisi yeni Osman- lılar, şeriatçılığı, Kürtçülüğü ve komü- nistliği kaynaştırmaya çalışan sahte din- ci "faşist nasyonal sosyalisfler, her gün giderek küçülen bölücüler "adam" ola- mamışlar, yıkıma girmişlerdir. Arap mil- liyetçiliğine özenenler, ümmeti ulusa yeğleyenler, tarihi, uzak-yakm öraekleri bilmeden hukuk devletini din devletine dönüştürmek isteyenler, büyük Ata- türk'ün çağdaş milliyetçiliğinı bırakıp tu- tuculuğa. gericiliğe ve ırkçılığa kayanlar. büyük Atatürk'ün yüzyıllar sonrasını ön- görerek söylediği "Ne mırtlu Türküm dl- yene!" özdeyişini kavrayamazlar. Din- den, devletten, hukuktan, demokrasiden, insan haklanndan ve insandan anlama- yan, anlamak istemeyen yabancılaşmış zavallılann yoğunlaşan kötülükleri ken- di ruh ve düşün yapılannın sergilenme- sidir. Atatürk ve laiklik karşıtlığıyla, din- sel sömürü ve etnik aynmcılıkla yürütü- len Türkiye Cumhuriyeti düşmanlanna 30 Ağustos bir "ders'' oimalıdır. Çirkin oyunlann sorumlulan insanlık dışına dü- şenlerdir. Vatanı olmayanm hiçbir şeyi olamayacağını bilmeyecek düzeydekile- re ne anlatılsa boştur. Ama Türkiye Cum- huriyeti sahipsiz değildir. Hukukun üs- tünlüğünü içtenlikle benimsemiş, de- mokrasinin aydınlığında onur ve erdem bildiğimiz her insan hakkını ve tüm öz- gürlükleri mutlulukla tatmak istem ve is- tenciyle sonsuza değin bağımsız yaşaya- cağız. Ödünlerle değil, özverilerle; yad- sımacı ve dışlayıcı görüşlerle değil, an- layış ve hoşgörüyle... Her zaman ve her koşulda. Nerede, hangi görevde bulunur- sa bulunsun iç ve dış tüm Türkiye düş- manlanna karşın.. Ne mutlu utkulan gereğiyle algılayıp yaşayanlara ve yaşa- tanlara! Yakında üniversiteler açılıyor biliyor musunuz?.. Prof. Dr. TÜRKAN SAYLAN, Çağdaş Yaşamı Destekleme Der. Gen.Başkam Y akında üniversitelerimiz açılıyor. Siyasal erkin oy toplama yöntemi- ne dönüştürdüğü, bir gece oturu- munda, aceleyle listeye giren, tari- katlara peşkeş çekilen mescit-üni- versiteleri, umarsız olguJar oiarak bir yana bırakırsak, yıllar içinde gelişmiş ya da ken- dini gelişme yolunda kanıtlamış pek çok üniversi- temizin çeşitli fakültelerine yüzlerce yeni öğrenci heyecan ve istekle gelecek ve kendini büyük ve or- ta boy kentlerin o insani şaşlona çeviren karmaşası içinde bulacak: Bunların çok az bir bölümü, çocu- ğÂınun yüksek öğretim gereksinimlerini kendi başı- na çözebilecek maddi olanaklara sahip ailelerden. kendini korunmayı ve güvence içinde olmayı bece- rebilecek niteliklerle geliyor; büyük çoğunluk ise gerçekten olağanüstü bir şok yaşıyor: Geçen yıl, köylüler tarafmdan toplanan 500 bin TL ile Topkapfdan Beyazıt'a ulaşıp ne yapacağını şaşırmış ve "Ben ne aküia buralara geküra, nasıl kö- yümegeridönebiKrim'" diye ağlayan delikanlı ile ka- dın tüccarlannın eline düşen kızımız, bu karmasa- nın tek kurban örnekleri değil. Zengin ya da tüm olanaklannı çok değerli çocuk- lannın geleceğine adamış ailelerin, özel okul-kurs- özel öğretmen üçgeninde ya da kısır döngüsünde sü- ren ve de çoğunlukla psikiyatristlerde sonuçlanan alışılagelmiş görüntülerinin çok çok dışında, bir başka gençlik dünyası olduğunu asla aklımızdan çı- karmamalı, çözüm üretmenin bize de düştüğünü kavrayana ve eyleme geçene dek bu acı gerçekle yat- malı, bununla kalkmahyız!.. Ülkemizde. üniversitelerin çeşitli fakültelerinı yüksek puanlarla kazanan çocuklanmızın büyük bir bölümü kırsal kesim kökenli. kasabalannm öğret- men-araç- gereç yetersizliğindeki orta öğretimin- den, dersîerin bir bölümûnü belki de hiç görmeden. hıç ama hiç kurslara gitme olanağı bulamadan ya da çok yetersiz bazı kurslara şans eseri katılarak bü- yük kentlere geliyorlar. Çoğunun önünde ardında beşer onar kardeş var, bir bölümü en zor koşullar- da okumaya. kendini kurtarmaya. kötü yazgısını yenmeye çabalıyor bu kardeşlerin. Baba ya tarlasız çiftçi, ya çorak birkaç dönüm tarlası var diye yeşil kart bile alamayan gruptan ya da emekJi bir işçi-kü- çük memur. Köydekilerin kerpiç bir iki göz evi var. kent gö- çerlerininse birgecekondusu... Anneler. bu on'lar- la çocuğu 'Tann verdi' diye diye doğuran okumaz yazmaz, otuzundayken altmışındaki nineye dönüş- müş analar, hep 'ev kadmı' görülür doldurulan form- larda. Bir bölümü öğrttmen çocuklandır, yoksul ama yürekli ve disiplinli bir yaşantıdan gelirler, ba- şanlannı ailelerine borçludurlar. Yine oldukça önemii bir bölümünün anası ya da babası yoktur. ölüvermiştiröyle sudan birnedenden, yoksulluktan. trafik karmaşasından ya da geç tam konulan ölüm- cül bir hastalıktan... Evde kuma anneler vardır, kan davalan, kız kaçırmalar ve de terör ilinde var olma. Orta öğretimi bitirerek buralara gelmeyi başarrruş- lardır, ama buradan sonrasını hiç bilemezler, onla- n bekleyen tuzakJardan haberleri yoktur. Bütün bu olumsuzluk ve yoksunluklann aslında kader değil, yalnız ve yalnız yönetsel beceriksizlik, dengesizlik ve tutarsızlık olduğunu nereden bilsinler ki... Kız olsun erkek olsun bu gençlerin çoğuna yakı- nınm cinsel sorunlan, çevreye uyumsuzluklan var- dır, parasal durumlan öylesine yetersizdir ki çoğu bulup buluşturdugu parayı, giysilerini, okuyan öbür kardeşleriy İe paylaşmak, hatta hasta anasına işsiz ya da yatalak babasına bir şeyler göndeımek durumun- da olabilir. Birkaç aylık yaz tatilinde memleketleri- ne gitmeyip bulabildikleri bir işte çalışan ya evine destek olan ya da gelecek yılın giderleri için para toplayan, dinlencesini en ağır bedensel yorgunluk- la dolduran çocuklanmız, sokaklarda ayakkabı bo- yayan yavrulanmızdan az değil. Bunun da ötesin- de. hem okuyup hem de geceleri çok az ücretle ça- lışan, uykusunu. kaslannm. beynin dinginliğini yok- sulluğuna kurban edenler de azımsanmayacak den- lidir. İşte kısaca çerçevesini çizmeye çalıştığım, olağa- nüstü ham zekâlanyla, artılan eksileri doğru yerle- re yerleştirerek her yıl akin akın kokuşmuş koca kentlere 'adam ohnaya" gelen gençlerimiz, yeni, yepyeni bir başlangıç noktasındadırlar, üniversite- yekayıtolurken... Uygar bir ülkede. yoksulluk \e sefalet yazgı değil- dir. Gençler yüksek okullarda kendi olanaklanyla okuyamazlarsa, çeşitli kurumlann insanca yaşaya- cak \eterlilikte olan burslanıu alır. rahat yurt koşul- lannda hem derslerineçahşır hem de ünhersite kent- ierinin kültürel ve sanatsal ortamından olabikligin- ce yararlanarak kendilerini geliştirir. çağdaş insan- lar olarak gek-ceğin uygar toplumunu oluşturuıiar. Olkemizde de yükseköğrenım gençleri için bazı olanaklar vardır. Varlıklı kişi ve kuruluşlar en iyiyi, en başanlıyı seçip kanatlan altına alırlar. Ancak bu destek koşulludur, sınıfta kalınmayacak ve ileride (çoğunlukla) geri ödenecek, birçok formalite. ko- lay bulunmayacak kefiller, borçlanmalar ve Demok- les'in kılıcı gibi 'kesOme'olasılığı... Bütün bu zor- luklan aşıp bir bursa kavuşan çocuk, bir başka yer- den de kedisine ya da ailesine destek için burs ala- mayacak, uygun görülen 750 bin TL'den başlayıp 1 - 1.5 milyona varabilen bir miktarla yetinecektir. Ailesinden hiçbir destek almayan çocuk için bu ko- şullar son derece yetersizdir. Birçok gencimiz okul dışında -geceleri bedenini çok yoran bir işte çahşa- rak- geçimine destek sağlamakta, çalışıp yoruldu- ğu için fazla başanlı olamamakta ve azıcık da olsa katkı bulduğu 'bursunu ymrme' tehlikesiyle karşı karşıya bulunmaktadır. Okurlann ve burs verenle- rin bu kısır döngüye ve onun genç insanımıza ver- diği gerginliği kendilerinin yaşadığını varsaymala- nnı diliyorum. Madalyonun bir yüzünde, bazı gençlerimize sağ- lanan ve çok zor bir seçimle ve çok gerçekçi olma- yan koşullarla verilen eğitime katkı burslanndan söz ederken öbür yüzündeki tuzaklan, Anadolu kentlerinden okuyup adam olmak üzere gelen genç- lerimizi kendi çağdışı amaçlannın mılitanı yapmak üzere elde etmeye çalışan, bu nedenle ve vitrinleri- ne en cekici olanaklan koymuş bulunan, kuzu pos- tuna bürünmüş sanklı ve çarşaflı amca ve teyzele- ri, inanç sömürüsünü ilke edinmiş tarikat-ticaret-si- yasat sömürüsü yapan yoz- yobaz oluşumlan gözar- dı etmeliyiz. Tıp fakühesinde hjçkınğın ohışunı mekanizması anlatılırken bir grup öğrencinin "Hocam yanhş an- latıyorsunuz, hıçkuiğı insana şeytan yaptuır" diye- bilmesi. yine bir başka sınıfta beynin birçok duygu- nun merkezi okluğunu söyleyen öğretim üyesine, ba- zı öğrencOerin 'yanhş söylüyorsunuz duyulann mer- kezi kalbimizdir'diye karşı çıkması. inanç sömürii- sünün gençlerimizi getirdiği inanılmaz açmaznı ve çeüşkinin yalnızca ufak bir örneğidir. Gençlerimize bu kesimin sunduğu tuzak-olanak- lar bugün kaygı ve kuşku uyandıran boyutlara ulaş- mışsa, bunun nedeninin, ülkenin kendi halinde ya- şayan, çarpık amaçlan olmayan. demokrasi içinde yaşamlannın sorumluluğunu hep 'devfct'e bırakan, bizim ve sizin gibi "Ben tek basnna ne yapabifiriın ki" sorusunun ardına saklanan sade yurttaşlann vur- dumduymazlığı ve sorumsuzluğu olduğu çok acı bir gerektir. Bunu, kendi kendimize itiraf ederek yeni bir 'sorumlu yurttaş ve birey olma' değerlendirme- si yapıp eyleme geçmedikçe, gençlerimize sahip çıkmadıkça yerimizde sayma olanaklannı bile yiti- rebileceğimiz ve çocuklanmızın suçlayan bakışla- nndan kurtulamayacağımız açıktır. Mustafa Kemal Atatürk'ün bize emanet ve arma- ğan ettiği bu güzel ülkede, bağımsız, eşitlikçi. de- mokrasi ve uygarlık yolunda yürümek, gençlerimi- zi, kendi aklını kullanan, asla güdülemeyen ve ken- di yararlannı veren, bilim, sanat ve her türlü kültür- le çokyönlü yetişmiş çağdaş bireyler olarak göımek istiyorsak onlara tıpkı kendi doğurduğumuz çocuk- lara olduğu gibi ciddi ve kararlı olarak sahip çık- malıyız. ATATÜRK VE BARIŞ KONSERİ - 2 HARBİYE AÇIKHAVA TİYAT«O$U SAAT 20 00 HUTT TEVUN YER1ERI • AOO BIANtUMaKEZ^JKSİ TB.: p212) 277 62 H • K0D. KADKCH v UOKOf $UKS • WU0CO«AMA OOBBO (WKSİM • SUAOYE - NÇANIAŞI) harvv 200.000TL'Ar h k h A l C l û ASSOS HOTEL NAZLIHAN Cnnu-Pazar (2 Gece): Standart odada 2.150.000 TL. Balkonsuz ön odada 2.350.000 TL. Balkonlu ön odada 2.750.000 TL. Pazar-Cuma(5Gece): Standart odada 5.400.000 TL. tki kişilik odayı paylaşan 1 kişi yarım pansiyon Otel Disco'suna giriş ve birinci yerli içki ücretsiz İSTANBULİRTİBAT BÜROSl: TtL: 0212 250 «45-25» 7199 OLUM YAŞAR DOSTER (Yaşar Hoca) Bir kalp krizi sonucu yaşamını yitirdı. Cenazesi 30 Ağustos 1995 Çarşamba günü (bugün) Kadıköy Söğütlüçesme Camii'nden öğle namazı sonrasında kaldınlacak ve Topkapı Mezarîığı'nda son yolculuğuna çıkacak. Not: Çelenk gönderilmemesi rica olunur. AİLESt BAŞSAĞLIĞI YAŞAR DOSTER Yaşar Hocamızı yitirdik. Cenazesi bugün Kadıköy Söğütlüçesme Camii'nden öğle namazından sonra alınıp Topkapı Mezarlığı'nda^on yolculuğuna çıkacak. Onu hep anacağız. Ailesine başsağlığı dıleriz. CUMHURtYET SPOR SERVÎSÎ ÇALIŞANLARI VEFAT ve BAŞSAĞLIĞI Cemiyetimız üyesı, değerti arkadaşımız REFİK ÖZDEK28 Ağustos Pazartesı günü vefat etmiştır. Vefatı camıamızda buyük üzüntü yaratan ÖZDEK'ın cenazesi 29 Ağustos Salı günü Türkiye Gazetecıler Cemıyetı önünde yapılan törenı müteakip ikındı namazını takıben Nuruosmanıye Camii'nden alınarak Hasdal Mezariığı'nda toprağa verilmiştır. REFİK ÖZDEK'e Tanrı'dan rahmet aılesıne ve üyelerimize başsağlığı dileriz. TÜRKİYE GAZETECILER CEMİYETİ Imkânsız diye bir şey yoktur! Ayda 1,990,000 lira taksit, 16 ay vadeyle, hemen teslim. Telefunken Space TV Telefunken Space 51 L Telefunken Space 51 TXL Peşinat 3.750 000 3 750 000 16 Taksit , 1 990 000 2 150 000 Toplam 35 590 000 38 150 000 Diğer ödema koşullann. AEG/Talsfunken VstkM Sabcılanndan SğranebiUrainiz. Fıyatlara KDV dahıldır. KDV ve dığer vergılerde bir değışıkhk oljrsa fıyat'ara yansıtılacaklır Kampanyamız 2 Eylül 1995 tarıhınde sona erecektır Bu kampanya Grünberg Tıcaret AŞ (Cemal Sahır Sokak 26/28 Meodıyekûy-istanbul} tara'ndan duzenlenni'ştır Ü'ünlenmız AEG/Telefjnken Yetkıiı Satıcılarında tesltm edılecektır Sanayı ve Tıcaret Bakanlığı'nca 25 5 1994 tarıfı ve 21940 sayıiı Resmı Gazetede ılan sMen teblfğe uygundur Telefunken gibi teknolojinin en son yeniliklerini taşıyan bir televizyona bu kadar kolay sahip olabilmek... İnsana imkânsız gibi geliyor. Ama değil. Bu kalite, bu teknoloji, bu taksitler... hepsi gerçek! AEG/Telefunken Yetkili Satıcılarına hemen uğrayın. AEG_ _ . _ - . . - . — » - . Ucretsız teiefonlarımız TELEFUNKEN gggg | j * «g§« OSOO 211 4O29 Dığer telefonumuz (O-212) 274 «S 9O Doıijio lerlezi TLRK STAND«m_ARI E-NSTTTLSL TlRKlSH STANDAROS İNSTITLTIOS TELEFUNKEN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle