Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27 AĞUSTOS 1995 PAZAR
8 PAZAR KONUGU
Milli Kütüphane Başkanı Altınay Sernikli, Türk insanının kitap sevgisini ve Türk kütüphaneciliğini değerlendirdi
Sigarayı kitaba tercih ediyoruzSUNUŞ Uluslararası Kütüphaneler Birlikleri Federasyonu'nun
(IFLA) bu yılki kongresi İstanbul'da yapıldı. Aslında şu çelişkiye ve
düşündükçe insanda gülme isteği uyandıran garip duruma bakar
mısınız? Türkiye, İstanbul, kitap, kütüphanecilik ve okuma... Açılan
kitabevlerinin iş yapamadıklan için lahmacun dükkânı ya da butiğe
dönüştürüldüğü ülkemizde, Milli Kütüphane Başkanı Altınay
Sernikli'nin iyi niyeti, çabalan ve önayak olmasıyla IFLA toplantısı
gerçekleştirildi. Dileriz, toplantıya katılan IFLA delegeleri "kendileri
çahp kendileri oynadıklan" ve Türk toplumunun okumaya ve kitaba
inanılmaz bir ilgisizlik duyduğu izlenimini edinmemişlerdir.
Bu kaygılanmızı saklı tutarak; Altınay Sernikli'yle IFLA kongresi,
Milli Kütüphane'nin etkinlikleri, Türkiye'de kütüphaneciliğin durumu
ve milletimizin okuma ahşkanlığı ya da ilgisizliği üzerine bir
konuşma yaptık.
SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU
Uluslararası Kütüphaneler Birlikleri
Federasyonu (IFLA) toplantısı İstanbul'da ya-
pıldı. Bu toplantının gündem başlıklan neler-
di?
SERNİKLİ- Bu toplantıda ana tema gelece-
ğin kütüphaneleriydi. IFLA. bir federasyon.
Ama çok etkin. Kütüphanecilik, bilgi sektörün-
de ve bilgi bılımıne ulaşmada etkin bir kuruluş.
Bunun ıçin de kendısını uzmanlık alanlarına
ayırmış. Sekızana böüime bağlı, 32 alt seksiyo-
nu var. Bunlann her binsi dünyada bir başka tür
kütüphanenin hizmetlenni eleştiriyor, çalışıyor,
kotanyor. Bu 32 seksiyonun hepsinin birden gö-
rüşebileceği konular seçildı. Bunlar; geleceğin
kütüphanelerinde bilim ve eğitim nasıl olmalı,
geleceğin kütüphanelerinde özürlü insanlara na-
sıl hizmet edilmeli gibı... Kütüphaneci likte bir
takım standartlar var; kataloglama. tasnif.arşiv-
leme gibi... Bunlann daha mükemmel olmasına
ulaşmanın yollan, nadir eserlerin korunması, ba-
kımı, gelecek kuşaklara aktanlması konulan ir-
delendi. Toplantının asıl başlangıç tarihi olan 20
ağustosta. sırf kütüphanecilik hizmetleriyle ilgi-
li bir sergi açıldı. 21 agustosta da büyük açılış
yapıldı.IFLA kongTesi çalışmalan, 26 agustos-
ta sona erdi. Bu kadar geniş bir federasyonun bir
de yönetim kurullan alt toplantısı vardı. Esas
toplantılara rapor hazırlayacak olan yönetim ku-
rullan. 20 ağustostan önceki üç gün içinde top-
landı.
H ^ ^ H Katılım nasıl oldu?
SERNİKLİ- IFLA'ya 142 ülkeden 1340 ku-
ruluş üye. Bu kuruluşlann kışı bazında delege-
len üç bini aşıyor. Önıeğin 1989'da Paris'tekı
toplantıda üç bin 600 delege hazır bulunmuştu.
Bu toplantıya 1500'ün üzerinde delege katıldi..
Bir de IFLA toplantılannda anında karar verip
toplantı günü gelerek kaydını yaptıran delegeler
vardır. Bunlann sayısı da bir hayli tutar. 500 ki-
şi kadar da onlan hesap edersek yurtdışından
2000 delege katıldı, diyebiliriz.. Paris'ten sonra
en yüksek rakama, Barselona toplantısında ula-
şılmıştı. Barselona'nın 2600 katılımcısı vardı.
^ ^ ^ H Böyle bir toplantı Türkiye'nin dış
dünyada tanıtunı için vesile olabilir mi?
SERNİKLİ- Bu toplantılara katılan her bir
delege, Türkiye'den döndükten sonra kütüphane-
sinin başına gittiğinde en az altı ay Türkiye'de-
ki anılannı, Türkiye'de gördüklerini anlatacak
Insandan insana îietîşim çok ünemli. Ülke ima-
jı açısındandaönemli. Bunubirkütüphanecinin
yaptığını düşünün. Bu insanlar, ülkelerine dön-
düklerinde, kütüphaneleri için Turkiye'yle ilgi-
li belgeler de edinmek isteyeceklerdir. Turki-
ye'yle daha iyi bilgi iletişimi kurmayı amaçla-
yacaklardır. Bana göre son yıllarda Türkiye. dün-
yadaki imajını değiştirmek için büyük bir atağa
kalktı.
• ^ ^ H Buradaki toplantıya katılıp da ülkele-
rine geri dönen kütüphane yöneticileri, Turki-
ye'yle ilgili yayınlar elde etmek isteseler, sizce
bunları bulabilecekler mi?
SERNİKLİ- Tabii ki bulamayacaklar. O bir
gerçek. Biz kütüphaneci olarak isteyene o kita-
bı ulaştırmakla görevli sayanz kendimizi. En
azından ben öyle sayıyorum. Kitabın imajı. tü-
rü, yazısı, cinsi ne olursa olsun, bir kışi o tür bir
bilgiye ulasmak istiyorsa benim kütüphaneci ola-
rak görevim onu, en lcısa zamanda, en kolay ve
en ucuz biçimde o kişiye ulaştırmaktır. Türki-
ye'de bunu sağlayabilecek kurumlaşma daha tam
yok. Kültür Bakanlığı bunu büyük ölçüde yeri-
ne getirmeye gayret ediyor. Büyük bir kısmını da
Milli Kütüphane yerine getirmeye çalışıyor
Ama bakanlık. devlet olarak yetersiz kalıyor.
Sizce neden böyle bir araştırmayapü-
ması gereği duyuldu?
SERNtKLİ- Yurtdışı ilişkilerimizin, Türki-
ye'nin amaçlanna yönelik daha az organize ol-
masından kaynaklanıyor diye düşünüyorum.Bu
konuda size bir örnek vereyim: Özellıkle Orta
Asya'daki Türki cumhuriyetleri çok gezdim.
Oralardaki milli kütüphanelerle iyi ilişkiler ku-
rup daha çok yayın göndermek, daha iyi bilgi bi-
rikimi paylaşmak istedik. Zaten bizim politika-
mız da o. Yurtdışındaki bütün milli kütüphane-
lerle bilgi değişimi yapmak, birbirimizi destek-
iemek amacındayız. Çok acıdır. O kütüphaneler-
de kitaplann tamamı Kiril alfabesiyle yazılmış.
Bunlann yüzde doksanı da Rusça. Türkçe, Tür-
kiye'yle ilgili, Türklerle ilgili çok fazla yayına
ihtiyaçlan var. Devlet bütçesinde dilimi binde
5.5 olan bir bakanlığın, bu kadar çok yayın sağ-
laması mümkün değil. Bizim ülkemizde de Kül-
tür Bakanlığı'nın taşrada 300'ün üzerinde halk
kütüphaneleri var. Onlar da kitaba muhtaç. Ne
kadar çok gönderirseniz o kadar ihtiyaçlan var.
Ama bir dilimini de onlara ayırmak büyük biröz-
veri oluyor. Aslında biz millet olarak kitap temi-
nine. kitap vermeye, kitap koleksiyonu oluşfur-
maya birçeşit hayır gözüyle bakardık. Bu konu-
da her şeyi devletten beklememek lazım. Vakıf-
lar, hayır kurumlan. hayır yapacak insanlar bu
tür yayınlan nereye, nasıl gönderilmesi gerekti-
ğini organize etmeliler.
Bu bağlamda bir soru sormak istiyo-
rum. Sizce Türkler okumayı seven bir millet
PAZAR
KONUGU
Birpaket sigara 50 bin liraysa, 50 bin liraya ala-
cağınız kitap da vardır. Ya da üç gün sigara iç-
mezseniz 150 bin liraya alacağınız kitap vardır.
Biz bu tasarrufu da yapmıyoruz. Sigarayı kita-
ba tercih ediyoruz. Bir de başka açıdan bunu
eleştirirsek yurtdışında çok kitap okunuyor da
okunan her kitap okumaya değer mı? Onu da
sanmıyorum. Çünkü yurtdışınaki koleksiyonla-
n da gözden geçirdiğinizde cep kitaplan diye çı-
kan, zaman dolsun diye okuduğunuz bilimsel
içeriği olmayan ya da edebi, sanatsal içeriği ol-
mayan bir yığın yayın vardır. Biz nasıl basımızı
dinlemek için televizyonun düğmesine basıp sı-
radan bir programı da seyretmekten hoşlanıyor-
sak, onlar da vakit geçirmek için hiç degeri ol-
masa da kitap okumaktan hoşlanıyorlar. O insan-
lar bunu alışkanlık haline getirmişler. Kuyruğa
girdiklerinde kitap okuyunca o kuyruğun daha
çabuk biteceğini sanıyorlar. Ama yüzdeye vurur-
sanız okuduklan kitabın belki de sizin okuduğu-
nuzun 40'ta bıri kadar değeri yoktur. Bu da bir
ölçü olmalı. Az okuyan birmilletizdediğimiz za-
man, bu ölçüleri hep dikkate almamız gerekiyor.
ALTINAY
SERNİKLİ
Erzurum, 1942 doğumlu. Orta öğrenimini An-
kara Kız Lisesi, yüksek öğrenimini AÜ Dil Tarih
Coğrafya Fakültesi Kütüphanecilik Bölümü nde
tamamladı. 1965 te Milli Kütüphane'de dexlet
memuru olarak göreve başladı. Kütüphanecilik
eğitimi sırasmda ek branş olarak sanat tarihi öğ-
renımi gördü Ikiyıl tngilizce, ikiyıl Farsçaoku-
du.Felsefe fakültesinden pedagoji diploması al-
dı. Bu arada hizmet içi eğitim, yönetici kurslan-
na katıldı. Devlet Lisan Okulu 'nun Almanca bö-
lümünü bitirdi. Şimdiki halde Milli Kütüphane
Başkanlığı görevim sürdüriiyor.
Türkiye 'de kütüphanecilik bilinci na-
sıl oluştu ve gelişti?
SERNİKLt- Türkiye'de kütüphanecilik bilin-
cinin moderti hale getirilmesi tabii ki Atatürk'le
başlıyor. Ben, Atatürk'ün 1933 yılında, "Bu ül-
kenin bir milli kütüphanesi olmalı" demecini
o günkü gazeteden okumuş ve hayran olmuş-
tum. Milli Kütüphane'de ve Çankaya Kütüpha-
nesi 'nde bazı kitaplarda Atatürk'ün sayfa kenar-
lanna aldığı notlar vardır. Kütüphaneye, okuma-
ya ve kitaba olan düşkünlüğüne hayran kalırsı-
nız. Cumhuriyetle birlikte o zihniyeti de yerleş-
tirmeye çalışmış. Bu, çok iyi bir şey. Bugün kü-
tüphanelerimızde bir modemizasyon görüyor-
sak bunun temeli yine Atatürk'edayanıyor. Ben,
bugün bir milli kütüphane başkanıysam bunu
Atatürk'e ve devrimlerine borçlu olduğuma ina-
nıyorum. Bu ülke, modern bir milli kütüphane-
ye sahipse bunu ülkedeki demokrasiye, cumhu-
riyete ve Atatürk'e borçludur. Milli Kütüphane,
Ortadoğu'nun en büyük milli kütüphanesi.
• • • Milli Kütüphane 'de kaç kitap var?
SERNİKLİ- Bir buçuk milyona yakın. Ama
bunu içerik olarak değerlendirmek lazım. Bir
buçuk milyon sayıca az olabilir. Ama bazı Orta
Asya cumhuriyetlerinin öyle milli kütüphanele-
ri var ki kitap sayısınm altı milyon olduğu söy-
leniyor. Ama milli kütüphanelerin öz görevi o
ülkeyle ilgili. o ülkede basılan yayınlan topla-
SERNİKLİ- Okumayı sevmeyen millet de-
mek haksızlık olur. Ama dünya standartlannda
UNESCO'nun (BM Ekonomik, Sosyal ve Kül-
tür Örgüfü) ıstatistiklerine baktığımızda az oku-
yan ülkelerdeniz. Bunun dayandığı nedenlerin
bir kısmı tabii ki gerçekçi. Gerçekçi olanlardan
bınsi, acaba insanımızı okumaya özendirecek
yeterlı yayına sahip miyiz, sorusu. Bana göre de-
ğiliz. Ben Milli Kütüphane'de Derleme Yasa-
sı'yla Türkiye'de basılan tüm yayınlan alan bir
kuruluşun sorumlusuyum. Bir yıl içinde gelen
hemen hemen tüm yay ınlan şöyle bir gözden ge-
çiriyorum. Bunlann hepsinin müşterisi var mı-
dır, yok mudur, sorusunu kendi kendime soru-
yonım. Başka bir nokta daha var. Biz dinleme-
ye meraklı bir milletiz. Hiç ılgisizde olsa biroda-
nın içinde diksiyonu güzel, anlatım yetenegi olan
birisi yalan yanlış bir şeyler anlatıyorsa da, hiç
araştırmadan saatlerce dinleriz. Ama aynı öykü-
leri kitap halinde bu insanlara verseniz evlerine
götürüp bir sayfasına bile bakmazlar. Bu, bir kül-
tür meselesi.
• ^ ^ B Kitabı az mı üretiyoruz?
SERNtKLİ- Evet, az kitap üretiyoruz. Bazı
ülkelerde üç bin. dört bin basan yayın bulamaz-
sınız. Beş binin altında tiraj bulamazsınız. Öyle
yayınlar vardır ki 15 bin, 20 bin tirajlabasılır. Bi-
zim ülkemizde daha ders kitaplannın dışında sa-
nıyorum ki tek baskıda 10 binin üzerinde tirajı
olan bir kitap olsun. Tabii ki 10 bini bulan ya-
yınlar var. Ama birinci baskısı 2 bin, geri kalan
baskılan artarak lObine ulaşıyor. Çünkü yayın-
cı da kendisıni garantiye almak istiyor. On bini
birden basarsa satılıp satılmayacağını bilmiyor.
Az baskı da ülkemiz için bir dezavantaj. Bir de
ülkemizde insanlann mali gücü, yayına ulaşma-
ya u>gun mu, ona bakmak lazım. Uygun değil.
mak, Bizde. cumhuriyetten bu yana ve daha ön-
ceki kültürümüze ait yayınlar bulunuyor. Bir kc-
re 1923'ten bu yana basılan tüm yayınlar mev-
cut. Ondan öncekiler de satın alabildıklerimiz.
Afîş, ilan, para, bunlann hepsi de var.
H I ^ H Türkiye'de sizce kütüphaneciye yete-
rince değer veriliyor mu?
SERNtKLİ- Benim kanımca, hayır. Ama kü-
tüphanelerin gittikçe geliştiğini gözlemek müm-
kün. Özellikle devlet bu konuda çok destek ve-
riyor. Ama bu millet daha fazlasını hak ediyor.
Ama o da tabii ki bütçe dilimiyle ilgili. Yani pa-
rasal olanaklarla... Kütüphaneci olarak biz, top-
lumun ilgisinden çok. demin sözünü ettiğim, mü-
rekkep yalamış, bu ülkenin kaderinde iki duda-
ğının arasından çıkacak kelimelerin bir değeri
olan insanlann, bilgi birikimine daha çok önem
vermelerini isteriz. Artık bilgi çağında yaşıyo-
ruz. Bilgi bankalan kurulmuş. İnsanlar bilgisa-
yar hafızalannda binktirdikleri bilgiyi Internet
kanalıyla satıyorlar: bunun dakikasına para alı-
yorlar. Bunun adına da bilgi bankası, demişler.
Bunu artık bir ticaret meta haline getirmişler.
Bilgi çağında, IFLA'nın Türkiye'de olması bizim
için çok önem taşıyor. 142 ülkeden 50'sinin
kongre yapabilme kapasitesi varsa ve bu kong-
re bugün Türkiye'de yapılıyorsa, bu şansı biz an-
cak 50 yıl sonra yakaİayacağız demektir. Ama 50
yıl sonra ülke ve dünya bilgi çağı açısından ne-
reye gelecek, bunu kestiremiyorsunuz bile. Tek-
noloji hızla ilerliyor. Biz Sayın Bakanımıza "Bir
basın toplantısıvla IFLA'nın önemini kamu-
oyuna duyuralım" dedık. Bu konuda büyük bir
hazırlık yaptık. Ama bir gün önce tesadüfen bü-
yük bir şanssızlık, Ayasofya'da bale gösterisı
olayı patlak verdi. Saat 11'de basın toplantısı
başladı. Basın toplantısına gelen konuklanmız
IFLA'yJa ilgili 10 dakika soru ya sorduiar ya
sormadılar. Geriye kalan 40 dakikayı Ayasof-
ya'daki bale gösterisine ayırdılar. Ertesi gün bü-
tün gazeteleri önüme aldım. Iki gazete hariç bü-
tün öbürgazeteler, manşetten, bakanın basın top-
lantısını Ayasofya'daki bale gösterisi olayına
kaydırmışlardı.
• İ ^ H Türkiye'deki kütüphanelerde kitap ba-
kımı sizce yeterli mi?
SERNİKLİ- Kitaplanna çok iyi bakan kütüp-
haneler var. Bakmak, kitabın sağlığını sağlamak
pahalı bir uğraş. Birtalum teknolojık gereçler, bir
takım standartlan olan ortamlar istiyor. Aynca
bir parşömen kitabı, 700,800,11000 yıl sonra bi-
le kütüphanelerimizde görebiliyoruz. Bugünkü
kâğıt üretimını sağlayan sanayiinin sonucu ba-
sılan kitaplann kaç yıl yaşayacağını ise söyleye-
mezsiniz. Elyazması kitaplan alın. Kâğıdı, bu"-
çok muameleden geçmiştir. Perdahlanmıştır,
aharlanmıştır. Aharlanmayanlar dezenfekte edil-
miştir. O kitaplaronun için bugüne kadar kalmış-
lardır. Ama bugün üretılen kâğıtlann kimyasal
içeriklerinin 50 yıl sonra ne duruma geleceğini
ûretenler de bilmiyor. Ama bu konuda, özellik-
le yurtdışında çalışanlar; kimyasal maddelenn
dikkatli kullanılmamalan durumunda üretilen
belgelerin, bilgilerin. kitaplann toz halinde eri-
yeceğini saptamışlar.
Peki, Türkiye 'de bunun önlemi alını-
yor mu?
SERNİKLİ- istanbul'da, Süleymaniye Kü-
tüphanesi'nde gûzel bir laboratuvar var. Çok iyi
bakım ve onanm yapıyorlar. Ama bunlan, eski
kitaplara uyguluyorİar. Türkiye'de bugün yeni
üretilmiş kitaplann ne sağlıklı bir depolan ne de
nasıl bakılacağını bilen var. Milli Kütüphanenin
100 kadar deposu vardır. Bu depolar, penceresiz-
dir. Kasa kilitli kapılan vardır. lçeride yangın
alarm sistemı bulunmaktadır. Bu sistem gaz püs-
kürtmelidir. Çünkü gaz, alev ortamını yok edi-
yor. Aynı zamanda da kitaplara zarar vermiyor.
Isı ve nem ayarlannı yapan havalandırma sis-
temleri vardır. Çok nadide kıtaplar için kompakt
sistem de bulunuyor.
Kompakt sistemin ne olduğunu anla-
tır mısınız?
SERNİKLİ- Bir çelik dosya dolabı düşünün.
Ama devasa bir çelik dosya dolabı olsun. Bunu
tekerlekler üzerine yerleştirin. Bu dolaplar, o te-
kerleklerle otomatik raylann üzerinde hareket
ediyor. Dolaplann içine en ufak bir haşeratın sız-
ması, fare gibi keminci hayvanlann girmesi
mümkün değil. Toz girmesi de çok asgariye in-
dirilmiş oluyor. Bir de dolabı kilitlediğiniz za-
man kitaplann hepsi kilitli bir ortama girmiş olu-
yor. O dolaplar da havalandırma, yangm alarm
sistemi olan depolara monte edilmiştir. Bir de
Türkiye'nin en büyük taş plak koleksiyonu da
Milli Kütüphane'de. Yaklaşık 7-8 bin taş plağı-
mız var. Bunlan hep satın almayla edindik. Bi-
raz da bu Derleme Kanunu'na bağlı. Bu kanun
yine Atatürk döneminde çıktı. Özellikle son yıl-
larda derleme nüshası toplamı gittikçe düşüyor.
Bunun nedeni nedir?
SERNİKLİ- Derleme Kanunu, Atatürk'ün çı-
kardığı biçimıyle duruyor. Onun üstüne yayın ha-
yatı, bilgi malzemeleri değişti. Üretilen ve saklan-
ması gereken, ülkenin kültürüne ait malzeme de-
ğişti. Bantlar. kasetler, CD'ler, bilgisayar prog-
ramlan var artık. Hepsi saklanması gereken bilgi
kaynaklan. ABD'de, Library of Congress,
ABD'nin hem Kongre Kütüphanesi, hem de Mil-
li Kütüphanesi 'dir. Burada şarap şişelerinin üze-
rine basılan etiketleri bile biriktiriryorlar. Oysa bi-
ze kitap bile gelmiyor. Derleme Kanunu'nda çok
az bir para cezası öngörülüyor. Yayını basan da
"Ben bu pahalı fiyata ürfinü göndereceğime
cezasını verir kurtulurum" diyor. Işin acı tara-
fi bunu yapanı yakalayıp cezayı kesen yok. 50 yıl
sonra 1994'te 6 bin ile 7 bin arası kitap derlenmiş
görünecek. Bunlar hazin şeyler. Şimdi dikkate
alınmayan, ama gelecek kuşaklann bizi nedamet-
le anmasına yol açacak ilgisizlikler bunlar.
TÜRKÎYE SÎYASETİNDE #
DEP DEPREMI
A. Osman ÖLMEZ
Türkiye'deki Kürtlerin, Kürdistan Teali Cemiye-
ti'nden (1918), Demokrasi Partisi'ne (1994) kadar
uzanan legal politik miicadelelerini anlatan
"Türkiye Siyasetinde DEP DEPREMÎ" çıktı. Üç
yıldır süren çalışmalaıın üriinü olan eser, alamnın
ilk örneği olmast açısından da belge niteliği
taşıyor. Gazeteci ÖLMEZ'in canlı tanıklığında
yazılan bu kitap, halkların kardesliğine ve
barışa adanmıştır.
Donık Yayıncıhk, Tel - Fax: 0 (312) 435 24 97
(512 sayfa; fiyatı: 500.000.- TL.)
HOTELMAVİ
Bardakçı koyunda, klimalı odanızda,
tertemiz bir denizle iç içe, düşlediğiniz gibi
bir Bodrum tatili için... "Gitar ve buzuki
eşliğinde Akdeniz'den esintiler"
ÖZELTANITLM İNDİRİMİ
Tel.: 0 252 313 03 71 -74
TC BAKIRKOY 2. SULH
HUKUK HÂKİMLİĞİ
Savı. 1995,410
Mahkememize davacı Naci Kıran vek tarafından açılan vası ta-
yını davası sebebıyle. Mahkememızee venien 995' 410-615 sayılı
ve 11.8.1995 tanhlıkaran ıletst. FatıhTevkııcaferMah C: 006,02,
S 57. K 124'te nufusa kayıtlı Nacı ve Asıye Sıgar'dan olma 1963
d.lu Gökhan Kjran'ın \ esayet altına alınmasına karar venlerek ken-
dısıne babası Nacı Kıran vası tayin edilmiştir. ttırazı olanlann yu-
kanda numarası yazılı dosyamıza müracaat elmclcn. aksı takdırde
kesınleşeceğı hususu ilan olunur 11.8 1995 Basırr 38621
EVLENDİK.
Ferhunde KOÇOĞLU
Ue
Murat DUMAN
26 AĞUSTOS
KADIKÖY EVLENDİRME
DAÎRESI
ZEYTİNBURNU
SULH HUKUK MAHKEMESİ
Esas No: 1995/46 vasi Karar No: 1995/44 vasi
Hâkim: Kadri Murat Onar 21866 Kâtip: Zarif
Akgün
HÜKÜM ÖZETl
Davacı Hüsameddin Atamer tarafından Zafer
Atamer'e vasi tayin edilmesi istenilmiş, mahke-
memizce yapılan yargılamalar sonunda Zafer Ata-
mer hacir altına alınarak kendisine Hüsameddin
Atamer, mahkememizin 1995/46 vasi esas 1995/44
vasi karar 14.8.1995 tarihli ilamı ile vasi tayin edil-
miştir. 14.8.1995 Basın: 38893
TOKAT SULH HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Esas No: 1995-153
Mahkememizin işbu davasımn yapılan açık yar-
gılaması sırasında verilen ara karargeregince: Tokat
2. Noterliği'nce tanzim edilen 22 Mayıs 1989 tarih
ve 9628 yevmiye no'Iu vasiyetname geregince; To-
kat ili merkez Kabei Mescit Mahallesi, cilt 036-01,
sayfa 069, kûtük 117'de nüfusa kayıtlı Ahmet ve ts-
met'ten olma 1334 doğumlu Musliha Kayalar'ın; To-
kat ili merkez ilçesi Yaşmeydan Mahallesi Bekirpa-
şa mevkii pafta 2, ada 135, parsel 13 mımaralı gayn-
menkulündekı hissesini yine Tokat ili Karşıyaka Ma-
hallesi Delikkapı me\kiinde. pafta 44, ada 490, par-
sel 8 numarada kayıtlı gayrimenkulündeki hissesini,
yine Tokat ili Karşıyaka Mahallesi Delikkapı mev-
kiinde pafta 14. ada 490, parsel 4 numarada kayıtlı
gaynmenkulündekı hissesini, Tokat ili merkez ilçesi
Gezirlik Mahallesi Kiremitlık mevkiınde kain tapu-
nun pafta 49, ada 533, parsel 13 numarada kayıtlı gay-
nmenkullerini, gayrimenkullerdeki hak ve hisselenni
Hikmet Kayalar, Hakkı Kayalar, Leman Kayalar ve
Tûrkân Erdurak'a (yeğenlerine) eşit ve musavi şekil-
de vasiyet ettiğinden: Davanın duruşma günü
23.10.1995 tarihınebırakılmışolup mirasçılann ilan
tarihinden ıtıbaren bir ay içerisinde vasiyetnameye
karşı ıtırazlannı mahkememizin 1995/153 no'ludos-
yasına bildirmeleri, biidirmediklen lakdırde vasiyel-
namenın aynen tenfızüıe karar verileceği ilancn teb-
liğ olunur.
Basın: 37244
Everywhere
at the Ralace
PALACE HOTEL
GSTAAD
SWITZERLAND
Pleaso call
Phonc+4130'83131
TL
lofax+41 30 433 44