29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 AĞUSTOS 1995 PAZAR HABERLER Expres$ toplatddı • Haber Merkezi - Haftahk Express gazetesinin 83. sayısı Istanbul DGM tarafından 'halkı sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek düşmanlığa açıkça tahrik ettiği' gerekçesiyle toplatıldı. Express gazetesinin beşinci sayfasında yer alan bir fotoğraf ile bu fotoğrafin altında yer alan 'Bnrası Türkiye' başlıklı yazı toplatma gerekçesi yapıldı. İstanbul DGM tarafından TCK'nin 312/2 maddesi gerekçe gösterilerek verilen toplatma karannda 'halk ve devletin düşman kutuplar halinde gösterildiği' belirtildi. Dergıden yapılan açıklamada toplatma karannın hukuki dayanaklardan yoksun ve keyfı oldugu belirtilerek gerekli itirazlann yapılacağı bildırildi. Derginin yasaksız sayısmın salı günü bayilere verileceği duyuruldu. Yancı, hükümete çattı • DEVREK (Cumhuriyet) -ANAPZonguldak Milktvekili Necdet Yazıcı, partisinin Devrek ılçe kongresinde yaptığı konuştnada hükümete çattı. Yazıcı, "Mutfakta yangın var diyerek iktidara gelenler binayı yaktılar. Bunlar Allah'tan korkmazlar rru? Güneydoğu'da bir savaş hali sürûyor. Bunlar terörû bitirdik diyorlar. Tunceli'de bıtirseler Van'da başlıyor. Diyarbakır'da bitirseler Hatay'da başlıyor. Bu nasıl iş. Bunlar terörde bir arpa boyu yp\ bile alamadılar'" dedi. Ote yandan Devrek ilçe başkanlığına Lütfi Ant yeniden seçildi. İranlılara destek • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Sosyal Hizmet Uzmanlan Demegi, mülteci statüsüyle üçüncü bir ülkeye gitmek için Ankara'da eylem yapan Iranlı sığınmacılann ihtiyaçlannı karşılama karan aldı. lranhlann sığındığı Birleşik Sosyalist Parti'de(BSP), dünbir basın toplantısı düzenleyen dernek Genel Başkanı Önder Öztürk, sığınmacılann Türkiye'de kaldıklan süre içinde ihtiyaçlannm dernekleri tarafından karşılanacağını söyledi. Bağ-Kurluya zam hazırlığı • ANKARA (Cumhuriyet) - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ziya Halis, Bağ-Kur emeklilerine ödenen sosyal yardım zammının 100 bin liradan 1 milyon liraya yükseltilmesini öngören kararnameyi Başbakanhğa gönderdi. 1991 yılından beri asgari ücretin yüzde 956, SSK emekli dul ve yetimlerine ödenen sosyal yardım zammının yüzde 1102 oranında arttığını vurgulayan Halis. Bağ- Kurlulara ödenen sosyal yardım zammının da bunlara koşut olması gerektiğini belirtti. Prof. Güngöp kaza kurbanı • GAZİANTEP (Cumhuriyet) - Gaziantep Universitesi Rektör Yardımcısı ve Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sabn Güngör, Ankara'da geçirdiği bir trafik kazası sonucu yaşamını yitirdi. Plakası ve sürücüsü henüz belirlenemeyen bir taksi, düngecesaat 01.00 sıralannda Kızılay'daki Gima Mağazası önünde karşıdan karşıya gecmeye çalışan Gaziantep Universitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Güngör'e (52) çarparak kaçtı. Kazadan sonra, Numune Hastanesi'ne kaldınlan Prof. Dr. Göngör, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtanlamadı. 'Çağdtşı ceza r • AKSEKİ (Cumhuriyet) -Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, Akseki'ye bağlı Akşahap Köyü'nde dûzenlenen 3. Badem Festivali'ne katıldı. Burada gazetecilerin sorulannı yanıtlayan Özden, Suudi Arabistan'daki idamlan 'çağdışı ve ilkel' bulduğunu ve günümüzde savunulmasının güç olduğunu söyledi. Adalet Bakanı Mehmet Moğultay, hakkmdaki iddialara sert yanıt verdi: Hııkıık kuralları çarpıbldı RP'ye karşı seçim taktiği ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - DYP. 27 Mart yerel seçimlerinde oylannı yükselten RP'yi, 1996 milletvekili genel seçimlerinde, yeni seçım yasası ile engellemeye ha- zırlanıyor. DYP Genel ldareKuru- lu (GİK.) tarafından seçim yasası taslağı hazırlamak- la görevlendirilen komis- yonun hazırladığı taslak- ta, 'iki turiu seçim sisteıni' öngörülüyor. Bu düzenle- me, genel seçimlerde ikincı tura kalan sağ par- tiye. RP'ye karşı 'irtifak" şansı sağlıyor. DYP GIK tarafından görevlendinlen ve Orman Bakanı Hasan Ekinci, Devlet Bakanı Necmettin Cevheri, Aydın Milletve- kili tsmet Sezgin, Ankara Milletvekili Sait Kemal Mimaroglu. Teşkilat Baş- kanı Rıfat Serdaroğlu ve Genel Başkan Yardımcısı İsmail Köse'den oluşan komisyon çalışmalannı tamamlayarak, hazırladı- ğı seçim yasası taslağmı Başbakan Tansu ÇiHer'e sundu. Taslağa son biçimi ıse GİK ve ekim ayında Mec- lis grubunda tartışıldıktan sonra verilecek. DYP, bu taslağı koalıs- yon ortağı CHP'nin de görüşüne sunarak. hükü- met tasansı olarak TB- MM'ye sevk etmeyi he- defliyor. DYP'nin taslağı. ANAP'm da istediği iki turlu seçim sistemini ön- görüyor. Bu yöntemle, RP'nin de öniinün kesilmesi he- defleniyor. • Moğultay, hakkındaki iddialan yanıtladığı basın toplantısında, "Başlıksız, hazırhk numarasız ve usulüne uygun olmayan, fezleke şeklinde düzenlenmeyen, ekinde dayanak bulunmayan, adeta arzuhalci üslubuyla hazırlanmış belge, TBMM Başkanı tarafından ciddi görülmeyerek işleme konmamış ve iade edilmiştir" dedi. İstanbul Haber Servisi - Adalet Bakanı Mehmet Moğultay, kendisi- nin adıyla birlikte bir savcının ve bir kamu görevlisinin toplumun günde- minde tutulmak istendiğini ifade ederek, "İSKİ olayı ile ilgüi soruş- rurmada, hukuk, yasa ve usul kural- lan çarpıtılarak lia/jrlanan bir bel- genin ha/in yanlışltğının anlaşüma- sma rağmen"taruşmanın hâlâ sürdü- rüldüğünü görüyorum" dedi Kendisine yapılan saldınlann as- lında partiye yönelik olduğunu be- lirten Moğultay, "Egemengüçlerde, CHP'nin olmadjğı bir iktidar ve par- lamento özlemi vardır" dedi. Ankara 'dan dün uçakla Istanbul'a gelen Bakan Moğultay, Atatürk Ha- valimanı'nda, son günlerde hakkın- da öne sürülen iddialarla ilgili ola- rak bir basın toplantısı düzenledi. Kendi adıyla birlikte bir savcının ve bir kamu görevlisinin toplumun gündeminde tutulmak istendiğini savunan Moğulta), şunlan söyledi: " İSKİ olayı ile ilgili soruşturmada hukuk. yasa ve usul kurallan çarpı- tılarak hanrlanan bir belgenin hazin yanlışlığının aniaşılmasına rağmen, tartışmanın halen sürdüğünü görü- yorum. Başlıksız, hazırlık numarasız ve usulüne uygun olmayan. fezleke şeklinde düzenlenmeyen, ekinde da- yanak bulunmayan, adeta arzuhalci üslubuyla hazırlanmış bu belge. TB- MM Başkanı tarafından ciddi gö- rülmeyerek işleme konmamış ve ia- deedilmiştir. Hukuken hiçbir aıüam taşımayan bu belge iade edildikten sonra, konu Başsavcı tarafından ta- kipsizlik karan verilerek kapanmış- tır. Bütün bu gerçekler ortada iken, konunun çarpıtılarak aleyhime su- nulmaya çalışılması cehaletten kay- naklanmıyorsa, kasıttan kaynakla- nryor." tSKİ soruşturmalarını yürüten Mali Şube Müdürü Salih Güngör hakkında açtlan davanın iddianame- sinin de, Adalet Bakanlığı görevine gelmesinden 5 ay önce hazırlandığı- nı kaydeden Moğultay, "Bu gerçek- ler karşısında benim bu kişi ile ilgili olarak baskı >apmam hukuken de, fiilen de mümkün değildir'' dedi. Duruşma esnasında tanık sıfatıy- la ifade veren savcının söyledikleri- nin hukuk öğrencilerini bile güldü- recek nıtelikte olduğunu kaydeden Moğultay şöyle konuştu: "Bu kişi ifadesinde kendisinin ta- kipsizlik karan vereceği aşamada baskı yapddığım. bu yüzden dosya- yı Şişli Sav cılığı"na gönderdiğini söy- lemektedir. Bu göstertyor ki, maale- ÇtZMEDEN YUKARI MUSAKART INFAZLARLA ILGU-I sef sayın Savcı baskrya açık bir Idşi- liğe mi sahiptir? Benim hakkımda da ancak varakpare olarak nitelene- bilecek fezleke düzenlenirken, bu du- rum bazı kişilerin baskısıvla mı dü- zenlendiği kuşkusunu silememiştir.*' İstanbul İl Kongresi'nde söyledi- ği sözlerin abartılarak yanlış yansı- tıldığını anlatan Moğultay, Adalet Bakanlığı'nın 600 infaz koruma memuru alınmasına ilişkin sınav ve prosedürün yanlış anlatıldığını ve sayının fazla söylenerek, kamuoyu- nun yanıltıldığını savundu. 600 in- faz koruma memurunun alımına ilişkin sınav sonuçlannın henüz bel- li olmadığını ifade eden Moğultay, şöyle devam ettı: "Bu sınavı Adalet Komisyonu yapıyor. Komisyonda bir savcı ile iki yargıç var. Görüldü- ğü gibi bir bakan olarak. birey ola- rak benim hiçbir dahlim yoktur ve olamaz da_. Çünkü >argıçîar görev- lerinde bağımsızdır. Hiç kimseden emir ve talimat alamazlar. Bunun aksini söylemek yargıyı zedelemek olur ve değerli yargı mensuplaruıa hakaret olur." Moğultay, daha sonra CHP il merkezine giderek yeni seçilen tl Başkanı Ah- met Güryüz Ketenci'yi ziya- ret etti. Ziyareti sırasında. CHP istanbul İl Kongre- si'nde yaptığı konuşmanın kasıtlı olarak belli çevreler- ce abartıldığını ve çarpıtıldı- ğını söyleyen Moğultay. u Ben kongreye Adalet Baka- nı olarak değİL CHP tstanbul delegesi olarak katılıp konuş- tu m. Konuşmamda kendi ik- tidanmızda demek istedün. Amacım bu sorunlara kendi ikrjdanmr/da çözüm buhnuş oMuğumuzu söylemekti" de- di. Moğultay, konreden son- ra bazı çevrelerin, "Kongre, Mogultay 'uı sonu okJu" şek- lindeki savlanna karşılık olarak "Ben bu partinin ikti- danndayken bu yere geldim. Bir tükenmişlik varsa, Mo- ğultav'm şahsında değil. Bunlann tümü partiye yöne- liktir. Üyekrden birine yapn lan saldın. üyelerin tümüne yapılmış demektir. Bizim amacumz, CHP'yi tek başı- na iktidara taşımaktır. Çün- kü bugün egemen güçlerde, CHP'nin olmadığı bir ik- tidar ve parlamento özlemi vardır" dedi. Moğultay, bir gazetecinin "KuruKayda Karayalçın'a a- day olmaması için telkinde bulundunuz mu"sorusuna ise "Hiç kimseye, aday olup olmama konusundatelkinim olamaz" yanıtını verdi. Can guvenligi istediler Sığınmacılar BSP <den aynlmıyor • Devlet Bakanı Aysel Baykal'm Atatürk Çocuk Yuvası'na yerleştirileceklerini açıkladığı, BSP'nin Ankara tl Başkanlığı ve Mamak ilçe binasında kalan tranlı sığınmacılar, can güvenliklerinin sağlanmaması durumunda BSP bınalannı terk etmeyeceklerini açıkladılar. ANKARA (AA) - Birle- şik Sosyalist Parti Ankara İl Başkanlığı ve Mamak ilçe binasında kalan 157 lranlı sıgınmacı. can güvenlikle- ri sağlanmadığı sürece Atatürk Çocuk Yuvası'na gitmek istemediklerini bil- dirdiler. Kadın, aile ve sosyal hizmetlerden sorumlu Devlet Bakanı Aysel Bay- kal'ın, lranlı sığınmacıla- nn Atatürk Çocuk Yuvası Tiyatro Salonu'na yerleşti- rileceklerine ilişkin açık- lamasından sonra lranlı mülteciler, Türkiye Cum- huriyeti'ne yardımlann- dan dolayı teşekkür ettiler. Ancak mülteciler. can güvenliklerinin üçüncü bir ülkeye gidinceye kadar sağlanmaması halinde par- ti binasından aynlmaya- caklannı açıkladılar Sosyal Hizmet Uzman- lan Derneği Genel Başka- nı ÖnderÖztürk, BSP An- kara İl Başkanlığı'na gide- rek bir açıklama yaptı. Öztürk, Devlet Bakanı Aysel Baykal ile Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esir- geme Kunımu'na yardım- lanndan dolayı teşekkür etti ve sığınmacılara. Tür- kiye'de bulunduklan süre içerisinde görevlendire- cekleri sosyal hizmet uz- manlannın psikolojik ve sosyal sorunlannın çözü- mü için yardımda buluna- caklannı söyledi. Öztürk, "lran'daki şeri- atçı rejimin uygulamalan- na karşı çıkarak ülkelerini terk etmek zorunda ka- lan" 157 kişinin üçüncü bir dünya ülkesine siyasi sığınma taleplerini "endo- ğalhaklan" olarak karşıla- dıklannı belirtti. Öztürk, sığınmacılann hertürlü ihtiyaçlannm, ln- san Haklan Evrensel Be- yannamesi ile Çocuk Hak- lan Sözleşmesi'nin ilgili maddelerince hükümet ta- rafindan karşı lanması gere- ğinede işaretetti. DGM savcıları, 37 kişinin bilinçli öldürüldüğünü söyledi: Sıvas layımı şeriatçı eylemANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) savcılan Sıvas katliamı davası- nı temyiz ederken verdikleri dilekçele- nnde, eylem sonunda. laikliğı koruma amacı güden kişilerin yangında zehırle- nerek öldürüldüklennı kaydederek, bu girişimin de seriat kastinı gösteren bir tavır olduğunu behrttiler. Savcılar, Sı- vas 'ta meydana gelen olaylan'devlete karşı başkaldın' olarak değerlendırerek "Ottkle ayn ayn kalan kişilerin rümü- nün Aziz Nesin için öldürülmeleri de yanlış bir varsayım ve kabuMür" dedı- ler. Sıvas katliamı sanıklannın cezasını "Aziz Nesin'in tahrikte bulunduğu ve gerçek failin kim olduğunun tespit edil- mediği''gerekçesıyle 15 yılla sınırlı tu- tan Ankara DGM'nın karannı temyiz e- den Başsa\cı Nusret Denûral ile 7 sav- cı dilekçelennde olaylar sırasında hü- kümet güçlerinin görevlenni yapmadı- ğını belirttiler. Temyiz dılekçesınde hü- kümet güçlenyle ilgili olarak şöyle de- nıldi "Toplann ve yürüyüşe kanlanlann dağümalan için hükümet kuvvetkrince emir, ihtarvebir ikazyapılmamışnr. Em- nhet güçlerine yürüvüşte olanlann bir mukavemeti,tehdidi vesakünsı da ohna- 'Kayıplan unutma' eylemisürüyor Gözaltında kaybolanlann aileterinin sürdürdüğü 'Kayıplan unutma' cylcminin bu hafta 14"üncüsü vapıldı. Her hafta Galatasaray Lisesi'nin önünde toplanan aileler 'kayıplar son buluncaya ve şimdiye kadar kaybolanlann ardındaki giz açığa çıkana kadar' eylemkrine devam edeceklerini söylediler. Dört yıl önce gözaltında kaybolduğu öne sürülen. Hüseyin Toraman'ın annesi Hatice Toraman ise feryat ediyor: "Hiç hak etmediği halde oğlumu götürdükr. Beş gün Gebze Karakolu'nda kalmış. sonra ne olduğu belli değil. Her yere başvurduk, ama sonuç alamadık. Polisin ve devletin yapüğı bu haksı/lığı herkes görsün diye oturuyoruz ve çocuklanmızı bulana kadar da oturacağız. Bu devletin yapögını hiçbir zaman unutmayacağım. Onlar benim oğlumu elimden aldılar..." dığı gibL esasen emniyet güçlerinin de yürüyüştekilerin dağıtılmalan için me- gafonla bir emri ve ihtan olmamtş, top- luluğu dagırma harekeüeri saptanma- nuştm" Laikük savunuculan Savcılar, şiddetlı geçen e> lem sonun- da, laikliğı koruma amacı güden kişile- rin yangında zehirlenerek öldürüldükle- rinı, bu ginşımm de şeriat kastını gös- teren bir tavır olduğunu belirttiler. Sav- cılar, "OteMe ayn odalarda kalan, ayn kanarda kalan kişilerin tümünün Aziz Nesin için öidürülmeleri de yanhş bir varsayım ve kabuldür" dedi- ler. Kararda, Aziz Nesin'in tahrikte bulunduğu yönünde- ki görüşe savcılar dilekçele- rinde şu gerekçeyle karşılık verdıler: "Aziz Nesin bir kişidir. Din- siz kişiliği yanmda onu sergile- me biçimi,Sıvasvediğer şehir- krde bir tahrik ortamı getir- mesLlaik düzeniyıkma hakb- hğını kimseye verdiği söy lene- meveceği gibi, bu düşünce de kabul göremez. Bu olay Aziz Nesin'eyönelik birola\ olarak basite indirgenemez. Haklı bir ortam içinde bu olavın icra edildiğini söylemek; o kanryı düşlemek bile yanlıştır. Toplu- luğun e> lemi, devlete karşı bir başkaldırmadır ve tek fiildir. Her yasadışı hareket bu tek fi- ilin özünde araşrjnlmabdır. Türkiye Cumhuriyeti Anava- sasrnın4.maddesindeki2.fık- rasmda bulunan 'laik devlet düzeni'nin değiştirilenıeyece- ğine dair amir hükmünün. Sı- vas'ta meydana getirilen dev- lete karşı başkakürma olayin- da değiştirilrncye çalışılması, eylemin ne derece ciddi oldu- ğunu göstermektedir." Dilekçede, Aziz Nesin'le birlikte, olaydan bir gün önce Sıvas sokaklannda gösten ya- pan Dev-Sol, Dev-Genç ve PKK üyelerinin de tahrik un- suru içerdikleri, ancak yasa- dışı fanatık gruplann da bu ge- lişmeleri, cuma günü onbin- lerce insanı kışkırtarak. soka- ğa dökmek için kullandıklan belirtildi. Sıvas davasmda alınan ka- rarlan, sanık avoıkatlan ile mağdurlann ailelerinin de temyiz edeceklen bildirilirken dilekçelenn 10 eylülde sona erecek adli tatilden sonra Yar- gıtay'da ele alınacağı kay- dedildi. MIKRO DİNÇ TAYANÇ N'apalım, Hayat Buü! ^ Hayat kadınlan "sendikalılaşıyor"; gazetecilerlse "sendikasızlaşıyor..." Ne diyeyim; demek "hayatlarından" hoşnutlarü! • • • Milletvekilı(!) "uçak, pusat, avrat" diyor. Uçağa si- lahla binmeye kalkışıyor; silahını "gökkonuksal av- rat(!)" alıyor, pusatı alınan MV(!) "avradı" dövüyorü! "Dokunulmaz" MV, bir "hanım"\ dövüyor; hanımın kadısı MV, dava edecek "kadı" mı kalır?.. Ne diyeyim; bu kadar kusur kadı MVsinde bile olur!!! • • • Başbakanlık Özelleştiıme Idaresi Başkanlığı, ga- zetelere çarşaf boyu "reklam" veriyor: Selam Türki- ye'nin AydınlıkGeleceğine! Soylem, "sosyalist"söy- lem... llk söyleyen Türkiye Işçı Partisi Genel Başka- nı Behice Boran... Behice Ana, 1976'da söylediği bu ve benzeri söz- lerden ötürü hapıs yatıyor, partisine faşist "kilit" vu- ruluyor, sürgünde yaşıyor ve sosyalizmın Türkiye'de gerçekleştiğini göremeyen bir sosyalist savaşçının onunjyla dünyadan göçüyor... 1976'dan onlarca yıl sonra "dünyadaki son sos- yalist devlete son verenfl" Boğaziçi Suttanı, kapita- listteşme sürecinin kilittaşı özelleştirme için "sosya- list söylem"e sığınıyorü! Ne diyeyim, o "aydınlık Türkiye'nin geleceği" baş- ka, hanımefendi ve "bürokratlannın aydınlığı" bam- başka... • • • Türkiye'de "son"kJam 1984'te "yapılmış!"\apan- lann "başı" dönemin güçlü ve de kuvvetli orgenera- li... Üstüneüstlük, "silahzoru"cumhurbaşkanı! "As- mayalım da, besteyelim mi?" buyurmuş... Son "resmı" infazın üzerinden 14 yıl geçtikten son- ra, Suud denen Arap ümmeti, kılıçla Türk kafası ke- since, idam (ya da infaz) tartışma konusu oluyor. Oluyor ki "şeriata küfretmektesiniz" yobazlaşma- casına! (Türkiye Cumhuriyeti'nin bugün MV(!)'ler, Sul- tanlar(!), emekli DB(!)'ler ve "icazetli ardılı" aracılığıy- lagetirildiği noktadaşeriatı "kalaylamak" suç, Kema- lizmi kalaylamak "hak' edildiğinden(!) kimse "bu ül- kede de, bırakın infazın yargılı idamlısını, yargısızı bi- le yok edilmeli" tartışmasına giremiyor! Ne diyeyim; Aydınlanma çağdaşlıgı başka, çağdı- şı kalmışlık 'bambaşka!' • • • Çağdışılık kargası Suudlar'ın, kılıçla kafa "düşür- mekteki" geçmişi "kandilli!!!" Bu'nlar; kılıcı ve de hançerı, gözü kapalı ınsanlara ve de toplumlara "ar- kadan" vurmakta pek bir usta(!)'dır... Hüner; Aydınlanma Cumhuriyeti'nin, Ata'nın ölü- müne dek kimselere ödün vermediği "saygınlığını" koruyabilmektedirü! Ne diyeyim; "koltuğunu" koruyabilmek uğruna, 1950'lerden beri nıce "saygın(!)" zevat, şeriatçı el ve eteği öpmemiş ki... ••• Takside şoför soruyor "Abi, sen de gezetecisin. N'olacak bu TV, tabak çanak, falan filan furyasının sonu?" "Bunlarbeniaşar, ben gazeteciyim! Somnu, gitde pazahamacıya sor!" diyecek oluyorum. Yanıt (aynıyla "vaki"): "Abi, hani Domuzlar Dikta- toryası diye kitap vardı ya... Hani, diyorum ki; do- muz kim, insan hangileri ki aynı sofradan ziftleniyor- larü!" Ne diyeyim; "Hayat böyle işteü!" ••• Ana fikir "N'apalım hayat böyle" özdeyişi, ancak domuzlara yakışır! Ana fikrin ana fikri: Domuzlann çoğaldığı toplu- luklarda, insan "insanlığım" bilmek zorundadır. Yok- sa, sofraya oturayım derken, sofranın "meknıh" yemeği olabilirü! DCM Bassavcısı Demiral: Bizdeki cezalar da infaz edilsin • Demiral, Türkiye'de idam cezalannın yerine getirilmesi gerektiğini savunurken, "Türkiye'de ve diğer ülkelerde yapılan idam cezalan ya elektrikli sandalye ile ya gaz odası ile ya kurşunlanarak ya da asılarak infaz ediliyor. Ama hiçbir zaman bir insanın başı kesilme vahşetine girilmemiştir" dedi. EVtNGÖKTAŞ ANKARA - Ankara Devlet Güvenlik Mahke- mesi (DGM) Bassavcısı Nusret Demiral, Suudi Arabistan'daki idamlann infaz yöntemine karşı çık- tı. Türkiye'deki idam ceza- lannın da infaz edilmesini isteyen Demiral, "Herdev- letin kendi hâkimiyet saha- lan içinde geçerii yasalan vardır. Türkiye'de ve diğer ülkelerde vapılan idam ce- zalan ya elektrikli sandal- yeile va gaz odası ileya kur- şunlanarak ya da asılarak infaz ediliyor. Ama hiçbir zaman bir insanın başı ke- silme vahşetine girilmemiş- tir"dedi. Türkiye'de ölüm cezala- nnın Yargıtay, TBMM ve Cumhurbaşkanfnın onayı gibi uzun bir prosedür iz- lediğini anımsatan Demi- ral, "Oysa Suudi Arabis- tan'da, bir kişinin idam edilmesi kralın iki dudağı arasmda. Böyle bir rejim ohnaz. Oysa vaşama hakkı, insanın en temel ve en yiice hakkıdır. fdam cezası za- ten çok ağır bir ceza, onu daha ağır ve vahşi bir hale sokmamn âlemiyok? İdam cezasının bu şekilde infazı- nakarşıyun" diye konuştu. Demiral, şunlan söyle- di: "Ölüm cezası bugüne kadar, kişileri aynı suçu iş- leme ortamından uzaklaş- ürmak için tek çare olarak görülmüş. Türkiye Cum- huriyeti devletinin hâkimi- yet sahası içinde de idam cezası yasalarda öngörül- müş. Bunu kimse yargısız ve yasasızyerine getiremez. Kişi kendi hareketiyle gidi- yor beş on kişi) i öMürüyor. Türkiye'de böyie bir otey- da dahi verilen idam ceza- sının münakaşasını yapı- yorlar. İdam cezası verelim mi vermeyelim mi diye. Bir kişi bunca insanı kendi yöntemiyle öldürüyorsa, o- nun cezası Türk Ceza Ka- nununa göre idamdır. A- ma biz ne yapryoruz? tnfa- zı gizli ve kimsenin göreme- yeceği yerde ve saatte yapı- yoruz. Önceleri meydan- larda yapılıyordu, şimdi gizli yapdıyor. 1983'ten be- ri deTürkiye'de idam ceza- lan infaz edilmiyor." İnfaz edilsin' İdam cezasının verilme- si durumunda infaz edil- mesi gerektiğini savunan Demiral, şöyle dedi: "İdam cezası verildiyse eğer mutlaka infaz edilme- lidir. Bu cezanın geri bıra- kılması veya ertelenmesi, aynı fıillerin başka kişiler tarafından yeniden işlen- mesine neden oluyor. O ne- denle idam cezası verildi- ğinde yerine getirümesini savunuyonım. İdam ceza- sı verilsin veya verilmesin münakaşasına girmiyo- rum. Zaten anlaşmaztık da burada başlıyor. DüşünebiÛyor musu- nuz; bir orgeneral, bir kor- general, bir devlet adamı, bir başbakan veya devlet başkanı illegal bir örgüt mensubu tarafından öldü- rülüyor. Bunun karşıtını, Ceza Yasası'nda klamla ta- yin edıyoruz." •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle