29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
f SAYFA CUMHURİYET 27AĞUSTOS1995 PAZAR 12 DIZI YAZI - . " • ' . • • • ! . f .V ••«f>. KJİ1\1S Avrupa Insan Haklan Sözleşmesi (A/HS), tkinci Dünya Savaşı sonrasmda, ilkin Mayıs I948'de ve Avrupa Konseyi"nin kurulması girişimivle birlikte gündeme getinlen bir arayışm ürünüdür. Sürecin arkasmda yatan, büyük savaş sonrasında izlenen uluslararası düzlemde bloklaşma ve soğuk savaş koşulları olup, atılan ilk adım 5 Mayıs 1949 da kurulan Avrupa Konseyi (AK) oluşumudur. Ikiyıh aşan ve oldukça hızlı sayılabilecek hazırlıklardan sonra AİHS, 4 Kasım 1950 tanhmde Roma da imzalanmıştır. Türkiye, A/HS 'nin hazırlık sürecinde yer aldığı gibi, bu belgeyi ilk imzalayan on iki devletin de arasındadır. türkiye adına bu belgeyi, Fuat Köprülü imzalamışlır. A/HS. fmd 66/2) uyannca, on onay belgesinin AK Genel Sekreteri 'ne depo edilmesinin ardmdan. 3 Eylül 195 3'te yürürlüğe girmiştir. AtHS've, sadece AK üyesi devletler taraf olabilirier. Türkiye, A/HS'ye imza koyma işleminden kısa süre sonra, bu belgeye taraf olma işleminin bir diğer asamasım. 10 Mart 1954 tarih ve 6366 sayılı "İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Koruma Sözleşmesi ve Buna Ek Protokolün Tasdiki Hakkında Kanun " ile (RG. 19/3/1954, s: 8662) çıkartarak tamamlamıştır. Hemen ardından Türkiye. A/HS'yi onaylama belgesini, 18 Mayıs 1954 tarihinde AK Genel Sekreteri ne depo etmiştir. Böylelikle AtHS 18 Mayıs 1954 'ten başlayarak, Türkiye bakımından hüküm doguran bir belge haline gelmiştir. AİHS, toplam 66 maddeden oluşan bir insan haklan belgesidir. A/HS (md. 2-14) arasında düzenlenen toplam on üç temel hak ve özgürlük, belgede yer ahrti&Sadır. Sözleşmeden çok kısa bir süre sonra hazırlman 20 Mart 1952 tarihli A/HS 1 No 'lu Protokolde (md. 1-3) de (ki, Türkiye. 6366 sayılı yasa ile 1 no 'luprotokolü de A/HS ile birlikte onaylamıştı) üç hak dafıa düzenlenmiştir. AlHS ve tam dökümü ilerideki bahislerde venlecek olan, 1995 tarihi itibariyle toplam sayısı on biri bulan AİHS protokollerinde (ki, bu protokollerden 1. 4. 6ve 7 no 'lu olanlarda haklar ve özgürlükler, diğerlerinde ise "usul hukuku " kategorisine giren hükümler bulunmaktadır) düzenlenen haklar ve özgürlüklerin, "klasik"ya da "birinci kuşak " hak ve özgürlükler denilen kategoriye dahil olduğu görülmektedir. Bu açıdan bakıldığında, AİHS ve protokolleri, yalnızca temel hak ve özgürlüklerde odaklasan, dar çerçeveli bir metinler manzumesidir. Nitekim. ekonomik, sosyal ve kültürel haklar alanında gözlenen boşluk ve bu alanın da bir uluslararası belgede düzenlenmesi gereginin ortaya çıkması üzerine, yine AK çerçevesinde, 18 Ekim 1961 tarihli olup 26 Şubal 1965 'te yürürlüğe giren "Avrupa Sosyal Şartı "adlı ayrı bir belge S düzenlenmiştir. A/HS'ninyapdaştırdığı organlar, Avrupa İnsan Haklan Komisyonu 'dur (AİH Komisyonu ya da tasaca Komisyon), Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi (A/H Mahkemesı ya da kısaca Mahkeme). Bir de Bakanlar Komitesi vardır ki, bu organ A/HS ile kurulmuş değildir. AK nin siyasal organlanndan birisidir. A/H Komisyonu. AİHS ile kurulan "denetim sistemi"nin çalıştınlmasında ilk basvuru yeridir. Bir başvuru hakkında komisyonun, başvuruyu ön incelemeye tabi tutarak incelemesi. kabul etmesi ve ardından basvurunun esası hakkında bir rapor düzenlemesinden sonra mesele ancak diğer sözleşme organları önüne gelebilmektedir. Komisyon, devletler hakkında bağlayıcı karar veremez. Bu yetki, Bakanlar Komitesi ne ve eğer komisyon raporu mahkemeye gönderilmişse. A/H Mahkemesi 'ne aittir. Komisyon, AİHS tarafı devletlerin sayısı kadar üyeden oluşmaktadır. Komisyon üyeleri, Bakanlar Komitesi 'nce seçilirler. AlH Mahkemesi, AlHS sisteminin yargılama orgamdır. Şikâyet başvuruları, doğrudan mahkeme önüne gb'türiilemez. Bir uyuşmazlık, ancak bir basvurunun esası hakkında komisvonca bir rapor hazırianıp Bakanlar Komitesi 'ne gönderildikten sonra va komisyon ya da ilgili sözleşmeci devletin istemi üzerine mahkeme önüne götürülebilir. Mahkemenin verdiği kararlar kesin olup, ilgili devletçe uyulması zorunludur. A/H Mahkemesi, vereceği bir hükümle hem o olayda AlHS 'nin ihlal edilip edilmediğini belirler, hem de gerekli koşulları oluşmuşsa ilgili devleti tazminat ödemeye mahkûm eder. Bakanlar Komitesi, AK statüsü ile kurulmnştur. „ . A/HS ile ilgili görevleri. komisyon üyelerini *• seçmek; ikıncisi. mahkemeye götürülmemiş olan komisyon raporlarını (ki komisyon raporu. ilgili devletya da komisvonca, karardan itibaren üç av içinde mahkemeye götürülebilir) karara bağlamak ve üçüncüsü mahkeme kararlarının yerine getirilmesini izlemek ve temin etmektır. A/HS organlan, bir taraf devlette insan haklan durumunu res en (kendiliğinden) harekete geçerek ele alamazlar. Bunun için ya "devletlerarası şikâyet başvurusu" ya da "bireysel şikâyet başvurusu "yapümış olması zorunludur. AİHS sistemi pratikleri incelendiğinde görüleceğı üzere, komisyonun seçildiği 18 Mayıs 1954 tarihinden günümüze dek yapılan "devletlerarası başvuru " sayısı yirminin altındadır. Buna karşılık, aynt evrede yapılan "bireysel başvuru " sayısı (kavda geçirilenler olarak), 1995 başı itibariyle 26058 dir. Bu veriler de göstermektedir ki AİHS sistemini karakterize eden unsur. bireysel baş\-uru usulünü kurumsallaştırmış olmasıdır. Insan haklan ihlalleri ve devletDSistemin unsurları AlHS'nin ayırtedıci özellıği, "bireysel şikiyefusulünü düzenlemesıdir. Bu usu- liin ışleyebılmesı ıçın AlHS'ye taraf olan bir devletin AlHS (md. 25) uyannca. Av- rupa İnsan Haklan Komısyonu'nun birey- sel şikâyet başvurulannı inceleme yetkı- sinı tanıdığına ılışkın bir özel "tanıma beyanı" yapması zorunludur AİHS'nin (md. 25) yürürlüğe gırme ta- rihi ise 5 Temmuz 1955'tir. 1 Ocak 1995 tarihi itıbanyla, komisyonun yetkisini ta- nıma beyanını yapan devlet sayısı 30*dur. Türkiye, anılan tanıma beyanını ilk kez, üç yıl süre ile 28 Ocak 1987 tarihinde yap- mıştır. Üç yıllik sürenin bitimınden sonra iki kez üçer yıllık sürelerle, Türkiye bu be- yanlannı yenilemıştır. Halen (Ağustos 1995) Türİcıye bakımından. bireysel baş- vuru mekanizması işlemeye devam et- mektedir (1). Bırevsel şikâyet başvurusu yapmakdemek, AİHS'de ve ikıli devletin tarafı bulunduğu AlHS'nin protokollerin- de düzenlenen ınsan haklannın. o devle- tin yetkilı makamlannca ihlal edıldiğıni ileri sürmek demektır. - • Şikâyet adresi ve konusu Şikâyetın ilk ve zorunlu adresi, AlH Komisyonu'dur. Şikâyet etmeye yetkili olanlar. gerçekkişiler(bireyler), hükümet dışı kuruluşlar ve birey gruplandır. Şıkâ- yetçilerin, şikâyet ettikleri devletin vatan- daşı olması koşulu aranmaz. Yanı, vatan- daş olanların yanı sıra yabancılar. vatan- sızlar, mülteciler gibı hukuksal statüsü ne olursa olsun herkes şikâyet edebılir. Şikâyetın konusu, AİHS ve protokol- lerdeki hak ve özgürlüklerin. o devletçe ihlal edilmesinden ötürü "mağdur** olun- duğu ıddiasıdır. Şikâyet, o dev letin kendi "yargı yetki alanında" gerçekleştirdiğî tasarruflarla sınırlıdır. "Yargı \etki alanı" sözünden anlaşılmak gereken ise, sadece o dev letin ülkesi sınırlan ıçınde değıl, ama yanı sı- ra, ister hukuka uygun isterse de hukuka • Bireysel şikâyet başvurusu, Avrupa Insan Hakları Sözleşmesi 'nde ve ikili devletin tarafı bulunduğu protokollerde düzenlenen insan haklarının, o devletin yetkili makamlarınca ihlal edildiğini ileri sürmek demektir. aykın olsun, o devletin fiili/eylemli ege- menliğinın geçerlıliği olduğu her yerdir. (Komisyon ve mahkemenin buna ilişkin yerleşık içtıhadının çok yakın tarihli ve Türkiye ile de bağıntılı bir örneği için bkz., Loızidou v. Türkiye Vak'ası, mahke- menin "ilk itirazlar" üzenne verdiği hü- küm, Vak'a No: (40<l993'435/514), hü- küm tarihi: 23 Mart 1995). Şikâyetçinin, şikâyetini yaptığı zaman dihminde. mutlaka ileri sürülen ihlali ger- çekleştıren o dev letin ülkesmde bulunuyor olması koşulu da aranmaz. Önemli olan. şikâyetçinin o devletin yargı yetki alanın- da bulunduğu sırada gerçekleşen bir tasar- rufla mağdur olmasıdır; şıkâyetçi daha sonra. o ülke dışına çıkmış ve şikâyetini, bulunduğu başka yerde iken yapıyor ola- bılır. Bir ya da daha çok hak ihlalinden sonra, komısyona, hemen de başvuru ya- pılamaz. Şikâyetçinin önce, insan hakkı- nı ihlal ettiğını iİen sürdüğü o devletin ulusal hukuk düzenı içinde, hakkını ara- ma. ıhlalı önleme. mağduriyetı gıderme yoluna gıtmesi gerekir. Buna, sözleşme sıstemı ıçınde. "iç-hukuk yollarının tü- ketilmesi"denilmektedır. İç-hukuk yolla- nnı tüketmek demek. şikâyetçinin. o dev- letin hukuk sıstemı ıçınde düzenlenmış bulunan hem "idari" hem de "yargısal" başvuru olanaklannı kullanması demek- İnsan Haklan. ve iı Başvurusu v. Doc.Dr. M.Semih Gemalmaz tir. Demek ki. iç-hukuk yollannı tüketme gereginin önkoşulu, böyle bir hukuk yo- lunun mevcut olmasıdır. Bu hukuk yolu yoksa. ihlalın ardından komisyona doğ- rudan başvurulabilecektır. İç-hukuk yollannı tüketme koşulunun sözİeşme organlan içtıhatlanyla belırle- nen ölçütlere göre istisnası, yani bu koşu- lun olası şikâyetçi bakımından aranma- sından vazgeçilebilmesi, mevcut olduğu düşünülen iç-hukuk yolunun "elverişli", "etkin işleyen"'. "somut sonuç veren", "makul say ılamayacak derecede gecik- melereyol açmavan" niteliktebulunma- ması halidir. Başka deyışle, iç-hukuk yo- lu, sadece kâğıt üzennde bulunuyor, ama işlemiyorsa ya da ışlıyor fakat zamanında ve etkili sonuç vermiyorsa, artık bu koşul aranmayacaktır. İdari pratik tkınci önemli istisna ise insan haklan ihlallennın o devlette sıstemli.yoğun, sü- rekli bir nıtelik göstermesi halidir, ki bu, sözleşme hukukunda "idari pratik" kav - ramı altındatoplanmaktadır. Digersöyle- yişle, o devlette ınsan haklan ihlalleri bir "idari pratik" halini almışsa. artık şikâ- yetçi. ıç-hukuk yollannı tüketme külfe- tınden de kurtulacak, doğrudan komısyo- • Şikâyetin ilk ve zorunlu adresi, Avrupa Insan Hakları Komisyonu'dur. Şikâyet etmeye yetkili olanlar, gerçek kişiler (bireyler), hükümet dışı kuruluşlar ve birey gruplarıdır. Şikâyetçilerin, şikâyet ettikleri devletin vatandaşı olması koşulu aranmaz. na başvurabılecektır. Hatırlatmak gerekir ki. olası şikâyetçı- ler bakımından, iç-hukuk yollannı tüket- me koşulunun ıstisnasının söz konusu olup olmayacağına karar verme hususun- da bincik yetkili makam, bizzat AtH Ko- misyonu'dur. Aftı aylık süre sınırlaması Komisyona şikâyet başvurusu için ara- nan bir başka önkoşul ise şikâyetçinin, yu- karıda anılan istisnalar hariç, ıç-hukuk yollanm tüketmesine karşın, elde ettığı sonuçtan tatmin olmuyor. mağduriyetinin hâlâ gıderilmediğinı düşünüyor ise. iç-hu- kuk yolunu kullanarak elde etmiş bulun- duğu "nihai/son ve kesin karardan" sonra, "altı ay içerisinde". şikâyetini ko- misyona iletmiş olmasıdır Altı aylık bu zaman sınırlaması kaydı, olası şikâyetçi- lerin kesinlikle atlamaması ve gereken önemli birkoşuldur. Çünkü bu, bir "hak düşürücü" süredir: yani süre kaçınlırsa. artık o husus komisyona bir daha şikâyet edilemez. Altı aylık sürenin işlemeye başlaması ıçin, iç-hukuk yolunu ızleyerek elde edi- lecek nıhaı ve kesin karann (ki bu, Türki- ye bakımından yargısal ıç başvuru olarak düşünüldüğünde. "Temyiz Mahkeme- sinden" (Yargıtay. Danıştay gıbi) elde edi- lecek hüküm anlamına gelir ve kural ola- rak, temyiz hükmü yeterlı olup, "karar düzeltme". "yargılamanın iadesi" gıbı olası daha ötedeki usullerin işletilmesini beklemeye ve buradan hüküm almaya ge- rek yoktur) "öğrenilmesi" (hükmün söz- lü bıldirimi: bu, başvuru için yetersızse, yazılı hükmün ilgiliye ulaşması/tebliğ) ta- rihı esas alınır. Hasım, ilgili devlet Bütün bu koşullar gerçekleştıkten son- ra. olası şikâyetçi, komisyona gönderece- ği şikâyet dilekçesınde hasım olarak sade- ce ilgili devleti gösterecektir. Hakkı ihlal edenler. büyük çoğunlukla kamusal yetki kullanan "idari ajanlar"/kamu görevlı- leri olmasına karşın, husumet onlann şah- sına değıl o "devlete"yöneltilir. Avrupa İnsan Haklan Komisyonu'na iletilecek bireysel şikâyet, yazılı bir baş- vuru şeklınde yapılır. Buna ilişkin olarak, komisyonca hazırlanmış bir matbu baş- vuru formu vardır. O formdakı sıralama içinde ve gerekli belgelerin örnekleri ek- lenerek, iddialar ve bilgiler dilekçede ıfa- de edilir. Türkiye hasım gösterilerek ya- pılacak başvurularda Türkçe kullanılabı- leceği gibi, komisyonun resmi dıllen ile de dilekçe yazılabilir. Şikâyet başvurusu- nu. kişiler, hükümet dışı örgütleryada bi- rey gruplan. bizzat yapabilecekleri gibi, bunu, atayacaklan bir temsilcıleri aracılı- ğı ile de gerçekleştirebilirler. (1jAynntılar ve AlHS. vd. belgelerin Türkçe metinleri için bkz., M. S. Gemal- maz. Temel Belgelerde İnsan Hakları. İHD Yay. Nisan 1994, Temel Belgeler- de İnsan Haklan Usul Hukuku: 1. İHD Yav. Nisan 1995 , Temel Belgelerde lr.- san Haklan Usul Hukuku 2, İHD Yav. Mayıs 1995) Yarın: Yasal temsilci belirlemek ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇt Artık Yeter BeL "Denktaş Peron Olmamalı..." başlıklı "Ankara Not- lan"n\n yankılan sürüyor. Bu konuda gelen ikınci mek- tup, Kuzey Kıbrıslı bir okurdan. Okurun adı, açık ad- resi var; ancak Denktaş ın zulmüne uğramasın diye yazmıyorum. Okur mektubunda şöyle diyor özetle: "Sevgili Ekmekçi. Sana mertıaba demeyeceğim. Dilimizdeki Arapça sözcükleri sevmiyorum. Ellerinı sıkar, gözlerinden öperim. ; Benim gazete, çanak-çömlek, çamaşır tozu vermi- yor. Bize Aybar'/n, Nesin/n ekleri yeter. 21, 25 tarih- li yazjlannız için 'işte gerçekler!' dedim, Manisalıya, Mümtaz Hoca'ya, öbürlerine ders olurbelki. Sevgili Ekmekçi, 1974yılında, Melbourne KTC (Kıb- ns Türk Cemiyeti) Yönetim Kurulu adına 15 temmuz günü, Ecevit'e şu telgrafı çekmiştim: 'Faşist Yunan cuntası ve onun Kıbrıs'taki kuklası Ni- kos Samson'a gereken dersi vermenizi...' Evet, aradan 21 yıl geçti. Oya Baydar haklı çıkti. Ecevit, Denktaş, Nikos Samson yok bunlann birbirie- rinden farkı. Şovendirler, diktatördürier. Hatta, bizim- kindeyobazlık da var fŞeyh Nazım'ın dostu). Başımıi- dakinin en büyük zevkı savaştır, kandır, barvttur. Onun istediği haberier: 'Kıbrıs'ta, Ege'de kahraman Merj- metçikle, Yunan piçleri arasında çıkan çarpışmalarda şu kadar Mehmetçik şehit, şu kadar Yunan piçi ge- bertildi...' '. Ekmekçi kardeş, 1974 sonrasında neler başardığl- mızı kısaca yazayım: İlk günlerde bocaladık, arkasın.- dan ganimet furyası. Önce evler, arabalar, buzdolatn, TV, gazocağı, koltuk takımlan vb. Arkasından tarla, bahçe... 'Eşdeğer' dediler, 'tahsis' dediler, 'tasat- rui'dediler, 'rüşvet' dediler; işgal mafyası kurdular, Rum 'un malını bir güzel paylaştılar. O kadar yediler ki Güney göçmeninin malını yutmakta zohanmadılar. 1974 yılında The Age gazetesinde şöyle bir haber vardı: 'Kıbns'ta Rumlara üzüm taneleri kaldı (Baf'fr üzümleri). Sanayi, turizm, narenciye, tanm Tûrklerip eline geçti!' Gelelim 1995'e: Sanayi yok, başımızdakiler 'Cah çekişiyor' diyorlar. Turizm iflasta. Güney Kıbns 3 mil- yon turist ağırlarken biz sinek avlanz. Bağ - bahçele- rin dibine dan ektik. Üretim yok, tüketim çok. Biraz or- manlanmız vardı (Yeşil ada yaptık Kıbns'ı). Onları her yıl az az yakıyorduk. Bu yıl çok başanlı olduk. Binler- ce dönûmü, milyonlarca ağacı üç günde yaktık. Lap- ta'dan Alev Kayası'na kadar, bu güzelim tepelerartık kel. Durum inan ki yürekler acısı. Evet, hepimiz suçlu- yuz. En büyük suçlu Rauf Bey'dir! 1960'tan beriege- mendirKıbns'ta. Türkiye'dekişahınler, buradakikomu- tanlaıia el ele. Kıbns'ta makam çok, koltuk çok, tank tüfek çok; ama itfaiye yok sayılır. Itfaiyemizin elindeki araçlar 74 ganimeti. Yanı, Rumlardan kalanlar. En ye- ni aracımız 7 yaşında. O da beğenmediğimiz BM he- diyesidir. 27 haziranda bu güzelim tepeler, ormanlar cayır cayıryanarken itfaiyemız yetersiz, organize sıfır. Benimle oğlumun elindeki çapa kürek, kızımın, hanı- mın elindeki dal parçası ılkel. Dumanlaria, alevlerte boğuşurken şöyle düşündüm: 'Bu ağaçlar hepimizin, Klerides ne olur yardım et bıze!' Ertesi günü öğreni- yorum, Rum itfaiyesi alarmda. En modern araçlar Ye- şil Hat'ta! Yardıma hazır. Denktaştan izin yok, yanıt yok! Şunu sormak istiyorum Mustafa Bey: - Denktaş ağacı, yeşili, insanı, Kıbns'ı sever mi? Yok. Hep düşünüyorum, Rum itfaiyesine izin verse- lerdi, bu kadar çok ağaç yanmayacaktı! '• Ekmekçi, oldukça üzdüm seni. Yüreğine biraz su şerpeyim; '86yılından beri heryıl 30 tane fide^dikiyö- rum. Nadir Nadi, Muammer Aksoy (Ölüm gûnü İ Ey- lül!), Hıfzı VeldetfBa/ıayeş/7/, ağacı, ormanı sevdirdh) Uğur Mumcu anısına diktiğim ağaçlar var. Görsen sevineceksin. Ne güzel büyüyoriar, toprağa kök saldi- lar Evet, yangın bana geldi; ama yaktırmadım çocuk,- lanmı. Bu yıl 60 tane dikeceğim 30'u Aziz NesinVn, 30 'u daAybar'ın anısına. (Kıbns'a gelirsen bana da uğ- ra, seni konuk etmekten gurur duyacağım.) Ekmekçi, sen 4 ayaklı domuzlarla uğraşırsın, Mumcumuz 2 ayak- lı domuztarla uğraşırdı. Domuzu bana sevdirdin. Sev- gilerimi, saygılanmı iletir, gözlerinden öperim. Yaşasın Anavatan! Yaşasın Yavruvatan! Şükranlar sunanz. Artık yeter be!.. Ekmekçi, Aziz Nesin'ın teşhisi Kıbns'ta da geçerH. Evet, en az yüzde 60'ımız öyle. Ama, bu yüzde 60'tn büyük çoğunluğu Türkiye 'den gelen göçmenler ve iş- sizlerdir. Geriye kalanlar, Kıbrıslı ganimetçi ve lat- dır. Bugün, Kıbnslı TürkAvustralya, Ingiltere kapılann- da. Umurunda mı Denktaş'ın!" Kıbrıslı okurun mektubu, hem duygulandırdı hem heyecanlandırdı. Çanak-çömlekçi basınımız adına da üzüldüm. Koca koca yazarlann hiçbiri, mektupta be- lirtilen gerçeklerin binde birını yazabildi mi? Varsa şd.- venlik, yoksa şovenlik! Bu nafta, Ankara'da bir çeşit "Kıbns haftası" yaşarv dı. Çanak-çömlek basınının umurunda bile olmayah görüşmeler oldu, KKTC Başbakan Yardımcışı Özker Ozgür ile kimi Türk yetkililer arasında. Özker Özgür'e, Lefkoşa Milletvekili Ahmet Derya, Magosa Milletve- kıli Hüseyin Celal, CTP Partı Meclisi üyesi Kutiay Erk eşlik ediyorlardı. CTP'li Başbakan Yardımcışı Özker Özgür ile arka- daşlan, "Kıbns'ta önce çözüm"dediler. Hikmet Çe- tin, Erdal Inönii, Irfan Gürpınar, Mehmet Keçeci- ler, Cem Boyner, Şinasi Altınel ile öbür görüşülen ki- şiler, "Sizin gibi düşünüyoruz" dediler. Tansu Hanım'la, Bülent Bey'le, Hacı Başbuğ'la görüşemeden Türki- ye'den ayrıldılar. Göruşemedikleri Denktaşçı şahinler miydi ne bileyim? BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Güzel kokulu bir tür helva. 2/ Çıkar yol, çare... Türlü bitkılenn yaprak ve kabuk- 3 lanyla kokulandı- nlmış acımtırak bir içki. 3/ Cevi- zin yeşil kabuğu veyaprağı...Tele- 6 fon sözü. 4/ Atın başına geçırilen dizgin ve süsler... Kalın bükülmüş sicim. 5/ Hücre... Ucu yanık odun. 6/ Hububat tozu... Issız. boş. 7/ Iran'da tarihi bir kent... Yurdumuzun batısında bir körfez. 8/ Algı- lanan nesnelerin temel nite- liği... Islam dinıne göre ha- ram sayılan faiz. 9/ Metabo- lizma ürünlerinden elde edi- len antibiyotik. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bir meyvr e... Güneşın bat- ması. II Halk dilınde babanın kız kardeşine venlen ad... Av- cının av beklemek için taş yığınlanndan yaptığı pusu. 3/ Sır- tında büyük dikenlen olan birbalık... Taraf. 4/Odünç... Bir soru ekı. 5/ Eskı Mısır'da güneş tannsı... Bilinç. 6/ Anado- lu halklannın en eskı ana tannçası... Gündüzlü. yatısız. 7/ Üstü kapalı olarak anlatma... Slav alfabe ve yazısı. 8/ Halk edebiyatında aruz ölçüsüyle yazılan şiir türlerinden biri... Kımononun üzerine sanlan, daha çok ipekten yapılmış uzun Japon kemeri. 9/ Halatta kayma> 1 önleyen bir düğüm bıçj- mi... Unvan. 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle