29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 AĞUSTOS 1995 PAZAR HABERLERIN DEVAMI Zafer Haftası • Baştarafi 1. Sayfada Cumhurbaşkanı Süley- man Demirel, Zafer Haftası nedeniyle yayımladığı me- sajda, Türkaskerinın 'Türk- lük' ve insanhk' şerefıni her zaman koruduğunu belirte- rek, şunlan kaydetti: "Ağustos ayu Türk ordu- lannın, miUetimizin Anado- lu'yu büyük bir sebatla vata- nı haline getirme gayTetine vecanından a/iz \egane var- lıgı bilerek sonsuza kadar koruma azmine dayanarak, mucizeier gerçekleştirdiği bir ay olmuştur. Zafer Haf- tası, "bu bakımdan aynı za- manda bir vatan haftasıdır. Silahlı Kuvvetierimiz, bugün de subay ve askerlerimizin fıstün nitetikleri, yüksek gö- rev ahlaklan, disiplin ve ka- bilhvtJeriyle milletifnizin gu- nır ve giiven kaynağıdır. Va- tan savunması. millet ve dev- letin bekasL Türk askcr ve subayı için ber şeyden. ken- di canından bile önde gelen değerdir." Başbakan Tansu ÇOİerde, mesajında, 73 yıl önce Türk ulusuna esaret zinciri vur- mak, egemenliğıni yok et- mek isteyenlerin oyununun savaş meydanlannda bozul- duğunu belirterek. Türk or- dusunun eşi benzeri görül- memiş kahramanlıklar ser- gilediğini kaydetti. Çiller, Türklerin hür yaşama azim ve kararlılığını, dost, düş- man herkese gösterdiğinı vurguladı. Çiller. "Her saf- hasıyla düşünülmüş, hazır- lanmış, idare edilmiş ve za- ferle sonuçlandınlmışbuha- rekât, Türk milletinin hür- riyet ve istiklal düşüncesinin ölümsüz bir abidesidir" de- di. Zafer Bayramı'nın 73. yıldönümü nedeniyle 30 Ağustos'ta. Ankara'da Ulus, Atatürk Orman Çiftligi, Sıh- hiye ve TBMM'deki Atatürk anıtlanna çelenkler konula- cak. Anıtkabir'de saat 09.00'da başlayacak tören- den sonra Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutan- lan. Genel Kurmay Başkan- liğı Şeref Salonu'nda kutla- malan kabul edecek Ata- türk Kültür Merkezi tören alanmdaki kutlamalar da sa- at 11.00'de başlayacak. Ha\a Kuvvetleri Komu- tanlığı'na ait uçaklar, baş- kentte 28 ve 30 Ağustos günleri 8 bin feet yükseklik- te uçuş yapacak. Kutlama törenlen ve provalar nede- niyle, 08.00-13.30 saatleri arasında Ankara'da bazı yol- lar trafiğe kapatılacak. 'Afyon Zafer Haftası' Kurtuluş Savaşı'nın 73. yıldönümü dün Afyon Ko- catepe'de gerçekleştirilen parlak bir törenle kutlandı. "Afvon Zafer HaftasT. Gar- nizon Komutanı Tuğgeneral Okan Çelik'in konuşmasıy- la açıldı Kocetepe ve Belente- pe'deki törenler temsili top atışlan ve şehitlerimiz ıçin üç dakikalık saygı duruşuy- la başladı. Törenler sırasında günün mana ve önemini belirten konuşmalar yapıldı. Zafer Haftası nedeniyle Ticaret ve Sanayi Odası ön- cülügünde çok sayıda sana- yicinin iştirak ettiği 1995 Afyon Sanayi Fuan açıldı. 6 Ya şimdi ya da hiçbir zaman9 ATAOL BEHRAMOĞLU Bosna-Hersek'ten döndük ve dün Basın Müzesı'ndeki basın toplantısında sonuç bıl- dirgemiz, yazılı ve görsel medyaya sunuldu. Bu bildir- ge, aydınlar ginşimı ıçinde y- er alan herkesın katkılan, ız- lenimleriveönerileriyleoluş- tu. llk taslak Splıt Havaala- nı'nda, bızı Türkıye'ye getire- cek uçağı beklerken şekillen- di ve Splıt-Istanbul arasında uçarken son bıcımıni alarak uçağın hoparlöründen arka- daşların onayına sunuldu... Bıldırgenın hazırlanması için neden bırkaç gün daha bekle- medik? Çünkü Bosna-Her- sek'te gördüklenmız. duy- duklarımız, yaşadıklanmız bir gün değil, bir dakika bıle kaybetmenin bir insanlık suçu olacağını bize gösterdi... Bosna-Hersek'te (ve genel olarak eskı Yugoslavya top- raklannda) büyük emperya- list güçler arasında bir payla- şım savaşı yaşanıyor... Faşıst Snp ve Hırvat yönetımleri, bu emperyalıst güçlenn kan dö- kücü kuklalandır. Bu emper- yalist paylaşım savaşında mazlum ve barışçı bir halk. Müslüman Bosnalılar kurban olarak seçılmiştır. Bırkaç yıl gibı kısa bir sürede 250.000 ölü, alçakça ve barbarca teca- vüze uğramış 50.000 kadın ve kız, "uygar" dünyanın hare- kete geçmesi için yeterli değil mi? Bosna-Hersek'ın başken- tı Sarayevo. ancak ortaçağlar- dagörülebilecek yöntemlerle kuşatma altına alınmıştır. Çevredekı tepelerden. faşıst çetelerce açılan ateşlerle her gün cinayetler ışlenıyor. Ken- te tek gıriş çıkış olanağı sağ- layan "tüneT her türlü hayal gücünün ötesinde bir cehen- nem yoludur. Bu bir savaş de- ğil, bu bir halkı dıze getırmek. köleleştırmek, her türlü insan- ca değerlerden koparmak ve eğer bu başanlamıyorsa yok etme gırışımidır. Yakın za- manlara kadar ordusu olma- yan Bosna-Hersek, bugün bir orduya sahıptir. Fakat ambar- go nedeniyle bu ordu etkıli sı- lahlara sahıp olabılme hakkın- dan yoksundur. Başkanlık sa- rayındakı görüşmemızde Alia Izzetbegoviç. "Eğer ağır topla- ra sahip olsa> dık savaşı şimdi- ye kadar kazanmışnk" dedi. Karşıdakı ordu ıse, eskı Yu- goslavya ordusunun bütün bı- nkim ve donanımlarını dev- raldığı gıbı "uygar" dünyanın her türlü desteğinden de ya- rarlanmaktadır. Ve, bu bir ''or- du" değil, faşist, ırkçı, kan dö- kücü katiller toplulugudur. Çünkü hıçbır şereflı ordu. bir başkasına aıt toprağı böylesi- ne barbarca çiğnemez, yüzler- ce yıllık kültür değerlerini böyle duygusuzca ve kinle tahnp etmez ve hıçbır halka böyle zulmetmez. Bosna- Hersek ordusu dırenıyor. kımi yerlerde düşmanı geriletmeyı de başanyor, fakat hem sayı- ca, hem sılah ve donanım ba- kımından büyük bir eşıtsızlik ıçinde süren bu mücadele da- ha ne kadar devam edebılir? Eğer Sara>bosna faşıst çe- telere yenık düşerse, eğer Bosna-Hersek toprakları, bu topraklarda yaşayan Müslü- man halk ve onlarla bırlıkte hareket eden Bosnalı yurtse- ver Sırp ve Hırvat topluluklar bir kez daha acımasız düşma- na teslim edilirse. böyle bir sonuç bütün insanlık için el- bette utanç olacak, fakat Tür- kıye ıçın silınmez bir yüzka- rası oluşturacaktır. Ortak bir larihe, ortak kültürel duygu ve değerlere sahip olduğumuz Bosna-Hersek halkı, yaklaşan kış koşullannda dırenebıl- mek, haksız ve gaddar saldır- gana yenık düşmemek ıçin Türkiye"den her türlü destek olanaklannı seferber etmesıni bekliyor. Tra\Tiik Müftü- sü'nün sözleriyle "Ya hernen şimdi ya da hiçbir zaman!'" Hırvatistan'a güvenmek • Baştarafi 1. Sayfada de ötesinde 'aymazkk' ola- cağını kaydeden Ecevit, Hır- vatistan Cumhurbaşkanı Tudjman'ın Londra'da katıl- dığı bir ziyafette, amacının Bosna-Hersek'i Hırvatistan ve Sırbistan arasında bölüş- mek olduğunu açıkça bildir- diğinı belirtti. Ecevit şu gö- rüşleri dilegetirdr "Şimdi sofraya getirilen Amerikan planı da o yemek listesindeki bölüşüm harita- sını BoşnakJara yutturma gi- rişimidir. Böylece Boşnaklar Arnerikan ha\ ucunu yerkcn, Hın'atlarla Sırplar da Bos- na-Hersek Cumhuriyeti'ni ve Boşnaklan afiyetle yemiş olacaklardır. Vlne Lond- ra'daki o ziyafette, Hırvatis- tan Cumhurbaşkanı Tudj- man, Sırbistan Cumhurbaş- kanı Milose\iç'le böyle bir plan üzerinde çoktan anlaş- maya varmış olduğunu da açığa vurmujtur: 'Ben Mi- loseviç'le anlaşınm, onunla işimi görürüm, ama lzzetbe- goviç'e zaman ayırmaya değmez; o bir Cezayirlidir, bir köktendincidir'demiştir. Öylece,Tudjman, tzzetbego- viç'i ve Boşnaklan Cezayirli köktendincüeıie bir kaba ko- yarak Batı'va jurnallemiş- tir." Bülent Ecevit, zalimlik ve soykınmcılık konusunda Hırvatlann Sırplardan geri kalmadığını vurgulayarak, "Daha bundan iki yıl öncesi- ne kadar Hırvatlar, Boşnak- lara karşı etnik temizlik giri- şiminde Sırp militanJarla >a- nşmaktaydılar" dedi. Ecevit, şöyle devam etti: "Eğer ABD yönetimi, Boşnaklar konusunda iyini- yetli olsaydı, bundan on ay önce Hırvarlaria askeri işbir- liğini başlatırken. Boşnaklar üzerüıdeki ambargoyu da kaJdırmaya raa olurdu. Öy- lelikle Boşnaklar, Hırvatla- nn kurtancıhğına muhtaç kalmadan. kendi kendileri- ni kurtarabilmiş ve hem gü- nü hem de geleceği kazanma olanağını elde ermiş olurlar- dL Son > ıllarda Türkiye'nin, tüm dış ilişkilerinde, yannla- n göz ardı edip, günü kurtar- mak için çırpınmakla neler yitirdiği ortadadır. Bıraka- İım da hiç değilse Boşnaklar aynı hatayı işlemesinler." G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi I. Sayfada Yok. ses yakından... SaJona baktım, ya- rısı boşaltılmış valizden başka bir şey yok... Az sonra yine, mıyyavvv... Ses çok yakından. Yoksa bir kediyle aynı yatağı mı paylaşıyorum? Yarı açık dolaba baktım ki bir kedi. Kendisiyle yatağa giren girmiş... Attın- da da dört yavru... Onlara benim tişört- lerden yatak yapmış. Meraklı gözlerle bana bakıyor. Biraz da kızgın. Utanmasa, "Evimde ne işin var" diyecek. Bir kutu buldum. Eski giysilerledöse- yip, anne ve beraberindekileri oraya yerleştirdim. Kedi besleme kültünjm de yok. Ne yerier ne içerier? Bir tek ciğeri bıliyorum. Sabah kalkınca ilk iş doğru bakkala. "Süt" dedim. Bakkal, "Bu adam aslan sütü içerdı, inek sütüne ne zaman baş- ladı" gibilerden yüzüme baktı. Durumu anlattım, "Başa çıkamazsın. At gitsin" dedi. Anne belki, ama yavrular ne ola- cak?.. Plastik bir tabak bulup süt verdim. Şi- şede biraz kaldı. "Onu da ben içeyim" deyip, bardağa koydum. Âllah kahretsin. Iç içebilirsen: "Yav bu bebe kedilerin hakkı. Niye içiyorsun?" Eyvah... Hisli duygularda ilk bulgu- lar... Ertesi gün kasaba. Bereket onlar işi biliyor. "Tamam abı" dedi, bu çevrede kedisi olan çok. Onlara akciğer getiriyo- ruz. Size de bir tane ayıralım. Unutma haaa, deyip aynldım. Bir bakkala kasaba en son ne zaman, "Be- nim için şunu ayır" dediğimi anımsama- ya çalıştım, bulamadım. Birkaç gün sonra yavrulann gözlerı açılmaya başladı. Anneye baktım, tipik bir sokak kedisi. Benim eve ciğercınin kedisi girecek değil ya. Birinci haftanın sonunda yavrulara ısim de vermek gerekti. Anneye klasik takıldım, Safinaz. Yavrulann biri tam si- yah-beyaz, dığerlerinın rengi adım adım açıhyor. Adları da doğal uyuma uygun olsun dedim: - Mel, Emel, Temel. Muhtemel... Mel, rengi en açık olan. Sırtı, ardıç gövdesinin renklerinde. Gri yoğun Emel, Mel'den biraz daha koyu. Te- mel'in sırtında siyah hâkim ama, ara ara griçizgilervar. Muhtemel'i izlerken, üze- rinde kar birikmiş, in sıyah bir dala alt- tan bakargibiyim. Mel'in işi gücü, kutudan dışarı çıkma- ya çalışmak. Ikide bir ince tırnaklanyla tırmanmaya çalışıyor. Kutunun ucuna, Everest gibi bakıyor. Arada bir tepeye Ah Şu Kediler... kadar çıkıyor, başını kutunun öbürtara- fına geçirıyor, ama gövde içerde kalıyor Bir dışarı bir ıçeri bakmaya çalışıyor. Sonra annesınin üzerine atlıyor. Emel'in işi gücü annesinin üzerinde takla atmak. Alttan giriyor, üstten çıkı- yor. Bir de sürekli Temel'in kulağını ısı- rıyor. Emer gibi ısırıyor. Acaba dişlerini mı geliştirıyor? Temel ise sürekli annesinı emiyor. An- laşılan en hızlı o büyüyecek. Muhtemel'in işi gücü annesinin kuy- ruğu. Oynuyor da oynuyor. Bir de sırtüs- tü yatar gibi yapıp, beşik gibi sallanı- yor... Mavi gözlü sağırlar Hani insan her gördüğü güzel kızda, sevgilisinden bir şey bulurya... Nerede bir hayvan görsem, bizimkilerden biri- ne yakıştırıyorum: "Bu köpek Muhtemel'in büyümüşü." "Mel, bu serçeleri nasıl kovalar?" Günlük yazılar için ne zaman ansik- lopedik bir kıtaba baksam, gözüm "K" harfine de takılıyor: Evcil kedinin ana yurdu Mısır'mış. llk kez, eskı Mısır'da evctlleştirilmiş. Gözü mavi olan kedilerin sağır oldu- ğunu öğrenince üzüldüm. Ama diğerie- rinin işitme duyusu çok güçlüymüş. İn- san kulağında yedi kas varken, onlann- kinde 30'a yakınmış. Eskiden Vecdi Sayar'ın yazılarını günlük yoğunluğun ardından akşam sa- atlerinde okurdum. Şimdi sabahtan en azından göz atıyorum. Başlığı, "Kedi Gözü" ya. ilhan Başgöz'ün, "TürkBilmeceleri" derlemesıne baktım; kediler sultan, biz hizmetçi: "Gelişi arslan gibi, duruşu sultan gi- bi, yayılır hastrgibi, sürünüresirgibi..." "Nar tanesi, nur tanesi, üst köşenin birtanesi..." "Deve tabanı, süngüş sabanı, gezer evleri, bilmez yabanı..." Bu akşam bir davet var. önce eve uğ- rayıp, kasaptan ciğeri aldıktan sonra mı gitmeli? Ama evde ciğer var. Yarın alsam da olur. Davetten erken ayrılırım. Içim rahat etmez, önce uğrayıp iki parça bir şeyler vereyim. Eve uğrarsam geç kalınm. Kalmazsın. Kalınm. Çünkü ciğer buzlukta, erime- sı ıçin beklemek lazım. Safinaz'ın önüne koy. Eriyince yesin. Ya soğuk yer de üşütürse. Üşütmez. o kadar da kendini düşü- nüyordur herhalde... Yok yok, önce uğrayıp geçeyim. Muhtemel sabah biraz titriyordu, aca- ba şimdi nasıl? Mesut Yrimaz: Dayak olayındakomplo var ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ANAP Genel Başkanı Mesut Yümaz. Trabzon uça- ğında hostes dövdüğü bıldınlen ANAP Ordu Mılletvekılı ŞadiPehlK^noğhı ıle ılgılı ıddiala- n araştırdıklarını belirterek, "Olayda bir komplo sezdim" dedi. ANAP çevrelerı ise THY Yönetim Kurulu üyesı ve Halkla llişkıler Müdürü FaikAkınta- rafından uçakta yaşanan olayın çarpıtıldığını saptadıklannı öne sürdüler. DYP Genel Baş- kan Yardımcısı lsmail Karakuyu ise Türkı- ye'de şahsı olaylarla sıyası gündem yaratılma- ya çalışıldığını savundu. Ankara-Trabzon uçağında hostes Serpil Yü- cedağ'ı döven ANAP Ordu Milleuekilı Şadı Pehlivanoğlu ıle ılgıli tartışmalara ANAP Ge- nel Başkanı Mesut Yılmaz da katıldı. Yılmaz. olayı duyar duymaz, Pehlıvanoğlu, Trabzon Emnıyet Müdürü ve THY Genel Müdürü'nü aradığını belirterek. şunlan söyledı: "Olayda korkunc bir çarpıtma var. Sa>ın Pehlrvanoğlu. aynı uçakta bulu- nan RP Genel Baş- kanı Necmettın F.r- bakan'la konuşur- ken, hostes yanlan- na geiip. konuşma- yı böltnüş. Sayın Pehlhanoğlu da bunun üzerine hos- tese müdahale et- miş. Hostesin di- renmesi üzerine sa- dece ağzını kapat- m^.\"urma\ ı edarp yok. Uçak havaalanına indikten sonra. hostes yokulan normal şekilde uğurlamış. Yalnız, PehlKanoğlu. havaalanında THY yctkililerini arayarak. hostesin da\ ranışlan konusunda şi- kâyette bulunmuş. llostesi kurtarmak için da- ha sonra nö>le bir tezgâh dü/enlenmiş. F.mni- yet müdürlüğüne bir şikâyet olmamış, hostes Şadi PehUvanoğlu dognıdan savcılığa gitmiş. Hostesi tele- \izyonda izledinu su- rahnda bir i/ yokru. Bana kabrsa ortada rapor da yok. Olay- da bir komplo sez- dim." ANAP yönetı- cılen ıse, THY Yö- netim Kurulu üyesi ve Halkla llişkıler Müdürü Faik Akın'ın. uçaktaki tartışmayı çarpıttığı- nı saptadıklannı öne sürdüler \e "Sayın Akın. sabah gazetecileri arayıp, 'Hostes döv üldü. ko- maya gırdi. aman bu olayı büyütün' demiş.O- lay basına böyle yansıüunışur" görüşünü sa- vundular. DYP Genel Başkan Yardımcısı tsmail Ka- rakuyu ıse Türkıye'de şahsı olaylarla sıyasi Serpil Yücedag gündem yaratılmaya çalışıldığını belirterek. "Bir milletveküinin bir hostesi dövmesL tartak- lamasu hatta azarlaması hoş bir hadise değil- dir" dedi. Nükleer Tehlıkeye Karşı Banş veÇevre İçin Sağhkçılar Demeğı (TSÜSED) Yönetim Ku- rulu üyelerince yapılan yazılı açıklamada da, PehJivanoğlu"nun THY hostesıne yönelık dav- ranışı şıddetle kınandı. 196O'lı yıllarda dönemın Adalet Panısı (AP) Ordu Milletvekili olan Şadı Pehlıvanoğ- lu'nun adı, o yıllarda bırde 'fuhuş" olayına ka- nşrnıştı. Kızılay'daki Emek Işhanf nda a\ukatlık bü- rosu bulunan Pehlivanoğlu, o günlerde büro- sunda çalıştırdığı sekreten ıle kanepede büro komşulan tarafından "uygunsuz vaayette' ya- kalanmış. olayın basına yansıması üzerine Pehlivanoğlu. "Benim kötü bir niyetim yoknı. Kendisinedini ve ahlaki telkinlerde bulunuyor- dum" dıyerek kendini savunmuştu. OLAYLARIN ARDHVDAKT GERÇEK • Baştarafi 1. Sayfada riyle yaptığı görüşmede, izzetbegoviç'e planı ka- bul etmesini önerdiğini, şu aşamada bugünü kur- tarmalan gerektiğini söy- ledi. Bu düşüncesini de şöyle pekiştirdi: "ABD'de hem havuç, hem sopa var. Havucu ai- mayan tarafa sopa uzatı- lır." DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, Cumhuri- yet'e verdiği "yazılı de- meçte", Demirel'in bu düşüncesine katılmadığı- nı açıkladı. Ecevit'e göre, Bosna-Hersek Cumhuri- yeti, Hırvatistan'la Sırbis- tan arasında paylaşıla- cak. Ecevit, şöyle diyon "Bu plan kabul edilirse, Boşnaklar havucu haz- medemeden sopa yiye- cekler." önümüzdeki perşem- be günü yapılacak görüş- meler öncesinde, Bosna- Hersek Dışişleri Bakanı Muhammed Şakirbey. VVashington'da ABD Dı- şişleri Bakan Yardımcısı Holbrooke ıle buluştu. Holbrooke, "Banşın önündeki en büyük en- gel, Bosnalı Sırplar" de- ğerlendirmesini yaptıktan sonra, şöyle dedi: "Eğer planımızı redde- derlerse ortaya çıkacak sonuçlan görmek isteye- ceklerini sanmıyorum." Bosna-Hersek'te yeni bir "barışı arama süreci" başlıyor. Gelişmeler salt taraf ülkeleri değil, tüm Balkanlar'ı etkileyecek. ••• w Bosna kazaııınazsa insanlık kaybedecek' ANAP lideri Yılmaz: • Baştarafi 1. Sayfada den de olsa içlerindeki isyanın sesine uyarak ken- diliğindenbirarayageldiklerinivebirbirleriniılk kez orada tanıdıklannı söyledi. Günay, Bosna için, "Oraya Türkiye elini ne kadar uzatabilirse o el o kadar işe yanyor. Bu eller daha da çoğalsuı" diye konuştu. Bu girişime katılan insanlann hiçbirisinin varlıklı olmadıgına dikkat çeken Gü- nay, Bosna için yeterli olmasa da, 200 bin mark para ve yine 200 bin mark tutannda ilaç yardımı yaptıklannı belirtti. Sonuç Bıldirgesi'ni okurken zaman zaman kendi görüşlerini de aktaran Günay, "Hava kur- şun gibi ağır, yüreklerin kulaklan sağır" dizele- nnı anımsadığını belirterek, "Bosna'ya yapılan saldın ne kadar çirkinse Bosna'nın kendisi o ka- dar y üzakı" dedi. Bosna'da yaşanan insanlık dra- mına sessiz kalındığını da kaydeden Günay, şun- lan söyledi: "Bosna'nın uğradığı haksızlık karşısında yaşa- nan sessizlik bir çaresizlik değildir. Başta Güven- lik Konseyi olmak üzere BM'nin ortülü >e utanç verici tercihidir. Bosna halkının inanılmaz direni- şi ve sivil halktan var ettiği Bosna Ordusu bu u- tanç v«rici tercihin ardındaki planı bozan tek kuv- Yettir." Günay, Bosna'ya uygulanan ambargoyu. Türkiye'nin tek taraflı olarak kaldırmasını ıste- di. Bosnayı ziyaretleri sırasında Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı Aliya İzzet Begoviç tarafından da kabul edildiklerini belirten Günay, BM'yi suç- layarak. "Birfcşmiş Milletler askerleri geri çekil- se de, biz Türk Biriiği'nin orada kalmasını istiyo- ruz. Bu hükümete mesajımızdır" dıye konuştu. Bosna'daki dramı, "Bir uygariığuı nasıl orta- dan kaldınldığı görmederu yaşamadan anlaüla- maz. Bi/im burada aktardığımız gerçeğin 10. su- retidir" sözleriyle özetledi. 3 sayfa ve 6 madde- den oluşan Sonuç Bildirgesi'nde yaklaşan kış İNSANLIK Ç%M Çifler, medyaya rüşvet veriyor • Mesut Yılmaz, Dünya Bankasf ndan sağlanan 11 trilyonluk hayvancıhk kredisinin, Güneydoğu'da besicilik yapan aşiret reislerine dağıtıldığını öne sürdü. Ertuğrul Ciinay, "Bosna için yardım ya şimdi yapılır ya da çok geç kalırur" dedi. mevsıminden önce Bosna'nın dayanma gücüne kavuşturulmasının acilıyetıne dikkat çekildı. Ra- porda özetle şu görüşlere yer verildi: "Türkiye'de gecikmeden en geniş kapsamlı yar- dım kampanyalan açılmah, denetün ve güvenilir- liğe özen gösterilerek si\il inisiyatiflere ûnkân ta- nınmalıdır. Ancak. kurtuluş savaşı veren bir ül- kenin ayakta durması kuşkusuz sadece yardun- lara bağlanarak sağlanamaz. O nedenle işadam- lanmız Bosna ekonomisinin yenklen inşası ve ge- liştiriunesi ve katkıda bulunacak girişimler baş- latmah, hızlı ve \erimli işbirliğinin \ollan aran- ıııalıdır. Öte yandan Bosna halkı ile üniversitele- rimiz, bilim ve sanat dünyamız da yakın ilişki kur- maudır." Gazeteci-Yazar ve TYS Başkanı Ataol Behra- moglu, "Biz bu birlikteliğimizi devam ettirdikçe ancak o zaman batılı ülkeler bizi dikkate alırlar" dedi. Pendik-Bosna Sancak Derneği'ndcn Hüse- yüıGüi Bosna izlenimlerini aktanrken, mülteci kamplarında bulunan Bosnalı Müslümanlara 1969 yılında üretılen gıdalann verildiğini belir- terek. "Amerikalılann köpeklerine bile yedirme- yecekleri mamalan \eriyorlar. Ve bu günde bir ke- re veriliyor. Bu insanlar aç" diye konuştu. Basın toplantısında sorulan da yanıtlayan Ertuğrul Gü- nay, Bosna tçin İnsanlık Gırişimi'ni bundan son- ra başka ortamlara taşımak, hukuki yapı kazan- mak ve sürekliliğini sağlamak ıçin çahşacaklannı söyledi. Çiller'den lzmir Fuarı'na sönük açılış MERİHAK İZ.MİR- Başbakan Tansu Çfller' ın "yıldınm hıayb"gelıp konuştuktan sonra aynldığı fııar. tarihinin en "sö- nük" açılışlanndan birisine sahne ol- du. Yurttaşların alınmadığı Fuar Açıkhava Tiyatrosu'ndakı açılışa, Başbakan Yardımcısı Hikmet Çetin de Ankara uçağını kaçırmamak için katılmadı. Çiller. Uluslararası tzmir Fu- an'nın açılışına katılmak üzere dün sabah Ata uçağı ıle Izmir'e geldi. Çiller'i. Çetin karşıladı. Üzüm üre- ticileri, havaalanı çıkışında tepkileri- ni pankartlanyla dıle getirdiler. "Üzüme destekleme istiyoruz. Pa- mukta prim sistemi istiyoruz. 1 dolar- lık üzüm, hükümette gözüm" yazılı pankartlar, havaalanı çıkışına dek, Çiller ve Çetin'i yalnız bırakmadı. Çiller ve Çetin, lzmir gezisinin ilk durağı olan Altay Spor Kulübü tesis- lerinin temel atma törenıne katıldılar. Çetin, Beşıktaşlı olduğunu vurgular- ken renklerinden ötürü Altay'a sem- patı duyduğunu söyledi. Daha sonra kürsüye gelen Çiller. "Bu kadar ka- ramsar olmaya gerek yok"diyerek Altay'ın genç sporculannı "milliyet- çiliklerinden dolayT kutladı. Çiller, Altay ısminin, bir süre önce Ergene- konspor olarak değiştinlmesinın dü- şünüldüğünü, bunun da mıllıyetçili- ğin bir göstergesi olduğunu dile ge- tirdi. Çiller, daha sonra Buca Çocuk Yuvası ıle aile misafirhanesınin açı- lışını yaptı. Oradan Bornova'ya ge- çen Başbakan. bir süre önce temelı- ni attığı Yeşıltepe toplu konut alanı- nı gezdi. Burada konuşan Anakent TEKtRDAĞ (AA) - ANAP Genel Başkanı Me- sut Yılmaz, medyanın, mu- halefetin sesini halka duyur- madığı görüşünü savunarak "Başbakan, halkın parasını birtakım gazetelere, televiz- yonlara rüşvet diye dağıtı- yor" dedi. Tekirdag'da halka hitap e- den Yılmaz. hükümetın uy- guladığı yanlış politikalar sonucu buğday üretimınin düştüğünü, tanmın "canının çıkanldığmı" söyledi. Yıl- maz, Türkıye'nin bugün dı- şandan bugday ithal etmeye mecbur bırakıldığını belir- terek tonu 300 dolan bulan ithal buğday nedeniyle sene sonunda ekrneğin 15 bin lı- rayı bulacağıru kaydetti. Hü- kümetin ayçiçeğine de ye- terli fiyatı vermediğini sa- vunan Yılmaz, izlenen yan- lış politikalar sonucu, hay- vancıhğın gerilediğini söy- ledi. Yılmaz. Dünya Banka- sf ndan sağlanan 11 tnlyon liralık hayvancılık kredisi- nin de Güneydoğu'da besici- lik yapan aşiret reislerine dağıtıldığını iddia etti. Hükümetten herkesin şi- kâyeti olduğunu. ancak medyanın o şikâyetlen ken- di ağzından halka duyurma- dığtnı savunan Yılmaz. şöy- le konuştu: "Ama bu medya, benim sesimi size ulaştırnu- yor. Çünkü işlerine gcuniyor. 50 miryon eziliyor, herkes ge- çim sıkıntısı çekiyor. Ama siz bunları duyamıyorsunuz. Basın, 'Acaba bankalanmız şirketlerimiz zarar eder mi?' diye düşünüyor. Basının gö- revi bu değiîdir. Başbakan, halkın parasını birtakım ga- zetelere. televi/yonlara rüş- vet diye dağıttığı için, onu si- ze şirin göstermeye, oldu- ğundan iyi göstermeye çab- şıyorlar. Ama benim söyle- diklerimi sansür etmeye haklan var mı?" Yılmaz, bugün Türki- ye'yi Başbakan'ın etrafin- daki menfaat şebekesinin idare ettiğini ve bu şebeke- nin, memleketin kaderiyle ilgili kararlar aldıklannı id- dia etti. Tekirdağ Belediye Başka- nı Osman Tabak'ı maka- mında ziyaret eden Mesut Yılmaz, daha sonra Tekir- dağ Belediyesi tarafından yapılan asfalt şantiyesini hizmete açtı. Devlet Bakanı Aysel Baykal: Kuran'ı kaduılar yorumlasm UluslararaM İ/mir Fuan. Başbakan Tansu Çiller'in konuşması ile açıldı. (Fotoğraf: AA) Belediye Başkanı Burhan Ozfatura. Izmir'in cazibe merkezi olduğunu ve çok sayıda göçe maruz kaldığını be- lirterek Çiller ve Çetin'den vıze uy- gulamasını acılen başlatmalarını is- tedi. Ozfatura. konuşması sırasında kendini "Robin Hood"a benzettı ve "Ben zenginden abp fakire dağıtaca- gım r 'dedi. Narlıdere'de yapacaklan villaları zenginlere satacaklannı belirten Öz- fatura'nın, "Sayin Başbakanım sizi de buradan bir villa almaya çağınyo- rum. Villalar 5 milyara mal olacak, bittiğinde 10 milyara rahat satarsı- nız. Bu kadar kazancı başka bir yer- de bulamazsımz" dıye konuşması, gülüşmelere yol açtı. Çiller ve Çetin, daha sonra Türk Tabipler Vakfı tarafından yaptınlan Şifa Hastanesi'ni hizmete açtı. Fet- hullah Gülen'in sağ kolu olarak bili- nen Nurettin Veren, Gülen'in ağır hasta olduğunu belirterek mesajını okudu. Gülen. mesajında. hükümet- ten bu gibi yatınmlara destek istedı. Fuann 18.00 olarak ılan edilen açı- lış saatinden yarım saat sonra Açık- hava Tiyatrosu'na gelen Çiller'i. ka- tılımcı ülkelerin parlamenterleri ve az sayıda DYP'li karşıladı. Geçenyıl yaşanan bombalama ve işçilerin gös- terilerinden ötürü Fuar Açıkhava Ti- yatrosu'na alınan açılış töreni. sö- nüktü. Çiller'in gelmesinin ardından ko- ruma görevlıleri, programı okuyan spıkere "Başbakanın işi var. tlk önce Sanayi Bakanı konuşsun, sonra Baş- bakan'" dedıler. Ancak Ozfatura. bu programı beğenmedı ve ilk önce ken- disi konuştu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Kadın, aile ve sos- yal hizmetlerden sorumlu Devlet Bakanı Aysel Baykal, Pekin'de düzenlenecek 4. Dünya Kadın Konferan- sı'nda Müslüman kadın par- lamenterlere Kuran'ın yeni- den yorumlanması için öne- risini götürecek. Buönerisi- nin ilgi uyandıracağını tah- min ettiğini belirten Baykal, "Kadın-erkek eşitliğini bo- zan Kuran değil. şeriat- tn-"dedi. Devlet Bakanı Aysel Bay- kal, Dünya Kadın Zirvesi öncesinde, Pekin'e gidecek Türk delegasyonu ile yaptı- ğı toplantıda, Türkıye'nin kadın etkinliklerinin, ulusla- rarası platformda en iyi şe- kilde sergilenmesi gerekti- ğini belirterek "Pekin'de, hükümetimizin bugüne ka- dar kadın konusunda ger- çekleştirdiklerini anlataca- ğız. Bugüne kadar yaptığı- mız çalışmalan en iyi şekilde ifade etmeye çahşacağız" di- ye konuştu. Pekin'e gidecek Türk de- legasyonu, Islam ülkelerin- de kadın haklan konusunı da ağırlık vereceklerini be- lirterek "Miras hakkı, ka- dınlara hâkimlik hakkı, kür- taj gibi konularda muhalefet olacağız''açıklamasında bu- lundu. Kaybolan loprak değil, ekmektir. T.E.MA Tûrkiyc Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıklan Koruma Vakfı Tel.: (0212) 281 10 27 268 09 85
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle