29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 AĞUSTOS 1995 PAZAR 10 DIŞ HABERLER Gençlik dönemi giderek uzuyor PARİS "Gençlik" sözcüğûnün anlamı eskiden beri aynı. Asluıda hem doğru hem değil. Niye? Bedenen elbette ki, bır değişiklik yok bu sözcüğûn anlamında. Lakin, gelgelelim, sosyal duruma bir bakıldığında. değişiyor manzara... Konuyu göndeme getiren, Ulusal Istatistık ve Ekonomik tncelemeler Enstitûsü (INSEE) oldu. Yayımladığı belge, son 20 yıl içinde "gençler'in Fransız toplumunda ne şekilde geliştiği konusunu ele alıyor ve özetle "yeniyetme" durumuyla "yetişkiıılik'' arasında geçen zaman süresinin, toplumsal bakımdan bir hayli "uzad^ı" sonucuna vanyor. Genel olarak elbette. Yoksa, varlıklı ailelerin çocuklanna ilişkin, öğrenim sonu, baba evinden aynlma, ilk ış, bir kıan birliktelik, babalık veya analık aşamalan eski sürelennı koruyor. Mütevazı aıle yocuklan ıçınse uzuyor. [NSEE birkaç yıl süreyle, 1963 ile 1972 yıllan arasında doğmuş, 18-29 yaşlan arasındaki yaklaşık 19 bin kişiye yönelttiği sorulardan sonradır la, yukanda sözû edilen tablo meydana geliverdi. Bu probleme geniş yer ayıran Fransa'nın önde gelen gazetelerinden Liberation, bakın ne diyor bır ara: Ekonomik bunalımm çocukJan artık asağı yukan otomatık toplumsal promosyona hak ıddia edemeyecek. Bunun yanı sıra da bugünkü gençliğin, yannın sosyal düzenleme laboraruvan olduğunu herkes "nflıayet" kabullendı. 30 yaşın altındak MİŞEL PERLMAN çiftlerin gelirinin, çeşitli yollarla yansmın devlet taralindan saglandığına dikkat çeken gazete şu soruyu yöneltmekten de geri kalmıyor: Çocuklan, süresi en uzun öğrenime mi, yoksa ^^^^"™ erkenden çıraklığa mi teşvik etmeli? INSEE belgesinin son denli etkin özeüigı. bu konularda oldukça hızlı bir şekilde tartışmayı başlatacak gibi gözüküyor olması. 1983 ıle 1992'deki 20 yaşında gençler arasında yapılan bir karşılaştırma, gelişmeleri açık bir şekilde sergilediği gibı aynı problemlerdeki farklılıklann anlaşılmasına katkıda bulunuyor. çeşitli karşılaştırmalan vurgulayarak. Bakın şimdı. 1983'te 20 yaşındakilerden öğrenimlerini sürdürenlerin oranı yüzde 30.5 iken 1992'dekı gençlerin yüzde 65.4'ü öğrenimlenni tamamlamamışü daha. Bu arada, baba evinde oturanlann sayısı da arttı zamanla. 20 yaşındakilerin 1992'de yüzde 72 sı evde kalırken 1983'te sadece yüzde 59'u baba evini yeğledi. Uzun lafin kısası, o zamanlar ana ve baba yardımıyla yaşamaya çalışan "20 yasındakiler", kız arkadaşıyla birliktelik oranını yüzde 70 ve evliliği de yüzde 89 oranında azalttı. tstihdam alanında ise 1983-1992 arasında bu gençlerin yüzde 51 'i kendilerini işsızler kidesi içinde buldu. Yann ne olacak? Sağ ıktidar, problemi çözmek ıçin var gücüyle çaba harcayacağını söylüyor. Ingilizlerin deyişıyle, bekleyelim ve görelim!... Eski ile yeninin bütünleştiği kent MONTREAL Montreal, ınsanlann uy garca yaşayabildiği bır kent. Gece gündüz sokaklar canlı, renkJi ve insanlargüvenli. Biz Montreal'e geldiğimizde 'dünyafilmlerifestrvalT başlamıştı. Seçılen fılmler, Place des Arts ^"^~^™^~ önûndeki meydanda bir binanın önünde oluşturulan dev beyaz perdede ve açık havada izleniyordu. Montrealliler, hava karardıktan hemen sonra başlayan Fılmi izlemek için akın akın meydana koşuyor, buradaki masa ve sıralarda yer bulmaya uğraşıyordu. Doğrusu bu açık hava sinemasını kıskanmadım değil. Montreal, eski ile yeninin, yerel ile evrenselin iyi kaynaşhğı, bütünleştiği kent. Gezinti caddesi Sainte Catherine'de bir Kızılderili topluluğu, otantik çalgılan ile müzik yapmakta. Burada yeni yapılar, gökdelenler, belkı başka bir yerde görülmedik ölçüde eski mimari ile bütünlük sağlamış, niteliksize ödün verilmemiş. Burada toplanan 'kemoterapi kongresi' varlığını her yerde hissettınyor. Yolda, metroda. basın ve televizyonda. Montreal, bu kongreden 50 milyon dolar bekliyor. Kongredeki Kanadalı konuşmacılar her an Montreal'i Fransızca konuşan ikinci büyük kent olarak (Paris'ten sonra) tanıtıyor ve Fransızca Ingilizceye meydan okurcasına TUNÇ ARMAN her an kongrede de kullanılıyor. Yalnız bütün Montreal keyfini. bir telefon kartı (Telecard Mondiak) kaçınveriyor. 10 Kanada Dolan'nı makıneye verip bir Yeniden yapılanma sürecindeki önemli bir televizyon kanalına, insiyatif almayı gerektiren yoğun ve dinamik bir çalışma ortamına uyum sağlayacak elemanlar alınacaktır. Yayın ptanlama konusunda deneyimli, stratejik düşunen ve rekabet analızi yapabilen (OiP) PLANLAMACI Bir televizyon programını düjünecek vetasarlayacakbirikime sahip, senaryo ve reji konularında deneyimli, daha önce reklom ya da TV yayıncılığı seldoründe çalışmış (02M) METİN YAZARI Televizyon çekim serlerinin lasarımı ve ürefiminde deneyimli, mimari ya da güzel sanatlar konusunda yüksek öğrenim görmüj (030) DEKOR TASARIMCISI Medya analizinde deneyimli, AGB raporlannı izleyip yorumlayabilecek (04A) ARAŞTIRMACI Basın veya TV seidöründe deneyimli, insan ilişkilerinde başanlı (05B) BASINLA İLİŞKİLER U Z M A N I Ingilizce bilen, genç, dinamik, departmanlar arası koordinasyonu sağlayacak (06K) KOORDİNASYON ASİSTANLARI Organizasyon yeteneğine sahip, ingilizce bilen, bilgisayar ve büro makinalarını kullanabilen, 30 yaşını aşmamış bayan (07Y) YÖNETİCİ SEKRETERİ Bilgisayar kullanabilen, genç, dinamik (080) DEPARTMAN SEKRETERİ llgılenen adayhnn detayfı ozgeçmışkr ve b ' aaet fotoğroflon ıle aşağıdah odrese meklupla boşwrmab r ı rıca olurur Tum başvurubr gızlı hjluhcahr. C.C. 127 - 80303 - Mecidiyeköy jilgilendığınız gorev/e ı/g 1< KO<JU k *en zarim uzerınde belırhmz j Siyahlann dev sokak kamavalı•/ ......Ingiltere, cuma öğleden beri yazın sonunu getiren uzun hafta sonunu yaşıyor. Tatil salı sabahına kadar. Her yıl agustosun son hafta sonu böyle uzun tatildir. 15 milyon kişinin deniz kenanna, tatil yörelerine akın için otoyollan tampon tampona doldurduğunu gösterdi televizyon. Geçen haftanın 30 dereceyi aşan sıcaklan evvelkı gün yerini Kuzey Denizi'nden esen serin yele bıraktı. 30'lardan 20'ye indı ısı. Uzun süre sabahtan akşama kadar bulutsuzdu gök. Ama artık Ingiltere'ye uygun. Bulutlu. Henüz yağmur yok. Oysa Ingilizler yağmura alışkın. Bazı yazlar göğün dıbı delinir. Bazen de bu yıl olduğu gibı damla düşmez... Tıpkı Türkiye'de tstanbul ve Ankara'nın, uzun bayramlarda boşalması gibi Londra da öyle bu hafta sonunda. Trafik az. Metrolar tenha. Sokaklar sakin. Ama hangi sokaklar? Tabii ki kamavalın geçeceği sokaklar değil. Bu karnaval, Avrupa'nın en büyük sokak festivali. Ingilizlerin 1950lerde Karayip denizınde Antil adalanndan davet ettikJen siyah işçi çocuklannın. Hanı çağinp sokak süpürtüp fabnkada çalıştınp sonra başlanndan savamadıklan sıyahlann... Kamaval, Londra'nın Notting Hill semtındeki dar sokaklarda. Bu hafta sonu 2 milyon insan doluyor. Evet yazıyla iki milyon. 30. yılı kamavalın bu yıl. Onun LONDRA EDtP EMİL ÖYMEN için daha bir gösterişli, abartılı. Hava ne yazık ki kapalı. Çünkü kamavalın tadı, ancak güneşli havada çıkar. Bir yıl boyunca atölyelere evlere kapanıp bırbırinden parlak en olmadık allı pullu kılıklan santimetre kare santımetre kare yaratanlann "eserteri" güneşte belli olur. Tıpkı Antil Adalan'nm saf güneşındeki gibi. Ama burası Londra. Siyahlar, umduklan değil bulduklan güneşe fıt olacaklar. İki gün boyunca gümbür bangır bir Airo- Karayip müziği yeri göğü sarsacak. Notting Hill'in dar sokaklannda oturanlar. delirmemek için otellere, uzaklardaki akrabalannın evlerine, başka semtlere kacacaklar. Otomobıllerini evlerinin önûne park edenler, paralı otoparklara veya arkadaşlannın garajlanna bırakacakJar. Notting Hill'de yaşayan beyazlann çoğu kaçarken, siyahlann nüfusu artacak. Ve bugün doruk noktasına varacak. Yann akşamsa, iki milyondan geriye sadece çöpleri kalacak. Iki milyonun belleğinde ise anılan. Çoğu zaman yankesici cenneti olan karnavalda paralannı, çantalannı, pasaportlannı çarptıran turistler karakollarda bezgin yüzlerle oturup şikayet sırasının kendilerine gelmesini bekleyecekler. Yörenin kebapcılan bayram edecek. Döner yetıştıremeyecekler. Açlar, ne bulursa yiyip yutacak. Publar rekor iş yapacak. Metrolar otobüsler Notting Hill'e taşı taşı bitıremeyecekJer. Polis fazla mesai parası kazanacak. llkyardımcılar sokak aralannda beİdeyen ambülanslannın başında olacak. Hukuken beyazlarla eşit olsalarbile diğer konularda eşit sayılmayan siyahlar, dev kamavallanyla beyazlara nispet yapma fırsatı , bulacak. telefon kartı alıyoruz. Telefon kartı ile Bell şirketinin makinelerinden telefon edebilmek için önce kart üzerindeki numaralan tuşlayıp sonra altın sansı bandı kazıyıp altındaki numarayı açıği çıkaracaksınız. Sonra bu çıkan numarayı çevirip nereyle konuşmak istediğinizi söyleyeceksiniz. (Bunlan yaparken 30 numara tuşluyorsunuz.) Telefondaki ses, size bırtakım komutlar verecek ve konuşmak istediğiniz numarayı öğrenecek ve bağlayacak. Aynca da size saniyelerle ölçülen bir zaman biçtiğini söyleyecek. Doğrusu bundan sonra Fransızcada direnen Montreallilere daha bır hak verdim lletişimin ve telefonun özelleştirilmesi ınsana telefonla konuşma özgürlüğü bile bırakmamış. Özgürleşıyor ve dünyaya açılıyoruz derken, küreselleşmiş sermayenin size hiç özgürlük alanı bırakmadığını fark ediyorsunuz. Küreselleşen sermayede payınız yoksa küreselleşmeyı bugünkü anlamıyla savunmak neden? Ruanda 'ya kaygılı dönüş RuandaJılann çilesi bitmrvor. İ Ikelerindekj kanlı iç savaştan kaçıp komşu Zaire'ye sığınan Ruandalı Hutu mültecüer aradan bir yıl geçtikten sonra şündi de Zaire'den sınır dışı edilivor. Birleşmiş MilfetlerMn rüm çabaJanna rağmen karanndan dönme>en Zaire hükümeti, şimdilik mültecileri zoria değil de ikna etme >oluvla sınır dışı etmeji kabul etti. Ruandalı mültecilerin çoğu öldürülmekten korktuklan için ülkelerine dönmek istemezkeru dönmeyi kabul edenler. sınırda kaygılı gözlerle kendilerini alacak olan BM aracuu bekHyorlar. însanlar âleminde hayvan izleriHakaret sözcüklerinden biri çok ilginç: - Hayvan!.. Ve kendini sapına kadar insan sayan hakaret hedefı kışı buna kınlıyor, kızıyor, karşı saldınya geçiyor. Hiçbir zaman şöyle sormuyor: -Hangi hayvan?.. Öyle ya! Çeşit çeşit hayvan var. Üstelik bunlardan bazılanna benzetilmek gurur okşuyor - Koçum benim! Aslanım!. Ya da hakkınızda şöyle dense: - Kannca gibi çalışkan, an gibı üretkendir. Aynca boğa kadar güçlüdur. Tilki gibi de kurnazdır... Son cümle aklı değil kurnazlığı vurguladığı ıçın sevınmelı mı, kızmalı mı? Ya da 'deve gibi dayanıklr olduğunuz söylense?.. Bir de 'ha\vanlık prestiji' ülkeden ülkeye değişiyor. 'İncklik" Hındistan'da başka, Türkıye'de başka. Bızde 'ayı' oldukça kaba bir söz sayılıyor; ama Rusyada hiç de öyle değil. (1980 Moskova Olimpiyatlan'nm simgesi. sevimli ayı 'Mişa' idi). 'Domuz' da Rusya'da daha yumuşak etki gösteren bir sözcük. Onlann sevdikleri için kullandıklan "Tavşanım benim! KuiangKim!" türünden ıltıfatlar da Türkiye'de aynı değeri taşımıyor. Bızim de ceylanımız, kuğumuz, kınalı kekliğimiz var. Koyuna gelince, onun yazgısı her yerde aynı. Güvercınin banşı, şahinin savaşı simgelemesi gibi. ICargaya, baykuşa ve yarasaya benzetilmek kötü; ama bülbüle, kanaryaya ve kartala benzetilmek iyi. Akbaba çağnşımı yapmak başka. atmaca çağnşımı yapmak başka. Bır de papağan var tabii. Tavuskuşu var. Gugukkuşu var. Kim ne derse desin, kuşlara daha sıcak baktığımız ortada. Bununla birlikte hıçbirimizın 'kuşbeyinli" olmayı kabullenmeyeceği kesindir. Köpeğın sadakat duygusuna MOSKOVA HAKAN AKSAY hayranız; ama onu her an aşağılamaya, hakaretlenmizde adını sık sık kullanmaya hazınz: - Pis köpek! It oğlu it!.. Acaba bir yandan sadakat isterken, öte yandan bıze sadık olanı aşağılamaya alışık olmamız nu yatıyor bunun altında?.. Kedi nankörlük simgesidir. Keçi ile eşek anlamsız inatlann nöbetleşe temsilcisidirler. Sinek mide bulandınr. Ağustosböceği tembeldir. K.ene ile sülük yapışır bırakmazlar. devekuşu ne idügü belırsızdir. Bukalemuna hiç güvenilmez. Hindi yalancıktan düşünür. Timsah yalancıktan ağlar. Tavşan ürkektir, ördek şaşkındır. Horoz horozlanır. Bozkurt milliyetçidir (!) Kaplumbağa yavaştır. Akrep sinsidir. Çakaldan çakallık, yılandan yılanlık beklenir. Çok yiyenler fıle, az yıkananlar kokarcaya, uzayıp gidenler zürefaya, pijamalılar zebraya. güzeller pilice, anlayışsızlar kaza, çok bölünenler amipe benzetilirler. Kiminin gülüşü sırtlanı anımsatır, kiminin gözleri kurbağayı, kiminin duruşu aü, kiminin saçlan kirpiyi. Maymun, aynada karşılaşılan görüntüye en yakını olduğu için üısanda sonuna kadar kurcalamaktan çekindiği duygusal titreşimlere yol açar.. Daha pek çok hayvan vardır. Tavuklar vardır. Fareler vardır. Ağaçkakanlar vardır. Hamam böcekleri vardır. Köpek balıklan vardır. Öküzler asla unutulmamalıdır. Kimileri ne yazık ki, buraya yazılamayacak kadar kötü hakaretlere dönüştürülmüşlerdir. • J f ^ Biz birbinmizi hayvanlara benzetir dururken, onlarbildikleri gibı yaşar gıderler. Bazen bizim yakjşhrmalanmızdan ve saldınlanmızdan. öldükten sonra bile kurtulamazlar. Zavallı dinazoriann, tarih sahnesinden silındikten yüzyıllar sonra, "çağdaş"liberallenn sinirlerini bozmaya başlaması bunun "canh" bır ömeğidir. tnsanlar açısından 'hayvanlar âkmi' böyle. Düşünüyorum da hayvanlar açısından bizim durumumuz kimbilir nasıldır. Acaba hayvanlar arasında anlaşmazlık çıkrığında, onlar da bırbırlennı 'insan gibi' davranmakla eleştinyorlar rrudır? 'İnsan gibi'bencil. kıncı, saldırgan, nankör, doğayi kirleten, birbirierini aldatan, sömüren ve yok eden varlıklar olmakla suçluyorlar mıdır? Acaba 'insan' sözcüğü, hayvanlar âleminde en şiddetli nakaretlerden biri midir?.. • • • • 1993-94 Dilko Birikim Öğrencisi (Yönetmelık gereği açık kımlik veremiyoruz.) HALKLA ILIŞKILER BOLUMUNU İSTİYORDUM AMA İNCİLİZCESİZ A$LA... 4 Bütün işkolları için Halkla llişkiler Departmanı'nın bir zorunluluk olacagı belli idi. Artık dünyada îş ilişkileri sınır tanımıyordu. Bu nedenle bu mesleği seçenlerin en az bir yabancı dili (başta Ingilizce olmak üzere) konuşmaları gerekiyordu. Idealimdeki meslegin TS puanı ile ögrenci Kabul ettiğini biliyordum. Ancak, ben üniversite sınavları öncesi DİL puan türü ile hazırlık yapmayı yegledim. Çünkü bu programın içinde TS zaten vardı. Yanı sıra Ingilizce de görecektim. Sınavda yazdıgım ilk tercih Halkla llişkiler oldu ve bu bölümü kazandım. Kazandıgım ikinci şey ise Ingilizce idi. Bu temelin üzerini çıkmak da bundan böyle bana düşüyordu. ^ SIZ DE UNIVERSITEYE GIREBILMEK İÇİN ONCE KULVARINIZI BELİRLEYİN... Dilko Birikim; DİL, TS, S ve TM kulvarlarında hazırianarak üniversiteli olmak isteyen adaylara ciddi ve güvenilir bir öğrenim ortamı sunuyor. Her kulvarın gerektirdiği derslerin oranlı dağılımı ile açılan özel sınıflarda başarı şansınız yükseltiliyor. Deneyimli-dinamik öğretmenler ve öğretici-yönlendirici rehberier eşliğinde ÖSS ve ÖYS'ye mükemmel şekilde hazırlanıyorsunuz. Yılboyunca yapılan Birim, Birikim, Genel Birikim ve Genel Deneme Sınavları ile test bilgi ve beceriniz en üst düzeye yükseltiliyor. Hafta Sonu : Lise Sonlara 28 AĞUSTOS Lise 2'lere 16 EYLÜL Hafta İçi : Beklemelilere . . . . 2 EKİM BİRİKİM DERSANESİ üniversite adaylannı sınavlara hazırlar. KADIKÖY: Altıyol Direkli iş Hanı Kat 2-3 Tel: 338 58 47-338 83 10 BAKIRKÖY: Hatboyu Cd. No: 16 Tel: 570 73 14-570 73 15 BEŞİKTAŞ: Ortabahçe Cd. No: 22/1 Tel: 259 59 15-259 59 72
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle