25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 AĞUSTOS 1995 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Sahte polisler yakalandı • tstanbul Haber Servisi - Renkli fotokopisini çektikleri polis kimliğiyle Rus ve Romen uyruklu hayat kadınlannı emniyete götürmekle tehdit ederek cinsel ilişki kurmaya zorlayan Ramazan Muslu ve Arif Yıldınm, bir adet gaz tabancası ve çok sayıda sahte kimlilde yakalandı. Polis öldünJü' iddiası • İstanbul Haber Servisi - Sağmalcılar Cezaevi'nde bulunan Ayfer Ercan, 26 temmuz günü Bakırköy'de bir çatışma sonrası hafıf yaralı olarak yakalanan Tank Ziya Yıldınm'ın götürüldüğü Vatan Caddesi Terörle Mücadele Şubesi'nde öldürüldüğünü iddia etti. BSP hükümeti suçladı İstanbul Haber Servisi - Birleşik Sosyalist Parti (BSP) Genel Başkan Yardımcısı ve parti sözcüsü Atilla Aytemur, hükümeti insan haklan konusunda 'çifte standart' uygulamakla suçladı. Aytemur, Suudi Arabistan'daki Türkler için çaba gösteren hükümetin. BSP Genel Merkezi'ne sığınan 130 Iranlı için bir şey yapmadığını, bu tutumun "insan haklan siciline kara bir leke" olarak geçeceğini söyledi. G.Osmanpaşa'da soygun • İstanbul Haber Servisi- Gaziosmanpaşa'da bulunan Yıldınm PTT Merkez Müdürlüğü, biri maskeli ve silahlı 4 kişi tarafından dün saat 12.15 sıralannda soyuldu. Soyguncular içcride bulunan iki veznedan ve müşterileri etkisiz hale getirdikten sonra kasadaki 980 milyon lirayı alarak kaçtılar. Tekel işçilerinin açlric gnevi • İZMİR(AA)-Tekel lzmir Yaprak-Tütün, Şarap ve Sigara fabrikalannda çalışan Tek Gıda-tş Sendikası'na üye 100 işyeri temsilcisi ve sendika yöneticisi, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin ükanmasını protesto için bir günlük açlık grevi başlattı. Gölhanr teğmeni savundu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Moldova'ya yaptıği 3 günlük ziyareri tamamlayarak dün yurda dönen Gölhan, Esenboğa Havalimanfnda gazetecilerin sorulan üzerine, Hatay'ın Gazeluşağı Köyü'ne yapılan PKK baskını sırasında ateş emri vermeyen teğmenin, halkj korumak açısmdan ateş açmadığı yönünde duyumlar olduğunu söyledi. Promosyona karşı kampanya • ANKARA (Cumhuryet Bürosu) - Yazılı basın organlannın "ithal mallar vererek düzenledikleri promosyonlarla tiraj arttırma çabalannı protesto" amacıyla Ankara'da bir imza kampanyası başlatıldı. Güvenpark'ta dün başlatılan kampanyada, gazetelerin promosyonla milyarlarca dolan yurtdışına aktardığrna dikkat çekildi. Demipoğlu'ndan açıklama • Haber Merkezi - Prof. DT. Cem'i Demiroğlu yazılı bir açıklama yaparak, hakkında disiplin soruşturması sürdürülebilmesi için yönetmelik hükümleri uyannca, soruşturma yapılan kişinin savunmasının oluşması hiç değilse soruşturma yapıldığının kendisine bildirilmesi gerektiğini söyledi. Demiroğlu, Adalet Bakanlığı'nın inha ve tayini ile adli tıp kurumunda görevlendinldiğini, yine YÖK Ba$kanlığı'run yazılan ile Kardiyoloji Enstitüsü Araştırma ve Yardım Vakfi'nda görevlendirildiğini açıkladı. Demiroğlu, Acil Tedarik Merkezi *nin de vakfın bir kuruluşu olduğunu belirtti. SHP kökenlilerde tek aday arayışı sürerken Çetin, bakanlara aday olacağmı açıkladı CHFde BaykaLtelaşı• Kongrelerden istedikleri sonucu alamayan Çetin, Karayalçın ve Soysal yandaşlan, "Baykal'a karşı SHP kökenlilerin tek adayı" olarak kendi adaylannı çıkarmak için kollan sıvadılar. TÜREY KÖSE ANKARA - CHP'nin bütünleşme önce- si lideri Deniz Baykal'm il kongrelerinin ardından öne çıkrnası üzerine SHP köken- liler, kurultayda yaşanması beklenen genel başkanlık yanşına *tekaday"la çıkma ara- yışma girdiler. CHP Genel Başkanı ve Baş- bakan Yardımcısı Hikmet Çetin, partili ba- kanlarla yaptığı görüşmelerde "Adayım, basının abartmalanna bakmayın" mesajı verdi. Yandaşlan, Ankara Milletvekili MümtazSoysal'ı tek aday olarak çıkarmak için kollan sıvadılar. Yenilikçi sol kanat temsilcilerinden İstanbul Milletvekili Er- can Karakaş da "kişilere indirgenmiş bir ya- nşın doğru olmay acağını. cephe polrtikala- nna da karşı olduğunu"' belirterek yenilen- meye ılışkin görüşlenni söylemeye devam edeceklerini bildirdi. 9 eylülde yapılacak CHP olağan kurul- tayı yaklaşırken "Baykal işi bitirdi" hava- sının yaygınlaşması, SHP kökenlileri çeşit- li araytşlara yönelttı. Murat Karayalçuı yandaşlan "Baykal'ın 420 oyu var. SHP kö- kenüler tarannda sol kanadın 150 dolavın- Kongrelerden sonra 'Baykal işi bitirdi' havası, diğer adaylan arayısa hti. da o>u var, gerisi de bizim. İstanbul moral bozdu, ama birçok kişi büromuza gelip. 'Partıyı Baykal'a teslim etmeyelim" diyor. Tek adayla çıkanz" dediler. Karayalçın'ın kurmaylan. "moral bozuklugunun aşılarak SHP kökenli tek adayla kurultaya gidilme- si" için temaslara başladılar. SHP kökenlilerarasında "tek aday" için Erdal İnönü formülü ile Ankara Milletve- kili Mıimtaz Soysal'ın da adlan konuşul- maya başlandı. Ancak "İnönü formü- lü"nün artık tutmayacağma dikkat çekilir- ken, Soysal'ın kongre sürecinde tatile çık- ması da eleştin konusu oldu. Delege hesap- lannın dışmda kalmak isteyen Soysal, tati- le gitmeden önce bazı milletvekıli arkadaş- lanyla yaptığı toplantıda, delege yapılan- masına dikkat çekerek. aday olmayabilece- ği mesajı verdı. Ancak bu toplantıda Istan- bul ve Ankara kongre sonuçlannın beklen- mesi ıstendi. Soysal'ın yandaşlan "Hoca tek aday olarak Ba> kal'ın karşısına çıkma- lı" demeye başladılar. Yenilikçi sol kanat temsilcilerinden İs- tanbul Milletvekili Ercan Karakaş. Bay- kal'ın tstanbul il kongresinden sonra şan- smı artırdığını söyledi. Karakaş "Baykal ve karşıtian" cepheleşmesine dönük ara- yışlarla ilgili olarak da Cumhuriyet'e şu değerlendirmeleri yaptı: " Farkfa eğilimleri temsil edenler kendile- rini ortaya koymalı. Ancak Idştteri önleme- ve ya da bir yere getirmeye dönük politika- lar doğru olmaz. Yenilenmeye ihtiyaç var. Biz bir deklarasyon yayımlamıştık. Bu doğ- rultuda daha aynntilı tarüşmalara gereksi- nim var. Yapay çözümler doğru değiL Ku- nütay isim meselesine indirgenmemdL Ay- nca hükümet konusu çok önemlL Kongre- lerde net olarak hükümette kabnanın par- tiye zarar verdigi dile getirildi." Çetin: Adayım CHP Genel Başkanı ve Başbakan Yar- dımcısı Hikmet Çetin'in de özellikle SHP kökenliler arasında uzlasma sağlanarak Baykal'ın karşısına tek aday olarak çıkma çabasına girdiği bildirildi. Çetin, bazı par- tili bakanlarla yaptığı görüşmelerde, "Par- ti için yarariı olacağuna inanryorum. Ben adayım. Basının verdiği sonuçîar abarülı" mesajinı verdi. Çetin, dün SSK Ankara Eğitim Hastane- si Göz Hastalıklan Kliniği ve Göz Banka- sı° nın açı Iışında da kurultay konusunda de- ğerlendirme yapmak için henüz erken ol- duğunu söyledi. Baykal muhalifleri kızgın Çapan: CHP'nin miadı doldu İstanbul Haber Servisi- CHP'de İstanbul delegasyo- nunun önemli bir bölümü, Baykal'm desteklediği Ah- met Güryüz Ketend listesin- den oluştu. 94 kurultay dele- gesinden 78'i, Ketenci'nin listesinden seçildi, 13 kişi lısteyi deldi, 3 delege ise or- tak listelerde yer aldı. Hem Ketencı hem de Özbek'ın lıstesinde yer alan Beşiktaş Belediye BaşkanıAyfer Atay, en yüksek oyu alan delege oldu. "Dunım degerleodir- mesi" yapan Baykal muha- lifleri, 9 eylül kurultayında benzer bir sonuç çıkması ha- lınde partıden aynlmaya ha- zırlanıyorlar. Kongreyi "kamyoncular kooperatifî kongresine"ben- zeten Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan. "Daha önce hazıriadığımız bildiride de belirttiğiıniz gibi bu parti, biıieşerek yenilme- yi öğrenecek" dedı. "Lum- penler ayaklanma çıkardılar. iç ayaklanmayla partivi ka- pattuar" diyen Çapan.İstan- bul sonuçlannı, "Moğultay 'a veGürbüzÇapan'a karşı ha- rekefolarak değerlendırdı. Çapan, sözlerinj şöyle sür- dürdü: "Bu hareketi Sayın Sözen- ve Sayın Karakaş ile arkadas- lan yapb. Şimdi parti bir gnıbun eline geçti, doğal mccrasına girdi. Bu, mevcut kesimi rahatsız etmeyecek. Biz, politikalanmua devam edeceğiz. ama birlikte olup olmayacağımıza icraatlanna bakarak karar vereceğiz." Partının, teonk anlamda "miadının dolduğunu" ılen süren Çapan, "Yûz yülık parti yoktur. Ittihat Terak- ki'nin defterinin kapanması gerekir. Bclgc olarak kalma- sı gereken bir şeyi gün yüzfi- ne çıkarmaya çalışıyorlar. Biz, kitlenin taleplerinden kopmuş duruma geldik. Bi- zim partimi/. Türkiye'nin gelişmesine ayak uydurama- yacak hale geldi. Tarihteki yerini almak üzere son sahi- bini buldu. Miadını doldur- muşkamyonu Baykal'a hedi- yeediyorum" dıye devam et- tı. ANAP lideri Mesut Yılmaz, DYP lideri Çiller'i yanıtladı: Çaıııaşu'eılık yapaeağız Toplayıcı liste kulisi Baykal, hükümet tartışmalarına girdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP'nin bütün- leşme öncesi genel başkanı Deniz Baykal ve ekibi, SHP kökenlilerin kendilerine kar- şı cepheleşmesini önlemek için "topariayıcı Hste" kulı- sine basladı. Baykal ekibin- de. örgürün sert eleştinlen dikkate alınarak hükümet konusunda da "peşinen 'evet" demeden pazarük yapma" eğılımi ortaya çık- tı. CHP Genel Sekreteri Ad- nan Keskin."Yeni bir seçim yasası konusunda anlaşılır. ek protokoi olursa hüküme- te devam edilebilir"dedı. Kurultay öncesinde "za- fer" ilan eden Baykal ekibi. "Genel başkanlık garan- ti"dıyerek parti meclısi (PM) listesı kulislerine gir- di. Ekibın, "hizipçi'' görü- nümünden kurtulmak için "toparlayKu hiçbir kesimi dışlamayaiı bir liste" oluş- turmaya özen göstereceği bildirildi. Genel sekreter yardımcı- sı Eşref Erdem de dün dü- zenlediği basın toplantısın- da, gazetecilerin "En şansb aday Baykal mı" sorusu üze- rine, "Kamuoyu yoklamala- ruıa, esen rüzgârlara, iller- den seçilen kişilere bakıku- ğında giderek böyle bir anla- yışın egemen olmaya başla- dığını söylemek doğru olur" dedi. Genel başkanlık yanşını kazanacağından emın olan Baykal kanadı, hükümet tar- tışmalanna da girdi. Baykal "KongreJer,sosyal demokra- sinin her an hükümet ortak- bgı dışında. seçim dahil, bü- rün si> asal seceneklerc hazır olduğunu göstermiştir'" der- ken "sıkı pazarhğa" girile- ceği mesajı verdi. Keskin, dün Cumhuri- yet'in sorulannı şu sözlerle yanıtladı: "Seçime yaklası- yoruz. Yeni bir PM seçikcek. O PM çıkmadan. o arkadaş- lann iradelerine ipotek ko- namaz. Seçün Kanunu'nun değişmesi konusunda anla- şılır, ipe un sermeyecekleri güvencesi verilir, ayrıca ek protokoi yapıhrsa hükumete devam edflebUir." • Umurbey*de Celal Bayar'ı ölümünün 9. yılında anma törenine katılan ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, Çiller'i yanıtlarken "Eğer bir ülkede Başbakan kirli işlere kanşmışsa muhalefete düşen görev, çamaşırcıhk yapmaktır" dedi. ANKARA / UMURBEY (Cumhuriyet Bürosu) - 3 Cumhurbaşkanı Celai Bayar Bayar. ölümünün 9. yılında anıldı. Umurbey beldesinde Bayar'ı anma törenine katı- lan ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, Başbakan Tan- su Çiller'in "Muhalefet kirli çamaşır edebiyatı yapı- yor"sözlerinı yanıtladı ve "Evet biz çamasırcılik yapaca- ğız. Eğer bir ülkede başbakan kirli işlere kanşmışsa mu- halefete düşen görev, çamasırcılik \apmaktir" dedi. Yılmaz, Bursa'nın Gemlık ilçesıne bağlı Umurbey bel- desinde 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ı anma törenine katıldıktan sonra, köy kahvehanesinde bir sü- re dinlendi ve gazeteci- lerin sorulannı yanıtla- dı. Yılmaz, birgazeteci- nin Başbakan Çiller'in dünkü sözleri ile ilgılı sorusu üzenne "Eğer bir ülkede, Başbakan kirli işlere kanşmışsa muhalefete düşen görev de çamasırcılik yap- maktır. Bütün kirli ça- nıaşırlan ortaya çıkar- makür" dedı. Bu göre- vin aslında TBMM'ye ve sisteme düştüğünü ifade eden Yılmaz, Çil- ler'i şöyle suçladı: "Ama maalesef. Mec- lis bu görevini yerine ge- tirmemektedir. ABD'deki malvarhğı ve bu malvartığının nasıl ikrisap edildiğiyle ilgili Mcclis tarafından gö- revlendirüen .\raştırma Komisyonu toplanama- maktadır. Komisyon daha hâlâ, Meclis'e bu çalışmalan ile ilgili ra- poru sunamamıştır. Sa- yın Başbakan, gerçekle- rin ortaya çıkmasından Yılmaz, Bursa'nın Umurfoev beldesinde Celal Bayar'ı anma tö- renlerine kaüldı. (Fotoğraf:' HÜLYA TOPCU) rahatsız olduğu için ik- tidar gücünü kullana- rak komtsyonun görev yapmasını engellemektedir. İstanbul Bankası'nın batınlt- şından Bizim Vadi Kooperarifi'ne, Tofaş hisselerinden medyaya peşkeş çekilen halkın parasuıa kadar Başba- kan 'dan soracağunız çok hesap var" Mesut Yılmaz, Başbakan Tansu Çiller'den hesap sora- caklannı. bunu seçim sonrasına ertelemelerinin. bozulan dengeleri daha da kötü hale getirmemek olduğunu sa- vundu. Çiller'i." Türkiye'nin dengeterini bozduktan sonra Sa- yın Başbakan şimdi de ağzını bozmuşrur" sözleriy le eleş- tiren Yılmaz, şöyle devam ettı: "Sayın Başbakan Türkiye'nin dengeterini bozduktan sonra şimdi de ağzını bozmuşrur. \ma bununla bizi cay- dırması, korkutması mümkün değildir. Halkın parasuun hesabını kendisinden sonnava sonuna kadar karârlniz. Bu konuda elimi/de bilgiler vardır. Devletin elinde olup da he- nüz bize inrikal etmemiş bilgiler vardır. Ama hepsinden önemlisi. bu hesabın sorulabilmesi için. bunu sorabilecek konumda olmamız la/ım. Bunun yolu iktidardan geçiyor. Bizden hesap soracağını iddia edenler. millete mahcup ol- muslardır. 4 sene boyunca soruşturma komisyonlanyla, yüce dhanlarıyia sadece ANAP'ı aklamışlardır. Ama bi- zim soracağunız hesap onlardan farkh olacak." Yılmaz, bir başka soru üzerine de hükümetin Suudi Arabistan'daki infazlara karşı takındığı tutumun, Türki- ye'nin itibannın zedelenmesine yol açtığını ve Çiller'in Suudi Arabıstan Kralı'ndan 'şefaat' beklediğini savundu. Yılmaz, "Şu ana kadar vatandaşlanmızın kurruluşunun tecelli etmemiş olması,Türk devletinin itibannui düşürül- müş olmasının sonucudur. İslam inancmda yalnızca Al- lah'tan 'şefaat' istenir, kişiierden degü" diye konuştu. Yılmaz, daha sonra Celal Bayar Meydam'nda toplanan Umurbeylilere hitap ederek Celal Bayar'ın en takdir et- tiği özelliğinin ileri gö- rüşlülüğü olduğunu, Bayar'ın ANAP iktidb- nnın uygulamaya koy- duğu serbest piyasa ekonomisini o yıllarda savunduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Sü- leyman Demirel. Ba- yar'ın Kurtuluş Savaşı yıllanndan başlayarak hayatı boyunca kendisi- ni tamamen milletin hizmetıne adadığını ifa- de etti v e "Türkiye eğer bugün çağdaş, hukukun fistünlüğüne dayalı, par- lamenter, laik bir de- mokratik rejime sahipse bunda Celal Bayar ve ar- kadaşlannın, uğruna aa ve ıstırap da çektikleri demokrâsi mücadeiesi- nin payı büy üktür" de- di. Celal Bayar'ın, De- mokrat Parti'nin kuru- cusu ve ilk genel başka- nı olduğunu anımsatan Demirel, şunlan kaydet- ti: "Hayatınuı en büyük mücadelesüıi milli ege- menlik ilkesinin tam an- lamıyla uygulanması için vererek, tarihe Türk demokrâsi devriminin öncüierinden biri olarak geçmiştir. Bu düşüncelerle Tür- kiye Cumhuriyeti'nin 3. Cumhurbaşkanı, değerti devlet adamı Celal Bayar'ı. vefatının 9. yıldönümünde milletçe saygı, şükran ve rahmetie anıyoruz." TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk da Celal Bayar Vakfı Başkanı ve Bayar'ın kızı Nilüfer GürMty'a gönder- diği mesajda Bayar'ı rahmetie andığını belirtti. DYP Başkanlık Divanı açıklamasında ise Bayar'ın min- net duygulan ile anıldığı belirtilerek "Azizhatırası önün- de saygıy la eğflryonız" denildi. DP Başkanlık Divanı tarafından yapılan açıklamada da "DP'nin ilk genel başkanı, Milli Mücadele'nin Galip Ho- ca'sı ve 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar"ın ölümünün 9. yıldönümünde saygıyla anıldığı kaydedildi. Içişleri Bakanı Nahit Menteşe de Nilüfer Gürsoy'a gönderdiği mesajda. Bayar'ı rahmetie andığını bildirdi. KONUK YAZAR ŞANAR YURDATAPAN B ugünlerde yoğun olarak karşı- laştığımız bir soru şu: Görül- mesine başlanacak davada or- tak bir hareket tarzı belirleme- yecek miyiz? Hepimiz, hiç kuş- kusuz dilediğimiz avukata vekâlet verebi- lir ve gerek sorguda gerekse savunma saf- hasında görüşlerimizi dilediğimiz şekilde açıklayabiliriz. Herbirimiz diğerlerinin bu hakkına saygılıyız. Toplu davranış için gö- rüş ve önerileri, bu saygınm ışığında açık- ladığımı bir daha belirtmek isterim. 1- Birlikte davranalım: Ne kadar toplu- ca hareket edersek, etkinliğimiz ve saygın- Iığımız o derece büyük olur. Aramızdan "Ben bunu tophı konut dilekçesi sanmış- üm"diyen tek kişinin bile çıkmayacağına eminim. Öyle düşünen kişilerolsaydık, hiç kendimizi ihbar edip sonra da ifade için kuyruğa girer miydik? 2- Vakitkaybetmeyelim: Davanın sürün- cemede bırakılması, uzayıp gitmesi, hatta yasalarda hiçbir şey değişmezken beraat ettirilmemiz bizim isteğimiz olamaz. Tam Sevgili düşünce suçlulan (!?)... tersine işin tavsamasını ve unutulmasını is- temediğimiz için savcıya ifade verirken "Bilerek ve isteyerek bu kitaba yaymcı ol- dum, başka diyeceğim yoktur" şeklindeki ortak metnin dışına çıkmamaya özen gös- tertiik. Aynı tutumu duruşmada da sürdü- rerek davanın bir an önce sonuçlandınlma- sını sağlayalım. Bugüne kadar az mı söy- lendi, yazıldı-çizildi, dilekçeler verildi. Yet- kililerin bir kulağından girip ötekinden çı- kıyor. ilk kez, onlan bu derece rahatsız edip bir şeyler yapıyormuş gıbi görünmeye zorla- yan şey, bizim "Ya hepimiri içeri tıkın ya da düşünceyi suç olmaktan çıkann, içerideki- leridedışan" şeklindeki ortak davranışımız oldu. Bu kez söylemiyor, yapıyoruz ve on- lan da bir şey yapmaya zorluyoruz. Güçlü- lüğümüz burada. Bu rurumu sonuna kadar götürmeliyiz Hepimizi birden hapse atmalan gibi bir tehlike yok mu? Var, ama bu kimın için teh- like? Bugün ve geçmişte hapishanelerle ta- nışmış bunca aydınımız gibi biz de aydın olmanın bedelini onurla öder. ranzalanmız- da rahat uyuruz. Oysa içeride geçireceği- miz her gece, çağdışı yöneticilerin uykusu- nu kaçıracaktır. 3- 8. madde, Anayasa Mahkemesi'neL Savcı Aytaç Tolay, iddianamesinde. bizim suçumuzu oluşturan Terör Yasası'nın ünlü 8. maddesi ile TCK'nin 162. maddesinin Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi'ne aykı- n olduğunu söylüyor. 1982 Anayasası'mn (!?) 90. maddesinin ise uluslararası anlaşmalan anayasanın üs- tünde saydığını belirtıyor ve bu maddele- rin iptal istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne gönderilmesıni ıstiyor. Sanıklanmız ara- sında bulunan anayasa profcsörü Bülent Tanör ve diğer hukukçu arkadaşlanmız, bunu doğrulayan özlü bir hukuksal metin hazırladılar. Biz de sıramız gelince bir ke- lime ile bu metne katıldığımızı belirtelim. Bu yol açılsın ve mahkemeler "Bana ne,ka- nun böyie, ben kanuna göre karar veririm" bahanesinin arkasına sakJanamasınlar. Yar- gıçlar, gerçekten 'hukukun üstürdüğü'nü savunuyorlarsa "Daha üst bir yasanın em- ri dururken daha alttakini uygulayamam" diyebilsinler. 4- Yalnız 8. madde değil, hepsi! En iyi olasılıkla bütün bunlar gerçekleşse ve 8. madde iptal edilse ne olacak? Hatta bu ya- sanın tümü iptal edilse ne olacak ki? Dü- şünceyi suç sayan bir yığın yasa etrafımızı örümcek ağı gibi sarmış. Biz yalnız 8. madde için değil. 'düşün- cenin suç say ılmaktan tamamen çıkanlma- sı için' yola çıktık. O halde yolumuza de- vam etmeli, benzeri diğer maddeleri de hep birlikte çiğnemeliyiz. (Zaten iddianamede, eğer 8. madde iptal edilirse TCK'nin 312. maddesinden yargılanmamız isteniyor). O halde devam! Yoksa düşün düşün, suçtur işin!.. POLİTİKA GÜ1NLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Rabıta... Suudi Arabistan Prensi Abdutlah Bin Abdülaziz açıklıyor: "Uyuşturucu kaçakçılannın islam yasalanna göre idam edilmesine devam edilecektir..." Suudi Arabistan'a giden 'özel elçi' Prof. Dr. Nev- zat Yalçıntaş ise şöyle diyor: "Suudiler gazete haberlerinden rahatsız olmuş- lar..." Şeriatçı gazetelere sabah sabah bir göz attım. Şe- riatçı tosuncuklar da tıpkı Suudiler gibi rahatsızlar. Diyorlar ki: "Infazın suçlusu medya..." Refah Partisi'nin yayın organı gazetenin fesli yaza- n 'şenat hukukunun üstünlüğünü' savunduğu yazı- sında Suudilere 'selam göndermeyi' de ihmal etmi- yor. O da şunları yazıyor: "...Faiz ve tefecilik, resmi vesikalı kadın satışı, pa- ra ticareti ve spekülasyonlan, bütçe talanı, saçı bit- medik yetimlerin haklannın deve edilmesi, israf, hır- stzlık, talan, soygun, emanetin ehil olmayana tevdii, bin kişilik bir işletmeye on bin kişi tayin ederek onu batırma, yalan-dolan, dinsizlik, mafyacılık, emanete hıyanet, arrivizm ve daha bin türlü rezalet ve ahlak- sızlık üzenne kurulu yamuk bir düzenin nimetleriyle zenginleşen medya kompradoriannın şeriat hukuku aleyhinde kampanya açmalanndan daha tabii ne ola- bilir. Laiklenn hepsini bu kategoriye sokmuyorum. Be- nim tasnifîme göre üç çeşit laik vardır. 1. Ateist laik. Bunlar AJIah 'ı inkâr ettikleri için şeri- at hukukuna karşıdıriar. 2. Ataist laik. Bunlar resmi ideoloji ve müolojiyi din gibi benimsemişlerdir. 3. Kafası karışık Müslüman laikler. Hem Müslü- manlıktan hem laiklikten vazgeçmezler. Cumaya gi- deni, ramazanda oruç tutanı bile vardır. Hemyardan hem serden vazgeçemezler. Deliliğin bile çeşidi bulunmaktadır. Zırdeli, zırzır deli, hınzır deli. Hepsini aynı kefeye koymak doğru olmaz. Bugünkü hukuksuzluktan, hukuki anarşiden, top- lumun ihtiyaçlanna cevap vermeyen kanunlar can- gılından ve bu sebepler dolayısıyla yıkımdan, ancak şeriat hukuku kurtanr. Uyduruk pozitif anti-hukuk sıstemiyle ancak bu- günkü anarşiye, kargaşaya ve çıkmaza yuvarianılır. Kılınçla adam idam etmek vahşetmiş: Asarsan In- giliz veya Amerikan ipiyle asacakmışsın. Hem asma- dan önce kaliteli şarapla sulanmış bir de yemek ye- direcekmişsın. Benim karnım böylezırvalara tok. Ak- lına ve kalemine güvenen varsa, şahatanlık ve edep- sizlik yapmadan laik hukuk sisteminin ciddi bir sa- vunmasını yapsın, üstünlüğünü göstersin bakalım. Gücü yeterse..." ••• Dört yurttaşımızın başlannın kılıçla kesilerek idam edilmesine alkış tutan şeriatçı tosuncukların yazdık- larını okudukça, 1987 yılında Uğur Mumcu'nun or- taya çıkardığı 'Rabıtazinciri'n anımsıyoaım. Zincirin halkalannı oluşturan Rabıta örgütünün kurucuların- dan Salih Özcan'dan, 1976'da bakan olan Hasan Aksay'a dek birçok adın bu olaya kanştıklarını bili- yorum. Suudi kökenli Rabıta örgütünün, yurtdışında- ki Türk imamlara para ödediğini, o dönem çıkan tar- tışmalarda şeriatçı tosuncuklann, Kenan Evren ile Bülend Ulusu'yu (28.4.1981 tarihinde çıkanlan 8/2838 sayılı -Rabıta'nın imamlara maaş ödemesini sağlayan- kararname yüzünden) ne denli savunduk- larını unutmuyorum. Yine Rabıta'nın laik, demokra- tik Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Mustafa Kemal Atatürk hakkında 'put adam' adlı bir kitap yayımla- dığını da aklıma getiriyorum. Tşte Uğur Mumcu'nun kaleminden 1987 yılının 'Ra- bıta zinciri'nm halkalan: "...1971'lerde başlayıp 1987'ierde büyük bir hız alan dinsel amaçlı vakıf yanşı, 11 Mart 1987 günlü Resmi Gazete'de Maliye ve.Gümrük Bakanlığı'nca yayımlanan 'Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre kurulan vakıflar ile bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunan kurum ve kuruluşlara vergi muafiyeti tanınmasıyla ilgili usül ve esaslar' başlıklı tebliğ ile yeni biryön alıyor, bu tebliğ ile büyük ser- mayeli vakıflara yeşil ışık yakılıyordu. Suudi sermayesi ile Ozal a/7es; arasında kurulan bu ilişkilerin ardında, 'Rabıta' örgütü bulunmaktadır. Bu şeriat örgütünün yönlendirdiği finans kurumla- n Türkiye'de ekonomik hayatı daha şimdiden etkile- meye ve yönlendirmeye başlamıştır. Faizsiz bankalar, bu bankalann kuruculan, bu ban- ka kuruculannın siyasal etkinlikleri ve bu 'finans ku- rumlan 'na tanınan ayncalıklar. Ilim Yayma Cemiyeti' ile 'Aydınlar Ocağı'ndan ge- lip Suudi ortaklıklan eliyle güçlenen, gün geçtikçe bü- yüyen bir para imparatohuğu. Biryanda Suudi Prensleri, öteyanda iktidar parti- si il başkanlan ve Başbakan'ın kardeşlerine kadar uzanan bir zincir. Zincirin bir ucunda şeriatçı 'Rabıta örgütü', öbür ucunda Türk hükümetinin Başbakanı'nın kardeşi... Ve Suudi sermayesiyle güçlenen çevreler eliyle kurulan siyasal amaçlı dinsel vakıf olgusu. Milli Eğitim'den ün'ıversiteye, üniversiteden TRVye kadar, hemen hemen her yerde görünen 'Islamcı' akımlar, kimi Süleymancı, kimi Milli Görüşçü, kimiHu- meynici, kimi Nurcu, kimi de Türk-lslam sentezcisi. Tümü de laiklik ilkesiyle kavgalı." ••• Türkiye'yi ortaçağın karanlığına götürmek isteyen güçlerin parasal kaynağı Rabıta değil midir? Cami- lere, Kuran kurslanna Rabıta tarafından para akıtıldı- ğı, şeriatçı örgütlenmenin yıllardan beri bu biçimde sağlandığı devlet tarafından bilinmemekte midir? Dört yurttaşımızın kellesini koparan gücün Türki- ye'deki kolları, elbet şeriata karşı çıkanlan hedef gös- terecek, onları yok etme planlan hazırlayacaktır... Bizyarın, 'Rabıta o/ay/'nın bir başka yönünü, 1987 yılında sevgili Uğur Mumcu'nun ortaya çtkardığı 'şe- riatçı örgütlenmeyi' 1995 Türkiyesi'nde olup biten- lere ışık tutması için anlatacağız... CATI RESTAURANT - BAR Yeşillikler arasından Boğaz'ı seyrediyorum, Beyoğlu'nda dans ederken... 251 00 00 (Özel Tekne Gezileri...)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle