02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 TEMMUZ 1995 PAZAR PAZAR KONUGU ŞUNUŞ Türkiye de siyaset tıkandı... Buyargı son günlerde çokyandaş buluyor. Anayasa değiştkliği için imzalarıyla söz vermiş 301 milletvekili ve 270'izor bulan evet oylan. Hani söz namustu? Ancak tıkananm sait siyaset olmadığını, Türkiye'nin akandığını savunanlar var ve bunlann sayısı hızla artıyor. Günübirlik kararlarla 60 milyonluk koca bir ülkenin yönetilemeyeceği, çözüm bekleyen köklü sorunlartn gitgide kangrenleşme eğilimi içine girdiğini söyleyenler çoğahyor. Meclis 'teki partilerden ve yozlaşan politikacılardan sıtkı sıyrılanlar eski dönemlerde başka ve demokrasi dışı çözümlere yönelirlerdi. "Parlamento dışı muhalefet, zindegüçUr" terimleri, o günlerden ve o yönelimlerden mims kalmış terimler. Sevindirıcidir ki bugün bu parlamentodan, bu politikacılardan umudu kesenler, çözümü demokrasi dışında değil, "daha çok demokrasi "de arar oldular. Ülkenin köklü sorunlarına köklü çözüm arayışlan çeşitli sivasal kanatlardan aydınları, bilim adamlannı ve temiz kalabilmiş siyasetçileri bir araya getiriyor. Yeni gruplar, yeni siyasal oluşum arayışlan birbirini izliyor. Demokratik Cumhuriyet Programı da (DCPj bunlardân biri. Geçen haftalarda sessiz sedasız kamuoyu önüne çıktılar. Üç buçukyıl sürmüş (gün değil, ay değil, yıl) taıtışmaların, ince eleyip sık dokumalann ürününü, Türkiye 'nin sorunları için bir çözüm programmı kamuoyuna sundular. Görüşlerinin yeterli olgunluğa ulaştığı kanısındalar ve artık bunu bir siyasalpartiye dönüştürme hazırlığı içindeler. Tarhan Erdem, Ahmetİsvan, Necdet L'ğurgibi sosyal demokrat saflardapolıtikayapmış birkaç kişiyi biryana bırakırsanız çok ünlü değiller. Ama çok iddialılar. Bu hafta DCP 'nin önde gelenlerinden altısının katüdığı bir söyleşide bu yeni siyasal olusumu, ana yönelim ve özellikleri ile okuyucuya tamtmayı amaçladık. Söyleşiyi de bu sınırlar içinde tuttuk. Daha ayrıntılı bilgi edinmek isteyenlerin lstanbul'da 0 212. 275 10 00 numarah telefona başvurmaları gerekiyor. AYDINENGİN i birsiyasal arayış: DCP- Aranızda adlan sosyal demokrat hareketie özdeşleşmiş pek çok kişi var. DCP günümüz sosyal demokrasisinin bir program önerisi ya da arayışı olarak değerlendirikbilir mi? Tarhan Erdem: Tahmin etmiyonım. Biz bir ad koymak istemiyoruz. Ama siz nasıl görüyorsanız... Sıze nasıl gehyorsa öyle diyelim... - Ama aranızda sizin gibi ünlü sosyal demokrat politikacılar var. Hareketiniz bu açıdan bir sosyal demokrat- Tarhan Erdem Yöneticı ve inşaat yüksek mühendisi T A. ürkiye'nin gerçeklerine hiçbir öğretiden hareket etmeden bakarak bir program hazırlamaya çalıştık. Bu çıktı, elinizdeki bu program çıktı. Tarhan Erdem: Şimdi eskiden sosyal demokrat olan burada pek çok arkadaşımız var. Yani daha doğrusu eskiden içinde politika yaptıklan partinin kendini sosyal demokrat olarak tanıttığı pek çok arkadaşımız var. Bu bir şey ifade ediyor muhakkak. Ama bız bu programı yaparken ne eski sosyal demokrat bir programın 1992'lerdeki, 1994'lerdeki versıyonunu aradık ne de yeni sosyal demokrasi ne olmalıdır diye aradık. Biz Türkiye'nin çıplak gerçeklerinden başlayarak bir program yapmak istedik. Yani toplumla banşık, Türkiye'nin olaylanna hiçbir öğretiden hareket etmeden bakarak bir program hazırlamaya çalıştık. Bu çıktı. ÂD izim bir Türkiye hayalimiz ve hayallerimizi ete kemiğe büründürmek Doç. Dr. Aydın Uğur * . , , A.ü.'de öğretim ayrıntılandırıl- üyesi, siyaset bilimci programımız var. Oysa öyleleri var ki hayalleri bileyok. Mehmet Kabasakal: Bir de şöyle bir kaygımız oldu. daha doğrusu olmadı: Bizim işte eski dostlanmız hoşlanırlar şunlan da koyalım gibi bir kaygımız olmadı. Tarhan Erdem: ...veya hoşlanmazlar, koymayalım, programdan çıkaralım diye de... Mehmet Kabasakal: Evet, böyle de olmadı. - Peki bir başka soru. Sosyal devlet, özel mülkiyetin asılması, kanıu mülkiyeti, kooperatifçflik gibi sosyal demokrasinin klasik kavramlan DCP programında yer aJmıvor. Bu bir terminolojik bir tercih mi? Yoksa daha ötede bir yöneüme mi işaret ediyor? Tarhan Erdem: Bu bir terminolojik tercih. Yani burada. bu programda ne bir öğreti ne bir lıder adı vardır. Çünkü o kavramlarla, o adlarla anılmaktan, o isimlerle değerlendirilmekten çekındik. Bu, bilinçlı bir tercihtir. - Aynı paralelde bir başka sorum var. Siyasette alışılagelmiş konumlandırmalar vardır. İşte merkez partisi, merkez sol, merkez sağ, radikal sol ya da sağ filan gibi. Böyle bir konumlandırma. siyasal yelpazede böyle bir yer arayışı. Demokratik Cumhuriyet Programı için de geçerti mi ? Tarhan Erdem: Hayır. Ama... Bakın biz bunu kendi kendimize konuştuk. Bize bu sorunun sorulmasını beklediğimiz için. Nitekim de soruldu ilk basın toplantımızda. Bakın şimdi siz de soruyorsunuz. K.onusruk biz bunu önceden. Alışılmış terimlerden biriyle kendimizi ifade edebılir miyiz diye... Kimi öneriler de oldu. Ama hepsınden vazgeçtik. Biz kendimizi böyle bir konumlandırmada bir yere yerleştiremiyoruz. Örneğin Aydın Uğur'un bir teklifi var, "Hberal sol" gibi bir terim... Ama lıberal sol, kendi içinde yanlış bir terim. Aydın Uğun Onu bilerek önerdim. Tarhan Erdem: Görüyorsunuz yanlışlığını bilerek diyor. Aydın Uğur: Evet. Literatürde yeri yok, ama bugün dünyada doktnnlerin geldiği noktada bir şey ifade ediyor bence. Bekir Ağırdır: Şimdi efendim şu var. Biz geriye dönüp tartışmadık. Sadece geleceği tartışma çabasında olduğumuz için orada böyle önyargılı, birtakım şablonlan önümüze koyup geriye bakmak gereğini de hissetmediğimiz noktada... O yüzden bu tanımlar bizi karşılamadı zaten. Karşılamıyor da. Hasan Karacal: Ama şu da bir gerçek ki içimızdekı arkadaşlann çoğunluğu sol bir • gelenekten gelmekte. Yani partıcilik yapmamış bıle olsalar sosyal demokrat gelenekten ya da farklı sol geleneklerden geliyorlar. Ama bız kendimizi gene de şöyle tanımlamıyoruz: Türkiye'de bugün çağdaş olanlar var, çağdışı olanlar var. Yani çağdaş olan ve olmayanlar diye Türkiye'yi bir çizgiyle ikiye bölmek mümkün. Ya da bir ileriye bakanlar. bir de geriye bakanlar var. Kalın çizgılerle böyle bölünebilir. Biz dedik ki ileriye bakan ne kadar insan varsa, sosyal demokrat gelenekten, sol gelenekten gelmiş de olabilir, liberal gelenekten, kendini liberal olarak tanımlayan, hatta merkez sağın içinde çağdaş düşünen, ileriye bakan insanlar da var bugün. Onlar da olabilir dedik. Yeter ki yüzü geriye değil, ileriye dönük olsun, değişimden yana olsun. Türkiye bir noktaya, programda açıkladığımız tıkanmış bir noktaya... Birkaç adım atıp ileriye doğru gitmesi lazım. Bu program onun için hazırlandı... Nilüfer Anak: Şimdi bizim ilk bir araya gelişimizde Türkiye'deki sorunlara tepkiler vardı, yapıya tepkiler vardı. tlk olarak biz Türkiye'deki yapıya baktık ve Türkiye'nin yapısal önemli problemleri olduğunu, sistemle ilgili önemli problemler olduğunu, önce bunun çözülmesi gerektiğini saptadık. Bunlann çözümlennı önerirken de bence Türkiye'deki önemli tehlikelerden biri bu, onun için tarifler çok sınırlıyor, belli tariflerin içine kendinizi soktuğunuz zaman bu problemler için geçerli çözümler bulmaktan çok, bu tariflerin içinde kalmaya çalışıyorsunuz. Yani bizi tanımlayanlara aykın gelenleri bile biz çözüm olarak önerebildik. Bu anlamda hiçbir önyargımız olmaksızın yola çıktık. Bunun ben sağlıklı bir tutum olduğuna inanıyorum. Aydın Uğur: Şimdi efendim bu merkez sağ ya da sol sorunu. Esasen toplumdaki temel çelişki ekseninin üretim aracı olduğu, ülkeyi üretim aracına sahip olanlarla olmayanlann aynşması ekseni üzerine toplumun bir yere yöneldiği bir tablodan yola çıkarak yapılan bir kategorileştirmedir. Bize öyle geliyor ki, Türkiye'de elbette üretim araçlan sahipliği ya da yoksunluğu konusunda çok ciddi bir çelişki var. Ama Türkiye'nin sorunlan sadece bu çelişki ekseni üstünde anlaşılamaz. Başka çelişkiler de var. - Samnm siz de bana hak vereceksiniz, dikkade Hu Nilüfer Anak Bankacı, ekonomist. Eski CHP yöneticisi içbir önyargımız olmaksızın yola çıktık. Kendinizi belli tariflerin içine soktuğunuz zaman : î i j problemleri çözmekten çok bu tariflerin içine sıkışıp kalıyorsunuz. bakddığmda sosyal demokrasinin Idasik tezlerinden köklü bir aynlış. en anndan o sistematiği terk ediş, programa damgasını vurmuş. Buna katıhyor musunuz? Mehmet Kabasakal: Evet. tfade de ettik zaten. - Sosyal demokrasiyi terk mi ettiniz, yoksa uzlaşma vurgunuz yûzünden ertdediniz mi? Tarhan Erdem: Hayır. Ertelediğimizi sanmıyorum. Yani sosyal demokrat hedefler derken bizim sık kullandığımız bir deyimle "ahta kalanın canı çıkmasın" amaçlanıyorsa eğer terk etmedik elbette. - PekL YDH, Yeni Demokrasi Hareketi üstüne. YDH, merkez sağdaki ükanmaya bir seçenek olarak ortaya çıktı. Siz de merkez solda bir seçenek üretiyor i/lenimi uyandınyorsunuz. Bu bağlamda \ DH ile aranızda bir ortakiık görüyor musunuz? Tarhan Erdem: Şimdi burada çok önemli bir nokta var. Biz merkez sağ, merkez sol, orta sağ, orta sol diye başlamıyoruz söze. Doğrular var. Bu doğnıları da tartışmaya hazınz. Doğrulan savunmaya hazınz. Ama bunu savunurken "Biz sosyal demokradar" veya "Biz sağcüar, biz muhafazakâıiar. biz liberaller" diye savunmaya başlamıyoruz. Türkiye'nin gerçekleri var. Sorunlan var. Bu sorunlan nasıl çözeriz, diye başlıyoruz. Bunun çözümü bizi nereye götürmüşse meselemiz odur. Mehmet Kabasakal: Altta kalanın canı çıkmasın diyoruz ve buna çözüm anyoruz... Tarhan Erdem: ...evet çözüm anyoruz. Zaten hareketin başlangıcı o. Şimdi eğer YDH kendisini merkez sağ olarak tanımlayabilir. Ama YDH programından herhangi bir madde ile mukayese etmek lazım ya da onu da tartışmak lazım. Yani sorun, onlar daha ıyi, biz daha iyiyiz değil. Hayır değil. - Peki bir örnek vereyim. Devlet ve birey Uişkisinde YDH ile DCP'nin yaklaşımlan büyük benzeşim gösteriyor. Aydın Uğur: Bu devlet ve birey meselesini YDH bir uzlaşmaz çelişki gibi anlar vaziyette. Yani ya bireyden yana oluyorsunuz ya devletten yana. Oysa bizim anlayışımız adımızın da ifade ettiği gibi ikisini mezcetmeye yönelik bir nitelikte. Çünkü sivil toplum, yani bireyin hak ve özgürlükleri dediğinizde tarifıni buldugumuz hukuki zemin devlettir. Dolayısıyla devleti bir düşman gibi değil, transforme edilmesi gereken ve bireyin mutluluğa erişmesi için gerekli bir çerçeve, bir zemin gibi ele alıyoruz. Hasan Karacal: Bız bu çelişkiyi devletin neredeyse sıfırlanması veya bireyin çok yukanlara doğni çıkanlması gibi anlamıyoruz. Böyle siyah beyaz anlamıyoruz. Tam tersine, devlet etkin devlet olmalı. Bugün etkili bir devlet yok ortada. Ama bu etkinliği hantallık olarak da kavramamak gerek. - Programınızda "ekonominin kendi kurauanna göre işlemesL." diyorsunuz. Nedir bu ekonominin kendi kurallan dediğiniz? Yani evrensel geçerliği olan ekonomik kurallar var ve bunlar dış etkenlerle işlemiyon.. Bunu mu diyorsunuz? Tarhan Erdem: Ekonominin kendine özgü, kendi kurallannın işlemesi, serbest piyasa ekonomisi kurallannın işlemesi demektir. Biz bunu demek istedik programımızda. Nilüfer Anak: Bir de şöyle soralım: Kurallann işlememesi ne demek? Öna bakalım. Piyasalan bozan müdahaleler var. Ekonominin kendi kurallanna göre işlemesi demek, başıboş olması demek değil, tam tersine devletin devletliğini yaptığı bir ortamda rekabetçi bir piyasanın mevcudiyetı demek. - Peki hukuken nesiniz şimdi siz? İUegal bir kuruluş filan mı? Tarhan Erdem: Yok canım. Bakın şimdi şurdan bir polis, gelse sorsa ne yapıyorsunuz siz diye. Cevabımız: Biz bir parti kuracağız. Bu partinin hazırlığını yapıyoruz. - Size gösterilen ilgiden hoşnut musunuz? Yoksa bir suskunluk duvanna mi çarpaıuz? Aydın Uğur: Bakın bizim bu programın bir siyasal harekete dönüşmesi için yeteri kadar sabnmız ve inancımız var. Nitekim şimdi büyük bir ilgi odağı olduk. Ama şımarmadık. Çok fazla ilgi topladık diye kendimizi gaza filan getirmedik. Birbakıma YDH'nin düştüğü şeye kapılmadık... - YDH'nin düştüğü neye? Aydm Uğur: Tamam bütün Türkiye bize telefon ediyor. bizde birleşiyor, filan diye yani. Ama tersine de kapılmadık. Yani biz basınla bir toplantı yaptık. Ona yedi-sekiz gazeteci geldi. O zaman da üzülmedik. Acaba basın bize uzak mı filan demedik. Yani inancımız ve sabnmız var bizim. - Peki efendim son soru: Programınızm "Hedeflenen Türkiye" bölümünün sonunda çok iddiah bir yarguuz var. Her türtü tevazuu bir yana btraknğınız bir yargı. "...Mevcut partilerin hiçbirinin sahip olmadığı bir programı..." diyorsunuz. Nedir sizin getirdiğiniz ana yenilik? Öteki partilerin hiçbirinde olmayan nedir? Pr Dr. M. Kabasakal Siyasal bilimci, eski DPT danışmanı rogramı hazırlarken eski dostlanmız şunlardan hoşlanırlar, aman bu noktalan da Demokratik Cumhuriyet Programı 'na koyalım gibi bir kaygımız hiç olmadı. Tarhan Erdem: Türkiye'nin bütünûnü görmesidir. - Bütünûnü?.. Tarhan Erdem: Evet, bütünûnü görmesi ve bütün problemlerine birlikte cevap arayışıdır. Burada bizim söylediklerimiz yerel yönetimler, yargı vs. Bunlar birbirinden bağımsız konular değildir. Öteki partıler günlük politikalarla yürüyorlar. Oysa Demokratik Cumhuriyet Programı bir bütün mozaiktir. lçinden bir parçasını çekip çıkanrsanız onun yerine bir başkasını koymaruz gerekir. Açıkta bırakamazsınız. Bu program, Türkiye toplumunun bütünûnü ve problemlerinin bütünûnü dikkate alan bir programdır. Onun bütün değerlerini dikkate alan bir programdır. ürkiye de bugün çağdaş olanlar var, çağdışı olanlar var. İleriye bakanlar var, gerive bakanlar Hasan Karacal o •; • Ekonomist ve yöneti- ™r. Bız ileriye ci. Eski DPT uzmanı bakanların, çağdaş olanların, değişimden yana olanların hareketiyiz. Aydın Uğur: Bizim bir Türkiye hayalimiz var. Bir toplum projemiz var. Ötekilerde Türkiye hayali bile henüz yok. Hayal dağarcıklan kalmamış. Artı. O hayallerimizin ete kemiğe bürünmesi için de aynntılandınlmış bir programımız var. FCimilerinin hayali yok, yok. Kimilerinin hayali var belkı, ama programı yok. - Teşekkür ederim hepinize» Sevgili AZİZ NESİN Senin soğumuş ama hâlâ ellerimizde sıcacık duran ellerinden öperiz. PAPİRÜS YAYIN DAĞITIM PRATİSYEN HB(İM İnsanı ve mesleğini seven kendine güvenen hekimler, acil arayınız. ttOST51l3Sa-SİD BİLGİ EMEK-SEVGİ DERNEĞİ Aynı konulara duyarlı kışı, demek ve vakıflarla ıletışım kurmak istiyor Yazrçma adresi: EsatCad. 34/10 Küçökesat-Ankara Tel: 425 38 25 Fat 425 26 39 Sigorta kartımı kaybettim. Hûkümsüzdür. FATMA DEMlRCt GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTT1RMA ÎLANI T.C. BODRUM tCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN DosyaNo: 1994/168 Tal. Satılmasına karar venlen gayrimenkulün cinsı, kıymetı, adetı, evsafı: Bodrum ılçesı, Islımhanelen Köyü, Bağla mevkıınde kain, tapunun %2 parsel, N18 c-22 d, 11 cilt, 1083 sahife- smde kayıtlı, 962 no'lu parselde kat ırtifakı kurulan 2/59 arsa paylı. 51 ve 52 no'lu dubleks meskenlerin henûz inşaatının yapılmadığı arsa nitelıklı taşınmazlardır. Satılmasına karar venlen gaynmenkul, ılçenin Islımhanelen Köyü, Bağla mevkıınde, Görece'den Bağla ve Kargı Koyu istikametine giden karayolunun Bağla kavşağının 200-300 m. gensinde ve bu yoldan sol tarafa aynlan tali yol ile ulaşılmaktadır. Bu anayoldan dik bir eğimle yükselmektedir. Solda vadi vardır. Vadideki Kuzudere mevkıinden tekrar yukanya eği- len yükselen parsel, önceden ımar uygulaması görmüştür 962 no'lu parsel ana parseldır. Bağla yoluna uzaklığı yaklaşık 400 m.'dir. Parsel imar parselidir. Bağla karayolundan ulaşan y- ol, dar toprak yoldur. Araçla ulaşmak mümkündûr. Elektnk yakın çevrede vardır. Denizi tamamen görmektedir. Bıtışikte diğer parsellerin yollan açılmıştır. Tapu kaydrna göre üzerinde kat ırtifakı kurulduğu anlasılmaktadır. Plandakı konumu Taks % 15, Kaks % 30 görûlmektedır. GayrimeDkullerin muhammen değerleri: 1-2/59 arsa paylı ınşaatı yapılmamış 51 no'lu bağımsız bölüm arsa muhammen bedeli: 65.000.000.- TL. 2- 2/59 arsa paylı ınşaatı yapılmamış 52 no'lu bağımsız bölüm arsa muhammen bedeli: 65.000.000 - TL. fraar durumu: Dosyasındadır. Şanşşartian: 1-51 bağ. bölüm no'lu arsa, saat: 10.20'den 10.30'a kadar, 2- 52 bağ. bölüm no'lu arsa, saat: 10.35'ten 10 45'e kadar. Bınncı satışlar 18.8.1995 tanhınde saat 10.20-10.45'e kadar Bodrum Adlıyesı bahçesınde açık arttırma suretıyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmin edılen kıymetın % 75'inı ve rüç- hanlı alacaklılar varsa alacaldan mecmuunu ve satış masraflannı geçmek şartı ile ıhale ohınur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artnranın taahhüdü baki kalmak şartıyla 28.8.1995 günü aynı yer ve aynı saatlerde ikinci arttırmaya çıkanlacaktır. Bu arttırmada da rüçhanlı alacaklılann alacağını ve satış masraflannı geçmesi şartı ile kıymetin % 40'ını bulduğunda iha- le olunur. 2- Arttırmaya ıştırak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin % 20'si nıspetınde pey akçesı veya bu mıktar kadar millı bir bankanın temınat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşüı pa- ra ıledır. Alıcı istediğınde 20 günü geçmemek üzere mehil venlebilir. Resmi ıhale, tapu harç ve masraflan, KDV alıcıya aıttir. Birikmiş vergıler, tellahye ücretı satış bedelinden ödenir. 3- Ipotek sahıbı alacaklılarla diğer ilgıhlerin (+) bu gaynmenkul üzenndekı haklannı hususıyle faız ve masrafa daır olan ıddialannın dayanağı belgeler ile on beş gün içinde daıremı- ze bıldırmeleri lazımdır. Aksi takdirde haklan tapu sıcili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hanç bırakılacaklardır. 4- Satış bedeli, hemen veya venlen mühlet içinde ödenmezse lcra ve lflas Kanunu'nun 133. maddesı geregince ıhale feshedilir. tki ihale arasındakı farktan ve % 30 faızden alıcı ve kefilleri mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektır. .. . . . 5- Şartname, ilan tarihınden itibaren herkesin görebilmesi için daırede açık olup masrafı verildiğınde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebılir. 6- Satışa ıştırak edenlenn şartnameyı görmüş ve münderecatını kabul etmış sayılacaklan, başkaca bilgi almak ısteyenlenn 1994/168 Tal. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmalan ılan olunur. 28.6.1995 (+) bginler tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Basın. 31436
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle