Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 TEMMUZ 1995 PAZAR
OLAYLAR VE GORUŞLER
Onıirlû bir Türkiye için...
ARİF ÇAVDAR ATABEV (Atatürk Sanat, Sağlık, Eğıtim
ve EHn Vakfi) Başkanı
Y
uce Atatürk'un gençlı-
ğe seslenışınde belırtttğı
ağır koşullar, Mondros
Sılah Bırakılması \e
Sevr Banş Sözleşmesı
hukumlennın getırdığı
onursuz koşullardı Bu koşullar, Osman-
lı Imparatorluğu'nun en gûçlü dönemle-
nnden başlayarak değışık Avrupa ulke-
lenne tanıdığı odun ve ayrıcalıklar nede-
nıyle zaten tam olmavan bağımsızlığı-
mızın yıtınlmesıydı
Külturel kimliğimızin vitirilmesi: Os-
manlı tmparatorlugu fethettığı ulkelenn
külturel egemenlığı altına gınnıştı Tûrk-
ler. Arap ABC'sı (alfabesı) ılebırlıkte. bı-
lım dihnde Arapçayı ve edebıyat dılınde
de Farsçayı benımsenuştı Boylece, Os-
manlı Sarayı'nda ve devlet burokrasısm-
de kullanılan ve "Osmanbca" denılen,
kulturel kımlığımıze yabancı bır dıl doğ-
muştu O zamankı ıletışım olanaklannm
kısıtlılığı bu külturel kırlenmenın daha da
yaygınlaşmasını ve ulusal kultür ve kım-
hğımızın tümüyle yıtınlmesını onlemış-
tı Ancak Turkıye Cumhunyetı'nın ku-
rulmasından sonra oluşturulan Turk Ta-
nh Kurumu (Turk Tanhını Tetkık Cemı-
yetı) ıle Turk Dıl Kurumu (Tûrk Dılını
Tetkık Cemıyetı), ulusutnuzun kendı oz
kulturune yonelmesını sağlayan kurum-
lar olmuştur Neyleyelım kı 12 Eylul
1980 tanhınde ıhtılal yapan beş general
bu kurumlan devlet daıresıne donuştur-
mûş ve Ataturk'ün sağladığı akçalı kay-
naklan kurutmuşlardır
Ekonomik bağımstzlığınuzın yitiribne-
â: Osmanlı Imparatorluğu, şan ve şöhret
ıçın gınştığı fetıhler sırasında, ulkesının
ekonomik ve ınsan kaynaklannı comert-
çe harcamış, fakat yıtınlen ekonomik ve
ınsan kaynaklannın yennı doldurama-
mıştı
Avrupa'da oluşan ve gelışen sanayi
devrimi'nı ızleyen donemde Osmanlılar,
Avrupa'nm ekonomik teknolojık ve as-
ken üstunlüğüne hem boyun eğmış ve
hem de Av rupa kaynakJı bılımsel ve tek-
nolojık buluşlara yabancı kalmanın da
otesınde bunlara. "gâvur icadj" dıye duş-
man kesılmıştı Sonuçta, Avrupa devlet-
lennın ustun teknolojı ve sılah gucune dı-
renemeyen Osmanlı ordulan, VTvanaön-
lennden Sakarya genlenne kadar surul-
muştü Daha da kötüsu. Osmanlı împa-
ratorluğu, fethettığı ulkelenn ekonomik
varlıklarını somurecek \erde kendı sınır-
lı ekonomik kaynak \e olanaklannı. bu
ulkelenn ve ozellıkle. "kutsal toprakla-
n memur küacağun" dıve, Arap ulkele-
nnın kalkınmasına harcamıştı
Ticari ve adli kapHulasyonlar: Daha
Anadolu Selçuklulan dönemınden baş-
layarak Akdenız ulkelen tacırlenne tanı-
nan tıcan kapıtulasyonlar (ayncalıklar),
Osmanlı Imparatorluğu donemınde, ge-
nışletılerek surdurulmuştu Fatih Sultan
Mehmet donemınde, Cenevızlılere tanı-
nan tıcan kapıtulasyonlar KanuniSultan
Suleyman donemınde Fransızlara v e dev -
let nıtelığı bıle taşımamasına karşın Ve-
nedıklılere de tanınmıştı (1)
Gelışmış ülkelenn üst duzey teknolo-
jık olanakJanyla uretılen ustün nıtelıklı
mallar, tıcan kapıtulasyonlar (ayncalık-
lar) sayesınde. hıçbır kısıtlamaya (gum-
ruk vergısı, vb gıbı) bağlı olmadan, Os-
manlı ülkesıne sokulmuş ve bunlarla >a-
nşması olanaksız Osmanlı el sanatlannm
da tümüyle çökmesıne neden olunmuş-
tu Boylesme tıcan alışvenşlerden doğan
hukuksal çekışmelerde uygulanacak ya-
salar ve yetkılı mahkemeler yönunden,
yabancı tacırlere tanınan ayncalıklar ne-
denıyle, Osmanlı devletı yargısal ege-
menlığınden vazgeçmış ve Hınstıyanlar,
kendı hukukuna gore kendı kılıselennde
ve >abancılar da kendı konsoloshanele-
nnde yargılanmaktaydı
Bugün ülkemızde etkınlık gösteren
köktendıncı sıyasal partı lıderlennın, ık-
tıdara geldıklennde, "herkesin inancına
gore yargdanacağı'' yolundakı söylem-
len, gelecekte bızlen ılkel çol yasalanna
bağlı kılma tehlıkesı yanında Musluman
olmayanlan Osmanlı lmparatorluğu do-
nemınde sahıp olduklan yargısal kapıtü-
lasyonlara yenıden kavuşmalan olasılığı-
nı da varatmaktadır
Mali kapıtulasyonlar: Batı dunyası. sa-
nayı devnmınden sonra kendı sanayi
urunlenne yenı venı pazarlar bulmak ve
bu pazar ulkelenndekı hammaddelen de
ucuza kapatabılmek ıçın somurge arayış-
lannagırmıştı Boylece, sömurgelennde-
kı Musluman nufus, Osmanlı lmparator-
luğu sınırlan ıçındekı Musluman nüfus-
tan bıle fazla olmuştu
Hınstıyan Batı dünyası, sömürge ım-
paratorluklan kurarken bu gelışmelere
seyırcı kalan Osmanlı Imparatorluğu, tu-
tarlı, yararlı ve gerçekçı hıçbır amaca hız-
metetmeyen savaşlarsonucu. ekonomık
ve sosyal kaynaklannı tuketmış ve hazı-
nesmın gereksınımı ıçın gaynmüslım uy-
ruklan aracılığıyle, Hınstıvan Batı dün-
yasından sağladığı yuksek faızlı kredıle-
n. üretım alanlannda kullanacak yerde
gorkemlı saraylar, kasırlar konaklar ve
yalılann yapımı, pahalı ve luks eşyalar-
ladonatılması sara> ve çevresınındebde-
belı yaşam harcamalannın karşılanması,
camı turbevetankattekkelenndekımıs-
kın şeyh molla, seyyıd ve çelebılenn ge-
çımlennın sağlanması, kapıkulu ve hafi-
yelenn ulufelennın odenmesı yanında,
besleme başına odenen ruşvetlerden ar-
tarsa, bunlan da bırkaç rüştıye, bır kaç sa-
nat okulu, ıdadı ve sübyan okulunun açıl-
masına harcamıştı
Alınmış olan borçlar suresı ıçınde ge-
n odenmeymce, alacaklı devletlerle, 25
Mayıs 1854 tanhınde, unzalanan bırborç
anlaşması ıle "Düyunu Umumrye" (borç-
lar yonetımı) dıye anılan ve Osmanlı
Devletı'nın gelır kaynaklanna, yabancı
güçlerce, el konulmasını sağlayan "ma-
li rutsakhk" ya dau
mali kapitülasyon"un
temellen atılmıştı Lozan Banş Antlaş-
masryla sona erdınlen bu yönetımden
kalan borçlann gen odenmesı ıse 1954
yılına kadar surdurulmuştu
Duyunu Umumıye (borçlar yonetımı)
Başkanı Sir Adam Block'un Osmanlı yo-
netımı uzenndekı guç ve etkınlığı, Hın-
dıstan'dakı Ingılız Krallığı temsılcısı
(Genel Valı)'nın gücunden fazla ve borç-
lar yonetımının kolluk guçlennın etkın-
lığı ıse Osmanlı Devletı'nın kolluk guç-
lennden daha üstundu
Osmanlı Imparatorluğu'nun ekonomı-
sı ve malıyesı uzenne, yukanda belırtıl-
dığı bıçımde, konulan ıpotek, o denlı
guçlüydu kı lkıncı Meşrutıyet'ın ılk hü-
kümetı (Hüseyin Hilmi Paşa Kabınesı)
kurulduktan sonra üzum ya da öbur mad-
delerden yapılan ıspırtolu ıçkılenn, Os-
manlı ülkesıne, ıthalını yasaklayan *ts-
pirtolar Yasası" ıle tzmır ve Selanık yo-
resındekı uzum üretıcılennın korunma-
sına vonelık önlemler alınınca, "borçlar
vönetimi"nın ağır baskılan yuzunden,
Malıye Nazın CavitBey, Meclıs-ı Mebu-
san kursusunden, söz konusu yasanın yu-
rürlukten kaldınldığını açıklamak zorun-
dakalmıştı Osmanlı lmparatorluğu'nun
son ıkı yüz yıllık donemınde, tüm eko-
nomı ve buyuk kazanç kaynaklan, Hıns-
tıyan Batı dünyası ve onlar adına, Os-
manlı ülkesınde tıcan etkınlıkte bulunan,
kendı uyruklan "Levantenler" ıle yerlı
Hınstıvanlann elındeydı Işm ılgınç ya-
nı, Halep ve guneyındekı sozde Osman-
lı topraklannda, Araplara tanınan olağa-
nustu ayncalıklar nedenıyle, Turklenn
payına duşen ış alanlan, bürokrasınm bır
kesımı ıle çıftçılık, amelelık ve askeriık-
le sınırlı kalıyordu Ulkenın arta kalan
ekonomik varlıklan (Arap ulkelennın
ıman ve beslenmesı)ne harcanıyordu
Askeri hagımaTİıgımız da yitirilıruşti:
Bınncı Dunya Savaşı sırasında, askerlık
alarunda bıle Osmanlı ordulannın ko-
mutası Alman generallenne bırakılmış-
ö Boylesme asken bır teslımıyet duru-
munda. Turk ordulannın yönetımınde,
Alman generallennın, Türk çıkarlanna
göre değıl de Alman çıkarlanna gore ha-
reket etmelen doğaldı
Aslında Ataturk'e gore tam bağımsız-
iık demek "Sryasa, malıye, iktısat, ada-
let, askerlik, kultur gibı her alanda tam
bağunsızlıkvetamozguıiukdemektı Bu
sa\dıklanmın hcrhangı bınnde bağun-
sızlıktan voksunluk. ulusun ve ulkenin
gerçek anlamrv la biitun bağımstdığından
yoksuniuğu demektir."
Bu koşullarda ulkevı kurtarmaya ka-
rar veren Mustafa Kemal, şoyle dıyordu
"Baylar, bu durum karş»sında. bır tek ka-
rar vanü. O da ulusal egemenliğe davalı
bağılsız, koşulsuz (tam) bağunsu bır Turk
devletikurmak...İşte. dahaİstanbul'dan
çıkmadan once.duşundugumuz ve Sam-
sun'da \nadolu topraklarına a>ak basar
basmaz uvgulamava başladığımız karar,
bu karar olmuştur."
ljU K Ataturk un 1 kmır lktısat Kong-
resı ndeh Soyleu Izmır tktısat Kongresı
Prof Dr A Afet lnan Türk Tarıh Kurumu
Yayınlan XVI DızıSavı46a 2 Bash(1989)
s S9
ARADABIR
ÜMİT SARIASLAN Resım O&etmenı
Ormanları Seviyorsak...
Ankara'nın yakın yorelerının bır zaman once, bu-
tunuyle orman olduğunu, hatta Timur'un Ankara Sa-
vaşı sırasında fillennı bu ormanlarda sakladığını bılı-
yoruz Oysa bugun, Ankara ve çevresı boş topraklar,
kel tepelerle doludur, ormansızdır En yakın orman Kı-
zılcahamam'da başlamaktadır Gıtgıde azalan or-
manlanmız, Turkıye topraklannın yuzde 24 8'ını kap-
lamaktadır lyı nıtelıklı orman alanlarıysa bu toplamın
yuzde 2/5'ı oranındadır Oysa, ormancılık bılımıne
gore orman varlığımızın yurt topraklarıntn yuzde
30'unu kaplaması gerekıyor Bu oran, Fınlandıya'da
yuzde 69, Isveç'te yuzde 53, Avusturya'da yuzde 38,
Romanya'da yuzde 37'dır
Ormanlanmızın yüzde 60 7'sının çok az ekonomik
değer yaratan bozuk orman oluşu, ote yandan bu-
gun ıçın sadece yakacak odun elde edılen baltalık or-
man oranının yuzde 47 gıbı yuksek bır sayıya ulaş-
ması, Turkıye'mızın orman bakımından yoksul bırul-
ke olduğunu gostemnektedır Yurt sevgısı kuru sozle
olmaz Bu kotu gıdışm onunu almalıyız Değılse, kı-
sa bır sure sonra Ankara'ya en yakın ormanın uzak-
lığı, Kızılcahamam'auzaklığının ıkı uç katınaçıkacak-
tır
Istatıstıklere gore Turkıye'de orman ıçı ve orman
kenan koy sayısı 15 722 Bu koylerde yaşayan ınsan
sayısı 8 mılyon 373 kışı Genel nufusumuzun 22 5'ı
Bılınen bır şey, ama yınelemekte yarar var Ormanlık
koylerde toprak az ve verımsız Koy emekçılennm bu
toprakla, gereklı tanmsal urunlen elde etmesı, bu yol-
dan geçımını sağlaması yaşamını surdurmesı ola-
naksız
Devlet, ormanlık yerlerde koyluyu ucuz fiyatla ke-
sım ve çekım ışlerınde çalıştırmaktadır Bu ış karşılı-
ğında koylunun aldığı para devede kulaktır 16 bıne
yakın bu orman ıçı ve orman yakınındakı koylenmız-
de yaşama koşullan, obur koylenmıze oranla daha
ağırdır Bır kere toprak yok denecek kadar azdır
1
Bu
topraklann bır boluğu de orman yakarak oluşturul-
duğu ıçın daha yargı (mahkeme) onunde olan yerter-
dır Ekılıp, bıçılemez Bu yuzden orman koylennden
kentlere ve yurtdışına akın daha yoğundur Oysa lyı
bır çalışma duzenı ve ışletmecılık anlayışıyla Turkıye
ormanlan daha venmlı bır bıçımde ışletılebılır Devlet
daha çok kâr edebılır, bınlerce ınsan ışsızlıkten kur-
tanlabılır Orman koylusu de kentlenn yolunu tutmaz
Koyde kalanlar, ormanı kesıp yakmaz
Orman, yıllarca polıtıkanın, çırkın polıtıkacının kır-
bacı olmuş Orman, seçımlerde orman koylusunun
oyunu almak ıçın kullanılmaktadır Hele polıtıkacıdan
yuz bulan orman koylusunun elınde keçı, balta ateş
uçlüsu lyıce gemı azıya almıştır Öyle kı bır gunde bın-
lerce çam balta ıle kesılmekte, tarım alanı açmak ıçın
donumlerce orman yakılmaktadır Orman koylerının
toprak azlığı, geçım koşullarının guçluğu, onlan -suç
da olsa- kaçakçılık yapmaya zorluyor Kadınlarla ge-
celerı yapılan orman kaçakçılığının oykusu burada
anlatılacak gıbı değıl Bu bır roman konusu Bu du-
ruma kokten çozum bulmak yerıne, goz yummak
hem memtekete hem koytuye kotuluk aslında
1
Gun-
luk çıkar kaygıları, sıyasal kordovuşu yanında kımın
umurunda memleket ormanlarının kınldığı, orman
koylusunun somurulduğu
•••
Orman suçlannın seçım ve af yıllannda çoğaldığı
bır gerçektır Orman yangınlan da orman suçlan kap-
samında olduğundan, seçım zamanlannda, af soy-
lentılennın çıktığı gunlerde bırden artmaktadır Sıya-
sal duruma bağlı olarak orman suçlarında bır artış ol-
duğu bıle soylenebılır Bugune değın çıkanlmış orman
yasalarının yururluğe gırdığı tanhler gozden geçıhr-
se, genellıkle, seçım donemlerıne denk duştuğu go-
rulecektır llgınçtır, seçım ve af soylentılennın çıktığı
zamanlarda, yangın sayısı artarken sanık yakalama
oranı azalmaktadır'
Gun geçmıyor kı memleketın bır yanında orman
yangını çıkmasın
1
Yangın ayları yıne gelıp çattı ve ılk
yangınlar acı vermeye başladı Koalısyon hukume-
tınden herçevrenın ayn beklentısı, ayrı ıstemı vardır
Bır bakıma doğaldır bu Bızışımız tanıklığımız gere-
ğı oncelıkler sıralamasında Turkıye ormancılığının,
orman koylusunun sorunlanna eğılınmesını, orman
yağmasına, orman yangınlarına dur denılmesını bek-
leyenlerdenız (*)
(*) Bu vazıyı şaır orman emekçısı tsmail Gençtürk un
yahnlarda 2 Basısıyapılan Orman ve Orman Kmlen (Pros-
pero Yayınlan) adlı htabına aldığı 1963 ıle 1993 tarıhlen
arasınaayazümış ormancılığımızın, orman polıtıkalannın
ıncelenıp, ırdelendığı otuzu aşlan yazısından ayırdığım tum-
celerie kurdum Şu yangınlarm gorulduğu •iirada uvancı
olabıleceğını umdum
Erkek egemenliğinin ürünü: Entrikacı kadın
SIBEL AK.YEL Başkent Onı Başkent Holdıng A Ş Ege Bolgesı Temsılcısı
A
taerkıl aıle yapısı üzenne temellen-
dınlmış toplumsal yaşamımızda
erkeğm egemenlığı adeta bır dog-
ma olarak algılanır tartışılmaz ve
ıtıraf etmek gerekırse kadınlanmı-
zın çok büyuk bırkesımınce dahı
son derece benımsenır
Son yıllarda ülkemızde sosyal yaşamda eşıt ış,
eşıt emek ve eşıt haklara talıp olan kadınlanmızın
sayısında önemlı bır artış olmasına karşın ülkemız-
de kadın, gerek kolektıf bılınç dışı süreçler ve ka-
lıtsal faktörler gerekse geleneksel külturün bır ız-
duşümu olarak aıle yaşamı ıçensınde çok kuçük
yaşlardan ıtıbaren 'erkek üstünluğu'. 'erkek ege-
menliği' gıbı kavramlarla donatılmaya başlar Böv-
lesı bır peşın güç ve egemenlık onayına karşın ka-
dın, doğanın ve toplumun evnmıne koşut (paralel)
olarak gıderek daha çağdaşlaşan ülkemız toplum-
sal yaşamında kendıne daha guvenh ve az hasar gö-
rebıleceğı bır yer edınmeye çalışır, bır şekılde var
olabılme savaşına gırer
Ancak son derece kuçuk yaşlardan ben şerbetlen-
dığı 'ikincı sınıflık" ve aıle yaşamında benımsettın-
len 'erkek üstünluğu' (baba ve erkek kardeşe sunu-
lan ayncalıklar gıbı) kavramı onu, var oluş savaşı-
mını çoğu kez (çok durust olmayan) başka yönelış-
lere taşımak durumunda bırakır
K.ız çocuklanmız, daha çok kuçük yaşlardan baş-
layarak yıllarca ev ışlennın sıkıcılığı, koca ılgısız-
lığı, duyarsızlığı ve aıle yaşamıyla ılgılı tüm süreç-
len altında ezılen annenın vükunü hafifletebılecek
potansıyel bır hızmetçı adayı olarak görülur, bu gö-
rüş "Sen, kız çocuğusun, mutlaka ev ışlerini öğreo-
meüsin'" şeklınde mazeretlerle akla uvgun hale ge-
tınlmeve çalışılır daha buluğ çağına gırer gırmez
ev ışlennın büyük ölçüde üstune aktanldığı bır aıle
üyesıne dönüşturülür
Erkek kardeşıne tanındığı halde bırçok hak ve
özgurlükten yoksun bırakılan, bu yuzden duşunsel
bır kapasıte ve özgün bır kışılık gelıştıremeyen ve
her ne kadar bellı bır alanda öğretım (kolej, yuksek
öğrenıme vs) hakkına kavuşturulsa da yabanıl (vah-
şı) ve arabesk kapıtalıst düzen altında debelenıp du-
ran ve kadını bır meta olarak gören geleneksel kül-
türün etkısıyle, özü gelıştırmekten daha çok bıçım-
sel değışımı kendını temel erek edınır Işte böylesı
bır sağlıksız çıkış noktası, onun gelecektekı kısu-, ye-
tersızvemutsuzyaşamınıntemelınıatar Duygusal,
düşünsel ve fizıksel bır çakışmadan daha çok ıyı bır
'kısmet' bularak sınıf atlamayı ya da zengın bır ya-
şamda edılgen (pasıf) bır taşbebek olmayı düşler Bu
onun ıçın hem bunaldığı ev ışlennden ve aıle bas-
kısından bır kaçış hem de toplumsal anlamda onay
bulacak ve alkışlanacak bır terfi anlamını taşır Bu
bağlamda onu erkeğın dünya görüşü duygusal ve
düşünsel kapasıtesı ve kışısel özellıklen değıl, salt
'cüzdan ıveütr'ıılgılendırmektedır Erkeğınmes-
leğı ıle ılgılı tercıh hıyerarşılen dönem dönem de-
ğışır
Işte erkek ıçın de kadın ıçın de ıçtensız ve daha
sahte bır süreç bu noktada başlar Erkek, bırçok genç
kızın şartlandığı ve hayal ettığı, belkı de kendı kışı-
sel ve sosyal venlenyle hıçbır tutarlılığı olmayan,
tüm sorunlannın tılsımlı bır çözümü olarak tanım-
ladığı 'beyaz aüı prens'ı oynarken kadın da bu 'be-
yaz atfa prens' ı av layabılmek ıçın tuylennı parlatır.
kımı zaman ovkünmelı (taklıtlı) bırbıçımı (Madon-
na, Ajda Pekkan, Claudia Schiffer.vs)) esas cıddı so-
run bu noktada başlar çunkü temel bazı seçıcılık-
lerden yoksun adeta bır mayınlı tarla özellığıne sa-
hıp, toplumun çekırdeğı ve göz bebeğı 'aile' kuru-
mu böylece bır sahtecılık üzenne kurulmuş olur ve
nun taraflar kendılenyle ılgısı olmayan sözde (sah-
Festivarde bu hafta:
THE VVALLACE COLLECTION
10 Temmuz 1995, Aya Irını Muzesı, 19.00
PADOVA VE VENETO ODA ORKESTRASI
11-12 Temmuz 1995, Aya Irını Muzesı, 19.00
AVUSTURYA-MACARİSTAN HAYDN ORK.
ADAM FISCHER şef
İDİL BİRET pıyano
13 Temmuz 1995, AKM Buyuk Salon, 19.00
AVUSTURYA-MACARİSTAN HAYDN ORK. &
PHILHARMONIA KOROSU
ADAM FISCHER şef
15-16 Temmuz 1995, Aya Irini Müzesi, 19 00
Bu ûan
Cumburiyet Gazetesi mn
kaıkıstyla ucretstz olarak
\aytnlanmıştır
Bıletler AKM (252 99 38-39) Akmerkez (282 08 30) ve
Aya Irını'de (527 18 18)
Kurumsal
Sponsorlır
EMLAK 1ANKAJI
IBM
MARMARA
I S T AN BUL
V
RENAUIT
İSUNIUI 23.ULUSLARARASI
KULTUR
İSTANBUL
UIKFI MUZIK FESTIl/ALI
te= pseudo) bır ımajı doldurma çabası ıçensınde
evlıhklennı yalan ve dürust olmayan bır temel üze-
nne oturturlar
Bu bılınen kısır döngüler bır yana benım asıl vu-
rgulamak ıstedıgım, kadının evhlığe ılk adım attığı
günden ıtıbaren ıçıne ıtıldığı 'ikivüzlü entrikaa ki-
şilik' Kültürümuze mal olmuş bırçok özdeyışte da-
hı söylemmı bulan bu yaklaşım ne yazıktır kı eşıt-
lıkçı bır yaklaşımdan yana dürüst bırçok kadınımız
kadar, belkı de onlardan daha da çok sayıda kadını-
mızm boylesı bır tuzaga gönullu olarak duşmesı, da-
ha da öte talıp olmasını anlamakta güçluk çekıyo-
rum Toplumsal yaşamda erkekle omuz omuza ve
eşıt koşullarda eşıt emek ve katkıya talıp olmak ye-
nne, çok yuksek eğıtımh kadmımızın dahı böylesı
bır role talıp olduğunu görmek benı gerçekten çok
üzüyor
Yasal yollardan aıle yaşamı ıçensınde saygın bır
yer edınemeyen böylesı kadınlanmız, kendı yeğle-
dıklen, ama kocalannca sankı öyle ıstenıyormuş gı-
bı sunduklan bır seçımle ev yaşamı ıçensınde bu-
yuk ölçüde evnmden ve aktıf bır ış yaşamının nı-
metlennden uzak ve statık kalırken 'kocanın gun-
düzevinın hanımefendısı, çocuklannın anası olacak-
sın. ama akşara vatağın da fahışesı'gıbı bazı onen-
lere kulak venrken 'kocanın ıkı çanağı varsa. bınnı
kıracaksın; çûnku biraz palazlanırsa. başka kadını
sever' gıbı akıl almaz derecede ıçtensız geleneksel
bazı çağnlara kulak vermekteler
Ilencı ve aydın kadınlanmızın da salt erkeklen
eleştırmek yenne, bu tuzaklara çoğu kez seve seve
düşen, bu boyundurugu yeğleyen, kolaycı ve entn-
kacı bu kadınlanmızı özeleştuıye ve sağduyuya da-
vet etmelerının de yennde olacağı görüşündeyım
Gerçekten ezılen. önünde saygıyla eğıldığım, yaşa-
mı pahasına onur savaşı veren kadınlanmızın yanı
sıra, toplumumuzda çok sayıda entnkacı kadının da
varlığını kabul etmenın gereklılığıne ınanıyorum
Zavallı veya edılgen gıbı göründüğü halde, İcocası-
nı maddı ve manevı anlamda
sömüren, yanı ıkı tasından bı-
nnı kıran eşıyle aynı evnmı
kaydetmedığı ıçın onu bır baş-
kasına kaptırdığında bır zalıme
donuşen, dedıkoduyu, ıkıyüz-
lülüğü, asalaklığı, falve büyü-
yü erdemsızlıkten saymayıp,
kocalanndan önce eve gırmeyı
bır övünç kaynağı edmen, Be-
kir \ ıldız gıbı nıce erkeğı bırer
'halkah kole'ye dönüştüren, kı-
mı zaman yarattığı bır 'kavna-
na', 'geiüı1
, 'görumce' frenkeş-
üyn'ıyla, erkeğı aılesıyle ken-
dısı arasında bır yeğlemeye
zorlayan, kendısınden boşan-
mak ıstenıldığınde. onursuzca
dırenıp, çocuklannı kocalannı
kazanabılmek ıçın bırer duygu
sömürü aracı olarak kullanabı-
len, türlü entnkadan kaçınma-
yan, bu onurla bağdaşmayan
savaşımını da kımı zaman 'yu-
va kurtarmak' gıbı soylu bır
gerekçe üzenne oturtabılen nı-
ce entnkacı kadınımızın da
özeleştınsını yapabılmenın ka-
dını daha ılen ve çağdaş bır çız-
gıye taşıyabılme uğraşısına
cıddı bır katkı sağlayacağı
mancındayun
Salt kadınca bütunleşmeler
ve körü körüne bır kadın fetı-
şızmı yenne, topyekun bır top-
lumsal evnmle olası olabılece-
ğıne ınandığım kadınlanmızın
kurtuluşunun salt egemen er-
kek göruşünun eleştınsıyle de-
ğıl, cıddı bır özeleştırıyle de
gerçekleşebıleceğme ınanma-
mızın bu davaya daha çok hız-
met edeceğı, Medenı Hukuk'ta
boşanmayı erkek açısından
zorlaştıncı maddeler ıçın sava-
şım v ermek yenne, kadını da-
ha özguvenlı, ozgur, aydın, ıle-
ncı ve dürüst bır dünya görü-
şüyle donanması gerektığıne
ıkna etmenın daha yennde ola-
cağı ınancındayım Atatürk
kadar guçlü bır kışılığı olan,
aydın, ılencı ve kadından yana
bır erkeğın dahı Latife Hanun
tarafından ne denlı mutsuz edı-
lebıleceğını de gozardı etme-
mek gerek
Bu kadınlanmıza buyük
ozan Nâznn Hîkmet'ın
dızelennı anımsatmakta yarar
görüyorum 'Demeye de dflim
varmıvor. ama'. 'Kabahatin
çoğu senın, camm kardeşun-.'
PENCERE
Anılar Istifinden
Bir Yaprakçık...
Çetın Altan dunku yazısında Aziz Nesin'ı anar-
ken Maltepe Tutukevı'nden soz açmış
Çetın yazıyor
"llhan Selçuk'/a Kartal'dakı askeri cezaevınde
yattığımız sıralarda bırgece kapı açıldı Azız Nesın 'ı
soktular ıçen
Bır sarmaş dolaş olma
- Ulan Azız nerden çıktın sen?
Kendıne ozgu hıç buyumemış gülücüğü ve sesıy-
le
- Kambersız duğun mu olur! "
Çetın'ın usta bır fırça darbesıyle gozler onune ser-
dığı ortak anı benı geçmışe goturdu
•
Yıl 1971
Mevsım ılkbahar
12 Mart ara donemı
Kartal (Maltepe) Askeri Cezaevı sıyası tutuklularla
dolu Bızım yırmı kışılık koğuşta ne ıstersen var1
Ya-
zar mı, çıçeğı burnunda devrımcı genç mı, orta yaş-
lı emekçı mı, eskı tufek mı Gençler dışarda gore-
meyeceklerı unlulerle ıçerde buluştuklanndan goz-
lennı dort açmışlar, anlatılanlan dınlıyorlar, dahaolan-
bıtenlenn farkında değıller, Çetın'le ben onumuzu
gormeye, geleceğı kestırmeye, sıkıyonetımın başımı-
za ne gıbı dertler açacağını hesaplamaya çalışıyo-
ruz Askerie devnmcı arasındakı ılışkıler 27 Mayıs'tan
kalma bır sıcaklık ıçınde
Tutukevınde cıcım aylan
•
Yattığım ranza, koğuşun çıkış kapısını goruyordu
Bır gece sabaha doğru seslerle uyandım, gozlerımı
açtım, ama gozlerıme ınanamıyorum cezaevı ko-
mutanı Muhlis Yarbay, Azız Nesin'ı ıçen sokarken
dıyor kı
- llhan Bey'le Çetın Bey burada yatıyoriar
Meğer yarbay, geceleyın gozaltına alınan Azız Ne-
sın'e koğuş beğendırmek ıstıyormuş Herkes çığ-
lık çığlığa uyandı, sarmaş dolaş olduk
Ne guzel buluşma1
Koğuşta ortalığı bok goturuyordu, sağda, solda,
yerlerde çopler ızmarıtler muşamba ortulu masanın
ustunde yarı ıçılmış, ıçınde sıgara sondurulmuş çay
bardaklan, yağ lekelerı
Azızbaktı
- Bu ne pıslık!
Turkıye Işçı Partısı Genel Sekreten Doktor Nihat
Sargın da bızım koğuştaydı, Azız Nesın, Nıhat'ı ta-
nıyor, hapıshanecılıkte deneyımı olduğunu bılıyor,
ona dondu
- Sen bu ışlen bılırsın, burayı neden duzeltmıyor-
sun?
Herkes masaya çoktu, gençler bızı çevreledıler,
soyleşı gırgıra donuştu
•
Tutukevı, Maltepe Zııtılı Tugayı'nın konuşlandığı
arazının ıçındeydı; koğuşlar yetmedığı ıçın çevrede-
kı barakalar da kullanılıyordu Azız'ın koğuşumuzda-
kı konukluğu az surdu, Muhlis Yarbay, Nesin'ı aJıp gıt-
tı
Muhlis Yarbay cın gıbıydı, bunca delıfişek genç,
unlu yazar, sıyasal tutuklu ve devnmcı subayın bu-
lunduğu bır yen yonetmek kolay değıldı, sap ıle sa-
man kımı zaman bırbınne karışıyordu
Ertesı gunu sordum
- Azız Nesin'ı nereye goturdunüz?
Tutukevı komutanı dedı kı
- Yukardakı barakalardan bınne goturdüm Yalnız
başına yatmak ıstıyor, çalışacakmış, yazı yetıştırecek-
mış, kalemını kâğıdını onune koydum, rahat etb.
lyı adamdı Muhlis Yarbay, ama bana "Suyunu ar-
pasmı onüne koydum, rahat ettı" dıyonmuş gıbı gel-
dı
•
Çetın'ın yazısı bana bınbır anıdan bınnı, belleğın
çekmecesınden çekmek fırsatını verdı, bır gun otu-
rup geçmış gunlen yazmak zamanı da gelecek, ama
ne zaman''
natura
SİZE VE DÜNYATA ÎLK DEFA
TAKDtM EDİYORUZ...
4000 Yıllık Uykusundan Uyanışının
İLKTANIKLARI OLABİLÎRSÎNİZ!..
SAPİ.MAA-AMASVA (ıI./.İSİ
39-30 Temmuz
12-13 Ağustos
2.600.000.-T1. Peşin veya
1.300.000.-TI. Peşin + 950.000 x 2 talsit
SAPİMAA-II A'ITl SAS ( » I / İ S İ
15-16 Temmuz
05-06 Ağustos
19-20 Âğustos
2.900.000.-T1. Peşin veya
1.500.000.-T1. Peşin + 950.000 x 2 taksit
Gezi Ücreünlıı 100.000.-Tî'sl
Şapinırs-a Kazıstna Yardım Olarak
MAKBUZ KARŞILIĞINDA BAĞIŞLANACAKITR
Gezi Ücretlne Özel Ulaşım, YP. Koaaklazaa Rehber-
llk HlzmeÜeri, Ören Yeri Glrişlerl ve KDV Dahlldlr.
AY-SEL TURİZM
Olgunlar sokak 2/4 Bakanlıklar-ANKARA
Tel:(312) 417 21 35 -417 21 36 Fax: 418 34 69
EroTyon önlemekte
vtüammızı
savunmaktır.
T.EJV1A.
Turkıye Erozyonla
Mücadele,
Ağaçlandırma ve Doğal
Varlıklan Koruma Vakfı
Tel.: (0212) 281 10 27
268 09 85
SATILIK TELEFON
Bostancı bolgesınde
MQr.:
411 24 41 gundüz
362 84 33 gece
TERRİER
Satılık 1 aylık sut beyaz
temer yavrulan
Mür.: 411 24 41 gündüz
362 84 33 gece