Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9 TEMMUZ 1995 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Eski eser kaçakçısı Nevzat Telli, Londra'ya 90 kilo eroin sokarken yakalandı
Iııgüiz potisi, işbîrbği önerdi
Nevzat Telli'nin Londra'daki evinde
çoksayıda tarihi eser bulundu.
• Nisan ayı
sonunda yanş atı
taşıyan bir römork
içinde,
îngiitere'ye 90
kilo eroin sokan
Nevzat Telli, suç
ortaklanyla
birlikte yakalandı.
•îngiliz narkotik
polisi, Nevzat
Telli'nin Londra
yakınlanndaki
evinde yaptığı
aramada daha
önce Türkiye'den
kaçınlan eski
eserleri ele
geçirdi.
ÖZGENACAR
Îngiliz polisi, "esld eser ve ero-
in kaçakçısı" Nevzat TeUL'nin
Londra yakımndaki evinde Türki-
ye'den kaçınldığı anlaşılan bazı
eski eserler ele geçirdi. Scotland
Yard'dan bıryetkili. Cumhuriyet'e
"Uyuşturucu ve eski eser kaçakçı-
hğı arasında bağlantı olduğunu ar-
bk anlamış bulunuyoruz. Bu ne-
denle Türk polisrvie işbûiiğine ha-
znianryonız" dedi.
Bu açıklama hakkında görüşü-
nü sorduğumuz bir diplomatik
kaynak, "ilk aşamada. iki ülkenin
Dtştşleri bakanhklan arasında baş-
layacakgörüşmeier sonucunda In-
gffiz potis yetkililerinin sonbahar-
da Türkhe'ye gelmelerinin söz ko-
nusu olabileceğmi" söyledi.
Anımsanacağı ûzere Nevzat
Telli; Münih'te yaşayan ağabeyi
Edip ve bir başka ünlü kaçakçi Fu-
atUzülmezile birlikte, Elmali'dan
Kültür Bakanlığı'na çağnNevzat Telli'nin 90 kilo eroinle yakalanmasından
sonra kendisinin eski eser kaçakçılıgıyla bağlantısı da
kanıtlanmış oldu. Şimdi Kültür ve Dışişleri bakanlık-
lanna önemli bir görev düşüyor. îngiliz Dışişleri Ba-
kanlığı'na bir diplomatik nota verilerek, şu noktala-
nn gerçekleştirilmesi sağlanmalıdır:
1. Türk hükümetinin Amerika'da "Ehnah Define-
si" konusunda açtığı davaya belge olarak sunulması
amacıyla Türkiye'yi Boston Federal Mahkemesi'nde
temsil eden Amerikalı avukatlann, Nevzat Telli'nin
Londra'daki tutukevinde ifadesini almalan sağlanma-
lıdır.
2. Türk Mali Şube ve Narkotik Şube yetkililerinin
de Nevzat Telli'nin ifadesini almalan gerçekleştıril-
melidir.
3. Londra'da Sotheby's ve Christie's gibi müzayede
evlennde Nevzat Telli'nin hangı tarihlerde ve ne gibi
eserleri satışa çıkardığına ilişkın listeler. bu kuruluş-
lann bilgısayar ve fotoğraf arşivlennden sağlanmalı-
dır.
4. Londra'da yaşayan Nevzat Telli ve ortaklan adı-
na gelmiş eski eserlerin dökümü, îngiliz gümrüğün-
den çıkanlmalıdır Bunlar gerçekleştiğinde hangi eser-
lerin Türkiye'den ve kimler tarafından kaçınldığı da
kolayca saptanmış ve böylece Türk eski eser mafya-
sına büyük bir darbe indirilmış olacaktır.
kaçınlan 2 bin gümüş antik sikke-
yi Boston'da bir Amerikalı zengi-
ne 3.5 milyon dolara (yaklaşık 154
milyar liraya) satmıştı.
Bu olayı açıkladığımız yazılar-
da Nevzat Telli'nin Avrupa'ya ay-
da 2 ton esrar sokan ve Alman-
ya'da cezaevinde yatan ünlü bir
uyuşturucu kaçakçısı olduğuna
dikkati çekmiştik.
O zaman Londra'da konuştuğu-
muz Scotland Yard ve Interpol'ün
lngiltere bölümü yetkililen, bu gö-
rüşümüzü ve aynca eski eser ve
Güven Park'ta bir garip gün
• Ne sarsak gün. Havuç varken sevimsiz kâğıtlan
çekiştirmek niye ki? Hele bu sıcakta. Niyetçinin
tavşanı, isteksiz. Burnunu uzatıp kenara firlattığı
kâğıdı okuyoruz. Abuk sabuk. Güne cuk oturuyor.
• Ne sarsak gün. Insanlar, ekmek kuyruğunda.
Mermer sandalyelerin sonuna değin uzuyor.
Bekleyiş, sıra dostluğu. Günlük dertler. Az ileride
gurultulu güvercinler, ekmek sepetlerinden dökülen
kınntılan didikliyor.
IŞIKKANSU
ANKARA - Ne sarsak gün.
Dolmuşçulara su satan adam,
bardaklannı gıcırdatarak
yıkıyor. Bardak yere düştü.
Toprağa bulandı. Suya tuttu
yine adam.
Ne sarsak gün. Sirk çadın
sanırsın atkestanesini. Gölgesi
kalemle çizilmiş olmasın?
Altındaki banka biri sere serpe
yatmış. "Paf dedi düştü, eğreti
giydiği ayakkabısı. Hıç oralı
değil. Demek, tavşan uykusu
değilmiş.
Ne sarsak gün. Havuç varken
sevimsiz kâğıtlan çekiştirmek
niye ki? Hele bu sıcakta.
Niyetçinin tavşanı, isteksiz.
Burnunu uzanp kenara firlattığı
kâğıdı okuyoruz. Abuk sabuk.
Güne cuk oturuyor.
Ne sarsak gün. Epeydir
rastlamazdık, bıyıklan
cıgaradan sararmış muhtar
kılıklıya. Kösteğinin zinciri
kısa. Iç cebini kanştırdı.
Tabakayı çıkardı. Açınca,
harman sansı parladı. Bitlis
tütünü olmalı. Kâğıdı,
başparmağı ile işaret
parmağının ortasına aldı.
Tütünü döktü. "firt" diye sardı.
Ağzına götürdü. Yaladı.
Turturamadı. Bir daha. Oldu.
Ucunu yaktı. Ağzına bolca
tütün geldi. Tükürdü.
Ne sarsak gün. Şıpıdık terlik,
gömleğindeki mikısi ayakkabı
boyasına bulanmış çocuk, tam
önümüzde. "Parlasuı ağabey."
Peki, parlasın. Pabucu, boya
sandığına koyduk. Tozlu bir
kafa eğildi. Sarkaç gibi.
Ayağımızı gıdıklayan ftrça ile
birlikte deviniyor. "Of" dedi
genç kadın, bebeğinin arabasını
akçaağacın altına çekerken.
Dökülür gibi oturdu. Biberonu
bebeğın ağzına dayadı. Bebeğin
yanaklan, kuş tüyü yastık gibi.
Emdikçe, bir şişiyor, bir iniyor,
can besliyor. Boyacı, cılaya
geçti. Dizlerini yere dayadı. Cila
kutusu kaydı, düştü.
Ne sarsak gün. Kaç baba, şu iki
bronz heykelin önünden
geçerken, anlamını ogluna
anlatır? Biri yaşh, duvara
dayanmış, elindekı sopalar
yerde. Diğen genç. ileriye atak
Yaşlı olanı, geçmişı,
Osmanlı'yı; genç olaru, bugünü,
geleceği, cumhuriyeti
simgeliyor. Şarapçı, bu iki devin
altında oturuyor. Kendisine
baktığımızı gördü. Eliyle
selamlamaya kalktı, dengesini
yitirdi. Az kaldı düşüyordu.
Ne sarsak gün. Şu havuzda, 30
yıl önce yelkenli yok muydu?
Hani, ufak bir tahta köprüyle
geçilen. "EHkkat et, suya
düşersin"' denılen cinsten.
Ne havuzda su, ne köprii ne de
yelkenli. Yıllar ile birlikte yel
almış. Arabalar park etmiş,
havuzun kenanna. Fıskıyede
kör tıpa.
Ne sarsak gün. Insanlar, ekmek
kuyruğunda. Mermer
sandalyelerin sonuna değin
uzuyor. Bekleyiş, sıra dostluğu.
Günlük dertler. Az ileride
gurultulu güvercinler, ekmek
Onlarcaişsui gizti gizügeçindirenGüven Park'tangeçtfler, sarsaJdıktan habersiz. (TARIK TINAZAY)
sepetlerinden dökülen kınntılan
didikliyor. Kızılay binasının
inşaatından uğultular
yükseliyor. Geçkince harum,
durmadan öten tartıya çıkıyor.
Yüzünü buruşturup iniyor.
Ne sarsak gün. Kafasına naylon
torba takmış kadın, kentin
çılgınhğını yüreğine ve beynıne
gömmüş. Gelen geçene, yaşama
bir küfür, bir küfür.
Sunturlusundan. Öğle sıcağında
güneş halkalan satan simitçi de
aldı nasibini. Cart kavuniçi
gömlekli adam, nerelidir, ne iş
yapar acaba? Bıyığını yan kesen
berbere kızmadı mı hıç?
O gün, Güven Park'tan geçtiler.
Onlarca işsizi gizli gizli
geçindiren alandan, sarsaklıktan
habersiz.
uyuşturucu kaçakçılıği arasında
bağlanti olduğuna ilişkin sözleri-
mizi de pek ciddiye almamışlardı.
Nevzat Telli. nisan sonunda ya-
nş atı taşımakta kullanılan bir rö-
mork içinde, Îngiitere'ye 90 kilo
eroini suç ortaklanyla birlikte sok-
tuktan sonra yakalandı.
îngiliz narkotik polis eki-
bı, Telli'yi eroinle yakala-
dıktan sonra Londra yakın-
lanndaki evinde arama yap-
tı ve Türkiye'den kaçınldığı
sanılan bazı eski eserler de
buldu.
Narkotik polıs bu eserle-
nn fotoğraflannı çekerek,
Türk Interpolü'ne iletilmek
üzere Scotland Yard'ın "Sa-
nat ve Antika Eserleri Suçla-
n Bölünıü''ne verdi.
Scotland Yard'ın bu bölü-
münün dedektifi olan yetki-
li, telefonda şöyle konuştu:
"Nevzat Telli"nin 90 kilo
eroinle yakalanması, görü-
şiimüzün değişmesinde ve
eski eser kaçakçılıgıyla uyuş-
turucu kaçakçüıgı arasında
önemli bağtanblar ve ortak
kaçakçılık yöntemlerinin
kullanıklığını anlamamızda
büyük etki yarattL"
Adının açıklanmasınj is-
temeyen ve daha önce Ro-
dos'takı Türk Vakfı'ndan
Londra'ya kaçınlan eski el-
yazması Kuran-ı Kerim'ler
olayında önemli katkılan
bulunmuş olan bu dedektıf,
Ödemiş'in Birgi Belde-
sı'ndeki Aydınoğlu Mehmet
Bey Camii'nden kaçınlan
673 yıllık minber kapıya da
el koyan îngiliz polisidir.
Scotland Yard dedektifi,
"eski eser ve uyuşturucu
bağlanüsı" hakkında aynca
şu örneği verdi.
"Oral Murat Yavuz adlı
bir Kıbnslı Türk'ün de ka-
lın kitap ciltlerinin içini oya-
rak İngiltere'ye kokain sok-
tuğunu saptadık ve kendisi-
ni Ugili birimlerimiz rurukla-
dL Yaptığımız soruşturma-
da 14 ay önce ölen, adı Birgi
minber kapısı olayına da ka-
nşan İngiliz değerli taşlar
tüccan Da\ ıd Knıght'a dü-
zenli olarak bazı eski eserler
satüğını da saptadık. Telli ve
Yavuz gibi her iki tür kaçak-
çütğa bulaşan başka örnek-
lerdeverilebiBr."
Bu işbirliği sonucunda
Telli ile işbirliği yapan bazı
ünlü Türk eski eser kaçakçı-
lannın da maskelerinın dü-
şeceğıne inanılıyor.
HAFTAYA BAKIŞ
AHMET TANER KIŞLALI
Nesin ve "Sıvas Ağıtı"...
Herkes susunca konuşmak için "Sıvas Ağıtı"n\
bir hafta sonraya ertelemiştim. Sıvas'ın Alevleri ile
bütünleşmiş olan, Aziz Nesin'i de bu arada yitire-
ceğimızi nereden bilebilirdim.
Bu dünyadan göçen, sadece Türk yazınının ya-
şayan iki devinden biri değil. Bir büyük düşünür.
Bir büyük yürek. Bir büyük inanç ve savaş adamı.
Yaşamını düşünceleri ile bütünleştirmiş, bir bü-
yük insan!
• • • ' "
Nesin'le ilk tanıştığımda lise öğrencisiydım. Ta-
nışıklığım "Deliler Boşandı" ile başlamıştı. Derken
kitap okurken birden kıkır kıkır gülen insanlar gö-
rür oldum... Tanışıklığım sürdü.
Kültür Bakanhğı görevimin en unutulmaz yanla-
rından birisi, kitaplarından tanıdığım çok kişi ile
karşı karşıya, yan yana gelmek oldu... Haldun
Taner'le, Aziz Nesin'le ayda iki tam gün birlikte
çalışmanın değeri benim için ölçülemezdi.
Nesin, Kültür Yüksek Kurulu'nun her toplantısı-
na en hazırlıklı gelenlerden olurdu. Karşılığında
hiçbir şey almadığı bir işi, bu ölçüde ciddiye alan,
onun kadar ünlü binsi daha acaba var mıdır?
Birikimi ve eşsiz zekâsına karşın, kendi düşün-
cesini dayatmaya kalkışmazdı. Hükümetin ve ku-
rulun içinde bulunduğu ortamın gereklerini göz
önüne almaya özen gösterirdi. Gerçekçiydi.
Kendini tatmine yönelik bir "entel" değil, toplu-
muna bir şeyler verebilme savaşımının süreklili-
ğinde, "gerçek biraydın"ö\.
Bir keresinde -saygısı nedeni ile- yapmaktan
kaçındığı bazı "sınıfsal tahlillen, benim yaptığımı
görünce şaşırmıştı...
Aylarca süren bir çalışmanın ürünü olan, "Kalıcı
Bir Kültür Siyaseti'ne katkısı büyüktü.
• • •
HüKümetten aynlmıştık.
Saygılarını sunmak için sıraya giren bazı tipler
ortadan yok olmuştu. Kendilerine bütün gücümle
yardımcı olmak için "öze/" çaba gösterdiğim bazı
sanatçılar, artık burun kıvırıyorlardı.
Fransa'dan davet edip, tüm olanaklanmızı önü-
ne serdığimiz bir tiyatro adamımız, "Devlet bize
hıçbır zaman destek olmadı; köstek olmasın da
razıyım" diye demeçler patlatıyordu. Ünlü bir se-
sin oğlu olan bir müzik adamımız da kendisine
gösterilen ilgi ve yardımlann karşılığını şöyle ver-
mekteydı:
- CHP'nin kültür politıkalannın ve uygulamalan-
nın, Demirel 'inkinden bir farkı yoktur. Bu devlet-
ten ne beklenir ki!
Ve kendisine bir şey verilmeyen, tersine kendisi
-adıyla ve katkılarryla- çok şey veren Aziz Nesin,
gür sesini bir kez daha yükseltti. Birlikte yaptıkla-
rımızı, yapmak ıstediğimiz halde yapamadıkları-
mızı savundu. Hiç zorunlu olmadığı halde, benim
"ilerici bir kişi" olduğumu söyledi.
Aziz Nesin farklıydı!
Çünkü kendisini kanıtlamıştı. Birtakım "entel"
grupçuklara yaranmak zorunda değıldi. "Ben
şöyle söylersem, acaba onlar ne der" kuşkuları-
nın çok çok ustüne çıkmıştı.
Numaracı cumhuriyetçilerin içten ve dıştan sırt-
lannın sıvazlandığı bir dönemde, her zamanki net-
liği ile bana şöyle dıyordu:
- Geçmişte Atatürk'ü eleştirmiş olmaktan do-
layı şımdi utanıyorum! Her geçen gün gözümde
daha da büyyyor!
• • •
Bu yazıyı yazarken tanıdığım bir bayan telefon
etti.
Eşinin mezarını zıyaretten geliyormuş. Uğur
Mumcu'nun mezannın başında dua okuyan, üstü
başı yırtık, 10-12 yaşlarında bir çocuk görmüş.
Duygulanmış...
O çocuk Mumcu'yu okumamıştı, tanımamıştı.
Ama sevgi ve saygı duyuyordu.
Nesin'e, Mumcu'ya küfredenler... Onlan hapis-
lere tıkanlar... Birtakım savcılar, yargıçlar... Birta-
kım Marmaris emeklileri...
Hepsi, hepsi unutulacaklari
Ama Sıvas'ta meşale olan, ölürken ölümsüzle-
şen 37 insanımız, Mumcu'larımız, Nesin'lerimiz
hep yaşayacaklar!
îlaçlı sudan zehirlenen onlarca kişi değişik hastanelerde tedavi altına alındı
İçmesııyıuuıtaıım ihıcıkanştuıldı
•Hastaneye gelen vatandaşlann içtikleri sulardan
zehirlendiklerinin belirlenmesi üzerine, Alifuatpaşa
belediye hoparlöründen sürekli olarak vatandaşlar
uyanlarak çeşmelerden akan sulann içilmemesi
istendi.
tLHANUYGUN
SAKARYA (Cumhuriyet)-Sa-
karya'nın Geyve ilçesine bağlı Ali-
fuatpaşa beldesinde içme suyu şe-
bekesine kimliğı henüz belirlene-
meyen kişilerce tanm ilacı kanştı-
nlcü. Musluk suyu içerek zehirle-
nenler, Geyve Devlet Hastanesı'ne
kaldınldılar.
Önceki gece saat 20.30 su^lann-
da birçok kişi kusma ve yüksek ateş
sonucu Geyve Devlet Hastanesı'ne
başvurdu. Hastaneye gelen vatan-
daşlann içtiklen sulardan zehirlen-
diklerinin belirlenmesi üzerine.
Alifuatpaşa belediye hoparlörün-
den sürekli olarak vatandaşlar uya-
nlarak çeşmelerden akan sulann
içilmemesi istendi.
Zehirlenme olaylan üzerinee Sa-
karya Sağlık Müdürü Doğan Uysal
da Alifuatpaşa'ya gelerek Belediye
Başkanı Ahmet Yılmaz'dan bilgi al-
dı. Daha sonra Geyve Devlet Has-
tanesi Başhekım M. Kemal Yazıcı-
oğhı'ndan bilgi alan Uysal, içme su-
yu şehir şebekesine bol mıktarda ta-
:
nm ilacının kanştınldığını açıkladı.
Şehre içme suyu sağlayan pompa-
larda da inceleme yapan Alifuatpa-
şa Belediye Başkanı Ahmet Ydmaz,
burada yaptığı açıklamada. "tçme
sııyuna tanm ilacı kabbnış. Ancak
tanm ilacının nasıl ve nereden atıl-
dı*ını henüz belirle>emedik. Belki
detaıiada ilaçlama >apan kö>lü va-
tandaşlanmızui tankerlerinden bir
sızmaolmuştur" dedi. Sakarya Va-
lısi Erdinç Büyükakaun su şebeke-
sine tanm ilacı kanşması ola>
r
ında
sabotaj ihtimah bulunmadığını söy-
ledi.
Geyve yöresinde meyveciliğin
>oğun olduğunu hatırlatan Büyü-
kakalın, "İlacıaçiftçilertarafindan
yanbşhkla ya da çocuklar tarahn-
dan oyun o>narken içme suyu şebe-
kesine kanşbnlmış olabileceğini sa-
nıyoruz. Olavda sabotaj ihtimali
yok" diye konuştu.
680 bin kamu iscisinin gorusmeleri sürüyor
I •• ••
yumuşadı
• Devlet Bakanı Bekir Sami Daçe,
'Tek ücret zammına yöneliş var.
Türk-İş'in düşüncelerini dikkate
almak zorundayız' dedi.
GÜNEŞ GÜRSON
VNKARA - Kamu sektöründe çalışan
680 bin işçi adına sendikalarla pazarlık ma-
sasına oturan hükümet, ücret zammı konu-
smdaki ta\Tinı yumuşattı. "Her işletmeye
ayn zam"ilkesinden vazgeçen hükümette,
*^ek ücret zanunı"verme eğilimi oluştu.
ICamu kesımi toplusözleşmelerinden so-
n m l u Devlet Bakanı Bekir Sami Daçe,
"Tek ücretzammına yöneliş var. Türk-tş'in
düşünceierini dikkate almak zorundayız''
d«ü.
Daçe, yaptığı açıklamada, bu hafta için-
de Türk-lş ile ücret pazarlığına oturabile-
ceiderini belirterek, ^Idari maddelerdeki
trlanıklıklar aşüıyor. Ücrete endeksli idari
nruddeleri ise, ücretle birlikte konuşumz.
Önümüzdeki hafta,Türk-lş ile bir arayage-
lebihnz" dedi.
Daçe, sadece 4-5 kunıluşun ekonomik
açıdan kendi ayaklan üzerinde dxu"duğunu,
geri kalanının ise kaynak aktanmıyla var-
lığını sürdürdüğünü kaydetti.
Işçiye yüksek oranda ücret zammı veril-
mesinin, bu kurumlann *yıkılmasuıa'' ve
işçilenn "kapı önüne bırakılmasına" yol
açacağını ifade eden Daçe, şunlan söyle-
di:
"Benim bu konuda söykdiklerimi CHP
de, bizim kanat da eleştiriyor. Verilen zam-
la ya kuruluşlar \ ıkılır ya da 5 bin işçi var-
sa 3 bine düşer. En geç önümüzdeki hafta,
Türk-İş'le görüşecegiz.''
Daçe, ücretle ilışkili idari maddelerdeki
uyuşmazhğın sürmesi durumunda, söz ko-
nusu idari maddelerin kaldınlarak, ücret
zammına eklenmesinin söz konusu olabi-
leceğini de belirtti.
Bakan Ziya Halis, Cumhuriyet'i ziyaret etti:
Erken seçim gündemde
• Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Ziya Halis, anayasa
değişikliğı konusunda 15-20 gün
içinde uzlaşma sağlanamazsa erken
seçimin gündeme geleceğini
söyledi.
İstanbul Haber Servisi - Çalışma ve Sos-
yal Güvenlik Bakanı Ziya Halis. "Anayasa
değişikük maddeleri, partiler arasındaki
uzlaşmaya yakın ve tatmin edici şekilde
parlamentoda kabul edflmezse önümüzde-
ki dönemde erken seçime gidiKr" dedi.
Dün gazetemizi ziyaret ederek. Genel
Yayın Yönetmenimiz Orhan Erinç, Genel
Yayın Koordinatörümüz Hikmet Çetinkaya
ve Yazıişleri Müdürümüz tbrahim Yüdız
ile görüşen Halis, koahsyon hükümetiyle
önümüzdeki günlerin olası siyasal geliş-
meleri hakkında düşüncelenni açıkladı.
Halis, koalisyon hükümetinin süreklilik
kazanmasının ve genel seçimlerin 1996 yı-
lında yapılma olasılığının 15-20 gün içinde
anayasa değişikliği konusunda "bir şeyler
yapılabilmesine" bağlı olduğunu söyledi.
ANAP'ın ve genel başkanı Mesut Yıl-
maz'ın anayasa değişiklikleri konusunda
samimi davranmadığını sövleyen Halis,
"Önümüzdeki günlerde uzlaşmaya yatkm
bir ha\a oluşur \c bazı anayasa degişiklik
maddeleri kabul edflirse Meclis'in biraz da-
ha meşruiyet kazanması sö/ konusu olabi-
iir. Ama şu haliyie bir erken seçim görülü-
yor" dedi.
Halis, meclisin altyapısını kurmak için
"hazırlık kurulu"oluşrurmayı uygun gör-
düklerini söyledi. Halis, tüm kuruluş tem-
silcilerinin yanı sıra DtSK ve Hak-lş'in de
gözlemcı olarak katılacağı ilk toplantıyı 18
temmuzda gerçekleştireceklenni kaydetti.
Ereğli Demir Çelik Fabrikası'nda Türk
Metal Sendikası ile Birleşik Metal Sendi-
kası arasındaki yetki sorununa değinen
Halis, "Bize ulaştınlan kayıtlara göre Türk
Metal Sendikası, yetki almaya yakın bir
noktaya ulaşmış. Âncak bu konudaki çok
ciddi hirazlar beni rahatsız etti. Şu anda so-
runun çözümü için çahşıyor" dedi.
Erman Sahiti:
Gerekîrse
istifa
ederim
ESRAYENER
ANKARA - CHP Genel
Başkanı ve Başbakan Yar-
dımcısı Hikmet Çetin, Ba-
yındırlık ve Iskân Bakanı
Erman Şahin'ın Devlet Ba-
kanlığı'na kaydırılmasında
ısrar ederken. bu öneriyı ka-
bul etmeyeceğını açıklayan
Şahın. "Çetin ısrariı olursa
istifa ederim" dedi.
Şahin. Cumhuriyet'e yap-
tığı değerlendırmede, arala-
rında Bayındırlık ve Iskân
Bakanhğı Müsteşarı Sela-
haddin Seyis'in de bulundu-
ğu 5 bürokratın görevden
alınmasına ılışkın karamame
nedeniyle Çetın'le düştüğü
anlaşmazhğın çözüldügünü,
ancak aralanndaki tüm so-
runlann bıtmedığıni anlattı.
Müsteşarın alınmasına
ilişkin kararnameyı geri çek-
tıği halde CHP lıderi Çe-
tin'in, önceki gün kendisin-
den yeniden Şehırcilıkten
Sorumlu Devlet Bakanlı-
ğı'na geçmesini ıstedığini
anlatan Şahin. *Kabul etme-
dim. Ancak Sayın Çetin'le
tekrar görüşeceğiz. Israr
ederse istifayı düşünürüm"
diye konuştu.
Çetın'ın, kendisini bakan-
lıktan alma ısteğınm parti ıçı
baskılardan kaynaklandığmı
öne süren Şahin, "Sayın Çe-
tin'le son kez göriişeceğim.
Karanmı ondan sonra kesin-
leştireceğim. Ancak başka
bir bakanlığa geçmem. Ba-
kanhkta kalırsam yolsuzluk-
lann peşini bırakmam"' dedi.
OTURMA EYLEMİ 5. GÜNÜNDE
Anadolu Ajansı'na
hükümetten gözdağı
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - 16 kişinin iş
aktine son verilmesı nede-
niyle Anadolu Ajansı
öniinde başlatılan oturma
eylemi 5. gününe girerken,
hükümet başka ajans çalı-
şanlannı da çıkarmaya ha-
zırlanıyor. Anadolu Ajansı
Genel Müdürlüğü'nün
bağlı olduğu Devlet Baka-
nı ve Hükümet Sözcüsü
Yıldınm Aktuna, işten çı-
karmalar konusunda bilgi-
si olmadığını belirterek
"Daha çıkarmalan da ben-
ce gerekecek" dedi. Aktu-
na, Cumhuriyet'in ajans
çalışanlanmn işten çıkanl-
malanyla ilgili sorusuna.
"Hiç bilmiyorum. Konu,
benim dışımda. Bütçe da-
ralmış. Para ödeyemiyoriar,
istemeyerek. Geçmişte ya-
pılan bir hata" yanıtını ver-
di.
Ajansta 1991 yılında
300 kişinin çalıştığını, da-
ha sonra bu saymın yüzde
100 arttığını ifade eden
Aktuna, "Siyasilerin bu ko-
nuda sorumluluğu yok
mu" sorusu üzenne de şun-
lan söyledi:
"Sorumluluğu hedef ala-
rak konuşmuyorum. Çıka-
nlma. yanhş olmuş. Bilgim
dahilinde. Ancak, ajans' 11-
gi1i" kuruluş. Özerk bir ku-
ruluş. Ben, sadece bazı ko-
nularda akıl veriyorum.
'Şunu yapın, şunu yapma-
ym' diyorum."
AA Yönetım Kuru-
lu'nun işten çıkarma kara-
n konusunda bir yönlendir-
mesi veya baskısı olmadı-
ğını ifade eden Aktuna,
"Olayı, tek taraflı olarak
göremem. Daha çıkanlma-
lan da bence gerekecek.
'Çıkaracağınız insanlar,
genç değil, emeklilik yaşı-
na ulaşmış olsun. Kalitelı
olanlan çıkarmayın' de-
dim. Ama sadecetavsiye ni-
teüğmde" diye konuş-
tu. Aktuna, işten atılanlann
geri alınması konusunda
Devlet Bakanı Necmettin
Cevheri'nin "arabulu-
cu"olarak devreye girme-
sini de "Ajansla alakası
yok" diye değerlendirdi.
AA Yönetim Kuru-
lu'nun, önceki hafta aldığı
karar üzerine, "teknolojik
yenfleme" gerekçesiyle 16
kişinin iş aktine son veril-
mişti. Ikisi ışyeri temsilcı-
si olan ve işten çıkanlan-
lardan 9'u kıdem tazminat-
lannı alırken, 7 kişi AA
Genel Müdürlüğü önünde
5 gün önce oturma eylemi
başlatmıştı.
AA önündekı oturma ey-
lemıne, önceki gün Anka-
ra'dakı oturma eylemleri
nedeniyle duruşma için ge-
len 31 memur sendikası
yönetıcisı destek zıyarerin-
de bulundu.
tşten atma karanna tqj-
kilerin yoğunlaşmasının
ardından, ajans yönetim
kurulunun toplanması için
çağn yapıldı.