25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 TEMMUZ 1995 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Eski eser kaçakçısı Nevzat Telli, Londra'ya 90 kilo eroin sokarken yakalandı Iııgüiz potisi, işbîrbği önerdi Nevzat Telli'nin Londra'daki evinde çoksayıda tarihi eser bulundu. • Nisan ayı sonunda yanş atı taşıyan bir römork içinde, îngiitere'ye 90 kilo eroin sokan Nevzat Telli, suç ortaklanyla birlikte yakalandı. •îngiliz narkotik polisi, Nevzat Telli'nin Londra yakınlanndaki evinde yaptığı aramada daha önce Türkiye'den kaçınlan eski eserleri ele geçirdi. ÖZGENACAR Îngiliz polisi, "esld eser ve ero- in kaçakçısı" Nevzat TeUL'nin Londra yakımndaki evinde Türki- ye'den kaçınldığı anlaşılan bazı eski eserler ele geçirdi. Scotland Yard'dan bıryetkili. Cumhuriyet'e "Uyuşturucu ve eski eser kaçakçı- hğı arasında bağlantı olduğunu ar- bk anlamış bulunuyoruz. Bu ne- denle Türk polisrvie işbûiiğine ha- znianryonız" dedi. Bu açıklama hakkında görüşü- nü sorduğumuz bir diplomatik kaynak, "ilk aşamada. iki ülkenin Dtştşleri bakanhklan arasında baş- layacakgörüşmeier sonucunda In- gffiz potis yetkililerinin sonbahar- da Türkhe'ye gelmelerinin söz ko- nusu olabileceğmi" söyledi. Anımsanacağı ûzere Nevzat Telli; Münih'te yaşayan ağabeyi Edip ve bir başka ünlü kaçakçi Fu- atUzülmezile birlikte, Elmali'dan Kültür Bakanlığı'na çağnNevzat Telli'nin 90 kilo eroinle yakalanmasından sonra kendisinin eski eser kaçakçılıgıyla bağlantısı da kanıtlanmış oldu. Şimdi Kültür ve Dışişleri bakanlık- lanna önemli bir görev düşüyor. îngiliz Dışişleri Ba- kanlığı'na bir diplomatik nota verilerek, şu noktala- nn gerçekleştirilmesi sağlanmalıdır: 1. Türk hükümetinin Amerika'da "Ehnah Define- si" konusunda açtığı davaya belge olarak sunulması amacıyla Türkiye'yi Boston Federal Mahkemesi'nde temsil eden Amerikalı avukatlann, Nevzat Telli'nin Londra'daki tutukevinde ifadesini almalan sağlanma- lıdır. 2. Türk Mali Şube ve Narkotik Şube yetkililerinin de Nevzat Telli'nin ifadesini almalan gerçekleştıril- melidir. 3. Londra'da Sotheby's ve Christie's gibi müzayede evlennde Nevzat Telli'nin hangı tarihlerde ve ne gibi eserleri satışa çıkardığına ilişkın listeler. bu kuruluş- lann bilgısayar ve fotoğraf arşivlennden sağlanmalı- dır. 4. Londra'da yaşayan Nevzat Telli ve ortaklan adı- na gelmiş eski eserlerin dökümü, îngiliz gümrüğün- den çıkanlmalıdır Bunlar gerçekleştiğinde hangi eser- lerin Türkiye'den ve kimler tarafından kaçınldığı da kolayca saptanmış ve böylece Türk eski eser mafya- sına büyük bir darbe indirilmış olacaktır. kaçınlan 2 bin gümüş antik sikke- yi Boston'da bir Amerikalı zengi- ne 3.5 milyon dolara (yaklaşık 154 milyar liraya) satmıştı. Bu olayı açıkladığımız yazılar- da Nevzat Telli'nin Avrupa'ya ay- da 2 ton esrar sokan ve Alman- ya'da cezaevinde yatan ünlü bir uyuşturucu kaçakçısı olduğuna dikkati çekmiştik. O zaman Londra'da konuştuğu- muz Scotland Yard ve Interpol'ün lngiltere bölümü yetkililen, bu gö- rüşümüzü ve aynca eski eser ve Güven Park'ta bir garip gün • Ne sarsak gün. Havuç varken sevimsiz kâğıtlan çekiştirmek niye ki? Hele bu sıcakta. Niyetçinin tavşanı, isteksiz. Burnunu uzatıp kenara firlattığı kâğıdı okuyoruz. Abuk sabuk. Güne cuk oturuyor. • Ne sarsak gün. Insanlar, ekmek kuyruğunda. Mermer sandalyelerin sonuna değin uzuyor. Bekleyiş, sıra dostluğu. Günlük dertler. Az ileride gurultulu güvercinler, ekmek sepetlerinden dökülen kınntılan didikliyor. IŞIKKANSU ANKARA - Ne sarsak gün. Dolmuşçulara su satan adam, bardaklannı gıcırdatarak yıkıyor. Bardak yere düştü. Toprağa bulandı. Suya tuttu yine adam. Ne sarsak gün. Sirk çadın sanırsın atkestanesini. Gölgesi kalemle çizilmiş olmasın? Altındaki banka biri sere serpe yatmış. "Paf dedi düştü, eğreti giydiği ayakkabısı. Hıç oralı değil. Demek, tavşan uykusu değilmiş. Ne sarsak gün. Havuç varken sevimsiz kâğıtlan çekiştirmek niye ki? Hele bu sıcakta. Niyetçinin tavşanı, isteksiz. Burnunu uzanp kenara firlattığı kâğıdı okuyoruz. Abuk sabuk. Güne cuk oturuyor. Ne sarsak gün. Epeydir rastlamazdık, bıyıklan cıgaradan sararmış muhtar kılıklıya. Kösteğinin zinciri kısa. Iç cebini kanştırdı. Tabakayı çıkardı. Açınca, harman sansı parladı. Bitlis tütünü olmalı. Kâğıdı, başparmağı ile işaret parmağının ortasına aldı. Tütünü döktü. "firt" diye sardı. Ağzına götürdü. Yaladı. Turturamadı. Bir daha. Oldu. Ucunu yaktı. Ağzına bolca tütün geldi. Tükürdü. Ne sarsak gün. Şıpıdık terlik, gömleğindeki mikısi ayakkabı boyasına bulanmış çocuk, tam önümüzde. "Parlasuı ağabey." Peki, parlasın. Pabucu, boya sandığına koyduk. Tozlu bir kafa eğildi. Sarkaç gibi. Ayağımızı gıdıklayan ftrça ile birlikte deviniyor. "Of" dedi genç kadın, bebeğinin arabasını akçaağacın altına çekerken. Dökülür gibi oturdu. Biberonu bebeğın ağzına dayadı. Bebeğin yanaklan, kuş tüyü yastık gibi. Emdikçe, bir şişiyor, bir iniyor, can besliyor. Boyacı, cılaya geçti. Dizlerini yere dayadı. Cila kutusu kaydı, düştü. Ne sarsak gün. Kaç baba, şu iki bronz heykelin önünden geçerken, anlamını ogluna anlatır? Biri yaşh, duvara dayanmış, elindekı sopalar yerde. Diğen genç. ileriye atak Yaşlı olanı, geçmişı, Osmanlı'yı; genç olaru, bugünü, geleceği, cumhuriyeti simgeliyor. Şarapçı, bu iki devin altında oturuyor. Kendisine baktığımızı gördü. Eliyle selamlamaya kalktı, dengesini yitirdi. Az kaldı düşüyordu. Ne sarsak gün. Şu havuzda, 30 yıl önce yelkenli yok muydu? Hani, ufak bir tahta köprüyle geçilen. "EHkkat et, suya düşersin"' denılen cinsten. Ne havuzda su, ne köprii ne de yelkenli. Yıllar ile birlikte yel almış. Arabalar park etmiş, havuzun kenanna. Fıskıyede kör tıpa. Ne sarsak gün. Insanlar, ekmek kuyruğunda. Mermer sandalyelerin sonuna değin uzuyor. Bekleyiş, sıra dostluğu. Günlük dertler. Az ileride gurultulu güvercinler, ekmek Onlarcaişsui gizti gizügeçindirenGüven Park'tangeçtfler, sarsaJdıktan habersiz. (TARIK TINAZAY) sepetlerinden dökülen kınntılan didikliyor. Kızılay binasının inşaatından uğultular yükseliyor. Geçkince harum, durmadan öten tartıya çıkıyor. Yüzünü buruşturup iniyor. Ne sarsak gün. Kafasına naylon torba takmış kadın, kentin çılgınhğını yüreğine ve beynıne gömmüş. Gelen geçene, yaşama bir küfür, bir küfür. Sunturlusundan. Öğle sıcağında güneş halkalan satan simitçi de aldı nasibini. Cart kavuniçi gömlekli adam, nerelidir, ne iş yapar acaba? Bıyığını yan kesen berbere kızmadı mı hıç? O gün, Güven Park'tan geçtiler. Onlarca işsizi gizli gizli geçindiren alandan, sarsaklıktan habersiz. uyuşturucu kaçakçılıği arasında bağlanti olduğuna ilişkin sözleri- mizi de pek ciddiye almamışlardı. Nevzat Telli. nisan sonunda ya- nş atı taşımakta kullanılan bir rö- mork içinde, Îngiitere'ye 90 kilo eroini suç ortaklanyla birlikte sok- tuktan sonra yakalandı. îngiliz narkotik polis eki- bı, Telli'yi eroinle yakala- dıktan sonra Londra yakın- lanndaki evinde arama yap- tı ve Türkiye'den kaçınldığı sanılan bazı eski eserler de buldu. Narkotik polıs bu eserle- nn fotoğraflannı çekerek, Türk Interpolü'ne iletilmek üzere Scotland Yard'ın "Sa- nat ve Antika Eserleri Suçla- n Bölünıü''ne verdi. Scotland Yard'ın bu bölü- münün dedektifi olan yetki- li, telefonda şöyle konuştu: "Nevzat Telli"nin 90 kilo eroinle yakalanması, görü- şiimüzün değişmesinde ve eski eser kaçakçılıgıyla uyuş- turucu kaçakçüıgı arasında önemli bağtanblar ve ortak kaçakçılık yöntemlerinin kullanıklığını anlamamızda büyük etki yarattL" Adının açıklanmasınj is- temeyen ve daha önce Ro- dos'takı Türk Vakfı'ndan Londra'ya kaçınlan eski el- yazması Kuran-ı Kerim'ler olayında önemli katkılan bulunmuş olan bu dedektıf, Ödemiş'in Birgi Belde- sı'ndeki Aydınoğlu Mehmet Bey Camii'nden kaçınlan 673 yıllık minber kapıya da el koyan îngiliz polisidir. Scotland Yard dedektifi, "eski eser ve uyuşturucu bağlanüsı" hakkında aynca şu örneği verdi. "Oral Murat Yavuz adlı bir Kıbnslı Türk'ün de ka- lın kitap ciltlerinin içini oya- rak İngiltere'ye kokain sok- tuğunu saptadık ve kendisi- ni Ugili birimlerimiz rurukla- dL Yaptığımız soruşturma- da 14 ay önce ölen, adı Birgi minber kapısı olayına da ka- nşan İngiliz değerli taşlar tüccan Da\ ıd Knıght'a dü- zenli olarak bazı eski eserler satüğını da saptadık. Telli ve Yavuz gibi her iki tür kaçak- çütğa bulaşan başka örnek- lerdeverilebiBr." Bu işbirliği sonucunda Telli ile işbirliği yapan bazı ünlü Türk eski eser kaçakçı- lannın da maskelerinın dü- şeceğıne inanılıyor. HAFTAYA BAKIŞ AHMET TANER KIŞLALI Nesin ve "Sıvas Ağıtı"... Herkes susunca konuşmak için "Sıvas Ağıtı"n\ bir hafta sonraya ertelemiştim. Sıvas'ın Alevleri ile bütünleşmiş olan, Aziz Nesin'i de bu arada yitire- ceğimızi nereden bilebilirdim. Bu dünyadan göçen, sadece Türk yazınının ya- şayan iki devinden biri değil. Bir büyük düşünür. Bir büyük yürek. Bir büyük inanç ve savaş adamı. Yaşamını düşünceleri ile bütünleştirmiş, bir bü- yük insan! • • • ' " Nesin'le ilk tanıştığımda lise öğrencisiydım. Ta- nışıklığım "Deliler Boşandı" ile başlamıştı. Derken kitap okurken birden kıkır kıkır gülen insanlar gö- rür oldum... Tanışıklığım sürdü. Kültür Bakanhğı görevimin en unutulmaz yanla- rından birisi, kitaplarından tanıdığım çok kişi ile karşı karşıya, yan yana gelmek oldu... Haldun Taner'le, Aziz Nesin'le ayda iki tam gün birlikte çalışmanın değeri benim için ölçülemezdi. Nesin, Kültür Yüksek Kurulu'nun her toplantısı- na en hazırlıklı gelenlerden olurdu. Karşılığında hiçbir şey almadığı bir işi, bu ölçüde ciddiye alan, onun kadar ünlü binsi daha acaba var mıdır? Birikimi ve eşsiz zekâsına karşın, kendi düşün- cesini dayatmaya kalkışmazdı. Hükümetin ve ku- rulun içinde bulunduğu ortamın gereklerini göz önüne almaya özen gösterirdi. Gerçekçiydi. Kendini tatmine yönelik bir "entel" değil, toplu- muna bir şeyler verebilme savaşımının süreklili- ğinde, "gerçek biraydın"ö\. Bir keresinde -saygısı nedeni ile- yapmaktan kaçındığı bazı "sınıfsal tahlillen, benim yaptığımı görünce şaşırmıştı... Aylarca süren bir çalışmanın ürünü olan, "Kalıcı Bir Kültür Siyaseti'ne katkısı büyüktü. • • • HüKümetten aynlmıştık. Saygılarını sunmak için sıraya giren bazı tipler ortadan yok olmuştu. Kendilerine bütün gücümle yardımcı olmak için "öze/" çaba gösterdiğim bazı sanatçılar, artık burun kıvırıyorlardı. Fransa'dan davet edip, tüm olanaklanmızı önü- ne serdığimiz bir tiyatro adamımız, "Devlet bize hıçbır zaman destek olmadı; köstek olmasın da razıyım" diye demeçler patlatıyordu. Ünlü bir se- sin oğlu olan bir müzik adamımız da kendisine gösterilen ilgi ve yardımlann karşılığını şöyle ver- mekteydı: - CHP'nin kültür politıkalannın ve uygulamalan- nın, Demirel 'inkinden bir farkı yoktur. Bu devlet- ten ne beklenir ki! Ve kendisine bir şey verilmeyen, tersine kendisi -adıyla ve katkılarryla- çok şey veren Aziz Nesin, gür sesini bir kez daha yükseltti. Birlikte yaptıkla- rımızı, yapmak ıstediğimiz halde yapamadıkları- mızı savundu. Hiç zorunlu olmadığı halde, benim "ilerici bir kişi" olduğumu söyledi. Aziz Nesin farklıydı! Çünkü kendisini kanıtlamıştı. Birtakım "entel" grupçuklara yaranmak zorunda değıldi. "Ben şöyle söylersem, acaba onlar ne der" kuşkuları- nın çok çok ustüne çıkmıştı. Numaracı cumhuriyetçilerin içten ve dıştan sırt- lannın sıvazlandığı bir dönemde, her zamanki net- liği ile bana şöyle dıyordu: - Geçmişte Atatürk'ü eleştirmiş olmaktan do- layı şımdi utanıyorum! Her geçen gün gözümde daha da büyyyor! • • • Bu yazıyı yazarken tanıdığım bir bayan telefon etti. Eşinin mezarını zıyaretten geliyormuş. Uğur Mumcu'nun mezannın başında dua okuyan, üstü başı yırtık, 10-12 yaşlarında bir çocuk görmüş. Duygulanmış... O çocuk Mumcu'yu okumamıştı, tanımamıştı. Ama sevgi ve saygı duyuyordu. Nesin'e, Mumcu'ya küfredenler... Onlan hapis- lere tıkanlar... Birtakım savcılar, yargıçlar... Birta- kım Marmaris emeklileri... Hepsi, hepsi unutulacaklari Ama Sıvas'ta meşale olan, ölürken ölümsüzle- şen 37 insanımız, Mumcu'larımız, Nesin'lerimiz hep yaşayacaklar! îlaçlı sudan zehirlenen onlarca kişi değişik hastanelerde tedavi altına alındı İçmesııyıuuıtaıım ihıcıkanştuıldı •Hastaneye gelen vatandaşlann içtikleri sulardan zehirlendiklerinin belirlenmesi üzerine, Alifuatpaşa belediye hoparlöründen sürekli olarak vatandaşlar uyanlarak çeşmelerden akan sulann içilmemesi istendi. tLHANUYGUN SAKARYA (Cumhuriyet)-Sa- karya'nın Geyve ilçesine bağlı Ali- fuatpaşa beldesinde içme suyu şe- bekesine kimliğı henüz belirlene- meyen kişilerce tanm ilacı kanştı- nlcü. Musluk suyu içerek zehirle- nenler, Geyve Devlet Hastanesı'ne kaldınldılar. Önceki gece saat 20.30 su^lann- da birçok kişi kusma ve yüksek ateş sonucu Geyve Devlet Hastanesı'ne başvurdu. Hastaneye gelen vatan- daşlann içtiklen sulardan zehirlen- diklerinin belirlenmesi üzerine. Alifuatpaşa belediye hoparlörün- den sürekli olarak vatandaşlar uya- nlarak çeşmelerden akan sulann içilmemesi istendi. Zehirlenme olaylan üzerinee Sa- karya Sağlık Müdürü Doğan Uysal da Alifuatpaşa'ya gelerek Belediye Başkanı Ahmet Yılmaz'dan bilgi al- dı. Daha sonra Geyve Devlet Has- tanesi Başhekım M. Kemal Yazıcı- oğhı'ndan bilgi alan Uysal, içme su- yu şehir şebekesine bol mıktarda ta- : nm ilacının kanştınldığını açıkladı. Şehre içme suyu sağlayan pompa- larda da inceleme yapan Alifuatpa- şa Belediye Başkanı Ahmet Ydmaz, burada yaptığı açıklamada. "tçme sııyuna tanm ilacı kabbnış. Ancak tanm ilacının nasıl ve nereden atıl- dı*ını henüz belirle>emedik. Belki detaıiada ilaçlama >apan kö>lü va- tandaşlanmızui tankerlerinden bir sızmaolmuştur" dedi. Sakarya Va- lısi Erdinç Büyükakaun su şebeke- sine tanm ilacı kanşması ola> r ında sabotaj ihtimah bulunmadığını söy- ledi. Geyve yöresinde meyveciliğin >oğun olduğunu hatırlatan Büyü- kakalın, "İlacıaçiftçilertarafindan yanbşhkla ya da çocuklar tarahn- dan oyun o>narken içme suyu şebe- kesine kanşbnlmış olabileceğini sa- nıyoruz. Olavda sabotaj ihtimali yok" diye konuştu. 680 bin kamu iscisinin gorusmeleri sürüyor I •• •• yumuşadı • Devlet Bakanı Bekir Sami Daçe, 'Tek ücret zammına yöneliş var. Türk-İş'in düşüncelerini dikkate almak zorundayız' dedi. GÜNEŞ GÜRSON VNKARA - Kamu sektöründe çalışan 680 bin işçi adına sendikalarla pazarlık ma- sasına oturan hükümet, ücret zammı konu- smdaki ta\Tinı yumuşattı. "Her işletmeye ayn zam"ilkesinden vazgeçen hükümette, *^ek ücret zanunı"verme eğilimi oluştu. ICamu kesımi toplusözleşmelerinden so- n m l u Devlet Bakanı Bekir Sami Daçe, "Tek ücretzammına yöneliş var. Türk-tş'in düşünceierini dikkate almak zorundayız'' d«ü. Daçe, yaptığı açıklamada, bu hafta için- de Türk-lş ile ücret pazarlığına oturabile- ceiderini belirterek, ^Idari maddelerdeki trlanıklıklar aşüıyor. Ücrete endeksli idari nruddeleri ise, ücretle birlikte konuşumz. Önümüzdeki hafta,Türk-lş ile bir arayage- lebihnz" dedi. Daçe, sadece 4-5 kunıluşun ekonomik açıdan kendi ayaklan üzerinde dxu"duğunu, geri kalanının ise kaynak aktanmıyla var- lığını sürdürdüğünü kaydetti. Işçiye yüksek oranda ücret zammı veril- mesinin, bu kurumlann *yıkılmasuıa'' ve işçilenn "kapı önüne bırakılmasına" yol açacağını ifade eden Daçe, şunlan söyle- di: "Benim bu konuda söykdiklerimi CHP de, bizim kanat da eleştiriyor. Verilen zam- la ya kuruluşlar \ ıkılır ya da 5 bin işçi var- sa 3 bine düşer. En geç önümüzdeki hafta, Türk-İş'le görüşecegiz.'' Daçe, ücretle ilışkili idari maddelerdeki uyuşmazhğın sürmesi durumunda, söz ko- nusu idari maddelerin kaldınlarak, ücret zammına eklenmesinin söz konusu olabi- leceğini de belirtti. Bakan Ziya Halis, Cumhuriyet'i ziyaret etti: Erken seçim gündemde • Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ziya Halis, anayasa değişikliğı konusunda 15-20 gün içinde uzlaşma sağlanamazsa erken seçimin gündeme geleceğini söyledi. İstanbul Haber Servisi - Çalışma ve Sos- yal Güvenlik Bakanı Ziya Halis. "Anayasa değişikük maddeleri, partiler arasındaki uzlaşmaya yakın ve tatmin edici şekilde parlamentoda kabul edflmezse önümüzde- ki dönemde erken seçime gidiKr" dedi. Dün gazetemizi ziyaret ederek. Genel Yayın Yönetmenimiz Orhan Erinç, Genel Yayın Koordinatörümüz Hikmet Çetinkaya ve Yazıişleri Müdürümüz tbrahim Yüdız ile görüşen Halis, koahsyon hükümetiyle önümüzdeki günlerin olası siyasal geliş- meleri hakkında düşüncelenni açıkladı. Halis, koalisyon hükümetinin süreklilik kazanmasının ve genel seçimlerin 1996 yı- lında yapılma olasılığının 15-20 gün içinde anayasa değişikliği konusunda "bir şeyler yapılabilmesine" bağlı olduğunu söyledi. ANAP'ın ve genel başkanı Mesut Yıl- maz'ın anayasa değişiklikleri konusunda samimi davranmadığını sövleyen Halis, "Önümüzdeki günlerde uzlaşmaya yatkm bir ha\a oluşur \c bazı anayasa degişiklik maddeleri kabul edflirse Meclis'in biraz da- ha meşruiyet kazanması sö/ konusu olabi- iir. Ama şu haliyie bir erken seçim görülü- yor" dedi. Halis, meclisin altyapısını kurmak için "hazırlık kurulu"oluşrurmayı uygun gör- düklerini söyledi. Halis, tüm kuruluş tem- silcilerinin yanı sıra DtSK ve Hak-lş'in de gözlemcı olarak katılacağı ilk toplantıyı 18 temmuzda gerçekleştireceklenni kaydetti. Ereğli Demir Çelik Fabrikası'nda Türk Metal Sendikası ile Birleşik Metal Sendi- kası arasındaki yetki sorununa değinen Halis, "Bize ulaştınlan kayıtlara göre Türk Metal Sendikası, yetki almaya yakın bir noktaya ulaşmış. Âncak bu konudaki çok ciddi hirazlar beni rahatsız etti. Şu anda so- runun çözümü için çahşıyor" dedi. Erman Sahiti: Gerekîrse istifa ederim ESRAYENER ANKARA - CHP Genel Başkanı ve Başbakan Yar- dımcısı Hikmet Çetin, Ba- yındırlık ve Iskân Bakanı Erman Şahin'ın Devlet Ba- kanlığı'na kaydırılmasında ısrar ederken. bu öneriyı ka- bul etmeyeceğını açıklayan Şahın. "Çetin ısrariı olursa istifa ederim" dedi. Şahin. Cumhuriyet'e yap- tığı değerlendırmede, arala- rında Bayındırlık ve Iskân Bakanhğı Müsteşarı Sela- haddin Seyis'in de bulundu- ğu 5 bürokratın görevden alınmasına ılışkın karamame nedeniyle Çetın'le düştüğü anlaşmazhğın çözüldügünü, ancak aralanndaki tüm so- runlann bıtmedığıni anlattı. Müsteşarın alınmasına ilişkin kararnameyı geri çek- tıği halde CHP lıderi Çe- tin'in, önceki gün kendisin- den yeniden Şehırcilıkten Sorumlu Devlet Bakanlı- ğı'na geçmesini ıstedığini anlatan Şahin. *Kabul etme- dim. Ancak Sayın Çetin'le tekrar görüşeceğiz. Israr ederse istifayı düşünürüm" diye konuştu. Çetın'ın, kendisini bakan- lıktan alma ısteğınm parti ıçı baskılardan kaynaklandığmı öne süren Şahin, "Sayın Çe- tin'le son kez göriişeceğim. Karanmı ondan sonra kesin- leştireceğim. Ancak başka bir bakanlığa geçmem. Ba- kanhkta kalırsam yolsuzluk- lann peşini bırakmam"' dedi. OTURMA EYLEMİ 5. GÜNÜNDE Anadolu Ajansı'na hükümetten gözdağı ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - 16 kişinin iş aktine son verilmesı nede- niyle Anadolu Ajansı öniinde başlatılan oturma eylemi 5. gününe girerken, hükümet başka ajans çalı- şanlannı da çıkarmaya ha- zırlanıyor. Anadolu Ajansı Genel Müdürlüğü'nün bağlı olduğu Devlet Baka- nı ve Hükümet Sözcüsü Yıldınm Aktuna, işten çı- karmalar konusunda bilgi- si olmadığını belirterek "Daha çıkarmalan da ben- ce gerekecek" dedi. Aktu- na, Cumhuriyet'in ajans çalışanlanmn işten çıkanl- malanyla ilgili sorusuna. "Hiç bilmiyorum. Konu, benim dışımda. Bütçe da- ralmış. Para ödeyemiyoriar, istemeyerek. Geçmişte ya- pılan bir hata" yanıtını ver- di. Ajansta 1991 yılında 300 kişinin çalıştığını, da- ha sonra bu saymın yüzde 100 arttığını ifade eden Aktuna, "Siyasilerin bu ko- nuda sorumluluğu yok mu" sorusu üzenne de şun- lan söyledi: "Sorumluluğu hedef ala- rak konuşmuyorum. Çıka- nlma. yanhş olmuş. Bilgim dahilinde. Ancak, ajans' 11- gi1i" kuruluş. Özerk bir ku- ruluş. Ben, sadece bazı ko- nularda akıl veriyorum. 'Şunu yapın, şunu yapma- ym' diyorum." AA Yönetım Kuru- lu'nun işten çıkarma kara- n konusunda bir yönlendir- mesi veya baskısı olmadı- ğını ifade eden Aktuna, "Olayı, tek taraflı olarak göremem. Daha çıkanlma- lan da bence gerekecek. 'Çıkaracağınız insanlar, genç değil, emeklilik yaşı- na ulaşmış olsun. Kalitelı olanlan çıkarmayın' de- dim. Ama sadecetavsiye ni- teüğmde" diye konuş- tu. Aktuna, işten atılanlann geri alınması konusunda Devlet Bakanı Necmettin Cevheri'nin "arabulu- cu"olarak devreye girme- sini de "Ajansla alakası yok" diye değerlendirdi. AA Yönetim Kuru- lu'nun, önceki hafta aldığı karar üzerine, "teknolojik yenfleme" gerekçesiyle 16 kişinin iş aktine son veril- mişti. Ikisi ışyeri temsilcı- si olan ve işten çıkanlan- lardan 9'u kıdem tazminat- lannı alırken, 7 kişi AA Genel Müdürlüğü önünde 5 gün önce oturma eylemi başlatmıştı. AA önündekı oturma ey- lemıne, önceki gün Anka- ra'dakı oturma eylemleri nedeniyle duruşma için ge- len 31 memur sendikası yönetıcisı destek zıyarerin- de bulundu. tşten atma karanna tqj- kilerin yoğunlaşmasının ardından, ajans yönetim kurulunun toplanması için çağn yapıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle