Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18TEMMUZ1995SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Türk-lş Genel Başkanı Bayram Meral, hükümetin Türk-İş'in sesine kulak vermesi gerektiğini söyledi
Kamııda tophıpazarbk
Bekir Sami Daçe
GUNEŞGURSON
ANKARA - 18 mılyon 500 bin lira tu-
tanndaki ortalama kamu işçisi ücretine,
yüzde 5.41 oranında yaptığı ücret artışı
önerisi sendikalar tarafından "sadaka"
olarak nitelendirilen hükûmet, Türk-
Iş'ten "resmi yanrt" bekliyor. Kamu ke-
simi toplusözleşmelerinden sorumlu
Devlet Bakanı Bekir Sami Daçe, toplu-
sözleşme sürecinin "evlemlerle bir yere
götürülemeyeceğini'' belırterek. "Türk-
fş'in bu tekİife yönelik yaklaşımını gör-
mek ihtiyacı içindeyiz. Konuşarak uzlaş-
mak, meseleleri çdzer" dedi. Hükümetin
ücret artışı önerisıni yakarakprotesto et-
tikten sonra Daçe ile telefonla görüşen
Türk-lş Genel Başkanı Bayram Meral
• Kamu kesimi toplusözleşmelerinden sorumlu Devlet Bakanı
Bekir Sami Daçe, toplusözleşme sürecinin "eylemlerle bir yere
götürülemeyeceğini" belirterek "Türk-İş'in bu teklife yönelik
yaklaşımını görmek ihtiyacı içindeyiz. Konuşarak uzlaşmak,
meseleleri çözer" dedi. Sendikaların ücret artışı konusunda
düşüncelerini net olarak ortaya koyması ve masa başında
konuşmaya devam edilmesi gerektiğini ifade eden Daçe,
"Konuşmak, daha kolay ve akılcı bir yoldur. Düşünceleri
gelirse, dikkate alacağız. Masada meselenin çözümlenmesinin
gereklerine yöneleceğiz" diye konuştu.
de, "Hükümet, Türk-lş'in sesine kulak
versin" diye konuştu.
Devlet Bakanı Daçe, Türk-lş yönetı-
cileri ve sendika başkanlannın, işçi üc-
retlerinin 500 bin lira ile 3 milyon lira
arasında arttınlmasını içeren önerisıni
yakmalannın ardından Cumhuriyet'e
yaptığı değerlendirmede. "Yapılacakşey,
yakmak >a da başka türlü eylemlere te-
vessûl etinek değildir. Türk-İş'in kendi
düşüncelerini hükümete bildirmesidir.
Demokrasi. aynı zamanda yasaiara da
saygıyı ifade eder. Biz, demokratik hak-
lannı yasalar içinde kullanmalanna, hep
saygdı olduk ve oluruz" dedi.
Sendikalann ücret artışı konusunda
düşüncelerini net olarak ortaya koyma-
sı ve masa başında konuşmaya devam
Bayram Meral
edilmesi gerektiğini ifade eden Daçe.
şunlan söyledi:
"Konuşmak. daha kolay ve alalcı bir
yoldur. Düşünceleri gelirse, dikkate ala-
cağız. Masada meselenin çözümlenmesi-
nin gereklerine > öneleceğiz. Türkiye'nin
ekonomik şartlan içinde, bir teklif getir-
dik. Bunun gerekçelerini de ortaya koy-
duk. Türk-İş'in yapması gereken, eylem
değiL Konu, kendi takdirlerinde. Yasalar
çerçeresinde, hak ara>ışı olarak tezahür
etsin. Demokratik hak kullanılmış olur.
Meseleyi eylemlerle değü konuşarak çöz-
mek gerekir. Mukabil görüşlerini, net ola-
rak bilmek ihtiyacı içindeyiz" diye ko-
nuştu.
Pazarlık sürecındeki gecikmenin, hü-
kümerten kaynaklanmadığmı savunan
• Türk-tş Başkanı Bayram Meral de sözleşme görüşmelerinin
"günün koşullanna uygun bir rakamla, masa başında
bitirilmesinden yana" olduklannı ifade ederek
"Hükümet, Türk-İş'in sesine kulak versin" dedi. Meral,
hükümeti "daha gerçekçi ve makul" rakam önermeye çağırarak
Şunlan söyledi: "Kamuda işçi ücretleri,
iddia edildiği gibi yüksek değil, 'Birisi az alıyor,
diğeri de az alsın' mantığı yanlıştır. Bizim amacımız,
ekonomik durumu kötü olanlann ekonomik durumunu iyi
düzeye getirmektir."
Daçe, şunlan söyledi:
"Biz, bir teklif getirdik Tûrk-tş'e. Geç
kaluidığı yolundaki şikâyetler vardı.
Türk-lş, konulann bir an önce sonuçlan-
masuu istiyordu. Gecikmenin temel ne-
deni biz değiliz. Sözleşmenin tabiatından
doğan durum var. Başkaıüar Kurulu top-
lanölannı yapacaklan için. değerlendir-
sinler diye düşündük, o sebeple götür-
dük. Ancak eylemlerle meseleler çözül-
müyor. Masa başında konuşmaya devam
edilmesi lazım. Net düşüncelerinin orta-
y« çıkması lazım. Her sözleşme böyle baş-
hyor. Konuşarak belli noktaya gelinir. Ko-
nuşmak daha kolay ve akılcı bir yoldur.
Düşünceleri gelirse, dikkate alacağız.
Masada meselenin çözümlenmesinin ge-
reklerine yöneleceğiz."
İsveren sendikaları arastırması
'Kamu işçisi
daha şanslı'
• Kamu işveren sendikalannca yapılan
karşılaştırmalara göre toplusözleşme
görüşmeleri idari ve ücret rnaddelerinde
tıkanan 680 bin kamu işçisinin ücret düzeyi,
bazı işkollarmda 10 milyon lirayı aşarak özel
sektör işçisini solladı.
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Kamu işveren
sendikalannca yapılan kar-
şılaştırmalara göre toplu-
sözleşme görüşmeleri idari
ve ücret maddelennde tıka-
nan 680 bin kamu işçisinin
ücret düzeyi, bazı işkollann-
da, 10 milyon lirayı aşan dü-
zeyde, özel sektör işçisini
solladı. Türk-lş'e bağlı sen-
dikalann metal ve tekstil ıg-
kollannda istediği enflas-
yon düzeyindeki artış ora-
nıyla, işçilerin ücret düzeyi-
nın ortalama çıplak brüt ola-
Türk-ls toplanıyor
eyleme
iıazır
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Türk-lş, hüküme-
tin, ortalama yüzde 5.4'lük
ücret artışı önensini reddet-
mesinın ardından, bugün ya-
pacağı genışletilmiş Başkan-
lar Kurulu toplantısında, ey-
lem takvüni ıçin düğmeye
sacak. DtSK Başkanlar
Kurulu da yann bir araya ge-
lerek eylemlere katılım ko-
nusunda değerlendirme ya-
pacak. Türk-lş'e bağlı 33
sendıkanın şube başkanlan
ve temsılcılerinın de katıla-
cağı toplantı. saat 10.00'da
Devlet Su Işlen (DSİ) konfe-
rans salonunda başlayacak.
Toplantıda, demokratikleş-
me, anayasa değişiklikleri,
asgari ücretve hükümetin üc-
ret artışı önerisi konusunda
Türk-İş'in geliştireceğı ey-
lem türleri behrlenecek. Top-
lu vizite eylemlerinin yanı sı-
ra DYP-CHP genel merkez
ve ıl-ilçe bınalannda kitlesel
protestolar, ışyeri ışgalleri ile
Ankara'da hükümetin ıstifa-
sının isteneceği bir mitıng
düzenlenmesı de toplantıda
ele alınacak.
rak 38 milyon liraya ulaş-
ması öngörüldü.
Metal işkolunda 1994 so-
nunda sağlanan ücret arüşla-
n, Türkiye Demir Çelik Iş-
letmeleri'nin (TDÇİ) giyi-
nik ücret düzeyine hâlâ ula-
şamazken özel sektörde
tekstil işkolunda sözleşmey-
le vanlan ücret düzeyinin,
Sümer Holding'deki artışı
14 ay sonra yakalayacağı he-
saplandı.
Bfiyfik uçunım
Kamu işveren sendıkala-
nnın özel sektör ile kamu
sektöründe bağıtlanan top-
lusözleşmeler arasındaki
ücret farklılıklanna ilişkin
yaptığı karşılaştırmaya göre
metal işkolunda Arçelik,
Tofaş, OYAK, BMC, Mer-
cedes-Benz, Otosan, AEG,
Tekfen, Philips ve Mannes-
man gibi fırmalann da ara-
lannda yer aldığı 174 işye-
rini kapsayan toplusözleş-
melerde 1 Eylül 1994 tari-
hinden itibaren verilen ücret
artışlan, TDÇl'nin primli
ücretine ancak 26 ay sonra
ulaşabilecek. Araştırmaya
göre, 1 Temmuz 1994 tari-
hinde, özel sektörde çalışan
bir işçi 9 milyon 356 bin li-
ra çıplak brüt ücret alırken,
aynı dönemde TDÇl'de ça-
lışan işçinin eline çıplak
brüt ücret olarak 19 milyon
782 bin lira, giydirilmiş
(primli) ücret olarak da 27
milyon 220 bin lira geçti.
Birinci altı ay için yüzde
42, ikinci altı ay için yüzde
31, üçüncü ve dördüncü al-
tı aylar için geçmiş altı ay-
lık enflasyon oranlannda
zam oranlan verilerek bağıt-
lanan MESS sözleşmesinde
ulaşılan ücret oranlan; T-
pÇi'nin 1 Temmuz 1994 ta-
rihindeki primsiz ücretine
sözleşmenin ilk yılı sonun-
da erişemezken, bu ücretin,
kamudaki primli ücret dü-
zeyine 26 ay sonra (1 Eylül
1996 tarihinde) ulaşması
öngörüldü.
Pblisin geniş güvenlik aldığı cezaevi önünde bir açıklama yapan tutuklu ve hükümlü yakınlan, çocuklaruun
hakb bir mücadele verdikJerini soyleyerek "Gerekirse biz de açlık grevi başlaünz" diye konuştular.
Ailelenden açhkgrevine destek
Protestolanm alkış ve algıtlarla sürdüren aileler, daha
sonra toplu halde Bayrampaşa rramvay durağına
yürüyerek dağıldı. 200 kişilik bir gnıp ise HADEP
Bahçelievler tlçe Merkea'ne gelerek açfak grevi başlatü.
(Fotoğraflar: KUBlLAY TUNTÜL)
tstanbul Haber Servisi - Tüm yurttaki cezaevlerinde
yatan PKK'li tutuklu ve hükümlülerin başlattığı açlık
grevine destek vermek amacıyla Bayrampaşa Cezaevi
önünde toplanan tutuklu yakınlan, protesto gösterisi
yaptı. Cezaevlerindeki koşullann düzeltilmesi,
Güneydoğu'da süren "Idrö savaşın" sona ermesi için
açlık grevi başlatan PKK'li tutuklu ve hükümlülere
destek vermek amacıyla Bayrampaşa Cezaevi'nin
önünde toplanan bine yakın kişi oturma eylemi yaptı.
Polisin yoğun güvenlik önlemi aldığı cezaevi önünde
bir açıklama yapan aileler, PKK'li tutuklu ve
hükümlülerin açlık grevini desteklediklerini söylediler.
Sık sık alkışlı protestoda bulunarak zılgıt çeken aileler,
"Biz kavga değil. banş istiyoruz. Bu kirli savaş bitsin.
Polis ve özel tim, bize Kürt olduğumuz için işkence
yapıyor, çocuklanmızı öldürüyor. Çocuklanmız hakh
bir mücadele veriyorlar. Biz de onlann açlık grevine
destek veriyoruz. Gerekirse biz de açhk grevi başlaünz"
dediler. Aileler daha sonra toplu halde Bayrampaşa
tramvay durağına yürüdü. Buradan Aksaray'a gelen
200 kişilik bir grup, metronun önünde oturma eylemi
yaptı. Oturma eylemi yapan grup, buradan HADEP
Bahçelieyler llçe Merİcezı'ne gelerek açlık grevı
başlattı. Öte yandan, Bayrampaşa Cezaevi 'nde
uyuşturucu kaçakçılığı suçundan Istanbul Devlet
Güvenlik Mahkemesi'nde yargılanmalan süren
Abdullah Kener ve Turgut Güner adlı iki tutuklu
arasında dün, adi tutuklu ve hükümlülerin kaldığı B
blok koğuşunda tartışma çıktı. Tartışmanm büyümesi
üzerine Kener, daha önceden içeriye soktuğu iddia
edilen silahıyla Güner'i vurdu. Ağır sekilde yaralanan
Güner, hastaneye kaldınlırken yolda yaşamım yitirdi.
Cezaevi yetkilileri, Güner'i cezaevi içinde öldüren
Kener'in, silahıyla birlikte ele geçirildiğini ve olayla
ilgili olarak gerekli soruşturmamn başlatıldığını
bildirdiler. lstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Avni BUgin
ise olayın siyasi yönünün bulunmadığmı belirtirken
gerekli çalışmamn savcılık tarafından yürütüleceğini
açıkladı.
Türk-İş'in, ücret artışı önerisi konu-
sunda "düşüncelerini resmen hükümete
yansıtmadıgınr vurgulayan Daçe, teklif-
lerinin yıllık maliyetinin 9-10 trilyon li-
ra tutannda olduğıınu, ıkınci yıl zammı-
nın da, "sistem kabul görürse, taroşüır-
sa" konuşulabileceğini belirtti.
CHP'ti bakanlar dûşûk buldu
"Birmakuldeuzlaşüınasının" önemı-
ne dikkat çeken Daçe, bazı CHP'li ba-
kanlann ücret artışmı düşük bulduklan-
na ilişkin açıklamalan konusunda şu de-
ğerlendirmeyi yaptı:
"Algan Hacaloğlu'na sordum. Bakan-
lara da teklifı gönderdik. İlgili bakanla-
ruı haberi var. 'Sız olsaydınız kabul ed-
er miydiniz sualı üzerine, süreç olduğu-
nu söyledim'dedL Söyleyiş
tarzı başka. Verilen anlam,
başında daha değişik. Hükü-
metin, hepimiz birlikte için-
deyiz; hükümet sorumlulu-
ğunu birlikte yerine getiriyo-
ruz. Koalisyonun uyum için-
de ghmesine çabalıyoruz."
Daçe, Türk-lş'ın, DtSK
ve memur sendikalanyla
birlikte, hükümeti istifaya
çağınnak ve erken seçim is-
temek ıçin eylem sürecini
başlatarak ücret önerisıne
yanıt vermesini de, "Hükü-
met konusu, seçim konusu,
parlamentonun yetld alanın-
da olan konuiardır. Seçim
olacaksa, hükümet konusu
olarak, pariamento karar
verir. Onlar, hükümeti be-
ğenmeyebilirler. parlamen-
toyu beğenmeyebiliıier. Ta-
bii haklandır. Karar merci-
leri, nihayet paıiamento-
dur" diye yorumladı.
Daçe, Yol-lş Sendikası ile
Köy Hizmetleri Genel Mü-
dürlüğü arasında geçen ay
imzalanan ve geçici işçi üc-
retlerim dondurarak, 500 bin
lira seyyanen artış uygulan-
masını öngören protokolün,
hükümetin önerisine etki-
siyle ilgili soruya da, " Pro-
tokolün, teklifle hiçbir ilgisi
yok. İlkc olarak da benzeriik
yok. Adaleti sağlama bakı-
mından. bir \<ol izlenmişti. Y-
ol-lş'le ilgili konu, emsal de-
ğil; olması da mümkün değiL
Ayn konular. İş güvencesi
sağlandL İkisi arasuıda fark-
lar var" >anıtını verdi.
Daçe. genel grev tüni ey-
lemlerin "Türldye'yikarga-
şaya sürükleyeceğini'' ve
"bir yere ulaşılmasının
mümkün oünayacagmı" sa-
vundu.
Meral, Daçe'yi aradı
Türk-lş Başkanı Meral,
AA'ya yaptığı açıklamada,
sözleşme görüşmelerinin
"günün koşullanna uygun
bir rakamla, masa başında
bitirilmesinden yana" ol-
duklannı ifade ederek, "Hü-
kümet,Türk-İş'in sesine ku-
lak versin" dedi.
Meral, hükümeti "daha
gerçekçi ve makul" rakam
önermeye çağırarak, "Ka-
muda işçi ücretleri, iddia
edildiği gibi yüksek değil,
'Birisi az alıyor, diğeri de az
alsın' mantığı yanlıştır. Bi-
zim amacımız. ekonomik
durumu kötü olanlann eko-
nomik durumunu iyi düzeye
getirmektir.
Ülkedehuzur istiyorlarsa,
sorunlan aza çekmek isti-
yorlarsa, hükütümet Türk-
İş'in sesine kulak vermeü-
dir" diye konuştu.
SHÇEK için Vakıf modelF gündemde
IŞIKKANSU
ANKARA- Kaduı ve aileden sorumlu Devlet Ba-
kanı AysdBaykaL Sosyal Hizmetlerve Çocuk Esir-
geme Kurumu'nun (SHÇEK), gerektiği biçimde
hizmet veremediği için yönetimde "vakıf mode-
B"ni gündeme getirmeye hazırlandığını bildırdi.
Baykal, "Sosyal hizmet mahaDeden başlaman,
demokratik yapılanma içinde yürütülmeü. Shü top-
kımun kuruma güç \ermesinL yönetimini denetle-
mesini ve ona kaülmasını istiyoruz" dedi.
Baykal, Cumhuriyet'e yaptığı açıklamada, büt-
çe ve kadro kısıtlamalan içinde SHÇEK'in gerek-
tiği biçimde hizmet yapamadığının kesinlikle orta-
da olduğunu belirterek "Çocuğa, yaşhya, özürlüye
hizmet sunamıyoruz. 10 bin kişiye hizmet sunarken
3 bini aşkın kişi kuyrukta ve bu kuyruk gitgide uzu-
yor. Artık yetiştinme yurtlan modelinin dışına çık-
manuz gereldyor. Küçük çapta uygulamasma baş-
lanan, çocuğun kendi ailesi yamnda bakımını özen-
dirici önlemlerin ahnması ve bunlann gehştirilmesi
gerek. Terkedümiş çocuklar bizim için büyük prob-
lem oimuyor, özürtülerin dışında. Çünkü, terk edil-
ntıiş çocuklan evlat edinmek için uzun kuyruklar
var" diye konuştu.
Annesi veya babası olup ekonomik ya da sosyal
Aysel Baykal
• Kadın ve aileden sorumlu Devlet Bakanı Aysel
Baykal, bütçe ve kadro kısıtlamalan içinde SHÇEK'in
gerektiği biçimde hizmet yapamadığının kesinlikle
ortada olduğunu belirtti. Baykal, "Çocuğa, yaşhya,
özürlüye hizmet sunamıyoruz. 10 bin kişiye hizmet
sunarken 3 bini aşkın kişi kuyrukta ve bu kuyruk gitgide
uzuyor. Artık yetiştirme yurtlan modelinin dışına
çıkmamız gerekiyor" dedi.
nedenlerle koruma altma alınan çocuklan evlat da
veremediklerini aktaran Baykal. şunlan söyledi:
"En başta bu modelin içinde sevgi yok. Bir sürii
öğretmen kullanıyoruz. Bu öğretmenler, sabah
09.00'da geliyor. akşam gküyor. Ama,o saatteçocuk-
lar yıırtta değil, okuldalar. Akşam çocuk geldiği za-
man nöbetçi öğretmenle baş başa kalryor. Sağlıklı bir
ilişki kurmak için bile sakit yok. Oğretmenlerimiz
çok zor koşuüarda görev yapmalanna rağmen, o
sevgiyi, anlayışı işin içine katmaya çalışıyorlar. Ama,
bunlar modelde yok. Sosyal hizmet politikalanna
çokyeni açıhmlar getirmemiz gerekiyor. Pek çok ül-
kede olduğu gibi sosyal hizmetin mahalleden başla-
ması gerektiğine inanıyoruz. Elbette bizim görev ü-
lerimizolacak, ama aynı zamanda bu görevliler. top-
lumun da bu işe katılımını sağlayacak işlev üstlene-
cekler. Mahalledeki insanlar, sosyal hizmete yönelik
ihtiyaçlany la ilgili kendi örgütlenmelerini, kendi da-
yanışmalannı yapacaklar. Yahut başka makamlar-
ca çözümlenebilecekse kendi temsilcilerini seçecek-
ler, demokratik yapılanma içinde bu işi geliştirecek-
ler. Kurum da yardım edici, yönlcndirici bir işlev üst-
lenecek. Ömeğin, mahallede bir çocuk ortadaysa o
mahalledeki insanlar, soruna sahip çıkacak ve ko-
ruyucu aile konumuna geçecek birisi \ arsa onu bu-
lacak. Ya da anneyle babay ı uzlaşbrmaya çalışacak,
kurumun aileye ayni nakdiyardım yapmasi olanak-
lannı araşoracak."
Bu düşünceden hareketle, toplum merkezleri ya
da sosyal hizmet merkezleri örgütlemeye çaba gös-
terdiklerini anlatan Baykal, bunun için pilot bölge-
ler saptanacağını ifade etti. Aysel Baykal, pilot böl-
gelerin, öncelikle gecekondu semtlerinden seçile-
ceğini aktardı ve şu görüşlere yer verdi:
"Halkunız çok yardunsever. Fakat bu yardımla-
ruı organize edilmesi ve teşvik edilmesi gereklL Bir
vakıf kurmayı planladık. Ama maalesef çok hızlı gi-
demedik bu konuda. Konuya çok önem veren insan-
lan da bu vakfa çağıracağız. Çünkü, birçok insanı-
nuz kendi başına birçok şeyi inşa ediyor ve bunlara
büyük Ugi duyuyor. O insanlann da bu vakfa üyeola-
rak kanimalan konusunda çalışma yapıyoruz veon-
lan da bu vakfa katmayı düşünüyonız. Sivil toplu-
mun kuruma bu vakıf kanaüy la güç vermesini isti-
yoruz. Böyie bir modelin, açılımlar sağlayabileceği
kanısmdayun. Toplum, örgütlenmeye, yardun için
para vermeye haâr. Ama, mühim olan, onlara pa-
ralannın nasıl kullanıldığını kanıtlamak ve inandır-
mak, bu paralann çok akıllıca kullanılabilecegini
göstermek. Bir bakıma da onlan kendi gözleriyie
bunlan görmesi ve denetlemesini sağlamak lazım.
Bu vakfın. böyle bir işlevi olacak şekilde kurulmasun
amaçlıyorum."
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Siyaset Yasağı...
Geçen günlerde Hacettepe Üniversitesi'nden bir
grup ögretim üyesi^ beni hayretler içinde bırakan bir
açıklama yaptılar. Universite öğretim üyelerinin siya-
set yapmasını yasaklayan yasal hükümlerin kaldınl-
mamasını istıyorlardı. Yani bir başka deyişle üniversi-
te öğretim üyelennin siyaset yasağının sürmesini is-
tiyorlardı.
Bütün içtenliğımle söylüyorum, ilk anda gözlerime
inanamadım. "Herhalde bir dizgiyanlışı falan vardır"
diye düşündüm. Ama baktım kı yanlışlık falan yok. Bi-
zjm Hacettepe Üniversitesi'nden kimi meslektaşlan-
mız, "Aman" diyorlar, "bizim siyaset yapmamız çok
sakıncalıdır, buna izin verilmesin..." Herhalde "Bizim
bu ışe aklımız ermez" diye düşünüyorlar, ama bunu
dıle getıremedikleri için, 'kutuplaşma' falan gibisinden
kimı bahaneler ıleri sürüyorlar.
Doğrusunu isterseniz, benim o tür siyasetle uğraş-
maya hiç niyetim yok, ayrıca zamanım da yok. Zaten
"Benim için hocalık her şeyın önünde gelir" diye di-
ye siyasetin bir başka türlüsünde batmış durumda-
yım. Ama bir toplumun en elit ve eğıtılmiş insanlannın
"Bize siyasetı yasaklayın " gibisinden dilekçeler yayım-
lamasını da aklım almıyor.
Universite öğretim üyelerinin partilere üye olama-
ması ve bu biçimde siyaset yapamamasını 'tarafsız-
lıkla' açıklamak, tek sözcük ile 'çağdışı' bir anlayıştır.
Demokratik bir toplumda hiçbir 'aydın'm tarafsız ol-
maya hakkı yoktur. Kaldı kı herhangı bir partiye üye
dmak (bilimsel anlamda) tarafsızlığı ortadan kaldınma-
dığı gıbı herhangi bir partiye üye olmamak da insanı
tarafsız hale sokmaz.
Şimdikı yasal yapıya göre, örneğin bir öğretim üye-
si ders verdığı surece tarafsız sayılıyor. Herhangi bir
göreve 'aday olduğu' zaman (kadrosu korunmak üze-
re) istifa ediyor ve herhangi bir siyasal partide aday-
lık ve daha sonra seçılme mücadelesine gıriyor. Yani
taraf oluyor. Ama bu mücadeleyı başaramazsa ya da
seçilip görev süresini tamamlayınca yenıden üniver-
sıteye dönüyor ve yeniden 'tarafsız' kimliğine bürü-
nüyor...
Hıç böyle mantıksızlık olur mu? Adam girecek bir
partinin içinde siyasal mücadele yapacak, belki de yıl-
iarca o partı için mücadele edecek. Sonra geri dön-
düğü zaman, yeniden 'tarafsız' olmuş sayılacak. Bu-
na kargalar bile güler...
Aman bu satırtan okuyarak benı yanlış anlamayın.
Zaten bu arada moda oldu. Bir şeyın yansını okuyan
ya da dınleyenler; işin gerisini okumadan ya da din-
lemeden değerlendirme yapıyorlar. Ve tam tersine an-
laşılmalar ortaya çıkabılıyor.
Ben universite hocalannın her durumda siyaset ya-
pabılmelennden yanayım. Yukarıda anlartığım gibi-
sinden zorlamalara, komıklıklere yol açmaksızın siya-
set yapabilmelerını savunuyorum. Ve bence bu sade-
ce bir hak değil, bir görev ve bir sorumluluktur.
Parti üyesi bir öğretim görevlısi'fa/afe/2'olabilırmi?
Elbette olabilir. Neden olmasın? insanın siyasal dü-
şünce ve beklentilen farklıdır, bilimsel çalışmalan ve
öğretmenliğı farklı. Aynca tarafsızlığın sının nerededir?
Parti üyesı olmayanlann tarafsız olacaklarının bir ga-
rantisi var mı?
Bu memlekette kasaplar, nalburlar, kahvecıler, sü-
rücüler siyaset yapıyor ve daha etkın olabılmenin mü-
cadelesinı sürdurüyor. Bu memlekette apartman ka-
pıcılan, demekleşmeye ve etkılerini arttırmaya çalışı-
yorlar. Ama bir kısım öğretim üyelerı, "Aman bizi si-
yasetin dışında tutun, aman bizi sıyasete bulaştırma-
yın" diye bildiri yayımlıyorfar. Vallahı olacak şey değil...
Demokrasi, örgütlü insanlann rejimıdır. Binlerce kez
yazdım bunu. Zaten tüm insanlık tarihı boyunca de-
mokrasi konusunda katem oynatan herkes sürekli bu-
nu dile getirir. Örgütü olmayan ve 'örgütsel ağırtığını'
duyuramayan insanlann, demokrasıde varlığı ile yok-
luğu birdir.
Demokrasi, birtoplumdaki kaynak paylaşımının 'ör-
gütlü olarak ve özgühük içinde' yapılmasıdır. Yani her-
kesin temsilcileri kanalryla 'tepsinın başına' oturması
ve pazarlık ederek payını büyütmeye çalışmasıdır.
Eğer siz, "Ben siyaset yapmak istemiyorum" derse-
niz; bu "Ben bu paylaşıma katılmamak ıstıyorum" de-
mektîr. O zaman önünüze ne konursa onu kabul et-
mek durumundasınız.
Hacettepe Üniversitesi'ndeki meslektaşlanmın bu
bildiriyi hangi akla hizmet olarak yayımladıklannı an-
layabilmiş değilim. Ama Sayın Hocamız Ihsan Doğ-
ramacı'yı Türk yükseköğretimine anmağan ettıkten
sonra, bu bildiriyi de yayımlamakla onanlması çok
güç bir başka yara daha açtılar...
Herhalde bir bildikleri vardır. Ama benim aklım er-
mryor.
Bakan Hacaloğlu:
Bakan Hacaloğlu, NaD Güreli'yle görüştü
Basının üzerindeki
engeller kaldınlmalı
lstanbul Haber Servisi -
Insan haklanndan sorumlu
Devlet Bakanı Algan Haca-
loğlu, Terörle Mücadele Ya-
sası'nın 8. maddesinin de-
ğıştırilememesinin bir ek-
siklik olduğunu belirterek
"Biz hükümet ve MecKsola-
rak demokran'kleşme konu-
sunda yetersiz kaldık" dedi.
Devlet Bakanı Hacaloğlu
dün Türkiye Gazetecıler
Cemiyeti Başkanı Nail Gü-
refi'yi ziyaret etti. Hacaloğ-
lu, ziyareti sırasında, hoşgö-
rii ve iç banşın oluşmasın-
da başına ciddi görevler
düştüğünü söyledi. Doğru
bilgi aktannayan basının
toplumun gehşmesi önünde
ciddı bir engel oluşturaca-
ğını vurgulayan Hacaloğlu,
basın üzerindeki her türlü
engelin de kaldınlması ge-
rektiğini belirtti. Hacaloğlu
şöyle konuştu: "Sivil toplu-
mun en önemli kesimini
oluşturan basın ve medya
üzerindeki her türlü engelin
kaldınlması hükümetin gö-
revi. 4 yıldır sözler verdik.
Fakat bu sözlerin bir çoğu-
nu yapmadık. İç banşta ve
ekonomide sıkıntı var. İç ba-
nş, ekonomi ve demokrasi-
de onanm ihtiyacımız var.
Onanm ihtiyacı toplumu-
muzun tüm kanaruıda." Al-
gan Hacaloğlu, Avrupa Bir-
liğı hedefinde de en önem-
li görevın başına düştüğüne
söyledi. Anayasadeğışiklı-
ği ile ilgili çalışmalann ye-
niden başlamasından umut-
lu olduklannı ifade eden
Hacaloğlu şöyle konuştu:
"Çarşamba gününden iti-
baren Meclis'e yeni bir sağ-
duyunun hâkim olacağına
inanıyorum. Parti farkı gö-
zetmiyoruz. Demokrasinin
gdişmesinden her siyasi gö-
rüşyarargörür." Algan Ha-
caloğlu, kayıp ailelenne de
yakınlannı teşhis için çağn-
da bulundu. Savcılar, emni-
yet müdürlüğü ve kayıp ai-
leleri arasında birleştiricı
görev yaptığını kaydeden
Hacaloğlu, ailelere "Gelin,
fotoğraflara ve dosyalara
bakın" dedi.