Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 TEMMUZ 1995 SALI
10 DIZIYAZI
Halk vergi sistemini
adaletsiz bıüuyor• Orta ve Doğu
Avrupa'nın beş
yıldır sistem
değişikliği
yaşanan
ülkelerinde
istisnasız herkes,
yani işverenden
işçiye,
memurundan
sokaktaki
vatandaşa kadar
herkes, yaşadığı
ülkedeki vergi
sistemini
"adaletsiz"
buluyor.
1
993 verilerinde, Po-
lonya'yla baş başa
gelen Macaristan, bu
araştırmaya göre
1994'te artık geride
kalmaya başlamış. Macaris-
tan, 26 ürünlük çizelgede 6
maddede en ucuz ikinci ülke
durumunda. Macaristan res-
toran fiyatlannda, sığır etin-
de, patateste ve diğer bazı
ürünlerde en "ucuz" olma sı-
fatını elde etmiş. Ilginç olan
bir başka nokta da Macaristan'ın sözn
geçen kalemlerin hiçbirinde "en pahah"
ülke olmaması. Çizelgede üçûncü ucuz
ülke Çek Cumhuriyeti görünüyor. Bira ve
yabancı sigara, en az çalışarak bu ülke-
de satın ahnabiliyor.
Genel olarak bakıldığında bir yıl ön-
cesine göre, ileri ülkelerde sözü geçen
ürünlerin satın alınabilmesi için insanla-
nn artık daha fazla çalışması gerektiği
anlaşılıyor.
Bu durum, bu ülkelerde gerçek ücret-
lerde azalma olduğunu gösteriyor. Ama
gelir düzeyi daha düşük olan ülkelerde,
bazı ürünlerdeki eski yıllara göre ucuz-
lama olduğu da ortaya çıkıyor. Örneğin
Bulgaristan'da kahve, bira, kıyafet ve res-
toran fiyatlannda düşüş var. Roman-
ya'da, çizelgede yer alan ürünlerin yan-
smın reel fiyatı azalmış, ama gıda mad-
deleri fıyatlannda ise artış söz konusu.
En hızlı durumu düzelen ülke ise Ukray-
na. Bugünkü gerçek ücretlerde çok az
görünse de geçen yıla göre hızlı bir dü-
zelme tespit etmek mümkün. Bir sene
önce bin saatlik bir çalışmayla satın alı-
nabilen kadın elbisesi fiyatı, artık 183
saate düşmüş. Bir kilo ekmek için
1993'te 2 saat çalışmak gerekirken artık
insanlar 1 saatlik çalışmayla ekmek ala-
biliyorlar. Ama bu ülkede 250 gr. kahve
alabilmek için bir hafta çalışmak gereki-
yor. Bölge ülkelerinde devlet tarafindan
işletilmeye devam edilen enerji üretimi,
nakliyat ve benzeri temel hizmet fiyatla-
n. ucuzluğunu korumaya devam ediyor.
Benzin de görece ucuz olan ürünler ara-
sında.
Türfctye daha ucuz
DİE'nin ortalama ücretlerle ilgili ve-
rilerini temel alarak çizelgemize ekledik
ve aynı ürünlerin Türkiye'de ne kadar ça-
lışmayla elde edileceğini hesapladık.
Böylece Türkiye'yi Doğu ve Batı Avru-
pa ile karşılaştırma imkânına sahip ol-
duk. Çizelgede ilk göze çarpan, Türki-
ye'nin Doğu koşullanna daha yakın ol-
duğu ve Doğu Avrupa'nın dönüşümler-
de önde giden ülkelerine benzediğidir. 6
üründe Türkiye'nin Doğu Avrupa'dan da
ucuz olduğunu göriiyoruz. Ama örneğin
ulaştırmada (Sadece tren dikkate alın-
mıştır!), Türkiye'nin sadece Doğu Avru-
pa'nın değil, Avusturya ve Portekiz'in de
önünde olduğunu görüyoruz. Bu veri de
Türkiye'deki KJTlerin durumu hakkın-
da küçük de olsa bir gösterge oluyor. Do-
ğu Avrupa ülkelerinde son yıllarda hayat
şartlannın kötüleştiği ortada. Avusturya
ve Portekiz'de ücret ve Fıyatlar arasında-
ki ilişkilerdegişmezken, Doğu Avrupa'da
ücret ve fiyat dengesinin ücretler aleyhi-
ne bozuldugu anlaşılıyor.
Dolar üzerinden ortalama ücretlere
baktığımızda, bunun Doğu Avrupa'nın
üç ileri ülkesinde en yüksek olduğunu
görüyoruz. 1994'te Çek Cumhuriyeti ve
Polonya'da ortalama ücret kişi başına ay-
da 250 dolarken, Macaristan'da bu mik-
tar 320 dolara ulaşmış. Diğerleri ise bu-
nun çok altında.
Sonuç olarak; Doğu Avrupa, ücretler
ve fıyatlar bakımından da hem tek tek ül-
kelerde toplusal katmanlar düzeyinde ve
hem de bölgede ülkeler düzeyinde fark-
lılaşıyor.
Bölgenin, Batı 'ya entegrasyona en ha-
zır ülkeleri olan Macanstan, Çek Cum-
huriyeti ve Polonya'da her ne kadar diğer
ülkeleri cenderesine alan ücret-fiyat sar-
malında zorlanıyorsa da ekonomik du-
rumlanndan doğan avantajlannı sosyal
hayatta da devam ettirmeyi başarmaya -
şimdilik- devam ediyorlar. Ama bir tür-
lü rayına oturamayan ekonomik hayat,
buna ne kadar imkân tanıyacak, o bilin-
miyor.
Doğu Âvnıpa'da 5 yıldır yaşanan dö-
nüşüm süreçlerinin en önemli alanlann-
dan birini vergiler oluşturuyor. Bir za-
manlann hem ülke içinde ve hem de böl-
gesel anlamda merkezi ve devletçi felse-
fesinin gerektirdiği modeller. vergiler
alanında da yenileniyor. Orta ve Doğu
Avrupa ülkeleri hızla piyasa ekonomisi-
nin gerektirdiği, gelirlerle orantılı ve ope-
ratif vergi sistemine geçme çabası için-
deler.
Vergi sistemlerl
Temelde Batı Avrupa ülkelerindekine
benzeyen yeni vergi sistemi, temeldeki
benzerliğin ötesinde, aynntılarda ve ver-
gi oranlannda önemli farklılıklar da gös-
teriyor ve sonuçta ne alan memnun ne de
satan!
Vatandaşa sorarsanız, "devlet vatan-
daşlannı acımasızca eayor!"
Işletmeler, "Maliye, bütçe açığını, iş-
letmelerin gelirlerini tırpanlamakla
kapatmaya çalışıyor" diye yakınıyor-
lar. Sosyal sigortalara kesilen vergi pay-
lannın yüksekliği nedeniyle hem işveren
ve hem de ücretliler şikâyetçı.
Politikacılar ve devlet yöneticileri ise
toplanan vergilerin yetersizliğinden, ka-
mu kaynaklannın azalmasından şikâyet
ediyor. Bunun da bir sonucu olarak sos-
yal fonlann kısılması, devletin sosyal gi-
derlerinin azaltılması ciddı olarak tartı-
şılıyor. Sonuçta Orta ve Doğu Avru-
pa'nın beş yıldır sistem değişikliği yaşa-
nan ülkelerinde istisnasız herkes. yani iş-
verenden işçiye, memurundan sokaktaki
vatandaşa kadar herkes, yaşadığı ülke-
deki vergi sistemini "adaletsiz" buluyor.
Vatandaş için "yüksek" olan ise devlet
için "yetersiz" kalıyor.
Dizimizin bu bölümünde beş Doğu
Avrupa ülkesinde; Polonya. Çek Cumhu-
riyeti, Slovakya, Romanya ve Macaris-
tan'daki vergi sistemlerine bir göz ataca-
ğız. Bu ülkelerde devletin gelir kalemle-
ri arasında en önemli vergiler; kişisel ge-
lir vergisi, işletme vergisi, katma değer
ve tûketim vergisi ve son olarak sosyal
Çizelge: 2
3
1994 Aralığı'nda Doğu Avrupa'da tüketim düzeyi. Ortalama ücret duzeyıne sahip olan bir vatandaş belırti maltan ne
kadariık çalışmayla satn alabıliyor? Avusturya, Portekiz ve Türkiye'yi de karşılaştırma amacıyla venyoruz.
Malve
hizmetler
Bulga-
ristan
Çek
Cum.
Po-
lonya
Maca-
ristan Rusya
Ro-
manya
Slo-
vakya
Uk-
rayna
Avus-
turya
Por-
tekiz
Tür-
kiye
1 lıtre süt
1 kg. ekmek
1 kg. patates
250 gr. yağ
250 gr. kahve
1 kg. sığır etı
1 kg. domuz eti
2. sınıf restoranda
bir tam yemek (3 çeşit)
1 paket Marlboro
1 paket yerii sigara
1 bira (yerii)
1 kadın elbisesi (yerii)
1 erkek takım elbisesi (yerii)
1 erkek gömleği (yerli)
1 erkek ayakkabısı (yerli)
1 kvVt elektrik
1 m3 doğalgaz
100 kg. kömür
1 Tuğla
100 kilo çimerrto
1 Irtre benzin
Şehır ıçi telefon 3 dak.
Ülke içi mektup pulu
Şehir ıçi otobüs bıleti
100 km'ti mesafe
2. sınıf tren bileti
57'
25'
29'
1h.55'
8h.2'
7h3'
13h 37'
1h.55'
52'
29'
80h.9'
150h50'
19h22'
48h5'
2' 25"
7h41'
11' 31"
7h8'
39'
1 '55"
5'45"
9'36"
17'
17'
12'
30'
1h.24"
3h.3'
2h48'
4h41'
42'15"
38'
14'
35h.12'
82h9'
5h9'
14h5'
4'55
5' 25"
2h'6'
8' 27"
3h45'
27'
3'
4'13"
8'27"
13'
13'
12*23"
25' 55"
49'4"
3h.H'
2h39'
8h. 5f'
54'51"
24'46"
58h.59
103h14'
8h50'
14h44'
2'7"
6' 28"
21'13'
4'14'
2h39'
20'53"
1'45"
4'25"
10'
11'
17'
11'13"
21'35"
1h.4O'
3h.2'
2h42'
2h. 16'
46'
2'451"
16'33'
26h.35'
76h34'
7h59'
24h9'
1'33"
2'55"
3h33'
4'50"
3h50'
27'
1'46"
5'40"
8'
47'
1h.6'
59'
1h.3O'
13h,46'
16h.24'
24h 16
1
45h. 55'
1h.38"
39'
47'
98h.25'
131M4'
19h40'
22h 57'
1'40"
50"
21 '39"
14'25"
29'31"
11'
9'
15'20"
25'
30' 7"
307"
1h.15'
4h.3O'
4h.12'
6h31'
4h. 30'
2h.24'
21'5"
33'20"
70h.17'
90h21'
8h2'
30h7'
2' 32"
4'41"
2h48'
7' 13"
30h24'
27'
9'2"
16'
19'
20'
46'18"
1h.38'
4h.14'
3h42'
5h.15'
1h.11'
55'28"
16'30"
45h.17'
90h33'
7h58'
27h8'
2'52"
5'9"
3h32'
10' 30"
4'56"
32'27"
5'55"
5'15"
8'46"
1h.49"
57'41"
2h.4'
3h.26'
264.19'
6h.38'
7h42'
103h.2'
4h.2O'
52'
2h.3O"
183h.
251 h
68h
71 h
1'55"
1" 51"
7h5'
1h19'
25h10'
2h58'
bedava!
2'44"
4'48"
1 h.36' 1h 10' 1h54' 1h28' 3h 17' 1h 13' 5h29'
4'
6'
2'51"
7'
14'
51'
31'
1h. 21'
12'6"
9'33"
3'
13h.5'
19h18'
3h.10'
4h46'
28"
1h50'
1'30"
50"
3'
46"
1'54"
5'
50'
9'
19'
6'
18'
29'
1h50'
57'
2h.17'
23'
20'
6'
16h.32'
27h59'
4h.27'
10h10'
1'23"
3 31"
4'34"
2h17'
11'
1'31"
3'10"
10'
52
34'.25"
16'9"
10'.46"
39'30"
1h30'
3h49
2h2'
35.51"
25'6"
21'31"
38h14'
47h 12'
8h14'
28h 52'
2'
4' 37"
4h20'
6'
2h50"
21'31"
1'8"
2'30"
10'45"
39'27"
3
HVG, 7 Ocak 1995, Sayfa: 21
• Orta ve Doğu
Avrupa
ülkelerinde
sigorta primlerinin
oldukça yüksek
oluşu, bu
ülkelerde kayıt
dışı ekonominin
canlanmasına
neden oluyor.
Birçok ülkede
işverenler, işçileri
kaçak istihdam
ediyor veya
düşük ücret
grubunda
gösteriyorlar.
sigortalara kesilen vergiler.
(Bk. Çizelge 3).
Kişisel gelir vergisi, Doğu
Avrupa ülkelerinde belirli
gelir gruplannın oluşturul-
ması yöntemiyle toplanıyor.
Polonya'da 3 gelir grubu
oluşturulmuşken. diğer ül-
kelerde 5-8 farklı kateogori
oluşturulmuş.
Polonva'da asgari gelirle
çalışan ücretliler, gelirlerinin
yüzde 21'ini gelir vergisi
olarak ödüyorlar. Gelir vergisinin en üst
sının da bu ülkede oldukça düşük; asga-
ri, ücretin yedi katını kazanan bir ücretli,
en yüksek gelirler grubuna dahil oluyor
ve bu grubun alt sının olan yüzde 45'lik
vergi kategorisine girmiş oluyor.
Polonya'da bu yıl içinde vergi siste-
minde değişiklikler olabilir. Gelirler üç
gruba aynlmaya devam edecek; ama
Lech VValesa bu gelir gruplanndaki ver-
gi oranlannın yüzde 20. yüzde 30 ve yüz-
de 40 olarak değişmesi gerektiği yolun-
da görüş bildirdi.
Macaristan'da ise bu sınır daha da dü-
şük: Asgari ücretin beş buçuk katı kadar
ücret alan herhangi bir kişi en yüksek ge-
lir grubunda sayılıyor ve en yüksek gelir
vergisinı ödüyor. Macaristan'da da deği-
şiklikler bekleniyor. Bu ülkede vergi mu-
afiyetlerinın azaltılacağı, yapılan işe ve
sosyal duruma bağlı olarak, muafiyet ye-
rine vergi indirimlerine gidileceği açık-
landı.
Çek Cumhuriyeti'nde ve Slovakya'da
vergi gruplandırmalan, gelirleri daha es-
nek ele alıyor. En yüksek gelir grubunun
alt sının, asgari ücretin 29, üst sının ise
40 katı kadar gelir sahibi olmayı gerek-
tiriyor. Bu vergi grubunun bir altında ise
asgari ücretin 15-20 katı gelire sahip
olanlann vergi kategorisi var.
Çek Cumhuriyeti'nde gelir vergisi uy-
gulamasının içinde bulunduğumuz yıl
bazı değişikliklere ugraması bekleniyor.
1994 yılı sonunda parlamento, gelir ver-
gisinden muaf tutulan gelir kategorisinin
üst sınınnı 21.600 krondan 24.000 kro-
na yükseltti. En yüksek vergi diliminden
alınacak vergi matrahını da yüzde 44'ten
43'edüşürdü.
Romanya'da ise durum farklı. Bu ül-
kede kişisel gelir vergisi ödemek gerek-
miyor. Dolayısıyla vatandaşlar, yıllık ge-
lir vergisi beyannamesi bıldiriminde bu-
lunmak zorunda değiller. Ama gelir ver-
gisi değişik formüllerle Romanya'da da
gündeme geliyor: Ücret vergisi adı altın-
da, çalışanlardan aylık ücretin büyüklü-
ğüne göre, yüzde 20'den yüzde 40'a va-
ran oranda vergi, ücretler ödenirken ke-
siliyor. Bildirim usulü gelir vergisi uygu-
lamasının bu ülkede 1996'da uygulan-
ması bekleniyor.
Yarın: l$letme ve katma
değer vergileri ile sosyal
sigorta primleri
Yerel televizyonlar niçin gereklidir?VtLDANÇETİN
SKY-TVProgram Müd. Yard.
80 sonrası yaşanan sosyal, siyasal ve
ekonomik bunalım, düşünsel alanda uy-
gulanan baskılar, toplumu; -özellikle
gençleri- kimliksiz, duyarsız ve sosyal
sorumluluktan yoksun bir hale getirirken
aynı zamanda içten içe büyüyen bir baş-
kaldırma, başkalanndan farİdı ohna ar-
zusunu da insanlann içinde canlı bir or-
ganizmaymışçasına büyütmüştür. Çün-
kü insan ırkı, başlangicından günümüze
yaşamını sürdürdüğü ucu bucağı belli ol-
mayan bu evren içerisinde, varhğının ge-
rekliliğini ve önemini kendi nesline ve en
önemlisi de birey olarak kendi kendine
ispat etme kaygısı içinde olmuştur. Baş-
ka canlılardan farklı olarak düşünme gü-
cüne sahip olmanın verdiği yetenekle ye-
ni bir şeyler yaratma, keşfetme isteğıni
doyurma çabasıyla günümüze gelinmiş-
tir. Ulaşılmış olan teknolojik ve kültürel
gelişim -sonuçlan ne olursa olsun- insan
ırkının başansının ve gayretinin sonucu-
dur. Bilgi çağmı yaşayan bizler, teknolo-
jik gelişme konusunda çok gerisinde kal-
dığımız Batı uygarlığını son bir şans ile
bilgi çağının gerçeklerinin yeni yeni kav-
randığı bu dönemde yakalayabiliriz.
Komünikasyon sistemlerinin yaşamı-
mızuı dört bir yanını çepeçevre kaplaya-
rak vazgeçilmesi imkânsız bir duruma
geldiği günümüzde televizyonlann top-
lumsal yaşamdaki hayati etkisi ve önemi,
toplumbilimciler tarafından da kesinlik-
le kabul edilmektedir. Batı ülkelerinde
yıllar evvel yaym hayatına başlayan öz-
gür televizyonlar, son yıllarda ülkemiz-
de de başanlı bir şekilde yayınlanna de-
vam etmektedirler.
Özel televizyonlann açılması, toplum-
sal özgürlükler açısından 80'li yıllann en
sevindirici gelişmelerinden birisidir.
Özel televizyonlann ahlak bekçiliğini ya-
pan RTÜK ve TC Anayasası, bu özgür-
lüğe yeterince gölge düşürüyorsa da ger-
çek anlamda bir yaym özgürlüğüne ula-
şabilme umudumuz hâlâ kınhnamıştır.
Televizvonculuk zor iştir
Ülkemizde sosyal özgürlükler ve kişi-
sel duyarlılığın varlığına ilişkin en so-
mut gelişmelerden birisi. son zamanlar-
da yoğun olarak yayın hayatma girmeye
devam eden yerel televizyonlardır. Tele-
\izyonculuk, özverili ve sıkı bir çalışma
gerektirdiği gibi eksik veya hatalı yapı-
lan en ufacık bir hareket, yapılan tüm iş-
lerin bir anda tepetaklak gitmesine neden
olabilecek kadar hassas bir ritme sahip-
tir. Başanııın uzun ve zorluklarla dolu bir
dönemde kazanıldığı televizyonculuk
mesleğinde bu işe gönül vermiş değerh'
meslektaşlanmızm dışında, televizyon
kurma işine oldukça yüklü paralar yatı-
ran televizyon patronlannı da unutma-
mak gerekir. Yerel televizyon patronlan
açısından konuyu ele aldığımızda, iki
farklı televizyon patronu tipi karşımıza
çıkıyor. Birincisi hakikaten olayın bilin-
cinde olan ve elinde bulundurduğu gücün
hiç de önemsenmeyecek ölçüde bir güç
olmadığımn farkında olanlar. bir diğeri
de televizyonculuğu hobi olarak görüp
sağda solda hava atabilmek ya da benim
de var diyebilmek için televizyon sahibi
olanlar. Bu iki tipi birbirinden iyi ayırma-
lıdır. Kanımca bir yıla varmadan. yerel
televizyonlar içerisinde kalacaklar ve gi-
decekler belli olacaktır. Burada televiz-
yon patronlan açısından sorumJuluk ge-
rektıren konu şudur: Maddi imkânsızlık-
lardan dolayı televizyonu ayakta tutabil-
mek için reklam girdilerinin yetmediği,
maddi kaybın gitgide büyüdüğü durum-
larda çeşitli çıkar çevrelerinin -ki bunlar
siyasal, ekonomik veya sosyal alanlarda
olabilir- baskılanna maruz kalma veya
güdümü altına girmek zorunda kalabi-
lirier. Maddi imkânsızhklar yerel tele\iz-
yonlann gelişimine olumsuz etkide bu-
lunan en önemli faktörlerden birisidir.
Personel yetersizliği bu bağlamda büyük
şehirlerin dışında yaym yapan televiz-
yonlann yayın kalitelerini önemli ölçü-
de etkilemektedir.
Yerel televizyonlann yayın yaptıklan
yöre içerisindeki etkinlik oranı, sanıldı-
ğının aksine oldukça yüksektir. Nasyonal
televizyonlarda yapılması mümkün ol-
mayan bazı promosyon ve reklam kam-
panyalan, yerel televizyonlann desteği
ile yöresel özellikler göz önüne alınarak
daha etkin ve geniş kapsamh bir şekilde
gerçekleştirilebilir. Yöreye özel çahşma-
lar, halk ve üretici arasında daha sıcak ve
samınıi bağlar kurumıasına ve üretici fır-
manın insan unsuruna verdiği değerin
yöre insamnca daha iyi anlaşılmasına ne-
den olmaktadır.
Konunun sosyal yönü belki izleyici
açısından işin en önemli kısmıdır. Örne-
ğin Antalya'da var olan ulaşım sorunu, Is-
tanbul'da televizyonun başındaki bir iz-
leyiciyi ne kadar alakadar eder? Ya da
Kayseri'deki küçük çaplı bir elektrik ke-
sintisini nasyonal bir kanal ne kadar ya-
yımlanabilir özellikte bulabilir. tzmir'de
yapılan sanat festivali. Ankara'daki tele-
vizyon izleyicisinin ilgisini kaç saniye
çekebilir?
Yerel habercüik
İnsanlar, yörelerinde meydana gelen
olaylardan geniş kapsamh bir şekilde ha-
berdar olmak ve oturduklan bölgenin so-
runlannı, gelişmelerini ekrandan izle-
mek isterler.
Bu anlamda nasyonal televizyonlann
ele alacağı konular daha geniş kapsamh
-ülke genelinde olurken- yerel televiz-
yonlar daha öznel konulan ele almakla
yükümlüdürler. Insanlar televizyonlarda
kendi gibi insanlan. kendi problemleri-
ni, kendi mahallelerinde meydana gelen
birolayı görmek istiyorlar. Yerel televiz-
yonlarda yapılan paparazzi programlan-
nın bu denli büyük ilgi çekmesini başka
hangi nedene bağlayabiliriz ki? Ameri-
ka'daki televizyonlarda haberlerde uygu-
lanan sinkasyon sisteminin başansının
ana nedenleri işte burada aranmalıdır. Ül-
kemizde yerel televizyon kavramının
gerçek amacına ulaşıp hak ettiği yeri al-
ması için zamana ve yeterli düzeyde bir
bilince ihtiyaç vardır. Yerel televizyonla-
n incelerken ana kriter olarak nasyonal
televizyonlan almak yanlıştır, çünkü nas-
yonal televizyonlann maddi girdileri ile
yerel televizyonlann maddi girdileri ara-
sında inanıhnayacak büyüklükte bir uçu-
rum vardır ve bunun sonucu olarak nas-
yonal kanallarda yayımlanan her çeşit
programın ya da haberin kalitesindeki
farklı lık, anormal görülmemelidir. (Yerel
televizyonlann reklam ücretleri nasyo-
nal televizyonlann yanında devede kulak
kalır). Bizim ülkemiz için geçerli olma-
sa da bazı ülkelerde yaşanan zaman ve ik-
lim farklılıklan, insanlan ve şirketleri ye-
rel televizyonlara yöneltmişlerdir. Ileti-
şim alanında yaşanan son gelişmeler, in-
sanlann dünyanın her yanıyla bire bir
ilişkiler kurmasma yardımcı oluyorsa da
yaşadığı çevreye karşı duyarhlığı gitgi-
de gelişen insanoğlunun -ülkemiz insan-
lannın- böyle bir gelişmeden yoksun bı-
rakılmamalan gereklidir. Insanlarherşe-
yi en ufak aynntısına kadar bilmek isti-
yorlar. Artık kulaktan dolma bilgilerle
yetinme devrinin sonu gelmiştir. Gün,
iletişimin günüdür, yaşamlar iletişimle
gerçek anlamma kavuşmaktadır. Yerel te-
levizyonlar kimsenin önüne geçemeye-
ceği bir hızla büyümelerine devam et-
mektedirler. Dileğimiz, daha geniş im-
kânlara sahip, daha özgür ve daha yara-
tıcı televizyonlann en kısa zamanda ül-
kemizde gereken yerini almasıdır.
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇt
• ••Eşeğini Dövemeyen
Geçen perşembe akşamı, Ali Nesin, savunman Ve-
li Devecioğlu yla, Gölbaşı'nda "VılayetlerEvi"nde ye-
mek yedik. Ali'yle ikimiz rakı içtik, Veli Bey bira içti. Aziz
Nesin'e, Turan Dursun'a kadeh kaldırdık. Ali orada,
bir olayi anlattı, şöyle:
Aziz Nesin'in ölürnünden iki gün sonra, gazeteciler
Nesin Vakfı'nagelmişler. Gömütünün yeri belli olmayan
Nesin, "Çocuklar gömütümüzün üzerinde oynasınlar!"
demişti ya, bir gazeteci çocuklara:
- Haydi oynayın da resminizi çekelim! demiş.
- Siz oynayın da biz sizin resminizi çekelim! demiş
çocuklar.
Savunman Veli Devecioğlu, Aziz Nesin'i küçük dü-
şürücü yayınlar dolayısryla, açtığı davalarla ilgili bilgi
verdi. Mahkemeler, şimdiye değin 250 milyon lira taz-
minat ödenmesi karannı vermişler. Ancak, bu da he-
men ahnamıyor, sovüp kaçanlar, borçlannın taksitlere
bağlanmasını istiyorlarmış.
Veli Devecioglu'nu, Gümüşhane'de savcı olduğu yıl-
larda tanıdım. Süleyman Bey'le bir gezide, bir ara Sü-
leyman Bey'i bırakıp Gumüşhane Adliyesi'ne gidip, Ve-
li Devecioglu'nu buldum. Veli Devecioğlu, Şadi Alkı-
lıç'ın damadıydı.
Nesin Vakfı başkanlığına Prof. Ali Nesin geldi. Vak-
fın, Aziz Nesin yaşıyormuş gibi, aksamadan yürümesi
gerek. Vakrf'ta bir "Matematik Enstitüsü"r\ün kurülma-
sı, Aziz Nesin'in vasiyeti içinde. Bu nedenle Ali Nesin,
Amerika'daki görevini bırakarak Türkiye'ye gelecek;
vakfın başına geçecek.
Vakfın yaşatılması için toplumun katkılan da zorun-
lu. Bu nedenle, vakfayardımda bulunmak isteyenleriçin
vakfın hesap numarasını, nereye yatınlacağını buraya
yazmak istiyorum, şöyle: (Nesin Vakfı, Ziraat Bankası,
Selamiçeşme Şb. 4566 nolu hesap; Kadıköy/lstanbul).
• • •
Biriesmiş Uluslar Genel Yazmanı Butros Gali, bugün
Türkiye'ye geliyor. Çeşitli gazetelerde, özel uzgöreçler-
de yer yerinden oynuyor. Bir gazetede "Gelme!" diye
başlık atılmıştı. Kendi kendime düşündüm:
- Basm, uzgöreçler ne yapıyor? Nereye gidiyor?
Topluluklan kışkırtarak neyi çözebiliriz?
Usuma Sıvas olaylan geliyor. O da Aziz Nesin için ge-
rici basında çıkan saldınlarla başlamadı mı? 37 kişi ca-
navarca yakılmadı mı? Ellerinden gelse, Aziz Nesin'i ne
yapacaklardı? Partiler, Butros Gali olayında, "Refah"\n
kuyruğuna takılıp gidecek denli sağduyulannı yitirdiler
mi? Türkiye'nin de içinde yer aldığı Birieşmiş Uluslar
örgütü'nü dövemeyenler, Butros Gali'yi dövmek isti-
yorlar. Hanı, ne demiş atalar:
- Eşeğini dövemeyen semerini döver!
Geçen yıl aralık ayında, Cumhuriyet'te "Bosnalı Sür-
günün Anlattıklan " yayımlanmıştı "Ankara Notian "nda.
Anlatan Bosnaeski Başbakan Yardımcısı Muhammed
Çengiç. saynlandı; Viyana'da beyin ameliyatı olup fs-
tanbul'a döndü. Düşünüyorum da Muhammed Çen-
giç'in tüm dedikleri çıktı. Bosnalı politikacılann izledik-
leri politika yanlıştı. Izzetbegoviç bir diktatördü! Bir
kez, Bosna'yı "köktendinci", yalnız Müslümanlardan
oluşan bir topluluk olarak görmek yanlıştı. Bosna, çok
dinli bir toplumdu. Burada Sırp da vardı (yüzde 10 ora-
nında). Muhammed Çengiç şöyle demişti:
"... Şimdisoryn, 'Bosnasorununasılçözülebilir?'Iz-
zetbegoviç, 'Dünyanın en büyük sorunu Bosna soru-
nunu çözmektir' diyor. Demek ki, Izzetbegoviç sorunu
nasıl çözümleyeceğini bilmıyor. Biheşmiş Milletler'in,
Avrupa Konseyi'nin, değişik Avrupa ve dünya organi-
zasyonlannın önerdikleri her öneriyi kabul etti, Sırplar
ise hiçbir zaman kabul etmediler. Her görüşmeden
sonra Sırplar bir ödün daha alıyohar. Bir dolu banş gö-
rüşmesi yapıldı. Her görüşmeden sonra Boşnaklar bir
şeyyitiriyorlar..."
Türk basınında şimdiye değin, Aliya izzetbegoviç'in
tutumunu eleştiren bir iki yazı ya çıktı, ya çıkmadı!
Butros Gali'ye karşı bilinçsiz yığınlan kışkırtmak is-
teyenler, önce kendilerine bir baksınlar. iğneyi kendile-
rine batırsınlar...
Dışişleri Bakanı Erdal Inönü ile konuşuyordum. Ko-
nu Butros Gali'ye hazırianan tepkilerdi. Erdal Bey'e sor-
dum:
- Ne olacak Butros Gali geldiği zaman?
- Bir şey olmayacak inşallah! Yani, Butros Gali, Bir-
leşmiş Milletler'in memuru; Genel Sekreteri ama, ni-
hayet Birieşmiş Milletler'in karahannı uygulayan bir in-
san. Dolayısıyla, yani, biz ne istediğimizi, tabii açıkça
söylemeyiz, biz Bosnalılan desteklemek istiyoruz an-
ladığım kadar. Bunu açıkça söyledim. Yani, bunun yo-
lu Biheşmiş Milletler'in tabii onlara yardım etmesini
sağlamak. Gali'ye kızmanın hiçbir faydası yok. Ya da
tek başımıza onu karşımıza almanın hiçbir faydası yok.
Yani, bir tepki olarak anlıyorum, ama tabii bunu ölçü-
lü yapmak gerekir. Çünkü, aksi takdirde, Birieşmiş Mil-
letler'le ilişkimizi kesersek, bunun ne faydası var Bos-
na'ya?
-Doğru!
- Bilakis Birieşmiş Milletler'in daha çok yardım et-
mesini istiyoruz. Onun için Birieşmiş Milletler'le konuş-
maya devam etmeliyiz ve onlann yaptıklannın yanlış ol-
duğunu söylemeliyiz. O da tabii onlaria konuşmakla
olur.
- Bir özel TV'de (uzgöreçte) dinledim, diyor ki, "But-
ros Gali davetli olmadığı halde geliyor!" Oyle mi?
- Yok canım, olur mu öyle şey? Kaç yıl önceden ka-
rariaştınlmış şeyler bunlar. Birieşmiş Milletier Genel
Sekreteri, böyle normal ziyaretler yapar bütün ülkele-
re. Bu da onlardan biri...
(Butros Gali gelmiyormuş. Olsun! Ben diyeceğimi
dedim. Tepkiciler semeri de dövemediler!)
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/ Şeker kanştın-
larak pışirilmiş
meyve ezmesı. 2/
Zehir... Büyük sa-
ban. 3/ Bir renk...
Sarhoş ya da kül-
hanbeyi bağırma-
sı. 4/Türk halk şa-
ırlerinin etkisinde
yetişen Ermenı 6
asıllı âşıklara ve-
rilen ad... Gümü-
şün simgesi. 5/
"Sözün---iledü-
şürgil" (Yunus
Emre)... Bir işletmenin ani
batışı 6/Kendi anlamının dı-
şında kullarulan kalıplaşmış
sözcük grubu... Evcil bir ge-
yik. 7/ Sıcağa ve soğuga kar-
şı dayanıklılığı kükürtle an-
tınlmış kauçuk... Eski Mı-
sır'da güneş tannsı. 8/ Yöne-
tim bakımından bir tür ba-
ğımsızhğı olan büyük il. 9/
Yigıt, kahraman... Vücuttaki
AIDS virüsünü saptamakta
kullanılan test.
VUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/ Kökü müshil olarak kullanılan san çiçekli. beyaz sütlû ve
tırmanıcı otsu bitki. 2/Kırsal kesimde büyük topraklan olan
varlıklı ve sözü geçer kimse... Hayır için dağıtılan ıçme su-
yu. 3/ Arap harflerinin en çok kullanılan el yazısı biçim...
"Hayır" anlamında kullanılan söz. 4/ Eti lezzetli bir Akde-
niz balıgı. 5/llave... Iran'da bir göl. 6/Türk müziğinde yö-
rük özellik taşıyan oyun havası... Kök, sap ve yaprak şek-
linde farklılaşmamış bir bıtkınin yaşama ve büyüme orga-
nı. 7/Soyundan gelinen kımse... Kripton elementinin sim-
gesi... Adlan sıfat yapmakta kullanılan bir yapım eki. 8/Bağ
budamaya ya da ağaç kesmeye yarayan bir tür eğri bıçak...
Acı badem ağacı. 9/ Bir Uzakdoğu dövüş sporu.