Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 HAZİRAN 1995 CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Kofkunç bir dünyaya doğru
MELIH CEVDET ANDAY
G
ani Girgin benden önce
gelmıştı gazeteye. orur-
muş, kara kara düşünü-
yordu Beni görünce,
Gelmeyeceksin diye
korkmaya başlamıştım,
dedı.
- Ne oidu sana? dıye sordum.
Gani Girgın. yan cebinden bir gazete çı-
kardı, baktim, bir Le Monde Diplomati-
que.
- Kötû bir şey mi \ar? dedim.
- Kötii demek yetmez, dıyerek gazetenın
başyazısını gösterdi elıyle: Les noveaux
maitres du monde (Dünyamn yenı efen-
dilen.)
- Kimmiş bunlar? diye sordum arkada-
şımın yanına oturarak. Başyazıdakı kimı
tümcelenn alti çizilmiştı. Anladım bu-
nun ıçin geldığını.
Gani Girgin başladı okumaya, hem
okuyor. hem çevıriyordu. Bu yazının
önemlı bolümlerinı aktanyonım:
•
"Gelışmış demokratık ülkelerde ıktı-
dar kimın elındedir, dıye sorulduğunda.
seçım savaşımlannı kazanan polıtıkacı-
lann, kûresel korkunç güçler karşısında
ıktidarsız kaldıklan gözlemlenıyor. Bu
güçler. ne gızlı kurmaylardır, ne de lıbe-
ral amentüyü uygulayanlar, sadece Ser-
best alışvenş, rekabet, monetanzm'dir:
bunlann sloganlan kısaca 'bütûn iktidar
pazarlann' bıçımınde ozetlenebilır"
"Fınans. ticaret ve medyalar, >eni tek-
nolojılenn yardımı ıle tam bir patlama
durumuna gelmıştır Bunlar yeni model
ıktısadi imparatorluklaryarattı, yasalan-
nı kendılen yapı>orlar, sermayelennı ışık
hızı ıle bir yerden bır yere gönderiyorlar.
dünvanın bir ucundan öbür ucuna yatı-
nmlara ginyorlar. Ne sınır, ne devlet ne
kültur tanıyorlar, ulusal egemenliklerle
alay ediyor'lar. Yapıp ettıklennın toplum-
sal sonuçlanna aldırmıyorlar Parayı spe-
külasyona getınyor. ekonomık çöİcüntü-
lere neden oluyor ve hükümetlere tuta-
caklan yolu öğretıyorlar"
" Bunlann ortağı olmayan hükümetler
şaşkma dönüyor. başta ışsizlık olmak
üzere bır yığın sorunu çozmekte v eter-
sız kalıyor."
'Le Nouvel Observateur'ün 5 ocakta
yaptığı ankette dünya uzerinde en nüfuz-
1u ellı kişi içinde ne bir devlet başkanı,
ne bir bakan. ne bır mılletvekılı var."
"Son yırmı yıl ıçındekı bılımsel-tek-
nolojık gelışmeler. 'Bırak yapsın, bırak
geçsin' lıberal tezinı bırçok alanda kam-
çıladı. Berlm duvannın yıkılışı. komü-
nıst rejımlenn çoküşu bunu busbütün
hızlandırdı Bılgı ahşvenşı alanında ger-
çekleştınlen büyük devnm. modem top-
lumlann gerçek sınır sıstemı olan malı
pazan ve haberleşme ağını patlama ker-
tesınde gelıştırdı Söylemler. ımgelerbır
v erden bır yere ışık hızıyla göndenliyor "
"Diplomalı genç uzmanlar pazarın
egemenlendır. Yenı ekonomı mantığını
bunlar yürütuyorlar. Her zaman haklı
olan mantıktır bu Bunun karşısında top-
lumsal, ınsanı çekinceler başeğmek zo-
rundadır. Aralık 1994'te patlayan Mek-
sıka krızı. bunu gösterir. Bırleşık Dev let-
ler, Japonya. Almanya, Fransa, ltalya, İn-
giltere ve K.anada'nın. demek dünyanın
en zengin yedi ülkesının bınkmiş döviz-
leri ve özel yatınm fonları karşısında
hangi silah para eder'"
" Bu yenı güçler, hıçbır merkez banka-
sı başkanının elınde bulunmayan olanak-
lan ıle her dev letı ekonomık açıdan sar-
sabilırler."
"'Bu inanılmaz zengınlıkler, çoğun
vergi cennetlerinin korurnası altındadır
ve hükümetlerin etkısınden kendılerını
kurtarmaktadırlar Bunlar kanunsuz, an-
laşmasız, cezasız ıstediklennı yapabıl-
mektedırler. Bunlar içın demokrası dıye
bır şey yoktur; kamu yaran, sosyal mut-
luluk, özgurluk, eşıtlik gıbı kavramlar
anlamsızdır Bunlann yıtırecek zamanla-
n yoktur; paralan. ürünlefi. düşüncelen
küreleşen bırpazann sınırlannı engelsız
aşmaktadır."
"Bunlann gözûnde polıtik güç üçün-
cu derece bır güçtür. her şeyden önce
ekonomık güç gelır, sonra da medyatık
güç vardır Bu ıkısını ele geçırirsenız. ık-
tıdara gelmek sadece bir formalitedır. Iş-
te Berlusconi bunun örneği."
"Pazarlann serbestleşmesı ıle ulusal
kapıtalızmden kuresel kapıtalızme ge-
çiş, yenı dünya egemenlerinin fizyono-
misını değıştırdı. Ekonomigörünmezle-
şıyor. ışte göstergesi: Dünyanın en önde
gelen yırmi endüstn kuruluşunun ara-
sında mıkro elektronik ve enformatik 6
şırket var. Yırmı yıl önce bunlann biri bi-
le yoktu."
"Bu oligarşılerin dinamiğı tam bır fe-
tıh mantığına dayanıvor, küresel rekabet
yeni ahlakın buyruğudur. bu da yasadı-
şı uygulamalara \e ekonomık cinayetle-
re yol açıyor Her şeyden önce, serma-
yenın küresel pazan devletlenn deneti-
mı dışında kalmaktadır. Sıyasetin göre-
vı, tumden sılındı Dünya 15. yüzyılda-
ki gibı yenı bır fetıh çağına açıldı. Rö-
nesansta başlıca aktörlerdevletlerdi, bu-
gün ıse şırketler. fınans gruplan, özel
endüstnlerdır Yenı fatihler, eylemlerinı
yasallaştırmak ıçın, bır dını, bır uygar-
lığı. bir külturü yaymak gibı bır bahane-
ye gerekseme duymazlar; bunlann tek
amaçlan fetıhtir 'Biz yapmazsak baş-
kası gelip yapacak'."
"Hıçbır dönemde dünya egemenlen
bunca az sayıda olmadı. Tek tek tam güç-
lü sayılabılecek bır ginşım yoktur, bun-
lan bırbınne bağlayan ağ. egemenliğı
sağlıyor Fınansçılar ıçin fetih bir tür
kapkaççılık mantığına dayanır ve kâr et-
me bir ganimete dönüşür."
" Böylece yüz mılyonlarca insanın ya-
şam koşullan tehlikeye düşüyor. Oysa
sosyal, politık ve kültürel yıkımlan hiç-
bır şey yasallaştıramaz. haklı kılamaz.
1980'den ben, kamu denetımı çarklan-
nm bır yana bırakılması bu yağmayı ola-
naklı kıldı. Devlet ıktidarsız bır seyırci
durumuna düşünce politika, başka bir
yerde ahnan kararlann onaylayıcısı du-
rumuna geldi."
"Peki, ne yapmalı'' Ulusal ve ulusla-
rarası denetimlerin yenıden kunılması,
banka gizliliğinin kaldınlması, sermaye
hareketlen üzennden küresel bır harç
alınması gerekır."
"Ekonomik gücün hukuk alanına el-
koyması büyük çaptadır. Chicago Üni-
versıtesi'nin eski hukuk profesörü, Ri-
gan tarafından federal yargıç atanan Vk-
tor Pösner şöyle diyor: 'Adalet sözcü-
ğünden iğreniyorum. Her şey ekonomi
için, kâr içindir'."
•
Okumamızı kestilc, korku içinde bır-
bırimize bakıyorduk. Kölecilik, aristok-
rası, kapıtalızm, emperyalizm.. yeni du-
rum bunlann hıçbınne benzemıyordu.
Bır canavar yaratılmıştı.
Gani Girgin,
- Bu konuyu düşün, dedı.
Sonra, başı önde, dalgın, düşünceli,
çıkıp gitti
'Türkiyekazandı', 'Atatürkölmedi', 'laikliğin zaferi...'*kta Güngör
Ozden'ın
Anayasa
Mahkemesı
Başkanlığı'na
yenıden
seçılmesiyle duygu ve
düşüncelen "yansıtan
sözlerden birkaçını yazımın
ginşıne aldım. Değerlı
meslektaşıma gelen mektup
ve telgraflarda kımbüir
daha neler yazılıdır. Ama
bu sözleri çok kimseden
duydum. Kararan ortamda,
seçim her yörede bir coşku
rüzgân estirdı.
Ataturkçülügü ve laıklığı
ödünsüz savunmaktan
başka suçu göstenlemeyen
bır başkamn yenıden
seçımindekı güçlük
bilindiğı ıçin herkes
birbırinı kutlamaktadır.
Sayın Özden "ı secen üyelen
öncelıkle. lnsan haklannı.
demokrasıyı. hukuk
devletını ve bağımsız
yargıyı yazı ve
konuşmalanyla savunmuş,
1982 Anayasa Taslağı'nı
otuzdan fazla makalesıyle
eleştirmıştir Sonralan
*Dünvanın hiçbir yerinde
sanıklar yargıçlannı
secemez' demıştır K.HK ıle
venlen aylık farkını
mahkeme karanna kadar
almamıştır Son aylarda
üyelerden fazla olan
aylığının ındinlmesinı,
Mercedes arabanın yerine
yerli araba verilmesıni
yazıyla ıstemiştir.
Başkanhğa geldığinden ben
üyelerden fazla olan aylık
bölümünü mahkemesı için
kullanmaktadır
Mahkemesının ele
alınmayan ve çözüme
kavuşturulmayan hıçbır
sorunu kalmamış gibıdır.
Meslek kuruluşlanyla,
yiiksek mahkemelerle ve
ılerici kuruluşlarla ilişkilen.
uygar bir tutumla
güçlendirerek yürütmüştür
Hıçbır kışı ve kurum
önünde eğılmemıştır.
Özal'ın atadığı profesönln
ant ıçme törenının
yapılmaması, Fehmi
Koru'nun mılletvekıllığının
düsmesi ve özelleştirme
konulan gıbi nice örnekler
sayılabılir. Herkesle
konuşur, dosttur.
tnatlaşmayı ve zıtlaşmayı
sevmez Size katılmasa da
katlanır 12 Eylül
dönemınde görevden almak
ıstedıler, olmadı. Askerlen
kutladığı. onlara hızmet
ettığı sa\ lan asla doğru
değıldır. Olke yarannı
gözeterek görevde
kalmıştır Ayrılsa ıdi akçalı
olanaklan çok ıleri düzeyde
olurdu. Şımdı evınden
başka hiçbir şeyi yoktur
Askerler nezdinde
çalışmamıştır. Askerlenn
nezdinde Başbakan
Yardımcılığı ve
Başbakanlık yapanın kim
olduğunu herkes
bılmektedır. 12 Eylül
dönemınde anayasa ortadan
kaldınlmamıştır. Mılli
Güvenlık Konseyi
kararlanyla değişenler
dışındakı anayasa ve yasa
kurallan yunirlükte olduğu
gıbı tüm kurumlar görev
başında idı. O dönemde
ımzalı-ımzasız yazılarla
demokrasıyı yüreklıce
savunmuştur. Şımdılerde
"Susrnanın sorumluluğu
konuşmanın
sorumluluğundan ağırdır._
Konuşması gerekenlerin
sustuğu verde susması
gerekenler konuşur..
Anavasavı savunmuyoruz,
uyguluyoruz_ Bu anayasa,
yama götürmez;
degiştirilmelidir—
Vlcdanımızı vastık \apıp
vatıyoruz— Bi/e herkes
güvenmelidir... V'atanı
oJmayamn dini: aklı
oimayanın Allah'ı olmaz...
Anavasadan kaynaklanan
sorunlan bize
vüklemeyiniy... Laiklik
ulusal birliğin de harcıdır,
asla dinsizlik değüdir.-
Inanç sömürücûlüğö
inancsızlıkla birdir" dıyen
BISIKLETTJE*
bınsıdır. Nice güzel
kararlarda ımzası vardır.
Mıras payı, babahk davası,
kadının çalışma hakkı gıbı..
Ceza Yasası'nın 438.
maddesınin iptalinın ret
karanna da karşıoy
kullanmıştır Yürürlüğün
durdurulması karan onun
zamanında olmuştur.
Özal'ın TMY'dekı ıptal ve
karşı oyu bellıdir. lnançlara
saldırdığı, kavgacı olduğu,
çok konustuğu savlan
tümüyle gerçek dışıdır. Hiç
kımse Ataturkçülügü ve
laikliği savunması dışında
inançlara yönelik olumsuz
bir sözünü gösteremez.
Ama savunduklanna
kızanlar gerçek dışı
suçlamayla onu eleştırirler.
Öğrendigıme göre şımdiye
kadar 283 radyo, TV, gazete
ve dergi konuşmasıyla
konferans isteminin ancak
34'ünü yerine getirmiş.
Barolarda. üniversitelerde,
ilenci kuruluşlarda, Harp
Akademileri'nde ve Kara
Harp Okulu'yla liselerde
konferanslar vermış. Bunlar
kötü şeyler mi? Atatürk'e,
devlete, laikliğe saldırmak
demokratlık da, bunlan
savunmak antıdemokratlık
mi? Sayın Özden'e
saldıranlar, Kürtçülük
yapanlar, şeriat devleti
özlemcileri ve tüm
bölücülerdir. Her zaman
aynlığa. aynmcılığa,
ayncalığa ve aynklığa karşı
olduğunu söyleyen,
Atatürkçülük ve laiklik
konulannda yanlı olduğunu
çekınmeden açıklayan, ama
görevde bağımsız ve yansız
çalışması kuşkusuz bulunan
Özden'ı suçlayanlann
amacı nedir? Medyanın sag
kesımınin son aykı çabası
niçındi? Özden yitırse yeşıl
bayraklı göstenler, davul
zurnalı haykınşlar
yapılacaktı. Hepsi
kursaklannda kaldı. 2
Temmuz 1994 Edebiyatçılar
Derneği'nın laiklik konulu
toplantısındaki
konuşmasıyla 13 Aralık
1993TürkHukuku
Kurumu'ndakı açış
konuşmasmı gerçek dışı
biçimde veren gencı
gazetelenn ^ayımlanna
dayanarak Özden'i
eleştırenler kendılenne
gelmelıdır. Sayın Özden,
birkaç kez ymeledı: "Ne
çekiyorsak sahte
demokrariardan, sahte
dindarlardan, sahte
Atatürkçülerden
çeldyvruz!'' Yalan mı?
Hıçbır çekınme duymadan,
düzeltme ve yanıtlara karşın
tablo almasmı. jüri
danışman üyeliği yapmasını
(insan haklan konusunda)
ıkide bir yazarak halkımızı
yanılrmaya çalışıyorlar.
Yıne Özden'in dedığı gibi,
"lnsan olmayan Müslüman
olur rau?" Hıçbır görev sel
kusurunu göstermeden onu
demokrasi karşıtı tanıtmaya
çalışmak zavalhhktır.
Yıkıcılann, Atatürk ve
cumhuriyet karşıtlannın,
Türkiye düşmanlannm,
şeriatçılarla ikınci
cumhuriyetçılenn ışbırliğı
hep sonuçsuz kalacaktır.
A- ATEŞ EmekJİ Yargıç
PENCERE
Ya İnsanlarımız?..
Her kuşak kendi zamanında ve uzamında yaşar,
yaşlanmaya yüz tuttuğunda geçmişi özler. Geçen-
lerde bir eskı Istanbullu iç geçirıyordu:
- Ah, nerede o Istanbul?..
Hangi Istanbul?..
- Havasıpınlpınl, denizi masmavi, tramvaylan çan
çan, insanlan edeplı...
Nostalji mi bu?.. • ^
•
Bir Istanbul yok, kaç Istanbul var?.. Geçmişın bir-
birine eklemlenmiş katmanlannda "bin kocaman ar-
takalmış bive-i bâkir" kimbilir ne dönemler yaşadı...
"Mütareke lstanbul'u"r\a ne dersiniz?..
Geriye gıderseniz, tarihin sayfalarını tersıne çevire
çevire Bızans'ın Konstantınopolis'inı bulursunuz; za-
man içinde yolculuk ısterseniz "2'nci Mahmut'un Is-
tanbulu'na da sizı ulaştınr. 20'nci yüzyılın ilk çeyre-
ğindekı kozmopolit Istanbul'u sever misiniz?..
Ancak, ne olursa olsun, eski Istanbulların hiçbirin-
de hava kirli değildi; su zehırlenmemişti, deniz ölme-
mişti...
•
1960'larda "Yusırf Ziya Ortaç bizi Serkıl Dor-
yan'da (Cercle d'Orient) her perşembe öğle yeme-
ğinde bır araya getirirdı. Çetin Altan, Doğan Nadi,
Cemal Hüsnü ve ben eksik olmazdık; bir de her haf-
ta çağrılan "önem/ı" kişiler sofrada bulunurdu. Be-
yoğlu'nda Istiklal Caddesi'ndekı kulübün yapısı ilgi-
mi çekmiştı:
- Nedir bu?..
Yusuf Ziya yanıtladı:
- Burası Abraham Paşa'nın kışlık konağı mrıiş...
Kafamı kaldınp tavanlara, duvarlara bakmış, 'kim-
bilir buralarda neler yaşandı' diye düşünmüştüm.
Abraham Paşa kimdi?..
•
Ermenı kökenli Osmanlı devlet adamı, Mısırlı bir
sarrafın oğluymuş, Hıdıv Ismail Paşa'nın Istanbul'da
kapıkâhyalığı görevıni yapmış, Sultan Aziz donemin-
de padişahın yakınındaymış, sonra Abdülhamit ta-
rafından âyan üyelığıne atanmış.
Sultan Aziz tavla meraklısıymış, en ünlü tavlabaz-
ları getirtir, karşısına oturturmuş. Abraham Paşa,
Hünkâr"ın tiryakiliğini bildiğinden, sağda solda konu-
şunca Saray'a tavta partisine çağrılmış. Açıkgöz pa-
şa bir oyun aldıysa ikı oyun vermiş, padişahın gözü-
ne girmiş, bir gün sırası geldiğinde taşı gediğine koy-
muş:
- Padişahım, var mısınız? Elli bin liraya tek oyun!..
Sultan:
- Peki...
Abraham Paşa, bıle bıle lâdes, oyunu kaybedip 50
bin lirayı Abdülaziz'e sununca, Padişah keyfe gelmiş:
- Dile benden ne dilersin!..
Abraham Paşa:
- Hüseyin Avni Paşa kulunuzun teker meker olu-
şunu...
Sadrazam Hüseyin Avnı Paşa, tavla keyfine hemen
azledilıp Isparta'ya sürülmuş, ama, yaman bir herif-
mış kı bu ışın, başına nasıl geldiğini öğrenince Abra-
ham Paşa'ya haber salmış:
- Beni nasıl sürdürdüyse öylece getirtsin ya da
kendini üç aya kadar yok bilsin...
Can pazan...
Abraham Paşa'nın etekleri tutuşuybr, Hüseyin Av-
ni Paşa dediğini yaparmı?.. Çokgeçmeden paşa ba-
ğışlanıyor, Istanbul'a geri dönüyor.
•
Abraham Paşa'nın öyküsünü Sermet Muhtar
Alus'un "Istanbul Yazılan'nüa okuyunca aklıma Ser-
kıl Doryan'daki toplantılanmız geldi.
Istanbul'un geçmişın zaman tüneHne doğru hangi
kımlıklerle uzandığını düşündüm.
Ama, hiçbir Istanbul'un havası, suyu, denizi kirlen-
memişti.
Peki, bugünkü Istanbul'un yalnız havası, suyu,
denizi mi kirli?..
Ya insanlanmız?
EN DEĞERLİ
KÂR ORTAKLARIMIZDAN
YEŞİL KAPLUMBAĞA.
Nesli tükenmekte olan Yeşil Kaplumbağa, ülkemizin
korunması gereken-doğal zenginliklerinden hiridir. Garanri, gelirinin
bir bölümüyle, deniz kapkınıbağalarının da korunması için
çalışmalar yapan Doğal Hayatt Koruma Derneği'nin projeleriııLikstt.'klı\(ir
^ uyiKz. Göz okşayıa, canlı renkler...
•de1löfX*lşte \Beldesan bisikletlerinin
, Jsfisi. Üstelik Beldesan'ın tüm yurdw
" " " " • ' < •••sl I j f c -*
aygın servis - böl ysdek parça gupencesi ve peşin
Few Age"\
PEŞİN FİYATV4A
TAKSİTIS
ÜttÜNlMK
PREMI&l (Alümnyvtvl
| M-2418 L(K,zl
M-2618 İErlek)
vrns
PtfİHAT
VT4 TAKSlT
21 33 B7S.OOO
I. StÇENfK
ptşitua Toıt
vıınKSİr rfr.
4.29O OOO 3B.A\0.0OO
24 S I »25,000 B\.S25.OOO\ 10,36S,OOQ
l O 425.000 2.0B5 OOO
1O.3SO.OOO 2.070,000
10900000 2.I8OOOO 10,900000,
M-2Ö18 LIKızl
M-262 1 X ICrkekJ
M-262 1 5 (Amortısöriü)
C241B (Erk»k)
C2818 Itrtmk)
C-26IB l tKız)
C-2A21 X (Erkekl
BMX
TOJOKVO (Kolfemır)
KOOY IKatlanıti
GUÇlü IKIoukl
26-
26-
26-
24-
2«"
26'
26'
20'
20-
2O"
2 6 -
18
21
2 )
18
78
18
21
-
-
14.325,000 2,865,000 14.325 OOO
14,850,000 2,970.000 14.850 OOO
17 575 OOO 3,515 OOO 17,575,000
11 750 OOO 2,350 OOO 11,750,000
12 225 000 2 445 OOO 12.225 OOO
12,050.000 2,410,000 ı 12,050,000
12,825.000 2.565,000 \ 12.825.000
5,775.000 1.155,000 5,775.000
7,000.000 1,400,000 7.000,000
8 OOO OOO 1.600,000 8.O0O OOO
S 750 OOO 1.750.OO0 8.750 OOO
1,815 OOO
1,880 OOO
2,225 OOO
1 490 OOO
1,550 OOO
1,530,000
1.625 OOO
730.OOO
890,000
1.O15OOO
1 110 OOO
16,335 OOO
16,920 OOO
20,025,000
13.410,000
13 «50.000
13,770,000
14,625,000
6,570,000
BO10OOO
9,135 OOO
9 990 000
ffororrtisi a!tınd*tiır, • Ürüriter
farihVr 71$İÖ scyihTebrtg hCfcüm
atiroh 1&S torihleri
dc scms n»lcfo/orındt
yürtft/(fır. • TalejİK&jftSk ve üetinı oianakftm <J
İENBLDACinCI ; BekoTtcar
İZ TÜKETİCİ DANIŞMA^
\1 85 15-0800261
i% GARANTl