Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 HAZİRAN 1995 PAZAR
OLAYLAR VE GORUŞLER
Sağlık ve demokrasi 4- : • *
• ' * * •
Gûnümüzde her türlü olanak varken bile sağlıksız ve engelli ya
da istenmeyen çocuklann üretildiğine tanık olmak ve buna çö-
züm 'aramamak', son derece olumsuz bir tutumdur.
Prof. Dr. TÜRKÂN SAYLAN
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı
B
u iki sözcüğün bırbirlerrv - çok doğal sayılmalıdır. Buna karşın, pek
le ne denli ilişkıli olduğu- üzerinde durulmayan bu konudaki göz-
nu ve birinde eksiklıkîer lemlerin, düşünce ve çözüm üretmeye
varsa ötekinin de çıkmaz- yönlendirilmesinin, demokrasinin te-
lara gireceğini düşündüğü- mellenmesinde büyük önem taşıdığı ka-
müzü pek sanmıyorum. nısındayım. Buyazıda demokrasi vein-
ı le ne denli ilişkıli olduğu-
nu ve birinde eksiklıkîer
.varsa ötekinin de çıkmaz-
Jlara gireceğini düşündüğü-
müzü pek sanmıyorum.
Oysa en eşitlikçi ve hak tanır bır yöne-
tim ya da yaşam biçimı olarak algılaya-
bileceğimiz "demokrasi"lerde, "de-
mokratik yönetimler"de ya da kendini
"ödünsüz demokrat" sayanlann kafa-
sında, düşünce sisteminde ya da gerçek
yaşamlannda, bunun böyle olmadığı
uygulamada kendini göstermektedır.
Kabaca 'demokrasi'nin algılanışının,
bıreyce "Bana her türlü hak ve olana-
ğın devlet ve toplumca tanınması"*. po-
litikacı ya da yönetıcı tarafındansa.
"madem ki halk beni demokratik volla
secri ya da bu demokratik düzende ba-
na bu yetki ve haklar verildi, o halde ar-
Ok uygun gördüğüm, kafama yatan her
şeyi yapabilirim, bu benim demokratik
hakknndır" biçiminde olduğunu her
gün, her saat gözlüyor, bunun yıllardır
değişmedığini, özellikle "demokrasi*'
diye diye yönetsel erki ele geçirenlerce
bu kavramın nasıl kötüye kullanıldığı-
nı şaşkınlıkla izliyoruz.
Bu karmaşanm içinde 'sağlık' konu-
sunun kıyıda köşede kalması belki de
san haklanna aykın birçok tutum ve uy-
gulamadan yalnızca "sağkklı doğma"
konusu ışlenecektir.
Haklardan söz ettiğimiz bir dünyada
hiç kımsenin 'doğma ya da doğmama
hakla'nın olmadığı açıktır. Bizi oluştu-
ranlann gûnümüzde bile pek denn dü-
şünmeden bu işe giriştıği ve pek çoğu-
muzun rastlantısal bir şekilde dünyaya
gözlerini açıverdiği yadsınamaz bir ger-
çektir.
"Doğma'",''yaratılma"karannı vere-
meyen ınsanın, en azından "sağhklı doğ-
ma" ve "sağhkh vaşama" hakkının ol-
ması gerektığinı. hele konu ve yönetim
bıçimi "demokrasi" ise bunun 'olmaz-
sa olmaz koşuT olduğunu 'kabullenme-
mek' olanaksızdır.
Gûnümüzde her türlü olanak varken
bile sağlıksız ve engelli ya da istenme-
yen çocuklann üretildiğine tanık olmak
ve buna çözüm 'aramamak1
, son dere-
ce olumsuz bır tutumdur. Çocuk sahibi
olmanın, insan haklan üzerine temel-
lendığı varsayılan "demokratik" bir
toplumda yaşayan bireye. anahk baba-
lık haklan yanında, bazı sorumluluklar
da getırmesi gerekmektedir. Kendisin-
de ya da ailesınde. kalıtsal yolla geçen
bedensel ya da ruhsal hastalıklan bulu-
nanlann gelişigüzel çocuk yaparak, top-
luma yeni bir hastayı kazandırmalan en
azından, "hasta olarak dünyaya getiri-
len çocuk açKindan" haksızlık ve yan-
lışlık oluşturmaktadır.
Risk bulunduğu halde önlem alınma-
ması ve yenı doğanm, bır yaşam boyu
acılarla. dışlanarak, acımasız insanlann
meraklı bakışlanna hedef olarak, bir
yerlere kapatılarak, bağlanarak ve en-
gellerinden dolayı daha binbir başka
zorluklarla sürecek bir 'yaşama yazgıh'
kılınması, en azından o bireye karşı bir
haksızlık, açıkçası bir suç değil midir?
Öyle algılanması gerekmez mi?
Bugünkü olanaklanmızla bile, do-
ğumlardaki özürlü doğma ve olma ola-
sılıklan büyük oranda bilinip önlene-
bilmektedir. Durum böyle olduğu hal-
de ana-babalann gereken önlemleri al-
mamalan ve çocuk yapmakta ısrar ede-
rek sorumsuz davranmalan sonucu
özürlü doğan çocuğun, kendisini bu du-
ruma sokanlan sorgulafhası en doğal ve
demokratik bir hak olmalı, çocuk ya da
genç; "Benim bu duruma gelebileceğim
olasüığını bile bile beni neden doğurdu-
nuz?" diye hesap sorabilmelidır.
Birkaç somut örnek vermek gerekir-
se; yeryüzünde doğumsal ve anneden
kız çocuğuna geçen kalça çıkığı sakat-
lığı asla var olmamalıdır. Anne adayı ya
da adayın hekimi bu konuda gerekli bil-
giye sahip olursa, çocuk doğduğunda
bacak arasına konacak iri bir bezle sa-
kat olması kesinlikle önlenebilir. Eğer
kalça çıkığı taşıyan aıleler bilinçlendi-
rilir ve doğan kız çocuğu, kalça çıkığı
açısından incelenip önlemi alınırsa, top-
lumdan "topal" sözcüğü büyük oranda
yok olabilecektir. O halde birçok ame-
liyat geçirmesine karşın, hâlâ yalpala-
yarak yürüyüp yaşamı boyunca komp-
leksler içinde acı çekmeye hükümlü kı-
lınmış bir ınsanın hakkını araması ve
suçlulara (kim olurlarsa olsunlar), çağı-
mıza ve konuya uygun bir yaptınm is-
temesi, en azından başkalannın "kendi
yazgısını paylaşmalannı engellemek"
açısından, demokratik bir hak değil mi-
dir?
Aynı şekilde görüntüsü son derece
bozuk. cildi yaralarla dolu; görmesi,
ışıtmesı, yürümesi, konuşması, zekâsı
eksik; çoğunlukla bir odaya kapatıla-
rak, bazan da bağlanarak, ömür boyu
özel bakıma gereksinimi olan çocukla-
n üretmek, onlan acılı ve çok zor bir
dünyayı yaşamaya mahkûm etmek, ne
denli akılcı olabilir; hangi insancıl yo-
rumla hoşgörü kapsamına alınabilir?
Kısacık bir cinsel hazzın, en azından
sağlıklı doğup yaşayacak bir çocuğun
oluşumuna olanak tanıması veriskibi-
le bile sakat doğum yapanlara bir yap-
tınm getirilmesi gerektiği artık kavran-
malı ve "sakat, geri zekâk, görmez, işit-
mez vfo. özürlü çocuk doğurmamn bir
demokratik hak olmadığT anlaşılmalı-
dır.
"Bfitûn ömrünü sakat doğmuş çocu-
n ?*•. *
ğuna adayan fedakâr ana-baba" görün-
tüsü artık bir yana bırakılmalıdır. Aile
gelirinin dışan gitmemesi gerekçesiyle,
kardeş çocuklan evlendirenler ve bu
birleşmelerden, olasılıklan ve örnekle-
ri biline bilıne özürlü çocuk oluşturan-
lar, doğurduklan çocuklara karşı vic-
dan azabı dışında, en azından daha son-
rakileri engelleyecek bir yaptınmla kar-
şı karşıya gelebümelidirler.
Örneğin toplumun gözünde "zavalh,
talihsiz ana-baba" görüntüsünün yerini
"sorumsuz, düşüncesiz ve bencil ana-
baba" yorumlaması alabilirse, birçok
yeni özürlülerin engellenebileceği kanı-
sındayım.
Konunun, Hitler dönemı saf ırk elde
etme katlıammı çağnştıracağını biliyo-
rum, ancak bu, sorumluluktan ve dü-
şünce üretmekten kaçmakla eşdeğerdir.
Böylesi bir kolaylığa ve yanlış anlama-
ya hakkımız olmamalı, olayı demokra-
tik haklar ve sorumluluklar açısından
algılayabilmeliyiz.
Düşlerimdeki çözüm; bir gün, bu
özürlü bireylenn, güdülendırildiklen
minnet duygusundan ve baskısından
sıynlarak, tüm yaşamı kendilerine zeh-
reden ana-babalanndan hesap sorma
yürekliliğinı gösterebilmeleri ve de-
mokratik yargı sistemi içinde konuya
çağdaş bir yaptınm getirilebilmesidir.
Genelde gözardı edilen bir yarayı, en
azından tartışmaya açmanın bile çok ge-
cikmiş de olsa yarar taşıdığı kanısında-
yım.
(Hiçbirbilinen olasılık olmadığı hal-
de özürlü doğumlar konu dışıdır.)
TARTIŞMA
'Çok-eşli' politikacılar!
S
ayın Kanal D
yetkililerinin,
Sayın
Başbakan,
Devlet ve
Adalet
bakanlannın, Sayın
TBMM Başkanı'nın ve
sayın milletvekillerinin
dikkatine...
Yurttaşın özel yaşamının,
T.C. Anayasası'nda yer
alan gizliliği ve
dokunulmazlığı ilkesinin,
çağdaş toplum düzeninin
asli nitelikJerinden biri
olduğu görüşündeyiz. Bu
bağlamda kişilerin özel
yaşamlannın TV
ekranlannda kamunun
gözlerine
sergilenmesini, insan
onurunu zedeleyici bir
çarpıklık olarak
değerlendirmekteyiz.
Ancak evlilik yalnızca bir
özel yaşam etkinliği
değildir!
a
Evtflik"aynı
zamanda tüm toplumlann
temel birimi insanm
üretildiği ve yetiştirildiği
aile ortamının kökündeki
toplumsal ve hukuksal
kurumdur!
Bu nedenle tüm ülkeler
evliliğin kurulmasını ve
dağılmasmı yasal
düzenlemelerle belirler.
Kadın-erkek tüm
yurttaşlann yasa önünde
eşitliğine dayanan çağdaş
devlette bir erkeğin çok
kadınlaevlenmesi
-uygulanabi lmesini
bırakın- düşünülemez
bile!
Çeşitli nedenlerle eşiyle
yetinmeyip başkalanna
yönelen kişinin
bağlantılannm yalın
halini, yani duygusal ya
da bedensel sevgi
ilişkilerini yargılamak, bu
ilışkileri mahkûm etmek
ya da onaylamak,
kamunun tartışma konusu
değildir, olmamalıdır!
Ancak kimi politikacılann
tek eşle yetinmeme
durumlannın adını
"evfflik'' koymak, durumu
bir evlilik türü gibi
görmek ve yansıtmak,
olaya cinsiyetler
çelişkilerinin bayatlamış
espriler ve sulandınlmış
kalıp açıklamalanyla
yaklaşıp temeldeki
hukuksal düzen
karşıtlığuu göz ardı
etmek, "herkese farkh
hukuk" kargaşasını
meşrulaştırmaya, çağdaş
devletin hukuksal
işleyişini çarpıtmaya
yönelik bir adımdır!
Bu çerçeve içinde, Kanal
D yayınlannda çok eşli
sözde "evliliğin''
propagandasını yapan;
çağdaş demokrasinin
bireye ve onun yasal
korumasına verdiği
önemi, insan haklannın
ve insanlar arası eşitliğin
önce iki insanın
ilişkisinde başladığını
kavrayamamış; T.C.
Anayasası'na, T.C.
Medeni Yasası'na ve T.C.
Ceza Yasası'na açıkça
meydan okuyan Refah
Partisi'ne mensup bir
milletvekili hakkında
öncelikle TBMM Sayın
Başkanı'nın, Sayın
Başbakan'ın, kadından
sorumlu Sayın Devlet
Bakaru'ntn ve Adalet
Bakanı'mn ne
düşündüğûnü merak
ediyor, TBMM'nin
sorumlu tüm organlanna
yasal görevlerini saygıyla
anımsatıyoruz.
Kanal D ilgililerinden ise
bir istemimiz var. Güzel
yûzlü -zarafeti tarüşılsa
da- göz alıcı kılıklar
kuşanmış bayan
sunucular,
hoş seyirlikler olabilir!
Ancak bu toplumda
önemli bir kesimin,
beynini kendi cinsinin hak
ve özgürlükleri
konusunda bilgi
ve düşünceyle
donatabilmiş bayan
sunuculan izlemek
istediğini unutmasınlar!
Çağdaş Yaşamı
Destekleme
Derneği Ankara
Şubesi
PENCERE
Damping?..
'Sabah' gazetesinin birinci sayfasındaki renk cümbü-
şü üzerine sekiz sütuna yayılmış birsözcük:
DAMPİNG...
Nedır damping?..
Rakiplen vurmak için fiyat kırarak malı pazara süımek-
tir, satış zaranna da yapılabilir; hasmın canına okunursa
amaca ulaşılmış demektir. Gazete nasıl damping yapı-
yor?.. Eskiden 65 kupona verdiği ütüyü şimdi 35 kupo-
na veriyor, 48 kupona verdiği battaniyeyi şimdi 39 kupo-
na veriyor.
Brtmedi...
10 kupona 6 adet Paşabahçe kâse..
30 kupona 8 parça üla dantel takımı.. :<
*'J.
98 kupona Schlafgut nevresım..
35 kupona Cem teflon tava...
25 kupona düdüklü çay-kahve seti..
15 kupona Paşabahçe dondurma takımı..
52 kupona Schlafgut pike..
Dahası var.
Saymakla bitmiyor ki..
Haftanın iki günü gelip bizım evin işlerini gören Fatma
Hanım gazete okumaz, ama ıçeri girer girmez köşedeki
gazete tomarına dalıp kupon kesmeye başlıyor...
•
Ne var ki el elden üstündür!..
Yayın yaşamına yeni atılan 'Akşam' gazetesı hepsini
bastırdı; daha dün bır, bugün iki, derken dehşetli bir 'kam-
panya 'yabaşladı:
"Akşam, okurlanna televizyon veriyort.."
Yalnız televizyon vermiyor kı...
- Daha ne ciciler var!..
Akşam'ın reklam kampanyasının ardından, önceki gün
haberter yayıldı:
"- Tüm satıcılann taleplerinin toplamı bir milyonu aş-
mış, Akşam yok satacak!.."
Akşam'ın satışı 60 binden 1 mılyona tırmanıp ötekile-
ri bastınverdı, "en büyük" oldu..
Artık okurlar, gazeteleri muhabiri, yazan, çızen, habe-
ri, yorumu için almıyorlar.
Anlı şanlı muhabirin yerine battaniyegeçti; kırkyıliıkya-
zann teflon tavanın yanında değen kalmadı; ünlü karika-
türist düdüklü tencere yanında on para etmiyor; yazıiş-
leri müdürü Paşabahçe dondurma takımına kurban ol-
sun!..
Okur ökjü!..
Yaşasın müşteri!..
•
Hürriyet, Milliyet ve öteki gazeteler de bu yanşın ker-
vanına katılıyorlari.. Cumhunyet neyapsın?.. Bızim birta-
nrtma tümcemiz vardı: "Cumhunyet yalnız gazete ve-
rir!.."
Geçen gün bir dost
"- Artık bunun gibiiafiargeçmiyor" dedi, "siz de renk-
li gazete olun, promosyon yapın!.."
Gazeteler büyük holdinglerin pazarlama broşürterine
dönüştü; 'se/cs/'fotoğraflaryığınından baldırbacak vesi-
likonlu memeleri ayırıp teflon tava, dondurma takımı,
nevresim, çarşaf ve battaniye yığınlannı aşarak haberle-
re ulaşmak güçleştü.. Kimi zaman bu gıllıgış ortasında bir
köşe yazannın kenanna vesıkalık resmi iliştirilmiş yazısı
göze çarpıyor.
Neyapmalı?..
Ben Cumhuriyet'in yöneticilerinin yerinde olsam, Rah-
mi Koç, Sakıp Sabancı olmazsa bir başka işadamına
başvurup onenrdim:
- Bız de sizın mallanpazariayalım, birelde milyonu aşa-
nz, ikimiz de kazanınz.
Ne dersinız seygili okurlar?..
Yapalım mı şu işi?..
En sıcak haber:
Auer
7
lerde
çok uygun taksitler*
işte sizi sevindirecek bir haber.
Evinize uygun Auer'lerde cebinize uygun taksitler... Fırın, mini fırın, ocalc, şofben...
İstediğinizi seçin... Auer teknolojisini, kalitesini evinize getirin... Kendi rahatınız için bu
habere kulak verin... Acele edin, yazla gelen bu fırsatı kaçırmayın...
1 . F 1 R S A T P E Ş 1 H
1«J
163
3 2 1
68O
68.5
685 E
«91 EC
691 L
«91 LE
67O
8O5SL
8 8 8
M A M U l
S«t uslü cakmoldı «fnay* ocok
S«F uıHj cakmaklı •Isktrıklı ocak
AAini fırın
Slohk fırın
Emay tcopoldt tvı4x» firtn
Emoy* kapaklı «l«ktrıldı Kırho fırın
Cam kapaklı •l«ktnk!i programlı turbo fırın
Flotal aynalı proaramlı K>rt>o fırın
Fiokıl aynolı programlı *l«ktrıkli turi»o hrın
Halot»rm fırın
Süp«r lükı ohHnohk »»rmo.taHı tcMamn
Supar su s«WktoHu »oft>«n
F 1 YA T1
NAKiT
A. İOOOOO -
A 65O OOO -
5 0 0 0 000 -
1 2 6OO OOO -
13.o5Ö.OOO.-
1 ^ OOO OOO -
21.400 000.-
21 85O OOO •
22 600 000 -
3O 6OO OOO -
İO 9OOOOO -
9 55O OOO -
2 . F 1 R S A T
MAMUl
161
163
3 2 l
68O
« 8 5
685 E
«91 EC
691 L
691 LE
67O
8O5 SL
8 8 8
PESINAT
1..400 0 0 0 -
1 6OO OOO -
1 7OOOOO -
A SOO OOO -
A 85OOOO -
5 O5O OOO -
7 6OO OOO.-
7 800 000 -
8.050 OOO -
İO 900 000 -
3.9OO.OOO.-
3 A5O0OO -
1 P E Ş 1 N + 2
2 TAKSIT
1 5OOOOO -
1 7OO OOO -
1 800 000 -
A 5OO OOO -
^ 9 0 0 000 -
5 OOO OOO -
7 700 000 -
7 85O OOO -
8 İOOOOO -
1 1 OOO OOO -
3 9OOOOO-
3 .400 OOO -
' TAKSIT
TOPLAM
A AOO OOO -
5 OOO OOO -
5.3OOOOO-
13 5OOOOO-
14.65O.OOO--
15 05O OOO -
23.000.0OO.-
23 5OO OOO -
24.250.000 -
32 9OO OOO -
1 1.700.000 -
İO 25OOOO -
3 . F 1 R S A T
MAMUL
161
163
3 2 1
68O
6 8 5
685 E
691 EC
691 L
«91 LE
6 7 0
8O5SL
8 8 8
PESINAT
95O0OO.
1 O8O OOO
1.1SOOOO
2 92O OOO
3.170 0 0 0
3 25O0OO
^.96O OOO.
5 O7O OOO
5.24OOOO
7 İOO OOO
2.S3OOOO
2 220 000
1 P E S 1 N +
A TAKSIT
950 000 -
1 O8O OOO
1.15O.OOO -
2 92OOOO -
3 17O.OOO-
3 25OOOO -
4.96O.OOO -
5 O70 OOO -
, 5.24O.OOO -
7 İOO OOO -
2.53O.OOO.-
2 22O OOO -
4 TAKSIT
TOPLAM
.«750 0 0 0 -
5 *OO OOO -
5.750.000 -
1.4 6OO OOO -
15.8SO.OOO
16 25O OOO -
2 X 8 0 0 000 -
25 35O OOO -
26.2OO.OOO.-
35 5OO OOO -
12.65O.OOO.-
1 1 İOO OOO -
ÎTTÎI
4 . F 1 R S A T
MAMUL
161
163
3 2 1
68O
6 8 5
685 E
«91 EC
691 L
691 LE
67O
8O5SL
8 8 8
PESINAT
71O.OOO.-
8 1 0 0 0 0 -
86O.OOO.-
2 3OOOOO -
2.400 000 -
2 6OOOOO -
3 82O.OOO -
A OOO OOO -
.4.OOO.OOO.-
5 4OOOOO -
2.000.000.-
1 800.000 -
1 P E Ş 1 N + l
6 TAKSIT
7*0.000.-
8JOOOO -
89O.OOO-
2 25O OOO -
2.450.000.-
2 500 000 •
3 83O.0OO.-
3 900 000 -
^.050.000.-
5 5OOOOO -
1 950.000.-
1 7OO OOO.-
» TAKSIT
TOPLAM
5 15O OOO
5 85O OOO
6.20OO0O
1 5 8OO OOO
17.100 0 0 0
1 7 6OO OOC
2 6 8 0 0 OOO
2 7 AOO OOO
28.3OO.OOO
38 AOO OOO
1 3.7OO.OOO -
12 OOO OOO
AUER
sıcak eşya uzmanı
5 . F 1 R S A T
MAMUL
161
163
3 2 1
6 8 O
6 8 5
685 E
«91 EC
691 L
691 LE
67O
8O5SL
8 8 8
PESIN
62O.OOO.-
•S5O OOO -
70O.OOO-
1 800 0 0 0 -
2 OOO OOO -
2 İOO OOO •
3 2OO.OOO.-
3 240 OOO -
3 36OOOO -
A AOO OOO -
1.580.000.-
1 30O OOO -
1 P E S I N +
8 TAKSIT
«1O.OOO.-
7OO OOO -
750 0 0 0 -
1 900 OOO -
2.O5O OOO.-
2 İOO OOO -
3.2OO-0OO.-
3 27O OOO -
3 38O.OOO.-
A 600 000 -
ı .&4O ooa-
1 A5O OOO -
8 TAKSIT
TOPLAM
5.5O0.OO0 -
6 25O OOO -
6 7OOOOO-
17 OOO OOO -
1 8 AOO OOO -
1 8 900 0 0 0 -
28.8OO.OOO.-
29 İOOOOO -
30*00.000.-
A1 2OO OOO -
14.7OO.OOO.-
1 2 9OO OOO -
AUBt DO^OMUI Tamim Malon P*
ScğUHonMa 217/2-38O03O r
U (0-212)251 II 27-25i 11 29 ANKAtfc Krçsığı Sok Nol/12 Gaııo«ıx»po1
o-AnkoT)
U (0-312| Ui 59 n-Ui S» 62 IZ«M: Fw7*xno M « n 1363 Sol No 1 Kot-4/403
Çonkoyo-tm» U 10-232] 489 69 53-425 70 92 ASANA: Şd* Yxzba»ı kW> Arıgr. Bulvan
6 5 Durak G«r V No 125/C Adano W 10-322] 225 02 16-225 26 28
6 . F 1 R S A T
MAMUL
-_ 161
163
321
6SO
6 8 5
685 E
691 EC
691 L
691 LE
67O
8O5SL
8 8 8
PESIN
500.000.-
700 0 0 0 -
65O.00O.-
1 6OO OOO -
1.700 OOO.-
1 700 0 0 0 -
2.8OOOOO.-
3 OOO OOO -
3 OOOOOO.-
A OOO OOO -
1.400.000."
1 250 0 0 0 •
1 P E Ş İ N + 10
10 TAKSIT
5*0.000.-
6OO OOO -
65O.OOO -
1 65O OOO -
1.800.000.-
1 85O OOO -
2 8OO.OOO-
2 85O OOO -
2.950.000.-
A OOO OOO -
1.430.000.-
1 25OOOO -
TAKSİT
TOPLAM
5.90O.OOO.-
6 7OO OOO -
7.1 SO OOO -
18 İOO OOO •
19.7OO.OOO -
2O 2OO OOO -
' 3O.8OO OOO -
31 5OO OOO -
32.5OO OOO -
AA OOO OOO -
1 5.7OO.OOO.-
1 3 75O OOO -
F,yatianm>za KDV dah<
yetktlı satıcttonndo tes/r
nöo ohb<'<ecek değışıkhkier hyafiara yanntthcahtr Kamporyomtz 25 Jcmn
5onoyı ve hcaret Sakanhğı'mn 25Moyıs 19<?4 Jonh ve 2\9âO sayıi, Reım
uz f 9C5 tanhtne koaar iurecektır Urunlenrrız AÜff
Oazete'de yaymSanan v4> 2-3 to lu feblığıoe uygundu