Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10 HAZİRAN 1995 CUMARTESİ
HABERLER
Uman-iş Genel
Başkam'na
beraat
• ANKARA (Cumhurtyet
Bürosu) - Sıvas katliamını
protesto ederken, "halkı
itaatsizliğe tahrik etmek"le
suçlanan ve hakkında Türk
Ceza Yasası'nın 312/1.
maddesi uyannca 6 aydan 2
yıla kadar ağır hapis
istemıyle ceza davası açılan
Liman-tş Sendikası Genel
Başkanı Hasan Biber,
beraat etti. Biber'in
yargılanmasına, dûn Ankara
5. Asliye Ceza
Mahkemesi'nde devam
edildi. Duruşmada savcı,
Biber'in, 2 Temmuz 1994
tarihinde Ankara'da
Tandoğan Meydaru'nda
düzenlenen "Demokrasi ve
Laiklik Için Mücadele"
konulu mitingde yaptığı
konuşmada kullandığı
sözlerin "bir cûrmü övme
nitehgı ve yoğunluğunda
olmadığı ve suç
unsurlanmn oluşmadığı"
görüşünde olduğunu
belirterek beraatini istedi.
Peppa için
topbmtı
• Istanbul Haber Servfai -
"Balkanlar'ın en büyûk iş
merkezi" olan PERPA'nın
S yıldır atıl durumda
kalmasından kooperatıf
yönetimıni sorumlu tutan
bir grup üye harekete geçti.
Yönetim muhalifı üyeler,
PERPA'nın
canlandınlabilmesi için,
pazar günü yapılacak olan
genel kurul toplantısma
bütûn üyelenn katılmasını
istedi.
Kayıp yakntarı
yargılandı
• İstanbul Haber Servisi -
Gözaltına ahndıktan sonra
öldürüldüğü ileri sürülen
Hasan Ocak'ın bulunması
için İstanbul Valiliği'ne
dılekçe vermek isteyen 30
kişiye 'izinsiz gösteri
yapmak' suçundan açılan
davaya, İstanbul 2. Asliye
Ceza Mahkemesi'nde
başlandı. Sanıklar, Hasan
Ocak'ın bulunması için
toplu halde tstanbul
Valiliği'ne gittiklerini ve
çevik kuvvet polislerinin
herhangi bir uyanda
bulunmadan coplarla
müdahale ettiğini
savundular. Mahkeme,
sanık ifadelehnin
tamamlanması için
duruşmayı ertcledi.
earantfden
çevre desteB
• Haber Merkezi - Doğal
Hayatı Koruma
Derneği'nin Tûrkiye'deki
sulak alanlan, kıyılan,
önemli kuş alanlannı,
orman ve bitkilerini
korumaya yönelik
projelerine destek veren
Garanti Bankası. son olarak
"Önemli Kuş Alanlan
Projesi"ne destek verdiğini
açıkladı.
SPK'den suç
duyurusu
• ANKARA (Cumhurivet
Bürosu) - Serrnaye Piyasası
Kurulu (SPK), AKS
Menkul Değerler AŞ
yöneticileri ve Dirikoç
soyadlı müşterileri
hakkında suç duyurusunda
bulunurken ÇEAŞ müdürü
ve muhasebecisi hakkında
da cezai takibata karar
verdi. SPK, hisse senedi
değişimi uygulamalannda
sermaye piyasası
mevzuatına uymayarak,
eski hisse senetlerini
yenileri ile değiştirme
işlemini Çukurova Elektrik
AŞ merkezinde yapmakta
israr etmesi nedeniyle
ÇEAŞ müdür ve
muhasebecisi hakkında
cezai takibaü kararlaştırdı.
AçMama
• Haber Merkezi-
Gazetemizin 15.05.1995
tarihli sayısında 'Halk,
Polise Güvenmiyor'
başlığıyla yayımlanan ve
bir araştırmanın sonuçlannı
içeren haberle ilgili olarak
bir açıklama yapan
Emniyet Genel Müdürlüğü,
haberin, araştırma
sonuçlannı objektif olarak
yansıtmadığını savundu.
Emniyet Genel Müdürû
Mehmet Ağar imzalı
açıklamada şu görûşlere yer
verildi: "Özellikle bu yıl
büyük bir çaba ve umutla
yoğunluk kazandırmaya
çahşılan polis-halk ilişkileri
konusunda aleyhte bir
kamuoyu oluşturmaya yol
açar nitelikte olduğu
görûlmûş, bu bakımdan
hedeflenen polis-halk
ilişkilerinin
gerçekleşmesinde olumsuz
etki oluşturduğu
gözlenmiştir."
TBMM Güneydoğu Komisyonu'nun raporu tartışmaya neden oldu
Rapor taslağında görüş aynhğı
• Raporun,
tamamen resmi
açıklamalarla
yetinilerek
nazırlanmasını
eleştiren CHP'li üye
Ali îbrahim Tutu,
komisyonun DYP'li
başkanı Ismail
Köse'yi "olaylara
polis şefi gözüyle
bakmak"la suçladı.
Ali Ibrahim Tutu,
rapora "muhalefet
şerhi" yazacağını
bildirdı.
DÜRDANE
KOCAOĞLU
ANKARA - TBMM
Doğu ve Güneydoğu
Anadolu Bölgelerinde
Meydana Gelen Olaylan
Araştırma Komisyonu,
taslak raporunu tamam-
ladı. Komisyon üyeleri-
nin imzasına açılan ra-
por, görüş aynlığına ne-
den oldu.
Raporun, tamamen resmi açıklamalar-
la yetinilerek hazırlanmasını eleştiren
CHP'li üye AH tbrahim Tutu, komisyo-
nun DYP'li başkanı tsmail Köse'yi "otay-
bra poBs şefi gözüyie bakmak"la suçladı.
Tutu, rapora "muhalefet şerhi" yazacağı-
nı bildirdi. PKK'nın. Bingöl-Elazığ kara-
yolunu keserek 29'u er, toplam 32 yurtta-
şı katletmesinde. idarenin "görev ihmali
ve kusunT bulunduğu görüşüne yer veri-
len rapor taslağında, Olağanüstü Hal
Bölgesi'ndeki boş kadrolara geçici köy
koruculannın atanması, bölgede toprak
reformu yapılması, istihbarat çalışmalan
için yeni düzenlemeye gidilmesi önerildi.
DYP Erzurum Milletvekili Ismail Köse
başkanlığindaki komisyonda hazırlanan
rapor taslağı, üyelenn imzasına açıldı.
Merkez
Bismü
Cermik
Cünqüş
Dicte
EÖH
Erqani
Hani
Hazro
Kocaköy
Kulp
Lice
Silvan
Cınar
Toplam
Boşalan Köy
Tamamen-Kısmen
2
7
_
Yok
7
Yok
1
1
6
2
19
6
4
-
58
3
1
2
-
5
.
2
4
-
2
-
-
6
24
Boşalan Mezra
Tamamen-Kısmen
5
8
1
Yok
5
Yok
1
5
7
-
76
28
14
5
155
-
-
2
-
-
3
-
5
-
6
-
-
18
GöçEden
Hane-Nüfus
182
238
98
-
1031
-
90
254
_ 443
368
2499
189
439
315
6146
1227
1555
550
-
4890
-
756
1399
3019
1840
16314
1469
2548
1709
36389
Göç Edilen
ll-llçe
D.Bakır
Bismil/D.Bakır
D.Bakır
-
D.Bakır
-
D.Bakır
D.Bakır
D.Bakır
D.Bakır
D.Bakır
Adana-D.Bakır
D.Bakır
D.Bakır
T->v* 1 1 5 1 ANKARA (UBA)-lçişleri açıkladı. Menteşe, ANAP
l l l V 3 . r D 3 . K i r O 3 . Bakanı Nahit Menteşe, Bilecik Milletvekili Mebmet
• ^ ^ *^" *"^ x
* v
* Diyarbakır iline bağlı Seven'in sonı önergesine
_ _ . . . . ^ .. . | . | ilçelerden 82 köyün verdiği yanıtta, Diyarbakır'da
V / I f A y | \ r \ Q Î ^ 11"1 I ( l 1 boşaldığını, 36 bin 389 58
'itamamen,24'ükısmen
\J+-* ^\Jjf L y v / ^ C H L l l v l - l kişinin ise köy ve mezralannı toplam 82 köyün boşaldığını
bırakarak şehre göç ettiklerini açıkladı.
CHP'li üyelenn karşı görüş bildireceği
taslağın, Bingöl-Elazığ karayolunun ke-
silmesiyle 32 yurttaşın katledilmesi ola-
yına ilişkin bölümünde, 24 Mayıs 1993
günü, Bingöl-Merkez Mendo Köprüsü
bölgesinde faaliyet gösteren 120 kişilik
bir PKK grubunun, Bılaloğlu Köyü civa-
nnda 2 kişiyi öldürüp 9 kişiyi yaraladığı-
na dikkat çekildi.
PKK grubunun, aynı gün Bingöl-Ela-
zığ karayolunu keserek birliklerine teslim
olmak üzere yola çıkan askerleri taşıyan
2 aracı durdurarak 49 er ile 8 yurttaşı ka-
çırdıklan anlatıldı. Taslakta, kaçınlanlar-
dan, 29'u er olmak üzere, toplam 32 kişi-
nin kurşun yağmuruna tutularak öldürül-
dükleri anımsatıldı.
Olaydan sonra başlatılan operasyonlar-
da 10 PKK mensubu öldürülürken çok
miktarda gıda maddesi ile ASELSAN
marka 4811 seri numaralı el telsizi ele
geçirildi.
'Müdahale edilmedi
Rapor taslağında, katliamın gerçekleş-
tiği yerin Bingöl'e 20 kilometre mesafe-
de olması ve olayın, bir köy sınırlan içe-
risinde kalmış olmasına karşın yaklaşık
1-1.5 saat süren bir silahlı eylemden geç
haberdar olunması ve olay anında müda-
hale edilemediği, takipte geç kahndığı
vurgulandı. Malatya'dan, birliklerine ka-
tılmak için gönderilen sivil kıyafetli erle-
rin yol ve can güvenliklerinin sağlanma-
dığı ve gerekli önlemlerin alınmadığı be-
lirtılen taslakta, "Komisyonumuz görev
Rodrigo eşliğindeKerbela mizanseni
Haber Merkezi -
Muharrem ayının 10.
gününde Kerbela'da 63
yakınıyla birlikte
öldürülen tmam
Hüseyin'i anma
törenleri bu yıl geçmişe
oranla daha renkli geçti.
Hem Şiilerin hem de
Alevilerin toplantı
mekânlanndâ binlerce
kişi Hüseyin'i anarak
yas tuttu. Şiiler, her
zarnanki gibi Halkah'da
ve Üsküdar'daki Seyyit
Abmet Deresi'nde
toplandılar. Aleviler de
dergâh ve cemevlerinde
bir araya geldiler.
'Medya', göriintü olarak
hayli renkli olan
Halkalfdaki Şiilerin
törenine büyük ilgi
göstermişti. Şiiler bu yıl
daha da medyatik
gösteriler düzenlediler.
Zincirle sırtlanndan kan
gelinceye kadar
insanlann kendi
kendilerini dövmesi
bilinen bir manzaraydı.
Ama bu kez öyle
olmadı.
Sembolik olarak birkaç
kez zinciri sırtlanna
vurup indirdiler. Onun
yerine Kerbela olayını
başından sonuna kadar
karşılıklı diyaloglar
ihmal ve görev kusurunun
bulunduğu kanaatine var-
nuşür" dendi.
Taslakta, olayla ilgili ola-
rak idari veya disiplin so-
ruşturması yapılmadığı kay-
dedildi. Olayda kusurlu olan
8 personel hakkında, 8. Ko-
lordu Komutanlığı Askeri
Mahkemesi'nde açılan da-
vada görevsiziik karan ve-
rildiği belirtilen taslakta, ka-
rann, Askeri Yargıtay tara-
fından bozularak yeniden
mahkemeye gönderildiği ve
yargılamanın devam ettiği
bildirildi.
'Halk,PKK'ye destek
yermiyor'
Taslakta, bölgede meyda-
na gelen diğer önemli olay-
lar hakkında bilgi verilirken
bütün olaylann, PKK'nin
önceden planlayarak, bölge
halkını korkutup sindirmeye
yönelik eylemler olduğu be-
İirtildi. Baskıya karşıhk böl-
ge halkının PKK'ye destek
vermediği vurgulanan tas-
lakta, terör örgütüne dış
destek sağlandığına dikkat
çekildi.
Ahnması gereken önlemlerin sıralandı-
ğı taslakta, işsizlik sorununu azaltacak,
kırsal altyapı, besicilik, ormancılık, eroz-
yon alanlannda hizmet verecek istihdamı
arttmcı "sünger projeler'' oluşturulması
önerildi. Irak'a uygulanan ambargonun.
bölgenin sınai gelişmesini ve ticareti
olumsuz yönde etkilediği belirtilerek,
kaldınlması ve sınır ticaretinin serbest
bırakılması istendi.
Asayiş ve güvenlikle ilgili önlemlerin
de arttınlması gereğine işaret edilen tas-
lakta, yol güvenliği ve yol denetimlerinin
etkin ve sûrekii bir biçimde yapılması, is-
tihbarat konusunda yeni bir düzenlemeye
gidilerek bilgilerin tek elde toplanması,
sınır karakollannın arttınlması önerildi.
Taslakta, Köse'nin seçim
bölgesi olan Erzurum'un
Yavi beldesinde öldürülen
32 yurttaş için "anıtme-
zar" yapılması istenirken
diğer bölgelerdeki kayıplar
konusunda benzer bir iste-
me yer verilmedi.
Taslakta, Olağanüstü Hal
Bölgesi'ne aynlan kadrola-
nn adil bir şekilde dağıtıl-
ması gerektiği vurgulandı.
Söz konusu kadrolann terö-
rist eylemler sonucu yakın-
lannı kaybeden ailelere ve
güvenlik nedenleriyle bo-
şalülan yerleşim birimleri-
ne ağıriık verilmesi istenir-
ken geçici köy koruculan-
nın da açık bulunan kadro-
lardan yararlandınlması is-
tendi.
Taslakta, sorgulamalara
hız kazandınlması, gözaltı
sürelennin kısaltılması öne-
rilerine de yer verildi.
Aleviler ve Şiiler, Kerbela'da katiedilişinin 1355'inci \ ıklönümündc İmam Hüseyin'i andılar. Şiiler, Halkalı ve Seyit Ah-
met Deresi'nde toplanıp ancirlerie kendilerini döverken Aievüer de dergâh ve cemevlerinde yas töreni düzenlediier.
halinde sahnelediler. Onlarca kişinin rol
aldığı Kerbela oyununu on bini aşkın insan
izledi.
Playback olarak, hazırlanan oyunda müzik
olarak RodrigoYıun ünlü gitar konçertosu
çalmırken, İmam Hüseyin'in hangi yakını rol
gereği şehit olsa kalabalıktan feryatlar
müziği bastınyordu.
Hele imam Hüseyin'in şehit düştüğü
sahnede ağlama sesleri yeri göğü inletiyordu.
Sutından dövüle dövüle kan akan insanlann
resmini çekmek için 'sota'ya yatmış foto
muhabirleri ile kameramanlar biraz hayal
kınklığına uğradılar ama, yine de Halkah'da
görüntülenecek hayli malzeme çıktı onlara.
Şiilerin Tûrkiye'deki lideri Şii imam
Seiahattm Ozgündüz, arkasından grup
halinde gelen insan seliyle birlikte kürsüye
çıkarak fmam Hüseyin'i "Selam sana ey
şehJt" diyerek selamladı.
Muharremin 10. gününün matem günü
olması nedeniyle tatil edihnesini isteyen
Ozgündüz. "Bugün inancı için yiğitçe
savaşan, ama baş eğmeven şerefli insanlann
günüdür. Bugün a> nı zamanda Hüseyin'e
bağlı binlerce insanın hem matem hem de
onur günüdür" derken insanlann kan
akıtıncaya kadar kendilerini zincirle
dövmesini ise "Hüseyin âşıldan bazan
mantık du variannı yıkarak acüannı
gösteriyor" şeklinde açıkladı.
Selahattin Özgündüz'ün konuşması sık sık
"Lebbeyk ya Hüsevin", "Etnrindeyiz ya
Hüseyin" ve "AUanüekber" seslenyle
kesildi. Töreni izleyen gazetecilere başörtü
dağıtan Şiilerin bu isteği bayan gazeteciler
tarafından geri çevrildi.
Aleviler ise matem günü saydıklan
muharremin 10. günü olan dün dergâh ve
cemevlerinde bir araya gelerek Hüseyin için
dua ettiler. Şiilerin bildirilerinde Alevilerin
de Şianın bir parçasıymış gibi gösterilmesine
kızan Aleviler, yaptıklan konuşmalarda bazı
Alevi dergilerinin, Alevileri Şiilerin törenine
çağırmasına tepki gösterdiler.
"Şülerle tek ortak noktanuz AB'ye ve
Ehlibevt'e olan sevgi ve bağhhğunızdır'' diyen
Aleviler. yann Şiilerin kendilerini camilere
davet edebileceğine dikkat çekerek kendi
üzerlerinde şimdi de Şiilerin tehlikeli bir
oyuna giriştiğini vurgulâdılar.
TARIHTE KERBELA OLAYI
CHP'dcnitira/
Komisyonun CHP'li üye-
si Erzincan Milletvekili Ali
Ibrahim Tutu, rapor taslağı-
nı tamamen incelemediğini,
ancak hâkim olan anlayışın
"resmi bilgi ve ifadelerle ye-
tinmek oMuğunu" vurgula-
dı. Komisyon başkanı Is-
mail Köse'nin, diğer ko-
misyon çalışmalannda da
CHP'nin itirazlanna neden
olduğunu anlatan Tutu,
Cumhuriyet'e şunlan söy-
ledi:
"Ismail Köse, olaylara,
adeta 'polis şefi' gözüyle
bakıyor. Sonınlarm temeli-
ne inip, çözüm aramak yeri-
ne resmi açıklamalar ışığm-
da olaylara yüzeysel yaklaşı-
yor. Toplumun sivil kesimle-
rinin ifadelerini dikkate al-
mıvor. Muş'ta 5 kişinin,
MfT görevülerince gözalö-
na ahndıktan sonra ölü ola-
rak bulunması olayryla ilgi-
li, bütün ısrarlarıma rağ-
men yerinde inceleme yap-
mayı kabul etmedi. Oİayı,
resmi yazışmalara dayana-
rak rapora aktardı. Rapora
muhalefet edeceğün."
Yezid'e baş eğmeyen Hz. Hüseyin, mazhımların sembolü
MİYASEİLKNUR
Alevilerin matem ayı sayılan muharre-
min 10. günü olan dün. Hz. Hüseyin'in Ye-
zid'in ordulan tarafından şehit edilmesinin
yıldönümüydü. Islam tarihini iyi bilmeyen-
lerin bile ana hatlanyla vâkıf olduğu Ker-
bela katliamı ve İmam Hüseyin'in, öldürü-
leceğini bile bile Yezid'e karşı direnişi 14.
asırdan beri Islam dünyasında haksızlığa
ve despotizme karşı savaşanlann sembolü
olmuş, onlara ışık tutmuştur. Hz. Hüse-
yin'le birlikte yandaşlanrun acımasızca öl-
dûrühnesi nedeniyle her yıl muharrem oru-
cunun onuncu günü Aleviler ve Şiiler için
matem günüdür. O gün, Kerbela şehitleri-
ni unutmadıklannı göstermek için siyahlar
giyilir ve özel anma törenleri düzenlenerek
yas tutulur. Kasım 680'de meydana gelen
olayın nasıl ve neden kaynaklandığını ye-
niden hatırlayalım.
AK'nin halifeligini kabul etmeyen Şam
Valisi Muaviye,onun öl ümünden sonra ken-
disini halife ilan etti ve Hz. Ali'nin oğlu
Hasan'dan kendisine biat etmesinı istedi.
Oysa Ali'nin ölüfnünden sonra Kufeliler,
oğlu Hasan'ı halife seçmişti. Kufelilerin ya-
nı sıra Ali'ye bağlı olan Mekke, Medine,
Hicaz ve Yemen halkı da Hasan'a biat etti-
ler. Bunu haber alan Muaviye 60 bin kişi-
lik ordu ile Irak'a yürüdü. Hasan da onun-
la savaşmak için harekete geçti. Özünde ba-
nşsever biri olan ve kan dökülmesini iste-
meyen İmam Hasan, etrafindaki güçlerin
giderek azaldığını ve onlann kavgaya ya-
naşmadığını görünce çaresizlikten Muavi-
ye ile 5 maddelik bir anlaşma yaparak (6
Temmuz 661) biat etti. Bu anlaşmaya göre,
Hasan'a bağlı olanlara eziyet edilmeyecek,
hutbelerde babası Ali aleyhinde konuşma-
lar yapıbnayacak ve Muaviye öldükten son-
ra halife onun soyuna geçmeyecekti. Ancak
Muaviye. şartlann hiçbirine uymadı.
Hasan'ın aksine kardeşi Hüseyin, Mu-
aviye'ye biat etmektense savaşmayı, gere-
kirse ölmeyi göze alıyordu. O nedenle ağa-
beyinin biat ettiğini öğrenince çok üzüldü.
Hüseyin ağlayarak Hasan'ın yanına gelip
"Niçin Mua\iye'ye biat ettfaTdiye hesap so-
ruyor. Ancak ağabeyi Hasan'ın "Bea öyle
uygun gördünT yanıtı üzerine içine sindir-
mese de fazla üstelemiyor, onunla birlikte
Medine'ye gidiyordu.
Muaviye, kendisiyle anlaşma yapmasına
rağmen Hasan'ı hep bir tehlike olarak gör-
dü. Kendisinin ölmesi halinde halifeliğin
Hasan'a geçeceğini bildiğinden onu orta-
dan kaldırmayı planladı. Hasan'ın kansı
Cude ile anlaştı ve "Hasan'ı öldür. seni
oğum Yezjd'le evlendireceğinı" vaadiyle
kandırdığı Cude'ye Hasan'ı zehirletti.
Hüseyin, ağabeyi Hasan'ın ölümünden
sonra Ali yandaşlanrun ısranna karşın he-
men harekete geçmedi ve banş koşullanna
uyarak Muaviye 'nin ölümünü bekledi. An-
cak anlaşmanın hiçbir maddesine uymayan
Muaviye, ölmeden önce kendisinden sonra
halifenin, oğlu Yezid olacağını ilan etti. On-
ce Şam'da, ardından da baskı ve zulüm so-
nucunda Kufe ile Basra'da Yezid'in halife-
liği kabul gördü. Medine'de ise Hüseyin'in
yanı sıra ilk halifelerden Ömer ve Ebube-
Idr'in oğullan dahil, ileri gelenlerin birço-
ğu Yezid'in halifeliğine karşı çıktı. Mayıs
680'de Muaviye ölünce oğlu Yezid onun
yerine geçti. Yezid'in Medine Valisi Velid'e
verdiği ilk emir, "Benim haHfeliğhııe karşı
çıkan Hüsevin ve diğer iki kişinin biat etme-
lerini sagla" şeklinde oldu. Velid, Hüse-
yin'den gizlice biat etmesini istedi. Hüseyin
bu isteği, karan halkla birlikte alacağını
açıklayarak reddetti ve ailesiyle Mekke'ye
gitti.
Hüseyin'in Mekke'ye gittiğini öğrenen
Kufeliler, haber yollayarak onu destekle-
diklerini ve Kufe'ye gelebileceğini söyle-
diler. Durumu tetkık etmesi için Hüseyin,
amcasının oğlu Müslüm bin Akıyl'i Ku-
fe'ye gönderdi. Başlangıçta Hüseyin'i Ku-
fe'de binlerce kişi destekliyordu. Ancak ge-
rekli önlemi alan Yezid, Müslüm'ü öldürt-
tü ve Kufelilere baskı uygulayarak halife-
ligini kabul ettirdi. Bu arada Hüseyin, am-
casının oğlunun öldürüldüğünden habersiz,
ondan gelecek haberi beklemeden Kufe'ye
doğru yola çıktı. Yakınlannın "Kufetfler dö-
nektir. babana ve Hasan'a bile ihanet etti-
ler, geri dön" yolundaki uyanlannı dinle-
mez. Bu uyanlara karşıhk, "Ben şimdi ar-
kamı döneceğim, isteyen bırakıp gjdebüir,
hiç kimseye de kızmayaeağım, kınlmayaca-
ğnn" der. Bunun üzenne onunla birlikte yo-
la çıkanlann büyük bir kısmı aynlır. Geri-
de sadece çocuklan, kızkardeşi Zeynep, öl-
dürülen ağabeyinin çocuklan ve birkaç
sadık adamı kaldı.
SÜRECEK
CUMARTESİ
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
Dosttarımız ve Biz Türktap...
Fausto Zonaro adını ressamlanmızın ve sanat ta-
rihi uzmanlanmızın dışinda bilen var mı? Türk Hava
Yollan'nın dergilerinden birinde kendisiyle ilgili bir ya-
zı okumamış olsam, benim de böyle birinden habe-
rim olmayacaktı... (Uçakta okuduğum bu yazı ne ya-
zık ki bende yok. Fakat Zonaro1
nun oradan öğren-
diğim yazgısı hep aklımda.)
Şimdi, somut bilgiler verebilmek için bir ansiklo-
pediye bakarak özetliyorum: Fausto Zonaro, Italyan
asıllı bir ressam. 1854 Padova doğumlu. 9O'lı yıllann
başJannda Türkiye'ye gelmiş. Çok usta bir sanatçı ol-
mamasına karşın Istanbul'un günlük yaşamını konu
alan tablolanyla ün kazanmış. II. Abdülhamrt döne-
minde saray ressamlığına getirilerek kendisine ma-
aş bağlanmış. Türk-ltalyan savaşının pattak verme1
si üzerine (1911) Türkiye'den aynlmış...
Zonaro'nun söz konusu dergide basılan bazı re-
simlerini, yaralı bir Osmanlı askerinin gösterildiği bir
savaştablosunu, Istanbul'un gezinti yerierinden ba-
zı görünümleri daha öncelerde de gördüğümü (bel-
ki Resim-Heykel Müzesi'nde?) anımsamıştım. Fakat
yazımın konusu Zonaro'nun (bence çok canlı, renk-
li, etkileyici) ressamlığı değil... Ansiklopedide, Istan-
bul'da yirmi yılı aşkın bir süre kalan ve saray ressam-
lığına kadar yükseltilen bu Italyan asıllı sanatçının, ül-
kemizden hangi koşullarda ayrıldığının aynntılannı
öğrenemiyoruz... Dergide.okuduğum yazıdan anım-
sadığımca, Italyanlarla savaşın başlaması üzerine
Zonaro'nun saray ressamlığı görevi sona ermiş. Tab-
lolannı yok pahasına elden çıkaran sanatçı (bu tab-
lolar şimdi nerede?), kovulurcasına, apartopar ülke-
sine dönmek zorunda bırakılmış... Dergideki yazıda,
Zonaro'nun kendi yurdunda mırtlu olamadığını, İs-
tanbul özlemiyle yaşadığını okumuştum. Ansiklope-
diden ise, başlığı "Abdülhamit'in Hükümranlığında
Yirmi Yıl" diye çevrilebilecek olan anılan olduğunu,
fakat bu kitabın dilimize henüz (nedense) çevrilme-
diğini öğrendim...
Zonaro'nun yazgısı, ülkemize dostluk göstermiş,
yaprtlanyla tarihimize ve kültürümüze katkıda bulun-
muş yabancı kökenli bir sanatçıya yapılan bir nan-
köriük olarak beni üzmüştü ve üzmeye devam edi-
yor.
•••
Amerikalı ünlü tarihçi, doğubilimci Prof. Bemard
Lewis e karşı, Le Monde gazetesinde kendisiyle ya-
pılan bir söyleşideki sözlerinden ötürü, önce "Paris
Ermeni Forumu", daha sonra da AGRIF adtndakı
ırkçi bir Fransız derneği tarafından Fransa'da üstüs-
te davalar açıldığını bizim bastnımızdaki haberter-
den öğrendim ve davalann gelişimini merakla bekji-
yorum... Levvis'e yöneltilen suçlamalar bana kalırsa
tutarsız ve şovence. Fakat bu ayn bir konu... Düş-
manlığın nedeni ise uluslararası saygınlığa sahip bu
ünlü tarihçinin, bir Türk dostu olarak tanınması... AG-
RIF'in başında, aşın sağcı Ulusal Cephe üyesi B.
Anthony bulunuyor. Milliyet gazetesinde Mine Sa-
ulnier'in haberinde (1.6.95) son duruşması 12 tem-
muza bırakılan davanın düşmesine kesin gözüyle
bakıldığı bildiriliyor. Avukatları arasında Türkiye kar-
şitlığıyla tanınan Ermeni asıllı Fransız Milletvekili P.
Deveciyan'ın da bulunduğu "Ermeni Dernekleri Fo-
rumu"nun açtığı dava ise 21 temmuzda sonuçlana-
cak... (Bkz. Cumhuriyet 19.5.95 ve Milliyet gazete-
leri.)
Bernard Levvis, düşüncelerini savunmaya her ba-
kımdan yetenekli bir bilim adamı. Fakat acaba, ülke-
mizin ve kültürümüzün dostu bu saygın bilim ada-
mını destekleme konusunda, Dışişlerimizin birçaba-
sı, girişimi var mı?
•••
Dünyanın çeşitli ülkelerinde ülkemizin tarihi, kültü-
rü, edebiyatıyla ilgili çalışmalar yapan uzmanlar var.
Hem de, hiç kuşkum yok ki, başka ülkeler ve kültür-
lerie ilgili meslektaşlarının sahip olduğundan çok da-
ha sınıriı olanaklarla... Acaba Kültür Bakanlığımızın
ve Dışişleri Bakanlığımızın ilgili daireleri, bu Türko-
loji" uzmanlannın kimler olduğuna ve neler yaptıkla-
nna ilişkin yeterli bilgiye sahip midir? Hiç sanmıyo-,
rum.
•••
Bütün ülkeler, kültürlerini, tarihlerini, edebiyatlan-
nı, sanatlannı dünya ölçüsünde tanıtmak için birbi-
riyle yanştalar. Bu amaçla yatırımlar yapılıyor, ilişki-
ler kuruluyor, büyük paralar harcanıyor... Türkiye ise,
yeni dostlar kazanmak şurda dursun, var olan dost-
lannı bile koruyup savunmaktan, onurlandırmaktan
aciz bir ülke görünümündedir...
•••
Dünyanın çeşitli ülkelerindeki Türkoloji uzmanlan-
na ve hatta öğrencilerine özendirici burslar sağlan-
malı, değerli ürünler çeşitli olanaklarla (yarışmalar
vb.) ödüllendirilmelidir... Ülkemizin tarihiyle, kültü-
rüyle ilgili yapıtlar (tek ölçüt bilimsel ve sanatsal de-
ğerlilik olmak koşuluyla) dilimize gecikmeksizin çev-
riltilip yayınlanmalıdır. Türkiye'nin kabuklannı kırabil-
mesi,dünyayaaçılabilmesi,hakkındaki olumsuz ön-
yargılardan kurtulabilmesi için, nankörfük dediğtmiz,
bu tür bir köriükten de kurtulması gerekiyor...
'DEP, PKK'nin
siyasi kolu'
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - TBMM Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Böl-
gelerinde Meydana Gelen
Olaylan Araştırma Komis-
yonu, raporunda DEP-PKK
ilişkisini, Diyarbakır Ceza-
evi'nde tutuklu bulunan bir
kişinin ifadesine dayandır-
dı.
DYP Erzurum Milletve-
kili Ismail Köse'nin başkan-
lığını yaptığı komisyon
üyelerinın imzasına açılan
raporda, Türk milletinin
birlik ve beraberliğine, top-
rak bütünlüğüne yönelik si-
lahlı eylemler yapan PKK
terör örgütünün gerçek yü-
zünü sergilemek için Diyar-
bakır E Tipi Cezaevi'nde
tutuklu bulunan bir kişinin
ifadesine yer verildiğı belir-
tildi. Adının saklı tutulacagı
belirtilen eski bir PKK'li
olduğu anlaşılan kişinin ifa-
desi şöyle:
"Türkiye'yi etkileyecek
kişilerin bizimlc nasıl içli dt-
şı olduğuna dcğinmek isti-
yorum. 1991 yılı genel se-
çhnlerinde örgütün tattmat-
lan doğrultusunda Diyar-
bakır Cezaevi yönetimi oia-
rak Han'p Dıcle, Leyla Za-
na, Orhan Doğan. Sedat
Yurtdaş, Mahsun Melik,
Zübeyir Aydar gibi isimleria
aday olmasında etkili bir rol
oynannuşor. Örnek vermek
gerekirsc Şırnak'tan millet-
vekfli olan Orhan Doğanadk
şanıs; bizzat gefip cezaevin-
de benimle görûştü ve aday
olmak istedigini söyledi. Te-
rörün başı olan Apo'ya gön-
derdigim bu şahıs, Abdullah
Öcalan tarafindan onayian-
dı. Orhan Doğan, Seiün Sa-
dak. Sım Sakık. Mahmot
Alınak, Mahmut Kıhnç. Zü-
beyir Aydar, Leyla Zana ad-
h DEP'K gnıp, 1992 yıhnda
cezaevine ekrek biziınk gö-
rüştüler. Bu görüjme sıra-
sında Abdullah Ocalan'ın
'Gerekirse Meclis'i terk
edin' talimatı üzerinde ko-
nuşuldu. Onlann tabiri ile
Meclis, örgütün kazandığı
bir mevridir, terk edilme-
mcsi gerekir. Kısaca DEP,
PKK'nin nefes borusudur.
Siyasi koludur. Nasıl ki
PKK kendinden vazgeçmi-
yorsa, ERNK'den \azgeçmi-
yorsa DEP'ten de vazgeç-
meyecektir.