Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 HAZİRAN 1995 CUMARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 19
ARAYIŞ
• Baştarafı 3. Sayfada
rüne yıkar. Ben de buna şahidim...)
Gazeteci arkadaş bu izni verenin kim olduğunu öğ-
renmek konusunda ısrarlı olunca da (günlerden cumar-
tesiymiş), hafta sonu olduğu için kimseyi bulamaya-
cağını ifade etmiş. Ve haber, "sorvmluluk bilinci için-
deki" gazetede yayımlanmış: "Emre Kongar, ben bu
imzayı hafta sonunda atmıştım, atlamışım diyor..."
Bizim sevgili Emre çıldırmış tabii. (Doğrusu çıldınn-
ca da hiç çekilmez...) Hemen bir mektup yazarak ha-
beri tekzip etmek istemiş. Muhabir gene gelmiş ve ye-
nıden konuşmuşlar. Ve yapılan konuşma yayımlanmış,
gönderilen tekzip yayımlanmamış. Dığer gazeteler de
bu konuda yazılan mektuba pek ilgi göstermemişler.
• Ve bizim sevgili Emre, eli böğründe kalakalmış...
"Ben" diyor, "Ben bana yapılan haksızlığı duyura-
• mazsam, ben isyanımı dile getirme konusunda yeter-
siz kalırsam, bu toplumun çok daha dar çevreli insan-
• lan ne yapar, ne yapabilir?"
Gerçekten çok haklı bir soru bu. Insanı isyana sevk
• eden haksızlıklar ve saptırmalar karşısında, sokaktaki
insanın hiçbir gücü ve olanağı yok. Kitle ıletışım araç-
" lannda çalışan bin türtü insan var. Bunlar arasında ger-
çekten sorumluluğunun bilinci içinde görev yapmak
' için çırpınanlann yanı sıra, her türlü moral değeri "aşan"
ve "orijinal olma" uğruna her şeyi göze alanlar da gö-
rülüyor. Ama işin sonunda "testiyi kıran da suyu geti-
ren de" aynı kefeye konuluyor... Hatta kimi zaman,
testiyi kıran ödüllendiriliyor, suyu getirmeye çalışan ce-
zalandırılıyor.
Kültür Bakanlığı'nın ve Arkeoloji Müzesi'nin bizim
Ercan Yaytalı'ya reva gördüğü kaçakçı muamelesın-
den ve koleksıyoner belgesinin gerekçesiz (ve bence
"çokhaksız birbiçimde) iptalinden sonra; "Buyapılan-
larmeheldir" denebilir ama, demiyorum. Zira adalete
hepimizin gereksinimi var. Haksızlığa karşı birlikte dı-
renmek gerek. Ve eğer haksızlıklara karşı birlikte diren-
mezsek, direnemezsek,"... Nasıl çıkar karanlıklar ay-
dınlığa..." ,
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
Ardından cadde sokak isimlerine el
attı. Onlarca yıldır çevre sakinlerince de
benimsenmiş isimleri, bir gece alınan
kararla değiştirdi.
Şimdi de başkentın amblemine kafa-
yı taktı.
Bir yanşma açtırdı. Şartname şöyle
diyor:
"Amblem seçiminde Anadolu 'da ya-
şayan uygahıkların en önemlisi ve uzu-
nu olan Türk kültürünün bütünlüğü ile
bu kültür içerisinde Islami devrin ağır-
lığının vurgulanmasına önem verilecek-
tir."
Yani Gökçek, Türk-islam sentezinin
sembolünü anyor.
Bilinen geçmişi on bin yılı aşan Ana-
dolu'da her yönetici, Ankara'nın RP'li
Befediye Başkanı Melih Gökçek gibi ha-
reket etseydi, Anadolu'da hiç tarihi e-
ser kalmazdı. Bugünkü dünya çapında
ün yapmış kültürel mirasın yerinde yel-
ler eserdi.
Hitit Güneşi, herşeyden önce Anado-
lu'dur. Gökçek, tarih deyince Türk ve Is-
lam tarihini anlamaktan vazgeçip biraz
bu toprakların geçmişine baktığında
Anadolu'da en uzun süre devlet kur-
muş uluslann arasında Hititlerin de ol-
duğunu görürdü.
Anadolu, Türklerden önce 35 uygar-
lık yaşamış. Bugün bilinen tam 3 bin
antik kent, 40 bine yakın antik nokta
var. Her uygariık bir sonrakini etkilemiş.
Yapılan kazılarbunlan açıkça ortaya ko-
yuyor. Türkler de Anadolu'ya geldikle-
rinde kendilerinden önceki uygarlıklan
Ankara'nın Amblemi...
silip süpürmemişler. Bursa'da ilk cami-
ler, Bizanslı kilise ustalannın yardımıyla
yapılmış.
Pek çok yerleşim yerimizin adı binler-
ce yıl öncesinden geliyor. Bazı değişik-
likler de özü bozulmadan yapılmış. ör-
neğin Salihli yakınlarındaki Sard antik
kentinin yanındaki köyün adı, Sardmus-
tafa. Gökçek tıpinde biri oraya beledi-
ye başkanı olsa, demek ki adı hemen
değişecek:
- Sertmustafa.
Bu tür yanlış anlayış son zamanlarda
Güneydoğu'da yaşanıyor. Asurlulardan
kalan köy ve kasaba adlan Kürtçe sa-
nılarak değiştiriliyor.
Ankara'nın geçmişi M.ö. 3. bin yıla
kadar dayanıyor. Hititlerin ikinci binden
başlayarak bin beş yüz yıla yakın süren
uygarlıklannı görmüş bir kent.
Başkenti sımgeleyen Hitit Güneşi de
aslında Hititlerden önce Anadolu'da ya-
şamış Hattiler dönemine dayanıyor.
Atatürk'ün bizzat ilgilenerek başlattığı
Alacahöyük kazılannda ortaya çıkanlan
Hitit Güneşi'nin aslı, Ankara'da Anado-
lu Medeniyetleri Müzesi'nde sergileni-
yor.
Hitit dönemine ait kazılar, bugün ulus-
lararası düzeye ulaştı. İlk kez 1990'da
Uluslararası Hititoloji Kongresı, Türki-
ye'de toplanmıştı. Ikincisi 1993'te Ital-
ya'da yapıldı. Üçüncü toplantı da önü-
müzdeki yıl Çorum'da yapılacak. Türki-
ye ev sahibi. Yabancı ülkelerden gele-
ceği kesinleşen bılim adamlarının sayı-
sı şimdiden yüzü geçti.
Kongreye başkanlık yapacak Hrtito-
tog Prof. Or. Sedat Alp'le dün bir süre
sohbet ettim. Başta Hititler olmak üze-
re Türklerden önceki Anadolu uygarlık-
lanna sahip çıkmanın bizim için büyük
biravantaj olduğunu vurguladı. Sohbe-
timizden kısa bir bölüm aktarayım:
"Avrupa'da başını Yunanlılann çekti-
ği şöyle bir tema işleniyor, 'Türkler bar-
bardır, Orta Asya'dan gelmiştir. Geldik-
leri yere gitmeleri gerekir. Kendilerinden
önceki Anadolu uygarlıklanyla da hiçbir
ilgileri yoktur.' Oysa tam tersi. Türkler
Anadolu'ya geldiklerinde bu topraklar-
da yaşayan insanlarla kaynaştılar. Bir
Anadolu insanı oluştu. M.ö. Ikibinde
Yunanistan'da Miken uygarlığı vardı.
Aynı dönemdeki Anadolu ve Yunanis-
tan'a ait buluntular gösteriyor ki Ana-
dolu çok daha ileri."
Hitit uygarlığı
Kazılar sonucu ortaya çıkanlan Hitit
tabletlerinin sayısı 30 bini buluyor. Hitit
krallan, yıllıklar çıkanyorlardı. Bir bakı-
ma tarih biliminin kökenleri o günlere
dayanıyor.
Ankara böyle bir uygarlığa ait bulun-
tuyu amblem yaparak, Anadolu'ya tü-
müyle sahip çıkmanın güzel bir örneği-
ni veriyor. Bu amblem bizim ne Türklü-
ğümüzü zedeler ne Müslümanlığımızı.
Istanbul'un amblemi de cami desen-
lerinden oluşuyor ve yakışıyor. Çünkü
büyük bir mimarlık eseri olan camiler, Is-
tanbul'un en güzel siluetlerinden birini
oluşturuyor.
Şimdi Istanbul, Ankara'dan daha mı
çok Müslüman? Böyle bir ilkeJ yakJaşım
olabilir mi?
Ankara Kültür ve Tabiat Variıklarını
Koruma Kurulu, Hrtit Güneşi'ni koruma
altına aldı. Yani kimse dokunamaz. An-
cak Gökçek'in hukuka bakışı, demok-
rasiye inanan insar.lann penceresinden
değil. Danıştay, meslek kuruluşlarının
iddiasına göre, kente yarar yerine zarar
getirecek olan kavşak inşaatlarıyla ilgi-
li yürütmeyi durdurma karan aldı. Ama
Gökçek inşaata devam ediyor.
Buna karşı mücadele eden meslek
odaları için Gökçek'in yaklaşımı da şu:
"Savcılığa başvurup kapattıraca-
ğım."
Bu zihniyetteki bir kişinin Küftür ve
Tabiat Varlıklan Koruma Kurulu'nun ka-
ranna ne ölçüde saygı duyacağı tabii ki
tartışmalı.
Gökçek'i dün telefonla aradım, not
almakla yetindiler.
Bir belediye başkanı, "Mûhürbende,
istediğimiyapanm" diyemez. O kentın
tümü adına başkanlık koltuğundadır.
Çağdaş Türkıye Platformu üyeleri,
bugün Abdi Ipekçi Parkı'nda seslerini
duyunmaya çalışacaklar. Öyle görünü-
yor ki Gökçek'in bunlan anlaması zor.
Sol partilerin bölünmüşlüğünden yarar-
lanıp, altı bin oyla aradan çıkan Gökçek,
demokrasinin bir cilvesi.
Nediyelim...
Dört yıl daha Gökçek, çek Ankara
çek...
DYP'ye kaıdı saldın: 2 ölü
. • Baştarafı 1. Sayfada
tıklan otomobil, Okmeydanı Piyalepaşa
. Bulvan'nda terk edilmiş olarak bulundu.
Polis, diğer iki saldırganm yakalanması için
operasyonlann devam ettiğını bildirdi.
Yalçın'ın öldürüldüğü evde ilk inceleme-
yi Istanbul Emniyet Müdürü Necdet Men-
riryaptı. Menzir, olay hakkında basına her-
hangi bir açıklama yapmayacağinı belirte-
rek "Bir bayan sakürgan ölü olarak ele ge-
çirilmiştir" dedı.
Çatışmadan yaklaşık bir buçuk saat son-
ra, Şişli Nöbetçi Cumhuriyet Savcısı Nihat
Ergün, ceset üzerinde ve evde araştırma
yapmak için olay yerine geldı. Savcı Er-
gün'ün yaptığı incelemeden sonra kadın
saldırganm cesedi Adli Tıp Kurumu'na kal-
dınlırken ev de mühürlenerek basına kapa-
tıldı.
Bu arada, kadın militanm gırdiği evlerde
"oturan Hayrettin ve eşi Fadime Şahin ile
. Cevat ve eşi Fatma Şahin sorgulan yapıl-
?
!
İHkiler kurtuldu
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Mer-
kez Av Komisyonu, 1995-96 av mevsimi-
ne ilişkin genel esaslan belirledi.
Ayılann ardından, geçen mevsimde siya-
nûrlü yiyeceklerle sayılan bilinçsizce azal-
tılan tilkiler de bu dönem av yasağı kapsa-
' mına alındı. Tavşan, sansar, kokarca ve
porsuğun, her avcı başma günde en fazla
1, bağtrtlak, çuJluk ve yabankazırun 4, ya-
banördeğınin 8, bıldırcının 15 adet avlan-
ması hûkme bağlandı.
Resmi Gazete'nin dünkû sayısmda yer
alan Merkez Av Komisyonu karanna gö-
re, av hayyanlan, avlanma sürelerine göre
3 gnıba aynldı. Avlanmanın yalnızca çar-
şamba, cumartesi, pazar ve resmi tatil gûn-
lerinde yapılmasmı öngören karara göre,
birinci grupta yer alan bıldırcın, güvercin,
üveyik ve bağırtkanlann avlanması 16
Ağustos 1995 çarşamba günü sona erecek.
İkinci grup av hayvanlanndan keklik, kum-
kekliği, çil ve tavşan avı 21 Ekım 1995 cu-
martesi günü başlayacak ve 10 Aralık 1995
pazar günü tamamlanacak.
Üçüncü grup av hayvanlanndan porsuk.
kokarca, gelincik, kakım, sansar, yabanör-
değı (angıt, sütlabi, dikkuyruk, yaz ördeği
hariç), yaban kazlan. (bozkaz. fasulyeka-
zı, sibiryakazı, küçüksakarya hariç), kızku-
şu, karatavuk, çulluk, suçulluklan, sakar-
meke avı 14 Ekim 1995 cumartesi günü
• başlayıp, 2S Şubat 1996 çarşamba günü
sona erecek. Tilki avı, bu mevsimde yasak-
landı.
Av hayvaılannm, avcı basına bir av gü-
nü için avlanma miktarlan da belirlendi.
mak üzere gözaltına alındı.
Olay sonrasında gazetelere telefon eden
bir kişi, eylemi DHKC Ibrahim Yalçın Sı-
lahlı Propaganda Birlığı adına üstlendı. Sal-
dınyı üstlenen kışı "Düzenin ayjaş bekçile-
rini cezalandırdık. Komutanımız bizi böl-
geden uzaklaştırdı, şehit oldu. Kendini feda
ettL Ayşenur'un katiii nerede?" dedi.
Ibrahim Yalçm, Devrimci Sol örgütü üye-
si olmak suçundan tutuklu bulunduğu Bay-
rampaşa Ceza ve Tutukevi'nden 1993 yılı-
nın Şubat ayında firaretmışti. Ibrahim Yal-
çın, 24 Nisan 1993 günü Rahmanlar'da bir
eve düzenlenen operasyon sonucu öldürül-
müştü.
Olayla ilgilı bir açıklama yapan Istanbul
Emniyet Müdürlüğü, parmak izi ve fotoğ-
raf incelemeleri sonucu, ölü olarak ele ge-
çirilen kadının Sibel Yalçın olduğunu ve
daha önce de 1992 yılında iki kez gözaltı-
na alındığını belirtti. tbrahim Yalçın ile Sı-
bel Yalçın arasında bir akrabalık olmadığı
bıldinldi.
• !
Bir av günü için tavşan, sansar, kokarca ve
porsuk l'eradet, adatavşanı, kınalıkeklik.
çil ve sakarmeke 2'şer adet. bıldırcın 15
adet, üveyik ve avına izın venlen diğer tür-
ler için 10'ar adet sının getirildi.
Kurt, çakal, yabandomuzu, kuyruksü-
ren, saksağan ve kargalar 16 Ağustos 1995-
28 Şubat 1996 tarihlen arasında cumarte-
si, pazar, çarşamba ve resmi tatil günleri dı-
şmda kalan günlerde, 28 şubattan sonra da
bütün günlerde avlanılabilecek.
Özd av turizmi
Orman Bakanlığj "A" grubu seyahat
acentelerine av turizmi organizasyonlan
yapabilmeleri için bir defayla sınırlı olmak
üzere izin verecek.
Av organizasyonlannda, avcı basına, a-
va çıkılan her av günü için günlük 40 ABD
Dolan karşılığı Türk Lirası olarak katılma
bedeli alınacak.
Aynca bûtün avlarda, her av günü için
avcı basına alınacak 20 ABD Dolan karşı-
lığı Türk Lirası bedel, avlağın ve av hay-
vanlannın korunması karşılığında avın ya-
pıldığı avlağın köy tüzelkişilıklerine veri-
lecek.
Av turizmi organizasyonlan kapsamına
alınan türlerin avlanma süreleri, yerlen ile
bunlann avlanmasına ait ava katılma ve av-
lanma ücretlerine ilişkin esaslar da belir-
lendi. Yabankeçisi, çengel boynuzlu dağ-
keçisi ve vaşak avı 1 Ağustos-31 Aralık
1995 ve 1 Mart-31 Mart 1996 tarihleri ara-
sında, yabandomuzu, kurt ve çakal avı ise
bütün yıl yapılabüecek.
Kelebek'in
devam ı
gelir.
Kelebekler, ihtiyaca göre ünite
iinite ahnabüir. Tek kaptlı bir
dolap gerektiğinde bütün bir
takıma (yülar sonra bıle)
tamamlanabilir. Siz bir Kelebek
alm. Devamı mutlaka gelir.
Kelebek
MUKEMMEL MOBiLYA nti
15 asırdır dinmeyen acı
ORALÇALIŞLAR
Islamiyetin 4. halifesi Hz.Ali ile Hz.Muham-
med'in kızı Fatma'nın küçük oğullan Hüseyin,
bundan 1415 yıl önce Kerbela'da, Emevı dev-
letinin kurucusu Muavıye'nin oğlu Yezid tara-
findan öldürülmüştü.
Türkiye'de Aleviler ve Iran'da Şiiler, Hüse-
yin'in insafsızca öldürüldüğü 680 yılını hiç bir
zaman unutmadılar. O acı, aradan yüzlerce yıl
geçmesine rağmen yüreklerden hiç silinmedi.
Binlerce yıllık tarihte, binlerce insanın siya-
si cinayetlerde yaşamını yitirdiği bilinen bir ger-
çek. Ama bazı ölümler var ki unutulmaz ve in-
sanlann belleklerinde yereder. Hüseyin'in ölü-
mü de böyle bir ölümdür. Onun acısı unutulmu-
yor.
Neden bu acı unutulmuyor? Çünkü Hüse-
yin'in ölümü lslam tarihinde bir dönüm nokta-
sı, bir hesaplaşmanın kritik anıdır. Hüseyin,
Hz.Ali'nin ikinci oğludur. Hz.Ali ölünce bü-
yük oğlu Hasan, iktidan ele geçiren Muavi-
ye'ye karşı mücadele yürütecek gücü kendinde
görrneyince bir kenara çekilmiş ve bir iddiaya
göre Muaviye'ye biat ederek onun halifeliğini
kabullenmiştir.
Hüseyin ise Emevi hükümdan Muaviye'ye
hiç bir zaman biat etmemiş, onun sultanlığını
benimsememiştir. Uygun koşullarda yeniden
iktidarkavgasınagirmek niyetindedir. Ama ba-
basının ölümü üzerine iktidara gelen Yezid, böy-
le bir firsatı ona tanımaz. Kufe valısine emır ve-
rerek, Hüseyin'in kendisine biat etmesini sağ-
lamasını ister. Yoksa Hüseyin öldürülecektir.
Hüseyin, Yend'in talebini reddedince tayin edi-
ci hesaplaşma kaçmılmaz hale gelir. Muharrem
ayının 10. günü 680 Kasımı'nda Hüseyin yakın
çevresindeki az sayıda ınsanla Kerbela'da sı-
kıştınlır ve öldürülür.
Aslında bu savaşın sonu başından belliydi.
Hüseyin, son direnişe giriştiginde yanında ta-
rihçilerin belirttiğine göre topu topu 63 savaş-
çı kalmıştı. Gücü o kadardı. Bu sayı, artık ls-
lam tarihinin birinci dönemındeki iktidar kav-
gasının sonunun geldiğinin matematiksel ola-
rak da kanıtlanmasıydı. Hz.Ali ve onu izleyen
oğullan 680 yılına gelındiğinde, yani Peygam-
berin ölümünden 48 yıl sonra, adım adım güç-
lerini yitirmişler ve sonunda bir aile çevresiyle
sınırlanacak kadar zayıflamışlardı. Bir tarih,
acılarla ve çaresizliklerle noktalanıyordu. Ama
bu her şeyin bitmesi demek değildi. Emevilere
karşı olanlar, imparatorluğun büyümesinden
despotikleşmesinden zarar görenler, Hüseyin'in
ölümünü hiç bir zaman unutmadılar. Onun anı-
sını hep canlı tuttular. Emevi iktidan altında ol-
sun, Abbasi yönetiminde olsun yoksullann ıs-
yanı hiç bıtmedı. Hüseyin'in ölümü bu isyan-
larda bir simge olarak hep gündemde kaldı. Ya-
pılan haksızlığın hesabını sormak amacıyla çok
kanlardahaaktı.
Kerbela, lslam tarihinde bir dönüm noktası-
dır. Aradan 1415 yıl geçtiği halde hâlâ unutul-
mamasının nedeni budur. Bu cinayeüe, ilk ku-
ruluş dönemi sona ermiş ve artık yeni bir say-
fa açılmıştı. Hüseyin'in ölüm emrini veren ikin-
ci Emevi halifesi Yezid, dünya zevklerinin ve
zengin biryaşam biçiminin temsilcisi olarak ta-
rihe adını yazdınrken, tslamın ilk kuruluş yıl-
lannın ve dünya nimetlerinden uzak duran ba-
sit yaşam biçiminin son örneği sayılabilecek
Hüseyin'le ise bir tarih noktalanıyordu.
Emevilerle birlikte Islamiyet, bir devlet ide-
olojisine dönüştü. Muaviye ve oğlu Yezid, bu
devlet ideolojisinin temsilcisi, lslam egemen
sınıflannın sözcüleri olarak savaşı kazandılar.
Hz.Ali ve oğullan ise yoksullann haklannı ko-
rumaktan yanaydılar ve tslamın ilk kuruluş yıl-
lannda yoksullara dayanan lslam önderlerinin
geleneklerini sürdürmek istiyorlardı. Ama tarih
devletleşmeden yanaydı. Ali ve oğuJlan kaybet-
ti, Emeviler kazandı. Ama tarih orada bitmedi,
tslam toplumlannda her haksızlığa ugrayan ku-
ruluş yıllanna baktı Ali ve oğuüannı gördü.
Kendi acılanyla onlann acılan arasında bir pa-
rallellik kurdu. tşte Hüseyin'i ölümsüzleştiren
bu tarihtir.
OLAYLARIN
ARDINDAKI
GERÇEK
• Baştarafı 1. Sayfada
ya'da AKKA'ya (Avru-
pa'da Konvansiyonel
Kuvvetlerin Azaltılması
Antlaşması) uyup uymadı-
ğı bir soru işaretidir. Rus-
ya bu bölgede 58'inci Or-
duyu kurduğunu da açık-
lamıştır. Gerçi bu ordunun
kuruluşunun AKKA'ya ters
düşmediği ileri sürülüyor-
sa da, Türkiye ile Rus-
ya'nın arasındaki ilişkilerin
gün geçtikçe ilginç anlam-
lar kazandığı gözlerden
kaçmıyor.
Hazar petrolü konusun-
daki rekabet, olayın bir
başka yanını oluşturuyor.
Bütün göstergeler, Tür-
kiye'nin, iç sorunlannı en
kısa sürede çözerek böl-
gede beklenmedik geliş-
melere karşı hazır duruma
geçmesini öngörmektedir.
Ne var ki iç polıtikadaki
anlamsız çelişkiler ve çe-
kişmeler Türkiye yönetici-
lerinin gözlerini körleştiri-
yor.
Dışa bakan gözlerimiz
ise, kendi sorunlarımızı
görecek yerde, Balkan-
lar'da Bosna ve Kafkas-
ya'da Azerbaycan üzerine
yoğunlaşmaktadır.
Türkiye içerden ve dı-
şardan kuşatılmışlık duy-
gulan içindeyken Orta As-
ya'daki Türklük ve Orta-
doğu'daki Müslümanlık
dünyası kendi âleminde
yaşamaktadır. Bu gevşek-
liğin de doğal karşılanma-
sı gerektiğini düşünüyo-
ruz. Her iki coğrafyada ya-
şayanlar, daha uzun bir
süre edilginliklerini üstle-
rinden atamayacaklardır.
Türkiye de daha bir sü-
re, kalabalık içinde yalnız-
lığını yaşayacak...
önlemlerimızi buna gö-
re almalı, beklenmedik çı-
kışlara hazırtıklı olmalıyız.
•••
Ağar, İsrail
desteğbıi
yalanladı^
EVİNGÖKTAS
ANKARA-Ankara Mu-
sevi cemaati lideri ve Hacet-
tepe Oniversitesi Kimya
Bölümü Başkanı Prof. Dr.
Yuda Yürüm'e yapılan
bombalı suikast girişimı,
ABD'nin Ankara Büyükel-
çiliği görevlilerini yeni bir
saldın konusunda kaygılan-
dırdı.
tçişleri Bakanı Nahit
Menteşe, saldınnın failleri
konusunda örgüt belırtmek-
ten kaçınırken Emniyet Ge-
nel Müdürü Mehmet Ağar,
olayı araştırmak için Israil-
li terör uzmanlannın devre-
ye girdiği savlannı yalanla-
dı. Ağar,
a
Biz bu olayı kesin
çözeriz. Önümüzdeki gün-
lerde somut açıktamalarda
bulunacağun" diye konuş-
tu.
Emniyet yetkilileri de o-
lay günü Emniyet Müdürlü-
ğü'ne gidıp kendileriyle gö-
rüşen ve daha sonra hasta-
nede Yürüm'ü ziyarete gi-
den dört yabancmm, Israil-
li uzmanlar değil, patlama-
nın meydana geldıği Çanka-
ya Kuloğlu Sokak'ta oturan
ABD Büyükelçiliği görev-
lileri olduğunu bildirdiler.
ELEQROLUX
TAM KURUTMAL! r
Bu temizlik hep sürsün ister misiniz?
Electrolux patentlı ALC otomatik seviye kontrolu ve direkt spreyleme sistemi.. Emsalsiz balanslama...
850/1200 devır/dakika seçenekleri... Paslanmaz galvanize gövde.. 0-80 dakıka arası ayarlanabilir kurutma
programı.. Pamuklu ve sentetik çamaşırlar için ayrı kurutma . Kapalı devre otomatik buhar tahliyesi...
Yünlü ve nazik çamaşırlarda ısı ve sıkma devri ayannı otomatik yapan "akıllı" emniyet sistemi...
Tam kunıtmafı Electroluı EW1230 W çamaşır makinesi çamaşırlannıza benzersiz bir temizlik,
hayatınıza benzersiz bir kolaylık getiriyor.
Farklı özelliklere sahip diğer Electrolux modelleriyle siz de bir an önce tanışın!
Size en yakın Electrolux bayiinı rjğrenmek ve ayrınblı bilgı için Turkıye'nın her yerınden ücretsız servıs telefonumuzu hemen arayın.
EC Electrolux
' B e y a z E ş y a d a D ü n y a L i d e r i "
• MERKEZ: TARUBAŞ1 BULVARI
NC 35 TAKSIM 60060 ISTANBUL
TEL 02122931020 FAX 0212.251 60M
• ŞUBE ATATÛRK CAD NO 3^8
K 5-501 ALSANCAK 35220 IZMIf!
TEL 0a2463S315 FAX 02324639252 I• ÖCRETSİ2İrükfTİcİDANIİMÂ SERVİSİ
ıP?0
?211