Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 HAZİRAN 1995 PERŞEMBE
14 KULTUR
Orhan Kemal
Roman Ödülü,
Necati Cumalı'nmKüMr Servisi; 1995 Orhan
Kema] Roman Ödülü, Neca-
ti Cumalı'ya verildi. Cumalı,
Çağdaş Yayınlan'nda yayım-
lanan 'VTran Daglar'adlı ro-
manıyla bu ödüle değer gö-
rüldü. Dün Orhan Keraal Ro-
man Ödülü Başkan Yardımcı-
sı Nurer Uğurlu'nun yaptığı
yazılı açıklamada, RaufMut-
lııav. Tank Dursun İC Tahsin
Yücel, Konur Ertop, Nurer
Uğurlu, Kemali Öğütçü ve
Semih Gümüş'ten oluşan se-
çici kurulun verdiği ödülün, 6
Haziran 1995 günü saat
14.00'te Gazeteciler Cemiye-
ti Lokali'nde düzenlenecek
bir törenle Necati Cumalı'ya
verileceği belirtildi.
Ortıan Kemal Roman Ödü-
lü, bu yıl, seçici kurulda bir
istıfaya yol açarken, ödülün
açıklanması da ertelendi. Or-
han Kemal Roman Ödülü Se-
çici Kurulu'nun 25 mayısta
yapacağı genel toplantıdan
bir gün önce ödülün Necati
Cumab'nın "Vıran Dağter"
adlı romanına venldığı, Yenı
Yüzyıl gazetesinde yazarla
yapılan söyleşide acüdanın-
ca, Semih Gümüş son değer-
lendırme ve karar toplantısı
yapılmadan sonucun basına
yansıtıldığı gerekçesiyle se-
çici kuruldan istifa etti.
Semih Gümüş, Orhan Ke-
mal Roman Armaganı'nın ki-
milerinin kötü niyetleri sonu-
cu düpedüz gölgelendiğıni
vurguluyordu. Seçici kurulu
ödülü Necati Cumalı 'nın
"Vîran Dağlar" romanına na-
sıl verdiğini açıklamaya, ar-
dından da seçici kurulun ye-
nıden oluşmasına fırsat ver-
mek için istifa etmeye çagın-
yordu.
25 Mayısta toplanan seçici
kurulda, Rauf Mutluay'ın
ölümü, Semih Gümüş'ün se-
çici kuruldan aynlması nede-
niyle çoğunluk sağlanamadı.
Toplantıya katılan üyeler Ya-
şarKemalveCevatÇapanin
üyeliğe alınmasına karar ver-
diler.
Daha sonra 30 Mayıs'ta
Orhan Kemal'i anma toplan-
tısında verileceği duyurulan
ve açıklanması ertelenen Or-
han Kemal Roman Ödülü, tö-
ren lcapsamında ikinci kez er-
telendi.
Necati Cumalı ıse Orhan
Kemal'i Anma Toplantı-
sı 'nda yaptığı konuşmada:
"Bir de yılan hikâyesine dö-
nen Orhan Kemal Roman
Ödülü var.Ödülü bana \erdi-
ler mi, vermediler mi bilmi-
yorum" dıyordu. Seçici ku-
rul üyelerinden Konur Ertop
ve Tahsin Yücel ise ödül tö-
reni için geldikleri anma top-
lantısında ödülün ertelendiği-
ni ögrenmişlerdı.
Orhan Kemal ölümünün
25. yılında PEN Yazarlar
Derneği 'nin düzenlediği
toplantıyla anıldı
4
Edebiyatmııza
khıısiz haHagetirdi
9
Kültür Servisi- Orhan Kemal,
ölümünün 25. yılında Küçük Sahne'de
anıldı. Ailesi, dostlan ve okurlannın
katıldıgı toplantıda edebiyatçılar,
sanatçının yaşamına ve yapıtlanna ışık
tutarken, tstanbul Oyunculan
Topluluğu da Orhan Kemal'i, onun
"Dünyada Harp Vardı" adlı oyununu
sahneleyerek selamladı.
Toplantı kapsamında açıklanacağı
duyurulan Orhan Kemal Roman Ödülü,
ikinci kez ertelendi.
PEN Yazarlar Derneği Bakanı Şükran
KurdakuL Orhan Kemal'in ölüm
yıldönümü olan 2 haziranda
verileceğini açıkladı. PEN Yazarlar
Derneği'nin düzenlediği Öykü
Yanşmasrnı ise AH BalJaz kazandı. 92
öykûcünün 3'er öykûyle katıldıgı
yanşmada Şükran Yücel ve Kemal Ateş
de başan ödülü kazandı. Ali Balkız,
ödülü Orhan Kemal'in eşi Nuriye
Öğütçü'den aldıktan sonra yaptığı
konuşmada; 27 Mayıs'ı izleyen yıllarda
Malatya Ticaret Lisesi'nde okuduğunda
kavruk bir köylü çocuğu olduğunu
anımsatıyordu:
Direnç ve kavga adamı
"Okuhunuzun karsısında tstanbul
sineması vardı. Sinemanın önünde
bisiklet kiralanırdı, yanında ise
Tommiks Texas kitaplan sabhnb. Ben
harçbklanmı ne bisiklete ne de o
kitaplara yaünrdım. Harçhklanmla
Orhan Kemal'in Varhk Yayınlan'ndan
çıkan krtapbannı satın anrdım. Onun
yüzünden bisiklete binmeyi
öğrenemedim."
Başan ödülü kazanan Şükran Yücel ise
yitirdigi eşi Erkan Yücel ile birlikte 18
yıl önce o sahnede Orhan Kemal'in
"72. Koğuş"unda birlikte rol aldıklannı
anımsatarak, Orhan Kemal ile birlikte
pek çok Orhan Kemal karakterini
sahnede canlandırmış eşini de
anıyordu. Kemal Ateş ise kısa
konuşmasında asıl adınm Kamanlı Ateş
olduğunu ve bu adın başına pek çok
dert açtığını belirtiyordu. Ancak bir
imza gününde Orhan Kemal'e kitabını
imzalatırken çektiği zorluğun bardağı
taşıran son damla olduğunu
anlatıyordu: "O olaydan sonra
mahkeme karanvla adımı Kemal ile
degiştirdim. Lise yrilannda adını
akhğıın Orhan Kemal'in şimdi de
ödülünü aldığım için çok mutiuyum."
Orhan Kemal'in 1949yılından
ölümüne dek dosru olan Şükran
Kurdakul da, Orhan Kemal'in
halkımızın yarattığı bir yazar olduğuna
dikkati çekiyordu.
Kalemınden başka kaybedecek hiçbır
şeyi olmayan Orhan Kemal'in tabana
sözü tekrarladığını vurguluyordu.
Orhan Kemal'in öykülerinde kat kat bir
yahnlık olduğunu vurgulayan Yücel;
öykülerdeki süre, uzam, kurgu, biçim
ve betimlemedeki yahnlığı açıklarken
Orhan Kemal'deki insan sıcaklığı ve
insanın iyi doğasına duyduğu güveni
dile getiriyor, bütün olurnsuz koşullara
karşm yapıtlannın çok uzun yıllardaha
yaşayacağını vurguluyordu.
"_Orhan Kemal adı, 1840'tan sonra
göründü edebiyaünuzda. Dergilerde
çıkan ilk hikayeferiyle hemcn dikkati
çekti. Sabahattin AliŞi geliştiren bir
aşama olarak görüldü. Diyebilirim id,
Orhan Kemal'e geünceye kadar, insanı
tek yönlü olarak alırdı bizim
edebiyatunız.
Edebiyatunızda ondan önce iyiler vardı,
kötüler \ardi_. Orhan Kemal, küçük,
Toplantıda PEN Yazarlar Demeği'nin düzenlediği Öykü Yanşması'nın ödülleri verildi (Fotoğraflar: HATlCE TUNCER)
en yakın kesimden geldiğini dile
getiriyordu. Kurdakul, konuşmasını
"Orhan Kemal gibi bir direnç ve kavga
adamını yaratan bir topltımda ümit
kesilmez" sözlenyle noktalıyordu.
Orhan Kemal'in öykücülüğü üzerine
konuşan Tahsin Yücel, lise yıllannda
Orhan Kemal'in "Ekmek kavgasTadli
öyküsünü okuduğunda kendinde bir
değişiklik hissettiğini, "İşteöykü böyle
yazılırr>
diye düşündüğünü, birkaç gün
önce yeniden öyküyü okuduğunda aynı
Orhan Kemalin yaşamı boyunca
olduğu gibi ölümünde de yanında olan
ve cenazesini Sofya'dan lstanbul'a
getiren Necati Cumalı, dostu Orhan
Kemal üzerine konuşurken oldukça
heyecanJıydı. Orhan Kemal ile
dostluklannı, ölümünden bir kaç gün
önceki karşılaşmalannı, cenazesinin
tstanbul'a getirilişini anlatan Cumalı, 4
Haziran 1970'de Bulgar Yazarlar
Birliği'nde yaptığı konuşmasını
okuyordu:
halk kalabahklaruu getirdi bizim
rotnanımıza, hikâyemize~
O insanlanmızı kusurlan çaresizlikieri
ile sevdirdi bize."
Orhan Kemal'in çilesinin, yaşam
öyküsünün üzûcü olduğunu da
vurgulayan Cumalı, "Orhan Kemal,
anünda umut dolu bir dünya bırakü"
sözlenyle noktalıyordu.
Öner Yağcı ise Kemal'i, 'geleneksd
Anadolu edebiyaûmızın temsilcisi'
olarak tanımlıyordu.
CISAC'm yıDık toplantısı IstanbuPda yapdıyor
Kültür Servisi - Bütün sanat dallannda te-
lif haklannı koruyan, seksen yedi ülkenin
bağlı bulunduğu CISACin (Uluslararası
Meslek Birlıkleri Konfederasyonu) yıllık top-
lantısı, 31 mayıs - 2 haziran tarihleri arasın-
daHiltonOteli"ndeyapılıyor.CISAC'al989
yılında katılan MESAM'da (Türkiye Musiki
Eseri Sahipleri Meslek Birligi), önceki gün bu
konuyla ilgili bir basın toplantısı düzenlendi.
Toplantıda MESAM Genel Sekreteri Dursun
Karaca, yönerim kurulu başkan yardımcısı
FuatGüner, hukuk danışmanı thsan Tellioğ-
hı ve danışman Dağhan Baydur hazır bulun-
du.
CISAC'ın yıllık toplanhsmda, yüz on ku-
ruluşa mensup bazı ülke temsilcilerinin hu-
kuk ağırlıkJı görüşmelerinde, ülkemizde sa-
natın bütün dallannda telif haklan konusu
tartışılacak. Toplantıya katılacak temsilciler
arasmda UNESCO ve WIPO'nun (Dünya
Fikri Mülkiyet Teşkilatı) yöneticileri de bu-
lunuyor.
Toplantıda MESAM'ı, aynı zamanda CI-
SAC'm da temsilciliğini yapan hukuk danış-
manı Ihsan Tellioğlu temsil edecek ve bu ko-
nuda bazı önerilerde bulunacak. Tellioğlu,
CISAC'ın yıllık toplanhsmda, 5846 sayılı Fi-
kir ve Sanat Eserleri Yasası'nın bazı madde-
lerinin değiştirilmesine ilişkin yasa tasansı-
nı görüşeceklerini ve gelişen teknoloji karşı-
sında yaratıcı haklanmn korunmasının nasıl
sağlanacağı konusunda çahşmalar yapacak-
lannı söyledi. Tellioğlu, "Samyonım bu ta-
sany laflgOiyol gösterici bir karar da bu top-
ianOda çıkacak" dedi.
Fuat Güner,MESAM'm düzenlediği basın
toplantısında, yasa tasansına ve Radyo ve Te-
levizyon Üst Kurulu'ndan çıkacak olan tari-
fe konusuna değindi. Tasannm aynı alanda
birden fazla meslek birliğinin kurulmasına
olanak veren 16. maddesini hata olarak nite-
leyen Güner. "Fakat bütün besteci ve söz ya-
zan arkadaşlanmızın sağduyulam lateoride-
ki hatayı pratikte düzeltmenin yollannı ara-
yacağız. Çünkü a>Tiı alanda birden fazla telif
kuruluşunun olmasu ödemeJer açısından bü-
yük kargaşa yaratacak" dedi.
Eğlence yerlerinden para tahsil etmek için
bir çalışma başlattıklannı ifade eden Güner,
Radyo ve Televizyon Kurulu'nca belirlene-
cek tarifenin gecikmesi halinde diyalogla bu
soruna çözüm bulmaya çalışacaklannı ya da
bestecilerin eserlerinin televizyon ve radyo-
larda çalınmasını yasaklayarak tavır alma yo-
luna gidecekJerini belirtti. Berberlerin bile
dükkânlannda bestesini çaldıklan sanatçıya
telif hakkı ödemeleri gerektiğini söyleyen Fu-
at Güner, bütün besteci ve söz yazarlannı,
kendi haklan için savaşan MESAMin çatısı
altında birleşmeye çağırdı: "Sanatçı arkadaş-
laruı gerek genel kunıMa. gerek müzik yaşa-
blanndaki idari işlerinde MESAM'm önemi-
nin büincinde olmalan ve kuruluşa sahip çık-
malan gerekir." Güner. CISAC'ın dünyanın
en önemli telif kuruluşlannın avukatlannı bir
araya getiren yıllık toplantısının Istanbul'da
yapılmasımn, MESAMin saygınlığı açısın-
dan önemine dikkat çekti.
Dağhan Baydur da iki türlü telif hakkı bu-
lunduğunu, bunlardan birinin CD, kaset, plak
yapılırken doğan mekanik haklar, ikincisinin
ise eserin televizyonlarda, radyolarda yayım-
lamasından doğan haklar olduğunu belirtti.
Baydur "Biz MESAM olarak mekanik hak-
lan tamamen hallettik. Bunu da Kültür Ba-
kanlığı'm dava ederek yapmak zorunda kal-
dık. Şimdi sıra,temsili haklarda. Ondada epey
mesafe katedildi. Bazı televizyon ve radyolar,
telif hakkı ödemeden yayuı yapmaktan utan-
dıklan için ödüyorlar" dedi.
7 . U L U S L A R A R A S I İ S T A N B U L T İ Y A T R O F E S T İ V A L İ
Trajikoıııik bir
dönüşümiin öykiisii
Kültür Servisi- Bir bina düşünün... Spor
salonu olarak inşa edilmiş olsun. Ancak iki
yöneticisinin icraatlan doğrultusunda ak-
şamlan burada düğünler yapılsm. pinpon
oyunu sırasında kaybolan toplar daha sonra
havuzda bulunsun, grafikerler köfte yapsın,
telefonlara günün belli saatlerinde radyo ve
televizyon İcanallan kanşsın, soyunma oda-
lannın bir kısmı iptal edilirken bir kısmı is-
teyene kiralansın, oturma salonu, insanlar
sabahtan akşama dek oturuyorlar diye kilit-
'Bina'yı tstanbul Devlet Tiyatrosu sahneüyor.
li tutulsun, kitaplık, herkes doluşup bir şey-
ler okuyor, öğrenciler ödevlerini yapmaya
gidiyorlar diye kapatılsın, tuvaletler iptal
edilsin, klozetler sökülüp içleri doldurula-
rak taburelere dönüştürülsün.
Kısacası, birbinanın, mesleklerin, mekân-
lann ve eşyalann, hemen her şeyin işlevinin
başka bir şeye dönüştürüldügü bir karma-
şayla karşı karşıya olalım. Ostelik bütün bu
işlev karmaşası, binanm miman dışında her-
kes tarafından doğal karşılansın...
'Bina', Behiç Ak'ın ilk tiyatro çalışması.
Yaşammın çeşitli anlannda karşısına çıkan
insanlar ve mekânlarla ilgili anlatmak iste-
diklerini tiyatro diline taşımış. Yazar, iki asal
kişi ve bir bina çerçevesinde, insanlann ön-
ce kendi kendilerine, sonra yaşadıklan orta-
ma karşı yabancılaştıklan bir dünyanın rra-
jikomikliğini dile getiriyor.
Oyunun, mimar dışındaki asal kişileri ol-
sun, yan kişileri olsun, kendi uzmanlıklany-
la ya da meslekJeriyle hiç ilgisi olmayan iş-
lerle uğraşıyorlar: Ciğerleri göstermek niye-
tiyle gidilen doktora kulak, burun, boğaz için
danışmak tasarlanır. Aynı zamanda eğitim
olarak kullanılan grafikerler akşamlan, bek-
çiyle birlikte, fast-food'cuya köfte yaparlar.
Binanm yöneticilerinden biri vali, ötekiyse
başbakan olmak istemiştir hep. llkokuldan
bu yana mimar olmayı düşlemiş ve bunu ba-
şarmış olan miman gerçekdışı bulurlar.
Duvannda üzeri naylonla örtülmüş delik-
ler bulunan Bina'nın yalnız içerden değil,
dışardan değerlendirilmesi de özgün işlevi-
ne oldukça aykındır. Kimi zaman asılı olduk-
lan yerlerden düşen naylonlann arkalannda
beliren büyük deliklerden içeri bakan ya da
sızan insanlar, orası Sular Idaresi'ymiş gibi
davranırlar, maç sonucunu öğrenmek ister-
lerya da "EtevriDaim Makinesi'' için gelmiş-
lerdir.
Demokrat ve gerçekçi çözümlerden yana
olduklanna inanan ve "kaderin cflvesi"ola-
rak istediklerinin çok dışında uğraşılar edin-
miş yönetıciler, gelişmek, çok yönlü olmak
ve kurumsallaşmak adına, spor etkinlikleri
düşünülerek düzenlenmiş bir yapıyı altüst
etmişlerdir.
Özgür Yahm'ın sahneye koy^duğu 'Bi-
na'nın sahne tasanmı Nurettin Ozkönü'ye,
giysi tasanmı Gülhan Kırçova'ya, ışık tasa-
nmı ise Ayhan Güklağlan'na ait.
Oyunda Taner BirseL Zafer Algöz. Iştar
Gökseven, Yeşim Kızılçeç, Ayşe Tunaboylu,
Nihat tleri, Levent Öktem, Vâlâ Önengüt, A.
Fuat Onan, Alper Devetioflu ve Yunus Das-
tan rol alıyor.
Tarafsız olmak, ölüm demektir'
ASUMARO
Yıl 1812. Venezüella halkı ts-
panyol baskısı altında eziliyor, ina-
nılmaz bir vahşet yaşanıyor dört
biryanda. Halk kahramanı Simon
Boüvar önderliğinde bir bağımsız-
lık savaşımı sürüyor bir taraftan.
Ve insancıl duygulannı yitirme-
miş bir îspanyol subayı olan
Montserrat, vatan haini damgası-
nı yemeyi göze alarak halkın bu
savaşımını destekliyor, Bolivar'ın
kaçmasma yardımcı oluyor.
Ancak, Bolivarin kimin saye-
sinde kaçtığının anlaşılması uzun
sünnüyor ve tspanyol kralının sa-
dık subayı Izquierdo, akıllara dur-
gunluk verecek bir yol buluyor
Montserrat'yı konuşturmak için:
Sokaktan rastgele altı insan getiril-
mesini emrediyor ve bu insanlann
kaderini Montserrat'nın ellerine
bırakıyor.
Beş çocuklu yoksul bir çömlek-
çi, bir tüccar, bir aktör, iki bebek-
li bir anne, bir genç kız ve bir de-
likanlı. Montserrat'yı konuştura-
bilmek için yalmzca bir saatleri
vardır, aksi halde birer birer kur-
şuna dizileceklerdir.
Şehir Tiyatrolan'nın Uluslara-
rası tstanbul Tiyatro Festivali kap-
samında Aya Irini'ne sahneleye-
cekleri "Montserrat", 1948 yılın-
da Emmanuel Robles tarafından
yazıldı. 1980 yılında Istanbul Fes-
tivali'nde üç kez sergilendikten
sonra yasaklanan oyunu, on beş yıl
sonra yine Erol kesldn sahneye
koyuyor
.Monserrat rolünde Burteçin
Zoga, acımasız îspanyol subayı Iz-
quierdo rolünde Savaş Dinçel var.
Oyunda ruhban sınıfını temsil
edip katliamlara dine uygun bir kı-
hf uyduran PederCoronil'i Erdal
Ozvağcriar, altı kurbandan anneyi
Filiz Kudar. aktörü Ahmet Uz,
'Montserrat'daErdal Özyağcuar veBurteçinZoga.
çömlekçiyi Mustafa Arslan, tücca-
n Argun Kınal. Elena'yı Ayşen
Çetiner. Ricardo'yu da Bahnyar
Engin canJandınyor. Sahne ve giy-
si tasanmı Erol Keskin'e ait.
İlk kez 1%2'de yasaklandı
Erol Keskin, Robles'in oyunu
Cezayir iç savaşını göz önünde tu-
tarak yazdığını, ancak bu tür baş-
kaldınlann insanlık tarihi boyun-
ca yaşandığını belirtiyor: "Insan-
lartarihten ders almamaktaduiar.
Konsantrasyon kamplaruıda zu-
lüm görmüş Vahudilcr'in Filis-
tin'dcki insanlara yapükJannı bili-
yoruz.Tarih boyuncainsanlar iflah
ounaz bir şekilde kendilerine çek-
tirilenleri hiç dü-
şünmeden, başka-
lanna uygulannş-
lardır. Venezuel-
la'dakiotayın en 0-
gûıç yanı, aynı ta-
rihte tspanya'da
düşman baskısı
vardır, bir yanda
tspanjollar'ın
başka ülkede bas-
kı alünda tuttuk-
lan insanlar var-
dır".
Erol Keskin,
1962 yılında ise
Dormen Tiyatro-
su'nda Izquierdo
rolünü üstlenmiş
" Montserrat "da.
Kıbns'ta oynan-
ması amaçlanan
oyunun ilk yasak-
lanışıdaozamana
rastlıyor. Dışişleri
Bakanlığı metni
okuyup "Kıb-
ns'ta durum kri-
tik, bunu oynama-
sanız daha iyi
ohır" diyor. 1980
yılında ise ancak üç kez oynayabi-
liyorlar, yine Aya Irini'de, ardın-
dan diğer birkaç oyunla birlikte
kaldınlıyor. Keskin, 'ikiaradabir
derede kalan bir künliğin irdekn-
diğini' belirttiği oyunda insanın ta-
rafsız olamayacağının ortaya kon-
duğunu söylüyor: Tarafsız olmak
ölüm demektir.Yaşadığuı müddet-
çe lafta kalır tarafsızun demek. O
zaman kendini ölüme mahkûm
edersirı fikren tarafsıziıkla. Çok il-
ginç bir insanlık sorununun aranı
çizer Montserrat oyunu. TaraJaz-
hkyoktur, tarafluık vardır, tarafol-
duğun vaidt karşı tarann gözünde
hainsindir. Bu bitmez tükenmez
bir maceradır insan için. "
Oyunun 1980'deki sahneleni-
şiyle bugün arasında farklar var
kuşkusuz. Erol Keskin, o günden
bugüne kendisinde büyük değişik-
likler olduğunu, tiyatroya bakışı-
nın değiştiğinı söylüyor. Aynca
Robles'in tekstinin başına doğaç-
lamalarla ortaya çıkan bir 'önsöz'
koymuşlar: "Birti>'atronunsansür
beyeti karşısındaki durumu anla-
nlıyor önsözde. Montserrat oyunu
içerisindcki aktörün, oyun içinde-
ki maceranın bir parçası gibi ön-
söz. Oradan oraya bir geçiş olur.
Dola> ısı>la da denedeme kunılla-
nnın, sansür kuruflaruun ve her
türlü sanatsal öneri kuruUarmın
ne kadariyi niyetle yaJdaşırsa >ak-
laşsın ne kadar mütehakkinı ve ne
kadar gereksiz olduğu ortaya çı-
kar".
Oyunda Montserrat'yı canJan-
dıran Burteçin Zoga, Montser-
rat'nın 'mucize' bir yapıya sahip
olduğunu söylüyor: "Kimsenin ta-
hammül edemeyeceği bir işkence-
ye maruz kalıyor. Tam çözüleceği
yerde duruyor, kararh çünkü mü-
yonlarca insanın özgürhığü için
bu".
Savaş Dinçel'in canlandırdığı
Izquierdo, bütün acımasızlığını,
vahşetini görev duygusuyla açık-
lıyor. Ona ne pahasına olursa olsun
tspanyol kralının otoritesini koru-
ması emredilmiştir, bu otoriteye
başkaldıran bütün Venezuellalılar
suçludur. O, sadece görevini yeri-
ne getirmektedir. Dinçel, psikopat
bir yapıya sahip olan bu adamın,
aynı zamanda okuyan, kültürlü bi-
ri olması üzerinde duruyor.
Oyunda, Izquierdo'nun zulmû-
ne tncil'den açıklamalarbulan Pe-
der Coronil gerçekten yaşamı ş bir
karakter. Erdal Özyağcılar, Peder
Coronil'in Venezüellalılar'a bakı-
şını şöyle açıkJıyor: "Hayvanlar-
dan da beter diyor onlar için.
Ankara 95 Amatöp
Tîyatrolap Festivali
• ANKARA(AA) Ankara'95
Uluslararası Amatör Tiyatrolar
Festivali, 15-30 temmuz
tarihleri arasında dokuz
ülkeden gruplann katılırruyla
gerçekleştirilecek. Festivale
Rusya'dan katılacak olan
Maneken Tiyatrosu, "Don
Juan" adlı oyununun 48 saatte
kurulabilen dekorunu bir oyun
için kurup kaldıracak.
Aruba'dan Mascaruba
Tiyatrosu, Meksika'dan La
Cueva Tiyatrosu, Rusya'dan
Maneken Tiyatrosu, Fransa'dan
Silly Gone Kumpanyası,
Isveç'ten Kiruna Tiyatrosu,
ABD'den Jester's Roving
Oyunculan, Bangladeş'ten
Halk Tiyatrosu, Kolombiya'dan
Teatrun Topluluğu,
Zimbabve'den Calabash
Tiyatrosu'nun katılacağı
festivalde Türkiye'yi Boğaziçi
Oyunculan "Galip SokakJara
Talip", Deneme Sahnesi ise
"Misafir" adlı oyunlarla temsil
edecek.
Ünivensrteter Arası
Kapadokya
Fotoğraf Kampı
• Kültür Servisi- Türkiye'de
ilk kez düzenlenen
"Üniversiteler Arası
Kapadokya Fotoğraf Kampı"
Marmara Üniversitesi İletışim
Fakültesi Fotoğraf Kulübü ve
tstanbul Fotoğrafevi tarafından
1 -9 temmuz tarihleri arasında
gerçekleştirilecek. Yirmi beş
üniversiteden yaklaşık 150
öğrencinin katılacağı kampın
amacı, ülkenin farklı
yörelerinden gençleri fotoğraf
sanatı çerçevesinde
kaynaştırmak, gençler arasında
fotoğrafa ilgiyi
yaygınlaştırmak. Kamp
çerçevesinde Hasandağı,
Melendiz Dağı ve Erciyes'te
fotoğraf çekim turlan
düzenlenecek. Vadiler. kaya
yerleşimleri, doğa oluşumlan
ve peri bacalan arasındaki
parkurlarda çekimler,
seminerler, sergiler ve çeşitli
etkinlikler gerçekleştirilecek.
Kampın bitiminde çekilen
fotoğraflardan bir sergi
oluşturulacak.
Bcşioğlu'nun yapıtı
kaıtpostal oMu
• KüMr Servisi- Grafik
sanatçısı Gurbüz Doğan
Ekşioğlu'nu "Banşın Gücü"
adlı çalışmasuıı UNICEF 150
bin adet bastırarak bütün
Avrupa'da ve Türkiye'de satışa
sundu. Ekşioğlu'nun bu yapıtı
1984 yılında 2.Simavi
Uluslararası Karikatür
Yanşması'da birincilik ödülü
almıştı. Geçen yıl UNICEF
sanatçının bir başka yapıtını
daha kartpostal olarak bütün
Avrupa ülkelerinde satışa
sunmuştu.
Fransız Kültür
Mepkerfnde Lodos
konseri
• Kültür Servisi- Farklı
birikJmlerini ortak beste
çalışmalan ile biriktiren
LodosTopluluğu yann saat
19.00'da Istanbul Fransız
Kültür Merkezi'nde bir
konser verecek. Grup Oguz
Büyükberber (klarnet ve bas
klarnet), Sarp Maden (gitar),
Mahmut Yalay (kontrbas) ve
Cem Aksel'den (davul)
oluşuyor.
TİYATRO
FESTİVALİ
BUGÜN:
Kenter Tiyatrosu: 18.30
Annemin Cesareti/Tübingen
Zelt Ensembletheater
(Almanya)
AKMBirim Sahnesi: 18.30
Bina/lstanbul Devlet Tiyatrosu
(Türkiye)
Ayatrüü: 21.15
Montserrat/lstanbul Belediyesi
Şehir Tiyatrosu (Türkiye)
YARIN:
Taksim Sahnesi: 21.15
Marat'tzmir Devlet Tiyatrosu
(Türkiye)
Harbiye Muhsin Ertuğrul
Sahnesi: 18.30/21.15 Pazar
Keyfi/Ankara Sanat Tiyatrosu
(Türkiye)
AKM Birim Sahnesi: 18 30
Bina/lstanbul Devlet Tiyatrosu
(Türkiye)
Ayatrüü: 21.15
Montserrat/lstanbul Belediyesi
Sehir Tivatrosu (Türkiye)