Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 MAYIS 1995 CUMARTESİ
HABERLER
DYP'den Çffleee
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Başbakan Tansu Çiller,
partisinin Genel Idare
Kurulu (GİK)
toplantısmda özelleştirme
uygulamalannda peş peşe
gelen fiyaskolar
nedeniyle eleştiriye
ugradı. DYP Genel
Muhasibi ve Bilecik
Milletvekilı Bahattin
Şeker'in, "Özelleştirme
fiyaskoya dönüştü. Halkın
bundan büyük beklentisi
var" dediği öğrenildi.
Edinilen bilgiye göre
Şeker, birçok
uygulamadan beklenen
sonucun alınmadığına
dikkat çekerek "Bu
alanda çalışacak adamlar
iyi seçilmelidir"
uyansında bulundu.
Erdoğan, hacca
• İSTANBUL(AA)-
tstanbul Büyûkşehir
Belediye Başkanı Recep
Tayyip Erdoğan hac
yapmak için eşiyle
birlikte Suudi Arabistan'a
gitti. Hacca Suud Kraliyet
Ailesi'nin davetlisi olarak
gıttiğıni belirten Erdoğan.
"Biliyorsunuz. Mekke ve
Istanbul. methedilen iki
kenttir. Bu iki kentin
kardeş olması buna çok
daha farklı bir özellik
kazandıracaktır" dedi.
Kardemir
sermaye
artüpamayacak
• ANK.\H\
(Cumhuriyet Bürosu) -
Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı Iç Ticaret
Genel Müdürlüğü.
Sermaye Piyasası
Kurulu'ndan (SPK),
Kardemir Karabük
Demir-Çelik Sanayi ve
Ticaret A.Ş'nin sermaye
arttınmı işlemlerinin,
ilgili mevzuata aykın
işlem yaptığı gerekçesiyle
geçersiz sayılmasını
istedi. Başvuruda, Ticaret
Sicili'ne tescil
işlemlerinin yapılmaması
gerektiği vurgulandi.
Sendikadan
gözaltı
ppotestosu
• tstanbul Haber Servisi
-Belediye Emekçileri
Sendikası üyeleri dün
Kadıköy Belediyesi
önünde toplanarak,
sendikalannın Genel
Basın Yayın Halkla
llişkiler Sekreteri Ercan
Özülkü'nûn üç gün önce
gözaltına ahnmasını
protesto ettiler.
Yuptdışma
öğrenci
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
LJniversite ve Yüksek
Teknoloji Enstitüleri'nin
öğretim elemanı
ihtiyacının karşılanması
amacıyla, lisansüstü
öğretim için yurtdışına
944 öğrenci gönderilecek.
YÖK'ten yapılan
açıklamaya göre seçme
smavı 4 haziranda OSYM
tarafından Ankara'da
yapılacak. Adaylar, sınava
başvuru kılavuzunu
8-22 mayıs tarihleri
arasında ÖSYM'den, 15-
22 mayıs tarihleri
arasında da ÖSYM,
Istanbul ll Sınav
Yöneticiliği ile Akdeniz,
Anadolu, Atatürk,
Cumhuriyet, Çukurova,
Dicle, Ege, Erciyes, Fırat,
Gaziantep, Karadeniz
Teknik, Ondokuz Mayıs,
Selçuk, Uludağ ve
Yüzüncü Yıl
üniversitelerinden
alabilecekler.
AltanTufan
toprağa verildi
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Maliye Bakanlığı Gelirler
eski Genel Müdürü Altan
Tufan'ın cenazesi, dün
Kocatepe Camii'nde
kılınan öğle namazının
ardından Cebeci Asri
Mezarlığı'nda toprağa
verildi. Gelirler Genel
Müdürlüğü ve Maliye
Bakanlığı önünde yapılan
törenin ardından, Altan
Tufan'ın cenazesi
Kocatepe Camii'ne
getirildi. Burada kılınan
cenaze namazına Maliye
Bakanı tsmet Attila'nın
yanı sıra çok sayıda
parlamenter, bürokrat ve
Tufan'ın yakınlan
katıldı.
Cumhuriyet, Hizbullah operasyonunda yakalanan teröristin itiraflannı ele geçirdi:
Camiler sakLanma yerimizERGÜN AKSOY
ANKARA - Mardin'de yakalanan 22
Hizbullah tetikçisinin anlatımlan doğrul-
rusunda Güneydoğu'da 41 faili meçhul
cinayetin aydınlatıldığı bildirildi. Sanık-
lardan, "AÖ" rumuzlu itirafçı, polise ve
Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi
savcılanna verdiği ifadede, şeriatçı Hiz-
bullah teröristlerinin eylemlerden sonra
ilk sığındıklan yerin camiler olduğunu
açıkladı. îtirafçı sanık, "Güneydofu'daki
camilerin büyük bötümünün Hizbullah'ın
denetiminde olduğunu, eylemlerde kul-
landıklan silahlan da camilerde sakladık-
lannı" söyledi. AÖ. Güneydoğu'da gö-
nüllü imamlık uygulamasını Hizbullah'ın
yaygınlaştırdığına dikkat çekerek "Gö-
nüllü imamlar Hizbullahçı*'dedi. Bayram-
larda "zekât" adı altında örgüte para top-
ladıklannı belirten AÖ. Hizbullah'a karşı
olanlan da "diyet" adı altında cezalandır-
dıklannı kaydetti.
Güvenlik güçlerince Mardin bölgesin-
de Hizbullah'a yönelik operasyonlar sü-
rerken, yakalanan 22 kişinin sorgulama-
lannın tamamlanmak üzere olduğu bildi-
rildi. Yetkililer, örgütün Mardin Sorumlu-
su Mehmet Salih Kölge ve Nusaybin so-
rumlusu Abdullah Eraslan'la birlikte 100
Hizbullahçının da arandığını behrttiler.
Yetkililer, tutuklu 22 tetikçinin anlatımla-
n sonucu, Güneydoğu'da 41 faili meçhul
cinayetin aydınlatıldığını. sanıklarla bir-
likte çok sayıda silah ele geçirildiğini bil-
dirdiler.
Cezanın adı diyet
Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkeme-
si'nde sorgulan süren sanıklardan "AÖ"
rumuzlu itirafçı sanık. örgüte karşı olan-
lar ile yardımda bulunmayanlan kaçıra-
rak, hücre evlerinde sorguya aldıklannı
belirtti. AÖ. "Kaçırdığımız kişileri 'diyet'
adı aJtında cezalandıny orduk. Dhetin be-
deli ise para cezasıdır. Örgüte karşı ağır
eylemlerde bulunanlan da diyerin dışında
tiıtnp infaz cdiyorduk" dedi. .
AO. polise ve DGM savcılanna verdiği
ifadede, bayramlarda örgüte fitre ve zekât
adı altında para topladıklannı belırterek
şunlan söyledi:
"Örgüte yardım ild şekilde gerçekteşir.
Ya zorta ya da gönüllü olarak yapılır. Es-
naf. korktuğu için, istemeyerek de olsa.
yardımda bulunur. Yardımda bulunma-
yanlann cezalandırüdığını bilir. Geçen Şe-
ker Bayramı'nda, zekât ve fitre adı altın-
da yüklüce bir para topladık. Önümüzde-
ki bayramda da bu yapılır. Yardım işini,
oluştumlan komiteler yürütür."
AÖ, Hizbullah'ın örgütlenmeye başla-
masından beri camileri "üs" olarak kul-
landığına dikkat çekerek inraflannı şöyle
sürdürdü:"Cami örgütlenmesinde, önce
çalışmalar oluşturulan halk komitelerinde
yürütülür. Bu komitelerde önce taban
oluşturulur. Komite kendi içinde birimle-
re aynlır. Bu komitelere, genelde halkla
diyaİoğu iyi olan kişiler seçilir. Aynca, ta-
ziye ve cenaze gruplan da oluşturulur. Bu
gruptakiler. taziyelere ve cenazelere gide-
rek örgütün propagandasını yaparlar ve
taban oluştururlar. Kazandığunız kişileri
daha sonra camilerde örgütleriz. Her şe>i
örgütlenme için kuUandık. Eyiemleri yap-
tıktan sonra ilk sığınılan yer camilerdir.
Camiler, bizim için en güveniür yerlerin
başında gelir. Eylemlerde kullandığımız
silahlan da camilerde sakhvorduk. Bu du-
rum kimsenin dikkatini çekmhordu. Ör-
gütlenme çalışmalannın tamamını cami-
lerden yürütüyorduk."
İmamlar Hizbullahçı
Güneydoğu'daki "gönüllü imamlık"
uygulamasının Hizbullah tarafından yay-
gmlaştınldığını kaydeden AÖ, şunlan
söyledi: "İmamı bulunmayan camileri
kullanmayı kararlaştırdık. Bu, örgütün
temel ilkelerindendir. Camileri kullanabü-
diğimiz kadar kullanacaktık. İlk etapta
imamı bulunmayan camileri saptadık. Bu
çahşmayı yaptıktan sonra, her eamhe bir
sorumlu ve yardımcı atadık. Daha sonra
örgütten kişileri bu camilerde gönüllü
imam olarak görevlendirdik. Güneydo-
ğu'da camilerde gönüllü imamlık yapan-
ların büyük bölümü Hizbullahçıdır. Bu
şekilde camiler tamamen kontrolümüze
geçti. Eylem kararlanmn büyük bölümü
de camilerde yaptığımız toplantılarda
ahnırdı. Bu şekilde örgütlenmemizi yay-
gınlaştırdık."
NOTLAR / ORAL ÇALIŞLAR
Büyük
hapishane».
• 23 sene evvelki askeri darbeciler
de Yaşar Kemal'i komünist olduğu
gerekçesiyle bölücülükten hapse
atmışlardı. 23 sene sonra Demirel'm
cumhurbaşkanlığındaki Türkiye, yine
Yaşar Kemal'i yargılıyor.
Yaşar KemaL dün mah-
kemede şunlan söylüyor-
du:
"Türkiye'yi büyük bir
hapishaneye çevirdiler. Be-
ni daha küçük bir hapisha-
neye koysalar ne fark eder
ki. Savaşın durması için,
demokrasi ve özgürlük için
yazmaya devam edeceğim.
Yaşadığun sürece bu tavn-
mı değıştirmeyeceğim.''
Çok sayıda yerlı ve ya-
bancı gazetecinın izlediği
duruşmada Yaşar Kemal
kendinden emin ve kararlı
konuşuyordu. Romanlann-
daki kahramanlar gibiydi.
Yargıçlara espriler yaparak
öyküler anlattı. Sözlerinı
şöyle bitirdi:
"Benim yazılanm halkı-
mıza birer çağndır. Önce-
likle batıdaki. doğudaki ço-
cuklan savaşta ölmüş ana-
lan çagınyorum. Bu savaş
en çok sizin yüreğinizi yak-
ü. Herkesi çağınyonım, sa-
yın yargıçlar sizleri de bu
savaşı durdurmak isteyen-
lere katılmaya çağırıyo-
rum. Bu ülke hepimizindir
ve bu ülke insanhk tarihin-
de çok uzun yaşamaya la-
yıktır. Hem de onuruyla
yaşamaya. Unutmayabnı Id
bir ülkenin insanlarının
onuru en az toprağı kadar
kutsaldır."
Ülkemızin uluslararası
alandaki yüzakı Yaşar Ke-
mal'i düşünceleri nedeniy-
le sonunda mahkemeye çı-
kardık. Böylece ayıpları-
mıza bir ayıp daha ekJedık.
Şimdi bazılan tıpkı Cum-
hurbaşkanı Süleyman De-
mirel gibi kalkıp şunu di-
yebilir ki:
"Efendün şeriatın kestiği
parmak acıtnaz. Suçluysa
cezasını bulur."
Sanki o yasalar değiş-
mez şeyler gibi. Zaten
önemli olan yasaların de-
ğişmesi değil, kafaların
degişmesi. Eleştiriye, yaz-
maya, çızmeye tahammül
edemeyen bir devlet felse-
fesi. ruhlann derinliklenne
yer etmiş.
Devlet, Güneydoğu'da
bir savaş yürütüyor ve san-
ki hepimiz kayıtsız şartsız
Tunceli
PKK9
gazeteci
Ferit Demir'i
kaçırdığmı açıkladı
Yurt Haberleri Servisi - Kurd-A. gazeteci Ferit
Demir'in PKK tarafından "gözaltma"alındığını açıkladı.
Geçen pazargünü Tunceli-Pertek karayolunda kaçınlan
Reuters. BBC. Milliyet ve gazetemiz muhabiri Ferit
Demir hakkında PKK'nin gayriresmi haber ajansı Kurd-
A bir açıklama yaptı. Açıklamada Ferit Demir'in
Tunceli-Pertek karayolunda 1 mayıs günü yapılan kimlik
kontrolü sonunda PKK'lilerce "gözamna" alındığı ve
sağlık durumunun "j'erinde" olduğu belirtildi. Kurd-A
açıklamasında aynca Demir'le birlikte dört devlet
memurunun da alıkonulduğu. ancak daha sonra bunlann
serbest bırakıldığı ifade edildi. Demir, 1993 yılı ekim
ayında da yine PKK tarafından kaçınlmış bir süre
ahkonulduktan sonra serbest bırakılmıştı. Washington
muhabirimiz Fuat Kozluklu'nun haberine göre merkezi
Nevv York'ta bulunan Uluslararası Gazetecileri Koruma
Komitesi (CPJ). Ferit Demir'in serbest bırakılmasını is-
tedi. PKK lideri Abdullah Öcalan'a hitaben yayımlanan
bildiride PKK açıkça kınanmazken PKK'nin son günler-
de gözetecileri kaçırma olaylanna dikkat çekilerek, örgü-
tün bu tür eylemlerinin olağan bir hal almasından
duyulan kaygı dıle getirildi.
bu savaşı desteklemek zo-
rundayız. Neden diye sor-
duğumuz zaman cevap ha-
zır: "Ülkevi bölünmekten
kurtarmak için."
Bugün sevgili Deniz
Gezmiş, Hüseyin tnan ve
Yusuf Aslan'ın asılmalan-
nın 23. yıldönümü. De-
niz'lerin idamını onayla-
yan o zamanki TBMM za-
bıtlannı gözden geçirdim.
Süleyman Demirel'in ar-
kadaşlan, Deniz'lerin asıl-
masını savunurken bildiğı-
mız "bölücühlk" gerekçe-
sini öne sürüyorlardı. Or-
neğin Demirel'in arkadaş-
lanndan AP mılletvekili
Deniz'lerin asılmasını sa-
vunurken şunlan söylüyor-
du: "...bunlar birer siyasi
suçlu degildir. bunlar on al-
tıncı Türk devletini vt»k et-
meye matuf hareketlerdir.
Bunlann cezalan mutlaka
idaındırr
Her şey düne benziyor.
Vatanı bölünmekten kur-
tarmak için Deniz'lerin
ıdamına el kaldıranların
bir kısmı hâlâ politikada
etkinliklerini sürdürüyorlar
başta Demirel olmak üze-
re. Ve sanki 23 yılda hiçbir
şey değişmemiş.
23 sene evvelki asken
darbeciler de Yaşar Ke-
mal'i komünist olduğu ge-
rekçesiyle bölücülükten
hapse atmışlardı. 23 sene
sonra Demirel'in cumhur-
başkanlığındaki Türkiye,
yine Yaşar Kemal'i yargılı-
yor.
Yaşar Kemal de onlara
şöyle diyor:
"1800 faili meçhulü bü-
tün dünya duvmadı, gaze-
teler yazmadı mı? Türkiye,
dünyanın en böviik işken-
ceci devleti olarak ilan edü-
medi mi? Halkın üstünde
zulüm bir ağu rüzgân gibi
esmedi mi? Halk, zulmün
artsın ki. çabuk zeval bula-
sın diye bağırdıkça binlerce
köy yakjlmadı mı?... Bu
topraklann kültürüne, gü-
zelliğine. getirdiğimiz in-
sanhk değeıierine kıyma-
(hkmı?"
Ne dersiniz. Yaşar
Kemal yalan mı söylüyor?
1
Der Spiegel'deki yazısı nedeniyle yargüanan Yaşar Kemal, avdınlan >eterince cesur davranmamakla suçladı.
YaşarKenuılDGM'deyargtlandı
Kemal, yazısı nedeniyle değil, Milliyet ve Hürriyet gazetelerinde
'yanlış' olarak çevrilen yazılar nedeniyle yargılandığını söyledi
YAHYA KOÇOĞLU
Yazar Yaşar Kemal, Der Spiegel
dergısınde yayımlanan '\alanlar Sefe-
ri' başlıklı yazısında 'bölücülük pro-
pagandası'yaptığı savıvla açılan da\a-
da yargıç önüne çıktı. fstanbul 4 No'lu
DGM'de dün başlayan davada Yaşar
Kemal, davanm, Almanca yayımlanan
yazısı nedeniyle değil. bu yazının
Hürriyet ve Milliyet gazetelerınde
'yanlış çevrilerek yayımlanan özetleri'
nedeniyle açıldıgını söyledi. Iddiana-
meyi hazırlayan savcının yazıyı oku-
madığına ınandığını dile getiren Yaşar
Kemal, Cumhurbaşkanı Süleyman De-
mirel ve 7. Cumhurbaşkanı Kenan Ev-
ren'i suçladı.
Hakkında, Terörle Mücadele Yasa-
sı'nın kaldınlması çalışmalan süren 8.
maddesi uyannca dava açılan Yaşar
Kemal'in ilk duruşmasını izlemek için
Ankara'da bulunan Edebiyatçılar Der-
neği üyelen. çok sayıda yazar, aydın
ve vatandaş. dün sabahın erken saatle-
nnden ihbaren Istanbul DGM önünde
toplandı. Saat 9.30'da avukatlanyla
bırlıkte DGM'ye gelen Yaşar Kemal,
gınşte gazetecilerle sohbet ederken
Cumhurbaşkanı Süleyman Demırel'ı
Türkiye'nin iyiye gidişinı engelle-
mekle suçladı. Yaşar Kemal, "Benim
kitaplanmın bir işe yaramadığını Sa-
yın Demirel, bana 'Bütün kıaplannızı
okudum' dedikten sonra anladım. Be-
nim insanları barışa yöneltsin diye
yazdığım 36 kitabımı da okuduğunu
söyleyen Demirerde iyiye doğru hiçbir
değişiklik olmaması kitaplanmın işe
yaramadığını gösteriyor" dedi. Kenan
Evren'ı de Atatürk'ün Türk dilının
gelişmesi ve kültürüne katkıda bulun-
ması için kendı malvarlığıyla kurduğu
Türk Dıl Kurumu'nu kapatmakla suç-
layan Yaşar Kemal. "Bu nedenie Ev-
ren, tarihin kara sayfasını yapan kişi
olarak anılacak'diye konuştu.
'Savcı, yaa>i okumamış'
Daha sonra 4 No'lu DGM salonuna
alınan Yaşar Kemal'e, hakkında dü-
zenlenen ve 2-5 yıl arasında hapis ile
250 milyon liraya kadar para cezası-
nın istendiği iddianame okundu. Ifa-
desini yazılı olarak hazırladığını belir-
ten Yaşar Kemal. klasik bir savunma
yapmayacagını, öncelikle bırtakım
yanlışlan düzeltmek istediğini söyle-
di. Iddıanameyi düzenleyen savcıyı.
yazısını okumamakla eleştiren Yaşar
Kemal. "Sayın savcının bu davada da-
yanağı benim yaam değil. Milliyet ve
Hürriyet gazetelerinde sözüm ona Ai-
mancadan çevirttikleri yaamla çok az
ilgisi olan özetleri ya da çarpıtmalar-
dır" dedi.
Savcılığın bazı 'güdümlü' kalem-
lerden etkilenerek, dergideki yazıyı
tarafsız birine çevirtip Türkçesinı
okumadan dava açtığını ilen süren Ya-
şar Kemah aynı yazının yayımlandığı
'Düşünce Özgürlüğü ve Türkiye' adlı
kitabın da çıktıktan 2 saat sonra topla-
tıldığına dikkat çekerek şunlan söyle-
di: "Bu kitap benim yazılanm nede-
niyle 2 saat içinde toplatıldı. 140 sayfa-
lık bir kitabı 2 saat içinde incelemesi,
suç unsuru bulabilmesi için buna ka-
rar verenin ya dâhi olması gerekir ya
da kitabı okumamış olması. Ben savcı-
nın acele etmesinde, kitabı okumadan
dava açmasında. nereden kaynaklan-
dığı belirlenmeyen bir kasıt olduğuna
inanıyorum."
Daha sonra dava konusu yazının ga-
zetelerde yayımlanan çevırilerindekı
yanlışlıklan anlatan Yaşaı Kemal, ya-
zısının Güneydoğu'daki sa-
vaşı durdurmak için bir çağn
olduğunu belirterek, mahke-
me üyelerını de bu çağrıya
katılmaya davet etti.
Yaşar Kemal'in aviikatlan
Enver Nalbant ve Erkan
Pekmezci ise davanın usule
aykın açıldığmı; savcılığın.
Anayasa'nın 90. maddesi
hükmüne göre Avrupa Insan
Hakları Sözleşmesı'nın 24.
maddesi de dikkate alarak
yenıden soruşturma açması
gerektığini belırterek 'dava-
nın geçici olarak tatil edflme-
sini' ıstediler. Enver Nalbant
"Yaşar Kemal, uluslararası
ünü olan, adına anıtiar dild-
len bir yazardır. Adına anıt-
iar dikilen 50 yıldır yazan bir
yazan bölücülükle yargıla-
mak, kamuoyuna da zarar
vermektedir'' dedi.
Mahkeme heyetı, avukat-
lann 'davanuı geçici tatüı' is-
temıni reddederken aynı yazı
nedeniyle Istanbul Cumhun-
yet Başsavcıhğı tarafından
Adalet Bakanlığı'ndan izın
alınarak açılan soruşturma
dosyasının getirtılmesıne ka-
rar verdi ve duruşmayı erte-
ledi.
CENAZELER K4LDIRILDr - PKK'nin, Küçükçekmece Cennet Mahallesi'nde-
ki bombah saldınsuıda yasamlannı yitiren Huriye Küçüktepe (19), Nükhet Ço-
ban (14) ve Ebru Yayla(17)adh genç kızlann cenazeleri kaldınldı. AdHTıp Mor-
gu'ndan dün yakınlan tarafından alınan cenazeler, Cennet Mahallesi'ndeki ca-
milerde kılınan cenaze namazlanndan sonra Kanarya Mezarlığına kaldınldı. Ce-
naze namazlanna, Küçükçekmece Belediye Başkanı Nurettin Şen'in yanı sıra
ölenlerin akrabalan, vakınlan ve cami cemaati katıldı.
Duruşma sonunda gazete-
cilenn sorulannı yanıtlayan
Yaşar Kemal, düşünce öz-
gürlüğünün sının olmaması
gerektığini, ınsanların ıs-
tediğı gibi konuşması ve
yazabilmesinı ıstedığı için
yargılandığını belirtti.
CUMARTESİ 1
YAZILARI ;
ATAOL BEHRAMOĞLU
Parlamento, Aydınlar,
Terör ve Demokrasi
Üzerine
Aydınlar "Terörle Mücadele Kanunu"nun 8.
maddesinin kaldırılmasını istiyor. Parlamentoda,
öncelikle de iktidar ortaklan arasında bu konuda
bir uzlaşma sağlanamıyor. Bir DYP mılletvekili, bu
madde kaldınlırsa milletvekilliğinden istifa edeceği-
ni bildiriyor ve madde 8'e karşı çıkan herkesi bölü-
cülükle suçluyor. DGM savcıları bir bildiri yayımla-
yarak 8. maddeyi savunuyoıiar. Kendisiyle görüş-
memiz sırasında bir DGM başsavcısı, bu madde-
nin Insan Hakları Evrensel Bildirisi'ne, hatta bizim
anayasamıza aykın olduğunu söylüyor. Böylece
parlamento, aydınlar, savcılar ve giderek toplumun
her kesimı arasında bir kör dövüşü, bir sağırlar di-
yaloğu sürüp gidiyor."Sakince düşünmeyi, sakince
tartışmayı hiçbir zaman öğrenememiş bir toplum
olduğumuz için karşılıklı suçlamalann dozu giderek
artıyor.
• • •
TMK madde 8, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin
ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozma-
y> hedef alan yazılı ve sözlü propaganda ile top-
lantı, gösteri ve yürüyüş "leri yasaklıyor. Madde,
"hangi yöntem, maksat ve düşünceyle olursa ol-
sun" sözleriyle başlıyor. Bu ifadenin hukukla bağ-
daşmazlığını görebilmek için hukukçu olmaya ge-
rek yok. Söz konusu olan şey "propaganda" ise,
başka "maksat" ve "düşünce"ler ne olabilir? Bu
kaypak ifadelere, "propaganda" kavramının tartışı-
labilirliği de eklenirse, 8. maddenin demokrasiye
de hukuk kavramına da aykınlığı yeterince ortada. _,
Ve zaten uygulama da bunu kanıtlıyor. Gazeteci,,
Halûk Gerger, bir kırtlama telgrafında, "Türkiye'de
Kürtler de vardır" diye özetlenebilecek sözlerinden
ötürü hapiste yatıyor. Fikret Başkaya, ismail Be-
şikçi, bilim adamlan olarak hapishanedeler. Türk-
çenin gelmiş geçmiş en büyük ustalarından bir ya-
zar, duygu ve kaygılannın ifadesi olarak kabul edil-
mesi gereken bir yazısından ötürü, bu ve benzer
maddeler gereğince yargı önünde.
••• !
Parlamentoda 8. madde konusunda uzlaşma.
sağlanamazken aydınlarımız arasında da özgürlük- '
ler konusu tartışılıyor. Kimi aydtnlanmıza göre, fıya-",
tı ödenirse, gözü kara olunursa, her şey emperya-
list Batı'dan beklenmezse, Türkiye'de özgürlük
vardır... Kimi aydınlarımıza göre ise Türkiye kapka-
ra bir ortaçağ ülkesidir... Kimi aydınlarımız, ülkevi
tümüyle kapkara görmese de, demokratik hakların
kazanımında "dış dinamik"\n, yani uluslararası ör-
gütlerden gelen baskılann daha çok önem taşıdığı
kanısında.
Bazı başka aydınlanmız, her şeyin içerdeki mü-
cadeleyle kazanılabileceğini düşünüyor. Kimileri-
nin, teröre arka çıkmak başka şey, düşünce özgür-
lüğü istemek başka şeydir türünden "yeni" keşifle-ı
ri, bazı başkalannca alkışlanıyor. Kimileri ise, bütün
bunlan "ente/"lerin kendi kendilerini tatmini olarak
görüyor. Bunlar, "soldaki" aydınlanmız arasında (ve,
sadece bu konudaki) karşıtlıklar, görüş aynlıklandır.
Başka konulardaki karşıtlıklara girersek, ve "sağ-
daki" aydınlanmızın görüşlerini de hesaba kattığı-
mızda, işin ıçinden çıkmamız mümkün değil. (Bir
de, her zaman mutlak çoğunluğu oluşturan, "suya
sabuna dokunmaz"\ar var...)
• • *
141 ve 142. maddeler kaldınldığında, düşünce;
açıklama ve örgütlenme özgüriüğünün önündeki
:
engellerin tümüyle kalkmış olduğu düşünülmüştü.
Bugün, mevcut anayasanın kimi maddeleriyle
TCK'nin 311-312 vb. maddelerinin yeterince sınır-'
lama içerdiğini biliyoruz. 1991 yılında yürürlüğe gi-
ren 23 maddelik Terörle Mücadele Kanunu ise
hepsinin üstüne tuz biber ekiyor. Aslında, tüm bu
yasa maddeleri iptal edilse de, istenildiğinde, öz-
gürlükleri kısıtlamak için ceza yasasından, başka-
ca yasa ve yönetmeliklerden maddeler bulunup çı-
kanlabilir. Sanınm asıl konu da budur: Aydınlanyla
ve parlamentosuyta, toplumun, bilinç, aydınlanma
ve örgütlenme düzeyi...
• • *
Aydınlanmızın neden her biri ayn bir telden çalı-
yor?
Bu sorunun yanıtını eğitim sistemimizden başka
yerde aramamak gerekiyor. Dünyanın her yerinde
aydınlar arasında farklı görüşler bulunacağı mu-
hakkaktır. Fakat bazı temel buluşma noktalan bu-
lunması gerektiği de muhakkaktır. Geçenlerde bir
toplantıda izleyicilerden biri, "yurtsever" olmak ge-
reğinden söz edişim üzerine, benden yurtseverliğin
tarifini istedi.
Bir başka toplantıda bir genç arkadaş "ahlak"
kavramından neyi anladığımı sordu. Eğer çok te-
mel bazı kavramlar konusunda zihinlerde boşluk-
lar, soru işaretleri varsa, bunun sorumlusu, o ülke-
de uygulanmakta olan eğitim sistemi ve bu siste-
min uygulayıcılandır.
Okullarında aydınlanmanın temel kavramlarının
öğretilmediği bir toplumda, ya dar bir ulusalcılığın,
ya biçimci ve geri/dinsel ideolojilerin, ya sığ bir
ateist ve pozitivist yaklaşımın, ya da şematik, sek-
ter çeşitli görüşlerin dar kahplan içinde sıkışılıp ka-
lınacaktır. Ve temel aydınlanma değerlerine (top-
lumbilimin, doğal bilimlerin, sanatın ve kültürün te-
mel bulgulanna) göndermeler yapılamadığı için de,
tartışmalar bir kör dövüşü olarak sürüp gitmek zo-
rundadır.
• • •
Aydınlanmız bu durumdayken parlamentomuzun
daha olumlu bir konumda olması beklenemez.
Kendilerini herkesten daha yurtsever sayanlar ve
kendileri gibi düşünmeyenleri bölücülükle suçla-
yanlar bu hakkı acaba nereden alıyor? Parlamen-
todaki falan partinin filan milletvekili, neden bir ay-
dından daha yurtsever sayılsın ve neden o aydının
yazgısıyla oynama hakkına sahip olsun? Bugün
Türkiye'de her şeyden çok ve her şeyden önce-
sorgulanması gereken, seçim sistemi, partilerin ya-
pısı, parlamenter olmanın yollan, yöntemleri, ger-
çekleşme biçimleridir.
Gelmiş geçmiş parlamentoların toplumumuzun
gerçekten temsilcisi olduğunu, acaba kim, gerçek-
ten, inanarak ıddia edebilir? Türkiye'deki demok-
rasinin oligarşik işleyiş biçimini kim yadsıyabilir?
TMK'nin 8. maddesi kalkarsa istifa edeceğini söy-
leyen milletvekHİ bu sözünü tutar mı, bilmiyoruz.
Fakat tutarsa da sevinmemize gerek yok. Çünkü
toplumun bu örgütlenme düzeyiyle, sistemin bu iş-
leyiş biçimiyle yerine gelecek olan, ondan farklı biri
olamayacaktır...