25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 MAYIS 1995 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 rürk sinemasımn zor günler geçirdiği bugünlerde, sinemaya taze kan getirmek ve üretimi arttırmak amacıyla 10 yönetmen bir araya gelerek Sinema Vakfı 'nı kurdu. Vakıf, Ömer Kavur başkanlığında Ali Ozgentürk, Atıf Yılmaz, Barış Pirhasan, Erden Kıral, Irfan Tözüm, Memduh Ün, Orhan Oğıtz, YusufKurçenli ve Zeki Ökten den oluşuyor. Sinema Vakfı öncelikle nisan ayında gazetelerde yayımladıkları "Açık Mektup "la kamuoyuna kendilerini tamttüar. Mektupta yönetmenler; tüm dünyada sinemanın yüzüncü yılının kutlandığı bugünlerde Türk sinemasımn içinde bulunduğu duruma dikkati çekiyor, finans zorluklarının alîını çizerek ilgili kurulus ve kişileri kendi paylarına düşenleri yapmaya çağırıyorlardı. Sinemamıza destek olanfonların kısa zamanda kullanıma açılması, sinemada özgürlük ortamını güvence altına alacakyasaların bir an önce çıkarılması, fılm üreten yapım şirketlerine belli vergi bağışıkhklannın getirilmesi, fılm yapımma sponsorluk desteği veren fınans kuruluşlarının bu miktarı vergiden düşebilmelerini sağlayacak yasamnı çıkarılması ve sinemamızı dünyaya tanıtmak için güçlü bir kurum yaratarak bunufınanse etmenin, devletin değişmez kültür poliîikası haline getirilmesi taleplerini bir kez de yûksek sesle söylüyor ve çözüm önerilerini somut bir biçimde sıralıyorlardı. Geçtiğimiz gûnlerde, Conrad Oteli 'nde gerçekleştirilen bir kokteylde kendilerini tanıtan vakfın kurucu üyeleriyle görüşerek, kuruluş amaçlarını ve hedeflerini öğrendik: PELİNÖZER Tiirk smeması öhııesiı ı... G erçeği ifade ediş biçimi, estetik ve sanatsal anlayışlanmız farklı da olsa belli bir düşüncede bir araya geldik. j L Q t Amaç, üretimin arttınlmasını desteklemek ATIF YILMAZ: Sinema vakfı bir ihtiyaçtan doğdu. Türk sinemasın- da son iki yıldır üretim neredeyse sı- fıra indi. Vakfin temel amacı Türk sinemasında üretimin arttınlmasını desteklemek. Vakıf kuruculan özel yapimev leriyle ve kuruculanyla ba- ğımlı değil, tüm Türk sinemasına açık. Yani hazır ve iyi bir projesi olan tüm sinemacılara özellikle genç yönetmenlere destek vermeyi amaçlıyor. Yalnız şu anda vakfin ha- vuzunda önemli bir para toplanma- dığı için şimdilik bütçenin üçte biri bu fona aynldı. Çeşitli üniversitelerin sinema bö- lümlerinin veremedikleri uygula- malı bir sinema eğitimi vermeyi amaçlıyoruz. Sinemanın sorunlan- nı anlatan bir yayın yapmayı amaç- lıyoruz. Bunlan gerçekleştirebil- mek için de hem sinemanın önemi- ni maalesef farketmeyen başta Baş- bakan olmak üzere Türkiye Cumhu- riyeti hükümetini. hem çeşitli tele- vizyon kurumlannı. hem de büyük ricari ve sanayi kuruluşlannı sine- mayı desteklemeleri için harekete geçirmeye çalışıyoruz. Sponsorluk kurumunun işlemesi için Meclis'e birönceki Kültür Bakanı tarafından verilmiş tek maddelik bir yasa tasa- nsı var. Bu yasa tasansı. büyük holding- lerin, işadamlannın sinema ve tiyat- roya yapacaklan desteklerin yüzde yüzünün vergiden düşürülmesi tek- lifmi taşıyor. İçinde bulunduğumıız dıınımdan kurtulmalıyız Yeniden güven tazelemek için ALİ ÖZGENTÜRK: Devlet, medya ve sistemin oluşturduğu ik- tidarlar var. Buna karşı sivil örgüt- lerin oluşması gerekiyor. Yaratıcılı- ğın özgürlük alanını genişletmek, yaratıcılığın sinema alanında ger- çekleşmesini sağlayıcı fizik koşul- lan üretmek amacıyla Sinema Vak- fı'nı kurduk. Vakıf; enerjileri, düşünceleri tabii kı herkesin farklı yaratıcılıklan ve özgürlükleri yedekte tutularak ku- ruldu. Türkiye'de bütün kurumlar gibi sinema alanı da tahrip edıldi, saygınlığı zedelendi. Kolay bir şe- kilde bilgisizlikle ya da başka ne- denlerle sinemamız saldınya uğra- dı yıllardır.Kendi kendıni tüketen ve toplum tarafından tüketilen bir du- ruma girdi. Yeniden bir güven taze- lemek gerektiğine inanıyoruz. Bu- nun için fılm üretmek, film üretme- nin alanını hazırlamak ve finans kaynaklan bulmayi amaçlıyoruz. Türk Sineması adına yararlı ORHAN OĞUZ: Bu vakfı kur- maktaki asıl amacımız Türk sine- masını iyileştirmelc, Türk sineması- nı teknik açıdan yükselterek kalite- li ve nitelikli filmlerçekmek. Bunun dışında bir çok etkinlikler olacak. Sinema okulu açmayı amaçlıyoruz. Türk sineması için çok değerli bir şey yaptığımıza inanıyorum. Böyle bırdönemde 10 yönetmen birleştik. Zannediyorum Türk sineması adına çok yararlı olacak. Ömer Kavur Ali Ozgentürk ÖMER KAVUR: Sinemanın için- de bulunduğu ortamdan yola çıkıla- rak böyle bir birlikteligin, boyle bir dayanışmanın bir vakıf çatısı altın- da oluşmasının gerçek bir ihtiyaç ve görev olduğu anlayışıyla bir araya geldik. Vakfin amacı, sinemamızı, içinde bulunduğu bu dunımdan kur- tarmak. Öncelikle üretimi sağlaya- bılmek. film çekilmesine imkân ta- nımak lazım. Vakfin ilkeleri çerçe- vesinde, mekânlan ölçüsünde tüm projelere destek sağlayabilmek de var. Bunun için sponsorluk imkân- lannı uzun süreden beri araştınyo- ruz. Bu konuda faaliyetlerimiz sür- mekte. Nitekim başanlı iki girişi- mimiz oldu. Efes Pilsen'in katkıla- nyla vakıf. tüm proje üyelerinın yö- neteceği 20'şer dakikalık sevgi te- malı iki uzun metrajlı fılm gerçek- leştiriyor. Haziran ayında çekimle- rine başlanacak olan bu filmlerin senaryolan hazır. Vakıf aynı zaman- da sinema eğitimi üzerine de bir şeyler yapmayı amaçlıyor. Bir de kuramsal yazılardan oluşacak bir süreli yayın projemiz var. Görülmemiş bir dayanışma YUSUF KURÇENLİ: Vakıf as- lında bir tıkanıklıktan dogdu. Bu, si- nema sektörünün tıkanıklığıydı. As- lında sektörden söz etmek de zor, çünkü yalnızca sinema yapmak iste- yen insanlann uğraşlan var ortada ve bu insanlar da on-on beş kişi yalnız- ca. Aynı amacın peşinde olan insan- lann bir araya gelmesi gerektiğini düşündük ve böylece vakıf doğdu. Bu aynı zamanda bir dayanışmayı ıfade ediyor. Bu, bugüne kadar sine- mamızda maalesef görülmeyen bir dayanışma Buradan yola çıkarak sinema eği- timınden sinema üretimine kadar iyı ürünler ortaya çıkaracağımızı düşü- nüvonım. Banş Pirhasan Orhan Oğuz Nitelikli senaryoya destek Sinema okulu oluşturulacak BARIŞ PİRHASAN: Hem vakıf- ta olan arkadaşlann film yapmala- nnı kolay laştıncı birfon oluşturmak hem de bu fondan özellikle genç si- nemacılann, kaliteli projelen olan- lann yararlanmalannı. sinema ala- nında yatınm sağlamayı amaçlıyo- ruz. Benim kişisel görüşüm bu vak- fin aynı zamanda Türkiye'de çok ek- sikliğinı gördüğümüz uluslararası sinema okullan ağına. özellikle Av- rupa sinema okullan agına bağlı uy- gulamalı eğitimveren bir yüksek si- nema okulu oluşturmak. tkincisi yıne özellikle bizim ko- şullanmızı değiştirecek ve dünya standartlannı gözeten uluslararası projelere özellikle katkı sağlamak ve yardımcı kuruluşlarla anlaşmalar yapmak. Sponsorlar sinemanın önemini kavramalı İRFANTÖZÜM: Bir ülkenin kül- türünü, yaşama biçimıni, sinema sa- natının dünya insanına en ıyi ifade edeceğini düşünüyorum. Sanıyorum tüm kurucu arkadaşlarla aynı şeyle- ri düşündüğümüz için bu anlayışla böyle bir vakfı kurmaya karar ver- dik. Onlarca genç insan sinema ala- nında eğitim görüyor, bu insanlara kendilerini ifade etme ortamı yarat- mamız gerektiğinin sorumluluğunu duyuyoruz. Üretimi gerçekleştirmek ve sayı- sal olarak fazlalaştırmak için bu vakfı kurduk. Sponsorlann, işadam- lannın sinemanın ne kadar önemli olduğunun farkına varmalannı sağ- lamak, onlarla işbirliği içine girmek de hedeflerimiz arasında. Efes Pil- sen üç yıldır sürdürdüğü çeşitli pro- jeler dışında vakfin kurumsal spon- soru oldu. MEMDUH ÜN: Bir kaç seneden beri Türkiye'de film üretmek çok zor. Yatınlan paranın geri gelme ola- sılığı olmayınca ne kadar dayanıla- bilir bir işte. Sinemada da aynı şe- kilde. Sinema öyle bir sanat ki pa- raylayapılıyor. Mekanizmanın işle- mesi lazım, işlemeyince bu vakfı kurmak gereğıni duyduk. Vakfi ku- rarken amacımız - tabii eğer vakfin havuzunda gerekli parayı toplaya- bilir, sponsorlar bulabilirsek- film üretmek, aynca genç kuşak sinema- cılara olanaklar tanımak. Yalnız genç kuşak sinemacılar değil, her- hangi bir yönetmen arkadaşımızın iyi ve nitelikli birsenaryosu için va- kıf destek olacak. Kaliteli film yapacaklara açık Erden Kıral Yusuf Kurçenli ERDEN KIRAL: Vakıfta yapım- cı yönetmenler var. Yapımcının ay- nı zamanda yönetmen olması gere- kiyor. Yaşam koşullan özel olarak sinemamızın koşullan bizi bir ara- ya getirdi. Gerçeği ifade ediş biçimi, estetik ve sanatsal anlayışlanmız farklı da olsa belli bir düşüncede bir araya geldik. Üretim hızlanacak, dolayısıyla Türk sinemasımn anlatım sorunlan da tartışılacak ve daha kaliteli işler yapabileceğiz sanıyorum. Böyle ku- ruluşlarda çıkarlan doğrultusunda insanlar bir araya gelir. Bizim de çıkarlanmız aynı doğ- rultuda ama bu bir klik, bir hareket değil. Bu aslında ilk filmini yapacak sinemacılara ve sinema sanatını kendine sorun eden insanlara, dola- yısıyla Türk sinemasımn kaliteli film yapacak insanlanna açık bir va- kıf. Bu çeşit vakıflan ben gerek Al- manya'da gerekse Isviçre'de incele- dim. Çok iyi sonuçlar aldılar. Söz- gelimi Almanya'da Fassbinder, Wim VVenders v: e SchJöndorff bir araya geldıler yıllar önce ve bir va- kıf kurdular. Sonra bu vakıf kendi dağıtım şir- keti ve ağını da kurdu. O kadar bü- yüdü ve güçlendi ki sonunda bütün bu kuruluşu Spiegel dergisi satın al- dı. Nathalie Sarraute: Yazmak benim hayatan Küttür Servisi- Nathafie Sarraute yaz- mayı bir yaşam biçimine dönüştürebilmiş bir yazar. 18 temmuzda 95 yaşına basacak olan Sarraute, neredeyse 70 yılı aşkın bir süredir yazmayı sürdürüyor. Şu sıralar Fransızlar, Milli Kütüphane'de yazar için hazırlanan bir sergiyi gezme fırsatı bulu- yorlar. Fransız edebiyatının bir çağı kap- layan serüveninin içinde yer alan Sarraute ıle Fransız Le Figaro gazetesinde yayımla- nan söyleşiyi sunuyoruz: - Krtaplannızı hâlâ bir cafede vazmavı sürdürüyor musunuz? Bugün artık evimde yazıyorum. Zaman zaman Paris'te, zaman zaman da Val d'Oi- se'deki evimde. 20 yılı aşkın bir süre evi- min yakınındaki bir cafede yazdım. Sabah saat 10.00'da gider, öğlen saatlerinde gen dönerdim. Hep aynı masaya otunırdum. Müşterilerin gürültüsü bana oldukça iyi ge- lirdi. Orada, dış dünyayla hiçbir bağım ol- madan yapıtıma yoğunlaşıyordum. Ne ya- zık ki insanlar kahvelerini bitirdikten son- ra meraklı bir havAan gibi benı gözetleme- ye başlıyorlardı. Ben oraya yalnız olabil- mek için gidiyordum ama bu mümkün ol- muyordu. - Hiçbir akademi vejüride görev abnıyor- sunuz. Bu çok kesin bir karar değil mi? Kışısel olarak gızlenmeyi çok severim. Öte yandan, bir süre için Medıcıs Ödülle- ri'ninjürisindegörev aldıysamdaedebıyat otontelerinden nefret ederim. - "Yeni Roman" akımı bazı yazartann oluşturduğu bir gnıbu temsil edhordu. Bu sizi rahatsız ernıedi mi? "Yeni Roman" akımı içindekı yazarlar olarak bizlerbirbirimizi tanıyorduk Ancak hiçbir zaman gerçeküstücüler gibi toplan- tılar yapmıyorduk Herkes kendi istediği doğrultuda düşünüyor ve yazıvordu. Son- ra kendimi tamamen Breton \e hareketı- nin yanında buldum. Yalnızca Henri Mic- haux beni ilgilendirmişti. - Sizce "Yeni Roman", edebiviın gelistir- dimi? Bu bir gelişim sorunu değil. Proust'a gö- re, ileriye gidebilmek için birkaç adım atıl- dı. Onlarla aynı yollarda yürümek bana hıç ilginç gelmiyordu. Yazmaya başladığımda kimse bir şey anlamıyordu. Yavaş yavaş ba- zı şeyler bilinçlendı. Bugün artık alıştılar. - Kitaplanmz 26 dile çe\T0di ve siz Pleia- de Kitaplığı"na kabul edildiniz. Başlangıç- ta herkesin reddettiği bir \azar için oiduk- ça başanlı bir noktadasımz. Gallimard Yayınevi'nden Jean Paulhan "Tropismes"ı gen çevirdikten sonra Jean- Paul Sarrre kefil olduğu halde "Pttrtrait d'un İnconmı" adlı kitabını yayımlama- makta diretti. Sartre'a kitabı basmak için kâğıtlan olmadığını söyledi. Maurice Na- deau ve Francois Erval sayesinde Robert Marin kitabı yayımladı. - "Yeni Roman" akımı içinde yer alan Id- taplan >ayımlayan les Edıtıons du Mınu- it" yavmevine pek ilgi göstermediniz? Alain- Robbe Grillet Claude Simon, Ro- bert Pinget ya da Michel Butor'dan daha önce kafa yormaya başlamıştım. Galli- mard'da Editions du Minuit'de olduğun- dan daha özgürdüm. Ama şunu da unutma- mak gerek: "Tropismes"in ıkinci baskısı altı yeni metin eklenerek Edition du Mmu- it'den, hem de Alain-RobbeGriHet'nin "La Jjüousie" adlı kitabıyla aynı zamanda çık- mıştı. Emiie Henriot iki kıtabın eleştirisinı birlikte yazmış ve bu kitaplan "Yeni Ro- manlar" olarak tanımlamıştı. - Önümüzdeki ey lül ay ında " ki" adb ki- tabuıızı yayımlay'acaksınız. Başka prujckri- niz var mı? Şu sıralar bir kıtap üzennde çalışıyorum. Yazmak benim hayatım. DUŞUNCEYE SAYGI MEMET FUAT Orhan Veli Sevgisi Bütün Şiirieri'ri\n çok satıldığını, korsan basım- lannın yapıldığını biliyordum, ama bu çok genel bir bilgiydi. Geçenlerde son basımını karıştırırken baktım: Adam Yayınlan'nda yirmi dördüncü basım... 1987'den 1995'e, sekiz yılda 24 basım. Daha önce de, 1951'den 1986'ya, Varlık Yayın- ları'nda on üç, Bilgi Yayınevi'nde iki, Can Yayınla- n'nda yedi olmak üzere, otuz beş yılda 22 basım yapılmıştı. Demek ki toplam 46 basım. Ama son yıllarda bü- yük bir hızlanma var. Ofsettekniğinegeçildiğinden beri kitaplar bin, iki bin arası basılıyor, öyle olabilir diye düşünerek In- ci Asena'ya sordum. - Hayır, 5000 basıyoruz, dedi. - Her basımda? - Evet, baştan beri her basımda 5000. - Yırmi dört basımda 120.000 eder. - Ayrıca korsan basımlar da var. - Onlar ne kadar? - Bilmiyorum, ama herhalde az değil... Demek ki gittikçe hızlanan bir Orhan Veli sevgi- si söz konusu. Bir şiir kitabının böylesine çok satıl- ması mutluluk veriyor insana. Nâzım Hikmet'in, Ahmed Arif*in kitaplan da çok satılır, ama onların siyasal ağırlıkları olduğu için da- ha doğal karşılıyoruz anlaşılan. - Bir korsan basımda yazara ödenmeyen telif üc- retinin ne kadar olduğunu öğrenmek ister misiniz? diye soruyor Inci Asena. - Evet, diyorum. - Kitabın bugünkü üst fiyatıyla hesaplarsak 5000 basım için yüz yetmış milyon lira. Orhan Veli de solda bir yazar, bütünüyle sıyasa dışı olduğu söylenemez. Daha içine kapalı bir şa- iri, kitaplarının sürekli yeni basımlar yaptığını bildi- ğim Özdemir Asaf'ı soruyorum. Verilen döküm şöyle: Yalnızlık Paylaşılmaz, 1982'den 1995'e, on üç yıl- da 12 basım, toplam 38.000 adet. BirKapı önünde, 1982'den 1995'e, on üç yılda 11 basım, toplam 30.000 adet. Benden Sonra A/fuf/u/u/c,1983'ten 1995'e, on iki yılda 9 basım, toplam 21.000 adet. Özdemir Asaf şiir kitaplarını önceleri Yuvariak Ma- sa Yayınları adı altında kendısi basıp yayımlardı. Kaç basardı bilmiyorum. Sonra Bilgi Yayınevi'yle bir ilişkısı oldu. Ama sağlığında böylesine ilgi gören bir şair değıldi. Şimdı çok sevıliyor, aranıyor, bir kita- bın iyi satılması için üstünde onun adı olması yeti- yor. Yazarların okurlarına öldükten sonra ulaşabilme- leri hüzün verici bir şey. Her yazar içinde bu umu- du taşır mı, bir gün insanların kendisini anlayıp se- veceklerini düşünür mü? Kestirmek çok güç. Gü- nümüzde kimse böyle bir soruya kolay kolay olum- lu yanıt veremez sanırım. Özlediği yönde bir gelişme görmek, en azından sezmek gerekır. Gene de ortada yadsınamayacak bir gerçek var: Birçok yazar ancak öldükten sonra yaygın bir üne erişiyor. Orhan Veli'nin sağlığında kimse kitaplarının kor- san basımlarını yapmıyordu. Edip Cansever de öyle. Yaşadığı gûnlerde aynı titizlik, aynı özenle, aynı yayınevınce basılan kitap- lan on yılda ancak tükeniyordu, ölümünden sonra ise toplu yapıtlan dört yılda üç kez basıldı. Bugün Nâzım Hikmet, Ahmed Arif, Orhan Veli, Özdemir Asaf, Edip Cansever gibi şairlerin gittikçe artan bir okura ulaşmakta oluşları beni sevindiriyor. Kitaplannın kaç basıldığını, kaç satıldığını bileme- diğim başka şairlerin, örnekse Cemal Süreya'nın, Turgut Uyar'ın da benzer bir gelişme içinde olduk- larını sanıyorum. Tek üzüntüm, Metin Eloğlu gibi, çok değerli bir şairin bu gelişmenin dışında kalması... Nedenlerinı araştırmak gerekir. 11. GENÇLİK GÜNLERİ BUGÜN: HARBlYE ML'HStN ERTUĞRUL: 12.00 Film "Cennetin Çocuklan" Yönetmen: Marcel Carne 15.00 Oyoın "Açlık Cambaa" Tıyatro Tı 18.00 Dia Gösterisi "Doğanın Koynundan" Seval Yenen 19.00 Oyıın "Mefısto Faust" İTÜ Oy/unculan KADIKÖY HALDLN TANER: 15.00 Gösteri Yeşil Üzflmler Dans Topluluğu 17.00 Happening 19.00 Konser Ruhi Su Dostlar Korosu ÜSKÜDAR MUSAHİPZADE CELAL: 19.00/ Oyun "Yaslı Ay" Anadolu Üniversıtesi Tıyatro Bölümü FATİH REŞAT NURt: 19.00/ Oyun "BirÖykünün Öyküsü" 1Ü Oyunculan YARIN: HARBİYE MLHStN ERTUĞRUL: 12.00 Film "Modern Zamanlar" Yönetmen: Charlie Chaplin 15.00 Söyleşi "Gençük_^evgi'' Suna Tanaltay- Erdoğan Tanaltay 18.00 Dia Gösterisi tsmail Tütün 19.00 Oyun "Hizmetçüer" ODTÜ Oyunculan 21.00 Oyun Godot'yu Beklerken" ODTÜ Oyunculan KADIKÖY HALDUN TANER: 15.00 Söyleşi "Leman Dergisi Söyleşi Yorgunlan" Cezmi Ersöz, Tuncay Akgün. Mehmet Çağçağ 19.00 Oyun "Kül Altındaki Kor" JÜ tşletme Fakültesi ÜSKÜDAR MUSAHİPZADE CELAL: 19.00/ Oyun "Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşr Doğu Akdeniz Üniversitesi FATİH REŞAT NURt: 19.00' Oyun "Yolumuzun Başi Nerede" Genç Anadolu Topluluğu * Filmler, orijinal dilinde göstenlecektır. Ruhi Su Dostlar Korosu, Haldun Taner Sahnesi'nde • Küttür Servisi- Ruhi Su Dostlar Korosu, bugün saat 19.00'da, 11 .Gençlik Günleri kapsamında Kadıköy Haldun Taner Sahnesı'nde bir konser verecek. 1975 yılında Ruhi Su tarafından kurulan koro. 20. yılını kutluyor. Ruhi Su'nun ölümünden sonra Timur Selçuk, Sarper Özsan, Cenan Akın ve Cengiz Ünal'la çalışan koro, 1994'ten bu yana çalişmalannı Öcal Öcalan'm yönetiminde sürdürüyor. Kadrosunu ve repertuvannı yenileyen koro. bir yıl aradan sonra konserlerine yeniden başladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle