Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 MAY1S 1995 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Kalkınma ve demokrasi arasındaki hukuk köprüsünün simgesi 27 Mayıs...
Yağmaya karşıplanlama. OKTAY EKtNCÎ
; Tarih,27Nisanl960.
* Başyazanmız Nadir Na-
di, Türkiye'yı bir ay sonra
, 27 Mayıs 1960 müdahalesi-
ne götürecek olan son geliş-
meleri, 'Nasü Bir Rejime
Gküyonız?' başlıklı maka-
lesinde şöyle yorumlamış:
"Itiraf eüneK ki, bu şart-
lar attında bir hukuk rejimi-
nin himayesi alünda yaşadı-
ğımtn iddia etmek güç ola-
caktır. (~) Hukukun olmadj-
ğı yerde 'jungle rejimı" hü-
küm sürer. Haklı haksızı de-
ğil, kuvvedi zaym yener™"
Bu makalesini, yine o
gûnlerde TBMM günde-
minde bulunan ve siyasi ık-
tidara bağlı bir soruşturma
komisyonunun 'yargmın
üzerinde yetldJer'le donatı-
larak ıktidara karşı olan ke-
simler üzerinde baskj kurul-
masını hedefleyen bir yasa
önerisi nedeniyle kaleme
alan Nadir Nadi, 1950-1960
dönemindeki yazılannı der-
lediği kitabının başhğında
ise şu ifadeyi kullanmış:
'Bir tflasın Kronolojisi-
1950/1960.' (1961-Cumhu-
riyet Yayınlan.)
Tarih, 28 Mayıs 1960.
Askeri müdahalenin he-
men ertesı günü, Mımarlar
Odası Istanbul Şubesi Yö-
netim Kurulu '27Mayısdev-
riminin ışığı alönda ilk çalış-
malar' şeklinde belirledığı
tek gündemle 10 no'lu top-
lantısını yapıyor
Görüşmeler sonucunda,
Doç. Mesut Evren (başkan),
Sadi Ulkay (II. başkan),
• Bugün Türkiye,
hem 1930'lardaki
yurt sevgisinin
hem de
1960'lardaki
demokrasiye olan
bağlılığm eşsiz
mirasını hızla
tüketmenin
gerilimini yaşıyor.
• Planlama ise her
zamankinden çok
daha fazla ihtiyaç
duyduğumuz bir
'çağdaş uygarlık'
ölçütü olarak yine
1930'lardaki ve
1960'lardaki
saygınlığına
yeniden
kavuşmayı
bekliyor.
u ^aı—1 tHTittı* tjtttnLtfi yr*^imm\* >Uuıı
i h n »nrti
BÜ YÜKY1KIMLAR-1960 öncesinde Adnan Menderes'in gerçekleştirdiği ünar uygulamalany la İstanbul'un tarihsel bölgeterinde de büyük
yıkımlar yapümış ve kentin kültiir zenginliği belK bir plana dayanmayan yol açma operasyonlan sonucunda toplu tahribata uğramıştL (Fo-
toğraf: Unkapanı- Eminönü yıkımlan/Cumhuriyet Arşhi). Yandaki kupürde 27 Mayıs'ın ertesi günü toplanan Mimarlar Odası Şube Yöne-
tim Kurulu, Istanbul'u Menderes'in plansız yıkunlanndan kurtardıklan için Org. Cemal Gürsel'e kudama ve destek karan almıştı.
Nevzat Kurdoğlu (sekreter). Va-
hit Erhan (muhasıp) ve Niyazi
Duranay'dan (üye) oluşan yö-
netim kurulu, Org. Cemal Gür-
sel'e kutlama telgrafi çekilmesi-
ne, aynca 'Hürriyet Anıtı' için
girişimlerde bulunulmasına ve
bunlann basina duyurulmasma,
'ittifak'la karar veriyor.
Karar deftenne de yazılan
kutlama telgrafında ise yine 27
Mayıs 1960'm 'mimarhk ve şe-
hircilikaçısındaıf taşıdığı değer
şöyle belirtiliyor:
"tmar ve kalkınma kisvesi al-
Onda, yurdumuza ve şehirieri-
mize parmak işareti ile indirilen
programsız-plansız \e hesapsız
ağır darbeler karşısında. vapd-
mış olan teşebbüs ve didinmele-
rimizin akim kalması ile içlerimi-
ze çöken acılardan kurtulmuş
olarak bugün derin se^inç ve hu-
zur içinde bulunuyoruz.»"
12 Mart ve 12 Eylül darbele-
rinden oldukça farklı olarak. as-
ken bir müdahaleden 'bir gün
sonra' bile toplanıp çalışmalan-
nı sürdürme özgürlüğüne sahıp
olan dönemin en etkin demokra-
tık kuruluşlanndan mimariar
odasının bu değerlendirmesi.
tıpkı Nadir Nadı'nın sıvası alan-
da eleştırdiği gıbı mımarlann da
imar polıtıkalan konusunda ik-
tıdann sürdürdüğü 'hukuk dışı
uygulamalara" tepkılennden
kaynaklanıyor.
Çünkü, yine Nadir Nadi'nin
'jungle rejimi' (vahşı orman re-
jimi) deyımıyle özetledığı tu-
tumlar, şehırcılık açısından da
özellıkle Adnan Menderes'in
gerçekleştirdiği 'İstanbui ope-
rasyonlan' sûrecınde yaşanıyor-
du.Org. Cemal Gürsel'e gönde-
rilen kutlama telgrafındakı 'şe-
hirlerimize parmak işaretiyle in-
dirilen darbeler' sözü. Mende-
res'in elıne cetvel alıp yıkılacak
yerlen kendı kafasına göre belir-
leyerek göstermesı ve sadece
buna dayanılarak İstanbul'un
bırçok tanhsel zenginlığının or-
tadan kaldınlmasıyla sonuçla-
nan yeni yol düzenlemelennı
özetlıyor...
1950'lervel980
5
kr
Şımdı. 35 yıl sonra. 27 Mayıs
1960'ın bu ıkı tarihsel belgesını
'birtikte' yeniden ele aldığımız-
da, hem bugünlen tanımlayan
hem de yannlara ışık tutabile-
cek kımi değerlendirmelen yap-
ma olanağı buluyoruz.
Galıba en çarpıcısı, 1960 ön-
cesınde yaşanan hukuka aykın
uygulamalann sadece demokra-
si ve insan haklan düzleminde
değıl, ımar ve şehircilik alanın-
da da gerçekleşmış olmasıdır.
Bir yandan ülke yönetiminde
anayasa çiğnenırken öbür yan-
dan 'kentin anayasası' sayılan ı-
mar planlannın bir kenara ıtıle-
rek özellikle tstanbul'un 'yağma
ekonomisi'ne hizmet edecek
bir'rant şehri' haline getirilmek
ıstenmesi, tarihsel rastlantı ol-
masa gerek.
Nitekim, 12 Eylül 1980darbe-
sinden sonra da (tıpkı 27 Mayıs
1960 öncesi gibi) hem anayasa
askıya alınmış, demokrasi güç-
len baskı altında tutulmaya baş-
lanmıştı hem de 1960'dan sonra
kentlere yeniden kazandınlan
'nazım plan disiplini' ortadan
kaldınlarak yağmaya dönük ye-
ni yasal düzenlemelerle bırlikte
özellıkle İstanbul'un ve kıvı yer-
leşmelerinin 'rantcennetiokna-
lan'nm önü açılmıştı.
Demek kı sanayileşme ve üre-
tim yerine talana dayah' bir eko-
nomik düzen, öncelıkle demok-
rasiyi ve hukuk devleti olma er-
demini sevmiyordu. Hele ülke
yaran' kavramı ise yine bu ta-
lancı sıstemin başlıca düşmanıy-
dı. 1950'lerin ünlü "Plan değil,
pilav istiyonız" sloganıyla bu-
günlerin "Plan değil, proje istiyo-
ruz" söylemi arasındaki tanhsel
akrabalık da yine 27 Mayıs 1960
öncesi ile 12 Eylül 1980 sonra-
sı arasındaki "dünya görüşü'
benzerliğine dayanıyor...
Demokrasi ve planlama
Yine 35 yıl öncesine dönersek
1950'lerin planlamaya olan düş-
manlığı, 27 Mayıs'la birlikte sı-
yasi iktidardan uzaklaştığında,
Türkiye'nin 20. yüzyıl dünya-
sındaki en demokratik anayasa-
lardan birine kavuşması da ben-
zer şekilde 'planlı kalkınma' ve
'planlı kentlesme' hedeflenyle
yakından ılgihdır.
Düşünce ve örgütlenme öz-
gürlüğünün önünü açan, ınsan
haklannı ve demokrasiyi güven-
ceye bağlayan. ülke. toplum ya-
ranna öncelik tanıyan; tüm bun-
lara hiçbır çekınce getirmeden
'hukukun üstünlüğü'nü gerçek
ve çağdaş anlamda yaşama ge-
çirmeyi öngören 1961 Anayasa-
sı yürürlüğe gırdığinde. aynı an-
da ülke ve kentler ölçeğinde
'planlı gelişme\i" de sağlamak
üzere kurumsal çalışmalann
başlatılmış olması. 27 Mayıs'ın
sadece 'askeri darbeler tarihi'
açısından değıl. "kentvedemok-
rasi tarihi" açısından da duyarlı
bir değerlendirmeyle ele alınma-
sını gereklı kılıyor.
Denebilir ki 70 yıllık cumhu-
nyet tanhımizde 27 Mayıs döne-
minın en belirgın özelliği, sosyal
devlet anlayışıyla kalkınma ara-
sındaki dostluk köprüsünün. an-
cak planlamayla kurulabileceğı
gerçeğini yeniden bilınce çıkar-
mış olmasıdır.
Bu bilınç. kuşkusuz en önce
Atatürk'lü yıllarda vardı ve bir
yandan devlete aıt sanayı tesıs-
len. Anadolu'ya yaygınlaştınla-
rak ülke düzeyınde dengelı bir
kalkınmanın altyapısı kurulma-
ya çalışılırken öbür yandan İs-
tanbul, Ankara. Izmir ve diğer
27 Mayısçılardan sahte Atatürkçülere eleştiri
ANK.4RA (Cumhuriyet Bürosu) - 27
Mayıs 1960 Devnmi, 35. yıldönümünde
düzenlenen çeşitli etkinliklerle kutlandı.
Anıtkabır'deki törende, "sahteAtatürkçü-
ler" eleştirildi.
27 Mayıs için dün ilk tören Anıtkabır'de
yapıldı. 27 Mayıs Millı Devnm Derneği
Başkanı Hüseyin Avni Güler ile 1961 Ana-
yasası Çağdaş Demokrasi Vakfi Başkanı
Numan Esin ve beraberindekiler, Ata-
türk'ün mozolesine çiçek koyarak saygı
duruşunda bulundular. Esin, Anıtkabir
Özel Deften'ne şunlan yazdı:
"Çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak ga-
yesi ile 1961 Anavasası ve Çağdaş Demok-
rasi Vakfı kuruldu. İleri, demokrat, laik
cumhuri\ctin temelleri ile yeniden ihvası
hedefimizdir."
Esin'den sonra 27 Mayıs Millı Devnm
Derneği Genel Başkanı sıfatıyla deftere
ayn bır yazı koymak ısteyen Hüseyin A\ -
ni Güler'in girişimi, Anıtkabir yetkılile-
rince, a
tekbirtören"yapıldığı gerekçesıy-
le gen çevrilmek ıstendı.
Güler. görevlilenn karşı çıkmalanna
karşın Anıtkabır Özel Defteri'ne, aynen
şunlanyazdı "1995,27Ma>TsDe\Tİmi'nin
35. >ıb. Cumhurbaşkanu Meclis Başkanı,
Başbakan, başlıca partilerin liderleri hep
27 Mayıs'ın ale>hindeler. De>Tİmlerinin
devrimi olan 27 Mayıs ne hale geldi
ATAM!.. Atatürkçülük adına senin o kut-
sal kurumlannı yok eden, başta Kenan Ev-
ren olmak üzere, bu sahte Atatürkçüleri
gene suçluyonız-."
Cemal Gttrsel ve devrim şehitieri
Katılımcılar daha sonra 27 Mayıs yöne-
timini oluşturan Milli Birlik Komitesi'nin
Başkanı ve eski Cumhurbaşkanı Cemal
Gürsel ile
u
devriıh şehitleri'"nin Devlet
Mezarlığfna taşınan Anıtkabir'deki eski
mezaryerlenne karanfîl bıraktılar.
Anıtkabır'deki törene, öğretım üyelen
ve bazı yazarlar da katıldı. Mılli Birlik
Komıtesi üyelennden Suphi Karaman,
Sami Küçük, Orhan Kabibay ve gazete-
miz Yönetim Kurulu Başkanı AlevCoşkun
ile yazanmız Mustafa Ekmekçi'nin de
katıldıklan törenı TRT ve Anadolu Ajan-
sı dahıl, hiçbır basın-yayın kuruluşunun
ızlememesi dikkat çekti.
birçok kentlenn imarplanlan da
yine ilk kez 1923-1945 dönemın-
de yapılıyordu.
1950'ler ise bu anlayışm 'ya-
tınm özgürlüğü ve demokrasi''
adına terk edıldığı, kalkınmada
kent yağmasına bel bağlanarak
'yık-yap-satçılık'ın özendinldı-
ği, bövlece gelişmışliğin göster-
gesının de 'her mahallede bir
mihoneryaratma'yla ölçülmek
istendığı plansız yıllar oldu.
1960'dan sonra yeniden güç-
lendinlmesı için yoğun çabalar
içensıne gınlen planlama anla-
yışı ise 1970'lerdekı MC ıktidar-
lan (Milliyetçı Cephe) dönemın-
de bır kez daha rafa kaldınlarak
demokrasi karşıtı polıtıkalarla
ranta dönük imar düzenı arasın-
daki tanhsel buluşma yeniden
yaşama geçınlmeye başlandı.
Sonunda 1980'tereulaşılıp 12
Eylül 'ün 'sivil yönetimler' tara-
findan da sürdürülen hukukun-
da kent ve kıyı yağması. artık
çok daha açık ve doğrudan 'dev-
letin teş>iğini' de dev reye sokan
yasalarla ülkeye egemen oldu-
ğunda, zaten 27 Mayıs'ın bir
'bayram" olarak kutlanmasın-
dan vazgeçılmış; hukukun üs-
tünlüğü ve kamu yaran gibi
planlamanın temel kavramlan
çoktan 'çağdışı' ilan edilmişler-
di...
Bugün Türkiye. hem
1930'lardaki yurt sevgisinin
hemde 1960'lardaki demokrasi-
ye olan bağlılığın eşsiz mirasını
hızla tüketmenin gerilimini ya-
şıyor. Planlama ise her zaman-
kinden çok daha fazla ihtiyaç
duyduğumuz bir 'çağdaş uygar-
hk' ölçütü olarak yine 1930'lar-
daki ve 1960'lardaki saygın-
lığına yeniden kavuşmayı bek-
liyor...
HAFTAYA BAKIŞ
AHMET TANER KIŞLALI
Meclis Yenilenmeli,
Ama M. Eğitim, İçişleri ve
Yargı da!..
Halka soruluyor:
- Ülke şeriatla mı yönetilmeli, yoksa demokrasi
ile mi? C)
"Şeriatla yönetilsın" diyenler, sadece yüzde 11.
Halkın yüzde 89'u demokrasiden yana... Ama
Meclis'in üçte biri şeriatçı.
Devletin en üst düzeyınde yer alanlardan birisinin
bana verdiği bilgiye göre; şeriatçıların yargıdaki
ağırlıklan da üçte bir. Içışleri'ndeki ağırlıkları yarı ya-
rıya. Millı(!) Eğitim'deki ağırlıkları ise üçte ikı oranın-
da.
"Ulusal ırade" hiçbir dönemde bu kadar çarpıtıl-
mamıştı!
Oysa demokrasinin işleyebilmesi, ülke yönetimi-
nin ulusal iradeyi "doğru" yansıtmasma bağlıdır.
Temsilciler, temsil ettiklerinden koptukça, demok-
rasi yozlaşır; sorunlar çözümsüzleşir. Meclis, halkın
yüzde 11'inin istencine hapsolur. Ve ülke, adım
adım bunalıma sürüklenir.
Tıpkı bugün olduğu gibi!
•••
Bugünkü durumun üç "büyük" sorumlusu var:
Evren, Özal ve Demirel
Evren'in önderiiğindekı 12 Eylül, solun her türlü-
sünü ve bu arada Kemalistleri de susturdu, sindir-
di, elınden geldiğince "temizledi". Meydanı dincile-
re, ırkçılara ve para babalarına bıraktı.
Atatürk'ün hemen tüm kurumlannı kapattı.
"Türk-lslam sentezi"ni, devletin "resmi" ideolojisi
yaptı.
Toplumsal ve siyasal muhalefetten arınmış bir
arenada... Özal'ın, kendısin© altın tabak içinde su-
nulan, "solsuz demokrasi"y\ çok "///"(!) değerlen-
dirdiğini söylemeliyiz.
Rahmetli Özal -Atatürk'e bile nasip olmamış- bir
"şans"\ kullandı. Milletvekıli olacakların listesini "tek
başına" hazırladı. Dincilerin Meclis'te, toplumdakı
oranlarının kat kat üstünde bir güce sahip kılınma-
sında büyük rol oynadı. ANAP örgütünde de dinci-
lere büyük ağırlık verdi.
Eğitim, İçişleri ve Adalet bakanlıklanndaki "laiklik
karşıtı" kadrolaşma, Özal dönemınde doruğa ulaştı.
Yenı ünıversitelerı "tarikatçı" rektorlerin eline o tes-
lim ettı. (163'ü kaldıran ve "Federasyonu tartışa-
lım!" diye PKK'ye umut veren de o idi!)
•••
Üçüncü kahramanımız ise Sayın Demirel.
Bugünkü çarpıklığa katkısı, diğer ikısine göre çok
daha eskilerde başlıyor. Nedenlerı de onlardan
farkh.
Özal "inaricının gereğı"n\ yerine getirmişti. Evren,
nelere alet edildiğını anlayamamıştı. Demirel ise
dincilere verdiği ödünü "siyasal kurnazlık" ya da
"siyasal gerçekçiliky.) adına yaptı.
MC hükümetlerı döneminde, dınci kadrolaşmaya
göz yumdu. Bırkaç oy umudu ile dinsel öğeleri si-
yasal söyleminın bir parçası haline getırdi. "Dincıle-
ri kullanmayı" düşlerken, dinciler tarafından kulla-
nıldı.
Bugün Meclis'teki DYP'li "dinci-milliyetçi"\ex de
onun "esen"dir!
• • •
Devlet yönetimindeki bu çarpıklık giderilmeden,
ülke esenliğe çıkamaz!
Önce anayasa, sol ile sağ, emek ile sermaye ara-
sındaki güç dengelerinı bozan "pranga "lardan kur-
tarılmalıdır. Sonra da partiler yeniden yapılanmalı,
demokratikleşmelidir.
Anayasa düzelince, meydan bır avuç din ya da
"para babası"na kalır olmaktan çıkacaktır. Partiler
düzelince de dinci olan dıncı partiye oy verecektir,
demokrasiden yana olan da laik partilere.
Ve toplumdaki küçük "fanatik" grupların, büyük
partileri kalkan olarak kullanmaları yolu tıkanmış
olacaktır...
Topluma ters düşen bu Meclis, elbette ve tez el-
den değişmelidir!
Ama bir azınlığın çoğunluk üzerındeki diktasının
temsilcileri konumuna hızla sürüklenmekte olan
Eğitim, İçişleri ve Adalet bakaniıklan da değişmeli-
dir! Yeniden yapılanmalıdır!
Bilmemek "ce/?a/ef"ten, görememek "gaflef'ten,
bilip ve görüp de gereğini yerine getirmemek ise
'7/janeftendır!
0 Söz konusu araştırma, Hürriyet gazetesi tarafından
Strateji-Mori araştırma kurumuna yaptmlmıştır.
'27 Mayıs, 12 Eylül
ile kanştınlmasın'
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Türk Sılahlı Kuv-
vetleri'nın 27 Mayıs
1960'ta Demokrat Parri ik-
tidannı devırerek yönetime
el koymasının, 12 Mart ve
12 Eylül darbelenyle karşı-
laştınlmasının dogru olma-
dığı vurgulandı.
27 Mayıs 1960 Devri-
mi'nın 35 yılı nedeniyle
Atatürkçü Düşünce Derne-
ği ile 1961 Anayasası ve
Çağdaş Demokrasi Vakfı
tarafından düzenlenen pa-
nel, dün Şinasi Sahnesi'nde
yapıldı. 27 Mayıs Millı
Devrim Derneği Başkanı
Hüseyin Avni Güler'in yö-
nettiğı panele konuşmacı
olarak katılan AÜ Hukuk
Fakültesi öğretım üyesı
Prof. Dr. Anıl Çeçen, 27
Mayıs'ı eleştırenlerın Ke-
malıst kimlığı yıkmak iste-
diklerinı kaydetti.
Panele katılan gazetemiz
yazan Ühan Selçuk, "Geç-
mişi irdelemeden, geleceğin
değerk'ndirilmemesi gerek-
tiğini" belırterek 27 Ma-
yıs'ın, ne 12 Mart, ne de 12
Eylül darbeleriyle kıyasla-
namayacağını anlattı.
Selçuk, şunlan söyledi:
"27 Mayıs bir devrimdir.
27 Mayıs'ın içinde halk var-
dır. 1961 Anayasası, örnek
ve çağdaş bir anayasadır.
Bu anayasa, Avrupa'daki
sosyal devlet analayışuu ge-
tirmiştir. 27 Ma\ıs Ânayasa-
sı'nı rafa kaldırmak isteyen-
ler, bu anayasayı uygulat-
madılar. 27 Mayıs sürmek-
tedir. 27 Mayıs'ın konuşula-
bileceği özgürlük ortamı,
medyada yoktur. 27 Mayıs
tarihteki yerini almıştır. 12
Eylül'de Türkiye'ye öneri-
len siyasal model çökmüş-
tür. Fikirlerimizi tam anla-
mıyla ortaya koymalıyız.
Bunu genç kuşağa da anla-
ürsak, gelecek bizundû-."
Prof. Dr Cem Eroğul. 27
Mayıs'ın bır "karşı dar-
be"olduğunu. ilk darbenin
DP'den geldığını söyledi.
Ceyhan Mumcu da. 12
Mart ve 12 Eylül darbelen-
nın, 27 Mayıs'ı tasfiye et-
mek için yapıldığını belırte-
rek, "27 Mayıs bizinı ilk as-
lamızdır. Bu onuru sonsuza
kadar taşıyacağtz" dedı.
a -man
ba -na
Pen-ce-re-den
kar ge-li-yor,
an-nem gur-bet
zor ge-li-yor.