Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 MAYIS 1995 PAZAR
12 DIZIYAZI
Reformlar zensirderi ürküttütktidar ele geçirildikten
sonra, icra organı durumunda
olan. -Milli Birök Komtesi".
birtakım reform tedbirlerine
girişti. Bunlardanbirtanesı, 1
Ocak 1961 "de yürürlüğe giren
193 sayılı. "Gelir Vergisi'' Ka-
nunu'ydu. Bu kanunla. büyük
gelir ve toprak sahiplerinin
vergi muafiyeti kaldınlıyor-
du. Kurumlar Vergisi. yani ik-
tisadi kuruluşlara konan ver-
giler yükseltiliyordu. Göriil-
düğü gibi bu kanun yûksek
gelirli iş adamlannın, büyük
toprak sahiplerinin aleyhi-
neydı. Milli Birlik idaresi,
vergi adaletsizliğini ortadan
kaldırmak, en az geçim dü-
zeyini arttırmak. asgari ücre-
ti tanımak gıbi sosyal adaleti
hedefleyen birçok önlemlere
girişti.
Milli Birlik iktidan sırasm-
da çıkanlan kıra kanunu bun-
lar arasında sayılabilır. Türk
Kültür Derneğı Tüzüğü'nde
şöyledenıyor. "Enönemliih-
tiyaçlardan biri olan mesken
davasu ticari bir konu olmak-
tan çıkanlmalı, kolektrfleşti-
rilmelidir." Milli BiriikçUer-
den Mustafa Kaplan tarafın-
dan hazırlanan "Kira Kanu-
nu Tasansrnda da şu satırla-
n okuyoruz.
"...Mesken inşa ve satışuv-
daki aşırı kârlar. ihtiyaçtan
çok az olan binalann fîyaüa-
nnı ve kâriannı aşın dereee-
de arttırmıştı. Birçok ülkede
kazancın altıda biri, %16'sı
olarak ayarlanan kira emsali,
memleketimizde sabit gelirli
subay, memur vs gibi kişiler
için %30, %45 arasında yük-
selmistir."
Maaşlar artıyor,
flyatlar düşüyor
Bu tasarıya göre mesken
inşaatı devlet tarafından plan-
laştınlacak. bu alana yapılan
yatınmlar arttınlacak ve ya-
pılann büyük kısmı devlet ta-
rafından yapılacaktı. Aynca
büyük özel kuruluşlar işçile-
rine mesken yapmaya mec-
bur edilecek. plana uygun
olarak gecekondulann yerine
sıhhı meskenler yapılacaktı. Kanun tasa-
nsında. kira hadlerinin anormal şekilde
yükselmesini önleyici önlemlerde vardı.
Bundan başka, Milli Birlik hükümeti,
bir yıl içinde memur maaşlarını %15.
emekli maaşlannı %35 arttırmaya karar
vermişti. Şekergibi bazı ihtiyaç madde-
lerinin fiyatlan indirildi ve dığer bazı
sosyal reform projeleri hazırlandı.
Örneğın, Milli Birlik Komitesi üyele-
rinden Sami Küçiik, İngiliz tşçi Partı-
si'nın sağlık planını örnek alarak bir sağ-
lık reformu projesi hazırladı. Buprojeye
göre önce yurdun bir örnek bölgesınde,
sonra bütün yurtta sağlık sistemi millıleş-
tirilecekti. Böylece vatandaşa bedava
ilaç, hastane, doktor sağlanacak, doktor-
lann genış bir kısmı devlet hizmetinde
çalışacaktı.
27 Mayısçılann bu turden reform pro-
jeleri, özellikle "Toprak Reformu Tasa-
Df. YJLDİZ Z •frf
• 27 Mayıs'ın ilk uygulamalarından biri, 1 Ocak 1961'de yürüıiüğe
giren Gelir Vergisi Kanunu'ydu. Kanunla, büyük gelir ye toprak
sahiplerinin vergi muafiyeti kaldırılıyor, Kurumlar Vergisi
yükseltiliyordu. ÖU, yüksek gelirli işadamlan ve büyük toprak
sahiplerinin aleyhineydi.
• 27 Mayısçılann reform projeleri, özellikle "Toprak Reformu
Tasansı" büyük bir direnişle karşılaştı. Toprak reformu ve daha
geniş bir devletçiliğe ait hükümler, temsilciler meclisinde
fırtınalar kopardı. Oysa, toprak reformu, 27 Mayıs'ın temel
hedeflerinden biriydi.
iktidarı ele geçirdikten sonra Milli Birlik Komitesi, çesitli alanlarda reformlara girişti. Bunlar vergi adaletsizliğini ortadan
kaldırmak, en az geçim düzeyini arttırmak, asgari iicreti tanımak gibi sosyal adaleti hedefleyen önlemlerdi. Önlemler
halk tarafından coşkuyla karşılandı.
nsı" büyük bir direnişle karşılaştı O sı-
ralarda. Milli Birlik Komitesi tarafından
kurulmuş olan. "Anayasa Komisyo-
nu"ndaki profesörlerin de 'sosyal devlet',
•toprak reformu' gibi maddelen. anaya-
saya koymalan şiddetlı tartışmalara yol
açmıştı.
Bu konuda. Yön Dergisi'nde bir dizi
makale yayımlayan Doç. MümtazSoysal
buka\gayı,"'Sosvalgörüşlühukukçular-
la, statükocu toprak sahipleri ve özel te-
şebbüsçüler arasında bir sa\aş~ olarak
tanımlamaktadır. Soysal'a göre en bü-
yük tartışma, •'devletleştirme, kalkınma-
da devlete verüecek rol ve özel teşebbüsün
imtiyazlan" sorunlan etrafında olmuş-
tur. Toprak reformu ve daha geniş bir
devletçiliğe aıt hükümler, temsilciler
meclisinde fırtınalar koparmıştır.
Oysa, toprak reformu gerçekleştiril-
mesi, Mıllı Birlikçılenn temel hedefle-
rinden biriydi. Komıte. bu reform konu-
sunda 4 esasa önem veriyordu:
1 - Topraksız köylünün topraklandınl-
ması.
2- Toprağın çok ufak parçalara bölün- SOSyal d6Vİ6t
mesinin önlenmesi.
3- Özellikle doğu illerinde ağalannnü-
fuzunun kınlması.
4- Devlet tarafından el konacak top-
raklann bedelınin ödenmesi.
Bütün direnişlere karşın. toprak refor-
mu savaşımı. 1961 'de iktidar sivil idare-
ye geçtikten sonra da sürdürüldü. Bu dö-
nemde kurulmuş olan Devlet Planlama
Teşkilatı. çiftçi aılelerinin %72'sinin an-
cak 2-3 hektar araziye sahip olduğunu,
köylünün topraklandınlması gerektiğini
ileri sürüyordu. Toprak Reformu Komis-
yonu 1963 Nısanf na kadar 4 toprak re-
formu tasansı hazırladı.
1965'te Meclis'e sunulan son tasan,
büyük toprak ağalannın getirdikleri de-
ğişikliklerle, Milli Birlik Komıtesi'nin
hedeflerinden çok uzakiaştığı halde
Meclis'ten geçmedı.
Bukavram, 1961 Anayasasfnın getir-
diği bir yeniliktir. Anayasa devlete birçok
sosyal ödevler yüklemiştir. Örneğin, dev-
lete halkın geçimini güven altına almak
amacıyla tanm üretimini arttırmak ve
toprak reformunu yapmak ödevi veril-
miştir. 48. 49 ve 50'nci maddelere göre
sosyal sigortalar ve yardım teşkilatı kur-
mak ve kurdurmak, herkesin sağlık ba-
kımı görmesıni sağlamak devletin göre-
\ idır. Yoksul ailelerin mesken ihtiyaçla-
nnı karşılayacak önlemler alınmahdır.
Halkın eğitim ve öğretim gereksinimle-
ri karşılanmahdır. Kaydetmek gerekirki
devietin: sağlık. kültür, mesken, sosyal
sigorta gıbı alanlarda gorevlendınlmesi,
o gün için bir yeniliktir. Bundan sonra
gerçekleşen bazı uygulama-
lann başlangıç noktası, 27
Mayıs devriminin getirdiği
bu kavramlardır.
Demokratik hak
ve özgürlükler
Anayasanın42. maddesı-
ne göre "Çahşmak herkesin
hakkı ve ödevidir. Devlet ça-
uşanlann insanca vaşaması
ve çauşma ha>atının karar-
uhk içinde gelişmesi için eko-
nomik ve nıali önkmJeıie ça-
lışanlan korur. çauşmayı
destekler, işsizliği önleyici
önlemler aiır." Anayasa ay-
nı zamanda işçilenn çoktan
beri ıstediklen. grev, toplu-
sözJeşme, hiir sendika kur-
ma, ücretlı tatil gıbı haklan
ilk defa olmak üzere tanı-
mıştır. Anayasayla çocukla-
nn ve kadınlann ağır işler-
de çalışmalan da önlenmiş-
tır.
Demokratik Hukuk Dev-
leti ile ilgilı maddeler ise
çok zengindir.
10. maddeye göre "devlet
kisinin temel hak ve hürri-
yetlerini. kişi hu/urunu, sos-
yal adalet ve hukuk devleri 0-
keleriyle bağdaşmayacak
surette sınııiayan siyasal. ik-
tisadi ve sosyal bütün engel-
leri kaldırmakla görev lidir."
Bu esasa dayanarak ana-
yasa keyfi idareyi, kişi hak-
lanna tecavüzü. terörü ve
baskıyı önlemek için aşağı-
daki kayıtlan koymuştur:
Kimseye eziyet ve işkence
yapılamaz. insan haysiye-
tıyle bağdaşmayan ceza kul-
lanılamaz. Usulüne göre ve-
rılmiş hâkim kararı olma-
dtkça, kimsenin üstü ve evi
aranamaz. Herkes haberleş-
me. seyahat, vicdan ve dini
inanç düşünce ve kanaat
hürriyetine sahiptir.
Basın özgürlüfiü
Anayasa. "Basın hürdür,
sansür edilemez, gazetelerin
kapatılması, ancak hâkim
karanyla yapüır", demek-
tedir. Bu yasayla; gazete ve
dergi çıkarmak için önceden
izın alma kaydı kaldınlmış, keyfi olarak
gazete kapatılması, yazılann sansür edil-
mesi ve gazetecilerin. aydınların fikir ve
kanaatlerinden ötürü yargılanmalan ön-
lenmiştir. Anayasa, yurttaşlara müsaade
almadan siyasi partı kurmak hakkını ta-
nımıştır. Sadece kunılacak partinın prog-
ram ve faaliyetleri. insan hak ve hürriyet-
lerine dayanan demokratik ve laik cum-
huriyet ilkelerine ve devietin bütünlüğü
ve milliyetle bölünmezliği temel ilkesi-
ne uygun olmak zorundadır.
Kaynaklar
1- ' Turk Kültür Derneği Tüzüğü'', Resmi Ga-
zete, No 10605 - 16.9.1960 2- FORVM Der-
gisi, Nisan 1961 3- "Mustafa Kaplan Konusu-
\or\ Yön, 2.5.1962. 4-M. Sovsal, OzelTeseb-
büs\ Yön, 7 Şubat 1962. 5- T. C. Anayasası,
T.C. Resmı Gazete, 1961, sayı 10859
Yarın: 27 Mayısçılann
ideolojisi
Korku dolu bir atanma öyküsüEthem Menderes'in yaptığı değerlen-
dirme Celal Tevfik Karasapan'ı rahatsız
etmişti. Karasapan olayın gerisini şöyle
anlatıyor.
"Aldığımız habeıier hiç de Ethem
Menderes'in anlattıgı gibi değildi. 'Muh-
terem Başbakanım. aldığım istihbaratı
size ulaştırmadan önce, kkn kimin akra-
bası, kim kımlerle irtibat kuruyor, bun-
lan elbette ki değerlendirmemizde ele
alıyoruz. Biz, çeşitli kaynaklardan gelen
haberleri yeniden değerlendirmeye tabi
tutuyor ve üzennde çalışma yapıyoruz.
Eğer istihbarat yuzde yüz doğru ise onu
yetkili makama arz ediyoruz. Tıpkı şim-
di olduğu gıbı'diyeçıkış>apmakzorun-
da kaldım.
Bunun üzerine Menderes, 'Cumhur-
başkanı'na gidelim' dedi. Kabinenin di-
ğer üyeterinin deÇankaya'ya gelmesi em-
rini özel kalem müdürüne verdi. Köşk'te-
ki toplantının başlangıcmda ben içeride
yoktum. Biraz sonra beni içeriye aldılar.
Basta Cumhurbaşkanı Celal Ba\ar ol-
mak üzere kabinenin diğer üyeleri benim
yapacağun açıklamayı dinlemey i sabır-
sızlıkla beklivoriardL
^rrrrrrrrmnTtiT • Washington Basın Ataşeliği'nden gelen,
lisan bilen üniversite mezunu bir geçmişim
bulunmasına rağmen, Basın Yayın Genel
Müdürlüğü'nde kâtiplige atanmıştım. Maaşım
tamı tamına 394 lira idi. Bu yüzden ne kadar
yetkili varsa hepsine her yerde ağzıma geleni
söylüyordum. Nihayet birisi beni ihbar etmiş
olmalı ki, Basın Yayın Genel Müdürü beni
anyordu.
Bayar istifaya karşı
Içlerinde en sakin olan Celal Bayar idi.
'Durum nedır' diye sordu. Celal Baj'ar'a
da Adnan Menderese anlattıklanmı tek-
rarladım. Konuşmam bitince Adnan
Menderes'in," Bu duruma göre benim is-
tifa etmem gerekiyor. Böylece ihtilalin
önlenmesi için önemli bir adım atmış
oluruz'demesi üzerine Bayar,' Dere geçi-
lirken at değiştirilmez. Ya hep beraber
batanz ya da hep beraber düzlüğe çıka-
nz. Hakikaten harp okulu bize karşı bir
cephe almış ise biz de gereğini yapanz.
Alacağımız tedbirlerden bir şey anlamaz-
larsa icap ederse tenkile de başvururuz'
diyerek Adnan Menderes'in istifasına lii-
zum olmadığına işaret etti.
\apacak bir şey kalmamıştı. Menderes
ile birlikte Celal Bayar'ın yanuıdan aynl-
dık. Yolda bana, 'Ben önümüzdeki gün-
lerde Eskişehir'e gideceğim. Sen de
gel'teklifinde bulundu. 'Efendim, izin
verirseniz ben burada kalayım, gelişme-
leri izleyeyim' demem üzerine, 'Fena fı-
kir değil... Sız burada kalın, Genelkur-
Sıtkı Liay'ın beni
görmek istemesine
bir anlam
verememiştim. Zira,
her ne kadar
kendisi ile bir
dosduğumuz varsa
da beni görmek için
ısrarda
bulunmasuun
nedenini bir türlii
anlayamamışrım.
Her an bir sürprizle
karşılaşabilirdim.
may Başkanı Rüştü Erdelhun Paşa ile da-
ima temas halinde bulunun. Gelişmeleri
doğrudan bana bildirin. Ben sizin görüş-
lerinize katılıyorum. Eskişehir'de tahki-
kat komisyonunun kaldınldığını ve se-
çimtarihini ilan edeceğim. Eskişehirdö-
nüşünde de Başbakanlık'tan aynlaca-
ğım' şeklinde konuştu. Nitekim 25 mavıs
günü Eskişehir'e gittL 'Tahkikat komis-
yonunun görevi sona ermiştir. Seçimler
sapılacaktır' şekündeki açıklamalanna
karsm ihtiial yapıldL"
Komite beni anyor
Amerika'dan yeni dönmüştüm. New
York Haberler Müdürü Nushet Baba da
benim gibi merkeze çekılenler arasında
idi. Kendisi ile buluşmak üzere Bulvar
Palas'a geldiğimde, lcapıda Milli Birlik
Komitesi üyelerinden General Srtkı Ulay
ile karşılaştım. Ulay'ı binbaşılığından
beri tanırdım. Ben Washington Basın
Ataşeliği'ne gitmeden önce o da Harp
Okulu Komutanlığı'na atanmıştı.
Sıtkı Ulay. "Seni arayıp duruyorum...
Nereterdesin'' diye sitemde bulundu. Ben
de durumumu anlattım. Ertesi günü ken-
disini Ulaştırma Bakanlığı'nda görmemi
istedi. Ulaştırma Bakanlığına geldiğim-
de Özel Kalem Müdürü, Bakan Ulay'ın
sabah ilk uçakla Istanbul'a gittiğini, An-
kara'ya dönüşünde mutlaka kendisini
görmem konusunda talimat verdiğini
söyledi. Meğer, Istanbul Boğazı'nda bir
deniz kazası olmuş, petrol yüklü bir Yu-
goslav tankeri yalılara bindirmiş. Durum
çok tehlikeli imiş. Bu yüzden Sıtkı Paşa
Istanbul'a gitmiş.
Sıtkı Ulay'ın beni görmek istemesine
bir anlam veremedim. Zira. her ne kadar
kendisi ile bir dostluğumuz varsa da be-
Basın Yayın Genel
Müdürü ve Milli
Birlik Komitesi
üyesi Ahmet
Yıldı/'ın hanl hanl
beni aradığı haberi
gelince
korkmuştum. "Sizi
Milli Birlik Komitesi
Genel Sekreteri
Kurmay AJbay Sezai
Okan bekJiyor. Ona
gideceksiniz"
talimatiıu verince
korkum ivice arttı.
ni görmek için ısrarda bulunmasının ne-
denini bir türlü anlayamamıştım. Her an
bir sürprizle karşılaşabilirdim. Neden ol-
masındı? thtilali müteakip kardeş karde-
şi ihbar etmemiş miydi? Herkes birbiri-
nin kuyusunu kazmıyormuydu? Yine de
ben iyimserdim. Zira Sıtkı Ulay Paşa be-
nim gerçek dostum idi.
İkiııci haber korkutuyor
Aradan bir süre geçti. Basın Yayın Ge-
nel Müdürü ve Milli Birlik Komitesi üye-
si Ahmet Yddız'ın beni hanl hanl aradı-
ğı haberi geldi. Gerçeğı söylemek gere-
kirse korkmuştum. Zira NV'ashington Ba-
sın Ataşeliği'nden gelen, lisan bilen üni-
versite mezunu bir geçmişim bulunma-
sına rağmen, Basın Yayın Genel Müdür-
lüğü'nde kâtiplige atanmıştım. Maaşım
tamıtamına3941iraidi."Elimegecenpa- SÜrGCGİC
ra ile ev mi rutacaktım? tki çocuğun ge-
çimini mi sağlayacaktım? Evimi mi bes-
levecektim?" derdine düştüğümden mo-
ralım çok bozuktu. Oysa Amenka'ya git-
meden önce gazetecilikten kazandığım
para, üç bin lira civannda idi. O dönem-
de bu para başbakan maaşı ile hemen he-
men denk idi. Bu yüzden ihtiial dahıl,
Milli Birlik Komitesi, bakanlar ve ne ka-
dar yetkili varsa hepsine her yerde küfur
edıyordum. Nihayet birisi beni ihbar et-
miş olmalı ki, Basın Yayın Genel Müdü-
rü beni anyordu. tlk kez huzura çıktım.
Bana, -Kardeşim, günlerden beri seni
anyorum. Yerinde yoksun. Nerelerdesin"
diye sert bir çıkış yapınca ben de "Bana
oda vermediniz. Masa ve sandahe göster-
mediniz. İş vermediniz. Sabahtan aksama
kadar koridoıiarda ayakta durmaya hiç
niyetim yok" karşılığını \ennce Ahmet
Yıldız önce gülmeye başladı, sonra cıd-
dı bir şekilde. "Sizi Milli Birlik Komitesi
Genel Sekreteri Kurmay Albay Sezai
Okan bekliyor. Ona gideceksiniz" talima-
tını verdi.
Ne umdum, ne buldum...
tş anlaşılmıştı, benim önce ifademi
alacaklar, daha sonra da Balmumcu'ya
göndereceklerdi. Meclis binasına geldi-
ğimde kapıdaki subay kim olduğumu, ki-
mi görmek istediğimi sordu. Ben de "Se-
zai Okan" deyince telefona sanlıp karşı
taraftan emir bekledi. Biraz sonra olum-
lu yanıt gelmiş olacak ki, bir er eşliğin-
de beni yukan gönderdiler. İçeriye girip
karşımdakilere şirin görünmek ümidi ile
hazır ol durumunda askerce selamımı
verdim.
Karşımda ihtiial suratlı bir adam beni
tepeden tırnağa süzdü. Önce adımı, ne iş
yaptığımı, hangi okuldan mezun oldu-
ğumu, lisan bilip bilmediğimi, kaç y ıldan
beri gazetecilik ile uğraştığımı sordu.
Kendisini tatmın etmişolacağımki. "Ke-
nıal Bey, şimdi aşağıya gidin. Kurmay Al-
bay Baha Vefa Karatay'ı görün ve görevi
kendisinden teslim alın. Bugünden itiba-
ren bizim basın sözcümüzsünüz" diyor-
du. Şaşırmıştım. Ne bekliyordum. ne ol-
muştu.
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇI
12 Eyiül'iin Suç Ortakbrı...
27 Mayıs'ı dün kutladık. Geçen yıllarda olduğu gibi
yine bir avuçtuk. Olsun! 27 Mayıs'ın bayram olmaktan
çıkması, 12 Eylül'cülenn cınayetlerinden biriydi. Cina-
yetler, saymakla biter mi? Atatürk'ün kurduğu derne-
ğin, Türk Dil Kurumu'nun kapatılarak, oranın bir arpa-
lık durumuna getirilmesi; din derslerinin zorunlu ola-
rak okutulması unutulacak şeyler mi? Gencecık çocuk-
lann asılması, faşizmin kol gezmesi, yine o cinayetler
kapsamında düşünülmeli.
TDK kapatıldıktan sonra, bir avuç dilsever, "Dil Der-
neği"™ kurdular. O da kolay kurulmadı. Mahkeme ka-
rarlan sonucunda oiuşabildi.
Yıllardan beri, Atatürk'ün ortadan kaldınlan kalıtını
(vasiyetini) yerli yerine koymak için çırpınıyoruz. 12 Ey-
lüljden sonra, işbaşına gelen sağcı iktidariar, ne Hacı
TÖ, ne Süleyman Bey, Atatürk'ün ortadan kaldınlan
kalıtını düzeltme yoluna gittiler.
Bu kez ne oldu? içişlerı Bakanlığı, Müsteşar Yar-
dımcısı Muharrem Göktayoğlu'nun imzasıyla. Anka-
ra Valiliği'ne biryazı göndererek, Dil Derneği'nin kamu
yaranna çalışan derneklerden sayılamayacağını bildir-
di!
Hoppala! Ankara Valiliği'nin Dil Derneği'ne ilettiği,
17.5.1995 günlü yazıda şöyle deniyor:
"Söz konusu demek tüzüğünün 3. ve 4. maddele-
rinde özetlenen amacı, bir kamu kuruluşu olan Ata-
türk Kültür Dil ve Tarih Kurumu tarafından ilmi ve aka-
demik kurum ve kuruluşlarla işbiriiğı halinde daha de-
taylı gerçekleştirildiğinden anılan derneğin talebi şim-
diiik uygun görülmemiştir..."
Dil Dernegı Başkanı Prof. Şerafettin Turan, basına
yaptığı açıklamada, şöyle dedi:
"22 Nisan 1987'de Ankara Valiliği'ne kuruluş için
başvurusunu yapan Dil Derneği'ne, o zaman da Ata-
türk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 'nun variığı be-
lirtilerek, kurulacak yeni bir demeğin, dil konusunda
sakıncalı olacağı bildihlmişti. Hatta demek kuruculan
için 'yasak dernek kurmak' suçlaması yapılmış, Dil
Derneği de kurulması yasak demeklerden sayılmıştı.
Ancak, derneğin kuruculan da demek de yasal yolla-
ra başvurarak bu savın geçersızliğıni yargı yoluyla ka-
nıtlamışlardı.
Görülüyor kı 1987'den bu yana Içişleri Bakanlığı 'nın,
Dil Derneği'ne bakışında bir değişme olmamıştır. Bu
nedenle Dil Demeği, kamu yaranna çalışan bir demek
olduğunu kanıtlamak ve yine yasal yolları kullanarak,
hakkını aramak zorunda kalacaktır.
Içişleri Bakanlığı 'nın, Atatün\ Kültür Dil ve Tarih Yük-
sek Kurumu'nun variığını öne sürerek, Dil Derneği'ni
'kamu yaranna çalışan derneklerden saymaması' dü-
şündürücüdür. Üstelik bu gerekçe hiç de inandırıcı
değildir. Çünkü Tünkiye'de içişlerı Bakanlığı varken,
polislerin, Milli Eğitim Bakanlığı varken eğitimcilerin;
Milli Savunma Bakanlığı varken pek çok spor kulübü-
nün; Orman Bakanlığı varken ormancılann; ünıversi-
teler varken öğretim üyelennin üyesi olduğu sayısız
demek ve vakıf bulunmakta, bunlann çoğu da 'kamu
yaranna derneklerden sayılmakta'd/r
Ülkemizde demokratıkleşme yolunda yoğun çaba-
lann harcandığı, düşünce ve düşündüğünü etkınlikle-
riyle aktarma özgürtüğünün gündemde olduğu biror-
tamda Dil Demeği, amacı doğrultusunda, bütün ülke-
ye yönelik çalışmalar yapan bir dernektir. Dil Derne-
ği'nın kamu yaranna çalışmadığını düşünmekse, der-
neğin amacını görmezden gelmek dernektir. Çünkü dil,
düşünce özgürlüğünün kurumsallaşmasında, toplum-
sal ıletişımde en temel araçlardan biridir. Herkesin,
her derneğin, her kurumun bu konuda duyarlı olma-
sı, özen göstermesi, çalışması, emek harcaması ge-
rekir. Bu nedenle dil çalışmalan, resmi TDK'nin teke-
linde değildir. Kaldı ki bu düşüncemiz, Ankara 3. Ida-
re Mahkemesi de 1987'de, Dil Derneği'nin 'kurulma-
sı yasak derneklerden sayılmayacağı' doğrultusunda-
ki kesin karanyla doğn ılanmıştır.
Gelgelelim Dil Demeği ve amacı, hâlâ kimi kişi ve
kuruluşlartn kafasında 'kamu yaranna aykırı görül-
mektedir.
Içişleri Bakanlığı'nın bu tavrı ve kararını içimize sin-
diremeyeceğımizj, dolayısıyla yargıyoluna başvuraca-
ğımızı belirtmek istiyoruz."
Prof. Şerafettin Turan'ın bu açıklamasını tüm dilse-
verlere, Cumhuriyet okurlanna duyurmak görevimdi.
DYP-CHP ortaklığı, 12 Eylül yanlışlanna ortak olmak-
tan vazgeçmeli.
Bu arada, usuma takılan bir sözcüğü okurlann tar-
tışmasınasunmakistiyorum. "Anıtkabir" yerine "Anıt-
gömüt" sözcuğünü kullanıyordum. Imren Erşen'in
Emlak Bankası Salonu'ndaki sergisinde, Atila Sav'ın
eşi Nuyan Sav, 'TVurgömüf'sözcüğüne takıldığını
söyledi. Onun yerine. örneğin "Anıtkurgan" diyemez
miydik? Kurgan, Ali Püsküllüoğlu'nun son "Arkadaş
Türkçe Sözlük"ür\de, şöyle tanımlanıyor: "Kurgan: llk-
çağda gömüt üzerine toprak yığma yoluyla oluşturu-
lan küçük tepe."
Cahrt Külebi "Anıtgömüt daha güzel!" dedi. Baka-
lım tutacak mı?
• • •
Bugün saat 15.00'te, fotoğraf sanatçısı Gökhan Yal-
taile eşi Evren Yalta için, Dil-Tarih Coğrafya Fakülte-
si'nde bir sergi var. Gökhan Yalta ile eşi Evren, araba-
ları ile 28 Mayıs 1993'de izmir'den Kuşadası'na gider-
lerken, Selçukyakınlarında birtrafikcinayetine kurban
gitmışler, arabada köpekleriyle birlikte yanarak ölmüş-
lerdi. Istanbul'da da Gökhan Yalta'nın sanatçı dostla-
n, bir sergı hazırladılar. 27 Mayısçı dostum Bahtiyar
Yalta'ya, onulmaz acısının yıldönümünde, sabıriardi-
lemek istiyorum...
B U L M A C A SEDAT YAŞAYA\
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA:
1 Bir akışkanın
çekım ve sürtün-
me kuvvetlen ne-
denıyle akma eği-
limıne karşı gös-
terdiğı iç direnç. 2/
"Kadd-ı dildâra
kimı dedi ki-
mi elif. Herkesin
maksûdu bir am-
marivayet muhte-
lif" (Kanunı Sul-
tan Süle>man)...
Bir şevin özünü
oluşturan ana öğe.
3/Sevı... Kendıni oldugundan
büjük göstenp böbürlenme
4/Uzaklık ışareti. Topun ge-
risini kapayan kapak. 5/ Ray-
lann altına konan demir ya da
ağaç parça. 6/ Şen. rahat.
Akıl. II Güvev... lkı derenın
ya da ıkı yolun bırleştıgı yer
8/ Kuran'da bir sure... Tuta-
nk, yilbik gibi adlar da ven-
len sınır hastalıgı. 9/ Bir dil-
dekı sözcüklenn tümü.
VXTt\RID.4N AŞAĞIYA:
1' Bir ışı yerine getirmek için venlen söz... Postu. kaplan
postu gibi çızgılı bir tür Afrika zebrası. 2/ Doğru yolu gös-
terme... Telefon sözü. 3/Uyanık, gözü açık... Bir şeyin ol-
masına az kaldığını belirten deyım sozü. 4/ Kripton elemen-
tınin simgesı.. Kımi Afrika kabilelerinde krala verilen ad.
5/Gürcistan'da soylu kabul edilen kimselere verilen san. 6J
Osmanlılar döneminde sipahilerın aldığı en büyük tımar...
Asker. 7/Sabah namazını ortalık ıyice ağanncaya kadarge-
ciktirme... Taşlık yer, çıplak tepe. 8/ Halk müziğine özgü tel-
lı bir çalgı... Gece yapılan sinema ya da tıyatro gösterisi. 9/
Avrupa Üzay Ajansı'nın simgesi... Büyük ün kazanmış si-
nema ya da müzık sanatçısı.