22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28MAYIS1995PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER Horlama ve solunum durması Horlama, ciddi bir durum olan uykuda solunum durmasının (sleep apne'nin) bir belirtisidir. Solunumun durduğunun bir işareti olabilir. * Prof. Dr. SELÇUK ONART B ELİRTİLERİ: Yorgun uyanma, baş ağnsı ile uyanma, gün içinde uyu- ma, sinirlilik, konsantras- yon ve bellek (hafıza) so- runlan. Solunum durması (sleep apne); hiper- tansiyon, kalp krizi, felç gibi sağlık so- runlanna yol açabilir. (Bu sorun için dok- tora başvurulmalıdır. Bu sayede yaşamın nitelıği ve ilişkilerdüzelir). Uyurken bo- ğazdaki anatomik oluşumlar hava yolu- nu kapatır ve solunumu zorlaştınr, bazen durdurur. Hava, yumuşak damak, uvula. tonsil, dil gibi flexible (katlanabilir) ya- pılardan geçer. Gece bu yapılann kasla- Uludağ Üni. TıpFak K.B.B. Öğr. Üyesi n dingin (relaks) olur, ama normalde ha- va geçişi iyidir. Bazen yeterli olmazsa horlama ve solunum durması olur. Uyku sırasında apne, sık sık tekrarlanır. Septum deviasyonîan. sinüzitler, burun poliple- ri, şoğuk algınlığı. alerjik rinit gibi pato- lojiler burunsal geçişi bozar. Doktora başvurduğumuz zaman horlamanın ne- deninin solunum durmasının işareti olup olmadığı, uyku esnasında öbür testlerin gerekip gerekmeyeceği araştınlır ve uy- gun tedavi yöntemi belirlenir. Önce tıbbı öykü alınır. Aynntılı olarak uyuma ve uyanma alışkanlıklan araştın- lır Sorulması gereken sorular: - Ne sıkhkta horlanıvor? - Horlama gürültülü mü, öbür odalar- dan duyulabiliyor mu? - Horlama bazen duruyor mu, soluk alıp verme duruyor mu? - Deliksiz uyunuyor mu? - Genel uyku yatış biçimi (pozisyonu) nedir? Horlamanın şiddeti yatış biçimiy- le değişiyor mu? - Alkol, antihistaminik (alerjiye kar- şı), sedatif (uyku hapı) kullanılıyor mu? - Genelde kaç saat uyunuyor, uyanın- ca dinlenmişlik duyumsanıyor mu? - Gündüz yorgunluğu var rru? - Burun tıkanıklığı var rru? - Kilo sorunu var mı? - Sigara ahşkanlığı var rru? Fizik muayene genelde normaldir. Ge- nel saglık durumu hakkında bılgi sahibi olabilmek için kalp hızına, kan basıncı- na, kiloya bakılır ve gereken laboratuvar tetkikleri istenir. Uyku sırasında akciğer, kalp ve öbür organlann işlevleri (fonksiyonlan) kay- dedilir. Sonuçlarla, doktor, hastaya teda- vi ile ilgili önenlerde bulunur. TEDAVİ: a. Koruyucu Tedavi: 1) Uy- ku pozisyonu - Yan yatma solunum ge- çişinin (pasajın) tıkanmasını önler, mide tarafından oluşan fazladan (ekstra) agır- lığı azalür. 2) Alkol ve sedatifler, antihistaminik alımından kaçınmak. 3) Fazla kilosu olanlar kilolannı atma- lıdırlar 4) Düzenli egzersiz baş tonusu'nun artmasını, akciğerlerin daha iyi çalışma- sını sağlar. b. Burun tıkanıklığı yapan nedenlerte- davi edilmelidir: 1) Continue pozitif bir air pressur, sü- rekli pozitif basınçlı hava. 2) Ağız içine takılan aletler horlamayı azaltabilir. Bunlar dilin arkaya düşmesi- ni önler, bazılan alt çeneyi öne çeker, ba- zılan yumuşak damağı kaldınr. 3) Yumuşak damağın, küçük dılin kü- çültülmesi, bademciklerin alınması (uvu- lopharyngopalatoplasti) en sık yapılan ameliyattır. Küçük dilin (uvulanın) ta- mamı, bademcikler, yumuşak damağın bir kısmı almır. Bu işlem genel anestezi ile yapılır. Ses değişikliği ve besinlerin burundan gelmesı, horlamada soluk ke- silmesi gibi komplikasyonlan vardır. 4) Lazer ile uvuloplasti en yeni yön- temdir, lazerle uvulopalatoplastı (yumu- şak damağın ve küçük dilin küçültülme- si) yapılır. Lokal anestezi ile yapılır. Komplikasyonlan (uvulopharyngopala- toplasti) ile aynıdır, fakat daha nadirdir. 5) Bademciklerin alınması, (tonsillek- tomi) geniz etinin alınması (adenoidek- tomi). 6) Hayatı tehdit edici soluksuzluk var- sa trakeostomi (soluk borusunun açıl- ması) gereklidir. TARTIŞMA Kültür ve doğa varlıklanmızın neresindeyiz K ültür ve doğa varlıklannı, tarihsel ve doğal çevreyi yeterince koruyamıyoruz. Bu konularda yeterli bılinç düzeyine ulaşan bir toplum olamadıgımız için olumsuzluklar karşısında yeterli duyarlılığı ve tepkiyi gösteremiyoruz. Bu değerlerin, zenginliklerin ülkemiz için şans olduğunu hep söylerken, aynı biçimde o değerler ve zenginlikler için şanssızlık olduğunu da söylemek durumundayız. 21. yüzyıla 5 kala basından izliyoruz: Kültür varlıklannın yıkımından (lstanbul surlan), doğal çevrenın yağmalanmasından (ımar affı). Roma-Bizans eserlerinin satılmasından söz ediliyor. Bir an için ınsan. "Acaba başka bir dünyada mı yaşıyorum'" (başka dünvalılar bağışlasın) di>erek hayrete düşüyor. Acı ama bütün bunlar ülkemızin gerçekleri. Ulkemizde, kültür varlıklannın yasal olarak koruma altına alınmasına 19. yüzyılın son çeyreğinde başlanmıştır Türk müzecilığinin kurucusu olarak kabul edılen Osman Hanıdi Bey zamanında hazırlanarak yürürlüğe konulan Asar-ı Atika Nizamnamesi. 1973yıhna kadar uzun süre yürürlükte kalmıştır 1973yılından bugüne dek üç yasa (1710. 2863 \e 3386 sayılı vasalar) hazırlanarak yürürlüğe konulmuş, buna bağlı olarak pek çok yönetmelik, yönerge, kararname hazırlanmış, ancak kültür ve doğa varlıklannın korunmasına ilişkin sorunlar aşılamamıştjr. 1992yılında yeni bir yasanın hazırlanması için çalışmalara başlanmış, fakat bugüne değin bir sonuca vanlamamıştır. Evet, son 22 yılda üç ayn yasa ve dördüncüsüne ilişkin çalışmalar. Bu durum bile genelde kültür ve doğa varlıklan konusunda bulunduğumuz bilinci ve düzeyi göstermiyor mu? Sağlıklı yasa hazırlayamıyoruz. Çünkü, hâlâ bu değerleri anlamakta ve anlatmakta güçlük çekiyoruz. Yasa hazırlanırken. tasan aşamasında konular en ince aynntılanna kadar araştınlmıyor, incelenmiyor, tartışılmıyor. Konu ile yakmdan-uzaktan iiişkisi olan kişı, kurum ve kunıluşlann görüşleri alınmıyor. Tasan tabanda değil de tavanda hazırlanıyor. Konunun tüzel (hukuki) boyutlan gözardı ediliyor. Dolayısıyla, böyle hazırlanan bir yasa da gerçekçi olmuyor, ülke gereksinimlerinı karşılamıyor. uzun süreli olamıyor ve sık sık yasa değiştirmek zorunda kalınıyor. Anlaşılan, biz yasa yapıyoruz ama nasıl yapacağırruzı ve konuya nereden ba$lamamız gerektiğini bilemiyoruz. Her konuda olduğÂı gibi işe hep tersten başlıyoruz, önce yapıyoruz sonra düşünüyoruz. Böylece ileridedoğabilecek olumsuzluklara bas.tan peşin olarak çağn (davetiye) çıkarmış oluyoruz. Klasik Yunan mitolojisinde Epimetheus ve Prometheus kardeşler vardır. Epimetheus önce yapan sonra düşünen, Prometheus ise önce düşünen sonra yapan kişi olarak , bilinmektedir. Bız nedense hep Epimetheus olduk. Artık Prometheus olmak zorundayız. Bunda da saymakla bitmez tükenmez yararlar vardır Unutmayalım, 21. yüzyıla 5 var. AliKdıçkaya/ Arkeolog İyi ki kitap fuarlan var kuru kitapla ve • • yazarlarla • m buluşturma ^k M işlevini ^ ^ ^ ^ ^ bütünüyle yerine getiremese, gönlümüzden geçenlen yeterince karşılayamasa da kitap fiıarlannı çok seviyorum. O. renk renk kitaplann oluşturduğu çiçek bahçesinde dolaşmak; dokunmak onlara, koklayarak duyumsamak o güzelliği... Yüreği sanat sevgisiyle çarpan güleç yüzlere merhaba demek; gözlerdeki ışıltıyı, mutluluğu damarlannda duyması insanın... Giderek çoğalan dostlar. dostluklar.. Duygu yönünden olsun. sevgi yönünden olsun azımsanacak şeyler midir bu kazanımlar? Böyle baktığımızda, kültür ve sanatın bılgiyle, sevgiyle doİcunduğu birer buluşma mekânı olarak görebiliriz kitap fuarlannı. Aynca, ülkenin içinde bulunduğu durumun açık bir göstergesi de sayılabilırburalara gösterilen ilgi. Sürekli "okumuyor!" diye suçladığımız bir toplumun bu genel kanıyı çoktan aştığını, o coşku seline kanştığınızda anlayabiliyorsunuz ancak. Gerçi, nüfusu bizdekinin iki katından daha az olmasına karşın günlük gazete tirajı 71 milyonu, yeni basılan bir roman satışının 2 milyon 650 bini, yıllık kitap satışının 900 milyonu aştığı Japonya ile karşılaştırdıgımızda bizdekilerin devede lculak kaldığını bilmiyor değıliz. Ama unutmayalım ki o ülkede kültüre aynlan para yılda 22 trilyon lirayı bulurken devletin bilime. kültür ve sanata verdiği değer bizdekinin kat kat üstüne çıkmaktadır. Bu verileri önümüze koyup bizdekilerle karşılaştırdığımızda "dansı başımıza" dileğinin ötesinde yeni çözümler düşünme, bu düşünceleri eyleme dönüştürme sırasının çoktan geldiğini, hatta geçtiğini söyleyebiliriz. Olumsuzluklan aşmanın ilk koşulu ise özgür düşüncenin bütün boyutlanyla yeşerdiği, korkunun ve baskının ortadan kalktığı. kitaplann tutuklanmadığı; sanatçılann, yazarlann düşüncesinden, yazıp çizdiklerinden dolayı işkence görmediği laik, demokratık bir düzenin sağlanmasıdır... Albert Camus'nün de dediği gibi: "Sanatçı özgürlükten, yaşamdan yanadır; ölümden yana değiL Etin ve kemigin adamıdır onlar, yasanın değiL.." lyı ki kitap fuarlan var. AliF.BUİr Yazar PENCERE CavitÇağlar Bi Helikopter Yolla!.. Cavit Çağlar, 1980'li yıllarda ün kazandı, bileğinin hakkıyla adını duyurdu... Nasıl?.. 12 Eylül askeri darbesi Süleyman Bey'i devirmiş, faşizme doğru ilk adımlannı atıyordu. öaba'nın üstü- ne çarpı işareti çekilmişti; elinden tutup zengin ettiği işadarnlan Demirel'e sırt çevinmişlerdi; eskiden elini eteğini öpenler, selamı sabahı kesmişlerdi; "enyakın adamı" Turgut bile tıynetini göstermiş, askeri hükü- metin 2 No'lu adamı oluvermişti. O günlerde Bursalı tekstilci Cavit Çağlar, Baba'ya destek oldu, daha sonra Turgut Özal'ın iktidannda da Süleyman Bey'i özel uçağıyla istediği yere uçurdu. Bu Cavit tırlatmış mıydı?.. Devlet gücü Turgut Bey'in elindeydi; bankalar avu- cunun içindeydi; hangi işadamı Özal'a kafa tutabilir- di?.. Iş dünyasında patronlann yanında çalıştığı için Turgut hepsinin girdisini çıktısını bilirdi, alimallah ka- fası kızdı mı canlarına okurdu. Cavit'in iflahını kesecekti... Kesemedi... Cavit Çağlar, Saoa ile biriikte evvel Allah sonra pey- gamber, iktidara tırmandı, işlerini büyüttü; çetin ce- vizmiş... Peki, ben niçin Cavit'ten helikopter istiyorum?.. • Önce dostluğumuz var... Sonra Çağlar, istediklerinde Sabah'a ve Hürriyet'e helikopter yolluyor, patronlan ve yöneticileri Bursa'da ağıriıyor, üstelik çarşaf da veriyormuş... 'Muş, miş' diye anlatıyorum; ama, ben bunlan Hür- riyet'te ve Sabah'taki meslektaşlanmın yazılarında okudum. Cavit Çağlar önce Sabah'a helikopter yol- lamış; Bursa'da ağıriadığı Sabahçılar demişler ki: - Tirajımız düştü, bize çarşaf ver dağıtalım, en bü- yükolalım... Cavit, çarşafları vermiş; Sabah'ın tirajı Hürriyet1 i sollamış, bunun üzerine Hürriyet Cavit'e demiş ki: - Bize de helikopter yolla!.. Cavit helikopteri yollamış, bizim değerli gazeteci- lerimizi Burşa'ya aldırmış, yiyip içildikten sonra Hür- riyet'ten biri açılmış: - Bize de çarşaf ver!.. - Neden?.. - Okurianmız çarşaf almak için Sabah'a gidiyoriar, tirajımız düşüyor... Cavit: -VerememL • • ' - Niçin?.. - Ben işadamıyım, müşterime söz verdim, aynı ma- lı size satamam!.. - Ama intikamımız korkunç olur... - Size havlu vereyim... - Olmaz... Daha sonra neler oldu? • Hürriyet, Cavit Çağlar'ın vergi kaçırdığını yazdı; Sa- bah, Cavit'i savundu; iki gazetedeki değeriı meslek- taşlar birbirlerine girdiler; bu arada ortaya neler çık- tı?.. Meğer Çağlar, Sabah'a çarşaf verince Sabah'ın desteklediği Başbakan Tansu Çiller de Cavit'e ne- ler vermiş neler?.. Valla mı?.. • Arkası 19. Sayfada YENİ, ATAK, KONFORLU 7ÖR4Ş Şimdi Türkiye'de, Avrupa'nın en çok satılan otomobili Uno'nun yeni modeli Uno SX üretiliyor. Türkiye'nin en yeni, en genç otomobili. Ister şehirde, ister şehir dışında pratik ve dinamik. 1.4 litre enjeksiyonlu (S.P.I.) motoru atak ve güçlü. Yakıt tüketiminde ise son derece tutumlu. Üstelik yakıt-hava karışımını sürekli kontrol altında tutan Lamda sensörü ile daha çevreci. Uno SX, zengin aksesuarlarıyla, çok daha konforlu bir otomobil. Ön camlan otomatik açılıyor, farları otomatik yıkanıyor. Merkezi kilit sistemi sayesinde, kapılan a\nı anda kilitlenebiüyor. Şimdi yollar rengârenk. Uno SX'in tam 15 metalik rengi var. Hazırlanın. Uno SX, hayatınıza hareket katacak. » Uno SX ve dığer Tofaş otomobilleri hakkında daha aynncılı bilgi almak için, ücreısiz Tofaş 24 hattını arayabilirsiniz. Türkiye'nin her yerinden 0 800 211 42 42. 1ı F I A T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle