Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
•28 MAYIS 1995 PAZAR • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERİN DEVAMI 19
PENCERE
• Baştarafı 2. Sayfada
Peki, ben yazımın başlığındaki çağnyı neden yaptım?..
Cavit Çağlar bize de bir helikopter yollasa fena mı olur?..
Satışımız elli-altmış giderken, şöyie çarşaf, havlu, yastık
yüzü, don, külot, Cavit'ten bir şeyler alıp dağıtsak da yüz
binlere vursak...
•
Şakabiryana...
Şimdi biliyorum ki patronundan gazetecisine kadar bu
satırlan okuyan dostlar bana kızryoriar, ama, ben karşı-
4ıklı yayımlanan yazılan özetledim; üstelik hafıflettim, ke-
sip kırptım...
Bu iş böyle gitmez...
. Basın mesleği çarşafladı, gazetecilik de çarşafa dolan-
_dı. Cavit Çağlar'ı geçelim, Çiller ailesinin vergi kaçakçıh-
ğını medya yayımlayabiliyor mu?..
Tiraj her şey değildir, satış yüzünden birbirini kınp dö-
'ken, bu arada mesleği çıkmaza sürükleyenler, bir araya
gelip anlaşmalı, basının saygınlığını yeniden sağlamak
yoluna girmelidirler.
Yoksa sonumuz kötü olacak, gazeteci sokaga çıkama-
yacak, kimsenin yüzüne bakamayacak...
PENALTI
• Baştarafı 15. Sayfada
Jbambaşka mantıksal alışkanlıklar gerektirir çünkü. Euri-
pides, Mippolytos adlı oyununda, o zamanlar başlayan
. bu içinden okuma alışkanlığını oyunlaştırmıştır. Elindeki
sayfaya bakarken, gerçek kişilerin konuşmalarını, sesle-
•_•rini"/ç/nden "duyabilen insanlann başlangıcı. Kent kitap-
Jıklannın, okuma alanianntn başlangıcı.
••. Sennett, kent ile insan gövdesi arasındaki ilişkiyi de-
, şerken, cinsel tavır ve alışkanlıklann da bir kentin çizgile-
. flni, siluetini oluşturduğunu yazıyor. Kent insanlan tara-
fından kabul gören ya da reddedilen her tüıiü cinsel se-
çimin etkisi var bir kent oluşumunda.
Perikles ünlü şehitler konuşmasında vatandaşlara
n"Kentinizisevin" diye sesleniyor. Ne var ki kullandığı söz-
r cük (erastai) âşıkfar arasındaki erotik sevgiyi anlatan bir
..sözcük. Kentinizi aşkla, tutkuyla sevin diyor Perikles.
Aristofanes de oyunlannda, bir kente bağlanmak kap-
, samında aynı sözcüğü kullanır. Eski Atina vatandaşlan için
insan gövdesiyle kent yapısı kopmaz bağlarla bağlıdır
birbirlerine.
*
,, Kent insanı konuşan, anlamlı konuşan, sözün gücünü
, anlamış insandır. Bu insanlardan oluşan bir kent ise, do-
ğallıkla bu insanlann gereksinimlerine göre tasarlanmalı-
dır. Eski Yunan uygarlığında insan sesinin ve sözünün et-
kili olarak duyulabildiği iki yer vardır. Agora (kent merke-
zi) ve tiyatro. Agorada birçok şey üstüne aynı anda ko-
nuşulabiliyordu. Küçük gruplar halinde, yürüyüp yer de-
ğiştirerek, aynı zaman biriminde her türlü konu konuşu-
lup tarüşılırdı. Agora, konuşmayı, tartışmayı hareket ha-
Hnde bile mümkün kılan bir kent düzeninin parçasıydı.
Herhangi bir ses, çevredeki diğer seslerin üstüne çıkmaz,
- onlan egemenliği altında toplamazdı. Kentin kuruluş bi-
çimi izin vermezdi buna. öte yandan tiyatroda, antik ti-
yatroda binlerce insan sessizce oturup, konuşan tek bir
' sesi dinliyordu. Dilin kentlerdeki kullanımındaki iki deği-
şik ve önemli pazarıydı agora ıle tiyatro. Sonralan agora-
• nın karmaşık yapısı ile politikanın önem ve ciddiyeti ara-
sında bir aynm olması gerektiği savunuldu. Politika kita-
bındaAristo, "kent pazannın, mal alışverişi yapılan pazar
.meydanlannın, agoranın uzağında biryerierde kurulma-
. sı gerektiğini" yazar. Oysa aynı yapıtın bir başka yerinde,
. aynı Aristo "Bir kent, birbirine benzemeyen insanlardan
. oluşur. Birbirine benzeyen insanlarbir kent oluşturamaz-
4ar" diye yazmıştır.
,,, Bu konuya dönecegim önümüzdeki pazar.
G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
lann önlerine koyduklan, hatta ulaş-
tıklanna inandıklan ortak hedefler-
den biri de "ölümü yenmek."
Bütün düşmanlan dize getirip ye-
nilmezliklerini ilan ettikten sonra ölü-
mü de küçümsüyorlar ve att edebi-
leceklerini düşünüyorlar,
Tarih, bunun örnekleriyle dolu.
Bugün ölümsüzlüğe ulaşmak için
yapılanlara bakınca, ister istemez
mınldanıyoruz:
- Akıllannı peynir ekmekle mi ye-
mişler?
Pazartesi günü başlayan Çin ge-
zisi boyunca, ara ara, ölse bile ya-
şama devam edeceğine inanan ve
bunun bütün hazırlıklannı yapan Çin
imparatorlarıyla tanıştık.
Çin Seddi'ne giderken yolumu-
zun hemen ötesindeki vadide Ming
Hanedanı'nın mezarian vardı. De-
mirel'in programı yogun olduğu için
içeri giremedik.
Ancak ben geçen yıl geldiğimde
gitmiş, uzun uzun gezmiştim. 13
mezardan sadece biri ziyarete açık.
ImparatorZhu Yijun'un mezannda-
ki odalardan üç bini aşkın eşya çı-
kanlmış. Giysiler, şarap bardaklan,
savaş malzemeleri...
Taht, tabii ki ayrı bir odada. Öl-
dükten sonra saltanat burada de-
vam edecek ya!..
Bir diğer Çin imparatoru, ölüm-
süzlüğü ararken yedi bin askenni de
yanında istemiş. Bereket, "Hepsini
diri diri mezarıma gömün" deme-
miş. "Heykellerini yapın yeter" de-
miş. 300 kadar hizmetçisini yanına
gömmüşler ama. Oradaki yaşamın-
da rahatı bozulmasın diye.
Olümsüzlüğü Arayış...
Sözünü ettiğimiz imparator, Qin
Huangli. MÖ ikinci yüzyılda, Çin'in
Pekin'den önceki başkenti Şiyan'da
yaşamış. Demiş ki "Ölümden son-
ra da yaşamaya devam edeceğim.
Gerekenleri yapın."
Şiyan yakınlanna imparatorun as-
kerlerinin heykeli yapılmış. Hepsi
normal insan boyunda. Silahları ve
atlan da doğal ölçülerde. 1974 yılın-
da, bir köylünün su çıkarmak için
kuyu kazarken bulduğu bir heykel
başı, bugün "terra-cotta" askerleri
diye bilinen "heykelorduyu"ortaya
çıkarmış.
Ordunun tümünün çıkanlması için
arkeolojik kazılar devam ediyor. He-
nüz imparatora ulaşılamamış. Işi ba-
şından aşkın olmalı.
Aynı arayış, Mısır firavunlarında
da vardı. Piramitleri bir bakıma bu
arayışlarına borçluyuz.
Hem en görkemli mezar onunki
olacak hem de daha sonraki yaşa-
mında kullanabileceği her şeye sa-
hip olup rahat edecek.
1992'de firavunlarla tanışmak için
Mısır'a gitmiştim. Yerlerini, yurtlan-
nı gördüm, ama randevu alamadım.
Her fıravun tahta geçtiği gün, sa-
ray-mezannı yaptırmaya başlarmış.
En uzun yaşayan firavununki en gü-
zeli olurmuş.
Mezarların yapımında ve süslen-
mesinde çalışan işçiler, haftada bir
gün izin kullanırmış. O günü nasıl mı
değerlendirirlermiş?
Kendi mezariannı yaparak.
ölümden sonra yaşanacak yerle-
ri düzenlemek üzere geçen bir
ömür...
Işçilerin mezar yerierinden biri bu-
lunmuş. Luksor yakınlarındaymış.
Gitmek istedim, "Yolu yok. Bula-
mazsın. Hem büyük ölçüde yok ol-
muş dunımda" dediler. Adını unut-
tuğum, kafa dengi şoföre, "Peki o
zaman, işçileri görürsen selam söy-
le" deyip Luksor'dan ayrılmıştım.
Bu yazıyı, önceki akşam Şang-
hay'da (gördüğüm kadanyla) sade-
ce Çinlilerin gittiği bir eğlence yerin-
de tasarladım. Âsya-Pasifik'te yay-
gın bir eğlence türü var.
Vıdeo-klipte tanınmış şarkıcılar
parçalannı söylüyor.
Müzik ön plana çıkıyor, sanatçının
sesi kısılıyor.
Sözler ekrana yazılıyor.
Buraya gelenler sırayla ellerine
mikrofon alıp şarkıyı kendileri söy-
lüyor. Bu yeriere "Karaoke bar" de-
niyor.
Çoğu dolu. Gençler şarkı söyle-
mek için sıraya giriyor, birbirieriyle
yanşıyor.
Bir yandan gençlerin "hafif çat-
lak" seslerini dinlerken bir yandan
da Ming Hanedanı'nın imparatorla-
nnı düşünüyorum, Nil kıyısında, izin
gününde mezariannı yapan işçiler-
le terliyorum.
Derken genç bir kız bir elinde mik-
rofon, bir elinde küçük bir kâğıt par-
çası, yanıma geldi. Sadece Çinli sa-
natçıların değil, Avrupa'daki ünlü
şarkıcıların kliplerinin de bulundu-
ğunu söyleyip ekledi:
- Haydi bir şarkı da siz söyleyin...
"Dinlemek daha güzel", "Şang-
haylı gençlerin sesi nefis" gibi veciz
sözler ettimsedeolmadı. Gitti, yine
geldi. Bu kez lıstelenmiş Ingilizce
şarkılarla:
- Hangisini çalalım?..
Kendi kendime, "Balbay evladım,
kabahat senden gitti, bu güzel kız
her şeyi hak etti" deyip elinden kâ-
ğıt parçasını ve kalemi aldım. .
Klibini hemen bulmalarını rica
edip okuyacağım parçanın adını
yazdım:
"Düriye'nin Güğümleri Kalaylı..."
Hanımefendi "/" ve "ü" harflerini
görünce şaşırdı. Okumaya çalıştı:
"Du... do... da... re... ri... ny... Du-
rayne... Go... gu..."
Ben oralı değilim. Elimde mikro-
fon, gayet ciddi, "öhö", "öhö" ses
kontrolü yapıyorum, klibi bekiiyo-
rum. Şefine gitti, o diğerine göster-
di, olmadı. Kız yanıma gelip bulama-
dıklannı söyledi.
Durumumu bozmadan devam et-
tim:
- Ama bu, ünlü bir parça... Şarkı
söylememi de siz istediniz...
Genç kız, klasik Çin utangaçlığıy-
la eğile kalka özürdiledi, "Henüzre-
pertuvanmıza almamışız" deyip çe-
kildi.
Ben de gülümseyerek "önemi
yok, bir dahaki sefere" dedim ve
"ölümsüzlere" geri döndüm...
ölümsüzlük, "an"ıyaşamak...
Olümsüzlüğü arayış, kravatı boy-
nuna takıp odanın içinde döne döne
bağırmak:
- Kravatım nerede, kravatım
nerede?..
OLAYLARIN
ARDEVDAKI
GERÇEK
• Baştarafı 1. Sayfada
mak için girişilen bir eylemdi.
O zaman?
Bakın DGM ne diyor:
"Sıvas olaylan, devlete ve laik düze-
ne yönelik değildir. Aziz Nesin 'in Şeytan
Ayetleri kitabını yayımlamasına duyulan
öfke, kin ve nefretin oluşturduğu bir tep-
kidir."
Bu bir Türkiye fotoğrafıdır aslında. Iş-
te şeriatçılar, güçlerini böyle almaktadır-
lar.
Evet, Sıvas katliamıntn sorumlusu bu-
lundu. Suçlu Aziz Nesin oldu.
Yann bir başka yerde aynı eylemi yap-
mayı planlayanlara da açık kapı bırakıl-
dı.
Yakarlar, keserier ve öldürürier...
Gerekçe ise hazırdır:
"Kin, nefret, tepkiyidoğurdu..."
•••
Kutmangil cinayetinde
yanlış ihbar
ANKARA (Cuınhurhet Bürosu)- Yeni Gü-
naydın gazetesi sahıbı Bekir Kutmangil'in
katil zanlılannca kullanıldığı ıhbar edilen oto-
mobil. polis tarafından ele geçirildi. Otomo-
bıldekilenn olayla ılgısı bulunmadığı belırlen-
di. Kutmangirin katil zanlılannın 06 ETB 990
plakalı kırmızı renkli BMW marka otomobil-
de bulunduğunun ihbar edılmesi iizenne An-
kara'da geniş önlem alan polıs, otomobilı dün
saat 15.3Osıra!annda Ulus'taelegeçirdi. Oto-
mobilde bulunan Trabzon Sanayi Odası üyesı
Korkut Kaya ıle 2 polisin olayla ilgileri bu-
lunmadığı açıklandı. Yetkilıler, Kaya'nın, ka-
til zanlısı İbrahim Cici'ye çok benzediğı için
ihbann yapıldığını söyledi ler.
Çiller'in
yasak
bölgede de
arsası var
ANKAR.4 (Cumhuriyet
Bürosu) - Türkiye'nin
yanı sıra ABD'de yaptıgı
alımlarla da gayrimenkul
yatınmlanna olan
düşkünlügunü ortaya
koyan Başbakan Tansu
Çiller'in "askeri >-asak
bötge^de de arsası
olduğu belirlendi. Devlet
Bakanı Ayvaz Gökdemir.
ANAP Bilecik
Milletvekili Mehmet
Seven'in yazıli soru
önergesini yanıtlarken,
Çiller'in Sanyer
Uskumru Kö>ü'nde 572
parselde bulunan
arsasının "askeri yasak
böJge" içinde oiduğunu
açıkladı.
Gündem, düşünce özgürlüğü
ATAOL BEHRAMOĞLU
VtVANA - 14. Avrupa Ya-
1
zarlar Kongresı. Avrupa'nm
- .bütûn ülkelennden 85 dele-
. genın katılımıyla önceki gün
Viyana Edebiyat Evı'nde (Li-
teraturhaus Wien) başladı.
VTürkiye Yazarlar Sendikası
r
(TYS) ılkı 1977'de Berlın;de
" yapılan bu kongrelerde, ilk
kez örgütsel düzeyde temsil
edılıyor.
Avrupa ülkeieri yazar ör-
gûtlennin birgenel kurul top-
1
lantısı sayılabilecek olan Av-
rupa Yazarlar Kongresı'nın
(EWC) gündemıni, ağırlıkla,
, telif hakJan sorunlan ve dü-
, • şünce özgürlüğü konusu oluş-
turuyor. Merkezi Münih'te
olan Avrupa Yazarlar Kong-
1
resi'nin sabah oturumunda
" tüzük değışıklığı tartışıldı.
Yönetım konusunda, Akde-
niz ülkeieri yazar örgütleriy-
He Kuzey ve Orta Avrupa ya-
*«ar örgütleri arasında sürtüş-
Tneler yaşanıyor. Yeni üyeltk
başvurulannuı da tartışılıdığı
'genel kurulda, çeşıtlı yazar
örgütlen EVVC'ye üye olma-
- ya can atıyor. Bugün başvu-
- ran örgütler arasında 'Isveç
Eğitsel Kitap Yazarian Birli-
ği' ıle 'St Petersburg Yazar-
lar Biriiği'nin başvuru talep-
leri, EWC'nın tüzüğüne uy-
gun olup olmama bakımın-
t dan zaman zaman şıddetlenen
tartışmalara neden oluvor.
EWC, telif haklan alanın-
da tüm Avrupa ülkelerinde
uygulama birlıği oluşturma-
ya çalışıyor.
Açılışa geldiğimde. dokü-
manlann bulunduğu masada
beni bir sürpriz bekliyordu.
Daha doğrusu birkaç sürpriz.
Kjsa bir süre önce Türkiye'yi
ziyaret eden Norveç Yazarlar
Bırlığı'nın, Süleyman Demi-
rel'e çekılmesı önenlen bir
telgrafla. tsmail Beşikçi'nin
TMY'nin 8. maddestnın kal-
dınlması ya da özel bir af çı-
kanlması yoluyla serbest bı-
rakılarak Norveç Yazarlar
Birlığı'nın 27 Eylül '95'te
Stavanger'de yapılacak 'Dü-
şünce Özgüriûğü' konulu
konferansa katılımının sağ-
lanması isteniyordu. Birıkin-
cı öneride. Istanbul Büyüka-
da'da bir uluslararası yazarlar
evınin açılması ıçın çaba har-
canacağı bildıriliyor, bunun
koşulu olarak yine 8. madde-
nin kaldınlması isteniyordu.
Fakat bu öneri ve talebin ad-
resi belli değildi... Bir üçün-
cü öneri ise Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nde 8. madde-
nin kaldınlması için çaba har-
cayan milletvekillenne bir
destek mesajı gönderilmesiy-
dı...
Saygıh bir dille hazırlan-
mış olan bu öneriler, öğleden
sonraki oturumda görüşüldü
ve bazı değışikliklerle, daha
çok da eklemelerle kabul
edildı...
Buna göre Türkiye Cum-
hurbaşkanı'na çekilecek telg-
rafla, düşünce suçlulan Fik-
ret Başkaya, Haluk Gerger,
Işık Yurtçu'nun serbest bıra-
kılmalan da ıstenecek... Bü-
yükada'daki uluslararası ya-
zarlar evi konulu telgraf met-
ninın adresi olarak KültürBa-
kanı Ercan Karakaş uygun
görüldü.
8. maddeye karşı olan par-
lamenterler, çekilecek destek
telgrafının. antıdemokratik
ceza ve uygulamalara karşı
mücadele eden bütün aydın,
gazeteci ve yazarlan da kap-
sayacak biçimde genişletil-
mesıne; telgrafta, Türlcıye
kültürünün ve Türkiye'nin,
Avrupa Yazarlar Kongre-
sı 'nce Avrupa "nın aynlmaz
parçası olarak görüldüğünün
vurgulanmasına karar venle-
rek Hüsamettin Cindoruk ve
Ercan Karakaş bu destek me-
sajının adresleri olarak belir-
lendi...
Önceki günkü oturumlarda
aynca Saraybosna'nın bir Av-
rupa kültür kenti olarak ço-
ğulcu kültürel yapısının ko-
runması ve aynca Salman
Rüşdü'ye. Teslime Nesrin'e
ilişkın konular görüşüldü.
Bugünkü oturumda, Avrupa
Yazarlar Kongresi'nin Saray-
bosna'da bir dayanışma top-
lantısı düzenlemesini öner-
meyi tasarhyorum. Fakat
EWC, bu gibi konularda ey-
lemden çok söze dayalı bir
kuruluş görünümünde...
Genel kurulda, telif haklan
konusunda somut sonuçlar
alınması bekleniyor.
Demirel: Kıbrıs'ta iki millet var
I Baştarafı 1. Sayfada
Demirel' in. "Şifi ilebizim hiç-
' bir sorunumuzyoktur. Çünkü
Şili bizim komşumuz değildir.
Türkiye tüm sonınlannı ba-
nşçı yöntemlerle çözmeye ka-
raıiıdır'* demesi dıkkat çekti.
Çin Halk Cumhuriye-
ti'ndeki temaslanru tamamla-
yan Demirel. dün gezisinın
^ikinci durağı olan Hong
Kong'a geçti. Demirel. Hong
Kong'a vanşından hemen
-şonra, kaldığı Island Shaggn-
İa Oteirnde Hong Kong Tica-
,reti Geliştirme Konseyi Tica-
ret Odası 'nın düzenlediğı öğ-
le yemeğine katılarak işadam-
Jannın Türkiye ıle ılgilı soru-
laraıı yanıtladı. Demirel, An-
kara'nın Kıbns konusundaki
tutumuyla ilgilı bir soruyu ya-
nıtlarken şunlan söyledi:
"" "Etrafimızda komşulan-
mız var. Komşulanmızla so-
runlanmız \ar. Bu sonınlann
hiçbiri yeni değildir. Türkiye
kadar çok komşunuz olursa.
sonınunuz da olur. Şili ile bi-
zim hiçbirsorunu muz yoktur.
Çünkü Şili bizim komşumuz
değildir. Ancak Türkiye tüm
sorunlan banşçı yöntemlerle
çözmeye karariıdır. Kıbns ko-
nusuna gelince, adada iki halk
vardır. Birisi Yunan halkımn
uzantısı. birisi de Türk halkn
nm uzannsı. Ada 300 >ıl Os-
manlı idaresinde kaldı. Sonra
tngilizlere geçti ve adada iki
halk arasında anlaşmazlıklar
başladı,30-35 yıl önce. lld top-
lum değil. iki millet var adada.
Son 20 yılda Kıbns'ta hiç kan
dökülmedi. Henüz politik bir
çözümyok.Ancak kan dökül-
müyor. Banş, Kıbns'taki
Türk askeri taraftndan gayet
iyi muhafaza edilmiştir.'"
Hong Kong'da "Yabancı
Muhabirier Klübü" tarafın-
dan verilen akşam yemeğınde
bir konuşma yapan Demırel,
gazetecilerin çeşitli konular-
dakı sorulannı yanıtladı. Tür-
kiye'nin köktendinci olabile-
ceği endişesinin 1992"de Da-
vos'ta enıne boyuna tartışıl-
dığını anlatan Demirel, "Ora-
da nüfusun yüzde 99'u Müs-
lüman olan. demokratik>e la-
ik serbest piyasa ekonomisini
uygulayan Türkiye'nin kök-
tendinci olamayacağına her-
kesi ikna ettim"" dedı.
Demirel, bir soru üzerine
Istanbul'da yaşayan bir mil-
yondan fazla Kürt kökenli
Türk yurttaşı olduğunu belir-
terek şunlan söyledi:
"Ülkenin tümü kendileri-
ninken niye kendilerini küçük
bir toprağa hapsetsinler.
Kürtier Türkiye'de bürdür-
ler; bakan, başbakan. cum-
hurbaşkam. yargıc. asker, her
şey olabilirler. Bir hikâye var;
bir Kürt halkı varmış, devleti
varmış ve Türkiye gelmiş o
halkın vatanını elinden alnuş.
Böyle bir şey yok. Türkiye tek
bir ülkedir ve Kürtler dahil,
hiçbir kimseye verilebilecek
tek kanş topragı yoktur."
SIEMENS
İletişim de
büyür...
gıgaset DECT
Standardı Dıjıtal
Telsız Telefon
Sistemı.
Gereksinimleriniz büyüdükçe...
Ama bız, dün oldugu gibi bugün ve
yarın da hep yanınızdayız. Çünkü,
küçük veya büyük, bütün üetişimin
dilinden anlıyoruz.. İletişim çağının tüm
evrelerinde degişen dünyayı
degiştirenler arasında yine biz
varız. Ülkemızde de PTT ile işbirligi
içinde telekomünikasyon
altyapısının kurulup
yaygınlaştırılmasından GSM
teknolojisinin geliştirilmesindeki
katkılarına varan bütün ürün ve
hizmetlerde Sıemens imzası ile
karşılaşıyorsunuz. Farkında
olsanız da olmasanız da siz iletişim
kurdukça bizimle konuşuyor, bizimle
anlaşıyorsunuz. Çünkü biz, sürekli
sizlerin gereksinimlerinizle
iletışimdeyiz.
Simko Ticaret ve Sanayi A.Ş.
Siemens AG
Türkiye Genel Mümessili
Meclisi Mebusan Cad. No.125
Fındıklı 80040 Istanbul
Tel : (0212)251 09 00
Fax: (0212)252 41 34
8°