25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26MAYIS1995CUMA 14 KULTUR 4 8 . U L U S L A R A R A S I C A N N E S FİLM F E S T İ V A L Î Angelopulos, Altın Palmiye için Loach la yanşıyor Düşlerimizin değiştiremediği dünyadan manzaralar...VECDt SAYAR Ünlü Romen yönetmen Mircea Daneiiuc, fılminin tanıtım kitapçığına şu tanımla başlıyor: "Aktivist: Tek bikiiği şe> insanlan yönetmek, yani Parti doktrinleri dogrultusunda yönlendirmek olan insan." Tahmın edeceğiniz üzere, Daneiiuc ülkesının yakın geçmışine damgasanı vurmuş komûnistlere yöneltıyor eleştırisinı Tıpkı Ken Loach ve Hou Hsia-Hsicn gibı tarihe bakıyor, ama onlardan aynlan >anı. en ufak bir nostalji yok bakışında. "Senatörün Salyangozlan", son dönem Doğu Avrupa sinemasından sayısız örneğıni izledığımiz bır sıyasal eleştiri filmi. Komünıst sistemm ortaya çikarttığı ve bugün de farklı birkılıf ıçınde varlığını ve egemenliğıni sürdüren yönetıci tıpini kıyasıya eleştiren bir güldürü. Ama, türûnün klişelenni aşamayan. tekrara düşmekten kurtulamayan bir güldürü. Filmin konusuna hiç yabancılık çekmiyoruz: Bir köye, yeldeğirmeninin açılışını yapmak üzere gelen senatör. akşam yemeğinde salyangoz yemek ıster. Köylüler bu amaçla seferber olur. Trajı-komik olaylar birbirinı izler Çavuşesku döneminin ürünü olan yönetım anlayışınm izlerini silmek kolay olmasa gerek. Daneiiuc, anlattığı öykünün Çavuşesku döneminde yaşanmış gerçek bir öykü olduğunu söylüyor. Bu öyküyü günümüze taşıdığını, çünkü o günden bugüne fazla bir şeyin değişmediğini, yeni yöneticilerin eski komünist "aktivistler'' olduğunu vurguluyor. Ne var ki. sinema alanında da değişen fazla bir şey olmadığı görülüyor. O dönemde -daha yumuşak bır dille de olsa- yapılabilen bir eleştiri tarzını yinelemekle yetınmiş Daneiiuc. 3u türe bır yenılik. bir taze kan getirdığıni iddia etmek zor. Romen sineması özgürlüğün getırdiği şoku henüz atlatamamış anlaşılan. Dk bakış ve gözlerdeld gölgeler Merakla beklediğimiz "Ulis'in Bakışı~nda Angelopoulos ustanın tıpkı Ken Loach, Terence Davies gibı "•vitirflmiş cennetlerin", "yiti- rilmiş bakışlann" peşınde olduğu- nu gördük. 1991 'de yaptığı "Leyle- ğüı Geciken Adımır ndan bu yana suskunluğunu koruyan, daha doğ- rusu yeni projesini hazırlayan Yu- nan sinemasının büyük ustası Teo Angelopulos, hayranlannı düş kı- nklığına uğratmadı, Çin'li meslek- taşı gibi. Homer'in, JamesJoyce'un anlat- tığı Ulis efsanesini Angelopulos ustadan dınlemek kuşkusuz başlı başına bir keyif. Angelopulos, üç saatlik bu yeni yapıtında her za- manki kadrosu ile beraber: Tonino Guerra gibi usta bir yazar, Yorgos Arvanirisgıbi bir ışık büyücüsü (Angelopulos, 25 yıldır birlikte ça- lışıyor bu usta görüntü yönetmeni ile) ve Angelopulos ekibinin vazge- çilmez bestecisi EleniKaraindrou. Bu isimlere bir de Harvey Keitel, Maya Morgenstern ve Erİand Jo- sephon adlannı eklerseniz, ortaya çıkan başyapıtın bir mucize olma- dığı anlaşılabilir. Gerçek bir sinema şöleni Ama, kuşkusuz bu başannın ar- dındakı esas yaratıcı Angelopulos. (Filmde Keitel'in yerine Gian Ma- ria Voloııte oynayacaktı. Ama çe- kimler sırasıflda öldü. Angelopu- los, filmi Volonte'ye adamış.) tki dünyayı, acımasız gerçeklerin dün- yası ile düşlerin dünyası olan sine- mayı buluşturan bir parabol olarak tanım'anabilir "ifMs'in Bakışı"". An- gelopulos. Balkanlann yüzyıllıkta- rihini yorumlarken. sinemanın yüz yıllık geçmışine bakıyor. Dünyayı yenıden keşfedebilmek için "Bkba- kış*ın masumiyetini yakalamaya çalışıyor. Balkanlann ilk sinemacılan Ma- naki Kardeşler'in kayıp fılmlerini bulmak amacıyla, uzun yıllardır uzak kaldığı memleketine gelen bir film yönetmenınin öyküsünü anla- tan "Ulis'in Bakışı", kuşkusuz. ba- zı seyircileri salondan kaçıracak denli uzun ve karanlık sekanslar içeriyor. Ama, bu tarz bir sinema- dan tat alabilen, beğenişi gelişmiş seyirciler için gerçek bir sinema şö- leni. Düşlerimize karşm değişmeyen, değişmemekte direnen bir dünyayı • Tüm Balkan uluslannın kardeşliğini vurgulayan, anlamsız etnik savaşlara bir karşı çıkış olarak nitelendirilebilir "Ulis'in Bakışı". Angelopulos, Balkanlann yüzyıllık tarihini yorumlarken, sinemanın yüz yıllık geçmişine bakıyor. anlatıyor. Angelopulos. Filmin diyaloglan çeşıtli Balkan dillerinde. Angelopulos. kahramı- nını Yunanistan'dan, Arnavutluk'a, oradan Üsküp'e, Romanya ve Yu- goslavya'ya götürüyor. Ulis'in yap- tığı yolculuk, bu kez kayıp film bo- binlerinin peşinde gerçekleşiyor. Daha doğrusu, çekildiği ve hiçbir zaman banyo edilmedıği sanılan üç bobınin peşinde. Türkiye'ye yer verilmemiş Manaki Kardeşler, Angelopu- los'un filmi için ideal bir çıkış nok- tası oluşturuyor. Balkanlar'ın Os- manlı Imparatorluğu smırlan için- de olduğu yüzyıl başında, şimdiki Yugoslavya'da, Romen asıllı bir ai- leden gelen ve Yunanistan'da ölen Manaki Kardeşler, Balkan kimliği- nı sorgulayan Angelopulos için dört dörtlük bir malzeme oluşturu- yor. Filmin bir sahnesinde "Biziın evimiz, sizin eviniz" sözlerine yer veriyor Angelopulos usta. Tüm Balkan uluslarının kardeşliğini vurgulayan, anlamsız etnik savaşla- ra bir karşı çıkış olarak nitelendiri- lebilir "Ulis'in Bakışı", Türkiye'ye ise yer vermemeyi seçmış. (Oysa, bizler Manaki Kardeşler'in filmle- rini ilk Türk fılmi diye kabullenme- ye çoktan hazırdık!) Nedenini ken- disinden öğrenene kadar yorum yapmak istemiyorum. Tehlikelı su- lardan uzak durmayı seçmiş olma- lı. Yunanistan'daki şovenizmin bo- yutlarını bilenler anlayacaktır. Ulis'in yolculuğunda son durak olarak Saraybosna'ya yer vermış Angeiopulos. Ne var kı, Saraybos- Yitirilen masunıiyet Bu yıl Cannes'da en gözde temanın yitirilen masumiyet olduğunu gösteren bir örnek Çin sinemasının uluslararası başanlanndan pek çoguna (Kızıl Dan Tarialan, Ju Dou, Kızü Fenerler, Qui Ju, Yaşamak) imza atmış bir yönetmenden geliyor. Zhang Yimou, "Shangai Triad" adlı fılminde 1930'larÇıni'nde bır mafya şefınin metresine hızmet ederken, bu insanlann görkemli yaşamına tanıklık eden 14 yaşında masum bir gencin dünyasını anlatmış. Yimou'nun her zaman birlikte çalıştığı, gözkamaştıncı güzellikteki oyuncusu Gong li'nin canlandırdığı kabare şarkıcısınm drammı bir çocugun gözünden izliyoruz "Shangai Triad"da. Yimou. mafya çetelerinin dünyasını anlatırken, insani öğeleri ön plana çıkarmış. Şiddetin her alanda egemen olduğu bir dünyanın. şiddet sahnelerinden çok, ahlaki değerlere gereksinmesi olduğu kanısında. "Shangai Triad", Zhang Yimou ve Gong Li hayranlannı hayal kınkJığına uğratan bir film oldu. Her ne kadar, mafyayı konu alan bir filmde şiddet gösterisınden kaçınması övgüye değerse de, önceki filmlerinde ufaştığı başanyı bu kez yakalayamamış Yimou. Fazlası ile "süslü" görüntüler, gerektiğinden fazla kullanılan şarkılar filmin "masumiyetinrgölgeliyor. Egzotik güzelliklerin altını fazlaca çizen, Batı pazarlan için üretilmış bir ürün duygusu veriyor "Shangai Triad" ve has bir sinemacı olan Yimou'nun filmografisine hiçbır şey katmıyor. na'da çekım yapma olanağını bula- mayınca buradaki sahneleri başka mekânlarda gerçekleştirmiş. Önemh olamn Saraybosna fıkrini vermek olduğunu, dolayısıyla ger- çek mekânlar kullanılmamasının pek de önemli olmadığını savundu basın toplantısında (Merakla bek- lediğimiz Kusturica'nın "Underg- round"unun Saraybosna sahnele- rinin de başka yerde, hatta Belg- rad'da çekildiği söyleniyor. Güna- hı. söyleyenlerin boynuna) Filmin kahramanı yönetmen, yolculuk boyunca ulaştığı ipuçlan sayesinde kayıp filmlerin Saray- bosna'da olduğunu öğrenir. Oraya vardığında tutkulu bir arşivcı çıkar karşısına. Bobinler onun arşivinde- dir ve yıllardır bu bilinmeyen film- len ortaya çıkartmak için bu peli- küllerin banyo edüebileceği formü- lü aramaktadır. Yönetmenin orada olduğu sırada bu çabalan sonuç ve- rirvefilmleri birlikte izlerler(ama, seyirci ögrenemez bu filmlerde ne olduğunu). Ulis'in arayışı sonucu- na ulaşmıştır. Balkanlardaki anlamsız savaş, Hıristiyan ve Müslüman mezarla- n. Tuna üstündeki bir gemide "son yokuluğuna" çıkan bir Lenin hey- kelı. Saraybosna'da Müslüman, Sırp ve Hır.'atlar'dan kurulu bir or- kestranın sisler ıçinde verdiği kon- ser. harabelerin orta yerinde bir "Romeo Juüet" temsili... "UBs'in Bakışı" ile günümüz Balkan- lan'ndan görüntüler. Filmi. orkest- ra ve tiyatroculann gösterileri ile noktalayan Angelopulos, barbar- lığa karşı sanatın er geç zafer kazanacağım söylemek istiyor. Filmde umutlu bir mesaj veriyor- sunuz denıldiğinde. "Kuşkusuz film yapmak umut içeren, pozitif bir eylem" diyor, "Asünda Balkan- lar'ın yazgısı üstüne umutlu olabil- mek ölanaksa", diye ekliyor. Ve gelecek konusunda Ken Loach kadar "lyimser" olmadığını vur- guluyor (Loach, "Savaşım sûrüyor ve sûrecek" diyordu ve yapılan tüm yanlışlara karşın sola olan inancını yitirmediğini ifade ediyordu.) Ulis'in yolculuğu, insanhğın ortak yazgısınabrr yolculuk. Kayıp film- ler yalnızca bir simge. Çünkü, film- deki yönetmenin (ve tabii An- gelopulos'un da) araştırması aslm- da kendisi, kendi kimliği hakkında. Bakış da başkasının değil, kendi bakışı. Bu bakışın Angelopulos us- taya bir Altın Palmiye kazandır- ması sürpriz olmaz. Terence Davies'in c Neon Incil'iIngilız yönetmen Terence Davi- es de geçmişe yönelenlerden. Ama \onun ilgisı siyasal tarıhte yoğun- laşmıyor. Kışisel tanhler ılgılendı- riyor Davies'i. "Uzak Sesler, Dur- gun Vaşamlar" ve "Uzun Günun Sonu" fılmlennde kendi çocukluk anılanndan yola çıkan ve o yıllann acı-tatlı anılannı özlemle yadeden yönetmen, bu kez bir Amerikan romanından yola çıkarak, Ameri- kan toplumunun 194O'lı yıllanna uzanıyor. Amenka'nın güneyınde yaşayan tipik bir orta sınıf ailesi- nin başından geçen dramatik olay- ları anlatırken. bu toplumda bir baskı aracı olarak kullanılan din kurumuna açıkça karşı çıkıyor. Filmin kaynaklandığı romanın yazan, "Neon tncil"başlığını. ço- cukluk yıllannda bir taşra kasaba- sında gördügü, yanıp, sönen neon ışıklanyla çizılmış bır Incil rekla- mından almış. Davies, romandaki bu imgeyı aynen kullanmış. Dinın ticarete alet edılmesini dahaıyi hangı ımge anlatabılirdi? Filmin bir sahnesinde. konuşmasını yap- mak üzere bekleyen rahıbin şu sözlerine yer veriyor "Çok insan, çokpara." Koyu bır Katolik eğitim altında büyüyen Terence Davies. dinin. in- san özgürlüğü önündeki en önemli engel olduğu kanısında. lnançlı ın- sanları değilse de, onların temız duygulanm sömüren dın adamlan- nı kıyasıya eleştinyor. Basm top- lantısında bu görüşlerinı fütursuz- ca ortaya koyunca, Katolik elıştır- menlerin tepkısını çekmekte ge- cikmedı. "Neon Incil", baskıcı taşra orta- mında büyüyen bır gencin anne babası ve teyzesı ile ılışkılerinı ko- nu alıyor. ldealist bir baba, sinir hastası bir anne ve eski bır şarkıcı olan teyze. Gene Rowlands'ın can- landırdığı teyze, gencin yaşamına farklı bir boyut. bir coşku katar; onun yaşamında bır katalızatör ro- lü üstlenır. Davies. bır çocuğun gö- züyle bakıyor dünyaya ama, her zaman olduğu gibi ana kahraman- lan kadınlar. Kadınlar arasında ge- çen çocukluk günlerinin sonucu olarak değerlendiriyor bunu. "Neon Incil"in kahramanı genç ve teyzesi. her türlü güçlüğe karşın yaşama sevinçlerinı yıtirmiyorlar. Ve yaşamın acılanndan çok şey öğreniyorlar. lşte gerçek bir Teren- ce Davies dünyası: Ayakta kalabıl- mek ıçm yaşama dört elle sanlan, acı deneyimlen olgunlukla karşıla- yan, acılardan bile haz alabilen in- sanlar ve yitirilen cennetler... Te- rence Davies. David'ın çocukluk- tan yetışkinlığe geçiş serüveninı anlatırken. fonda Amerikan toplu- munun siyasal serüvenınden küçük kesitler veriyor. Savaş. savaş son- rası ve Mc Carthy'lı yıllar. "cadı kazanlan"nın kajnadığı dönem... Ne var ki, Davies, bu toplumsal ta- rihın Davıd'in bıreysel tarıhi üze- rindeki etkılerini yetennce veremi- vor. Bırer fırça darbesı olarak kalıyor belgesel görüntüler ve Rovv- lands'ın seslendırdığı şarkılar. Kahramanının ıç dünyasını ver- mekte ise son derece başanlı. Işık- la gölgeyi, kapalı mekânlarla dış mekânlann değişimıni kullanması son derece bilinçli. Evlerin, anılarla yüklü olduğuna inanıyor Davies. Ve anılan o me- kânlarda çekıp çıkartıyor. Ayışığı- nı elinın ıçine almaya çalışan ço- cuğun dünyasını büyük bir duyar- lılıkJa anlatıyor. Filmde gösterdığı şeyler kadar. göstermedikleri de çok önemli. Bu anlamda gerçek bir Çehov'ien. Terence Davies'in "Neon tDdl"i Cannes'ın gündemınde birinci sı- raya yerleşen "oostalji" temasuıa çok uygun düşüyor. "Uzak Sesler, Durgun Yaşamlar"ın yalınlığını aratsa da, aynı temalan farklı bır ortamda ele alan. dürüst bir uyar- lama olarak ilgiyi hak edıyor. Kay- naklandığı yapıta bire bir bır sada- kat yerine, yapıtın özünü yansıt- mayı seçtiğinı belirten Davies, edebi bir metinden gerçek bir sine- ma yapıtı üretmesini bilen az sayı- daki sinemacıdan biri bana kalırsa. Eleştirmenler, önceki filmlenn- de Davıes'e verdikleri avansı geri çekmışe benzıyor. Fılmi ıslıklayan- lar çoğunluktaydı. Oysa, filmin es- tetik bütünlüğü tartışma götürme- yecek denli ustaca kotanlmış; kad- rajlan, ışık-gölge kullanımı her za- manki gibi kusursuzdu. Ben, fılmi beğenen azınlık içinde yer alıyorum. 7. ULUSLARARASI TİYATRO FESTİVALİ İzleyici, gerçekle yüzyüze gelmeli' DtKMEN GÜRÜN UÇARER Centre Dramatique National D'orle- ans'ın genç sanal yönetmeni Stephan Bra- unschvveig ve ltalyan sahne tasanmcısı ve yorumcu Giorgio Barberio Corsettitarafın- dan sahnelenen. 1994'te Parıs Sonbahar Festivali'nde ilgiyle izlenen "Docteur Fa- ustus" 7. Uluslararası Istanbul Tiyatro Fes- tivali'nin konuklanndan biri. Stephan Bra- unschvveig, bugüne dek sahnelediği yapıt- larla dikkatleri üzenne çekmiş olan genç bır yorumcu. Fransa'nın "dahi yönetmeni" olarak anılıyor. Sahne tasanmları da aynı derecede ilgınç ve çarpıcı bulunuyor. Ge- çen yıl "BirKışMasah" ile Edinburgh Fes- tıvali'ne katılan Centre Dramatıque Nati- onal d'Orleans ve Braunschvveig kendinden hayli söz ettirmişti. "Bir Kış Masah"nın sahne tasanmı da yine bu ikılinin yaratısıy- dı. Corsetti ise 1994'te sahne tasanmında Avnıpa ödülüne layık görülmüş bir sanat- Çi. Birkaç yıldır birlikte çalışan Braunsch- vveig ve Corsetti'nin Thomas Mann'ın "Docteur Faust"undan yola çıkarak yarat- tıklan bu ılginç çalışma. festival ızleyicisı için de değişik bir yorum olarak dikkat çe- kecektir. Braunschvveig ve Corsetti "nin tiyatroya bakış açılarını biraz olsun tanımak, onlann yorumla- nndaki farklı yaklaşımlan irdeleyebilmek açısından yararlı olcaktır. Stephan Braunchvveig ile yapılan kı- sa bir söyleşi ve Giorgio Barberio Corsetti'nin bir konuşmasından alıntılar bu amacı gütmektedır. - "Bır Kış Masalf'nda kullanılan sahne dili birinci bölümde acıyı vurgulayan, trajik olanı öne çıkaran bir yorgunluktaşıvordu. tkinci bölümde ise renk ve ışık bü- tünlüğünde sanki farklı bir kutup yansıtilıvordu.'" Doc- teur Faustus" yorumumız- dakarşıt yaklaşımlan daha arayışına yonelmesı. değişik bir düzİemde vaka- •" Docteur Faustus "un anlatmak istediği budur; kişinin yenıden kendisini sorgulaması, medyanın yarattığı, televizyon kanallannın zorladığı bir ortamda değil, gerçek bir dünyada kendini bulma ladığınız söylenebilir mi? Bir yanda olduk- ça çarpıcı bir teknik, öte yanda felsefe ve şi- irseüik. SJB. - Yonımlarımda temel hareket nok- tam bu karşıtlıklar ve farklı tiyatral biçim- lerin kullanımıdır. Böyle bir yaklaşım dün- yamıza çeşıtli bakış açıları oluşturur dü- şüncesindeyim. "Docteur Faustus"da ızle- yiciyi kavrayan. onun hayal kurma yetene- ğini harekete geçiren. bır yanda vıdeolar üzerinde yaptığım somut araştırmadırki bu aslında benım tüm tasanmlanmda gerçek- leştirdiğim soyut araştırmayla çakışır Öte yanda. oyuncu bellı bir tiyatral yaklaşımt vurgular; ortaya çıkan bütiin ise somut ile soyutun, mekanik ile organiğin. teknik ile duygulann arasındaki gerilimı sergıler. lş- te bugerilimmodem dünyamızın yansıma- sıdır. Beni ilgilendıren sadece sahneden izle- yicıye yansıyan resimler değil. bu yansıma- nın izleyici üzerinde uyandırdığı etkılerdır. onun bu görünümlerden hareketle yönele- ceği farklı düşüncelerdır ve dünyaya fark- lı bir açıdan bakmasını sağlayabılmektir. - Günümüzde "Docteur Faustus"u nasd yorumluyorsunuz? Tiyatronun 'dışandaki gerçek' olduğunu söyl'erken ne demek isti- yorsunuz? S^- Tiyatroya 'dışandakigerçek' derken şunu kastediyorum: Eğer tiyatro gerçeğe yaklaşmak. gerçeği yakalamak ıstıyorsa yüzeyde kalmamalı (bellı ımajlann yansı- tılması gibi), derinlere inmelı. yapıyı çö- zümlemeli. Bu gelişimi takip etmek, tiyat- royu bir araç olarak gören izleyici için zor- layıcı bir görev olabilır. Tiyatro. ızleyicıy i tiyatro salonu ortamın- dan çıkararak onu gerçekle yüz yüze getir- melidir. "Docteur Faustus"un anlatmak istediği de budur; kışinın yenıden kendisini sorgu- laması. medyanın yarattığı, televizyon ka- nallannın zorladığı bir ortamda değil, ger- çek bir dünyada kendini bulma arayışına yönelmesi. -SizBüchner, Brecht, Sophocles, Çehov. Shakespeare, Kleist gibi yazarlann yapırla- nnı sahnelediniz. Bu yazarlan seçerken bel- li bir amaç güttünüz. belli bir çizgi izlediniz mi? S.B.- Her yazan sahnelerken kendime ti- yatro sanatının amacını. anlamını soranm. Bu yazarlar. bize dünyayı olduğu gibı gös- termiyorlar, bızı yeni bır dünya oluşturmak için cesaretlendinyorlar. Bunu yaparken de insanı sorguluyor. ınsanın gerçeği değişti- rebilme yeteneğinı ölçüyor. onun kendisiy- le hesaplaşmasını sağlıyorlar. - Siz tiyatronun yanı sıra opera da sahne- liyorsunuz. Bir yorumcu olarak ikisi ara- sındaki farkhhklara kısaca deginir misiniz? S.B. - Opera, tiyatrodan el- bette ki dahakısıtlayıcı. Ama, öte vandan kişi kendini mü- zıkle çok ıyi ifade edebiliyor, çünkü müziğin etkisi tekst'ten daha diretktir. Operada libret- todan uzaklaşarak (çoğu kez zayıftır) görseli vurgulayan müziğe ağırlık verilir ki bu görsellik belli anlatımları ıçermediğı ıçın ızleyicinin düş gücünü de bloke etmez. Tiyatro ile 20 yıllık bir iliş- kisi olan Giorgio Barberio Corsetti ise çalışmalanndaki ılkeleri şöyle özetliyor: "40 seyirci kapasiteli küçük bir bödrum katında çahşmalan- ma başladığım sırada ltal- va'da prodüktör tiyatrosu ge- çerliy di. Buna bağlı olarak da yönetmen tiyatrosu ön plandavdı. Bense oyuncu ve sahne arasında güçlü bir bağ oluş- hırmanın vollannı anyor, kapalı pcncerele- ri açmak istiyordum. Tiyatronun temeünde bu sanatın diğersanat dallanyla sıkı baglan- nsı yatar. Tiyatro dilini oluşturan işte bu bü- tûnİüktûr." "Corsetti kendine özgü bir tiyat- ro dili oluştururken metropol olarak sözünü ettiği Roma'yı hareket noktası olarak al- mış. Metropolü, bır Akdeniz kentınin (ya da Akdeniz'de bir metropol) özellikleri iz- lemiş. Sanatçı çalışmalarında bu büyük kentteki değişimi, sıkışmışhğı vurgularken izleyicınin de dikkatinı çekmiş. Corsetti alışılmışın dışına çıkan yapıtlannda ön- celeri sahnede vıdeo kullanımı üzerinde durmuş, ama gıderek yaptığı tiyatro bir çeşit videotemelli tiyatro>adönüşmüş. Bu hususu belirttikten sonra. Corsetti, "elekt- ronik bir aygıtın salt görsel amaçla kullanü- madığını belirrmeliyim. Benim tiyatromda video yeni bir yapıya bürünerek farklı bir anlam kazanır. Şunu da hemen belirt- melivim ki benim için edebi metnin ayn bir yeri vanhr" diyor. "Salt teknik imajlar üs- tüne kurulu bir oyun yeterli olamaz." Cor- setti. "Benim için önemli olan metnin altın- da yatan anlamdır" derken Kaika ile tanış- masını tiyatro anlayışında bır dönüm nok- tası olarak belirtiyor. "Onun kâğrt üstüne yazdıklan sanki benim vücuduma kazındı ve vücudumdan da sahneve aktanldı." TİYATRO FESTİVALİ'NDE BUGÜN Taksim Sahnesi: 21.15 Dr. Faustus, Orleans Ulusal Dram Merkezı (Fransa) Kenter Tiyatrosu: 18.30 Ennio Marchetto (Italya) tstanbul Sanat Merkezi: 18.30 Günlük Müstehcen SırlarTiyatro Fil (Türkiye) OZEL DARUŞŞAR4KA LİSESİ in. KULTL R VE SANAT ŞENLİĞİ 11.00 İmza günü v e söyleşi Erdal Atabek "Sanat Dünyası ve Gençliğin Yeri". 13.30-15.00 Edebiyat söyleşisi Hilmi Yavuz 15.30-17.00 Kankatür mizah söyleşisi Abdülkadir Elçioğlu, Kaan F.rtem, Mahmut Tibet, Erdil Yaşaroğlu 15.30-17.00 Şenhk jcros koşusu AIVADOLU GÜZEL SANATLAR LİSESl 2. KÜLTÜR ŞENLtĞİ 13.00 imza günü ve söyleşi AhmetTelli 18.00 Konser Ayşegül ' INTERKAMER4 95 12.00-13.30 Kısa metrajlı film gösterileri: Perturbardo S.S.Silva. Battaniye B.l.Dıler. Aqua K.Şensoy, Melekler Zamam D.A.Anderson 14.00 Dıa göstensi "Anadolu'nun Babsında Bir Yolculuk*' Pelin Yıkhzeli 15.00-15.45 Diagöstensı "Portfolyo" Bünyad Dinç 16.00-18.00 Konferans "Güneş Diagramlan" Sabit Kalfagil 18.00-19 00 Dia gösterilen "HDTV Çagında Film" 19.00-20.00 Film gösterileri: Gözlerin Yeşflçam'ın Son YangımÖ.Kızıltan, JuliaSax S.Pehlıvanoğlu. Fener(Haüç)- Şimdiki Zaman N.Akalm
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle