Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24 MAYIS 1995 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Rant teröriinü Ankara besledi• Arazi
mafyasınca
öldürüldüğü ileri
sürülen eski
Kuşadası Belediye
Başkanı Lütfîi
Suyolcu, 1989
yılındaki bir panelde,
merkezi hükümetin
arazi yağmasına
verdiği açık
destekten yakınmış
ve baskılar nedeniyle
."Allah sonumuzu
hayır etsin" demişti.
OKTAY EKİNCİ
, Yagmaya dayalı rant te-
rörünün kurbanı olduğu
konusunda hemen herkesin
göriiş birliğine vardığı eski
Kuşadası Belediye Başkanı
Lütfü Suyolcu, 11 ve 12
Ekim 1989 günlerinde yi-
ne Kuşadası'nda düzenle-
nen bir panelde konuşma-
sını şöyle bitirmişti:
"Türkiye'de belediye
başkanlan şamar oğlanına
çevTİIdL 10 yıl önce beledi-
ye başkanıydık, mahkeme-
ye verildik. Şimdi gene be-
lediye başkanı\ız, Allah so-
numuzu hayır etsin!_."
(14.10.1989-bölge bası-
nı.)
Suyolcu'yu kaygılandı-
ran ve sonunda yaşamın-
dan eden belki de ilk tartış-
Belediye Başkanı hakkmda altı ayrı soruşturma acıldı
Berberoğlu'nu 'zamanaşımı' kurtardı
ASUMAN ARACIOĞLU
İZMtR- Imarplanlan değişiklikle-
riyle milyarlık rantlann döndüğû Ku-
şadası 'nda yasadışı imar uygulamala-
nnın 1984 yılından buyana sürdüğü
belırtildı. Mimariar Odası kamu adı-
na mahkemelerde hak ararken, Beledıye Başka-
nı Engin Berberoğlu'nun geçen dönernde imar
uygulamalan nedeniyle altı ayn suçtan hakkm-
da soruşturma açıldığı, bunlann bazılan için lü-
zurmı muhakeme karan alındığı ancak **adresm-
de bulunamad^mdan'" bu suçlann bazılannın
zamanas/ımınauğradığıöğrenildi. Kuşadası'nda
eski Belediye Başkanı Lütfı Suyolcu 'nun öldü-
rûlmesine yol açtıği belirtilen imar yolsuzlukla-
nna karşı yasal yoilarla mücadele eden Mimar-
iar Odası Kuşadası Temsilciliği ve Mimariar
Odası Genel Başkanhğı'nın açtığı dört ayrı da-
va. Aydin tdare Mahkemesi'nde görülüyor.
Kuşadası Belediyesi'nin bazı çevrelere rant
sağlama amacma yönelik 52 kez imar planı de-
ğişikhği yapması dikkatçekiyor. MimariarOda-
sı Genel Başkaniığı. Aydın îdare Mahkeme-
si'nde 5 Mayıs 1995 tarifunde Kuşadası Beledi-
ye Başkaniığı aleyhine açtığı öç davada. Beledi-
ye Meclısi'nin 28 Ekim 1994 günlü toplantısın-
• Mimariar Odası Kuşadası Temsilcilerinden Ergün
Yulu'nun kişisel olarak açtığı davada, Kuşadası
Belediye Meclisi'nin 4 Şubat 1995 tarihinde yaptığı
torJlantısmda kabul edilen yoğunluk arttıncı imar planı
değişikliklerinin iptali isteniyor.
da kabul edilen imar planı değişikliklerinin ıp-
talini istiyor. Dava dilekçelerinde, imar plaru de-
ğişiklikJerinin Kuşadası'nı da kapsayan çevre
dûzenj planma, çe%Te düzeni plan kârarlanna.
Kuşadası Nazım imar Planı 'na aykm oldugu be-
hrtiliyor.
Mimarlar Odası Genel Başkaniığı'nın üç da-
va dilekçesinde de îmar plamnda yapılan deği-
şikliklenn hukuka aykın bulundugu gibi kamu
yaranndan da yoksun olduğu vurguJanıyor. Mi-
marlar Odası Genel Başkaniığı 'nca açılan bu üç
davanın yanı sıra Mimarlar Odası Kuşadası Tem-
silcilerinden Ergün Yulu'nun kişisel olarak aç-
tığı davada ise. Kuşadası Belediye Meclisi'nin 4
Şubat 1995 tarihinde yaptığı toplantısında kabul
edilen yoğunluk arttıncı imar planı değişiklikle-
rinin iptali isteniyor.
Berberoğlu'nun belediye başkanı olarak görev
yaptığı 1984-89 döneminde de ceşitli imar uy-
guiamalan nedeniyle suçlandığı gelışmeler üze-
rine veniden anımsandı. Buna göre,
Berberoğlu hakkında, "Sahte evrak
düzenlemek; İmar Kamınu ve bu ka-
nunujanneaçıkarüInHşbutunamo-
netmelik hükümfcrine aykın biçim-
de revizvon imar planı yaptırmak: i-
marpaftalarmdanbazdanıuaynıta-
rihte ve aynı numara ile değişik şeldUerde tasdik
ederek imar plamna aykm nygulamalar yapıla-
bümesine >ol açjnak; imar ve plan paftaiannı
kaybetmek; imarplanıodaki SİT aianlarau iska-
na açmak; imar pianındaki yeşl alanian iskana
açmakr
suçlanndan soruşturma açılmıştı. Berbe-
roğlu %'e diger meclis üyelerinin Danıştay'a yap-
tıklan itiraz sonucu. suçlamalan veniden incele-
yen Damştay, "imar ve plan paftalannı kaybet-
mek; imar planındaki SİT alanlannı iskana aç-
mak ve imar planındaki yeşil alanian iskana aç-
mak" suçlamalanyla ılgili olarak şu karan ver-
di: "Berberoğlu'nun üstüne atüan snçlar
TCK'nın 240. maddesine üişkio olup, anılan
maddeye göre, bir yıldan üç yık kadar hapis ce-
zası gerefcrtrdiği, bu tür suçlann tabi oMuğu za-
manaşımBiın beş yıl olduğu, suçun 7.6.1988 tari-
hindeişfendi&saıuksavunınasının ise 11.2.1994
tarihiitibanylaaBndığıanlaşddığındanzamaaşı-
mı nedeniyle kovttştunnaya yer ohnariıgına...w
malann yapıldığı bu pane-
lin adı, yine bugün yaşa-
nan dramın sanki habercisi
gibiydi.
"VahL Kuşadası yerine
güzelim Kuşadası diyebil-
mek için._r
Geçen şu 5.5 yıl icerisin-
de gerçekten "Vah! Kuşa-
dası" denilen noktaya nasıl
gelindiği de yine aynı pa-
nelin renkli konuşmacıla-
rından ve dönemin Aydın
Valisi Recep Yazıcıoğ-
lu'nun sözlerinde yer alı-
yordu. Kendine has konuş-
masıyla "Fotokopilerle ço-
ğalblan planlarla göğe çıİa-
yoruz, yap-satçıük mimar-
Iığı da öldürdü'" dıyen Ya-
zıcıoğlu. merkezi hüküme-
ti ele geçirenlerin beledi-
yeler üzerindeki imar da-
yatmalannı da şöyle eleşti-
riyordu: "Ülkemizde 4
Bü-
yükler bilir, küçükler ona
uyar'deniyor. Bu felsefenin
adı faşizmdir»." (Cumhuri-
yet-12.10.1989.)
5.5 yıl önce Izmir Çevre
Koruma Grubu ile Kuşada-
sı Belediyesi'nin birlikte
düzenledikleri bir panelın
dokümanlanna Suyol-
cu'nun öldürülmesinden
sonra göz attığımızda, çev-
reci grubun sözcüsü Kev-
ser Külahçtoğhı'nun imza-
sını taşıyan bir raporda da
şu satırların altını çizmek
Suyolcu cinayetinin nedeni aydınlarayor
• Geçen hafta öldürülen eski
Kuşadası Belediye Başkanı Lütfii
Suyolcu cinayetinin ardından
incelemelere başlayan polis
yetkilileri, Suyolcu'nun büyük bir
turistik tesise imar izni vermek için
para aldığını ortaya çıkardı.
HALİLNEBÎLER
Geçen hafta evinin önünde kurşunlana-
rak öldürülen eski Kuşadası Belediye
Başkanı Lütfü Suyolcu cinayetinin nedeni
aydınlanıyor.
Cinayetten sonra Suyolcu'nun belediye
başkaniığı dönemine ilişkin
yapılan çalışmalan incele-
meye alan enıniyet görevli-
leri bazı olasılıklan öne çı-
kardılar. Birçok belgeyi
gözden geçiren polis yetki-
lileri, 15 Haziran 1994 tarih
ve 4/1 sayılı karanyla Su-
yolcu döneminde yapılan
işleri incelemek üzere kuru-
lan Kuşadası Belediye Mec-
lisi Araştırma Komisyonu
Raporu'nu da okudular. Ra-
porda Suyolcu"ya yönelik
olarak yapılan suçlamalar-
dan bazılannı özellıkle dik-
kate alan polis, büyük bir
turistik tesisin üzerinde so-
ruşturmayı yoğunlaştırdı.
Polis, soruşturma sonun-
da, Lütfi Suyolcu'nun bu
tesisin imar planlanna aykı-
n ve kaçak yapılaşmasıyla
ilgili sorunlarını çözmek
üzere söz verdiğini ve bu
nedenle tesis sahiplerinden
para aldığının ortaya çıktı-
ğını söyledi.
Soruşturmayı derinleşti-
ren polis yetkilileri, gözaltı-
na aldıkları bazı kişilerin
katilin kimliği hakkında bil-
gi verdiklerini, katilin olay-
dan sonra Istanbul'a kaçtı-
ğının öğrenildiğini ve yaka-
lanması için çalışmalann
sürdürüldüğünü bildirdiler.
Görevden alınan Kuşada-
sı Kaymakamı ve Emniyet
Müdürü hakkında mülkiye
müfettişleri soruşturma baş-
lattı. Mülkiye müfettişleri
dün sabah önce DYP ve
CHP ilçe başkanlanyla gö-
rüştü. Müfettişler, ilçe baş-
kanlanna görevden alınan
Kaymakam Ekrem Özsoy
Türkiye,
ILO sınavına
hazırlamyor
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Türkiye, çalışma
yaşamına ilişkin
icraatlanyla Uluslararası
Çahşma Örgütü (ILO)
önündeki ilk sınavını,
Uluslararası Çalışma
Konferansı'nın 6-23
Haziran 1995 tarihlerinde
Cenevre'de toplanacak olan
82. oturumunda verecek.
Kasım ayındaki ILO
Yönetim Kurulu önündeki
ikinci sınavda ise hükümet,
Sendika Özgürlüğü ve
Örgütlenme Hakkının
Kcrunması başlıklı 87 sayılı
ILO sözleşmesıyle ilgili
düzcnlcmelcr konusunda ter
dö<ecek. Hükümetin. kamu
çalışanlarının
toplusözleşme hakkına
ilişkin 98 sayılı ILO
sözleşmesinin gereklerini
yeine getirmemesi, bu yılki
ILO toplantılannda. Türk-
Iş 'ın başvurulan
dcaŞrultusunda ele alınacak.
ve Emniyet Müdürü Salah Çoralhakkında
çeşitli sorular yönelttiler. Reşat Bilge ken-
disine özellikle kaymakamın içki içip iç-
mediğine yönelik görüşünün yanı sıra
"Atama ola>i normal mi", "DYP ile sür-
tüşmesi olabilir mi" gibı sorular soruldu-
ğunu söyledi. Bilge. daha sonra şöyle ko-
nuştu:
"Her insan akşamlan bir-iki kadeh içki
içebilir. Ben kendilerinin aşın alkollü hal-
lerini görmedim. Şu anda kendilerinin ta-
yinleri de zamansızdır. Olaylar açıklığa
kavuştuktan sonra, ta>in edilmeleri gereki-
yorsa o zaman bu işler yapılmalıydı. 'İçki
içiyor mu', 'kumar o>nuyor mu' gibi ge-
rekçeler degü. daha objektif gerekçeler ol-
malıvdı."
Mülkiye müfettişlerinin ilçede örgütlü
diğer partilerin ilçe başkanlanyla da görü-
şeceklen belirtılirken, Lütfi Suyolcu'nun
öldürülmesiyle ilgili soruştunnayı yürüten
cumhuriyet savcısı Nafiz Özkala>. gereklı
açıklamalan olayın mahkemeye intikalin-
den sonra yapacağını söyledi.
CHP Izmir Milletvekili ve Partı Meclisi
üyesi HaUl Çulhaoğlu da önceki gün yap-
tığı açıklamanın yanlış anlaşıldığını belir-
terek. "Ben, 'Suyolcu'nun kimin önünü ö-
kadığını Kuşadası'nda >aşayanlar daha iyi
bilirler' demiştim. Kuşadası'nda imaria il-
gili büyük bir rant kavgası var. Suyoku, bu
yüzden öldürülmüş olabilir. Ranttan kay-
naklanan durum sadece Kuşadası'na özgü
değil. Kıyı kesimlerinin hemen tümünde
bu sorun var. Yerel yönetimlerin şeffaf hale
getirilmeleri gerekir. Sorunun acilen Mec-
lis
1
e getirilmesi gerekryor" dedi.
Öte yandan Kuşadası'nda olaylann ar-
kası kesilmiyor. Kuşadası Vergi Daire-
si'nde vergi kontrolörü olarak görev ya-
pan HaUs Paçal, Söke'deki evinin balko-
nunda silahlı saldınya uğradı. Önceki ge-
ce saat 22.00 sıralannda meydana gelen
olayda Paçal'a av tüfeğiyle ateş açan sal-
dırgan yakalanamadı.
ACI KAYBIMIZ
KUTMAN ŞİRKETLER GURUBU YÖNETİM KURULU BAŞKANI,
GAZETELERİMİZ YENİ GÜNAYDIN , SÜPER TAN, POLİTİK VE EKONOMİK BÜLTEN İLE
RADYO KANAUMIZ GÜNAYDIN FM'IN BAĞLI BULUNDUGU
• . " . KUTMAN BASIN YAYIN A.Ş.'NIN SAHİBİ EŞSİ2 İNSAN • .
MEHMET BEKİR KUTMANGİLİ
MENFUR BİR SALDIRI SONUCU KAYBETTİK.
MERHUMA RAHMET, KEDERLİAİLESİNE, YAKINLARINA VE TÜM BASIN CAMİASINA
SABIR, SELAMET VE BAŞSAĞUĞI DİLİYORUZ
RUHUŞADOLSUN
zorunda kalıyoruz: "Vur-
gulanması önemli olan şey,
tüm Türkiye'de olduğu gibi
Kuşadası'nda da hızla bir
şeykrin öldüğü gerçeğidir.
(...) Elde edilecek çıkar ile
yok olup gkkn şey aynı ol-
çüye vurulamaz. 5-6 yıl
sonra çok geç olabilir_."
Evet. Bir anlamda Kev-
ser Hanım'ın dediği gibi 5-
6 yıl içinde artık çok geç
oldu. Ne Kuşadası kurtan-
labildi ne de Suyolcu cina-
yetine kadar varan 'rant te-
röriinün' önüne geçilebil-
di. Neydi acaba yine Su-
yolcu'yu "Belediye baş-
kanlan şamar oğlanına
çevrildi" diye isyan ettiren
müdahaleler ve neydi aca-
ba Vali Yazıcıoğlu'nun
"Büyükler bilir, küçükler
ona uyar"şeklinde eleştir-
diği Ankara kaynaklı geliş-
meler?..
Yağma için
yereUeşme
Bugün, ağırlıklı olarak
îstanbul'da ve özellikle kı-
yı yerleşmelerimizde, de-
yim yerindeyse "gemi azıya
alan' imar yağmacılığınm
siyasi kökenlerini de gün
ışığına çıkaracak bu soru-
lann yanıtını bulabilmek
için 1980'li yıllann tam or-
tasına, yani 1985'e gitmek
gerekiyor.
O yıllarda siyasi iktidar.
sadece TBMM'de çoğunlu-
ğa sahip olmanın değil, ay-
nı anda belediyelerin de
büyük çoğunluğunu ele ge-
çirmenin nimetlerini kulla-
nıyordu.
Özellikle imar yerkileri-
nin bakanlıkta olmasından
kaynaklanan bürokratik
gecikmelerin, yine döne-
min işbitirici girişimcileri
önünde engel oluşturmaya
başlaması, bu yetkilerin
belediyelerdeki siyasi kad-
rolara devrini gündeme ge-
tirdi.
Böylece sanıldığı gibi
demokratikleşme için de-
ğil, ranta dönük imar deği-
şikliklerinin hemen yapıla-
bilmesi için 9.5.1985 günü
yürürlüğe gıren 3194 sayılı
yenı İmar Yasası'nda plan-
lama yetkileri belediyelere
devredildi.
Üstelik bu yetkilerin he-
men hiçbir bilimsel ve de-
mokratik bir denetimi ol-
maksızın. özellikle de
meslek odalan devre dışın-
da bırakılarak yine aynı
yetkilerin yağmaya dönük
kullanımını güvenceye
alan yaptınm boşluklanyla
donatılmış olarak...
Nitekim yine aynı yılın
sonunda şimdi ANAP Is-
tanbul ll Başkanı olan dö-
nemin Turizm Bakanı Mü-
kerrem Taşçıoglu'ndan kı-
yı kuşağındaki tüm beledi-
yelere bir genelge geldı.
Taşçıoğlu'nun genelgesı.
imar yetkilerini henüz 6-7
aydır elde eden belediyele-
re gerektiğinde bu yetkileri
nasıl kullanacaklan yönün-
de de yine ilk uyanyı ve
ilk siyasi dersi içeriyordu.
26.12.1985 gün ve 49500
sayılı Turizm Bakanlığı ge-
nelgesinde ANAP hükü-
metinin şu isteği yer alı-
yordu:
"Mevcut veya yeni yapı-
lacak turistik tesislerin ka-
pasitesinin arttınlması (...)
amacıyla yapılacak imar
planı değişiklik tekfiflerinin
mümkün olduğu kadar
olunılu sonuçlandınlması...
Kat ilave etmek, ek bina
yapmak iste>en müteşebbi-
se elden gelen her gayret
gösterilerek imar müsaade-
si \erilmesi..."
HAFTAYA BAKIŞ
AHMET TANER KIŞLALI
Gezintiler...
Yazacak şey o kadar çok ki!..
Bir fırsatını bulup değerlendirmeyi düşündüğüm
mektuplar biriktikçe birikiyor. Diğer okurlanmla pay-
laşmak gereğini duyduğum mektuplar bunlar... Ki-
misinin de bu arada güncelliği azalıyor, ama değeri
azalmıyor.
• • •
Dosyadaki ilk mektup, Istanbullu bir okurumdan:
"Unutmayalım ki şeriatçılar da en az bizim kadar
iyi niyetli ve ınsanlara faydalı olarak bu dünyada sa-
kin bir yaşama kavuşturup, inandıklan öbür dünya-
lannı da kurtarmak için var güçleriyle çalışıyorlar
(tabii öz çıkarları için bilerek ıki yüzlülük yapanlar
hariç)... Peki biz ne istıyoruz? Hemen hemen aynı
şeyi değil mı? Öyleyse anlaşamadığımız nokta ne-
resi?"
Ve Sayın H. Esat Yavuztürk eklıyor:
"Iki taraf da yaşamlannı sürdürebilmek için aynı
parayı kullanıy'or. Ama biri yazı tarafından bakıyor,
diğeri tura tarafından bakıyor. Çevırip de öbür yü-
züne bakmaya ya cesaret edemiyortar ya da şart-
lanmış olmalan nedeniyle gerek duymuyorlar. Mü-
him olan ise bu paranın görüntüsü değil, işlevidir."
Bu satırların özünde "hoşgöriı" var, "uzlaşma"
var... Yani "demokrasi"öe birieşme önerisi var.
Peki, "şeriatçı"lar demokrasiyi kabul ediyorlar
mı? Acaba dünyada "şeriat"\ uygulama iddiasında-
ki herhangi bir ülkede demokrasi var mı?
"Dindar" ile elbette kı hiçbir sorunumuz yok!
"D/nc/"nin amacı ise uzlaşmak değil; demokrasiyi
yıkıp kendi devletini kurmaktır! Yani çoğunluk dinine
dayalı, bir "azınlık d/Wa"sını...
• • •
Izmir'den Sayın Recai Şeyhoğlu şöyle diyor:
"Her katliamın, her terör olayının, bu ülke insanı-
nın dışında birılen tarafından yaratıldığını düşüne-
cek denli aptal değılım. 37 canı yakanlar Sıvaslı
Meksikalılar mıydı? Bu olaylar; bal gibi gerici, yo-
baz, fanatik ve laiklik-cumhurıyet düşmanlarınca
düzenlenmıştır."
Ve ekliyor:
"Suçluyu dışarda aramayalım. Suçlular içimizde-
dir."
Doğru da Sayın Şeyhoğlu'nun deyimi ile "maşa-
lar, piyonlar. zavallılar" acaba kımler tarafından kul-
lanılıyorlar? Türkiye'nin ıç çelişkilerinı kendi amaçla-
n için kullanmak isteyen, hiç mi dış güç yok?
Bazı Alman kuruluşiarı, acaba niçın hem RP'ye
hem de PKK'ye para yardımı yaparlar? Numaracı
cumhuriyetçilerin arkasındaki, büyük "para" ve
"yönlendırme" gücü nereden geliyor? Atatürk ve
Kemalizm düşmanlannı, devlette ve basında, köşe
başlarına yerleştirenlerin iplerı içerden mi çekiliyor,
dışardan mı?
• • •
Bolu'dan Sayın Mustafa Hitit, emekli bir ilköğre-
tim müfettişi.
"Eğitim sistemimizi yöneten, ancak eğitim siste-
mimizden habersiz olan ve hatta oğrencilerin dü-
şüncelerinin bile gerisınde bulunan bir Milli Eğitim
Bakanımızın olmasına" üzülduğünü belirtiyor
"Ülkemizin temel sorunu para ve mal sorunu de-
ğil, insan yetiştirme ve eğitim sorunudur. Öğret-
men yetiştiren fakültelere, en duşük puan alan ço-
cuklar yeıieştirilmektedir. Yoksul ve dar gelirii aile-
lerin üstün nitelıkli çocuklan, özel okul ve dersane-
lerin ücretlerini karşılayamadıklan için, yok olup git-
mektedir. Bu, ülkemiz için büyük bir kayıptır."
Köy Enstitüleri kapatılalı yanm yüzyıl okju. Şimdi
o boşluğu dinci dernek ve vakıflar dolduruyor.
Yoksul ya da dar gelirli aile çocuklannı onlar ku-
caklıyorlar. Kendi yurtlannda bir "ön eğitim "den ge-
çiriyorlar. Ve eğitim fakültelerinin "sınıf öğretmenli-
ği" bölümlerine yönlendinyorlar.
Merkezi îstanbul'da olan Bilgi Eğitim ve Kültür
Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Oğuz Özer-
den ile Sayın Halit Kakınç'ın mektubundaki şu sa-
tırlara katılmamak olanaklı mı:
"Ulkemızde siyasetçilerin iktidar hırsıyla sürdür-
düğü dinselleşmiş politikalarla bu politikalann eği-
tim hayatına yansımalan, günümüzde bürokratik bir
güce dönüşerek toplumsal hayatı tehdit edici bo-
yutlara ulaşmıştır. Sol ıçerıkli düşüncelerin şu ya da
bu biçimde ifade edilmesini -devletin geleceğini
tehlikeye düşurduğü gerekçesiyle- kısıtlamak gere-
ğine inananlar, aynı hassasiyeti Islami değerleri
toplumsal hayatın her boyutuna hâkim kılmak iste-
yen güçlere karşı göstermemektedirler."
• • •
Bugün köşemin son konuğu Görele'den.
"Pastacı Şükrü Usta" şöyle diyor:
"Darbeler hariç, 35 yıldır Cumhuriyet okuyorum.
Hiç farkına varmadan beni adam etti. Hele 30 yıl
önce, Kuran'ın Türkçesini okuduktan sonra kafama
ışık doldu. Ve Atatürk'ün büyüklüûünü, devrimleri-
nin önemini daha iyi kavradım... ımam-hatip çıkışlı
vali, kaymakam, yargıç, savcı, emniyet müdürü,
polis, profesör, öğretmen ne kadar varsa, bunları
devrimlere zarar vermeyecek yerlere atamanın sa-
vaşını veren bir CHP istiyorum."
Her imam-hatip mezununu aynı kaba koymak
yanlış! Ama örneğin yasadışı Kuran kurslanna göz
yuman bazı savcıların "imam-hatipli" oldukları da
bir gerçek!
Suç o insanlarda değil, devlette!.. "Intihar eden
devlef'tel..
Evren'in 'heykel sansürüne'
Baykam'dan sert tepki
CEMİL CİĞERtM
SAMSUN - "Sanatı san-
sür etmeye kendini yetkili
sananlann başına, bu he\-
kel kadar taş düşsün. Sa-
nat, bu heykei kadar ağır-
dır."
Bu sözler, yazar-sanatçı
Bedri Baykam'a aı^Ata-
türk'ün 19 Mayıs 1919'da
Samsun'a ilk adımını attığı
yere yaptırılan 'tlkadım
Anıtı'nda Atatürk'ün sa-
ğında ve solunda bulunan
kız ve erkek figürler, 12
^ylül'den sonra Kenan Ev-
ren tarafından 'ahlaksız'
bulunmuş ve kaldmlmıştı.
19 Mayıs Atatürk'ü Anma,
Gençlik ve Spor Bayramı
kutlamalannın 76. yıldönü-
münde ftıar alanı içinde yıktınlan bir ınşa-
atta dozer kepçeleriyle karşı karşıya kal-
mıştı. Yıkıntıda bulunan 'muzır' heykelle-
re sahip çıkan yok. Türk gençliğini sem-
bolize eden heykelleri sanatçı-yazar Bedri
Baykam da inşaat molozlan arasında gö-
rünce önce gözlerine inanamadı. "Ounaz
böyle şe}r
" dedi, sonra, "Bu heykeller âz
önce yanından geçtiğimiz tlkadım Anı-
Bedri Baykam, gençlik fıgüıierine havran kakh.
tı'nın yanından mı sökülüp atıldı? Bana
sorarsanız bunlar daha güzel" diye devam
etti. Ve tepkisini de şu tümcelerle dıle ge-
tirdi: "Sanah sansür etmeye kendini yetkili
sananlann başına, bu he\kel kadar taş
düşsün. Sanat, bu heykei kadar agırdır."
Evet, Atatürkçü Düşünce Derneği ve
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği üyesi
olan Bedri Baykam böyle düşünüyor.