14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 MAYIS 1995 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 ALLECRO EVtN tLYASOĞLU Moldau NehrPnin şiirsel seriiveni îstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın başanlı konseri, Alarko'nun kutlama konseri ve Zehra Yıldız'ın başansı B,'ulgar şef Ivan Anguelov (solda) yönetimindeki IDSO. mevsimin en güzel konserlerinden birini sundu. Ünlü Rus çellist ve şef Alexander Rudin yönetimindeki Musica Viva topluluğu da Hilton Convention Center'da bir konser verdi. Îstanbul Devlet Senfoni Orkestrası mev- simin en güzel konserlerinden birini geçen hafta Bulgar şef Ivan Anguetov'un yöneti- minde sundu. Anguelov, Savvallisch ve Kle- Iber gibi ünlü şeflerle çalışmış, Kopenhag, Monako ve Weimar gibi merkezlerde ödül- ler kazanmış değerli bir sanatçı. Yumuşak yaklaşımı, açık vuruşlan ve titiz yönetimiy- le seslendirdiği Smetananın Vatanım adlı senfonik şiirinden "Moldau" ve Şostako- viç'in 9. Senfonisi uzun süre kulaklanmız- da kalacak. Ayşe Bölükbaşı'nın başkeman- cılığı üstlendiği bu konserde Moldau'daki yaylı çalgılann akıcı ve sıcacık ortamı, ay- ncaüfleme sololann netliği özellikle dikka- ti çekti. Akarsuyun Bohemya'yı dolaşırken geçirdigi seriiveni şiirsel nitelikleriyle din- ledık. Şostakoviç'in 1945'te Birinci Dünya Sa- vaşı'nın hemen ardından yazdığı 9. Senfo- nisi sanki banş ortamıyla gelen neşeyi yan- sıtır. Büyük orkestranın içindeki sololan, küçük topluluklarla büyük aileyi kaynaştır- tlaftanınportresi: Zehra Yıldız Geçen hafta sanat dünyasının en çok konuşulan adı soprano Zehra Yüdız'dı. îstanbul Devlet Opera ve Balesf nin Yekta Kara 'nın rejisi ile gerçekleştirdiğı "Aida"operasındaki başanlı rolüyle seyircisini adeta büyülemişti. Doruğa tırmandığı oranda sorumluluklannın arttığını belirten sanatçı, süreklı bir özeleştın içinde olduğunu, hep daha disiplinlı bir tempo ile çalışması. oluşturdugu imajı koruması gerektiğini söylüyor. Bir opera sanatçısının sahneye çıkana kadar geçirdiğı süreci anlatırken en önemli etkenin onu çalıştıran korepetitör olduğunu; bu kez Aıda'da Verdi operalannı çocukluğundan beri tanıyan Elizabetta Di Stefano gibi bir hocayla çalışma fırsatını bulduğu için çok mutlu. Aynca Leyia Gencer gibi hayran olduğu bir sanatçının da bu role hazırlanırken kendisine katkıda bulunmuş olması Zehra Yıldız'ın büyük şansı. Heryeni prodüksıyonda işe yepyeni bir öğrenci gibi başlamaya, öncekı rollennden annıp, o rolün kişisi olmaya özen gösteriyor. Bugüne dek hiç CD kaydı yapmamış. Televizyonda yapılan kayıtlanndan ise hiç memnun değil. Bu kayıtlan ekrandan izlemeye bile dayanamıyor. Eğerbir gün CD yapmak ıçin bir teklif alirsa, mutlaka yapıtlan tematik bir bütünlük içinde sıralamayı düşünüyor. Ve de ekliyor: "Mutlaka her eseri kendi çağının üslubuna bağfa kalarak o••» • yorumlamak gerekir. Belki beni çok katı bnlacaksınız ama bırakın hafrf müzik söylemeyi, tarih içindeki yapıtlann dahi en ufak şekilde özünden sapbnlmasına dayanamıyorum." Valerv Oistrakh Bilkent'te 'Bahar Etkinlikleri' Kültür Senisi - Başkentli sanatseverler. geçen ay so- naeren Bılkent Anadolu Festivali'nin ardından, Bilkent'te yeniden müzik ziyafeti yaşamaya hazırlanıyorlar. Festi- val süresınce ara verilen Bilkent akademik konserler di- zisi salı günü başlıyor. Konserler 23 hazirana dek süre- cek. "Bahar Etkinlikleri'' çerçevesinde bir opera dinleti- si, iki senfonik konser, bir korolu konser, iki bale temsili ve bir oda müziği konseri gerçekleştirilecek. Bilkent Akademik Senfoni Orkestrası 30 mayısta 21.15 'te Gürer Aykal yönetimınde vereceği konserde or- kestra, Mozart'ın Sol Min. 40. Senfonisi ile Bruck- ner'in Mı Maj. 7. Senfoni- si'ni seslendırecek. Müzikseverler, Bahar Konserleri'nin üçüncüsün- de Bilkent Akademik Sen- foni Orkestrası ve Kültür Bakanlığı Devlet Çoksesli Korosu'nu birlikte dinleme olanağı bulacaklar. Orkest- rayı ve koroyu Gürer Aykal yönetecek. Carl OrfTun 'Carmina Burana' sahne oratoryosunun seslendirile- ceği konser 4 haziranda sa- at 18.00 'de. Bahar Etkinlikleri iki ba- le temsili ile sürecek. Anka- ralılar 9-11 haziran günle- rinde Moskova Devlet Aka- demik Klasik Balesi dansçı- lanndan Ekaterina Verezina, Vera Tûnaşova, Ludmilla Vasilyeva, Alexander Kor- batseviç, Konstantin Osin ve tvau Korneyev'i yaklaşık bir buçuk saatlik bir bale göste- risinde izleyecekler. Rusya Devlet Sanatçısı umanını taşıyan sanatçılar, her iki temsilde de 'Kuğu Gölii', 'Esmaralda'. -Çaros', 'Paris Ateşf, 'Cülün Ruhu', 'GiseOe' ve 'Don Kişot' bale- lennden örnekler sunacak- lar. Bahar Etkinlikleri, Karl Anton Rickenbacher yöne- timindeki Bilkent Akademik Senfoni Orkestrası'nın 17 haziranda, saat 18.00'de ve- receği konserle devam ede- ceL Orkestra, bu konserde Mozart'ın Do Maj. Linzer Senfonisi nı. Brahms'ın Haydn Çeşitlemeleri'ni ve Schu- mann'ın Remın. 4. Senfonisi'ni seslendırecek. 'Bahar Eddnlikleri'nin son konseri kemancı tgorOist- rakh'dan.Oıstrakh'ın Devlet Sanatçısı AylaErduran(ke- man), Vafcn Oistrakh (viyola), NValter Nothas (viyolon- sel) ve Naoİia ZertsaJova (piyano) ile vereceği konserde, Brahms'ınkeman ve viyola için La Maj. 2. Sonatı, keman, \iyola ve piyano için Mi. bemol Maj. Triosu ve Fa Min. Qİunteti yer alıyor. 'Bahar Eıiinlıkleri' çerçevesindeki bütün konserler Bil- kent ItonsaSalonu'nda gerçekleştirilecek. Igor Oistrakh ması bu yapıtı bir tablo gibi işler. Şef An- guelov bu işlemeyi özenle sergilerken, Mo- derato bölümünde lirik bir ortam yaratıp abartılı duygusallıktan kaçındı. Bu bölüm- deki fagot solonun biraz daha özenli olma- sı beklenebilirdi. Konserin solisti ise Yu- nanlı gitarist Akosta Kotsiolis idi. Zarif ve duygusal yorumu ile Kübalı besteci Leo Brouwer'in (1939)'in 3. Gitar Konçerto- su'nu seslendirdi. Yaylı çalgılar grubunun eşliğindeki konçerto Havana ve Arap gi- zemselliğini, lspanyol ritimlerini postro- mantik bir ortamda birleştiriyor. Yer yer so- listin topluluktan aynlıp şarkısını tek başı- na sürdürdûğü bölümlerde tekdüzeleşen bir ortam yaşanıyor. Bestecinin çağdaş yön- temleri içeren pek çok yapıtının yanısıra bu konçerto Elegiaco, oldukça geleneksel ya- pıda. Gitarcı Kotsiolis, bis olarak da Bro- ınver'in "Bir Kasnn Günü" başlıklı küçük parçasını seçmişti. Yine oldukça romantik dokudaki bu yapıtı usta gitarcılığı ile sergi- ledi. Gitar solo olduğu zaman hep aynı so- runla karşılaşılır: lyi bir ses düzeni olması gerekir. Oysa yine mikrofonun yanlış konu- mu, hoparlörlerden dengesiz gelen seslere neden oldu. Alarko'nun kutiama konseri Mikrofon vehoparlörlü konserler sorunu- nu geçen hafta içinde bir başka kutlama konserinde de yaşadık. Alarko'nun 41. ku- ruluş yıldönümü dolayısıyla Hilton Con- vention Center'de düzenlenen konserde ün- lü Rus çellisti ve şefi Aleıander Rudin yö- netiminde Musica Vrva topluluğunu dınle- dik. Büyük kuruluşlann kutlama törenle- rinde konserlerin yer alması yavaş yavaş ge- lenek halini almaya başladı. Şurası bir ger- çek ki, toplumlar kültür ve sanat dünyalan- na önem verdiklerinde daha bir zenginleşı- yorlar. Her şeyin yüzeysellikte kaldığı ve sanat köşelennin çarçabuk dönüldüğü top- lumumuzda böylesi kutlamalann yer alma- sı kıvanç verici. Alarko Konseri'nin programındaki yapıt- lar da "Halk anlamaz hafıfçe birşeyler ol- sun" niteliğinde seçilmemişti. Alexander Rudin, yine de bir kaygi duydu ki, dinleti- nin başına ve sonuna program dışı olarak ta- nınmış Mozartbölümlen ekleyıverdi. Kuş- kusuz Boccherini'nin Viyolonsel Konçer- tosu'nun ardından Dvorak'ın Yaylı Çalgı- lar Serenadı böylesi bir gece için seçilmiş uzun birprogramdı. Ama Rudin'in çelloda- ki rafine tekniği zarif şefliğı ile bırleşince seçkin bir konser ortaya çıkıyor. Belki en çok yakınılacak olay, salondaki akustik so- runuydu. Hoparlörlerin sesi dinleyiciye me- talik, bir tat ulaştınrken, konçertoda çello- dan daha yüksek yere konan mikrofon or- kestranın soloyu bastırmasına neden oldu. Yine de kutlanz Alarko yönericilerini böy- lesi değerli bir müzik topluluğunu kendi ko- nuklanna tanıttıklan ve böylesi anlamlı bir gecesinde klasik müziğe yer verdikleri için. Oıris Isaak^ten kınk kalbinin albiimü: Forever Blue GÜRHANUÇKAN STOCKHOLM - Beş yıl önce "Wlcked Ga- me" albümüyle ünlenen 36 yaşındaki şarkıcı Chris lsaak, yeni albümü "Forever Blue" ile gün- demde. Yönetmen David Lynch'ın filmi "VVTld atHe- art"la birlikte lanse edılen "Wicked Game"in ar- dından Chris lsaak, oldukça sessiz kaldı. Albümün pazar etkisi bitince, pek para getiıme- yen bir ad olarak varlığını sürdürdü. Şu sıralar, bir- çok ülkede olduğu gibi Isveç'te de aynı anda pi- yasaya çıkanlan "Forever Blue" ile 36 yaşındaki sanatçı, sahne ışıklanna üzüntülü, ama görkemli bir dönüş yapıyor. Özellikle romantık, hafıf parçalan sevenler için, bu albüm bulunmaz bir fırsat. Herkes her şarkıda. kendi son aşkını anımsayıp bol bol efkarlanabilir. Ne var ki bu albümdeki parçalar, duygu istis- man için yazılmamış; sevgılisinden aynlan genç bır ınsanın duygulannı olduğu gibi yansıtmayı amaçlıyor. Isveç'ın ünlü müzik eleştirmenlerinden Lars Lindströra, beş üzerinden dört puan verdiğı bu albüm konusunda "Her Şey Doğru" başlığı al- tında şu yorumu yapıyor: - Albümdeki beşinci parça her ne kadar "ma- den işçisi sesiyle'' tipik bir George Torogood stili- ni taşıyorsa da Chns lsaak, derhal o nefis Roy Or- bison durumuna girmenin yolunu buluyor. "Some- body's Crying" ile bir insan tek başına bir otel odasında bütün bir geceyi doldurabilir. "GoVVal- king Down Tbere" hızını, Iggy Pöp'un "The Pas- sengern ından almış. O ne nefıs şarkı söyleyiş! Chris lsaak, bugüne dek böylesine hareketli, duygulu bir sesle asla şarkı söylememiştir... ABBA'nm "Fenıado"sunun tekrar bölümleri- nı anımsatan "There She Goes", birçoklannın ba- şarabıldığinin çok üstünde bir düzeye ulaşmış. "Goin' Nowhere"deki "komp"a bir girmeyi de- neyin hele... Imkansız. Görüldüğü gibi, çok hoşuma gidiyor bu albümdeki her şey. Bir başka müzik eleştırmeni, Ronny OJovsson da Chris lsaak' in albümüne aynı sayıdâ puanı uy- gun görmüş. Yazısınm başlığı. her şeyı açıklama- ya yetiyor: "Isaak, yolun sonuna dek yeterli kah- yor." Mayıs aymın berbat bir havayla geçmesinin verdiği etkiyle yazısını şu saptamayla bitiriyor: "Arabamm stereosunda 'Forever Blue' obun da, ilkbahar ne hah ederse etsin!" GALERI- ATÖLYE 36 yaşmdaki Chris lsaak, yeni albümüyle hüzünlü ama görkemli bir dönüş yapjvor. Chris lsaak, San Francisco'da yaşıyor. Yalnız, yapayalnız. Üç yıl önce aynldığı sevgilisini birtür- lü unutamadığını, her verdiği söyleşide yineliyor. Bütün bir albümü, o genç kadın için yazdığı açık. Zaten albümün adı da çok yerinde: "Sonsuza Dek Hüzünlü". lsveçli Anders Nunstedt i evinde ka- bul etmiş. Albümünü hazırladığı zamandaki orta- mını, duygulannı şöyle dile getiriyor - Kişi, gece ışıklan kapatıp yattıktan sonra dü- şünmeye başlıyor. "Neden bu dûnyada böylesine didinip durmakzorundajTZ?" diye. Geçen yıl ya- şantım oldukça kötüydü. Kız arkadaşımdan aynl- mak beni perişan etmişti. Sanınm her gün yüzde bir oranında iyileşiyorum. Yakında herhalde ye- nıden sevme isteğini yüreğimde bulabileceğim. "Forever BJue"yu eski sevgilisi için mi hazırla- dığı sorusuna şu yanıtı veriyor: - 26 Ekım 1993'te aynlışimızdan beri onu gör- medim. Bu albümü edinip dinleyeceğinı de san- mıyorum. Birlikteyken, ben elime gitanmı aldı- ğım zaman hemen gider, televizyonu açardı. Mü- ziğimle zırnık ilgilenmiyordu. Bu parçalan, ken- di kendimi iyıleştirmek gibi biramaçlayazmadım. Yazdığım sırada, ıkimizi anlatmak gibi birdüşün- cem yoktu. Ne var ki, sonradan, bundan başka bir şey yapmamış olduğum gün gibi açığa çıktı. In- sanın içindeki yaranın zamanla tümüyle silenece- ğine inanmıyorum. Sanki birbacağını yitirmişsin ve zamanla yerine yenisi çıkmış gibi bir şey bu. Yine bir bütün haline geliyorsun, ama içinde bir şey hâlâeksik... Chris lsaak o eksikliği, bir başka lsveçli gaze- teciye, Tina Frennstedt'e şu sözlerle anlatıyor: - Hâlâ onu düşünüyorum. Birkaç hafta önce Amsterdam'daydım. Bir zamanlar onunla kaldı- ğım aynı otelde bir gece geçirdim. Benim ne den- li kötü oldugumu hiçbir zaman anlamadığına ina- nıyorum. Öylesine para ve iş canlısıydı ki... Ben, zayıf ve romantik taraftım bu ilişkide. Anders Nunstedt'e ise aşk anlayışını içınden geçtiği gibi dile getiriyor - llk aşk, çok üzgün bir duygu. Hep başladığı gibi sürüp gideceğıne inanıyor ınsan. Zamanla, her ilişki tek tek yıpranıp yok olunca, bu inanç da eri- yip gidiyor. Her yeni biriyle karşılastığında için- den kendine sonıyorsun: "Ne kadar sürecek bu kez?" Aşk, aslında acımasız bir olgu. Seni yere se- rip bitirmeden rahat etmiyor. Her an direnmen ge- rek. Küçük nedenlerle uğraşırken bir bakıyorsu- nuz, her şey bitmiş. Denizeâyk Chris lsaak, sörf tutkunu. Sörf yaparken, "En büyük aşkun" dediği denizle bir oluyor - Geçen kış denize ne denli âşık oldugumu an- ladım. Sörf yaparken dev bir dalga beni yakaladı- ğı gibi dibe aldı. Işığın nasıl hızla kaybolduğunu gördüm. Soğuk suda soluğunu tutmak da zor olu- yor. Öleceğimden emindim. Ansızın bırakmtı be- ni yüzeye çekti. Sörfümü alıp kıyıya ulaşmayı ba- şardım. Biraz öksürüp su çıkannca, doğru denize koştum: Işte aşk buna denir... Ya yeni bir kadın? "Henüz kimse yok" diyor. Arada bir sörf yaparken karşılaştığı, işitme duyu- su az bir kızla kumsalda sohbet ettığini açıkladık- tan sonra ekliyor: - Ama su almaması gerektiği için kumsalday- ken işitme cihazını evde bırakmış oluyor... "Fore\wBlue"dan: "Işte gidiyor o sen kalryorsun, Yıidıziann hepsi sönmüş Güneş bir daha doğmayacak Her gün hep a>-nı Daha çok bulut, daha çok yağmur İçinde sonsuza dek hüzün_" Chris lsaak 293 89 78 (3HAT) rajGaleri KÜİLebriz Karma Resim Sergisi [ylanOrf Ao* HOTO «pt No 16/2 Kıioıörsıld (0?l 2) 240 22 82 (OPERA) S A N A T G A L E R I S I ALIX DERMELSON Resım Sergısı 1 - 27 Mayıs '95 H*eı/e Konag, Sok. Sagl* Apl No 1 T*SjmTel 0212-249 « 0 2 FERHAN TAYLAN ERDER SeramiHi Scrgifi Doğaçlama - 1 4 MAYIS - 4 HAZİRAN '95 Kadın Eserleri Kütüphanesi Fener Tel 0212İ34 95 50 Beylerbeyi Spor Kulübü'ndeki futbolcu lisansımı kaybettim. Hükümsüzdür. MERT KÖKSALAN Pasomu, nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. GÜLCANAKGÜN DÜŞÜNCEYE SAYGI MEMET FUAT Rauf Mutluay Rauf Mutluay'ın. roman kışilerini çağlan içinde ele alan incelemelerını Edip Cansever çok beğenir- di. Sanınm bu yazıları ona ilk öven de Fethi Na- ci'ydi. Hangisi bilmıyorum, biri bana arada bir, "Ra- uf'u zoria da Yeni Dergi'ye öyle yazılaryazsın," der- di. Oysa onlar çok daha yakın arkadaştılar. Içtikleri ayn gitmezdi. Bakın bu küçük anıdan neler çıkıyor: 1. Edip Cansever ile Fethi Naci yazarlığa öykü ile başlayan Rauf Mutluay'ın eleştiri alanında daha ba- şanlı olacağını o günlerden sezmişler. 2. Roman kışilerini kendi çağlan içinde ele alan in- celeme yazılannın yazılması kolay iş değıl. Uzun ça- lışmalar istiyor. 3. Yazarlığa en yakın, en planak veren uğraş diye bilinen öğretmenlik bile, bir inceleme yazarına yete- rince boş zaman bırakmıyor. 4. Rauf Mutluay çok onuriu bir yazar. Arkadaşla- nnın zortamalan yetmiyor, uzun incelemelere mınn kı- nn eden dergi yönetmenlerinden de öneri gelmesi- ni beklryor. 5. Fettıi Naci kendi alanında çalışan, güzel incele- meler yapan bir yazan kıskanıp engelîemek şöyle dursun, tam tersine. destekliyor, yazılannı okumala- rı için dostlarını uyanyor. Küçücük bir anıdan çok şey mi çıkardık!.. özellikle bu sonuncusu, Fethi Naci'nin, Rauf Mut^ luay'ı eleştiriye çekişi, yüreklendirişi, üstünde düşü- nülmesi gereken bir davranış. Rauf Mutluay, 1977'de, İş Bankası Kültür Yayınla- n arasında yayımlanan kitabı Bende Yaşayanlar'm başında "kapital italik"o\arak tıpatıp şöyle diyor: FETHİ NACİ'YE, BENİ OLUMLU ÇALIŞMALARA YÖNELTEN DOSTLUK GÜVENİNE TEŞEKKÜRLE... HER ZAMAN SEVGİ. İki eleştirmen arasında ne güzel bir dostluk yaşan- mış... Gerçek Yayınlan'nın "100Sorvda"dizisinde Rauf Mutluay'ın dört kitabı var: Türk Edebiyatı; XIX. Yüz- yıl Türk Edebiyatı; Edebiyat Bilgileri; Çağdaş Türk Edebiyatı. Öğretmenliği çok ağır basan bir eleştirmen Rauf Mutluay. Hep yararlı olmak, birilerine bir şeyler öğ- retmek, kitapları tanıtmak, okuma sevgisi aşılamak gibi kaygılaria yazmış. Yıllarca yazın ile okurlar ara- sında bir köprü olma görevini yüklenmiş. Hele "Cum- huriyet" gazetesinde uzun süre her hafta yazdığı, şi- irlerle donatılmış yazılar... Bir gün Rauf Mutluay'ın odasının dört duvannı dol- duran kitaplara bakıp şöyle demiş Fazıl Hûsnü Dağ- larca: "Sanki kitaplığını sırtında taşıyor, altında eziliyor- sun; işin güç. Ben birkâğıt kalemle Boğaz lokanta- sında şiirimi yazabilirim. Sen kaplumbağa gibi bü- tün bu yüklersiz edemezsin." (Pas Demiri Yiyor, s. 10) Bence, en çetıni kendini yazın ile okurlar arasında bir köprü olarak görmenin getirdiği sorumluluk. Gön- lüne göre değil, kendine yüklediğin göreve göre ya- zacaksın... Bu büyük bir özveri... Roman kişilerini ele alan inceleme dizisini tamam- layamadan aramızdan ayrıldı Rauf Mutluay: "Her zaman düşünüp, her gün yeniden niyetlen- diğim bir yazı dizisidir o; araya nice uğraş girmesi- ne karşın, içlmdeyatan düğüm..." (Bende Yaşayan- lar, s. 5) O yazj dizisinden dergilerde yayımlananlar şunlar- dı: Ahmet Celâl (Yaban); Ahmet Cemil (Mai ve Si- yah); Yusuf (Kuyucaklı Yusuf); Feride (Çalıkuşu); Şahin Efendi (Yeşil Gece); Fahim Bey (Fahim Bey ve Biz); Efruz Bey (Efruz Bey); Rabia (Sinekli Bak- kal); Naim Efendi (Kiralık Konak); Ahmet Kerim (Hüküm Gecesi). Yıllar önce Bilgi Yayınevi'nin bu on incelemeyi ki- taplaştırma önerisini, Rauf Mutluay daha ele alaca- ğı başka roman kişileri de olduğunu, hepsini birlikte yayımlamak istediğini söyleyerek kabul etmemiş. Ama ne yazık ki araya giren özverili işler tasarısını gönlünce tamamlamasına olanak vermedi. CHIerim Bilgi Yayınevi önerisinde direnerek o kita- bı yayimlayıp yazann anısına armağan eder. KULTUR ŞENLİKLERİ 24 mayıs çarşamba 13.00 Konser Emir Işüav,Grup Pharaoh ÖZEL DARÜŞŞAFAKA LİSESİIII. KÜLTÜR VE SANAT ŞENLİĞt 24 mayıs çarşamba 13.00-14.30 Tiyatro söyleşisi Yasemin Yalçın 14.30-17.00 Konser Grup Merdhen 19.00-21.00 Tiyatro gösterimi "Çok Uzak Fazla Yakın" Tiyatro Kolu A Grubu (LJsküdar Şehir Tiyatrosu) İSTANBUL ANADOLU GÜZEL SANATLAR LtSESİ 2. KÜLTÜR ŞENLİĞt 24 mayıs çarşamba 14.00 Imza günü ve söyleşi Cengiz Bektaş "îstanbul tnsanın Dünü Bugünü" 16.00 Imza günü ve söyleşi Akm Ok-Nejat Yavaşoğullan "Türkiye'de Müzik Nereye Gidiyor?" 18.00 Dia gösterisi Ali Ethem Keskin Kızıldeniz- Akdeniz Sualtı Fotoğraflan İTÜ II. ÖĞRENCt ŞENLtĞt 24 mayıs çarşamba 10.00-12.30 Söyleşi "AıuIanileTaşkışlahlar"yöneten: Prof. Dr. Hande Suher 13.00-14.30 Söyleşi Orhan Pamuk 15.00-16.30 Konser Münip Utandı Klasik Türk Müziği 16.30-18.00 Tiyatro "Aldatma" İTÜ Oyunculan 18.00-20.00 Konser Mutlu Torun gitar resitali KENTİN STRESİNDEN KAÇIN! • Hem ev, hem # Villa başı günlük otel hizmetiyle fiyat "şimdilik" konaklama. 3.500.000.- TL. Çeşme - Ildın'da OMARLAND TATİL KÖYÜ, 200 metrekarelik villalanyla, gerçek "tatil" yapmak isteyenleri bekliyor. Tek yetkili seyahat acentası Tel. (212) 231 63 30 - 231 63 87 Halaskargazi cad. No. 183 Kat. 7 / İSTANBUL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle