28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 MAYIS 1995 SALI • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 17 PENCERE B Baştarafi 2. Sayfada Lozan'ı savunan çıkmayacak mı?.. Laik cumhuriye- ti benimseyen susup oturacak mı?.. Emperyalizm, Or- tadoğu'da Sevr'in davasını güden iç ve dış güçlerle oy- narsa, buna karşı ulusal bilincin direnişi oluşmayacak mı?.. Herkes dudaklarını mühürleyip ellerini bağlaya- rak gidişata seyirci mi kalacak?.. Sevr cephesi yakınıyor; ama, bu gidişle iş daha da kanşabilir... Men dakka dukka!.. Eğer demokrasi olacaksa, Sevr cephesinin karşısın- dakiler de konuşacaklar... Yakınmakyok!.. Halkı kim arkasına alabilirse, "geleceğin tarihi"ne damgasını o vuracak!.. Halk kendisini koruyup savunmak için ikinci bir kur- tuluş savaşı vermek zoaındadır... Haydi TürkiyeL Bomba samklarmın sorgusu sürüyor tstanbul Haber Scrvisi - Gazetemiz yazan Onat Kut- lar ıle rehber Yasemin Cebe- noyanın ölümüne neden ol- duklan. Saraybumu'nda ve Halıç Köprüsü ayaklanndakı patlamalan gerçekleştirdıkle- n ıddıasıyla basına tanıtılan ve PKK mıiitanı olduklan öne sürülen 15 kışınin sorgulan sürüyor. Emnıyet yetkılileri, sorgu- larvn tamamlanmasından son- ra sanıklann savcılığa sevk edıleceğinı belırterek, Kutlar ve Cebenoyan'm öldüğü Ope- ra Pastanesi'nin bombalan- ması eylemini tBDA-C adlı radıkal tslamcı örgütûn yayın organı Taraf dergisı aracılı- ğıyla üstlenmesı konusunda ise "Soruşturma çok yönlü sü- rüyor. Ancak olayı PKK'nin yapbğı yakalanan kişilerin ifa- deieri ile saptanmışnr" dedı- ler. ABD'nın Oklahoma ken- tınde 100'ü aşkın ınsanın ölümüne yol açan patlamanın kısa sürede çözümlenmesınin ardından Türk polisimn, Onat Kutlar ve Yasemin Cebeno- yan'ın öldüğü Opera Pastane- si ile Haliç Köprüsü ayaklan- nın bombalanması ve Saray- burnu'ndakı otoparkta infilak eden bırotomobille ılgılı "yıl- dınra" açıklamasıyla ilgılı gelışmeler sürüyor. tstanbul Emnıyet Müdıirü Necdet Menzir'ın ABD'de bulunduğu sırada tçışlen Ba- kanı Nahit Menteşe"nın "bil- gilendirmcsi" üzenne Başba- kan Tansu Çillerın, "Onat Kudar'ın katilleri yakalandı" açıklamasının ardından gü- venlik güçleri, "soruşturma- nın setameti" açısından sus- kunluğu yeğlıyorlar. Emnıyet yetkilıleri, sanık- lann henüz savcılığa sevk edilmediklenni, soruşturma- nın tamamlanmasının ardın- dan gerekli işlemlerin yapıla- cağını belirttıler. "Soruşturma sürerken açıklama yapıldı. Bazı zanlı- lar kaçü" açıklamasının ger- çekleri yansıtmadıgını belır- ten bir Emnıyet üst düzey yet- kilisı, "Iki sanıgı daha anyo- ruz. Onlann da yakalanması an meselesi. Dosyalar tamam- lanacak, ardından deiiUerie birtikte savcılığa sevk edece- ğiz. Bundan sonrası adaletin işi. Biz yakalanz, sorgulanz, deliUerle birtikte savcıbğa sevk ederiz™ dedı. Bu arada Onat Kutlar ve Yasemin Cebenoyan'm ölü- müne neden olan Opera Pas- tanesı'ndekı patlamanın, ola- yın hemen ardından tBDA-C tarafından üstlenıldıği ve bu örgütün yayın organı Taraf dergısinın de olayı "zaferi- miz" diye duyurduğu anımsa- tılan Emnıyet yetkilıleri, "tB- DA-C bu olayı firsat bilip üst- lenmiş ve böyleee propagan- dasını yapmış olabüir. Şu an- da eiimizdeki sanıklar ve ifa- delerden yola çıkarak Saray- burnu. Haliç Köprüsü ve The Marmara Oteli'ndeki patia- malann kesinlikle PKK tara- fından yapıldığını biliyonız. Aksi bir kanıt olmadıkça da gerçek budur" dedıler. Boğaz'da 250 yolcu ölümden döndü • Baştarafi 1. Sayfada yapan kaptan Hasan Uçar yönetimindeki 'Bayraklı' adlı yolcu vapuruyla, Üskü- dar'dan Emınönü'ne seyre- den Hasan Mete idaresinde- ki 'Sakaryam' adlı yolcu motoru dün sabah saat 09 30 sıralannda Sarayburnu açık- lannda çarpıştı. Sancak tara- findan yara alan motordakı 250 yolcu, çevreden yetişen motoriar tarafından kurtan- hrken 3 yolcu ise çarpışma- nın etkisiyle denize düştü Ancak bu yolcular da vapur- dakı vatandaşlar tarafından halat ve can simitleri atılarak kurtanldı. Olaydan sonra Sarayburnu açıklanndakı is- keleye çekilen 'Sakaryam' adlı yolcu motoru. bir süre sonra tamamen sulara gö- mülerek battı. Öte yandan Şehir Hatlan tşletmesi'ne bağlı 'Bayraklı' adlı yolcu vapurunun daha önce de iki kez kaza yaptığı belirtildi. 'Bayraklı' gemisı, 2 Şubat 1995 tanhinde yine bir yol- cu motonıyla çarpışırken 2 Mart 1995 tanhinde ise Haydarpaşa açıklanndakı mendireğe çarpmıştı. Çarpışma noktası Bayraklı şehir hatlan vapum KARAKÖY Uskûdar - Eminönü seferini yapan Bayraklı vapuru Kadıköy'den gelen yolcu motoruna çarptı. Motor, yolcular vapura alındıktan sonra Adalar isketesi önOne cekildi ve batft. Kadıköy - Eminönü seferini yapan motor Haycteıpaşa KAOtKÖY w w G U N D E M 3VIUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada varlak yanıtlar veriyorlar. Ya çok kalın giyinmişler, iğne batmı- yor ya da derileri çok sağlam... Öncelikle şunun altını çizmek gerekı- yor, devletin bir konudaki eksikliğini or- taya koymak, devlete karşı çıkmak de- mek değildir. Tam tersine sahip çıkmak- tır. Nasıl ki bir takımı tutan kişi, takımı- nın hep en iyı olmasını ister, olmayınca kızar, sağduyulu çağdaş insanlar da ça- tısı altında yaşadıkları devletin tüm ku- rumlannın tıkır tıkır işlemesini istiyor. Ka- fasında hiçbir soru işareti kalmasın is- tiyor. Insanltğm yaratabildiği 'en az kö- tü' yönetim biçimi olan demokrasinin işlemesini istiyor. Bu toprakları, devle- ti, cumhuriyeti sevme hakkının kimse- nin tekelinde olmamasını istiyor. Konuya bu gözle baktığımızda, faili meçhul cinayetler raporunun ortada kalmaması, her satırının yanıtlanması gerekır. Itirafçılann ve koruculann sürekli suç işlediği, uyuşturucu ve silah kaçakçılı- ğına kanştığı iddia ediliyor, Olağanüstü Hal Bölge Valiliği'nden çıt yok! Jandarma teşkilatı içindeki istihbarat birimlerinin, yasal olmayan işlere giriş- tikleri iddia ediliyor. Içişleri Bakanlı- ğı'ndan çıt yok! Isim verilerek DGM savcılannın bilgi vermekten kaçındığı, hatta örtülü teh- ditlerde bulunduklan iddia ediliyor. Bu kişilerin kılı kıpırdamıyor! Meclis ve Raporu... Devtetin içinde karanlık unsuıiann bu- lunduğu ve temizlenmesi gerektiği id- dia ediliyor. Başbakan oralı değil! Son görünüm şöyle: Faili Meçhul Cinayetler Komisyo- nu'nun çalışması ikiye aynlıyor; yazılan- lar ve yazılmayanlar. Yazılan ve rapor haline getirilen me- tin de kendi içinde ikiye aynlıyor; komis- yon üyelerince onaylanan ve onaylan- mayan bölümler. Raporu genel olarak kabul edenler de ayrıca ikiye ayrılıyor; doğru olduğu- nu, ama biraz hafifletilmesi gerektiğini düşünenlerle, "Doğru ama biraz daha ağır ve net olmalı" diyenler... Raporu daha pek çok parçalara ayı- rabiliriz. Bu kadarı bile konunun ne ka- dar karmaşık, karanlık ve derin olduğu- nu gösteriyor. Bir aydır rapora 'son şekli' verilmeye çalışılıyor. Ama birtürlü verilemiyor. Re- daktör Hâkim Akman Akyürek, sürek- li itirazlann ardından istifa etmek istedi, ancak kabul edilmedi. Akyürek bugün- lerde ABD'de, dönünce raporun 'son şeklini' yazmaya çalışacak. Bu aşama tamamlanabilirse rapora muhalefet edenler 'şerhlerini'yszacak- lar. Komisyonun DYP'li üyesi Ismail Kö- se, devleti suçlayan bölümlerin metin- den çıkanlmasını istiyor. CHP ve RP'li üyeler ise bunları çıkarmak yerine açık- ça ortaya koymanın daha yararlı oldu- ğunu savunuyor. Dileyelim ki bu çalış- malann ardından, "Bizim Meclis rapor yazar, döner döner yine yazar; ipin ucu kaçmış, yazsa ne yazar, yazmasa ne yazar" demek durumunda kalmayalım. Raporun 'yazılmayanlar' bölümü de özünde, yazılanlan perçinleyen sapta- malardan oluşuyor. Komisyonun CHP'Iİ üyesi Mustafa Yılmaz, rapora geçme- yen bölümleri Cumhuriyet'e anlattı. Yıl- maz'a göre, savcılar görevini yapmıyor, ıddialar yeterince araştınlmıyor, iddi- anameler sadece polisin verdiği bilgile- re dayanılarak hazırlanıyor. Bu aşamadan sonra aslolan bu rapo- run ilk şekli, son şekli, ağırı, hafifi, yu- muşağı, serti değil; gereğinin yerine ge- tirilip getirilmemesidir. Bir anlamda ör- tü aralanmış, kuşkular daha net tümce- lerle ifade edilmiştir. Birinci görev Meclis'in. Kendi üyele- rince hazırlanan bu rapora sahip çıkma- sı ve iddialann aydınlatılması için çaba harcaması gerekli. 'Diri' ele geçirince... Istanbul'da Onat Kutlar ve Yasemin Cebenoyan'm ölümüne neden olan bombanın yerieştirilmesi başta olmak uzere, pek çok olayın 'faili' olduğu id- dia edilen bir grup zanlı yakalandı. Gü- venlik güçlerinin bu başarısı tabii ki kü- çümsenemez, ama iki bini aşkın cina- yetin karanlıkta olduğu bir ülkede bir- kaç olayın aydınlatılması, ne yazık ki genel kanıyı değiştirmeye yetmiyor. Polisin 'diri' ele geçirdiği bu kişilerin kanştığı onu aşkın olay aydınlatıldığına göre, 'ölü' ele geçirilenler de sağlam yakalanabilseydi, demek ki başarı gra- fiği daha da yükselecekti. Istanbul polisinin bu başansının Baş- bakan tarafından açıklanmasını da do- ğal karşılamalıyız. Çünkü gerçekten de haberin değeri büyük. Düşünebiliyor musunuz, faili meçhul olaylardan bir- kaçı aydınlanmış! Bundan önemli haber olur mu? Artık faillerin bulunmaması ha- ber değeri taşımtyor. O, alışılmış durum. Dün 1 Mayıs Işçi Bayramı'ydı. Ülke- mizde, 1 Mayıs deyınce akla ılk; çalışan- lar, emeğin yüceliği, üretimin gücü de- ğil; kan, yasak, gözaltı geliyor. 1 Mayıs'a bu damgayı, 1977 olaylannın vurduğu- nu kimse yadsıyamaz. Türküler söyle- mek üzere Taksim Alanı'nı dolduran, el- lerinde bayrak, dillerinde işçi şarkılann- dan başka bir şey olmayan, 150 bin ki- şinin üzerine sıkılan kurşunlann faili de ne yazık ki ortaya çıkanlamadı. 1970 kuşağı kanla, 1980 kuşağı bas- kıyla büyüdü... 1990 kuşağını da ninniyle büyütmek istiyoriar: "Dandini dandini dastana, hain gir- miş vatana, öldür polis haini, hemen bildirhaddini..." Ankara'da rüzgi lar AYDIN ENGtN Leyleği havada mı gördük ne. bu kez de dört gün Ege'yi dolaştık. Önce Bozdağ'ın kuzey yakasını, Gediz Havzası'nı. Salihli, Turgutlu, Gölmarmara, Alaşehir ve Mani- sa. Sonra Bozdağı aşıp Küçük Menderes Ovası'na indik. Doğduğumuz, büyüdüğü- müz, ilk aşklanmızı yaşadığımız, ilk şara- bı tattığımız o güzelim Ege kentinde, Öde- miş"te konakladık. Kısa aralıklarla Tire ve Kiraz'a uğradık. Ege'de baharpatlamışrı. Bozdağ'ın tepe- si karlı. Bembeyaz. Bozdağ'ın etekleri de bembeyaz. Kiraz, enk ve zerdali çiçeğe dur- muş, ovanın yeşiliyle yanşıyor. Tire'de bir salaş meyhanede rakı bardağımızın içine, uçtu uçtu bir zerdalı çıçeği düştü. Dört gün boyunca "Gazetcciliğin de, si> t asetin de..." dediğimiz çok oldu. Böyle demedigimiz kı- sa zaman dilimlerinde derlediklerimizi ak- taracağız. tlkin sosyal demokrasi cephesi- ne bir göz atalım. Kuşkusuz kesin yargılar değil. Kuşkusuz dört günde koşar adım ge- zılen Ege kent ve kasabalannın siyasal tab- losunu tam olarak kavramamız olası değil. Ama sosyal demokratlann durumunu kav- ramak için -galiba- dennlemesine araştır- malara da gerek yok. Birinci saptama: SHP ile CHP Ankara'da birleşri. Sosyal demokratlann tek partisi var artık. Ama bu Ankara'da böyle. Ege'de (en azından Gediz ve Küçük Menderes havza- lannda) SHP var, Baykal'ın CHP'si var, bir • SHP ile CHP birleşti. Ama bu Ankara'da böyle. Ege'de SHP var, Baykal'ın CHP'si var, bir de Hikmet Çetin'in CHP'si. İki parti birleşip tek partiye değil, üç partiye dönüşmüş. de Hikmet Çetin'in CHP'si. tkı parti birle- şip tek partiye değil, üç partiye donüşmüş- ler. Yani sosyal demokratlar 1+1=3 gibi yep- yeni bir matematik formülü üretmeyi de ba- şarmışlar. 1974'ten bu yana pek çok seçim kam- panyası izlediğimiz Ege'de sosyal demok- ratlann tartışma gündeminde de yürekler acısı bir değişme (siz dilersenız nğiaşma, çiirüme filan gibi terimleri yeğleyın) yaşa- nıyor. Toprak mülkiyetini, üreticilerin ko- operatiflerde örgütlenmelerini, ütopik de olsa köykent gibi projeleri, katılımcı de- mokrasinin zorluklannı tartışan sosyal de- mokratlar gitmışler; yerlerini siyasal çıkar hesaplannın batağına gömülmüş 'partki- ler'e bırakmışlar. - Ahmet'in 30 delegesi var. Onu destekler- sek, o da 20 delegesine bize oy verdirtirse; Bay ındır'ın oylannı Ödemiş'e kapttrmayıp, Tire'ye aktarabilirsek: Kiraz'da 40 crvann- da küskün delege var, oraya gölet sözü verip Karayollan'ndan da 15-20 işçi kadrosu ÇH kanrsak: Halk BankasTnuı esnaf kredile- rinden 200-300 milyonunu Bcydağlılara kajdırabilirsek... Offf, biz yazarken sıkıldık. Kimbilir siz okurken ne oldunuz... Gediz Ovası'nda yukandaki tabloya bir de Kürt ve MHP faktörü eklenmiş. Salihli ve Turgutlu'da 27 Mart yerel seçimlerinde belediyeleri MHP aldı. Gerek Salihlili. ge- rekse Turgutlulu sosyal demokratlar bu önemli siyasal gehşmeyi hafiften almaya, gelip geçici bir 'seçim şakası' gibi göster- meye çabalıyorlar: - DYP'nin küskünleri, ÇUler'e kızıp MHP'ye oy vcrdi. Refah da kazanamayaca- ğınjanlmınca VlHP'yeblokoy kaydınk Biz- se CHP, SHP, DSP diye bölündük. MHP de aradan fıriadı... Bu sade suya tırit 'bryasal tahlilleri' (!) yutmayıp biraz deşelediğınız zaman gerçek ortaya çıkıyor. MHP köy düğünlerinden, Güneydoğu'dan gelen şehitlerin cenaze tö- renierine; yerel takımın futbo! zaferinden, kent pazarlanna kadar her olanağı ve alanı kaba birmilliyetçiliğin ve 'Kürtdüşmanh- ğı'nın propaganda konusu etmiş ve ediyor. Kürt sorununda Ankara'da rüzgâr ekenler, şımdi en azından Ege ovalannda fırtınabiç- meye hazırlansınlar. Gölmarmara gibi 11 bin nüfuslu kûçücük ve cennerten bir köşeyi andıran bir kasaba- da bile Kürt sorunundan söz ediliyor. Son on yılda gelişen sulama düzenekleri, yapay gübreyi bilinçli kullanımın artışı, turfanda- cılığın ve sera tanmının gelişmesi, bölgede yoğun bir işgücü açığı yaratmış. Bu açık Güneydoğu'dan göç eden, kaçan Kürt ır- gatlarla karşılanmış. Şimdi -örneğin- Sa- lihli, çepeçevre Kürt mahallelen ile kusa- tılmış durumda. Ve düşmanlık tohumlan patladı patlayacak. Kürtler potansıyel PKK'li olarak görül- mekten yakınıyor ve daha da içlerine kapa- nıyorlar. Türkler kendılenni, "Esas ayak- lanma Diyarfoakır'da değil, burada olacak. Burada kan akacak. Her taraf Kürde kesti. Durmadan da çogalıyorlar" paranoyasına kaptırmışlar. Bu gergınlikte şovenizrm ve kaba mılliyetçiliği kamçıiayanlar siyasal prim topluyor. MHP başı çekiyor. Niyeti bu olmasa bile Ecevit'in DSP'si de yükselen parti konumunda. Sohbet ettik- lerimiz arasında gözünü siyasal yükselme hırsı bürümüş sosyal demokrat yerel polı- tıkacılar az değildı. Hepsinin gönlünde. kendilerine bile itiraf etmekten çekindik- leri bir umut yatıyor: - Acaba bunca olup bitenden sonra bir şey yapıp Bülent Bey'in gözüne girebilir miyim? Eğer Küçük Menderes ve Gediz ovalann- da DSP, hızla yükselen grafiğini ikiye, üçü katlayamıyorsa bunda Bülent Ecevit'in ün- lü inadı ve kendince ilkesel davranmatutar- Iıhğı yatıyor. Yani Ecevit ipm ucunu bir çek- se Ege'de CHP'lileri arayıp bulmak için gündüz vakti fenerle dolaşmak gerekecek. Bunlar sosyal demokrat cepheden göz- lemlerimiz. DYP, ANAP ve... Ve evet YDH cephesine bir başka gezi notunda değin- eceğiz... Çifler: Terör demokrasi ortamında yeşerebilir • Baştarafi 1. Sayfada ni bildirdi. Yaklaşık bir ay- dır sürdürülen aşamalı çe- kilme sonunda Kuzey I- rak'ta 8 bin askerin kaldığı bildirildi. Başbakan Çiller, CHP Genel Baskanı ve Başbakan Yardımcısı Hikmet Çetin, Devlet Bakanı Necmettin Cevheri, Milli Savunma Ba- kanı Mehmet Gölhan, tçiş- leri Bakanı Nahh Menteşe ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Ka- radayn \e ku\\et komutan- lan dün Kuzey Irak'tan dö- nen 8 birliği Şırnak'm Silo- pi ilçesinde karşıladılar. Çil- ler. Batman'dan Silopi'ye helikopterle geçerken prog- ramı izlemek için basın mensuplan da Diyarba- kır'dan yoğun güvenlik ön- lemlen altında karayoluyla Silopi'ye getirildi. Nusaybin-Silopi arasında sınıra doğru gidilirken bazı tank ve zırhlı araçlarla aske- ri birliklerin harekât bölge- sinden döndükleri görüldü. Karayolu boyunca bazı askerlerin üstlendikleri mer- kezler dışındaki birçok kü- çük ticaret merkezi ile akar- yakıt istasyonunun tahrip edilerek kullanılamaz duru- ma getirildıği, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin zırhlı araç- larla kontrol ettiği bölgeler- deki yöre halkının ise nor- mal yaşamını sürdürdüğü gözlendı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Karadayı, asker- iere yaptığı konuşmada. "sapık ideolojilerle beslen- miş kandınlmış vatan hain- leri" olarak nıtelendirdiği PKKteröristlerinden geriye "arüklannın" kaldığını, lo- jistik üsleri ve bannaklan- nın imha edildiğini belirte- rek şunlan söyledı: "Hiç kimse yüce milleti- mizin banş tutkusuna. sab- nna. asaletine. adaletine ve soğukkanlılığına bakıp da yanlış hesaplar içinde olnıa- sın. Bu sebeple insanlık düş- manı katil tcröristierle,onla- nn içteki ve dıştaki destekçi- lerinj bir kez daha ikaz edi- yorum. Bu haysiyctsiz uşak- hktan, bu ihanetten vazgeçin ve geün teslim olun. Bu yüce millet bağışlanıasını da bağ- nna basmasını da bilir." Başbakan Çiller de "Kah- raman Mehmeflerün" diye hitap ettiği askerlere, şunla- n söyledi: "Sizler dünvaya, insan haklanna saygı konu- sunda adeta ders verdiniz. Türk mületinin asaletini tüm dünyaya gösterdiniz. Oraya meşnı müdafaa için gittiniz. Bu terörist bölücü- dür, amacı bellidir. Bunlar haindirter." Çiller, harekât nedeniyle Türkiye'ye karşı kararlar alan dünya kamuoyuna ses- lenirken de "Sakın ola terö- ristleri insan haklan davası güden grup olarak görme- yin. Sizüıülkenizedegeiebi- Brter. Demokrasi ortamında yeşerebilirler. Terörle müca- deîe uluslararası meseledir" dedi. Türkiye'nin, kimsenin toprağında gözü olmadığı- nı, ancak terörle mücadele- de de kararlı olduğunu belir- ten Çiller. "Karşunda du- ran Mehmeöerim, yainız de- ğUdüıiz. 60 miKon Türk mil- leti sizinle el ele>di" diye ko- nuştu. Orgeneral Karadayı ve Çiller'in Kuzey Irak'tan çekilme konusuna değinme- Başbakan Tansu ÇUler'e askerier sevgi gösteri»inde bulundu. (Fotoğraf: AA) meleri dikkat çekti. Bölge- de 8 bin dolaymda asker bı- rakıldığı bildirildi. 43. gününe giren Çelık Harekâtı'nın başlangıcında Dışişleri Bakanı Erdal İnö- nü'nün, "Pek yakuıda açık- lajacagız r ' dediği sınır öte- sı güvenlik planı hâlâ netlik kazanmadı. Milli Savunma Bakanı Gölhan, dün Silo- pi'de harekâttan dönen üst düzey komutanlarla ve ga- zetecilerle sohbet ederken yurtiçi ve yurtdışında 17 bin militanı olduğu tahmin edi- len örgüte büyük bir moral bozgunu venldiğini söyle- di. Bir komutanm, tüm yu- valan tahrip edilen örgütün yeniden örgütlenebileceği- ne dikkat çekmesi üzerine Gölhan, "Çekiç Güç'ün gö- rev sürcsine ilişkin oy lama- nın geri çekilip starüsünde değişiklik yapüarak, ortak bir güvenlik mekanizması kurulması düşünülüyor mu" sorusuna, "Düşünüyo- ruz, olabilir. Ancak bunun için henüz erken. Oylama- nın öne alınması söz konusu değil. Zaten haziran sonun- da olacak. 15-20 haziran arasında bir tarihte toplana- cak olan MGK'de konu gö- rüşülecek. Ondan sonra hü- kümetegelir, bakanz" açık- lamasında bulundu. OLAYLARIN ARDEVDAKİ GERÇEK • Baştarafi 1. Sayfada lüne çevirmişlerdi. Buna karşılık Türkler, Ermenile- re gül atamazlardı. Üzücü olayların nedenleri, 1914'te başlayan "Payla- şım Şavaşı"nın halkları birbirine düşman eden içeriğinde aranmalıdır. Aynı topraklarda yaşa- yan insanların ne sebeple birbirlerine düşmanlaştık- larının temel nedenlerini arayıp bulmak bilimin gö- revidir. Almanlar mı cana- vardır, Ingilizler mi, Türkler mi, Ermeniler mi, Rumlar mı?.. Soya, halka, ulusa dayanan savlaryürütmek, ırkçılığın göstergesidir. Yeryüzünde uygar, yaba- nıl, barbar, zalim, iyi, kötü ırklar aramak, ırkçılığın ta kendısidir; ınsanlığın dö- nüşümünü ve tarihsel olaylann nedenlerini soy- lara dayanarak açıklamak, gericiliğin en kötü biçimi- dir. 1915'te Ermeniler ve Türkler arasında yaşanan olaylara dayanarak 1995'te Türk düşmanlığı- nı yürütmeye çalışmak, uygar dünyaya yakışan bir tutum değildir. 20'nci yüzyılın ilk çeyre- ğinde, Anadolu'da yaşa- yan Ermeniler Rus ordu- suyla, Rumlar Yunan or- dusuyla birleşerek Türkle- ri arkadan vurmuşlardır. Eğer savaşı kazansalardı, bugün Türkiye var ol- mayacaktı. Türkler meşru müdafaa durumunda kalmışlardır. Bugün, tarihsel oyun, Anadolu'da bir başka biçimde yeniden tezgâh- lanıyor, Kürtler ile Türkleri birbirine düşmanlaştırmak için büyük yatırımlar yapılıyor. Kanlı deneyim- lerden geçmiş Anadolu halkı, bu tuzağa düşecek midir?.. Yoksa tarihsel deneyimlerinin kazandır- dığı bilinç ya da içgüdüy- le oyunu boşa çıkaracak mıdır?.. Işte sorun buradadır. ••• Hürriyet ve Milliyet'in kuruluş yıldönümü tstanbnl Haber Servisi - Mıllıyet gazetesı yann kuru- luşunun 45. yıldönümünü kutlayacak. Medya Center'da saat 18.00'de başlayacak kut- lama töreninde gazeteye 10, 20,25 ve 30 yıl hızmet veren çalışanlara rozet ve ödülleri venleçek. Törende "1994 Mil- liyet OdüUeri" yanşmasında dereceye girenlerle, Milliyet Sanat Dergısı'nin düzenledi- ği "Abdi Ipekçi Gezi Yazısı Yanşması"nda dereceye gi- renlere de plaketleri verile- cek. Hürriyet gazetesı de kunı- luşunun 48. yıldönümü nede- niyle Medya Tovvers'ta bir tö- ren düzenledi. Törene Hürri- yet gazetesı sahıbi Aydın Do- ğan'ın yani sıra murahhas üyeler Yaşar Eroğlu, Tezcan Yaramancu Genel Yayın Yö- netmenı Ertuğrul Ozkök, Ya- yın Koordınatörü Seçkin Tü- resay, Yayın Danışmam Doğan Hızlan. Hürriyet Gazetesı Başyazan Oktay Ekşi, Show TV ve CINE 5'ın sahibi Erol Aksoy ıle Hürriyet'ın tüm çalışanlan katıldı. Geleneksel olarak düzenlenen törende gazetede 20 ve 10 yılını dol- duran 11 elemana altın ve gümüş rozetler verildı. w m Uııiversiteler hareket serbestligi istiyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TÜBtTAK Başkanı ve Türkiye Bilım Akademısi (TÜBA) aslı üyesi Tosun Ter- zioglu. yasalann üniversitele- re hareket serbestligi tanıma- dığını vurgulayarak, üniversi- te yönetımının akademik ter- fılere kanşmaması gerektığı- nısavundu. Tosun Terzıoğlu, TÜBA tarafından düzenlenen "Üniversite Yasası" konulu panelde,_"Üniversite Yasası için Bir Oneri" adlı bir kon- ferans verdı. Terzioğlu, Türlu- ye'de değişim rüzgârlannın P E R A AJANS Metin Yazan A R I Y O R İlgılenenlenn 293 89 78 no.'lu telefondan Nurşen Demir'ı aravarak randevu almalan nca olunur. yaşandığı bırdönemde. "Üni- versiteler. YÖK Yasası ile yö- netilmeye devam edilnıeii mi- dir? Üniversiteler, bugüakü halrj'leyeterli mjdir?" sorula- nnm gündeme geldığını söy- ledı. Ünıversite yöneticilerinın kaynak sorununu ortaya koy- duklannı, kaynaklann kulla- nılıp kullanılmadığının da tar- tışmalı olduğunu vurgulayan Terzioğlu. "Şimdiye kadarÇH kanlan ünhcrsiteyasalan son derece ay nntıya inen, üniver- sitelere hareket serbestligi ta- nımayan yasalardır. Oysa ya- salar,yanşma ve rekabetorta- mı sağlamabdır" diye konuş- tu. Terzioğlu, yöneticilerin se- çiminde bütün ünıversite ça- lışanlannın katılımının sağ- lanması gerektığinı kaydede- rek. üniversıte yasasında ol- ması gereken unsurlan söyle sıraladı: - Cniversite kaJitesinin be- Hrleyicisu akademik terfî süre- cinin nasıl işlediğidir. İyi isle- yen bir terfi sistemi, üniversi- te kalitesinin güvencesidir. Bu sürecte üniversite yönetüni dı- şanda rutulmalıdır. Akade- mikterfide objektif kriterlerin belirlenmesi ve bunun duyu- rulması muüaka gereklidir. - Akademik terfılerde TÜ- BA danışma bınmı olarak kullanılabilir. - Kamu üniversitelerinin bütçesi iki aşamalı olarak dü- şünülmelidir. İlk aşamada ünKersitelerin eğitûni sürdü- rebilmesi için zorunlu gider- leri karşılanmalıdır. ikinci olarak da üniversitenin per- formansına göre para ha\wv oluşturulmalıdır. Bu havuzun kuilanılmasında üniversite serbest bırakılmalıdır. - Öğrenci harçlan ve burs sistemi yeniden düzenlenme- lidir. Pek çok ülkede harç miktarlan çok yüksekken, ba- zı üikelerde de çok düşük du- rumda. Mali olanaksızlık ya- şayan öğrencılenn önünü tı- kamayacak burs ve harç siste- mi gelıştırilmelıdır. Kelebek Muifak Koleksıyonundan H. Ceviz Kelebek Mutfak küçük/büyük her mutfak için en ideal çözümdür. Her mutfağa uyar. Mutfağın her köşesini, her crr^sini değerlendirir. Gelin, siz de "ölçü" lerinize göre bir mutfak seçin. Bu bir firsat.. Ertelemeyin! Jfefebek* Mutfak TAM SIZE GORE MUTFAK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle